çocuğu olan dul kadınla evlenmek / hiç evlenmemiş birisi iken dul ve çocuklu bir kadınla evlenmek monash.pw

Çocuğu Olan Dul Kadınla Evlenmek

çocuğu olan dul kadınla evlenmek

Bir erkek, evlendiği kadının çocuklarına karşı sorumlu mu?

Değerli kardeşimiz,

Dul kadınla bekâr erkek, dul erkekle bekâr kız evlenebilir. Yaş farkının fazla olmamasına, önceki evliliğin kalıntılarının yenisini kötü etkilemeyecek olmasına dikkat edilmelidir.

Bir erkek, evlendiği kadının başkasından olan çocuklarına bakmak zorunda değildir, yani bakmadığında günahkâr olmaz. Ancak onlara kendi çocukları gibi sahip çıkması sünnettir, böylece Peygamber (asm) Efendimize uymuş olur; hem sünnete uymuş, eşini ve çocukları memnun etmiş olur hem de onlar için yapacağı maddi ve manevi hizmetler kendisi için sadaka olur.

Bu durumda karar verirken empati yapılması güzel olur. Örneğin sizin çocuklarınız olsaydı, evleneceğiniz kadının onlara nasıl davranması ister idiyseniz, siz de onun çocuklarına öyle davranın.

Şu hadis her konuda olduğu gibi bu konuda da bizim ölçümüz olmalı:

"Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, bir kişi hayırdan kendisi için istediğini, Müslüman kardeşi için de istemedikçe mükemmel bir şekilde iman etmiş olmaz."(İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 1/)

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

Kalbimi bezlederim minnetü zevkle dilesen
Bir muhabbet kuşu da ben olurum sev diye sen.

Sevmez hacı muhabbet kuşu da olsan nafile. Boşa yatırım.

işte karşılaştıkça aklıma geliyor;

''Dul'' şahsın boşandığı kocası sağsa ya da aynı şehirdeyse çocuğu görme falan bu işler sıkıntılı gibi geliyor. erkek adam kıskanır nitekim. ancak kocası ölmüş ve dul kalmışsa öbürüne göre daha iyi gibi.
gencecik yaşında küçük bir çocukla dul kalmış o kız, hayata karşı duruşuna hayran kaldım. ne hayata küsmüş ne kahretmiş. genelde kendilerini çocuklarına adıyorlar. Allah yardımcıları olsun.

teorik olarak desteklerim. pratik olarak bir çok problemler yaşanabilir. burada kadınının boşanmış olmasından kaynaklanan ve çocuğunun kendi babası ile ilişkisi de ailenin durumunda etkili olacaktır. yani zor iş vesselam.

Hiç evlenmemiş birisiyken dul ve çocuklu bir erkekle evlenmek kadar doğaldır. Pardon ama ya, kadınlar ikinci el-sıfır diye ayrılırken erkek erkekti değil mi? O yüzden toplumda bu başlık gündem olurken benim dediğim eee ne var bunda diye karşılanır, dile getirilmez. Dizilerle filmlerle övülür, bunu yapan kadınlar yüceltilir.

Peygamber sünnetidir. Hz Hatice'yi unutanlar olmuş. Toplum putuna takılanlar olmuş. Biz hayatımızı ne kadar Allah Rasulü'nün hayatına benzetirsek o kadar İslamı yaşamış oluruz. Ha bu demek değil ki onun her sünnetini yapalım. Yapabilsek keşke de bizim gibi sözü ile Müslüman olanlardan yüzde yüz sünneti seniyyeye uygun hayat çıkmaz.

farklı farklı kişiliklerden oluşan insanları, belirli bir konu -özellikle sosyal yaşamda- içinde genellemelere tâbi tutmak elverişli sonuçlara ulaştırmaz. insanların arasına karışıp hikayelerini dinleyiniz; "severek evlendik ama yürümedi", "severek evlendik bir kere olsun tartışmadık, "görücü usulüyle evlendik ama sonradan çok sevdik", "nikahta keramet vardır dediler ama hiç ısınamadık", "ayrıldık çocuğu bir kere arayıp sormadı" gibi yüzlerce hikaye duyabilirsiniz. bunları hangi kalıba iliştirip bir çıkarımda bulunabilirsiniz, bulunsanız dahi bu ne kadar doğru olabilir? çok yakınımdan bir hayat hikayesi özet geçeyim mesela: genç kız küçük yaşta evlilik yaptı, bir çocuğu oldu. büyük sevgiyle başlayan evlilikte eşinin nafakasını sağlayamayan, bırakmaya söz verdiği alkolü bırakıp evlenince tekrar başlayan ve ileri gidip evde aç bıraktığı ailesinin nafakasını başka kadınlara yediren bir erkekle zorlu evlilik yürümedi, ayrıldılar. kız yıllarca ailesinin yanında kaldı, küçük çocuk ile babası arasında bağ kurulsun istendi. baba kişisi bir kere geldi, gördü ve görüş o görüş. kızın dul olarak geçen 8 yıl sonrasında kendisine biri talip oldu. talip olan erkek bekardı ve aynı yaştalardı. aile bu duruma yaklaşmadı ve ileride çocuğun sorun olabileceğini düşündü. talip olan kişinin neden bu evliliği istediği sorusuna; "peygamberimin sünnetini yaşamak istiyorum" verdiği cevapla aile ve kız ikna olunca evlendiler. kızın kendi çocuğu ona baba dedi. üzücü kısma gelelim: asla ikisinin bir çocuğu olmadı ama bunun bir kere bile sitemi, sözü geçmedi zira ikisinin ve ailelerin de ortak görüşü; "olmuyorsa olmuyordur, vardır bir hikmeti" bu çift yukarıda belirtilen genelleme, örnek hepsini alaşağı edebilir. evlerinde ne TV var, ne de başka bir şey. ailenin en çok vakit geçirdiği yer, kitaplığın yanındaki okuma alanı ve bir demlik çay. her ikisi de gönülden insanlara yardımcı olmaya adamış, kendilerini yetiştirmeye odaklanmış.

uzun bir yazı oldu kusura bakabilirsiniz. dul insanlara, kullanılmış bir peçete, bir pislik gibi bakan zihniyetten tiksinti duyuyorum ben. her bekar el değmemiş mi? her el değmiş olan affedilemez mi? her temiz olan çok çok mu iyi? size çokça sorular sorabilir ve cevaplarını da verip genellemelerin içine limon sıkabilirim ama o kadar yorgunum ki, Allah akıl fikir versin diyerek bitiriyorum.

Kendisi 34, karısı 40 yaşında ve iki çocuklu ( çocuklardan biri üniversite öğrencisi, diğeri lise sonda) bir arkadaşım var. Konuşurken hepimiz neden olmasın deriz belki ama pratikte bunun olduğunu görmek beni çok şaşırtmıştı. Önce adamın ailesinin ne tepki verdiğini sordum. Çünkü küçük bir şehirde hem boşanmış, Hem iki çocuklu, Hem de yaşça büyük bir kadınla evlenmek isteyen birine gelecek tepkileri az çok tahmin edebiliyorum. Adamın ailesinin bu durumu büyük bir olgunlukla karşılayıp, oğlum peygamber efendimiz de kendinden büyük ve dul bir kadınla evlenmiş. Biz sana ne söyleyebiliriz istiyorsan tabi evlen demiş. Bu beni daha çok şaşırttı. Helal olsun dedim. Şimdi müşterek iki çocukları daha var. Mutlu mesut yaşıyorlar. Bu bir örnek.
Karşıdakinin ne olduğu çok önemli değil. Sen evlilikten ne bekliyorsun ve bu karşılığı alabilecek misin bu önemli. Hayat her zaman Siyah ve beyaz değil. O yüzden çok beylik laflar edip kesinlikle olmaz ya da kesinlikle olur dememek lazım.

Eskiden atasözleri ve deyimleri tekerlemelerden ibaret görürdük, yaş aldıkça hepsinin arkasında yılların gözlem ve tecrübesi olduğunu fark ediyoruz.
Buna söylenecek şey söylenmiş, davul bile dengi dengine.

Bir taraf evlilik yaşamış, boşanma yaşamış, çocuk sahibi olmayı tatmış, bir ton deneyim, yanlışlar, doğrular biriktirmiş, birçok heyecanı ve stresi yaşamış bir halde. Aynı zamanda çocuğu var.
Öteki taraf için hepsi bir ilk. Ancak Yaşayacağı heyecanlar karşılıklılık esasına göre yaşanmayacak. Bilakis karşı taraf hatalı bir evlilik yaptığından ekstra temkinli olacak.

Hadi bunu geçelim, evlilik içinde illa ufak tefek kavgalar atışmalar olur. Karşı taraf sende boşandığı eşinin benzeri bir söz, bir hareket görürse ayvayı yedin. Biraz da tez canlı bir yapısı varsa kadını acaba soruları saracak.

Daha bunun çocuk boyutu var. Tekrar çocuk yapacaksınız, sizin ilk çocuğunuz olacak. İster istemez az Da olsa iltimas göstereceksiniz "kendi" çocuğunuza. Her çocukta olduğu gibi yenidoğan kardeşini kıskanma, kadının çocuğunda da olacak. Bu normalde doğal bir şey iken, sizin size ait ilk çocuğunuzla daha Fazla ilgilendiğinizden dolayı oluyor ithamı da gelebilir. Ya da kadın kendi ikinci kere evlenip çocuk yaptı diye önceki çocuğunun hakkını yediğini düşünüp sizden uzaklaşabilir yahut içten içe pişmanlık duyabilir.

Önce bunları göğüslemeyi göze almak Lazım. Çok zor durumlar. 2. Bir boşanma uzak ihtimal değil.

Bu bakımdan bu şartlardaki bir kadınla öncelik olarak aynı şartlarda biri, olmazsa en azından evlilik geçirmiş biri olması daha sağlıklı. Çevremde benzerleri var ve evlilikleri maşallah çok iyi.

Aşk varsa önemli değil demek de çok büyük bir sıkıntı. Böyle bir evlilik, düşünmeden, Yalnızca aşkla oluyorsa, gerçek dünyaya dönüldüğünde bazı şeyler tokat gibi çarpar.
Aşk şu kadar yılda v.s biter demek de zırvadır, ancak evlilik de salt aşkla yürüyecek bir kurum değildir.

Sıkıntılı olur. Risk yüksek, özellikle de çocuklar erkekse. Lakin, kadın evlenmek istiyorsa, evlenmek lazım.

Çocuklu biriyle evlenecekseniz&#;

Uzmanlar, evlilikte ikinci kez şansını deneyenlerin yeni birlikteliklerinde hayal kırıklığı yaşamaması için sahip olunan çocuklara ebeveynlik yapma konusunda ön hazırlığın gerektiğine dikkat çekiyor. Evliliklerin iki yetişkin arasında yaşanmasına rağmen yeni oluşturulan evliliğin başarısının çoğu zaman, eşlerin yanı sıra çocukların hatta çocukların biyolojik ebeveynlerin olumlu tutumlarına bağlı olduğunu vurgulayan uzmanlar, “Üvey anne-baba olma pozisyonu, öz anne-baba olmaya göre daha fazla emek ve çaba harcamayı gerektirir” uyarısında bulunuyor.

Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi Uzman Psikoloğu Yüksel Artar üvey ebeveynin rolünü açıkça belirtmelerinin geçişi daha sorunsuz atlatmalarını sağlayacağını vurguluyor. “Anne ve babası boşanan birçok çocuk onların bir gün barışacağını hayal eder ancak ikinci evlilik yapıldığında bu ümitlerini yitirir. Bu noktada önemli olan hayal kırıklığı yaşayan çocuğa anne-babasının nasıl yaklaşacağıdır. Anne-babaların ikinci evliliği yapmadan önce çocukları ile bu kararı paylaşması, bu duruma alışmasının zaman alabileceğini başta sorunlar yaşayabileceğini ifade edip onun zihinsel ve duygusal olarak hazırlanmasına yardımcı olması gereklidir” tavsiyesinde bulundu.

Çocuğa, kendisinden üvey anne-babasını öz ebeveynlerinin yerine koymasının beklenmediği, üvey anne-babasını kendisini sevecek, yardım edecek bir yakını gibi kabul edebileceği gibi telkinlerin de yeni sürece alışma konusunda faydası olabileceğini belirten Artar, “Bu durumun ailenin yaşamına ne gibi değişiklikler getireceğini anlatmak çocuğun önyargılarından kurtulmasını sağlar ve kabullenmesini kolaylaştırır” dedi.

Pahalı hediyelerle önyargıları değiştiremezsiniz!
Geçmişten gelen üvey ebeveyn imajı ve olumsuz düşüncelerin çocukta önyargı oluşmasında önemli bir faktör olduğunu da hatırlatan Yüksel Artar, bu önyargıyı değiştirme çabasıyla üvey anne babaların çocuğa sınırlar koyma, disiplin uygulama gibi davranışlarında kararsızlık yaşayabileceğini , kendisini sevdirmek için pahalı hediye almak, onaylanmayacak bir davranışı görmezden gelmek gibi yanlış hareketler yapabileceğini ifade etti. Çocuğun yaşı, cinsiyeti, zihinsel kapasitesi, kişilik özellikleri, geçmiş deneyimleri, yaşam koşulları gibi faktörlerin yeni evlilikte ebeveynlerle çocukların uyumunu etkileyebileceğini aktaran Artar şunları söyledi: “Yeni bir eve taşınmak, çevre veya okul değiştirmek, yeni arkadaşlara, akrabalara alışmak veya ev içindeki yeni düzene uyum sağlamak çocuk için sıkıntı olabilir, kaygı ve endişeleri artabilir. Değişen koşullara ve yeni kurulan ilişkilere uyum sağlayamayan çocuklar da duygularını genellikle öfkeli davranarak, her şeye itiraz ederek, kavga ederek, okulda başarısız olarak ya da içine kapanarak gösterir. Yetişkinlerin bu ipuçlarına karşı duyarlı olması ve çocuğa anlayışla yaklaşması sorunların büyümeden çözülmesini sağlar.”

Yeni evliliğe en çok tepki ergenlik çağındakilerden gelir!
Yüksel Artar, çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminin üvey anne ya da babaya alışma sürecini etkilediğini unutmamak gerektiğini hatırlatarak, şu tespitlerde bulundu:

-Çocukların yaşları ne kadar küçükse, yaşamlarına onlarla ilgilenen bir üvey ebeveyne yer açmaları ve iyi ilişki kurmaları o kadar mümkün olur. Yetişkinliğe adım atmak üzere olan çocuklar da ebeveynin yeni evliliğine kolay uyum sağlarlar, çünkü kendileri yeni bir yaşamın adımlarını atmaktadırlar. Anne ya da babalarını destekleyecekleri hayat arkadaşları bulmaktan mutluluk duyabilirler.

-Yeni evliliğe en çok tepki gösteren çocuklar ergenlik çağına girmek üzere olan ya da girmiş olanlardır. Duygusal ve fiziksel değişimlerin yaşandığı bu çağda yaşanan ailedeki bu değişiklik baş edilmesi güç bir uyum sorunu haline gelebilir.

-Yeni aileye katılan üvey ebeveynin kabulü çocuğun cinsiyetine göre de değişiklik gösterir. Örneğin; anneleriyle yaşayan erkek çocukları özellikle ergenlik çağında annelerinin yanında başka bir erkeğin varlığını kabullenmekte zorlanabilir. Öte yandan,  hem duygusal olarak arkadaşlık edecekleri hem de kendilerine rol modeli olacak bir erkeğe ihtiyaç duyarlar. Çocuğun yaşadığı bu çelişkili duygular üvey babaya bakışını şekillendirir.

-Kız çocukları ise boşanma sonrası anneleri ile daha yakınlaştığı için, üvey babayı annenin ilgi ve dikkatini üzerine çeken, rekabet edeceği biri olarak görebilir. Eğer anne, ilgi ve sevgisini dengeli paylaşabilirse çocuğun da üvey ebeveyni kabullenmesi kolaylaşır.

-Bazı anne babalar, eski eşlerinin hayatındaki yeni kişiye cephe alarak, çocuklarını kendi taraflarına çekmeye çalışır. Çocuklar da aslında hoşlanacakları üvey anne babaya karşı kendilerini korur. Yeni eşten hoşlansalar da bu duygularının karşıtı yönde çelişkili davranabilir. Eğer üvey anneyi sever ve iyi geçinirse öz anneye karşı suçluluk duygusu hissedebilir. Çocuğun mutluluğu ve huzuru için eski eşin geçmişe ait hesaplaşmalarıyla başa çıkması ve kendi duygu ve düşüncelerini çocuğa yansıtmaması çok önemlidir.

Herkesin yakınlaşmak için zamana ihtiyacı var

Uzman Psikolog Yüksel Artar, ikinci bir evlilik yapan, yeni bir aile kuran ebeveynlere çocuklarıyla beraber mutlu ve huzurlu yaşam sürebilmeleri için şu önerilerde bulundu:

-Yetişkinler, iyi ilişkiler oluşturulacağına ilişkin umutlarını kaybetmeden çocuklara karşı istikrarlı şekilde anlayış ve sevgiyle davranmaya devam etmelidirler.

-Yeni ebeveyn çocuğun kişilik özelliklerini ve ilgi alanlarını tanımaya ve onunla zaman geçirmeye gayret etmeli ve yaklaşımlarında dürüst ve samimi olmaya özen göstermelidir.

-Hem çocuk hem de üvey anne ya da baba, birbirlerini tanımak ve yakınlaşabilmek için zamana ihtiyaç duyar. Ne üvey anne baba, ne de çocuk hiçbir nedenle zorlanmamalıdır. Aralarında kurulacak ilişki yavaş, doğal sürecinde ilerlerse ihtiyaç duydukları bağı kurma şansları artacaktır.

-Disiplin ve kararlar biyolojik ebeveynin sorumluluğudur. Üvey ebeveynin sorumluluğu konusundaki sınırlar da ortaklaşa belirlenmeli, desteklenip, onaylandığı çocuğa belirtilmelidir.

-Üvey ebeveynin ve çocuğun ilişkisinin sağlam bir temele oturması için, eski eş hakkında konuşulurken olumlu ifadeler kullanılmalıdır.

-Çocuğun; kaybettiği veya birlikte yaşamadığı öz ebeveyni ile ilgili konuşmasına fırsat verilmeli ve desteklenmeli, onlara ait resim veya özel eşyalarını kendi odasında bulundurulması sağlanmalıdır.

Ebeveynlere ilk yardım dersi

İçinizde bir mucize var!

Son Dakika Haberleri

Çocuklu dul bir kadın ile evlenen erkek, kadının çocuğuna bakmak zorunda mıdır?

) Çocuklu dul bir kadın ile evlenen erkek, kadının çocuğuna bakmak zorunda mıdır?

Bismillah
Elhamdülillah, vessalatu vesselamu alâ Resûlillah
Konu şöyle; bir kadın evlenmiş, çocuğu olmuş, çocuğu olduktan sonra boşanmış, doğurduğu çocuğu da yanına almış, başka bir Müslüman o kadınla evlenmek istiyor. Kadın da “Benim çocuğum var, bu çocuğumla beni kabul edersen evlenirim.” diyor. Eğer onunla evlenecek şahıs “Tamam, seni çocuğunla kabul ediyorum.” derse ve o kadınla evlenirse o çocuğa kesinlikle bakmak zorundadır. Bakması dediği ne? Nafakasını verecek, ekmeğini, suyunu, elbisesini, okulunu vesairesini karşılayacak yani o çocuğu âdeta o kadının bir parçası gibi kabul edilecek. Hanımına baktığı gibi hanımının çocuğuna da bakacak. “Hayır, ben senin başkasından doğurduğun çocuğuna bakamam.” der, kadın da “Peki, madem bakmıyorsun.” der, buna rağmen evlenirse onunla kadın bir hak iddia edemez. Neden? Zaten evlilik akdinde o çocuğa bakma diye bir söz yoktu. Efendilik yapar, insanlık yapar, merhametiyle bakar; ayrı bir mesele. Kadının o çocuğu nasıl büyüteceği meselesi de ikinci bir konudur. O ikinci kocasının, çocuğu büyütmek, bakmak zorunda olup olmadığı açısından bunu konuşuyoruz biz. Demek ki ikinci evlendiği kocası, “Bu çocuğa bakarım.” derse bakmak zorunda ama ondan sonra kocası hastalanır, aciz düşer, iflas eder, bakamaz; bunlar olağanüstü durumlar. Olağanüstü durumlar mahkemeye intikal eder, bilirkişiye intikal eder, hakem heyetine intikal eder; o şekilde çözülür.

Velhamdülillahi Rabb’il âlemîn.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır