Nilgün Altan

NİLGÜN ALTAN

Kitap yılında [ANKARA] yayınlanmıştır. 1 sayfadır. Sayfa bilgisi 01 olarak belirtilmiştir. NİLGÜN ALTAN adlı eser Türkçe dilindedir.

Kitap, 21,5 cm genişliğinde 21,5 cm yüksekliğindedir.

Kitap KARTON KAPAKLI cilt bilgisi ile 2 ay önce eklenmiştir.

NİLGÜN ALTAN adlı eser, Kitap > Başvuru Kaynakları > Katalog kategorisinde İkinci El olarak satıştadır.

NİLGÜN ALTAN, açıklamalarda belirtilen özelliklerde gönderilecektir. Gerekli görürseniz Soru Sor butonu ile Duman Sahaf adlı mağazaya ulaşarak kitabın fotoğraflarını isteyebilirsiniz.

Kondisyon: Çok İyi

Ürün kondisyonları ürün açıklamalarında belirtildiği ve/veya ürün fotoğraflarında görüldüğü gibidir. Açıklamada yer alan veya fotoğrafta görülen üründen farklı nitelikte bir ürün gönderilmesi halinde siparişin iadesi/iptali funduszeue.info güvencesi ile sağlanabilmektedir.

Kargo Ödeme Durumu

Alıcı Öder

Ürün Duman Sahaf tarafından, PTT, Yurtiçi, Aras veya Sendeo Kargoyla gönderilecektir. Kargo ücreti TL dir ve sipariş anında ödenir. Aynı mağazadan veya ortak kargo anlaşmalı mağazalardan bu ürünle birlikte alacağınız diğer ürünler için ek kargo ücreti ödemezsiniz.

Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
Komplikasyonlu ve komplikasyonsuz Tip1 ve Tip2 diabetik hasta serumlarında serum oksidatif stres ve leptin düzeylerinin incelenmesi /
Yazar:CEMİLE KOCA
Danışman: funduszeue.info NİLGÜN ALTAN
Yer Bilgisi: Gazi Üniversitesi / Tıp Fakültesi / Biyokimya Ana Bilim Dalı
Konu:Biyokimya = Biochemistry
Dizin: Onaylandı
Tıpta Uzmanlık
Türkçe

s.

79 6. ÖZET Çalışmamızda komplikasyonlu ve komplikasyonsuz Tipi diabet ve Tip2 diabet hasta serumlarında antioksidan durumun göstergesi olarak SOD enzim aktivitesi, bakır,çinko, ürik asit, albümin düzeyleri ile lipid peroksidasyonunun göstergesi olarak MDA ve ROOH düzeyleri ve enerji homeostazı hormonu olan leptin düzeyleri incelendi. Komplikasyonlu ve komplikasyonsuz Tipi diabet grupları kendi kontrol grupları ile kıyaslandığında her iki grupta da MDA ve ROOH değerlerinin yükseldiği, SOD aktivitesinin azaldığı görüldü. Diğer parametrelerde de nisbeten azalma olmasına karşın sadece albümin ve balar düzeylerinin komplikasyonlu Tipi diabette anlamlı olarak düştüğü görüldü. Komplikasyonlu ve komplikasyonsuz Tipi diabet grupları çalışılan parametreler yönünden birbirleri ile karşılaştırıldığında gruplar arasında anlamlı fark izlenmedi. Komplikasyonlu ve komplikasyonsuz Tip2 diabet grupları kendi kontrol grupları ile kıyaslandığında her iki grupta da SOD aktivitesinde azalma ve ROOH düzeylerinde artma izlenmesine karşın, MDA düzeylerindeki artışın sadece komplikasyonlu Tip2 diabet grubunda istatistiksel olarak anlamlı olduğu görüldü. Çinko düzeylerindeki azalma her iki grupta da anlamlı seviyelerde iken, balar düzeylerindeki azalma Tipi diabette olduğu gibi sadece komplikasyonlu grupta anlamlı seviyedeydi. Serum ürik asit düzeylerindeki azalmanın sadece komplikasyonsuz Tip2 diabette istatistiksel olarak anlamlı düzeylerde olduğu saptandı. Komplikasyonlu ve komplikasyonsuz Tip2 diabet grupları çalışılan parametreler yönünden birbirleri ile karşılaştırıldığında gruplar arasında anlamlı fark izlenmedi. Leptin düzeyleri açısından gruplar kendi kontrol grupları ile karşılaştırıldığında gruplar arasında anlamlı fark bulunamadı ancak tüm gruplarda leptin ile VKİ ve gruplar arasında güçlü ilişki olduğu görüldü. Ayrıca, Tipi ve Tip 2 diabette HBAlc düzeyleri ile80 MDA ve ROOH düzeyleri arasında pozitif, SOD aktivitesi arasında negatif ilişki olduğu görüldü. Bu verilerin ışığında Tipi ve Tip 2 diabette diabet ile oksidatif stres arasında bir ilişki olduğunu söylemek mümkündür. Bulgularımız oksidatif stresin diabetin komplikasyonları ile olası ilişkisini destekleyici yönde olsa da istatistiksel olarak anlamlı sonuçlara ulaşılamamıştır. Sonuç olarak; diabet, leptin ve oksidatif stres üçlüsü arasındaki ilişki oldukça kompleks ve çözümü zor bir problem gibi durmaktadır ve birbirleri ile çelişkili sonuçlar sorunu daha da karışık bir hale getirmektedir. Gruplardaki hasta sayısının az olmasının ya da seçilen hastaların farklı beslenme alışkanlıkları, tedavilerindeki çeşitlikler, vücut yağ kütlelerinin dağılımındaki farklılıklar, komplikasyonlarının tipi ve süreleri gibi etkenlerin de sonuçlar üzerinde etkili olmuş olabileceği düşünülmektedir. İleride daha geniş hasta populasyonu kullanılarak ve daha fazla veri tabam oluşturularak yapılacak çalışmaların konunun açığa kavuşmasında rol oynayabileceğini düşünüyoruz.