ya vedüd cami / YÂVEDÛD TEKKESİ - TDV İslâm Ansiklopedisi

Ya Vedüd Cami

ya vedüd cami

Ya Vedud Ya Cami anlamı nedir?

İçindekiler:

  1. Ya Vedud Ya Cami anlamı nedir?
  2. Ya Vedud zikri kaç defa çekilir?
  3. Ya Habib ne için okunur?
  4. Ya Allah Ya Vedud Ya Cami kaç gün okunmalı?
  5. Ya Vedud neden cekilir?
  6. Ya Vedud Ya Cami kaç gün okunmalı?
  7. Ya Allah Ya Vedud Ya Cami 1000 kaç gün okunmalı?
  8. Ya cami ne zaman okunur?
  9. Ya Vedûd ya muksit ne için okunur?
  10. Ya Vedud Celle Celalühü ne için okunur?
  11. Ya Camii ne demek?
  12. Abdestsiz hangi zikirler çekilir?
  13. Ya Latif hangi gün?
  14. Ya Beduh manası nedir?
  15. Bedüh ne demektir?
  16. Ya MUID ne demek?

Ya Vedud Ya Cami anlamı nedir?

Anlamı: Varlıklara suretveren, şekillendiren, ilham veren anlamlarına gelir..

Ya Vedud zikri kaç defa çekilir?

El-Vedud zikripazartesi günü erken saatte sabah namazından sonra 400 defa" Ya Vedud, Ya Gafur Celle Celaluhü " şeklinde okunduğunda tövbesi kabul olunur inşallah.

Ya Habib ne için okunur?

21 defa Ya Habibesmasının okurken, bu esmanın, sevginin ve muhabbetin temeli ve kaynağı olduğunu aklınıza getirmelisiniz. ... Bütün varlıkların kalbine ve yüreğine sevdanın ince mührünü basarak, onları birbirine en güzel şekilde çeken aşkın sahibisin.

Ya Allah Ya Vedud Ya Cami kaç gün okunmalı?

Her gün1 defa YA CAMİYA VEDUDzikrini ayırmadan birlikte çeken kimse niyet ettiği kişiyle birleşir ve asla ayrılmaz. Tılsım(Sihir) etkisine sahiptir, çok güçlüdür.

Ya Vedud neden cekilir?

Kalbinin nurlanmasını, iç huzura kavuşmayı amaçlayan kişiler El-Vedudesmasının zikrini her vakit namazından 20 defa çekmelidir. Her gün 270 defa “Ya VedudCelle Celalühü” tesbihi yapan kişi borçluysa borçlarından, yoksulsa da bu yoksulluktan kurtulur.

Ya Vedud Ya Cami kaç gün okunmalı?

Her gün1 defa YA CAMİ YA VEDUDzikrini ayırmadan birlikte çeken kimse niyet ettiği kişiyle birleşir ve asla ayrılmaz. Tılsım(Sihir) etkisine sahiptir, çok güçlüdür.

Ya Allah Ya Vedud Ya Cami 1000 kaç gün okunmalı?

15 günher gece okunursa .

Ya cami ne zaman okunur?

- Dargın kişileri barıştırmak, veleri terk edenleri geri döndürmek için her gün 12996 kere ''Ya CamiCelle Celalühü'' okunup, dua edilmelidir. - Çalınan veya kaybolan bir şey için 5 vakit namazdan sonra 114 kere ''Ya CamiCelle Celalühü'' zikrine devam edilir ise çalınan ve kaybolan şey bulur.

Ya Vedûd ya muksit ne için okunur?

El-Muksitzikrinin faydaları ve faziletlerinin bazılarını şöyle sıralayabiliriz: El-Muksitesmasına devam eden kişinin vesvesesi yok olur. Düşmanları uzak tutmak için de El-Muksitesması günde 209 defa okunur. El-Muksitzikrine devam eden kimseler eğer borçlular ise bu borçlarından Allah'ın izniyle kurtulurlar.

Ya Vedud Celle Celalühü ne için okunur?

Ya Vedud Celle Celalühü” ismi şerifini okuyan kimse, çevresindekilerden saygı görür ve onlara laf geçirebilir. El Vedudzikrine devam eden kişilerin kalbi nurlanır ve iç huzura kavuşur. Her gün “Ya Vedud Celle Celalühü” tesbihi yapan kişi borçluysa borçlarından, yoksulsa da bu yoksulluktan kurtulur.

Ya Camii ne demek?

Anlamı: İnsanları istediği zaman istedi yerde bir araya getiren. Allah, ahiret gününde insanları bir araya getirecek ve onları dünyada yaptıklarından hesaba çekecektir. El-Camiesması, huzurunda toplayan, bir araya getiren, tertip eden demektir.

Abdestsiz hangi zikirler çekilir?

Namazdan sonra abdestgitmişse tesbihat yaparken yeniden abdestalmak daha iyi olabilir ancak, abdestsiztesbih çekilmesinde de bir sakınca yoktur. Kişinin abdesti yoksa yine aynı şekilde dualar okuyabilir, salavat-ı şerifler çekebilir.

Ya Latif hangi gün?

El-Latifesmasının ebced değeri ve zikir adedi 129 olarak bilinmektedir. Zikir günü ise en mübarek günsayılan Cuma günüdür.

Ya Beduh manası nedir?

Osmanlı'da mektupların gönderilen yere selametle ulaşması için üstüne "Yâ Beduh" yazılırdı. Türkçe'de Beduhşeklinde kullanılan bu kelimenin Arapça ve Farsça telaffuzu budûh olup kök ve anlamı üzerinde birtakım görüş ayrılıkları vardır. ... Farsça olan bu kelime Kâmus-i Osmani'de “yürümek” manasınageliyor.

Bedüh ne demektir?

(ﺑﺪﻭﺡ) i. (Ar. bedūḥ) Eskiden mektup zarfları üstüne yazıldığı gibi zarfları kapatan mühürlere de kazılan ve anlamı bilinmeyen bir kelime [Bâzan içindeki harflerin ebced hesâbına göre karşılığı olan 2468 rakamı da bu kelime yerine kullanılmıştır]: Yazılsam arzuhâl-i dilberân üzre bedûholsam (…).

Ya MUID ne demek?

El-Muidesması, öldükten sonra yeniden dirilten anlamınagelmektedir. Yaratılan tüm canlıları tekrar diriltecek olan tek ilah ve yaratıcı Allah'tır. Ahiret günü geldiğinde Allah tüm canlıları yeniden diriltecektir.
Ya Vedud Camii

Sultan Camii Yâvedûd, Abdül-Vedûd Camii veya Hatice Sultan Camii dahi denir. Yâ-Vedûd Caddesi üzerinde ve yeni yapılan Haliç Köprüsü'nün sağ tarafındadır. Köprü yapılmadan evvel karşısında Yâvedûd Karakol binası bulunuyordu.

Evliya Çelebi, Seyehatnamesinde Yâ-Vedûd Sultan'ın menkibelerini şu satırlarla dile getiriyor: "Fâtih Sultan Mehmed Ayasofya'yı seyir ve temaşa edip dolaşırken (Terler-Direk) denilen yerde bir ilâhi nûr parlar, görüp üzerine vardılar. Gördüler ki ilâhi bir nura bürünmüş bir muhterem vücut kıbleye dönük yatar. Gördüler ki nurlu göğsünde kırmızı su ile (Yâ-Vedûd) ismi yazılmış. Hemen Akfiemseddin, Sivasi Kara Şemseddin ve yetmiş adet evliyaların büyükleri buyururlar ki:

İşte Padişahım, İstanbulun elli günde feth olunmasına sebeb bunlar idi ki, Allah'ın hikmeti ile, İstanbulun fethini ellinci günde rica edip o gün ruhunu teslim eden bu meczubdur ki, evvelce Padişahımıza bildirmiştik, dediler. Hemen bütün bilginler, salihler ve fâdıllar mübarek cesedini yıkamak istediler fakat, Ayasofya'nın (Terler Direk) köşesinden bir ses çıkıp:

Merhum yıkanmıştır. Hemen gömünüz, diye bir nida gelince bütün orada hazır olanlar nefesi kesilerek hayran oldular.

Ondan sonra bütün şeyhler, Yâ-Vedûd Sultan'ın mübarek nâşını tabuta koyup fiehidkapısı'na gömmek isteyip, mecburen tabutu götürenler, kendilerini Eminönü iskelesi'nde bulup oradan bir kayığa binip göz kamaştırıcı şimşek gibi kayık kürek çekmeden, yelken açmadan Ebâ Eyyüb El-Ensâri Hazretlerinin yakınında durdu. Hemen tabut Allah'ın emri ile çıktı. Orada hazır olan bir mezara girdi. Ardı sıra bütün gaziler ve ulemâ varıp işittiler ki, adı geçen mezardan (Yâ Vedûd) adı işitiliyor. Bütün ulemâ, mübarek naşını o mezar içine gömüp gittiler. Onun için o mübarek mezara hâlâ (Yâ Vedûd iskelesi Türbesi) derler."

Hadika Yazarı diyor ki:

"Banisi eş-Şeyh Abd'üv-Vedûd Hazretleridir. Buhara Erenleri ile İstanbul Muhasarası'nda bulunub fetihten sonra Ayasofya'da oturur iken Ayvansaray dışında bir mescid ve zaviye yaptırıp vefatında Fâtih Sultan Mehmed Hân Gazi emriyle zaviyesi civarında defn olundu. Fî 860 (1456)

Sonra hülefâsından Tokmak Dede vakfını tayin eylemiştir ki o dahi yakınında medfundur. Gömülü olduğu mahal hâlâ Tokmaktepe denmekle maruf mezaristandır.

Zamanla mescid harab ve vakfı perişan olmağla Sultan 4. Mehmed'in kızı Hatice Sultan sahil sarayları karşısında yeniden fevkani bir mekteb ile çeşme ve sebil ve mekteb yanında olan Muhammed Ensâri R.A. Hazretlerine türbe yaptırdığı sırada (1123:1711 tarihinde) mescidi dahi yeniden yaptırmıştır. Bu sebepten Sultan Camii denmekle şöhret bulmuştur. Ve 1151 (1738) tarihinde de minber koymuş ve bir çok akar vakf etmiştir."

Hatice Sultan ilk defa Musahib Mustafa Paşa ile ve bunun vefatından sonra 1102 (1691)'de Morali Hasan Paşa ile evlendirilmiştir. 15 R. evvel 1156 (9 Mayıs 1743) tarihinde vefat etmiştir. Kabri, Eminönü'ndeki Yeni Cami Türbesi'ndedir. Oğullan Hasan Bey 1684, Vâsıf Bey 1691, Ali Bey 1694 ve abdullah Bey 1699 da, kendinden çok önce vefat ederek aynı türbenin bahçesine gömüldüler.

Camiin cadde üzerindeki basık kemerli kapısından ve merdivenle küçük bir taşlığa girilir. Bu kapı üzerinde, Selam ün'aleyküm... ayeti kerimesi ve 5 C.âhir 1219 (11 Eylül 1804) tarihi görülmektedir. Mabet, bu tarihte tekrar tamir edilmiş ve şimdiki şeklini almıştır.

Taşlığın sağ tarafındaki kapı türbe kapısıdır. Fevkani olan mabedin bu bodrum katında, kimlere ait olduğu bilinmiyen dört toprak kabir vardır ki yalnız birisinin taşı üzerinde: Mehmed Bin Abdullah 1097 (1685) kitabesi vardır. Bu kat, kesme tafltan yapılmış olup cadde tarafında kemerli üç penceresi mevcuttur.

1974 tarihinde Haliç Köprüsü'nün yapımı sırasında yollar yükseltildiğinden bodrum katı ve dış kapısı çukurda kalmıştır.

Cami tamamen ahşaptır. Üzeri çimento sıvalı minaresi sağda ve sokak tarafında olup mabedin bu taraftaki köşesi içine yerleştirilmiştir. Minarenin kaidesi, küpü ve bodrum katı, devrinden kalmadır. Küp dilimleri üzerinde ufacık kitabeler vardır. Binanın sağ köşesinde istalaktitli bir pah bulunmaktadır. Minberi ahşaptır.

Mecmua-i Tekâya'ya göre cami, bir müddet, âyin günü cuma olan bir Kadiri Tekkesi haline getirilmiştir.

Yâ Vedûd, Allah'ın isimlerinden birisi olup Ey Sevgili anlamına gelmektedir.

Mabedin etrafında hiç ev kalmadığından, cemaat gelemez olmuş ve bu yüzden Temmuz 1990 tarihinde kapanmıştır. Hüzün verici bir durum.

Kaynak: (Gezi notu) (Hadika 1/287) (Danışman, E. Çelebi 1/109) (Ayverdi, Fatih Devri 3/532) (İst. Ans. 1/143-144) (T. Öz. ist. Ca. 1/124) (Mehmed Ağa, Nusretname, Haz. İ. Parmaksızoğlu, S: 298 ve Fihrist) (Ç. Uluçay, Padişahların Kadınları, S: 68) (Si. Osm. 1/31)

İstanbul’un hemen her köşesinin, tarihi anıtlarının mitleri, onlarla ilgili öyküler ve insanların kabul ettiği bazı inanışlar vardır. Bunlar arasında Yâ Vedûd Sultan ile ilgili olanlar Eyüp Semti ile Ayasofya’yı ayrılmaz biçimde birbirine kaynaştırmıştır. Günümüze kadar ulaşmış bazı söylentilere göre Yâ Vedûd Sultan’ın gerçek isminin Abdülvedûd olduğu, İstanbul’un fethinden önce Buhara’dan gelmiş, Bizans İmparatorunun izniyle Ayasofya yakınına yerleşmiştir. İslam ve fetih ile ilgili kaynaklar da ismine çok sık rastlanmıştır. Ne var ki, onunla ilgili söylentiler birbirlerinden oldukça farklıdır. Bazılarına göre yüce bir veli; Yâ Vedûd’un İstanbul’un fethine katılmasını istemiştir. Bunun üzerine müritleriyle birlikte Fatih Sultan Mehmet’in ordusuna girmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in askerleri surlardan içeriye girerken nereden geldiği belli olmayan bir gülle ile şehit düşmüştür.  Kuşatma boyunca her gün dua ederek “Allah’ım İstanbul’un İslam’ın eline geçtiğini bana göster ve o gün benim canımı al” dediğine inanılmıştır. Yâ Vedûd Sultan ile ilgili bir başka söylentiye göre fetihten bir süre sonra Ayasofya semtinde kalmış sonrada adına yaptırılan Ayvansaray’daki mescit ve tekkeye yerleşmiş ve orada ölmüştür. Yâ Vedûd Sultan ile ilgili bir söylenti bunlardan oldukça farklıdır. Kuşatmanın ilk günlerinde Bizanslılar Osmanlıya tüm güçleri ile karşı koymuşlardır. Fatih Sultan Mehmet umudunu yitirmiyor, her sabah güneş doğarken “Bugün bizim zafer günümüz olacak” diyormuş. Oysa her geçen gün bir öncekinden farklı olmuyor, istenilen bir türlü gerçekleşemiyormuş. Bu sıralarda asker arasında bir takım söylentiler de dolaşıp duruyormuş. Bunlardan birisine göre Bizans surları içerisinde “Yâ Vedûd Sultan” isimli, Allah’ın çok sevdiği bir kulunun sabahtan akşama kadar “Ya Vedûd, Ya Vedûd Esma-i İlahisi ile” diye dua ettiği söyleniyormuş, Yâ Vedûd Sultan’ın bu duasından ötürü İstanbul ele geçirilemiyormuş. Bu söylentiler Fatih Sultan Mehmet’in kulağına kadar gelmiş, hocası Akşemseddin başta olmak üzere bütün ulemayı toplamış… Padişah son derece üzüntülü bir şekilde durumun hiç de iç açıcı olmadığını, surların geçit vermediğini söylemiş ve sözü Yâ Vedûd Sultan’a getirmiştir. Akşemseddin: “Gam yemem Sultanım, Fetih müyesser olacaktır. Ancak bu, Yâ Vedûd Sultan’ın ölümüne bağlıdır. O da yakın gözükmektedir” deyince Fatih Sultan Mehmet biraz olsun rahatlamıştır. Akşemseddin sözlerini sürdürmüş; “Onun yüzü suyu hürmetine elimize geçemeyen şehir için daha kırk gün dayanacağız. Allah’ın C.C. sevgili kulu Yâ Vedûd kırk günün sonunda Allah’ına C.C kavuşacaktır”. Gerçekten de Akşemseddin bu sözünde yanılmamış, kuşatmanın ellinci günü Fatih Sultan Mehmet’in askerleri surlardan içeriye girerken O da Allah’ına C.C. kavuşmuştur. Evliya Çelebi’ye göre Yâ Vedûd Sultan İstanbul’un kuşatıldığı sırada şehir içerisinde bulunuyor ve kuşatmanın 53 gün uzamasına neden oluyormuş. Fatih Sultan Mehmet onun ölümünden sonra şehri ele geçirebilmiştir.

YA VEDUD SULTAN’IN AYASOFYA İLE BAĞLANTISI

İstanbul’un fethinden bir kaç gün sonra Fatih Sultan Mehmet ilk Cuma namazını Ayasofya’da kılmak istemiştir. Akşemseddin başta olmak üzere yanına ulemayı ve ordunun önde gelen kumandanlarını alarak Ayasofya’ya gelmiş, kılınan namazdan sonra bu muhteşem yapıyı dolaşmaya başlamıştır. Bu sırada bir ışık demetinin Ayasofya’nın karanlıkta kalan kuzey-batı köşesini, Terler Direğin olduğu yeri aydınlattığını görmüştür. Fatih Sultan Mehmet Işık demetine yönelmiş ve Terler Direğin önünde nurlar içerisinde yatan bir ihtiyarın cesedini görmüştür. Akşemseddin başta olmak üzere Padişahın yanındaki ulemada bu olayı hayretle izlemiştir. Tertemiz yüzlü, vücudu kıbleye dönük kişinin üzerindeki kırmızı yazı ile “Yâ Vedûd” ismini orada bulunanlar okumuştur.

Evliya Çelebi bu olayı şöyle anlatmıştır: “Sultan Mehmed Ayasofya’yı seyir ve temaşa edip dolaşırken Terler Direk denilen yerde bir ilahi nur parlar. Görüp üzerine vardılar. Gördüler ki, nurlu göğsünde kırmızı su ile Yâ Vedûd ismi yazılmış. Hemen Akşemseddin, Sivasi Kara Şemseddin ve yetmiş adet evliyaların büyükleri buyurdular ki: İşte Padişahım, İstanbul’un elli günde fetholunmasına sebeb bunlar idi ki, Allah’ın C.C. hikmeti ile İstanbul’un fethini ellinci günü rica edip o gün ruhunu teslim eden bu meczuptur ki evvelce Padişahımıza bildirmiştik. Hemen bütün bilginler, salihler ve Fadıllar mübarek cesedini yıkamak istedikleri vakit Ayasofya’nın Terler Direk köşesinden bir ses duyarlar: Merhum mağsüldür (yıkanmıştır) gasledilmiştir. Hemen gömünüz. Tabuta koyarak şehitler Kapısı denilen yere gömmek istemişler. Ne var ki, Yâ Vedûd Sultan’ın tabudu Ayasofya’dan çıkarlarken bir garip rüzgar esmiş, bilinmez bir kuvvet cenazeye katılanları Eminönü İskelesinin olduğu yere getirmiştir, Orada hazır bekleyen, önceden kimin hazırlattığı bilinmeyen küreği, yelkeni olmayan bir tekne ulu yolcusunu bekliyormuş. Cenazeye katılanlar hiç bir şey düşünmeden tekneye yönelmişler ve tabudu içerisine koyar koymaz küreksiz, yelkensiz tekne yola koyulmuş ve süratle bir süre gittikten sonra Eyüp yakınlarında durmuş. Ne zaman kazıldığı bilinmeyen bir mezardan ”Yâ Vedûd, Yâ Vedûd”sözleri işitilmeye başlamıştır. Bunun üzerine bütün ulema adeta kendilerini yönlendiren tabutun peşinden giderek Yâ Vedûd’un mübarek naşını oradaki mezara bırakmış, dini vecibeleri yerine getirmiştir. İstanbul Kadısı Hızır Bey de bu olayı kütük ve sicil defterine kaydetmiştir. İstanbul’un fethini izleyen günlerde Ayvansaray’daki bir dergahtan gece gündüz “Yâ Vedûd, Yâ Vedûd” sesleri işitilir ve bu sesler gelip geçenin dikkatini çekermiş, Merak edip sorup soruşturanlar bu seslerin Sultanın müritlenin zikr sesleri olduğunu öğrenmişlerdir, Yâ Vedûd Sultan’ın müritleri böylece İstanbul’un fethinden ötürü tanrıya şükrediyorlarmış.

YA VEDUD SULTAN’IN TÜRBESİ

 Ayvansaray’dan Defterdar’a kadar uzanan alan Abdül- Vedûd Camii Mahallesi ismiyle tanınmaktadır. Bu mahalle de Yâ Vedûd Sultan’ın camisi ile türbesi bulunmaktadır. Tarihi kaynaklardan öğrenildiğine göre çevre de Hatice Sultan Yalısı- sebili, hamamı, çeşmesi ve mektebi vardı. Yâ Vedûd Sultan’ın halifesi Tokmak Dede de ölümünden sonra türbenin yakınına gömülmüş. Ancak mezarı zamanla kaybolmuştur. Bu nedenle Abdül Vedûd Mahallesinin Edirnekapı’ya kadar uzanan sırta Tokmak Dede denilmiştir. Türbe, Yâ Vedûd Camisi’nin karşısında, eski Ayvansaray Karakolu’un yanında bulunuyordu. Çevre yollarının yapımı sırasında bugünkü yerine nakledilen türbenin yanındaki mezarlığın bir kısmı Kırımi Çeşme Sokağına kaldırılmıştır. Türbenin ilk yapımıyla ilgili bilgiler oldukça sınırlı kalmıştır. Sultan Abdülaziz’in son yıllarında annesi Pertevniyal Valde Sultan tarafından kesme taş bir seddin üzerine yeniden yapılmamıştır. Seddin solundaki üç basamaklı bir merdivenle sofaya çıkılıyordu. Merdivenin sonunda küçük ayna taşlı 1324 (1906) tarihli Hazinedar Şemsi Cemal Usta’nın çeşmesi bulunuyordu. Kesme taştan kare planlı ahşap çatılı türbe dokuz pencere ile aydınlanıyordu. Demir kıpısı üzerinde onarım kitabesi vardır: Cennet mekan Sultan Abdülaziz Han Hazretleninin Ruh-u Şerifleri için Valide-i muhteremeleri itman ve mamur eyledi. 1292 (1875) Türbenin iki penceresi arasındaki kitabe: Fatih Sultan Mehmet Han-ı Gazi ile beraber Teşrif eden Ayasofya Camii şerifinde Kerameti zuhur eden Eş-Şeyh Abd’ül Vedûd Türbenin ön cephesindeki pencere üzerinde: Merkad-i Münevver-i Hazret-i Abd’ül Vedûd. 1272 (1855) Ya-Vedûd Tünbesi içerisinde dört mezar bulunmaktadır. Ortadaki büyük ahşap sanduka Yâ Vedûd’a aittir. Arkasındaki mermer lahtin şahideleri yok olmuştur. Sol taraftaki iki mezarın şahideleri üzerinde: “Rıhlet itdi dar-ı dünyadan şehidet ile o Pir’ yazısı başladıktan sonra ‘Elde şahid olan Şah Çavuş Mustafa Bin Ali” 960 (1552) olarak sona ermektedir.

turbe_ilk_hali

Yâ Vedûd Türbesinin haziresinde Sikkeli Derviş İbrahim Efendi’nin 1197 (1782), Efahim’i Dical-i Devlet-i Aliyyi’din Suriye Vilayeti Defterdarı Salim Efendi 1314 (1896), Dersaadet İstinaf Mahmemesi azası Nazım Bey 1319 (1901), Haliç Dersaadet vapurları katibi İlhac İsmail Hakkı Efendi’in 1323 (1905) mezarları bulunmaktadır.

ABDULVEDUD CAMİSİ

Defterdar Yâ Vedûd Caddesinde, Ayvansaray kapısı dışındaki Abdülvedûd Camisi; Sultan Camisi, Yavedûd Camisi, Vedûd Camisi ve Hatice Sultan Camisi isimleriyle tanınmıştır. Şeyh Abdülvedûd’un Ayasofya’da yaşadığı sırada yaptırmış olduğu söylenen cami Fatih Sultan Mehmet dönemine aittir. Ancak Sultan IV. Mehmet’in kızı Musahip Kuloğlu Mustafa Paşa’nın eşi Hatice Sultan tarafından yenilenmiş, 1738 de camiyi bir de minber eklenmiştir. Ardından 1219 (1804) de onarılmıştır. Bu yüzden de Sultan Camisi ismiyle tanınmıştır. Mimari olarak fevkâni, kağir duvarlı, ahşap çatılı, tuğla minareli bir yapıdır. Küp dilimleri üzerinde küçük kitabeler dikkati çekmektedir.

Kaynak: Erdem Yücel, Ya Vedud Sultan, Eyüp Sultan Sempozyumu VI

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası