ateş düşürücü verdikten sonra kusarsa / Bebeklerde ilaç kullanımına dikkat!

Ateş Düşürücü Verdikten Sonra Kusarsa

ateş düşürücü verdikten sonra kusarsa

Bebekler ve çocuklarda ateşlenme çok normal bir olgu olmakla birlikte özellikle ilk deneyimlerinde ebeveynleri çok telaşlandırır. Ateş çocuğun hasta olduğunun bir göstergesidir ve genellikle viral bir enfeksiyon sonucu yükselir. Ancak tek başına ateş çocuğun hastalığının ne denli ciddi olduğunun bir göstergesi değildir. Şöyle ki, hafif bir enfeksiyon geçiren bir çocuğun ateşi çok yükselebilirken, çok daha ağır bir enfeksiyonda hiç ateşle karşılaşmayabiliriz ki, bu da tedaviyi geciktiren bir olgudur. Bu açıdan bakıldığında ateşin ebeveynleri harekete geçirmek üzere uyarması açısından aslında faydalı bir mekanizma olduğunu söyleyebiliriz.

Çocuğunuzun ateşlendiğini nasıl anlarsınız?
Bebeğinizin veya çocuğunuzun ateşlendiğini anlamanın en pratik yolu dudaklarınızı onun alnına dayamaktır. Eğer size sıcak geliyorsa çocuğunuzun ateşinin ne kadar yükseldiğini anlamak için çeşitli termometrelerden yararlanabilirsiniz. Cam termometrelerde bulunan civa vücut ısısı ile beraber yükselirken, dijital termometreler ateşin ne kadar olduğunu küçük bir ekrana yazarak gösterir. Çocuğunuzun ateşini ağızdan, koltuk altından, rektumdan veya kulaktan ölçebilirsiniz. Hangi yolu seçeceğiniz aslında çocuğunuzun yaşı ile de bağlantılıdır.

Ağızdan ölçme daha çok yaşlarındaki çocuklar için uygundur. Cam termometreyi çocuğun dilinin altında 3 dakika tutmak yeterlidir. Dijital termometre ise yine aynı şekilde, ama bip sesi gelene kadar tutulmalıdır.
Koltuk altından ölçme ile en doğru sonuç alınmamakla birlikte küçük çocuklarda bu yöntemi kullanmak kolaylık sağlar.
Rektal ölçme bebek ve küçük çocuklarda en doğru sonucu verir.
Kulak termometreleri 2 yaşından büyük çocuklarda daha doğru sonuç vermektedir.

Bebek ve çocuklarda normal vücut ısısının  0C olduğu kabul edilir. Eğer rektal ölçümde ateş  0C’nin üzerindeyse, ağız veya koltuk altından yapılan ölçümlerde ise ateş 38 0C’nin üzerinde çıkmışsa çocuğun ateşi var demektir. Ancak ay arası bebeklerde rektumdan yapılan ölçüm 38 0C çıkmışsa bebeğin ateşi yükselmiştir ve derhal doktorunun aranması gerekir.

Ateş neden yükselir?
Ateşin yükselmesinin nedeni bağışıklık sisteminin harekete geçerek vücuda giren mikroplarla veya enfeksiyon yapan ajanlarla mücadelenin başlamasıdır. Bağışıklık sistemi mikroplarla mücadele ede ede kuvvetlenir ancak bebeklerde koruyucu önlemlerin büyük çocuklara göre daha hızlı alınması gerekir.

  • Yenidoğanın ateşi yükseldiğinde doktorun en kısa zamanda müdahale etmesi gerekir.  Zira ateş çok ciddi bir enfeksiyon nedeniyle yükselmiş olabilir.
  •   aylık bir bebekte ateş yükselmesi de en kısa zamanda doktor müdahalesini gerektirir. Bu yaşta ateş genellikle viral bir hastalık nedeniyle yükselir. Özellikle bebek canlılığını yitirmişse veya alıştığınız gibi davranmıyorsa rahatsızlığı ciddi olabilir.
  • 3ay – 1 yaş arası bebeklerde ateş genellikle soğuk algınlığı veya viral bir hastalık nedeniyle yükselir. Bebeklerde ateş ayrıca dişleri çıkarken veya aşı olduktan sonra da yükselebilir.
  • yaş arası çocuklarda viral hastalıkların yanı sıra, boğazlarda iltihaplanma, zatürre veya orta kulak iltihapları da ateş yükselmesine neden olur.
  • Okul çağındaki çocuklarda genellikle solunum yollarındaki viral enfeksiyonlar nedeniyle vücut ateşi yükselir. Özellikle yaz aylarında dikkat edilmesi gereken bir nokta da çocuğun ateşinin güneş çarpması nedeniyle de yükselmiş olabileceğidir. Çocuk sıcak bir günde güneşli bir ortamda veya camları kapalı bir arabanın içinde kaldıysa ateşi yükselebilir, ancak tedavi yollarının farklı olması nedeniyle bu ateşin viral enfeksiyona dayalı ateşten ayırt edilmesi çok önemlidir.

Ateş nasıl düşürülmelidir?
Ateşin düşürülmesinin en önemli nedeni çocuğu rahatlatmak ve yeniden yiyip içebilmesini sağlamaktır. Yoksa enfeksiyonlara karşı yapılan savaşın bir parçası olan ateşin tek başına çocuğa bir zararı yoktur.

  • aylık bir bebeğin ateşi yükseldiğinde doktor müdahale edene kadar en iyi çözüm ona ılık bir banyo yaptırarak veya vücudunu ıslak bir süngerle silerek rahatlatmaktır. Bu yaşta bir bebeğe doktor görmeden hiçbir ilaç verilmemelidir.
  • Bebeğin ateşi kesinlikle vücudu alkolle silinerek düşürülmemelidir.
  • 3 aydan büyük bebek ve çocuklarda ateşi düşürmek için doktora danışarak asetaminofen veya ibuprofen verilebilir. Her ikisi de vücudun enfeksiyonlarla mücadelesine karışmadan, sadece ateşi düşürmeye yarar. Asetaminofen ve ibuprofenin bir arada verilmemesine dikkat etmek ve her iki ilacı da çocuğun yaşına göre doğru dozda vermek gerekir.
  • Verilen ilacın içeriği kontrol edilmelidir. Bazı soğuk algınlığı ve öksürük ilaçlarında ateş düşürücü maddeler de bulunmaktadır. Böyle durumlarda ayrıca asetaminofen veya ibuprofen verilmemesi gerekir.
  • Bebeğe ve çocuğa hiçbir zaman aspirin verilmemelidir. Asetilsalisilik asit çocuklarda Reye sendromunun görülme riskini artırır. Bu hastalık çocuğun karaciğer ve beynine zarar verir.

İlaca rağmen ateş düşmezse&#;
İlacı aldıktan 45 dakika sonra ateş hâlâ düşmemişse ya verilen dozda veya kullanılan ölçekte bir yanlışlık vardır ya da çocuğun vücudu bu ilaca cevap vermiyordur. Bu durumda başka bir ilaç önermesi için doktoru tekrar arayıp durumu bildirmek gerekir.

Ateş sürekli olarak yeniden yükseliyorsa&#;
Vücut enfeksiyondan tamamen arınana kadar ateşli olma durumu devam edecektir. Bu durum gün sürebilir. Grip vakalarında ateşin 7 gün bile sürdüğü görülür. Eğer bakteriyel bir enfeksiyon nedeniyle antibiyotik tedavisi yapılıyorsa ateşin 48 saat içinde düşmesi beklenir.

Ateşle gelen havale (Febril Konvülsiyon)
Febril konvülsiyon, “ateşle gelen havale” olarak bilinir. Çocukluk yaş grubunda en sık karşılaşılan havale geçirme durumudur. Ateşi yükselen bir çocuğun havale geçirmesi, ailede veya havale geçiren çocuğu görenlerde belirgin bir paniğe yol açmasına rağmen genel olarak çocuğun geleceğini tehdit etmeyen, “gelip-geçici” bir olaydır. Genellikle 3 ay ile 5 yaş arasında görülür. Ateşli havalelerde herhangi bir kafa içi, beyinle ilgili bir enfeksiyon yoktur ve havale beyin enfeksiyonundan bağımsız olarak, ateşle ilişkili olarak ortaya çıkar. Ateşli havaleler 5 yaşından küçük çocukların %’inde görülür. Ateşli havalelerin gerçek epileptik (sara hastalığı) nöbetlerden ayrılması gerekir. Epileptik nöbetler “ateşsiz” nöbetlerdir ve tekrarlama eğilimleri vardır. Ateşli havalelerde, ateş kolaylaştırıcı bir faktördür ve bu çocuklar da ateşin yükselmesine özel olarak hassas olan çocuklardır. Ateşli havaleler genelde 9 ay altında ve 5 yaşından sonra görülmezler. En sık olarak yaşamın ayları arasında ve erkek çocuklarda daha yüksek oranda görülürler.
Ateşli havale geçirmenin nedeni tam olarak kesinleşmiş değildir. Halen bazı teoriler, öngörüler mevcuttur. Ateşli havale geçiren çocukların ateşe karşı havale geçirme eşiklerinin düşük olduğu düşünülmektedir. Bu eşiği düşüren nedenler araştırılmaktadır. Kan ve beyin omurilik sıvısında çinko düzeyindeki değişiklikler; enfeksiyon vakalarında bu değişikliklerin belirginleşmesi sorumlu tutulan nedenlerden biridir. Ayrıca beyindeki sıvı elektrolit dengesinin tam olarak olgunlaşmamış olması; ateşin yükselmesi sırasında beynin hassasiyetini artıran bazı maddelerin salınımı; beyinden epifiz bezinden salgılanan melatonin hormonundaki değişiklikler; havale öncesinde “glutamat” denilen maddenin artışı ateşli havalenin başlamasını kolaylaştıran faktörler olarak tartışılmaktadır.
Yüksek ateş, vücuttaki sıvı elektrolit dengesini bozabilmektedir. Uzun süren, ağır ateşli havalelerde serum sodyum düzeyinin daha düşük olduğunu gösteren çalışmalar vardır.

Ateşli havalelerde bulgular
Ateşli havale yapan hastalıklar arasında orta kulak iltihapları ve bademcik iltihapları ilk sıraları alır. Çocuğun ailesinde veya birinci dereceden akrabalarında (hala, dayı, amca gibi) ateşli havale geçirme durumu varsa bu durum önemli bir risk faktörü olarak kabul edilir. Çocukluk çağı hastalıklarından “6. hastalık”ta da tekrarlayan ateşli havalenin görülebildiği bildirilmektedir.
Bilindiği gibi bazı çocukluk çağı aşıları yapıldıktan sonra ateşte yükselme ve ateşli havale geçirme riski tanımlanmıştır. Bu aşılardan DBT (difteri-boğmaca-tetanoz) özel yer tutar. Özellikle “whole cell” boğmaca bileşeninin bulunduğu bu tip karma aşılar, aşılamadan sonra gün içinde havale riski taşıyabilir. Eğer difteri – boğmaca – tetanoz aşısı 4 aya kadar tamamlanırsa ateşli havale riskinin 4 kat azaldığı bildirilmektedir. Havale görülebilen diğer bir aşı da MMR (kızamık – kızamıkçık – kabakulak) aşısıdır. Bu aşıdan sonra nadiren de olsa gün sonra, aşının “kızamık” bileşenine bağlı havale tanımlanmıştır.
Ateşli havalelerde, ateşin yükselme hızı, sıvı – elektrolit dengesizliği, mikropların salgıladığı toksinler (zehirli maddeler), antialerjik bazı ajanlar ve özellikle böbrek yetmezliği olan hastalarda yüksek doz penisilin kullanılması hazırlayıcı faktörler olabilir. Ateşli havaleler, genellikle ateşin yükselme hızıyla ilgilidir ve vücut ısısı 39 0C veya daha yüksekse görülür. Bununla beraber, havale eşiği düşük çocuklarda daha düşük ateş derecelerinde de havale görülebilir. Ateşli havaleler, ateşin yükselmeye başladığı dönemde de ortaya çıkabilir.

Ateşli havaleler 2 grupta değerlendirilebilir:

1) BASİT Ateşli Havaleler: Nöbetler 15 dakikadan kısa sürer. Ailede ateşli havale hikayesi vardır. Ateş 38 0C üzerindedir. Aynı gün içinde tekrarlamaz. Havale “jeneralize” nöbet şeklindedir; yani tüm vücutta kasılma, titreme, ağızda köpürme, şuur kaybı, idrar kaçırma gibi belirtiler görülebilir.

2) KOMPLİKE Ateşli Havaleler: Ateş hafif yüksekken havale görülür. Havale 15 dakikadan uzun sürer. Aynı gün içinde tekrarlayabilir. 6 aydan küçük, 6 yaştan büyük çocuklarda görülebilir. Vücudun sadece belli bir bölgesinde kasılma – titreme görülebilir. Havaleden sonra, vücudun bir bölgesinde, örneğin kol ve bacakta geçici kuvvet kaybı, denge bozukluğu gibi nörolojik bozukluklar görülebilir. Eğer ilk “komplike” febril konvülsiyon uzun sürmüşse, tekrarlama eğilimi daha fazladır. Eğer bebek aylık yaşlarda ise ateşli havalenin 15 dakikadan uzun sürme eğilimi iki kat daha fazladır ve çocuk başka bir ateşli enfeksiyon geçirirse ateşli havalenin tekrarlama riski vardır. 1 yaşından küçük çocuklarda komplike ateşli havale görülürse bu çocuklarda ileri yaşlarda ateşsiz nöbet geçirme olasılığı da mevcuttur.

Ateşli havale geçiren bir çocuğa hemen beyin dalgaları (elektro ensefalogram=EEG) çekimi önerilmez. Çünkü ateşli havale geçiren bir çocukta en az gün süren bir dönemde EEG sağlıklı bilgi vermez. Eğer çocuğun nöbeti 15 dakikadan uzun süren “komplike” febril konvülsiyon grubunda ise veya çocukta epilepsi riski varsa EEG mutlaka çekilmeli; fakat bu çekim en erken 2 hafta sonra yapılmalıdır.
“Ateşli havalede gelecekte ne olur?” sorusu aileleri en çok endişelendiren ve merak ettiren sorudur. Ateşli havale geçiren bir çocukta tekrarlama riski ortalama %33 kadardır. İkinci tekrar %50 oranında ilk 6 ay içinde, %75 oranında ilk 1 yıl, %90 oranında ilk 2 yıl içinde olmaktadır. İlk nöbet 1 yaştan küçükken geçirilmişse tekrarlama riski %50 üzerindedir. İlk nöbet 3 yaşından sonra geçirilmişse tekrarlama riski %20’ye düşmektedir. 4 yaşında tekrarlama riski civarındadır. Ateşli havale geçiren çocukların %60’ı havaleyi sadece bir kez geçirir. Komplike ateşli havale, ateşli havale geçiren çocukların %20’sini teşkil eder.

Ailede bir çocuk ateşli havale geçirmişse, kardeşinde ateşli havale görülme riski 1/5’tir. Ailede babada ve bir çocukta ateşli havale varsa, diğer kardeşte görülme riski 1/3’tür. Ailede sara hastalığı olan birinin varlığı, ateşli havalenin tekrarlayacağı anlamına gelmez. Eğer ilk geçirilen ateşli havale sırasında, ateşin süresi kısaysa ve ateş derecesi düşükse tekrarlama şansı yükselir. Havale geçiren çocuk, ailenin ilk çocuğu ise, diğer çocuklara göre tekrarlama eğilimi 5 kat yüksek bulunmuştur. Erkek çocuk oluşu da tekrar riskini artırmaktadır.

Ateşli havale – Epilepsi (sara) ilişkisi
Ateşli havalelerin epilepsiye dönüşme riski en çok tartışılan ve aileyi en çok tedirgin eden konudur. Ateşli havale geçiren çocuğun ailesinde epileptik şahıs varsa, nöbetler komplike tipte ise ve havaleden sonra nörolojik sorun çıkmışsa epilepsi riski artar. Normal popülasyonda epilepsi riski %0,5 iken ateşli havale geçirenlerde epilepsi gelişme riski %4 kadardır. Yani topluma göre 8 kat yüksektir. Aileyle ilgili risk faktörlerinin yanı sıra, ateşli havalenin tekrarlaması, ateş süresinin kısalığı da ateşsiz havale riskini artırmaktadır. Vücudun belli bir yerinde “fokal” nöbet varsa, nöbet uzun sürmüşse ve çocukta mental-motor gerilik mevcutsa ileride epilepsi gelişmesinde önemli risk oluşturur.
Ateşli havale geçiren bir çocukta, ilaç intoksikasyonu (zehirlenme), senkop atakları (ani bayılma), refleks anoksik (ani oksijensizlik) nöbetler ve çocukluk çağı epilepsisi de düşünülmelidir.

Ateşli havalede takip
Basit ateşli havale bir kez geçirilmişse, ailede ateşli havale geçiren yoksa, havale kısa sürmüşse, belirgin EEG bozukluğu yoksa koruyucu ilaç halen önerilmemektedir. Ancak ilk ateşli havale 1 yaş altında geçirilmişse, 24 saat içinde tekrarlayan nöbetler geçirilmişse, nöbet fokal ve 15 dakikadan uzunsa, nörolojik defisit varsa ve birinci dereceden akrabalarda epilepsi öyküsü varsa, EEG bozuksa koruyucu tedavi uzman doktor tarafından önerilebilir. Ailenin panik derecesinde endişeli oluşu, çocuğa ilk tıbbi müdahale yapılacak merkezin evden uzak olması da koruyucu tedavi başlamasında kriter olabilir. Koruyucu amaçla başlıca iki ilaç önerilmekte, bu doktor tarafından seçilmektedir. Bazı yeni yayınlarda ateşli havaleli çocukların tedavisinin gerekli olmadığına dair kayıtlar da mevcuttur.
Bir diğer tedavi metodu da çocuğa sadece ateşi yüksekken ateş düşürücü önlemlerin yanı sıra rektal diazepam (fitil gibi uygulama) uygulanmasıdır. Rektal diazepam 20 dakikada kanda yeterli düzeyi bulur. Daha önceden ateşli havale geçiren çocukta, ateşli dönemde rektal ateş 38,5 0C üzerinde iken uygulamaya geçilmesi önerilmektedir. 3 yaşından küçük çocuklarda günde ikiden fazla uygulama önerilmemektedir. Aile, bu uygulama sırasında uykuya meyil ve solunumda yavaşlama veya durma olabileceği şeklinde uyarılmalıdır. Ayrıca yan etki olarak uykuya eğilim veya “ataksi” (denge kusuru) de görülebilir.
Ateşli havale geçiren bir çocukta ileride zihinsel gerilik olmaz. Ancak ateş sırasında, nöbetler aralıksız, uzun süre sürerse, yani febril “status epileptikus” durumu oluşmuşsa durum değişir. Bu çocuklarda konuşma bozukluğu, nörolojik sekeller ve epilepsi ortaya çıkabilir.

Reklam

&#;ocuklarda ateş dikkate alınmalı

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Aslı Yalçınkaya, çocuklarda yüksek ateş hakkında açıklamalarda bulundu. 1 yaş altı bebekler her ne olursa olsun ateşlendiklerinde bir çocuk hekimi tarafından değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Yalçınkaya, yaş gruplarına göre enfeksiyon etkenleri ve bunların sebep olabileceği problemlerin farklı olabileceğine dikkat çekti. Yalçınkaya, " Ateşe ishal-kusma eşlik ediyorsa sıvı kaybını arttırarak daha riskli hale gelebilir. Su çiçeği gibi bazı hastalıklar bebeklerde çocuk hastalara göre daha ağır seyredebilir. 6 ay-6 yaş arası çocuklarda ateşin febril konvülzyon denilen ateşli nöbete yol açma ihtimali varken daha büyük çocuklarda bu risk çok çok daha azdır. Bu gibi durumları ailelerin değerlendirmesi yeterli olmayacağı için ateşi olan çocuğu mutlaka bir çocuk hekimi değerlendirmelidir” dedi.

Ateş nedir?

Ailelerin çocuk acil servislerine ve çocuk polikliniklerine en sık başvuru nedeni olan ateşin, vücut sıcaklığının normal değerlerin üzerinde olması olarak tanımlandığını hatırlatan funduszeue.infoçınkaya, yenidoğan bebeklerdeki ateş, bazı kaynaklarda °C olarak tanımlanabilmekle birlikte son zamanlarda kabul gören genel görüşün, yenidoğan dahil tüm çocukluk döneminde 38°C (rektal) vücut ısısının ateş olarak kabul edilmesi yönünde olduğuna dikkat çekti. Uzm. Dr. Yalçınkaya, ateşin nedenlerini şu şekilde sıraladı:

“Ateş; üst solunum yolu enfeksiyonu (nezle, grip, soğuk algınlığı, bademcik iltihaplanması, kulak enfeksiyonu), sindirim sistemi hastalıkları, idrar yolu enfeksiyonu, diş çıkarma, aşılama gibi daha basit nedenlere bağlı oluşabileceği gibi zatürre, abse, endokardit gibi kalp enfeksiyonları, romatizmal hastalıklar, periodik ateş sendromları(PFAPA) , Covid enfeksiyonu, menenjit, sıcak çarpması, çocukluk çağı neoplazmları (lösemi,lenfoma, nöroblastom,Willm's tümörü vb.) , Kawasaki, yenidoğan döneminde sepsis, yenidoğan döneminde beslenememeye veya sıvı kaybına bağlı oluşan dehidratasyon gibi çok daha ciddi durumlar da ateşin nedeni olabilir.”

Şiddetli bir hastalığın belirtisi olabilir mi?

Ateş yüksekliğinin derecesi ile hastalığın şiddeti arasında bir ilişki olmadığını belirten Dr. Yalçınkaya, “Çok basit enfeskiyonlar yüksek ateş ile seyredebileceği gibi şiddetli enfeksiyonlar hafif ateş yüksekliği ile seyredebilir. Bazı hastalıklar vardır ki gözden kaçırıldığı ve atlandığı taktirde ölüme ve sakatlıklara neden olmaktadırlar. Bu nedenle bir çocuk hekimi tarafından ivedilikle değerlendirilip tanı konulmalı ve tedavisine başlanmalıdır. Bunlardan bazıları: vücutta döküntü, genel durum bozukluğu ve yüksek ateş ile seyredebilen meningokok enfeksiyonu; 5 günden uzun süren ateş, gözlerde kızarıklık, dudaklarda-dilde kızarıklık, boyunda şişlik gibi belirtilerle ortaya çıkan Kawasaki sendromu ; yine düşmeyen nedensiz ateş,kilo kaybı, solukluk, karında şişlik gibi belirtilerle ortaya çıkabilen çocukluk çağı kanserleridir. Ateş her zaman ciddiye alınması gereken bir durumdur. Ateş yönetimindeki en önemli adım ateşin nedeninin belirlenmesidir” dedi.

“Bilinç değişikliğine neden olabiliyor”

Ateşin yükselmesiyle birlikte vücutta birtakım değişikliklerin olabildiğini belirten Dr. Yalçınkaya, “Ateş yükseldiğinde vücudun oksijen gereksinimi artar. Kalori ve sıvı gereksinimi artar. Fiziksel rahatsızlığa neden olur. Bilinç değişikliklerine (baygınlık, sayıklama) neden olabilir. Konvülzyonu( nöbet) tetikleyebilir. 42ºC'nin üzerinde nörolojik hasara neden olabilir ama nadir rastlanan bir durumdur” açıklamasında bulundu.

Ateş düşürücü

Uzm. Dr. Aslı Yalçınkaya, Ateşi düşürmenin bir hastalığın varlığını perdelemeyeceğini, aynı zamanda ateş düşürücü ilaçların hastalığı da tedavi etmeyeceğini belirterek, ateş yükseldiğinde ebeveynlerin yapması gerekenlere de dikkat çeken Dr. Yalçınkaya, “Öncelikle ateşli çocuğun üzeri çıkartılmalı ve çok ince giysilerle kalması sağlanmalıdır. Parasetamol veya ibuprofen (1 yaş üstü kullanımı uygun) verilmelidir. Oda ısısının sıcak olmadığından emin olunmalıdır. İdeali derecedir. Ateş derecesinin yüksek olduğu durumlarda periferik soğutma uygulayabilirler. Ayrıca ateş vücuttan sıvı kaybına neden olduğu için çocuklar sıvı alımına teşvik edilmelidir. Anne sütü alan bebekler bol bol emzirilmelidir” diye konuştu.

Periferik soğutma

Periferik soğutmayla ilgili açıklamalarda da bulunan Dr. Yalçınkaya , “30ºC civarında ılık suya bez daldırılır. Çocuk oturtulur ve bu bezle vücut silinir. Islak bezler koltuk altına, bileklerine, dirsek iç yüzeylerine, dizlerin arkasına, kasıklara konulabilir. Ilık duş da aldırılabilir. Sirkeli su veya kolonyalı su ile vücudun soğutulmaya çalışılması doğru değildir.” Ateşli durumlarda yapılmaması gerekenleri de şu sözlerde açıkladı: “Ateşin düşürülmesi için aspirin kesinlikle kullanılmamalıdır. Kullanıldığında Reye sendromu gibi tehlikeli bir duruma neden olabilir. Ateşin yükselmesi esnasında vücutta titreme olduğunda bu üşüme zannedilip giydiği kıyafetler arttırılmamalı, üzeri kat kat örtülerle örtülmemelidir” dedi.

Ateş belirtileri

Çocukların çoğu ateşlendiklerinde veya ateşleneceklerinde belirli sinyaller verdiklerini kaydeden Dr. Aslı Yalçınkaya, “Örneğin ateşli çocuğun cilt rengi solar veya mermer görüntüsü dediğimiz mor ile karışık alacalı bir renk alabilir. Genellikle çok yüksek ateş derecelerinde vücut sıcak olup eller ve ayaklar çok soğuktur. Yanaklar kızarabilir. Huzursuzluk olabilir. Ateşli çocuk aşırı ağlayabilir veya ağlamayıp halsiz baygın uykuya meyilli bir görüntüsü olabilir. Emmek istemeyebilir. Solunum hızı değişebilir; hızlı veya çok yavaş soluk alıp verebilir. İnleyebilir” ifadelerini kullandı.

Ateş düşürücülerin kullanım süreleri

Kapağı kapalı olduğu sürece son kullanma tarihine kadar kullanılabileceğini belirten Dr. Aslı Yalçınkaya, Oda sıcaklığında +15 ile +25 derece arasında saklanmalıdır. Buzdolabına konulmamalıdır. Kapağı açıldıktan sonra yine oda sıcaklığında +15 ile +25 derece arasında saklanmalı ,buzdolabına konulmamalı ve açılmasının üzerinden 1 ay geçti ise atılmalıdır” dedi.

Ateş ölçüm cihazı

Dr. Yalçınkaya, ateş ölçüm cihazlarıyla ilgili şu bilgileri paylaştı: “Civalı termometreleri kolay kırılabildikleri ve kırıldıklarında etrafa civa saçabilecekleri ve civada vücudumuza çok zararlı olduğu için artık tavsiye edilmemektedir. Elektronik dijital termometreler herkesin kolayca ulaşabileceği bir maliyettedir ve rektal, ağızdan ve koltuk altından hızlı ölçüm yapabilmektedirler. Kızılötesi kulak termometreleri saniyeler içinde ölçüm yapar. Hızlı ölçüm yapması hareketli çocuklar için büyük avantajdır. Kulak zarı ve çevresinden ölçüm yaptıkları için doğru ölçüm oranları çok yüksektir. Kızılötesi alın termometreleri saniyeler içinde ölçüm yapar. Temaslı veya temassız olabilirler. Alın dış vücut yüzeyi olduğu için her zaman doğru vücut sıcaklığını vermeyebilir. Sık kalibrasyon gerektirir. Hastanelerde ve sağlık merkezlerinde kalibrasyon sıklıkla yapılmaktadır. Evde bu kalibrasyon şansı olmadığı için ve dış vücut yüzeyinden ölçüm yaptığı için ölçümlerin doğruluk oranı kulak termometreleri kadar yüksek değildir.”

Çocukların gün geçtikçe yakaladığı grip, soğuk algınlığı ve çeşitli virüslerin doruğunda, birçok ebeveyn kendini ilaç vermenin zor görevi küçüklere. Çoğu çocuk içki içmede sorun yaşar ilaç tedavisiçoğu durumda bile kusarlar. Ve bu, bu durumda ne yapacağını bilemeyen endişeli ebeveynler için bir ikilem oluşturmaktadır.

Örneğin bir antiinflamatuar, bir ateş düşürücü, bir antibiyotik vermiş olmanızla aynı şey değildir. Bu nedenle, ilacın alışılmadık bir hastalığı veya patolojiyi tedavi etmesi durumunda, emin olmak için çocuk doktorunuzu bilgilendirmeniz önemlidir. Durumunda çocuk bir ilaç kusar Ortak kullanım olarak bahsedilenler arasında, daha sonra ne yapılacağını bilmek için zamanla ilgili yönergeler vardır.

Bilmeniz gereken en önemli noktalardan biri, genellikle çocuklara verilen ilaçların çoğunun, birçok farklı dozda etkilidir. Ayrıca, önerilen maksimum miktar hiçbir zaman her yaş veya kilo aralığı için kullanılmaz. Bu, çocuk ilacı aldıktan sonra kussa bile vücudunun etkili olması için yeterince emmiş olabileceği anlamına gelir.

Indeks

Çocuk kusarsa doz tekrarlanmalı mı?

Çocuk ilaç almak istemiyor

Çocuğun ilacı kusması durumunda çocuk doktorlarının belirttiği şey şudur: aldığınızdan bu yana geçen süreye göre kusana kadar öyle ya da böyle davranması gerekecek. Bunun nedeni, vücudun ilacın bileşenlerini emmesi için minimum süre almasıdır.

  • Çocuk ilacı alır almaz kusar. Çocuğun ilacı almasının üzerinden 15 dakikadan az bir süre geçmişse, vücudu hiçbir şey emmiş olmayacaktır. Bu nedenle, yapmanız gerekecek aynı miktarı tekrar ver ilacın.
  • Küçük olan ilacı kusarsa dakika sonra. Bu durumda vücut, etkili olması için yeterli olabilecek bir miktar ilacı emebilmiştir. Yapabildin mi İlaç ver tam bir etki yarattığından emin olmak için, ancak bu durumda, miktar yarıya düşecektir.
  • Çocuğun kusması durumunda 30 ila 60 dakika sonra. Vücut, ilacın neredeyse tüm bileşenlerini emmek için zaten yeterli zamana sahipti. Bu nedenle, bu sefer Ona ilacı tekrar vermenize gerek YOKTUR oğluna. Bununla birlikte, kusmuğu aldığınızda ilacın renginin belirdiğini görürseniz, yapabileceğiniz şey bir sonraki dozu ilerletmektir. Bir sonraki saat 8 pozisyonundaysa, saat 4 veya 6 pozisyonuna ilerletebilirsiniz.
  • Eğer çocuk bir saat sonra kusar. İlaç tamamen asimile edilmiş olacak, bu nedenle bu durumda etkinliğine tam olarak uyacak ve dozu tekrar etmeye gerek yok.

Çocukların ilaç kusmasını önlemek için püf noktaları

Karşı çocuğun ilacı kusmasını önlemeknedenini bilmek gerekiyor. İlacı görür görmez kusan çocuklar var, başkaları tadı kaldıramıyor, öksürükleri varsa, buna bir saldırıdan önce kusma görünebilir, vb. Önce çocuğunuzun ilacı neden kustuğunu öğrenin:

  • Tadından kusarsan ilacı biraz meyve suyu veya yoğurtla karıştırabilirsiniz. Sıvı olması durumunda çok fazla olmamaya çalışın.
  • Öksürüğünüz varsaİlacı vermeden önce nazal yıkama yapın ve bol su içmeye çalışın. Öksürük atağının geçmesini ve çocuğun düzgün nefes almasını bekleyin.
  • İlacı enjekte ediyorsanız, ucu ağzınızın yan tarafına yerleştirmeye çalışın. Bu şekilde ilaç doğrudan boğazdan aşağı inmeyecek, çocuğun öğürmesini ve kusmasını önlemek.

ŞURUP İÇEN ÇOCUK HEMEN KUSARSA NE YAPILMALIDIR. Tekrar verilir mi?
Şurup içen çocuklar yada bebekler hem tadından hemde şurubun kusma yan etkisinden dolayı şurubu geri çıkarmaktadırlar, Kusma bazan hemen olurken bazen 5 dakika, bazen 10 dakika bazen de 20 dakika veya yarım saat sonra olmaktadır. İçilen antibiyotiklerin faydalı olması için içtikten sonra e az 10 dakika geçmesi gerekmektedir. Eğer çocuk veya bebek antibiyotiği içti ve on dakika geçtise kussa bile tekrar vermeye gerek yoktur.
 Eğer on dakikadan az bir sürede örneğin 5 dakika sonra kustu ise verilen ölçünün yarısını geçmeyecek şekilde tekrar antibiyotik verilebilir. Eğer çocuk yada bebek antibiyotiği içti ve 0n dakikadan fazla örneğin 20 yirmi dakika sonra yada yarım saat 30 dakika sonra kustu ise tekrar vermeye gerek yoktur. Ancak eğer çocuk içtiği şurubu 3 öğünden (kereden) fazla özelliklede ilk yarım saate yaklaşınca kusuyorsa şurubun değiştirilmesi için doktora başvurulmalıdır. Şurup hasta çocuğa yada bebeğe uygun değildir. Ağır geliyor olabilir. Ayrıca özelikle bebekler şurubu ağzından dışarı çıkardığında veya çocuklar şurubu yutmadan ağzından çıkardıklarında normal ölçüye yakın tekrar şurup veilebilir.

***Yukarıda yazılı olan açıklamalar tamamen doktorlardan soru cevap yolu ile, araştırma yolu ile ve  kulaktan duyma vb yollarla oluşan genel, ayrıca kişisel birikimdir. Hiçbir sorumluluğu yoktur. Hiçbir dayanağı yoktur.




şurup,içince,içen,cocuk,bebek,kusuyor,kusan,ne yapılır,yapılmalı,hemen,kustu,tekrar,verilir,mi,nezaman,ne zaman,emilir,

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası