Orhan Seyfi Orhonun Veda Busesi olarak bilinen Veda başlıklı şiirini kanserden vefat eden kızı için yazdığı iddiasının doğruluk payı bulunmamaktadır. Orhan Seyfi Orhonun kanserden ölen bir kızının varlığına dair herhangi bir delil bulunmamaktadır. Orhan Seyfi Orhonun Sevinç Şeyhun dışında başka bir kız çocuğunun olduğuna dair kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanamamaktadır. Orhan Seyfi Bey ve Müfide Hanımın evliliklerinden tek çocukları olduğu, bu çocuğun kızları Sevinç Şeyhun olduğu ve yılında doğan Sevinç Hanımın babası vefat ettiğinde hayatta olduğu bilinmektedir. Orhan Seyfi Orhonun Sevinç Şeyhun dışında başka bir kız çocuğunun olduğuna dair kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanamamaktadır. Bu iddianın basılı ve dijital kaynaklarda ilk izine Orhonun yılındaki vefatının 40 yıl, şiirin ilk izinin görüldüğü yılının 75 yıl sonrasında yılında rastlanmaktadır.
Ülkemizin en güzel aşk şiirlerinden biri sayılan Veda Busesi şiirinin ünlü beş hececilerden Orhan Seyfi Orhon tarafından bir aşk acısı nedeniyle değil de kanserden vefat eden kızı için yazıldığı iddiası son yılların edebiyat alanındaki popüler şehir efsanelerinden. Bugün, Veda Busesinin sözlerinin uydurulmuş hikâyesine değineceğiz
Detaya girmeden önce Veda Busesi hakkında kısa bilgi sunmakta fayda var
Aşk, hüzün, gözyaşı, hicran, ızdırap temalı bu şiirin asıl ismi Veda Busesi değil, Vedadır. yılında yayımlanan Her ay adlı aylık frekansta yayımlanan dergide rastladığımız bu ünlü içli şiir Yusuf Nalkesen tarafından yılında Muhayyer Kürdî makamında bestelenmiştir. Yusuf Nalkesenin bestelediği şiir, ilk kez yılında Nesrin Sipahi tarafından seslendirilmiştir.
Orhan Seyfi Orhonun Veda şiirinin metni şöyledir:
Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken veda busemi
Yüzüme bu türlü bakmayacaktın?
Hani ey gözlerim bu son vedada,
Yolunu kaybeden yolcunun dağda
Birini çağırmak için imdada
Yaktığı ateşi yakmayacaktın
Gelse de en acı sözler dilime
Uçacak sanırdım birkaç kelime
Bir alev halinde düştün elime
Hani ey gözyaşım akmayacaktın?
Bu güfteye dair Yusuf Nalkesenin bestesi Zeki Müren, Muazzez Ersoy, Nesrin Sipahi, Hüner Coşkuner, Bülent Ersoy, Hakan Peker, Tarkan, Zakkum ve Pamela gibi birçok sanatçı tarafından seslendirilmişti. Şarkıya dair Tarkan yorumunu da hatırlayamayanlara hatırlatmak babından şuraya koyalım:
Şimdi iddiayı aktaralım
Orhan Seyfi Orhonun Veda şiirini kanser olan kızının ölümü üzerine yazdığı iddiası sosyal medyada birçok kullanıcı tarafından paylaşılmıştı.
Orhan Seyfi Orhonun vefa şiirini kanser olan kızının ölümünden sonra yazdığını iddia eden bir sosyal medya paylaşımı
Veda Busesi İşte hüzünlü hikayesi başlığıyla sanal dünyada paylaşılan metin şöyle:
Şair Orhan Seyfi Orhon un kızı için yazdığı Yusuf Nalkesen in bestelediği şiirdir. Bu şiir sözleri itibarıyla iki aşığın birbirine yazığı şiir olarak düşünülse de. Orhan Seyfi Orhonun kanser hastası olan kızı için yazmıştır. Ölümünden hemen önce kızı, babasından gidişine ağlamaması konusunda söz istemiş, o da söz vermiş. Ama baba kalbi, o anda verdiği sözü tutamamış ve kızı ile arasında geçen o son anları şiire dökmekten kendini alamamış. Bu muhteşem dizeler de işte böyle bir acının ardından yazıya dökülmüş ve ölümsüzleşmiş
Bu kısa metnin detaylandırılarak aşağıdaki gibi hikâyeleştirildiği görülüyor:
Babası kızının kapısını açarken biraz duraksadı. Sessizce kapının kolunu aşağı indirdi, kızının bugün daha iyi olması için dua etti. Gün boyunca kızına doyasıya sarılmayı düşünüyordu. O yüzden bütün işlerini iptal etmiş, akşama kadar onun yanında oturmayı planlamıştı. Uyuyup uyumadığını kontrol etmek için usulca yatağın üstüne eğildi.Kızı perişan halde görünüyordu. Gözleri hemen yaşaran baba, kızının bu halini görmesini istemediği için usulca eğildi ve dudaklarını kızının alnına koydu. Öpmedi çünkü öpmek çok kısa bir andı. Öylece durdu ve derin derin nefes alarak kızının kokusunu içine çekti. Kız eliyle babasının kolunu . Ancak baba kızının alnında öylece durdu. Biraz daha dursaydı gözyaşları kızının yüzüne damlayacaktı, ağladığı anlaşılacaktı. Yatağın yanındaki sandalyeye oturdu. Kız o kadar bitkin düşmüştü ki çok kısık bir sesle, babacığım, annemin öldüğü günü hatırlıyorum ,günlerce çok ağlamıştın. Şu son anlarımda senden bir şey istiyorum babacığım, dedi. Ben öldükten sonra hiç ağlamıyacaksın, gözünden bir damla yaş bile düşmeyecek, anlaştık mı? dedi. Baba imkansızı isteyen kızına baktı, ağlamaklı halini bastırarak başını hafifçe salladı. Kızı çok zor nefes alıyordu . Birkaç saniye içinde nefes alışverişleri kesildi, başı yana düştü. Hıçkırıklar içinde kızını kucağına aldı. Kızının cansız bedeni hala ateşler içindeydi. Buna rağmen kızı üşümesin diye battaniyeyle sardı bahçeye çıkardı. Kızını sandalyeye oturtup, yere çöktü, başını kızının kucağına koydu, hıçkırıklarla ağlamaya başladı. İşte o an dilinden bu ölümsüz mısralar döküldü…
Bu anlatıyı sesli hikâye şekline de dökenlere de şahit oluyoruz:
Bazı sosyal medya kullanıcılarının daha da ileriye giderek Orhan Seyfi Orhonun kızının yanı sıra eşi Ayşe Müfide Orhonun da kanserden öldüğünü iddia ettikleri görülmektedir:
Eşini kanserden kaybeden Orhan Seyfi‘nin kansere yakalanan kızı, “Annem öldüğünde çok ağladın. Ben ölürsem ağlamayacağına söz ver” deyince Orhan Seyfi söz verir. Bir süre sonra kızını kaybeder ve şu dizeleri yazar: “Bir alev halinde düştün elime, hani ey gözyaşım akmayacaktın?”
Orhan Seyfi Orhonun eşinin de kanserden vefat ettiğini öne süren paylaşım
Şimdi iddiayı incelemeye başlayabiliriz
Öncelikle, Orhan Seyfi Orhonun Veda adlı şiirini kanserden vefat eden kızının ardından yazmadığına dair en büyük delilimiz, bu iddianın ilk kez yılında ortaya çıkması ve yılından sonra yaygın hâle gelmiş olmasıdır. Google başta olmak üzere internet arama motorlarında ve Twitter gibi sosyal medya platformlarında yapılan taramamız, basılı ve dijital kaynaklarda izine yılından önce rastlanmayan bu iddianın, Orhonun yılında vefatının 40 yıl sonrasında zuhur ettiğini ortaya koyuyor. Sanal alemdeki ilk izine 8 Mayıs tarihli bir internet günlüğü yazısında rastlıyoruz. Popülerleşmesini ise yılında Ekşi Sözlükteki ilgili başlığına flaneurist mahlaslı yazar tarafından yazılan bir girdinin sağladığı anlaşılıyor. Herhangi bir güvenilir kaynakta izine rastlanmadan, vuku bulduktan çok sonraları öne sürülen bu gibi birçok iddianın şehir efsanesi mahiyetinde olduğunu funduszeue.infoda daha önce defalarca ortaya koymuştuk.
Bu şiirin evlat acısı ardından yazılmış olmayacağına dair diğer işaret şiirin kendisidir. Hani o bırakıp giderken seni, gelse de en acı sözler dilime, bir alev halinde düştün elime gibi dizelerin vefat eden çocuğun ardından yazılmış olamayacağı değerlendirilmektedir.
Vedanın kanserden vefat eden bir evladın ardından kaleme alınmamış olduğunun en net delili ise Orhan Seyfi Orhonun kızıdır. Orhan Seyfi Orhonun kanserden ölen bir kızının varlığına dair herhangi bir delil bulunmamaktadır. Orhan Seyfi Orhonun Sevinç Şeyhun dışında başka bir kız çocuğunun olduğuna dair kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanamamaktadır.
yılında doğan ve yılında vefat eden Orhan Seyfi Orhonun evli ve bir çocuk babası olduğu bilinmektedir. Orhan Seyfi Orhonun vefatının ardından Milliyet Gazetesinde 23 Ağustos tarihinde yayınlanan kısa biyografisi de bu bilgiyi doğrulamaktadır.
Orhan Seyfi Orhonun vefatının ardından Milliyet Gazetesinde 23 Ağustos tarihinde yayınlanan kısa biyografisi
Orhan Seyfi Orhonun ailesiyle ilgili bilinen diğer hususlar Miralay Emin Bey ve Nimet Hanımın oğlu olduğu ve Süreyya Orhon adlı emekli Danıştay üyesi bir kardeşi olduğu yönündedir.
Orhan Seyfi Orhonun ölümü üzerine Milliyet Gazetesinde yayınlanan 23 Ağustos tarihli vefat ilânı incelendiğinde, eşinin adının Ayşe Müfide Orhon olduğu, kızının Sevinç (Şeyhun), damadının M. Kemal Şeyhun, torunlarının Yeşim ve Ahmet Şeyhun olduğu anlaşılıyor. Yani, yılında Orhan Seyfi Orhonun tek kızı olan Sevinç Şeyhun hâlâ hayattadır ve kanserden ölmemiştir.
Orhan Seyfi Orhonun vefatının ardından 23 Ağustos tarihinde Milliyet Gazetesinde ailesi tarafından verilen taziye ilânı
Orhan Seyfi Bey ve Müfide Hanımın evliliklerinden tek çocukları olduğu, bu çocuğun kızları Sevinç Hanım olduğu ve Sevinç Hanımın yılında doğduğu belirtilmektedir (Ali Donbay (). Orhan Seyfi Orhon: Hayatı, Gazeteciliği, Fikrî ve Edebî Şahsiyeti, Eserleri. Atatürk Kültür Merkezi, sf. 15). Orhan Seyfi Orhonun Sevinç Şeyhun dışında başka bir kız çocuğunun olduğuna dair kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanamamaktadır.
Ayşe Müfide Orhonun vefatının ardından Milliyet Gazetesinde 21 Mart tarihinde yayınlanan taziye ilânı incelendiğinde, Müfide Orhonun Sevinç Şeyhunun yanı sıra Bedii Kongu adlı bir çocuğu daha olduğu anlaşılmaktadır. Farklı soyada sahip Bedii Kongunun çocuğu olarak sayılması, Müfide Hanımın tekrar evlenmiş olabileceğini işaret etmektedir.
Ayşe Müfide Orhonun vefatının ardından Milliyet Gazetesinde 21 Mart tarihinde yayınlanan taziye ilânı
Orhan Seyfi Orhonun Yusuf Ziya Ortaçla bacanak olduğu bilinmektedir. Yusuf Ziya Ortaçın vefatının ardından 12 Mart tarihinde Milliyet Gazetesinde yayınlanan taziye ilânı incelendiğinde de Orhan Seyfi Orhonun tek kızı olan Sevinç Şeyhunun adının zikredildiği görülmektedir.
Yusuf Ziya Ortaçın vefatının ardından 12 Mart tarihinde Milliyet Gazetesinde yayınlanan taziye ilânı
Orhan Seyfi Orhonun kardeşi Süreyya Orhonun vefatının ardından 29 Aralık tarihinde Milliyet Gazetesinde yayınlanan taziye ilânı incelendiğinde de Sevinç Şeyhun dışında Orhan Seyfi Orhonun başka bir kızının bilgisine rastlanamamaktadır. İlânda ismi geçen Kemal Seyhunun, Sevinç Şeyhunun eşi olduğu anlaşılmaktadır.
Süreyya Orhonun vefatının ardından 29 Aralık tarihinde Milliyet Gazetesinde yayınlanan taziye ilânı
Orhan Seyfi Orhonun TBMM nezdinde yayımlanan özgeçmişinde de aynı durum gözlemlenmektedir.
Orhan Seyfi Orhonun TBMM bünyesinde yayımlanan özgeçmiş derlemesinde yer alan biyografisi
Şair, Ben Ölürsem başlıklı şiirinde 1 kızının olduğundan şöyle bahsetmiştir:
BEN ÖLÜRSEM
Ben ölürsem, bana dostlar gücenir!
Vay, denir, bir şeyi varmış hala,
Verecek başkasına?
Ben ki can vermişim, aldırmazlar.
Gill-ü giş sahibiyim farz edilir,
Dostluğu halis değilim!Ben ölürsem, beni anmaz kimse!
Kardeşim yalnız anar,
Bir de kızım,
Bir de karım.
Aynı dünyada doğup
Yaşama hakkıyla
Çiinkü ben onlar için sade varım.
Şahs-ı sâlis değilim!
Ben ölürsem, beni yazmaz gazete,
Eskiyim, geçti modam!
Artık onlarca ben ölmüş bir adam
Gibiyim, taze havadis değilim!
İLAVE: İbrahim Tığ, Bölge Haberdeki Yalan ve Gerçek başlıklı yazısında, Orhan Seyfi Orhonun tek kızı olan, 13 Temmuz tarihinde İstanbulda doğan ve halen Şişlide yaşamını sürdüren Sevin Şeyhunun kızı Ayşe Yeşim Çorluhana ulaşarak bu şehir efsanesinin yanlışlığını ortaya koymuş.
Sevin Şeyhunun kızı Ayşe Yeşim Çorluhan, dedesi Orhan Seyfi Orhonun Veda Busesini kanserden ölen kızı için yazdığı iddiasının asılsızlığını şöyle aktarmış:
Ayşe hanım, dedenizin annenizden başka bir kızı daha olduğu ve 14 yaşında kanserden öldüğünü konusunda iddialar var…
Dedemin ilk ve tek kızı annem Sevin (Şeyhun)’dir. Annem doğumlu ve halen yaşıyor. Dedemin annemden önce ya da sonra doğan hiçbir çocuğu da yoktur. Sosyal medya sitelerinde gezinen bu şiirin hikayesi ise tamamen uydurmadır, böyle bir şey söz konusu değildir.
Dedeniz Orhan Seyfi Orhon’un “Veda” şiirini kanserden ölen kızı için yazdığı iddiaları dolaşıyor internet sitelerinde…
Dedim ya, bu doğru değildir. Çünkü dedem aşk, hüzün, gözyaşı, hicran, ızdırap temalı bu şiirini lise yıllarında yazmış. Gençlik işte.. Adı da “Veda Busesi” değil, “Vedâ”dır. Dedemin sağlığında ( yılı) bu şiiri üstad Yusuf Nalkesen de bestelemiştir. Bir başka özelliği de bu şiir Nalkesen’in ilk bestelediği şiir oluşudur. Yine bir başka yanı da ilk kez yılında Nesrin Sipahi tarafından seslendirilmiş oluşudur. Daha sonra bu besteyi, Zeki Müren, Nesrin Sipahi, Hüner Coşkuner, Bülent Ersoy, Hakan Peker, Tarkan, Muazzez Ersoy gibi birçok sanatçı da seslendirdi.
Özetle, Orhan Seyfi Orhonun kanserden ölen bir kızı olduğuna dair bir delil/bilgi yok. Veda Busesinin sözlerine ilişkin uydurma hikâye Orhonun vefatından çok sonra ortaya çıkmış. Bilinen tek kızı ise Orhon vefat ettiğinde hayattaydı.
Tüm bu aktarılan hususlara rağmen hâlâ Veda Busesinin aşk acısı yerine evlat acısı temasına sahip olduğuna inanmayı sürdürenlerin Orhan Seyfi Orhonun kanserden ölen bir kızının olduğuna dair kanıt sunmalarını talep ediyoruz.
Orhan Seyfî Orhon ()
’da İstanbul’da doğdu. Evli, bir çocuk babası. Çengelköy İbtidaisi (ilkokulu) ve Beylerbeyi Rüşdiyesini (ortaokulu) bitirdikten sonra Mercan İdadisinde (lisesi) okudu (). Hukuk Fakültesinden mezun oldu (). Osmanlı Mebusan Meclisi Kavanin (kanunlar) Kaleminde memur olarak çalıştı. Meclis feshedilince gazeteciliğe başladı. Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul Hükümetini destekleyen “Aydede” Dergisinde çalıştı. Güneş, Ayda Bir, Papağan, Akbaba (Yusuf Ziya Ortaç’la birlikte) gibi mizah ve edebiyat dergileri çıkardı. Çınaraltı Dergisini ( 44) İkinci Dünya Savaşı yıllarında Türkçülük akımının sözcüsü olarak yayınladı. Tasvir-i Efkâr, Ulus, Zafer, Cumhuriyet ve Son Havadis gazetelerinde günlük köşe yazıları yazdı.
Pertevniyal, Kadıköy, Erenköy, İstanbul Erkek Liselerinde ve Üsküdar Kız Lisesinde edebiyat öğretmenliği; Harp Okulu ve Harp Akademisinde ise Türkçe öğretmenliği yaptı.
Aruz vezniyle şiir yazmaya başladı. İlk şiirlerini “Hıyaban” adlı dergide yayınladı (). “Yeni Mecmua”da çıkan şiirleriyle adını duyurdu. Ziya Gökalp’ın çağrısı ile Milli Edebiyat akımının içine girerek hece ölçüsüyle şiirler yazdı. “Beş Hececiler”den biri olarak ün kazandı. Şiirlerinde yalın bir dil kullandı. Sonraki dönemlerde dilde özleşmeye karşı çıktı. Yirmibeş şiiri kırk dokuz ayrı şarkı şeklinde bestelendi.
Fırtına ve Kar (), Peri Kızı ile Çoban Hikâyesi (), Gönülden Sesler (), O Beyaz Bir Kuştu (), Kervan (), İşte Sevdiğim Dünya () adlı şiir kitapları ile Çocuk Adam () adlı romanı ve Düğün Gecesi () adlı hikâye kitabının dışında yergi, fıkra ve makalelerden oluşan Fiskeler (), Asri Kerem (), Dün, Bugün, Yarın (), Kulaktan Kulağa (), Hicivler (), Gençlere Açık Mektup () adlı eserleri yayınlandı.
VIII. dönem () Cumhuriyet Halk Partisinden Zonguldak, 2. dönem () Adalet Partisinden İstanbul milletvekili seçildi. Millet Meclisi Başkanlığı yaptı (). Fransızca bilir.
ESERLERİ :
ŞİİR : Fırtına ve Kar (), Peri Kızı ile Çoban Hikayesi (), Gönülden Sesler (), O Beyaz Bir Kuştu (), Kervan (), Hicviyeler (Kervanla birlikte; ), Şiirler (seçmeler, Nihat Sami Sanarlının önsözüyle, ).
HİKÂYE : Asrî Kerem (), Düğün Gecesi ().
MAKALE- FIKRA : Fiskeler (), Dün-Bugün Yarın (), Kulaktan Kulağa ().
MONOGRAFİ : Abdülhak Hamid (), Mehmet Akif (), Yahya Kemal (), Ziya Gökalp
TBMM tarafından yayımlanan özgeçmişleriderlenmiştir.
Veda Busesinin hikâyesini uydurma anlatı üzerine inşa eden yazarlardan tespit edebildiklerimizi sıralayalım
funduszeue.infoda 14 Ekim tarihinde yayınlanan Veda Busesi ve ardındaki yürek yakan hikayesi… başlıklı yazısıyla Elif Sucu:
"Bestelenen ve klasik şarkılar arasında yer alan “Veda Busesi” her ne kadar iki insan arasında yaşanan bir aşktan esinlenilmiş gibi algılansa da aslı çok farklı çok hüzünlü bir yaşanmışlığı anlatıyor. Veda Busesi adlı şiir Orhan Seyfi Orhon’un kanserden ölen kızına yazdığı bir eserdir. Bu ünlü şiirin hikayesi şöyle anlatılmaktadır; Babası kızının kapısını açarken biraz duraksadı. Sessizce kapının kolunu aşağı indirdi, kızının bugün daha iyi olması için dua etti. Gün boyunca kızına doyasıya sarılmayı düşünüyordu . O yüzden bütün işlerini iptal etmiş, akşama kadar onun yanında oturmayı planlamıştı. Uyuyup uyumadığını kontrol etmek için usulca yatağın üstüne eğildi. Kızı perişan halde görünüyordu. Gözleri hemen yaşaran baba, kızının bu halini görmesini istemediği için usulca eğildi ve dudaklarını kızının alnına koydu. Öpmedi çünkü öpmek çok kısa bir andı. Öylece durdu ve derin derin nefes alarak kızının kokusunu içine çekti. Kız eliyle babasının kolunu… Ancak baba kızının alnında öylece durdu. Biraz daha dursaydı gözyaşları kızının yüzüne damlayacaktı, ağladığı anlaşılacaktı. Yatağın yanındaki sandalyeye oturdu. Kız o kadar bitkin düşmüştü ki çok kısık bir sesle, “Babacığım, annemin öldüğü günü hatırlıyorum, günlerce çok ağlamıştın. Şu son anlarımda senden bir şey istiyorum babacığım, dedi. Ben öldükten sonra hiç ağlamayacaksın, gözünden bir damla yaş bile düşmeyecek, anlaştık mı?” dedi. Baba imkansızı isteyen kızına baktı, ağlamaklı halini bastırarak başını hafifçe salladı. Kızı çok zor nefes alıyordu. Birkaç saniye içinde nefes alışverişleri kesildi, başı yana düştü. Hıçkırıklar içinde kızını kucağına aldı. Kızının cansız bedeni hala ateşler içindeydi. Buna rağmen kızı üşümesin diye battaniyeyle sardı bahçeye çıkardı. Kızını sandalyeye oturtup, yere çöktü, başını kızının kucağına koydu, hıçkırıklarla ağlamaya başladı. İşte o an dilinden bu ölümsüz mısralar döküldü…"
Yeni Alanya Gazetesindeki Hani o bırakıp giderken seni… başlıklı 19 Ekim tarihli yazısıyla İsmail Haboğlu:
"Oysa öyle değilmiş. Orhan Seyfi Orhon bu şiiri, kanserden ölen kızı için yazmış. Şiirin öyküsünü okuyunca, içim burkuldu, yüreğim kanadı. Çok kötü hissettim kendimi."
Silivri Haber Ajansındaki 20 Ağustos tarihli Veda busesi başlıklı yazısıyla Şenay Kobak:
"Şair Orhan Seyfi Orhon' un kızı için yazdığı Yusuf Nalkesen' in bestelediği şiirdir. Bu şiir sözleri itibarıyla iki aşığın birbirine yazığı şiir olarak düşünülse de. Orhan Seyfi Orhon'un kanser hastası olan kızı için yazmıştır."
Detaykıbrıfunduszeue.infodaki Hep Şarkı Ayrı Bir Hikaye başlıklı 3 Aralık tarihli yazısıyla Mesut Günsev:
"Fakat Veda busesi adlı şiir Orhan Seyfi Orhon'un kanserden ölen kızına yazdığı bir eserdir."
Sabah Gazetesindeki Ah be vefa! başlıklı 19 Ocak tarihli yazısıyla Hakan Uç:
"Zamanın beş hececilerinden Orhan Seyfi Orhon'a ait bu eserin hikayesi şöyle: Orhon'un, daha önce annesini kaybeden kanser hastası küçük kızı ondan bir söz ister: "Eğer ölürsem arkamdan ağlamayacaksın." Babası ona dik duracağına, üzülüp ağlamayacağına dair söz verir. Peki günler sonra kızını kaybeden acılı baba verdiği sözünde durabilir mi? Duramaz tabii ki. Ağlar, ağlar ve kaleminden 'Alnına koyarken veda busemi / Hani ey gözyaşım akmayacaktın' dizeleri dökülür. Şair, belki de ölen kızını bu dizelerle ölümsüzleştirmiş oldu."
funduszeue.infodaki Mum, yandıkça yaşar başlıklı yazısıyla Süleyman Ünal:
"Kızının ruhunu teslim edeceği an geldiğinde ise baba kalbi dayanamaz ve söz verdiği halde kalbinden geçenleri, içindeki fırtınayı mısralara döker. "
funduszeue.infodaki Veda Busesi başlıklı 4 Aralık tarihli yazısıyla Osman Uzunkaya:
"Şairin hece ölçüsü ile kaleme aldığı “Veda” Adlı şiiri, aşk şiirini çağrıştırsa da aslında şairin kanser hastası olan kızı için yazmış olduğu bir şiirdir."
Fatih Postasındaki Veda Busesi.. başlıklı 13 Nisan tarihli yazısıyla Sami Özey:
"Fakat Veda Busesi adlı şiir, Orhan Seyfi Orhon'un kanserden ölen kızına yazdığı bir eserdir."
Tarsuz Akdenizde Ağlatan Bir Öykü Veda Busesi başlığıyla 18 Haziran günü yayınlanan yazısıyla Nevzat Kumdereli:
"Fakat Veda busesi adlı şiir Orhan Seyfi Orhon'un kanserden ölen kızına yazdığı bir eserdir."
Özgür Kocaelide Veda Busesi başlığıyla 25 Ekim tarihli yazısıyla Sevcan Tamer:
"Şair kanser hastalığından dolayı kaybettiği kızının ardından yazmıştır bu eseri.."
Adana Günaydın Gazetesindeki veda busesi başlıklı 8 Şubat tarihli yazısıyla Mustafa Özke:
"orhan seyfi orhon bu şiiri kanserden ölen kızına yazmış! kızı, yaşama veda etmeden babasından bir söz istemiş şair de bu sözü vermiş kızına ‘gidişine ağlamayacağım’"
Konya Postasındaki Veda başlıklı 19 Şubat tarihli yazısıyla Muharrem Balatekin:
"Fakat Veda busesi adlı şiir Orhan Seyfi Orhon'un kanserden ölen kızına yazdığı bir eserdir."
funduszeue.infodaki Veda Busesi başlıklı 8 Ağustos tarihli yazısıyla Siyasetin Efendisi.
İlaveten, Mario Levi de NTVde 6 Şubat tarihinde yayınlanan Önce Söz Vardı adlı programda bu iddiayı dile getirmiştir.
Şiire ilk önce aruz ölçüsü ile başlayan Ziya Gökalp’in Yeni Hayatta yayımladığı sanat adlı şiiri Beş Hececilerin sanat anlayışını değiştirmiş ve hece ölçüsüne dönmüşlerdir
Milli edebiyatın ilkelerine bağlı kalarak milli edebiyatın ölçü, biçim ve nazım şekillerini benimsemişlerdir
Sade, açık ve yalın bir dil kullanmaya özen göstermişlerdir
Anadolu’nun gerçek yüzünü coşkulu anlatımla şiirlerinde işlemişlerdir
Eserlerinde halkın konuşma dilini benimsemişlerdir
Anadolu’nun güzelliklerini, Anadolu insanının yaşayışını şiirlerinde işlemişlerdir
Şairler Anadolu’yu tam tanımadıklarından dolayı kendilerince Anadolu’yu betimlemişlerdir
Yusuf Ziya ORTAÇ
Orhan Seyfi ORHON
Halit Fahri OZANSOY
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
Enis Behiç KORYÜREK
Yusuf Ziya Ortaç ()
İlk şiirleri aruzla yazmış daha sonra heceye dönmüştür
Gün Yahut Kış adlı aruzla yazdığı şiir Kehkeşan adlı dergide birinci olunca adı duyulmaya ve şiirlerinin diğer dergilerde yayınlamasına vesile olmuştur
Cenap Şahabettin’e olan hayranlığından dolayı ilk şiirlerin aruzla yazmıştır
Ziya Gökalp’le tanışması onun şiir anlayışını da değiştirmiş ve aruzu terk edip heceye yönelmesini sağlamıştır
Akbaba adlı mizah dergisini 40 yıl boyunca çıkarmıştır
Halkın anlayacağı sade açık bir dil kullanmıştır
Binnaz başarılı ilk manzum piyestir, hece ölçüsü ile yazılmıştır
Şiirlerinde aşk ölüm ayruluk doğa gibi konular ve tarih şuuru öne çıkar
Kahramanlık tarzında şiirlerde yazmıştır
Mizah yönü güçlü biridir ama şiirleri teknik bakımdan zayıftır. Ancak kullandığı dil bu açığı kapatmıştır
Birçok alanda eser vermiştir
Şiir
Akından akına
Cenk ufukları
Anı
Bizim yokuş
Portreler
Tiyatro
Binnaz
Nikâhta keramet
Yanardağ
Kuş cıvıltıları
Roman
Üç katlı ev
Fıkra-Mizah
Ocak
Beşik
Sarı çizmeli Mehmet Ağa
Gün doğmadan
Gezi yazısı
Göz ucuyla Avrupa
Orhan Seyfi ORHON ()
İstanbul’da doğan sanatçı gazetecilik, öğretmenlik, milletvekilliği gibi görevlerde bulunmuştur
İlk şiirlerin aruz ölçüsü ile yazmıştır
İlk şiirlerinde Tevfik FİKRET ve Muallim NACİ gibi sanatçılardan etkilenmiştir
Ziya GÖKALP’i tanıdıktan sonra sanat anlayışı değişmiştir
Çoğunlukla aşk ve kadın temasını işlemiştir
Şiir dili kusursuzdur
Şiirlerinin birçoğu bestelenmiştir ( Veda busesi)
Birçok dergi çıkarmıştır ( Papağan, Çınaraltı Edebiyat Gazetesi gibi)
ESERLERİ
Şiir
Fırtına ve Kar
Peri Kızı ile Çoban Hikâyesi
Gönülden Sesler
İşte Sevdiğim Dünya
Beyaz ben Kuştu
Roman
Çocuk Adam
Hikaye
Düğün Gecesi
Fıkra
Kulaktan Kulağa
Halit Fahri OZANSOY ()
İlk dönemlerinde Servet-i Fünün ve Fecr-i Ati edebiyatların iyi inceleyen sanatçı Fransız edebiyatını da takip etmeye devam etmiştir
İlk şiirlerinde aruz vezni görülür
Aruzla şiire başlayan sanatçı daha sonra Aruza Veda şiiriyle aruzu bırakıp hece veznine yönelmiştir
Şiirlerinde masalımsı hava mitolojik melankolik duygular hâkimdir
Bireysel konular yazmış servet-i fünündaki kaçış onuda rüya âlemine sığınma ölüm uzak diyarlara gitme gibi kendini gösterir
Eserlerinde geçmişe ve çocukluğu duyulan özlem vardır
Eserlerinde üzüntü keder acı gibi duygu yüklü konular vardır
Tiyatro metinlerinde halkın konuşma dilini kullanmıştır
Birçok dergide (çınaraltı, hisar, hiyaben) şiirlerini yayınlamıştır
ESERLERİ
Şiir
Rüya
Paravan
Cenk oyunları
Sulara dalan gözler
Balkonda saatler
Hep onun için
Tiyatro
Baykuş
Sönen kandiller
İlk şair
Hayalet
Nedim
Ali baba yahut kırk haramiler
Roman
Sulara giden köprü
Âşıklar yolunun yolcusu
Anı
Edebiyatçılar geçiyor
Eski İstanbul ramazanları
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL ()
Dinle neyden adıl eserinde Beş Hececilerin görüşlerini ortaya koymuştur
Şiirlerinde aşk, tabiat, ölüm, milli değerler, kahramanlık gibi konular işlemiştir
İlk şiirlerinde bireysel konulara değinen şair daha sonra toplumsal konulara yönelmiştir
Anadolu’yu çok gezmiş ve bu gezmelerden edindiği izlenimini Han Duvarları adlı şiirinde çok güzel bin biçimde yansıtmıştır. Bu şiir onun tanınmasını sağlayan en önemli şiirdir
Çoban çeşmesi de Anadolu insanını anlatır
Anadolu insanın eserlerinde çok iyi bir şekilde işlemiştir
Manzum tarzda yazılan canavar adlı tiyatrosu vardır
Atatürk ile ilgili ona duyduğu hayranlığı birçok eserinde işlemiştir
Şiirlerinde folklorunda etkisini görmekteyiz.
Dili yalın açık sadedir.
ESERLERİ
Şiir
Han duvarları
Çoban çeşmesi
Gönülden gönüle
Suda halkalar
Şarkın sultanları
Bir ömür böyle geçit
Akıncı türküleri
Tatlı sert
Akarsu
Roman
Yıldız yağmuru
Tiyatro
Canavar
Özyurt
Kahraman
Akın
Yayla kartalı
Enis Behiç KORYÜREK( )
İlk şiirlerini öğrencilik yıllarında yazmış şahbalı donanma gibi dergilerde şiirleri yayınlanmıştır
İlk şiirlerin aruz ile yazan şair Ziya Gökalp’i tanıdıktan sonra heceye dönmüştür
Dili ilk ( aruzla yazdığında ) şiirlerde ağırken Ziya Gökalp’i tanıdıktan sonra sade açık ve yalın yazmaya başlamıştır
Milli duyguları kahramanlıkları kurtuluş savaşının ve tarih konuların eserlerinde işlemiştir
Son dönemlerde yeniden metafizik sir düşünce ie aruza yönelmiş tasavvuf şiirleri ile Divan edebiyatına uygun şiirler yazmıştır.
Türk denizciliğini anlattığı hatta destanlaştırdığı Gemiciler şiiri ünlüdür
ESERLERİ
Şiir
Miras
Vareidatı Süleyman Çelebi
Güneşin ölümü
Manzum Hikâye
Eski korsan hikayeleri
Veda Busesi | |
---|---|
Stüdyo | Pesen Film Ülkü Film |
Türü | Dram, romantik |
Renk | Siyah Beyaz |
Yapım yılı | , Türkiye |
Film afişi | |
---|---|
Yönetmen | Ülkü Erakalın |
Görüntü yönetmeni | Turgut Ören |
Stüdyo | Pesen Film Ülkü Film |
Türü | Dram, romantik |
Film afişi | |
---|---|
Yönetmen | Ülkü Erakalın |
Yapım yılı | , Türkiye |
Çıkış tarih(ler)i | |
Dil | Türkçe |
Zeki Müren, Muazzez Ersoy, Hakan Peker, Devrim Gürenç, Cem Adrian, Hüner Coşkuner, Zakkum ve daha niceleri tarafından söylenen Veda Busesi şarkısının gerçek hikayesini sizler gibi ben de ilk öğrendiğimde şaşırmıştım. Ben de hemen herkesin bildiği gibi bu şarkının sevgiliye yazılmış bir şarkı olduğunu düşünüyordum ve öyle biliyordum. İşin aslı farklıymış. İşte veda busesi şarkısının gerçek hikayesi
Şarkı sözleri Orhan Seyfi ORHON tarafından yazılan bu şarkının müziği ise Yusuf Nalkesen tarafından hazırlanmıştır. İsterseniz öncelikle Orhan Seyfi ORHON kimdir sorusuna bir açıklık getirelim. Türk edebiyatında Beş Hececiler olarak bilinen akımın şairlerinden olan Orhan Seyfi, 23 Ekim tarihinde İstanbulda dünyaya gelmiş ve 22 Ağustos tarihinde ise vefat etmiştir. Kendisi şair, yazar, gazeteci, yayıncı, siyasetçi olarak bilinmektedir.
Bu kısa biyografinin ardından Orhan Seyfi Orhonun çok yoğun bir iş temposu olduğunu söylediğimde her şey daha iyi anlaşılacaktır. Eşini erken yaşta kaybeden şairimizin birici kızı da kanser hastasıdır. Babasının annesinin ölümüyle nasıl yıkıldığını gören kızı kendi durumunu da bildiğinden dolayı bir gün babasına Babacağım, annemin ölümünün ardından çok üzüldüğünü biliyorum. Eğer bir gün bana bir şey olursa sakın arkamdan ağlama diyerek babasından Ağlamayacağım sözünü alır.
Bir gün iş yoğunluğundan dolayı kızıyla fazla zaman geçiremediğini düşünerek kendisine izin verip kızıyla ilgileneceğini planlar. Eve gider, kızını yatağında uyumuş ve solgun bir halde görür. Bu durumdan muzdarip olup kızının yanına gider ve ona sarılır. Bir kere öpmenin anlık bir şey olduğunu düşünerek kızının alnını dudaklarını koyarak dakikalarca öptü. Bir yandan ona sarılıp öperken diğer yandan da göz yaşlarına hakim olamıyordu.
Nihayet birkaç damla göz yaşı kızının tenine değdiği zaman Baba hani ağlamayacaktın ikazını aldı ve onun yanı başına oturdu. Sonrasında olay hazindir tabi. Bir müddet sonra kızı hastalığından dolayı canını Hakka teslim ederken onu kucaklayıp bahçeye götürdü ve bir yandan ağlarken bir yandan da o meşhur şiiri yazdı. Şiirde hem kendisiyle hem de kızıyla konuşuyordu. İşte veda busesi sözleri:
Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken veda busemi
Yüzüme bu türlü bakmayacaktın?
Gelse de en acı sözler dilime
Uçacak sanırım birkaç kelime
Bir alev halinde düştün elime
Hani ey gözyaşım akmayacaktın?
Hani ey gözyaşım akmayacaktın?
Aşağıda Devrim Gürenç tarafından yorumlanmış halini dinlemek isteyenler için bırakıyorum. Olayı şöyle bir göz önüne getirdiğimizde oldukça yürek burkan bir sahne olduğunu görebilirsiniz. Allah kimseye böyle bir acı yaşatmasın.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası