çankaya kimin eseridir / Cumhuriyet döneminin etkin gazetecisi: Falih Rıfkı Atay

Çankaya Kimin Eseridir

çankaya kimin eseridir

Ankara'nın Çankaya köyünde tahminen 'lü yılların sonlarında yapılan bir bağevinin inşa edilirken tarihe tanıklık edeceği, ülkenin kaderini değiştiren dünya çapında bir lidere konut olarak hizmet vereceği kimin aklına gelirdi?

Ankara'ya geldiği 27 Aralık tarihinden yılına kadar önce Ziraat Okulunda, TBMM Başkanlığına seçilmesinden sonra da İstasyondaki taş binada ikamet eden Atatürk, yılının Haziran ayında Çankaya'daki bağevine yerleşti. Bugün Müze Köşkü'nün girişinde, Atatürk'ün 56 yıllık ömründe en uzun süre ile yaşadığı ikametgâh olma özelliğini de taşıyan bina ile ilgili şu satırları görürüsünüz:

" Eski bir bağ evidir. Ankaralı Bulgurluzade Mehmet ve Rıfat Beyler tarafından satın alınmış olup, yılı başlarında Ankara Müftüsü Hoca Rıfat Börekçi'nin önderliğinde Ankara halkı adına Atatürk'e armağan edilmiştir. Atatürk tarafından ordu namına devir ve ferağ edilmesi üzerine 'Ordu Köşkü' adını alan bina, ilk haliyle alt kat holünde mermer bir havuzu bulunan iki katlı bir yapıdır. yılı Haziran ayı başlarında Atatürk Ankara Garı'nda ikamet etmekte olduğu konuttan bu Köşk'e küçük bir onarımdan sonra taşınmışlardır.

yılında Mimar Mehmet Vedat Bey tarafından Köşk'e ilaveler yapılarak bugünkü şekline getirilmiştir.

Bu ilaveler ön taraftaki camekânlı giriş arkada ise uzunlamasına bir ofis ve mutfak, yan tarafında bulunan kuledir. Haziran ayına kadar Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak kullanılmış olan ve Cumhuriyet tarihinde çok önemli bir yer tutan bu yapı yeni köşke taşınıldığında tüm mefruşatı ile korunarak o günkü hali ile muhafaza edilmiştir."

Sonradan "köşk" haline getirilen ve büyük sarayların ihtişamından uzak, mütevazı, ancak zevkli ve rahat bir biçimde döşenen binanın methal taşlığına ayak bastığınız anda, kendinizi birden 'li yıllarda bulursunuz.

Tarihe yapılan bu ani yolculuğa beyniniz ve duygularınız uyum sağlamaya çalışırken, bedeniniz hole varmıştır bile. Ve o andan itibaren tarihi yaşamaya başlar, her eşyada, her köşede Atatürk'ün izlerini görür, hemen bir kapıdan çıkıverecek gibi bir beklentiye kapılarak o anı yaşama heyecanı ile tüm köşkü beyin kıvrımlarınıza yerleştirmeye başlarsınız. Giriş holünde, ortada duran bilardo masasının Atatürk'ün Köşk'te yaşadığı süre içinde üst katın sofasında bulunduğunu, ancak çok ağır olduğu için binada çökme yaratabileceği endişesi ile alt kata konulduğunu hemen belirtmek gerekir.

Holde tam karşıda yemek salonunun, sağda yeşil salonun kapıları, solda ise elçi kabul salonunun kapısı ile üst kata çıkan merdivenler Müze Köşk'ü tanıma isteğinizi anlamışçasına davetkârdır. Holde piyano ile altılı oturma grubu bulunur. Duvarlarda ise 2 adet tablo ile Atatürk'ün çeşitli tarihlerde çekilmiş 3 adet fotoğrafı asılıdır. Üç girişli holün ortada bulunan kapısı kapatılmıştır ve önünde bilardo dolabı bulunmaktadır. Bu kapıda asılı bulunan kilim perdelerin güzelliğini dikkatli gözler hemen yakalar. Geçen yıllar perdenin zarafetini hiç mi hiç etkilememiş gibi görünüyor.

Holün sol tarafındaki elçi kabul salonunda, Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa tarafından kendilerine hediye edilen ve Atatürk'ün çok sevdiği 3 koltuk, 1 kanepe, bir çalışma masası ve dolaptan oluşan sedef kakmalı bir takım ile sol tarafta ayrı bir çalışma masası bulunmaktadır.

Odaya girer girmez Atatürk'ün huzuruna çıkmışçasına bir duygu tüm benliğinizi sarıverir. Duvarlarda bulunan sedef kakmalı çerçevelerdeki bazı fotoğrafların yanı sıra çalışma masası üzerindeki bir fotoğraf insanı adeta içine çeker. Fotoğrafın üzerinde el yazısıyla yazılmış şu notu okursunuz:
"İstanbul'dan Ankara'ya vagonda." Elçi kabul salonunun karşısında bulunan yeşil salon; oturma grupları, bazı fotoğraflar ve bir vitrin dolabın yer aldığı kabul ve oturma odasıdır. Yemek salonuna da bir kapısı bulunmaktadır.

Çankaya'da Atatürk'ün verdiği yemeklerle ilgili çeşitli anıları hemen hepimiz okumuş olduğumuz için midir, yemek salonuna girdiğiniz anda kendinizi erken gelmiş bir konuk gibi duyumsayabilirsiniz. Döneme özgü möblelerin yer aldığı salonda ilk göze çarpan şey, hole açılan kapının tam karşısında bulunan, bacası ve yan tarafları tahta oymalı şömine ile şöminenin her iki yanının üst kısmındaki ikişer adet vitray kaplı pencerelerdir. Yemek salonunda bir de dört kişilik kahvaltı masası ile yeşil salon giriş kapısının poker masası yer alır.

İki vitrin dolap, bir büfe, bir konsol, iki gramofon ve şömine ile kapı kenarlarında bulunan büyük çini vazolar salona uyumlu bir biçimde yerleştirilmiştir ve vitrinlerle büfede bulunan takımlar kullanıma hazır gibidir. Kanepenin önünde tam ortada büyük bir gümüş mangal bulunur.

Yemek salonuna holden açılan kapının üzerinde Hüseyin Avni Lifiş'in tarihini taşıyan tablosu, yeşil salondan açılan kapının üzerinde ise eski harflerle atılmış imzası olan ağlayan kadın tablosu gözünüze ilişecektir.

Cepheden sadece eşyaları dönen şehite yakılan ağıt kulaklarınızda çınlar. Salondan hole çıkınca hemen sağda bulunan merdivenler Atatürk'ün yaşamının özel anlarına uzanan bir yoldur.

Üst katta "sofa"ya açılan 6 kapı vardır. Birisi merdivenlerden sofaya girilen kapıdır. Bunun hemen solundaki kapı yatak odasına, sağdaki kapı istirahat odasına, ön cepheye bakan kapı balkona, tam karşıdaki kapı da kütüphaneye açılır. Sofanın ortasında oval bir masa (eskiden bilardo masasının bulunduğu yer), bir kanepe ile iki koltuk ve iki tane vitrin dolap bulunur. Balkon kapısının önünde büyük bir mangal vardır. Vitrinlerin birinde Atatürk'ün madalyaları ile milletvekilliği mazbatası, diğerinde de ilk Atatürk serisi pullar sergilenmektedir.

Merdiven sahanlığına açılan bir kapısı daha olan istirahat odası tek kişilik mütevazı bir yatak odasıdır. Bir divan yatak, bir koltuk, küçük bir yazı masası, bir gardrop ile iki puf yer alır. Duvarlarında bir duvar saati, bir tablo ile Atatürk'e ve Fethi Okyar'a ait birer fotoğrafın bulunduğu bu odayı Atatürk'ün çok sevdiği rivayet olunur.

İstirahat odasının karşısında bulunan iki kapı da kütüphaneye açılır. Sağ taraftan girdiğinizde çalışma masasında Atatürk'ün oturduğu hissine kapılabilirsiniz. Çünkü, Atatürk pek çok konu hakkındaki fikirlerini bu masanın başında oluşturmuştur. "Büyük Nutuk"u burada kaleme almıştır.

Kütüphanedeki kitaplar Atatürk'ün geniş ufkunu ve kültür yapısını nasıl oluşturduğunu gösteren önemli delillerdir. Kitaplarda aldığı küçük notları, işaretlediği bölümleri ve altını çizdiği satırları bulmak mümkündür.

Kütüphanenin devamı şeklinde döşenen ve bir kapı ile yatak odasına bağlanan arka kısmında yine kitaplıklar ve dört sandalyeli yuvarlak bir masa ile köşede okuma koltuğu ve abajurun bulunduğu bölümle kule odaya adım atarsınız. Koyu renklerin hakim olduğu kule odada yine bir çalışma masası ve koltuklar ile yerde Moskova Sefiri Muhtar Bey'in hediyesi bir ayı postu yer alır.

Adımlarınız artık sizi Köşk'ün görülecek en son bölümüne, insanların en özel mekânı sayılan yatak odasına ulaştırmıştır.

Yatak odası da Köşk'ün diğer bölümleri gibi son derece sade, ama zevkli bir şekilde döşenmiştir. Atatürk'ün yastığı ve yorganı, örtüsü ile birlikte yatağın üzerinde muhafaza edilmektedir. Yatağın kenarına bırakılan terlikleri her an sahibi gelip giyiverecek gibidir. Odadaki iki tuvalet masasından birisi banyo kapısının yanında durur. Üzerindeki tuvalet malzemelerinin Latife Hanım'a ait olduğu bilinir. Atatürk'ün 9 Ocak tarihinde başlayıp 5 Ağustos tarihinde sona eren evliliğine tanıklık eden Köşk'te Latife Hanım'a dair tek iz de, bu tuvalet malzemeleridir.

Yatak odasında, gardırop, bir koltuk, iki sandalyeli küçük, yuvarlak bir masa dışında dikkat çeken bir başka şey de, şöminenin üzerindeki Zübeyde Hanım'ın gençlik resmidir. Yatak odasından geçilen banyonun dönemin en iyi malzemeleri ile yapıldığı görülür. Gömme küvetin yanında merdiven sahanlığına açılan bir kapı bulunur.

Atatürk'ün mekânındaki gezintiniz banyo dairesi ile sona erer. Merdivenlerden inip Köşk'ün dışına çıktığınız zaman karşılaştığınız ana döndürür ve gözleriniz Atatürk'ün "en büyük eserim" dediği Cumhuriyet'in modern başkenti Ankara ile buluşur.

Adres: Cumhurbaşkanlığı Köşkü Bahçesi Çankaya/Ankara
Tel: () 43 30/

Mustafa Kemal Atatürk, yaşamının her döneminde kitapla bütünleşmiştir. Bu okuma sevgisinin kendisine sağladığı bilgi birikimini zaman zaman yazmaya dönüştüren Atatürk, yaşamının farklı dönemlerinde farklı konularda kitaplar yazmıştır.

ATATÜRK'ÜN YAZDIĞI KİTAPLAR

Mustafa Kemal Atatürk, yaşamının her döneminde kitapla bütünleşmiştir. Bu okuma sevgisinin kendisine sağladığı bilgi birikimini zaman zaman yazmaya dönüştüren Atatürk, yaşamının farklı dönemlerinde farklı konularda kitaplar yazmıştır. Yazdıkları gerek güncelliği, gerekse yol göstericiliği açısından bu gün dahi tartışmasız gerçekleri içermektedir. O'nun günümüzde hala geçerliliğini koruması ileri görüşlülüğünün ve akılcılığının göstergelerinden biridir. Mustafa Kemal, özellikle II. Meşrutiyet'in (23 Temmuz ) ilanından sonra tüm dikkat ve çalışmasını askerlik üzerine yoğunlaştırılmıştır. O, mesleki bilgileri artıracak yayınların yapılmasını gerekli görüyordu. Bu amaçla mesleğinin ilk yıllarından itibaren askerlikle ilgili birikimlerini aşağıda isimleri belirtilen kitaplarda toparlanmıştır.

1- Tâbiye Meselesinin Halli ve Emirlerin Sureti Tahririne Dair Nesayih

2- Takımın Muharebe Talimi (Almanca'dan çeviri - )

3- Cumalı Ordugâhı - Süvari: Bölük, Alay, Liva Talim ve Manevraları ()

4- Tâbiye ve Tatbikat Seyahati ()

5- Bölüğün Muharebe Talimi (Almanca'dan çeviri - )

6- Zabit ve Kumandan ile Hasbihal ()

7- Nutuk ()

8- Vatandaş İçin Medeni Bilgiler (Manevi kızı Afet İnan adıyla yayımlandı) ()

9- Geometri (isimsiz yayımlandı) ()

NUTUK (Söylev)

Nutuk'u PDF olarak indirmek için tıklayın

Yurdumuzun parçalanıp, işgal edildiği günlerden başlayarak, Türk tarihinde bir dönüm noktası olan İstiklal Savaşı'nı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ve inkılapların yapılışını anlatan Nutuk, siyasi ve milli tarihimizin birinci elden, değerli bir kaynak eseridir.

Atatürk'ün kendi kaleminden çıkan bu eser, yine Atatürk tarafından, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Ekim tarihleri arasında Ankara'da toplanan İkinci Kurultayı'nda 36,5 saat süren ve altı günde okunan tarihi bir hitabeye dayandığı için Nutuk adını almıştır.

Nutuk yalnız geçmiş devrin bir hikayesi olarak dünümüzü anlatmakla kalmayıp, yakın tarihimizden alınan ibret dolu tecrübelerle, milli varlığımızın bugününe de yarınına da ışık tutabilen bir değer taşımaktadır.

Nutuk, milleti ülkenin geleceğini belirleyecek olan milli birlik ilkesi etrafında bilinçlendirip, kenetlendirerek, milli irade ve milli hakimiyet kavramlarının harekete dönüştürülmesi yoluyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşundan Cumhuriyetin ilanına kadar uzanan başarılı bir tarihi akışın hikayesidir.

 yılında tek cilt halinde yayımlanan, lüks baskı olarak basılan Nutuk görülmektedir.

yılında tek cilt halinde yayımlanan, lüks baskı olarak basılan Nutuk görülmektedir.

Nutuk ilk defa yılında, biri asıl metin, diğeri belgeler olmak üzere Arap harfleriyle iki cilt olarak yayınlanmıştır. Aynı yıl, tek cilt halinde lüks bir baskısı da yapılmıştır. Yazı inkılabından sonra, bu ilk metnin okunması güçleştiğinden, yılında, Milli Eğitim Bakanlığınca üç cilt olarak yeniden basılmıştır. Nutuk, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezince yeniden basılmıştır.

BÖLÜĞÜN MUHAREBE EĞİTİMİ

"Bölük Muharebe Eğitimi" olarak yayınlanan eser, meskun yerlerde muharebe, savunma ve taarruz konularını kapsamaktadır. Meskun yerlerin sınırlayıcı durumlarının muharebeye etkisi, savunma mevziinin seçimi, savunma mevziinin hazırlanması, ateş sahalarının temizlenmesi, ateş taksimi, ateş tutmayan ölü bölgelerin kapatılması ve mevziin işgali gibi savunmanın esasını oluşturan konular işlenmiştir. Ayrıca taarruzda birliğin aldığı tertip ve düzen, ilerleme, ateş üstünlüğü, ihtiyatların kullanılması gibi taarruz harekatında her zaman karşılaşılacak konular ele alınmıştır.

Genç Kurmay Önyüzbaşı Mustafa Kemal (Atatürk) tarafından, Almanca aslından tercüme edilen ve bağlı olduğu ordunun eğitimine katkısı olan bu eserden yeni nesillerin de faydalanabilmeleri için bugünkü Türkçe'ye çevrilmiştir.

CUMALI ORDUĞAHI

Cumalı Orduğahı; Makedonya bölgesinde, Köprülü - İştip yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu orduğahta, 3. Süvari Tümen Komutanı Tuğgeneral Suphi Paşa'nın komutası altında kurulan bir süvari tugayına eğitim ve manevra yaptırılmıştır. Bu manevraya katılan Mustafa Kemal, "Cumalı Orduğahı" adlı eserini yazmış; süvari, bölük, alay, tugay eğitim ve manevralarını anlatmıştır.

Mustafa Kemal bir kurmay subay olarak teorik bilgilere önem vermekte, ancak askeri tatbikat ve manevralardan sadece katılanların yararlanmasını yeterli görmemektedir. Bu yüzden, 10 gün süren bu tatbikat sırasında tututuğu gözlem notlarını, hazırlanan meseleleri ve komutanların yaptıkları eleştirileri yazmış, bol kroki ile küçük bir broşür haline dönüştürmüştür. 12 Eylül 'da tamamladığı bu eseri, Selanik'te yılında matbaa harfleriyle basılmıştır. Eser; 39 sayfa metin ve 7 adet krokiden oluşmaktadır.

"Cumalı Orduğahı" adlı kitabın ilk basım kapağı

TAKIMIN MUHAREBE EĞİTİMİ

Bu kitap; Berlin Askeri Üniversitesi eski müdürlerinden General Litzmann'ın "Seferber Mevcudunda Takım, Bölük ve Taburun Muharebe Talimleri" adlı eserinin ilk bölümünü oluşturmakta olup, Selanik'te funduszeue.info Karargahı'nda görevli, Kurmay Kıdemli Yüzbaşı Mustafa Kemal tarafından Almanca'dan Osmanlıca diline çevrilmiş ve yılında Selanik Asır Matbaasında basılmıştır.

Kitabın özü; seferi tam mevcutlu bir takımın, değişik hava şartları ve çeşitli arazide, basit bir mesele içinde muharebe yöntemlerinin uygulaması, avcı hattı teşkiliyle bir avcı hattının ateş muharebesi üzerinde toplanmaktadır.

"Takımın Muharebe Talimi" adlı kitabın ilk basım kapağı

Mustafa Kemal Paşa, subayların arazide yetiştirilmesini amaçlayan tatbikatın, önemini vurgulayan bu eserini, yılında 5. Kolordu Harekat Şube Müdürü iken yazmıştır. Bu eserde, karşılıklı olarak kırmızı ve mavi muharebe birliklerinin Selanik-Kılkış arasında yaptıkları savunma ve taarruz uygulamalarının değerlendirilmesi yapılmıştır.

TAKTİK VE TATBİKAT GEZİSİ

Bu eserinde, bir muharebeyi sevk ve idarede belirli kuralların olamadığını vurgulaması yanında, komutan olan kişinin nitelikleri üzerinde de durmuştur. Bunlar ise; birliğini barışta ve savaşta eğitmek, yönetmek ve gözetmekteki üstün başarı, elindeki kuvvetin eksikliğini giderecek düşünce gücü ve astlarından her konuda üstünlüğü sağlamaktır. Bunun yanında, kişisel cesaret, başkalarının hareketini önceden seziş ve harekatını en uygun zamanda yapabilme yeteneği olmalıdır. Ortak amacın gerçekleştirilebilmesi için birliklerini başarılı bir şekilde yönetmeli, astları üzerinde etkili olmalı ve otoritesini kurabilmelidir.

Bu eserde ayrıca bir komutanın başarılı olabilmesi için bu kuralları sadece okumuş ve öğrenmiş olmanın yeterli olamadığı, bunların tatbikatının da önemi belirtilmiştir.

VATANDAŞ İÇİN MEDENİ BİLGİLER

'lardan başlayarak uzun yıllar boyunca okutulan ve Prof. Dr. Afet Afetinan'ın yazdığı "Vatandaş için Medeni Bilgiler" isimli bu önemli eserin büyük bir kısmı Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizzat yazılmıştır. Daha sonradan eğitim kurumlarında "Yurttaşlık Bilgisi" adı altında okutulan bu derslere, Atatürk'ün büyük bir önem verdiği bilinmektedir. Atatürk bu önemli eseri ile yurttaşlık hak ve ödevleri konusunda, yetişmekte olan ve Türkiye Cumhuriyetinin istikbali olarak gördüğü nesli aydınlatıp bilinçlendirmeye çalışmış böylece gelecekte ülkenin yönetimini devralacak kuşaklara medeni ve çağdaş bir toplumun nasıl olması gerektiğini anlatmıştır. Eser bu açıdan oldukça büyük bir öneme sahiptir.

Atatürk'ün Vatandaş İçin Medeni Bilgiler adlı kitabı için İsmet İnönü'ye  yazdığı mektup.

Vatandaş İçin Medeni Bilgiler II kitap kapaği

Atatürk'ün Yazdığı Yurttaşlık Bilgileri İsimli Eserin Konu Başlıkları

- Ulus

- Toplumsal Özgürlük

- Başka Ulusların Ortaya Çıkışları

- Özgürlüğün Çeşitleri

- Ulusun Genel Tanımı

- Kamuoyu

- Ulusallaşma İlkesi

- Kamuoyunun Kendi Kendine Örgütlenmesi

- Türk Ulusçuluğu

- Gazeteler

- Devlet

- Dernek Kurma Ve Eğitim Öğretim Özgürlüğü

- Egemenlik

- Dernek Kurma

- Devlet Biçimleri

- Eğitim Öğretim Özgürlüğü

- Demokrasi İlkesinin İçeriği

- Haber Verme Ve Şikayet Hakkı

- Demokrasi İlkesinin Tarihsel Gelişimi

- Bireysel Hak Ve Siyasal Hak

- Demokrasi İlkesinin Belirgin Nitelikleri

- Özgürlüğün Korunması Ve Yaptırımları

- Cumhuriyet

- Bağnazlığı Aşma (Hoşgörülülük)

- Anayasamız

- İş Bölümü

- Demokrasiye Karşı Olan Çağdaş Akımlar

- Dayanışma

- Yurttaşa Karşı Devletin Görevleri

- Çalışma Meslek

- Özgürlük

- Meslek Nasıl Seçilir Ve Nasıl Gerçekleştirilir

- Özgürlüğün Tarihsel Gelişimi

- Yurttaşların Devlete Karşı Görevleri

- Bireysel Özgürlük

GEOMETRİ KİTABI

PDF olarak indirmek için tıklayın

Atatürk bu kitabı ölümünden birbuçuk yıl önce III. Türk Dil Kurultayından hemen sonra yılı kış aylarında Dolmabahçe Sarayı'nda kendi eliyle yazmıştır. Atatürk Arapça ve Farsça terimlerle dolu ders kitaplarının öğrenciler açısından öğrenimi geciktireceğini düşünmüştü.

Atatürk, Sivas Kongresi’nin toplandığı Sivas Lisesi’ne, Lise Müdürü ve Matematik öğretmeni Ömer Beygo ve Başyardımcısı Felsefe öğretmeni Faik Dranaz ve öteki ilgililerle Kongre salonuna geldiler. Burada önce, 4 Eylül 'da tarihî kongrenin toplandığı Kongre salonunu ve özel odasını gezdi ve o günkü dekoru aynen korunan bu oda ve salonda o güne ait hatıralarını anlattı. Sonra topluluk halinde Lisenin 9/A sınıfında programdaki Hendese (Geometri) dersine girdi. Bu derste bir kız öğrenciyi tahtaya kaldırdı. Öğrenci tahtada çizdiği koşut iki çizginin başka iki koşut çizginin kesişmesinden oluşan açıların Arapça adlarını söylemekte  zorluk çekiyor ve yanlışlıklar yapıyordu. Bu durumdan etkilenen Atatürk, tepkisini, “Bu anlaşılmaz Arapça terimlerle, öğrencilere bilgi verilemez. Dersler, Türkçe, yeni terimlerle anlatılmalıdır.” dedi ve tebeşiri eline alıp, tahtada çizimlerle “zaviye”nin karşılığı olarak “açı”, “dılı” nın karşılığı olarak “kenar”, “müselles”in karşılığı olarak da “üçgen” gibi Türkçe yeni terimler kullanarak, bir takım Geometri konularını ve bu arada Pythagoras teoremini anlattı.

Atatürk, dilimize karşılığı “koşut” olan “muvazi” kelimesinin yerine kullandığı “paralel” teriminin kökenini açıklarken Orta Asya’daki Türklerin, kağnının iki tekerleğinin bir dingile bağlı olarak duruş biçimine “para” adını verdiklerini anlattı. Atatürk, bu derste aynı zamanda ders kitaplarının birkaç ay içinde Türkçe terimlerle yazdırılıp bütün okullara ulaştırılmasını emir buyurdu.

Geometri kitabının kapağı

Eser, “Başlangıç Tarifler” başlığı altında; cisimlerde var olan üç boyutun açıklanması ile başlar. Daha sonra hacmin açıklaması yapılır. Hacim ile yüzey arasındaki fark belirtildikten sonra çizginin tarifi yapılır. Geometrinin nasıl bir ilim olduğu açıklanır. Eser üç kısımdan meydana gelmiştir.

Birinci Kısmında; Çeşit çizgilerin anlatımı yapılmasının ardından , çember başlığı altında dayire, yay, derecenin anlatımı misallerle verilip çap, yarıçap, kiriş, ok, kesek, değme kelimelerinin anlamı açıklanmıştır. Paralel sözcüğünün açıklanmasından sonra, açı tanımı yapılarak, çeşitli açılar misallerle anlatılmıştır. Devamında doğru çizginin türlü durumları ele alınarak doğru, eğik, yatay çizgiler misallerle açıklanmış, bu çizgilerden meydana gelen açıların tanımı ve derece olarak hesapları birer misalle anlatılmıştır. Çok kenarlarla çitlenmiş olan bir düzey parçası olarak tanımlanan poligonlar; üçgen, dörtgen, beşgen, altıgen, yedigen ve sekizgenlerin açıklanmasının ardından, üçgenlerin çeşitleri ve açı değerleri ile paralelkenar, dikey dörtgen, eşkenar dörtgen, kare ve yamuk da dörtgenler ismi altında yine misallerle açıklanmıştır.

İkinci Kısım; Düzeylerin Ölçülmesine ayrılmıştır. Birinci kısımda tanımı yapılan geometrik şekillerin alan hesaplarının nasıl yapılacağı yazılı olarak ifade edilirken, matematik işlemleriyle de bu anlatım misallendirilmiştir. Bazı düzeylerin alan hesaplarının işlemlerinde değişik çözümler de gösterilmiş ve buna ait örnek de eserde yer almıştır. Ayrıca, imsel şekillerin çevreleri ile alanları arasında oran hesaplamaları işlem olarak örneklerle gösterilmiştir.

Üçüncü Kısım ise Katıylar başlığı altında; silindir, pürüzma, koni, piramet ve yürenin anlatımları yanında, alan ve hacım işlemlerinin nasıl yapılacağı verilen misallelerle ifade edilmiştir.

Eserin son kısmında yer alan ‘Atatürk’ün geometri kitabında kullandığı ve tanımladığı terimler’ başlığı altında bir dizin verilmiştir. Atatürk’ün kullandığı ve tanımladığı terimlerin sayısının yüz yirmi dokuz olduğu, bu terimlerin abece sırasıyla verildiği, terimlerin tanımları Atatürk’ün üslubuna ve yazımına olabildiğince sadık kalınarak yapıldığı ifade edilmiştir. Ancak bazı tanımların sözlük düzeni içerisinde verilebilmesi için yalnızca söz diziminde küçük değişikliklere gidildiği belirtilmiştir.

Atatürk'ün Türkçe'mize kazandırdığı geometri terimleri; açı, açıortay, alan, artı, beşgen, boyut, bölü, çap, çarpı, çekül, çember, dış ters açı, dikey, dörtgen, düşey, düzey, eğik, eksi, eşit, eşkenar, gerekçe, iç ters açı, ikizkenar, kesit, konum, köşegen, oran, orantı, paralelkenar, taban, teğet, toplam, türev, uzam, uzay, üçgen, varsayı, yamuk, yatay, yöndeş'tir.

Kaynak: “Tarihsel Bir Anı”, Bilim ve Teknik, Öner Kol Kasım , Sayı: , sayfa

Atatürk Geometri kitabı yazdı:

Agop Dilaçar Anlatıyor:

"Geometri kitabını Atatürk, ölümünden bir buçuk yıl kadar önce Üçüncü Türk Dil Kurultayı ( Ağustos )’ından hemen sonra yılı kış aylarında Dolmabahçe Sarayı’nda kendi eliyle yazmıştır.

Sonbaharında bir gün Atatürk beni, Özel Kalem Müdürü Süreyya Anderiman’ın yanına katarak Beyoğlu’ndaki Haşet Kitabevi’ne gönderip uygun gördüğümüz Fransızca Geometri kitaplarından bir tane aldırttı.Bunlar Atatürk’le birlikte gözden geçirildikten sonra, yazılacak Geometri kitabının genel tasarısı çizildi. Bir süre sonra ben ayrıldım ve kış aylarında Atatürk bu eser üzerinde çalıştı. Geometri kitabı bu emeğin ürünüdür.

Kaynak: Agop Dilâçar, “Geometri” kitabının “Önsöz”ü, Türk Dil Kurumu Yayını, , s.V

Atatürk’ün, 10 Ocak - 9 Mart tarihleri arasında yazdığı bu eseri, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yılında Devlet Basımevi’nde bastırılmıştır.“Geometri” adını taşıyan bu kitapta bu adın hemen altına şu kayıt düşülmüştür: “Geometri öğretenlerle bu konuda kitap yazacaklara kılavuz olarak Kültür Bakanlığı’nca neşredilmiştir”.

SUBAY VE KOMUTAN İLE KONUŞMALAR

"Subay ve Komutan ile Konuşmalar" Atatürk’ün askerliğe ilişkin eserlerinin en önemlilerinden birisidir. Bu eser, Atatürk, yılında Kurmay Yarbay rütbesiyle Sofya askeri Ataşesi olarak bulunduğu sırada, Nuri Conker'in "Zabit ve Kumandan (Subay ve Komutan)" adlı kitabına karşılık olarak yazılmıştır.

Genç subayın, içinde bulunduğu ordudaki aksaklıkları, hataları nasıl sezdiğini; bunlara karşı tepkisiz kalmayarak üst makamlara hatalar ve çözüm yollarını nasıl sunduğunu; ülkenin içinde bulunduğu askeri ve siyasal durumdan duyduğu acıları kitabın birinci bölümünde bulmaktayız.

Atatürk, bir subayın taşıması gereken özveri, ölümü göze alma, emri altındakileri sevk ve idare edebilme, taarruz ruhu, insiyatif özellikleri hakkında, Nuri Conker'in görüşlerine katılmış ve kendi düşüncelerini de çeşitli örneklerle destekleyerek açıklamıştır.

Bunların yanı sıra, Türk kadınının, aslında toplumu yaratmada çok etkili olabilecekken, suskunluğu seçtiğini bütün açıklığıyla ortaya koymaktan kendini alamamıştır. Türk ulusu hakkında ise "Kuşkusuz bizim ulusumuzun karakteri de bütün karakterler gibi yükselmeye ve istenen şekle girmeye elverişlidir. Fakat kendi kendisine olmak koşuluyla"dedikten sonra, dışarıdan ulusumuzun karakterine yapılmak istenen etkilerin amacına ulaşamayacağını vurgulamıştır.

Türkiye İş Bankası Yayınları tarafından yılında yayımlanan kitabın kapağı

Subaylarda ve erlerdeki insiyatif özelliğine eserinde geniş bir bölüm ayıran Atatürk, kendi dönemindeki ile daha önceki dönemlerde Osmanlı ordusunu kıyaslamıştır. Özellikle Trablusgarp Savaşı'nda edindiği deneyimler ile kendiliğinden hareket ve iş görme özelliğinin, olması gereken sınırını göstermiştir.

Atatürk, eserin son bölümünde, Kuzey Afrika'da birlikte çarpıştığı korkusuz ve yiğit silah arkadaşlarını anmış ve onları "yüksek askerlik niteliklerine" sahip insanlar olarak tanımlamıştır. Bu davranışı O'nun diğer bütün üstünlüklerinin yanı sıra insancıl yönüne de tanıklık eder.

Zabit ve Kumandan ile Hasbihal'in Özeti

BİRİNCİ BÖLÜM : GİRİŞ (Nuri CONKER)

Giriş bölümünde harp tarihinin askerlere tecrübe kazandırdığı, harp oyunları ve tatbikatların savaşın birer taklidi olduğu asıl tecrübenin savaşla kazanıldığı, birçok komutanın savaşı bizzat yaşayarak tecrübe kazandığı, Alman ordusunun bu tecrübeyi kazanmak için savaşı bile göze aldığı, savaşın savaşta öğrenildiği, ülke ve orduların savaşa her an hazır olması gerektiği üzerinde durulmaktadır.

Silah sistemlerinin çoğalması ve gelişmesi öğrenilecek bilgilerin çokluğunu gerektirdiğinden bahsedilmektedir. Ordunun Balkan yenilgisi üzerinde durulmakta ve nedenleri araştırılmaktadır. İnsan faktörü üzerinde durularak; seçkin insan nitelikleri ve fedakârlığa yakışır üstün ahlak ile taçlanmayacak olan teknikle ilgili bilgilerin dahi başarıya ulaşmada yeterli olmayacağı üzerinde durulmaktadır.

İKİNCİ BÖLÜM : SUBAYLARIN, ERLERİN KALPLERİNİ VE GÜVENLERİNİ KAZANMALARI VE MORAL GÜÇLERİNİ DESTEKLEMELERİ

İkinci bölümde Nuri CONKER; subayların, erleri kendi çocukları gibi görerek onları tanımaları lazım geldiğinden, disiplinin ordunun temeli olduğundan, her askerin amir ve üstlerinin isteklerine uygun iş yapmasının uygun olacağından, subayların erleri eğitirken anlayışlı olmaları gerektiğinden, silahın yurdumuza gözünü diken düşmanın bertaraf edilmesinde en etkili araç olduğu için iyi öğretilmesi gerektiğinden bahsetmektedir.

Birliklerde yapılacak törenlerin askerleri olumlu yönde motive edeceğinden, birlik sancaklarının kutsallığından ve manevi değerinden bahsederek askerlerle kendilerini yöneten subayların birbirlerine çok yakın olmaları ve birbirlerini tanımalarının lüzumundan söz etmektedir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM : TAARRUZ FİKRİ

Bu bölümde ise savaşın taarruz demek olduğundan, taaarruzun düşmana boyun eğdireceğinden bahsedilmektedir. Nuri CONKER savunmanın orduyu, düşmanın irade ve isteğine boyun eğmeye zorlayacağını yazmaktadır. Ordunun her türlü çalışma ve hazırlığının taaarruz etmek, hedef ve amacına yönelik olduğunu yazarak tarihten bu konuda örnekler vermektedir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM : KENDİLİĞİNDEN İŞGÖRME VE SORUMLULUĞU YÜKLENME

Dördüncü bölümde Nuri CONKER bir subayın en büyük ve üstün vasfının uygulama kabiliyeti ile kendi kendine iş görmeye gerekli ve tutkun olması gerektiğini yazmaktadır. İnsiyatif tabir ettiğimiz bu konunun yukarıdan emir beklemeyen amir ve subaylar ile sağlanacağını yazarak talimnamelerden örnekler vermektedir. Nuri CONKER özetle bu bölümde; her komutanda kendiliğinden iş görme vasfının bulunması lazım geldiğini dikte etmektedir.

İKİNCİ KISIM : ZABİT VE KUMANDAN İLE HASBİHAL (Mustafa Kemal ATATÜRK)

Kitabın ikinci kısmında Mustafa Kemal ATATÜRK, Nuri CONKER’in Subay ve Komutan isimli kitabıyla sohbet etmekte ve cevabi düşüncelerini yazmaktadır. Kitabın bu kısmı altı bölümden oluşmuştur.

BİRİNCİ BÖLÜM :

Bu bölümde ATATÜRK kitabı geç okuduğunu, ancak çok hoşuna gittigini, ordunun basiretsiz ve bilgisiz komutanların yönetiminde başarısız olabileceğini, subayların daima okuyarak kendilerini yenilemeleri gerektiğini yazmaktadır. Nuri CONKER’in bu konularda yazdıklarını düşündüğünü ve genelde kendisine hak vererek katıldığını belirtmektedir.

İKİNCİ BÖLÜM :

Bu bölümde ATATÜRK, Nuri CONKER’in askerlerin canlarını hiçe sayma ve fedakârlık duygusu konusundaki düşüncelerine katıldığını belirtmektedir. Türkiye’yi çevreleyen ülkelerin genç nesillerini TÜRKİYE aleyhine yetiştirdiği üzerinde durarak tedbirlerin ona göre alınmasını istemektedir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM :

Bu bölümde Mustafa KEMAL Türk milletinin her ferdinin aileden itibaren ve askerliği müddetince kişinin ruhsal derinliklerine inilerek ulvi duygularla yetiştirilmesi lazım geldiği üzerinde durmaktadır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM :

Atatürk bu bölümde ise başarının en güvenilir aracının taarruz olduğunu ancak taarruz ordusunu vücuda getirecek milletin taarruz ruhuna sahip olması gerektiğini anlatmaktadır.

BEŞİNCİ BÖLÜM :

Mustafa Kemal ATATÜRK bu bölümde de bir harekatın nadiren planlandığı şekliyle yürüyebileceğini, muhtemelen bir çok faktörün değişebileceğini işte değişebilen bu durumlarda askerlerin kendi insiyatiflerini kullanarak ve kimseden emir beklemeden karar vererek uygulamalarını salık vermektedir.

ALTINCI BÖLÜM :

Kitabın son bölümünde ise ATATÜRK hayatı hiçe sayma, taarruz düşüncesi ve kendiliğinden işgörme gibi askerliğin en önemli nitelikleri ile ilgili yaşamından ve anılarından örnekler vermektedir.

Çeviren: Emre Taylan - sayfa, 2. hamur, Türkiye İş Bankası Yayınları, ISBN: ; Boyut: 16x24 cm; Baskı Tarihi: Haziran , Özgün Dili: Türkçe

Cumhuriyet d&#;neminin etkin gazetecisi: Falih Rıfkı Atay

Atatürk'ün çok yakınında bulunarak önemli olaylara tanıklık eden ve Atatürk'ün bu döneme ilişkin anılarını kitaplaştıran gazeteci, yazar ve siyasetçi Falih Rıfkı Atay, vefatının 49'uncu yılında anılıyor.

Hoca Hilmi Efendi ile Huriye Cemil Hanım'ın çocukları olarak 'te İstanbul'da dünyaya gelen Atay, Sıbyan Mektebi, Rehber-i Tahsil Rüştiyesi ve Mercan İdadisi’nde öğrenim gördü.

Atay, müdürlüğünü Hüseyin Cahit Yalçın'ın yaptığı Mercan İdadisi ikinci sınıfındayken yazma isteği başlamasıyla, ilk şiirlerini 'da kaleme aldı.

İlk kez "Kenar-ı Kabrinde" ve "İhtizar-ı Müebbed" isimli şiirleri 'da "Servet-i Fünun" dergisinde yayımlanan Atay'ın düzyazı türünde ilk denemesi ise "Tecelli" dergisinde 'de okuyucuyla buluştu.

Düz yazıya Yahya Kemal yöneltti

Atay, İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi'nde de eğitim aldı ve ardından Çerkeş'te subay olan ağabeyinin yanına giderken, Ziya Gökalp, Yakup Kadri, Ahmet Haşim, Refik Halit ve Fazıl Ahmet'i sevdiği bilinen Atay'ı düzyazıya yönelten ise Yahya Kemal oldu.

İlk siyasi yazısı sayılabilecek küçük bir protesto mektubunu 'te "Tanin" gazetesine gönden Atay, "Akşam", "Şehbal", "Şair", "Nedim" ve "Yeni Mecmua"daki fıkra, makale, tartışma ve başka türdeki yazılarıyla kalemini iyice geliştirdi.

Atay, yazı konusunda kendisini 'de bulduğunu belirtirken, Mektubi, Sadaret, Dahiliye kalemleri ile Talat Paşa'nın yanında çalıştı.

Talat Paşa'nın Bükreş'e yaptığı bir geziye katılan ve ilk yurtdışı röportajını da buradan gönderen yazar, Birinci Dünya Savaşı sırasında ihtiyat zabiti olarak gittiği Suriye ve Filistin'de Cemal Paşa'nın özel katipliğini yaptı.

Atay, Cemal Paşa Bahriye Nazırlığı göreviyle İstanbul’a dönünce, Bahriye Nezareti Kalem-i Mahsus Müdür Muavinliği görevine getirildi ve Yunan ordusunun geri çekilirken yaptığı zulmü incelemek için kurulan Tetkik-i Mezalim Heyeti'ne üye oldu.

Yakup Kadri, Halide Edip, Mehmet Asım gibi isimlerin yer aldığı bu heyetle Batı Anadolu'da incelemeler yapan Atay, Bolu'dan , Ankara'dan da arasında milletvekili oldu.

Atay, bu dönemde "Hakimiyet-i Milliye", "Milliyet", "Ulus" ve "Dünya" gazetelerinde başyazılar, sohbetler ve anılar kaleme aldı.

Atatürk'ün dostluğunu kazandı

Anadolu Ajansı'nın kurucuları arasında da yer alan Atay, İzmir'in kurtuluşundan sonra tanıştığı Mustafa Kemal Atatürk'ün dostluğunu kazanırken, inkılapların yerleşip benimsenmesinde, kültür, sanat ve bilim alanlarında alınan kararların uygulanmasında Mustafa Kemal Atatürk'e yardımcı oldu.

Atatürk'ün çok yakınında bulunan ve önemli olaylara tanıklık eden Atay, Atatürk'ün bu döneme ilişkin anılarını "Atatürk'ün Bana Anlattıkları" (), "Çankaya" () ve "Atatürk Ne İdi?" () adlı kitaplarda topladı.

Atay, "Çankaya" adlı eserinde, Atatürk'ü doğumundan itibaren okul yılları, savaştığı cepheler, yaptığı icraatler, tartışma sofraları ve insani yönlerine kadar her detayı anekdotlara yer vererek anlattı.

Özellikle "Bizim Akdeniz", "Zeytindağı", "Yolcu Defteri", "Taymis Kıyıları" kitaplarında Cumhuriyet'in ilk yıllarına odaklanan Falih Rıfkı Atay, 20 Mart 'de kalp krizi sebebiyle İstanbul'da vefat etti.

"Türk seyahat edebiyatı alanında bir çığır açacak kadar tesirli olmuştur"

Prof. Dr. Şerif Aktaş, Atay'ın Türk edebiyatındaki asıl şöhretinin seyahat yazıları olduğuna dikkati çekerek, "Falih Rıfkı, bu yazılarında, gözlem esasına bağlı kalarak, realist bir dikkatle gezip gördüğü yerleri tasvire gayret eder. Bu yerleri Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki Türkiye ile mukayese eder. Özellikle Bizim Akdeniz, Zeytindağı, Yolcu Defteri, Taymis Kıyıları adlı kitaplarda bu mukayeseyi görmek mümkündür. O, yazmış olduğu bu yazılarla Türk seyahat edebiyatı alanında bir çığır açacak kadar tesirli olmuştur." değerlendirmesinde bulunur.

Atay'ın bazı eserleri şöyle:

"Ateş ve Güneş", "Mustafa Kemal’in Mütareke Defteri", "Batış Yılları", "Atatürk’ün Hatıraları", "Faşist Roma - Kemalist Tiran - Kaybolmuş Makedonya", "Deniz Aşırı", "Yeni Rusya", "Moskova-Roma", "Tuna Kıyıları", "Hind", "Yolcu Defteri", "Gezerek Gördüklerim", "Roman", "Eski Saat", "Niçin Kurtulmamak", "Çile", "İnanç", "Londra Konferansı Mektupları", "Türk Kanadı"

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

ÇANKAYA FALİH RIFKI ATAY ANI KİTABININ ÖZETİ,İNCELEMESİ, GENEL BİLGİLER

ESER HAKKINDA GENEL BİLGİ:
        Çankaya,Falih Rıfkı Atay&#;ın, Atatürk&#;ün uzun yıllar yanında bulunan bir dostu olarak  kaleme aldığı funduszeue.info yönüyle Atatürk&#;ün biyografisi olma özelliğini taşımaktadıfunduszeue.info kitabın kurgusu salt bir biyografi tarzında  değil ,Atatürk&#;ün doğup büyüdüğü, içinde yaşadığı toplum ve olaylara da ışık tutan ve o günün bakış açısını çok açık bir şekilde gözler önüne seren bir yaklaşımı da yansıtmaktadıfunduszeue.infoısıyla yazar adeta okuyucuyu o günlere götürmekte  ve belki daha önce okuduğumuz ,fakat net olarak kavrayamadığımız bir çok konuyu yaşarcasına anlama fırsatı vermektedir. Eserde  anlatılan anı ve anektodlar  Falih Rıfkı&#;nın bizzat  gördükleri ve yaşadıkları olması ve  ilk ağızdan anlatılması  okumayı sürükleyici ve akıcı hale getirmişfunduszeue.info, Atatürk&#;ün hayatındaki önemli devreleri içeren dokuz bölüm halinde anlatılmıştıfunduszeue.info bölümler  şu şekildedir;
(1)    MUSTAFA KEMAL 
(2)   
(3)    ÇÖKME
(4)    GERİLLA DEVRİ
(5)    ORDU DEVRİ
(6)    YENİ DEVİR
(7)    KEMALİZM
(8)    ATATÜRK&#;ÜN SON YILLARI
(9)    ANI  VE FIKRALAR

        Mustafa Kemal&#;in doğumu ve müteakiben  okul hayatı ve ilk kıta deneyimleri anlatılmaktadır.O günlerde Osmanlı&#;nın içinde bulunduğu sosyal,siyasal ekonomik ve kültürel yapı hakkında çarpıcı detaylara da olayların akışı esnasında değinilmektedir. Ayrıca ayrıntılı bir şekilde  Rüştiye ,İdadi ve Harp Okuluna girişi ve bu okullardaki başarısı etraflıca anlatılıfunduszeue.infoa Kemal&#;in daha İdadi de iken ,yaz tatilinde Tophane de bulunan Colleges des Freres&#;de Fransızca öğrenme azmi ve okulda şiir edebiyat ve hitabete olan düşkünlüğü  hem onun ne kadar bilinçli ,şuurlu ve öngörülü olduğunu hem de dönemin eğitim anlayışını ve eğilimlerini göstermesi açısından dikkate  değerdir.
        Mustafa Kemal, doğduğu dönem itibariyle koskoca bir imparatorluğun yıkılışına  şahit olmuşfunduszeue.info tarafta kargaşanın ,huzursuzlukların ve çalkantıların baş gösterdiği  bir zaman diliminde doğmuş olması, onu  daha güçlü ve sağlam bir karakter olarak geleceğe hazırlamıştır.    Onu daha genç yaşta iken vatanı kurtarma çabasına iten neden bu olsa funduszeue.infoa Kemal daha Harbiye&#; de okurken  kendince  arkadaşlarıyla vatanı kurtarma çareleri düşünür hatta gizlice dergi bile çıkartıfunduszeue.info  yüzbaşı olarak mezun olduktan sonra arkadaşlarıyla gizli olarak toplandıkları  bir sırada, basılarak hapse gönderilir ve birkaç ay  hapiste kaldıktan sonra ,Okul Müdürü Rıza Paşanın aracılığı ile serbest bırakılır. Rıza Paşa her şeyi açıkça bilmesine rağmen  onları kurtarır ve hatta daha dikkatli olmalarını  öğüt verir.
        Ülke artık yıkılmanın eşiğfunduszeue.infoin tüm kurumları layıkıyla görevini yapamaz hale gelmişfunduszeue.info da diğer kurumlardan hiç farklı değfunduszeue.info İnönü&#;nün ağzından siyasete bulaşmış olan ordunun içler acısı halinin tasvir edildiği  şu yazı bir hayli ilginçtir: &#;&#;Sekizinci topçu alayı kadrosunun büyük kısmı alaylı idi.Kışlada yatıfunduszeue.infoizin  çoğu yedinci alayın mektepli subayları  ile geçiyordu. Bizimkilerden başka alayların birçok topları eski funduszeue.info ve terbiye mektepli yüzbaşıların kabiliyetlerine kalmıştıfunduszeue.info umumi olarak dört yıllık silah altında .Ne vakit terhis olunacakları belli değfunduszeue.infolerinin  bir gecikme sebebi ise birikmiş olan maaşları.Bu senelerde ayaklanma ile terhis olmak bir kaide funduszeue.infonma ise şöyle funduszeue.infoer kendi aralarında gizlice konuşurlar ,talime çıkmayarak,padişaha müracaat ederler .Subayların asker üzerinde nüfuzları ahlak ve bilgi kuvvetinden funduszeue.info nüfuz da ,terhis ayaklanmalarında bu subaylara ancak kötü muamele görmemek imtiyazını verir.Bölüklerde bile atış talimi hiç yapılmazdı.Bin dokuz yüz altıda seri ateşli topların kabul edilmesiyle 7nci alayda ilk defa ve bir defa topçu atışı yapılmıştı.
        Bütün sınıflarda yüzbaşıdan yüksek kumanda sahipleri,gece gündüz alaylarını nasıl besleyecekler, subaylarının maaşlarını nasıl verecekler, yalnız bunlarla uğraşırlardı. Kolağasından ordu kumandanına kadar bütün amirlerde maaş tedariki için tedbir almak başlıca vazife, padişaha sadakat başlıca meziyet idi. Genç mektepli subaylar için bir terfi usulü de yoktu. Kimin ne vakit, ne sebeple terfi edeceği de bilinmezdi. Sekizinci topçu alayının bir kumandanı vardı ki,mektepli olduğu halde ,eğer diploması olmasa,okuma yazma bilmeyen bir alaylıdan  ayırmanıza ihtimal yoktu.
        Ordu politika batağı içinde funduszeue.infoğmen yarbaya selam vermez olmuşfunduszeue.infoa Kemal ordu politikadan hemen çekilmelidir  yoksa ordu kuvvet olmaktan çıkar diyor ve funduszeue.info Enver paşa Hafız Hakkı Paşaya , Mustafa Kemal fazla ileri gidiyor buna bir çare bulalım  bile demiştir.&#;
        Tabi ki durumun vahameti bununla da bitmez. Yazarın o dönemin sıradan insanlarından birine sorduğu bir soru neticesinde aldığı cevap çok anlamlıdır. &#;Bu memlekette İttihat ve terakki&#;nin mi yoksa Yunanlıların mı hükmetmesini istersiniz?&#; Alınan cevap oldukça ilginçfunduszeue.infoütsüz bir şekilde &#;Yunanlıların,elbette&#;.    İşte  bu şartlar altında Balkan Savaşına girilmiş ve yaşanılan felaket  Türk tarihine kirli bir leke olarak geçmişfunduszeue.infoa Kemal&#;in  dehası da bu şartları gördükten sonra daha iyi anlaşılmaktadır.
        Atatürk, Filistin, Trablusgarp, Bingazi, Muş, Suriye cephelerinde, daha sonra Ana fartalar, Arı burnu, Sakarya ve Dumlupınar savaşlarında, daima başarılı ve çarpıcı komutanlıklar sergilemişfunduszeue.info genç bir subay iken, kendi ülkesinde ve Avrupa'da katıldığı çeşitli manevralarda gösterdiği ustalıklar ve uyguladığı taktikler, verdiği emirler ve harp sahalarında kazandığı zaferlerle Atatürk, ne kadar başarılı bir komutan olduğunu tarih sayfalarına altın harflerle yazdırmıştır. Atatürk'ün ağzından kaleme alınan şu küçük anekdot bu askeri dehanın emarelerini bütün çıplaklığı ile yansıtmaktadır.&#;Karargâhı Yalova'da bulunan Ordu Komutanı Liman Von Sanders Paşa telefonla beni aradı. Konuşmamıza aracılık eden Kurmay Başkanı Kâzım Bey idi. Sorduğu şu idi: "Durumu nasıl görüyorsunuz ve nasıl tedbir almayı düşünüyorsunuz? ". Durumu nasıl gördüğümü ve nasıl tedbirler almak gerektiğini çoktan bütün ilgili olanlara belirtmiştim. Hepsi cevapsız kalmıştı, dedim ki;
- "Durumu nasıl gördüğümü çoktan size bildirmiştim. Şimdi alınabilecek tek bir tedbir kalmıştır!"
- O tedbir nedir?
- Bütün komuta ettiğiniz kuvvetleri emrime veriniz. Tedbir budur!
Alaylı bir sesle,
- Çok gelmez mi?
- Az gelir ! dedim.
        Telefon kapandı. 8/9 Ağustos gecesi saat 'de bana Anafartalar Grubu Komutanlığına tayin edildiğimi bildirdiler. Gerçi böyle bir sorumluluğu almak basit bir şey değildir. Fakat, ben vatanım yok olduktan sonra yaşamamaya karar verdiğim için bu sorumluluğu yüklendim! Daha önce kararlaştırdığım saldırıyı kendim yöneterek düşmanın üstün kuvvetlerini gerilettim. 10 Ağustos sabahı tan yeri ağarırken düşman üzerine süngü ile atılmak için hazırladığım asker saflarının önüne geçerek kuvvetlerimi düşman üzerine attım. Düşman ortalık ağardıktan sonra Conkbayırı'nı denizden ve karadan büyük çapta toplarla dövmeye başladı. Bütün Conkbayırı dumanlar ve ateşler içinde kaldı. Herkes tevekkülle sonunu bekliyordu. Etrafımız şehitler ve yaralılarla doldu. Olan bitenleri seyrederken, bir şarapnel parçası göğsümün sağ tarafına çarptı. Cebimdeki saati paramparça etti. Etime giremedi. Yalnız deride bir kan lekesi bıraktı. Bu parçalanmış saati sonra bu günün hatırası olarak Liman Von Sanders Paşaya verdim. O da aile armalı saatini bana hediye etti. "Zaferini tebrik ederim Paşam!"
        Birinci Dünya Savaşı,gerek Osmanlı gerekse de Mustafa Kemal için bir dönüm noktasıdır.Çanakkale Savaşı&#;ndan sonra artık Mustafa Kemal  önü tutulamaz ve dehası  herkes tarafından idrak edilen  bir komutan olduğu bütün yurda funduszeue.infoeri de artık bundan sonra Mustafa Kemal&#;e kolay kolay ilişfunduszeue.info Rıfkı, ise Mustafa Kemal hakkındaki görüşlerini şu şekilde aktarır.&#; Mustafa Kemal adını daha sonra ,Birinci Dünya Savaşının pek karanlık günlerinde funduszeue.infoıbımızla Suriye&#;de,canımız ve kanımızla İstanbul&#;da idik.Çanakkale sökülüp düşman İstanbul&#;a girecek miydi?Böyle bir facianın rüyasını görürüz diye uyumaktan korkardıfunduszeue.infoa Kemal&#;in ismi ,o vakit  İstanbul&#;un Kurtuluş hikayesine karışmış  funduszeue.info&#;in rakibi olduğu söylendiğinden ve adı saklanmak istendiğinden onu büsbütün benimsemişfunduszeue.info sır gibi yayılıp içlere sinen şöhreti,Enver&#;i sevmeyen ve ona güvenmeyen  genç subayların dillerinde destandı.Bir aralık  &#;Harp mecmuasında &#; Ruşen Eşref ile mülakatı yayınlandığında ,Enver&#;in veya  ona yaranmak isteyenlerin emri ile baskı durdurulmuş,Mustafa Kemal&#;in resmi çıkarılmış yerine Leman Von Sanders&#;in konulmuş olduğunu funduszeue.infoç karargah kurmaylarının &#;Tam asker&#; İşte hakiki asker &#;&#;diye aralarında konuştuklarını hatırlıyorum.&#;
        Mustafa Kemal , Samsun&#;a çıktığı vakit durum çok vahimdir.Ülkenin her tarafı işgal altındadır .Yerel bir takım gayretler sayılmazsa ,tam anlamıyla da kurtuluş azmi ve iradesi de funduszeue.infoa Kemal, 22 Mayıs&#;ta Samsun&#;daki  İngilizlerle konuştuktan sonra İstanbul&#;a bir rapor göfunduszeue.info raporda Samsun ve çevresi Rumları hırslarından vazgeçmedikçe yatışma olmayacağını ,Türklüğün yabancı mandasına katlanamayacağını milli hareketlere hak vermek gerektiğini funduszeue.info görevi başkaldıran Türkleri ezmek ve susturmaktıfunduszeue.info davayı gerçekleştirme kapsamında yapılan Amasya ,Erzurum ve Sivas kongreleri oldukça güç ve sıkıntılı şartlar altında geçerken,    Yunanlıların İzmir&#;e çıkışlarını İzmir &#;de ,Adalar&#;da  Rumların tamamı  &#;Zito ,Zito Venizelos&#; şarkılarıyla karşılamışlardır.
        İstiklal Mücadelesi , Meclis içinde de oldukça çetin ve zor şartlar altında ,ateşli tartışmaların yapıldığı bir ortamda geçmektedir. Ordunun tam anlamıyla Sakarya Savaşı öncesinde başarılı olamaması  ve Sakarya Nehrinin gerisine çekilmesi büyük tepkilere yol açmıştıfunduszeue.infoa Kemal  oldukça sıkıntılı ve günlerce uykusuz  bir şekilde çalışmaktadıfunduszeue.infoen kaçan asker sayısı da oldukça fazladıfunduszeue.info Mustafa Kemal hiç zaman ümidini kaybetmez  ve durum heran  kontrolü altındadır. &#;Sakarya muharebeleri sırasında bir kibrit kıvılcımından atı ürkünce, Atatürk yere düşüp kaburgalarını kırmıştı. Başkomutan cephede, oradan oraya sedye ile dolaştırılıyordu. Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak  odasına geldi. Kolordu Komutanı Kemalettin Sami Paşadan bahisle  "Kendisini taarruza kaldıramıyoruz. Emri doğru bulmuyor. Sedye ile de olsa telefon başına kadar gidip konuşabilir misiniz ? "dedi. Sedye ile telefon başına giden Başkomutan, Kolordu komutanına hitaben ;" Taarruz olacaktır ! Sen olmazsan yerine bir çavuş gönderirim, gene taarruz ettiririz.! " dedi. Mustafa Kemal Paşanın biraz sertçe olan sesini tanıyınca Kemalettin Paşa, " Ya Böyle mi tensip buyurdunuz, emredersiniz ! " dedi. Kolordu taarruza geçmiş ve sonuç alınmıştıfunduszeue.info Sakarya da yaşanan ve Mustafa Kemal&#;in liderliğini açıkça yansıtan diğer bir anektod ise şöyledir;&#;    İsmet Paşayı telefonla arayan Yusuf İzzet Paşa Mustafa Kemal&#;le görüşmek istediğini söyler .Telefonu Mustafa Kemal&#;e verirler.&#;Gizli emirlerinizi funduszeue.info geri çekilme lazım geldiği vakit  istikametimiz ne funduszeue.info duruma çok sinirlenen Mustafa Kemal &#;Paşa! Paşa! gizli emrim senin kemiklerinin orada gömülmesidir &#;der.&#;Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır.O satıh bütün vatandır .&#; talimatını işte bu konuşmadan sonra vermiştir.
        Sakarya&#;dan dönüşünde ,Çankaya&#;da &#;Ben galiba en iyi şu askerlik mesleğini yapabiliyorum demişfunduszeue.info savaşta iki şey buldum &#;hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır ,o satıh bütün vatandır&#; Vatan sathı en son kayasına kadar düşmanla boğuşularak müdafaa funduszeue.infoğeri  &#;Hiçbir zafer gaye değfunduszeue.info ancak kendisinden daha büyük bir  gayeyi elde etmek için gereken en belli başlı vasıtadıfunduszeue.info funduszeue.infon bir fikri kazandırdığı kadar değeri vardıfunduszeue.info meydan savaşından sonra yeni bir alem doğmalıdıfunduszeue.info başlı başına zafer boşuna bir çaba funduszeue.infoine Napolyon&#;nun ben yürürüm ,programım kendiliğinden çıkar,dediği hatırlatılması üzerine  &#;ama o türlü giden sonunda başını Saint Helen kayalarına çarpar &#;cevabını vermiştir.
        Türkiye, iki meydan savaşının eseridir. Biri , Ağustos&#;unda  Sakarya Nehri boyunca,diğeri Ağustosunda  Afyon Cephesinde .İkisinde de Türk ordularının başkomutanı Mustafa Kemal&#;funduszeue.infon bir saldırı emri veremeyeceği fikri büyük çoğunluktadır ve bundan dolayı Mecliste hava oldukça gergindir. Afyon&#;un Çay  ilçesinde toplanılmış, Fevzi Çakmak taarruz planını açıklamıştır, fakat İsmet Paşa saldırıya karşıdıfunduszeue.info Şevki Paşa ,milletin kaderini zar gibi atmanın tarihçe cinayet olacağını söyler. Fevzi paşa bunun üzerine sinirlenir &#;mademki ordunun bana güveni yok,ben çekiliyorum,diye istifasını funduszeue.infoa Kemal de genelkurmay başkanı çekildiğine göre kendisinin de görevde kalamayacağını bildirir. İsmet Paşa da &#;Efendim bize fikrimizi sordunuz, söyledik. Yoksa hepimiz emrindeyiz.&#; der. Saldırı kararı o an verilir Atatürk Ankara da vekiller heyetini toplayarak saldırı kararına onları da funduszeue.infoürk&#;ün öngörüleri her zaman en yakın dostlarını bile  çoğu zaman şaşırtmıştır. Şöyle der: &#;Taarruz haberini alınca hesap ediniz. On beşinci gün İzmir&#;deyiz &#;Savaş kazanılmış ,Trikopis  kaçarken yakalanmıştıfunduszeue.infoürk&#;ün huzuruna getirilir  ve ilginç bir diyalog geçer aralarında &#;&#;.ancak ellerimizdeki tüfekleri funduszeue.infoa bir an geldi ki tüfeklerimizin bile işleyemediği bir darlığa düşürüldük.Süngüler parlamaya başladı.Arkamız ,önümüz her yanımız süngü!Atımı bile bulamıfunduszeue.info olarak ormanlar içine düştüfunduszeue.info  bu harbi nereden idare ettiniz?&#;Atatürk&#;ten aldığı cevap onu bir hayli şaşırtır.&#;İşte tam o süngülerin parladığını söylediğiniz yerde askerlerin yanında idim&#;
        Mustafa Kemal İzmir&#;e girince bir otele uğfunduszeue.info sırması ,ne de önünde arkasında koşuşan generalleri vardır. Dolu salona girmek isteyince garson yer olmadığını söyler.Müşterilerden biri tanıyıpta , &#;Mustafa Kemal&#;&#; diye bağırınca  kalabalık birbirine funduszeue.infoa Kemal kimseye rahatsız olmamasını söyler ve yanındakilerle bir masaya funduszeue.infoa bir kadeh içki ısmarlar ve sorar &#;Kral Kostantin hiç bu otele gelip  bir kadeh rakı istedi mi?Aldığı olumsuz cevap karşısında &#;Öyle ise neden İzmir&#;i almak istemiş &#;funduszeue.info&#;e gelişinin ilk saatlerini o masada geçirir.
        Falih Rıfkı, İstiklal savaşından sonraki Atatürk inkılapları dönemini  bütün gizli kalmış yönleriyle anlatıfunduszeue.infote hiç kimse Cumhuriyet kelimesinin ağza alınmasını bile istemez. Mustafa Kemal ,İsmet Paşa ve arkadaşları sık,sık bu gayri tabiliğin çabuk nihayet bulması gerektiğini ileri sürmüştüfunduszeue.info gün de Mustafa Kemal  Avusturyalı bir gazeteci ile görüştüğü sırada &#;cumhuriyet &#;kelimesini ağzından  kaçırması üzerine  Meclisin ve İstanbul gazetelerinin yüreği oynamıştır.Bütün bu muhalefete rağmen, Atatürk&#;ün dehası bu sorunun da üstesinden  gelmiştir
        İnkılap Devri cumhuriyet ilanını başlangıç olarak alırsak ,29 Ekim &#;ten  3 Kasım &#;e kadar beş yıl bir ay sürmüştüfunduszeue.info sonra bütün iş ,yeni düzeni tüm toplumca sindirilmesindedir.3 Mart devrimin başlangıcı idi Nisanında şeriye mahkemeleri kaldırılarak öğretim birliği gibi adalet birliği de temin edilmiştir Ağustosunda şapka giyilecek aynı yılın Kasım ayında  tekkeler kapatılacaktıfunduszeue.info Kanun ,yeni cemiyetin temellerini atmış ve &#;de anayasa tadilleri ile  devlet tamamıyla laikleşerek ve aynı yıl Latin yazısı kabul edilerek devrim eseri tamamlanmıştır.
        Atatürk&#;e göre din meselesi funduszeue.infoürk devri funduszeue.infom din ve devlet işlerinin birbirinden ayırmak demektir. Falih Rıfkı bu konuda &#;daha ilk günden laiklik &#;dinsizlik&#; olarak  telkin edilmişfunduszeue.info halk camilere rahatça gidebiliyor,dini görevlerini funduszeue.info kendisine kılavuzluk edecek devrimci din adamları yetiştirilmediği için eski hocalık hiçbir zaman olamadığı kadar kaba,cahil ve mutaassıp bir yobazlık halini alıyordu.&#;  der.
        Yazar son bölümde Atatürk&#;le ilgili anı ve fıkralara yer vermişfunduszeue.infoürk her zaman kendini geliştirmeyi bilmiş,etrafındaki insanlarla daima fikir alışverişi içinde bulunmuşfunduszeue.infoşhur akşam sofrası her zaman şair ,yazar,bürokrat,asker ,doktor hiç eksik olmamıştıfunduszeue.info gençliğinden sonra günlerine kadar kendisini tanıyanların hepsi için Atatürk adı sofra sohbetlerini hatıra funduszeue.inforı ile akşamları sofra başında buluşmak ve geç vakitlere kadar konuşmak adeti funduszeue.info pek azı zevk ve eğlence meclisi olmuştur. &#;Saatlerce pek ciddi şeyler okur ,yahut yazardık. Beyninin hiç yorulduğunu funduszeue.infoandığı yıllara kadar da çok şaşırtıcı bir hafızası vardı. Sentezci bir dehası vardı. Birkaç saatlik dağınık ve sıçramalı sohbetten sonra derleme ve toparlama yapar,mantıklı açık ve iyice çerçeveli bir tefekkür eseri verirdi. Ateşli ve gururlu bir milliyetçilik ,eğilip bükülmez bir irade ve kendine güven duygusu şahsiyetine hakimdi.
        Atatürk giyime ,ev  ve eşya  düzen ve temizliğine pek meraklı funduszeue.infoer arasında  sivil kıyafete ilk alışanların başında gelmişfunduszeue.info de hiçbir zaman &#;bekar&#; kokmamıştır.
        Atatürk&#;ün çalışma gücü insan takatinin çok üzerindedir. Yüzlerce ,binlerce vesikayı eski köşkün üst katındaki küçük çalışma odasında kendisi ayırmıştır. Nutku çoğunlukla kendisi dikte etmiştir. Uzun saatler süren diktelerden sonra yazanlar sekiz on saatlik bir uykuya gittikleri vakit Atatürk bir banyo yapar,giyinir ve akşam davetlilerine o gün yazdıklarını okutmak üzere sofraya funduszeue.infoürk çok defa kısa bir uykudan sonra çalışmalarına devam eder. Bu haftalarca böyle devam eder.
        Falih Rıfkı, kitabının son bölümünü onu belki de en iyi tanıyanlardan biri olmasına karşı onu anlayabilmenin o bile zorluğu üzerinde durur ve bu durumu şöyle ifade eder. &#;Gazi, aradıkça yeni bir sır funduszeue.infoşılan bir dağ gibi büyüfunduszeue.infoıl onu elimizle tuttuğumuz zamandır ki artık tamamını hiç göremeyiz.&#;


        &#;te İstanbul&#;da doğan Atay, Darülfünun Edebiyat Fakültesi&#;ni bitirir. &#;de Tecelli ve Servet-i Fünun dergilerinde ilk şiir ve denemelerini yayımladı, gazeteciliğe yılında Tanin&#;de başlar. Yedek subay olarak katıldığı I. Dünya Savaşı&#;nda Cemal Paşa&#;nın özel katipliğini yapar. Akşam gazetesinde Kurtuluş Savaşı&#;nı destekleyen yazılar yazması nedeniyle Divan-ı Harp&#;te yargılanır, fakat II. İnönü Savaşı&#;nın kazanılması üzerine idamdan kurtularak Anadolu&#;ya geçer. &#;ten itibaren Bolu ve Ankara milletvekilliği yapar. İzmir&#;in kurtuluşundan sonra tanıştığı Mustafa Kemal&#;in dostluğunu kazanır ve bu döneme ilişkin anılarını Atatürk&#;ün Bana Anlattıkları (), Çankaya () ve Atatürk Ne İdi? () adlı kitaplarda toplar. Çankaya, Falih Rıfkı Atay&#;ın ,Mustafa Kemal&#;in uzun yıllar yanında bulunan bir dostu ve bir arkadaşı olarak yazdığı anı ve hatıralarıdır. Fakat bu hatıralar Atatürk&#;ün salt biyografisi değil kurtuluş mücadelesinin  nasıl gerçekleştirildiğine ışık tutan, farklı bir bakış açısıyla ve Falih Rıfkı Atay&#;ın kendine has  üslubuyla anlatıldığı bir  eser hüviyetine sahiptir. Mustafa Kemal&#;in  özel yaşantısında sadece yakınında bulunanların bilebileceği birçok anı ve anekdotlar gün yüzüne çıkartılmaktadır ki ; bütün bunlar onu daha iyi anlamamızı ve idrak etmemizi kolaylaştırmaktadır. Falih Rıfkı&#;nın kendi ifadesiyle &#;Atatürk&#;ü ve onun devrini ben nasıl anladımsa öyle anlatmak istiyorum. Basit bir metodum var ,fıkra ve hatıralar içinde sindire sindire anlatmak!  Gerçi bu bir dağıtmadıfunduszeue.infoayı okuyanlara bırakıyorum.&#;
        Falih Rıfkı , cumhuriyeti,değerlerini ve Atatürk&#;ü çok iyi hazmetmiş bir yazardır. Uzun yıllar yaşadığı zaman dilimi itibariyle askerlik mesleği içinde bizzat bulunmuş olması, politik kişiliği, olayları,mekanları ve aktörlerini çok gerçekçi ve ayakları yere basan  bir şekilde anlatmasına fırsat vermiştir. Ayrıca Atatürk&#;ün  şahsi yaşantısına ışık tutması,onu daha iyi anlamamızı ve verdiği mücadelede onu harekete geçiren motiflerin neler olduğuna dair ipuçları vermesi açısından oldukça faydalı olmuştur.
        Diğer önemli altı çizilen hususlardan bir tanesi de  sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik hayata dair  fikir funduszeue.infoı ayrı tarih kitaplarını okuyarak ulaşamayacağımız bilgilere direkt olarak ulaşma fırsatı vermiştir. Osmanlı&#;nın son döneminde  halkın hayatı,yaşayış tarzı ve devlet müesseselerinin kokuşmuşluğunu çok net bir şekilde okuyucularına birebir yaşatır derecesinde aksettirmiştir.Örneğin İstiklal Savaşı esnasında  Atatürk&#;ün yaşadığı sıkıntıları ,üzüntüleri  ve bütün bunlara karşı verdiği insan üstü sabrı ,azmi ve tükenmek bilmeyen, karamsarlığa düşmeyen, ümidini kaybetmeyen o tavrını adete okuyucuya yaşatmaktadır.
    Ulu Önder Atatürk'ün hayatını, yaptıklarını ve başarılarını bir yazının veya bir kitapçığın satırları arasına sığdırmak mümkün değildir. Olsa olsa, O&#;nu yakından tanıyabilmek için, yaşantısından bazı kesitler alarak O&#;nu ve kişiliğini küçük bazı pencereler açarak izlemek yolunu seçebiliriz. Bu bağlamda, Atatürk'ün kişiliğini yakalayabilmek için, anektodlar çok işimize yarayacaktır.. Ancak, Atatürk'ü bir tüm olarak ele alıp, O&#;nu bütün heybeti ve haşmeti ile daima göz önünde bulundurmadıkça, bütününü bırakın ayrıntıları bile zor yakalayabiliriz. Herkes gibi Atatürk'ün insanlığı iştahlardan, hırslardan, heyecanlardan, gurur ve öfkelerden, zaaf ve kuvvetlerden, iç varlığın düzlerinden, iniş ve çıkışlarından yoğrulmuştur. Eseri bu insanlığın derinliklerinden gelme, kaynaklarından doğmadır. Atatürk'ü ayıklayarak değil, bir tabiat parçası gibi, toplu ve tam ele almalıyız.

YAZAR HAKKINDA GENEL BİLGİ MADDELER HALİNDE

FALİH RIFKI ATAY EDEBİ KİŞİLİĞİ

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası