18 cüz arapça / 18. Cüz Oku Arapça - Kuran'ı Kerim

18 Cüz Arapça

18 cüz arapça

  • 24:59

    وَاِذَا بَلَغَ الْاَطْفَالُ مِنْكُمُ الْحُلُمَ فَلْيَسْتَأْذِنُوا كَمَا اسْتَأْذَنَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۜ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِه۪ۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ

    Sizden olan çocuklarınız, ergenlik çağına geldikleri zaman, kendilerinden öncekilerin izin istediği gibi, bundan böyle (onlar da özel odalarınıza girmek için) izin istesinler (ki anne-babalarını uygunsuz vaziyette görmesinler). İşte Allah, ayetlerini (edep ve hürmet prensiplerini) size böyle açıklar. Allah (her şeyi hakkıyla) Bilendir, Hüküm ve Hikmet sahibidir.

  • 24:60

    وَالْقَوَاعِدُ مِنَ النِّسَٓاءِ الّٰت۪ي لَا يَرْجُونَ نِكَاحًا فَلَيْسَ عَلَيْهِنَّ جُنَاحٌ اَنْ يَضَعْنَ ثِيَابَهُنَّ غَيْرَ مُتَبَرِّجَاتٍ بِز۪ينَةٍۜ وَاَنْ يَسْتَعْفِفْنَ خَيْرٌ لَهُنَّۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ

    Kadınlardan (artık) evliliği ummayıp da (doğumdan kesildiklerinden ve yaşları ilerlediğinden dolayı evinde) oturmakta olanların, süslerini (mahrem yerlerini) açığa vurmaksızın (dış) elbiselerini çıkarmalarında (ve o vaziyette gezip dolaşmalarında) kendileri için bir sakınca yoktur. (Buna rağmen) Yine de iffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah, İşitendir, Bilendir.

  • 24:61

    لَيْسَ عَلَى الْاَعْمٰى حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْاَعْرَجِ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْمَر۪يضِ حَرَجٌ وَلَا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ اَنْ تَأْكُلُوا مِنْ بُيُوتِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اٰبَٓائِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اُمَّهَاتِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اِخْوَانِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اَخَوَاتِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اَعْمَامِكُمْ اَوْ بُيُوتِ عَمَّاتِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اَخْوَالِكُمْ اَوْ بُيُوتِ خَالَاتِكُمْ اَوْ مَا مَلَكْتُمْ مَفَاتِحَهُٓ اَوْ صَد۪يقِكُمْۜ لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَنْ تَأْكُلُوا جَم۪يعًا اَوْ اَشْتَاتًاۜ فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيَّةً مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ مُبَارَكَةً طَيِّبَةًۜ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ۟

    (İslam’a göre, toplumsal görevlerde) Kör olana güçlük yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur. (Bunların dini ve içtimai sorumlulukları, mazeretleri ölçüsünde hafifletilir.) Sizin için de; gerek kendi evlerinizde, gerekse babalarınızın evlerinde, annelerinizin evlerinde, erkek kardeşlerinizin evlerinde, kız kardeşlerinizin evlerinde, amcalarınızın evlerinde, halalarınızın evlerinde, dayılarınızın evlerinde, teyzelerinizin evlerinde, anahtarına malik olduğunuz (anahtarları size bırakılan yerlerde) ya da sadık ve yakın dostlarınızın (evlerin)de (gidip sofraya oturup) yemenizde bir güçlük (sıkıntı) yoktur (bunlara izin verilmiştir. Nikâh düşmeyen yakın akrabalarla, erkek kadın) hep bir arada veya ayrı ayrı yemenizde de bir günah yoktur (caizdir). Evlere girdiğiniz vakit, Allah tarafından kutlu bir bereket ve güzel bir yaşama (sağlıklı ve saygın bir hayat) dileği olarak birbirinize selam verin. İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanır (disiplinli ve prensipli yaşamaya yönelirsiniz).

  • 24:11

    اِنَّ الَّذ۪ينَ جَٓاؤُ۫ بِالْاِفْكِ عُصْبَةٌ مِنْكُمْۜ لَا تَحْسَبُوهُ شَرًّا لَكُمْۜ بَلْ هُوَ خَيْرٌ لَكُمْۜ لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ مَا اكْتَسَبَ مِنَ الْاِثْمِۚ وَالَّذ۪ي تَوَلّٰى كِبْرَهُ مِنْهُمْ لَهُ عَذَابٌ عَظ۪يمٌ

    (Hz. Peygamberin eşine -Hz. Aiyşe’ye- yönelik) Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla ve ağır (zina iftirasıyla yanınıza) gelenler, kendi içinizden (zahiren sizinle birlikte hareket eden) bir ekiptir; (ama) siz onu (iftira olayını) kendiniz için (kötü) bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır. (Çünkü bu tavırları, münafıkların tanınmasına ve ayrışmasına vesile olacaktır.) Onlardan her bir kişi kazandığı günahın cezasını çekecektir. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenen (o çirkin yalanı uyduruveren) ise daha ağır bir azabı hak etmiştir.

  • 24:12

    لَوْلَٓا اِذْ سَمِعْتُمُوهُ ظَنَّ الْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بِاَنْفُسِهِمْ خَيْرًاۙ وَقَالُوا هٰذَٓا اِفْكٌ مُب۪ينٌ

    Ne olurdu, onu (masum bir kadın ve erkeğe iftira suçunu) işittikleri zaman, erkek mü'minler ile kadın mü'minlerin kendi nefisleri (vicdanları) adına hayırlı bir zanda bulunup: “Bu, açıkça uydurulmuş iftira ve yalandır” deselerdi ya!.. (Böyle davranmaları gerekmez miydi?)

  • 24:13

    لَوْلَا جَٓاؤُ۫ عَلَيْهِ بِاَرْبَعَةِ شُهَدَٓاءَۚ فَاِذْ لَمْ يَأْتُوا بِالشُّهَدَٓاءِ فَاُو۬لٰٓئِكَ عِنْدَ اللّٰهِ هُمُ الْكَاذِبُونَ

    (Bu asılsız ve kasıtlı ithamları ortaya atanlar) Şayet (haklı iseler, iddialarını ispatlamak için) buna karşı dört şahit getirselerdi ya... (Ancak bu) Şahitleri getiremediklerine göre, artık onlar Allah katında (alçak) yalancıların ta kendileridir.

  • 24:14

    وَلَوْلَا فَضْلُ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ لَمَسَّكُمْ ف۪ي مَٓا اَفَضْتُمْ ف۪يهِ عَذَابٌ عَظ۪يمٌۚ

    Eğer Allah'ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizdeki (sonsuz) fazlu inayeti ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan (ve bu iftiralara sessiz ve tepkisiz kalmaktan) dolayı size büyük bir azap dokunuverirdi.

  • 24:15

    اِذْ تَلَقَّوْنَهُ بِاَلْسِنَتِكُمْ وَتَقُولُونَ بِاَفْوَاهِكُمْ مَا لَيْسَ لَكُمْ بِه۪ عِلْمٌ وَتَحْسَبُونَهُ هَيِّنًاۗ وَهُوَ عِنْدَ اللّٰهِ عَظ۪يمٌ

    Çünkü o durumda siz onu (iftirayı) dillerinizle (birbirilerinize) aktardınız ve hakkında (kesin belgeniz ve) bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla söyleyip yaydınız ve bunu (masum bir kadının namus ve onurunu karalamayı ve Hz. Resulüllah’ın ailesine hakarette bulunmayı) kolay (ve basit bir şey) sandınız; oysa o Allah katında çok büyük (bir vebaldir).

  • 24:16

    وَلَوْلَٓا اِذْ سَمِعْتُمُوهُ قُلْتُمْ مَا يَكُونُ لَنَٓا اَنْ نَتَكَلَّمَ بِهٰذَاۗ سُبْحَانَكَ هٰذَا بُهْتَانٌ عَظ۪يمٌ

    Şayet onu işittiğiniz zaman: “Bu konuda söz söylemek (ve münafık iftiracıları haklı görmek) bize yakışmaz. (Allah'ım) Sen Yücesin; (hâşâ!) bu, büyük bir iftiradır” demeniz gerekmez miydi?

  • 24:17

    يَعِظُكُمُ اللّٰهُ اَنْ تَعُودُوا لِمِثْلِه۪ٓ اَبَدًا اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَۚ

    Eğer (gerçekten) iman edenlerden iseniz, bunun gibisine (Peygamberin namusuna, Hakk dava elçilerinin ve masum kişilerin onuruna yönelik asılsız iddialar karşısında tepkisizliğe) bir daha dönmemeniz için Allah size öğüt vermektedir.

  • 24:18

    وَيُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيَاتِۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ

    Ve Allah size ayetleri açıklıyor (ve şöyle uyarıyor); Allah (her şeyi ayrıntılarıyla) Bilendir, Hüküm ve Hikmet sahibidir.

  • 24:19

    اِنَّ الَّذ۪ينَ يُحِبُّونَ اَنْ تَش۪يعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌۙ فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ

    Çirkin utanmazlıkların (fuhşun, pornonun, ahlâk bozucu yazı ve yorumun) mü’minler arasında yaygınlaşmasından hoşlananlara, (her çeşit zinanın, eşcinsel sapkınlığın, çıplaklığın ve hayâsız yayınların artmasına fırsat veren iktidarları sevip-beğenip destek çıkanlara) dünyada ve ahirette acıklı bir azap vardır. Allah her şeyi bilir, siz ise bilmezsiniz.

  • 24:20

    وَلَوْلَا فَضْلُ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ وَاَنَّ اللّٰهَ رَؤُ۫فٌ رَح۪يمٌ۟

    Eğer size Allah'ın lütfu inayeti ve merhameti olmasaydı ve gerçekten Allah Rauf (şefkatli) ve Rahim olmasaydı (bu gibi iftiralara inanıp yaydığınızdan dolayı büyük bir azaba uğratılıp helak edilirdiniz!)

“Kullarının içinden Allah’tan ancak âlim kulları layıkıyla haşiyet duyar.” (Fatır /28)

Resulullah (s.a.v.) Efendimiz bir hadis-i şerifinde; “Allah kendini sevdiği kullarına tanıtır” buyurmuştur. Allah’ı en iyi, en güzel şekilde Allah’ın kendisi tanıtabilir. Biri Allah’ı Allah’tan öğrenmişse Allah’ı tanır, doğru şekilde öğrenir. Allah’ı tanıdığı için de marifetullaha sahip, âlim bir kul olmuş olur. Allah’tan layıkıyla haşiyet duyan kullar da zaten Allah’ı Allah’tan tanıyan kullardır. Bunlar da veli zatlar, Mürşid-i kâmillerdir.

Allah kendini her bir esmasıyla Mürşid-i kâmillere tanıtmış sonra da onlara kullarına kendisini tanıtma, sevdirme görevini vermiştir. Bizler de ancak Allah’ı Allah’tan öğrenmiş olan Mürşid-i kâmilleri dinler, onlarla beraber olursak Allah’ı tanırız, biliriz, bu sayede de Allah’ın âlim kullar dediği zümreden oluruz.

İşte Diyar Yayıncılık; Allah’tan kullarını kendisine sevdirme, vasıl etme görevini almış ve bütün hayatını kulları irşad etme yolunda sarf eden Pir Muhammed Hüseyin Hazretleri (r.a.)’in kardeşlerimizle birlikte yaptığı sohbetleri işitsel, görsel ve yazılı olarak halktan her kesime ulaştırmak için kurulan, bu hizmet karşılığında ise Allah rızası dışında hiçbir talebi ve beklentisi olmayan bir kuruluştur.

Şu ana kadar toplam yedi ciltten oluşan Esma kitaplarının Esmau’l Husna 1. Esmau’l Husna 2. Ciltlerini, İman İslam İhsan serilerinin İman bölümünü, Aşk Aşık Maşuk ve Vuslat Yolculuğu kitaplarını yayınlayarak kardeşlerimize ulaştırdık. Mürşidimiz Pir Muhammed Hüseyin Hazretleri (r.a.)’in sohbetlerini sadece metinsel değil isteyenlerin dinlemesi veya izlemesi için işitsel ve görsel olarak da hazırladık. Amacımız; Allah’ı, bir Allah dostundan en temiz ve en doğru şekilde tanıyarak kardeşlerimizin kâmil manada nasıl iman edeceklerini öğrenmelerine ve âbdiyetin gerçek manada ne olduğunu anlamalarına vesile olmaktır.

Bu hizmetimiz karşılığında ise Allah’ın rızası dışında maddi manevi hiçbir beklentimiz yoktur. Bu yüzden mürşidimizin sohbetlerini dinlemek, izlemek veya okumak isteyen kardeşlerimiz hiçbir ücret ödemeden rahatlıkla sohbetlerden istifade edebilirler, sohbet videolarını televizyon veya internet platformlarında yayınlamak isteyen kurum veya kanallar da hiçbir telif ücreti engeline takılmadan Pir Muhammed Hüseyin Hazretleri (r.a.)’in sohbetlerini yayınlayabilir, izletebilirler.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır