Röportajımızın son bölümünde Çantacı Necmi ile gündemden hiç düşmeyen konuları konuştuk. Son yıllarda kamuoyunda Kur'an varken cemaat ve tarikatlara gerek var mı bunların da bir gün FETÖ olmayacağı ne malum gibi ifadelerin sıkça propaganda edildiği bir dönem yaşıyoruz. FETÖ olayı da bahane edilerek oradan hareketle İslami hassasiyete sahip tüm sosyal grupların elemine edilmesi gibi bazı yaklaşımların dile getirildiği bu dönemde Çantacı Necmi’ye bu konuları da sorduk. Ayrıca 30 Ağustos Cuma hutbeleriyle başlayan ve devam eden Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili tartışmalara Nurcuların bakışını sorduk. Bediüzzaman Said Nursi’nin siyasete bakışını ve meşhur "Eûzü billahi mine'ş-şeytani ve's-siyaset" (şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım) sözünü konuştuk.
"Kur'an varken Risâle-i Nurlara ve başka kitaplara ne gerek var? Herkes Kur'an’ı kendi başına okuyup yaşayamaz mı? Cemaatlere ne gerek var? FETÖ de Nurcu değil miydi? Sizin de devlete isyan etmeyeceğinizi nereden bilelim?" gibi sorulara nasıl cevap verirsiniz?
Efendim evvela Kur'an varken diğer kitaplara ne ihtiyaç var demek çok yanlış bir şey. Kur'an varken peygambere ne ihtiyaç var. Bakın peygamberimizin binlerce hadisleri var. Kur'an var hadis de var ondan sonra İmâm-ı Â’zamlar gelmiş, Abdülkādir Geylânî'ler gelmiş, Mevlânâ’lar gelmiş, İmâm-ı Rabbânî'ler gelmiş değil mi, İmâm-ı Şâfiî'ler gelmiş bunlara ne ihtiyaç var denebilir mi? bunu diyen adamın aklından zoru var demektir. Normal bir akılda birisi değildir o. Tabii ki ihtiyaç var. Kur'an her şeyi anlatıyor ama ben anlamıyorum ki, bu kitaplar (Risâle-i Nurlar) Kur'an'ı benim anlayabileceğim seviyeye indiriyor. Hatta bazı kardeşlerimiz bana: "abi sen bazen çok konuşuyorsun, Risâle-i Nur'un izaha ihtiyacı yok. Niye izah ediyorsun, Bediüzzaman noksan mı bırakmış?" gibi tenkitlerde bulunuyorlar. Hayır, ben Risâle-i Nur'u izah etmiyorum, muhatabıma göre konuşuyorum, o adama izah ediyorum. O adamın ilim seviyesi düşük, daha ulaşamamış ona ben izah ediyorum. Ben, Risâle-i Nur'u izah etmiyorum, o adamın seviyesine indirmeye çalışıyorum budur yani. Bu mesele tam anlaşılamıyor. Kur'an'a da ihtiyaç var, Kur'an âlimlerine de ihtiyaç var. Bu kadar âlimler gelmiş geçmiş o zaman hepsine ihtiyaç yok demek lazım ki çok acayip bir şey olur. Yani, akıllı bir adam bunu söyleyemez ya
İkinci meseleye gelirsek: FETÖ denen adam hiçbir zaman bir Nur talebesi olmadı. Ben 66 senesinde bu cemaati tanıdım, buraya dâhil oldum. Onunla da 66 senesinde kavga ettim ve ona şöyle bir yumruk çıkardım (elini yumruk yaparak) dedim ki "senin gururunu bu yumrukla ezerim "aynen böyle dedim. Nasıl bunu dedim, olay şöyle İzmir'de Dursun diye bir kardeşimiz vardı vefat etti, kendisi Denizlili bir gün bana dedi ki "ağabey sen çok güzel anlatıyorsun birlikte Denizli'ye gidelim önümüz de sömestre tatili var bizim Ankara'da ve İstanbul'da çok kardeşlerimiz, arkadaşlarımız var üniversitelerde okuyorlar bu Nurlar'ı onlara da tanıtalım." Ben de “hay hay” dedim, gittik Denizli'ye orada camilerde konuştuk, kahvelerde konuştuk, açık alanlarda konuştuk. Ben de yeniyim ama Allah da bir istidat vermiş, öyle acayip konuşuyordum ki ben de kendimin nasıl böyle konuştuğuna şaşırıyordum. Bir gün sinemada sahneye çıktım baktım millet salonu ağzına kadar doldurmuş dedim "ulan ben bu kadar insana cevap verebilecek miyim, çok mu ileri gidiyorum, zaten külliyatı tanıyalı henüz bir- iki ay olmuş, bir yandan da kendimi cesaretlendiriyorum elimde kitap var diyorum. Trak! açıyorum kitabı "her bir ağaç Bismillah der rahmet hazinesinden ellerini doldurup bizlere tablacılık eder." düşünün diyorum düşünün ağaç, odun, odun çamuru alıyor şeftali getirip uzatıyor, çamuru alıyor üzüm veriyor, çamuru alıyor kayısı veriyor, çamuru alıyor zeytin veriyor yahu bu ne demek, odun, bütün bunları yapmasını biliyor, hatta bunların bütün malzemeleri toprağın içinde var, buna insan değil, eşek bile inanmaz. Bunu iddia eden de eşek-oğlu eşektir. Yani tabiat yapıyor diyenler Veriyor veriştiriyorum, coşuyorum millette coşuyor, ayaklanıyor "yaşa hoca" falan tezahürat yapıyorlar. Denizli'de öyle günler geçirdik kardeş. İzmir'e geldim, o zaman FETÖ ile beraberiz, bana dedi: "Necmi kardeş Denizli'ye gitmişsin?" dedim: “evet gittim, çok güzel de oldu hocam, küçük bavul da kitap götürüp sattık.” bedava versek herkes alır ama biz bu kitapları sattık. Konuşma yapıyorum, kitaptan okuyorum dinleyenler “hocanın okuduğu kitap neydi o? Gençlik Rehberi,” “hocanın okuduğu kitap neydi o? İman Hakikatleri,” “hocanın okuduğu kitap neydi o? Haşir Risalesi” ben, camide veya kahvehanede ne okuyorsam halk da onu istiyor, satın alıyordu. Ben orada yaladıklarımı böyle anlatıp FETÖ'ye dedim "çok güzel oldu" o, "çok güzel olmadı, meşveretsiz gittin" dedi. O kadar yeniyim ki daha meşveretin ne olduğunu bilmiyorum. Meşveretsiz gittin, yani ceketsiz gittin, üşüyeceksin gibi bir şey anlıyorum ben. Meşveretsiz gittin yani ona danışmadan gittim. O zaman meşveret heyeti de yoktu, ona danışmadan gittiğimi meşveretsiz kabul ediyor. Dedim "hocam sen bunu gururundan söylüyorsun, ben senin o gururunu bu yumruğumla ezerim." aynen böyle dedim. Sonra biz tabii hemen ayrılmadık, daha bir kaç sene beraber olduk ama ne diyordu bana biliyor musunuz "Necmi kardeş o yumruğu bana gösterdin ya o yumruğun sancısını hala karnımda çekiyorum" yumruk vurmadık yani böyle (eliyle gösterip) gösterdim sadece. O adam hiçbir zaman için Nur talebesi olmadı. Hep yandan, hep yandan hep öyle bu cemaatin gücünden istifade edip, kendini ileriye attı ve nitekim de biraz muvaffak oldu, yani cemaat ona biraz değer vermeye başladı. Ağlıyor, artistik hareketler yapıyordu, bizim cemaatimiz saftır yani öyle diyor Bediüzzaman hazretleri "biz ki Müslümanız aldanırız ama aldatmayız." Müslüman aldanabilir yani Adam gözyaşı döküyor, vay be! diyorsun. Adam rol yapıyor. FETÖ hiçbir zaman için Nur talebesi olmadı, hiçbir zaman için de samimi olmadı. O ağlamaları hep yapmacıktır, hep roldür. Evet, bir cemaatte sapıtabilir. Kişiler de sapıtabilir. Düşmez-kalkmaz, sapıtmaz, şaşırmaz bir Allah'tır. Şimdi bakacağız duruma. Biz FETÖ'yü de işte böyle ufak tefek şeylerle anlamaya çalıştık, ne dedi mesela "Cebrail (as.) parti kursa, gelse bana; Fethullah sen de bizim partiye gel dese, Cebrail'e derim Cebrail kardeş sen devam et, ben siyasete girmeyeceğim." Ulan terbiyesiz adama bak! Cebrail (as) parti kursa, kendi mi kurar? Allah'tan izin almadan Cebrail ayağını atmaz. Bak bak Cebrail'e hayalen parti kurduruyor Cebrail'in partisine girmiyor, Cebrail'i siyasetçi yapıyor kendisi siyasete girmiyor şuraya bak Bundan anlayanlar anladı tabi, o zamandan anladı. Mesela camide vaaz ediyor "Kur'an'ı attınız, attınız diyor elinde Kur'an. Kur'an-ı böyle attınız deyip Kur'an-ı cemaatin üstüne atıyor. Bir mümin hiç Kur'an-ı atar mı yaa? Hani güya siz Kur'an'ı attınız yani Kur'an-ı yaşamıyorsunuz diyor. Yahudi sabun satıyormuş da "kuru sabunlar, kurusa bunlar" açıktan kurusun bunlar (Müslümanlar) diyemiyor da, kurusa bunlar diyerek Müslümanların kökü kurusun diyor. Bir Yahudi bir Müslüman'ın gölgesine bassa onların itikadınca çok sevabı var Onun için bu şerefsiz de Kur'an'ı atmak istiyor da başka türlü atamıyor "attınız bunu" diyor. Hiç böyle bir vaiz, böyle bir evliya, böyle bir ulema, böyle bir müceddit, böyle bir müçtehit gelmiş mi Kur'an'ı alıp da cemaatin üstüne atsın. Tabii o zamandan anlaşılıyordu, bazı şeyler anlaşılıyordu ama herkes anlayamıyordu, anlayanlar anladı, biz anladık ama birdenbire ona karşı çıkmak, İslam âlemine karşı çıkmak gibi bir şeydi. Tüm İslam alemi onu tasvip ediyordu, adam sadece bizi değil, devleti aldattı ya İslam âlemini kandırdı. Tarihte böyle bir adam gelmemiştir ve gelmeyecektir. Öyle bir sahtekâr Onun için biz FETÖ'cü olamayız, onun gibi yapamayız, biz vatanımızı seviyoruz, canımız gibi seviyoruz çünkü "hubbul vatan minel iman" diyoruz. Vatan sevgisi imandan gelir. Adamın imanı varsa vatanını sever, imansız adam vatanını sevmez, onun için Allah'ın izni ile bizim cemaatimiz her zaman devletin yanında olmuştur, bu kadar hükümetler gelip geçti, hiçbiri ile münakaşa yapmadık, mübareze etmedik bu adam hepsine "eyvallah dedi" en dindar hükümetin başkanına "Firavun" dedi, şunu dedi, bunu dedi. Onun için böyle bir sahtekâr bugüne kadar küre-i arza gelmemiştir, bundan sonra gelir mi gelmez mi bilmiyorum. Allah korusun bizi öyle bir cemaat olmaktan
Nur cemaatinin siyasete bakışı nedir?
Üstadımız "Eûzü billahi mine'ş-şeytani ve's-siyaset" (şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım) diyor. Bizim siyasete bakışımız değil de siyasilere bakışımız vardır. Eğer bir siyasetçi İslamiyet'e saldırmıyorsa, İslamiyet'e taraftarsa, İslamiyet'i seviyorsa, hele bir de yaşıyorsa o bizim oyumuzu da alır duamızı da alır amma öyle bir siyasetçi var ki dine saldırmıyor, ama dini de yaşamıyor, ona da dua ederiz dini yaşasın. Çünkü saldırıya geçmiyor, tahribat yapmıyor o bakımdan bizim siyasi yaklaşımımız daima dinimiz üzeredir. Çünkü bizim memleketimizde ezanların yasak olduğunu ben biliyorum, ben küçük çocuktum camide bana uydurukça ezan okutuyordu hoca. “Tanrı uludur, tanrı uludur” diye. Küçüktüm o zaman, sesim güzel çıkıyordu. Biz ne hükümetler, ne idareler gördük, ne bakanlar, ne başbakanlar gördük o bakımdan bugünkü hükümeti biz tasvip ediyoruz. tabiî ki yanlışları varsa yanlışlarını ikaz ederiz, doğrularını tasvip ederiz, dua ederiz, oylarımızla da destekleriz, hiçbir zaman için tahribatçı olmayız. Daima tamirci, yapıcı oluruz şunu yine üstadımız Bediüzzaman diyor ki "zerratı günahkârlardan müteşekkil bir hükümetten hatasız iş beklemek muhali taleptir" muhali talep ne demek: olmayacak bir şeyi beklemek, horozdan yumurta beklemek veya öküzden süt beklemek gibidir yani. Bugünkü hükümetin efradı günahkârlardan teşekkül etmiş, taa en son adamına kadar Baştaki evliya dahi olsa. Bir makama gidinceye kadar müdür, müdür yardımcısına kadar bakın bozukluklar çıkıyor onun için hükümetten hatasız iş beklemek yanlış bir şey. Hataları olacak fakat hataları mı çok sevapları mı çok, bu millete faydası mı çok zararı mı çok ona bakacağız. Biz bugünkü şartlarda bu hükümetin millete faydasının zararından çok olduğuna inanıyor onun için bu hükümeti tasvip ediyoruz, dua ediyoruz, oylarımızla da yardım ediyoruz. İki kere iki dört eder ister çarp ister topla.
Bediüzzaman'ın Mustafa Kemal'e bakışıyla ilgili Siz neler söyleyeceksiniz?
Üstad Bediüzzaman Hazretleri o zamanın hocalarına, âlimlerine Mustafa Kemal’le ilgili demiş ki "bu zat çok zeki bir adam, yani bir deha bu dehayı kuşkulandırmayın” o dönem çok hocalar milletvekili olmak için sıraya girmişler, milletvekili de olmuşlar. Mustafa Kemal çoğunu da asmış… Üstat o dönem hocalarına “İslam'a faydalı olacak bir adamı kuşkulandırmakla İslam'ın aleyhine döndürmeyin dedim maalesef döndürdüler” diyor. Üstat ona askeri bir deha diyor. Bediüzzaman, İngilizlerin 'de İstanbul'u işgali etmesi ve onların hain sömürgecilik planları karşısında gerek Anadolu halkının gerekse İstanbul eşrafının uyanması için faaliyete geçiyor ve İngilizlerin gizli emellerini ortaya çıkaran Hutuvat-ı Sitte eserini telif ediyor. Bu eser o dönem hem aydınlar üzerinde hem de halk üzerinde büyük tesir yapıyor. Bunun üzerine Mustafa Kemal, üstadı Ankara’ya davet ediyor “gel beraber çalışalım.” diyor. Tabi bunu aracılarla yapıyor. Bunların hepsinin tarihi kaynakları, şahitleri belgeleri vardır. Mustafa Kemal ve Üstat Ankara’da beraber görüşüyorlar Mustafa Kemal’in üstada bazı teklifleri oluyor. Detaylara girmiyorum merak edenler hem külliyattan hem başka kaynaklardan bunları bulabilir, okuyabilirler. Bu görüşmeler neticesinde üstat, Mustafa Kemal’e “ben burada kalamam, ben ahrete çalışacağım, sen de dünyaya çalış, sana ilişmem” diyor ve ilişmiyor. İlişenlere de iştirak etmiyor. O dönem Ankara’da yapılmak istenen bazı uygulamaları görüyor ve siyaseten bunların engellenemeyeceğine kanaat getirip “ben iman davasına çalışacağım” diyerek Ankara’dan ayrılıyor.
Röportaj: Bilal Dursun Yılmaz
Gençliğimiz ve Geleceğimiz Konferansı
Üniversitemiz öğrenci topluluklarından Genç Adımlar Topluluğu, yeni bir etkinlik daha gerçekleştirdi.
“Gençliğimiz ve Geleceğimiz” adlı konferans, Üniversitemiz Rektörlük Konferans Salonu’nda düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak Araştırmacı-Yazar Necmettin İlgen katıldı. Çantacı Necmi lakabıyla da anılan İlgen, katılımcılarla sohbet niteliğinde bir konferans gerçekleştirdi. İnsanı diğer canlılardan ayıran tek özelliğin, insanın düşünebiliyor olması olduğunu belirten İlgen; “Akıl silah gibidir. Düşmanı da kendini de öldürür. Bizler birbirimize muhtacız. Birbirimizin noksanlarını gideririz. Hayatta her şeyin bir rolü, bir görevi vardır.” dedi.
Katılımcıların sorularını da cevaplayan Necmettin İlgen’e program sonunda Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Osman Türer tarafından plaket verildi.
nsan bir yolcudur. Bu yolculuk ise alem-i ervah'dan , rahm- maderden, sabavetten, ihtiyarlktan, dünyadan, kabirden, berzahtan,hairden ve srattan geçen ve ebed memleketine uzanan bir yolculuktur. Her insanda bu yolculuun bir kademesi, bir hatvesinde bulunmaktadr.
Sonu olmayan ve nihayetsiz bir aleme açlan bu yolculuk seyri içinde her insan bu yolculuunu çeitli vasflarla sürdürür.te bu yolculardan biriside Çantac Necmi ismi ile müsemma olan Necmeddin LGEN aabeyimizdir.
Necmeddin lgen senesinde zmir'in Urla lçesinde dünya denilen diyar- gurbetteki yolculuuna balamtr. Babas Zahid lgen, Kosava Pritine'den
ylnda Anadolu'ya hicret etmitir. Balkanlarda ki bulank dönemlerde bütün gayret ve birikimlerini geride brakarak menba- ilim, irfan ve medeniyet olan Anadolu'ya hicret eden kundura ustas olan Zahid efendinin tek bir düüncesi vard oda çoluk çocuunun mukaddesatn rahatça yaayabilmeleriydi.te bu düüncelerle Anadolu'ya gelen evlad- Fatiha, safi, temiz, osmanl torunu Zahid amcamz bir mirac kandili gecesinde ruhunu Rahman'a teslim etmitir. (Allah Rahmet Eylesin).
te çantac Necmi Aabeyimiz bu artlar altnda 'de dünyaya gözlerini açmtr.
Çok zengin olmamakla beraber gönlü zengin olan bir ailede dünyaya gelen Necmi aabeyimiz ilkokulu Urla'da okumutur yanda zmir'e gelmi ve Saraçhane'de bir dükkanda çraklk yapmaya balam ve 3 sene kadar sonra da kendi dükkann açarak burada çanta, kemer gibi malzemeler imal etmeye balamtr.
'de Vatani görevini ifa etmek üzere Peygamber Oca olarak tesmiye olunan askere giderek Isparta ve Konya illerinde bu görevi itmam eylemitir.
ylnda Risale-i Nur eserlerini tanyan Necmi aabeyimiz Kur-an- Kerim'in bu asrdaki mümtaz ve lü'lü misal hakikatlarn ciddi bir ekilde ak ve evk
ile okumaya balad.Nur risalelerini okudukça Kur-an- Kerim'in feyzi ile istidatlar inkiaf etmeye ve marifetullah ikliminde ilginç pencereler açlmaya balad.
Bu dönemde Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebelerinden, Tahiri Mutlu, Ahmet Feyzi, Bayram Yüksel aabeylerle birliktelikleri olmu ve bu abilerden hizmet
hususunda çok önemli yöntem ve birikimleri almtr.
Bu dönem itibariyle bir airimizin dedii gibi:
"Öyle bir baharna rastladk ki ömrün
Bülbül hamu, havuz tehi, gülistan harab"
Evet hak ve hakikatlar ifade etmenin yasak olduu bir mevsim, ne yazk ki Kur-an bülbüllleri sus ( turul ) mu, güllerin bahçelerde hazan olduu bu mevsimde
hak ve hakikatlar bah eden Risale-i Nurlar okuduu ve etrafndaki insanlar tenvir ettii cürmüyle ! Necmi aabeyimiz 'de 3 ay, 'de 1 ay, 'de 1hafta
medresiyi yusufiyye olarak bilinen hapihaneyi ziyaret etmitir. Suçu neydi hak ve hakikat anlatmaktan baka, insanlar Rabblerine nasl daha iyi bir kul olabilirler
vatanna, milletine, devletine, çevresine nasl daha faydal hale gelebilirler bundan baka ne düünmütüde bu insanlar bunca sknt çekmilerdi. Bu süreçte evi dükkan
bir kaç defa basld.Risaleleri toplatld zira ilim adna bütün tahsili Risale-i Nurlard.Tüm bunlar bu yolun cilvelerindendi.
Yunus Emre Hazretlerinin dedii gibi "Bu yol uzundur, geçidi yoktur derin sular var"
Tüm bunlara sabr funduszeue.infoaneyi Medreseyi yusufiyye bildi orada da hak ve hakikatlar anlatmaya devam etti zira üstadndan bu dersi almt.Müsbet
hareket etmek ne olursa olsun müsbet hareket etmek Üstad Bediüzzaman hazretlerinin dedii gibi "Kur-an bizleri menfi hareketten men ediyor" bu hakikata bi tamamiha uyuyordu ve neticede beraet etti.Çünkü hak ve hakikat inhisar altna alnamaz, gözünü kapayan yalnz kendine gece yapar.
Necmi Aabeyimizin bir erkek iki kz olmak üzere üç çocuu, be torunu funduszeue.infokur emeklisi Risale-i Nur mektebinin çalkan bir funduszeue.infomlu Fahreddin hocamzn dedii gibi "Çantac Necmi aabey Risale-i Nurun bir mahsülüdür."
Hak ve hakikat nerede olursa olsun anlatlmal diyen Necmi aabeyimiz Medreseyi yusufiyyede de bo durmam Risale-i Nur hakikatlarn muhtaç gönüllere
ulatrmaya çalmtfunduszeue.infoeyi yusufiyye de yaad bir hatrasn burada nakletmek istiyoruz:
Rfat Çelik, kominizmin batm, kokumu, küflenmi, hissiz telkinlerinden idraki tozlanm ama kalbi daha ölmemi biri. Ahiret inanc noktasnda idraki tozlanm
olan bu kardeimizle karlkl müzakereye giren Necmi aabeyimiz Risale-i Nur Külliyatndan ualar mecmuasndan onbirinci ua olan meyve risalesinden sekizinci meseleyi okur. Okuduu satrlar Rfat Çelik'in idrakindeki tozlar süpürecek ve nisan yamurlar gibi idrakine yaacak ve oradanda mahalli iman olan kalbinin ovalarnda, iman yemilerini meyvelerini netice verecektir.Üstadmz Bediüazzaman Hazretleri orada öyle buyurmaktadr:
"Hatta insann cismani midesini memnun etmek için o midenin hal diliyle bekasna dair duasn kemal-i ehemmiyetle dinleyip kabul ederek fiilen cecap vermek
için, hadsiz ve hesapsz ve yüzbinler tarzlarda ve binler çeit çeit lezzetlerde gayet san'atl taamlar ve gayet kymetli nimetleri cismaniyete ihzar etmek, bedahetle ve
eksiz gösterir ki; dar- ahirette cennetin en çok ve en mütenevvi lezzetleri funduszeue.info saadet-i ebediyenin en ehemmiyetli ve herkesin istedii ve ünsiyet ettii nimetleri cismanidir.
Acaba hiçbir ciheti ihtimali ve imkan var m ki, bu adi midenin hal diliyle beka duasn kabul edip nihayetsiz mucizatl maddi taamlar ile onu minnettar ederek,
her vakit tesadüfsüz, kasdi olarak fiilen cevap veren bir Kadir-i Rahim, bir Alim-i Kerim, kainatn en ehemmiyetli neticesi ve arzn halifesi ve o Halikn güzidesi ve
perestikar olan nev-i insann insaniyet mide-i kübras ile külli ve yüksek ve daima arzu ettii ve ünsiyet ettii ve ftraten istedii cismani lezzetleri, dar- bekada verilmesine dair hadsiz dualar kabul olmasn ve har-i cismani ile fiilen cevap verilmesin, onu ebedi minnettar etmesin? Adeta sinein sesini iitsin, gök gürültüsünü iitmesin! Ve adi bir neferin kemal-i ehemmiyetle techizatna baksn; orduya hiç bakmasn, ehemmiyet vermesin!Bu yüz derece muhal ve batldr."
Evet bu satrlar okuduktan sonra Rfat Çelik "Evet, Necmi efendi inanyorum Ahiret vardr."funduszeue.info kul daha kulluunu kaybetmeden tekrar ftratna dönü
yapmtr.
Necmi aabeyimiz "Yaammn prensibi bu hizmeti anlatmaktfunduszeue.info anlatmadktan sonra yaamamn bir manas yoktur."demektedir.
Refikay hayatlar bir gün öyle der:
-"Merdivenleri zor çkyorsun, bütün dünyayda funduszeue.info akl erdiremiyorum!
Bu sözü duyan Çantac Necmi aabeyimiz:
-"Hanm, hanm merdivenleri çkamayan ben, dünyay gezdiren Allah' (cc) tr.
Evet bu hizmette ilerleyen yana ramen hala genç bir delikanl gibi hak ve hakikatlar anlatmaya devam eden biz gençleri evke getiren Necmi aabeyimize
Kadir-i Zülcelal olan Cenab- Rabbul Alemin Hazretlerinden hizmette geçecek hayrl ve uzun ömürleri ve sekinetini Necmi abimizden ve üzerimizden eksik etmemesini
tazarru ve niyaz ederiz.
Maltepe Nur Talebeleri
Çantac Necmi Abinin Risalehaber de yaynlanan röportaj :
Röportaj: Nurettin Huyut
BEN MD BU KAPIDAN GRECEM AMA SEN HEMEN GRME
Sizi tanyabilir miyiz?
Asl ismim Necmettin lgen’dir ama bana Necmi diyorlar. ’de zmir’in Urla ilçesinde dodum. O günün artlarnda ancak lkokulu okuyabildim. Evliyim üç tane çocuk be tane torun var. Babamz Kosova’dan gelmi… Murat Hüdavendigar’n beldesinden. Srplara kar gönüllü olarak 16 yanda savaa katlm Kundurac Zahit Usta derlerdi. Camide vefat etti.
Bugüne kadar ne tür ilerle megul oldunuz?
Ticaretle megul olduk, hep esnaflk yaptm. Çantaclk yapyordum, o nedenle bana Çantac Necmi diyorlard, hala da öyle diyorlar. Çanta imal ediyordum, alp satyordum böyle. Saraciye dier adyla.
Risale-i Nurlar ne zaman tandnz?
Risale-i Nurlar senesinde zmir’de bir sohbete davet etmilerdi ilk defa orada tandk. zmir’de Mustafa Birlik diye bir abi vard, Konyal, Üstad da ziyaret etmi bir abi… Onun evinde beni sohbete davet ettiler. Ben de gittim
Daha önce bir iki tarikata girdim çktm. Girdiim tarikatta aradm bulamamtm… “Naki tarikat” diyorlard ama cehri (sesli) zikir yapyorlard. Demek ki, deilmi… Aradm bulamamtm. çimde öyle bir duygu vard, düzelmekle herkesi artacaktk. Oradan çktm bu defa, Hüseyin Hilmi Ik Beyin ziyaretine gittim. Onlarla biraz takldk. Oralarda da pek tatmin olmadm, imani konularda sorularma cevap bulamadm. Yani, aradm cevaplar bulamadm.
Sonra Allah rahmet eylesin Mehmet Metin diye bir aabey vard zmir’de, otelci. Yldz Palas otelini iletiyordu kendisi Konyalyd Hep Nur talebeleri geldii zaman o otelde kalrlard. O zaman öyleydi bugünkü gibi evleri geni aileler veya bugünkü gibi kalabalk cemaat yoktu. Garip ve fakir insanlard Nurcular. Cemaatmz da gariband. Azdk tabi. Bu dediim sene evvele ait… O otelci Mehmet abi dedi ki, “Ya Necmi Karde, böyle böyle bir sohbet var sen de gelir misin?” diye davet etti. Camide bazen müezzinlik yapyordum oradan beni tanyordu. “Gel seni Risale-i Nur dersleri var orada götüreyim” dedi. Biz de “olur” dedik, heyecanla gitti.
Mehmet abi kendisi götürmedi bir arkada beni götürdü Giderken yolda tam eve yaklamtk eliyle evin kapsn göstererek “bak” dedi. “Ben imdi bu kapdan gireceim, ama sen hemen arkamdan girme, biraz bekle, dikkat çekmesin.”
O zamanlar öyle idi. Kalabalk oldu mu ispiyon ediyorlard, münafk tipler çoktu. Hemen ispiyon ediyorlard. O nedenle “bir iki tur at sonra gel” demiti. Ben de “Allah! Allah!” dedim içimden, ne olduunu da bilmiyorum. “Nurcu, Nurcular” diye duyuyorum ama nedir ne deildir mahiyetini bilmiyorum. Bazen duyuyoruz ite, “Nurcular basld” diye ama onlar hakknda hiçbir bilgim henüz yok. Herhangi bir kitaplarn da okumu deilim. Kimseden bir ey duymuta deilim.
ÇER GRDMDE DERS SANK BANA HTAP EDYOR GB GELD
Ben bir iki tur attm ama içimden de söyleniyorum “bu adam niye bana böyle dedi” diye. Korkutmutu beni. Sonra “Ama ne olursa olsun gideceim” dedim ve gittim. Bizde biraz Arnavutluk var, Arnavut inad var. Ne olursa olsun gideceim. Gittim girdim içeri. Merdivenle yukar çktm baktm kalabalk bir cemaat var. O gün Fethullah Hoca da oradayd. Fethullah Hocaefendi o günlerde zmir’e yeni gelmiti, bazen giderdik camideki vaazlarna. Dedim “Fethullah Hoca da buradaysa buras güzel ve salam bir yerdir.” Ve oturup dersi dinledik. Bir karde Sözü okuyordu, Vesvese bahsi. Ben içeri girerken baktm okuyan “ey vesveseli adam bilir misin vesvesen neye benzer? Musibete benzer ehemmiyet versen ier ehemmiyet vermezsen söner, cehil onu davet eder, ilim onu tard eder. Bilirsen gider, bilmezsen gelir. u yarann merhemi ite udur…” diye devam ediyor.
Çok houma gitmiti. Bende de vesvese biraz vard. Mesela, abdest alyordum tam namaza duracam birden aklma vesvese geliyordu, “Ayaklarn ykadn m? Ban messettin mi?” Ve namaz brakp gidiyorum ayaklarm bir daha ykyorum. Böyle bir vesvese rahatszl bende vard. çeri girdiimde dinlediim o ders sanki bana hitap ediyor gibi geldi bana. Hemen o kitab okuyann yanna oturdum. öyle eildim baktm kitaba “Sözler” yazyor. “Tamam dedim ben bu kitaptan bir tane alaym.” Dersten sonra adama sordum dedim “karde bu kitap nerde satlyor?” “Buluruz abi meraklanma” dedi.
Fehtullah Hocaefendi dersi ksa kesmesini istemiti. “Vesvesesi olan bunu okusun” dedi. “Baka bir yer okuyun kardeler” dedi. Zaten kendisi pek okumaz bizlere okuturdu. Abdullah Aymaz vard o okurdu. Baka kardeler okurdu, Saim abi vard Rahmetli o okurdu. Sonra da biz okumaya baladk. Çenemiz tutuyor ya. Ve böyle o gün bu gündür devam ediyoruz. Tabi ben ertesi gün otele gittim beni o sohbete davet eden Mehmet abi o gece derse gelmemiti. Beni davet etmiti ama kendisi gelememiti. “Sen beni davet ettin Allah raz olsun, çok holandm, bu kitaplar çok güzel ama ben bunlar nerede bulacam?” dedim. O gün de Muzaffer Aslan abi (rahmetli) meer yeni kitap getirmi.
O dönemde Muzaffer abi kitap getirir datrd, sadece zmir’e deil, tüm Türkiye’de kitap datrd. Bavullarla, çantalarla, gezerdi Allah rahmet etsin Nur içinde yatsn… Muzaffer abimiz. Ona her seferinde dua ediyorum. Çok kaliteli bir insand o.
U SÖZ’Ü DE BR OKUYAYIM, BTRYORUM…
Allah Rahmet etsin…
Tevafuk o gün Muzaffer abi kitap getirmiti. Hemen bir tane Sözler aldm. Bir tane de Tarihçe-i Hayat aldm ve okumaya baladm. Öyle bir okuyorum ki bazlarnn dili dönmüyor falan, okuyamyor kem küm ediyor. Ben kem küm de etmiyorum, dilim yatknm gibi hiç zorluk çekmiyorum. Cenab- Allah bizi ona hazrlam diye anlyorum. Baz insanlar diyor “ben anlayamadm.” Bahaneleri de hazr “kitap Osmanlca, kelimeler yabanc.” Ama ben hem anlyor hem de anlatyordum. Annem hastayd, yatalakt banda oturuyorum ona okuyorum. O da çok dindar bir insand rahmetli “Oku olum oku saat 9 oluyor 10 oluyor dükkan açmaya gideceim gidemiyorum kitabn akndan. “Olum hadi git artk ölen oldu” diyor. “Giderim anne” diyorum.
Çardaki dükkann açlmamas için bir neden olmas lazm. Yoksa mutlaka açlr. Cenaze gibi önemli bir neden. Yazlrd kapya “cenazemiz dolaysyla bu gün dükkanmz kapaldr” diye. Benimki öleye kadar kapal cenaze-menaze yok. Ama dirilen birisi var. Kimse bilmez cenazelikten dirilen birisi var. Annem diyor “hadi ölen oldu git” diyor. Ben diyorum u Söz’ü de bir okuyaym, bitiriyorum. u 21’i de okuyaym. Öyle bir tat alyorum. Anlayacan o gün bu gündür devam ediyoruz karde. O gün bu gündür evkimi kaybetmedim Elhamdülillah. Birisi dedi “sizi 20 sene önce dinlemitim, o gün de böyleydin imdi de böylesin.” Bu kardelerimizin ve cemaatimizin duasyla oluyor. Baka bir ey deil.
Bu anlattnz hangi yllarda oluyor?
yllar.
O dönemde zmir’de Nur hizmetleri devam ediyordu deil mi?
Evet, hizmetler hzla devam ediyordu. yllar aras Menderes dönemi iyiydi. Ama 60’tan sonra hava karard. Buzlanmalar, karlanmalar balad. Bizler demek o hengâmede Nur dairesine girdik. O zamanlar çok bask vard. Mesela dersler sessizce belirlenirdi. Dersi düzenleyenin yanna yaklar “Ders kimde?” diye sessizce sorardk. lan bile etmezdik. Daha sonra birbirimize özel duyururduk.
SAVCIYA GDP KENDM HBAR ETTM
Siz dersteyken veya dershanede iken hiç baskn yaadnz m?
Benim gittiim yerlerde olmad ama basknlar Türkiye’de devaml oluyordu. Sürekli haber alyorduk. “u kadar yakalanm, Mersin’de böyle olmu, Erzurum’da u olmu” devaml basknlar vard yani.
Peki, Risale-i Nur’u tandktan sonra hizmet adna neler yaptnz?
Hizmetlere devam ettik. Mart muhtras oldu. Kardeleri içeri aldlar. zmir’de lk olarak Fethullah Hoca, Mustafa Birlik, aban Hoca (güzel konuurdu) bir de Süleymanclarn lideri vard, Abdurreit hoca, dördünü içeri attlar. Muhtrann beinci günü evlerinden aldlar. Bundan sonra teker teker cemaati toplamaya baladlar. Hocaefendi bana haber gönderiyormu “Necmi karde zmir’de durmasn onu da alacaklar ismi geçiyor” diye. Ama “ben bir yere gidemem. Dükkândaym bir yere gitmiyorum” dedim. Zaten bana gelen müterilerin çou da polis. Saraç ileri yapyorum ya, tabanca klf yapyorum, palaska yapyorum, polislere satyorum. Devaml polisler dükkânma gelip gidiyorlar. Hatta bazen toplu olarak, grup olarak geliyorlar. Mal almaya geliyorlar. Böyle yani…
Sonra beni içeri almyorlar diye üzüldüm. “Kendimi ikâyet edeyim beni de içeri alsnlar” dedim. Kardeler içeride ben darda. Vicdan azab duyuyorum. Evde yemek yiyemiyorum. Hanm yemek veriyor yiyemiyorum. Diyorum “bakalm onlar böyle yiyorlar m?” Darda böyle sknt çekmektense dedim “bari ben de kendimi ikâyet edeyim.” Mesela imdi diyelim ki bu misali veriyorum. Birisi geldi odadaki kardelerimizden birisini kelle paça dar çkard, darda dövüyorlar “Aman vurma etme” sesler geliyor imdi ben içeride durabilir miyim? Durulur mu?
Elbette durulmaz…
Durulmaz. O nedenle ben de dar çkyorum. Ama güç yetmiyor birlikte yiyoruz daya. Benim kardeim orada feryat edecek ben içeride oturacam. Benim kitabmda böyle bir ey yazmaz. Bu olay da öyle bir ey. “Kendimi ikâyet edeyim” dedim. Gittim savcya. Yani skyönetim Savcs Nurettin Suzer’e. Aldm çantam, seccademi, kitaplarm, koydum çantama, gittim. Ama bunun yannda annem çok dua ediyor “aman evladm dikkat et” diyor. Bekir Berk abi içeride, Fethullah Hoca içeride, Gültekin Sargül, Saim abi, Abdullah Aymaz daha böyle Nurcularn ileri gelenleri, bunlar gibi niceleri içerideler.
SAVCIYA “BEDÜZZAMAN SAD NURS’Y TANIYORUM” DEDM
Kendimi ikâyet ettim. Evimiz kira, dükkân kira, iki tane çocuum var. çimden “Bu yaptn akl ii deil” diyorum, ama delikanlyz, kanmz kaynyor. Yani akll deil, “deli” kanl. Doru savcla çktm. Nöbetçi savc yoktu, Basavc vard. Dedi “hayrola.” Dedim “ifade vermeye geldim.” “Ne hususunda” dedi. “Nurculuk hakknda” dedim. Nurculuk hakknda deyince adam mal bulmu maribi gibi “tamam” dedi “savc bey imdi gelecek.” Oturttu beni tabi o günkü artlarda bizim aleyhimizde konuanlar çok oluyordu. Mesela cami imam gidiyor bizi ispiyon ediyor. Emekli müftü bizi ispiyon ediyor. Yani çeitli insanlar bizi ikayet ediyorlard. Basavc beni o ikayetçilerden zannetti. Bana çok hürmet etti.
Biraz sonra savc geldi. “Kim bu?” dedi. “fade vermeye gelmi efendim” dediler. “Ne hakknda” diye sordu. “Nurculuk hakknda” deyince o da hemen atlad. “Ha tamam tamam getirin” dedi. Daktiloyu getirdi, kad taktlar. “Anlat bakaym kimleri tanyorsun” dedi. “Bediüzzaman Said Nursi’yi tanyorum” dedim. “Onun yazd kitaplar tanyorum.” “Peki, Fethullah Hocay tanyor musun?” “Tanyorum” dedim, “camide vaaz ediyor dinliyoruz bazen, oradan tanyorum.” “Mustafa Birlik’i tanyor musun?” “Tanyorum. Komisyoncu, esnafz oradan tanyorum” dedim. “Hüseyin Çaadr tanyor musun?” “Evet hemerimdir Urlaldr.” “Marangoz Ahmedi tanyor musun?” O da aranyor. Marangoz Ahmet için bir ey bulamadm. “Tanyorum” desem “haydi gel gidelim o adam bulalm” diyecek “tanmyorum” desem yalan olacak, yalan da söylemek istemiyorum. Dedim “ben Milli stihbarat mym yav ne bileyim imdi adam nerededir? Nerede oturuyor?” Yani divanda m oturuyor? Koltukta m oturuyor? Odada m? Salonda m? “Ne bileyim ben, u anda nerede oturuyor nerden bileyim?” dedim.
Bu defa “dersler nerede yaplyor.” Dedim “her yerde yaplyor.” “Adres verir misin?” Dedim, “adres almak adetim deil ben giderim sadece, ne sokaa bakarm ne numarasna.” “Kim yapyor bu dersleri?” Dedim “ben yapyorum.” “Senden baka kim yapyor.” “Benden baka kimse yapmaz, benim olduum yerde kimse ders yapmaz.”
Böyle sorular sorunca ben biraz da piman oldum “ben acaba birisinin ban belaya m sokacam” dedim kendi kendime. Sonra ben tevkif beklerken “seni tevkif etmiyorum” dedi. O öyle deyince ben çok üzüldüm. Dedi “seni tevkif etmiyorum ama ahit olarak yazyorum.” Hâlbuki ben bekliyorum nöbetçiyi çaracak kelepçeyi elime takacak götürecek diye. Çktm evime geldim. Devam edip gidiyoruz. Hapis de nasip ii.
NURCULUUN PROPAGANDASINI YAPIYOR LÜTFEN KONUTURMAYIN
Evde bekleyenler var, Cenab- Allah onun için korumu sizi
Evet Annemin duas kabul olmutu. Sonra günü geldi mahkemeye çktk. Bizi ahit yazm. Bana dediler “anlat bakalm bu sanklar hakknda ne biliyorsun?” Dedim “bu sanklar hakknda hiçbir ey bilmiyorum. Ben ahit olarak da mahkemeye müracaat etmedim. Savc beye beni tevkif etsin diye çktm. Çünkü o nurcular tutukluyor. Bende Nurcuyum. Beni bulmadn, bulamadn, bende nurcuyum diye beni de tutuklasn diye kendimi ikayet ettim. Fakat sayn savc ne hikmettir beni tutuklamad beni ahit olarak yazd.”
“Ben bu maznunlar hakknda hiçbir ahitlik yapmyorum. Ben Risale-i Nuru okuyorum, onu her tarafa yayyorum elimden geldii kadar tebli ediyorum bazen satyorum, bazen veriyorum, onu yaymaya çalyorum” dedim hâkime. Beni de tutuklasn istiyorum. Askeri Mahkeme tabi. Albay Kaya Alptan bakan, bir de paa var, Tugeneral, iki tanede yüzba, dört tane hakim vard. Bana muhatap olan Kaya Beydi Albay.
Dedi “baka okuyacan kitap yok mu?” ben dedim “var, var da meseleleri en güzeli bu Risaleler anlatyor. Mesela bakn size bir misal vereyim. Bir yumurta aldm bakkaldan, yumurta 10 kuru ben bunun fiyatn 10 kuru biliyordum. Hâlbuki bu 10 kurutan üç kuru getirene, be kuru paket yapana, iki kuru satana veriyoruz. Ama aslnda yumurta bize bedava geliyor. Onu yaratan Rabbimizden bize bedava geliyor. Biz 10 kuru verirken aslnda yumurtaya para vermiyoruz. Getirene, paketleyene, satana para veriyoruz. Yoksa yumurta bize Rabbimizden geliyor. Muhterem heyet bir düünün bakalm 2 kilo arlnda bir tavuk. Tezgâh yok, torbas yok, öretmeni yok, okula gitmesi yok, trrrak yumurtay arkadan brakyor.”
Tugeneral Sabahattin Bey gülmeye balad. Adam nasl gülüyor biliyor musun? Neredeyse mahkemeyi bozacak. Gizli gizli gülmeye çalyor. Dierleri de tebessüm ediyorlar. Savc kalkt ayaa “muhterem heyet bu adam konuturmayn bu uurlu bir Nurcudur, Nurculuun propagandasn yapyor. Lütfen konuturmayn” dedi.
Adam konumasayd belki de paa mahkemeyi bozacakt. Adam balad dr dr ötmeye. Paa hala gülmesini gizlemeye çalyor. Tabi Savc öyle çknca Hakim Bey “Necmettin bey sadede gel” dedi. Dedim “efendim sadetteyim.” Ondan sonra devam etti mahkeme. Kardeleri tahliye ettiler. Bir de ben mahkemeye “Hz. Bediüzzaman Said Nursi” demitim bunu deyince Savc kalkt “O hazret deildir o Kürt Said’dir” dedi. O srada ben daha cevap vermeden Bekir Berk kalkt, oradan bir panter gibi sçrad. “Bediüzzaman Said Nursi Kürt-Türk ayrm yapmamtr, Kürtçülük yapmamtr” diye çok güzel bir cevap verdi. Dediler “otur yerine” ve Mahkeme böyle devam etti. Orada Tahiri Mutlu abi vard, aabeyler vard. Ahmet Feyzi abi vard.
KUR’ÂN OKUDU DYE NSAN ÇER ATILIR MI?
Onlar da muhakeme edilenler arasnda myd?
Yok onlar dinleyici olarak katlmlard. Bütün Türkiye’den zmir’e gelenler vard, Mahkemeyi dinlemek için gelmilerdi. Bazlarn içeri almyorlard. Tahiri Mutlu abiyi almyordu baçavu. Sinirli diye. “Bak çavuum çobann gönlü olursa tekeden süt çkarrm” dedim. “Burann çoban sensin bak bu mübarek bir evliyadr. Bunun duasn al o sana kafidir” dedim. “Peki Hac abiyi alalm” dedi. Tahir abiyi içeri aldlar.
Ben de mahkeme devam ettikçe oraya gidiyordum, bütün cemaat oradayd. Mahkemenin olduu yerin kars otobüslerin durduu bir yerdi. imdi millet geliyor otobüslerden iniyor kalabal görünce “nedir bunlar?” diye soruyorlar. “Nurcu bunlar nurcu” diye tarif ediyorlar. Yani o mahkeme böyle de bir hizmet etti Nurcularn tannmasna neden oldu.
“Bunlar nurcu da ne yapm?” diye soruyorlar. “Kur’an okumular Peygamberimizin hadislerini okumular onun için içeri attlar.” “Allah Allah, Allah Allah, kyamet kopacak Kur’ân okudu diye insan içeri atlr m?” Geliyor yine bir otobüs iniyor… Kalabalk “ne bunlar yav” diye soruyorlar. Bunlarn aabeyleri Mahkemede de bunlar içeri almyorlar onun için namaz kaçrmamak için namaz klyorlar. “Allah Allah, devaml bunlar namaz m klar?” diye Nur Talebeleri hakknda güzel fikirlere sahip olmalarna neden olmutu.
O dönemlerde aabeylerle beraber kaldnz oldu mu? Birlikte hizmet ettiiniz, mesela Tahiri aabeyle hiç beraber kaldnz m? Veya dier aabeylerle…
Tahiri aabeyle beraber kalmadm ama yanna çok gidiyordum.
TAHR MUTLU: MANSIZLARI ANLATMA, MANLILARI ANLAT, MÜSPET KONU
Onunla ilgili bir hatranz var m?
Tahiri Mutlu abiyle öyle bir hatramz var. Bir gün Tireli Nihat abi vard rahmetli… Nihat abinin dershanesi vard, oraya gitmitik, oturuyorduk çay içiyoruz. Mula’dan birisi gelmi, onunda mahkemesi var galiba, mahkemeye gidecek. zmir’deymi mahkemesi. Tahiri abi sordu dedi ki, “orada hizmetler nasl, cemaat, kardeler nasllar ne yapyorlar?” O arkada “Abi” dedi “çok muzr bir savcmz var” deyince… “kardeim” dedi “imanszlar bana anlatma, bana imanllar anlat. Müspet konu” dedi. Ondan sonra biraz durdu gene “Müftü alt kazkç (alt ok)” dedi… Tahiri abi “bana bak, bize gybet mi dinleteceksin, senin dilini kesmek lazm” dedi. Öyle sert bir cevap verdi ki, korktum adamn dilini koparacak gibiydi.
“Kazk maz brak müspet eylerden bahset. Bize burada gybet dinletme” dedi. Ellerini de kaldrd, elleri böyle kürek gibi iriydi. Tahiri Mutlu abiyle böyle bir hatramz oldu. Yine bir gün Tahiri abiye “bana dua et. Bende gybet hastal var” dedim. Çard “gel buraya” dedi. Bir defteri vard bana gösterdi “bak sen burada yazlsn sana dua ediyorum” dedi.
Yine bir gün onun dershanesinde kalyordum orada Tireli Nihat abi de var. Yatmadan önce “abi teheccüde kalknca beni de kaldr” demi Tahiri abiye… Aksine o gece yatan bana vermi kendisi baka bir yere yatm ama yatan deitirdiini söylememi. ben Nihat’n yatanda yatyorum geldi Tahiri abi “efendi efendi kalk dedi” ben hemen kalktm “buyur aabeyciim” dedim. “Oo Necmi karde sen misin? Nihat nerede ben Nihat diye seni kaldrdm. Sen yat kardeim” dedi. “ster kalk ister yat. Teheccüde kaldrmyordu oradakileri ama sabah namazna kaldryordu.
Bir de Uak’tan bir karde anlatt. Uaktan toplu olarak Isparta’ya mevlide bir gurup otobüsle gelmiler, gece ulamlar ve yatmlar. Sabahleyin Tahiri abi “herkesi kaldrn namaza duracaz” demi. Biraz geçince “Tamam m kalkt m herkes?” diye sormu. Demiler “abi oförümüz kalkmad.” “Kaldrn o keratay da” demi. oför kendisi anlatyor; “Kaldrn o keratay da deyince benim ödüm patlad. Dövecek diye kalktm.” Kalkm namaza oför, abdest alm, o da namaza durmu. Sonra anlatyor; “yav bir namaz kldrd, ama ne namaz, klmadm tüm namazlar klm gibi oldum. Birinci rekatta Yasin-i erif’i okudu ikinci rekatta amme süresini ne biçim adam bu” demi adam.
Bir gün yine biz çktk hizmete gideceiz Basmane’ye, garaja indik arabay almak için baktk o da garaja inmi, garibim geliyor, böyle otele doru, otelde kalyordu o zaman. Kur’an’ Kerim için, Mucizeli Kur’an bastrlacak ya. Baktm Tahiri abi geliyor. “Vay abicim ho geldin.” Yani biraz erken gitsek onu göremeyeceiz. “Kardeim gelin bakalm. Çok büyük bir hayr için ben geldim. te karz hasen alacaz cemaatten Kur’an’ Kerim’in baslmas için” dedi. O abiyle beraber bir yerlere gittik. Baz kiilerden borç para alnd. Kur’an’ Kerim’in baslmas için. Sonra basld, satld ve borçlar geri ödendi. O hizmette de böyle bir hatramz oldu. Tahiri abi ile periyodik ekilde stanbul’a geldiim zamanlar onun dershanesinde kalrdm. Semavat apartman 7. katta.
KAHVELERDE DERS YAPIYORDUK
O dönemde hizmetlerle ilgili neler hatrlyorsunuz? Nasl hizmet ederdiniz? Hizmet adna neler yapardnz?
imdi olduu gibi dersler oluyordu haftada iki-üç gün. Her yere gidiyorduk ben o zaman Risale-i Nurlar tanynca, Allah bana bir evk verdi, bir gayret verdi, böyle iki gün bazen yeenimi brakyordum dükkâna –o da dükkân açmyormu kerata- gidiyordum. Salihli, Turgutlu, yakn ilçelere, Manisa’ya, oralarda, kahvelerde ders yapyorduk.
Mesela, kahveye giriyoruz kalabalk, millet kat oynuyor. “Ne haber arkadalaaar!” Yüksek sesle herkesin duyaca ekilde baryorum. Millet birden bire aryor böyle. Hareket halindesiniz, “efendim camide namaz kldk sizi göremedik herhalde evde klyorsunuzdur. Siz camiye gelmezseniz biz kahveye geliriz kardeim. Biz kardelerimizi terk etmeyiz. Ziyaretinize geldik…” diye balyoruz konular anlatmaya. Önce “Burada kahveci kim?” diyorum, kahveci “benim abi buyur diyor.” “Tebrik ederim seni, halka hizmet hakka hizmettir. Bak sen burada sobay yakmsn milleti üütmüyorsun. Çay istiyorlar çay veriyorsun, azlarn tatlandryorsun. Su istiyorlar hararetlerini gideriyorsun. Büyük sevaplar kazanyorsun. Ama kât istiyorlar kât da veriyorsun o zaman iin sakat. Öbür tarafta dayak var. Kâttan ötürü dayak yiyeceksin, bunlardan ötürüde sevap göreceksin” diyorum.
Hem nalna hem mhna iki tane müsbet bir tane menfi. Tabi imdi kahvedekiler birden bire aryorlar. “Kardeler” diyorum “bakn kahveci kardeimiz ie yaramayan bir eyi getirip kahvesine koymuyor, mesela -televizyonu gösteriyorum- bu nedir? Bu bir alettir. Arkadalar film seyrediyor, haber dinliyor, niye yukar koydun masann üzerine koymadn? Ya yukar koydum masann üzerine koysam uzun boylu birisi önüne oturur arkadaki göremez. Bak adamn kafas çakyor. Hemen helal olsun diyorum sana kahveciye inceden yalama yapyorum. O imdi kahveyi de brakt kad da brakt bizi dinliyor. Birisi de katlar masann altndan kaktryor, görmesin hoca diye.
Ondan sonra “bakn kardeler bakn her masaya birer tane kül tablas koymu niye bunlar koydun? Desek Yav hocam arkadalar sigara içiyorlar, küller yere dökülmesin diyecek. Bu sobay niye kahvenin ortasna koydun da bir kenara koymadn? Abi kahvenin ortasna koydum ki hararet eit olarak her tarafa dalsn. Bak adamn kafas çalyor. Helal olsun kahveci kardeime. Kardeler görüyorsunuz ki kahveci kardeimiz ie yaramayan bir eyi kahvesine getirip koymam. Her masaya birer jop veya satr koymam demek ki ie yarayan eyleri getirip kahvesine koymu. Bir kahveci ie yaramayan bir eyi getirip kahvesine koymazsa u kâinatn sahibi olan Cenab- Allah hiç ie yaramayan bir eyi yaratr m? Onlar da “yaratmaz hocam” diyorlar. O zaman ben diyorum ki “ben bir ie yaramyorum. Etim yenmez, sütüm içilmez, saçmdan çorap örülmez, kereste olmam, yumurtam yok hiçbir ie yaramyorum. Bari bir ie yarayaym diye çktm kahve kahve gezeyim sizin gibi kardelerimizle tanalm ve ie yarayalm.” “Saol hocam Allah raz olsun. Eksik olma falan.”
“Öyle deil mi? Kardeler çok affedersiniz. Bir inee desek, inek ne yapmaya geldin dünyaya. Maça gitmezsin, dans etmezsin, kahveye gidip kât oynamazsn, bira içmezsin inek gibi yayorsun gündüz çayra, gece ahra. Bunu mu yapmaya geldin dünyaya desek… nek bize dese yav sen bu sözü bana nasl söylersin, u buzdolabn aç bak, süt benden, yourt benden, tereya benden, kaymak benden, köfte benden, dolma benden, sucuk benden, pastrma benden, ayakkabn benden, belindeki kay benden, ben olmasam pantolonunu balayamayacaksn.”
Ya deriz “özür dilerim hakikaten sen bir marketmisin yav. Ne mübarekmisin sen.” Bu defa o dönse dese “peki sen ne yapmaya geldin, etin yenmez, sütün içilmez, saçndan çorap örülmez, hiçbir ie yaramazsn, sen ne yapmaya geldin bu dünyaya?” diye bana sorsa inek, ne cevap vereceim arkadalar! Yardmc olun inee rezil olacaz. nee bir cevap vermemiz lazm. Biraz evvel kaçnc kât çkt. Oradan biri diyor “konu ulen Recep ne cevap vercen.” O diyor “sen cevap ver” öteki diyor “sen cevap ver.” Oradan birisi “hocam valla bizde cevap verecek adam yok sende bir cevap varsa ancak sen cevap verebilirsin.”
nek kabul eder mi acaba? nek karde ben zmir’den, Kütahya’ya kardelerimi ziyarete geldim, zmir’den kalkp Kütahya’ya gidiyorum. Adapazar’na gidiyorum, stanbul’a gidiyorum oradaki kardelerimiz ne âlemdedir onlar görmek onlar ziyaret etmek için geldim. zmir’den bir inek kalkpta Kütahya’daki “inek kardelerimiz ne haldeler ot buluyorlar m? Çayr bulabiliyorlar m? Kasaplar onlar rahatsz ediyor mu? Gelebilir mi Yapabilirler mi?” “Ne demek hocam yapamazlar.” Ama bakn biz geldik. Bir inek hasta olsa dier inekler birer demet ot alp ya bizim “mercan” kardeimiz hasta olmu ziyaretine gidelim gidebilirler mi? “Gidemez hocam.” Bir inein danasn kesseler dierleri taziyeye gidebilirler mi? “Gidemez hocam” Ama biz gideriz. nein biri imam, dierleri cemaat olup namaz klabilirler mi? “Klamaz hocam.” Ama biz klarz. Oradan birisi kalkarak “hocam biz inek bile olamadk” deyince tabi ipler kopuveriyor. Herkes gülmeye balyor.
te böyle Allah’n bir lutfu olarak biz böyle hizmetler yapp gittik.
Allah raz olsun. Allah sevabnz yazsn…
Baz gün böyle kahve dolayorduk. Akamlar da derslerde. Hizmette snr ve sinir yok.
PROFESÖRLERN YAPAMADIINI ARI NASIL YAPSIN?
Peki sizce Risale-i Nurlar hedeflerine ulat m? Bediüzzaman Hazretlerinin bekledii, müjdeledii ve “bütün insanlk bunu okuyacak, bu eserler bütün dillere çevrilecek” dedii hedeflere ulat m?
Ulat tabii, krk küsür dile tercüme edildi. Ben geçenlerde bir lokantaya girdim Denizli’de. O anda telefonum çald, baktm Paris, beni internetten tanmta birkaç gündür aryormu. “Buyur kardeim” dedim “bakn arkadalar u anda Paris’ten benim kulama ses geliyor. Bu sesi buraya kim getiriyor. Maddecilerin dedii gibi elektro manyetik dalgalarn titreimiyle, mitreimiyle deil, bu ses Cenab- Allahn Esmasnn tecellisiyle geliyor. Vallahu Alimül habir. Cenab- Allah her yerde hazr ve nazrdr. Ne ile? Bütün esmasyla, fiilleriyle, isimleriyle, bütün kainat kuatm. te bu sesi Paris’ten benim kulama ulatran benim rabbimdir. Yoksa elektro manyetik dalgalar titreiyormuta öyle geliyormu… Buna kim inanr.
Elektromanyetik dalgalar da Allah yaratyor
Elbette Allah yaratyor ama bunlar zahiren esbaptr. Esbap bir perdedir. Ar kovann açtmz zaman ne görüyoruz içinde? Bal görüyoruz, ary görüyoruz, petek görüyoruz. Baka ne görebiliriz. Bir de Sanat- lahiyeyi görebiliriz. “Ve evha Rabbuka lennahli.” Bu Allah’n fiilidir. Arnn fiili deil. Elektro manyetik dalgalar sadece ar gibidir. Zahiren görünenler artmacadr. Tabi baktn zaman bal, ary görüyorsun ama, Allah sana akl vermi, sen üstelikte insansn bu ar bu bal yapacak kapasitede mi? Bütün profesörleri toplasak, bütün fizikçileri, kimyaclar, gda mühendislerini toplasak, hocalarmz bu arlar bize bal yapyorlar alp yiyoruz ama ayrca terbiyesizlik de yapyorlar, bizi sokuyorlar biz bundan sonra profesör bal istiyoruz desek o profesörler bal yapabilirler mi? Yapamazlar. O zaman profesörlerin yapamadn ar nasl yapsn? Demek ki Allah yaratyor. Ama onlar istihdam ediyor. Hava zerrelerinde manyetik dalgalar var ama bu ses nakil iini yapabilecek kabiliyette olmas için ilim, irade, kudret sahibi olmas lazm. Her insan bilmesi lazm. Ben imdi sana ngilizce bir söz söylesem sen ngilizceyi bilmezsen o söylediim sözü tekrar edemezsin. Hava nasl tekrar ediyor bu kadar sesleri nasl naklediyor. Aslnda yapan demek ki Allah’tr.
Peki abi, siz Risale-i Nurlar biliyorsunuz, ilk günden bugüne herkese anlatyorsunuz. Baz insanlar “okuyoruz ama anlamyoruz” diyor. Bir insan Risale-i Nuru anlamak için ne yapmas lazm?
Rabbim anlamak nasip etsin. “Ya Rab bunu anlamay bana nasip et, anlayp bakalarna anlatmay bana nasip et” diye dua etmeli. Bu Cenab Allah’n bir ikramdr. Feyzi diye birisi vard. Ben bu Nurlar ilk tandm vakit acaip bir hal oldu bende.
YEN MANA GELM BR GB OLDUM
Nasl yani?
Yeni imana gelmi biri gibi oldum. Önüme geleni kstryorum, kimse kaçamyor korkudan. Yani bu adam döver beni diye. Öyle bir akla anlatyorum ki, adam dinlemese bile dinliyor gibi yapyor. Bir çocukluk arkadam vard. Bununla biz keçi otlatyorduk, koyun otlatyorduk. Bizim arazilerimiz yan yanayd. Ona dedim ki, “her bir inek, deve, koyun gibi mübarek hayvanlar Bismillah der Rahmet feyzinden bir süt çemesi olur. Mesela süt koyunun memesinden akyor. Bir ine sok onun deliine ne akar memeden bak. Kan akar, normalde süt akmas gerekirken kan akar. Cenab- Allah öyle bir kudret sahibi ki memede kanla süt bir arada duruyor, ama karmyor. Demek ki Cenab Allah aktyor. O halde süt inein memesinden deil de Rahmet feyzinden bir süt çemesi olur. Rahmet feyzinden geliyor.” Bu kadar açk anlatyorum. Ondan sonra bak dedim her bir aaç Bismillah der…
Aaçlarmz var mesela gövdeleri odun gibi. Bir odun çamuru alyor yukarda eftali yapyor. Bir odun da var çamuru alyor incir yapyor. Bir odun var o da çamuru alyor nar yapyor. Bir odun da var çamuru alyor muz yapyor. Bir odun da var oda çamuru alyor zeytin yapyor. Bir odun da var o da çamuru alyor kestane yapyor. Bir odun da var çamuru alyor ceviz yapyor. Bir odun da var çamuru alyor portakal yapyor. Yav bunlar odun ite odun. Odun bunlar odun. Eer bu odunlarn arkasnda rahmet elini görmezsek odun gibi gideriz öte tarafa. Doru Cehennem sobasna…” diye geni geni anlatmtm bir de ona Küçük Sözler vermitim.
Tabi bir ey demedi “Allahasmarladk saol Necmiciim” dedi gitti. Ben bunu senelerce görmedim. Eer isteseydi beni arar bulurdu. Demek ki anlayamad. Bir gün ben bunu camide gördüm, aradan yirmi sene geçmiti. Urla’da, Urlalym ya ben oraya gidip geliyorum zaman zaman. Beni görünce “Oo dedi ne var ne yok Necmi naslsn?” Camide görünce sevindim. “Allah kabul etsin Recepciim” dedim. Dedi “hanmla hacca gittik.” “O ne mutlu” dedim. “Hayrola neye geldin” dedi. Dedim “bizim burada sohbetlerimiz oluyor. Risale-i Nur sohbetleri yapyoruz. Nur cemaatyz. Oraya geldim. stersen sende gel” dedim. “Geleyim ya” dedi. Derse geldi daha o gün bu gündür derslere devam ediyor.
Hatta orada bir yer ald yani kendisi parasn vermedi ama baka bir arkadandan ald güzel bir dershane açtlar orada bu arkadalar. Bu benim çocukluk arkadam. Bana ne diyor biliyormusun? “Sen bana o zaman onlar anlattn zaman ben eve gittim. Senin dediklerinin hiç biri kitapta yazmyordu. Ben o zaman ‘garibim Necmi kafay yemi’ demitim. Meer 20 sene sonra anladm ki kafay yiyen benmiim. Yazklar olsun bana 20 senem heba oldu.” Biz ona en güzel ekilde anlattk ama kusur anlatanda deil anlamayanda. Kim bilir neresini açt bakt. Hâlbuki kitabn banda. Her ey lisan haliyle “Bismillah” der yazyor.
Peygamberimiz (ASM) Ebu Bekir’e de anlatt, Ebu Cehil’e de anlatt. Ebubekir anlad Ebu Cehil anlamad. Hz. Ömer biraz daha geçte olsa anlad, Halit Bin Velit de çok sonralar anlad. Ebu Süfyan geç de olsa anlad. Ebu Cehille Ebu Lehep hiç anlamad. anlamak insann elinde olan bir ey deil karde.
Bugn 0 ziyareti (0 klik) kii burdayd!
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası