şafii mezhebine göre cenaze namazı nasıl kılınır / Şafi mezhebine göre cenaze namazı ayakkabı ile kılınır mı? - Hukukidestek.net

Şafii Mezhebine Göre Cenaze Namazı Nasıl Kılınır

şafii mezhebine göre cenaze namazı nasıl kılınır

Şafi mezhebine göre cenaze namazı ile ilgili hükümler nelerdir?

Cenaze Namazının Hükmü

Cenaze namazı farz-ı kifâyedir. Bir kişi dahi kılarsa toplumdaki diğer bi­reyler bu yükümlülükten kurtulurlar. Ama sevabını da sadece kılan kişi kaza­nır. Cenaze namazı sadece bu ümmete mahsus bir namazdır. Sevgili Pey­gamberimiz (s.a.v), Habeş Kralı Necâşî'nin namazını kılmış, ölen çocukların ve düşüklerin de cenaze namazlarının kılınmasını emretmiştir. Kendileri ebe­diyet yurduna göçtüklerinde sahâbîler de onun cenaze namazını kılmışlardır.

Cenaze Namazının Kılınışı

Cenaze namazını kılan kişi imam olsun münferit olsun, cenaze eğer er­kekse baş hizasında, kadın veya erselik ise kuyruk sokumu hizasında durma­lıdır. Sonra "Allah rızâsı için farz-ı kifâye olarak şu ölünün (ölüler birden faz­laysa 'şu ölülerin') cenaze namazını kılmaya niyet ettim" diyerek niyet edilir.

Hanefî mezhebine göre her ölü için ayrı ayrı cenaze namazı kılınması ge­rekir.

Ölünün erkek veya kadın olduğunun belirtilmesi şart değildir. Cemaatte bulunanlar da imama uymaya niyet etmelidir. Niyetin hemen ardından eller kaldırılarak Allahüekber deyip iftitah tekbiri alınır ve eller göbekle göğüs ara­sında biraz sola kaydırılmış vaziyette sağ el sol elin üzerine konarak bağlanır.

Cenaze namazı kılan kişinin her tekbir alışta Hanefîler'in aksine ellerini kaldırması sünnettir. Tekbirlerden sonra eller yine göğsün altında bağlanır, if­titah duası okunmaksızın eûzü besmele çekilerek Fatiha okunur.

Hanefî mezhebine göre cenaze namazında iftitah tekbiri alındıktan son­ra Fatiha yerine Sübhâneke duası okunur.

Fâtiha'dan sonra ikinci defa Allahüekber diyerek tekbir alınır ve ardından şu salât okunur:

Bundan sonra üçüncü defa Allahüekber diyerek tekbir alınır ve ardından ölü için âhiretle ilgili herhangi bir dua okunur.Namaz kılmakta olan kişi, müminler için dua eder de özellikle hazırda bu­lunan ölü için dua etmezse bu, dua rüknünün yerine getirilmiş olması için ye­terli olmaz. Ancak hazırdaki ölü çocuk ise, onun için dua edilmese de sakın­cası yoktur. Çünkü o masum ve günahsızdır. Bu durumda ölü çocuğun anne ve babası için dua etmek de yeterli olur. Dua ederken rahmet ve mağfiret gi­bi uhrevî isteklerde bulunmalıdır. Ölü bulûğa erip ölünceye kadar aynı halde kalan bir deli veya çocuk gibi mükellef olmayan biri olsa bile kendisi için âhi­retle ilgili dualar edilmelidir. Duada belli kelime ve kalıplara bağlı kalma zorun­luluğu yoktur. Vaktin uzaması nedeniyle cenazenin kokacağından korkulmaz-sa, en faziletlisi, aşağıdaki şu meşhur duanın okunmasıdır. Ama kokusunun bozulmasından korkulursa, duanın en azı ile yetinmek gerekir. Meşhur dua şudur:

"Arşı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) rablerini hamd ederek tesbih ederler, O'na inanırlar ve inananlar için (şöyle diyerek) bağış­lanma dilerler: Ey rabbimizl Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem aza­bından koru."( Mü'min 40/7.)

Bundan sonra da sağında bulunanlara selâm vermeye niyet ederek ilk selâmı verir, sonra da solunda bulunanlara selâm vermeye niyet ederek ikin­ci selâmı verir.

Cenaze Namazının Rükünleri

Cenaze namazının eksiksiz olarak kılınmış sayılabilmesi için, yerine ge­tirilmesi gereken bazı rükünler vardır. Bunlardan biri yerine getirilmediği tak­dirde namaz bâtıl olur. Bu rükünleri şöyle sıralayabiliriz:

1. Niyet.

2. Dört tekbir. Bunlara iftitah tekbiri de dahildir.

3. Kıyam. Ayakta durmaya muktedir olan kişinin bu namazı başından so­nuna kadar ayakta kılması farzdır.

4. İftitah tekbirinden sonra Fatiha okumak. Bunun herhangi bir tekbirden sonra okunması caiz ise de iftitah tekbirinden sonra okunması daha faziletli­dir. Tekbirlerden herhangi birinden sonra Fâtiha'ya başlanırsa tamamlanma­sı icap eder. Artık kesilmesi veya bir sonraki tekbirden sonraya ertelenmesi caiz olmaz. Okumaya başlandıktan sonra kesilir veya ertelenirse namaz bâtıl olur. Bu hususta mesbûk olanla olmayan arasında fark yoktur.

5. İkinci tekbirden sonra Peygamber Efendimiz'e (s.a.v) salâtü selâm ge­tirmek.

Hanefî mezhebine göre cenaze namazının ikinci tekbirinden sonra Pey­gamber Efendimiz'e (s.a.v) salâtü selâm getirmek sünnettir, rükün değildir.

6. Üçüncü tekbirden sonra ölü için dua etmek.

7. Dördüncü tekbirden sonra selâm vermek.

Cenaze Namazının Şartları

Cenaze namazının bazı şartları vardır. Bu şartları şöyle sıralayabiliriz:

1. Cenaze, müslüman biri olmalıdır. Gayri müslim ölü üzerine namaz kıl­mak caiz değildir. Gayri müslimler için cenaze namazı kılmak, şu âyet-i kerî­me ile yasaklanmıştır: "Onlardan ölen hiçbirine asla namaz kılma ve kabrinin başında durma. Çünkü onlar Allah'ı ve Resulü'nü inkâr ettiler ve fâsık olarak öldüler."' (Tevbe 9/84.)

2. Cenaze temizlenmiş olmalıdır. Cenaze yıkanmadan veya teyemmüm ettirilmeden namazını kılmak caiz olmaz.

3. Cenaze, namazını kılacak cemaatin ön tarafında bulunmalıdır. Cema­atin arkasında bulunan cenazenin namazını kılmak caiz olmaz.

4. Cenaze şehid olmamalıdır. Şehidin yıkanması yasaklandığından dola­yı, cenaze namazı da kılınmaz.

Hanefî mezhebine göre şehid yıkanmaz ama cenaze namazının kılınma­sı gerekir.

5. Cenazenin cesedinin hazırda bulunan kısmı, yıkanması gerekli kısım kadar olmalıdır. Yıkanması gereken düşüklerin üzerine cenaze namazı kıl­mak farzdır.Cenaze namazını kılacak olan kişiyi ilgilendiren şartlara gelince bunlar; diğer namazların niyet, taharet, kıbleye yönelme ve avret yerlerini kapatma gi­bi şartlardır

Cenaze Namazının Sünnetleri

Cenaze namazının sünnetlerini şöyle sıralayabiliriz:

1. Fâtiha'dan önce eûzü besmele çekilmeli, Fâtiha'dan sonra âmin den­meli, geceleyin kılınsa bile bu namazda kıraat sessizce yapılmalıdır. Ancak imam veya mübelliğ, gerekli gördüklerinde tekbirleri ve selâmı sesli olarak ye­rine getirirler.

2. Bu namaz cemaatle kılınmalıdır. Mümkün olduğu takdirde cemaat üç saftan teşekkül etmelidir. Nitekim bir hadis-i şeriflerinde sevgili Peygamberi­miz şöyle buyurmuştur: "Üzerine üç saf cemaatin cenaze namazı kıldığı kişi­nin günahları bağışlanır." (Ebû Davud, Cenâiz, 40.)

İmamla birlikte olsa dahi saf, en az iki kişiden teşekkül etmelidir. Bu du­rumda imamın ve kendisine uyan kişinin aynı çizgide durması mekruh olma­maktadır.

3. Sevgili Peygamberimiz'e salâtın en mükemmeli okunmalıdır. Bu sala-vat şudur:

4. Kendilerine selâm okumaksızın sevgili Peygamberimiz'in âline salât okumak.

5. Sevgili Peygamberimiz'e salât okumadan önce hamdetmek.

6. Salat okuduktan sonra mümin erkeklerle mümin kadınlara duada bu­lunmak.

7. Cenaze namazıyla ilgili olarak nakledilen duayı okumak.

8. Birinciden sonra ikinci selâmı da vermek.

9. Dördüncü tekbirden sonra ve selâm vermezden önce şu duayı okumak (bk. sh. 275, 3. satır).

Bundan sonra da şu âyet-i kerîmeyi okumak (bk. sh. 275, 5. satır).

"Arşı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) rablerini ham-dederek tesbih ederler. O'na inanırlar ve inananlar için (şöyle diyerek) bağış­lanma dilerler: Ey rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem aza­bından koru." (Mü'min 40/7.)

10. İmam veya yalnız başına kılan kişi, erkek ölünün başı hizasında, ka­dın veya erselik ölünün ise kuyruk sokumu hizasında durmalıdır.

11. Her tekbir esnasında eller kaldırılmalı ve göğüs altında bağlanmalıdır.

Hanefî mezhebine göre cenaze namazında tekbir alınırken eller kaldırıl­maz.

12. Cenaze, cemaate sonradan katılanların namazlarını tamamlamaları­na kadar yerinde bekletilmelidir.

13. Sonradan gelenlerin, cemaatten sonra cenaze üzerine namaz kılma­ları sünnete uygundur. Ama önce kılmış olanların tekrar kılmaları mekruhtur.

14. Cenaze namazında iftitah duası ve zamm-ı sûre okunmamalıdır.

15. Cenaze kefenlenmeden önce namazını kılmak mekruhtur.

Cenaze Namazını Kıldırmada Öncelikli Olanlar

Cenaze namazını kıldırmada öncelik, ölünün babasına, dedesine ve ne kadar geriye doğru gitse de ölünün baba tarafına verilir. Sonra öz kardeşine, sonra baba bir kardeşine, sonra öz kardeşinin oğluna, sonra baba bir karde­şinin oğluna verilir ve bu hususta mirasçı olmadaki öncelik sırası nazarı itiba­ra alınır.Bunlardan sonra ölünün asebesi,( Asebe: Kişinin baba tarafından gelen ama mirasta belli bir hissesi bulunmayan akrabası de­mektir.) bunlar da yoksa en büyük devlet yet­kilisi veya vekili, sonra yakınlık derecelerine göre ana tarafından olan yakın­ları namaz kıldırmada öncelik hakkına sahip olurlar.Meselâ ölünün iki oğlu bir arada bulunursa, şayet gayri müslim kökenli iseler, İslâm'a önce girmiş olup adaletli olanı, sonra fıkhı en iyi bileni, sonra kıraati daha düzgün olanı, sonra takvası daha fazla olanı tercih edilir. Ölünün bu sayılan kimselere nisbetle öne geçip namaz kıldırma önceliği bulunmayan bir kişinin, kendisinin cenaze namazını kıldırmasına ilişkin bir vasiyeti olsa bi­le bu vasiyeti yerine getirilmez.

İmamın namaz tekbirlerinin sayısını artırması veya eksiltmesi

Cenaze namazını kıldırmakta olan imam dörtten fazla tekbir alırsa, arka­sındaki cemaat bu hususta kendisine uymaz. Aksine kendisinden ayrılmaya kalben niyet edip ondan önce selâm verir ya da onu bekler ve onunla birlikte selâm verir. Ama bu durumda imamı bekleyip onunla birlikte selâm vermesi daha faziletli olur. Her iki durumda da her ikisinin namazı sahih olur.Ancak imam zâid tekbirlerde ellerini üç defa peş peşe kaldırırsa, kendisi­nin namazı ve kendisini bekledikleri takdirde cemaatin namazı bâtıl olur. Eğer tekbirleri dörtten eksik alır ve bunu kasıtlı olarak yaparsa, hem kendisinin hem de cemaatin namazı bâtıl olur. Bu eksiltme sehiv nedeniyle olursa, eksiklik ik­mal edilir. Şu da var ki, bu namazda sehiv secdesi yapılmaz.

Cenaze namazına başlandıktan sonra cemaate yetişenler

İmama tâbi olarak cenaze namazını kılmak isteyen kişi, cemaate geldi­ğinde imamın birinci veya ikinci tekbiri alıp da bunlardan sonra okunması ge­reken sûre veya salâtla meşgul olduğunu görürse, imamın üçüncü tekbiri al­masını beklemeden hemen namaza başlar. Ancak yalnız başına kılıyormuş-çasına namaza devam ederek birinci tekbiri alır. Sonra da Fâtiha'yı, imamın müteakip tekbiri almasına dek okuyabildiği kadar okuyup tekbir aldıktan son­ra Peygamber Efendimiz'e salâtü selâmda bulunur ve namaza bu şekilde de­vam eder.İmamın selâm vermesinden sonra, eksik kalmış olan kısmı anlatıldığı şe­kilde tamamlar. Eksikleri tamamlarken cenazenin yerinden kaldırılmış olması veya yerinde bırakılmış olması bu hükmü değiştirmez. Eğer kendisi iftitah tek­birini aldıktan sonra henüz Fâtiha'dan bir şey okuyamadan imam üçüncü tek­biri alırsa, kendisi de imamla birlikte tekbir alır ve Fâtiha'sını da imam üstlenir.

Hanefî mezhebine göre imam cenaze namazına durduktan sonra biri ge­lip kendisine tâbi olmak isterse, hemen tekbir almayıp imamı bekler. Müteakip tekbirleri imamla birlikte alır. İmamı beklemeyip tekbir alırsa namazı fâsid ol­maz ama bu tekbiri de geçerli olmaz. İmamın selâmından sonra cenaze hemen kaldırılmazsa, yetişemediği tekbirleri alır. Ancak cenaze hemen kaldırı­lırsa, yetişemediği tekbirleri almayıp selâm verir.İmamın dördüncü tekbiri almasından sonra ve fakat selâm vermesinden önce cenaze namazına gelen kişi, sahih olan görüşe göre namaza başlama­lı, belirtilen tafsilat doğrultusunda imamın selâm vermesinden sonra namazı­nı tamamlamalıdır.

Cenaze Namazının Tekrar Kılınması

Cenaze namazını tekrarlamak, yani aynı kişinin aynı cenaze için ikinci kez namaz kılması mekruhtur. Ama daha önce kılmamış olan kişinin, cema­atle kılındıktan sonra cenaze defnedilmiş olsa bile ayrıca namaz kılması ca­izdir

Cenaze Namazının Mescidde Kılınması

Cenaze namazının mescid içinde kılınması menduptur. Ancak Hanefî ve Mâlik? mezheplerine göre cenaze, mescidin dışında olsa bile namazının mes­cid içinde kılınması mekruhtur. Bir zaruret durumunda mescidde de kıhnabi-lir. Namazı kılınmamış cenazenin mescid içine konulması da bu iki mezhebe göre mekruhtur.

Şehid Bahsi

Şehide şehid denmesinin sebebi, ölümüne meleklerin şahit olması veya cennetlik olduğuna şehadet edilmesi yahut rabbinin katında hazır veya hayat­ta olmasıdır.Allah katında yüksek derece ve ikramlara mazhar olacak olan şehid, Al­lah yolunda düşmanla savaşırken hayatını feda eden kişidir. Çünkü kişinin ca­nını feda etmesi, inanç ve ilkeler uğruna kendini kurban etmesi, İhlâs ve sa­mimiyetin en yüksek derecesidir; iman ve akide sağlamlığının en kuvvetli gös­tergesidir. Allah'ın hoşnutluğuna ermenin ve cenneti kazanmanın en güvenli yoludur.Milletler, canlarını ve topraklarını savunmak, mukaddes değerlerini koru­mak için her zaman evlâtlarından bazısını feda etmeye mecburdurlar. İşte bu sebeple yüce Allah, şehidlere onurlu ve ebedî bir hayatı vaad etmiş, kul hak­kı dışındaki bütün günahlarını bağışlayacağı müjdesini vermiştir. Onları cen-nette peygamberlerle birlikte yüksek makamlara yerleştireceğini taahhüt et­miştir. Şu âyet bu müjdeyi vermektedir:

"Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, rableri katında Allah'ın, lutfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini ya­şayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehid olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeye­ceklerine sevinirler. (Şehidler) Allah'ın nimetine, keremine ve Allah'ın, mümin­lerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler."(Âl-i İmrân 3/169-171.)

Şehidliğin çok yüksek bir mertebe olduğunu ve şehidlerin cennette büyük ikramlara mazhar olacağını bildiren sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: "Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dön­mek istemez. Yeryüzünde olan her şey orada ona verilir. Ancak şehid böyle değil. O, mazhar olduğu ikramlar sebebiyle dünyaya dönüp on kere öldürül­meyi temenni eder." (Buhârî, Cihâd, 5, 21; Müslim, İmaret, 108, 109; Tirmizî, Fezâilü'l-Cihâd, 13; Nesâî, Cihâd, 6, 30, 32.)

Başka bir hadis-i şerifte de sevgili Peygamberimiz şehidliğe duyduğu öz­lemi şöyle dile getirmiştir: "Muhammed'in canı kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki ben Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra yine savaşıp öldürülmeyi çok isterdim." (Buhârî, İmân 25, Cihâd, 2, 119; Müslim, İmaret, 103, 107.)

Kulların alacakları hariç, şehidin bütün günahlarının bağışlanacağını yine sevgili Peygamberimiz şöyle müjdelemiştir: "Borç hariç, şehidin bütün günah­larıbağışlanır." (Müslim, İmaret, 118.)

Şehidlerin kısımları

Şehidler üç kısma ayrılırlar:

1. Dünya ve âhiret şehidi. Bu, ganimetten mal çalmayarak, riyakârlık yap­madan Allah'ın dinini yüceltmek amacıyla kâfirlerle savaşan ve şehid düşen kişidir.

2. Dünya şehidi. Bu, Allah'ın dinini yüceltmek amacını gütmekle beraber ganimet elde etmek için savaşan veya riyakârlık yaparak ya da paylaşmadan önce ganimetten mal çalarak savaşan ve bu yolda ölen kimsedir.

3. Âhiret şehidi. Bu, enkaz altında kalarak, boğularak veya haksız yere öldürülerek ve buna benzer sebeplerle hayatını kaybeden kimsedir.

İlk iki guruptaki şehidlerin kendilerinde küçük ya da büyük hades hali bu­lunsa bile yıkanmaları ve cenaze namazlarının kılınması haramdır. Nitekim ashaptan Hanzele (r.a) gusletmeye fırsat bulamadan katıldığı Uhud Gazve-si'nde şehid düşünce Hz. Peygamber onu yıkamamış ve, "Meleklerin onu yı­kadıklarını gördüm!" demiştir. (İbn Hacer el-Askalanî, Telhîsü'l-Habîr, 2/117.)

Bu şehidler bir kâfirin veya hata sonucu bir müslümanın silahıyla ya da kendi attığı silâhın geri tepmesiyle de ölse, bineğinden düşmekle veya hay­vanların, araçların, askerlerin ayakları altında ezilmekle de ölse aynı hükme tabidirler.Yine bu kişinin derhal ölmesiyle, yaralandıktan sonra sağ kalıp bir süre sonra ölmesi arasında da bir fark yoktur. Yalnız bu durumdaki kişinin savaş bitiminden önce ölmüş olması şarttır. Ya da savaşın bitiminden sonra ölürse, savaşta aldığı yaradan ötürü koma haline girmiş olması şarttır. Bu durumda­ki şehidlerin kefenlenmeleri sünnettir.Şehidin elbisesi vücudunu kapatmıyorsa, kapatacak kadar ilâve edilir. Zırh ve silâh gibi savaş aletlerinin, mest, kürk ve parka gibi giysileri üzerinden çıkarıldıktan sonra şehidin gömülmesi mendup olur.Sadece âhiret şehidlerine dünyada diğer ölüler gibi muamele edilir. Bun­lar yıkanır, kefenlenir ve cenaze namazları kılınır. Diğer ölüler için yapılması gereken her şey bunlar için de yapılır. Yıkanması haram olan şehidlerin be­deninde şehadet kanı dışında necis şeyler bulunursa, bunları temizleme se­bebiyle şehidlik kanı da giderilmiş olacaksa yine de o necis şeylerin temizlen­mesi gerekir.

Cenazenin mezara götürülmesi ve teşyî edilmesi

Cenazeyi teşyî etmek, yani mezara götürülürken peşinden gitmek sün­nettir. Bir mazeret yoksa bu görevi yürüyerek yapmak menduptur. Cenazeyi teşyî eden kişi, onun af ve mağfireti için bir şefaatçi konumunda olduğundan, arkasında değil, ön tarafından orta süratte yürümeye gayret etmelidir. (Şirbînî, Mugni'l-Muhtâc, 2/19.)

Kadınların cenazeyi teşyî etmeleri mekruhtur. Cenazeyi teşyî edenlerin sessiz olmaları sünnettir. Kur'ân-ı Kerîm, kaside-i bürde, delâilü'l-hayrât veya herhangi bir duayı okuyarak da olsa seslerini yükseltmeleri mekruhtur. Cema­at arasında Allah'ı zikretmek isteyenler, bu zikirlerini sessizce yapmalıdırlar.Cenazenin peşi sıra mum yakarak, buhur tüttürerek gitmek mekruhtur. Bu hususta Peygamberimiz (s.a.v) bize şöyle bir uyarıda bulunmuştur: "Ce­nazeyi ses ve ateşle izlemeyin." (Ebû Davud, Cenâiz, 42.)

Cenaze töreninde ağıt yakılır veya müzik eserleri icra edilirse, orada bu­lunanların bunu engellemeye çalışmaları gerekir. Çünkü bu davranışlar Allah ve Resûlü'ne isyan niteliğindedir. Engel olmayanlar, bu davranışlara rıza gös­termiş sayılırlar.Cenazeyi teşyî edenlerin mezara kadar gidip, defin işi tamamlanıncaya kadar beklemeleri daha faziletlidir. İsterlerse namazdan önce de sonra da dö­nebilirler.

Hanefî mezhebine göre namaz kılmadan cenaze merasiminden dönmek mekruhtur.

Teşyî törenine katılanların, cenaze yere konulmadan oturmaları sünnete aykırıdır.

Cenaze geçtiği sırada onu gören insanların -oturuyorlarsa- ayağa kalk­maları müstehaptır.

Ölü için ağlamak

Ölü için yüksek sesle, bağırıp çağırarak ağlamak, üst baş paralamak, saç baş yolmak, yüz tırmalamak, ağıtçılar kiralamak haramdır. Peygamberimiz (s.a.v) bizleri bu konuda şöyle uyarmışlardır: "Yanaklarını tokatlayan, yakasını yırtan ve cahiliye davasına kalkışan bizden değildir."(Ahmed, Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei ve İbni Mace İbni Mesud'tan rivayet etmişlerdir.)

Cenazenin defni
Mezarların üstüne bina yapmak
Mezarların üstünde oturmak, uyumak, def-i hacette bulunmak
Cenazenin nakli
Mezarın açılması
Otopsi
Birden fazla ölünün aynı mezara defnedilmesi
Dolu mezara defin yapılması
Taziye
Ölü sahiplerinin ziyafet vermesi
Iskat ve devir
Kabir ziyareti

A) Hükmü

Cenaze namazı farz-ı kifâyedir. Bir kişi dahi kılarsa toplumdaki diğer bi­reyler bu yükümlülükten kurtulurlar. Ama sevabını da sadece kılan kişi kaza­nır. Cenaze namazı sadece bu ümmete mahsus bir namazdır. Sevgili Pey­gamberimiz (s.a.v), Habeş Kralı Necâşî'nin namazını kılmış, ölen çocukların ve düşüklerin de cenaze namazlarının kılınmasını emretmiştir. Kendileri ebe­diyet yurduna göçtüklerinde sahâbîler de onun cenaze namazını kılmışlardır.

B)Kılınışı

Cenaze namazını kılan kişi imam olsun münferit olsun, cenaze eğer er­kekse baş hizasında, kadın veya erselik ise kuyruk sokumu hizasında durma­lıdır. Sonra "Allah rızâsı için farz-ı kifâye olarak şu ölünün (ölüler birden faz­laysa 'şu ölülerin') cenaze namazını kılmaya niyet ettim" diyerek niyet edilir.

Hanefî mezhebine göre her ölü için ayrı ayrı cenaze namazı kılınması ge­rekir.

Ölünün erkek veya kadın olduğunun belirtilmesi şart değildir. Cemaatte bulunanlar da imama uymaya niyet etmelidir. Niyetin hemen ardından eller kaldırılarak Allahüekber deyip iftitah tekbiri alınır ve eller göbekle göğüs ara­sında biraz sola kaydırılmış vaziyette sağ el sol elin üzerine konarak bağlanır.

Cenaze namazı kılan kişinin her tekbir alışta Hanefîler'in aksine ellerini kaldırması sünnettir. Tekbirlerden sonra eller yine göğsün altında bağlanır, if­titah duası okunmaksızın eûzü besmele çekilerek Fatiha okunur.

Hanefî mezhebine göre cenaze namazında iftitah tekbiri alındıktan son­ra Fatiha yerine Sübhâneke duası okunur.

Fâtiha'dan sonra ikinci defa Allahüekber diyerek tekbir alınır ve ardından şu salât okunur:

Bundan sonra üçüncü defa Allahüekber diyerek tekbir alınır ve ardından ölü için âhiretle ilgili herhangi bir dua okunur.Namaz kılmakta olan kişi, müminler için dua eder de özellikle hazırda bu­lunan ölü için dua etmezse bu, dua rüknünün yerine getirilmiş olması için ye­terli olmaz. Ancak hazırdaki ölü çocuk ise, onun için dua edilmese de sakın­cası yoktur. Çünkü o masum ve günahsızdır. Bu durumda ölü çocuğun anne ve babası için dua etmek de yeterli olur. Dua ederken rahmet ve mağfiret gi­bi uhrevî isteklerde bulunmalıdır. Ölü bulûğa erip ölünceye kadar aynı halde kalan bir deli veya çocuk gibi mükellef olmayan biri olsa bile kendisi için âhi­retle ilgili dualar edilmelidir. Duada belli kelime ve kalıplara bağlı kalma zorun­luluğu yoktur. Vaktin uzaması nedeniyle cenazenin kokacağından korkulmaz-sa, en faziletlisi, aşağıdaki şu meşhur duanın okunmasıdır. Ama kokusunun bozulmasından korkulursa, duanın en azı ile yetinmek gerekir. Meşhur dua şudur:

"Arşı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) rablerini hamd ederek tesbih ederler, O'na inanırlar ve inananlar için (şöyle diyerek) bağış­lanma dilerler: Ey rabbimizl Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem aza­bından koru."( Mü'min 40/7.)

Bundan sonra da sağında bulunanlara selâm vermeye niyet ederek ilk selâmı verir, sonra da solunda bulunanlara selâm vermeye niyet ederek ikin­ci selâmı verir.

C) Cenaze Namazının Rükünleri

Cenaze namazının eksiksiz olarak kılınmış sayılabilmesi için, yerine ge­tirilmesi gereken bazı rükünler vardır. Bunlardan biri yerine getirilmediği tak­dirde namaz bâtıl olur. Bu rükünleri şöyle sıralayabiliriz:

1. Niyet.

2. Dört tekbir. Bunlara iftitah tekbiri de dahildir.

3. Kıyam. Ayakta durmaya muktedir olan kişinin bu namazı başından so­nuna kadar ayakta kılması farzdır.

4. İftitah tekbirinden sonra Fatiha okumak. Bunun herhangi bir tekbirden sonra okunması caiz ise de iftitah tekbirinden sonra okunması daha faziletli­dir. Tekbirlerden herhangi birinden sonra Fâtiha'ya başlanırsa tamamlanma­sı icap eder. Artık kesilmesi veya bir sonraki tekbirden sonraya ertelenmesi caiz olmaz. Okumaya başlandıktan sonra kesilir veya ertelenirse namaz bâtıl olur. Bu hususta mesbûk olanla olmayan arasında fark yoktur.

5. İkinci tekbirden sonra Peygamber Efendimiz'e (s.a.v) salâtü selâm ge­tirmek.

Hanefî mezhebine göre cenaze namazının ikinci tekbirinden sonra Pey­gamber Efendimiz'e (s.a.v) salâtü selâm getirmek sünnettir, rükün değildir.

6. Üçüncü tekbirden sonra ölü için dua etmek.

7. Dördüncü tekbirden sonra selâm vermek.

D) Cenaze Namazının Şartları

Cenaze namazının bazı şartları vardır. Bu şartları şöyle sıralayabiliriz:

1. Cenaze, müslüman biri olmalıdır. Gayri müslim ölü üzerine namaz kıl­mak caiz değildir. Gayri müslimler için cenaze namazı kılmak, şu âyet-i kerî­me ile yasaklanmıştır: "Onlardan ölen hiçbirine asla namaz kılma ve kabrinin başında durma. Çünkü onlar Allah'ı ve Resulü'nü inkâr ettiler ve fâsık olarak öldüler."' (Tevbe 9/84.)

2. Cenaze temizlenmiş olmalıdır. Cenaze yıkanmadan veya teyemmüm ettirilmeden namazını kılmak caiz olmaz.

3. Cenaze, namazını kılacak cemaatin ön tarafında bulunmalıdır. Cema­atin arkasında bulunan cenazenin namazını kılmak caiz olmaz.

4. Cenaze şehid olmamalıdır. Şehidin yıkanması yasaklandığından dola­yı, cenaze namazı da kılınmaz.

Hanefî mezhebine göre şehid yıkanmaz ama cenaze namazının kılınma­sı gerekir.

5. Cenazenin cesedinin hazırda bulunan kısmı, yıkanması gerekli kısım kadar olmalıdır. Yıkanması gereken düşüklerin üzerine cenaze namazı kıl­mak farzdır.Cenaze namazını kılacak olan kişiyi ilgilendiren şartlara gelince bunlar; diğer namazların niyet, taharet, kıbleye yönelme ve avret yerlerini kapatma gi­bi şartlardır.

E) Cenaze Namazının Sünnetleri

Cenaze namazının sünnetlerini şöyle sıralayabiliriz:

1. Fâtiha'dan önce eûzü besmele çekilmeli, Fâtiha'dan sonra âmin den­meli, geceleyin kılınsa bile bu namazda kıraat sessizce yapılmalıdır. Ancak imam veya mübelliğ, gerekli gördüklerinde tekbirleri ve selâmı sesli olarak ye­rine getirirler.

2. Bu namaz cemaatle kılınmalıdır. Mümkün olduğu takdirde cemaat üç saftan teşekkül etmelidir. Nitekim bir hadis-i şeriflerinde sevgili Peygamberi­miz şöyle buyurmuştur: "Üzerine üç saf cemaatin cenaze namazı kıldığı kişi­nin günahları bağışlanır." (Ebû Davud, Cenâiz, 40.)

İmamla birlikte olsa dahi saf, en az iki kişiden teşekkül etmelidir. Bu du­rumda imamın ve kendisine uyan kişinin aynı çizgide durması mekruh olma­maktadır.

3. Sevgili Peygamberimiz'e salâtın en mükemmeli okunmalıdır. Bu sala-vat şudur:

4. Kendilerine selâm okumaksızın sevgili Peygamberimiz'in âline salât okumak.

5. Sevgili Peygamberimiz'e salât okumadan önce hamdetmek.

6. Salat okuduktan sonra mümin erkeklerle mümin kadınlara duada bu­lunmak.

7. Cenaze namazıyla ilgili olarak nakledilen duayı okumak.

8. Birinciden sonra ikinci selâmı da vermek.

9. Dördüncü tekbirden sonra ve selâm vermezden önce şu duayı okumak (bk. sh. 275, 3. satır).

Bundan sonra da şu âyet-i kerîmeyi okumak (bk. sh. 275, 5. satır).

"Arşı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) rablerini ham-dederek tesbih ederler. O'na inanırlar ve inananlar için (şöyle diyerek) bağış­lanma dilerler: Ey rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem aza­bından koru." (Mü'min 40/7.)

10. İmam veya yalnız başına kılan kişi, erkek ölünün başı hizasında, ka­dın veya erselik ölünün ise kuyruk sokumu hizasında durmalıdır.

11. Her tekbir esnasında eller kaldırılmalı ve göğüs altında bağlanmalıdır.

Hanefî mezhebine göre cenaze namazında tekbir alınırken eller kaldırıl­maz.

12. Cenaze, cemaate sonradan katılanların namazlarını tamamlamaları­na kadar yerinde bekletilmelidir.

13. Sonradan gelenlerin, cemaatten sonra cenaze üzerine namaz kılma­ları sünnete uygundur. Ama önce kılmış olanların tekrar kılmaları mekruhtur.

14. Cenaze namazında iftitah duası ve zamm-ı sûre okunmamalıdır.

15. Cenaze kefenlenmeden önce namazını kılmak mekruhtur.

F) Cenaze Namazını Kıldırmada Öncelikli Olanlar

Cenaze namazını kıldırmada öncelik, ölünün babasına, dedesine ve ne kadar geriye doğru gitse de ölünün baba tarafına verilir. Sonra öz kardeşine, sonra baba bir kardeşine, sonra öz kardeşinin oğluna, sonra baba bir karde­şinin oğluna verilir ve bu hususta mirasçı olmadaki öncelik sırası nazarı itiba­ra alınır.Bunlardan sonra ölünün asebesi,( Asebe: Kişinin baba tarafından gelen ama mirasta belli bir hissesi bulunmayan akrabası de­mektir.) bunlar da yoksa en büyük devlet yet­kilisi veya vekili, sonra yakınlık derecelerine göre ana tarafından olan yakın­ları namaz kıldırmada öncelik hakkına sahip olurlar.Meselâ ölünün iki oğlu bir arada bulunursa, şayet gayri müslim kökenli iseler, İslâm'a önce girmiş olup adaletli olanı, sonra fıkhı en iyi bileni, sonra kıraati daha düzgün olanı, sonra takvası daha fazla olanı tercih edilir. Ölünün bu sayılan kimselere nisbetle öne geçip namaz kıldırma önceliği bulunmayan bir kişinin, kendisinin cenaze namazını kıldırmasına ilişkin bir vasiyeti olsa bi­le bu vasiyeti yerine getirilmez.

İmamın namaz tekbirlerinin sayısını artırması veya eksiltmesi

Cenaze namazını kıldırmakta olan imam dörtten fazla tekbir alırsa, arka­sındaki cemaat bu hususta kendisine uymaz. Aksine kendisinden ayrılmaya kalben niyet edip ondan önce selâm verir ya da onu bekler ve onunla birlikte selâm verir. Ama bu durumda imamı bekleyip onunla birlikte selâm vermesi daha faziletli olur. Her iki durumda da her ikisinin namazı sahih olur.Ancak imam zâid tekbirlerde ellerini üç defa peş peşe kaldırırsa, kendisi­nin namazı ve kendisini bekledikleri takdirde cemaatin namazı bâtıl olur. Eğer tekbirleri dörtten eksik alır ve bunu kasıtlı olarak yaparsa, hem kendisinin hem de cemaatin namazı bâtıl olur. Bu eksiltme sehiv nedeniyle olursa, eksiklik ik­mal edilir. Şu da var ki, bu namazda sehiv secdesi yapılmaz.

Cenaze namazına başlandıktan sonra cemaate yetişenler

İmama tâbi olarak cenaze namazını kılmak isteyen kişi, cemaate geldi­ğinde imamın birinci veya ikinci tekbiri alıp da bunlardan sonra okunması ge­reken sûre veya salâtla meşgul olduğunu görürse, imamın üçüncü tekbiri al­masını beklemeden hemen namaza başlar. Ancak yalnız başına kılıyormuş-çasına namaza devam ederek birinci tekbiri alır. Sonra da Fâtiha'yı, imamın müteakip tekbiri almasına dek okuyabildiği kadar okuyup tekbir aldıktan son­ra Peygamber Efendimiz'e salâtü selâmda bulunur ve namaza bu şekilde de­vam eder.İmamın selâm vermesinden sonra, eksik kalmış olan kısmı anlatıldığı şe­kilde tamamlar. Eksikleri tamamlarken cenazenin yerinden kaldırılmış olması veya yerinde bırakılmış olması bu hükmü değiştirmez. Eğer kendisi iftitah tek­birini aldıktan sonra henüz Fâtiha'dan bir şey okuyamadan imam üçüncü tek­biri alırsa, kendisi de imamla birlikte tekbir alır ve Fâtiha'sını da imam üstlenir.

Hanefî mezhebine göre imam cenaze namazına durduktan sonra biri ge­lip kendisine tâbi olmak isterse, hemen tekbir almayıp imamı bekler. Müteakip tekbirleri imamla birlikte alır. İmamı beklemeyip tekbir alırsa namazı fâsid ol­maz ama bu tekbiri de geçerli olmaz. İmamın selâmından sonra cenaze hemen kaldırılmazsa, yetişemediği tekbirleri alır. Ancak cenaze hemen kaldırı­lırsa, yetişemediği tekbirleri almayıp selâm verir.İmamın dördüncü tekbiri almasından sonra ve fakat selâm vermesinden önce cenaze namazına gelen kişi, sahih olan görüşe göre namaza başlama­lı, belirtilen tafsilat doğrultusunda imamın selâm vermesinden sonra namazı­nı tamamlamalıdır.

G) Cenaze Namazının Tekrar Kılınması

Cenaze namazını tekrarlamak, yani aynı kişinin aynı cenaze için ikinci kez namaz kılması mekruhtur. Ama daha önce kılmamış olan kişinin, cema­atle kılındıktan sonra cenaze defnedilmiş olsa bile ayrıca namaz kılması ca­izdir.

H) Cenaze Namazının Mescidde Kılınması

Cenaze namazının mescid içinde kılınması menduptur. Ancak Hanefî ve Mâlik? mezheplerine göre cenaze, mescidin dışında olsa bile namazının mes­cid içinde kılınması mekruhtur. Bir zaruret durumunda mescidde de kıhnabi-lir. Namazı kılınmamış cenazenin mescid içine konulması da bu iki mezhebe göre mekruhtur.

ŞEHİD BAHSİ

Şehide şehid denmesinin sebebi, ölümüne meleklerin şahit olması veya cennetlik olduğuna şehadet edilmesi yahut rabbinin katında hazır veya hayat­ta olmasıdır.Allah katında yüksek derece ve ikramlara mazhar olacak olan şehid, Al­lah yolunda düşmanla savaşırken hayatını feda eden kişidir. Çünkü kişinin ca­nını feda etmesi, inanç ve ilkeler uğruna kendini kurban etmesi, İhlâs ve sa­mimiyetin en yüksek derecesidir; iman ve akide sağlamlığının en kuvvetli gös­tergesidir. Allah'ın hoşnutluğuna ermenin ve cenneti kazanmanın en güvenli yoludur.Milletler, canlarını ve topraklarını savunmak, mukaddes değerlerini koru­mak için her zaman evlâtlarından bazısını feda etmeye mecburdurlar. İşte bu sebeple yüce Allah, şehidlere onurlu ve ebedî bir hayatı vaad etmiş, kul hak­kı dışındaki bütün günahlarını bağışlayacağı müjdesini vermiştir. Onları cen-nette peygamberlerle birlikte yüksek makamlara yerleştireceğini taahhüt et­miştir. Şu âyet bu müjdeyi vermektedir:

"Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, rableri katında Allah'ın, lutfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini ya­şayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehid olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeye­ceklerine sevinirler. (Şehidler) Allah'ın nimetine, keremine ve Allah'ın, mümin­lerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler."(Âl-i İmrân 3/169-171.)

Şehidliğin çok yüksek bir mertebe olduğunu ve şehidlerin cennette büyük ikramlara mazhar olacağını bildiren sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: "Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dön­mek istemez. Yeryüzünde olan her şey orada ona verilir. Ancak şehid böyle değil. O, mazhar olduğu ikramlar sebebiyle dünyaya dönüp on kere öldürül­meyi temenni eder." (Buhârî, Cihâd, 5, 21; Müslim, İmaret, 108, 109; Tirmizî, Fezâilü'l-Cihâd, 13; Nesâî, Cihâd, 6, 30, 32.)

Başka bir hadis-i şerifte de sevgili Peygamberimiz şehidliğe duyduğu öz­lemi şöyle dile getirmiştir: "Muhammed'in canı kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki ben Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra yine savaşıp öldürülmeyi çok isterdim." (Buhârî, İmân 25, Cihâd, 2, 119; Müslim, İmaret, 103, 107.)

Kulların alacakları hariç, şehidin bütün günahlarının bağışlanacağını yine sevgili Peygamberimiz şöyle müjdelemiştir: "Borç hariç, şehidin bütün günah­larıbağışlanır." (Müslim, İmaret, 118.)

Şehidlerin kısımları

Şehidler üç kısma ayrılırlar:

1. Dünya ve âhiret şehidi. Bu, ganimetten mal çalmayarak, riyakârlık yap­madan Allah'ın dinini yüceltmek amacıyla kâfirlerle savaşan ve şehid düşen kişidir.

2. Dünya şehidi. Bu, Allah'ın dinini yüceltmek amacını gütmekle beraber ganimet elde etmek için savaşan veya riyakârlık yaparak ya da paylaşmadan önce ganimetten mal çalarak savaşan ve bu yolda ölen kimsedir.

3. Âhiret şehidi. Bu, enkaz altında kalarak, boğularak veya haksız yere öldürülerek ve buna benzer sebeplerle hayatını kaybeden kimsedir.

İlk iki guruptaki şehidlerin kendilerinde küçük ya da büyük hades hali bu­lunsa bile yıkanmaları ve cenaze namazlarının kılınması haramdır. Nitekim ashaptan Hanzele (r.a) gusletmeye fırsat bulamadan katıldığı Uhud Gazve-si'nde şehid düşünce Hz. Peygamber onu yıkamamış ve, "Meleklerin onu yı­kadıklarını gördüm!" demiştir. (İbn Hacer el-Askalanî, Telhîsü'l-Habîr, 2/117.)

Bu şehidler bir kâfirin veya hata sonucu bir müslümanın silahıyla ya da kendi attığı silâhın geri tepmesiyle de ölse, bineğinden düşmekle veya hay­vanların, araçların, askerlerin ayakları altında ezilmekle de ölse aynı hükme tabidirler.Yine bu kişinin derhal ölmesiyle, yaralandıktan sonra sağ kalıp bir süre sonra ölmesi arasında da bir fark yoktur. Yalnız bu durumdaki kişinin savaş bitiminden önce ölmüş olması şarttır. Ya da savaşın bitiminden sonra ölürse, savaşta aldığı yaradan ötürü koma haline girmiş olması şarttır. Bu durumda­ki şehidlerin kefenlenmeleri sünnettir.Şehidin elbisesi vücudunu kapatmıyorsa, kapatacak kadar ilâve edilir. Zırh ve silâh gibi savaş aletlerinin, mest, kürk ve parka gibi giysileri üzerinden çıkarıldıktan sonra şehidin gömülmesi mendup olur.Sadece âhiret şehidlerine dünyada diğer ölüler gibi muamele edilir. Bun­lar yıkanır, kefenlenir ve cenaze namazları kılınır. Diğer ölüler için yapılması gereken her şey bunlar için de yapılır. Yıkanması haram olan şehidlerin be­deninde şehadet kanı dışında necis şeyler bulunursa, bunları temizleme se­bebiyle şehidlik kanı da giderilmiş olacaksa yine de o necis şeylerin temizlen­mesi gerekir.

Cenazenin mezara götürülmesi ve teşyî edilmesi

Cenazeyi teşyî etmek, yani mezara götürülürken peşinden gitmek sün­nettir. Bir mazeret yoksa bu görevi yürüyerek yapmak menduptur. Cenazeyi teşyî eden kişi, onun af ve mağfireti için bir şefaatçi konumunda olduğundan, arkasında değil, ön tarafından orta süratte yürümeye gayret etmelidir. (Şirbînî, Mugni'l-Muhtâc, 2/19.)

Kadınların cenazeyi teşyî etmeleri mekruhtur. Cenazeyi teşyî edenlerin sessiz olmaları sünnettir. Kur'ân-ı Kerîm, kaside-i bürde, delâilü'l-hayrât veya herhangi bir duayı okuyarak da olsa seslerini yükseltmeleri mekruhtur. Cema­at arasında Allah'ı zikretmek isteyenler, bu zikirlerini sessizce yapmalıdırlar.Cenazenin peşi sıra mum yakarak, buhur tüttürerek gitmek mekruhtur. Bu hususta Peygamberimiz (s.a.v) bize şöyle bir uyarıda bulunmuştur: "Ce­nazeyi ses ve ateşle izlemeyin." (Ebû Davud, Cenâiz, 42.)

Cenaze töreninde ağıt yakılır veya müzik eserleri icra edilirse, orada bu­lunanların bunu engellemeye çalışmaları gerekir. Çünkü bu davranışlar Allah ve Resûlü'ne isyan niteliğindedir. Engel olmayanlar, bu davranışlara rıza gös­termiş sayılırlar.Cenazeyi teşyî edenlerin mezara kadar gidip, defin işi tamamlanıncaya kadar beklemeleri daha faziletlidir. İsterlerse namazdan önce de sonra da dö­nebilirler.

Hanefî mezhebine göre namaz kılmadan cenaze merasiminden dönmek mekruhtur.

Teşyî törenine katılanların, cenaze yere konulmadan oturmaları sünnete aykırıdır.

Cenaze geçtiği sırada onu gören insanların -oturuyorlarsa- ayağa kalk­maları müstehaptır.

Ölü için ağlamak

Ölü için yüksek sesle, bağırıp çağırarak ağlamak, üst baş paralamak, saç baş yolmak, yüz tırmalamak, ağıtçılar kiralamak haramdır. Peygamberimiz (s.a.v) bizleri bu konuda şöyle uyarmışlardır: "Yanaklarını tokatlayan, yakasını yırtan ve cahiliye davasına kalkışan bizden değildir."(Ahmed, Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei ve İbni Mace İbni Mesud'tan rivayet etmişlerdir.)

Dört Mezhebe Göre Cenaze Namazının Hükmü

Müslümanların ölen din kardeşlerine karşı yerine getirmeleri gereken dinî vecibelerin başında cenaze namazının kılınması ve bunun için gerekli hazırlıkların yapılması gelmektedir. Kadın olsun erkek olsun yalnız bir kişinin bu namazı kılmasıyla farz yerine getirilmiş olur. Cenaze namazı, Allah Teâlâ’ya senâ, Resûlullah’a ﷺ salât ve ölü için duadan ibarettir.

Cenaze Namazı Hakkında Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şerifler

Mazeretsiz olarak Tebük seferine çıkmayan münafıklarla ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır: “Onlardan ölen hiçbirinin (cenaze) namazını kılma ve kabrinin başında durma. Çünkü onlar Allah’ı ve Resûlü’nü inkâr ettiler ve fâsık olarak öldüler.”[1] Bu ayet, cenaze namazının farz oluşuna işaret etmektedir. Ayrıca Resûlullah ﷺ, bir Müslümanın ölümü üzerine, “Bir din kardeşiniz vefat etmiştir. Kalkın, onun cenaze namazını kılın.”[2] buyurmuştur.

Cenaze Namazı Ne Zaman Kılınır?

Cenaze namazının kılınması için belirli bir vakit yoktur. Günün her saatinde cenaze namazı kılınabilir. Ancak zorunlu olmadıkça kerahet vakitlerinde kılınması uygun değildir.[3] Hazırlanmış olan bir cenazeyi bekletmeksizin, namazını kılıp çabucak defnetmek daha uygundur.[4] Bununla beraber, daha çok cemaatin katılması, ölen kişinin akraba, eş, dost ve komşuları gibi hukuku bulunan insanlara ölüm haberini duyurup son görevlerini yapmak üzere cenaze merasiminde bulunabilmelerinin sağlanması amacıyla cenaze bir süre bekletilebilir.[5]

Dört Mezhebe Göre Cenaze Namazının Hükmü

Hanefi[6], Şafii[7], Maliki[8] ve Hanbeli[9] mezheplerine göre cenaze namazı kılmak farz-ı kifâyedir. Kadın olsun, erkek olsun bir kimsenin kılmasıyla farz yerine gelir ve diğerlerinden bu sorumluluk düşer.

Cenaze Namazının Şartları Nelerdir?

Cenaze namazında taharet, kıbleye yönelmek, setr-i avret (vücudun örtülmesi gereken yerlerini örtmek) ve niyet gibi şartlara riayet edilir.

Namazı kılınacak cenazenin Müslüman olması, yıkanıp kefenlenmiş olması, cemaatin önünde olması gerekir. Ayrıca Hanefi ve Malikilere göre bedeninin tamamı veya yarıdan fazlası yahut başı ile birlikte en az yarısı bulunmalıdır. Şafiilere göre ise kişi ölüp de bir tek uzvu bulunsa bile cenaze namazı kılınır. Nitekim Ashab, ölen ve sadece eli bulunan bir sahabînin namazını kılmıştır.[10] Canlı olarak doğup ölen çocuk yıkanır ve cenaze namazı kılınır.[11]

Cenaze Namazı Nasıl Kılınır?

Cenaze namazı rükû ve secdesi olmayan bir namazdır; rükünleri kıyam ve tekbirlerdir. Cenaze namazında iftitah (başlangıç) tekbiriyle birlikte dört tekbir bulunmaktadır. Selam vermek vaciptir. Sünnetleri ise, Allah Teâlâ’ya hamd ve senâ etmek, Resûlullah’a ﷺ salât ve selam getirmek ve hem cenazesi kılınan ölü hem de diğer Müslümanlar için dua etmekten ibarettir.

Cenaze namazı kılmak için, cenazeye karşı ve kıbleye yönelik olarak saf bağlanır ve niyet edilir. İmam ve cemaat tekbir alarak ellerini bağlarlar “ve celle senâük” cümlesiyle birlikte “Sübhaneke” duasını okurlar. Ardından, eller kaldırılmadan tekbir alınır ve “Salli-Bârik” duaları okunur. Tekrar eller kaldırılmaksızın tekbir alınır. Bilenler cenaze duasını,[12] bilmeyenler ise dua niyetiyle “Fatiha” suresini veya başka bir duayı okurlar.[13] Dördüncü tekbirden sonra sağa ve sola selam verilir. Böylece namaz tamamlanmış olur.

Cenaze ahkamıyla alakalı diğer yazılarımızı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.

[1] Tevbe, 84.

[2] Müslim, Cenâiz, 66.

[3] Tirmizî, Cenâiz, 41.

[4] Tirmizî, Cenâiz, 30.

[5]Din İşleri Yüksek Kurulu-Fetvalar, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2018, s.210.

[6] Şurunbülâlî, Merakı’l-Felah, Mektebet’u-Dâru’d-Dekkak, s.470.

[7] Zeynüddin b. Abdulaziz el-Melebârî, Fethu’l-Mu’în, s.206.

[8] Ahmed Mustafa Kasım et-Tahtavî, Fıkhu’l-Malikiyyi’l-Müyesser, Daru’l-Fadile, s.129,130.

[9] Mer’i b. Yusuf, Delilü’t-Tâlibin, s.308.

[10] Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, I/518.

[11] el-Fetâva’l-Hindiye, I/174.

[12] Tirmizî, Cenâiz, 38.

[13] Tirmizî, Cenâiz, 39.

Şafii mezhebinde gıyabi cenaze namazı kılınır mı?

İçindekiler:

  1. Şafii mezhebinde gıyabi cenaze namazı kılınır mı?
  2. Hanefi mezhebi Cenaze namazı nasıl kılınır?
  3. Şafilerde cenaze namazı kaç kişiyle kılınır?
  4. Mezheplerden hangilerine göre Gıyâbî cenaze namazı kılmak caiz değildir?
  5. Gıyabi cenaze namazının hükmü nedir?
  6. Cenaze namazı nasıl kılınır sırasıyla?
  7. Tek başına cenaze namazı kılınır mı?
  8. Şafilerde mezar nasıl olmalı?
  9. Cemaatle namaz kılmak için en az kaç kişi olmalı?
  10. Gıyabi cenaze namazı kılmak caiz midir?
  11. Gıyabi cenaze namazı caiz midir?
  12. Abdest almadan cenaze namazı kılınır mı?
  13. Cenaze namazı kaç rekattır ve nasıl kılınır?
  14. Cenaze namazı nasil niyet edilir?
  15. Cenaze namazı iki kez kilinir mi?
  16. Cenaze namazı ne zaman kılınır?

Şafii mezhebinde gıyabi cenaze namazı kılınır mı?

Şâfiîve Hanbelî mezhebinde, cenaze namazı kılınmışolsa bile meyyitin huzurunda tekrar kılınabilir.

Hanefi mezhebi Cenaze namazı nasıl kılınır?

Cenaze namazıkılmak için, cenazeyekarşı ve kıbleye yönelik olarak saf bağlanır ve niyet edilir. İmam ve cemaat tekbir alarak ellerini bağlarlar “ve celle senâük” cümlesiyle birlikte “Sübhaneke”yi okurlar. Ardından, eller kaldırılmadan tekbir alınır ve “Salli-Bârik” duaları okunur.

Şafilerde cenaze namazı kaç kişiyle kılınır?

Namazıkılan kişilerinsayısının da -tıpkı diğer namazlarda olduğu gibi- [birden fazla olması] şart değildir. Cenaze namazıfarziyetinin [diğer insanların üzerinden] düşmesi için iki kişinin namazıkılması gerekir; çünkü cemaatin en azı iki kişiden oluşur. Cemaatin en azı üç kişidir.

Mezheplerden hangilerine göre Gıyâbî cenaze namazı kılmak caiz değildir?

Cevap: Gıyabîolarak Cenaze namazı kılmakHanefi mezhebine göreyoktur.

Gıyabi cenaze namazının hükmü nedir?

Peygamberin(s.a.v) Necaşi'nin cenaze namazınıkılması, lügat manasına hamlolur, yahud hususi bir olaydır. O halde gaib bir ölü üzerine namaz kılmak mekruhtur. Hanbeli mezheine göre, gaib namazıbir ay müddetle kılınabilir. Aynen kabir üzerine namaz kılma gibidir.

Cenaze namazı nasıl kılınır sırasıyla?

  1. Cenaze namazı kılmak için, cenazeye karşı ve kıbleye yönelik olarak saf bağlanır ve niyet edilir.
  2. İmam ve cemaat tekbir alarak ellerini bağlarlar “ve celle senâük” cümlesiyle birlikte “Sübhaneke”yi okurlar.
  3. Ardından, eller kaldırılmadan tekbir alınır ve “Salli-Bârik” duaları okunur.
Daha fazla öğe...

Tek başına cenaze namazı kılınır mı?

Kadın olsun erkek olsun yalnız bir kişinin bu namazıkılmasıyla farz yerine getirilmiş olur. Cenaze namazı, Allah'a senâ, Resûlullah'a (s.a.s.) salât ve ölü için duadan ibarettir. ... Kalkın, onun cenaze namazınıkılın.” (Müslim, Cenâiz, 66) buyurmuştur.

Şafilerde mezar nasıl olmalı?

Şafiî'lere göre kabri dümdüz yapmak, tümsek yapmaktan daha iyidir. Nitekim Peygamber (a.s.) ile Ebu Bekr ile Ömer'in kabirleri böyle yapılmıştır.

Cemaatle namaz kılmak için en az kaç kişi olmalı?

Cemaatle namaz kılmakiçin kişisayısının önemi yoktur. Çok kalabalık da olabilir, az kişide olabilir. Cemaatinbaşında mutlaka bir imamın olması önemli bir konudur.

Gıyabi cenaze namazı kılmak caiz midir?

Benim sormak istediğim asıl nokta şudur: Gıyâbî cenaze namazı kılmakHanefi mezhebine göre caiz midir? Cevap: Gıyabîolarak Cenaze namazı kılmakHanefi mezhebine göre yoktur. ... Yani Peygamber Aleyhisselam' ın kıldırdığı bu cenaze namazının gıyabiolarak kılındığına dair de kesin bir kanaatten bahsedilemez.

Gıyabi cenaze namazı caiz midir?

Benim sormak istediğim asıl nokta şudur: Gıyâbî cenaze namazıkılmak Hanefi mezhebine göre caiz midir? Cevap: Gıyabîolarak Cenaze namazıkılmak Hanefi mezhebine göre yoktur. ... [1] Buna göre gaip olan birisinin yani namazıkılacak olan cemaatin huzurunda olmayan birisinin cenaze namazınınkılınması meşru değildir.

Abdest almadan cenaze namazı kılınır mı?

Cenaze namazı, şartları bakımından diğer namazlar gibidir. ... Cenaze namazının abdestsizolarak kılınmasıcaiz değildir. Ancak kişi abdestile meşgul olduğu takdirde cenaze namazınıkaçıracak ise, teyemmüm ederek cenaze namazınıkılabilir (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 86).

Cenaze namazı kaç rekattır ve nasıl kılınır?

Cenaze Namazı Kaç Rekattır? Cenaze namazı, vakit namazlarına göre farklıdır. Namazdarüku ve secde olmadığı için imamın tekbir getirişi ve duaların okunuşuyla birlikte devam edem selam vermeye kadar toplam rekatsayısı 1'dir.

Cenaze namazı nasil niyet edilir?

Namazı kıldıran imam: "Niyetettim Allah rızası için hazır olan cenazenamazını kılmaya (ölü erkek ise) şu erkek için duaya" diye niyeteder. Ölü kız çocuğu ise: "Şu kız çocuğu için duaya" denilir.

Cenaze namazı iki kez kilinir mi?

Peki bir cenazeye iki kez cenaze namazı kılınır mı? ... Cenaze namazınıntekrarı mekruhtur. Cemaat olarak kılınan namazıkılmamış olanların ikinci bir cenaze namazıyapmalarına Hanefi mezhebi dışındaki müçtehitler olumlu bakmışlardır.

Cenaze namazı ne zaman kılınır?

Cenaze namazının kılınmasıiçin belirli bir vakit yoktur. Günün her saatinde cenaze namazı kılınabilir. Ancak zorunlu olmadıkça kerâhet vakitlerinde kılınmasıuygun değildir (Tirmizî, Cenâiz, 41). Hazırlanmış olan bir cenazeyi bekletmeksizin, namazınıkılıp çabukça defnetmek daha uygundur (Tirmizî, Cenâiz, 30).

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır