entelköy bereket tanrısı / Entelkoy Efe Koye Karsi Filmi mp3 mp4 flv webm m4a hd video indir

Entelköy Bereket Tanrısı

entelköy bereket tanrısı

Tarih Okulu Dergisi (TOD) Journal of History School (JOHS) Mart March Yıl 9, Sayı XXV, ss. Year 9, Issue XXV, pp. DOI No: funduszeue.info KENTSEL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE TÜRK SİNEMASINA YANSIMALARI: ENTELKÖY EFEKÖY’E KARŞI FİLMİ Burcu ALTIPARMAK Ahmet OKTAN Özet Bu çalışmada Modernitenin doğaya hükmetme düşüncesini merkeze alan, ilerlemeci uygarlık anlayışına alternatif bir yaşam stratejisine karşılık gelen sürdürülebilirlik yaklaşımı ve bu anlayışın sinemasal eserlerde nasıl temsil edildiği tartışmaya açılmaktadır. Bu bakışla öncelikle sürdürülebilirlik kavramı, ortaya çıkışı ve taşıdığı anlamlar bakımından kuramsal olarak incelenmekte, sürdürülebilirlik felsefesi, “kentsel sürdürülebilirlik” ve “yavaş şehir” kavramları açıklanmaktadır. Çalışmanın inceleme bölümünde ise örneklem olarak belirlenen Entelköy Efeköy’e Karşı filmi sürdürülebilirlik perspektifini belirleyen temel prensipler ve daha özelde de yavaş şehir ölçütleri çerçevesinde belirlenen temalar üzerinden analiz edilmektedir. Bu kapsamda filmde sürdürülebilir bir yaşamla ilgili ne tür temsillerin yer aldığı ve bu temsil biçimlerinin toplumsal alana ve yönetmenin algısına ilişkin ne tür ipuçları sunduğu tespit edilmeye çalışılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilirlik, kentsel sürdürülebilirlik, yavaş şehir, sürdürülebilirlik ve sinema, Entelköy Efeköy’e Karşı. Urban Sustainability And Its Reflection On Turkish Cinema: The Film Of Entelköy Efeköy’e Karşi Abstract In this study, sustainability perception that is corresponding to alternative livelihood strategy to progressive understanding of civilization which gets the  Arş. Gör. Ondokuz Mayıs Üniversitesi İletişim Fakültesi.  Yrd. Doç. Dr. Ondokuz Mayıs Üniversitesi İletişim Fakültesi. Kentsel Sürdürülebilirlik ve Türk Sinemasına Yansımaları: Entelköy Efeköy’e Karşı Filmi modernity’s idea of dominating the nature to the center and how this perception is represented in the cinematic works is opened up for discussion. In this regard, firstly the term of sustainability has been examined theoretically in respect to its meaning and history. And the terms of sustainability philosophy, “urban sustainability” and “slow city” have been explained. In the research section of the study, the film Entelköy Efeköy’e Karşı has been defined as sample of the study and it has been analyzed in the frame of sustainability perception and slow city criterias by means of identified topics. Within this framework, it has been tried to be determained that; what kind of representations are there for a sustainable life in the film and what kind of clues related to the social sphare and the director’s perception are indicated by these representations. Key Words: Sustainability, urban sustainability, slow city, sustainability and cinema, Entelköy Efeköy’e Karşı. Giriş Sürdürülebilirlik düşüncesinin dünya gündemine gelmesi ve tartışılmaya başlanması çok uzun geçmişi olan bir süreç değildir. ’li yıllardan itibaren sürdürülebilirlik, kavram olarak henüz kullanılmıyor olmakla birlikte, sürdürülebilirliğin taşıdığı anlamlar üzerine konuşulmaya ve tartışılmaya başlanmıştır. Sürdürülebilirlik kavramı şehircilik literatürüne ancak ’li yıllardan sonra girmiştir. Bu dönemden sonra yoğun olarak gündeme gelen ve üzerinde tartışılan bir alan olan sürdürülebilirlik, kent yönetiminden çevre yönetimine, mimarlıktan, ekonomiye, reklamcılıktan sinemaya kadar birçok farklı disipline olan etkisi bakımından akademik çalışmalara da ilham vermektedir. Sürdürülebilirlik felsefesinin temelinde bugünün ihtiyaçlarını karşılarken gelecek kuşakların da gözetilmesi ve kaynakların gelecek kuşakların ihtiyaçlarını da karşılayacak şekilde kullanılması yatmaktadır. Yani, sınırlı olan kaynakların tüketimi konusunda hassasiyet ve kaynak kullanımında hakkaniyet söz konudur. Kentsel anlamda kavramın zaman içinde ve uluslararası toplantılar, kurullar ve raporlarla birlikte kazandığı anlam sürdürülebilir kentsel gelişme ekseninde ekonomik, sosyal ve çevresel boyutları kapsamaktadır. Bu boyutların birbirleriyle olumlu–uyumlu ilişkisi ve etkileşimi sonucunda ise sürdürülebilir gelişmeden söz edilmektedir. Günümüzde kentleşme olgusu, gelişmekte olan ülkelerde çok hızlı bir şekilde, kuralsız ve plansız biçimde gerçekleşmektedir. Kentler ekonomilerini [] Burcu Altıparmak – Ahmet Oktan güçlendirmek için yoğun bir üretim ve hizmet faaliyeti yürütmektedir. Bunun sonucu olarak; hem ülke hem de dünya genelinde sınırlı kaynakların dengesiz kullanımı ve dağılımı, aşırı nüfus artışı ve yoksulluk–yoksunluk, ekonomik ve sosyal eşitsizlikler, doğal yaşam alanları ve çevrenin tahribatı gibi kent yönetimlerini ilgilendiren sorunlar kendini göstermektedir. Sürdürülebilirlik felsefesi, bu gibi yerel sorunların ülke sınırlarını da aşarak küresel sorun olarak değerlendirilmesini gerektirmektedir. Bu anlamda dünya genelinde birçok uluslararası toplantılar düzenlenmekte, işbirlikleri ve örgütlenmeler oluşturulmaktadır. Bu tür girişimler doğal çevrenin ekonomik ve sosyal gelişmişlik ve gelişim için önemli bir kaynak olarak görülmesine katkı sağlayan çabalar olarak değerlendirilmelidir. Ayrıca uluslararası arenada gerçekleştirilen tüm bu girişimlerden doğan anlayışla birlikte, kentsel anlamda yönetimlerin sorumlulukları artarken sürdürülebilirlik bilincinin gelişmesi yaygınlık kazanmaktadır. Türkiye, diğer tüm ülkeler gibi çevresel sorunlardan etkilenmekte, ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için çaba harcamaktadır. Bu noktada, “Cennet vatan” tanımlamasının aksine hava, su ve toprak kirliliği Türkiye’yi olumsuz etkilemekte, dengesiz nüfus dağılımı ve aşırı nüfus artışı, kentlerin taşıma kapasitesini zorlamaktadır. Kalabalık nüfus barındıran kentlerde hizmet kalitesi düşmekte, yaşam koşulları olumsuz etkilenmekte, kirlilik oranı, evsel ve sanayi atıkları artmaktadır. Bu açıdan Türkiye sahip olduğu imkan ve koşulları koruyabilmek için bölgesel ve kentsel politikalara gereksinim duymaktadır. Türkiye, hızlı kentleşme ve sanayileşme sonucu çevrede yaşanan olumsuz koşullardan etkilenmekle birlikte çevre konusunda taraf olduğu anlaşmalarla sürdürülebilir kalkınma konusunda adımlar atmaya başlayan bir ülkedir. Bu çerçevede “yavaş şehir” uygulamalarıyla nüfus artışının kontrol altına alınması, çevre duyarlılığının ve alternatif enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması, tarımsal ekonominin desteklenmesi, yerel mal ve ürünlerin geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Kentsel ekonomilerin gelişmesi doğal ve kültürel kaynakların korunması–geliştirilmesi çabaları ile desteklenmektedir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye sahip olduğu yavaş şehirler ile sürdürülebilir kentsel ekonomik gelişme potansiyeli olan bir ülke görünümündedir. Modernitenin doğaya hükmetme düşüncesini merkeze alan, ilerlemeci uygarlık anlayışına alternatif bir yaşam stratejisine karşılık gelen [] Kentsel Sürdürülebilirlik ve Türk Sinemasına Yansımaları: Entelköy Efeköy’e Karşı Filmi sürdürülebilirlik anlayışı, içine doğduğu toplumsal evreni çeşitli imlemeler, simgeler, tersine çevirmeler aracılığıyla nesneleştiren sanatsal eserlerde de tartışılmakta, nesneleştirilmektedir. Bu noktada sinema eserleri önemli bir kaynak olarak görülebilir. Nitekim Türkiye’de az sayıda da olsa –Tanrının Bağışı Orman (), Tuzak (), Manisa Tarzanı (), Bizum Hoca () gibi– sinema filmlerinin çevre duyarlılığı temasına yer verdiği, toplumsal alanda giderek daha fazla ilgi gören sürdürülebilir yaşam perspektifinin, sinemasal eserlerde sınırlı düzeyde de olsa temsil imkanı bulduğu görülmektedir. Bu araştırma kapsamında; kapsamlı bir sürdürülebilirlik tartışmasının yürütüldüğü, konuyu doğrudan anlatının odağına yerleştiren neredeyse tek film olan Entelköy Efeköy’e Karşı adlı sinema eseri örneklem olarak belirlenmiştir. Sinemasal anlatıları toplumsal tahayyüllerle çeşitli süreklilikler ve farklılaşmalar biçiminde ilişkide olan yapıtlar olarak değerlendiren bu çalışmada sürdürülebilirlik anlayışını tanımlayan bir kavramsal çerçeve çizilmesi ve Entelköy Efeköy’e Karşı filmi örneğinden hareketle bu yaklaşımın sinemasal evrende ne tür görünümlerle temsil alanı bulduğu üzerine bir tartışma yürütülmesi amaçlanmaktadır. Bu bakışla öncelikle sürdürülebilirlik kavramı, ortaya çıkış süreci ve taşıdığı anlamlar bakımından kuramsal olarak incelenmekte, sürdürülebilirlik felsefesi ve kentsel sürdürülebilirlik kavramları açıklanmaktadır. Çalışmanın inceleme bölümünde ise Entelköy Efeköy’e Karşı filmi sürdürülebilirlik anlayışını belirleyen temel prensipler ve “yavaş şehir” kriterleri bağlamında analiz edilmekte ve filmde sürdürülebilir yaşama ilişkin ne tür temsillerin yer aldığı irdelenmektedir. Sürdürülebilirlik Felsefesi Yirminci Yüzyılın ortalarından itibaren, sanayileşmenin dünya genelinde yaygınlaşmasını takiben çevreye yönelik olumsuz etkilerin hızla artmasına tanıklık edilmiştir. Kentlere yönelik nüfus akımının yoğunlaşması, taşıma kapasitesinin üstünde nüfusu barındıran ve kalitesiz yaşam sunan kentlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki dengesiz gelir dağılımı ve doğal kaynakların adaletsiz ve eşitliksiz kullanılmasıyla birlikte bölgeler arasındaki ekonomik ve toplumsal dengelerin giderek büyümesi gibi olgular dünya genelinde ortak sorunlar olarak algılanmaktadır. Bu anlayış, ülkelerin uluslararası ölçekte bir araya [] Burcu Altıparmak – Ahmet Oktan gelerek çevre sorunları ekseninde toplantılar ve kurullarla çalışmalar başlatmalarını teşvik etmektedir. Bu süreçte, doğal çevreye yönelik tahribatın ve biyolojik sistemleri tehdit eden sorunların giderilmesi düşüncesi çerçevesinde ekonomik ve toplumsal süreçler çevreyle bağlantılı olarak değerlendirilmeye başlanmakta ve sürdürülebilirlik anlayışının ortaya çıkması bu sürecin bir sonucu olarak kabul edilmektedir. Sürdürülebilirliğin kavram olarak kullanılmaya başlanması ’li tarihlere rastlamaktadır. tarihindeki Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı, çevreye karşı gerçekleşen yıkım, zarar ve hasarın küresel olarak ele alındığı ve hava, su, toprak kirliliğinin yanında kimyasal atıklara da değinilen bir konferans olarak sürdürülebilirliğin anlayış olarak dile getirildiği ilk belgeyi sunmaktadır (Newman, Kenworthy, ). Ancak sürdürülebilirlik kavramına ilk kez Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun 29 Ekim tarihli toplantısında kabul edilen Dünya Doğal Şartı’nda değinildiği görülmektedir (Çam, ). Dünya Doğal Şartı’nın dördüncü maddesinde, insanoğlunun yararlandığı kara, deniz ve hava kaynaklarının yanında ekosistemlerin ve organizmaların da en yoğun sürdürülebilir üretimi sağlamak ve devam ettirmek için kullanılabileceği, ancak bir arada yaşayan diğer türlerin bütünlüğünü tehlikeye sokmadan bunun gerçekleşmesi gerektiği vurgulanmaktadır (funduszeue.info, eri- şim tar.: ). Yani sürdürülebilir üretim için ekonomik etkinlikler yürütülürken ihtiyaç duyulan kaynakların kullanılmasında doğal çevrenin ve ekosistemlerin de sürdürülebilirliği ana hedef olarak görülmektedir. İnsan-doğa etkileşiminde, insanoğlu çoğunlukla yön veren, şekillendiren, kullanan ve tüketen taraf olmaktadır. Bu durum bireylerden başlayarak işletmeler, kentler ve ülkeler için de geçerli olduğu, hatta küresel ölçekte doğaya karşı toplu bir yıkımın söz konusu olduğu söylenebilir. İnsanlar ve insanların ürettiği sistemler tarafından hızla tahrip edilen, tüketilen çevreyi korumaya yönelik olarak oluşturulan yaklaşımlar, biyolojik çeşitliliğin, kaynakların ve ekolojik sistemlerin gelecek nesillerden ödünç alındığı fikrinin yaygınlaşmasıyla geliştirilmektedir. Kaynakların sınırlı olduğu ve insanlığın geleceği için çevrenin korunmasının gerekli olduğu; bu kapsamda, doğal kaynakların kullanılmasında bilinçli davranılması veya yenilenebilir kaynakların ikame olarak kullanılması anlayışı gelişmeye başlamıştır. Çevre konusunda oluşmaya başlayan bu farkındalık, sürdürülebilir kalkınma olgusunun oluşmasına öncülük etmektedir. [] Kentsel Sürdürülebilirlik ve Türk Sinemasına Yansımaları: Entelköy Efeköy’e Karşı Filmi Sürdürülebilir kalkınma kavramının tanımlandığı ilk belge ise BM Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından hazırlanan ve ’de BM Genel Kurulu’na sunulan Ortak Geleceğimiz Raporu olmuştur (Çam, ). Ortak Geleceğimiz Raporu’nun yirmi yedinci maddesi, sürdürülebilir kalkınmayı, “bugünün ihtiyaçlarını gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılamasına engel olmadan karşılamak” şeklinde ifade etmektedir (Anonymous, ). Bu tanıma paralel olarak Pugh ( 37), sürdürülebilir kent düşüncesiyle hareket edildiğinde kentin ihtiyaçlarını ve talepleri karşılamak için ormanlardan, otlak alanlarından, tarım arazilerinden, yağış alanlarından ve sınırları dışındaki sulak bölgelerden yararlanılması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu şekilde yenilenebilir kaynaklar kullanılarak sınırlı olarak mevcut olan kaynakların gelecek kuşakların da kullanımına kalması garantilenmiş olmaktadır. Günümüzde de hala Ortak Geleceğimiz Raporu’ndaki anlamını koruyan sürdürülebilir kalkınma için yapılan bir başka tanımda da, “teknolojik, bilimsel, çevresel, ekonomik ve sosyal kaynakların heterojen sistemin zamansal ve mekansal dengesini koruyacak şekilde yeniden düzenlenmesi” olarak ifade edildiği görülmektedir (akt. Devuyst, ). Ortak Geleceğimiz Raporu, sürdürülebilir kalkınmayı tanımlayarak çevreyle ilgili çoğu tartışmada referans olarak kullanılan ilkesel kararlarıyla, çevre-doğa ve doğal sistemlerin korunması konusundaki temel ilkeleri ortaya koymaktadır. Bu raporun ardından BM Rio Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda, sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilmesi için Rio Deklarasyonu ve Yerel Gündem 21 olarak anılan eylem planı oluşturulmuştur. Bu eylem planıyla insanoğlunun doğayla uyum içinde sağlıklı ve üretken yaşama hakkı vurgulanmaktadır (Barlas, ; Devuyst, ; Kaypak, ). Rio Konferansı’nın devamı olan Rio+10 ve Rio+20 Konferanslarında Yerel Gündem 21 hedeflerinin değerlendirilmesi ve ülkelerin sorumluluklarının yerine getirilmesi konularına vurgu yapılmıştır (Barlas, ). Devamlılığı olan bu toplantılarla kararların uygulanabilirliği, uygulamaların devamlılığı denetlenmekte ve dönemsel gelişmelere uygun bir şekilde düzenlemelerin oluşturulmaya sağlanması hedeflenmektedir. [] Burcu Altıparmak – Ahmet Oktan Kentsel Sürdürülebilirlik ve Yavaş Şehir Hareketi Modern anlamda kentleşme Sanayi Devrimi’yle başlamış ve günümüzde de hızlı ve kontrolsüz bir şekilde devam etmektedir. Fabrikasyon üretimle birlikte yeni iş alanları, modern ve konforlu bir yaşam, eğitim, sağlık, finans gibi hizmetler sunan kentler çekim merkezleri haline gelmektedir. Kentlerin çekiciliği arttıkça kırsal yaşamdan kente göç de artmakta ve tarım ekonomisi ve kırsal nüfus dünya genelinde azalmaktadır. Sanayi Devrimi ile başlayan ve hala devam etmekte olan kentleşme süreci, insanlığın hayatta kalma mücadelesiyle ilintili ve küresel etkilere sahip bir olgudur. Çevre bağlamında ele alındığında kentler sundukları tüm hizmetlerin yanında doğal kaynakların en büyük tüketicileri, zararlı atıkların ve kirliliğin yaratıcıları olarak görülmektedirler (Ingemar ve Lidskog, ; Rees, ). Üretim etkinliklerinin gerçekleştiği merkezler olan kentler, sahip olduğu sanayi üretim sistemleri ve içinde barındırdığı nüfus yoğunluğunun etkisiyle çevrenin tüketicisi konumuna gelmektedir. Bu yüzden kentleşme süreci hız kazandıkça kentlerin dünya üzerinde oluşturdukları zararlar da artmaktadır. Bu durum sadece gelişmiş ülke kentleri veya sanayi merkezi olan yerleşimler için değil, aynı zamanda az gelişmiş ve gelişmekte olanlar için de söz konusudur. Kentler de işletmeler gibi varlıklarını devam ettirebilmek ve ekonomik olarak güçlü olabilmek için sürekli gelişime ihtiyaç duymaktadırlar. Gelişim için anahtar kelime ise ekonomik büyümedir. Çevre merkezli anlayışta ekonomik büyüme anlayışının yerine ekonomik kalkınma olarak ifade edilen sürdürülebilirlik anlayışını da kapsayan bir yaklaşım tercih edilmektedir. Bu açıdan bakılırsa, sürdürülebilirlik, bir taraftan ekonomik kalkınmanın sağlanırken diğer taraftan da doğa ve çevrenin korunması prensibi olarak ifade edilmektedir. BM Rio Çevre ve Kalkınma Konferansı’nın birinci ilkesinde, sürdürülebilir gelişimin sağlanması için insanoğlunun doğa ile uyum içinde sağlıklı ve üretken bir yaşamı sağlaması gerektiği belirtilmektedir.(funduszeue.info laration/funduszeue.info, erişim tar.: ). Doğa ile uyum ise doğal çevrenin korunmasını, çevreye zararlı atıkların engellenmesini, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını, geri dönüşümün yaygınlaştırılmasını, ekosistemdeki tüm türlerin devamlılığının sağlanmasını gerektirmektedir. Yani ekonomik ve toplumsal gelişim sağlanırken aynı zamanda bu gelişimin çevresel tüm unsurlarla denge halinde olması gerekmektedir. [] Kentsel Sürdürülebilirlik ve Türk Sinemasına Yansımaları: Entelköy Efeköy’e Karşı Filmi Yukarıda değinilen uluslararası çalışmalar kent yönetimlerini de sürdürülebilir kalkınma konusunda yetkili kılmakta ve kentler küresel boyutta etkili görülmektedir. Küresel çevrenin bir parçası olan kentler, üretim politikaları, teknikleri ve insanlarıyla kent sınırlarını aşan etkiye sahiptirler (Cities Alliance, ). Bu yüzden kentsel uygulamalar, kararlar ve politikalar küresel olarak ekonomiyi, toplumu ve doğal ve yapay çevreyi etkileme potansiyeline sahiptir. Kent ekonomilerinin ve kent yaşamının çevreye olan etkisi iklim değişikliği ve su kaynakları gibi yaşamsal önemi olan alanlara kaydıkça kentlerin tek başlarına alacakları kararların yetersiz olarak görülmesi uluslararası çalışmaları teşvik ederek konunun çok boyutlu bir şekilde ele alınmasını sağlamaktadır (Beall, Fox, ). Sürdürülebilir kentleşmeye olan ilgi de, kentleşmenin yarattığı söz konusu sorunların ve bu sorunların etkilerinin küresel boyutta önem taşımasından kaynaklanmaktadır. Sürdürülebilir kentleşmeyle ilişkili ve sürdürülebilirlik felsefesinin temel alındığı uygulama olan yavaş şehir hareketi (slow city,cittaslow), sosyal, ekonomik ve çevresel ölçeklerde ilkeler önererek demografik olarak küçük kentlerin sürdürülebilir kalkınmasına olanak tanımaktadır. Yavaş şehir fikri, yılında İtalya’da Chianti olarak bilinen küçük bir kentin yöneticisi olan Paola Saturnini tarafından ortaya atılmış ve daha sonra geliştirilerek uluslararası bir uygulama ve birlik haline gelmiştir (Radstrom, ; Knox, ). Oluşturulduğu tarihten itibaren başta İtalya olmak üzere Türkiye’nin de dahil olduğu bir çok ülkede uygulama alanı bulan yavaş şehir hareketi küreselleşmenin etkisiyle birbirinin aynısı olan kentlerin farklılaşarak kimlik oluşturmasını sağlamakta, cazibe merkezi olarak küçük kentlere anlam yüklemekte ve yavaş şehir ölçütlerinin uygulanmasıyla kent halkının yaşam kalitesini yükselterek sağlıklı yaşamı desteklemektedir. Sürdürülebilirlik anlayışının günlük yaşama ve kent yönetimine yansıması bakımından somut bir örnek olarak görülen yavaş şehir kriterleri aracılığıyla yönetim için çizilen yol haritasıyla ekonomik, toplumsal ve çevresel düzeyde uygulamaların yönü belirlenmektedir. Aynı zamanda toplumsal bilincin oluşturulmasına yönelik olarak konulan maddelerle yönetim kadar kent halkının da çevre konusunda önemli bir aktör olduğu vurgulanmaktadır. Söz konusu ölçütler, çevre politikaları, altyapı politikaları, kentsel yaşam kalitesi politikaları, yerel üretimin korunması politikaları, misafirperverlik, farkındalık ve eğitim politikaları, sosyal uyum politikaları ve [] Burcu Altıparmak – Ahmet Oktan ortaklıkların desteklenmesi politikaları olarak yedi başlıktan oluşmaktadır (Radstrom, ; Keskin, ; Akman vd., ; http://cittaslow- funduszeue.info, erişim tar.: ). Bu kriterler, yaşam kalitesini çevresel kaygıları ön plana alarak sürdürülebilir kentleşme ekseninde sağlamaya yönelik olarak belirlenmiştir. Bu anlamda Camagni vd.’nin () de vurguladığı gibi sosyal, ekonomik ve çevresel olarak üç boyutta sürdürülebilir gelişime katkı sağlanmaktadır. Bu kriterler aynı zamanda Nielsen vd.’nin () sürdürülebilirliğin koşulu ve gerekliliği olarak gördükleri değişimin sağlanması için de ilkeleri belirtmektedir. Söz konusu değişimin yönetsel kurallarda, işletmelerin önceliklerinde, üretim ve tüketim mekanizmalarında, ortak değerlerde ve kültürde yansımaları görülmektedir. Yavaş şehirler için belirlenen yedi temel kriter ve bu kriterlerin uygulanmasını sağlayan alt maddeler, denetimi ve kontrolü sağlamanın yanında bu kentlere yol haritası sunmakta ve başarılı kente yönelik olarak belirlenmiş olan gereklilikleri de sağlamaktadır. Buna göre başarılı bir kent, sosyal, ekonomik ve çevresel ihtiyaçlarını dengelemeli; yatırımcıların güvenliğini sağlamalı, altyapı vb. açılardan yeterli imkanları sunmalı; tüm etkinliklerinde vatandaşı merkeze almalı; mümkün olan en iyi sonucu sağlamak için doğal varlıklarının, halkının ve çevresinin farkında olmalıdır (Cities Alliance, ). Yavaş şehir anlayışı, kent yönetiminin vatandaş odaklı bir anlayışla, sahip olduğu tüm kaynakları verimli, sağlıklı ve etkili bir şekilde kullanmasını gerektirmektedir. Ayrıca sosyal olarak da vatandaşların gelişimine olanaklar sağlamaktadır. Yavaş şehir anlayışını tanımlayan ve yukarıda sayılan temel kriterler ve bunların uygulanmasına yönelik alt maddeler aşağıdaki tabloda gösterilmektedir. [] Kentsel Sürdürülebilirlik ve Türk Sinemasına Yansımaları: Entelköy Efeköy’e Karşı Filmi Yavaş Şehir Kriterleri 1. Hava temizliğinin yasa tarafından belirtilen parametrelerde olduğunun belgelenmesi 2. Su temizliğinin yasa tarafından belirtilen parametrelerde olduğunun belgelenmesi 3. Halkın içme suyu tüketiminin ulusal ortalamayla karşılaştırılması 4. Kentsel katı atıkların ayrıştırılarak toplanması 5. Endüstriyel ve evsel kompostlamanın desteklenmesi 6. Kentsel ya da toplu kanalizasyon için atık su arıtma Çevre Politikaları tesisinin bulunması 7. Binalarda ve kamu kullanım alanlarında enerji tasarrufu 8. Kamunun yenilebilir enerji kaynaklarından enerji üretimi 9. Görsel kirliliğin ve trafik gürültüsünün azaltılması Kamusal ışık kirliliğinin azaltılması Hane başına düşen elektrik enerjisi tüketimi Biyoçeşitliliğin korunması Kamu binalarına bağlı verimli bisiklet yolları Mevcut bisiklet yollarının araç yollarıyla kilometre üzerinden Altyapı Politikaları karşılaştırılması Metro ve otobüs durakları gibi aktarma merkezlerinde bisiklet park yerleri Özel taşıt kullanımına alternatif olarak eko ulaşım planlanması Engellilere yönelik mimari engellerin kaldırılması Aile hayatı ve hamile kadınlar için girişimler Sağlık hizmetlerine onaylanmış ulaşılabilirlik Kent merkezlerinde malların sürdürülebilir dağıtımı Şehir dışında çalışan şehir sakinlerinin oranı [] Burcu Altıparmak – Ahmet Oktan Kentin direnci için planlama Kente ait değerlerin iyileştirilmesi, kent merkezlerinin ve kamu binalarının değerlerinin arttırılması için programlar Verimli bitkiler ve meyve ağaçları kullanılarak sosyal yeşil alanların iyileştirilmesi ve/veya oluşturulması Kentsel Yaşam Kalitesi Politikaları Kentsel yaşanabilirliğin arttırılması Marjinal alanların tekrar değerlendirilip kullanılması Vatandaşlara ve turistlere yönelik interaktif hizmetlerin geliştirilmesinde bilgi ve iletişim teknolojilerinden faydalanılması Sürdürülebilir mimari için hizmet masası oluşturulması Kentin internet ağına sahip olması Kirleticilerin izlenmesi ve azaltılması Tele çalışmanın geliştirilmesi Kişisel sürdürülebilir kentsel planlanmanın teşviki Sosyal altyapıyı desteklemek Kamusal sürdürülebilir kentsel planlamanın teşviki Kent içindeki kullanışlı yeşil alanların verimli bitkiler ile değerlendirilmesi Yerel ürünlerin ticarileşmesi için alanların yaratılması Atölyelerin korunması ve değerlerinin arttırılması –doğal/yerel alışveriş merkezlerinin yaratılması Yeşil alanlarda kullanılan beton miktarı [] Kentsel Sürdürülebilirlik ve Türk Sinemasına Yansımaları: Entelköy Efeköy’e Karşı Filmi Agroekolojinin geliştirilmesi El yapımı ve etiketli veya markalı esnaf/sanatkâr ürünlerinin Yerel Üretimin Korunması Politikaları korunması Geleneksel iş tekniklerinin ve zanaatların değerinin arttırılması Kırsal bölgede yaşayanların hizmetlere erişimini arttırarak kırsal bölgelerin değerini arttırmak Kamuya ait restoranlarda (okul kantinleri, aş evleri vb) yerel, mümkünse organik ürünlerin kullanılması Kişisel kullanımda ve yemek sektöründe tat eğitimlerinin verilmesi ve mümkünse organik yerel ürünlerin kullanılmasının teşvik edilmesi Yerel ve geleneksel kültürel etkinliklerin korunması ve değerlerinin arttırılması Otel kapasitelerin arttırılması Tarımda GDO kullanımının yasaklanması Önceden tarım için kullanılmış alanların kullanımı hakkındaki imar planları için yeni fikirlerin varlığı İyi karşılama Esnafın ve operatörlerin farkındalıklarını arttırmak Misafirperverlik, Farkındalık ve Yavaş güzergahların mevcut olması Önemli yönetimsel kararlara tabandan tavana katılım sürecini sağlayacak aktif tekniklerin benimsenmesi Eğitim Politikaları Eğitimciler, yöneticiler ve çalışanların Cittaslow temaları hakkında sürekli eğitim görmesi Sağlık eğitimleri Yöre halkına Cittaslow’un anlamı hakkında sistematik ve kalıcı eğitim vermek Cittaslow üzerine yerel yönetim ile çalışan derneklerin aktif varlığı Cittaslow kampanyalarının desteklenmesi Cittaslow logosunun internet sayfasında ve antetli kağıt üzerinde kullanımı [] Burcu Altıparmak – Ahmet Oktan Azınlıklara yönelik ayrımcılığa karşı çalışmalar Farklı etnik kökene sahip insanların aynı mahallede yaşaması Sosyal Uyum Engelli kişilerin entegrasyonu Çocuk bakımının desteklenmesi Politikaları Genç neslin istihdam durumu Yoksulluk Toplumsal ortaklıklar/sivil toplum kuruluşların mevcudiyeti Farklı kültürlerin entegrasyonu Politikaya katılım Belediyenin kamu konut yatırımı Slowfood aktiviteleri ve kampanyaları için destek Ortaklıklar ın Desteklenmesi Doğal ve geleneksel yiyecekleri Slowfood veya diğer Politikaları kurumlar ile desteklemek Eşleştirme projelerini desteklemek ve gelişmekte olan ülkelerin Cittaslow ve Slowfood felsefelerinin yayılmasını da sağlayacak şekilde gelişmeleri için işbirliği yapmak Kaynak: funduszeue.info’den tablolaştırılmıştır. Yavaş şehir olmaktan kaynaklanan özel durumları işaret eden birkaç madde dışında yukarıdaki kriterler sürdürülebilirliği benimseyen kent yönetimlerinin de uygulaması gereken ilkeleri oluşturmaktadır. Kentler, biyolojik çeşitliliğin arttırılması, çevre kirliliğinin engellenmesi, alternatif enerji kaynaklarının yaratılması, kentsel atıkların azaltılması veya farklı alanlarda kullanılması, geri dönüşümün sağlanması, sürdürülebilirlik bilincinin kazandırılarak yaygınlaştırılması gibi konulara yönelik olan bu temel ilkeler doğrultusunda küresel adımların bir ayağı olarak sürdürülebilir uygulamalar yürütebilmektedir. [] Kentsel Sürdürülebilirlik ve Türk Sinemasına Yansımaları: Entelköy Efeköy’e Karşı Filmi “Entelköy Efeköy’e Karşı” Filminde Sürdürülebilirlik Temaları Entelköy Efeköy’e Karşı filmi; Yüksel Aksu yönetmenliğinde yılında, Aydın İli Söke İlçesi’ne bağlı Batıköy ve Eski Doğanbey köylerinde çekilmiştir. Şahin Irmak (Muhtar Ali), Emin Gürsoy (Aşırı Mustafa), Recep Yener (İmam), Ayşe Bosse (Katrin), Hamit Demir (Entel Alper), Ümit Olcay (Entel Enes) gibi oyuncuların ve yöre halkının rol aldığı filmde, doğayla baş başa, ekolojik bir yaşam kurmak üzere sakin bir Ege köyüne yerleşen bir grup çevreci ile yerel halk arasındaki etkileşimler üzerinden çevre bilinci, yerel değerler, sürdürülebilir yaşam gibi temalar işlenmektedir. Bu kurgu içinde başlangıçta büyük kentlerin karmaşasından, kirliliğinden, kalabalıktan uzaklaşmak üzere buraya gelen çevrecilerin farklı yaşam tarzları, Efeköy’lülerin durağan hayatlarını renklendirmeye başlamakta, köylüler, kentli çevrecilerin köylerine yerleşmelerinden, verimsiz, kıraç tarlalarını, eski evlerini, eski eşyalarını değerinden fazla fiyata satın almalarından oldukça memnun kalmaktadırlar. Ancak başlangıçta yerel motiflere yapılan nostaljik vurgularla harmanlanan ve yaşam tarzı farklılıkları üzerine kurulu komedi unsurlarıyla örülen romantik atmosfer, köyde bir termik santral kurulmasının gündeme gelmesi üzerine, yerini devlet bürokrasisinin ve ulusal ölçekli başka unsurların da devreye girdiği bir çatışmaya bırakmaktadır. Termik santral, tarımdan elde [] Burcu Altıparmak – Ahmet Oktan edilen gelirin yetersizliğinden mağdur olan köylüler için yeni iş imkânları sağlayacak değerli bir yatırım olarak algılanırken; çevreciler gösteriler, etkinlikler, yasal başvurular vb. aracılığıyla santralin yapılmasına karşı çıkarken, bu çatışma, aynı zamanda filmin sürdürülebilirliğe ilişkin yürüttüğü tartışmanın da ana eksenini oluşturmaktadır. Entelköy Efeköy’e Karşı filminde idealize edilen, kent yaşamına alternatif olarak ortaya konulan yaşam formu, uzunca bir yolculuğun sonunda ulaşılan, bir anlamda ütopik bir konuma yerleştirilmektedir. Türkiye’de özellikle ’lerden sonra hızlı bir biçimde gerçekleşmiş olan ve kırsal alandan kentlere doğru ilerleyen iç göçün tersi istikamette, büyük kentten kırsala doğru gerçekleşen bu yolculuk bir tür öze, kökene bir anlamda da simgesel bir “yuvaya dönüş” biçimindedir. Filmin köyden kente doğru ve modernleşme söylemi içerisinde gerçekleşen göç sürecini tersine çeviren mekânsal yer değiştirme önerisi, anlatı içerisinde çeşitli görsel, sözel ya da yazılı mesajlar aracılığıyla vurgulanmaktadır. Örneğin filmin giriş bölümünün hemen ardından “1. Epizod: ‘Şehirden İndim Köye” ara yazısı görülür. Bu yazı, filmin kentleşme, modernleşme sürecine yönelik kurduğu söyleme ilişkin ipuçları vermenin yanında, Türkiye’nin kentleşme öyküsünü “ti’ye alan” Yeşilçam anlatılarına göndermeyle, yönetmenin nesnesine yaklaşım biçimini, tercih ettiği üslubu da ortaya koymaktadır. Toplumun kendi gerçekliğini yeniden keşfetmesi, kökene yabancılaşmayı sağlayan unsurlardan arınması şeklindeki öze dönüş teması, karakterlerin söylemlerinde de karşımıza çıkmaktadır. Örneğin çevreci grubun önderliğini yapan Katrin, ekolojik köy kurma fikrine dahil olan arkadaşlarına “Yeter artık arkadaşlar, ekolojik ütopyamızı gerçekleştirmemiz lazım. Egzoz solumak istemiyoruz. Gidelim şehrin kaosundan, doğaya dönelim, kendimizi bulalım.” biçiminde seslenmektedir. Filmde kent yaşamının da, köy yaşamının da insani öze yabancılaşma, bir anlamda kirlenme içerisinde olduğu şeklinde bir söylem kurulmaktadır. Bu kirlenme, çevre kirliliğine neden olan zirai ilaçlar, tarım makineleri vb. araçların yanında, paraya ve maddi birikime fazlaca önem verilmesi, geleneksel üretim biçimlerinden, yaşam tarzlarından, kültür ürünlerinden uzaklaşma gibi manevi unsurları da kapsayan topyekûn bir yabancılaşma haline karşılık gelmektedir. Köylülerin kendi kültürlerine karşı duyarsızlaşmaları ve küresel kültüre yönelme şeklindeki yanlış bilinçlerini [] Kentsel Sürdürülebilirlik ve Türk Sinemasına Yansımaları: Entelköy Efeköy’e Karşı Filmi deşifre etme, diğer deyişle kirlilikten arınma konusunda bilinç kazanma süreci ise, köye yeni yerleşen ve küresel kültürün uçsuz bucaksız arenasında aradıkları yaşam tarzına ulaşamayan çevrecilerin rehberliğinde gerçekleşmektedir. Öte yandan kentten köye doğru gerçekleşen göç teması filmin açılış sahnesiyle başlayan ve film boyunca parçalar halinde anlatıya dahil olan bir göç mizanseniyle de tekrar tekrar gündeme getirilmektedir. Filmin yönetmeninin de anlatıcı olarak yer aldığı, uçsuz bucaksız bir ovada, bir anlamda zamansal ve mekânsal bağlamların dışında gerçekleşen, çerçeve öykü niteliğindeki bu göç mizanseninin, bir yönüyle, Türk toplumunun göçerliğin temel yaşam biçimi olduğu eski zamanlarına ilişkin bir gönderme olduğunu söylemek mümkündür. Hayvanlarla birlikte ve kalabalıklar halinde gerçekleştirilen bu göçlerin tüm yaşamı kaplaması gibi, filmdeki göç mizanseni de filmden önce başlamış olan ve film bittikten sonra da devam eden, filmsel zamanı aşan bir anlatı unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Böylesi bir kültürel gönderme filmin, doğaya ve geleneğe geri dönüş biçimindeki yaşam formunun modern yaşama alternatif olabileceği şeklindeki söylemini desteklerken, bir yönüyle de böylesi bir yaşamın gerçekleşme olasılığını masalsı bir perspektife hapsetmektedir. Böylesi bir yaşamın imkansızlığına dair vurgulara, yönetmenin çerçeve öykü kapsamında anlatıcı rolüyle söylediği sözlerde de rastlamak mümkündür: “Komün kurmak kolay mı abi, mülkiyet ilişkilerinin içinde? Nereye gidiyorsun, nereye kaçacaksın kapitalizmden? Kolay mı rençberlik? Nere varcen, imkansız” Entelköy Efeköy’e Karşı filminde sürdürülebilirlik anlayışı içerisinde önemli bir ana ilke konumundaki çevre politikaları kapsamında değerlendirilebilecek mesajların ağırlıkta olduğu söylenebilir. Film boyunca hava kirliliğinin, su kirliliğinin engellenmesi, çevrenin kimyasal maddelerden arındırılması konularında mesajlar verilmektedir. Bu tür mesajlar filmin temel çatışmasını oluşturuyor olması nedeniyle özellikle termik santral bağlamında işlenmektedir. Termik santralin hava kirliliğine neden olduğu, çevreye zarar verdiği, insanlarda ölümcül hastalıklara neden olduğuyla ilgili vurgular yapılmaktadır. Termik santral örneğiyle simgelenen modernleşmiş yaşama alternatif olarak önerilen çevreyi merkeze alan hayat tarzı, sürdürülebilir bir yaşam alternatifi olmanın yanında, maddi olarak da termik santralin vadettiğinden çok daha fazlasını kazandırabileceği iddia edilmektedir. Bu [] Burcu Altıparmak – Ahmet Oktan bağlamda termik santral örneğinden hareketle doğanın tahrip edilmesine neden olan kalkınma anlayışına karşı çıkılmakta, bu yönelimin insanlığı kötü bir geleceğe doğru sürüklemekte olduğuna dikkat çekilmektedir. Entelköy Efeköy’e Karşı filminden bir kare Bu bakış açısıyla, filmde kentli çevrecilerin kurmuş olduğu Eko Köy örneğinden hareketle, sürdürülebilir bir yaşamın unsurlarına ilişkin bir tasarım ortaya konulmaktadır. Doğanın ehlileştirilmesi, doğaya hükmetme temalarını merkeze alan modernleşme anlayışının dışlandığı bu yaşam biçimi tarifinde, binaların yerine kıl çadırlar, motorlu taşıtların yerine bisikletler ve eşekler, elektriğin yerine ateşin ışığından yararlanılması gibi tercihler sunulmaktadır. Komünal bir yaşam kurulmuş olmasıyla da bağlantılı olarak yerleşim yerinin merkezi, atölyelerin, üretim alanlarının, köy pazarlarının kurulduğu, toplantıların, kültürel-sanatsal etkinliklerin, eğlencelerin düzenlendiği bir tür agora olarak tasarlanmaktadır. Bu tasarım demokratik katılımı önceleyen bir yaşam önerisini simgelerken, aynı topraklarda antik dönemlerde yaşamış olan başka uygarlıkların yaşamlarına da referansta bulunarak, bir yönüyle de çok kültürlülük vurgusunun bir elemanı haline gelmektedir. Sürdürülebilirlik anlayışıyla paralel olarak filmde dikkat çeken ve tarihsel birikime vurgu yapan bir başka unsur da tarihi eserlerin, eski evlerin restore edilmesidir. AB fonları, Kültür Bakanlığı gibi kurum ve kuruluşlardan sağlanan desteklerle restore edilen eski yapılar, kültür turizmi için yeniden kullanıma açılmaktadır. Bu noktada yöresel ürünlerin ve çok kültürlülüğe [] Kentsel Sürdürülebilirlik ve Türk Sinemasına Yansımaları: Entelköy Efeköy’e Karşı Filmi vurgu yapan el yapımı eşyaların pazarlanmasına da imkân veren kültür turizmi, önemli miktarlarda gelirinin elde edilmesini sağlamaktadır. Entelköy Efeköy’e Karşı filminde sürdürülebilir yaşamla ilgili vurgu yapılan ve sürdürülebilirlik felsefesi içerisindeki temel başlıklardan olan diğer bir tema da yerel üretimin korunması ve desteklenmesidir. Bu çerçevede filmde öncelikle zehir, kimyasal gübre gibi zirai ilaçların çokça kullanıldığı yaygın tarımsal üretimin doğaya ve insan sağlığına zarar verdiğine dikkat çekilmekte, bu yöntemler kullanılarak elde edilen gelirin ise yapılan masrafı bile telafi etmeyecek düzeyde düşük olduğu vurgulanmaktadır. Hem çevreyle uyumu hem de elde edilen gelir açısından sürdürülebilir bir tarımsal üretim alternatifi olarak ise yerel tohumların kullanıldığı, ilaç vb. modern unsurlardan arındırılmış organik tarım yöntemleri önerilmektedir. Kentli çevrecilerin kurduğu Eko Köyde uygulamaya konulan ve Aşırı Mustafa karakterinin anlatımlarında ayrıntıları açıklanan bu alternatif tarımsal üretim biçimi, filmin sürdürülebilirlik konusunda ortaya koyduğu öze dönüş temasına da uygun olarak eski üretim tarzının yeniden canlandırılması şeklinde tarif edilmektedir. Eko Köyle örneklenen sürdürülebilir yaşam formunda dikkat çeken unsurlardan birisi de yine öze dönüş teması içerisinde değerlendirilebilecek olan, maddi ve manevi kültür varlıklarının korunmasıdır. Kentle birlikte geride bırakılan ve metaların hızlı tüketimi esasına dayanan tüketim kültürünün sunmuş olduğu fabrikasyon ürünlerin yerine, nesilden nesle aktarılan, yerel motiflerle işlenmiş, el yapımı eşyaların kullanılması ve bu tür ürünlerin üretiminin desteklenmesi önerilmektedir. Yiyecek-içecek konusunda da benzer bir bakışla, geleneksel tarifler canlandırılmaya çalışılmakta, gelen konuklara, neredeyse köylülerin bile unutmuş olduğu yöresel içecekler ikram edilmektedir. Yönetmenin kültür varlıklarının korunmasına ilişkin ortaya koyduğu bakış açısı, filmin örtük mesajı olarak belirlenen hoşgörü temasıyla da bağlantılı olarak, Anadolu’da yaşamış olan tüm uygarlıkların kültürel birikimlerine sahip çıkılması ve çok kültürlülüğe ilişkin olumlu vurgularıyla belirginleşmektedir. Bu temalar - Entelköylülerin kılık kıyafetlerinden, bereket tanrısı heykellerinin sergilenmesine, eski halıların, kilimlerin, kıyafetlerin ve diğer ev eşyalarının kullanılmasına, modern evlerin yerine kıl çadırların tercih edilmesine, yerel müzik motiflerine, söylencelere yapılan vurgulara, rock gruplarının, folklor ekipleriyle birlikte geleneksel ezgileri modern görünümü ağır basan bir sentez biçiminde yorumlamalarına- anlatının [] Burcu Altıparmak – Ahmet Oktan neredeyse tamamında tekrar tekrar vurgulanmaktadır. Filmin sürdürülebilir bir yaşamın gerçekleşme olasılığını da hoşgörü temasıyla bağlantılı olarak ortaya koyduğunu söylemek mümkündür. Entelköy Efeköy’e Karşı filminden bir kare Entelköy Efeköy’e Karşı filminde sürdürülebilir bir yaşama ilişkin yürütülen tartışmalar bazı kalıplara başvurularak işlenmektedir. Sözü edilen kalıplar daha çok Cumhuriyet dönemi romanlarından ya da Yeşilçam Sinemasından, bazen de toplumsal alandan, özellikle de güncel siyaset söyleminden alınan temalar, karakterler/tipler ve diğer anlatı unsurlarıdır. Örneğin anlatının ana ekseni olan, kentli bir grup aydının, kendi gerçekliğine yabancılaşmış, tembel, çıkarcı, cahil köylülerle çatışmaları, onları aydınlatma çabaları biçiminde ilerleyen ve bir açıdan oryantalist motifler de içeren öykü, romandan sinemaya farklı yapıtlarda tekrarlanan metinler–arası bir kalıba karşılık gelmektedir. Bu bakışın, sürdürülebilirlik anlayışının yerleşebilmesi için gerekli bilincin oluşmasını, Türk Modernleşmesinin merkezden çevreye doğru ilerleyen modernleşme anlayışına benzer şekilde, kentten kırsala doğru ve Batı kaynaklı bir bilinçlenme süreci içerisinde olanaklı gördüğü söylenebilir. Bununla birlikte anlatıyı biçimlendiren bu söylem, bilinç aşılama görevinin emanet edildiği aydınların sivil karakterli oluşları hatta devlet [] Kentsel Sürdürülebilirlik ve Türk Sinemasına Yansımaları: Entelköy Efeköy’e Karşı Filmi erkinin karşısında konumlanmış olmaları ve filmde devlet bürokrasisine karşı ortaya konulan şüpheci bakış bağlamında, anılan modernleşme anlayışından farklılaşmaktadır. Bu çerçevede film, sürdürülebilir bir yaşam perspektifini büyük ölçüde, hem zihniyet hem görünüş açısından çevreci gruplarla özdeşleştirmekte ve bir açıdan çevreci gruplarla birlikte sürdürülebilirlik yaklaşımını da marjinalleştirmekte, ideolojik bir perspektife oturtmaktadır. Filmde sürdürülebilirlik tartışmasının yürütülmesinde rol alan başat öykü kişileri de başka metinlerden ya da toplumsal alandan ödünç alınan ideal tipler, derinliği olmayan karakterlerdir. Aşırı fikirleri nedeniyle Aşırı lakabıyla anılan, 12 Eylül döneminde üniversiteden atılmış olan bir tür delilik içerisindeki sosyalist bir karakter, çıkarcı, cahil, açgözlü ama aynı zamanda “saf”, kandırılmaya müsait köylüler, gerici, önyargılı ama bir yandan da sözünün gücünü büyük ölçüde kaybetmiş, duruma göre kolaylıkla saf değiştirebilen din adamı gibi tiplemeler bunlardan bazılarıdır. Yönetmenin birer komedi unsuru olarak da tercih ettiği ve aynı dönemde çekilen başka sinema eserlerinde de karşımıza çıkan köylü karakterler şiveleri, saflıkları, devlet erkiyle ilişkileri, samimiyetleri, çelişkileri, tiyatral yaşam biçimleriyle, hınzır ama itaatkâr birer çocuğu andırırlar. Bu karakterler, anlatıdaki çatışma durumlarını duygusallıkla harmanlanmış bir anlaşma zeminine taşımaya olanak sağlayan birer anlatı unsuru olmanın yanında, özünde masum, çocuksu bir toplum tanımlaması yapılmasında da işlev görmektedir. Filmin sürdürülebilir yaşama ilişkin tarif ettiği hedef de bu çocuk toplum motifiyle bağlantılı olarak kurgulanmakta, masumiyeti kirleten unsurlardan arınma, çocuksu hoşgörünün canlandırılması ve çok renkli kadim Anadolu kültürüne sahip çıkılması gibi vurgularla inşa edilmektedir. Sonuç ve Değerlendirme Günümüz toplumlarını karakterize eden, tüketim üzerinden inşa edilen bireysellikleri önceleyen ve her türlü insani deneyimin hız ekseninde tanımlandığı akışkan, parçalı yaşam stratejisinin yaşanabilir bir Dünya’nın da sonunu getirmekte olduğu yönündeki savunular giderek daha fazla tartışılmakta ve savunulmaktadır. Doğayı kontrol altına almayı ve kaynakların insanlığın emrine sunulmasını temel motivasyon olarak benimseyen uygarlık anlayışının bizatihi uygarlığı bir açmaza sürüklediği argümanı, geleceği önceleyen, sürdürülebilir bir yaşam alternatifi önerisini de beraberinde getirmiştir. Hız ve tüketime endeksli modern yaşamı reddeden, doğal [] Burcu Altıparmak – Ahmet Oktan kaynakların korunması, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması, yerel imkânları ön plana alan çevreye uyumlu bir üretim tarzının benimsenmesi gibi temalara yoğunlaşan sürdürülebilirlik anlayışı, yavaş şehir uygulamaları vb. görünümlerle küresel düzeyde gerçeğe dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Yavaş şehir hareketi sadece yerel yönetim tarafından benimsenen ve uygulanan bir yaşam tarzını sunmaktan ziyade yerel halkın katılımını ve desteğini de gerektirerek yönetim-halk etkileşimiyle daha etkin bir şekilde yaşam alanı bulmaktadır. Bu nedenle yavaş şehir uygulamalarında halkın bilinçlenmesi ve sürdürülebilirlik felsefesini kavrayarak günlük yaşam pratiklerine yansıtması oldukça önemli bir konu olarak görülmektedir. Bu bakış açısıyla sinema endüstrisinin bir araç olarak kullanılmasının eğitme ve bilinçlendirme, farkındalık yaratma gibi hedeflere ulaşmada etkili olabileceği düşünülmektedir. Türkiye’de de giderek daha çok tartışılan, akademik çalışmalara konu olan ve uygulanmaya başlanan bu yaşam perspektifi sınırlı düzeyde olsa da Türk Sinemasında da gündeme gelmeye başlamıştır. Çalışmanın örneklemini oluşturan Entelköy Efeköy’e Karşı filminde de sözü edilen tartışmalar anlatının temel problemi olarak belirlenmiştir. Filmde, yavaş şehir hareketiyle ilişkili olarak seyirciye, yerel kültüre ait değerlerin canlandırılmaya çalışılması, tarihi ve doğayla dost binaların restore edilerek kullanıma açılması, alternatif enerji kaynaklarının kullanılması, yerel ürünlerin üretiminin sağlanması, organik tarım yapılması, ulaşım için hava kirliliğine neden olan motorlu araçların yerine hayvanların ve bisikletlerin kullanılması gibi örnekler sunulmaktadır. Filmin temel anlatısını oluşturan, çevreye zarar verdiği düşünülen termik santrali engellemeye çalışma girişimi ise en genel anlamda sürdürülebilirlik felsefesinin merkezinde olan çevreyi koruma düşüncesini yansıtmaktadır. Entelköy Efeköy’e Karşı filminde, sürdürülebilir yaşam olgusu, çeşitli gülmece unsurları katılarak, yerel halkın da dahil edildiği masalsı bir anlatımla izleyiciye sunulmaktadır. Söylencelerin, nostaljik motiflerin de kullanıldığı filmde sürdürülebilirlik anlayışı, hem mekânsal hem de zaman açısından bir tür geçmişe, kökene, öze dönüş olarak tasarlanmaktadır. Mekan açısından büyük kentten köye doğru gerçekleşmesi önerilen “öze dönüş”, eski eşyalar, geleneksel kültür, el sanatları, yerel ezgiler, mitolojik söylenceler, tarihi eserler vb. yardımıyla da geçmişte doğru bir yolculuk biçiminde tarif edilmektedir. Duygusal vurguların ağırlıkta olduğu “tarihsel birikime sahip [] Kentsel Sürdürülebilirlik ve Türk Sinemasına Yansımaları: Entelköy Efeköy’e Karşı Filmi çıkma” teması tersinden okunduğunda, bugünü tanımlayan modernleşmiş hayatın Anadolu insanını çevreye ve bir anlamda da kendi özüne yabancılaştırdığı, bir tür kirlenmeyi ortaya çıkardığı yargısını ortaya koymakta ve incelenen filmde de bu tür vurgulara sıkça rastlanmaktadır. Filmin hem çevre hem kentliler hem de köylüler açısın sürdürülmesi mümkün görünmeyen modern yaşam tarzına alternatif olarak ortaya koyduğu çevreye uyumu merkeze alan yaşam tarzının özetle toplumun kendi gerçekliğini yeniden keşfetmesi olarak tanımlandığını söylemek mümkündür. Filmde merkezden çevreye, ketten köye doğru gerçekleşmesi öngörülen, kentli aydınların köylüleri aydınlatması şeklinde tasarlanan ve beraberinde bazı oryantalist unsurlar da taşıyan bilinçlenme önerisi sorunlu bir yaklaşım sunuyor olsa da filmin sürdürülebilir bir yaşam perspektifi için bilinçlenmenin önemine yaptığı vurguyla toplumsal alanda konuya bir duyarlılık oluşturulmasına katkı sağladığı yargısına ulaşılabilir. Bunun yanında çeşitli gülmece unsurlarıyla tasarlanan masalsı atmosfer ile bir yandan oldukça ciddi bir toplumsal olguya insanların ilgisi çekilirken zaman zaman bu romantik üslup popülizme varan bir söylemsel inşaya da yol açmaktadır. Film özellikle sürdürülebilirlik çerçevesinde ortaya koyduğu alternatif yaşam biçimini ekonomik kazanca fazla vurgu yaparak tanımlaması da bu etkiyi arttırmaktadır. Bu yönüyle filmin, sürdürülebilirliği aslında reddedilen pragmatist bakış ekseninde tarif ettiği söylenebilir. KAYNAKÇA Akman, Elvettin & Negiz, Nilüfer & Akman, Çiğdem (). “Sürdürülebilir Bir Kalkınma İçin Yavaşça Acele Et (Festina Lente)”, Yerel ve Bölgesel Kalkınma: Küresel Ve Yerel Bakış Açıları, Edit: Buğra Özer & Güven Şeker, Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Manisa, ss. Anonymous (), Our Common Future (Brundtland) World Commision on Environment and Development, Oxford University Press, Oxford Barlas,Nükhet (). Küresel Krizlerden Sürdürülebilir Topluma: Çağımızın Çevre Sorunları, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, İstanbul. Beall, Jo & Fox, Sean (). Cities And Development, Routledge Press, London, New York. [] Burcu Altıparmak – Ahmet Oktan Camagni,Roberto & Capello, Roberta & Nijkamp, Peter (). “Towards Sustainable City Policy: An Economy-Environment Technology Nexus”, Ecological Economics, Cilt: 24 ss. – Cities Alliance (). Liveable Cities: The Benefits of Urban Environmental Planning: A Cities Alliance Study on Good Practices and Useful Tools. Çam, Çiğdem Aksu (). “Uluslararası Metinlerde Çevre”, Şehir Kavramlarının Yolculuğu, edit: Nihal Ekin Erkan, İdeal Kültür Yayıncılık, İstanbul, ss. Devuyst, Dimitri (). “Introduction to Sustainability Assessment at the Local Level”, How Green Is The City, edit: Dimitri Devuyst & Luc Hens & Walter De Lannoy, Colombia University Press, Newyork, ss. Doğan, Seyhun (). “Türkiye’nin Küresel İklim Değişikliğinde Rolü Ve Önleyici Küresel Çabaya Katılım Girişimleri”, Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 2, ss. Ediger, Volkan S. & Çiftçi, Seda “Sürdürülebilir Kalkınmanın iki Temel Unsuru: Enerji ve Çevre”, Kfunduszeue.info, erişim tar funduszeue.info, erişim tar.: funduszeue.info 92/funduszeue.info, erişim tar.: funduszeue.info, erişim tar.: funduszeue.info, erişim tar.: Ingemar, Elander & Lidskog, Rolf (). “The Rio Declaratiın And Subsequent Global Initiatives”, Consuming Cities: The Urban Environment In The Global Economy After The Dio Declaration, edit: Nicholas Low & Brendan Gleeson & Elander Ingemar & Rolf Lidskog, Routledge Press, London, New York, ss. Kaypak, Şafak (). “Küreselleşme Sürecinde Sürdürülebilir Bir Kalkınma İçin Sürdürülebilir Bir Çevre”, KMÜ Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi , Cilt: 13, Sayı: 20, ss. [] Kentsel Sürdürülebilirlik ve Türk Sinemasına Yansımaları: Entelköy Efeköy’e Karşı Filmi Keskin, Enes Battal (). “Sürdürülebilir Kent Kavramına Farklı Bir Bakış: Yavaş Şehirler (Cittaslow)”, Paradoks Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 1, ss. Knox, Paul (). “Creating Ordinary Places: Slow Cities In a Fast World”, Journal of Urban Design, Cilt: 10, Sayı: 1, ss. Newman, Peter & Kenworthy, Jeffrey (). Sustainability And Cities, Island Press, Washington, California Nielsen, Kurt AAgaard & Elling, Bo vd. (). A New Agenda For Sustainability, Ashgate Publisher, England Pugh, Cedric (). Sustainability, The Envorenment Anda Urbanisation, Earthscan Publications, London. Radstrom, Susan (). “A Place Sustaining Framework for Local Urban Identity: An Introduction And History Of Cittaslow”, IJPP Italian Journal of Planning Practice, Cilt: 1, Sayı:1, ss. Rees, William E. (). “The Conundrum of Urban Sustainability”, How Green Is The City? Sustainability Assessment And The, Management Of Urban Environments, edit: Dimitri Devuyst & Luc Hens & Walter De Lannoy, Columbıa Unıversıty Press, New York, ss. Seydioğulları, Hatice Selcen (). “Sürdürülebilir Kalkınma için Yenilenebilir Enerji”, Planlama, Cilt: 23, Sayı: 1, ss. []

güzel ve eğlenceli bir film. kesinlikle gidenler için zaman kaybı değil aksine eğlenceli dakikalar yaşatıyor. ayrıca şahin ırmak da iyi bir oyunculuk sergiliyor.

ege'de çekilen komedi film ve dizilerinin son derece tırt olduğunu düşünerek gittim. çok yanıldım. o kadar güldüm eğlendim ki anlatamam. ayrıca müzikleri de insanı kendinden geçirir. film müzikleri albümünü almak için sabırsızlanıyorm hatta. elektrogitarla harmandalı bu kadar mı muhteşem çalınırmış.

kıssadan hisse: görün pişman olmazsınız.

egenin neresinde çekilmiş en çok onu merak ediyorum. internet sitesinde baktım da tam ege şivesiyle yazıveemişler. izleyiverelim gari.

güzel konuya sahip filmdir. verdiği ayarlara gülen insanlarla izlenmemelidir. ya da ben vejoyum ondan böyle.

harika bir film olmuş, sıkılmadan izlenesi bir filmdir. konusu yerinde ve siyasal taşı gediğine koymuşlardır. vermek istediği mesajı yerinde ve dozunda vermişler.

not:müzikler harika

isminden dolayı şu ana kadar izlemediğim bir filmdi. önyargılarımı bir kenara bırakıp filmi izledikten sonra gayet izlenesi eğlenceli bir film olduğunu düşünüyorum.
filmdeki fazlaca küfür eleştirilmiş ancak bir egeli olarak filmdeki küfürlerin hiçbirini yadırgamadım, hepsi gayet yerinde çok doğal kullanılmış.
filmin tek falsosu; yüksel aksu'nun gayet itici duran filmin başında ve sonundaki konuşma kısmıydı.

eksikleri olmasına karşın oldukça eğleneceli bir film. aslında recep i̇vedik’e benzyen tarafları da yok değil, niye tutmadı pek anlamadım. filmin mesajı da güzel. aşırı’nın her dediğinin altına imzamı atarım mesela, özellikle filmin sonlarına doğru iki tespiti var ki müthiş; sınıfsal bilinç ve milli şuur.

isminden dolayı itici gelse de, dört dörtlük bir film. replikler über olmuş. içinde anadolu insanı oldugu için, herkese çok sıcak gelebilcek bir film. fazlasıyla sosyal mesaj da vermiş. güzel de olmuş. güzel bir türk filmi. izleyin. izletirin.

bu kadar doğal diyalogların olduğu başka bir film seyretmedim ben

harbiden iyiymiş. tabi anarşistleri(!) entel göstermeseler daha gerçekçi olurmuş.

(bkz: facebookfacebook)

izlerken "dejavu oldum" diyebileceğiniz filmlerden.
dondurmam gaymak tan sonra yine ege ye yönelilen bir komedi -dram filmi daha..

türk sinemasındaki ege insanı, trakya insanı, doğu insanı ve karadeniz insanı hep komedi unsuru olarak kullanılagelmiştir ve artık bıktırmıştır . ege insanı ,köylüsü üzerinden anlatılan hikayeler , doğu insanı üzerinden anlatıla hikayeler in yerini almaya başladı artık sinemamızda.
özellikle 70 lerde pek unutulmuş olsa da türk köylüsü ve taşra hikayelerinde az da olsa doğu insanı üzerinden hikayeler izledik. 80 lerin sonuna doğru ise özellikle şener şen in oynadığı filmler vs yine doğu insanı lara geldiğimizde artık şehir hayatından manzaralar .bunalımlı, yorgun, ötekileştirilmiş yalnız ve bin bir türlü karmaşanın içinde şehir insanı. mekan bu kez istanbul yani. ege insanı deyince de özellikle susuz yaz bunun en iyi örneğini oluşturur fakat burada ticari amaç gütmek söz konusu değilidir hattı zatında film roman uyarlamasıdır.


neyse benim canımı sıkan ise türk sinemasında maramara insanını göremenek marmara çiftçisini göfunduszeue.info bir bursa da köylü amcanın da oynadığı filmler kısıtlı.

dar alanda kısa paslaşmalar tamam bursa. hacivat karagöz neden öldürüldü yine bursa da var bu şekilde üç beş örneği ama yeterli değil. nedir yani bursa da , izmit te , balıkesir de komedi unsurları mezara mı girdi?
dram yerine trajikomik hikayeler mi var ve bu trajikomik hikayeler türk seyircisini sinemaya çekmeye yetmiyor mu ? yok eğer gerçekten sanat filmi yapmak ve benim derdim gişe değil diyorsanız neden büyükşehir köylüsünü göremiyoruz taşralı insanını göremiyoruz.

( nuri bilge nin taşra üçlemesi ise bize yeterli derecede göstermekten aciz )

filmden sonra keşke yüksel aksu ile çağan ırmak ikisi birlikte bir ege filmi çekse de izlesek dedim içimden, sonra niye içimden diyorum sadece sözlüğe de yazayım dedim. filmde oyuncuları şiveleri kesinlikle sırıtmıyor, sanki o insanlar gerçekten de oralı gibi davranıyorlar. şahin ırmak' a karşı ufak bir ön yargım vardı ki yanılttı beni, bkm' de daha fazla iş yapmasın o adam bağımsız çalışsın. son olarak filmde en çok güldüğüm sahne;

spoiler

köy halkı muhtar eşliğinde ilk defa anarşiklerin restore ettiği köye gitmişlerdir. muhtarın bereket tanrısı heykeline tepkisi sert olur;

-kusura bakme arkedeş emme ne oran var ne orantı. bacak 30 santim yok, yarak 40 kırk santim. geçmişini sikerin böyle heykelin. bi de sanatçı olcek saçından sakalından utan be.

(çevreden sesler)-düşman götüne, düşman götüne. adamı sakat eder le bu.

spoiler

özetle köylülerin kendi topraklarında rahat rahat yaşamak için orayı ya termik santrallere ya da gene bir şekilde içine edecek turistik yapılanmalara kiralamaları gerektiği gibi bir sonuç çıkıyor ortaya. hem o hikaye normalinde çok daha acı. artık köylü deyip cahil görülen insan da anarşiklerle bir olduğu halde sekiz kollu ahtapot kapitalistlerin ve başyardımcısı devletin askeri , polisi deviriyor onları. tabi bu komedi ama ben dertlendim neyse.

entelköy efeköy'e karşı

bu özelliği kullanmak için reklamsız üyeliğe sahip olmanız gerekmektedir. mobil uygulamamızı indirerek reklamsız aboneliğinizi başlatabilirsiniz.

30 entry daha
  • bahtsız isminden endişelenmeksizin gidilesi ve izlenesi film.

    spoiler
    gazilerin ve entellerin harmandalı zeybeği`ni birlikte çaldığı sahne için bile izlenebilir.

    yönetmenin film sonundaki vermek istediği mesaj çabası ve konuşması çok itici,
    alkol alıp entelköyü basmaya giden muhtarın yol boyunca ettiği sayısız küfürleri,
    gereksizce tekrarlanan bereket tanrısı heykeliyle ilgili esprili olduğu sanılan sahneleri çıkardığımızda iyi film.

    "bugün para için toprağını satan yarın donunu satar"

    spoiler
entry daha

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

sinema

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası