safranbolu köylerinde satılık köy evi / 7 sonucu: Müstakil safranbolu - Trovit

Safranbolu Köylerinde Satılık Köy Evi

safranbolu köylerinde satılık köy evi

Eflani köyde muhtesem ev


karabük müstakil ev Eflani köyde muhtesem ev

karabük müstakil ev koyde sıfırdan basladigim koy evini acil satıfunduszeue.info eflani kurtoglu mah, funduszeue.info suan eletrik su mevcut kalorifer altyapisi vardir.i̇lgilenenler

 

Buraya ücretsiz ilan ver

SATILIK TARİHİ SAFRANBOLU EVİ


karabük müstakil ev SATILIK TARİHİ SAFRANBOLU EVİ

karabük müstakil ev safranbolu kiranköy merkezde bulunan bahçesi̇yle bi̇rli̇kte metrekare olan tari̇hi̇ safranbolu evi̇ satiliktir. fi̇yat görüşülür.i̇rti̇bat telefon

 

satılık müstakil ev


karabük müstakil ev satılık müstakil ev

neden siznde safranbolu gibi tarihi bir kentte eviniz olmasın ki safdranboluda doğayla iç ice karabük müstakil ev

 

Safranboluda satılık ev


Resim mevcut degil

neden sizinde safranbolu gibi tarihi bir kentte eviniz olmasın ki

 

KARABÜKTE MERKEZ KAPULLU MAHLESİNDE SAHİBİNDEN MÜSTAKİL EV


Resim mevcut degil

merkez kapullu mahlesi̇ bahçeli̇ müstaki̇l 2 katli ev funduszeue.infȯraya veri̇yorum bahçeli̇ bahçeye arç gi̇ri̇bi̇li̇r

 

karabük-öğlebelinde bahçeli satılık müstakil ev


 karabük-öğlebelinde bahçeli satılık müstakil ev

2+1 odalı 1 mutfak 1 banyosu vardıfunduszeue.info arka kısmında küçük bir bahçesi bulunmaktadıfunduszeue.info yol kenarındadıfunduszeue.infon numarası 98 14 not:pazarlı

 

MUSTAKİL BAHÇELİ İKİ KATLI EV


 MUSTAKİL BAHÇELİ İKİ KATLI EV

ana yola cephe metre bahçe uzeri̇nde ahşap i̇ki̇ katli ev bahcede 50 adet meyva ağaci ve havuzu var i̇hti̇yactan acele satilik safranbolu cemal c

 

SAFRANBOLUDA MUSTAKİL 2 KATLI BAHÇELİ EV


 SAFRANBOLUDA MUSTAKİL 2 KATLI BAHÇELİ EV

metre bahçe uzeri̇nde bahçeli̇ ana yola cepheli̇ i̇ci̇nde 50 adet meyva ağaci olan mustakil 2 katli ahşap ev cemal caymaz akbayir sokakta acale s

 

Çerkezköy Emlak


 Çerkezköy Emlak

çerkezköy çiçek emlak, çerkezköy emlak, emlak çerkezköy, çerkezköy satılık daireler, çerkezköy kiralık daireler, çerkezköy fabrika arsası, çerkezköy s

 

karabükte sahibinden satlık ev 2 katlı

80,00 ₺


 karabükte sahibinden satlık ev 2 katlı

mt. kare avlulu 3 katlı müstakil ev 2 ila 3 'ncü kat bize ait her dairenin tapusu ayrıdır. binanın önü ve arkası bahçe 1 daire kadar bodrum mevcut

 

TARİHİ EVLERİYLE MEŞUR SAFRANBOLUDA ACELE SATILIK BAHÇELİ MÜSTAKİL m² 2evli

Ücretsiz


 TARİHİ EVLERİYLE MEŞUR SAFRANBOLUDA ACELE SATILIK BAHÇELİ MÜSTAKİL m² 2evli

2evli çarşıyı tam krşıdan gören m² bahçeli müstakil ev satılıktıfunduszeue.infoıca öteki(kullanılmayan funduszeue.info koruma altındadır)

 

Karabükde sahibinden satılık müstakil ev


Resim mevcut degil

müstaki̇l bahçeli̇ satilik ev m'2 mutfak dolaplari yapili tuvalet banyo kalebodur yapili 2+1 odalarin hepsi̇ büyük camlar korumalikli şahsen mürac

 

çatı aktarma, çatı degişim, çatı onarımı, çatı yenileme

 çatı aktarma, çatı degişim, çatı onarımı, çatı yenileme

funduszeue.info çatı aktarma çatı onarım dış cephe mantolama ondulin degişim dere, oluk, şıngıl su arıza maltepe su arıza, adatepe su arıza, küçükyalı

 

Sadece filtre kriterlerinize uygun ilanlar listeleniyor!

 

Emlak

  • Konut
  • Arsa
  • İşyeri
  • Bina
  • Devremülk
  • Turistik işletme

 

Ziyaretçilerimize daha iyi hizmet sunulabilmek için sitemizde Çerez (Cookie) kullanılmaktadır.

OSMANLI MİMARİSİ&#;NİN İZİNİ SÜREBİLECEĞİNİZ 13 ŞİRİN KÖY

&#;Ne varsa eskilerde var&#; derler ya, açıkçası ben yaşadığım yüzyıldan hiç şikayetçi değilim. Canım iPhone&#;um bir dediğimi ikiletmiyor: Market diyorum hop buzdolabımı dolduruyor, Kanada&#;daki arkadaşımı özledim diyorum hop karşılıklı rakı içiyoruz, uykumdan reglime her konuda bir yaşam koçu. Yakında sırtımı bile kaşıyacak. Galiba şu dünyada beni en çok düşünen telefonum. Yalan yok, bazen beraber bile uyuyoruz. 🙂

Öte yandan sıcaklık, zarafet ya da doğallık gibi bazı şeyleri bu yüzyılla taşıyamadığımız da bir gerçek. Tarihi yerlerin komşuya saygılı yapılaşması, ortak mimari dili, estetik duygusu, Arnavut kaldırımlı sokakları, cumbalı/ ahşap çerçeveli tatlı evleri küçükken annelerimizin anlattığı masallar gibi.

&#;O zaman git, tarihi bir eve yerleş&#; deseniz, herhalde yapamam. Doğalgazdı, apartman görevlisiydi, alışmışız bir kere modern hayatın rahatlığına. Ama bu tarihi yerleşimler &#;Acaba ne yapsak, ne yapsak?&#;&#; diye şehirlerin tek düzeliğine sıkıştığımızda imdadınıza yetişen, hem fotojeniklik hem de keyifli haftasonu kaçamakları.

İznik ve Edirne Osmanlı mimarisinin beşiği sayılsa da biz bu yazımıda daha çok sivil mimarinin öne çıktığı, sıcak hissiyatlı, kendi içinde bir dünyası olan durakları konu aldık. Ama İznik&#;te Tarihi Yerleri gezmek isterseniz burada güzel bir rehberimiz de var.

Şüphesiz hepsi çok güzel ve görülmeye değer yerler. Favorimizi sorarsanız sanırız Sığacık, Birgi ve Kaleiçi&#;nin bize geçirdiği duyguyu daha bir sevdik ama emin olun bu çok subjekif bir konu ve herkesin cevabı çok farklı oluyor. Umarım hepsini görüp kendi favorinizi seçme şansınız olur.

& Yüzyıl Osmanlı Sivil Mimarisi

Yukarıda dediğimiz gibi şimdi bahsedeceğimiz yerlerde bulunan evler ağırlıklı olarak ve yüzyıl sivil Osmanlı mimarisine mensup yapılar. Fakat Osmanlı&#;nın mimari dönemlerini kabaca üçe ayırabiliriz. Osmanlı Devleti&#;nin kuruluş döneminde etkili olan ve yüzyılan yüzyıla kadar olan döneme işaret eden Erken Dönem Osmanlı Mimarisi, yüzyıldan yüzyıla uzanan olgun yani Klasik Dönem Osmanlı Mimarisi ve Batılılaşma dönemi olarak adlandırılan yüzyıl ve yüzyılları kapsayan dönem. Biz burada Klasik Dönem&#;in Barok özelliklerinin ve Tanzimat Dönemi ile gelen Batılılaşma Dönemi&#;nin modern etkilerinin aynı anda görüldüğü ve yüzyıl mimarisi örneklerine şahit olabileceğiniz destinasyonlara yer verdik. Ayrıca Klasik Dönem öncesi özel mülkiyet kavramı olmadığından sivil mimari örneklerine rastlanmıyor. O yüzden de Klasik öncesi dönemde daha çok dini yapılar ve görkemli kamu binaları inşa edilmiş.

Öncelikle Lale Devri&#;nin yaşandığı yüzyıl Osmanlısının sivil mimarisine baktığımızda Barok detayların göze çarptığını söyleyebiliriz. Üstelik sadece dış cephelerine değil iç mekanlarda da süslemeler ve bezemeler ön planda. Üstelik sadece saraylarda veya cami gibi kamusal alanlarda değil, köşk, konak, yalı veya orta halli halkın yaşadığı evler gibi konut mimarisinde de bu süslemeci anlayışı görüyoruz. İster İzmir Birgi&#;de olsun ister Manisa Kula da isterse de Karabük Safranbolu&#;da, bu dönemden kalma sivil mimari örneklerinde kalemişi ve duvar resmi gibi çeşitli malzeme ve teknikler kullanarak tavan, duvar ve ahşap bezemelerinin, oymalı kakmalı süslemelerin yaygın olduğunu fark edeceksiniz. Ayrıca yüzyıl konut mimarisinin en karakteristik özelliklerinden biri de yapılarda ahşap kullanımı. yüzyılda Tanzimat Dönemi ile birlikte Batılılaşma eğilimi ile ahşap yerini tuğla ve taş gibi yangınlara ve doğal afetlere karşı daha dayanıklı malzemelere bırakmaya başlamış.

ve yüzyıl mimarisinin ortak özelliği ise Osmanlı konut mimarisinin değişmeyen karakteristik özelliği. Tüm Osmanlı evlerinde bölge fark etmeksizin evlerin cumbalı olması, avlulu, zemin katı taştan üst katları ise ahşap strüktür ve çatı şeklinde devam etmesi. En fazla kattan oluşan evlerde mutfak, ahır ve depolar alt katta yer alırken, üst katlarda ise odalar, oturma, yemek ya da misafir ağırlama yerleri bulunuyor. Tuvaletler ise evin dışında bulunuyor. Elbette her evin bulundukları bölgelere göre &#;alınlıklı çatı&#;, &#;guşgona&#; veya &#;düğmeli&#; gibi farklı özellikleri de olabiliyor hepsinden aşağıda bahsettik.

Şirin Osmanlı Köy ve Kasabaları

1. Beypazarı, Ankara

Ankara’nın, merkeze kilometre mesafedeki ilçesi Beypazarı, yaşayan bir film seti gibi. Bölgedeki yıllık iki ya da üç katlı ahşap Osmanlı evleri Beypazarı’nın en önemli kültürel mirası. Bu evlerin en belirgin özelliği, cumbalı veya “guşgona” denilen çatıdan yükselerek çıkan bir bölümünün olması.

Beypazarı&#;nda yapılacak en güzel şeyler 1. Beypazarı müzelerini gezmek. 2. Beypazarı yemeklerini tatmak. Buradaki eski Osmanlı konaklarında, eski Beypazarı yaşamını deneyimleyebileceğiniz çok güzel düzenlemeler yapılmış. Beypazarı Tarih ve Kültür Evi’nde, Beypazarı kız alıp verme, kına ve düğün seramonilerini, Beypazarı Kent Tarihi Müzesi’nde eski Beypazarı esnafının hayatını, Yaşayan Müze’de de Beypazarı’na özgü el sanatlarını görebilirsiniz. Hamam Müzesi ise gerçek bir gelin hamamı görmek için ideal yer.

Gelmişken Beypazarı sokaklarına tezgah açan teyzelerden pekmezli tatlı sucuk ve tarhana almayı, fırından yeni çıktığında tüm Beypazarı&#;nı mis gibi tereyağı kokutan bol tereyağlı Beypazarı kurusunu denemeyi ve eve de birkaç paket almayı, baharatlı pirinç pilavı ve kuşbaşı etten oluşan Beypazarı Güveci’ni ve yöre halkı kadınlarının incecik sardığı yaprak sarmayı tatmadan dönmeyin.

Beypazarı bölgesi bir gününüzü ayırıp her yerini gezebileceğiniz bir mahalle aslında ama burada konaklamak isterseniz, tarihi Beypazarı evlerinden otele dönüştürülmüş butik işletmeler bulabilirsiniz. Hepsi de kahvaltı dahil hizmet veriyor ve otel içinde de dekorasyonu ile Beypazarı nostaljisini yaşatmaya özen gösteriyor. Konum için tıklayın.

2. Safranbolu, Karabük

Karabük’e bağlı, tarihi dokusu ve evleriyle Anadolu’nun en güzel kasabalarından olan, yıllık bir tarihe ev sahipliği yapan Safranbolu da ve yüzyıldan kalma yıllık Osmanlı kent mimarisinin izini sürebileceğiniz noktalardan. İki veya üç kattan oluşan, ahşap, taş, kerpiç ve alaturka kiremitler kullanılarak yapılmış evlerin en önemli özellikleri hiçbir evin diğerinin manzarasını kapatmıyor oluşu ve çok sayıda ama dar- ince pencerelere sahip olması.

Buraya geldiğinizde bakırcılar çarşısını, eski evlerin sıra sıra dizildiği dar Arnavut kaldırımlı sokaklarını, Köprülü Mehmet Paşa Camii ve arastasını, tarihi ve şık bir konağın restore edilip müzeye çevrildiği Kaymakamlar Müzesi&#;ni, Tarihi Saat Kulesi&#;ni ve Safranbolu’nun Bağlar semtinde bulunan ve bölgenin karakteristik mimarisini yansıtan simge evlerden olan Paçacıoğlu Bağ Evi&#;ni ziyaret edebilir hatta burada konaklayabilirsiniz. Ayrıca, daha fazla vaktiniz varsa, Cinci Hamam, Hıdırlık Tepesi ve Yemeniciler Çarşısı Arastası da Safranbolu’da gezilecek diğer yerlerden.

İsmini burada yetiştirilen safran bitkisinden alan Safranbolu’da, safranlı lokumları ile meşhur İmren Lokumcusu&#;ndan lokum almayı, safranlı sütlaç hatta safranlı pilavı tatmadan geçmeyin. Safranbolu&#;ya gelmeden önce, Anadolu’da Yörüklerin yerleşmesi için oluşturulmuş on yedi yerleşim yerinden biri olan koruma altındaki Yörük Köyü’nü ziyaret edebilir, Kasımsipahioğlu Konağı’nda kahvaltı edebilirsiniz. Ayrıca dönüş yolunda biraz aksiyona da gireyim derseniz, Safranbolu&#;da microlight yapma şansınız olduğunu da ekleyelim. Konum için tıklayın.

3. Birgi, İzmir

İzmir’in Ödemiş’e bağlı, Bozdağ’ın eteklerinde kurulu UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ndeki sevimli köyü Birgi, MÖ. öncesine uzanan kültürel mirası, Aydınoğulları Beyliği’ne başkentlik yaptığı dönemden beri yaklaşık senedir koruduğu mimari dokusu, ve yüzyıl sivil Osmanlı mimarisindeki konaklarla süslü sokakları ve asırlık çınar ağaçlarıyla dolu doğası ile en güzel İzmir Köyleri&#;nden.

Özellikle de zemin katları taş üst katları ve tavanları ahşap olan kalem işi süslemeleri ile dikkat çeken, geleneksel motiflerin yanı sıra Barok tarzının yansımalarının da görüldüğü tarihi konakların bulunduğu Birgi’de, Çakırağa Konağı’nı görmelisiniz. Özellikle Çakırağa ve Sandıkoğlu Konakları, Ulu Cami, Dervişağa Cami, Birgi Türbesi görülmesi gereken yerlerden. Gelmişken tarihi meydan kahvesine oturup çay-kahve içmeden geçmeyin. Birgi için ayrı bir Birgi&#;de Gezilecek Yerler Rehberimiz var. Konum için tıklayın.

İzmir&#;e Gelmişken Bunları Da Yapın! ☞ İzmir Gezi Rehberi&#;mizde

4. Ormana Düğmeli Evler, Antalya

Antalya şehir merkezinden 2,5 saatte Toros Dağları’na çıkacağınız bir araba yolculuğu sonrası, İbradı Ormana Köyü’ne geliyorsunuz. Burası, “düğmeli evler” diye adlandırılan, yöreye özgü malzemelerden yapılmış yine yöreye özgü bir mimarisi olan tarihi evleri ile meşhur. Sadece yörede bulunan sedir ağacı ve taş kullanılarak yapılmış evlerin en ayırt edici özelliği hiçbir çivi, harç ve çimento kullanılmadan yapılmış olmaları ve evin iskeletinde kullanılan ahşabın dışarıda kalan kısımlarının, evin cephesine düğmeli bir görünüm vermesi.

Kültür mirası statüsündeki köyde, en eskisi yıllık olan yaklaşık düğmeli ev var. Evleri görmeye gelmişken, yöresel lezzetlerden oluşan köy kahvaltısını yapmayı ve odun ateşinde taş fırında pişen pidelerini tatmayı atlamayın. Gelmişken konaklamak da isterseniz, burada düğmeli evden butik otele çevrilmiş birkaç konak olduğunu da belirtelim. Konum için tıklayın.

Antalya&#;ya Gelmişken Bunları Da Yapın! ☞Antalya Gezi Rehberi&#;mizde

5. Cumalıkızık, Bursa

Bursa’ya bağlı Cumalıkızık Köyü, Uludağ’ın yemyeşil eteklerine kurulmuş 5 kızık köyünden biri. Aslen konar göçer Oğuz Türkleri olan kızıklar, yüzyılın başlarında Moğol saldırılarından kaçarak burada kendilerine yeni bir yurt kurmuşlar. ’lü yıllardan beri tarihi dokusu hiç bozulmamış olan köy, yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde.

Şu an var olan genelde moloz taş, kerpiç ve ağaçtan yapılmış; kattan fazla olmayan, pencereleri cumbalı, kapı tokmakları ve kulpları dövme demirden, sarılı, mavili, morlu, rengarenk evler Osmanlı Dönemi’ne ait yıllık yapılar. Bunlardan yaklaşık tane ev var ve yarısından fazlasında halen aktif olarak yaşam devam ediyor.

Cumalıkızık estetiği ve tarihi dokuyusla harika bir köy olsa da maalesef turizmin sebebiyle yozlaşmış ve çok ticarileşmiş. Yine de kesinlikle gitmenizi öneririz ama Cumalıkızık Rehberi&#;mizi okumadan çıkmayın.

Bursa&#;ya Gelmişken Bunları Da Yapın! ☞ Bursa Gezi Rehberi&#;mizde

6. Kula, Manisa

Manisa’ya bağlı, yalnızca at arabalarının geçebileceği genişlikteki dar sokakları, yüzyıldan kalma tarihi ahşap evleri, Kapadokya’nın kardeşi peri bacaları ve Antik dönem coğrafyacısı Strabon’un taktığı ismiyle “Yanık Ülke” Kula, Ege’de gizli kalmayı başarmış bir cevher.

Osmanlı mimarisine ait bugüne dek korunarak gelmiş konaklarının en önemli özellikleri, yapımında, bölgenin volkanik yapısının bir uzantısı olarak, “karataş” denilen bir bazalt taşı kullanılmış olması, evlerin tavan işlemelerindeki ahşap detaylar ve evlerin avlulu olması. Bir de Kula’nın dar sokaklarında yürürken bazı evlerin çatı saçaklarının birbirine neredeyse temas edecek gibi olduğunu fark edeceksiniz. “Öpüşen çatılar” denilen saçakların bu şekilde yapılmasının amacı, altında yürüyenlere gölge yapması ve onları yağmurdan korumasıymış. Bugün tarihi Kula Evleri’nin kimisinde yaşam devam ediyor, kimisi ise restore edilip müzeye, otele veya cafeye çevrilirek turizme açılıyor.

Bugün buraya geldiğinizde, Kula sokaklarını ve tarihi evlerini gezdikten sonra, Kula ve çevresinde, günümüzden yaklaşık 2 milyon yıl önce, Geç Pliyosen Dönemi&#;nde başlayan ve tarihi dönemlere kadar devam ederek üç evrede gerçekleşmiş olan volkanik faaliyetlerin sonucu oluşan peribacalarından karstik mağaralara, kanyonlardan volkan konilerine ve bazalt sütunlarına daha pek çok doğal mirasın bulunduğu, Türkliye&#;nin ilk ve tek jeoparkı Kula &#; Salihli UNESCO Global Jeoparkı&#;nı gezmeyi de ihmal etmeyin. Konum için tıklayın.

7. Göynük, Bolu

Göynük, Bolu’ya bağlı, Cittaslow unvanlı küsür yıllık Osmanlı kültürünü, örf ve adetlerini koruyarak yaşatan Osmanlı mimarisinin izini sürebileceğiniz bir yerleşim yeri. Taş temel üzerine ahşap olarak yapılan, 2 &#; 3 katlı olan ve yüzyıl sonu ve yüzyıl başına tarihlenen cumbalı evleri ile Safranbolu’nun prototipini vadediyor.

Çarşısını, Çınarlar Köprüsü&#;nü, Arnavut kaldırımlı tarihi sokaklarını, anıt çınarlarını, kültür evi olan Gürcüler Konağı ve otele çevrilen Akşemsettinoğlu Konağı gibi tarihi konaklarını, Cumhuriyet döneminin ilk Kaymakamı Hurşit Bey tarafından &#;te yaptırılmış, şehre hakim manzaralı Zafer Kulesi&#;ni, yılında yapılmış ahşap tavanlı Gazi Süleymanpaşa Cami&#;ni gezdikten sonra, asırlık çınar ağaçlarının altında, bölgenin yöresel lezzetleri etli mantı, keşli cevizli erişte, etli yaprak sarma, oklava tatlısı ve sonbaharda çıkan kanlıca mantarını tatmayı es geçmeyin. Konum için tıklayın.

8. Taraklı, Sakarya

Göynük&#;e yarım saat, İstanbul’a 2,5 saat mesafedeki Sakarya’ya bağlı, &#;de Cittaslow olarak tescillenen Taraklı da küçük ama hafta sonu günübirlik ulaşılabilir bir destinasyon. İki-üç katlı, çıkmalı, bahçeli, avlulu ve yüzyıl geleneksel konut tarzını yansıtan yapılardan tarihi konakları ile o da küçük bir Safranbolu.

Osmanlı Devleti’nin ilk fethettiği ilçelerden biri olan Taraklı&#;nın Arnavut kaldırımlı sokaklarında &#;den fazla tescilli ve koruma altında konak var. Yöresel el sanatlarının anlatıldığı Taraklı Kültür Evi en az yıllık. Burada bölgenin geleneksel el sanatlarından olan tahta kaşık yapımını izleyip satın alabilirsiniz. Osmanlı&#;nın fethettiği yerlere çınar dikme geleneği olduğu için Taraklı&#;da 7 asırlık tarihi ve koruma altında olan bir de çınar var. Ayrıca, Mimar Sinan’ın eseri, yaklaşık yılık Yunus Paşa Cami (diğer adı ile Kurşunlu Cami) de görülecek yerler arasında. Güne kahvaltı ile başlamak isterseniz, Hacı Rıfatlar Konağı’nın bahçesinde yapabilirsiniz. Yöreye özel lezzetlerden olan keşkek, köpük helvası ve uhut tatlısı da gelmişken tadılır. Konum için tıklayın.

Sakarya&#;ya Gelmişken Bunları Da Yapın! ☞ Sakarya Gezi Rehberi&#;mizde

9. Amasya Merkez, Amasya

Karadeniz’in en güzel şehirlerinden, “Şehzadeler Şehri” olarak da bilinen Amasya da Roma Dönemi’nden kalma kalın sur duvarları üzerine Yeşilırmak kıyısında yapılmış, yüzyıl geleneksel Osmanlı sivil mimari özellikleri gösteren, ahşap çatılı, kiremit örtülü, kerpiç dolgulu, cumbalı, bitişik nizamda inşa edilmiş Yalıboyu Evleri ile Osmanlı mimarisi denilince görülmesi gereken yerlerden. (Kapak fotoğrafındaki yer.)

Evlerin bizce en dikkat çeken özelliği &#;eli böğründe&#; denilen bir mimari unsura sahip olması. Eli böğründe, özellikle eski ahşap evlerde çıkmaların altına eğik ve aralıklı olarak konan ve cepheye ayrı bir güzellik katan payandalara deniyor. Şu an bu evlerin çoğu otel, kafe, bar ya da restoran olarak hizmet veriyor. Gelmişken Amasya Kalesi’ne ve Pontus Kralları kaya mezarlarını görmeyi, manzaraya karşı bir şeyler içmeyi atlamayın. Konum için tıklayın.

Odunpazarı Evleri, Eskişehir

Eskişehir’in Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ayrı ayrı dönemlerini bir arada yansıtan yapılarıyla UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ndeki Odunpazarı bölgesi Eskişehir&#;in tarihi kent merkezi. Odunpazarı ismi, tahmin edilebileceği gibi odun ticaretinden geliyor.

yy ve yy arasında yapıldığı bilinen ahşap süslemeli, bitişik nizamdaki cumbalı evleriyle Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerinin olduğu semt, yakın geçmişte başarılı bir şekilde restore edilerek yeniden canlandırıldı. Şimdi rengarenk evleri, müzeleri, cafeleri, el işi hediyelik dükkanları, özellikle de Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Atlıhan El Sanatları Çarşısı ve Odunpazarı Modern Sanat Müzesi OMM ile görülmeye değer bir yer. Günü, Balaban Kebap ile sonlandırmak ise bir Eskişehir klasiği. Konum için tıklayın.

Eskişehir&#;ya Gelmişken Bunları Da Yapın! ☞ Eskişehir&#;e Gezi Rehberi&#;mizde

Ortamahalle, Trabzon

Trabzon&#;un Akçaabat ilçesinde bulunan Ortamahalle ise &#;Doğu Karadeniz&#;in Safranbolusu&#; diye anılıyor. &#;de kentsel sit alanı ilan edilen Ortamahalle, Arnavut kaldırımlı sokakları ve tarihi evleri ile Osmanlı dönemindeki tarihi kent görünümünü koruyor.  yüzyıl Osmanlı konut mimarisinin tipik özelliklerini taşıyan yaklaşık  tarihi ev ve restore edilen konakların bulunduğu Ortamahalle, yeni yeni bilinmeye başlanan turistik noktalardan.

Ortamahalle evleri iki veya üç kattan oluşan, &#;karnıyarık&#; plan denilen iç sofalı ve üçgen alınlıklı, yığma taş ve bağdadi sistemi ile inşa edilen ahşap malzemeden oluşan evler. Evlerin alt katında kiler, depo, servis alanları, üst katında ise, sofaya açılan yaşam alanları ve yatak odaları bulunuyor. Konum için tıklayın.

Trabzon&#;a Gelmişken Bunları Da Yapın! ☞ Trabzon&#;da Gezilecek Yerler Rehberimizde

Kaleiçi, Antalya

Kaleiçi, Muratpaşa olarak bilinen Antalya merkezin Osmanlı evleri ile dolu, dar sokaklardan oluşan tarihi mahallesi. Mahallenin büyük bölümünü, restore edilerek rengarenk boyanan ve otel olarak turizime açılan, hediyelik eşyalar ve el yapımı ürünler satan butik dükkanlara dönüştürülen avlulu tarihi evler oluşturuyor. Toplam tane ve yüzyıla ait sivil mimarlık örneği konutun bulunduğu mahallede, özellikle yüzyıla ait geleneksel bir Kaleiçi evi içinde kurulmuş Suna İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi&#;ni gezmelisiniz. Bu müze-evde, Antalya’nın geleneksel mimarlık ve halk kültürü öğelerini, damat tıraşından, kahve seremonisine sosyal hayattan çeşitli anların kesitlerini, kentin eski fotoğrafları cansız mankenler aracılığıyla görebiliyorsunuz. Kaleiçi&#;nde geldiğinizde konaklamayı düşünürseniz mutlaka butik otele dönüştürülmüş otantik Osmanlı konaklarından birini tercih edin deriz. Konum için tıklayın.

Antalya&#;ya Gelmişken Bunları Da Yapın! ☞ Antalya Gezi Rehberi&#;mizde

Sığacık, İzmir

Türkiye’nin ilk Citta Slow’u yani “Sakin Şehri” Seferihisar&#;a bağlı olan Sığacık da Osmanlı mimarisini gözlemleyebileceğiniz yerlerden. Özellikle de Kaleiçi denilen bölgenin Arnavut kaldırımlı, film setini andıran sokaklarına dizilmiş, şimdilerde butik otel olarak işlev gören birçok ahşap süslemeli, bitişik düzenli, avlulu, cumbalı, tahta panjurlu konaklar bulunuyor. Ayrıca Selçuklular tarafından yapıldığı tahmin edilen ve Osmanlı döneminde yenilenen Sığacık Kalesi de görülmeye değer. Sığacık ve Seferihisar hakkındaki tüm detaylar, Sığacık ve Seferihisar Gezilecek Yerler yazımızda. Konum için tıklayın.

İzmir&#;e Gelmişken Bunları Da Yapın! ☞ İzmir Gezi Rehberi&#;mizde

BONUS: Adatepe Köyü, Çanakkale

Adatepe ise Kurtuluş Savaşı ve Mübadele&#;ye kadar Rumlar ve Türklerin bir arada yaşadığı yerlerden olduğu için iki kültürden de izler taşıyan yerlerden. Mahallenin üst kısmında Türkler, aşağısında da Rumlar yaşarmış. O nedenle de Rum tarzı taş yapılar ve Türk tarzı ahşap konaklar bir arada günümüze kadar gelebilmiş. Zatenbu iki mahalleden hangisinde olduğunuzu çok kolay bir şekilde çevrenizdeki evlerden anlayabiliyorsunuz. Adatepe hakkında çok daha fazlası için Adatepe Köyü yazımıza göz atmayı unutmayın. Konum için tıklayın.

Çanakkale&#;ye Gelmişken Bunları Da Yapın! ☞Çanakkale&#;de Gezilecek Yerler Rehberimizde

Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Cilt: 9 Sayı: 43 Volume: 9 Issue: 43 Nisan April funduszeue.info Issn: SAFRANBOLU’DA EVLİLİK ÂDETLERİ MARRIAGE TRADITIONS IN SAFRANBOLU Ş. Seher EROL ÇALIŞKAN* Şerife ORAL** Öz Türk toplumunda ailenin kurulması ve birlikteliğin sağlanması her zaman önemli olmuştur. Eski Türklerden günümüze kadar aile hep önemlidir ve evlilik adeta bir kutsanma olayıdır. Evlenmek, üremek, çoğalmak, boya boy, soya soy katmak önemlidir. Evlilik; kültürün öznesi olan insan hayatındaki üç önemli geçiş döneminden biri olup, en eğlenceli ve en renkli olanıdıfunduszeue.infoa ait olan âdetlerin, inanışların, uygulamaların ve ritüellerin çoğu geçiş dönemlerinde ortaya çıkmaktadıfunduszeue.info âdet ve uygulamalar özellikle de kutsal bir gözle bakılan evlilik müessesine geçişte karşımıza çıkar. Toplum, evlilik müessesesine olan sevgi, saygı, değer ve yargılarını yaptıkları eylemlerle ifade eder. Yeni kurulacak olan ailenin birliği, mutluluğu ve beraberliği için uğurlu ve mübarek sayılan her türlü ritüel gerçekleştirilir. Düğünlerde yapılan âdet ve uygulamalarının temelinde din ile birlikte Türk toplumunun bakış açışı ve dünyayı algılama şeklinin yansımaları yer alır.Çalışmamız bu bağlamda kaynak kişiler ile görüşülerek ve yazılı kaynaklarla desteklenerek Safranbolu’da evlilik âdetlerini ortaya koymaktadır. Günümüzde Safranbolu yöresine ait âdetlerin büyük bir bölümü uygulanmıyor olsa da eskiden uygulanan âdetlerin bir bölümü yörenin tepelik köylerinde karşımıza çıkmaktadır. Yörede uygulanan âdetler temelde benzer olmasına rağmen köy ve kasabalarda uygulanma şekli ve zamanı yer yer farklılık gösterebilmektedir. Çalışmamızda bu farklılıklara da değinilmiştir. Anahtar Kelimeler: Safranbolu, Toplum, Gelenek, Evlilik, Düğün. Abstract Construction of familyandmeetingtogetherness is always an importantissue in Turkishsociety. All time family is importantfromOldTurkishsocietiestonowandmarriage is virtuallyblessingevent. Tomarry, reproduce, increase, growlineagetolineageandlengthtolengthareimportant. Marriage is one of themostthreeimportanttransitionperiods in human life which is subject of culture, andthemostentertainingandcolorfulone. Most of thecommonpropertytraditions, beliefs, customs, practicesandritualscover in thetransitionperiods. Thesecustomsandpracticesfacewith us especially in thetransitiontomarriageinstitutionwhich is seenblessed. Societyexpressesitslove, respect, valueandjudgementsbyitsactstomarriageinstitution. Everyritualwhich is assumed as auspicialandsacred is realizedforunity, happinessandtogetherness of familywhichwill be formednewly. Perspectiveandreflections of worldperceptionstyle of Turkishsocietyexist in thebase of thecustomsandpracticeswhicharedone in theweddingstogetherwithreligion. Inthiscontext, thisnotice put forwardmarriagecustoms in Safranbolu bymeetingreferencepeopleandsupportingwithwrittenresources. Intoday, evenmost of thecustomswhicharebelongingto Safranbolu regionare not applied, someparts of theoldcustomsfacewith us in hilliervillages of region. Eventhoughcustomswhichareapplied in regionaresimilar in base, implementationstyleand time in villagesandtowns can showthedifferentiationsfromplacetoplace. Inthisnotice, thesedifferencesaretouched. Keywords: Safranbolu, Society, Tradition, Marriage, Wedding. GİRİŞ Safranbolu Batı Karadeniz’in iç kesiminde yer alan illerinden Karabük’ün beş ilçesinden biridir. Karabük; kuzeyde Bartın, kuzeydoğu ve doğuda Kastamonu, güneydoğuda Çankırı, güneybatıda Bolu, batıda Zonguldak illeriyle komşudur. Ankara’ya km, İstanbul’a km uzaklıktadır. Karabük’te kısmen Karadeniz ikliminin özellikleri görülmektedir. Yalnız Karabük, kıyıdan içeride kaldığı için, Karadeniz’in nemli havasından yeterince yararlanamamakta, karasal iklimin özellikleri daha ağır basmaktadır. Safranbolu, Karabük şehir merkezine 8 km uzaklıktadır. İlçenin yüzölçümü km² olup büyük bölümü ormandır. Safranbolu’ya bağlı 55 adet köy vardır. (Acar, 12) Safranbolu somut ve soyut kültür birikimi açısından oldukça zengin bir folklora sahiptir. İçinde barındırdığı tarihi eserleri, hala yaşayan eski evleri, camileri, çeşmeleri, yolları ile açık hava müzesi niteliğindedir. İlçe, sahip olduğu zengin kültürel miras ve bu mirası korumadaki başarısıyla Türkiye’de ve dünyada üne kavuşmuş, bunun sonucu olarak da yılında UNESCO tarafından “Dünya Miras Listesine” girmiştir.1 *Yrd. Doç. Dr.,Bartın Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı, [email protected] **Yüksek Lisans Öğrencisi, Bartın Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, [email protected] 1 Ö. Ergin, H. Akçın, S. Karakış, H. Şahin (). Geleneksel Safranbolu Mimarisinin Kayıt Altına Alınmasına Yönelik CBS Uygulaması: Safranbis, Ankara: TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, 28 Mart - 1 Nisan - - Safranbolu’nun tarihi ve kültürel birikiminin yanında toplumsal yapıda halkın oluşturduğu, yaşadığı ve yaşattığı folkloru fark etmemek mümkün değildir. Bir ülkenin, bir yöre halkının, bir etnik grubun yaşamının bütününü kapsayan ve temelinde o halkı oluşturan insanların ortak ve yaygın davranış kalıplarını, yaşama biçimini, belirli olaylar ve durumlar karşısındaki tavrını, çevresini ve dünyayı algılayışını açıklamada; geleneksel ve törensel yaşamı düzenleyen, zenginleştiren, renklendiren bir beceriyi, beğeniyi, yaratmayı, kurumu, töreyi, kurumlaşmayı göz önüne sermede; bir ucuyla geçmişe, bir ucuyla da zamanımıza uzanan gelenekler, görenekler, âdetler zincirini saptamada; bu zincirin engelleyici veya destekleyici halkalarını tek tek belirlemede; halk kültürünün atardamarlarını yakalayarak bunlardan özgün ve çağdaş yaratmalar çıkarmada folklorun rolü ve önemi birinci sırada yer alır.(Acar, 18) İnsanoğlu içinde yaşadığı toplumun kültürüne ait bir yaşam sürdürür ve yaşamı boyunca geçirdiği çeşitli aşamalar vardır. Bunlardan evlilik ve düğün merasimi insan hayatının ikinci aşaması olup, onun için belki de en heyecanlı geçiş dönemidir. Bu geçiş dönemi yaşanırken, insanın içinde yaşadığı topluma ait pek çok kültür ögesi yani âdet, inanış, uygulama ve ritüeller gün ışığına çıkar. Geleneklerin, âdet, örf, uygulama ve ritüellerin en çeşitli olduğu merasimler düğüfunduszeue.info bağlamda düğünlerde toplumun folkloruna ait karakteristik uygulamalar, çeşitli gelenek, görenek ve âdetler fazlaca yer alır. Düğünler sadece bir tabiat güdüsüyle belli bir amaca, yani kadın ve erkeğin cinsi duygularla birleşmesinden ibaret karşılıklı menfaatlere yönelik bir kuruluş olmayıp, düğün rit’leri de, rastgele birtakım şekle ait gösterilerden ibaret değil, büyük ölçüde, dini inanışlara bağlı anlam ve önem taşıyan hareketlerdir. Önemli olarak da soyun sopun üremesi ve devamı gibi kutsal bir amaca bağlıdır. Güveyin gerdeğe gönderildiği sırada, sırtına yumrukla vurulması, gelinin hafifçe yanağına vurarak, şakacıktan dövülmesi, geline ve güveye tuzlu suya batırılmış ekmek ve mutlaka tatlı (baklava) yedirilmesi, gerdek evinin önünde bir süre davul çalınması, silah atılması gibi hareketleri hayatlarının en heyecanlı devresini yaşayan evlilerin, tutuldukları heyecan dalgasını yatıştırmada ve birbirlerine alışma fırsatı vermede etkili olacağı düşüncesine bağlamak mümkündür. (Ataman, 10) Düğünler söz konusu kültürün içinde önemli bir paya sahiptir. Toplumun kültürüne ilişkin durumların ortaya çıktığı bir zemindir ve toplumun sosyal çerçevesini çizer. Evlilik âdetleri ve uygulamaları halkın içinden, halk kültüründen beslenerek meydana gelen unsurlarla bezeli, en eğlenceli ve en renkli folklor ürünüdür. Pek çok toplum için düğün merasimleri özel ve anlamlıdır. Düğünler toplumsal birlikteliğe, insanların kaynaşmasına, yardımlaşmasına ve kültürün yaşatılmasına da vesile olurlar. SAFRANBOLU EVLİLİK ÂDETLERİ Güz gelip de tarla, bağ bostan talanıp ürünler kotarılarak yüklere, ambarlara, buharılara konulduktan; dut kurusu, tavşut, keş, guru çörek, tarhana, bulgur kurutulup torbalandıktan sonra, yayım da kesilip kıyma da sahanlandı mı: -Eeeee! Gaari iş düğüne galdıdemektü… Evlee şenlenecek, koöylee şenlenecek.(Ataman, 77) Anadolu’nun pek çok yerinde olduğu gibi Safranbolu’da da düğünler “harman yerden kalktıktan”2 sonra yapılırdı. İş, güç, telaş bitmiş, yiyecekler hazır edilmiş, sıra düğün-dernek işlerine gelmiştir. Düğün zahmetli ve masraflı bir mevzu olduğundan Safranbolu halkı yiyeceği ve parasının en bol olduğu güz dönemi düğün yapar. Safranbolu’da evlilik çağına gelmiş kız ve erkeklerde aranan çeşitli vasıflar vardır. Bu vasıflara sahip olmayan gençlerin sağlam temellere dayalı bir yuva kuramayacaklarına inanırlar. Gelin olacak kızda şu vasıflar aranır: funduszeue.info şeyin üstünde iffet. funduszeue.info kafalı ve inatçı olmamak. 3.Çemkürgen, eydişken, sırtarıcı ve çeçeron olmamak. funduszeue.infot olmak. funduszeue.info taşımamak, dedikoduculuk yapmamak. 6. Kayınbabasına ve özellikle de kaynanasına aşırı saygılı olmak Evlendirilecek erkekte aranılan vasıflar da şunlardır: 1. Kaba-saba, lafın nereye varacağını bilmeyenlerden olmayacak. funduszeue.info malına güvenmeyecek. Belli bir işi, kazancı olacak. Babası ölmüş ise baba mirasından tek bir çöp bile satmamış olacak. 3. Kumar oynamayacak, sarhoşluk etmeyecek. funduszeue.info yolunu bilecek. 5.Ağır başlı, kâmil, ahlaklı, merhametli, cesur, yardımsever, yürek bütünlüğüne sahip, memleketini ve insanlarını sevecek. (Ataman, ) 2 Mahsulün toplanma zamanı Eylül - - Safranbolu evlilik âdet ve törelerinde yer alan bazı hükümlerde mevcuttur. Öncelikle evlenecek olan kişiler kendinden büyük kardeşlerinin evlenmesini beklemek zorundadır. Ancak büyük kardeş razı olur ve sırasını verirse küçük kardeş evlenebilir. Nişanlı ve sözlü gençler birbirleriyle evlenmeden önce kesinlikle görüşemezler. Her iki genç de birbirlerinin olduğu yerden uzaklaşır, birbirlerinden kaçar. Eğer kaçmazlarsa bu durum ayıplanır. Safranbolu yöresinde erkek evlendiği kadını hiçbir suretle terk edemez ve üstüne kuma getiremez. İkinci evlilikler ancak eşlerin ölümü halinde yapılabilir. Eşi vefat eden kadınlar ise ölen eşlerinin erkek kardeşleriyle evlendirilir. Böylece ailenin namusunun dışarıya gitmediği düşünülür.Bütün bu kurallar bugün geçerliliğini kaybetmiş olup, günümüzde sadece evlenmek isteyen küçük kardeşin sıra beklemesi veya büyük kardeşten sırasını istemesi yaşamaktadır.(K.Ş. ). Safranbolu düğünleri kasaba ve köy düğünleri olmak üzere iki farklı şekilde incelenebilir. Ancak ikisi arasında fazlaca bir fark yoktur. Safranbolu kasaba ve köy düğünlerinde uygulanan âdetleri, meydana gelme aşamalarıyla birlikte ele alacağız. 1. Evlenme İsteğinin Açığa Çıkması Safranbolu’da, evlenmemiş bekâr erkeklere “ergen” denir. (Ataman, 88)Safranbolu kasabalarında erkeğe evlenmek isteyip istemediği sorulmaz, askerden gelir gelmez evlendirilirdi. Eski Safranbolu köy yaşantısında erkekler askere gitmeden küçük yaşta da evlendirilirdi. İlkokul beşi bitiren erkekler ekseriyetle kendilerinden dört beş yaş büyük kızlarla evlendirilmiştir. Bunun sebebi ise, köylerde yapılacak işlerin çok olması ve alınacak gelinin bağda, bahçede çalıştırılacak olmasıdır. Genç kızlar ise 20 yaşına gelmeden evlendirilirdi. 20 yaşını geçen evlenmemiş kızlara “evde kalmış”, “küflü” ibareleri yakıştırılırdı.(K.Ş. ). Safranbolu köy ve kasabalarında evlenmek isteyen ergen oğlan babası ile bu konuyu konuşamaz ve babasının ayakkabılarını ters çevirirdi. Baba evden çıkarken ayakkabıları ters görünce durumu anlar ama hiç oralı olmaz, anlamamış gibi yapardı. Ergen oğlan bu defa babasının ayakkabılarını ters çevirerek yere çivilerdi. Bunu üzerine genelde babalar “oğlan hak etmiş evlenmeyi” diyerek hanımına “uygun kız bak” derdi.(K.Ş. ) Genç delikanlının evlenme isteğini kimi zaman babaları görmezden gelir ve genç delikanlı evlenme isteğini mani ile anasına duyururdu: Hey hızara hızara Dalda kiraz kızara Ana benim çağım geldi Durma bana kız ara(Ataman, 7) Oğlunun yemeden içmeden kesilmesi ve hasta olmasından korkan anne, evin beybabasını- pederşahını3 ikna ederek münasip bir kız bulma telaşına düşerdi. Eski Safranbolu yaşamında özellikle kasabalarda çok belirgin bir kaç-göç kültürü vardı. Bu kültürün toplum yaşayışına ne denli sirayet ettiği, Safranbolu evlerinin mimarisinden kolaylıkla anlaşılmaktır. Bu doğrultuda kasabada erkeklerin kız görüp beğenmeleri ve istemeleri pek olası bir durum değfunduszeue.info Safranbolu köylerinde kaç-göç kültürü kasabadaki kadar hâkim değildi.Kızlar çeşmeye suya gider, çamaşırhaneye çamaşır yıkamaya gider, harman vakti harmana giderlerdi. Bu gibi yerlerde erkekler kızları görür ve beğenir, sonra da ailelerine söylerdi. Dolayısıyla kasabaya oranla köylerde evlenme istediğini ifade edebilme daha özgürce yapılmaktaydı. Ayrıca Safranbolu köylerinde evlenmek isteyen erkekler evin dış kapısını kilitler veya kapının kilidini bozarlardı. (K.Ş. 1) Safranbolu’da kızlar evlenme isteklerini,“Allah canımı alsa dakurtulsam” diye ifade ederler ve evin kapılarını çarparlar. Bunu sadece annelerinin yanında yapabilirler, babalarına karşı asla yapamazlar. (K.Ş. 1- ). Ayrıca kızlar sofraya fazla kaşık getirerek ve güğümleri birbirine bağlayarak evlenme isteklerini belli ederler. (Akman, 51) Safranbolu köylerinde evlenmek isteyen kızlar mani de söylerlerdi: Yolda giden oğlan Kendisi gözel oğlan Ben sana âşık oldum Arkana dön de bak oğlan (K.Ş. 5) Giden dayı beri bak Kulağına deri dak Ben sana âşık oldum Sen bana bak (K.Ş. 5) 3 Safranbolu’da evin erkek büyüğüne karşı kullanılan ifadedir. - - 2. Ergen Oğlan Analarının Kız Arama ve Beğenme Faaliyetleri Evlenme çağına gelen oğlan annesi, kız bulma telaşına düşer. Oğlan annesi öncelikle kızda yukarıda sıraladığımız vasıfların bulunmasını ister. Oğlan annesi işi gücü bırakır,uygun gelin adayı için düğün düğün, hamam hamam gezmeye başlar. Düğünlerde oğlan anaları şık giyinip, takılarını takarlar ve kızlara güzel görünmeye çalışırlar. Kızlar “mızmız oyunu”4 ile kendilerini oğlan analarına gösterirler. Oğlan anaları bu gecede bir kıza göz funduszeue.info sonra göz koydukları kızı hamamda görmeye çalışıfunduszeue.info amaç, kızın sağlığından ve güzelliğinden emin olmaktır. (K.Ş. ) Ayrıca oğlan anneleri güvendikleri bir kimsenin tavsiyesiyle de kız bakmaya gidebilirler. (K.Ş.5) Oğlan annesi yaptığı araştırmalar sonucunda beğendiği kızı hamamda bulur, süzer ve bazı testler uygular. Kaynana gözüne kestirdiği kıza “bana bi kese atıvesenegızım” der ve yavaş konuşarak kızın kulağı duyuyor mu diye kontrol funduszeue.info sırada kızın vücudunda bir anormallik var mı diye de kontrol funduszeue.info sonra kaynana yanında bulunan bir iğneyi yere atarak “a gızım iğnem düştü, şunu bi buluvesene” der. Bu sayede kızın gözünün sağlam olup olmadığını kontrol eder. Ayrıca hamamda gelin adayına çimdik atıp, kurnasındaki suyu alıp kızdırmaya çalışarak gösterdiği tepkiler de ölçülür. Kaynana kızı beğendiyse, gelin adayının haberi olmadan gelin adayının arkadaşlarından birini ayarlayarak bir gece gelin adayıyla uyumasını sağlar. Buradaki amaç gelin adayının horlayıp horlamadığını, ağzının kokup kokmadığını öğrenmektir. Görücüler kız evine habersiz giderler ve giderken beyaz çorap giyerler. Kız evinden çıkan görücüler çoraplarının altına bakarak kızın temiz olup olmadığına dair kanaat getirirler. Yine görücülerden biri yalandan karnının ağrıdığını söyleyerek hamur artığı ister. Eğer hamur artığı getirirse kızın pis olduğunu düşünürler. Çünkü ekmek yapıldıktan sonra “ekmek teknesi”5muhakkak temiz bırakılmalıdır. Kahveyi getiren gelin adayının kahveleri verdikten sonra elleri önünde bağlı beklemesi ve boş kahve fincanlarını topladıktan sonra odadan arkasını dönmeden çıkması kızın beğenilmesinde en büyük etkendir.(Acar, ) 3. Kız İsteme Kız istemeye uğurlu günler sayılan; pazartesi, çarşamba ve perşembe akşamları gidilirdi. Haftanın diğer günleri uğurlu sayılmazdı. Kızı isteyen damadın babasına “dünür”, annesine de“dünürşü” denir. (K.Ş. 6) Safranbolu kasabalarında, oğlan anneleri göz koydukları kızın evine küçük bir alayla gider. Kız beğenilse de o an istemek âdet değildir. Kızın beğenildiği haberini alan oğlan babası, çarşıda kızın babası ya da amcasından kızı ister. (Ataman, 89) Köylerde ise kız isteme dört aşamadan oluşur. Önce tavsiye edilen, methedilen kızın evine aracı gönderilir. Aracı meseleden bahseder ve kız evi görücüleri buyur ederse oğlan tarafı kız evine gider. İkinci aşamada; dünürşü, aracı, damat adayının teyze veya halası ile kız evine funduszeue.info gidişte el yapımı olan un helvası, bir “dürgü”6 yufka ya da bişi denilen saç ekmeği üzerine sürülmüş yağlı ekmek ve helva ile kız evine gidilir. Kız tarafı kızını vermeyecekse, getirilen helva ve ekmeği gün içinde geri iade ederler. İlk gidişte kız istenmez ama niyet belli edilir. Kahveleri kız ikram eder. Eğer kahveler şekerli ise kız tarafı olumludur, kahveler şekersizse olumsuz demektir. Görücüler kızı beğenirse “bizim ayağımız alıştı bir daha gelmek hısım olmak isteriz” derler. Evlenecek kız ve erkek evvelce birbirini görmezler, ailelerin isteğiyle evlilik olur. İkinci gelişte ise damat adayının anne, baba, hala veya teyzesi, amca ya da dayı, eniştesi ile kız evine gidilir. Kız evine kesme ve toz şeker, lokum şekeri, çay, ekmek getirilir. Kız evi önce yemek, ardından çay ve en son kahve ikram eder. Görücüler tam kalkacakları zaman, “biz buraya niye geldik hiç sormuyorsunuz” derler ve kızı babasından oğlanın babası ister. Kız babası, “bir vuruşta çam devrilmez güle güle yine buyurun” diyerek kız evi naz evi âdetini yerine getirir.Üçüncü gidişte ise genellikle kızın sözü alınır, söz kesilmiş olur. Kız babaları oğlanı kızlarına layık bulmadığı ve kızını vermeyeceği zaman “benim satılık kızım yok” der ve görücüleri gönderir. (K.Ş) yılında Karabük’te kurulan Demir-Çelik fabrikası şehrin sosyal hayatını büyük ölçüde etkilemiş ve kız isteme merasimlerinde bile önemli bir konu olmuştur. Fabrikanın sağlamış olduğu iş garantisi ile Safranbolu halkı daha ziyade fabrikada çalışan damat namzetlerine kızlarını vermeyi tercih etmişlerdir. Safranbolu’da yeni yuva kuracak olan bireyler ailelerin istediği kişi ile evlenirler. Safranbolu halkının çocukları genelde bu duruma rıza gösterir. Safranbolu halkı kız çocuklarının mazlum, sessiz ve itaatkâr olmasıyla geçmişten günümüze kadar hep öğünmüştür. Hatta bu öğünmeye örnek olarak “Safranbolu kızının ağzını kaşık, eteğini yel açar” ifadesi sıkça kullanılır. Safranbolu’da kız kaçırma, ırza kast vakaları geçmişten bu 4 İki kadının karşılıklı kollarını aşağı yukarı oynattığı oyundur. Müziğin ritmi düşüktür, vücut oynatılmaz. Mızmız oyunu kılık, kıyafet gösterisi mahiyetindedir. Aynı zamanda yıllar öncesinde defilelerin düğünlerde de yapıldığının bir göstergesidir. 5 Hamur yoğurulan yayvan ve uzunca tahta kap. 6 adet kadar yufka ekmeğine denir. - - yana yok denecek kadar az görülmüştüfunduszeue.info istemediği bir evliliği yaparak mutsuz olan bir gelinin ağzından ironik ve üzücü türkü örneği mevcuttur. Bu türkü örneği aynı zamanda düğünlerde sıkça söylenip, oynanmıştır: Gocadama yatak serdim gül gibi Atladı da geçiverdi kör gibi Zabah kalktım eşeyvermiş göl gibi Anam beni güldürmedi gülmesin Benden başka evlat yüzü görmesin (Ataman, 87) 4. Söz Köy düğünlerinde kız evine üçüncü kez gidildiğinde söz kesilir. Erkek tarafı ve kız tarafı o esnada kız evinde bulunur. Erkek tarafı kıza kaşlı altın yüzük, iç çamaşırı, terlik, örtme(beyaz başörtüsü); küp şeker, çay, ekmek, mısır unundan helva getirir. Kız tarafı yemek, çay ve kahve ikram eder. Yapılacak olan sözün hayırlara vesile olması için önce dua edilir. Yüzükler takılır ve şeker şerbeti içilerek kızınsözü kesilmiş olur.Şerbet içilirken ihtiyar heyetinden biri kadın diğeri erkek iki kişi her iki tarafın yapacağı düğün harcamalarını not eder, harcamalar konusunda iki taraf anlaşmazlığa düşerse orta yolu bulmaya çalışırlar. Başlıca düğün harcamaları başlık parası, takı, süt parasıdır. Sözden sonraki gün kız tarafı iki üç sofra kurarak tanıdıklara yemek verir. (K.Ş. )“Safranbolu’da başlık parası yoktur” (Acar, 26) ifadesinin yer aldığı yazılı kaynaklar olsa da kaynak şahıslarımızdan Hanım Acar yılında Safranbolu’nun Toprakcuma köyünde evlenirken babasının kendisi için 6 bin lira başlık parası aldığını beyan etmiştir. Bir diğer kaynak şahsımız Emine Oral ise yılında Safranbolu’nun Toprakcuma köyüne gelin geldiğinde kendisi için başlık parası alınmadığını beyan etmiştir. (K.Ş) Öyle görünmektedir ki geçmişte başlık parası alma mevzusu aileden aileye farklılık göstermiştir. 5. Nişan Kız tarafı nişan takılmasını istediği zaman erkek tarafı kız evine gelir ve nişan takılır. Kız için, kalın 22 ayar kadar bilezik, gümüşten üstü süslemeli enli bilezik(enteşe), tam cumhuriyet altını, reşad altın, yüzük, küpe, kolye; iç çamaşırı, bir kat elbise, terlik, beyaz pabuç, Safranbolu oyası beyaz örtme, gelinlik olarak gipür dantelden boncuk işlemeli kısa renkli elbise terzide diktirilir.(K.Ş. ) Nişan yüzüğünü takacak olan kişi tek evlilik yapmış olmalıdır ve yüzükleri takmadan önce abdest alması gereklidir. Nişan töreninde oğlan evinden gelen hediyeler bir kumaş üzerine yere serilir. Gelin adayı bu kumaşın üzerinden geçerek kayınvalidesinin önünde durur ve elini öper. İki taraf da uygun buldukları tarihte düğünü kararlaştırır. (Akman, 53) Safranbolu erkeğinin sözlendiği ya da nişanlandığı kız köyde olan düğünlere getirilir ve orta yerde “mızmız” oyunu oynatılır. Sözlü ya da nişanlı kızın kaynanası, kız oynarken kafasının üzerine elbiselik kumaş bırakır ve gider. Kaynana bu şekilde çevredekilere “bu kız benim” mesajını vermiş olur. Safranbolu geleneklerinde sözlü ya da nişanlı kız evden çıkmaz, tabiri caizse, çeşmeye suya bile gitmez. (K.Ş. ) 6. Düğün Masrafları ve Harcamaları Safranbolu düğünlerinde özellikle erkek tarafının fazlaca harcama yaptığı görülür. Günümüzdeki gibi gelin ve damada ayrı bir ev açılmaz. Gelin damadın ailesi ve eltileri ile birlikte aynı evde yaşar. Evde her gelinin sadece bir odası vardır. Bütün aile bireyleri Safranbolu evlerindeki avluda toplanırlar. Dolayısıyla yeni ev ve eşya alma derdi olmasa da başlık parası, süt parası, takı parası, çalgı-cengi parası, kumaşçılara ve terzilere verilen paralar o günlerin şartları içinde oldukça zorlayıcıdır. Düğün şenlikleri başlamadan en az on beş gün önce resmi ve dini nikâh kıyılır. Düğün harcamalarının özellikle köylerde sebep olduğu en acı gerçek genellikle şöyledir: Evleninceye kadar hayatın pembe hayalleri içinde yaşayan delikanlı, evlendikten sonra evliliğin bütün yükünü yüklenmiş olur ve düğün borçlarını ödemek için azami üç dört ay içinde köyden çıkmak, düğün borçlarını ödemek zorundadıfunduszeue.infoğin daha ilk aylarında köyünden İstanbul’a giden bir kafileye katılır, İstanbul’a gelir ve bir fırında çıraklık yapmaya başlar.Üç-beş yıl boyunca fırında çıraklık, pişiricilik gibi işlerde çalışarak borcu ödemeye çalışır. İki ay içinde bırakıp geldiği karısı ise köyde anasının ve babasının kölesi durumundadır. Gelin evde görümce, kaynana, kayınpederin emri altındadır ve adeta esir durumundadır. Bağda, bahçede her işe koşturur ve gelin asla kayınpederi ile konuşmaya mezun değfunduszeue.info kayınpeder ve kaynanasıyla sofraya oturup yemek yiyemez ancak onlar yedikten sonra oturup yiyebilir.(Beşe, ) Safranbolu’dan düğün borçlarını ödemek için İstanbul’a çalışmaya gelen yeni evli erkekler,fırınlarda yatacak yer olduğundan dolayı kalacak yere para vermemek için fırıncılık işine girerler. Bu yüzden İstanbul’da fırıncılık yapanların çoğu Karabüklüdüfunduszeue.info sosyal tablonun oluşmasının perde arkasında düğün borçları yatmaktadır. Düğün masraflarına yeniden dönecek olursak onları şöyle özetleyebiliriz: Başlık parası; günümüzde kendiliğinden kalkmış olsa da otuz yıl öncesine kadar bariz bir şekilde uygulanan bir âdetti. Ailenin durumuna göre; bir miktar para, bağ, bahçe, ev, bir çift öküz başlık parası - - olabilirdi. Güvey alayı gelini evden çıkardığı sırada başlık parasını kızın babasına oğlanın babası teslim ederdi veya “falan yeri, tarlayı, bahçeyi verdim gitti” derdi.(K.Ş. 1) Süt parası; gelinin annesine verilen bir miktar para ya da takıdır. Bunun değeri günümüze kıyasla bin Türk lirası civarındadır. Günümüzde de uygulanır. Maddi bir amaç güdülerek istenen bir meblağ değildir sadece âdet olduğu için süt parası istenir. (K.Ş. 2) Takılar; ön zinciri, koltuk zinciri, enteşe, bele bağlanan kuşağa toka (altından) (Ataman, 91), beşi bir yerde, altın bilezik, küpe, kolye… (K.Ş. 5) Düğün harcamaları belli olduktan sonra düğün tarihi belirlenir. Söz ya da nişandan sonra kız tarafı damada ve damadın ailesindeki bireylere bohça hazırlar ve gönderir. Bohçada bulunanlar iç çamaşırı, çorap, mendil türünden eşyalardır. Ayrıca iki tepsi baklava yapar ve damat evine gönderir. Damat evinden o tepsiler kesinlikle içi boş dönmez. Tepsinin içinde kız için kıyafetler ya da bir bilezik veyahut beşi bir arada altın konulur.(K.Ş. 1) 7. Düğün Hazırlıkları Safranbolu kasaba ve köy düğünleri önceleri bir hafta kadar sürerdi. Pazartesi günü düğün başlar, cuma gününe yani “semet”7gününe kadar sürerdi. Düğüne bir hafta kala, düğün erzakı alınır, düğüne gelecek olan saz takımı ve türkücüler tutulur, gelinin elbiseleri, basma ve kumaşları alınırdı. Kumaşlar terzilerde diktirilmeye başlanır, iskarpinler alınırdı. Gelinin ihtiyaçları için yapılan bu alışverişe “urba kesme” denirdi. (K.Ş. 1) Safranbolu’da insanları düğüne davet etmeye “okuma”, düğüne davet eden kişiye de “okuyucu” denir. Bu kişi ağzı iyi laf yapan ve çevre ile ilişkisi iyi olan kimselerden seçfunduszeue.infouya liste verilir ve okuyucu listedeki kişilerin evlerine giderek onları düğüne davet eder. (Acar, 27) Davet edilirken helva ya da şeker de dağıtılır.(Akman, 53) Düğüne üç gün kala köy kadınları çeşme yada camilerin hemen yanında yapılmış olan çamaşırhanelere toplanır. Dere ve çay kenarlarından topladıkları killeri ile sabunlarını getirerek gelin evine ait eşyaların yıkanmasına yardım ederler. Gelinin bohça ve çeyizlerinin toplanıp hazırlanmasına da yardımcı olurlar (K.Ş. 1) Köylerde erkekler ise cuma günü taş dibeklerde düğün için gerekli olan buğday ve keşkekleri öğütürler. Elbirliği ile düğün sahibine yardım edilir. (Beşe, ) 8. Safranbolu Düğünlerinde Sağdıç Seçimi ve Sağdıç’ın İşlevi Safranbolu köy ve kasaba düğünlerinde gelin de damat da kendi sağdıçlarını kendileri seçerler. Gelin kendi yakın arkadaşını sağdıcı yapar, damat ise kendi yakın akrabalarından sağdıç seçer. Damadın sağdıcının gözü açık ve pek olması gereklidir. Damadın arkadaşları tarafından bahşiş koparılmak için girişilen her türlü organize işlerden damadı korumaya çalışır. Damadın dayak yemesine engel olur. Damadın ayakkabısının saklanmasına, kaçırılmasına ve aç kalmasına engel olan yine sağdıçtıfunduszeue.info eğer aklından eksikse sağdıç, yaşlı kimselerden seçilir. Gelin evinden, damadın sağdıcına mendil, çorap gibi hediyeler verilir. (K.Ş. ) Gelinin sağdıcının işlevleri ise; düğün günleri eve gelen konuklara yer gösterir, konuklarla tek tek ilgilenir ve düğüne gelen herkesle oyun oynar. Safranbolu düğünlerinin ikinci günü olan salı günü “sağdıç gecesi” olarak da bilinir. Bu gece türkücü kadınlar sağdıca ve kaynanaya “helosa”8 yaparlar, bahşiş almadan bırakmazlar. Daha sonra ise, sağdıcın başında bir tepsinin içinde yanan mumlar çevrilir ve eğlence başlar. (Ataman, 92)Bu uygulama Türk kültür tarihinde etkili olan ateş kültünün bir yansıması olarak düşünülebilir. 9. Safranbolu Düğünlerinde Giyilenler ve Kadınların Takıları-Süslenmeleri Safranbolu kasaba düğünlerinde kadınlar giydikleri kıyafetler ile statülerini gösterirler. Erkek tarafının hısımları ve zengin bir aileden düğüne gelen kadınların giydikleri kıyafetler şöyledir: tefebaş9, cin ipeği10,şetari11sırmalı kadife kaplama giyerler. Takıları ise;ön zincir12, koltuk zincir13, beşibirlik, enteşe14, yüzük, küpe, gümüş paralarla süslenmiş fes şfunduszeue.infobolu kadınlarında süslenme daha ziyade takı ve giyim ağırlıklıydı, makyaj unsuru pek göze çarpmamakla birlikte kaşlar ve gözler kalemle boyanırdı. (K.Ş. 5) 7 Bir hafta süren düğünde cuma günü 8 Türkü söyleyen kadınlardan iki tanesi ellerini birleştirir, önce sağdıcı sonra kaynanayı sıra ile kollarına oturtarak havada hoplatırlar ve bahşiş alana kadar bırakmazlar. 9Tefebaş; belinde kuşağı olan uzun, kadife, nakışlı, sırmalı elbise. Kasabalarda gelin olan kız, kına gecesi giyer. (K.Ş. 5) 10 Cin İpeği (Hürriyet Yünlüsü); ince bir kumaştır, üzerinde gül desenleri vardır. (K.Ş. 5) 11Şetari; boydan yollu elbise, ipek kumaştan elbisedir. Köylerde giyilir. (K.Ş. 5) 12 Ön zincir; mahmudiye altının takılı olduğu altın zincir, göğsü kaplar. (Ataman, 91) 13 Koltuk zincir; altın dizilmiş zincirler boyundan ve koltuk altında geçirilerek takılır. (Ataman, 91) 14Enteşe; gümüşten süslü ve enli bilezik. (K.Ş. 5) - - Köy kadınlarının düğünlerdeki giyimleri sadedir. Cin ipeklisi üstüne yelek ve alacalı bir şalvar giyerler. Köy kadınlarının takıları ise gümüştendir. Fesin üstü gümüş paralarla süslüdür ve onun da üstüne başörtüsü takarlar. (K.Ş. 5)Köylerde gelin olacak kız, kına gecesinde özel bir elbise giymez. Temiz ve güzel bir elbise olması yeterlidir.(K.Ş. 4) Safranbolu Düğünlerinde Yapılan Yiyecekler Keşkek, kuşbaşılı et, bamya, pilav, salata, köyde kuru börek, su böreği, yaprak sarma, komposto, hoşaf, zerde, kebap vb. gibi yemekler yapılır ve düğün boyunca gelen misafirlere ikram edilir. (K.Ş. 5) Safranbolu Kasaba Düğünlerinde Birinci Gün ve Diğer Günler Safranbolu’da kasaba düğünleri Eflâni(Pazartesi) günü başlar, Cuma gününe kadar devam ederdi. Pazartesi günü düğün hem kız evinde hem oğlan evinde kurulur. Sabah erkenden kadınlar ellerinde bir tepsi börek ile erkek evine doluşurlar. Erkek evinde önce erkeklere yemek verilir, sonra kadınlar yemek yer. Düğün başlar başlamaz erkek evi kız evine alınması kararlaştırılan mücevherleri bir sandığa koyar ve gönderir, buna da “düğün sepeti” denir. Sepet önce erkek evinde açılır ve gelen konuklara gösterilir, sonrada kız evinde sepet açılıfunduszeue.info olarak tutulmuş ya da hatır için gelmiş bir kadın türküler söyler. Evin ortasında oyun oynanacak alan açılıfunduszeue.info oynanan bu oyuna “mızmız” oyunu denir. İki kadın karşılıklı oynar, vücutlarında hiç hareket yoktur sadece kollarını aşağı yukarı oynatırlar. Bu oyuna “düz oyun”da funduszeue.infoınlar içinde herkesi oyuna kaldırmayı kendine iş edinen biri muhakkak bulunur. Bu kişi yaşlı genç ayırmadan kadınları oyuna kaldırıfunduszeue.info kadına “oyun çekici kadın” denir. (K.Ş. 6) Düğünlerde kadınların tef çalarak söyledikleri türkülerden bazıları şöyledir: Develi Yerden yüksek atamadım yorganı amman Üşüdükçe çek başına yorganı amman Develisin develisin sordum aslen nereli Kocan evde yokken nerden buldun şibeği (K.Ş. 5) Gazel Bahçe bozuk değilmi ciğer ezik değil mi Sen orada ben burada bize yazık değil mi Oy bahçenize ben giremedim yavrum oy oy Gazelden oy oy gazelden oy Hele hele yürü fistanın sürü Şimdi buradan geçti Konyalının biri Bağa girdim üzüme çubuk girdi gözüme Çubuk seni keserim yar göründü gözüme (K.Ş. 5) Mendilim Mendilim turalıdır Sevdiğim buralıdır Geçme kapımın önünden Yüreğim yaralıdır O yana dönder sar beni Bu yana da dönder sar beni Yar yanımda olmazsa Olurum vallah deli (K.Ş. Gündüz genç kızların düğüne gelmesi ayıptır. Bunun için onlar da akşam gelirler. Asıl eğlenceler de akşam olur. Düğün için tutulan çengiler “Amani, Aç Kapı, Kaşık Oyunu, Genç Osman, Çatırdağ” gibi oyunları oynar. (Acar, 22) Bu gece oğlan tarafında ise ince sazlar ve çalgı takımı ile zurnalar çalınırdı ve hatta kadın oynatırlar, rakı içerler, sabaha kadar eğlenirlerdi. (K.Ş.1) Salı günü, kasaba düğününün ikinci günüdür ve o gün ikindiye kadar yemek verilir. Yatsıdan sonra ise türküler, eğlenceler başfunduszeue.info geceye“sağdıç gecesi” funduszeue.infoğdıcın başında “sini çevirme” yapılır. Bir tepsinin içine yanan mumlar konur ve sağdıcın başında Kâbe’m türküsü eşliğinde çevrilir. Bu gece sağdıç ve kaynanaya “helosa”da yapılır. Türkü söyleyen, çalgı çalan kadınlardan iki tanesi ellerini birleştirir, önce sağdıcı sonra kaynanayı sıra ile kollarına oturtarak havada hoplatırlar ve bahşiş alana kadar bırakmazlar. (K.Ş. 4) Helosa Türküsü İstanbul’dan gelir hekim Helosahelosa Hele mele yusayusa hey Cevahirdir benim yüküm Helosahelosa Hele mele yusayusa hey Kızılbel’den gelir bekmez Helosahelosa Hele mele yusayusa hey Peştemala koysam akmaz Helosahelosa Hele mele yusayusa hey Helosadan (Ataman, 39) Çarşamba sabahı kasaba düğününün üçüncü günüdür. Kız tarafı, davetlileri ile birlikte kendileri için özel olarak tutulan hamama yıkanmaya gider. Davul ve zurna ile kız tarafı hamama bırakılıfunduszeue.info hamama “Kâbe’m” türküsüyle sokarlar, soyarlar ve yıkarlar. Hamam dönüşü herkes kız evinde toplanır. (K.Ş. 4) Kızı bir odaya kapatırlar ve türkü ile kızı ağlatmaya çalışırlar: Gelin Ağlatma Türküsü Ana hamama vardın mı? Yunduğum yeri gördün mü? Şimdide kadirimi bildin mi? Anam gelsin ben varaman Ağır kolların saraman - - Çamaşır yuduğum taşlar Sizden ayrıldım kardaşlar Gölgelendiğim ağaçlar Anam gelsin ben varaman Ağır kollarım saraman Abucaabuca hain abuca Attın beni uçtan uca Anama yollan bu gece Anam gelsin ben varaman Ağır kollarım saraman Buba pazara vardın mı? Bana mest pabuç aldın mı? Şu da kızımın dedin mi? Verdi beni eloğluna ne deyin saraman Kıydın bana bubacuğumneyleyin(Akman, 64) Kâbe’m Kâbe’m sana varsam konuk Kâbe’ye varan hacı olur Başında altın tacı olur Hep melekler duacı olur Canım Kâbe’m varsam sana Güzel Kâbe’m varsam sana Kâbe’nün dörttür kapısı Lâl-ü mercandır yapısı Canım Kâbe’m varsam sana Güzel Kâbe’m varsam sana (K.Ş. 4) Çarşamba gecesi eğlence devam eder, bu gece aynı zamanda kına gecesidir. Evlenme çağına gelmiş bütün kızlar ve ergen oğlan anneleri bu gece evi doldurur. Bir tepsi içine yanan mumlar dizilir ve gelinin başında çevrilir. Buna “sini çevirme” denilir. Kalabalık dağılınca yakın hısımlar ile gelinin kınası yakılır.Kınanın Kâbe’den geldiğine inanırlar.Kınayı gelinin sağ ayağına ve eline hiç evlenmemiş bekâr bir kız yakar; sol ayağına ve eline ise evleneli bir yıl geçmemiş olan yeni gelin yakar.Kına türküsü tefle beraber söylenir. (K.Ş. ) Kına Türküsü Sallaya sallaya kolum şişti nenni Kolumdan enteşem düştü nenni Uyumaz kahpenin pişti nenni Nenni haşam benim paşam Yatırayım ak pamuğum nenni (K.Ş. 4) Yük dibine yerin ettim nenni Üstüne al halı serdim nenni Sesin ile sabah ettim nenni Nenni haşam benim paşam nenni Yatırayım ak pamuğum nenni Gelin gınan gutlu olsun nenni Evde dirliğin datlı olsun nenni Getirin gına yakalım nenni Yetmezse azca gatalım Gelinin halın soralım nenni Nenni haşam benim paşam Yatırayım ak pamuğum nenni (Acar, ) Kına gecesinde erkek tarafı da ayrıca düğün funduszeue.info erkek tarafında asıl eğlencenin yapıldığı gündür diyebiliriz. Safranbolu köklü bir seymenlik geleneğine sahiptir. Safranbolu bölgesinde seymenlik; düğünlerde, bayram ve şenlik günlerinde, silahlar kuşanarak, özel kılıklarla oyunlar yapan efeler topluluğudur. Musiki eşliğinde eğlenceler, oyunlar, güreş tutma, cirit atma gibi eğlencelerin önemli bir unsurudur. Seymen başı damattan bahşiş almadan sofradan yemek yemez, seymen başı ocak başına oturtturulur ve onun emri ile türküler söylenir, eğlenceler başlar. (Ataman, ) - - Perşembe sabahı kasaba düğünlerinde, güvey alayı hamama yıkanmaya gider. Çalgılar eşliğinde gidilir. Güvey içerde yıkanırken kapıda yine çalgı çalar, güvey hamamdan çıkar ve çalgılar eşliğinde döner. (K.Ş. 6) Perşembe sabahı ayrıca kasaba düğünlerinde gelin alma günüdür. Perşembe sabahı gelini süsler ve giydirirler. Damat hamamdan çıktıktan sonra gelin alma dümbeleği duyulur. Damat gelin evine girince ayakkabısı saklanır. Çeyiz sandığının üstüne gelinin kardeşinin oturması, gelinin odaya kilitlenmesi gibi bahşiş koparmak amacıyla yapılan eylemler atlatıldıktan sonra gelini erkek kardeşi evden çıkarır. Gelinin beline kırmızı kurdeleyi erkek kardeşi bağlar. Gelin ata bindirilir. Gelin alayının en önünde gelin vardır. Gelinin üstünde beyaz çarşaf, kafasında Safranbolu oyalı beyaz örtme vardır. Gelinlik kırmızı cibinliğe sokulur. Gelin alma alayının önünde sadece dümbelek vardır ve sürekli çalar. Kaynana etraftaki kalabalığa elma ve şeker atar. Gelinin sağdıcı, gelin adına en yakın suyun içine bir elma fırlatır. Bu elmayı bulan kişi, elmayı damada verir ve karşılığında bahşiş alır. Damat gerdeğe girdiği zaman bu elmanın yarısını geline yedirir, yarısını da kendi yer. (K.Ş. 6)Sağdıcın elma atma olayı yazılı kaynakta şu şekilde geçmektedir: Sağdıç içine para konulmuş bir elmayı gelin adına seyircilere atar ve bu elmayı kim kaparsa güveye götürüp teslim ederek bahşiş alır ve yine aynı şekilde güvey gerdeğe girdiği zaman, bu elmanın yarısını geline yedirir yarısını da kendi yer.(Ataman, 99) Bilindiği üzere elma,Türk kültüründe doğurganlığın ve bereketin sembolüdür. Gelin alayı oğlan evine gelince gelin hemen koyun postuna bastırılır. Gelinin bir eline Kuran, bir eline bir ibrik su verirler ve gelin suyu döke döke odasına gider, damadı bekler. Özellikle Safranbolu kasaba düğünlerinde gelin tam eve gireceği sırada damadın annesi ve babası güreş tutmaya başlar ve damadın babası hanımına güreşte yenilerek geline; “bu evde ilk önce kaynananla geçinesin, onun lafı geçer” mesajını vermiş olur. Kaynana gelinin önünde toprak testi kırar, Kâbe tarafına çürük yumurta fırlatır, gelini Kur’an-ı Kerim’in altından geçirir, kurban kestirilir ve gelin üstünden atlar. (Ataman, ) Bu sırada damat camiden akşam namazından gelir, kapıda onu bekleyen imamım elini öper ve duasını alarak içeriye girer. Damat gelinin odasına girer ve geline, “hanemize hoş geldin” der. Geline adını sorar, gelin adını söylemezse damat geline yüzgörümlüğü funduszeue.info duvağı açar ve her ikisi de iki rekât namaz kılar. Ardından gelin ana evinden getirdiği baklavadan alır, bir parçasını kendi yer, bir parçasını da güveye yedirir. Gelin oynarken başının üstüne kaynanası tarafından konulan yufka ekmeğini damat alır ve yer. Gelin ve damat yatsı namazından sonra yatar. Cuma sabahı erkenden gelin ve damat yakınlarını dolaşarak el öperler. Gelin ve damat,gerdek gecesi yemiş oldukları baklavadan bir miktar ziyaret ettiği yakınlarına da götürürler. (K.Ş. 6) Cuma sabahı saat onda gelini süslerler, yüzünü kapatırlar ve baş köşeye oturturlar. Komşular ve akrabalar gelini ve çeyizini görmek için gelirler. Cuma günü “semet” günüdür. Herkes toplanınca duvak açma merasimi başlar. Biri eline pişleyec15 ya da oklavac16 alır ve duvağın ucundan sarmaya başlayarak gelinin yüzünü açar. Bu duvak açma işlemi sırasında geline yüksek sesle maniyi andıran öğütler söylenir.(K.Ş. ) Duvak açma töreni sırasında geline verilen öğütler şöyledir: Ezme ezme kapı kapı gezme Kaynananın gücünü üzme Kapı açık yatma Ekmek küpünü açık bırakma Kutlu olsun kutlu olsun Evde dirliğin datlıolsun İki oğlun bi kızın olsun Ahır akıbetin hayırlı olsun Bu gelinin adı Firağ Ananın evindeki huyu bırak Sergende elma kocanın cebinden para çalma Gayınnangın döşeğini pattan atma Anan evinde ederler dolma Gaynanan gibi homhom olma (K.Ş. 4) Bu şekilde duvak tamamen açılır, gelin utangaç bir şekilde yere bakar. Böylece duvak açma işlemi biter. Gelin, sağdıçtan başlayarak bütün gelenlerle oynamak zorundadır. Oynan oyun “mızmız” oyunudur. Gelin oynarken avuçlarından yere çerez serper. Çerezden herkes kapışır. Damat birden ortaya çıkar ve gelini kaçırır. Gelin kısa bir süre sonra yalnız başına konukların yanına döner ve konukları uğurlar.Düğün artık 15 Köylerde ekmek pişirirken kullanılan tahtadan yapılmış yassı bir alet. 16 Köylerde ekmek yaparken kullanılan tahtadan yapılmış alet (oklava). - - bitmiştir, bundan sonra “varma-gelme” âdetleri olur. Evliliğin üçüncü gününde damat ve gelin kız evine yemek yemeğe giderler. O yemekte kız evi damattan bahşiş almadıkça damada kaşık vermezler. (K.Ş. ) Safranbolu Köy Düğünlerinde Birinci Gün ve Diğer Günler Safranbolu köy düğünleri pazartesi günü “gelin hamamı”yla başlar; salı günü beklenir, çarşamba günü “çeyiz serme” ve akşamına “kına gecesi” yapılır, perşembe günü gelin çıkarılır, cuma günü ise “semet” yapılır, düğün biter. Daha sonrasında ise erkek ve kız tarafı arasında “var-gelme”ler yapılır. (K.Ş. 4) Kaynak şahıslarımızdan Hanım Acar’ın beyanına göre ise; Safranbolu köylerinde çok eskiden düğünler pazar günü davul zurnanın gelmesiyle başlar ve cuma gününe yani semet gününe kadar devam ederdi. Safranbolu’nun hamam olmayan köylerinde ise düğün çarşamba günü kına gecesiyle başlar, cuma günü biterdi. Çarşamba günü davul zurna köye gelirdi. Bir kişi davul ve zurnayı arkasına alarak bütün köyü ev ev dolaşır, insanları düğüne davet ederdi ve böylece düğün başlamış olurdu.(K.Ş. 5) Safranbolu köy düğünlerinde pazartesi günü kız tarafı, davetlileri ile birlikte özel olarak tutulan hamama yıkanmaya gider. Hamama girilir ve gelin türküler eşliğinde soyulur. Gelinin başını bir kişi sürekli yıkar, diğerleri ise gelinin etrafında dolanarak “Kâbe’m” türküsünü söylerler. Gelin yıkanıp hamamın göbek taşına oturduktan sonra kız evinin yaptığı dolma, börek, çörek gibi yiyecekler hamamda yenilir. Sabahtan akşama kadar gelin hamamdan çıkmaz. Kadınlar hep birlikte türküler eşliğinde oynar ve hamam tasını çalarak eğlenirler. Hamamdan çıkmadan gelini, görümcesi giydirir. Kız evinde kalabalık tekrar bir araya gelir, istenirse eğlencelere devam edilir.(K.Ş. 4) Bazı köylerde ise salı günü atlara bindirerek gelini kasabaya hamama götürürler. Eskiden gelin alayı hamamdan köye dönerken binici kadınların at oynatıp, silah attığı da olurdu. Gelin, eyeri süslü bir atın üzerinde oturur. Üzerinde işlemeli bir çarşaf, beyaz atkı ve“mahma” denilen yalnız gözü gösteren tepeden tırnağa örtülü bir elbise vardır. Gelinin başında ise altınlı fes bulunur. Çarşamba günü de aynı şekilde güvey hamama gider.Güvey atlarla köyüne dönerken şehirliler iple yolunu keser, güvey kamasıyla bu ipi keserek yoluna devam eder. Eğer ipi kesemezse bahşiş verir. Aynı şekilde güvey hamamdan köyüne döndüğü sırada köylüler iple yolunu keser ve bahşiş almaya çalışırlar. (Ataman, ) Kaynak şahısların verdiği bilgiye göre, salı günü köy düğünlerinde beklenir, sadece yemekler yapılır, bir etkinlik yapılmaz. Çünkü salı gününün uğursuz olduğuna inanılır. (K.Ş. )Çarşamba günü köy düğünlerinde de güvey hamama gider.(K.Ş. 1) Çarşamba günü köy düğünlerinde kız tarafında, “kız çeyizi” serilir. Bütün köy kadınları kız evine toplanır, kızın çeyizlerine bakmaya giderler. Sergi gezer gibi kız çeyizi tamamen görülür. Aynı akşam ise, “kına gecesi”dir. Bir tepsi içine yanan mumlar dizilir ve gelinin başında çevrilir. Buna “sini çevirme” denilir. Ardından kına türküsüyle kına yakılır. Kına türküsü tefle beraber söylenir. Tef hayvanın bağırsağı ve derisinden yapılan el yapımı bir çalgı aletidir. Eğlence sırasında tef bulamayan kadınlar tepsilere vurarak, ritim tutarak türküler söylerler. (K.Ş. 4) Köy düğünlerinde oyun çekici ve türkücü kadınlara eğlenceden sonra kız evi birer “örtme”17 hediye ederdi. Oyun çekici kadınlar ellerine uzun bir sopa alarak oturdukları yerden, kalkıp oynamayan genç kızları dürter ve“hadiiin bakalım oynan, gençsiniz” diyerek oyuna kaldırırlardı. (K.Ş. 5) Bu gece yer sofrası kurulur ve büyükçe bir tepsi içinde helva gelir, herkes o tepsiden helva yer ve yiyen tepsinin içine bir miktar para bırakır. (K.Ş. ) Safranbolu köy ve kasaba düğünlerinde söylenen türküler benzer olduğundan köy düğünleri kısmında tekrar ele alınmamıştır. Yalnız köy düğünlerinde söylenen türkü havaları kasabalardakine göre daha hareketli bir yapıya sahiptir. Perşembe günü köy düğünlerinde sabahtan meydana davul, zurna çıkar. Bugün gelin alma günüdür. Köylü, damat evinde toplanır ve hep birlikte kız evine kızı almaya giderler. Damat evinin kadınlarının hepsi gelin almaya at sırtında gider. Safranbolu’da eski köy düğünlerinde at olmadan düğün olmazdı. Gelin almaya muhakkak atla gidilirdi. Damat; evinde kaç tane kadın, kız varsa o kadar at temin etmek zorundaydı. (K.Ş. 3) Safranbolu köy düğünlerinde eğer damadın babası ya da arkadaşları eğlenceye düşkünse “damat kaçırması” yaparlar. Gelini almaya gelen alayda damat saklanır, ortaya çıkarılmaz. Damadın babası, gelinin babasından çilingir sofrası ister. Gelinin babası kabul etmezse damat babası, “damat yok” der ya da damadın arkadaşları damadı saklayarak, damadın babasından çilingir sofrası sözü isterler ve sözü alınca damadı ortaya çıkarırlar. Erkek tarafı içeri kabul edilir ama gelin ortaya çıkarılmaz. Erkek tarafına ikramlar yapılır ancak damadın oturduğu sofraya kaşık konmaz, kimi akıllı damatlar kaşığını cebinde getirir. Damat içerde otururken damadın sağdıcı damadın ayakkabısına göz kulak olmaya çalışır yoksa damadın ayakkabısı saklanır ve bahşiş alınmadan ortaya çıkarılmaz. Gelin evinde damadı bir odaya kilitlemeye çalışırlar, sağdıç damadın yardımına koşar ve engel olur. Bahşiş alabilmek için gelinin kapısı kilitlenir ve yine bahşiş için gelinin çeyiz sandığına gelinin kardeşi oturur. Bu engelleri aşan damat, gelini evden çıkarırken kapıda kızın 17 Başa bağlanan örtünün adı. - - babasına başlık teslim edilir. Kız hazır olunca kızın babası oğlan babasına “alın hayrını görün” der. Oğlan babası da “bereket versin” der ve kızı kırmızı cibinliğe sokarlar. Kızın çeyizleri kağnı arabasına ya da atların çektiği tekerlekli bir arabaya yüklenir ve kız da arabaya bindirilir. Cibinliğin altına sağdıç ve düğünün aşçı kadını girer, kızı zifaf gecesi hakkında tembihler. Kızın anası da odaya kapanır ve ağıt yakar. Bazı atlı gelin arabalarına büyükçe bir çember yapılır ve çember kumaşlarla süslenir, çemberin önüne de gelin oturtulur. Gelin kapıdan çıkınca “gelin duası”18 edilir. Duanın ardından damadın arkadaşları yumurta dizerler ve damada tüfek ile yumurtaları vurdururlar. Eğer yumurtaları vuramazsa damat gelini alamaz. Yumurtaları kıran damat bahşiş dağıtır. Yumurtaları kıran damattan daha fazla bahşiş alabilmek için hemen oracıkta horoz kesip getirirler, damat bahşiş vermemek için “bunu yemem, bu çiğ” funduszeue.info alayı önündeki imamın dua ve ilahileri ile damat evine doğru hareket eder.(K.Ş. 1) Dümbelek damat evine gelene kadar susmaz. Gelin cibinlikten çıkarılır ve koyun postuna bastırılır. Gelinin alnına un sürerler. Gelin eve girmeden küçük bir bebek,gelinin kafasının üzerinde üç kere çevrilir ve kucağına funduszeue.info eve girerken, damat kendi annesinin bacakları arasından geçer ve öyle evine girer. Bu şekilde kaynana “bu evde benim sözüm geçer” mesajını geline vermiş olur. Gelin eve girince kaynana gelinin etrafında dönerek oynamaya başlar ve kendini yere atar. Gelin kendini yere atan kaynanasını kolundan tutar ve kaldırır. Bu oyun üç kez arka arkaya tekrarlanır. Böylece geline kaynanasına bakıp ona hizmet etmesi gerektiği hatırlatılmış olur. Akabinde geline bir ibrik su ve Kur’an-ı Kerim verilerek odasına yollanır. Damat gelin odasına gireceği sırada damadın arkadaşları damadın sırtını yumruklar ve üstüne çürük yumurta fırlatırlar. (K.Ş) Kaynak şahıslarımızdan Kamil Çalışkan’ın beyanına göre yüksek, tepelik köylerde erkekler evlendikleri kızı ilk kez “siftah gecesi”19 görürlerdi. Kızın beğenilmesi, istenmesi, söz, nişan ve evlilik sırasında gelin ve damat bir araya getirilmezdi. Gelin olacak kız damat adayından gerdek gecesine kadar sürekli kaçardı. (K.Ş.3) Cuma sabahı saat onda gelini baş köşeye dikerler ve oturmasına müsaade etmezler. Gelinin eli göğsünde, gözleri daima yerdedir ve önünde serili bir mendil vardır. Bu duruma “semet” derler. Gelin âdeta namaza durmuş gibidir. Gelen komşular gelin görümce oynasın diye türkü tutturursa mutlaka oynamaları gerekir.(K.Ş. 4) Gelin semet gününe gelen konuklarla oyun oynar ve oynarken avuçlarında çerez saçar. Gelin saçtığı çerezlerden birazını toplar ve kaynanasına verir. Kaynana çerezleri evin ambarına koyar. Semete gelen konuklar da gelinin saçtığı çerezleri toplar ve evlerinin ambarlarına koyarlar, bunun bereket getirdiğine inanılır. (Acar, 68) Ardından takı töreni olur. Yakınlar takıları takar ve kimin ne taktığı da gösterilir. Gelinin yüzü kapatılır ve “duvak serpme” töreni yapılır. Biri eline pişleyec ya da oklavacalır ve duvağın ucundan sarmaya başlayarak gelinin yüzünü açar. Bu duvak açma işlemi sırasında geline yüksek sesle maniyi andıran öğütler söylenir. (K.Ş. 4) Bu bölümde söylenen öğütler kasaba düğünlerindeki semet gününde söylenen öğütlerle aynıdır. Bu şekilde duvak tamamen açılır, gelin utangaç bir şekilde yere bakar. Duvak serpme işlemi biter. Damat aniden ortaya çıkar, gelini kaçırır ve böylece düğün sona ermiş olur. Sonraki günlerde ise kasaba düğünlerinde görülen “varma-gelme”ler aynı şekilde köylerde de uygulanır. Varma-gelme âdetlerinde ilk perşembe kızın annesi damat ve kızını yemeğe davet eder. Hep birlikte sofraya oturulacağı sırada kızın babasına “damadına ne bağışladın” diye sorarlar. Kız babası yemeğe oturmadan damada muhakkak bir şey bağışlamalıdır. Durumuna göre damadına bahçe, at, inek, koç ya da dikili bir meyve ağacı bağışlar. Bağışlanan şey damadındır ve kimse damadın izni olmadan o şeye dokunamaz. (K.Ş. ) Kaynak şahıslarımızdan Hanım Acar evlenme hikâyesini şöyle nakleder: “12 yaşımdayken uzak bir köyden beni istediler. Bizim köyün muhtarı aracı olduğundan dolayı beni istemeye gelmişlerdi. Babam uzak olduğu için beni vermedi. Görücülerin getirdiği helva ve bir dürü ekmeği yemedik, 4 gün sonra görücülerin evine geri gönderdik. Çok geçmeden aynı köyün içinden beni istediler. Beni istemeye gelmeden önce ev kedimizi bahane ederek bizim evimize girdiler. O sırada ben hamur yoğuruyordum. Bana baktılar, biraz oturup hemen gittiler. Daha sonra beni istemeye gelmişler, benim haberim yoktu. Ben tarlada harman yerinde iş görüyordum. Eve geldim mutfak bulaşık doluydu. Anneme; ‘bu ne bulaşık böyle’ dedim. Annemde dedi ki; ‘üç sofra yemek kurdum, senin sözünü verdik şerbetini içtik’ dedi. Benim haberim olmadan sözümü kesmişler. ‘Bana neden danışmadınız’ dedim. Annem; ‘kendine güvenmiyor musun’dedi. Anneme karşılık veremedim, kabullendim. Eşimin benden önce bir evliliği olmuştu. İlkokul beşi bitirince ailesi kendisinden beş yaş büyük bir kızla, bahçe işlerinin yapılması için evlendirmişti. Ancak belli bir müddet sonra kız eşimi küçük olduğu için bırakıp kaçmış. Daha sonra beni istediler, sözüm kesilirken beni eşimin halası istemiş. Çok geçmeden nişanımızı taktılar. Nişanda eşimin ailesi bana elbiselik kumaş aldı, kardeşlerime de köylerde ayağa giyilen mes lastiklerden aldılar. Takı olarak ise; 4 tane 22 ayar kalın altın bilezik, yarım reşat altın, 2 tane kaşlı yüzük, bir tane halka yüzük, süslü gerdanlık taktıfunduszeue.infone kadar bana takılan hiçbir takıyı 18 Gelin baba evinden çıkarken yeni kuracağı yuvanın hayırlı olması için hoca tarafından herkes içinde edilen duadır. 19 Gerdek gecesi - - takmadım ve kullanmadım. Kız tarafı olarak eşimin ailesindeki her bireye bohça hazırladık. Bohçaya mintan (gömlek), çorap, fanila, iç çamaşırı, mendil konuldu. Düğünüm hemen olmadı, iki yıl bekledim. Büyük abim evlenmemişti, sıra onundu. Abim sırasını vermeden ben evlenemezdim, geleneğimiz böyleydi, hala böyledir. Büyük abim evlenene kadar iki yıl boyunca nişanlı bekledim.Önceden nişanlılar birbirinden kaçardı, usul ve âdetler böyleydi. Eşim ve ben nişanlıyken iki yıl boyunca aynı köy içinde birbirimizden kaçtık. Bu sırada köyün içinde düğünler olurdu, eşimin ailesi düğünlere beni götürür, orta yerde oynatırlar ve eşimin annesi başımın üstüne elbiselik kumaş bırakır giderdi. Düğün yapılmaya karar verildiğinde aileler bir araya gelerek düğünün planı yapıldı. Düğün olmadan önce eşimin babası benim babama 6 bin lira başlık parası verdi. Başlık parasıyla babam bana demir karyola ve yatak örtüsünü çeyiz olarak aldı. Resmi ve dini nikâhımız yapıldı. Benim düğünümde eğlence, davul olmadı. Köyümüzde düğün olduğunda davul zurna pazar günü gelir cuma gününe kadar eğlenceler sürerdi ama benim düğünüm iki gün sürdü. Ailelerimizin maddi durumları iyi olmadığından dolayı bir hafta kadar süren bir düğün yapamadık. Perşembe günü evimizde bütün köye yemek verdik, sonra beni arabayla almaya geldiler. Ben evden çıkarken kapıda bekleyen bir hoca, yeni kurulan yuvamızın hayırlı olması için dualar etti ve bütün ahali birlikte‘âmin’ dediler. Ben evden çıkarken üzerimde o gelinlik vardı. O zamanlar köylerde gelinlikler satenden olup renkli boncuk işlemeli kısa elbiselerdi. Elbisenin altında beyaz şalvar, ayağımda beyaz iskarpin ve başımda Safranbolu oyalı beyaz örtme vardı, yüzümde beyaz bir örtü ile kapalıydı. Köyde konvoy yaptılar ve arabayla beni dolaştırdılar. Eşimin evine beni getirdiler. Eve dua ve ilahiler ile girdim. Kaynanam eve girince etrafımda dönerek oynayarak kendini yere attı, ben de elinden tuttum kaldırdım. Kaynanam üç kere aynı şekilde oynayarak kendini yere attı ve ben de her defasında elinden tutup kaldırdım. Kaynanam elime bir ibrik su ve bir Kur’an-ı Kerim vererek odaya gönderdi. İbrikteki suyu döke döke eşim ve bana ayrılan, birlikte yaşayacağımız odaya girdim. Eşim camiye akşam namazını kılmaya gitmişti, ben de üstümdekileri değiştirdim, eşimin ailesiyle yemek yedim, evi topladım, bulaşıkları yıkadım. Yatsı namazını camide cemaatle kıldıktan sonra eşim eve geldi. Cuma sabahı erkenden eşim akrabalara el öpmeye gitti, ben de kalktım hamur yoğurdum, ekmek yaptım ve sofrayı kurdum. Sabah saat on gibi üzerime gelinliğimi giydirdiler, çeyizimi eve serdiler ve komşular eve gelmeye başladı. Kaynanam beni başköşeye oturttu, gelenlerle şarkı ve türkü eşliğinde oynadım. Daha sonra kaynanam beni evin avlusunun tam ortasına ayaküstü dikti ve yüzümü örtü ile kapattı. Bir kadın eline pişleyec aldı ve yüzümdeki örtüyü pişlece sararak, bana öğüt verici maniler söyleyerek yüzümü açtı. Semet günüme gelenler etrafımı sarmıştı, takı takmak isteyenler takılarını taktı, annem de bana çerçeveli tam bir altın taktı. Eşimin ailesi bütün takılarımı zaten nişanımızda takmıştı,semet günü eşimin ailesi başka bir takı takmadı. Gelen misafirlere çerez ve kuruyemişler dağıtıldı. Türkü ve eğlence devam ederken aniden eşim ortaya çıktı, beni elimden tuttuğu gibi odamıza kaçırdı. Beş dakika sonra odadan çıktım ve gelen misafirleri uğurladım. Düğünüm böylece bitmiş oldu. Bağ, bahçe işleri ile uğraşmaya başladım. Eşim askere gitti geldi, evlendikten dört yıl sonra eşim vefat etti. Eşimin vefatından sonra beni kayınım ile evlendirmeye çalıştılar. Gelenek ve göreneklerimiz böyleydi; erkek kardeşlerden biri vefat ederse hanımı diğeri ile evlendirilirdi. Ben ve kayınım bu vaziyete dirayetli bir şekilde karşı gelince bizi evlendirmekten vazgeçtiler ve annemin evine geri döndüm. Beş yıl sonra 24 yaşında ikinci evliliğimi yaptım. Safranbolu’nun kasabasına evlendim. İkinci evliliğim aracılar vasıtası ile oldu ve bana bir kat elbise ile bir yüzük taktılar. Ardından resmi ve dini nikâhımız kıyıldı, düğün ve eğlence olmadı.”(K.Ş.5) SONUÇ Eski Türk düğünlerinde evlilik âdet ve ritüelleri çok çeşitlidir, düğünler çok eğlenceli ve renkli unsurlarla bezelidir. Ancak günümüzdeki düğünler için âdetlerin tamamının yaşatıldığının söylenmesioldukça güçtür. Teknolojinin ilerlemesi, modern zamanın getirdikleri, insanoğlunun zamanla yarış içinde olması gibi sebeplerden dolayı düğünlerin eskisi gibi günlerce yapılması yada bol oyunlu ve bol eğlenceli geçmesi söz konusu olamamaktadır. Safranbolu kasaba ve köy düğünleri için de aynı durum söz konusudur. Günümüzde Safranbolu köy ve kasabalarında gençler birbirlerini severek ya da görücü usulü dediğimiz, itimat edilen kişilerin tavsiyesi üzerine evlilikler yapmaktadırlar. Yine süreç kız isteme, söz, nişan ve düğün şeklinde olup;genellikle düğünler bir gün içinde, kapalı bir salonda, müzikli ses sistemleri eşliğinde, kadınlı erkekli karşılıklı oyun havaları ile oynanarak geçmektedir. Düğünün sonunda ise takı töreni yapılır ve araçlarla oluşturulan konvoy eşliğinde gelin ve damat yeni evlerine uğurlanır. Gelenekte her ne kadar büyük değişimler yaşanmış olsa da, Safranbolu düğün âdetlerinden, özellikle de gelinin damat evine getirildiğinde uygulanan âdetlerin bir kısmı, gelin ve damat için edilen dualar, sağdıçların işlevi, damat ve gelin tarafının birbirine hazırladığı bohçalar, çeyiz serme ve gösterme, damadın nişanlısına kurbanlık koç alması, gelinin annesinin süt parası istemesi gibi âdetler günümüzde de varlığını sürdüfunduszeue.infobolu düğünlerinde uygulanan âdetler zaman içinde değişikliğe uğramış olsa da, temelde Türk kültüründe hâkim olan evliliğe bakış açısı; yani saygı, sevgi, beraberlik ve evliliğin kutsal kabul edilmesi gibi değerler günümüzde hala aynıdır. KAYNAKÇA ACAR, Mustafa (). Safranbolu Folkloru 1 / Safranbolu Düğünleri, Ankara: TDV Yayınları. - - ACAR, Mustafa (). Karabük Safranbolu Folkloru, Ankara: Anıt Matbaa. AKMAN, Eyüp (). Safranbolu Folklorundan Örnekler, Ankara: Gazi Kitapevi. ATAMAN, Sadi Yaver (). Eski Türk Düğünleri ve Evlenme Rit’leri, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, Türk Tarih Kurumu Basımevi. ATAMAN, Sadi Yaver (). Eski Safranbolu Hayatı, İstanbul: Canyiğit Grafik. BEŞE, M. Enver (). “Safranbolu’da Bir Köylünün Hayatı 1”, Halk Bilgisi Haberleri Dergisi, İstanbul: Burhaneddin Basımevi, Yıl:8, S, s ERGİN, Ö; AKÇIN, H; KARAKIŞ, S; ŞAHİN, H (). Geleneksel Safranbolu Mimarisinin Kayıt Altına Alınmasına Yönelik CBS Uygulaması: Safranbis, Ankara: TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, 28 Mart - 1 Nisan SÖZLÜ KAYNAKLAR K.Ş. 1: Bahri Kadir Oral, 51, Fırıncı, Ortaokuldan Terk, Safranbolu. K.Ş. 2: Emine Oral, 46, Ev Hanımı, İlkokul Mezunu, Kastamonu (Safranbolu köyüne gelin olarak gelmiş) K.Ş. 3: Kamil Çalışkan, 83, Çiftçi, Okuma-Yazma Bilmiyor, Safranbolu. K.Ş. 4:Ümran Sanık, 60, Ev Hanımı, İlkokul Mezunu, Safranbolu. K.Ş. 5: Hanım Acar, 65, Ev Hanımı, İlkokul Üçten Terk, Safranbolu. K.Ş. 6: Hamdi Acar, 75, Demir Çelik İşçisi, İlkokul Mezunu, Safranbolu. - -

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası