opr dr sinan göker / Op. Dr. Sinan Göker - İstanbul Göz Sağlığı ve Hastalıkları - Randevu Al | funduszeue.info

Opr Dr Sinan Göker

opr dr sinan göker

Op. Dr. Sinan Göker

Op. Dr. Sinan Göker,  yılında İzmir’de dünyaya geldi. Lise eğitimini yılında Kadıköy Anadolu Lisesi’nde tamamlayan Dr. Göker,  tıp eğitimini ise  yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tamamlayarak tıp doktoru unvanını aldı. Dr. Göker, göz hastalıkları alanındaki ihtisasını ise İstanbul Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nda tamamladı ve ihtisası süresince ve sonrasında ABD’nin Florida eyaletindeki Sarasota Retina Institute, Houston’da Bellaire Institute of Cataract Surgery ve Columbia’da lasik eğitimi görerek,  excimer lazer teknolojisini ve sonraki gelişmeleri yerinde inceleme fırsatını buldu.

Dr. Göker,  yılında Türkiye’de ilk olarak ultrasonla dikişsiz katarakt ameliyatlarını başlattı. yılında ise yine Türkiye’de ilk defa lazerle miyopi ve astigmat tedavisini uyguladı. yılında miyopi tedavilerini yapmak amacıyla lasik yöntemini ülkemize getirdi.  yılında İstanbul Cerrahi Hastanesi’ni kurdu. Aynı sene lazer ile gözyaşı kanalı ameliyatını Türkiye’de ilk kez uyguladı. ’te lasikte Wavefront tekniğini ülkemizde başlatarak, femtosecond ile ilgili çalışmalara başladı ve femtec cihazını geliştirme araştırmalarına katıldı.

Aynı yıl 50 yaş üzeri insanlarda görülen ve körlüğe kadar uzanan Makula Dejeneransı hastalarının tedavisinde kullanılan kanın filtre edilme yöntemi olan Rheopheresis tedavisini uygulamaya başladı. Amerika ve Avrupa kıtasında en büyük lazer hasta kapasitesine sahip olan Op. Dr. Sinan Göker, şimdiye kadar ’in üzerinde lazer tedavisi uyguladı.

Dr. Sinan Göker,  ile  yılları arasında İstanbul Cerrahi Hastanesi’nin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı olarak uzmanlığını tıbbi ve insani hizmetlere sundu; Uluslararası Refraktif Cerrahi Derneği (ISRS)  tarafından onur ödülü ve Amerikan Oftalmoloji Akademisi (AAO) tarafından da başarı ödülüne layık görüldü.

Aynı zamanda ISRS ve AAO’nun Türkiye danışmanı olan Op. Dr. Sinan Göker, mesleki çalışmalarına özel kliniği'nde devam etmektedir. Türkiye’nin yanı sıra dünyanın birçok ülkesinden gelen hastalara uyguladığı tedaviler ve yurtiçi ile yurtdışından çok sayıda doktora verdiği eğitimlerle çalışmalarını sürdürmektedir.

sinan göker

  • lazer ameliyatı olacak hastalarını, kurbanlık koyun gibi saatlerce hastane koridorunda bekleten popüler olmuş göz doktoru.

  • hastanesindeki diğer doktorlar lazer ameliyatı için euro alıp 3 taksit yaparken, kendisi euro alıp taksit de yapmamaktadır.

  • hastlarina pek de vakit ayirdigini soyleyemeyecegim doktordur. sinan goker'in adini duyup hastalar istanbul cerrahi hastanesine geliyor ama muayne ve kontrollerin cogunu baska doktorlar yapiyor. yani sinan bey hasta cekmek icin bir nevi vitrini olusturuyor. goz ameliyati icin hastalardan euro para almakta (faturasiz-kdvsiz). eger fatura isterseniz bunun icin de eksra %10 kdv odemek gerekiyor. ameliyat gunu geldiginde de saatlerce hastalarini bekletmektedir.

  • lasik ameliyatimi yapa doktordur. kendisi ile ilgili bir animi paylasmak isterim:

    yaklasik sene once gozluk kullanmamak icin istanbul cerrahi hastane&#x;sinde sinan goker&#x;den ameliyat oldum. gozluk numaram &#x;du. lens kullanmadan oturu gozumde hafif bir goz kurulugu vardi ama herhangi bir damla veya ilac kullanmiyordum. ameliyatimi yapan sinan bey ve diger doktorlar hicbir sekilde ameliyatin yan etkileri konusunda ne beni ne diger hastalari uyarmadilar. sinan bey lasik ameliyatimin uygun olacgini olacagini, gozume silikon tipa takacagindan goz kurulugunun ameliyat icin kesinlikle sorun olmayacagini soyledi. benden euro parayi da faturasiz aldi.

    ameliyatin uzerinden sene gecti su an goz numaram tekrar ilerlemis durumda, numara oldu. yediden gozluk kullaniyorum. gozum surekli kuruyor, her dak. bir damla damlatmak zorundayim. hastane kayitlarindaki dosyamdan da bu yazdiklarim dogrulanabilir.

    doktor bey bize ameliyattan once ameliyattan snra gozumuz tekrar ilerlerse karsi bir dava acamayacagimiza dair kagit imzaltti (diazem adli sakinlestirici hapi verdikten sonra kagidi imzaladik. haptan dolayi kafamiz zaten kafamiz uyusmus haldeydi, ne yazdigini da tam anlayamadim.)

    doktorla sene sonra konsumaya gittim. onceden de kontrol randevularina gitmistim ancak sinan goker&#x;i degil yardimcisi doktorlari gorebiliyorsunuz sadece. sinan goker&#x;i gorecekler de de saatlerce bekliyor.

    sinan bey goz kurulugunun yasimdan dolayi kaynaklandigini soyledi, bu arada 60 yasinda filan degil 27 yasindayim. ameliyat etmese de ayni goz kurulugu olurmus mus mus. 68 yasindaki annem de doktor bey o zaman benim gozum neden kurumuyor, yasla ne alakasi var dedi , doktordan cevap yok tabii.

    sinan bey&#x;in bu dedigini sonradan hastanede bana ilac yazan 2. goz doktoruna soyledim. sinan goker&#x;in dedigi o kadar olmayacak bir sey ki o doktor nereye bakacagini ne diyecegini sasirdi.

    kisaca gozlukten kurtulmak icin ameliyat olduguma bin pismanim. sinan goker&#x;in televizyonlarda gazetelerde cikmasina kanip ameliyat oldum. ancak kendisi yaptigi ameliyatin hatasini kabul etmeyip, benim 27 yasinda yaslanan bir insan olmamdan kaynaklandigini ve onceden lens taktigim icin bunlarin oldugunu soyluyor.

    gozluk takanlara sesleniyorum buradan, sakin gozlukten kurtulurum diye bu ameliyati olmayin. lasik olup memnun olan da var, ama benim gibi memnun omayan da var. sizin ameliyatin sonucunda memnun olan kesimden olacaginiz veya goz numaranizin tekrar ilerlemeyeceginin garantisi var mi? dedigim gibi butun bu anlattilklarim hastane kayitlarindaki dosyamdan dogrulanabilir. siz siz olun, televizyonda gazetede gordugunuz doktorlarin ismine inanip iyice arastirmadan ameliyat olmayin.

  • tm-sidhi yapmaktadır.

  • tam 1 sene önce lazer ameliyatımı yapmış olan karizmatik doktor. kısmi körlüğümü yok edip,3 derece miyop olan gözlerimin tekrar 0 numara olmasını sağlamıştır. ayrıca kadıköy anadolu lisesi mezunudur.

    edit: aradan geçen yıllara rağmen göz numaram asla tekrar büyümedi ve göz kuruluğu oluşmadı. 30 küsur yıllık hayatımın en doğru kararıdır lasik ameliyatı olmak.

  • soğuk bir adam olduğu doğrudur. fakat işini iyi yapıyor. ve olan gözlerimi sıfıra çok yakın değerlere başarıyla çekmiştir.

    seri üretime bağladığı doğru, patır patır ameliyat yapıyor. fakat yaptığı işi iyi yaptığı müddetçe bence sorun yok.

    öneririm.

  • turkiye de goz cerrahisinde bir numara olan cool doktorum. amerika aksaniyla konustugu turkce ayri bi karizma katiyor kendilerine. (bkz: istanbul cerrahi hastanesi)

  • türkiye'nin en başarılı göz doktorundan biri diyebilirim kendisi için.

    dün sabah femto second lazer tekniğiyle sağ ve sol 6+ miyop ve astigmatlı gözlerimi başarıyla tam 0'a çekmeyi başarmıştır.
    operasyon sırasında ağrı ve sızı neredeyse hiç olmadı ve en son teknoloji cihazlarında kullanılması sayesinde bıçaksız flap oluşturulduğu için iyileşme inanılmaz hızlı oldu diyebilirim.
    sadece operasyon gününü hayatınızdan çıkarın, gidin eve damlanızı kullanıp vurun kafayı yatın ve ertesi günü bekleyin, sabaha yeni güne full hd görerek uyanacaksınız.
    şu an 28 saat oldu ve mükemmel görüyorum, ayrıca son 5 yıldır sürekli oynadığım şeyi oynuyorum, dota (geçen oyun midde pudgela yokettim, birazdanda invokerla da akicam inş.)

    her ne kadar diğer heryerden biraz daha pahalı olsa da verdiğim euronun her kuruşu helal olsun kendisine.

    amına koyduğumun şişe dibi gibi gözlüğüme ve göz sikerten lenslerime elveda, yaşasın sabah uyandığında bi sikim göremeyen gözler yerine full hd gören gözler :)

  • dun kendisine ameliyat oldum. 7 bucuk numara miyopum artı hunhar bir astigmatim vardi. birkac hafta once 4 saat kadar muayene ettiler. ameliyat toplamda 10 dakika surmemistir sanirim. sedyeye yatiyorsunuz. karsinizda da yesilli kirmizili isik cikaran bi alet funduszeue.infoi vocirik vocirik kompeter cevap verin gibi sesler duyuyorsunuz. adeta uzaylilar sizi kacirmis da uzerinizde arastirma yapiyormus gibiydi. ama canim yandi mi yanmadi. bir tek sol gozume ekartor taktiklarinda biraz rahatsiz oldum.
    ameliyat bitti gozunuzu acabilirsiniz dediler. goz kapaklarim yavasca aralandi. aman yarabbim,goruyorum neriman dedim. sonraki 2 saat boyunca agzim,burnum,gozum foşur foşur akti. gozlerim yandi. sadece 2 saat kadar ve biber gazindan daha az yakiyor. gozum icinde soner sarikabadayi gozlugu verdi. bununla uyuyacaksiniz bu gece dediler.

    bugun 2. gunum. misler gibi goruyorum. ne bir agri, ne bir batma hic bir sorunum yok. belediye baskanligina aday olsun oyumu vericem.

    düzenleme:imla

    düzenlemesi:bu giri ile ilgili yıllardır çok mesaj alıyorum. o nedenle en çok sorulan sorulara cevap vermeye çalışacağım yılında ameliyat oldum, şu ana kadar herhangi bir olumsuzluk yaşamadım. sadece sol gözümde hafif bulanık görme başladı. sol gözümün derecesi tedaviden önce de daha yüksekti. yılında annem de 15 numara miyop ile aynı hekime tedavi oldu. belki daha iyi bir referans olabilir,bu ailedeki genetik bir göz bozukluğu bu arada, şu an günlük hayatında ara ara yakın gözlüğü kullanıyır. fakat ağrı,batma,yanma gibi gözlerde rahatsızlık verici bir şikayeti olmamış. umarım sorularınızı yanıtlayabilmiştir yazdıklarım. bu konuda yardımcı olabileceğim başka bir şey olursa yeşillendirebilirsiniz.

    gününüz güzel geçsin.

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

27 yılda binin &#;zerinde hasta tedavi etti

İlklerin doktoru Sinan Göker
Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Sinan Göker ilkleri uygulamasıyla tanınan bir hekim.
Ve “cool” kelimesinin karşılığı. Yok böyle cool doktor! Mesleğinin duayenlerinden. Kendi alanında bir ekol. Sıkı durun, 27 yılda binin üzerinde hasta tedavi etti…

Alanında pek çok yeniliğe imza attı…
Lazerle katarakt, miyop, hipermetrop, astigmat tedavileri, lazerle göz yaşı kanalı ameliyatı ve göz tansiyonu ameliyatlarında kullanılan göz içi lazeri, 40 yaş sonrası yaşa bağlı yakın görme probleminin tedavisi, göz içi lens uygulamaları ve göz tembelliği tedavilerini ülkemizde uyguluyor.
Benim için önemli olan, kendisinden pek çok şey öğrenmiş olmam, 40 yıldır yoga ve meditasyon yapıyor olması, dış gözle uğraşan bir hekim olmasına rağmen, iç göze de fena halde kafayı takmış olması veeeee 28 yaşında genç bir adamı hayat kazandırmış olması…
Yarım Kalan Hayatlar kapsamında, Mikail Duman’ı tedavi etti ve Mikail artık görüyor, inşaat işçisi bu genç havalara uçarak, ikinci hayatım başladı diyerek evine döndü.
Teşekkürler Sinan Göker!

Siz, alanınızda bir efsanesiniz. İlklerin hekimisiniz…

-Teşekkür ederim. Seviyorum yaptığım işi…

Hadi bize anlatın göz hekimi olmanızın hikayesi nedir?

- Ben Kadıköy Anadolu’yu bitirdim ve Tıp Fakültesi’ne girdim. Aslında psikiyatrist olmak için girdim. Kendimi bildim bileli psikolojiye meraklıydım. Aşağı yukarı 40 yıldır da yoga ve meditasyon yapıyorum. O yıllarda “Meditasyon” deyince, insanlar, “Ne tasyon?” filan diyorlardı. Ama Tıp fakültesinde okurken, psikiyatrinin hayal ettiğim gibi bir şey olmadığı anladım. Gözü seçtim ihtisas olarak. Hem acili yok, hem de temiz bir cerrahi. Çok kan yok. O zamanlar popüler değildi, az gözcü vardı ama cerrahisi hoşuma gitti. Mikroskopla mikro cerrahi yapılıyor filan. İnce iş, “Tam bana göre!” dedim.

Sonra?

-Hayat, tabii biraz da tesadüflerden ibaret. İhtisas yaparken şöyle bir şey oldu: “Orbis” diye bir uçan göz hastanesi yapmışlardı. Nispeten az gelişmiş ülkelere uçak geliyor, konuşlanıyor, orada doktorları uçağa alıyorlar ve yeni teknikleri filan öğretiyorlardı…

Vayyy süpermiş!

-Evet, şahane bir projeydi. Ben de o sırada Çapa’da ihtisas yapıyordum. İngilizce bildiğim için beni görevlendirdiler. O uçak Türkiye’de bir ay kaldı. Bir ay boyunca, bütün doktorların işleriyle ben ilgilendim. O sırada tabii Amerika’dan bir sürü göz doktoru geliyor, uçakta ameliyat yapıyorlar, geri gidiyorlar. İnanılmaz bir çevrem oldu. Hepsine İstanbul’u dolaştırdım, çok güzel ağırladım. Bayağı arkadaş olduk. Tabii sonra hepsi beni Amerika’ya davet etti. Ben de kırmadım, gittim. Aylarca değişik yerlerde kaldım, hepsinin de kliniği filan vardı. Hatta Florida’da retina kliniği olan James, bana ailesinden biri gibi davrandı. Aylarca evinde kaldım. Sonra çok iyi dost olduk. Benden epey büyüktü. Emekli olunca, Türkiye’de ben hastane kurarken, James de buraya taşındı ve benim hastaneye ortak oldu. Sonra bir Türk’le evlendi, çocukları oldu, şu an halen Türkiye’de yaşıyor. James beni o yıllarda, gözle ilgili deneyimimi arttırmam için Amerika’daki kendi arkadaşlarına da yolladı…

27 yılda binin üzerinde hasta tedavi etti

Bütün yenilikleri öğrendiniz…

-Aynen öyle! O yıllarda yenilikler üniversiteler kadar özel kliniklerde öğreniliyordu. Dolayısıyla ben çok genç yaşımda gözdeki en gelişmiş teknolojilerle haşır neşir olmaya başladım. Lazerler de ilk orada tanıştım. Beni oldum olası her şeyin en yenisi geçer. Teknolojiye böyle bir merakım var. Dolayısıyla ihtisasımı bitirdikten sonra Amerika’ya gittim. Öğrenmeye açıksanız gidilecek yer bence Amerika. Benimle herkes orada bilgisini paylaştı. Türkiye’de o yıllarda, bilgi, biraz saklanıyordu. Bilgiye ulaşmak zordu. Amerika’da ise herkes yardımcı olmak için kendini parçaladı!

İlginçmiş…

-Valla, başkalarını bilemem ama benim hikayemde böyle oldu. Burada ihtisası bitirdikten sonra, “Faco” denilen “lazer” diye bilinen, katarakt ameliyatı tekniğini öğrendim. Ve Türkiye’ye getirdim. Ki o zaman, ’ların Türkiye’sinde dikişsiz katarakt ameliyatı ciddi bir hadiseydi. İnsanlar katarakt ameliyatı oluyordu, dikişler-mikişler, bir hafta klinikte kalıyorlardı…

Sonra?

-Faco sayesinde dikiş-mikiş kalktı! Ben de bunu Türkiye’de ilk uygulayan hekim oldum. Her şey, dakikada olup bitiyordu. Ertesi gün gözü açıyoruz, hasta hemen görmeye başlıyor ve hemen işine gücüne gidiyordu. Gazeteler, “lazerle katarakt ameliyatı” olarakyazdılar, oysa adı “ultrasonik faco”ydu…

Bir devrim sayılır mıydı bu?

-Hem de nasıl! Dahası ben, ihtisasını yeni bitirmiş bir doktordum, 30 yaşındaydım, ikinci el aletler almış, Türkiye’ye getirmiştim ve bu ameliyatları yapmaya başlamıştım…

Sizin Türkiye’ye getirdiğiniz yenilikler bununla da sınırlı değil… Miyop için lazeri getiren de sizsiniz…

-Evet. Yine Amerika’ya gitmiştim. Eski bir Rus tekniği var, bıçakla kesme, aslında onu öğrenmek için gitmiştim. Houston’da bir klinik vardı. Orada aynı zamanda lazeri de deniyorlardı. Daha Amerika’da bile yeniydi. Doktor da çok sempatik bir doktordu, “Gel bak!” dedi, “Sana bir şey göstereceğim.” Ne olduğunu söylemedi. “Bu hastada ne var?” dedi. Baktım, hiçbir şey yok. Gözü gayet normal. “Bu gözü” dedi, “2 numara miyoptu. Ve biz, şu anda bir tedaviyle bunu düzelttik. İz görebiliyor musun?” “Yok hayır” dedim. İz-miz yok, mucize gibi bir şey! İnanamadım. Beni lazer odasına götürdü. Lazeri gösterdi, “Bak böyle bir şey var artık!” dedi. Ve ben hoooop, 92’de, lazeri Türkiye’ye getirdim.

Bıçak işini bıraktınız…

-Tabii tabii. Gençtim ama teknolojinin nereye gittiğini görebiliyordu. Kendimi lazeri Türkiye’ye getirmek için zorladım. Bir Alman şirket vardı yeni bir model çıkarmışlardı ilk modeli bana sattılar. Borç- harç bir şeyler, Bağdat Caddesi’nde bir merkez açtım. Başladık uygulamaya. Zaten Amerika’da görmüştüm ama yine de bu kadar iyi olacağını tahmin etmemiştim. Hakikaten sonuçlar inanılmaz iyi oldu!

27 yılda binin üzerinde hasta tedavi etti

Hiç dirençle karşılaşmadınız mı?

-Bir miktar oldu. Bazı hocalarımız o zaman gazetelere dediler ki, “Lazer, gözü kör edebilir. Nasıl yaptırıyorsunuz?!” Ama hastalar onları dinlemediler.Çünkü sonuç önemli. Sonuç iyi olduktan sonra kimse kimseyi tutamaz. Tutamadı da zaten…

Sonra?

-Sonra lazerin bir ileti tekniği lasik’e geldi. O da başka bir milat oldu. Bu tedaviyle gözü bir şekilde kandırabiliyordunuz. Göz, bir yara olduğunu anlamıyordu, ertesi gün açıldığında, ön yüzeyi tamamen normal oluyordu. Hatta lazerden hemen sonra, hasta kalkıyor lazer masasından “Aa görüyorum!” diye bağırmaya başlıyordu. Çok yüksek numaraları bile düzeltebiliyordunuz, Türk filmindeki gibi çığlık atıyorlardı! numaralara da lazer yapıyordum. Onlarda etki tabii ki çok daha dramatikti. 15 numara bir insan, gözünü açıp bakınca, karşında saat varsa, saati okuyabiliyor, insanları görebiliyor, inanılmaz bir coşku gösteriyordu. E bu da bana çok mutluluk veriyordu. Boynuma sarılıyorlar filan. Kısa süren bir operasyon ve yüz güldürüyor. Komplikasyonu da yok denecek kadar az!

Peki lasik yöntemini nereden öğrendiniz?

-Onun için de Kolombiya’ya gittim. ’de. Bogota’da kaldığım oteli bir hafta sonra ablukaya aldılar, meşhur Escobar var ya, onu o otelde yakaladılar! Allahtan bir hafta önce ben ayrılmıştım…

Sizce siz bu ülkenin en iyi gözcülerinden biri misiniz?

-Valla, öyle bir şey söylemek tabii zor. Ama sürekli yenilikleri takip ettiğim, Türkiye’ye yenilikleri getirdiğim söylenebilir. Gerisini hastalarım takdiri…

Katarak yaşı 30’lara indi

Benim de gözlerim bozulmaya başladı, el atsanız sıfır kilometre olur muyum?

yaş arasına artık lazer yapıyoruz. “Supracor”diye bir lazer tedavisi var. Kişideki uzağı da yakını da ikisini birden hallediyoruz. 50 yaşından sonra hafif bir katarakt başlıyor insanlarda. Artık katarakt yaşı 60’lardan 50’lere, hatta 40’lara doğru geriliyor…

O neden?

-Çevresel faktörlerden olsa gerek. Hormonlar, bütün kimyasallar, yediğimiz içtiğimiz şeyler… Yeni okudum, kanımızda şu anda, 70 bin üzerinde, olmaması gereken kimyasal dolaşıyormuş! Dolayısıyla bunların bir sürü etkisi oluyor. Gözde, kendisini katarakt olarak gösteriyor. Hatta 30’lu yaşlarda çok sayıda hastalar geliyor. Şaşırıyorlar. Geçenlerden 20’li yaşta bir geldi. “Gözümün numarası ilerledi” dedi. Kontakt lens kullanıyormuş. 28 yaşında. Baktım, katarakt. İnanamadı, nasıl olur diyor. “Benim annemde yok, babamda yok, dedemde yok, bende nasıl olur?” dedi. Oluyor işte…

Nereden anlaşılıyor katarakt?

-Muayenede ortaya çıkıyor…

Öyle gözle görünen bir şey değil yani…

-Bir süre sonra bulanık görmeye başlıyor kişi. 50’li yaşlarda herkeste olabilir. senedir, göz merceği adı verilen çok odaklı ileri teknoloji mercekler takıyoruz. Onlar ilk çıktığında, teknolojileri pek iyi değildi ama çok gelişti şu anda. Katarakt ameliyatları sırasında takılıyor. Aşağı yukarı 7 dakika sürüyor. Damlayla uyuşturuyoruz. İğne falan yok, dikiş yok ve hemen bitiyor. 7 dakikada bantla kapatıyoruz ertesi gün bir açıyoruz gözde, uzak, yakın, katarakt hepsi gitmiş oluyor. Hasta, katarakt ameliyatından sonra çok odaklı mercekle ertesi gün uzağı ve yakını yüzde görebiliyor ve normal günlük hayatına dönüyor.

27 yılda binin üzerinde hasta tedavi etti

70 bin lazer yaptım

20 bin de katarakt

Sizin gözünüz bozuk mu?

-Biraz bozuldu ama hala idare edebileceğim kadar. Birkaç sene sonra ben de bir mercek ameliyatı düşünüyorum.

Sizin elleriniz sihirli mi?

-Tabii ki değil! Zaten elle değil, beyinle ilgili. Çünkü elleri de beyin kontrol ediyor. Her şey aslında yaptığınız ameliyat sayısıyla alakalı. Mesela katarakt ameliyatı. Genelde 40 ameliyatta bitiriyorlar ihtisası. Kesinlikle yeterli değil! Orta derecede ben faco yapıyorum diyebilmek için en az tane yapmış olmak lazım. Ama tabii tane yapmış olmak başka, 5 bin yapmış olmak başka, 20 bin yapmış olmak başka…

Siz kaç tane yapmışsınızdır?

- 70 bin lazer yaptım, 20 bin de katarakt yapmışımdır. Ama hala her hafta yeni bir şey öğreniyorum. Yani sihir yok, tecrübe var!

Tıbbın her alanında olduğu gibi bizde de rekabet var Sizi çok seven de var, eleştiren, gıcık olan da… Neden?

-Gün içinde çok hasta bakıyorum. Çok hasta ameliyat ediyorum. Hastalara ayırdığım süre maalesef kısa oluyor, hastalar da heyecanlarını paylaşmak istiyor. Haklılar, ama böyle bir şeye genelde vaktim olmuyor. Bana gelene kadar yardımcı arkadaşlarım her şeyi hazırlıyorlar. Muayenenin tamamı 3 saat sürüyor ama benim görmem 15 dakika. Belki buna kırılıyorlar. Öbür branşlarda mesela bir sürü doktor, hastalarıyla uzun uzun konuşabiliyorlar. Benim hiç böyle bir lüksüm olamıyor. 15 dakika muayenede görüyorum, bir de ameliyatta…

Başarılı olmanız ve çok para kazanıyor olmanız da sinirleri bozuyor olabilir mi?

-Olabilir. Tıbbın her alanında olduğu gibi, bizim alanımızda da rekabet var. Doktorlar birbirlerini de rakip olarak görebiliyorlar ve haklarında atıp tutabiliyorlar. Normal karşılıyorum.

27 yılda ne kadar insan tedavi etmişsinizdir?

bini geçti

Ben sizin dış gözünü açıyorum iç gözünüzde sorumluluk sizde.Göz, sizi büyülüyor mu?

 -Yok, hayır. Diğer organlar kadar büyülüyor. Daha fazla değil. Hep şunu söylüyorum ameliyat sırasında hastalarıma: “Ben sizin dış gözünüzü açıyorum, ama iç gözünüzde sorumluluk size ait!” Ben insanların çok fazla görsel olduklarını düşünüyorum. Yani görsellik gereğinden fazla ön planda hayatımızda. Onun için kimse de gözünü kapatmıyor, bir tek uyumaya giderken kapatıyor. Oysa görsellik bu kadar baskın olmamalı. “İç mana” denilen bir şey de var. Nedense kayda değer bulmuyoruz. Beni mesela sokakta görüyor, “Siz benim hayatımı değiştirdiniz!” diyor. Gözündeki kontak lensten kurtulmakla insanın hayatı nasıl değişir diye düşünüyorum ama insanlar demek ki böyle hissediyor

YENİ OLAN HER ŞEY BENİ HEYECANLANDIRIYOR

Kendinizi nasıl yeniliyorsunuz?

-Kongrelere gidiyorum ve çok okuyorum. Ben 90’larda kongrelere gitmeye başladığımda, dünyanın her yerinden 35 bin doktor gelirdi, tek Türk ben olurdum! Bir de sosyalim ben. Kongreye gidiyorsunuz, biri yeni bir ameliyat mı anlatıyor. Konuşma bitiyor. Hemen yanına yaklaşıp tanışıyorum, “Sizi ziyaret edebilir miyim?” diyorum, “Tabii!” diyor, atlayıp gidiyorum. Yeniliklerin hep peşinden koştum. Çünkü yeni olan beni hep heyecanlandırdı…

MİKAİL’E GÖZ İÇİ LENSİ TAKTIK

Mikail Duman’ın durumu nedir?

-İki gözünde de ileri derecede görme bozukluğu vardı. Biri yüzde 40 görüyordu, diğeri yüzde İki gözünün bozukluğu da 20 numaranın üzerindeydi. Artık 10 numaranın üzerine lazer yapmıyoruz. “Göz içi lensi” takıyoruz. Çünkü daha iyi sonuç veriyor ve görme yüzdesini artırıyor. Bu lensi takarsa gözün içine hem numara sıfırlıyor hem de görme yüzdesi artıyor. Dolayısıyla yaşam kalitesi artıyor. Mikail’in de arttı. Çok iyi bir sonuz aldık. Güle oynaya memleketine geri döndü!

27 yılda binin üzerinde hasta tedavi etti

GÖZ NAKLİ HENÜZ YOK!

Göz nakli diye bir şey var mı?

-Yok çünkü göz, çok sofistike bir organ. Beyin gibi bir şey. İnsana beynini naklettiğiniz zaman, göz de nakledilebilir. Göz nakli diye bilinen şey, gözün kornea nakli. Gözün en önünde saydam bir tabaka var. Damarsız bir doku. Bu doku bozuluyor, buzlu cam gibi oluyor. O değişebiliyor ama göz nakli diye bir şey henüz yok.

Göz rengi değiştirmek riskli

Peki göz renginin değişmesi…

-Göz rengi değişmesi aslında teorik ve teknik olarak mümkün ama birtakım riskleri var. İris denen kısım korneanın altında, gözün içinde. Gözbebeği aslında bir boşluk. İristeki pigment, göz rengini yapıyor. Ne kadar fazla pigment varsa, o kadar koyu oluyor göz. Mesela çok koyu kahverengi bir gözün biraz üzerinden pigment alın, açık kahveye, sonra yeşile dönüyor. Sonra mavi, sonra iyice buz mavisi oluyor. Buz mavisi gibi açık renk mavi vardır ya, o tamamen pigmentsiz bir göz. Aslında iyi bir şey değil. Çünkü pigment, gözün, güneş ışınlarından korumak için geliştirdiği bir şey.

27 yılda binin üzerinde hasta tedavi etti

Yani gözün rengini değiştirebilmek için pigment eksiltmek lazım…

-Aynen. Dolayısıyla gözün içine gireceksiniz. Pigmenti, elektrik süpürgesi gibi birtakım şeyle süpürürseniz, rengi açılır bir iki ton açabilirsiniz ama kimse, böyle bir şeyi göze almamalı çünkü çok ciddi komplikasyon olabilir. Ama işte zaman zaman asılsız haberler çıkıyor, bir oyuncu,Ben yaptım, gözümün rengini değiştirdim!” diyor. Aslında renkli lens takıyor. Ama öyle bir söylüyor ki, bize yüzlerce telefon geliyor, gazeteciler arıyor, “Yok böyle bir şey!” diyoruz. Ama ayıkla pirinci taşını…

Klima alerjen bombası

Göz kuruluğunu neden oluyor? Gözü korumanın bir yolu var mı?

-Yok. Sağlam gözü bozamazsınız! “Çok çalıştım, gözüm bozuldu!” deniyor ya, aslında gözde, gizli bir bozukluk olabilir, astigmat ya da gizli hipermetrop, o, çalışırken kendisini belli ediyor. Yoksa sağlam bir gözü bozmak mümkün değil! Ama mesela son zamanlarda en çok şikayet edilen şey göz kuruluğu. Çok olmaya başladı, o da çevresel faktörlerle ilgili. Klimalı, alerjik, kirli ofis ortamları… Hava, aslında temiz zannediliyor çünkü klima çalışıyor. Ama aslında en kirli hava o. Çünkü bütün o içerideki pisliği alınıyor, klimatize ediliyor, allerjenle karıştırıp tekrar hava basıyor. Allerjen bombardımanı yani. Dolayısıyla gözler kuruyor. Böyle şeylere dikkat etmeli, bol oksijenli ortamlarda bulunmalı…

Etiketler: Ayşe Arman, Necdet Turhan, yarım kalan hayatlar

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası