Acemi Cerrah Oyun Kuzusu

TAM EKRAN OYNAOYUN AÇILMIYORSA TIKLA!TAM ÇÖZÜM

Biri çok gizli 4 dosyadaki toplam 30 hastayı ameliyat et cerrahlıkta uzmanlaş. Fareyle yukarıda yer alan cerrahi aletlerini kullanarak anlatılan sırada ve şekilde hastaların ameliyatını tamamla. Alttaki yardım butonuna tıklayarak hangi alet ne işe yarar nasıl kullanılır öğrenebilir, ameliyat senaryoları örneklerini görebilirsin. (Html5)

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinde ameliyatla şifa bulan 50 yaşındaki "akalazya" hastası, 20 yıl sonra sağlıklı şekilde şekilde yemek yiyip, su içebildi.

Mide bulantısı, kusma ve şiddetli sırt ağrısı rahatsızlıkları nedeniyle birçok hastaneye giden ancak hastalığına teşhis konulamayan 50 yaşındaki Fırat, son olarak Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesine başvurdu. 

Özofagogram grafileri çekilen Fırat'a halk dilinde yutma güçlüğü olarak bilinen "Akalazya" hastalığı tanısı konuldu. 

Araştırmalara göre binde bir görülen ve milyonda bir ameliyata gerek duyulan hastalık yüzünden sağlıklı yiyip içemeyen Fırat, hastanemizde yapılan ameliyatın ardından sağlığına kavuştu. Fırat, 20 yıl sonra sağlıklı şekilde yemek yemenin ve içecek tüketmenin mutluluğunu yaşadı.  

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahip Tıp Bilimleri Bölümü Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Özden, akalazya hastalığının belirtilerinin kalp krizi veya akciğer rahatsızlığıyla karıştırıldığını belirtti.

Akalazyanın yemek borusu hastalığı olduğunu ve yemeklerin mideye geçişi sırasında sıkıntı yaşanıldığını aktaran Özden, "Yemek borusunun mideye bağlandığı kısımdaki kasların aşırı kasılması veya sinir iletilerinde gelişen fonksiyon kaybı nedeniyle yemeğin mideye geçemediği bir durum var. Bu hastalarımızda yedikleri yemeğin ağza geri gelmesi, sırta vuran ağrı, şişkinlik ve nefes darlığı gibi şikâyetler olur. Bundan dolayı farklı bölümlerde değerlendirilebilir." dedi.

Özden, hastalığın binde bir görüldüğüne değinerek, şu bilgileri verdi:
"Yemek borusunun geçişi dar olduğu için bunun genişletilmesi endoskopik olarak mümkündür. Bunun yanında kas kasılmalarını azaltmak için ilaç enjeksiyonları yapılabilir veya bizim yaptığımız yöntemle cerrahi olarak çözülebilir. Hangi hastanın cerrahi operasyona alınacağı çok önem arz eder. Kliniğimizde gastroenteroloji ile istişare ederek bir karara vardık. Hastamızın yemek borusundan endoskopi probunun geçeceği kadar bile bir alan yoktu, tamamen daralmıştı. Cerrahi operasyon tek seçeneğimizdi. Biz de kapalı usulle cerrahi operasyon yaptık. Hastamızda da hemen bir rahatlama olduğunu gördük. Akalazya binde bir görülebilir. Kaçını ameliyata alırız derseniz milyonda bire kadar düşebilir."

Özden, hastanın kapalı yöntemle ameliyat olduğunu ve önümüzdeki günlerde taburcu edileceğini söyledi.

İmmihan Fırat da hastalık sürecinden bahsederek, "Hemen hemen 20 yıldır bu hastalıkla cebelleşiyorum. Hocamızın da dediği gibi sırt ağrısı, şiddetli göğüs ağrısı oluyordu. Misafirliğe gittiğimde lavaboya en yakın yere oturuyordum. Şifamı Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesinde buldum." diye konuştu.

Üniversitemiz Araştırma ve Uygulama Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Karademir, bel ve boyun fıtığı hastalığı ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Karademir, toplumun yüzde 80’inde bel ve boyun fıtığı belirtilerinin görüldüğünü fakat her bel ve boyun ağrısının bel fıtığı olmadığına dikkat çekerek, “Öncelikle hastalığın nedeni teşhis edilmeli, birinci basamak muayenesi yapıldıktan sonra kişiye medikal tedavi, yatak istirahati ve benzeri tedavi yöntemleri denedikten sonra eğer kişinin bel ve boyun ağrısı geçmemişse hasta ikinci veya üçüncü basamak muayeneye yönlendirilerek MR ve tomografi çekilmesi gerekir.” dedi.

Hastanın hemen ameliyat edilmemesi gerektiğine vurgu yapan Karademir, “Hasta ilk olarak iki ay süreyle medikal ve fizik tedavi ile tedavi edilmeli. Ardından hastanın kuvvet kayıpları, kısmi felç veya ilerleyen felç veya geçmeyen şiddetli ağrıları varsa hastayı ameliyat için bir beyin cerrahi uzmanına yönlendirmek gerekir.” ifadelerini kullandı.

Hastalığa yakalanmamak için kişinin sağlığına dikkat etmesi gerektiğinin önemine değinen Karademir, “Bel ve boyun fıtığının oluşmasında en büyük etken, kişinin uygunsuz yaşam şartlarının olmasıdır. Bu uygun olmayan şartlar; aşırı kilo alımı, stres, sigara içimi ve ağır iş ortamında çalışmak funduszeue.info ” diyerek hastalığın nedenlerinin altını çizdi.

Karademir sözlerine şu sözlerle son verdi:

“Rektörümüz Prof. Dr. Alim Yıldız, Üniversite hastanemize gerek ekipman takviyesi açısından gerekse cerrahi tecrübesi olan hekim kadromuzu güçlendirdi. Artık Sivasımızda beyin cerrahisiyle ilgili gerek omurga cerrahisi gerekse tüm beyin ameliyatları mikro cerrahi yöntemle başarıyla yapılmaktadır. Sivaslı hemşerilerimizin öncelikle Cumhuriyet Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanemizde tedavi olmaya davet ediyorum çünkü bel ve boyun fıtığı hastalığının yüzde 95’ini tedavi edebilmekteyiz.” dedi.