genel işletme konu özetleri / Ders: ASG Genel İşletme

Genel Işletme Konu Özetleri

genel işletme konu özetleri

1 GENEL İŞLETME Ders Notları METİN ARSLAN HARRAN ÜNİVERSİTESİ BİRECİK MESLEK YÜKSEKOKULU

2 Genel İşletme - Ders Notları - -Önsöz- Metin Arslan ÖNSÖZ Günümüzde çok yaygınlaşan bir konu haline gelen işletmecilik eğitimi, öğrenim kurumlarında; genel işletme, işletmecilik bilgileri ve işletme yönetimi gibi değişik isimler altında verilmektedir. Serbest piyasa şartlarında işletmelerin kuruluş, işleyiş ve büyümeleriyle varlıklarını sürdürmeleri ancak konunun uzmanları tarafından kurulup ve işletilmesine bağlı bir alan olmuştur. İnsanlar diğer varlıklardan farklı olarak toplu olarak birlikte yaşamaları, ihtiyaçlarını birlikte karşılama mecburiyeti ile hedeflerine ulaşmak için başkaları ile işbirliğine girerler. İnsanlar arasındaki karşılıklı bu ilişkiler insana münhasır ve evrensel (cihanşümul) olan yönetim faaliyeti ile yürütülür. Bilim tarihi, bilimin, hür zeminlerde gelişip yeşerdiği ve öğrenildiği ve zamanla, Mısır, Çin, Mezopotamya, Endülüs ve Osmanlı Devleti arasında döndüğü görülür. Bilim, deney ve teknoloji yönlü, ilim ise teorik ve manevi yönlü olarak açıklanıyor olsa da birbirinin yerine kullanılabilmektedir. Öğretim ile eğitimin birbirini tamamladığı bir yapıda insana bir şey vermek ve davranış değişikliğini kalıcı haline getirmek öğretim (talim) ve eğitim (terbiye) ile gerçekleşir. Öğrenim, düşünme becerisi kazanma, eleştirel bakmayı ve çözümleyici yaklaşımlar geliştirme ile sosyal beceriler kazandırmayı da esas almalıdır. İnsanlar sürekli gelişen ve değişen ortamda daha iyi konumlara ulaşabilmek ve iyi yaşamak için sürekli bir öğrenme ihtiyacı içindedir. Kişinin zihni yetenekleri ve sosyal alandaki becerileri, geleceğin dünyasında sahip olunması gereken önemli vasıflardır. Bilgi toplumunda insanının taşıdığı temel nitelik, sürekli öğrenme ve kendini geliştirme isteğine ve imkânına sahip olmasıdır. Bu anlamda, bir organizasyonda çalışan insanın, çalışırken de öğrenmesini ve kendini geliştirmesini gerektirmektedir. Bilgiyi öğrenme, kullanma ve sahiplenerek hükme dönüştürme süreci işletme yönetimi konularında önemli bir yer tutmaktadır. İletişim teknolojilerinin gelişimi ile internet üzerinden arama motorları marifetiyle bilgiye kolay bir şekilde ulaşılmaktadır. Bu manada günümüzde önemli olan, ulaşılan bilgilerin hayata faydalı olacak şekilde kullanım becerisini kazandırmaktır. İşletme ve işletme yönetimi konularına daha geniş perspektiften bakıp doğru değerlendirmeler yapabilmek için eleştiri getiren görüşlere ve değerlendirmelere yer vermek gerekir. Dünyadaki çok yönlü gelişmelere bağlı olarak artan bilinçlenme ile toplumun geniş kesimlerinde yönetimlere, sistemlere ve düzenlere eleştirel yaklaşımlar artmaktadır. Kişilerdeki memnuniyetsizlik dünya ölçeğinde yaygınlaşmasına bağlı olarak güç otoriteleri yeni arayışlara yönelmektedirler. Bu kitabın hedefleri, öğrencilere, iş hayatında olan ve bu konuda bilgi sahibi olmak isteyenlere gelişen dünyada modern işletmeciliğin temel kurallarını teorik ve uygulamalı olarak ülke ve dünya şartlarına uygun şekilde vermektir. Yine bu kitap ile analitik bakış açısı kazandırılarak, kıt kaynakların verimli şekilde kullanılması yolları gösterilmekte ve ülke ekonomisinin iyi yönetilmesine katkı sağlamak, işletmelerin yerine getirdiği işlevleri, iç ve dış çevresinin tanınması, analiz yapabilme, meselelere çözümler üretmede ve sağlıklı kararlar alabilmede yardımcı olmak hedeflenmektedir. Bu çalışma; işletmelerde, uzun süreli ve verimli çalışacak olan her türlü teorik, teknik, idarî ve muhasebe bilgisine sahip, mevzuata hâkim, sosyal, yüksek iletişim gücü ile kuruluş içi koordinasyonu sağlayıp sistemi hızlandırarak kurumun misyon ve vizyonunu daha da ileriye taşıyacak insanların yetişmesine katkı sağlamaya yardımcı bir kaynaktır. Konuların kolay ve anlaşılabilir olması için mümkün olduğu kadar sade ve açık anlatım tarzı benimsenmiş. Birinci bölümde, işletme ile ilgili kavramlar, tarihi gelişim süreci ve işletmenin diğer bilimlerle olan ilişkileri, ikinci bölümde; mikro ve makro ekonomik veriler, üçüncü bölümde; işletme gayeleri, temel ilkeleri, işlevleri ve çevre ilişkileri, dördüncü bölümde; işletmelerin sınıflandırılışı, beşinci bölümde; iş ahlâkı ve işletmenin sosyal sorumlulukları, altıncı bölümde; işletmenin kuruluş çalışmaları ve işletmenin analizi, yedinci bölümde; işletmelerde büyüme ve global ortamda işletmecilik konusu, sekizinci bölümde; işletmecilikte temel teknikler, dokuzuncu bölümde; işletmenin mali yapısı ve riskleri ve onuncu bölümde ise işletme işlevleri incelenecektir. Tüm öğrencilerimize başarı dileklerimle Metin ARSLAN Birecik

3 Genel İşletme - Ders Notları - İçindekiler - Metin Arslan ÖNSÖZ 1 BİRİNCİ BÖLÜM

4 Genel İşletme - Ders Notları - İçindekiler - Metin Arslan 7.

5 Genel İşletme - Ders Notları - İçindekiler - Metin Arslan

6 Genel İşletme Ders Notları - Birinci Bölüm - Metin Arslan BİRİNCİ BÖLÜM İŞLETME VE İŞLETME İLE İLİŞKİLİ KAVRAMLAR 1. Toplumların Ekonomik Gelişimi Bilim insanları, toplumun gelişiminde kendine münhasır kanunlarını bulmaya yönelirken Avrupa nın ilmi, iktisadi ve sosyal tarihini tek ve evrensel (cihanşümul) olarak kabul ettiler. İktisadi ve sosyal gelişimin dinamikleri her toplumun kendine münhasır (özgü) şartlarında gelişiyor olmasına rağmen geçmişten günümüze sosyal ve iktisadi gelişme ve Batı medeniyetine ulaşma isteği, dünyanın geri kalmış toplumları için bir hedef haline gelmiştir. Gücün, servet ve iktidar olarak iki temel kaynağından ilki olan servet piyasadan, iktidar ise demokrasiden geçerek elde eden yapılar gelişti. Ancak bu ilişki her zaman uyumlu olmadığına; piyasanın, hem de demokrasinin paralel geliştiği toplumlara Kuzey Amerika ve Batı Avrupa toplumları, piyasanın geliştiği ancak demokrasinin yeterince gelişmediği toplumlara da iktisadi olarak gelişmiş Asya ülkeleri örnek verilebilir. İnsanlık, geçmişten günümüze kadar belirli devirler geçirerek kurallı ve modern toplumları ortaya çıkarmıştır. Bu devirler; (1)ilkellik, (2)kölelik, (3)esirlik, (4)ücretlilik ve (5)hürriyet devri olarak beş dönem içerisinde gelişme, olgunlaşma ve mükemmelleşme seyri izlemiştir. Bu devirler realiteden (fiili durumdan) hareketle belirli bir zorunluluğun olduğu ve insanlığın önemli bir kısmının bu devirleri bir şekilde yaşadığı müşahede edilir. İnsanlık bir taraftan zihin gücünü kullanarak yer küreyi imar ve inşa ederken ve ona yön ve şekil verirken, diğer yandan içinde yaşadığı dünyanın da insan zihniyetini belirlediği düşüncesinden hareket ediyor. Bu noktada Doğu ve Batı medeniyetin kaynakları temelde farklı; Doğu medeniyeti dine dayalı bir anlayışı yansıtırken, Batı medeniyeti ise Roma ve Yunan felsefesine dayanır. Bu manada Batıyı şekillendiren Yunan felsefesi ve Roma hukuku günümüz sosyo-ekonomik vaziyetinin de temelini oluşturmaktadır. İnsan ve topluma en az çabayla en çok tatmin sağlamayı gösteren yöntemler teorisi olan ekonomi insan ve toplum hayatını temelden belirler. Karl Marx&#;ın geliştirdiği Asya tipi üretim tarzı analizine göre; üretimin gelişimi bütün topluluklar için farklı iki ana yoldan olur. Birincisi; Avrupa&#;ya ve Japonya&#;ya münhasır olan klasik yola göre; Avrupa&#;da toprak beyleri kendi denetimi altındaki bölgede toprağın sahibi olmaları sebebiyle bulundukları yerde Kralın yetkilerini paylaşır ve kendi kendilerini yönetirlerdi. Feodalizm olarak isimlendirilen bu üretim yapısı kapitalizmin klasik gelişme yoludur ve kapitalist üretim süreci bu yapı içerisinde meydana gelmiştir. İkincisi ise farklı bir gelişim seyri izleyen Asya toplumlarında (Hindistan, Çin, Osmanlı Devleti vs.) Avrupa&#;dakinin aksine merkezi otorite, gücünü muhafaza etmek ve yetkilerini paylaşmamak için ülke topraklarını belirli bir kişiye veya aileye mülk olarak değil belirli şartlar altında ve kendisine bağlı kalacağına inanması suretiyle kullanma hakkını devrederdi. Kullanma hakkına sahip olan kişi bu hakkını miras yoluyla da çocuklarına devredemez ve böylece Doğu toplumlarında toprak, şahısların değil, devletin mülkiyetindeydi. Batı ve Doğu toplumlarının ekonomik yapısındaki mülkiyet farklılığı bu toplumların sosyal ve psikolojik yapılarını da farklılaştırmıştır. Asya toplumlarında toprağın devlete ait olması ile mülkiyet miras yoluyla çocuklara devredilemediğinden sermaye birikimi gerçekleşmiyor. Avrupa, kapitalizmin gelişim süreci içerisinde miras hakkına sahip olmasından sermaye birikimini daha hızlı sağlayabilmiştir. Doğu toplumlarından olan Osmanlı devletinde ekonomide kabul edilen insan tipi Homo-islamius (İslamiinsan) modeli; insanın inançlarına göre hayatına yön vermesi ve ekonomik faaliyetteki davranış şeklini de inançları çerçevesinde belirlemesini ifade eder. Homo-islamicus (İslami-insan) ın temel özellikleri; (1)spekülasyondan (vurgunculuk), (2)faizden, (3)kumardan, (4)içkiden kazanç elde etmeyen ve (5)helal yollardan ayrılmayan insandır. İslam, insanı İslamî prensiplerle, Allah&#; ın emir, nehiy ve nasihatleriyle öğretilip eğitildikten sonra, iktisadi hayatta serbest bırakır. Buna mukabil Batı&#;ın inşa ettiği kapitalist düşünce akımının belirlediği insan modeli; (1)insan kendi çıkarını maksimuma ulaştırmaya çalışır, (2)rasyonel davranır, (3)bilinçli davranır, (4)haz hesabı yapar, (5)elem hesabı yapar homo-economicus (iktisadi birey) dur. Dünyadaki çarpık ekonomik yapının düzelmesi yolu ve çözümünü ararken, adalet ve merhameti esas alacak olan Homoislamicus temelli eski kanaat ekonomisi anlayışına dayanan tasavvuru yeniden canlandırmak gerekiyor. Günümüzde daha fazla ihtiyaç hissedilen bu tip insan modeli Malezya başta olmak üzere pek çok ülkede, önemli ilerlemeler kaydediliyor. Toplumların ekonomik gelişimi bulundukları coğrafya, kültür düzeyleri ve insanlar arası ilişkileri ile bağlantılı olarak geçmişimiz olan Osmanlının ekonomik yapısı içinde en önemli sektör ziraattı ve yüzyılın başlarına kadar tarım ürünleri bakımından kendine yeten bir ülkeydi. Ancak, zaman zaman karşılaşılan kuraklık, sel, isyanlar, göçler ve tımar sisteminin bozulması üretim kayıplarına sebep olmuştu. Bilhassa hububat, bağ - bahçe ziraatı ön plandayken, yüzyıldan itibaren Avrupa&#;da sanayinin gelişmesi doğrultusunda tütün, pamuk gibi sanayi bitkilerinin üretimi önem kazanmıştır. Ayrıca Avrupa&#;nın tarım ürünü ihtiyacı artınca Osmanlı Devletinde geçimlik düzeyde üretimden pazar ekonomisinin ihtiyaçlarını karşılayacak bir üretim düzeyine gelinmiştir. Osmanlı Devleti nde iltizam (devlet gelirlerinin (vergilerin) bir bölümünün belli bir bedel karşılığında devlet tarafından kişilere devredilerek toplanması) usulü dağıtılan ve çıkartılan madenlerin çoğu ülke içinde 5

7 Genel İşletme Ders Notları - Birinci Bölüm - Metin Arslan işlenemediğinden dışarıya ihraç edilirdi. Osmanlılarda Osman Bey zamanında Bilecik&#;in fethi ile ilk demir madeni işletilmiştir. Sanayi kesimi esnaf birlikleri (Ahi) halinde teşkilatlanmıştı. Esnafın üretimi el emeği ve göz nuruna dayanıyordu. Bu mevcut sanayi öncesi üretim başlangıçta ülke ihtiyaçlarını karşılıyordu. Bu meyanda; Ankara&#;da sof (sert ince yünlü kumaş), Bursa&#;da İpekçilik, Selanik&#;te çuhacılık (tüysüz ince sık dokunmuş yün kumaş), Bulgaristan&#;da aba (yünün dövülmesi ile yapılan kalın ve kaba kumaş) Kayseri, Manisa ve Tokat&#;ta dericilik(debbağlık) yaygındı. Ayrıca Osmanlı Devletinde savaş araç ve gereçlerini üretmek için fabrika ve imalathaneler de kurulmuştu. Ancak değişik sebeplerle Osmanlı Devleti, sanayi reformunun getirdiği sanayileşmeyi yeteri kadar takip edip geliştiremedi. Osmanlı Devleti&#;nin sanayileşememe sebepleri: 1. Osmanlı Devlet Ekonomisinin, sürekli zirai ürün üretim ve küçük sanayi üzerine kurulu olması, 2. Osmanlı Devleti nin, Avrupa daki bilim ve teknik alanındaki gelişmeleri yeteri kadar takip edilemeyişi, 3. Osmanlı Devleti nin kurulduğu ilk senelerde ekonominin daha çok, gazalardan elde edilen ganimete dayalı olması ve ticarete gereken önemin verilmeyişi, de imzalanan Balta Limanı Ticaret Antlaşması ile başta İngiltere olmak üzere yabancılara iç pazarlarda serbest ticaret yapma hakkı verilmesi, 5. Toplum ticaret yerine daha çok devlet memurluğunu tercih ile bu alanın azınlık ve yabancı eline geçmesi te başlayan dış borçlanmanın artarak devam etmesi ve de Duyun-u Umumiye nin kurulması üzerine devlete ait birçok gelirin, yabancı sermaye ve işletmelerin eline geçmesi. İlmi ve teknolojik gelişim dünyayı bir büyük köy haline getirerek ülkeler arası hızlı bilgi akışı, her yeni buluş ve gelişmeyi yaymış ve insanların bilinçlerini artırarak küreselleşmeyi hızlandırmıştır. Bilgi ve ürün akışı bir taraftan ülke sınırlarını ortadan kaldırırken, diğer yandan da dünyayı küçültmekte, küçülen dünyada ise ülke yönetimleri ve organizasyonlar yeniden yapılanma gereği duymaktadırlar. Bu manada yüzyıl sanayi toplumu, yüzyıl bilgi toplumu, yüzyıl ise Bilgi ötesi toplum olarak görülmektedir. Dünyadaki sosyo-ekonomik gelişimin temelinde birçok toplum ve kültürün önemli katkıları bulunmaktadır. İnsanlığın geçmiş birikimini Avrupa kıtası sistemli bir şekilde ele alarak geliştirmiş, önce Amerika ya oradan da dünyaya yaymıştır. Avrupa kıtasının coğrafi olarak darlığı buna mukabil nüfusunun yoğun olması ve bu nüfusun artan ihtiyaçlarının karşılanması zorunluluğu kıtayı; Amerika nın keşfi ve sömürgecilik hareketleri gibi yeni arayışlara yöneltmiş. Artan talebe yeterli bir arzla cevap verebilme sürecinde Avrupa sahip olduğu zengin demir cevherini teknolojisine temel yaparak bugünkü gücüne ulaşmıştır. Dünyanın diğer kıtalarındaki başka medeniyetleri de mağlup ederek üstünlüğünü tüm dünyaya kabul ettirmiş durumdadır. Sanayileşme için; sermaye, hammadde, enerji, işgücü ve teknik eleman, ulaşım, girişimci, teknoloji ve pazarlama imkânları Avrupa&#;da değişik etkenlerle geliştiği görülür. Avrupa&#;nın sanayileşmesine etki eden faktörler: 1. Kavimler göçü ile nüfus sıkışması: Orta Asya&#; dan batıya doğru hareket eden büyük göç dalgası; seneleri arasında birbirinin devamı şeklinde ilk dönem ve ikinci dönem olarak Avrupa nüfusunu önemli oranda artırmıştır. Bu göçün sonuçları; (1)Avrupa ya gelen kavimler yerli halkla kaynaşarak bugünkü Avrupa milletlerinin temellerini attılar, (2)Roma İmparatorluğu, de ikiye ayrıldı ve da Batı Roma İmparatorluğu yıkıldı, (3)Avrupa da Feodalite denen yönetim şekli ortaya çıktı ve (4)İkçağ sona erdi ve Ortaçağı başladı. 2. Rönesans (yeniden doğuş) hareketleri: İspanya&#;da y.y. Endülüs ve Palermo İslam medeniyeti ve Kurtuba şehrinde Müslümanların kurduğu meşhur üniversitelerde okuyan öğrenciler ülkelerinde lerden sonra Rönesans (Yeniden doğuş) hareketlerini ilk İtalya&#;da ilerleyen zaman içerisinde bütün Avrupa ya yayılarak peşinden reform hareketlerini getirmiştir. 3. Reform (iyileştirme) hareketleri: Reform, ve yüzyıl boyunca tüm Avrupa&#;yı etkileyen Katolik Kilisesi&#; ne karşı yapılmış dini bir hareket olarak; Katolik kilisesinin siyaset ve dünya ile aşırı ilgisi sonucu zenginleşmesi din adamlarının tepkisi ile önce Almanya sonra Fransa, İngiltere ve Kuzey Avrupa ülkelerinde etkili olmuş ve Hıristiyanlığın yeni ve büyük üç mezhebinden Protestanlığın oluşmasını sağlamıştır. 4. James Watt ın buhar makinesini keşfi: de James Watt ın buhar makinesini keşfiyle başlayan sanayi alanında hızlı bir gelişme yaşanıyor. Avrupa&#;da ve yüzyıllarda yeni buluşların üretime olan etkisi ve buhar gücüyle çalışan makinelerin makineleşmiş sanayiyi ortaya çıkarması Avrupa&#;daki sermaye birikimini sağlamıştır. Sanayi reformu ilk olarak Birleşik Krallık (İngiltere)&#;ta ortaya çıkmış, ardından Batı Avrupa, Kuzey Amerika ve Japonya&#;ya sıçramış ve ardından bütün dünyaya yayılmıştır. 5. Fransız İhtilalı: ( ) Fransa&#;daki mutlak monarşinin devrilip, yerine cumhuriyetin kurulması ve Roma Katolik Kilisesi&#;nin ciddi reformlara gitmeye zorlanmasıdır. Avrupa ve Batı dünyası tarihinde bir dönüm noktası olarak sosyal bir akımı başlatarak siyasi ve hukuki gelişmeyi beraberinde getirmiştir. 6. Sömürgecilik: Avrupa da sanayinin gelişimiyle artan üretimin satışı için, yeni pazar bulma ve pazarlama meselelerini ortaya çıkarmıştır. Birinci ve ikinci dünya savaşlarının altında bu meselenin bulunduğu ve o zamanda yeni pazarlar bulmak belirli coğrafyalarda hâkimiyet kurmak ile mümkün idi. Böylece sömürgeciliğin başlangıcı artan üretimin yeni pazarlara sunumu ve oralardan değerli madenlerin sanayileşmiş ülkelere aktarımı süreci olarak görülmektedir. 6

8 Genel İşletme Ders Notları - Birinci Bölüm - Metin Arslan 7. Coğrafi keşifler: ve yüzyıllar içerisinde; yeni coğrafi keşifler, toplumun yaşama ve düşünce şeklindeki gelişmeler meydana gelmiş ve ayrıca bu dönemlerde deniz ticareti ile birlikte ekonomide yeni gelişmeler olmuştur. Coğrafi keşifler sonunda bulunan yeni kıtalardaki değerli madenlerin Avrupa&#;ya taşınması ve ticari hayatının canlanmasıyla oluşan sermaye birikimi sanayileşmeyi sağlamıştır. Çin ve Hindistan dan Avrupa ya gelen lüks tüketim ürünlerinin geçtiği iki önemli yol olan İpek ve Baharat Yollarının Müslümanların elinde oluşu Avrupalıların Müslümanlara bağımlı olmadan Çin ve Hindistan a ulaşabilecekleri yeni yollar aramaları, doğunun zenginliklerine sahip olmak istemeleri, pusulanın bulunması, dünya nın yuvarlak olduğu inancının yaygınlaşması, harita bilgisinin gelişmesi ve gemicilik sanatının gelişmesi keşifleri hızlandırmıştır. Coğrafi keşifleri ilk olarak Portekiz ve İspanyollar başlattı. Portekizli Bartelmi Diaz Afrika nın en güney ucuna ulaştı. Bu yolu takip eden Vasko Dö Gama ise Hindistan a ulaştı. İspanyol gemici Kristof Kolomb ulaştığı Amerika kıtasının yeni bir kıta olduğunu anlayamadı, buranın yeni bir kıta olduğunu bulan Amerika Vespuci oldu. Maya medeniyeti; Kızılderili Maya halkları tarafından kurulan Kolomb öncesi Amerika medeniyetlerinden biri, Astek medeniyeti; orta Meksika bölgesinde ve yüzyıllar arasında yaşamış bir Orta Amerika halkı ve İnka medeniyeti ise Güney Amerika&#;nın batı kıyısındaki And Dağları bölgesindeki Cuzco şehri civarında yaşayan halkın olduğu Amerika kıtasının keşfi Batı için bir mana ifade eder. 8. Merkantilizm: Batı da Rönesans ve Reform hareketlerinin başlattığı uyanışın, siyasi ve ekonomik alandaki yansıması olarak ifade edilen merkantilizm dönemi başlamış ve bu dönemde ekonomideki egemenlik feodal derebeyi, soylulardan burjuvalara el değiştirmiştir. Merkantilizm, yüzyılda deniz aşırı ticaret yapan ülkelerce benimsenen, altın ve gümüş gibi değerli madenleri bir ülkenin siyasi ve iktisadi gücünün temel kaynağı gören ve bu sebeple altın ve gümüş miktarını artırmak için dış ticaret fazlası verilmesini zorunlu gören, aşırı devlet müdahalesini öngören bir iktisadi sistemdir. 9. Yer altı kaynaklarının bolluğu ve ulaşım imkânlarının iyi oluşu: Nüfusu yoğun olan kıtanın ihtiyaçları ve artan talebe yeterli bir arzla cevap verebilme sürecinde Avrupa sahip olduğu zengin kömür ve demir cevherini teknolojisine temel yaparak bugünkü gücüne ulaşmıştır. Kıta ölçüsünde özellikle demir yolu ulaşımı ile birlikte Tuna, Volga, Elbe ve Ren gibi büyük nehirlerde ve nehirleri birbirine bağlayan kanallarda kara içi su ulaşımı ileri bir durumdadır. Bilim ve teknolojideki gelişmeler: Yaşanan üç büyük teknolojik gelişimin birincisi olan Sanayi Reformunun getirdiği hareketle yüzyıldan itibaren bilimler hızla gelişmeye başladı. Bu gelişim yy. sonlarında ikinci bir gelişim olan elektrik enerjisinin kullanımını ve üçüncü temel gelişim olan li ve li yıllarda bilgisayarların ve mikro elektroniğin üretime yaygın olarak katılımı sağlanmıştır. İnsan ihtiyaçları tekniği tetiklemekte, teknik de bilimi ve soyut çalışmaları zorlamakta ve böylece uzun seneler ayrı şeritlerde gelişen bilim ve teknik, sıralanan bu üç temel teknolojik gelişim sonrası aynı paralelde gelişme göstermektedir. Batı&#;da yaşanan sanayileşme, üretim dağıtım ve bölüşüm gibi meseleleri de peşinden getirirken, işveren ve işçi meseleleri ismi altında ortaya çıkan problemin ileri boyutlara ulaşması fikri platformlarda sermayeyi temsil eden kapitalizme karşı bir antitez olarak sosyalizm ortaya çıkıyor. Kapitalizm, özel mülkiyet ve serbest pazara dayalı ve devlet yapılanmasını da liberal demokratik bir rejim organizasyonunu kurmaya ve kollamaya yönelirken, sosyalizm ise kollektif mülkiyet ve ülke dışına açık olmayan ekonomik ve devlet yapısını kabul ediyor. Bu mücadele sonucu kapitalist anlayışını temsil eden Avrupa devletlerine mukabil sosyalizmi uygulayan SSCB kurulmuş ve böylece dünya senelerine kadar ekonomik ve siyasi iki kutuplu bir süreç yaşamıştır. Üretimi artırma ve eşit bölüşüm sağlama düşüncesiyle kurulan sosyalist ekonomilerin üretimsizlik ve doyumsuzluk sonucu zayıflamasıyla birlikte sistemden sapmalar sonucu lardan sonra sosyalizmin temsilcisi Sovyet Rusya dağılıyor ve ekonomide sistem değiştirerek serbest piyasa ekonomisine geçiş yaptı. Sosyalist ekonomilerin yıkılışı ve dünyada yaygınlaşan sosyal devlet anlayışı çoğu ülkeyi mali krizle karşı karşıya getirdi. Dünyadaki farklı ekonomik uygulama ve tecrübeler, arayış içindeki ekonomik yapılanmalara bir örnek teşkil etme açısından öne çıkan Doğu Asya ülkelerindeki devlete sorumluluk yükleyerek ekonomik kalkınma sağlama çabaları bu ülkeler için bir tecrübe olmuştur. Avrupa devletleri ekonomik bir birlik oluşturma ve bu gücü siyasi alanda da avantaj haline getirme çalışmalarının fikri temeli lere kadar gitmektedir. Oluşturulan ekonomik birlik peşinden de siyasi birliği getirdi ve 27 ülkeden oluşan AB olarak organizasyonunu sürdürmektedir. 2. İnsan İhtiyaçları Bilim ve teknoloji alanındaki gelişme insan ihtiyaçlarını çoğaltmış ve ileri (gelişmiş) ekonomi olarak isimlendirilen yapı içerisinde uzak çevreden temin edilebilecek ihtiyaçlar ortaya çıkarmıştır. Geçmişte olduğu gibi bugün de zaruri ihtiyaçları yiyecek, su ve barınma oluştururken gelişmiş ekonomilerde ihtiyaçlar son derece fazla ve karmaşık bir yapıdadır li senelerden sonra üretim ve tüketim sisteminde köklü değişimle, hızlı bir tüketim meyli ile toplumda değer in yerine imaj konularak ihtiyaçlar reklâm ve imajla belirlenmekte ve önce ihtiyaç üretilmekte ve daha sonra alıcısı hazırlanan ürün pazara sunulmaktadır. Günlük hayatın standartlaştırılan ihtiyaçları, işletmeler tarafından insana standart paketlerde yiyecek, içecek, giysi, bilgi, hayal, sevgi-nefret, ev, otomobil, tasarım, eğlence ve boş zaman meşguliyetleri pazarlanmaktadır. Bu bağlamda ekonomik sistem de insanı düşünen değil de tüketen bir varlık olarak görmekte ve metalaşan kültür ürünlerini pazarlayabilmek için insanlar üzerinde yoğunlaşarak istediği şekli vermeye çalışmaktadır. 7

9 Genel İşletme Ders Notları - Birinci Bölüm - Metin Arslan Üretim ve tüketimden kaynaklanan problemlerin artışına bağlı olarak bilhassa iki binli senelerden itibaren az tüket, mutlu yaşa eğilimi ve gönüllü sadelik felsefesi yaygınlaşmaya başladı. Tüketim toplumunun seneleri arası çok çalış, çok kazan, çok harca felsefesi hâkimdi ve bu felsefeyi benimsemeyenlere meczup gözüyle bakılıyordu. Ekonomik durgunluk ve artan işsizlikle birlikte yükselen toplumsal rahatsızlıklar insanları mistik değerlere yönlendirdi. Bu yöneliş iki binli senelerden sonra gönüllü sadelik olarak formüle edilmekte ve düşüncede yeni bir Rönesans olarak görülmektedir. İsrafın faturası hem bugünün insanlarına hem de gelecek kuşaklara yansıtılmakta ve toplumların hayatında üretim kaynaklarını ve ürünleri israfın bedeli ağır olmaktadır. İnsan yapısı itibarıyla pek çok şeye ihtiyaç hisseder ve bu ihtiyaçların bazılarını tek başına karşılayamadığı için bir topluma dâhil olur ve bu toplum içinde toplumun genel kurallarına uyarak karşılamaya çalışır. Toplum kurumlarının ilki ve temeli olan aile içinde dünyaya gelen kişinin toplumla olan çok yönlü ilişkisi; Sözleşme Teorisi, Organik Teori ve Toplum İnsan İhtiyaçlarından Doğar Teorisi olarak üç ayrı teori ile açıklanmaktadır. İnsan, toplum ve ekonomi bu üç kavram birbirine bağlı ve birbirini tamamlar. Toplumun ihtiyaçlarının karşılanması belirli bir düzen içinde belirli kurumlar aracılığı ile olur. Gelenek, görenek, kanun, tüzük ve yönetmelik gibi normlara (ölçü) sahip toplum kurumları insanların değişik ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik faaliyette bulunurlar. Toplum kurumları: 1. Aile kurumu 2. Siyasi kurumlar 3. Askeri kurumlar 4. Eğitim kurumları 5. Dini kurumlar 6. Ekonomik kurumlar Sıralanan bu kurumlardan işletme konuları açısından ekonomik kurumlar; insanların ferdi ve toplum halinde hayatlarını devam ettirebilmek için ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetleri üretir ve arzederler. Ekonomik kurumların yapısına ve işleyişine göre dünyadaki toplumlar; (1)Gelenekçi Toplum ve (2)Sanayi Toplumu&#; olarak da iki sınıfta incelenir. İhtiyaç; organizmanın duyduğu bir eksiklik olarak, karşılandığı zaman kişiye haz ve zevk veren, karşılanmadığında ise üzüntü ve keder veren bir duygudur. Diğer bir tanımla ihtiyaç; karşılandığında haz, karşılanmadığında acı ve hüzün veren; karşılandıkça şiddetini kaybeden; zaman içinde kendini tekrarlayan; alışkanlık haline gelebilen; sınırsız ve izafi olan duygu olarak ifade edilir. İhtiyaçların tatmini insan faaliyet ve davranışlarının itici gücünü oluşturur ve bu güçlerin her birine ihtiyaç denir. İnsan hayatını devam ettirmek için bazı mal ve hizmetleri tüketmeye veya kullanmaya muhtaçtır ve bu ihtiyaçlarını karşılamak için farklı uğraşı alanlarında farklı insanlarla işbirliğine yönelir. İnsan ihtiyaçları ilim ve teknolojinin gelişimine bağlı olarak çeşitlenerek sürekli olarak artmaya devam etmekte ve bu anlamda insan ihtiyaçları sınırsız olarak ifade edilmektedir. Hırs duymak, aşırı istek duymak, bir şeye şiddetli arzu ve tutku olarak ifade edilen ihtiraslar ihtiyaç değildir. Dolayısıyla ihtiyaçlar değil, ihtiraslar sınırsızdır. İnsan ihtiyaçları sınırsızdır ifadesindeki sınırsızlık, ihtiyaçların biri karşılanınca bir diğer ihtiyacının gelmesini ifade eder. İhtiyaçlar sınırsızdır ifadesinin bir izahı; insanın hayalinin gittiği yerde ihtiyacının ortaya çıkmasıdır. İnsanın fiilleri (davranış ve hareketleri) kalbin ve hissin yöneliminden çıkar, yönelim ise ruhun izlenimleri ve ihtiyacından gelir. Önceleri bilinmeyen birçok mal ve hizmet günümüz insanın ihtiyacı olarak ortaya çıkmıştır. Endüstri (sanayi) toplumlarında giderek artan tüketime yönelik üretim, tabiî kaynakların hızla tüketilmesine yol açmakta ve bu tür toplumlar da tüketim toplumu haline gelmektedir. Bu gelişimin ileri boyutunda yeni tüketim modelleri gündeme gelmektedir. Tüketimde ithal ürünlerinin oranını düşürmek şeklinde bir modelde; ihtiyaçlar iktisatçıların dediği gibi sınırsız değil, sınırsız olan arzulardır ve bunu yeniden belirlemek her zaman mümkündür. İnsan ihtiyaçlarının bazı özellikleri bulunmaktadır. İnsan ihtiyaçlarının temel özellikleri: 1. İnsan ihtiyaçları sınırsızdır, 2. İnsan ihtiyaçları süreklilik gösterir, 3. İnsan ihtiyaçları artma eğilimindedir, 4. İhtiyaçlar karşılandıkça şiddetleri azalır, 5. İhtiyaçları karşılayan mal ve hizmetler ikame edilebilir, İhtiyaçlar farklı şekillerde sınıflandırılmakta; genel bir sınıflandırma, birincil (fizyolojik) ve ikincil (sosyal ihtiyaçlar) haricinde; (1)zorunlu, (2)kültürel ve (3)lüks ihtiyaçlar gibi fiziki ve soyut farklı sınıflandırmalara konu olur. Ayrıca teori ve uygulamada kabul gören Abraham H. MASLOW hiyerarşik olarak ihtiyaçları beş basamakta sınıflandırmıştır. Bunlar: Fizyolojik İhtiyaçlar: Yeme, içme, uyuma, gibi. Güvenlik İhtiyaçları: Tehlikelere karşı korunma gibi. Sevgi ve Ait Olma İhtiyacı: Sevgi, arkadaşlık, benimsenme, aidiyet gibi. 8

10 Genel İşletme Ders Notları - Birinci Bölüm - Metin Arslan Saygı Görme İhtiyacı: İzzet, şeref, ün, bağımsızlık, saygı gibi. Kendini Gerçekleştirme İhtiyaçları: Kendine güven, kendini aşma, inanç, beceri gibi. İhtiyaçlar teorisine göre, belirli bir kademedeki ihtiyaçlar tatmin edilmeden bir üst düzey ihtiyaçlar ortaya çıkmaz. İnsan ihtiyaçlarından oluşan ve satın alma gücü ve satın alma isteği ile desteklenen talebe işletmelerin gerçekleştirdiği üretim yoluyla cevap verilir. İnsanlar ihtiyaçlarını en önemlisinden başlayarak; ihtiyaçlar merdivenini izleyerek karşılama yoluna gider. İhtiyaçlar merdiveni, en önemlisinden başlamak üzere ihtiyaçların hangi sırayla karşılandığını gösteren basamaklar dizisini gösterir. 3. İşletme Kavramı Günümüz şartlarında insanların ihtiyaçlarının çoğu işletmeler tarafından belirli bir işlemden geçirilerek üretilmekte ve sunulmaktadır. Bütün ilimlerin ortak hedefi insana hizmet olmasından; işletmenin hedefi de insan ihtiyaçlarını karşılamak için kurulup faaliyette bulunmak suretiyle hizmettir. Geçmişten günümüze değişmeyen yeme, içme ve barınma ihtiyaçlarını karşılama devrelerle, çiğ yiyecekten, pişmiş ve daha mükemmel yiyeceğe, giyeceğe ve eve ihtiyaç duyarak gelmektedir. Bu ihtiyaçlar toplumun gelişmişlik düzeyine bağlı olarak sürekli çeşitlenerek artmakta ve işletmeler de bu çeşitlenerek artan ürün yelpazesini karşılamaya çalışmaktadırlar. İşletme; insanların ihtiyaçlarını karşılamak ve sahibine kâr veya sosyal fayda sağlamak için üretim faktörlerini planlı ve sistemli bir şekilde bir araya getirerek, ekonomik mal ve hizmet üretmek ve/veya pazarlamak için faaliyette bulunan kuruluştur. İşletmeler müteşebbisler tarafından belirli süreçlerden geçilerek kurulurlar. İşletmenin faaliyetinin sürekli veya kesintili oluşu, sahibinin tek veya birden fazla kişi olması mülkiyetinin kamuya veya özel kişilere ait olması, kapitalist, sosyalist ve karma ekonomik bir düzende faaliyette bulunması işletme gerçeğini değiştirmez. Önemli olan işletme ismi verilen ekonomik birimin faydalı bir ürünü ortaya koymasıdır. Ayakkabı boyacılığından otomobil fabrikasına kadar, değişik tür, nitelik ve büyüklükte tüm ekonomik birimler birer işletme olarak nitelendirilmelidir. Günlük hayatta işletme kavramı yerine; teşebbüs, müessese, ticaretgâh (ticaret hane), firma, şirket, organizasyon, fabrika, üretim sistemi, ekonomik birim ve işyeri gibi kelimeler de kullanılmaktadır. İşletmelerin kuruluş sebepleri; insan ihtiyaçları ve o ihtiyaçların karşılanması zorunluluğu ile sahibine kâr ve topluma sosyal fayda sağlamaktır. İnsanları işletme kurmaya yönelten sebepler ise; (1)bağımsızlık isteği, (2)kazanç isteği, (3)miras isteği,(4)saygınlık isteği, (5)başka fırsatların yokluğu, (6)bir düşünce veya bir varlığın işlenmesi ve (7)topluma hizmet ve sosyal mesuliyet düşüncesi. Serbest piyasa ekonomisinde; (1)özel mülkiyet hakkı, (2)seçme hürriyeti, (3)kâr elde etme ve (4)serbest rekabet gibi dört temel hak bulunmaktadır. İnsanlar bu haklara dayalı olarak işletme kurmaya yönelirler. İşletme kavramı iş kökünden gelir ve iş gördürme, yer ve üretim birimi anlamındadır. İşletme tanımlarında geçen ve işletme ile yakın ilgili olan temel kavramlar konunun anlaşılması için ayrıca açıklanması gerekir: -İş: Bir fayda oluşturmak için girişilen insan faaliyetleri dizisi olarak; insanların gelir elde etmek için yaptıkları bedeni ve fikri çabalardır. -Meslek: Tecrübe veya çıraklık eğitimiyle kazanılan iş; bir kimsenin hayatını sürdürmek, geçimini sağlamak için yaptığı kuralları belirlenmiş sürekli bir iş olarak ifade edilir. -Üretim: İnsan ihtiyaçlarını karşılayan mal ve hizmetleri elde etmek için yapılan her türlü çabayı, üretim faktörleri ise üretimin gerçekleşebilmesi için girdi olarak kullanılması gereken; emek, tabiat, sermaye, girişimci ve üretim yönetimi gibi elemanları ifade eder. -Kâr: Bir işletmenin belirli bir dönemde elde ettiği gelirler ile bu gelirleri elde etmek için katlanmak durumunda olduğu giderler arasındaki olumlu farktır. -Pazarlama: Tüketici istek ve ihtiyaçlarının tesbiti ve bu ihtiyaçların karşılanması için gerekli girdilerin temin edilip üretim sürecinden geçirilerek ürün haline getirilip, dağıtım, fiyatlama, tutundurma ve satış sonrası hizmetleri ifade eder. -Ekonomi: Üretim, bölüşüm, dağıtım ve tüketim ile ilgili sistemi inceleyen ve insanların hadsiz olan ihtiyaçlarını, nispeten sınırlı olan kaynaklarla en az çaba ile en çok tatmini sağlayan teori ve yöntemlerini gösteren sosyal bir bilim dalıdır. Ekonomik olay ise insanın parayla karşılanabilen veya ölçü birimi para olan ihtiyaçları için yapılan faaliyetlerdir. -Ekonomik mal ve hizmet: İnsan ihtiyaçlarını karşılama niteliğine sahip ve çevrede kıt veya sınırlı olan ve karşılığının para ile ifade edildiği ürünlerdir. Serbest mallar ise çevrede bol miktarda bulunan ve bir çaba harcamadan insan ihtiyacını karşılayan mallar ekonomik mal olmayıp serbest mallardır ve işletme faaliyetlerine konu olmazlar. -Personel: Bir işletmede görev yapan en üst konumda bulunan yöneticiden en alt konumdaki vasıfsız işçilere kadar tüm çalışanları ifade eder. -Ticaret: Kazanç elde etmek gayesiyle yürütülen ürünlerin alım ve satım faaliyetleridir. Üretilen ürünlerin elde tutulmayıp piyasaya sunularak alım ve satıma konu olması için ticarileştirilmesi gerekir. Ticarileştirme ise ürünün ticarete konu olacak şekilde değerinin serbestçe belirlenmesi ve fırsat eşitliğinin oluşturulmasıdır. 9

11 Genel İşletme Ders Notları - Birinci Bölüm - Metin Arslan -Elektronik Ticaret (e-ticaret): World Wide Web (WWW) aracılığıyla yürütülen, internet üzerinden mal ve/veya hizmet alış verişidir. E- ticaret, mal ve hizmetlerin üretim, tanıtım, satış, sigorta, dağıtım ve ödeme işlemlerinin bilgisayar ağları üzerinden yapılmasıdır. E-ticaret, ticari işlemlerden biri veya tamamının elektronik ortamda gerçekleştirilmesi yoluyla reklâm ve pazar araştırması, sipariş ve ödeme ile teslim olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır. -Sektör: Bölüm, kol, dal olarak, ekonomik faaliyetlerin sınıflandırılması; bir ekonomik sisteminin, görünüşte farklı olan faaliyetlerin müşterek hususiyetler taşıyan alt birimlerinin, belirli kriterlere göre tasnif edilmesidir. -Mübadele (değişim): Mal, hizmet ve üretim faktörlerinin iktisadi karar birimleri arasında el değiştirmesidir. -Fayda: Üretilen mal ve hizmetlerin insan ihtiyaçlarını tatmin etme niteliğine ve düzeyine denir. Bir ekonomik birimin işletme sayılabilmesi için; ihtiyaçları karşılamaya dönük mal veya hizmetleri üretebilmek / pazarlayabilmek ve üretim faaliyetlerini sürdürmede üretim faktörlerini uyumlu bir şekilde bir araya getirebilmelidir. İşletmeler insanların ihtiyaç duyduğu ekonomik mal ve hizmetleri üreterek, onlara en uygun şartlarda sunmak ve toplumun kaynaklarını etkin ve verimli kullanmaya çalışırlar. İşletmelerin birtakım özellikleri bulunmaktadır. Gelişen Sosyo-ekonomik şartlar işletmeleri ekonomik birim olmanın yanında teknik, sosyal ve siyasi bir birim olma özelliğini de getirmiştir. İşletmenin temel özellikleri: 1. İşletme kâr veya sosyal fayda gayesiyle üretim faktörlerinin bir araya getirildiği ekonomik bir birimdir. 2. İşletme teknik bir çalışma birimidir. 3. İşletme toplum içerisinde faaliyet gösterdiği için sosyal bir birimdir. 4. İşletme karar sistemlerini etkilediği ve onlardan etkilendiği için siyasi bir birimdir. 5. İnsan ihtiyaçlarını karşılamak ve varlığını sürdürmek için sürekli üretim yapan dinamik bir birimdir. 6. Çevresiyle sürekli alış-veriş içinde olan açık bir sistemdir. İşletme Yönetimi veya genel bir ifade ile işletme bilimi, bir bilim dalı olarak; işletme içi ve işletmeler arası olaylar ve faaliyetlerle ilgili sebep - sonuç ilişki ve eğilimlerini inceleyerek, bir işletmenin başarılı bir şekilde yönetilmesinde geçerli olan kaideleri ortaya koymaya çalışır. Yani, işletmelerin kuruluşlarından, satın alma, üretim, pazarlama, dağıtım, yönetim ve organizasyonundan ve işletmenin ekonomik verilerini rakamla ifadesinden söz eden bilim dalına, genel işletme, işletmecilik bilgisi, işletme ekonomisi, işletme yönetimi ve işletme yönetimi ve organizasyonu gibi isimler almasına karşılık hepsinin inceleme konusu işletmedir. 4. Mal ve Hizmetler İnsan ihtiyaçlarını karşılayan vasıtalar somut; elle tutulup gözle görülen şeyler (mal) olabileceği gibi, soyut; elle tutulup gözle görülmeyen şeylerde (hizmetler) olabilir. İnsan ihtiyaçlarını karşılayan araçlar somut (müşahhas) olarak mallar ve soyut (mücerred) olarak hizmetlere birlikte ürün denilir. Ürün, belli bir fiziki ve zihni çaba sonucunda bir istek ve ihtiyacı karşılamak üzere üretilen somut (mal) ve soyut (hizmet) tatmin vasıtalarıdır. Satışa sunulan ve müşterinin satın aldığı malların, hizmetlerin veya fikirlerin özellikleri ve maddi ve manevi faydalarının tamamına ürün denilmektedir. Mal, insan ihtiyaçlarını doğrudan veya dolaylı olarak karşılama özelliğine sahip ve genellikle para veya başka bir ekonomik madde ile değişilebilen kıt ekonomik nesnelere (maddelere) denir. Hizmet ise, insan ve makineler tarafından insan gayretiyle üretilen fiziki olmayan ve tüketicilere doğrudan satışa sunulan veya ürünlerin satışıyla birlikte sağlanan hareketlere, faydalara ve doygunluklara denir. Hizmet ile mallar arasındaki temel farklar: 1. Hizmetler depolanamaz, mallar ise depolanabilir. 2. Hizmetin kalitesini ölçmek zordur, malların kalitesi kolay ölçülür. 3. Malda tüketiciyle karşılıklı ilişki düşük, hizmet üretiminde ise bu ilişki yüksektir. 4. Mal üretiminde sermaye yoğun olarak kullanılırken, hizmet üretiminde emek yoğun kullanılır. 5. Hizmette tüketicilerin katılımı yüksek iken mal üretiminde tüketici katılımı düşüktür. İnsan ihtiyaçlarını karşılayan ürünler değişik açılardan gruplandırılır. Bunlar; üretilmesi için çaba gerektirip gerektirmemesi açısından; (1)iktisadi ürünler, üretimi için ekonomik gayret ve organizasyon gerektiren ekmek, kitap ve bilgisayar gibi ve (2)iktisadi olmayan (serbest) ürünler, üretim için çaba ve organizasyon gerektirmeyen gün ışığı, solunan hava, yağmur suyu ve göldeki tuz gibi sayılabilir. Diğer bir sınıflama; (1)yatırım ürünleri; işletme, başka bir mal ve hizmet üretimini gerçekleştirmek için kullandığı ürünler ve (2)tüketim ürünleri, tüketicilerin kullanmak üzere satın aldığı nihai ürünle olarak ikiye ayrılır. Ürünlere ilişkin diğer bir sınıflandırma ise (1)tüketim ve yatırım ürünleri (ekmek ve çimento), (2)dayanıksız ve dayanıklı ürünler (meyve ve buzdolabı), (3)taşınır ve taşınmaz ürünler (otomobil ve arsa), (4)ikame olan ve ikame olmayan ürünler (yünlü kumaş/pamuklu kumaş, otomobil/tereyağı), (5)tamamlayıcı ürünler (benzin/otomobil, gömlek/kravat) şeklinde yapılır. Ürünlere ilişkin farklı bir tasnif: 1. Kolayda ürünler; fazla çaba harcamadan temin edilen ekmek, peynir ve haberleşme gibi ürünler. 2. Beğenmeli (araştırmalı) ürünler; giysi, ev eşyaları, sağlık, dinlenme ve eğlenme hizmetleri gibi, 10

12 Genel İşletme Ders Notları - Birinci Bölüm - Metin Arslan 3. Özellikli (spesiyalite) ürünler; markalı otomobil, kürk, pırlanta, özel sağlık ve gezi hizmetleri gibi, 4. Aranmayan ürünler; mezar yeri, mezar taşı ve cenaze hizmetleri gibi, İnsanlığın basitten karmaşıklığa doğru artan ihtiyaçların karşılama; ihtiyaçları tatmin etme niteliği olan unsurların belirli bir üretim sürecinden geçirilerek elde edilen ürün ile sağlanır. Üretim, insan ihtiyaçlarını karşılayan mal ve hizmetleri elde etmek gayesiyle yapılan her türlü faaliyet olarak, gaye insan ihtiyaçlarını karşılamak/tatmin etmek olmasından mal ve hizmetlerin üretilmesi yanında, taşınması, depolanması ve satışı da üretim faaliyeti kapsamındadır. Bu açıdan üretim; şekil, zaman, yer ve mülkiyet faydası sağlamasından dolayı değer ortaya koyan her çabayı üretim olarak kabul etmek gerekir. İktisadi ürünlerin; (1)faydalı olması ve (2)kıt olması şeklinde iki temel özelliği bulunmaktadır. Üretilen ürünlerin elde tutulmayıp piyasaya sunularak alım ve satıma konu olması için ticarileştirilmesi gerekir. Kazanç elde etmek gayesiyle yürütülen ürünlerin alım ve satım faaliyetlerine ticaret denilir. Ticarileştirme ise ürünün ticarete konu olacak şekilde değerinin serbestçe belirlenmesi ve fırsat eşitliğinin oluşturulmasıdır. Müşterisiz metâ zayidir ; satılamayan ürün kaybedilmiş bir değer olarak algılamanın getirdiği bir pazarlama çabası önemli olmaktadır. 5. Üretim Faktörleri İhtiyaçlardan yola çıkan işletmeler, o ihtiyaçları karşılamak için üretir, ürünleri dağıtır, insanlar bu ürünleri kullanır veya tüketir ve bu süreç tekrarlanarak devam eder. İnsanların ihtiyacı olan ürünlerin üretilmesi için girdi olarak kullanılması gereken ve faktör olarak ifade edilen elemanları klasik ekonomistler; doğal kaynaklar, emek ve sermaye olarak kabul ederken modern ekonomistler ise, doğal kaynaklar, emek, sermaye ve müteşebbis olmak üzere üretimin gerçekleşebilmesi için en az dört üretim faktörü gerekli olduğunu ifade etmektedirler. Son zamanlarda ekonomi literatürü sayılan bu üretim faktörlerine teknoloji faktörünün de eklendiği görülmektedir. İşletmeciler de tabiat faktörünü sermaye faktörü içinde kabul ederek, ayrıca üretim yönetimi veya teknoloji adıyla yeni bir üretim faktörü ilave etmektedirler. İşletmecilere göre üretim faktörleri: 1. Emek: Hizmet ve mal üretmek için gerekli üretim faktörlerinden olan insan kaynağı olarak insanların bedeni ve fikri çabalarını ifade eder. Her işletme üretim elemanlarını (üretim faktörlerini) değişik oranlarda bir araya getirerek üretimde bulunur. Emek, üretimin gerçekleşmesinde ilk ve en önemli bir faktör olarak riskleri üstlenmenin dışında üretim sürecine katkı sağlayan her türlü insan etkinliğini ifade eder. Eme, kaynağı insan olarak işletmenin başında bulunan genel müdürden işçiye kadar, satış elemanından muhasebeciye kadar çalışan herkesi içine alır. Emek, üretimde bir faktör olarak işgücü piyasasından sağlanır. 2. Sermaye: Bir işletmenin kuruluşunu ve faaliyete geçmesini sağlamak gayesiyle öz kaynak olarak konulan veya taahhüt edilen para, mal ve gayri maddi varlıklar; işletmenin elinde bulundurduğu ve sahip olduğu değerler toplamıdır. Sermaye, para ve mal şeklinde olmaktadır; para şeklinde sermaye, satın alma gücünü temsil ederken, mal şeklinde sermaye ise, üretimle ilgili teknik ve ekonomik değerleri ifade eder. Sermaye, sabit sermaye; bina, makine, teçhizat, alet ve donanım gibi, işletme sermayesi; dönen varlıklar veya toplam sermaye olarak kendi içerisinde sınıflandırılır. Sermayenin diğer bir bölümünü oluşturan gayri maddi (maddi olmayan) varlıklar ise; (1)imtiyaz, (2)lisans, (3)marka (alameti-farika), (4)patent (ihtira beratı), (5)telif hakları, teknik hüner, tecrübe ve bilgiden faydalanma hakkı (know-how) ve (6)işletme (bir imtiyaz hakkı gibi) hakları gibi unsurlardan oluşur. İşletmecilerin sermaye faktörü içerisinde gösterdikleri üretim için gerekli olan doğal kaynaklar; doğal halde üretim için girdi olarak kullanılabilecek; tarım arazileri, arsalar, ormanlar, su kaynakları, madenler, petrol, doğalgaz gibi her şeyi kapsayan bu kaynaklar ekonomik sistemin temel unsurlarıdır. Ekonomi bilimine göre bağımsız bir üretim faktörü olan doğal kaynaklar, işletme biliminde, sermayeyi oluşturan unsurlardan biri sayılır. 3. Müteşebbis: Bir üretim faktörü olarak diğer üretim faktörlerini ahenkli bir şekilde bir araya getirerek belirli bir mal veya hizmeti üretmek veya sadece pazarlamak için kendi parasını veya başkalarından topladığı parayı diğer üretim faktörlerine yatırıp böylece kâr veya zarar ihtimalini göz önüne alan kişilere müteşebbis (girişimci) denir. Müteşebbis özel kesimden bir veya birkaç kişi olabileceği gibi, devlet de olabilir. Müteşebbisin işletme kurma için giriştiği faaliyete girişim (teşebbüs) denir. İnsanlar; bağımsızlık isteği, kazanç ve miras isteği, başka fırsatların yokluğu, sosyal saygınlık isteği, bir düşünce veya varlığın işlenmesi ve topluma hizmet ve sosyal mesuliyet düşüncesi gibi sebeblerle işletme kurmaya yönelirler. 4. Teknoloji: Mal ve hizmetlerin tasarımı (planlanması), üretimi, geliştirilmesi, dağıtımı ve pazarlanması gibi işlemleri mümkün kılan mühendislik ve yönetime ilişkin bilgilerin tümü olarak tanımlanır. İşletmeciler açısından dördüncü bir üretim faktörü olarak teknoloji; girdileri çıktılara çeviren araçlar topluluğu ve tekniği yanında, dar anlamda üretim teknikleri olarak, geniş anlamda ise süreç olarak ele alınmaktadır. Mal ve hizmetlerin planlanması, üretimi, geliştirilmesi, dağıtım ve pazarlaması gibi işlevleri mümkün kılan mühendislik ve yönetime ilişkin bilgilerin tamamı olarak teknoloji olarak tanımlamaktadırlar. Ekonomistler teknolojiyi, yeni bir mal veya hizmet üretmek veya bilinen ürünleri geliştirmek için uygulanan her türlü yöntemler olarak tanımlamaktadırlar. Modern iktisatçılar üretim için kabul ettikleri faktörlerin getirilerini; emek = ücret, tabi (doğal) kaynaklar = 11

13 Genel İşletme Ders Notları - Birinci Bölüm - Metin Arslan rant, sermaye = faiz, müteşebbis = kâr olarak formüle ederler. Rant (getiri-kira); üretim faktörlerinden tabiatın, üretimden aldığı pay veya belirli bir nesnenin bir süre için gerçek ve tüzel kişiye verilmesi karşılığı alınan paradır. 6. Yönetim Ve Organizasyon Yönetim evrensel (cihanşümul) bir süreç olarak insanın olduğu her yerde geçerlidir ve insan bulunduğu herhangi bir yerde ya yönetendir veya yönetilendir. Yönetim, evrensel bir süreç, toplum yaşamı kadar eski bir sanat, gelişmekte olan bir bilimdir. Süreç olarak yönetim, bir takım faaliyetleri ve işlevleri; sanat olarak yönetim, bir uygulamayı; bilim olarak da sistemli ve ilmi bilgi topluluğunu açıklar. Yönetim faaliyeti, insanı ile birlikte görülen bir olgu olarak, ortak gaye etrafında faaliyetleri organize etmesi sonucu ortaya çıkan ve geçmişi çok eskiye dayanmakla beraber hızlı gelişimi sanayi reformu ile birlikte olmuş ve bu anlayış, genel eğilimler yanında yerel eğilimleri de dikkate alınmaya başlamıştır. Yönetim bilimi; yönetimin nasıl olduğu, nasıl olması gerektiği ve nasıl olacağını inceler ve çeşitli disiplinlerce geliştirilmiş bilgilerin ve analitik (çözümleyici) yöntemlerin birleştirilerek uygulanmasını sağlayan sosyal bir bilim dalıdır. Diğer bir tanımla yönetim bilimi; bir organizasyonun yapısı ve işleyişi ile personelinin çalışmalarını inceleyen sosyal bir bilim dalıdır. Burada yönetici, organizasyonu bölümleriyle birlikte bir bütün olarak ele almak, değişik bilgi ve teknikleri mevcut şartlara göre kullanmak ve uygulamak durumundadır. İnsan tek başına kaldığında bile yine yöneten durumundadır; bu kez de kendini yönetir. Günümüz demokratik organizasyon yönetimlerinde yöneten ve yönetilenin karşılıklı etkileşimli bir şekilde modern bir yönetim yaklaşımı olan yönetişim kavramı çıkmış ve yönetim yerine kullanılmaktadır. Yönetişim; bir organizasyon içerisinde tüm süreçlerde yönetenle yönetilenin interaktif (etkileşimli = istişareli) ve katılımcı bir şekilde bulundukları modern bir yönetim yaklaşımını ifade eder. Tek kişinin gayelerine ulaşmak için; maddi araç ve gereçler ile paranın belirli hedeflere yönelik kullanımı için giriştiği iş, ekonomik faaliyet veya bir iş planlaması olurken, birden fazla insanın birlikte bulundukları ve aralarında kurulan işbirliği yönetim sürecini gösterir. Yönetimde, maddi araç ve para kaynakları olmasa bile, belirli faaliyetleri yapmak ve hedeflere ulaşmak için insan unsurunun bulunması yeterli ve gerekli bir şarttır. Yönetim ve yöneticiden söz edilebilmesi için mutlaka emrinde çalışan otoritesini kabullenen bir insanın bulunması gerekmektedir. Yönetim; ortak hedefli kişilerin yer aldıkları bir organizasyonun kısa ve etkili yoldan gayelerine ulaşmak için başta insanlar olarak para kaynakları, donanım, demirbaş, hammadde, yardımcı malzeme ve zamanı birbiriyle uyumlu ve verimli kullanacak kararlar alma ve uygulama sürecidir. Diğer bir tanımla yönetim; organizasyon hedeflerinin etkili ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmesi için planlama, organizasyon, yöneltme, koordinasyon ve kontrol işlevlerine ait kavram, kural, teori, model ve tekniklerin sistematik ve bilinçli olarak uygulanmasıdır. Yönetimin temel bir takım özellikleri bulunmaktadır. Bunlar; (1)beşeri özellik, (2)hedef özelliği, (3)grup özelliği, (4)işbirliği özelliği, (5)işbölümü ve uzmanlaşma özelliği, (6)koordinasyon özelliği, (7)yetki özelliği, (8)evrensel özellik ve (9)hiyerarşik özellik olarak sıralanır. Günümüz toplumları ihtiyaçların zorlaması ile başta aile organizasyonu olarak, sivil toplum, devlet ve devletlerarası gibi alanlarda organizasyona yönelmektedir. Organizasyonlar, insanları tek başlarına yapamayacağı işleri yapar; sürekli toplanan verilerin gelecek kuşaklara aktarılması ve çalışanların kariyer yapacakları kurum yapısını oluşturur. Toplumların gelişimine bağlı olarak organizasyonlara duyulan ihtiyaçlar sürekli artmakta ve artan bu ihtiyaca daha etkili cevap verebilmek için organizasyonların da geliştirilmesi gerekmektedir. Gelişmiş toplumların önemli özelliklerinden birisi de mümkün olduğunca çok değişik faaliyet alanlarında organize olmuş olmalarıdır. Toplumların gelişmişliğinin günümüz ölçülerinden birisi de organizeli toplum olup olmamalarıdır. Yönetim ve organizasyon ilişkisi; yönetim ve organizasyon kavramlarının anlamı ayrı olmasına rağmen, nerede bir yönetim varsa, orada organizasyon var ve tersi olarak nerede bir organizasyon varsa orada yönetim de vardır. Yönetim ve organizasyon etle tırnak gibi birbirinden ayrılamaz, sadece öğrenim açısından iki ayrı kavram olarak ele alınır. Yönetim; hedefleri belirleyen, temel kuralları ortaya koyan bir süreç, organizasyon ise, belirlenen hedeflere en etkin ve verimli şekilde ulaşma yolunu gösteren bir sistemdir. Bu açıdan yönetimin başarısı ile organizasyonunu iyi işleyişi arasında sıkı bir ilişki vardır. Bu iki kavram birbirini tamamlayıcı konumdadır ve organizasyon, yönetimin var olduğu ve faaliyetini sürdürdüğü bir yapı, yönetim ise bu yapı içerisindeki bir işlev olarak görülür. Yönetim ve organizasyon olgusu, planlama, organizasyon, yöneltme, koordinasyon ve kontrol gibi birden fazla işlevin bir arada ve düzen içinde gerçekleştirilmesiyle ortaya çıkar. Organizasyon kavramının süreç ve yapı olarak iki anlamı vardır: 1. Bir süreç olarak organizasyon; hedeflere ulaşmak için yapılacak işlerin tanımlanması ve gruplanması, işleri yapacak kişilerin ve onların yetki ve sorumluluklarının belirlenmesi, insanların bir arada etkin ve verimli bir şekilde çalışabilmesi için gerekli fiziki ortamın hazırlanmasıdır. 2. Bir varlık veya yapı olarak organizasyon; belirlenen gayelere ulaşmak üzere, birden fazla kişinin bir araya gelerek düzenli ve birbirini takip eder şekilde çaba gösterdiği bir yapı olarak ifade edilir. Organize olmuş bir grupta görev alan ve bu görevi yerine getiren kişiye veya kişilere yönetim organları denir. Organizasyonlarda yönetenler yönetici olurken, işleri yapanlar da yönetilen durumundadır. Kurumda görev alan kişiler, aynı zamanda hem yöneten hem de yönetilen durumunda olabilirler; yöneten durumunda 12

14 Genel İşletme Ders Notları - Birinci Bölüm - Metin Arslan olanlara üst (amir), yönetilenlere de ast denmekte ve bu ast ve üst ilişkileri, yönetim faaliyetlerinin temelini oluşturur. 7. İşletme Yönetimi Gelişmiş toplumlarda ihtiyaçları karşılamak için kurulan ve gelişen işletmelerin yönetimi önemli hale gelmiş ve yönetimin temel konuları içine girmiştir. Yönetim konuları genelde işletme yönetimine dönüktür. İşletme yönetimi; işletmenin belirlenen hedefine ulaşabilmesi için işletme içi (personel, makine, teçhizat vb.) ve işletme dışı (pazar, hammadde, yabancı kaynak, zamanı vb.) unsurları planlama, organize etme, yöneltme, koordine etme ve kontrol etme süreci olarak tanımlanır. Bu anlamda işletme yönetimi, insanların iş birliği yapmalarını sağlama ve onları bir gayeye doğru yöneltme işlerinin ve faaliyetlerinin tamamını ifade eder. Yönetim biliminin sınıflandırılması özel (işletme) yönetim ve kamu (genel) yönetimi şeklinde ikili bir ayırıma tabi tutulur. Bu iki yönetim arasında farklar bulunmaktadır. Kamu yönetimi ve özel yönetimin beş temel farkı: 1. Gaye açısından; özel yönetim teknik ve sosyal niteliği gereği gaye kâr olurken, kamu yönetimi sosyal bir bilim olarak gaye hizmettir. 2. Verimlilik açısından; özel yönetim nicelik açısından, kamu yönetimi nitelik açısından değerlendirilir. 3. Faaliyet açısından; özel yönetim rekabetçi iken, kamu yönetimi çoğu kez tekelci karakter arz eder. 4. Kanun açısından; özel yönetim özel hukuka tabi, kamu yönetimi ise kamu hukuku kurallarına tabidir. 5. İşleyiş açısından; özel yönetim, özerk ve hızlı, kamu yönetimi kanuni çerçeve içerisinde yavaş çalışmaktadır. İşletme yönetiminin kendisinden beklenen bir takım temel görevleri bulunmaktadır. İşletme yönetiminin temel görevleri: 1. İşletmenin misyon ve vizyonuna bağlı olarak gayelerini belirlemek, 2. İşletme gayeleri doğrultusunda siyaset ve stratejiler geliştirmek, 3. Organizasyon yapısını gelişim ve değişime uygun yeniden yapılandırmak, 4. Tüm unsurların işletme gayeleri doğrultusunda verimli kullanımını sağlamak, 5. İşletme faaliyetlerinin işletme gayeleriyle uyumunu kontrol etmek, İşletme yönetiminde olay, insan ile insan, insan ile diğer tüm üretim unsurları arasındaki ilişkilerin düzenlenmesini içerir. Bu manada işletme yönetimi, işletmelerin yönetime ilişkin problemlerini çözmek, gayelerini yerine getirmek için birçok faaliyeti yürüten bir uğraşı alanıdır. Etkili bir yönetim ise mesele alanlarını önceden görüp, tespit edip mesele çıkmadan çözüm getirmek ile sağlanabilir. 8. Yönetici ve Müteşebbis Dünyadaki gelişime bağlı olarak işletmelerin daha karmaşık bir yapıda büyümeleri ve yönetiminin daha önemli hale gelmesi, yönetim işlevinin bu konuda eğitim görmüş ve tecrübe kazanmış profesyonel kişilerce yürütülmesini bir zorunluluk haline getirmiştir. Faktör şartlarının değiştiği, talep yapısının değiştiği, karşılıklı bağımlılık yapısının yeniden oluştuğu günümüzde teknolojik imkânların sağladığı görme genişliği ve derinliğinin getirdiği algılama ile yöneticiler ve girişimciler başarıya ulaşabilir. Teknoloji, temelde insanın kendi gücüyle yapamadığını, aklını kullanarak bulduğu metot ve araçlarla yapabilmesini ifade eder. Profesyonel yönetici; yönetim işini kendilerine meslek edinen ve işletme sahibi haline gelmeden müteşebbisin yaptığı her işi yapan ve hizmetleri karşılığında ücret alan kimseler olarak ifade edilir. Profesyonel yönetici, gelecekte ihtiyaç olan ve işletmenin farklı birimlerinde yönetici olarak görev alacak kişileri yönetici asistanlığı kadrosuyla yanında çalıştırarak yetiştirir. Yönetici asistanlığı; sekreterin rutin görevlerine ek olarak bağlı olduğu yöneticinin zamanını iyi şekilde değerlendirebilmesi için gerekli desteği sağlar, işletme içi ve dış ilişkileri arasında bir köprü vazifesi görür, gerekli verileri kullanarak raporlar hazırlar. Yönetici asistanının geniş bir bilgi ve organizasyon kabiliyetine sahip olması gerekir. Yöneticiler eğitim ile analiz, sentez, yorum (tevil) ve fikir üretebilme yeteneği kazanırlar Yönetim konularda benzer gibi görülen birbirinden farklı iki kavram; yönetici ve müteşebbis: Yönetici; kâr ve riski başkalarına ait olarak mal veya hizmet üretmek üzere üretim faktörlerini uyumlu bir şekilde bir araya getiren ve bunları belirli bir ihtiyacı karşılama gayesine yönelten ve yönetim işini bir meslek olarak yerine getiren kişidir. Diğer bir tanımla yönetici; her zaman dilimi içerisinde ve değişken çevre şartları altında belirli bir takım organizasyon gayelerini gerçekleştirmek üzere kâr ve riske katlanmadan beşeri, fiziki, finans ve bilgi kaynaklarını planlayan, organize eden, yönelten, koordine eden ve kontrol eden kişidir. Yönetici işletmede; planlama, organizasyon, yöneltme, koordinasyon ve kontrol olarak yönetimin işlevlerini uygular ve bu işlevler yönetimin temel işlevi olarak yöneticinin varlık sebebini de oluşturur. Yöneticiler sınırsız yetkiye sahip değiller, yetkileri; bu yetkiyi kendilerine veren güç tarafından denge ve denetim mekanizmasına bağlı olarak sınırlandırılır ve kontrol edilir. Yönetici kararlarından sorumludur. Yöneticiler organizasyondaki düzeylerinden farklı olarak, yönettikleri faaliyetlerin kapsam veya alanlarına bağlı olarak işlevsel ve genel olarak ikili bir sınıflandırmaya tabi tutulurlar: 13

15 Genel İşletme Ders Notları - Birinci Bölüm - Metin Arslan 1. İşlevsel yönetici; uzmanlaştığı alanının; üretim, pazarlama, satış ve finansman gibi yalnızca bir organizasyon faaliyetinden sorumlu olan yönetici tipidir. 2. Genel yönetici; büyük bir şirket, bunun bir işletmesi veya onun bir alt bölümü gibi karmaşık bir birimi yöneten ve onun tüm faaliyetlerinden sorumlu olan yönetici tipidir. Yöneticilerin organizasyonu yönetmede başarılı olabilmeleri için bazı becerilere (özelliklere) sahip olması ve onları sürekli geliştirmesi gerekir. Yöneticide bulunması gereken özellikler; (1)insanları tanımak, (2)objektif olmak, (3)kendine güvenmek, (4)yerinde kararlar alabilmek, (5)yetkisini kullanabilmek, (6)mesuliyet duygusuna sahip olmak, (7)iradesi kuvvetli olmak, (8)analitik beceriye sahip olmak ve (9)iletişim becerisine sahip olmak gibi sıralanabilir. Bu özellikler vasıtasıyla yöneticiler, çalışanlarda bulunan bilgi, beceri, güç ve çalışma azminin ortaya çıkarılmasını sağlayarak başarı kapasitesini artırır. Bu manada temel yeteneklere, niteliklere sahip yöneticiler, işletmenin daha verimli, etkin ve kârlı çalıştırarak, işletmenin büyüme ve varlığını sürdürmesine büyük katkı sağlar. Günümüzde yönetici ve müteşebbislerin klasik işlevlerine ilave yeni ekonomik anlayış daha yeni işlevleri yüklemektedir. İşletmelerin varlıklarını devam ettirebilmeleri için yöneticilerin sürekli olarak, çabuk, hızlı ve isabetli kararlar alarak dinamik olan ekonomik, toplum ve siyasi ortamın gereklerine ayak uydurması gerekir. Yöneticinin işlevleri: 1. İşletmede yönetim işlevlerini uygulamak ve üretim faktörlerini temin ederek uyumlu kullanımını sağlamak, 2. İşletmeyi sahipleri adına yönetir, kâr/zararı üstlenmeden meslekten biri olarak işletme gayelerine uymak ve bunlara ulaşmak, 3. Yeni pazarlar bulmak, 4. Hammadde ve enerji için alternatif bağımsız kaynaklar bulmak, 5. Rekabeti işletme aleyhine geliştiren uygulamaları ortaya çıkarmak ve bu konuda ilgililere bilgi vermek, 6. Adil bir üretim, bölüşüm ve dağıtım sisteminin kurulmasına yardımcı olmak. İşletme yönetimi, iç ve dış etkenler karşısında işletmeyi gayelerine en uygun bir şekilde ulaştıracak ve çevre ile uyumlaştıracak bir beyin görevine sahip ve bu beyin görevini yaptığı sürece işletme başarılı olacak ve işletmecilik yönünden bir değer taşıyabilecektir. Müteşebbis; bir üretim faktörü olarak; diğer üretim faktörlerini ahenkli bir şekilde bir araya getirerek belirli bir mal veya hizmeti üretmek veya sadece pazarlamak için kendi parasını veya başkalarından topladığı parayı diğer üretim faktörlerine yatırıp böylece kâr veya zarar ihtimalini göz önüne alan kişilere müteşebbis (girişimci) denir. Diğer bir ifade ile müteşebbis; temelde kâr elde etmek olarak değişik gayelerle, gerekli riskleri göze alarak diğer üç üretim faktörü olan emek, sermaye ve teknoloji faktörlerini ahenkli bir şekilde bir araya getirerek mal veya hizmet üretmek veya sadece pazarlamak için gerekli ortama hazırlayan kişidir. Müteşebbisin yaptığı faaliyet sonu ortaya çıkan teşebbüs (girişim); müteşebbisin özel varlığından yer, unvan, sermaye, muhasebe ve organizasyon olarak ayrı olan ve başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak için devamlı üretim faaliyetinde bulunan ekonomik bir organizasyondur. Serbest piyasada müteşebbisler ülke kalkınmasında önemli rol oynamalarından, kalkınmak isteyen toplumlar belirleyecekleri siyasetler ile sanat ve ticarette müteşebbisleri teşvik etmelidirler. Sanat ve ticaretten uzaklaşıp imaret ve memuriyete yönelerek müteşebbisleri devreden çıkarmak ülke kalkınmasında yanlış bir siyaset olur. Küçük işletmelerde müteşebbis genellikle işletmenin aynı zamanda yöneticisi olurken büyük işletmelerde ise müteşebbis sorumluluklarının bir bölümünü profesyonel yöneticilere aktarır. Müteşebbisler, halk dilinde de işi bilen, becerikli, atılgan, girişken, müteşebbislik kültürüne sahip ve risk alabilen, her sistem ve durumda varlığını devam ettiren ve gelişen, siyasi çevre ile etkileşim içerisinde olan kimsedir. Müteşebbisin temel özellikleri; (1)girişkenlik, kararlılık, (2)risk alabilme, (3)çok yönlülük, (4)yenilikçi, (5)ikna yeteneği, (6)bağımsızlık, (7)çalışkanlık ve (8)liderlik yeteneği gibi sıralanmaktadır. Müteşebbisler, günümüzde işi iyi yaparak para kazanan kişiler olarak görülmekte ve başarısızlığın maddi ve manevi neticelerine katlanan, başarı ile ödüllenen kişilerdir. Müteşebbisin bu manada farklı işlevleri bulunmaktadır. Müteşebbisin işlevleri: 1. Yeni bir mal veya hizmet üretmek veya bilinen ürünlerin kalitesini yükseltmek, 2. Yeni üretim yöntemleri geliştirmek ve uygulayabilmek 3. Sanayide yeni organizasyonlar yapmak ve yeni pazarlar bulmak, 4. Hammadde ve enerji için alternatif bağımsız kaynaklar bulmak, 5. Rekabeti aleyhine çeviren kayıt dışı işletmeleri ortaya çıkarmak ve bu konuda tüketicilere bilgi vermek, 6. Adil bir üretim, bölüşüm ve dağıtım sisteminin kurulmasına yardımcı olmak. İş hayatında sayılan bu işlevlere haiz olması gereken müteşebbisin uygulamada; bazıları sadece kurucu müteşebbis, bazıları inandırma yeteneğine sahip, bazıları cesur, atılgan, değişikliği sever diğer bir bölümü ise, çekingen ve korkak, bazılarının gayesi ise çok para kazanmak gibi değişik tip ve türleri vardır. Yöneticiyi müteşebbisten ayıran temel fark, faaliyetleri sonucu ortaya çıkan riske katlanmaması; kâr veya 14

16 Genel İşletme Ders Notları - Birinci Bölüm - Metin Arslan zararın sahibi olmaması, emeği karşılığı ücret, prim veya kârdan pay alarak işletmeyi belirlenen hedeflere ulaştırmaya çalışır. Günlük hayatta, yönetici ve müteşebbis dışında, işveren, patron ve sermayedar kavramları tanımlarının açık ve tam olarak bilinmemesi sebebiyle birbiri yerine kullanılmaktadır. Birbirleri ile yakın ilişki içinde, ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi ve teknolojik şartlara bağlı olarak anlam değişikliğine uğramakta ve farklı içerik kazanmaktadır. Bu kavramları birbirinden ayırmak ve açıklığa kavuşturmak gerekir. Bunlar: -İşveren: İşçi istihdam eden veya işgücü kiralayan ve bu sıfatla işgücü sahiplerine karşı sorumlu kişi olarak ifade edilir. Bu kavram bir işletmecilik ve ekonomi kavramı olmaktan ziyade hukuki bir kavramdır. -Patron: Müteşebbislik, sermaye sahipliği ve yöneticilik kavramlarının hepsini içine alan bir mana kazanmakla beraber, günlük dilde bir işletmenin sahibi, işveren anlamında kullanılır. Patron olabilmek için zorunlu olarak; işveren veya sermaye sahibi olmak gerekir. Patron aynı zamanda müteşebbis olabilirken, buna karşı tüm müteşebbisler patron olamaz, ancak işletme sahibi üst yöneticiler ve işverenler patron olarak nitelendirilebilir. -Sermayedar: Sermayeye sahip olan ve bunu bizatihi yatırım yaparak değerlendiren veya gerekirse ihtiyaç duyan kişilere borç vererek veya hisse senedi satın alarak, ortaklık kurarak sunan kişidir. Uygulamada sermayedar kendisi yatırıma giriştiği ve işletme kuruculuğu yaptığından, müteşebbis ile karıştırılır. Oysa müteşebbis sermayeye sahip olmasa bile, başkasından temin ederek, risk alan, dinamik, yenilikçi, öncü ve bağımsız kararlar alabilen nitelikler gerektirirken sermaye sahibinde bu niteliklerin bulunması beklenemez. 9. Ekonomik Birimlerin Gelişimi Tarih içerisinde her toplum kendi kültür ve yaşayış şekline göre bir üretim ve bir tüketim sistemi kurmuştur. Ekonomi bilimi, geçmişten günümüze ekonomik birimleri; (1)ev ekonomisi, (2)trampa (değişim) ekonomisi ve (3)işletme ekonomisi olarak üçe ayırarak inceler. Tüketilen her şeyin içeride üretildiği, diğer taraftan da üretilen her ürünün içeride tüketildiği birimler ev ekonomisi olarak ifade edilmektedir. Geçmişte, özel ekonomik birimler olan kapalı ev ekonomileri, zamanla ekonomik şartların gelişimiyle niteliklerini değiştirerek aileler; hayvancılık, dokumacılık, arıcılık, balıkçılık gibi belirli üretim alanlarında uzmanlaşmaya yönelmişler. İş bölümünün gelişmesiyle de temel ihtiyaçları karşılayan düşük teknolojiye dayalı imalat haneler gibi özel ekonomik birimler kurulmaya başlamıştır. Alış verişte bir mal ve hizmetin bedelini başka bir mal ve hizmetle ödemeye değişim, bu ekonomik yapıya da trampa (değişim) ekonomisi denir. Zamanla bilim ve teknolojideki gelişime bağlı olarak ailelerin münasebetlerinin gelişmesi ticari ilişkileri de geliştirmiş ve ailelerin belirli alanlarda uzmanlaşması ve iş bölümünün gelişmesini bu da imalat hanelerin kurulmasını sağlamıştır. Böylece, aileler buradan aldıkları mal ve hizmetin karşılığında yine başka mal ve hizmet vererek değişim ekonomisini uygulamışlardır. Trampa ekonomisinin zaman içinde gelişimi ile ekonomilerinin üretim imkânlarını azaltması neticesi iki tür ekonomik birim olan; "ev ekonomisi" ve "işletme"yi ortaya çıkarmıştır. Günümüzde artık işletmeler üretim birimi, ev ekonomileri de tüketim birimi niteliğini taşımasından dolayı işletme ekonomisinin ana konusu işletmeler olmaktadır. Aslında, ev ekonomilerinde az bir üretim olayı; ev kadınının yemek pişirmesi, elbise dikmesi, kazak örmesi veya ailenin diğer üyelerinin evde ufak tefek bazı işleri yapması gibi her zaman vardır. Ev ekonomisinin ağırlık merkezini aile, boy ve oymaklar gibi gruplardaki ekonomik olayların incelenirken, trampa (değişim) ekonomisinin konusu mal ve hizmet değişimini oluşturur. İşletmeciliğin Gelişimi İşletme benzeri ekonomik birimlerin işletmeden farklılığı ortaya konulduktan sonra, işletmeye ilişkin meselelerin nitelik ve öneminin belirlenmesi için işletmenin tarihi gelişim süreci; sanayi reformuna kadar işletme, sanayi reformunda işletme ve günümüzde işletme olarak üç aşamada incelenir. 1. Sanayi Reformuna Kadar İşletme: İşletmeler toplumların sosyal ve ekonomik gelişimine bağlı olarak zaman içerisinde gelişerek günümüzdeki yapısına kavuşmuştur. İnsanlar sanayi reformuna kadar geçen dönemde; toplum yapısı ve kültürlerine göre farklı üretim ve tüketim sistemleri geliştirmişlerdir. Farklı üretim sistemini sağlayan işletmeler konusunda tarihi kaynaklarda; işletmelerin yönetimine, muhasebesine ilişkin konuları inceleyen bazı eserler vardır. Yönetim, muhasebe ve ticaret konularını daha çok kent ve ülkeler bakımından uygulamaya ilişkin olarak ele alan 14, 15 ve yüzyıllarda yazılmış bu eserler, yüzyılın ortalarına kadar elde bulunan temel kaynaklardır. Bu dönemlerde, işletmeler genelde tarım işletmeleri ve inşaat, giyim ve ev araç ve gereçleri üreten işletmeler şeklindedir. Sanayi reformuna kadar geçen sürede Lonca Sistemi ve Ahilik Sistemi gibi mesleki uygulamalarla üretim ve işletmecilik alanında önemli gelişmeler olmuştur. Ahilik sistemi; Anadolu&#;da XIII. yüzyılda görülmeye başlayan, Selçuklu devletinin yıkılma dönemine girmesinden sonra sosyal düzeni sağlamada ve Osmanlı Devletinin kurulmasında büyük rolü olan bir tür meslek ve dayanışma organizasyonu olarak Batıdaki lonca tipi organizasyonun benzeridir. Kardeşlik esasına dayanan ahilik teşkilatının kurcusu seneleri arasında yaşayan Ahi Evran; Horasan dan Anadolu ya göç etmiş, önce Kayseri ve bilahare Kırşehir e yerleşmiş ve orada Ahiyan (kardeşler) ve hanımı da Bacıyan (bacılar) olarak ifade edilen mesleki teşkilatı kurmuşlar. Yüzyılda yerleşik Bizans esnafıyla rekabet edebilmek için Müslüman esnafın kendi aralarında oluşturdukları bir nevi dayanışma sistemi olan ortasandık uygulaması bir ahilik 15

17 Genel İşletme Ders Notları - Birinci Bölüm - Metin Arslan uygulaması olarak görülmektedir. Esnaf sandığı ve esnaf kesesi olarak bilinen Ortasandık; esnafın kendi arasında yardımlaşmak gayesiyle oluşturduğu bir finans sistemi olarak; üyelerin bağış ve aidatları ile biriken fon zora düşen ve çıraklık ve kalfalık safhalarını geçerek ustalığa yükselip de kendi işini kurmak isteyenlere faizsiz olarak kullandırılan sermayedir. Ahilik prensiplerinde ve kültüründe insan iki kürekli bir kayığa benzer; bir kürek ekonomi, ticaret ve sanat gibi işleri temsil eder, diğeri ise insan ilişkilerini ve ahlâki değerleri oluşturur. Lonca sistemi ise herhangi bir iş kolunda usta, kalfa ve çırakları içine alan Avrupa kaynaklı mesleki bir dernektir. Loncalar; faaliyet alanı bir olan kimselerin, bilhassa 7. ve 8. yüzyıldan itibaren Batı da faaliyet yürüten ve bir pirin, üstadın (ustanın) yönetimi altında oluşturdukları özel mesleki bir dernektir. Buhar makinesinin keşfi ve üretime uyarlanması ile kitle üretiminin artışı ve ticaretin gelişmesiyle birlikte işletme konularının daha çok gündeme gelmeye başladığını görüyoruz. 2. Sanayi Reformu Ve İşletme: Üretimde yüzyılın sonlarına kadar genel olarak insan emeği, su, rüzgâr ve hayvan gücü gibi tabii enerjiler kullanılmıştır. Dünya ziraat toplumundan buhar makinesinin icadıyla çıkma ve sanayi toplumu olma sürecini yaşarken bir taraftan da bilgi toplumuna geçiş de hızlanmıştır. Tarihi süreç de sanayi reformundan sonra ikinci büyük olay 2. Dünya Savaşı sonrası başlayan bilgi reformu. Bu iki olay toplumları ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan olduğu kadar işletme yönetimi açısından da etkilemiştir. Buhar gücü üreten ve bununla, çeşitli iş makinelerini trenleri ve gemileri hareket ettiren makineye buhar makinesi ve bunun üretimde kullanılmasına Sanayi Reformu denir. İlk kullanılabilir buhar makinesi &#;de James Watt tarafından yapılarak ortaya konmuş ve bu buluşla Sanayi (Endüstri) Çağı başlamış ve böylece tabii enerji ile yapılan üretimin yerini, makine ile yapılan büyük ölçekli seri üretimin alması, işletmeleri de geliştirmiştir. İşletmeler geleneksel üretim metotları yerine ilmi, teknoloji yoğun yöntemlere geçmeleri ile artan üretim faaliyetleri, işletmelerde pazarlama, kuruluş yeri, muhasebe, isçi bulma ve bunları yönetme konuları gibi pek çok konu önem kazanmıştır. 3. Günümüzde İşletme: Günümüz işletmeleri kaliteli mal ve hizmetler sunmakta ve insanlığın refah düzeyini her geçen gün biraz daha yükseltmektedir. Sanayi reformundan günümüze kadar geçen sürede işletme ve diğer alanlarda elde edilen tecrübe, birikim ve teknolojik gelişim, iş bölümü, uzmanlaşma ve makineleşme yüksek düzeylere ulaşmıştır. İşletmelerde her geçen gün otomasyon biraz daha artmakta, fabrikalar otomatik olarak insanın küçük müdahaleleri ile üretimi robot bilgisayarlarla gerçekleştirmektedir. İşletmelerde insanlar fiziki güç ile üretimde yer almayıp zihin ve akıl gücüyle otomatik fabrikaların planlanması ve üretimiyle uğraşmaktadırlar. Bilgi çağından bilgi ötesi çağa geçiş yapılan yüzyılda işletmelerin rekabet yarışında üstünlük sağlayabilmek için yeni gelişen işletmecilik ve yönetim tekniklerini kullanmalıdır. Dünyada kaynakların nispeten kıtlığı ve insan ihtiyaçlarının hadsiz oluşu bu ihtiyaçları karşılayan işletme sistemlerinde yeni arayışlar sürekli gündemde olmaktadır. Yine sürdürülebilir üretim ve tüketim sistemi ile birlikte sürdürülebilir bir çevre için yeni işletmecilik anlayışının yaygınlaşması bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktadır. Bu meyanda bilhassa, lardan itibaren işletmelerin bilgi teknolojilerini yoğun kullanmasına bağlı olarak yeni organizasyon tasarımına bağlı olarak yeni işletme ve üretim usulleri ortaya çıkmış ve böylece yeni işletmecilik anlayışları gelişmiştir. İşletmecilikte yeni usuller: 1. Dijital işletme; müşteriler, tedarikçiler ve çalışanlarla ilgili önemli tüm iş ilişkilerini dijital olarak sağlayan ve ara buluculuk yapan işletmedir. Temel işletme süreçleri; ürün üretim veya sunumu için işlerin organize edilişi, tüm işletmeyi kapsayan veya birçok işletmeyi birbirine bağlayan dijital ağlar üzerinde gerçekleşir. Dijital işletmeler, global organizasyon ve fırsatlara kolay ulaşır, işlerini sadeleştirip kolaylaştırmasıyla verimli ve kârlı çalışarak rakipleri karşısında rekabet üstünlüğü sağlar ve varlığını devam ettirir. 2. Elektronik iş; internet teknolojisi üzerine kurulu, yenilikçi işletme altyapı sistemleri ile müşteri tabanını genişletme ve işletmenin hız ve etkinliğini geliştirme çabalarını ifade eder. www (World Wide Web Dünya çapında Ağ) teknolojisindeki gelişmeler sonucu ortaya çıkan sanal mağazalar (sanal organizasyon) ile internette işletmeler elektronik ortamda bilgisayar aracılığı ile birçok ürünün doğrudan satışı yapılmaya başlanmıştır. Yeni bir iş modeli olarak internet üzerinden açılan mağazaların genel giderleri düşük olması maliyetlere olumlu yansımakta bu da işletmenin rekabet gücünü artırmaktadır. 3. Sanal (virtual) organizasyon; varlığı kısmen veya tamamen, haberleşme teknolojileri ile birlikte ortaya çıkmış olan internete, kablolu sistemlere, telefon sistemlerine vb. bağlı olan bir işletme, klüp, topluluk, enstitü, kurum veya benzeri kuruluşlardır. Diğer bir tanımla sanal organizasyon; üyeleri uzun vadeli bir hedef için bir araya gelmiş, birbirinden bağımsız görevleri olan ve uzay, zaman ve fiziki sınırları aşarak haberleşmelerini ve işlerin koordinasyonunu bilgi-iletişim teknolojileri yoluyla gerçekleştiren, coğrafi olarak geniş alana yayılmış olan bir organizasyondur. Çalışanların belli bir yerde toplanmadığı, değişik mekânlardaki işletmelerin bir ürün üretiminin belirli safhalarında yer aldığı, bilgi iletişim teknolojileri ile sürekli haberleşen ve tek bir organizasyon gibi müşterilerine mal veya hizmet sunan bir organizasyon olan sanal organizasyonlar sürekli gelişmektedir. 4. İşten işe uygulamalar(business To Business =B2B) ; iki işletme arasında yürütülen bir e-iş formatı olarak; birbiriyle önceden tanımlı iş ilişkileri içerisinde olan iki işletmenin, belirli bir iş sürecini e-iş platformuna 16

18 Genel İşletme Ders Notları - Birinci Bölüm - Metin Arslan aktararak ticari faaliyetlerini sürdürmelerini ifade eder. B2B sürecinde her iki kuruluşun sistemleri insan müdahalesine gerek olmadan birbiriyle otomatik olarak konuşur, gerekli olan uyarı, düzeltme, hesaplama vb. aksiyonlar aynı sistem aracılığı ile yapılır. 5. Nanoteknoloji; Yunanca &#;cüce&#; fizikte bir metrenin milyarda biri anlamına gelen ölçü birimi olan nanoteknoloji ile atomlar veya moleküller tek tek alınıp hassas şekilde birleştirilerek istenen ürün elde edilmesidir. Bu teknoloji, yeni ekonominin altyapısını oluşturan yeni işletmeler, yeni iş modelleri ile faaliyette bulunmaktadırlar. 6. Kümelenme; insan ve sermaye kaynaklarının üretim sürecinde etkin kullanımı için iş yerlerinin bir araya, bir yere toplanmalarını ifade eder. Günümüz işletmeleri etkin ve verimli çalışabilmek için belirli noktalarda bir araya gelme (kümelenme) ihtiyacı duymaktadırlar. 7. Yeşil işletmecilik; karar sürecinde ekolojik çevreyi bir unsur olarak dikkate alan, faaliyetlerinde çevreye verilen zararı en aza indirmeyi hedefleyen, böylece ürünlerinin tasarım, üretim ve paketleme gibi tüm süreçlerini değiştiren, çevrenin korunmasını bir kültür olarak benimseyen, sosyal mesuliyet çerçevesinde topluma karşı görevlerini yerine getiren işletmelerin benimsediği bir anlayıştır. Yeni iş ve yeni işletmecilik anlayışının temel dinamikleri; değişim mühendisliği, şebeke organizasyonlar, kıyaslama, dış kaynaklardan faydalanma, tüketici merkezli olma, hem yerel hem global olma, personeli güçlendirme ve değer zinciri oluşturma gibi yenilikler sıralanabilir. Yeni ekonominin altyapısını oluşturan yeni işletmelerin kendilerine münhasır oluşturdukları yeni bir kültür ortaya çıkmaktadır. Yeni işletme kültürünün özellikleri; işbirliği kültürü, paylaşma kültürü, anlaşma ve çözüm kültürü, güven kültürü, iletişim kültürü, kaotik (karmaşık) düzen kültürü ve kazan-kazan kültürü gibi sıralanabilir. İşletme Biliminin Gelişimi Ve Diğer Bilimlerle İlişkisi İşletme bilimi genç bir disiplin (bilim) olarak diğer birçok bilimden faydalanır, onların verilerini kullanarak, konuları birçok yönden ele alıp inceler. İşletme bilimi; işletme içi ve işletmeler arası faaliyet ve olaylarla ilgili sebep-sonuç ilişkilerini ele alarak işletmenin hedeflerine etkin ve verimli olarak nasıl ulaşacağını inceleyen bir bilim dalıdır. Diğer bir tanımla işletme bilimi; kâr gayesi takip eden kurumların kuruluşu, yönetimi, finansmanı, üretim araçlarının temini, üretilen mal ve hizmetlerin pazarlanması faaliyetlerini inceleyen bir sosyal bilimdir. İşletme bilimi, ekonomi, hukuk, matematik, istatistik gibi bilim dalları ve davranış bilimlerinin ilgi alanlarına giren yönleri olmasından dolayı işletmecilik" konuları bir bütün olarak ele alınmalıdır. İşletme biliminin temel konuları: 1. İşletmenin hedefleri doğrultusunda ne tür faaliyetler yapması gerektiğinin analizi, 2. Başarılı işletme yönetimi sistemi çerçevesinde, sürekli uygulanabilecek kurallar belirleme, 3. İşletmelerde karar alma ve uygulama yeteneklerini geliştirme, 4. İşletme problemlerini bütün olarak değerlendirip çözüm getirmek, 5. İşletme sisteminin, hedef ve meselelerin kavranıp tüm personelce öğrenilmesini sağlama. İşletme bilgisi, yukarıda bahsedilen konularda analiz ve araştırmalarla, bir bilgi sisteminin oluşmasını sağlamakta ve işletme yönetimi ve bunun yürütülmesiyle ilgili ayrıntılı konuları da ele alıp, incelemeye çalışmaktadır. Bu incelemeler esnasında, işletmecilik bilgisi çeşitli bilim dallarıyla yakın ilgi kurmakta ve onların analiz ve bilgi sistemlerinden faydalanmaktadır. Bu bilimler: 1. İşletme ve Ekonomi: İşletmeler, insanların sınırsız olan ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik faaliyet yürüten temelde ekonomik, teknik ve siyasi birimlerdir. Ekonomi bilimi; bir ülkenin sahip olduğu kaynakları kişiler ve kurumlar arasında üretim, bölüşüm ve dağıtım ile ilgili sistemi inceleyen ve insanların hadsiz olan ihtiyaçlarını, nispeten sınırlı olan kaynaklarla en az çaba ile en çok tatmini sağlamanın teori ve yöntemlerini gösteren sosyal bir bilim dalıdır. Evrendeki nispeten sınırlı kaynaklar iktisatta Nedret (kıtlık) Kanunu ile açıklanır. Bu kanuna göre, insan ihtiyaçları sınırsız; ancak onları karşılayan ihtiyaç maddeleri ise sınırlıdır. İktisat bilimi bu kıt (sınırlı) kaynakları etkin ve verimli bir şekilde kullanarak hadsiz insan ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır. Toplumu oluşturan tüm üretici ve tüketici kişi ve kurumların ekonomik sistem içinde ortaya koydukları arz ve talep durumu, makro ve mikro düzeyde ele alınmakta, sonuçta iktisadi sistemi düzenleyen bazı mikro ve makro denge kuralları geliştirilmiş olmaktadır. İşletmeler, bu sistem içinde üretim, pazarlama ve tüketim faaliyetlerini içinde bulundukları ekonomik sisteme göre gerçekleştirecek olmalarından dolayı ekonomi bilimi ile sıkı bir ilişki ile gelişimi yakından izlemeli ve bu gelişimin getirilerinden faydalanmalıdır. 2. İşletme, Matematik ve İstatistik: İşletme ile ilgili meselelerin çözümlenmesi, işletme yönetimi ve diğer işletme işlevlerine özgü durumların analizi, kararların alınması gibi konularda matematik ve istatistikten önemli ölçüde faydalanılır. İstatistik; verileri derleme, bölümlendirme, çizelgeler ve özetleme, ihtimal teorisi yardımıyla deney tasarımlama ve gözlem prensiplerine belirleme, inceleme, yorumlama ve genelleme yöntemlerini veren bilim dalıdır. Matematik ise şekil, sayı ve çoklukların yapılarını, özelliklerini ve aralarındaki bağıntıları mantık yoluyla inceleyen, aritmetik, cebir, geometri gibi dallara ayrılan bilim koludur. Matematik, sayı ve ölçü temeline dayanarak niceliklerin özelliklerini inceleyen bilimlerin ortak ismidir. İstatistik biliminin geliştirdiği ve kullandığı tüm yöntemler, bilhassa işletmede yönetim süreci için çok 17

19 Genel İşletme Ders Notları - Birinci Bölüm - Metin Arslan önemlidir. İşletmenin, tüketici ve piyasaya ilişkin bilgi toplama, kalite kontrollerini gerçekleştirme, işletmenin durumunu analiz etme gibi hallerde istatistikî metotlardan sürekli faydalanılmaktadır. Yine matematik ve bundan türetilen tüm klasik ve modern hesaplama yöntemleri ve teknikleri, işletme içinde ticari cebir, muhasebe gibi dallarda, finansman konusunda alınan kararlarda, işletmeye büyük yardımları olmaktadır. Günümüzde bilgisayar teknolojisi sayesinde matematik ve istatistik bilimi işletmenin karmaşık birçok probleminin çözümünde daha fazla kullanılır hale gelmiştir. 3. İşletme ve Davranış Bilimleri: İşletme, insanlardan oluşan ve onların ihtiyaçlarını karşılamak için onların ortaya koydukları emek sayesinde faaliyetlerini gerçekleştirebilen bir sistem olarak, insan unsurunun iyi tanınması gerekir. Temelde işletme yönetimi olmak üzere, tüm işletme işlevlerinin yürütülmesinde insan unsurunun başarılı yönetilmesi, motivasyonu, verimin artırılması, mutlu kılınması, iyi iş ilişkilerin kurulabilmesi, gibi konularda işletmecilik bilgisi, insan ve insan davranışlarını inceleyen davranış bilimlerinden faydalanmaktadır. Psikoloji, sosyoloji, sosyal psikoloji ve antropoloji gibi dört temel bilim dalının verilerini geliştiren davranış bilimlerinin insanı ve toplumu inceleyen ve analiz eden teknik ve yöntemleri, işletmecilik bilgisinin de sıkça başvurduğu kaynaklar olmaktadırlar. seafoodplus.infooji (ruh bilimi); insan ve hayvan davranışlarını psiko-fizyolojik tepkilerini inceleyen bir bilimdir. Parapsikoloji; insanın metafizik/fizik ötesi boyutunu ele alarak insanın duygu ve düşünce dünyasını belirleyen süreç ile insan davranışlarının ruhi kökenlerini, çeşitli davranış kalıpları arasındaki çok yönlü münasebet ve bağlantıları inceleyen disiplindir. Ruhun mahiyetini, dış ve iç duyuları, hayal, tasavvur, zekâ ve akıl gibi melekeleri inceleyen psikolojinin konuları motivasyon, algılama, tutumlar, kişilik ve öğrenmedir. seafoodplus.infooji (toplum bilimi); toplumun oluşum, işleyiş ve gelişim kanunlarını inceleyen bilim dalıdır. seafoodplus.info psikoloji; toplumun insan davranışlarına etkisini konu edinen bilim dalıdır. seafoodplus.infooloji; insanın kökenini, evrimini, biyolojik özelliklerini, toplumsal ve kültürel yönlerini inceleyen bilim, insan bilimidir. 4. İşletme ve Hukuk: Hukuk, Arapçada hak kökünden dilimizde hukuk olarak; toplumun genel menfaatini veya fertlerin ve toplumun ortak iyiliğini sağlamak maksadıyla konulan ve kamu gücüyle desteklenen kaide, hak ve kanunların bütünü olarak adalete yönelmiş toplumun yaşama düzenidir. Toplum hayatı sürekli olarak örf, adet ve değişik tür kanunlarla düzenlenerek sürmektedir. Aynı toplumsal hayat içinde yer alan işletmeleri ve iş hayatı da, devam eden sistemden etkilenmektedir. İşletmeler ve iş hayatını, ahlâki değer yargılarına göre bu mesleği yürütenlerce getirilmiş mesleki kurallardan; meslek organizasyonlarının getirdiği düzenleme ve kurallardan; devletin koymuş olduğu kanunlar ve diğer tüm düzenleyici tedbirlerden ve global hukuk kuralları çerçevesinde getirilen kanun ve benzeri kurallardan etkilenmektedir. Bir işletmenin başarılı olabilmesi ve kanunlara uygun hareket etmesi için, hukuk bilgisine sahip işletme bünyesinde hukuk müşavirleri (danışmanları) bulundurması veya yöneticinin bu konuları bilmesi gerekir. 5. İşletme ve Bilgi Teknolojileri: Bilginin üretilmesi, geliştirilmesi, kaydedilmesi, düzenlenmesi, saklanması, transfer edilmesi, paylaşımı, yayılması ve kullanılması gibi süreç ve teknikler bilgi yönetimine imkân tanıyan teknolojileri ifade eder. Bilgiye ulaşma ve onu elde etmeyi ve kullanmayı sağlayan tekniklerin tamamını içeren bilişim teknolojileri işletmeler açısından önemli olmasından kârlı ve sürekli müşterileri elde tutmak istiyorlarsa teknolojik altyapı imkânlarını geliştirmek durumundadırlar. Teknolojik altyapıyı kuran işletmeler elde edilen bilgileri işletme içerisinde bölümler arasında etkin ve verimli kullanırlar. İletişim teknolojileri sürekli gelişmekte, işletmelerin faaliyetlerini hızla etkilemekte ve hemen hemen her türlü bilgi de dijital ortamda aktarılabilmektedir. Birinci Bölüm Değerlendirme Soruları 1. Osmanlı Devleti&#;nin sanayileşmeyi takip edememe sebeplerini yazınız. 2. Avrupa&#;nın sanayileşmesine etki eden faktörleri yazınız. 3. Homo-islamicus(islami-insan) ve homo-economicus(ekonomik insan) modellerini, ekonomik faaliyetlere bakışları açısından kıyaslayınız. 4. İhtiyaç kavramını açıklayarak, özelliklerini ve çeşitlerini yazınız. 5. İşletme nedir? Tarif ederek, işletmenin kuruluş sebeplerini ve temel özelliklerini yazınız. 6. Mal ve hizmet kavramlarını açıklayarak, mal ve hizmetlere ilişkin pratik bir sınıflandırma yapınız. 7. Üretim için gerekli temel faktörleri sıralayarak açıklayınız. 8. İşletmecilik ile ilgili; (1)iş, (2)meslek, (3)üretim, (4)personel, (5)ekonomi, (6)ekonomik olay, (7)fayda, (8)ürün, (9)ticaret, (10)ticarileştirme, (11)sektör kavramlarını açıklayınız. (5 K.,1 S.) 9. Yönetim ve organizasyon kavramlarını açıklayarak, yönetim ve organizasyon ilişkisini yazınız. İşletmenin etkili yönetimi için işletme yönetiminin temel görevleri neler olmalıdır? Yazınız. Yönetici ve müteşebbis kavramlarını açıklayarak, özelliklerini ve işlevlerini yazınız. Ev ekonomisi ve trampa ekonomisini özellikleri ile birlikte açıklayınız. İşletme ekonomisi içerisinde işletmeciliğin tarihi gelişim sürecini yazınız. İşletme biliminin faydalandığı bilim dallarını sıralayarak, işletme ile olan ilişkilerini açıklayınız. Günümüz işletmeleri ile ilgili; (1)elektronik iş, (2)dijital işletme, (3)sanal organizasyon, (4)işten işe uygulamalar, (5)kümelenme ve (6)yeşil işletme kavramlarını açıklayınız. 18

20 Genel İşletme Ders Notları İkinci Bölüm Metin Arslan İKİNCİ BÖLÜM MİKRO VE MAKRO EKONOMİK VERİLER Mikroekonomi konuları olan; ekonominin işleyişi içerisinde piyasa ve piyasa çeşitleri, arz, talep, üretim maliyeti ve tüketici ve üretici ile makroekonomik konular; milli gelir, istihdam, gelir dağılımı, dış ticaret, ödemeler dengesi, kalkınma, para, banka ve katılım bankaları incelenmektedir. Bu konuları yakından inceleyen öğrenci; mikro ve makro ekonomik verileri takip edebilecektir. Bunun için iş ve işletme ortamında internet, bilgisayar vb kullanarak TÜİK, Ticaret ve Sanayi Odası, işletme kayıtları vb. kaynaklardaki ekonomik göstergeleri düzenli olarak analiz edebilecektir. 1. MİKROEKONOMİK VERİLER Ekonominin İşleyişi Ve Yeni Ekonomi İnsan ihtiyaçları, belirli bir ekonomik çaba ile üretilen ürünler ile karşılanması zorunluluğundan, insanların hayatlarının devamı için tüketim faaliyetlerini sürdürmesi gerekir. Ekonomi; üretim, bölüşüm, dağıtım ve tüketim ile ilgili sistemi inceleyen ve insanların hadsiz olan ihtiyaçlarını, nispeten sınırlı olan kaynaklarla en az çaba ile en çok tatmini sağlamanın teori ve yöntemlerini gösteren sosyal bir bilim dalıdır. Diğer bir tanımla ekonomi; mevcut kaynakların sınırlı, insan ihtiyaçlarının ise hadsiz olması sebebiyle insanların yaptıkları tercihler ve bu tercihler sebebiyle aralarındaki ilişkiyi inceleyen bir bilimdir. Ekonomi kelimesi; "oikia" (Yunanca: ev) ve "nomos" (Yunanca: kural) köklerinden gelir, "ev yönetimi" anlamındadır. Bu anlamda insanların yaşayabilmek için üretme, ürettiklerini bölüşme şekillerinin ve bu faaliyetlerden doğan ilişkilerin tamamı ekonominin çalışma alanındadır. İktisat, toplumların nasıl zenginleşeceği ve refah seviyelerinin artacağı sorusuna cevap bulma sürecinde; izlenecek siyasetler, işsizlik, enflasyon, üretim düzeyi, tasarruf ve yatırım gibi kavramları inceler. Ekonomi, üretim, bölüşüm, dağıtım ve tüketim, ithalat ve ihracattan oluşan insan aktivitesi olarak; teknolojik, tarih ve sosyal organizasyon ile coğrafya, tabi kaynaklar, gelir ve ekoloji gibi ana faktörlerin birleşmesiyle oluşur. Ekonomi biliminin temel gayesi; insan ve toplum düzeyindeki ekonomik olayları açıklamak, ekonomik kanunları tespit etmek ve gerekli durumlarda uygulamaya ilişkin tavsiyelerde bulunmaktır. İnsanın parayla karşılanabilen veya ölçü birimi para olan ihtiyaçları için yapılan faaliyetler ekonomik olay olarak ve israfa meydan vermeden her türlü insan ihtiyacının karşılanmasını sağlamaktır. Bu anlamda insan, iktisadın hem öznesi, hem de hedefidir. Batı patentli iktisadın ifadesiyle kıt kaynaklarla, sınırsız ihtiyaçları karşılamak problemli ve yanlıştır. Ekonomik sektörler temelde; dinamik, gerçek anlamda beşeri faaliyetler olan ticaret, sanayi ve tarım dır. Geleneksel iktisat, geçimlik ziraatı aile ekonomisini aşağılayarak ve tarımı ileri aşamada tamamen ticarileştirerek kıtlığa sebep oldu. Para Döngüsü Mal ve Hizmetler Döngüsü MAL VE HİZMET PAZARI Para Döngüsü ÜRETİCİLER HANE HALKI Mal ve Hizmetler Döngüsü Mal ve Hizmetler Döngüsü Para Döngüsü ÜRETİM FAKTÖRLERİ PAZARI Para Döngüsü Şekil Doğal İktisat Döngüsü Ekonominin genel olarak işleyiş dengesi için para döngüsü ile mal ve hizmetler döngüsü değerleri birbirine eşit olduğu durum doğal iktisat döngüsünü gösterir. Ekonomi, incelediği konulara ve kapsamlara göre dallara ayrılır. Bunlar: 1. Normatif Ekonomi: Bir durumu hedef olarak gören, ekonomik düzenin nasıl olmasına dair fikirler üreten iktisat dalı olarak sosyal adalet, refahın yükselişi için neler yapılması gerektiğini ve belirgin ekonomik hedefler için yapılması gerekenleri araştıran bir iktisat dalıdır. Normatif ekonomi, ekonominin belirli yönlerinin arzu edilirliği ile ilgilenir ve belirli iktisadi siyasetlerin desteklenmesinin teorik temelini oluşturur. 2. Pozitif Ekonomi: Sadece ekonomik düzeni sebep - sonuç ilişkisi içinde inceleyen, ekonomi içinde sürekli 19

Daha göster

AÖF Genel işletme 4. Ünite


Kamu Yönetimi Genel İşletme ders notudur.

Genel işletme 4. ünite ders notudur.

İşletme kurma,girişimcinin fikriyle başlayan bir süreçtir.Girişimci,bir ihtiyacı teşhis ederek işi fikre dönüştüren ve gerekli riskleri üstlenerek ticari işletme kuran kişidir.

Genel işletme (İŞLU) ders notu içeriği:

  • işletmelerin kuruluşu
  • kuruluş çalışmalarının değerlendirilmesi ve yatırım kararı
  • kuruluş yerinin belirlenmesi
  • kuruluş sırasında yapılacak işlemler
  • kuruluş dosyası hazırlama
  • işletme kurmada yasal izinler
  • kuruluş yeri seçimini etkileyen faktörler
  • işletmelerde büyüme
  • işletmelerin büyüme şekilleri
  • büyümenin getirdiği yararlar ve sakıncalar
  • hukuki ve ekonomik açıdan birleşmeler

Diğer genel işletme dersi arama kriterleri

genel işletme ders notları,genel işletme pdf,genel işletme ders notları pdf,genel işletme özet,genel işletme konu anlatımı,genel işletme dersi,genel işletme konuları,genel işletme sınava hazırlık,aöf genel işletme pdf,kamu genel işletme pdf,aöf kamu yönetimi genel işletme pdf,açık öğretim genel işletme ders notu,


indir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir