ilk tarihi roman / Tanzimat Edebiyatında İlkler, Türk Edebiyatında İlkler

Ilk Tarihi Roman

ilk tarihi roman

kaynağı değiştir]

kaynağı değiştir]

1872-73 yılları arasında gazetede tefrika olarak basılan, 1975'te ise kitap olarak yayımlanan , ancak bu nitelendirme tartışmalıdır. 1873-1874 yılları arasında Recaizade Mahmud Ekrem’in ağabeyi Recaizade Mehmet Celâl tarafında yayımlanan Hayal-i Celâl'de ilk Türkçe roman olarak isimlendirilmiştir. Bu fikre destek olarak romanın Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat'ın aksine tefrika edilmemiş olması, yazarın kendisinin eserini roman olarak nitelendirdiği ilk örnek olması ve kitaplaştırılmasının Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat'tan daha önce gerçekleştirilmiş olması gösterilmektedir. Buna karşın Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat Batılı romanları gösterdiği özellikler açısından daha yakındır.[3]

Buna ek olarak Osmanlıda yaşayan azınlıklarca Türk dilinde yazılmış ama Osmanlı'da Türkçeyi yazmak için kullanılan Arap harfleri yerine azınlık alfabelerinin kullanılmış olduğu daha eski eserler bulunmaktadır. Vartan Paşa tarafından 1851'de Türk dilinde Ermeni harfleriyle yazılmış Akabi Hikâyesi Şemseddin Sâmi'nin eserinden yaklaşık 20 sene daha önce yazılmıştır ve bazı akademisyenlerce "ilk Türkçe roman" (ve "ilk Ermeni romanı") olarak sınıflandırılmaktadır. Aynı şekilde Anadolu Türkçesi konuşan Karamanlıların/Kapadokya Rumlarının dili olan Karamanlı Türkçesi kullanılarak Misailidis Efendi tarafından 1871'de Rum harfleriyle yazılmış Temaşa-i Dünya ve Cefakâr u Cefakeş eseri de Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat'tan önce yayımlanmış başka bir romandır.[3]

Osmanlı yazarları tarafından yazılan ilk romanlar, genellikle oldukça zayıftır. Bunda romanın tür olarak batıdan alınmasının büyük payı vardır. Bu çeşit bir düz yazı geleneği olmayan Türk yazarları özellikle karakter yaratmak konusunda yüzeysel kalmışlar ve karikatüre benzeyen tipler ortaya çıkarmışlardır. İlk yazılan romanlar, kimi zaman neredeyse birebir olacak şekilde, batılı örneklerin taklitleri olarak görülebilir. Bu ilk dönem yazarları daha çok Fransız Romantizm akımını örnek almışlardır. Taner Timur'a göre bunun öncelikli nedenlerinden biri bu dönemde Fransız romanında etkili olan Doğalcılık akımı ve bu akım doğrultusunda yazılan romanların toplumun en yoz ve kötü halini yansıtma eğiliminde olmalarıdır. Osmanlılar bu romanlarda anlatılan hikâyeleri bu nedenle beğenmemiş ve kendilerine uygun görmemişlerdir.[4]Émile Zola gibi yazarların kötümserdeterminizmi yerine, dönemin değişen Osmanlı toplumuna daha çok hitap eden konuları tercih etmişlerdir. Bu durum, Taner Timur'un Ahmet Mithat Efendi'den yaptığı alıntıda şöyle geçmektedir:[5]

Bu zamanın tabii romancılarına bakılacak olursa dünyada ve bahusus dünyanın Fransa denilen kısmında ve hele Fransa'nın Paris denilen yerinde fezaili beşeriyeden (insani erdemlerden) hiçbir eser kalmamış olmak lazım gelir.

Bu nedenle dönemin romanlarında daha çok romantik aşklar ve yanlış batılılaşma ana tema olarak ön plana çıkmaktadır. Dönemin bazı önemli romanları şunlardır: Recaizade Mahmud Ekrem’in Araba Sevdası (1896), Namık Kemal’in İntibah’ı (1878) ve Ahmet Mithat Efendi’nin Felatun Bey'le Rakım Efendi’si (1875).

Türk edebiyatında tarihi romanın ilk denemesi Ahmet Mithat Efendi’nin Yeniçeriler (1871) adlı romanı sayılabilir. Batılı anlamda ilk tarihsel Türkçe roman, Tanzimat Edebiyatı yazarlarından Namık Kemal’in Cezmi’sidir. Onun ilk basımı 1880'de yapılmıştır. Roman Türk edebiyatının ilk tarihi romanı olma özelliği taşır. Romanın sonunda 1. cildin sonu yazısı yer alsa da, kitabın 2. bir cildi yoktur.

Servet-i Fünûn edebiyatı döneminde ilk usta romanlar ve usta yazarlar kendilerini gösterdi. "Sanat sanat içindir" tezini savunan bu yazarlar aşk ve acıma gibi konuları işledi. Halit Ziya Uşaklıgil bu dönemin en önemli romancısı sayılır. Uşaklıgil'in Aşk-ı Memnu (1925) adlı romanı günümüzde de en başarılı Türk romanlarından biri olarak kabul edilir.

1910’dan sonra milli duyguların ağır basmasıyla birlikte Genç Kalemler dergisi çevresinde Türkçülük akımı gelişti. Milli romanların yazılması bu dönemde başladı. Halide Edip Adıvar’ın Vurun Kahpeye, Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanları bu dönemin örneklerindendir.

Cumhuriyet dönemi[değiştir kaynağı değiştir]

Cumhuriyet döneminin ilk romanları ulusçuluk akımını oluşturmuştur. Çoğunlukla Türk Kurtuluş Savaşı'nı konu edinen romanları bu ilk örnekleri ise, ulusal modernleşme hareketinin etkisiyle, "köy romanı" takip etmiştir. 1960 sonrasında sol eğilimlerin artmasıyla toplumcu romanlar yazılmaya başlanmıştır. Gerçekçi akımın etkisi 12 Eylül Darbesine kadar devam etmiştir. 1980 sonrası entelektüel durulmanın etkisi uzun bir süre devam etmiş, ancak 1990'larda daha özgün romanlar yeniden belirmeye başlamıştır.

Notlar[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır