abdullah gül 6 filo / Login • Instagram

Abdullah Gül 6 Filo

abdullah gül 6 filo

kaynağı değiştir]

yılından itibaren MTTB, faaliyetlerini milliyetçi bir yapıda sürdürmüştür. Komünizmle mücadele alanında toplantılar tertip etmiş ve kampanyalar başlatmıştır. "İlk olarak düşünülmesi icap eden husus, 'Millî Birlik' fikrini sağlam unsurlara dayayıp kökleştirmektir." gibi sloganlarla mücadele gayesi ortaya konmuştur.

18 Mart tarihinde yapılan Genel Kurul'da Genel Başkanlığa Rasim Cinisli seçildi. Ancak önceki başkan Yüksel Çengel ve ekibi genel merkez binasını işgal etmişti. Uzun uğraşlar sonucu genel merkez alınabildi. Cinisli ve ekibi binaya girdiklerinde bir mesajla karşılaştılar. Mesajda "Ne biri, ne öteki. Şahsiyetli devlet idaresi." yazıyordu. ABD ve SSCB bayraklarının üzerinde çarpı işareti vardı.[9] Rasim Cinisli ile birlikte bir anlamda yeniden doğuş yaşanmıştır. Zira bu dönemden sonra MTTB yavaş yavaş milliyetçi ve anti-komünist bir yapıya doğru kaymaya başlayacaktı.

Türk-İş dahil olmak üzere STK ile birlikte 20 Mart tarihinde İstanbul'da "Komünizmi Tel'in ve Gafletten Uyanma Mitingi" düzenlendi. Bu mitingde, o dönem slogan olacak olan "CAM Kırılacak" sloganları atıldı. CAM'dan kasıt, o dönemde komünizme varan solcu akımları destekleyen 'Cumhuriyet, Akşam, Milliyet' gazetelerinin baş harfleriydi Bu dönemde Milli Gençlik Dergisi çıkarılmaya başlandı. Derginin yazarları arasında Necip Fazıl Kısakürek, Peyami Safa gibi isimler bulunmaktaydı.

Milliyetçi ve muhafazakâr Anadolu gençliği ile MTTB'nin çalışmalarına hız kazandırıldı ve birlik tarihine ve misyonuna uygun 'Laiklik', 'Devrim', 'Türkçülük' gibi doneler terk edildi. Rasim Cinisli'den sonra Dönem Genel Başkanlığına seçilen İsmail Kahraman'la MTTB'nin fikrî çizgisi daha da netleşti. İsmail Kahraman nezdinde MTTB, İslamcı bir politikayı benimsedi. Aynı zamanda bu dönemde sol öğrenci olaylarına karşı ortak bir zemin oluştu. MTTB, milliyetçi ve İslamcı-muhafazakâr görüşün buluşma ve yönetim yeri hâline geldi, milliyetçi çizgide olduğu gibi muhafazakâr çizgide de belirgin bir tavır aldı. Bu dönemde yapılan eylemlerden biri de Lenin heykelinin protesto edilmesidir.

Dönemin en çok ses getiren olayı MTTB Genel Başkanı ve yöneticilerinin olduğu bir grubun Ayasofya'da namaz kılmasıydı. MTTB'nin o dönemdeki kadrolarına göre, Ayasofya müze olarak değil, ibadethane olarak kullanılmalıydı. Onlara göre Ayasofya'nın cami yerine müze olarak kullanılması, Kemalist kadroların İslam'la hesaplaşmasının bir sonucuydu. Ayrıca Cinisli döneminde kalıcak yer, giyecek ve yiyecek ihtiyaçları karşılanan Mehmet Akif'in oğlu Mehmet Emin Ersoy, İsmail Kahraman döneminde MTTB salonunda kaldığı yerden atılır. O dönemde askerde bulunan Rasim Cinisli'ye ulaşmaya çalışır ancak fayda göremez. Ne yazık ki bir süre sonra sokakta donarak ölür.[10]

yılında Türk tarihinin en büyük eylemlerinden sayılan 6. Filo olaylarından hemen 3 gün önce, MTTB tarafından "Bayrağa Saygı Mitingi" düzenlendi. Mitingde, dönemin MTTB başkanı İsmail Kahraman kürsüden söz alıp 6. Filo'yu protesto eden gençlik örgütlerini hedef gösterdi.[11] Konuşmasını "Komünizme cihat açtık, pazar günü Taksim'de buluşalım." diyerek bitirdi. Fehmi Çalmuk'un iddialarına göre olaylar yaşanırken İçişleri Bakanı Faruk Sükan ile MTTB başkanı İsmail Kahraman Taksim'i yukarıdan gören bir balkonda olanları dürbünle izliyordu.[12] Yine İsmail Kahraman döneminde Cumhuriyet tarihinin ilk başörtüsü eylemi Ali Babacan'ın halası Hatice Babacan tarafından gerçekleştirildi. Ankara İlahiyat Fakültesi'ne başörtüsü ile girmek istediği için Hatice Babacan okuldan atılır. Bunun üzerine MTTB dersleri boykot etme kararı almıştır.

yılında MHP içinden bir kesim, MTTB'yi Türkçü çizgiye çekmek amacıyla, birlik başkanlığına Mustafa Ok'u aday gösterdi. 3 Mayıs tarihinde Kayseri'de yapılan kongrede İslamcılarla Ülkücüler kavga etti ve 20 kişi yaralandı; kavga sırasında bir taraf "Müslüman Türkiye", diğer taraf "Milliyetçi Türkiye" sloganları attı. Sürecin sonunda İslamcıların adayı Burhanettin Kayhan başkan seçildi.[13]

Dönem Genel Başkanı Rüştü Ecevit'in döneminde göze çarpan çalışma MTTB'nin ambleminin değiştirilmesi olmuştur. Kurulduğu yıldan beri MTTB'yi temsil eden "Bozkurt" resmi, yılında "Kitap" resmi ile değiştirilmiştir. Şekilde görülen bu değişiklik aslında Birlik'in İslami yönünün ağır bastığının bir ifadesi olarak kabul edilir.[14]

yılları arasında MTTB'nin Genel Başkanları sırası ile; Rasim Cinisli, İsmail Kahraman, Burhaneddin Kayhan, Ömer Öztürk, Raşit Ürper, Abid Özmen, Rüştü Ecevit, Cemalettin Tayla, Kasım Yapıcı, Haşmet Oğuzalp, Vehbi Ecevit'tir.

12 Eylül askerî darbesi ile MTTB'nin IV. devresi de sona ermiş oldu.

Seneler sonra bir grup genç, kurdukları sekiz üniversite talebe derneğini bir çatı altında toplayarak MTTB'nin kuruluşunun yılı münasebetiyle tertipledikleri toplantıda Talebe Birliği Federasyonu adı ile MTTB'yi yeniden kurma çalışmalarına başladıklarını duyurdu. Ardından, 27 Mart 'de Taha Enes Şener'in Kurucu Genel Başkanlığında Millî Türk Talebe Birliği (MTTB) Talebe Birliği Federasyonu adı ile resmen yeniden kuruldu.

Millî Türk Talebe Birliği mensupları[değiştir

6. FİLOYU KIBLE BİLİP NEDEN NAMAZ KILDINIZ

AKP Hükümeti’nin son zamanlardaki öğrenci eylemlerine çok sert tepki göstermesine tepki gösterenleri anlamıyorum doğrusu! Siyasal İslamcı genlere sahip olan AKP’lilerin, “Yaşasın tam bağımsız Türkiye!… Kahrolsun Amerika!..” diye bağıran gençleri anlamasını beklemek, her şeyden önce yakın tarihi unutmak, yakın tarihi bilmemek, yakın tarihi anlamamak demektir. Çünkü, bugün, “eylemci öğrencileri” “yasadışı örgüt mensubu” olarak gören AKP’li kafa, ’da İstanbul’a gelen Amerikan 6. Filosu’na tepki gösteren “eylemci öğrencilere” “vatan haini, kızıl Komünist”, muamelesi yapan kafanın “genetik mirasçısıdır”

Türkiyesi’nde “eylemci öğrencilerin” iktidarın isteğiyle, polis baskısı altına alınması; dövülmesi, hırpalanması, tutuklanması, işkenceye maruz kalması, hatta öldürülmesi insana ister istemez Türkiyesi’ni hatırlatıyor.  

Dahası, bugün, yılında, dünyanın her yerinde “sıradan demokratik bir tepki” olarak karşılanan öğrenci eylemlerine, Türkiye’de “yandaş basının” gösterdiği tepki de tıpkı ’daki “yandaş basının” tepkisine benziyor.

Gelin şimdi taşları üst üste koyalım:

Önce, Türkiyesi’nde yandaş basının “öğrenci eylemlerine” gösterdiği tepkiyi özetleyelim, sonra Türkiyesi’ne uzanıp, “öğrenci eylemlerine” o zamanki “yandaş basının” gösterdiği tepkiyi görelim ve düşünelim: Aradan geçen 41 yılda “ne değişti?” diye soralım kendimize….

YIL BUGÜNÜN YANDAŞ BASINI

Bugünün “yandaş” basınının öğrenci eylemlerine gösterdiği tepkiyi, “eski bir yandaştan”  Ahmet Hakan’dan okuyalım:

“İşte gazetelerden biri, eylem yapan öğrencilerden birini resmen hedef haline getirmiş. Bir göstericinin fotoğrafını basıp altına, ‘Her eylemde o var’ diye yazmışlar. Sanki her eylemde yer almak suçmuş gibi.. Tabi ki ‘Kaynak: Polis arşivi’ diye belirtmemişler. Sadece aldıkları servisin hakkını vermekle yetinmişler. Üst tarafa ise, ‘Eylemciler Ergenekoncu’ başlığını atmışlar.

Bir başka gazeteleri ise hüküm veriyor: ‘İşin içinde yasadışı Devrimci Karargah Örgütü var’ diye başlık atmış. Bu gazeteleri de kanıt diye polisten devşirdiği dokümanları kullanmış. Köşelerdense ağırbaşlı bir devlet dilini kendini gösteriyor:

Anarşiye geçit verilmemeliymiş… Amaç darbe kışkırtıcılığı yapmakmış… Burhan Kuzu’nun ifade özgürlüğüne ne olacakmış…

En müptezel gazeteleri ise kendisinden beklendiği gibi müptezellikte sınır tanımamış. Küfür kıyamet gırla!

Bebeğini kaybeden hamile kızı, göbeğinde saatli bomba varmış gibi yansıtan karikatür yayınlamışlar. ‘Sarı Kız’ adlı darbe planından hareketle, eylemci kızları aşağılamışlar.

Gazete dur durak bilmiyor. Her türlü ağır hakaret, her türlü itham, her türlü iftira bütün sayfalara sinmiş.

Acımak yok, vicdan yok, insanlık yok. Sadece abandıkça abanma var.

Televizyonları ise daha felaket… Hele Samanyolu adlı bir televizyon kanalları var ki tam polis bülteni gibi… Haberlerinde eyleme katılan öğrencilerin görüntülerini yuvarlak içine alıp hedef gösteriyorlar. Aynı görüntüleri tekrar tekrar veriyorlar. ‘Ortalığı karıştırmak isteyen sözde öğrenci grupları’ diye cümleler kuruyorlar.

Yargı peşin… Yaftalama tam gaz…

Kısacası… Vıcık vıcık bir ‘sağcı dil’ var ekranlarında ve sayfalarında. Hepsi tıpkı 70’lerin Tercüman gazetesi gibi, ‘Kızıl Komünistlere karşı omuz omuza’ vaziyetini almış.

Ortalığı öyle bir ‘polis vazife ve salahiyetleri savunuculuğu’ kaplamış ki, her köşeden bir cop fırlıyor.

Hepsi jöleli olmuş bir anda, hepsi kravatlı…

Düzenden, intizamdan başka söz bilmiyorlar. Hepsi bir ‘monşer’ edasıyla, ‘Hak tabi ki aranmalı ama, her şeyin bir kuralı, bir kaidesi var’ diyor.

Sanki ortada ‘polis kuvvetleri’ ile ‘öğrenci kuvvetleri’ diye iki silahlı güç varmış gibi. ‘İyi ama öğrenciler de polise vurdular, polis ne yapsın? Tabi ki o da sinirlenip birkaç tane çakacak’ diye yorum yapıyorlar.

‘Yumurta atmak’ konusunda öylesine orantısız bir dil kullanıyorlar ki, sanki ‘yumurta atmak’ ile ‘makineli tüfekle taramak’ arasında bir fark yokmuş gibi bir sonuç çıkıyor…” (Ahmet Hakan, Hürriyet, 11 Aralık ).

YIL CAMİYE ASILAN "WELCOME" MAHYASI

’a uzanmadan önce şöyle bir hızlıca ’ya uzanıp, Amerikan Misuri zırhlısının Türkiye gelişine bir göz atalım: Çünkü, ’u anlamak için önce ’yı anlamalıyız…

Nisan tarihleri arasında ABD’nin Misuri zırhlısı Türkiye’yi ziyaret etti.

Sovyet Rusya’nın yeniden boğazlara göz dikmesi ve Stalin’in Kars ve Ardahan’ı istemesi gibi nedenler sonrasında hızla ABD eksenine kaymaya başlayan Türkiye Rusya’ya, ABD desteğini arkasına aldığını göstererek küçük bir gözdağı vermek istiyordu. Bu amaçla, Misuri zırhlısının Türkiye’yi şöyle bir ziyaret etmesi kararlaştırıldı.

Kasım’ında ölen, Türkiye’nin ABD Büyükelçisi Münir Ertegün’ün cenazesini Türkiye’ye getirme bahanesiyle yola çıkan Misuri zırhlısı,  5 Nisan ’da İstanbul’a geldi.

Misuri, I. Dünya Savaşı’ndan kalma Yavuz, Sultanhisar ve Demirhisar gemilerince Çanakkale’de karşılandı.

Misuri, Kızkulesi önünde “Welcome” (Hoş geldiniz) pankartıyla selamlandı.  

Misuri’nin gelişinin anısına PTT, “Missouri” adlı 3 pulluk bir seri yayınladı.

Misuri’nin şerefine TEKEL de 50 sigaralık özel sigara üretti.

Misuri’nin gelişi anısına, Hereke halı fabrikasında 18 küçük halı üretildi.

Misuri’nin gelişi öncesinde Karaköy-Beşiktaş sahili arasındaki evler ve Beyoğlu’ndaki bazı binalar boyatıldı.

Misuri’ye jest olsun diye Taksim’e büyük bir Misuri resmi kondu.

Misuri mürettebatının hoşuna gitmesi için gece kulüpleri ve barların önüne “Welcome “ ve “Burada İngilizce konuşulur” yazılı tabelalar konuldu.

Misuri mürettebatını en iyi koşullarda “ağırlamak” ve “rahatlatmak” için İstanbul genelevleri beyaza boyanıp hayat kadınları muayene edildi.

Ve Misuri’nin gelişinde, İstanbul’da Türk-İslam tarihinde bir ilk yaşandı:

Dolmabahçe Sarayı’nın hemen yanı başındaki Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’nin minareleri arasına “Welcome” mahyası asıldı.

’da caminin minareleri arasına asılan o mahya, garip bir biçimde, Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğine ışık tutuyordu.

İsmet Paşa, CHP ve Türkiye “eksen değiştiriyordu”. Artık, eski dost Sovyet Rusya ve Almanya’dan uzaklaşan Türkiye, sessiz sedasız ABD eksenine doğru kayıyordu…

’dan sonra, Marşal Yardımı, Truman Doktrini, ABD ile imzalanan ikili anlaşmalar ve Misuri’nin gelişi, hepsi bunun işaretiydi.

Bu süreçte, Almanya’dan uzaklaşıldığını vurgulamak için “Irkçı-Turancılık Davası’yla” Irkçı-Turancılar tavsiye edilmiş, Rusya’dan uzaklaşıldığını vurgulamak için de Komünizm ve Solla mücadeleye başlanmıştı. Bunu yaparken de ABD’nin bir dediğini iki etmeyen, “sadık dindarlar” yetiştirmek için çalışmalar başlatılmıştı.

İşte, ’da Misuri zırhlısının İstanbul’a gelişinde Bezmi-Alem Valide Sultan Camii’ne asılan o “Welcome” mahyası, Türkiye’nin gelecekte, “din” ve “dindar” kullanılarak, ABD güdümüne sokulacağının ilk işareteydi…

’da Misuri zırhlısının İstanbul’a gelişinde camiye “Welcome” mahyası asanlar, birilerinin tam 23 yıl sonra, İstanbul’a gelen ABD 6. Filosu’nu kıble yapıp karşısında namaz kılacaklarını tahmin bile etmemişti.

YANKEE GO HOME

’da ABD 6. Filosu Türkiye’ye geldi. Filo, ilk durağı olan İzmir’de protestoyla karşılaştı. Antiemperyalist öğrenciler, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları ABD emperyalizminin simgesi durumundaki filonun İzmir’e girmesini istemiyordu.

6. Filoya “Defol” diye bağıranlar içindeki en ilginç grup, hiç kuşkusuz “genelev çalışanlarıydı”. ’da Misuri zırhlısını “çiçeklerle” karşılayan İstanbul genelevlerinin aksine, ’da İzmir genelevleri, ABD askerlerine kapılarını kapatarak, dünyada görülmemiş bir eyleme imza atmışlardı.

6. Filo, Misuri zırhlısı gibi karşılanacağını sanmıştı; ama çok yanılmıştı. Türkiye’deki bütün antiemperyalist güçler 6. Filo’ya karşı bayrak açmıştı.

  

’larda gençliğin “devrimci” ve “Atatürkçü” kabarışı, 6. Filo’ya ve ABD askerlerine Türkiye’yi dar etmeye başlamıştı. İstanbul, İzmir, Trabzon’da şiddetlenen 6. Filo karşıtı eylemler, Temmuzunda zirveye çıktı. Bunda ABD askerlerinin, Türk bayrağını yırtmaları ve Türk kızlarını taciz etmelerinin büyük etkisi vardı. Urfa, Maraş ve Antep’in ruhu Deniz Gezmiş’in deyimiyle “Yeniden Kuvvayı Milliyeci” ve “İkinci Kurtuluş Savaşçısı” gençlikte canlandı.

Temmuz ayında, İstanbul’da sürekli protesto edilen ve tartaklanan ABD askerlerinin korunması için, dönemin AP İçişleri Bakanı “milliyetçi” Faruk Sükan, emniyet teşkilatına kesin emir verdi. Bu emir üzerine İTÜ yurdunu basan polis, devrimci genç Vedat Demircioğlu’nu camdan aşağı atıp öldürdü.

Türk gencinin kanı, Amerikan askeri için döküldü; ama ABD askeri de ertesi gün denize döküldü.

Antiemperyalist 68 kuşağı, 6. Filo’nun İstanbul’a gelmesine sonuna kadar karşıydı. Hazırlıklar yapılmıştı, karaya çıkan ABD askerleri denize dökülecekti.

Taksim’de Deniz Gezmiş’in önderliğinde toplanan yüzlerce genç, Dolmabahçe’ye yürüyüşe geçti. “İstanbul, Amerikan genelevi, Türk kızları Amerikan cariyesi olamaz” diyen gençlerin etrafında kısa sürede halktan ve esnaftan binlerce kişi toplandı. Yakalanan tüm ABD askerleri de denize atıldı

Şubatında İstanbul halkı ve devrimci gençler, 6. Filo’nun İstanbul limanına geleceğini duydu. Vedat Demircioğlu cinayeti ve Denizlerin Dolmabahçe’den ABD askerlerini denize dökmesi, halkın zihninde tazeydi.

İstanbul’da ABD karşıtı yürüyüşler düzenleniyordu. 13 Şubat’ta Çemberlitaş’ta başlayan “Kızlar Yürüyüşü”nde taşınan pankartlarda “Türkiye 6. Filo’nun genelevi değildir”, “Türk Kadını onurunu koruyacaktır”, “Amerikalı it, evine git”, “Ya İstiklâl, Ya Ölüm” yazmaktadır.

16 Şubat ’da antiemperyalist gençler ve işçiler Beyazıt’tan Taksim’e “Emperyalizme Karşı Mustafa Kemal Yürüyüşü” başlattı. 40 bine yakın bir kalabalık toplandı. En önde Türk bayrağı, arkada ise şu pankartlar vardı: “Geldikleri gibi gidecekler”, “Emperyalizm ve yerli uşaklarına karşıyız”, “Sükan’ın polisi Türk olduğunu unutma”, “Öleceğiz, Atatürk’ün yolundan dönmeyeceğiz”, “Rezil Coni bir daha gelme”, “Amerikan iti toprağımızda havlayamaz”, “Amerika’yla tartışılmaz, savaşılır”, “Yaşasın ezilen dünya halklarının kurtuluş savaşları”, “Emperyalizm ve sömürüye karşı işçi yürüyüşü…”

Böylesine büyük bir halk tepkisine rağmen 6. Filo, Kabataş açıklarında durmaktaydı.     

68 kuşağının antiemperyalist gösterileri, bu gösterilerdeki sol sloganları, (’dan itibaren palazlanmaya başlayan) Türk-İslamcı gençleri çok rahatsız etmeye başlamıştı. Türk-İslamcılar, (Türkler, 8. yüzyıldan beri zaten Müslümandır. Türk-İslam Sentezi kavramı ise ABD yapımıdır; Türk ve İslam kavramlarının içinin ABD çıkarları doğrultusunda doldurulması sonunda 'lerde ortaya çıkmıştır. Gerçek Türkçülükle uzaktan yakından alakası yoktur.) Türk Talebe Birliği, İlim Yayma Cemiyeti, Komünizmle Mücadele Derneği gibi derneklerle örgütlenmişler, hatta sol gösterilere karşı bir de Kırklar Komitesi adıyla bir “direniş komitesi” kurmuşlardı. O gün o komitede yer alan bir ismin yıllar sonra Cumhurbaşkanı olabileceğini kim tahmin edebilirdi ki? O isim Abdullah Gül’dü.

'UN YANDAŞI

O günlerde “eylemci öğrencileri”, “din düşmanı”, “vatan haini” gibi gösteren ve yaptığı yayınlarla adeta 6. Filo’nun Türkiye’deki temsilcisi gibi davranan gazeteler vardı. Bunların en önemlisi İslamcı Mehmet Şevket Eygi’nin sahibi olduğu Bugün gazetesiydi.

12 Şubat tarihli Bugün gazetesi, “Tarihimizin en kara günü” manşetiyle çıktı. M. Şevket Eygi, 11 Şubat günü Beyazıt Kulesi’ne kızıl bayrak çeken “kızıl komünistlere” hadlerinin bildirilmesi gerektiğini yazmıştı.

14 Şubat günü de Türk Talebe Birliği, “Bayrağa saygı toplantısı” yaptı.

Komünizmle Mücadele Derneği, Türkiye’nin dört bir yanından cahil insanları “Cami’ye Saygı” mitingi düzenlemek bahanesiyle İstanbul’a toplamaya başladı. Bu miting, 6. Filo’nun İstanbul’a geleceği 16 Şubatta 6. Filo’nun hemen karşısındaki Dolmabahçe Camiinde yapılacaktı. Gerçek amacın camiye değil, ABD’ye ve  6. Filo’ya saygı ve bekçilik olduğu açıktı.

 16 Şubat’ta İstanbul’da irticai bir ayaklanma tertiplendiği açıktı Bugün gazetesinde Mehmet Şevket Eygi’nin çağrıları “kan” kokuyordu:

“Büyük fırtına patlamak üzeredir. Müslümanlar ile kızıl kafirler arasında topyekun bir savaş kaçınılmaz hale gelmiştir Müslüman kardeşim, sen bu savaşta bitaraf kalamazsın. Ben namazımı kılar, tespihimi çekerim, etliye sütlüye karışmam deyip de zulüm edenlerden olma, gözünü aç bak"

Komünizm küfrüne karşı derhal silahlan. İslam’da askerlik ve cihad ihtiyâri değil, mecburidir… Cihad eden zelil olmaz. Sağ kalırsa gazi olur. Canını veren şehitlik şerefini kazanır Ezanlar susturulmasın, Müslümanlar komünizmle çarpışan devlet kuvvetlerine yardımcı olsunlar.”

Komünizmle Mücadele Dernekleri Genel Başkanı İlhan Darendelioğlu da kışkırtıcılardan biriydi: “Pazar günü komünistler miting yapacak, biz bu mitingde savaşacağız. Silahı olan silahıyla, olmayan baltasıyla gelsin.” demişti.

GERÇEK MİLLİYETÇİ KİM

6. Filo İstanbul’a girmeye hazırlanırken saflar da belirginleşmişti:

Bir tarafta antiemperyalist, bağımsızlıkçı, ABD karşıtı “solcu” gençlik; diğer tarafta ise dinci, ABD yandaşı “sağcı” gençlik…

Solcu gençlik, “Yankee go home” diye bağırmaya hazırlanırken,

Sağcı gençlik, “Komünistler Moskova’ya” diye bağırmaya hazırlanıyordu.

Yani, bir tarafta ABD emperyalizmine baş kaldıranlar, diğer tarafta ise ABD emperyalizmine başkaldıranları “Komünist” diye adlandırıp onlara başkaldıranlar vardı.

İşin en tuhaf yanı, ABD emperyalizmine başkaldıranlara saldıranlar, “bayrağa saygı” toplantıları yapan ve kendilerini “milliyetçi” olarak gören gençlerdi. Ama bu “milliyetçi gençler”, ne hikmetse “Türk bayrağını yırtan” ABD emperyalizmini “tekbirlerle”, “dualarla” hatta “namazlarla” karşılayacaklardı.

YIL 6. FİLOYU KABE YAPANLAR

16 Şubat Pazar günü İstanbul’da ABD’lileri bile şok eden bir olay yaşandı:  Kamyonlarla ve otobüslerle Anadolu’nun her yanından taşınan dinci-ülkücü komandolar, Dolmabahçe’de demirli 6. Filo’ya ait bir gemiyi “kıble” yapıp namaz kıldılar.

Tekbirlerle kılınan “cihad” namazından sonra “Ya tam susturacağız, ya kan kusturacağız”, “Kanımız aksa da zafer İslam’ın” sloganlarıyla Taksim’e yürüdüler. Burada binlerce militana bomba, taş, sopa, satır dağıtıldı. Taksim’e antiemperyalist gençlik liderlerinin resimleri asıldı. Duvarlara“Görüldüğü yerde öldürün” ilanları yapıştırıldı.

Taksim Meydanı’na giren korunmasız halk, karşısında birden bire bu “Amerikan cihatçılarını” buldu. Polisle birlikte halkın ve antiemperyalist gençlerin üstüne saldıran “gericiler”, ellerindeki bombalar ve bıçaklarla birçok kişiyi yaraladı; Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan’ı  ise öldürdü.

İçişleri Bakanı Sükan, olayları “Sağcılara Molotof atan solcuların” çıkardığını açıkladı. Kanlı Pazar diye tarihe geçen olayların sorumlusu olarak Türkiye İşçi Partisi’ni gösterdi.

Demirel ise “Bunlar hür olan memleketlerin işaretidir” demekle yetindi.

Aslında cinayetin faali belliydi: ABD ve AP, 6. Filo’yu İstanbul’a sokmak için “işbirlikçi” basını provokatör; “dinci-ülkücüleri” ise “kiralık katil” olarak kullanmıştı.

(Ali Özsoy, “Şeriatçıların ve Ülkücülerin Amerikancı Tarihinden Bir Sayfa”, Türk Solu, 21 Şubat, , Sayı)

PARANIN DİNİ İMANI

’da Mehmet Şevket Eygi’nin, ABD 6. Filosu’nu protesto edecek solcu gençlere karşı neden o kadar büyük bir kampanya yürüttüğü çok sonradan anlaşılacaktı.

Kanlı Pazar’dan tam 20 gün sonra Mehmet Şevket Eygi adına Cidde’den gönderilen tam bin dolar, Hollanda da bir bankaya yatırılmıştı. (München Commerzbank funduszeue.infoist Mehmet Şevket Eygi. Konte No: /, Tarih: 8,3,).

(Cengiz Özakıncı’dan aktaran: Gürkan Hacır, “6. Filo’yu Kimler Kıble Yapıp Namaza Durdu?”, Akşam, 12 Aralık )

HER ŞEY NASIL DA AYNI

O günün antiemperyalist, eylemci öğrencileri “örgüt mensubu” olmakla suçlanmış, “vatan haini” olarak adlandırılmış, işkenceden geçirilmiş, dövülmüş, hatta öldürülmüştü.

Bugünün antiemperyalist, eylemci gençleri de “örgüt mensubu” olmakla suçlanıyor “vatan haini” olmakla adlandırılıyor, işkenceden geçiriliyor, dövülüyor ve hatta öldürülüyor.

O günün yandaş “dinci” basını, “eylemci öğrencileri” hedef göstermişti.

Bugünün yandaş “dinci” basını da “eylemci öğrencileri” hedef gösteriyor.

O günün İslamcıları, ABD emperyalizmi kıble yapıp, önünde namaza durmuştu.

Bugünün İslamcıları da ABD emperyalizmi önünde boylu boyunca eğilmiş durumdalar; sadece eğilmekle de kalmamışlar, ABD vatandaşı olmuşlar, çocuklarını ABD de okutmuşlar, ABD’den icazet almışlar ve hatta ABD de yaşamaya başlamışlardır. 

Bu yazımı, “emperyalizmin ve paranın esiri olmamış”, bu ülkenin gerçek dindarlarına atfediyorum… Kurtuluş Savaşı’nda Mustafa Kemal’in yanında mücadele eden, Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi, Havzalı imam Sıtkı Hoca, Ankara müftüsü Rıfat Börekçi ve şair Mehmet Akif gibi başı dik, alnı açık, yüreği temiz, bağımsızlık ateşiyle yanıp tutuşan, hiçbir şeyin satın alamayacağı gerçek dindarlarına…

Sinan Meydan

funduszeue.info

kaynağı değiştir]

  1. ^ab"Ağırel, Murat (), Sarmal ( Şubat Bas.) İstanbul: Kırmızı Kedi, s. 27"
  2. ^Tahsin Şensoy,"Atatürk Dönemi Öğrenci Olayları", İnönü Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, s.
  3. ^ab"Ağırel, Murat (), Sarmal ( Şubat Bas.) İstanbul: Kırmızı Kedi, s. 31"
  4. ^Siyami Akyel, MTTB ve MTTB'liler- Kimler Geldi Kimler Geçti, Hemenora Yayınları, 1. Baskı. , s. 12
  5. ^Resmi Gazete, 22 Mart , Karar No
  6. ^ab"Ağırel, Murat (), Sarmal ( Şubat Bas.) İstanbul: Kırmızı Kedi, s. 49"
  7. ^M. Çağatay Okutan, Bozkurt'tan Kuran'a Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) , İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 1. Baskı, , s.
  8. ^Sokak Güzeldir 31 Ekim tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Nadire Mater
  9. ^Rasim Cinisli, Bir Devrin Hafızası, Doğan Kitap, 1. Baskı, , s.
  10. ^Rasim Cinisli, Bir Devrin Hafızası, Doğan Kitap, 1. Baskı, , s.
  11. ^"Ağırel,Murat (), Sarmal ( Şubat Bas.) İstanbul: Kırmızı Kedi, s. 69"
  12. ^Fehmi Çalmuk, Büyük Doğu'nun Atlıları, Hoton Yayınları, funduszeue.infoı, , s.
  13. ^Yaşlı, Fatih (). Antikomünizm, Ülkücü Hareket, Türkeş: Türkiye ve Soğuk Savaş ( bas.). İstanbul: Yordam Kitap. s.&#; ISBN&#;&#;
  14. ^Muhammed Özmen, "Milli Türk Talebe Birliği", (erişim: 31 Mart ) 25 Kasım tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Dış bağlantılar[değiştir

Abdullah Gül&#;ün çok ilginç Deniz Gezmiş anısı

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Robert Commer’in makam aracını yakan isimlerden biri olan 68 kuşağı temsilcilerinden Tuncay Çelen, “Denizler’den Terzi Fikri’ye Türkiye” adlı bir kitap yazdı. Piyasaya çıkan kitapta, Deniz Gezmiş ile bugünün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yaklaşık 40 yıl önce, karşı karşıya geldikleri anlatıyor. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuyan Deniz Gezmiş ve arkadaşları, “6. Filo Defol” eylemi yaparken aynı üniversitenin İktisat Fakültesi'nde okuyan ve Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) üyesi Abdullah Gül ve arkadaşları ile karşı karşıya geldi. Çelen bu karşılaşmayı kitabında şöyle anlattı: ‘’Abdullah Gül üniversite yıllarında fikri mücadelesini babası ve yakın çevresinden etkilendiği için, doğal olarak MTTB ve Akıncılar çatısı altında sürdürür. O dönemde sağ, sol kutuplaşmaları içinde yaşanan gerilimler ve tartışmalar herkesi etkiliyor ve olayların içine çekiyordu. Nitekim Abdullah Gül gibi yakın çevresinde sessiz ve uyumlu olduğu bilinen birisi bile bu ortamda aktif hareket içine girmiş ve İstanbul Üniversitesini kontrol altına alan Deniz Gezmiş ve arkadaşları, Abdullah Gül ve arkadaşlarının fotoğraflarını duvarlara asmıştı. Abdullah Gül bu gergin dönemde 6 ay üniversiteye giremeyecekti”
DÖNEMİN MTTBCİLERİ
Kitapta Gül ile birlikte MTTB içinde bugünün siyasetçi ve gazetecilerinden, Recep Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Mehmet Ali Şahin, Cemil Çiçek, Beşir Atalay, Abdülkadir Aksu, Hüseyin Çelik, Ahmet Davutoğlu, Numan Kurtulmuş, Fehmi Koru, Abdurrahman Dilipak, Osman Pepe, Necati Çetinkaya, Kadir Topbaş’ın da yer aldığı vurgulandı. Kitabı yazarı Tuncay Çelen, 42 yıl önce ODTÜ’de ABD Büyükelçisi Commer’in arabasını yakan grup içinde yer aldı. Bu eylemden dolayı tutuklandı. Dev Genç Merkez Yürütme Kurulu üyeliği yaptı. İşçi emeklisi olan Çelen, halen TKP Parti Konseyi üyeliği görevinde de bulunuyor. Daha önce Vietnam’da görev yapan Commer, 6 Ocak ’da ODTÜ rektörü Kemal Kurdaş’ı ziyarete gelmiş, rektör ile görüşürken öğrenciler de zırhlı Cadillac aracını bir elektrik direğini manivela olarak kullanıp ters çevirmişti. Araçtan benzin sızması üzerine öğrenci liderlerinden Sinan Cemgil’in atkısı benzine bulanıp tutuşturulmuş ve araç yakılmıştı. Commer bu olay sonrası Türkiye’den ayrılırken, rektör Kurdaş da görevini bırakmıştı.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası