monash.pw ‘dan satın alınan ürünler, teslim tarihinden itibaren (7) gün içerisinde değişim yapabilmektedir.
Bir ürünün iade edilebilmesi genel olarak aşağıdaki şartlara bağlıdır:
Satın aldığınız ürünleri tahrip etmeden, kullanmadan ve ürünün tekrar satın alabilirliğini bozmadan, teslim tarihinden itibaren yedi (7) günlük süre içinde neden belirterek iade edebilirsiniz.
Kullanılmış, ambalajı açılmış, tahrip edilmiş vb. şekildeki ürünler iade edilemez.
Görüntülü DVD, Flash Disk görüntülü Eğitim Setleri vb. için; ürün kutusunda yer alan koruma bandı çıkarılmamış olmalıdır. Ürünlerin diğer yerlerinde çizik, hasar, darbe, sıvı teması vs. olmamalıdır.
Orijinal ambalaja sahip ürünlerin iadesi, orijinal ambalaj ile yapılmalıdır.
İade edilecek ürünün şirketimiz adına kesilecek bir iade faturası ile iade faturası düzenleme imkanı bulunmayan durumlarda, ürüne ait fatura ve sevk irsaliyesinin aslıyla birlikte iade edilmesi gerekmektedir. İade faturası ya da fatura ve sevk irsaliyesi asıllarının temin edilemediği durumlarda, bundan kaynaklanan KDV vb. mali yükümlülükler iade edilecek bedelden indirilir.
Üründe ve ambalajında herhangi bir yazı yazma, açılma, bozulma, kırılma, tahrip, yırtılma, kullanılma vb. durumlar tespit edildiği hallerde ve ürünün müşteriye teslim edildiği andaki hali ile iade edilememesi durumunda, ürün iade alınmaz ve bedeli iade edilmez.
İade şartlarına uygun durumlarda yapılan gönderimlerde taşıma masrafı müşteri tarafından ödenecektir.
İade edilecek ürünler PTT kargo ile kurumumuzdan aldığınız iade mağaza koduyla gönderilmelidir.
Baskısında hata bulunan, eksik, fazla veya yanlış basılmış ürünlerin iadesinde kargo ücreti geliş ve gidiş olarak monash.pw`a aittir.
Siparişin yanlış gönderilmesinden kaynaklanan değişimlerde kargo ücreti geliş ve gidiş olarak monash.pw’a aittir.
Karadeniz'de yalnız başına iş yapmak çok zor olduğundan horon; Karadenizlinin her işte elele verilmesini, birlikte çalışmaya duyduğu ihtiyacı anlatmasıdır.
Doğayapısının sert ve dağlık oluşu, denizinin ve havasının kararsızlığı horon oyunlarında göze çarpar.
''Mısır Gumulları hep, beraber bağlanır;
İşte, horoncular da, öyle halkalanırlar
Dizili horon ise, bel bellmek gibidir;
Tavaya birer birer, hamsi dizilmesidir
Omuz titretmeleri, hamsi can çekişmesi;
Çıkarılan o sesler, rüzgarın ıslık sesi
Hele o silkenmeler, ağaçlarda fırtına;
O çabukluk benziyor, martı kanatlarına..
Dalgalar gider-gelir, bir kararda durmazya;
Horoncular da öyle, uyar davul zurnaya
Kemençe; horonun sevgi küpü, kaşığıdır;
Neş'eli zannederler, en garip aşığıdır
Horon; yağmur duası, horon, çareye koşmak;
Zafer için zıplamak,, yahut suyu okşamak
Horon; tetikte dumrak, kayık küreği çekmek;
Horonda alın teri, horonda emek çekmek
Horon bayram yapmaktır, halk murada erince;
Canlanmayan var mıdır, oynayanı görünce.
Bu sevinç gösterisi, hem bolluk, hem bereket,
Dağ-bayır, iniş-çıkış, elbet lazım hareket. ..
Horon deyince akla Akçaabat geliyor,
Bunu hem Türkiye ve hem de Dünya biliyor. ..
Karadeniz horonu, horonların beyidir,
Karadenizli korkmaz, eğlenceden bellidir
Fişek, saat ve çizme seferberlik işidir,
Kalleşlik edenleri hesaba çekişidir
Horon, bir oyun değil, bir folklor kanunudur,
Oyna horoncu oyna,i horon, milli konudur ''
Horonlar Üç Bölümden Oluşur
1. DÜZ HORON BÖLÜMÜ: Horon oynanmaya başlarken ağır tempoda oynanır. Bundan ötürüoyunun bu bölümüne ''ağır horon bölümü'' de denir. Oyun halkası saat ibresinin tersi yönünde döner. Söylenen türkülere ellerle tempo tutulur. Müzik ne kadar yüksek tempolu çalınırsa, oyuncular da o kadar kıvrak ve hareketli olurlar. Ritim arttıkça vücut dikleşir, kollar yukarıya kalkar. Gelen komutla ''yenlik yenlik'' ''alaşağı'' ya da ''ufak ufak'' diğer oyuncular da uyarılarak doğrudan sert bölüme geçildiği gibi yenlike bölüme de geçilir.
2. YENLİK BÖLÜMÜ: Kollar aşağıya iner, dizler kırık ve bel kısmı dizlerin açısında öne doğru eğiktir. Kol çıkarmalar ve omuz sallamalar bu bölümde ön plandadır. Adımlar geriye, yana ve öne basarak belli alan içinde gezinilir. Vücudun yapmış olduğu çalımlar yumuşak ve hafiftir. Oyunun ritmi düz horon bölümüne oranla biraz daha hızlıdır. Komutçudan gelen ''alaşağa'', ''aloğlum'', ''kimola'', ''taktum'', ''yıkoğlum'' veya ''ıslık'' şeklinde gelen komutla sert bölüme geçilir.
3. SERT BÖLÜMÜ: Diğer bölümlere nazaran hareketler daha sert ve canlıdır. Omuz sallamalar daha seri, ayaklar yere daha sert basar. Oyunun en gösterişli, temposunun oldukça yüksek olduğu ve oyuncuların tüm yeteneklerini ortaya koyduğu bir bölümdür. Oyuna devam edilecekse tekrar düz horon bölümüne geçilir.
HORON
HORONUN MENŞE-İ VE KELİME ANLAMI
Türkler, tarihin akışı içinde Orta Asya'dan batı dünyasına doğru akarken, hiç kuşkusuz sosyal kültürel özelliklerini de birlikte götürmüşlerdir. Yoğun göç dalgaları ve tutulan yeni "yurtluklar-vatan"da karşılaşılan değişik ulus ve halklarla da etkileşimde bulunmuşlardır.
öncesi ve sonrasında Anadolu'ya akmaya başlayan Türk-Budun-Boy ve Oymakları çok kısa bir zaman diliminde Anadolu'yu Türkleştirip, İslamlaştırırlar. Yalnız Türkler, Anadolu'nun ötesindeki Türk ellerinde İslamiyet’i her ne kadar benimsememişlerse de eski "Gök dinleri" ya da "Şamanist" inanışlarının kalıntılarını çağımıza dek yaşatabilmişlerdir.
Bugün Anadolu'nun kırsal ve dağlık kesimlerinde, Orta Asya'nın kültürel özelliklerini - Şamanist inanışlarını görmek mümkündür. Oğuz Türkleri Yüzyıl dan itibaren sürekli ve yoğun bir şekilde Karadeniz yöresini yurt tutmaya başlarlar. yıl içerisinde bu olgu tamamlanır, tüm Karadeniz yörelerini fetheden ve Türkleştiren Oğuz Türklerinden olan "ÇEPNİLER"dir. Çepniler, bu yöreyi kıyı çizgisine paralel olarak doğu-batı yönünde fethederken Anadolu'nun iç kesimlerinden de diğer Türk boy ve oymakları Erzincan, Gümüşhane ve Harşut dolaylarından sahile akmaya başlarlar.
yılı başlarında iç kesimlerden gelen Çepni Türk'ün Giresun-Trabzon arasına yerleştirildiğini, yine Yavuz Sultan Selimin Trabzon'da, Şehzadeliği sırasında İran'da Şah İsmail'in kılıcından kaçan Ak koyunlu Türklerini de Rize-Trabzon arasındaki yörelere yerleştirildiğini tarihi kaynaklardan biliyoruz. Yöreye yapılan bu tarihi göç Doğu Karadeniz'in kısa bir zaman içinde Türkleşmesini sağlar. Türkler Doğu Karadeniz bölgesine yerleştiklerinde yabancı olmadıkları bir doğa parçasıyla karşılaşırlar. Yöre çok engebeli, sarp, dik ve dağlıktır. Öte yandan bölgeyi kuzey yönünde baştan başa kuşatan, sürekli dalgalı ve hırçın bir deniz vardır. Bu acımasız özellikleri içeren bir doğa üzerinde mücadele veren insanların tipik, yöreye özgü Folkloru ve Halk Oyunları da böylece oluşur.
Romanya'da düğünlerde oynanan halk danslarına "Gagavuz Türkleri"ince "horon" denilmektedir.[1] Yine eski bir Bulgar ve Peçenek Türklerinde varolması dikkate şayandır. Öte yandan Erzincan, Malatya, Siirt ve Afyon'da birer yerin adı "Horon"dur. Yunanca "xogos" kelimesi ile büyük bir benzerlik gösteren horonun nereden geldiği hakkında bazı fikirler ortaya atılmıştır. Bunlardan birisi Yunanlıların Karadeniz'in doğu sahillerine yerleşmiş olması, bir diğeri ise; horonun kemençe gibi Cenevizlilerden kalmasıdır. Gerçekten Fransa'da "Carole" adı ile tanınmış bir oyun vardır ki bir halka oluşturularak oynanırdı. "Carole" kelimesini Fransızca sözlükler bozuk Latince "Carola" olarak gösteriyorlardı. Ancak, bu kelimenin diğer şekilleri olan "Harol, Horol" kelimeleri ve oyunun kalabalık oynanması dikkate alınırsa, Fransız oyunu ile Doğu Karadeniz oyunu (Horon) arasında şaşırtıcı bir benzerlik göstermektedir. O halde Yunanca
"xogos" nedir?
xogos - Hora, raks, dans
Yunanca- Türkçe sözlükte;
1. Takım, grup
2. Bir kilisenin görevlilerinden oluşan kilise korosu
3. Kilise görevlilerinin kilisede durdukları yer.
Şimdi karşılaştırmaya geçelim.
a . xogos kelimesinde "topluluk" esas olarak görülüyor. Bu Karadeniz horonlarında da böyledir.
b . xogos kelimesinin üçüncü maddesi "kilise görevlilerinin kilisede durdukları yer" dir. Kelimenin bu anlamı ile Carole kelimesinin ikinci anlamı olan
"Halka şeklinde oynanan oyun" arasında açıkça görülen bir ilişki vardır.
Mimari ve kuyumculukta daire teşkil eden birçok şeye ve yy'da kilisedeki koro dairesine Carole deniyordu.
Yukarıdaki karşılaştırmalar gösterir ki, Horon, Carole ve xogos kelimeleri arasında bir anlam birliği oluşturur.
Şimdi de bunlarla ilişkili olan diğer bir kelime üstünde duralım.
xor(hor) veya Kör - Destan söylenirken nakarat
xoroy (horoy)-Sırayla durmak (Pekarski-Yakut sözlüğü)
Esas vasıfları "topluluk" olan bu Yakutça kelimeler ile Karadeniz horonu, Fransız "carole"sı ve Yunanca xogos arasındaki anlam birliğini tespit ettikten sonra yukarıdaki araştırmalarımızı şöylece özetleyebiliriz: Horon, Carole, Xogos, Hor, Kör, Horoy kelimeleri birbirlerinden ayrı olmayıp, aynı Hor kökünün muhtelif şekilleridir.[2]Bu açıklamalarla yöredeki "horom" ve "horon" kelimelerinin kullanımı arasında benzerlik olduğu görülmektedir.
Horon; mısır saplarının ve çayır (ot)'ların kucak bir araya getirilerek dikey durumda yığılıp, tarlada bulunan "KABAK DEVEKLERİ" ile üst kısımdan bağlanmasıdır. Başka bir deyişle daire (halka) şeklinde sıkıca bağlamaktır.Yöre oyunlarını oynarken bir arada toplanarak sıkıca elele tutup daire halinde horon kurmalarındaki şekil ve benzerlik Horon ile Horom sözcüğünün gerek mana gerekse kelime yapısı bakımından birbirini tamamlamaktadır. Horona başlarken "Hayde bir horom kuralım" sözü, bir araya toplanıp, sıkıca birbirimize bağlanalım demekten başka bir şey değildir.
2/4, 4/4 ,5/8 ,7/8 ve 7/16, ve 9/8 ve 9/16’lık zamanlı basit ve bileşik usullerden oluşmaktadır.
TOPLU (KARMA) HORONLAR VEYA TÜRKÜLÜ HORONLAR
Yörede, karşılama türü oyunlar ve bıçak oyunu hariç bütün horonlar ellerden tutuşularak oynanır. Horonlar daire, yarım daire ve çizgi (dizi) formunda oynanır. Oyun esnasında türkü söylenir ve oyuncular elleriyle müziğin ritmine tempo tutarlar.
Karma horonlara kemençe, davul-zurna eşlik eder. Halkanın büyüklüğüne göre oyunlara eşlik eden müzisyen sayısı da artar.
Kollar aşağıda ve yarım yukarıda tutulur. Eller ise; sağ el üste sol el alta kalacak şekilde tutulduğu gibi kollar yarım yukarıdayken serçe parmaklardan da tutulur. Kadınla erkek elele tutuşurken kadın, elinin üzerine mendil koyar ve erkek kadının elini mendilin üzerinden tutar. Düz horon (Aşağı horonu, Kari horonu, Millet horonu) oynanır. Kollar aşağıda iken vücut dik, kollar yarımken vücut öne eğiktir.
Horonlarda söylenen türküleri ve oynanan oyunları sırasıyla ele alalım.
Kafiye düzeni aşağıdaki gibidir.
1. ab, cb
2. aab, ccb
3. aaab, cccb
4. abbc, deec
5. aaaab, ccccb
Karadeniz bölgesinin doğu kesiminde halk ezgilerine yöre halkınca "TÜRKÜ" veya "TÜRKİ" denir. Bölgenin oğlu-uşağı, kadını-kızı bu türkülerle söylenir, bu türkülerle neşelenir. Doğuştan duygulu ve coşkulu bir yaradılışı olan Karadeniz insanı, yüreğindeki tüm dalgalanmaları konuşurcasına bu türkülere döker. Karadeniz türküleri yalnızca bu yöreye ait melodiler taşır. Tüm bölge halkınca bilinen ortak besteler her zaman ve her yerde herkesçe söylenebildiği gibi her türlü deyişe, her türlü söyleyişe kolayca uydurulabilir.
Türküler genellikle kemençe, kaval ve tulum eşliğinde söylenir. “Kimi zaman davulun çubuk ritmine uyularak zurna eşliğinde söylenen türküleri gerçekten eşsiz bir deyiş özelliği kazanır.”Türküler çoğu kez çalgısız söylenir. Yayla yollarında, dere boylarında, ormanlarda, fındık bahçelerinde, mısır tarlalarında, düğünlerde sevdalı yüreklerin yanık türküleri yankılanır. Acıları, sevgileri, özlemleri, yiğitlemeleri, güzellemeleri türkülere dökülür ve türkülerle yakılır.
Karadeniz Bölgesi türkülerinin çoğu anonim halk edebiyatının en yaygın ürünlerinden olan "MANİ" türündendir. Ancak öteki manilerin ilk iki dizesini oluşturan "doldurma dizelere" bu türkülerde pek rastlanmaz. Türkülerin çoğunda bir anlam bütünlüğü vardır:
" Yaylanın çümeninde Sallanırda gezersin Yedi türli çiçek var Hangisine benzersin" | " Sarmaşık bübülleri Yiyeyim mi o dilleri Açtı yeşil yapraklar Tam sevdaluk günleri" |
Öte yandan dörder dize ile sınırlanan manilere benzemeyen çok dizeli türkülere de rastlanır.
"Tabancanın yanında
Bi da bicak olacak
Delikanlı deduğun
İki kari alacak
Birisi darilanda
Ebiri sarılacak"
Çeşitli olaylar üzerine yakılan "destan-türküleri" de aynı nitelikleri taşır.
" Emir aldi ıraktan
Vurdi kalkti yataktan
Şişmanoğli geliyi
Çekilın Kumyatak'tan
Oturak havalarının, yol havalarının, destan-türkülerin, destanların bazılarında mani türünden ayrılan deyişler görülür:
"Trabzon'dan çıktım başum selamet
Çavuşli'ya vardım kopti kıyamet
Anam ile yarim hakka emanet"
Türkülü horonlar (Atlama, Düz Horon, Vaybeni) da söylenen türkülerin konuları sırasıyla:
1. Sevgi, özlem, ayrılık, gurbet
2. Yiğitlik, güzelleme ve övgüler
3. Yergiler ve görenekle ilgili duygular
4. Doğa sevgisi ve doğa tutkusu
5. Kahramanlık, fedakarlık
6. Cinsel duygular
Bazen bu türküler atışmalı türkü şeklinde de olur. Ünlü türkücüler tek ya da çift kemençe eşliğinde saatler boyu atışırlar ve yarışırlar. Karşılıklı atışmalı türküler en çok düğünlerde, derneklerde ve imecelerde yapılır. Atışanların bir çalgıcı olması ya da atışmalara bir çalgıcının eşlik etmesi zorunlu değildir. Yerine ve zamanına göre kadınlar-kızlar ile erkekler arasında da karşılıklı türkü atışmasına girişildiği görülür. Bu tür atışmalara fındık toplama, mısır ayıklama, yük taşıma imecelerinde rastlanır
A-HORON TÜRÜNDE OYNANAN OYUNLAR
1-VAYBENİ (SEYİR) OYUNU
Trabzon ve ilçelerinde halka şeklinde dizilen kadınlar ve erkekler tarafından oynan ve oyun süresince iki usta türkücünün o anda kurdukları türkülerin iki gurup tarafından karşılıklı koro şeklinde belli bir ezgi ile söylendiği oyunlara yörede "Seyir Oyunu" veya "Vaybeni" denilmektedir. Vaybeni oyunu genellikle atlama, düz horon, sıksara, sıva sıva şeklinde gittikçe hızlanan bir tempoda oynanan horonlardan sonra iki türkücünün grupları oluşturarak seyir oyununa geçilir. Gruplar en az üç kişiden oluşur
A GRUBU B GRUBU
Kadınlar ve erkekler el ele tutuşarak halkayı oluştururlar. A ve B gruplarının ortasında usta türkücüler (başkanlar) bulunur."Düz Horon" ve "Kozan Gel" oyunlarında olduğu gibi halka daima sağa doğru döner. Oyunun özelliği gereğince hiç durmaksızın türkü söylenir. Bu oyuna kemençe, kaval veya tulum-zurna eşlik eder.
Oyun başlangıcında türkücüler türkülerinin hangi ezgiyle söyleneceği ve ilk türkünün hangi grup tarafından atılacağı konusunda anlaşmaya varılır. Yörenin namlı türkücülerinin kendilerine özgü ezgileri, yöre deyimiyle "GAYDE"leri vardır. Bu oyunun özelliği gereği karşılıklı türkü söylemenin belli bir kuralı vardır. Örneğin A grubu birinci mısrayı söyledikten sonra B grubu aynı mısrayı tekrarlar. A grubu ikinci mısrayı söyler ve B grubu bu mısrayı tekrarlar. A grubu ikinci mısrayı tekrarlamışsa bu sözü karşı gruba verdim anlamına gelir. Böylece atışma devam eder. Bir grup pes edinceye kadar sürer.
Başka bir rivayete göre, oyun adını bütün oyuncuların çok iyi bildiği:
E vaybeni vaybeni
Kül oldum yana yana
Kül oldum, kömür oldum
Ateşte yana yana" türküsünden aldığı söylenmektedir.
2-DÜZ HORON
Yalın ve fazla hareketli olmayan figürlerle oynanan horonların genel adıdır. Rahat horon, adi horon, aşağı horon, kara horon, dizi horonu, millet horonu Sürmene’de tek ayak ve çift ayak ve Tonya’da üç ayak adıyla oynanır. Ayrıca bazı ilçelere bağlı köy adlarıyla da bilinir ve oynanır.Örneğin Maçka’da Galyan, Mahura , Örnek Alan ve Hamsi köy Çepni horonu gibi. Yörede kadın-erkek, genç-ihtiyar herkes tarafından oynanan bir oyundur.
Düz horonda kollar aşağıda, yukarıda ve yarım yukarıda (kollar dirseklerden kırık) tutulur. Kollar yarım yukarıda iken, kollar; müziğin ritmine göre omuza bağlanarak aşağı-yukarı sallanır. Vücut, kollar aşağıda ve yukarıda olduğu zaman diktir. Yarım olduğu zaman dizlerdeki kırıklık vücudun üst kısmına da yansır ve öne doğru hafif bir eğiklik olur. Diğer figürlerde olduğu gibi figür sayısal olarak 10 sayıda tamamlanmaktadır. 6 sayı yerinde, 4 sayı da ileriye basılmak suretiyle tamamlanır. Ayakları yere basarak, yerden alınan güç ve dizlerin eklem yerlerinden geriye yapılan vurgu vücudun yukarıdan aşağıya doğru salınışını meydana getirir. Bu aynı zamanda yöreye has bir özelliktir.
Türkülü oyunlarımızdan olan düz horonda türkü söylenirken kollar aşağıda veya yarım yukarı kaldırılır. Türkü bittiğinde yarım yukarıda olan kol komutla aşağıya inerek yenlik ve aşağı alma yapılır. Eğer bu oyunda kadınlar yoksa kollar yukarıya tam olarak kaldırılır. Figür adımları küçülür ve vücutta oldukça ince dalgalar halinde salınım başlar. Oyun artık sık sara olmuştur ve komutla kollar aşağıya alınır. Omuzlar birbirine bağlı olarak ileri ve geri salınır. Ayaklar yere sert vurarak "Aşağı Alma" üç kez tekrarlanır. Oyun bu şekilde devam eder gider.Düz horonun usulü 2/4, 4/4 ve 7/8’liktir.
3-ATLAMA
Atlama, Trabzon yöresinde karma (alaca) olarak oynanan yaygın horonlardandır. Dizlerdeki esneme ve vücuttaki yumuşak dönme hareketleri nedeniyle oyun daha çok kadınlar tarafından oynandığı bilinmektedir. Ayak hareketleri temelde düz horona benzemektedir. Figür 10 sayıda tamamlanır. Bir ayak diğer ayağın yanına getirilip yere vururken (taban) iki ayağın üzerine hafifçe düşülür ve dizler kırılır. 8., 9., ve adımlarda bel ve diz uyumlu bir şekilde ileriye doğru yaylanır ve geri gelir. Kollar aşağıda ve yarım yukarıdadır. Türkülü oyunlardandımonash.pw:7/8’lıktır.
Figür üç bölümden oluşur
- Ağır bölüm
- Yenlik bölümü
- Sert bölüm
Ayrıca Düzköy ve Akçaabat ilçesinde LANGEPSON (ATLAMA) ve Maçka’nın Ocaklı İzmesi adlarıyla bilinen atlama çeşitleri de vardır.
Güğüm dibinde çalınan usul:
Tonya’da Kufa dibinde çalınan usul:
Vurun vurun vuralım Tahtalari kıralım Bu evın gelinini Golumuza alalım | Kaldırın kolunuzi Görünsünler bacadan Bizım günahlarımız Sorulsunlar hocadan " |
Oyun belli bir tempoya geldiğinde kollar yarım yukarı kalkar, komutla sağa-sola gider ve yenlik yapılır. Üç kez yenlik yapıldıktan sonra aşağı alınır
8-PARMAK UCU - KUMYATAK ERKEK OYUNU – KAZMA ÇÖKME: Adlarıyla da bilinir. Sık sara usulüyle oynanan bu oyunlarda; kollar yere paralel ve omuz hizasında, sağ ayağın önde yaptığı çalımlarla süslü oldukça hareketli bir oyundur. Usul: 7/8, 7/16’ lıktır.
Kolluk kuvvetleri gelirken evlerdeki müziğin sesi hafifletilir veya lambalar söndürülür. Kolluk kuvvetleri geçtikten sonra müzik tekrar eski halini alır. Bu havalara “Kol Bastı Havası veya Kol Oyunu”denilmektedir. İki kişi ile bir nevi karşılama türünde oynanan bu oyun Trabzon ve Giresun’da oynanmaktadır.
Kol Oyunu bir çeşidi de FİNGİL HAVASI ( KOL AĞASI ) dır. Bu oyun 2- 4 kişi tarafından oynanmaktadır. Kol Oyununa nazaran daha ritmik bir şekilde oynanır. Fingil deyimi, yörede güzel ve neşeli anlamına gelmektedir. Oyundaki itaf, oyunu çok güzel oynayan kadın için söylenmiştir. Usul:2/4 ve 4/4 lük tür.
C-BAR TÜRÜNDE OYNANAN OYUNLAR
HORONLARA EŞLİK EDEN SAZLAR
Kemençede görülen akord çeşitleri [13], ince telden kalın tele doğru
Normal Düzen Tulum Düzeni Köçek Düzeni
Re La Mi La Re La Sol # Fa # Do #
KEMENÇENİN YAPISI: cm. uzunluğunda, 3 cm. yüksekliğinde, eni sap kısmına yakın yerde 6 cm. baş kısmında 9 monash.pw Gövdesi ardıç, dut, dişbudak, sarmaşık ve erik ağacından içi oyularak yapılır.
Gövde üzerine yapıştırılan kapak yörede sakız ağacı olarak bilinen çam ağacından yapılmaktadır. Ağaç dik olarak mm kalınlığında dilimlenir. Elde edilen kapak (Hartama) ılık suda bir süre bekletildikten sonra yuvarlak bir boruya bağlanarak üç gün bekletilir. Hartama üzerindeki damarların birbirine yakın olması istenir. Bu kemençe sesinin güzel ve tok çıkması içindir.
Kapak üzerinde birbirine paralel cm uzunluğunda iki oluk vardır. Kapağın içinden (iki oluk arası) gövdeyi birbirine bağlayan sesin daha iyi çıkması ve kapağın içeriye çökmesini önleyen can direği vardır. Yay 55 cm uzunluğunda abanoz, gül ve fındık çubuğundan yapılır. Atın kuyruk kısmındaki kıllardan oluşan yaya, sürtünmeyi arttırmak için reçine sürülür.
Karadeniz yöresinde davul iki türlü çalınır.
1-Kol dirseğini cm, geçecek şekilde davulun kayışı kola geçirilir ve davul döndürülerek kayışın koldan kaymaması için sıkıştırılır. Orta parmak ve yüzük parmağı çubuğun içine girer baş parmak kasnağa bağlı küçük meşinin içine sokulur ve elin kasnakla teması sağlanır. Tokmak diğer elin avuç içinde tutulur.
2-Çubuğun ve tokmağın aynı yüzeyde beraber olarak çalınmasıdır. Genellikle Trabzon'un Araklı ve Sürmene ilçelerinde görülür.
Türkiye'de üç çeşit zurna vardır.
1- Kaba Zurna (Trakya ve Tokat)
2- Orta Zurna (Hemen hemen her yerde)
3- Zil Zurna (Karadeniz)
Zurnalar, erik, ardıç, sarmaşık ve dişbudak ağacından yapılır. cm uzunluğunda, ağız kısmı (FERMENE) 5, cm. çapında, kamışın takıldığı ağız kısı ise 1,5 cm. dir. Bu kısma ZİVANA denir. İç delik 9 mm'lik nota delikleri ise 8 mm. lik matkapla delinir. Biri arkada yedisi önde olmak üzere sekiz nota deliği vardır.[14]
Dili Kaval iki şekildedir.
a-Diatonik perdeli (Halk arasında dilli düdük de denilmektedir.)
b-Kromatik perdeli (Halk arasında çoban kavalı denmektedir.)
Dilsiz Kaval da iki şekildedir.
a-Diatonik perdeli
b-Kromatik perdeli
5. TULUM: Daha çok Rize ve Artvin illerinde görülür. Tulum-Zurna adıyla da bilinir.Oğlak derisinin tüyleri temizlendikten sonra ayakları yukarı kısmından kesilir ve deliklerden ikisi, hava kaçırmayacak şekilde sıkıca bağlanır. Tabi ki ön ve arka delikler de kapatılır. Geriye kalan sağ ön ayak ile sol arka ayaklardan, sağ ön ayağa tahta boru, arka ayağa da üstü delikli iki boru bağlanır. Böylece meydana gelen alete "Tulum - Zurna" adı verilir. Sağ ön ayağa bağlanan ve ağızlık vazifesini gören tahta borudan üflenerek tulum şişirilir. Delikli borulardan ses çıkmaya başlar. Bu perdeler parmakla idare edilmek suretiyle istenilen hava çalınır.
monash.pwĞEN:İçinde öteberi ya da el yıkanan, madenden yayvan kap.