Yıllarca hiç belirti vermeden pusuya yatan hipertansiyonu düzenli tedavi ve sağlıklı yaşam tarzıyla kontrol altında tutmak mümkün. Ancak hastalar, kendini iyi hissedince ilaçları azaltmak ya da bırakmak, sarımsak ve limon suyuna güvenmek, dil altı ilaçlarla tansiyonu aniden düşürmeye çalışmak, aşırı miktarda ağrı kesici içmek gibi hatalara sıkça düşüyor.
Haydi hemen tansiyonunuzu ölçün, bakalım 12/8 sayılarının neresindesiniz?
Eğer üstündeyseniz yüksek tansiyon ömrünüzü kısaltmaya başlamış demektir. Yüksek tansiyon, bir hastalık değildir. Damarlarınızın yaşlandığını, sertleştiğini gösteren bir bulgudur. Damarlarınız yaşlanınca ister istemez siz de hızla yaşlanmaya başlarsınız.
Unutmayın, sarımsak ve limon değil, egzersiz ve kilo vermek tansiyonunuzu düşürür. Damarlarınızın içine bakın zararlı maddeler var mı? Tuz, şeker, kolesterol, nikotin, yüksek basınç damarlarınız yoluyla tüm organlarınızı harap eder. Yüksek tansiyon beyninizi, böbreğinizi, gözünüzü, kalbinizi bir boksör gibi sürekli yumruklar.
Dünyada en çok görülen hastalık olan hipertansiyon yani yüksek tansiyon, 1 milyarın üzerinde insanı esir almış durumda. Dünyada en çok reçete hipertansiyon için yazılıyor. Bu kadar sık görülmesine rağmen tedavi edilebilen hasta sayısı oldukça düşük kalıyor. Türkiye’de 6 milyon hipertansiyon hastası var. 18 yaşın üzerindekilerin üçte birinin hipertansif olduğu belirtiliyor. Yaş ilerledikçe bu oran artıyor. 50 yaşından sonra neredeyse toplumun yarısında yüksek tansiyon görülüyor.
Hipertansiyonun (yüksek tansiyon) klasik tanımı, kan basıncının /90 mmHg’den yüksek olmasıdır. Hipertansiyon bir hastalık değil, çok daha geniş hastalıklar yelpazesinin bir bulgusu olarak kabul ediliyor yani, ilerleyici kalp ve damar hastalıkları grubunun belirtisi.
İdeal tansiyon /80 ve altındaki tansiyon değerleridir. Hastanın tansiyonu /80’in üstünde ise sağlıklı yaşam tarzı değişikliğiyle tedavi süreci başlıyor. Eğer tansiyon /90’dan yüksekse o zaman ilaç tedavisi devreye giriyor. İlaç tedavisinin amacı tansiyonu /90 değerlerinden daha aşağıda tutmak.
Erken bunamanın sorumlusu
Ülkemizde ölümlere en çok neden olan yüksek tansiyon, teşhis edildiğinde iş işten geçmiş olabiliyor. Göz, beyin, böbrek gibi organlarla boyun damarı, kalp damarı, böbrek damarı ve bacak damarı, yüksek basınç nedeniyle zaman içinde hasar görmeye başlıyor. Kalp yetmezliğine, kalp krizine, beyin kanaması ve felce neden olabiliyor.
Çağımızda erken bunamanın en önemli nedenlerinden biri kontrolsüz hipertansiyon. Göz damarlarında yaptığı hasar görme kaybına, böbrek damarlarına verdiği hasar ise kronik böbrek yetmezliği ve diyalize girme ihtiyacına yol açıyor. Bu hastalık kadın ve erkeği aynı şekilde etkiliyor.
İki kutu ilaç içmekle normale dönmez!
Hipertansiyon kronik, yani yaşam boyu süren ve ilerleyici bir hastalık, bu nedenle de “İki kutu ilaç içtim tansiyonum normale döndü” diye bir şey söz konusu olamıyor. Tanı konulduktan sonra ömür boyu tedavi gerekiyor. Tedavi kesildiğinde tansiyon yine yükselerek tüm organlara hasar vermeye devam ediyor. Bu nedenle de hasta, ömür boyu ilaç kullanmalı, sağlıklı yaşam tarzını benimsemeli ve uygulamalı.
Sabahları yorgun uyananlar dikkat!
Hipertansiyon sinsice ilerliyor ve yıllarca hiç bir belirti vermeyebiliyor. Bu yüzden de ‘sessiz katil’ olarak tanımlanıyor. Genellikle rastgele bir tansiyon ölçümü sırasında değerler yüksek bulunur ve sonrasında yapılan araştırmalar sonucu hipertansiyon tanısını alır.
Halk arasında hipertansiyonun en sık bulgusu baş ağrısı olarak biliniyor. Sabahları dinç uyanamamak, konsantrasyon güçlüğü, sersemlik, erken yaşlarda bunama, yol yürürken nefes darlığı, göğüs ve bacaklarda ağrı, gece uyurken nefes darlığıyla uyanmak, burun kanaması, görmede azalma, yüzde ellerde ve bacaklarda uyuşma kuvvet kaybı gibi belirtiler artık tansiyonun hasarlarının belirginleştiğini gösterebilir. Bu bulgular başka hastalıkların belirtileriyle de karışabilir. Detaylı bir muayene ve tetkik sonrası tanı kolaylıkla konulur.
Sarımsak ve limon suyuna güvenmeyin
Hastalar her türlü şikâyetlerinde önce tansiyonlarını ölçüyorlar. Eğer tansiyon yüksek ise sarımsak ve limon suyu gibi şeylerle tansiyonlarını düşürmeye çalışıyorlar. Ancak bu yöntemlerin bilimsel bir yanı yoktur ve tansiyonu düşürmez.
Dil altı ilaçlarla aniden düşürmek büyük hata
Yüksek tansiyon hastalarının sıklıkla yaptıkları yanlışlardan biri dil altı tansiyon ilaçları kullanmak. Dil altına alınan ilaç çok hızlı emileceğinden; tansiyonu da çok hızlı düşürür ve bu da hem beyin hem de kalp için oldukça sakıncalıdır. Tansiyon kesinlikle hızlı düşürülmemeli. İlla ilaç alınacaksa bu dil altı olarak değil, içerek alınmalı. Eğer tansiyon yüksek ise dakika dinlenip sakinleşerek tekrar tansiyon ölçülmeli ve yine yüksek ise bir sağlık kuruluşuna başvurulmalı.
Tansiyonu 18 yaşından itibaren takibe alın
Hipertansiyon, 18 – 50 yaş aralığında görülür. Genç yaşlarda ortaya çıkan tansiyon yüksekliği bir takım hormonal bozukluklara bağlı olabilir. Özellikle de çok yüksek değerler görülüyorsa mutlaka altta yatan bir neden araştırılmalı. Hipertansiyon eğer kontrol edilmez ise yıllar içinde tüm organ sistemlerinde hasara yol açar. Bu nedenle ilk kontrol 18 yaşında yapılarak erken teşhis edilmeli. Zira erken teşhis hayat ve organ kurtarıcıdır. Ayrıca erken teşhis, sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleriyle, yüksek tansiyonu daha rahat kontrol altına alabilmeyi sağlayabilir.
Uyku apnesi ve tuz, tansiyonu yükseltir
Hipertansiyonun tek bir nedeni yok. Birçok faktör bir araya gelerek kan basıncını yükseltiyor. Bunlar arasında genetik, tuz tüketimi, hazır gıdalarla beslenmek, egzersiz yapmamak, kilo almak, uyku apnesi sayılabilir. Sayılan bu nedenlerle oluşan hipertansiyona birincil veya esansiyel yüksek tansiyon denir. Bunların yanı sıra ikincil nedenlerle oluşan hipertansiyon da vardır. Ancak bunun görülme sıklığı yüzde 1’den daha düşüktür. Tiroit, böbrek üstü bezi, beyindeki hipofiz bezi, kortizol hormonlarındaki bozukluklar, böbrek damar darlıkları gibi nedenlerle de tansiyon yükselir.
Tansiyona karşı toplum sağlığı projesi olmalı
Nüfusun neredeyse yarısı 50 yaşından sonra hipertansiyon hastası olduğundan, hastalık, bir toplum sağlığı projesi olarak ele alınmalı. Eğer gençlik çağlarından itibaren tuz azaltılır, sigara ve alkolden uzak durulursa, kilo kontrolü, sağlıklı beslenme ve egzersiz yaşamın bir parçası haline getirilirse hipertansif hasta sayısında ciddi azalmalar olabilir. Halkı bilinçlendirmek için kamu spotları, derneklerin halkla bütünleşen çalışmaları ve medyanın desteği yararlı olabilir.
Reçeteye değil, güvene dayalı takım oyunu gerekiyor
Hipertansiyon, kontrol altına alınabilen bir hastalık ancak sadece tansiyonu kontrol etmek yetmiyor. Tüm risk faktörlerini kontrol etmek gerekiyor. Hipertasiyon hastaları sadece tansiyonu yüksek hastalar değildir. Bu hastalarda mutlaka eşlik eden kolesterol ve şeker yüksekliği (insülin direnci) vardır. Çoğu sigara ve alkol kullanır. Egzersiz yapmaz. Eğer sağlıklı ve uzun bir yaşam hayal ediyorsak tüm bu riskleri kontrol etmek gerekiyor.
Ancak doktor bunu tek başına yapamaz. Bu, bir takım oyunudur. Doktor ve hasta bir takım olarak çalışmalı ve bu hedefe doğru yol almalıdır. Hasta doktoruna inanmalı ve ikna olmalı. Aksi takdirde doktor ilacı yazar, hasta tedaviyi uygulamaz. Reçeteler değil, güvene dayalı hasta hekim işbirliği hastalığı tedavi eder.
Hasta isteğine göre ilacı kesmemeli
Hipertansiyon hastalarının tedavi sürecinde yaptıkları en önemli hatalardan biri de ilaçların hipertansiyondan daha zararlı olduğunu düşünmeleri. İlaçlarını kendi kendilerine azaltıp kesmeleri, tuz ve alkol kullanımını azaltmamaları, aşırı miktarda ağrı kesici içmeleri, “kendimi iyi hissediyorum” diyerek düzenli kontrollere gitmemeleri ve kilo almaları; tüm bunlar tedaviyi zorlaştıran en önemli hatalar!
Bir kere ölçmekle tanı konulmaz
Tek bir ölçümle ölçümle hipertansiyon tansı konulmuyor. Birçok kez ve uzun süreçte yapılacak tansiyon ölçümleri tanıyı doğrulamak için gerekli oluyor. Günümüzde artık kesin tanı için hastalara otomatik tansiyon cihazı takılarak, 24 saat boyunca tansiyon ölçümleri yapılıyor. Sonra bu ölçümler bilgisayarda analiz ediliyor. Tansiyon cihazı ile takip etmenin mümkün olmadığı durumlarda ise bir hafta süresince sabah akşam iki kez tansiyon ölçülerek de tanı konulabiliyor.
Her hastaya aynı tedavi uygulanmaz
Her yüksek tansiyon hastasına aynı tedavi uygulanmaz. Hastanın, yüksek tansiyonuna eşlik eden diğer hastalıklarına bakılarak en uygun ve etkili tedavi seçeneği hayata geçirilerek hastalık kontrol altına alınır.
Prof. Dr. Timur Timurkaynak
Bayındır İçerenköy Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı
KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU
Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.
1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları
Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:
Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:
İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.
2. Kişisel Verilerin Aktarılması
Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.
3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi
Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;
Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.
4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız
Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;
Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.
5. Veri Güvenliği
Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.
6. Şikayet ve İletişim
Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “funduszeue.info” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;
Kanun kapsamındaki taleplerinizi, funduszeue.info web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Timur Timurkaynak, halk arasında yüksek tansiyon olarak bilinen "hipertansiyon"un toplumun yaklaşık yüzde 50'sini etkileyebilen sinsi bir hastalık olduğunu söyledi.
Hastalığın, çok sessiz ve hiç belirti vermeden gelişebildiğini ifade eden Timurkaynak,"Bu rahatsızlığın kötü tarafının sinsi ilerlemesidir; iyi tarafı ise hastaların tansiyon değerlerinin ilaç tedavisi ile kontrol altına alınabilmesidir" dedi.
"DİRENÇLİ HİPERTANSİYONDA İLAÇ TEDAVİSİ ETKİSİZ"
Timurkaynak, bazı hipertansiyon hastalarının üç veya daha fazla tansiyon ilacını birlikte kullanmalarına rağmen hastalığın kontrol altına alınamayabildiğine dikkat çekti.
Bunun "dirençli hipertansiyon"dan kaynaklandığını dile getiren Timurkaynak, "Dirençli hipertansiyonda hastalar, ilaç kullanmalarına rağmen tansiyonları yeteri kadar düşürülemediğinden, yüksek tansiyon ve onun yaratacağı kalp krizi, kalp yetmezliği, felç, böbrek yetmezliği, körlük, bacak damarlarında tıkanma, aort damarında genişleme ve yırtılma gibi birçok ciddi sağlık sorunlarıyla baş başa kalıyorlar. Dirençli hipertansiyonda ilaç tedavisi etkisiz kalabiliyor" diye konuştu.
"DAMARLAR YAKILARAK TANSİYON DÜŞÜRÜLÜYOR"
Timurkaynak, yapılan çalışmalarda, dirençli yüksek tansiyon hastalarındaki sorunun, böbrek damarlarındaki sinir sisteminin beyni uyarmasından kaynaklandığını anlatarak, bunun sinir sisteminin tansiyonu tetiklediğini ve düşmesini engellediğini belirtti.
Dirençli hipertansiyon tipi için son yıllarda etkin bir tedavi yönteminin uygulanmaya başladığını müjdeleyen Timurkaynak, "yeni yöntem ile dirençli yüksek tansiyon hastalarının böbrek damarlarındaki sinirlerinin katater yardımı ile yakılarak tedavi edildiğini" söyledi. Timurkaynak, yeni tedavi yöntemine ilişkin, şunları kaydetti:
LOKAL ANESTEZİ İLE 45 DAKİKA SÜRÜYOR
"Yöntem, lokal anestezi altında 45 dakika süren bir operasyon. Kasık damarından içeri girerek, her iki böbrekteki damarların sinirleri yakılıyor. Hasta aynı gün taburcu oluyor. İşlem sırasında risk yok denecek kadar az. Bu yöntem, böbreğe herhangi bir zarar vermiyor. Aksine tansiyonu düşürerek böbreği koruyor.
Söz konusu tedavi şeklinin sonuçlarıyla ilgili yapılan bilimsel çalışmalarda, tansiyonun ilk aydan itibaren düşmeye başladığı, bu düşüşün altı ayda en yüksek düzeye ulaştığı tespit edildi. Büyük tansiyonda 30 mmHg, küçük tansiyonda 10 mmHg'lik bir düşüş elde ediliyor. İki yıldan uzun süren takiplerde ve daha uzun dönemde bu sonuçlar korunuyor."
"Yüksek Tansiyon" tabirinin de kullanıldığı hipertansiyon, kalbin pompalama yaptığı atardamarlar içindeki kan basıncının, yani tazyiğinin yüksek olması demektir. Bu yükseklik, içinde bulunduğu kalp ve damar sistemini yıpratmakla yola başlar ve sonrasında, damarları bozulan organların bizzat kendilerini de iflasa sürükleyerek yoluna devam eder. Bu organlardan öncelikle sayılacak olanlar göz, böbrekler ve beyin olmakla beraber, zaman içinde tüm dokular ve organlar etkilenebilir.
"Tıbbi kılavuzlara göre hipertansiyon teşhisi, yapılan ölçümlerin çoğunda büyük tansiyonun mmHg ve/veya küçük tansiyonun 90 mmHg üzerinde ölçülmesi ile konur" denilse de, ideal tansiyon değeri /80 mmHg'dır. Yaş kaç olursa olsun, bu böyledir. Yani ileride felç, kalp krizi, kalp yetersizliği, böbrek yetersizliği, beyin kanaması gibi hastalıklara uğrama riski bakımından, ideal sayılan /80 mmHg ile "idare eder denilen" /90 mmHg arasında bile epeyce fark vardır. Hatta biraz daha aşağıya doğru gidelim; rahatsız etmeyen, baş dönmesi veya halsizlik gibi belirtilere yol açmayan en düşük tansiyonun en iyi tansiyon olduğunu söylemek lazım.
Bu itibarla ideal tansiyon konusu hakkında kısaca şunu söyleyebiliriz; (Düşük tansiyon belirtilerine yol açmadığı sürece) en düşük tansiyon, en iyi tansiyondur. Mesela tansiyonu 90/60 mmHg (yani 9/6) ölçülen ama kendini iyi hisseden birini, durduk yerde düşük tansiyon hastası kabul edip tuzlu ayranlar içmeye teşvik etmek vahim bir hatadır. Böyle bir kişiye yapılması gereken şey, sadece böyle mükemmel bir tansiyon değerine sahip olmasından dolayı tebrik etmektir. Ama buradaki kastettiğimizin çeşitli hastalık hallerindeki tansiyon düşmeleri olmadığını, tansiyonun hep düşük seyrettiği sağlıklı ve yakınmasız kişilerle ilgili olduğunu özenle vurgulayalım.
Tansiyon yüksekliğinin genellikle baş ağrısı, ense veya tepe ağrısı-zonklaması, baş dönmesi, kulaklarda uğultu, çarpıntı hissi, bulantı gibi yakınmalarla seyrettiği iyi bilinir. Buradan yola çıkan birçok hastanın, aslında tansiyonunu hiç ölçtürmediği halde "Tansiyonum iyi, bir sıkıntım yok." demesine öyle çok rastlıyoruz ki. Tansiyon vücutta ne kadar uzun süredir yer edinmişse, vücut bunun belirtilerine karşı o kadar alışıyor ve bir nevi körleşiyor. mmHg veya daha üzerindeki tansiyon değerlerinin bile farkında olmayabiliyor hastalar.
Tansiyon yüksek olduğu halde hiçbir şikayetin olmaması ve kendini iyi hissetmek, ne yazık ki tansiyonun size zarar vermemesi, vücudun artık tansiyona alışması ve ondan etkilenmemesi anlamına gelmiyor. Tüm damar sistemi, kalp ve diğer organlar, o sırada hissetmeseniz de içten içe ve sessiz sedasız iflasa sürükleniyor.
Algılama sorununun diğer bir yüzü de, tansiyon yüksekliğinin sadece o sıradaki açlığa, tokluğa, üzüntüye, sinirlenmeye, iş yapmaya veya yürümüş olmaya bağlı olduğunu sanıp ana problemi görmezden gelmek şeklinde karşımıza çıkıyor. Sanıldığının aksine; o sabah henüz kahvaltı yapmamış olmanızın, ilacınızı henüz almamış veya yarım saat önce yürümüş ya da birkaç merdiven çıkmış olmanızın, şu andaki tansiyon yüksekliğinizi izah etme konusunda bir anlamı olamaz. Tansiyonun sadece rahat olunan durum ve saatlerde ölçülmesi de sorunun gizlenmesine neden olmaktadır. Mesela evde sabah-akşam yapılan ölçümlerin gayet iyi olması, buna karşın dışarıda tansiyonun yüksek seyrediyor olması hiç de nadir bir durum değildir. Ayrıca önceden 9/6 veya 10/7 gibi düşük tansiyon değerleri olan kişilerde günün birinde aniden tansiyonun sadece 'e çıkması bile gayet rahatsız edici olabilir. Bu hastaların pek çoğu bir türü iyileşmeyen baş ve ense ağrısı, kulak uğultusu, yorgunluk gibi yakınmalarla, ellerinde bir çuval dolusu migren, sinüzit ve depresyon ilaçlarıyla ve MR filmleriyle hastane hastane gezerler.
Hipertansiyon tedavisinde hekimler olarak en sık yaşadığımız sıkıntının bu olduğunu söylemek sanırım hata olmaz. Elbette tuz azaltılacak, elbette kilo verilecek, elbette düzenli yürüyüş yapılacak ve elbette stresten kaçınılacak. Bunlar temel. Ama ciddi bir hipertansiyonla sadece bu önlemleri kullanarak baş etmek mümkün değildir. Sarımsak, limon, kekik yağı, keten tohumu gibi yöntemler ise genellikle teselliden öte bir değer taşımazlar.
"Genç yaşta vücut ilaca alışmasın diye tansiyon ilacı almamak" felaketine çok sık şahit oluyorum. Düşünün; yaş 16, tansiyon Tamam hemen ilaç başlamayalım, tuzu azaltalım, yürüyüş yaptıralım ve kilo fazlalığı varsa verdirelim. Gönlünü de hoş tutalım. Peki yine de olmuyorsa ve tansiyon inmiyorsa? "İnmiyorsa inmesin, yeter ki bu yaşta ilaç vermeyelim." demek, bu çocuğu kanserden farksız bir durumun kucağına göz göre göre terk etmek demektir. Bu çocuğun geleceğinde daha yaşında böbrek yetersizliği, kalp krizi, felç gibi durumlar aklıma sadece ilk gelen senaryolar. Yani sıradan bir hipertansiyon hastasının yaşındaki akıbetini daha yaşındayken yaşamak
Çoğu hasta, bu ilaçları hep almanın böbrekleri veya karaciğeri yorduğu, hep ilaç almanın vücutta alışkanlık yapacağı ve ilaçlara bağımlı olmak istemedikleri gibi tezler ileri sürmekteler. Organlarınız bu ilaçları aldınız diye değil, almadınız ve hipertansiyonunuz gereği gibi tedavi edilmedi diye zarar görür. Uygun şekilde tedavi edilmeyen bir hipertansiyonun kanserden farkı yoktur. Kanser nasıl organ sistemlerini bozar ve iflasa sürüklerse, tedavisiz bir hipertansiyon da aynısını yapar.
Aldığınız ilaç veya doz yetersiz geliyor olabilir. Bu arada diğer bir yanılgı da ilacın dozunu rakamsal olarak ele alıp abartmaktır. "Komşumun ilacı sadece mg, benimki ise mg yani çok fazla. Yine de tansiyonum düzelmiyor. mg'ı daha ne kadar artırabilirim ki?" sorusu artık bir klasik haline gelmiş durumda. Her ilacın etkin dozu farklıdır. Ne bir ilacın sadece 1 mg olması onu daha tehlikesiz kılar, ne de başka bir ilacın mg oluşu onu diğerinden daha tehlikeli yapar. Bir ilacın 1 mg'ı başka bir ilacın mg'ı ile eşit etkide olabilir. Onun için bu rakamlara takılmamak lazım. Belli dozda bir ilaç alıyor olabilirsiniz ve tansiyonunuz hala düzelmemiş olabilir. Yapılması gereken durumu böyle kabullenmek değil, tedavinin daha da artırılmasıdır. Öncelikle ilaç dozu olarak, bu da yetmezse ilaç adedi olarak. Ta ki tansiyon konusunda hedefe ulaşalım.
Tansiyon ilaçları böbrekleri bozmaz. Tam aksine böbrekleri korurlar, yani yüksek tansiyon nedeniyle bozulmaların başladığı ve iflasa sürüklenen böbrekleri kurtarırlar. Özellikle şeker hastalığı varsa, hipertansiyon olmasa bile bazı tür tansiyon ilaçlarını böbrekleri korumak adına tatbik ederiz, tekrar söylüyorum hipertansiyon olmasa bile! Yani hipertansiyon ve/veya şeker hastalığınız varsa, eğer gerçekten böbreklerinizi düşünüyorsanız ve eğer ileride diyalize mahkum ve kendisine nakil için böbrek aranan biri haline gelmek istemiyorsanız bu ilaçları ALMANIZ gerekir. Bir başka deyişle yine söylüyorum, biz hekimler bu ilaçları böbrekleri bozmak için değil kurtarmak için kullanırız. Çünkü böbreklerde tansiyona bağlı bozulma başlamışsa böbrekleri kurtarmanın da yine bu ilaçlardan başka çaresi yoktur. Sadece, böbreklerde zaten çok ağır bir yetersizlik varsa, bu hastalarda dikkatli olmak gerekiyor. Hassas kararları vermek doktorunuzun işidir. Lütfen bu konulara hakim olmayan birtakım insanların etrafınızda bilir bilmez ve cahilce konuşmaları aklınızı çelmesin. Gerçek buradaki gibidir.
Etiket:
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası