ayın haritasını çizen ilk bilim insanı / One moment, please...

Ayın Haritasını Çizen Ilk Bilim Insanı

ayın haritasını çizen ilk bilim insanı

kaynağı değiştir]

Kaynakça[değiştir kaynağı değiştir]

Özel
  1. ^Aydüz, Salim. "Bursa, Semerkant, İstanbul, Kâdîzâde Ali Kuşçu, Uluğ Bey ve Yakubov". bilimvetarih.com. 13 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Ekim 2016. 
  2. ^Haskan, Mehmet Nermi:Eyüplü Meşhurlar, Eyüp Belediyesi Yayınları, cilt.2, s. 40-41, İstanbul 2014
  3. ^King, David A. (Haziran 2001). "Osmanli astronomi literatürü tarihi (History of Astronomy Literature during the Ottoman Period). Ekmeleddin İhsanoğluOsmanli matematik literatürü tarihi (History of Mathematics Literature during the Ottoman Period). Ekmeleddin İlhsanoğlu". Isis. 92 (2): 357-359. doi:10.1086/385190. ISSN 0021-1753. 
  4. ^ERCAN, Yavuz (1991). "SEYYİD MEHMED EMİN VAHÎD EFENDİ'NİN FRANSA SEFARETNAMESl". OTAM(Ankara. doi:10.1501/otam_0000000320. ISSN 1019-469X. 
  5. ^SÜMER, Neslihan (1998). "BİR KÜLTÜR ÜRÜNÜ OLARAK HUKUK". Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi: 313-321. doi:10.1501/dtcfder_0000001259. ISSN 0378-2905. 
Genel

Johannes Hevelius, Polonya Krallığı’ndaki çatısına kurduğu ev yapımı gözlemevinden, takdire değer ayrıntılarıyla, Ay'ın ilk haritalarından birkaçını çizmişti.

Kaliforniya, San Marino’daki Huntington Kütüphanesi’nin nadir kitaplar koleksiyonu bölümünde, sayfaları iple birbirine bağlanmış büyük bir cilt, fırından çıkmış gibi görünen fildişi kutuda duruyordu. Bir zamanlar kitap, bizim galaksimiz dışında başka galaksiler olduğunu ve evrenin diğer şeylerin yanı sıra genişlediğini Wilson Dağı Gözlemevi’nde duyurmuş olan Edwin Hubble’a aitti. Yıpranmış deri cilt kapakları arasında, 17. yüzyılda resmedilmiş ve işlenmiş Ay yüzeyinin ilk detaylı haritalardan birkaçını buluyorum. Cildi dikkatlice kutuya koyduğumda, kapakları parmak uçlarımda açık kahverengi bir kalıntı bırakıyor – insanın ayı evcilleştirme arayışından kalan ufak bir iz.

Johannes Hevelius’un Selenographia eserinden, sınıflandırılmış özellikleriyle Ay haritası

Selenographia başlıklı kitap belki Kopernik’ten bu yana en yenilikçi Polonyalı gökbilimci tarafından oluşturuldu. Ancak İngilizce konuşulan dünyadaki adıyla Johannes Hevelius, tarihin en büyük bilim adamları arasında diğerlerine göre biraz daha fazla unutuldu. “Selenographia Ay'ın çeşitli evrelerini kapsamlı bir şekilde ele alan Ay haritaları ve diyagramlarını içeren ilk kitaptı. İnsanoğlunun Ay'ın yüzeyine ilk adım atmasından üç yüz yıl önce Hevelius, teleskopuyla görebildiği her krateri, eğimi ve vadiyi belgeledi. Bu gözlemleri ve diğerlerini, geniş kapsamlı bir yıldız kataloğu için, evinin çatısındaki gözlemevinde kendi donanımını kullanarak yürüttü.

1647 yılında yayımlanan “Selenographia”, Hevelius’u bir şekilde ünlü yaptı. İtalyan gökbilimci Niccolo Zucchi kitabın bir kopyasını papaya bile gösterdi. Kuşkusuz, kendisinden önceki Kopernik gibi, Hevelius da Dünya’nın güneş etrafında döndüğüne inanıyordu. Brigham Young Üniversitesi Yayınları tarafından basılan Johannes Hevelius ve Yıldızlar Kataloğu’na göre, Papa X. Innocentius “Selenographia” için “Bir kafir tarafından yazılmasıydı, benzeri olmayan bir kitap olurdu,” dedi. 

Hevelius 1611 yılında Baltık Denizi kıyısındaki Danzing’de,  zamanın Polonya Krallığı’nda doğdu. Bugün, peri masalı benzeri liman kenti, Gdansk olarak biliniyor. Aziz Catherine Kilisesi etrafındaki şehrin eski kısmında, gökyüzüne bakan ve çok eski astronomi aletleri tutan sivri sakallı bıyıklı bir adamın heykeli bulunuyor.  Yazıtta “Jan Heweliusz” yazıyor. 

Johannes Hevelius heykeli, Gdańsk, Polonya

Hevelius’un babasının beklentisi, aile bira işinde onun iş adamı olmasıydı ve on dokuz yaşında Leiden Üniversitesi’nde hukuk okumaya gitti. 1634 yılında Gdansk’a döndü ve tüccar oldu, ardından şehir meclis üyesi ve daha sonra belediye başkanı olarak kamu hizmetine girdi. Ancak bir öğretmen olan Peter Krüger, Hevelius’u astronomi ile tanıştırarak genç adamın gökyüzüne olan merakını uyandırdı. Ölüm döşeğinde, Krüger Hevelius’u hayatını astronomiye adamasına teşvik etti – şöhretli bir kariyere yönlendiren kelimeler.

1641 yılında Hevelius, Gdnask’ta sahibi olduğu üç bitişik evin çatısına bir gözlemevi inşa etti. Aile bira işinden kazandığı kayda değer varlığını dikkate alarak, bira parasını bütünüyle bilime yönlendirdi. Hem aldığı hem imal ettiği ayrıntılarla donatılmış astronomi aletleriyle bu “Yıldız Kalesi” o dönem Avrupa’daki en büyük gözlemevlerinden biri haline geldi. Birçok başarısı bulunan ve adını taşıyan kuyruklu yıldızın dönüşünü tahmin eden Edmond Halley gibi saygın ziyaretçiler, Paris ve Londra’da bulunan yüzlerce kilometre uzaklıktaki astronomi merkez üslerinden Hevelius ile tanışmaya geldiler.

Ay’ı haritalamak Hevelius’un ilk büyük girişimlerinden biriydi. O zamanlar, denizci uluslar umutsuzca denizde boylam ölçmek için bir yol arıyorlardı ve Ay'ın bir çözüm sağlayabileceğini düşünüyorlardı. Fikir, Ay tutulması sırasında denizciler Ay'ın gölgesinin yüzeyde belirli bir noktadan saat 15:03’te geçerken gözlemlendiğinde, Paris gibi başka bir yerde, aynı geçişin saat 15:33’te olacağını biliyorlardı, bu şekilde şehrin bilinen konumundan uzakta boylam derecelerini hesaplayabilirlerdi. Bununla birlikte, tekniğin mümkün olması için daha doğru Ay grafiklerine ihtiyaç duyulacaktı (sallanan bir gemide büyük bir teleskop kullanma zorluğu nedeniyle, denizdeki boylamı hesaplamak için güvenilir yöntem olan deniz kronometresinin icadına kadar gerçekleşemeyecekti).

Çatıda teleskoplarıyla uzun geceler bakan Hevelius, bazı ön çizimler ve gravürler yaptı. Onları, Paris’te yaşayan, kendi gibi Ay'ın haritasını çıkarmakla ilgilenen gökbilimci dostu Peter Gassendi’ye gönderdi. Gassendi, Hevelius’un çalışmalarının kalitesi karşısında affalladı ve projeye devam etmesini rica etti.

Johannes Hevelius ve Yıldız Kataloğu’na göre Gassendi, “Gerçekten ‘Lynx’in gözleri’ denecek kadar üstün gözlerle ödüllendirildin,” diye yazdı.

Cesaret bulan Lynx gözlü gökbilimci her gece Ay'ın taslağını çizdi ve ertesi sabah, gecenin gözlemlerini bakıra işledi. Nihayetinde, beş yılın ardından Selenographia sive Lunae descriptio'yu yayımlayarak bu uzun özenli çalışmayı tamamladı.

Hevelius teleskop kullanarak Ay'ı çizen ilk kişi değildi. Ondan öncekiler arasında Thomas Harriot ve Galileo Galilei sayılabilir. Michel Florent van Langren’in haritalarından iki yıl sonra özelliklerini adlandırdığı haritalarını yayımlandı. Ancak Hevelius’un çalışmaları detay ve estetiği ile göze çarpar ve Ay haritaları koleksiyonu, Ay'ın ilk atlası olarak kabul edilir.

Johannes Hevelius tarafından Ay'ın işlenmiş haritası

Selenographia Ay'ın farklı evrelerini gösteren kırk işlenmiş levha içermektedir. Eskiz topoğrafya, Ay döngüsünde Ay'ın daha fazlası aydınlandıkça bir gece görünen özelliklerin bir sonraki gece aynı yerde olmadığını ortaya koymaktadır. Hevelius ayrıca, tanımlarına ve astronomi aletlerin gravürlerine ek olarak Satürn, Mars, Jüpiter ve farkına vardığı “sabit yıldızlar” gözlemlerini de dahil etmişti. Kitap, tarihçi Albert Van Helden ve Mary G. Winkler’e göre zamanının teleskop astronomisinde en son teknolojiyi temsil ediyordu.

Çalışma aynı zamanda Hevelius’un ayrıntılardaki keskin gözünün yanı sıra sanatsal duyarlılığını da yansıtır. Büyük kitabın ortasına doğru, birbirinden farklı taç mücevherlerinden ilki – orta sayfayı kaplayan Ay'ın gravürleri – bulunur. Sağ altta, bir melek teleskoptan bakarken diğeri not alır. Ayın karşı tarafında, başka bir çift melekten biri kitabı tutar, diğeri açıları ölçer. Keruvlar Selenographia'nın en büyük en etkileyici Ay haritalarının sınırları içinde araştırmalarına devam eder.

Hevelius, Ay'ın manzarasından düzinelerce özellik adlandırdı, ancak çalışmasının mükemmeliyetine ve güzelliğine rağmen, Ay'ın isimlerinin çoğu gözden düştü. Van Helden ve R.H. van Gent, Hevelius’un sisteminin çok karmaşık olduğunu bir makalede öne sürdü; özellikleri kıtalar, adalar, denizler, koylar, kayalar, bataklıklar ve yeryüzü deneyimini yansıtan bir dizi başka kategoriler olarak sınıflandırdı. Bu isimler, 1651 yılında yayımlanan Ay'ın topoğrafik haritalarının basımında iş birliği yapan Giambattista Riccioli ve Francesco Maria Grimaldi’nin çabalarıyla büyük ölçüde değiştirildi. Bu sonraki çalışma, özellikleri ayın düz, karanlık bazaltik bölgelerini “maria” ya da denizler olarak tanımlayarak daha az kategorilere ayırdı. Kader bu ya, Riccioli, Apollo 11'in 1969 yılında aya indiği yere “ Mare Tranquillitatis” (Huzur Denizi) adını verdi.

18. yüzyıla kadar Riccioli’nin sistemi dikkat çekmedi. Hevelius’un hantal sistemi yaşamının geri kalanında ve daha sonrasında önemini devam ettirdi. Riccioli’nin sistemi sonuçta standart hale gelmesine rağmen Hevelius'un ay özelliklerine verdiği küçük bir isim grubu, bugün hâlâ kullanılır – Ay dağları için “Alpler” gibi.

Hevelius Ay haritalama çalışmalarında teleskoplar kullanırken, öncü gökbilimci yıldızların konumlarını büyütmeden çizdi. Teksas'taki Rice Üniversitesi ve Hollanda'da Utrecht Üniversitesi'nde profesör olan Albert Van Helden, Hevelius'a göre teleskoplar ölçüm değil keşifler yapmak içindi, der. Bu şekilde zamanının daha geleneksel gökbilimcileri arasında yer almıştır.

Hevelius’un en büyük teleskopu (Smithsonian Kurum Kütüphaneleri)

Hevelius’un çıplak göz astronomi hakkındaki güçlü hisleri, ünlü İngiliz çok yönlü bilim adamı Robert Hooke ve ilk Astronomer Royal üyesi John Flamsteed ile ünlü bir tartışmaya yol açtı. Özellikle, gök cisimleri veya ufuk arasındaki açıları ölçen, sekstant olarak adlandırılan günün bir aleti, her dalda bir “görüş” veya nişan kontrol aleti özelliğine sahipti. Hooke ve Flamsteed, manzaralar için teleskopların kullanılmasının ölçümleri daha doğru hale getireceğini, Hevelius ise aksini savundu.

Tarih nihayetinde Hevelius'un yanlış olduğunu kanıtlayacaktı, ancak yine de yıldız katalogları, zamanın en doğruları arasındaydı, kırk sene boyunca da aşılamadı. Hevelius’un nihai kataloğunda bin beş yüzden fazla yıldız konumu ve büyüklüklerinin kayıtları bulunmaktadır. Aslında, bugün Hevelius'un grafiklerini modern ölçümlerle karşılaştıran araştırmacılara ve bir analize göre, yıldız büyüklükleri o kadar da farklı değil.

Johannes Hevelius ve Yıldız Kataloğu'na göre, “Hevelius, kendi ölçümlerini ve hatalarını ve [Danimarkalı gökbilimci] Tyco [Brahe]’nin ölçümlerini ve hatalarını analiz etmek için daha fazla zaman harcamış olsaydı, yıldızların gerçekten sabit olmadığı, ancak yavaşça hareket ettiği konusunda önemli bir keşif yapmış olabilirdi.”

Ancak Johannes Hevelius bu çalışmada elde edilen başarı tek ona ait değildi. Eşi Elisabeth de, astronomi tarihinde kendi yerini almıştır. Selenographia'nın yayımlandığı yıl doğan Elisabeth Koopman, Hevelius’dan en az otuz beş yaş küçük idi. Yaş farkına rağmen bu ilişki, Elisabeth'e astronominin ön saflarında çalışma fırsatı verdi ve kocasıyla yıldızlarla çalışmayı büyük bir istekle benimsedi. Kimse onun çalışmasının nerede başladığını ve kocasının çalışmasının nerede bittiğini tam olarak bilmiyor, ancak bir gravür, ikisinin birlikte sekstant kullandığını gösteriyor – biri aleti bir yıldızla hizalarken diğeri başka bir yıldıza odaklanmış, böylece aralarındaki mesafeyi ölçebilirlerdi.

Johannes ve Elisabeth Hevelius, Machinae Coelestis'ten birlikte büyük bir sekstant kullanıyor. (Smithsonian Kurum Kütüphaneleri)

Trajedi 26 Eylül 1679 tarihinde özenli çalışmalarını vurdu. Elisabeth and Johannes uzaktayken Johannes Hevelius ve Yıldız Kataloğu’nda yayımlanan bir nota göre arabacı “ahırda yanan bir mum bıraktı ve tüm yeri ateşe verdi.” Astronomi aletleri, notlar ve el yazması yığınları yandı ve gözlemevi büyük ölçüde yıkıldı. Ancak Hevelius'un kızı Katharina'nın ailenin el yazısı Katalogus Stellarum Fixarum'u (Sabit Yıldız Kataloğu) kurtaracak kadar öngörülü olduğuna inanılıyor. Mucizevi bir şekilde, bu el yazması, sonraki alevler ve bombalamalardan kaçmayı başardı ve 1734 Danzig Kuşatmasından II.Dünya Savaşı sırasında bombalamaya kadar her şeyi atlattı. Maria Popova’nın Brainpickings’te yazdığı gibi, “Bu garip bilimin anka kuşu nihayet 1971'de Brigham Young Üniversitesi'ne geldi ve o zamandan beri on yıllardır ateşten ve kükürtten korunuyor.”

Hevelius yıldız kataloğunu tamamlamayı umarken, 1687 yılında bu hedefe ulaşamadan kısa bir süre önce öldü. Son yıldız kataloğu; yaşam, bilim ve yıldız bilimci sadık ortağı Elisabeth tarafından 1690'da yayımlandı. Çalışma, bugün hala kullanılmakta olup, Danzig'den Jan Heweliusz'un mucizevi derecede üstün görüşüne bir işaret olan Lynx de dahil olmak üzere birçok sayıda takımyıldızın isimlerini veriyor.

Johannes ve Elisabeth Hevelius, Hevelius heykelinin yanında evlendikleri Gdańsk'taki St. Catherine Kilisesi'nde aynı mezara gömüldüler. Hevelius'un yangından sonra yeniden inşa ettiği “Yıldız Kalesi” gözlemevi artık mevcut değil. Şehrin yaklaşık yüzde doksanı II. Dünya Savaşı'nda yıkıldı. Bugün Gdańsk'ın “Eski Kent” i, Hevelius'un kitaplarından birinde şehrin bir resmine benzeyen şekilde, 1793'ten önce olduğu gibi yeniden yapılandırıldı.

Selenographia'ya gelince, Los Angeles yakınlarındaki Huntington Kütüphanesi, bilim tarihi sergisinde bir kopyasını saklıyor ve bu bilim sergisi, Nicolaus Copernicus, Isaac Newton ve evrene bakışımızı şekillendiren diğerlerinin de etkili eserlerini sergiliyor. Hubble’ın kopyası, yerleştirildikleri yerde kakao rengi tozu bırakan ayrık kapaklarıyla, Hevelius'un üç yüz yıldan fazla bir süredir dünyaya bıraktığı haritaları inceleyen akademisyenlerin talebi üzerine temin edilebilir.

“Hubble’ın Selenografya kopyası yüzyıllar boyunca gökbilimciler tarafından iyi bir şekilde kullanıldı”, diyor Van Helden “Hevelius'un istediği gibi.”

Çeviren: Bige Süslü

(Smithsonian)

kaynağı değiştir]

Astronom, matematikçi ve kelâm âlimi olan Ali Kuşçu, 1403'te Semerkand'da, Timur İmparatorluğu topraklarında doğdu. Babası Muhammed, Timur İmparatorluğu hükümdarı ve astronomu olan ve aynı zamanda Timur'un torunu olan Uluğ Bey'in kuşçusu olduğu için, ailesi "Kuşçu" lakabıyla meşhur olmuştur. Küçük yaştan itibaren matematik ve astronomiye pek ilgi duyan Ali Kuşçu, bu alanlarda Bursalı Kadızâde Rûmî, Gıyaseddin Cemşid ve Muînuddîn Kâşî gibi isimlerden ders aldı. Daha sonra bilgisini artırmak için Kirman'a gitti. Burada Hall-ü Eşkâl-i Kamer (Ay Safhalarının Açıklanması) adlı risale ile Şerh-i Tecrid adlı eserini yazdı. Ali Kuşçu, Semerkand ve Kirman'da eğitimini tamamladıktan sonra Uluğ Bey'e yardımcı ve rasathanesine müdür oldu.

Uluğ Bey tarafından Çin' e yollandığı ve dönüşte de Dünya'nın yüzölçümünü ve ekliptiği 24 derece olarak hesapladığı bilinir.

Ekliptik eksen ile dünyanın ekseni aralarında 23.5 derecelik bir eğiklik vardır. Dünya kendi ekseni etrafında yaklaşık 23.5 derecelik bir açıyla döner. Bir yıl boyunca ekliptik düzlemin ekvatorla yaptığı açı iki kez ve en fazla 23.5 derece olur.

1449'da hacca gitmek istedi. Tebriz'de Akkoyunlu Devleti hükümdarı Uzun Hasan kendisine büyük saygı gösterdi ve Osmanlı Devleti ile barış görüşmelerinde yardımını istedi. Bunun üzerine Ali Kuşçu, bir süre Uzun Hasan'ın sözcülüğünü yaptı. Ardından, Osmanlı padişahı II. Mehmed'in davetiyle İstanbul'a gitti.

Osmanlı - Akkoyunlu sınırında Fatih Sultan Mehmed'in emriyle büyük bir törenle karşılanan Ali Kuşçu, Fatih tarafından Sahn-ı Seman Medresesi'ne müderris olarak atandı.

Ali Kuşçu'nun Gökbilim'e yaptığı en büyük katkılardan olarak çizdiği bir Yıldız Haritası

Burada bir yandan talebe yetiştirip bir yandan Gök Cisimleri'ni araştırarak bilim eserleri yazdı. Güneş saatleri icat edip İstanbul'un enlem ve boylamını bugünkü değerle bire bir hesapladı. Gezegenler arası uzaklıkları hesaplayıp Ay'ın ilk haritasını çıkardı. Çıkardığı Yıldız haritaları Kristof Kolomb'aAmerika kıtasının keşfinde yardımcı oldu.

Ali Kuşçu, 16 Aralık 1474 tarihinde, 71 yaşındayken İstanbul'da öldü. 15. yüzyıla özgü olan mezarı, İstanbul'un Eyüp Sultan Türbesi etrafındaki hazirededir.[1][2] Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim'in Maraş'ı fethetmesinden kısa bir süre sonra o bölgede Şiî mezhebinin tekrar artması sonucu Ali Kuşçu'nun torunlarından bir kısmı, ferman ile Maraş'a gönderilmiştir. Geriye kalan torunları ise daha sonra Düzce'ye kendi arzularıyla göç etmişlerdir. Maraş'ta bulunan ailenin bir kısmı da cumhuriyetin ilanından sonra Bursa'ya yerleşmişlerdir. Bursa'daki Fuat Kuşçuoğlu Caddesi de ismini Ali Kuşçu'nun torunlarından Fuat Bey'in isminden almıştır. Soyu Kahramanmaraş, Düzce ve Bursa'da Kuşçuoğlu soy isimleriyle devam etmektedir.

Eserleri[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır