neden ibadet ederiz / İbâdet Ne Demektir, Niçin İbâdet Ederiz? | Sorularla İslamiyet

Neden Ibadet Ederiz

neden ibadet ederiz

Sorunun ard&#x;nda yatan hatal&#x; konular&#x; ortaya koyduktan sonda, şimdi de Allah&#x;a ibadet etmenin neden gerekli ve yararl&#x; olduğunu ele alal&#x;m.

1. Yaln&#x;z Allah &#x;badet Edilmeye Lay&#x;kt&#x;r

Bir çok insan ibadet etmeyi dudaklar&#x; oynatmaktan ibaret olan mekanik bir ritüel olarak düşündüğünden, ilk önce Kur&#x;an&#x;da geçen ibadet teriminin (genellikle ibadet veya bağl&#x;l&#x;k olarak çevrilmektedir) özünde yatan duyguyu tespit etmeliyiz.  Sayg&#x;n bir dil bilimci olan Rag&#x;p el &#x;sfehani (d. ) ibadeti &#x;alçakgönüllülüğün özeti olarak yorumlam&#x;şt&#x;r.5 Alan&#x;nda söz sahibi olan din bilimcilerden &#x;bn-i Kayy&#x;m (d. ), ibadete bağl&#x; kalman&#x;n aşk&#x;n en üst seviyesi olduğunu, çünkü bunun kişiye sevdiğinin karş&#x;s&#x;nda güçsüzlüğünü göstermesine bir f&#x;rsat verdiğini söylemiştir.6 Başka bir yerde &#x;bn-i Kayy&#x;m şöyle demiştir: Tam anlam&#x;yla kulluk aşk&#x;n bir yan ürünüdür ve tam anlam&#x;yla aşk aş&#x;k olunan kişiye karş&#x; duyulan sevginin mükemmelliğinin bir yan ürünüdür. Yüce Allah ise, o kadar mutlak bir mükemmelliğe sahiptir ki, O&#x;nun kusurlu olmas&#x;n&#x; düşünmek bile mümkün değildir. Ve kim bu şekilde tam anlam&#x;yla kulluk gösteriyorsa, zihinleri sağlam kald&#x;ğ&#x; müddetçe kalplerinde O&#x;ndan daha sevgilisi bulunmaz. Ve eğer bu aşk onlar için en önemli şeyse, bu durumda O&#x;nu sevmek ona kulluk etmeyi, emirlerine uymay&#x;, isteklerini yerine getirmeyi, O&#x;na ibadet etmek için tüm imkanlar&#x; kullanmay&#x; ve O&#x;na yak&#x;n olmay&#x; gerektirir. Bu uyar&#x;c&#x;, ibadetin arkas&#x;ndaki en güçlü ve en iyi itici güçtür.  Bu duyguya emirler, yasaklar, ödüller ve cezaland&#x;rmalar eşlik etmemiş olsa bile, kişi kendi kalbini ancak gerçekten ibadete lay&#x;k olan birisi için açabilir.7 

Bundan dolay&#x;d&#x;r ki ibadetin özünde kalben inanmak ve bunu ifade etmek yatmaktad&#x;r. &#x;badet iki temel direk üzerine inşa edilmiştir: mutlak sevgi ve mutlak tevazu. Bu da Allah&#x;&#x;n s&#x;fatlar&#x;n&#x; ve kullar&#x;na yapt&#x;ğ&#x; iyilikleri tam olarak özümsemekle beraber kendisinin de O&#x;nun hatas&#x;zl&#x;ğ&#x;na karş&#x; hatal&#x; karakterinin bilincinde olmas&#x;yla mümkündür. &#x;badetin varoluşun ikili doğas&#x;n&#x; gözlemlemek için gerekli olduğu iddia edilebilir: Yarat&#x;c&#x; ve yarat&#x;lan, veren ve alan, takdis edilen ve takdis eden. &#x;badet külfetli bir görev ya da ücretle sonuçlanan bir emekten ziyade,  manevi olarak güçlü ve samimi bir şekilde yap&#x;lan şeyden elde edilen zarif bir hediyedir. Kişi Allah&#x;&#x;n büyüklüğünü ve cömertliğini tan&#x;d&#x;kça ibadetin gerekliliğini daha da net bir şekilde anlamaktad&#x;r. &#x;badet Allah&#x;&#x; sevmenin aç&#x;kça beyan edilmesi anlam&#x;na gelir çünkü O&#x;nu sevmeden yap&#x;lan şey ibadet hükmüne geçmez ve kişi aşk merdivenlerinden yukar&#x;ya doğru ç&#x;kt&#x;kça daha rahat kulluk yapmaya başlar.

Kur&#x;an&#x;n&#x;n ilk suresi olan Fatiha suresinin Sadece sana ibadet ederiz ayetinin O&#x;na övgü ve şükran duygular&#x;ndan sonra verilmiş olmas&#x; anlaml&#x;d&#x;r. Bu s&#x;ralama, kulluğun O&#x;nu bilme ad&#x;na ilk basamak olduğunu ve böylelikle Müslüman&#x;n hem d&#x;ştan hem de içerden Allah&#x;a ibadet etmeye başlad&#x;ğ&#x;n&#x;n göstergesidir. Harici motivasyonlar insanlar&#x;n ritüel ibadetlerini yerine getirmelerini zorunlu k&#x;lan Allah&#x;&#x;n aç&#x;klanm&#x;ş emirleri iken, dahili motivasyonlar ise Allah&#x;&#x;n kusursuzluğunu bilmekle ve kendi hatalar&#x;n&#x;n fark&#x;nda olmakla ilgilidir. Bundan dolay&#x;d&#x;r ki Allah&#x;&#x;n Resulü&#x;nü (s.a.v.) (insanlar&#x;n en hay&#x;rl&#x;s&#x;) gece ibadetinde (Allah&#x;a olan bağl&#x;l&#x;ğ&#x; belirtebileceği en iyi zaman dilimi) secde halindeyken şöyle söylediğini görürüz:  Sen&#x;i hakk&#x;yla övemem. Sen kendini övdüğün gibisin. 8 Gökyüzünün her bir yerinde secde halinde boyun eğen melekler bile k&#x;yamet günü şöyle demiştir:  Sen çok yücesin; Sana hak ettiğin ölçüde ibadet edemedik. 9 Iş&#x;ktan yarat&#x;lm&#x;ş ve kendilerini kesintisiz olarak Allah&#x;a adam&#x;ş olan bu soylu varl&#x;klar, Allah&#x;&#x;n yaratt&#x;klar&#x; taraf&#x;ndan hiç bir zaman yeterince bilinemeyeceğinin fark&#x;ndalar.

Allah yaratmadan önce de kendisine ibadet edilmeye lay&#x;kt&#x; ve hiç kimseyi yaratmam&#x;ş olsayd&#x; bile O&#x;nun yüce s&#x;fatlar&#x; kalbimizin ona dönük olmas&#x;n&#x;n en temel nedenleri olurdu. O&#x;ndan hiçbir şey almam&#x;ş olayd&#x;k bile, yine de bunu hak ederdi. Durum böyleyken bile bunu hak eden Allah&#x;a karş&#x; olan durumumuz, nimetlerini sağanak sağanak ve her an bize indirdiği zaman nas&#x;l olmal&#x;d&#x;r? Allah&#x;a kulluk etmek bir gerekliliktir çünkü bütün dünya ve sonrakiler O&#x;na aittir, hesap gününde en adil bir şekilde hesap görecek ve doğru kişileri s&#x;n&#x;rlar&#x;n da ötesinde ödüllendirecektir. Allah şöyle buyurmaktad&#x;r:  Hamd, göklerdeki ve yerdeki her şey kendisinin olan Allah&#x;a mahsustur. Hamd ahirette de O&#x;na mahsustur. O, hüküm ve hikmet sahibidir, (her şeyden) hakk&#x;yla haberdard&#x;r.  [Sebe ]. Allah&#x;a kulluk gereklidir çünkü bu dünyadaki her bir atom parçac&#x;ğ&#x; O&#x;nu göstermektedir. Allah, yedi kat göğü ve yerden bir o kadar&#x;n&#x; yaratand&#x;r. Ferman bunlar aras&#x;ndan inip durmaktad&#x;r ki, böylece Allah'&#x;n her şeye kadir olduğunu ve her şeyi ilmiyle kuşatt&#x;ğ&#x;n&#x; bilesiniz. [Talak ].

Günlük yaşam&#x;m&#x;zda, kendimizi insanlar&#x;n olağanüstü başar&#x;lar&#x;n&#x; ve ahlaki mükemmeliyetlerini kabul etmeye mecbur hissederiz. Günlük yaşam&#x;m&#x;zda bile durum böyleyken, nas&#x;l olur da her şeyi yaratan ve insanlarla k&#x;yaslanamayacak derecede mükemmel olan Allah&#x;&#x; tan&#x;may&#x;z? Günlük hayatta başar&#x;lar&#x;ndan dolay&#x; takdir edilmeleri gerektiğini düşünen insanlar&#x; kibirli ve nankör olarak görürüz.  Allah&#x;a teşekkür etmeyi reddedenlerin, kendilerine fark ettikleri ya da fark etmedikleri say&#x;s&#x;z nimetleri veren ve hayat&#x;nda konfor ve rahat&#x; sağlayan Allah&#x;a iki kat daha fazla minnettar olmalar&#x; gerekmez mi?

 

2. Allah Fazlas&#x;yla Yard&#x;mseverdir

Allah, kullar&#x;n&#x;n O'na ibadet ve itaat içinde olmalar&#x;n&#x; sever, çünkü bu ibadet onlara fayda sağlamaktad&#x;r. Ve Peygamberin (s.a.v.) dediği gibi, Allah&#x;&#x;n kulunun tövbesine karş&#x; duyduğu sevinç, çölde kaybolmuş ve ölüme yaklaşm&#x;şken ikinci bir hayat şans&#x; bulmuş olan birinin sevincinden daha çoktur. 10Ama eğer O'na bir zarar&#x; veya yarar&#x; yoksa, Allah&#x;&#x;n bunu bizden istemesini sağlayan şey nedir? Allah kendisi, bu soruyu doğrudan şöyle yan&#x;tlar: Eğer şükreder ve imana ererseniz neden Allah (geçmiş günahlar&#x;n&#x;zdan dolay&#x;) sizi azaba uğrats&#x;n? Allah, şükredenlere karş&#x;l&#x;ğ&#x;n&#x; hakk&#x;yla veren ve (her şeyi) hakk&#x;yla bilendir  [Nisa '4: ]. Çünkü Allah, ölçülemeyen ve en küçük çabay&#x; takdir eden En Takdir Edici olan Eş-Şekur&#x;dur. Çünkü Allah, Rahmetlidir, merhameti sonsuzdur. O'nun kullar&#x; için olan şefkati bir annenin yeni doğan bebeğine olan şefkatinden daha ötededir. Çünkü Allah El-Kerim, En Cömert, hayat&#x;n&#x; boşa harcayanlar&#x; bile affetmeyi seven ve bağ&#x;şlayand&#x;r. O, kullar&#x;n&#x; ibadette görmeyi çok sever ve dolay&#x;s&#x;yla bu refah&#x; elde etmek için O'na ibadet etmelerini ister. Aşağ&#x;daki alt bölümler, ibadetin insani ilerlemeyi çeşitli şekillerde nas&#x;l etkileyebileceği aç&#x;klamaktad&#x;r.

&#x;badet, &#x;ç Bar&#x;ş ve Kendini Tan&#x;mak için Gereklidir

&#x;badet, insanlar&#x;n en içteki mükemmelle doğrudan iç içe girme ve iç huzuru sağlamalar&#x;na izin verir. Bu adanm&#x;şl&#x;k, O'na ruhsal yak&#x;nl&#x;k ve başka hiçbir şeyin sağlayamayacağ&#x; bir dinginlik ve tatmin duygusu verir. Bu yak&#x;nl&#x;k ya bilinçli bir şekilde hat&#x;rlama (Allah&#x;&#x;n hat&#x;rlanmas&#x;) ya da bu bilincin gerektirdiği fiziksel eylemler (Allah&#x;a itaat) yoluyla elde edilir. Bu nedenle, Allah'a ibadet etmek, kişinin kendi benliğine maneviyat yoluyla bir geri dönüştür. Ayr&#x;ca ibadet, hayat&#x; anlaml&#x; k&#x;ld&#x;ğ&#x;ndan ve varoluşsal kayg&#x;dan uzaklaşmay&#x; sağlad&#x;ğ&#x;ndan insan için gereklidir.

Her insan&#x;n içinde ruhsal tatmin için büyük bir özlem vard&#x;r. O olmadan, ruh, şiddetli susuzlukla karş&#x; karş&#x;ya kal&#x;r, ard&#x;ndan bir seraptan bir seraba işkenceye uğrar, her biri bir başka hayal k&#x;r&#x;kl&#x;ğ&#x;na uğramadan önce bir vaha için anl&#x;k bir umut verir. Bu, d&#x;ş dünyadan iç huzuru ararken ya da materyalizm arac&#x;l&#x;ğ&#x;yla kendini gerçekleştirmeye çal&#x;şt&#x;ğ&#x; zaman, insan deneyiminin trajedisidir. Gerçek şu ki, fiziksel bedenlerde yaşayan ruhsal varl&#x;klar&#x;z. Allah insanlar&#x;, ibadet etmeye ve ikili doğam&#x;z&#x; yeterince keşfetmeye ve ele almaya, O'na itaat etmeye davet eder. Vücudumuzun gelişmesi için beslenmeye ihtiyac&#x; olduğu gibi, ruhlar&#x;m&#x;z&#x;n hayatta kalmas&#x; ve gelişebilmesi için ibadete daha da fazla ihtiyaçlar&#x; vard&#x;r. Bu ibadet yoksa kişi var olamaz ve asl&#x;nda gerçekte yaşamaz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle der:  Rab'bini (Allah&#x;&#x;) hat&#x;rlayan ile hat&#x;rlamayan biri aras&#x;ndaki fark, yaşayan biri ile ölen biri aras&#x;ndaki farka benzer.  11

Modern toplumlarda kendi yaşam&#x;n&#x;n hiç bir değerinin olmad&#x;ğ&#x;n&#x; ve dolay&#x;s&#x;yla yaşamaya gerek olmad&#x;ğ&#x;n&#x; düşünen insanlar&#x;n say&#x;s&#x;nda art&#x;ş vard&#x;r. Bunun sonucunda intihar oranlar&#x;nda dehşet verici art&#x;ş olduğu herkesin bildiği bir şeydir. Gerçekten de, Gallup anketleri, bu toplumlarda dindarl&#x;k seviyesinin daha düşük olduğunu göstermiştir.12 Ayn&#x; zamanda farkl&#x; çal&#x;şmalar, intihar araşt&#x;rmas&#x;n&#x;n yürütüldüğü ortamlar&#x;n çoğunda dinin intihar karş&#x;s&#x;nda koruyucu bir rol oynad&#x;ğ&#x;n&#x; doğrulamaktad&#x;r.13 Allah&#x;a gerçek anlamda ibadet etmeyen insanlar, kendilerini ve etraf&#x;ndakileri boğan duygusal ve davran&#x;şsal rahats&#x;zl&#x;klarla uğraş&#x;rlar. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: Kim de beni anmaktan (indirdiğim kitaptan) yüzçevirirse, şüphesiz ki onun için s&#x;k&#x;nt&#x;l&#x; bir geçim vard&#x;r, K&#x;yamet günü onu kör olarak haşrederiz. [Taha ]. Vücudun nefes alabilmesi için oksijen ne kadar gerekliyse, ruhumuzun nefes almas&#x; için de Allah&#x;&#x; sevmek ve O&#x;nu hat&#x;rlamak o kadar gereklidir. Bunu anlayan ve ibadet vas&#x;tas&#x;yla kendisi ile Yaratan&#x; aras&#x;nda bağ kurabilenler, trajedinin umutsuzlukla sonlanmad&#x;ğ&#x;, sosyal ilişkilerin felce uğramad&#x;ğ&#x; ve  ahlaki anlamda çökmenin nedeni olan günaha girmenin mümkün olmad&#x;ğ&#x; eşsiz bir manevi doyuma ulaş&#x;rlar.

Dolay&#x;s&#x;yla, &#x;slam'daki ibadet, mükemmel (kamil) insan&#x; gerçekleştirmeyi, içsel olarak maneviyat biçiminde başlayan ve istisnai karakter biçiminde d&#x;şa uzanan kesin yol haritas&#x;n&#x; temsil eder. &#x;nsanlar ibadet olmadan psikososyal rahats&#x;zl&#x;klara ve davran&#x;şsal bozukluklara yönelirler. Bu nedenle, çoğu insan&#x;n ritüel ibadeti alg&#x;lama şeklinin aksine, Kur'an-&#x; Kerim günlük ibadetlerin derin işlevleri aras&#x;nda en önemlisinin, orucun istikamet ve doğruluğa yönlendirmesi gibi [], ve sadaka vermenin açgözlülük ve ahlaki olmayan kazançlardan ar&#x;nd&#x;rmas&#x; gibi [9: ] kötülük ve yersizlikten cayd&#x;rmak olduğunu belirtir [].

Büyük bir Hanbeli ilahiyatç&#x; olan &#x;bn-i Recep (d. ), Kalp O'nun büyüklüğü, O'nun sevgisi, O'nun korkusu, ve O'na huşuyla tam olarak dolmad&#x;kça tam bir esenlik yoktur. O'na ümit etmek, bütün bunlarla dolu hale gelene kadar O'na güvenmek. Bu, tek tanr&#x;l&#x;ğ&#x;n gerçekliği ve lâ ilâha illâlah'&#x;n (Allah&#x;tan başka ibadete lay&#x;k kimse yoktur) gerçek anlam&#x;d&#x;r. Kendisine tap&#x;lan, bilinen, sevilen ve korkulan Allah şeriksiz tek oluncaya kadar kalpte tam anlam&#x;yla sükunet sağlanamaz. Yüce Allah&#x;&#x;n dediği gibi:  Oysa, (anlam&#x;yorlar ki,) göklerde ve yerde Allah'tan başka tanr&#x;lar olsayd&#x;, bu iki alem de kargaşal&#x;k içinde y&#x;k&#x;l&#x;p giderdi! Bunun içindir ki, O mutlak hükümranl&#x;k taht&#x;n&#x;n Efendisi, O s&#x;n&#x;rs&#x;z kudret ve yücelik sahibi Allah, insanlar&#x;n tan&#x;mlama ve tasvir yoluyla kendisine yak&#x;şt&#x;rd&#x;ğ&#x; her şeyin ötesinde, her şeyin üstündedir!  [Enbiya ]. Bu da göstermektedir ki ne yerdeki ne de gökteki dünyan&#x;n sakinlerinin tav&#x;r ve davran&#x;şlar&#x; Allah için olmad&#x;kça mutluluk yoktur. Vücudumuzun işlevlerinin kalbimizin aktivite ve isteklerini takip ettiği gerçeğinden yola ç&#x;karak söylenebilir ki, hem kalbin ve hem de bunu takiben dudaklar&#x;m&#x;z&#x;n sağl&#x;kl&#x; olabilmesinin tek yolu kalbin istek ve aktivitelerinin sadece Allah için olmas&#x;d&#x;r. Fakat eğer kalbin istek ve aktiviteleri Allah&#x;tan başka biri içinse, sadece kalp değil, ayn&#x; zamanda kalbin bozulmas&#x; nispetinde dudaklar&#x;m&#x;z da bozulur ve yozlaş&#x;r.14 

&#x;badet Özgürleştirir

&#x;nsanoğlu özellikle hayat&#x;n&#x; belli gayeler uğrunda düzenleyecek şekilde yarat&#x;lm&#x;şt&#x;r. Amaca yönelik yaşam sürmek insan&#x;n işlevselliğinin kaç&#x;n&#x;lmaz bir yönüdür çünkü bizim metafizik DNA&#x;m&#x;z olarak da belirtilen f&#x;trat&#x;m&#x;zla bağlant&#x;l&#x;d&#x;r. Fakat hizmet ettiğimiz amac&#x;m&#x;z Allah, bedensel arzular&#x;m&#x;z,  egomuz ya da sosyal bask&#x;lardan biri olabilir. Gerçek Tanr&#x;&#x;ya kulluk etmek bize psikososyal kargaşalardan uzak durmak ad&#x;na yard&#x;mc&#x; olurken, ayn&#x; anda hayat&#x;m&#x;z üzerinde etkisi olabilecek  ve hayat&#x;m&#x;z&#x; paramparça edebilecek bir kaç farkl&#x; şeye hizmet etmekten de kurtar&#x;r. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: Allah şu iki adam&#x; misal olarak verdi ki, onlardan biri geçimsiz ortaklar&#x;n emrindedir, diğeri ise sadece bir adama aittir. Bu ikisinin hali bir olur mu? Hamd tümüyle Allah'a aittir. Fakat çoklar&#x; bunu bilemiyor. [Zümer ]. Bu aç&#x;dan bak&#x;ld&#x;ğ&#x; zaman Allah&#x;a yap&#x;lan ibadet ve kulluk, kötü al&#x;şkanl&#x;klar&#x;n insana zincir vurmas&#x;n&#x; ve boyun eğdirmesini engellemektedir.

 

&#x;nsanlar hayatlar&#x;n&#x; Yarat&#x;c&#x;ya adad&#x;klar&#x;nda, ancak onu hak eden birine gerçek anlamda ibadet etmenin vermiş olduğu huzurla kendilerini daha bir güçlenmiş hissederler. Kişinin kalbini ve dudaklar&#x;n&#x; gerçek Yarat&#x;c&#x;ya teslim etmiş olmas&#x;, onun onur ve şeref noktas&#x;nda zirvelere ç&#x;km&#x;ş olmas&#x; anlam&#x;na gelirken, bu uzuvlar&#x; ac&#x;mas&#x;z ve güçsüz birine teslim etmek de onu alçaltt&#x;kça alçalt&#x;r. Allah&#x;&#x;n büyüklüğü karş&#x;s&#x;nda büyüleyici bir yaşam tarz&#x;n&#x; benimsemek gerçek anlamda özgürlüğe kavuşmakt&#x;r çünkü bu durum nihayetinde kişinin en büyük istek ve arzular&#x;n&#x; gerçekleştirmesine izin verir. Kendini O&#x;ndan başka herhangi birinin yoluna adamak bir bak&#x;ma gönüllü olarak kişinin kendini zindana atmas&#x;na benzemektedir. Bu noktada Peygamber efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:  Yaz&#x;klar olsun alt&#x;n&#x;n, gümüşün, güzel elbiselerin ve giysilerin kölelerine. Bunlar eğer kendisine verilirse memnun olur, eğer verilmezse memnuniyetsizliğini belirtir. 15 Hapishaneye giren ve sonunda orada vefat eden &#x;bn-i Teymiyye bundan dolay&#x; şöyle demiştir: Gerçek hapis hayat&#x; yaşayan kişi kalbi Allah&#x;a karş&#x; kilitli olan ve O&#x;ndan uzak olan kişidir ve gerçek anlamda esir olan kişi istek ve arzular&#x; taraf&#x;ndan esir al&#x;nm&#x;ş kişidir. 16 

Çevremizde sosyal anlamda ayr&#x;cal&#x;kl&#x; kişilere bakt&#x;ğ&#x;m&#x;zda, k&#x;smen daha düşük seviyede hayat standard&#x; olanlara karş&#x;n zenginlerin hapishanede olanlar&#x;n&#x;n ne derece daha çok perişan olduklar&#x;n&#x; gözlemlemek hiç de zor değildir. Yap&#x;lan çeşitli çal&#x;şmalar hayat&#x; daha az sorumluluk anlam&#x;na gelen bedenzel arzular&#x;n peşinde koşmak olarak yorumlayan  ve hazlar&#x;n&#x;n peşinde koşan kimselerin hayatlar&#x;na son verme ihtimalinin daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Bu grup insanlar benzersiz bir ikilemle mustariptirler: Paran&#x;n sat&#x;n alabileceği her şeye sahip olmalar&#x;na rağmen, ne mutlulard&#x;r ne de kendilerine mutluluk vermeyen bu paradan vazgeçebilirler. Neden böyledir? En basit anlam&#x;yla aç&#x;klayacak olursak, mutluluklar&#x;n&#x;n maddi şeylere bağl&#x; olduğunu düşünmektedirler. Kendini Allah&#x;a adayan kişiler için ise durum farkl&#x;d&#x;r. Bunlar da maddi dünyan&#x;n zevkini yaşarlar fakat bu durum kendilerini köleleştirmez.

&#x;badet &#x;lkeli Ahlak&#x;n Oluşmas&#x;na Yard&#x;mc&#x; Olur

&#x;nsanlar&#x;n çok özel bir amaca hizmet etmek için yarat&#x;ld&#x;klar&#x;n&#x; ve Allah taraf&#x;ndan yeryüzüne bilerek yerleştirildiklerini hat&#x;rlamalar&#x; gerekir. Bu doğru yarg&#x; olmadan ahlaki tart&#x;şmalar herhangi bir anlaşmaya varamadan öfke ile son bulur. Pek çok insan ahlaki aç&#x;dan başkalar&#x;n&#x;n gözünde iyi görünmek için ya da kendilerini iyi hissettirecek cevaplar alabilmek için ahlaki davran&#x;şlar sergilerler fakat motive edici bu unsurlar&#x;n yok olmas&#x;yla beraber ahlaki davranmay&#x; da b&#x;rakabilirler. Fakat eğer kişi kendini Allah&#x;&#x;n kulu olarak görür, ahlaki kurallar&#x;n O&#x;ndan geldiğini benimser ve en önemli olgunun O olduğunun bilincinde olursa, bu durumda kendisinin ahlaki davran&#x;şlar&#x; belli çerçevede kurallara bağlanm&#x;ş ve tutarl&#x; olur.  Bu alg&#x;n&#x;n olmamas&#x; dinini yaşayan Müslümanlar için yabanc&#x; bir durum olan karmaş&#x;k duygular&#x;n oluşmas&#x;na neden olabilir çünkü kendi düşüncelerindeki Allah&#x;a kul olma duygusu ancak gerçek ibadetle mümkündür.

Hayat&#x;n&#x;n değişik evrelerinde Peygamber Hz. Muhammerd (s.a.v.) Allah karş&#x;s&#x;nda kendisini kul olarak gösteren tutarl&#x; bir tutum sergilemiştir. Örneğin, her sabah ve her akşam şöyle derdi:  Allah&#x;m! Sen benim Rabbimsin ve Ben Sen&#x;in kölenim. Sen&#x;den başka ibadete lay&#x;k kimse yoktur. Ben&#x;i Sen yaratt&#x;n ve senin kulunum. &#x;şlediğim hatalardan sana s&#x;ğ&#x;n&#x;r&#x;m. Üzerimde olan nimetini biliyor ve günahlar&#x;m&#x; biliyorum. Beni affet çünkü Sen&#x;den başka kimse günahlar&#x; affedemez. 17 

Kişinin ahlaki pusulalar&#x; onun değerlerini ve sorumluluklar&#x;n&#x; ortaya koymaktad&#x;r. &#x;badet ise Yaratan ile olan ilişki arac&#x;l&#x;ğ&#x;yla bu değerlerin ontolojik alt yap&#x;s&#x;n&#x; ortaya koymaktad&#x;r. Kişi hayat&#x;n zorluklar&#x;ndan Merhamet, Sevgi ve Cömertlik gibi Allah&#x;&#x;n ismini ve niteliğini yans&#x;tan niteliklere hayat&#x;nda yer vermek suretiyle üstesinden gelir. Bundan dolay&#x;d&#x;r ki kişi ihtiyac&#x; olan birine yard&#x;m etmek ya da mazlumu savunmak gibi ne zaman erdemli bir tavr&#x; Yaratan&#x;a yak&#x;n olmak amac&#x; d&#x;ş&#x;nda sergilese, bu değerlerin ve erdemlerin temel anlam&#x;n&#x; göz ard&#x; etmiş olur. Bununla beraber, hayat&#x; bize bağ&#x;şlayan ve değeri hesaplanamayacak derecede olan insan olma nimetini bize veren yarat&#x;c&#x;ya karş&#x; ahlaki sorumluluğumuz bulunmaktad&#x;r. Bu temel ahlaki görevi yerine getirmektense, insanlar ellerini semaya kald&#x;r&#x;p dua etmeyi bir kenara b&#x;rakmakla beraber bu dünyan&#x;n tüm meyvelerinden istifade etmektedirler ve Allah&#x;a karş&#x; olan ahlaki sorumluluklar&#x;n&#x; bir kenara b&#x;rakarak erdemli yaşamaya çal&#x;şmaktad&#x;rlar. Bu durum aynen çok zengin ve güçlü olan birinin malikanesine girmeye, onun sandalyesinde uzan&#x;p dinlenmeye ve pahal&#x; yatağ&#x;nda yatmaya benzer. Malikane sahibi döndüğünde ve evine izinsiz giren bu şahs&#x;n izinsiz olarak tüm bu imkanlar&#x; kulland&#x;ğ&#x;n&#x; gördüğünde o şah&#x;s ev sahibine şöyle der: Hiç bir şeyi bozmad&#x;m. Hatta onlar&#x; temiz tuttum! . Zengin olan ev sahibinin erdemli tavr&#x;n&#x; takdir etmediği gibi evi kullanma yetkisinin ve izninin onda olduğunu da görmedi. Bu durum aynen dünyada bu değerleri sergileyen kişilerin as&#x;l bu değerlerin sahibi ve yarat&#x;c&#x;s&#x; olana karş&#x; kay&#x;ts&#x;z kalmalar&#x;na benzemektedir.

&#x;badet ayn&#x; zamanda ahlaki davrananlar&#x;n Allah nezdinde ödüllendirilmelerini sağlar. &#x;yi birey olman&#x;n temel gereksinimleri, kişinin var olmas&#x;, iyi niyet sergilemesi ve çeşitli özelliklere (dudak, zenginlik, v.b.) sahip olmas&#x;d&#x;r. Tüm bu gereksinimler Allah taraf&#x;ndan verildiğinden, Allah&#x;a ibadet etmemek suretiyle O&#x;nun büyüklüğünü reddetmek asl&#x;nda çal&#x;nt&#x; bir iyiliktir. Ne Allah de de kullar, ne kadar etkileyici olursa olsun,  çal&#x;nt&#x; bir işi ödüle lay&#x;k görmez. Fakat ortada ibadet olunca, geçmiş için mükafat ve gelecek için teşvik edici şeyler talep edilebilir. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:  Kulun Allah&#x;a en yak&#x;n olduğu an secde an&#x;d&#x;r. O zaman çok namaz k&#x;l&#x;n. 18 Kişinin yüzünü yere koymas&#x; ibadet eyleminin ve Allah&#x;a karş&#x; olan alçak gönüllülüğün tezahürü olduğundan, bu zaman diliminde yap&#x;lan dualar kabul olmas&#x; bak&#x;m&#x;ndan en makbul dualar say&#x;lm&#x;şt&#x;r. &#x;badet etmeyi gururlar&#x;na yediremeyen insanlar asl&#x;nda Allah&#x;&#x;n çağr&#x;s&#x;na uymam&#x;ş oluyorlar. Bunlar için Allah şöyle demiştir:  Ama Rabbiniz buyurur ki: "Bana dua edin, duan&#x;z&#x; kabul edeyim! Bana kulluk etmeye tenezzül etmeyenler, mutlaka aşağ&#x;lanm&#x;ş olarak cehenneme gireceklerdir!" [Mu&#x;min ].

&#x;badet &#x;nanc&#x; Tazeler

&#x;slam&#x;da ibadet kalbi Allaha yak&#x;nlaşt&#x;r&#x;r ve O&#x;na bağlar. Kur&#x;an güneş doğmadan önce ve batmadan önce Allah&#x;&#x; hat&#x;rlamam&#x;z gerektiğini bize söyler ve ayn&#x; zamanda gecenin bir k&#x;sm&#x;n&#x; da O&#x;na ay&#x;rarak ibadet etmemizi öğütler. Müslümanlara Allah&#x;&#x; günde beş defa abdest almak suretiyle ve bu ibadetlerden önceki dualarla, bir ayl&#x;k oruç tutmakla, Kur&#x;an&#x;&#x; sürekli olarak okumakla ve buna benzer ibadetlerle hat&#x;rlamay&#x; öğütler. Bu muhteşem döngü Yarat&#x;c&#x; ile olan temel ilişkilerinin üzerinde durmak suretiyle insan&#x;n kalbini yarat&#x;l&#x;ş gerçeğiyle uyumlu tutmaktad&#x;r.

&#x;nsan kalbi doğal olarak dengesizdir, unutmaya ve çalkant&#x;l&#x; bir duruma sürüklenmeye meyillidir. Ancak ibadet ile kalbi hatalar&#x;ndan ar&#x;nd&#x;rm&#x;ş, tabiri yerindeyse cilalanm&#x;ş ve ayd&#x;nlanm&#x;ş olarak tutabiliriz. Kişi gaflet uykusundan uyand&#x;ğ&#x;nda Allah&#x;&#x; hat&#x;rlar. Sabah namaz&#x; yeni bir güne haz&#x;rlanma bak&#x;m&#x;ndan ruhsal olarak zihni güçlendirir. Evden ayr&#x;l&#x;rken Allah&#x;&#x; hat&#x;rlat&#x;c&#x; sözler söylemek dünya hayat&#x;nda karş&#x;laşacağ&#x; zorluklar&#x;n üstesinden gelmesi için kişiye yard&#x;mc&#x; olur. Kuşluk vakti k&#x;l&#x;nan namaz, bir önceki vakitte yak&#x;lm&#x;ş fakat zay&#x;flamaya başlam&#x;ş olan meşaleyi tekrar güçlendirir. Öğlen vakti dünyevi meşakkatle ruhu neredeyse bitme noktas&#x;na getirmişken, öğlen namaz&#x; ile onu kendine getiririz. Tam tekrar gaflete dalmak üzereyken, ikindi namaz&#x; ile kalbi uyar&#x;r&#x;z ve Allah&#x;a yak&#x;nlaşt&#x;r&#x;r&#x;z. Gün bittiğinde kişi bitkin ve endişeli ruhunu yat&#x;şt&#x;rmak amac&#x;yla akşam namaz&#x;n&#x; k&#x;lar. Tekrar uykuya geçmeden önce, Müslüman yats&#x; namaz&#x;n&#x; k&#x;lmak suretiyle gününü tutarl&#x; bir şekilde bitirmiş olur. Asgari ibadet bu şekilde inanc&#x; tazeler, lekeleri temizler ve kalbi hep diri tutmaya yard&#x;mc&#x; olur. Bu olmadan insanlar, aileleri ve hayranlar&#x; ile beraber olduklar&#x;nda bile hissettikleri yaln&#x;zl&#x;k ve ötekileşme duygusundan asla kaçamazlar. &#x;badet kişinin özerklik hakk&#x;n&#x; elde etmesini sağlar ve hayat&#x;n ac&#x;mas&#x;z değirmeninde sadece bir dişli olmad&#x;ğ&#x;n&#x;, bundan daha fazlas&#x; olduğunu hat&#x;rlat&#x;r.  

&#x;badet &#x;nsanlar&#x; Evrenle Uyumlu Hale Getirir

Tüm evren her zaman için Allah&#x;&#x;n emrinde olduğunu beyan ediyormuşças&#x;na sürekli secde halindedir. Allah şöyle buyurmuştur:  Göklerde ve yerde kim varsa O&#x;nundur. Onlar&#x;n hepsi, isteyerek veya istemeyerek O&#x;na itaat ederler.  [Rum ]. Allah daha da ileri giderek bize bu evrenin insanoğluna hizmet etmek için yarat&#x;ld&#x;ğ&#x;n&#x; bize hat&#x;rlat&#x;r. Bundan dolay&#x;d&#x;r ki, çevremizde var olan her şey insanlar&#x;n bunlar&#x; hak ettiklerinden dolay&#x; değil de, en küçük atom parças&#x;ndan en büyük galaksiye kadar evrensel uyumu sağlamak ad&#x;na insan oğlunun emrine ibadetlerini yapabilmeleri için verilmiştir. Allah şöyle buyurmuştur:  Ama sen, her türlü şirk ve nifaktan uzak dupduru bir tevhid inanc&#x; içinde bütün varl&#x;ğ&#x;nla hak din olan &#x;slâm üzerinde sabit ol. Bu Din, Allah&#x;&#x;n (bütün varl&#x;k ve) bütün insanlar için ortaya koyduğu aslî bir model, ona yönelme de, Allah&#x;&#x;n insanlar&#x; yaratmaktaki gayesidir. Allah&#x;&#x;n yaratmas&#x;nda bir değişiklik olmaz ve yap&#x;lmaz. Gerçek ve kusursuz din budur. Ne var ki, insanlar&#x;n çoğu bunu bilmemektedirler.  [Rum ]. Kişinin Allah&#x;&#x;n isteklerine gönüllü olarak uymas&#x; evrenin istemeyerek de olsa Allah&#x;&#x;n istekleri ile uyumlu olmas&#x;n&#x; yans&#x;tmaktad&#x;r ve bu uyum ilk Müslümanlar&#x;n en iyi şekilde gösterdiği sinerji ve istikrar gibi insanl&#x;k ad&#x;na faydal&#x;d&#x;r.

3. Allah Kullar&#x;n&#x; Duymay&#x; ve Onlarla Söyleşmeyi Sever

&#x;badet baz&#x; dinden şüphe edenler için tek tarafl&#x; bir iletişim anlam&#x;na gelir. Halbuki Kur&#x;an bize ibadetin kullar ve Yarat&#x;c&#x;lar&#x; aras&#x;nda çok samimi bir diyalog olduğunu ve Allah&#x;&#x;n kendine yak&#x;nl&#x;k gösteren kullara merhamet ve sevgi yoluyla cevap verdiğini söylemiştir. Peygamber (s.a.v.) bu iki yönlü ilişkiyi Allah&#x;&#x;n günde beş vakit olan namazlarda defalarca Fatiha suresindeki her bir ayetle cevap verdiğini söyleyerek aç&#x;klam&#x;şt&#x;r.19  Bir Müslüman ne zaman uyan&#x;k bir kalple dua ederse, Allah&#x;&#x;n kendisini dikkatle dinlediğini görür ve ancak tükenmeyen hazinesi olan biri taraf&#x;ndan verilen hediyelerin olduğunu fark eder.

Namaz d&#x;ş&#x;nda da Müslüman kişi sürekli olarak Allah ile irtibatl&#x;d&#x;r ve bu irtibat&#x;n&#x; bir an olsun koparmamaktad&#x;r. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle demiştir:  Allah Teala şöyle buyuruyor: Ben kulumun beni zannettiği gibiyim, onun benim hakk&#x;mdaki inanc&#x;na göre iradem gerçekleşir. O beni and&#x;ğ&#x;nda ben onunla beraberim. Eğer kulum beni nefsinde, kendi kendine zikredip anarsa ben de o kulumu kendi zat&#x;mda öylece anar&#x;m. Eğer kulum beni bir toplum aras&#x;nda zikredip anacak olursa ben de onu, onlardan daha hay&#x;rl&#x; bir toplum içerisinde anar&#x;m. Eğer kulum bana bir kar&#x;ş yaklaş&#x;rsa ben de ona bir arş&#x;n yaklaş&#x;r&#x;m. Eğer kulum bana yürüyerek gelirse ben de ona koşarak var&#x;r&#x;m. 20 

Bu ve benzeri metinler Allah&#x;&#x;n (haşa) zalim, tahakkümü alt&#x;nda ezdiği ve tahammül edilemeyecek olmad&#x;ğ&#x;n&#x;n en bariz göstergesidir. Bundan ziyade O öyle şan&#x; yüce bir Yarat&#x;c&#x;d&#x;r ki, kullar&#x;n&#x;n kendisini sevdiğinden daha çok, O kullar&#x;yla alakadar olmay&#x; sever ve kullar&#x;n&#x;n O&#x;na gösterdiği yak&#x;nl&#x;ktan daha çok O kullar&#x;na yak&#x;nl&#x;k gösterir.

4) &#x;badet En Mükemmel Bir S&#x;nav Sorusudur

Allah şöyle buyurmuştur: Eğer Rabbin öyle dilemiş (ve insanlara irade vermeyip de onlar&#x; bir yönde harekete zorlam&#x;ş) olsayd&#x;, bütün insanl&#x;k, ayn&#x; yolda yürüyen tek bir toplum olurdu. Fakat onlar, (kendi yollar&#x;n&#x; tayinde serbest b&#x;rak&#x;lm&#x;ş varl&#x;klar olarak ama sürekli uyar&#x;lmalar&#x;na rağmen),haktan ayr&#x;l&#x;p farkl&#x; farkl&#x; yollarda gitmekten hiç bir zaman kurtulamamaktad&#x;rlar. Ancak, (sahip bulunduklar&#x; baz&#x; önemli faziletler sebebiyle) Rabbinin hususî olarak rahmetine nail k&#x;l&#x;p hakka hidayet buyurduklar&#x; müstesna. Budur, Allah&#x;&#x;n hususî bir f&#x;tratta yaratt&#x;ğ&#x; insanl&#x;ğ&#x;n takip ettiği çizgi. Neticede, Rabbinin ta baştan buyurduğu, Cehennem&#x;i cinlerden ve insanlardan ona müstahak olanlarla dolduracağ&#x;m. sözü gerçek olacakt&#x;r.  [Hud ].

Allah insanlar&#x; kendisine ibadet etmeleri için göndermiştir ve bunu yapmalar&#x; için de kutsal kitaplar&#x;n yan&#x;nda elçiler de göndermiştir. Fakat farkl&#x; eğilimlere meyilli olmalar&#x;n&#x;n yan&#x;nda onlara ayn&#x; zamanda kendisiyle beraber doğrular&#x;n derece olarak daha da yükseleceği, günahkarlar&#x;n da daha da dibe batacağ&#x; bir özgür irade vermiştir. Allah taraf&#x;ndan sağlanan bu özgürlük çerçevesinde bir grup insan ibadet etmek suretiyle kurtuluşa ermekteyken, başka bir grup ise kötü sona haz&#x;rlanmaktad&#x;r. Zemahşerî&#x;nin dediği gibi (d. ), Allah insanlara sorumluluğun en temel ilkesi olan seçme hürriyeti vermiştir. Bundan dolay&#x;d&#x;r ki Allah  &#x;Rabbinin hususî olarak rahmetine nail k&#x;l&#x;p hakka hidayet buyurduklar&#x; müstesna&#x; derken yol gösterdiği kişileri ve gerçek dini kabul eden kişileri kast etmiştir. Allah daha sonra &#x;ve bundan dolay&#x; Allah onlar&#x; yaratt&#x;&#x; demiştir ki böylece doğru yolu tercih edenleri ödüllendirsin ve yanl&#x;ş yolda gidenleri cezaland&#x;rs&#x;n. 21 

Fakat Kur&#x;an&#x;da Allah&#x;&#x;n kullar&#x;n&#x; cezaland&#x;rmak için değil de ödüllendirmek için yaratt&#x;ğ&#x; çok aç&#x;k bir şekilde verilmiştir. Allah şöyle demiştir:   Semûd&#x;a gelince: Onlara da doğru olan yolu gösterdik, fakat onlar doğru yolda gitmektense körlüğü (ve dolay&#x;s&#x;yla sapk&#x;nl&#x;ğ&#x;) tercih ettiler. Neticede, bizzat işledikleri kötülükler ve kazand&#x;klar&#x; günahlar sebebiyle başlar&#x;na y&#x;ld&#x;r&#x;m gibi inen alçalt&#x;c&#x; bir azap kendilerini k&#x;sk&#x;vrak yakalay&#x;verdi.  [Fussilet ]. &#x;slam&#x;da affedilmenin çok farkl&#x; yollar&#x;n&#x;n olduğu düşünüldüğünde görülecektir ki Allah, kullar&#x;na en ufak bir nedenden ötürü lütufta bulunmak ister ve onlar&#x; affetmek için ise neredeyse her türlü mazereti kabul eder. Peygamber (s.a.v.) defa subhanallah ve bihamdihi  demenin okyanustaki köpükler kadar dahi olsa kişinin günahlar&#x;n&#x; sileceğini22 ve defa  subhanAllah  demenin kişiye tane sevap kazand&#x;racağ&#x;n&#x; söylemiştir.23 Bu durumda Allah hakk&#x;nda nas&#x;l olur da olumsuz bir düşüncemiz olabilir? &#x;badetin her bir dakikas&#x;n&#x;n ya da anl&#x;k olarak hat&#x;rlaman&#x;n sonuç olarak Cennet ile ödüllendirileceğini bilmek Allah&#x;&#x;n eşsiz merhametinin ve şefkatinin fark&#x;na varmak için yeterli bir nedendir.

&#x;badet insanlar&#x;n erdemini ve ahlak&#x;n&#x; test eden bir ölçü gibidir. Değerlendirilecek kişileri filtrelemek için testte bir tak&#x;m zorluklar&#x;n olmas&#x; gerekir ve ibadet de genellikle doğuştan gelen rahata karş&#x; koyabilmeyi hedeflemektedir. Bundan dolay&#x; Allah şöyle demiştir:  Göklerin, yerin ve bunlar&#x;n aras&#x;nda ne varsa hepsinin Rabbidir O. Şu halde O&#x;na kulluk et ve O&#x;na olan kulluğunda sab&#x;rl&#x; ve &#x;srarl&#x; ol. Hiç O&#x;nun gibi olan başka birisini biliyor musun? [Meryem ]. Burada, s&#x;k&#x;nt&#x;dan kaç&#x;nmay&#x; içeren şeyin asl&#x;nda yan&#x;lt&#x;c&#x; olduğu belirtilmelidir. &#x;bn-i Kayyim devam ede gelen ibadetle beraber kişiye öyle tatl&#x; bir kap&#x; aralan&#x;r ki ona neredeyse doyum olmaz; onunla oyalanma, oyun oynama ve isteklerin yerine getirilmesinden çok daha fazla bir zevk al&#x;r. demiştir24 Allah kullar&#x;na engelleri daha kolay aşabilmeleri ve daha kola dönebilmeleri için onlardan ibadet etmelerini bekler.

&#x;badet ile k&#x;yaslanabilecek bir değerlendirme yöntemi yoktur. Her şeyden önce ibadet, içgüdüsel bir ödül sistemi taş&#x;maktad&#x;r: Allah&#x;&#x; tan&#x;mak O&#x;na hayranl&#x;ğ&#x; artt&#x;r&#x;r ve bu da beraberinde tan&#x;mada ve hayranl&#x;k duyma derecesinde art&#x;şa neden olur ki bu durum beraberinde isteyerek kulluk etme bilincini geliştirir. Daha sonra Allah&#x;&#x; tan&#x;mak ve O&#x;na karş&#x; duyulan hayranl&#x;k hissi daha da artar, ve kul daha fazla kulluk yapma isteği gösterir. Bu durum olumlu bir geri dönüş sağlamakta ve sonuçta ruhsal anlamda ilerlemeye yol açmaktad&#x;r. &#x;kincisi, ibadetin rasyonel çekiciliği kendi içsel anlam&#x;nda yatmaktad&#x;r. Eğer hayat&#x;n anlam&#x; bir vadideki en alçak noktadan bir dağ&#x;n tepesine muazzam büyüklükte bir kayay&#x; taş&#x;mak ve oradan nereye düşerse düşsün tekrar yerine getirmek olsayd&#x;, şüphesiz insanoğlu böyle bir göreve karş&#x; isyan ederdi.  &#x;badetin içindeki zorluklar asl&#x;nda tatl&#x; birer lütuftur. &#x;slam&#x;daki ibadet, yalvaran kişiyi kutsal merhamet sahibine yaklaşt&#x;rd&#x;ğ&#x;ndan, doğuşu bak&#x;m&#x;ndan değerli olduğundan ve insan&#x;n bir ayağ&#x;n&#x;n bu dünyada diğerinin de ahirette olmas&#x;n&#x; öğütlemek suretiyle en üst düzeyde verimliliği sağlad&#x;ğ&#x;ndan eşi benzeri bulunmayan bir uygulamad&#x;r.

Namaz kılmanın kime ne faydası olabilir? Oruç tutmanın, hacca gitmenin hepsinden önemlisi imanın insana veya topluma faydası var mıdır? Öyle görünüyor ki bütün müminler ibadetlerin bireysel ve toplumsal hayata yansıyan büyük faydalar içerdiğini düşünerek iman ve amelin 'salih' oluşunu yararlı ve maslahata uygun olmak diye yorumlama eğilimindedirler. Hatta bundan mutlaka emindirler. Bu yaklaşımın temelinde dinin bir seviyedeki anlatım üslubunun belirleyici olduğu aşikardır. Allah insanı yükümlü kılmışsa o zaman yükümlülüğün mutlaka dünya ve ahirette faydaları olmalıdır. Burada daha önce de atıf yaptığımız iki önermenin belirleyici olduğunu akılda tutmak gerekir: Birincisi 'Tanrı abes ile iştigal etmez' şeklinde ifade edebileceğimiz bir önermedir. Bu önerme, hemen bütün Müslüman geleneklerin kabul ettiği, Allah'a dair bazı inançların ifadesidir. Tanrı abes ile iştigal etmeyeceğine göre, ibadeti emretmesinin -hatta bizi ibadet etmek üzere yaratmasının- birtakım faydaları olmalıdır. Haddi zatında abesin zıddı fayda, menfaat ve maslahat gibi insana ulaşan veya en azından onun zihnen idrak edebileceğimiz bir anlamı çağrıştırmış olmasıdır. Burada insanın bulunduğu ahlaki ve zihni yerin veya seviyenin dikkate alınmamış olduğuna dikkat etmek gerekir: Bize emrin ulaştığı noktada bizimle Tanrı'nın dili arasında anlam ilişkisi ilkece kabul edilir. İkinci önerme ise faydanın kime veya kimlere ulaşacağıyla ilgilidir? İbadet edene mi, öteki insanlara mı yoksa Tanrı'ya mı? İbadetin faydasının Tanrı'ya dönmesi mümkün değildir. Çünkü ikinci önerme 'Tanrı tüm ihtiyaç türlerinden müstağnidir' şeklindedir. Zorunlu varlık olmak her türlü ihtiyaçtan uzak ve münezzeh olmak anlamına gelir. O zaman abesle iştigal etmeyen Tanrı'nın ibadetleri emretmesinin faydasının insana ve/veya onun vesilesiyle topluma veya doğaya dönen faydalar olmalıdır. Yapılması gereken şey, ibadetlerin bilinen ve bilinmeyen faydalarının tespiti olacaktır.

İbadetleri faydaları üzerinden ele almak, fiillerimize ve sakınmalarımıza yüklenen ehemmiyetle ilgilidir. Bu itibarla sıradan bir dindar için bundan başka bir çare de yoktur. İbadet bir teklif, teklif ise bir külfet anlamı taşıyorsa, insanın eylem ve terke ehemmiyet yüklemesi tabiidir. Yasaklar genellikle insana cazip ve hoş gelen şeyler iken onları terk edebilecek bir iradeye ulaşabilmek, ancak fayda saikiyle mümkün olabilir. Bu nedenle ibadetleri 'eylem' ve 'terk' üzerinden düşünmek söz konusu olduğu sürece, varılacak netice bellidir: İbadetler mutlaka faydalar içerir ve bu faydalar ibadete bizi yönlendiren en güçlü birinci değilse -bir dindar için birinci saik emrin kendisi olacaktır- bile ikinci saik olmalıdır.

İbadet, Tefekkür ve Marifet

Doğrusu ibadetleri 'fayda' üzerinden düşünmek, Tanrı insan arasındaki irtibatın asıl yönlerini keşfetmede olduğu kadar varoluş hikayemizin bizzat kendisini anlamada da yanılgılara yol açabilecek zayıf bir savunma dili ortaya çıkartır. Her şeyden önce ibadetlerdeki faydalılık ve maslahat prensibi birçok yönde ikna edici değildir. En azından faydalar üzerindeki konuşmaların bir bilinmezlikte karar kılacağı ve işin agnostik tutuma dönüşeceği aşikardır. Çünkü biz namazın, orucun ve haccın faydasını vs. konuşsak bile Tanrı'nın bütün bunları bizden gerçekte niye istediğini hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Daha doğrusu 'Ben insanları ve cinleri bana ibadet etsinler diye yarattım' ayet-i kerimesini bir netice olarak kabul etsek bile, bunun gerçekte niçin böyle olduğunu anlamak mümkün görünmüyor; en azından faydalılık üzerinden bunu tespit edemeyiz. Razi'nin aktardığı bir eleştiriyi hatırlarsak, mesela, sonsuz rahmet ve kerem sahibi Tanrı, bu faydaları bize doğrudan ulaştırmaya kadir iken bunca zahmete ne gerek vardır şeklinde sorulabilecek sorunun 'agnostik' olmayan bir cevabı yoktur. Veya cüzi ve özünde önemsiz ibadetlerle cennet ve cehennem gibi karşılıklar arasında herhangi bir nispetin kurulmasının makul bir açıklaması yoktur. Galiba Mutezile'nin vaad ve vaid bahsinde gözden kaçırdığı en önemli noktalardan birisi burasıdır. Tanrı'nın bizden istediklerinin faydalarına odaklandığımızda, bütün bunlar hakkında söylenebilecek en mühim şey, dünyanın sınav yeri olmasıdır. Bunun da bir açıklaması yoktur, bu noktada herkes az çok agnostik bir tutumla teslimiyete yönelecektir. O zaman niçin ibadet ettiğimiz ve bu sınav dünyasında insanın niçin yükümlü tutulduğu hakkında başka bir açıklamanın peşinden gitmemiz lazımdır. Böyle bir açıklamanın peşinden giderken İmam Cafer'in söylemiş olduğu 'Allah'ın bizimle ilgili muradı' ise 'Bizden muradı' tabirlerinde geçen düşünceleri uzlaştırabilecek bir dini yorum elde etmek mümkün olabilecektir.

Bu meyanda düşüncenin başlama noktası 'ibadetleri yapmak (amel veya fiil)' tabirindeki yapmak tabirindeki yanılsamaya dikkat etmeliyiz. Haddi zatında burada yapmak tabirinin en azından ehl-i sünnet geleneklerindeki anlamı 'kesb' veya 'iktisab' gibi insanın yarı edilgen-özne olduğu bir durumdadır. Belki de ehl-i sünnetin işin hakikatini en iyi fark ettiği nokta bu anlatım sorununda kendini gösterir. Ehl-i sünnet hiçbir zaman 'ibadet ettim' gibi bir anlamda kullanmaz kesb tabirini. Bunun için tekrar o tartışmaları hatırlayarak özne anlamını bozmak zorundayız; özne tabirini bozmadan ibadetler (bizden istenilenler) ile varoluş (bizimle istenilen) arasındaki irtibat tesis edilemez. İbadetleri 'yapmak' yani eylem üzerinden düşününce fayda, faydadan gidince bizim hali hazır dünyamızı tahkim eden bir yaklaşımı kabul etmek gerekir. Burada açık bir paradoks vardır: Bir yandan Tanrı'da güç ve kuvvetin toplanması tevhidin talebi olacakken öte yandan ibadetlerde insanın özne şeklinde yer alması zihnimizi açmaza düşürür. Çünkü biz ibadet yaparken özneyiz, öznenin ise güç ve kuvveti olmalıdır. Bu durumda ibadetleri yapmak, insanı özne olduğu bir faaliyet alanına taşıyacaktır. Halbuki ibadetlerdeki 'yapmak' veya 'terk' emri bir yanılsamadır. İbadetler insanın hali hazırda yaptığını düşündüğü işlerden ve öznelikten soyutlanarak varlıkta geri çekilmesini ve edilgenliği idrak etmesini ona talim eder. O zaman ibadetleri bir eylem şeklinde değil edilgenlik, hareket olarak değil durağanlık gibi düşününce İmam Cafer'in sözüne yaklaşabiliriz. Amel bir şey 'yapmamaktır.'

Ekrem Demirli

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

Her şeyden önce, biz insanların yaratılış gayesi olduğu için ibâdet ederiz. Çünkü Allah, biz insanları kendisini tanıyıp îman etmemiz ve ibâdette bulunmamız için yaratmıştır. Bu husus Kur’ân-ı Hakîm’de “Ben insanları ve cinleri ancak bana ibâdet etsinler diye yarattım.”1âyetiyle beyan edilmiştir.

Bu yüzden birer mü’min olarak, bu âyet-i kerîmenin ifade ettiği yaratılış gayemize uygun şekilde hareket eder, Hâlık’ımıza karşı ibâdet ve kulluk vazifemizi yerine getirmeye çalışırız.

Ayrıca Mün’im-i Hakîki olan Allah bize pek çok ni’metler verdiği için de o ni’metlere bir teşekkür ve şükran olarak Allah’a ibâdette bulunuruz.

Meselâ küçük bir hediyesini aldığımız birine, tekrar tekrar teşekkür ederken sayılamayacak kadar çok ni’metlerine, hediye ve ikramlarına mazhar olduğumuz Mün’im-i Hakiki ve Rezzak olan Allah’a karşı ibâdetle teşekkürde bulunmazsak, ne derece nankörlük etmiş olacağımız açıktır. Bu sebeple böyle bir duruma düşmemek için, ibâdet vazifemizi tam ve eksiksiz yapmaya gayret göstermeliyiz.

Hâlık-ı Zülcelâl bizleri yoktan var etmiş ve ayrıca binlerce duygu ve cihazlarla donatmış. O duygu ve cihazlarımızın ihtiyacı olan her şeyi yine O yaratmış. Hayatla birlikte bizler için insâniyet, îman ve hidâyet gibi çok kıymetli ve paha biçilemez olan bu ni’metleri de fazl ve kereminden bize vermiştir.

Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri “Cenâb-ı Hak seni ademden vücuda ve vücudun pek çok eşkal ve vaziyetlerinden en yükseği Müslim sıfatıyla insan sûretine getirmiştir. Mebde-i hareketin ile son aldığın sûret arasında müteaddid vaziyetlerin, menzillerin ve etvar ve ahvalin herbirisi sana ait ni’metler defterine kaydedilmiştir. Bu itibarla, senin geçirmiş olduğun zaman şeridine elmas gibi ni’metler dizilmiş, tam bir gerdanlık veya ni’metlerin envâına bir fihriste şeklini veriyor.”2 diyerek ne kadar büyük ni’metlere vasıl olduğumuzu dile getirmektedir.

Allah-u Teâlâ da Kur’ân-ı Hakîm’deki” Allah’ın ni’metlerini saymaya kalksanız değil tek tek saymak topyekûn bile sayamazsınız.”3 âyetiyle ni’metlerinin sonsuz olduğu ve saymakla bitmeyeceğini açık bir şekilde belirtmektedir.

Bu kadar sonsuz ni’metler karşısında bizlere düşen vazife ni’met sâhibi Cenâb-ı Hakk’ı tanımak ve sevmek, ibâdetle tanıyıp sevdiğimizi göstermek, verdiği ni’metlerinden dolayı daima şükür ve minnet duyguları içinde bulunmaktır.

Şunu da unutmamak gerektir ki yapmış olduğumuz ibâdet ve şükürler, bu dünyada bizlere verilmiş olan ni’metlerin tam karşılığı olmaktan çok uzaktır. Hâlbuki Allah, îman edip ibâdet yaptığımız takdirde, bizler için ayrıca âhirette daha büyük ni’metler hazırlamış ve Cennette ebedî bir saadet va’detmiştir.

Bu durumda Allah’ın âhirette vermeyi va’dettiği bu ni’metler, tamamen O’nun hususî ihsânı, fazl ve ikrâmıdır. Yoksa bizim yaptığımız ibâdet ve şükürlerin karşılığı ve ücreti değildir.

Said YÜKSEKDAĞ

Dipnotlar:
1- Zâriyât Sûresi, Âyet:
2- Mesnevî-i Nûriye, Said Nursî, s. , Yeni Asya,
3- Nahl Sûresi, Âyet:

Benzer konuda makaleler:

image_pdfimage_print

Allah (c.c.) insanı en güzel şekilde yaratmış, kâinattaki her şeyi onun hizmetine sunmuştur. Yeryüzünde halife sıfatıyla var ettiği insanı aklını kullanma, düşünme, tefekkür etme ve irade hürriyeti gibi hiçbir varlığa bahşedilmeyen üstün kabiliyetlerle donatmıştır.

İbadet, Allah’ın kulları üzerindeki hakkıdır. İnsan, sahip olduğu her şeyi kendisine bahşeden Yüce Allah’a şükran bilinciyle yaşamalıdır. İnsan, her gecenin sabahında uyanabilme kabiliyetini kendisine bahşedenin Allah olduğunu unutmamalı, ibadet ederek bu bilinci taze tutmalıdır.

Resûl-i Ekrem efendimiz geceleri uykusunu bölüp kalkar, ayakları şişinceye kadar ibadet ederdi. Bir gün Âişe annemiz ona, “Allah senin geçmişte yaptığın, gelecekte yapabileceğin bütün hatalarını bağışladığı hâlde, kendini niçin bu kadar yoruyorsun?” diye sordu. Peygamber Efendimiz ona, “Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?” (Müslim, Sıfâtü’l-münâfikîn, 81) diye cevap verdi.

İbadet, kulun Rabbi ile iletişim kurabilmesinin adıdır. Her şeyi yoktan var eden Yüce Yaratıcı’ya muhtaç olan insanın, aracısız, vasıtasız bir şekilde hâlini O’na ifade edebilmesi ne güzeldir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası