Karagöz Ile Hacivat Hakkında Araştırma Yapınız
Hacivat ve Karagöz ile ilgili bir araştırma yapınız. a ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
Hacivat ve Karagöz ile ilgili bir araştırma yapınız.
Hacivat ve Karagöz ile ilgili bir araştırma yapınız.
- Cevap: Diğer ismiyle gölge oyunu olan Karagöz ve Hacivat halk tiyatrolarında önemli bir yere sahiptir. Oyunu oynatan kişiye hayalci adı verilir , baş karakterler Hacivat ve Karagöz olmak üzere kahramanların beyaz bir perdenin arkasından yansıma usulü ile oynatılmasından dolayı gölge oyunu denmektedir. Diğer geleneksel halk tiyatrolarında olduğu gibi bu da doğaçlama bir oyundur. Karagöz karakteri eğitimsiz , zeki ve şakacı bir tiptir, Hacivat ise biraz daha eğitimli ve yarı aydın tipi temsil etmektedir. Oyunun temel olayı Hacivat ve Karagöz arasındaki yanlış anlaşılmalar üzerinedir.
6. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.
Ders Kitabı Cevapları
kaynağı değiştir]
Karagöz tasvirleri izleyiciyle buluşana dek pek çok aşamadan geçirilir. Tasvirler önce tabaklanmış derilere çizilir ve kesilir. Bıçaklarla tasvirin hatları deriye işlenir. Daha sonra doğal yada sentetik boyalarla renklendirme işlemi yapılır. Tasvirleri boyamak için zerdeçal, çivit otu, indigo, kırmız böceği, kokinella ve ceviz gibi geleneksel doğal boyalar kullanılabilir. Karagöz sanatında doğal boyaların önemli bir yeri vardır.
- Hayâli: Karagöz oynatan ustadır. Karagözü tek bir usta oynatır ve bütün mizansenleri o idare eder. Ses taklidi yapabilir. Şarkıları usûl içinde kalarak karikatürize edip perdedeki tiplere özel usûller üretir. Bazı şarkılar bazı tiplemelerle özdeşleşmiştir. Şarkı duyulduğunda seyirci o tipin perdeye geleceğini bilir. Karagöz ustası, "hayâli" unvanını uzun yıllar yanında "yardaklık" yaparak yetiştiği kendi ustasından alır.
- Yardak: Ustanın perde arkasındaki yardımcısıdır. Tef çalar, tasvirleri ustanın eline verir.
- Perde: Karagöz perdesi zaman zaman farklılıklar gösterse de genellikle x cm ebatlarındadır ve beyaz renklidir. İlk zamanlar, yani "Kâr-ı Kadîm" (eski) oyunlarda) perde basitçe iki duvar arasına iple gerilen bir basma kumaştan oluşmaktaydı ve 2 x 2,5m uzunluğundaydı. "Nev icad" (yeni) oyunlarda ise paravana şeklinde bir sahne oluşturularak beyaz renkli patiskadan, Ayna adı verilen bir perde kullanılmaktaydı. Bu yeni perdelerin ebatları x cm'ye küçültülmüştür. Perdeye, Karagöz'ü ilk oynattığı ileri sürülen Şeyh Küşteri'ye atfen Küşteri Meydanı adı da verilir.
- Peş tahtası: Perdenin altında bulunan bu tezgâh perdenin gerisine doğru uzanır ve üzerinde Karagöz ustasının kullanacağı "tasvirler", "nâreke", "tef", "ışık kaynağı" vb bu tezgâhın üzerinde hazır bulunur. Raf şeklindeki parçasına Destgâh da denir.
- Hayâl ağacı: Karagöz ustası perdede birden fazla tasviri idare etmeye çalışırken, yani her iki eli de tasvirlerin çubuklarıyla doluyken, perdede olması gereken üçüncü, dördüncü vb. tasvirleri perdeye yapışık (ve haliyle hareketsiz) tutmaya yarayan çatal biçimli destek gereci.
- Tasvirler: Perdede karakterlerin iki boyutlu şekillerine "tasvir" denir. Bunlar ışığı kısmen geçirebilen şeffaf materyallerden yapılırlar. Geleneksel yöntemde deve derisi kullanılmaktaydı. Bazen de tasvirler manda, düve, at, eşek ve keçi derisinden kesilirdi. Deve derisi köpek dışkısı (tüyleri dökmekte etkilidir, ancak taze değilse etkili olmaz) ve zırnıkla (sodyum sülfat) tabaklandıktan sonra gerilerek yavaşça kurutulur, camla kazınıp inceltilerek şeffaflığı arttırılır. Tiplemeler deri üzerine çizilip kesildikten sonra ışığı daha da geçirebilmesi için kontürler boyunca delikler açılır. Tasvirler zımparalanarak derinin içine işleyebilen, dayanıklı bitkisel kök boyalarla boyanırlar. Tasvirler genellikle 32–40cm boyundadır, ancak en iri tasvir "Himmet"tir ve 50 cm boyundadır.
- Oynatma çubukları: Gürgen ağacından yapılır ve boyları cm kadardır. Tasvirlere tutturularak onlara perdede hareket kazandırmak için kullanılırlar.
- Fırdöndü: Türk Karagözü yatay çubuklarla oynatıldığı için tasvirler tek yönlü hareket ederler, geri dönemezler. Bunu aşmak için bazen tasvirlerin sırtına deriden ufak bir yuva yapılır ve bir menteşe yardımı ile görüntünün sağa sola dönmesi sağlanır. Buna "fırdöndü" denmektedir.
- Göstermelik: Oyun başlamadan önce müzik eşliğinde perdede hareketsiz duran canlı veya cansız varlıkların tasvirleridir. Bunlar bir limon ağacı, çiçek demeti, gemi, denizkızı veya kedi olabilir. Ya da Zaloglu Rüstem'in dev ile savaşını gösteren bir resim konur. Bunların konuyla ilgisi olması gerekmez. Amaç seyircide bir merak uyandırmak ve onu birazdan başlayacak oyunun havasına sokmaktır.
- Işık kaynağı: Eski zamanlarda mum ışığı veya şem’a (bir tür yağ kandili) kullanılmaktaydı. Modern zamanlarda elektrik ampulleri kullanılmaktadır.
- Nâreke: Kamıştan yapılmış, kavala benzer bir tür düdüktür. Mukkaddime (giriş) bölümünde çalınır.
- Tef: Genelde Karagöz ustası (Hayâli)'nın yardımcısı (Yardak) tarafından çalınır. Oyundaki tefe dayren denilmektedir, tefi çalana ise dayrenbaz denilmektedir.
- Zil: Tefin kullanıldığı anlarda zil de kullanılmaktadır. Tef ve zilin bir arada olduğu "zilli tef" de kullanılan gereçlerden biriydi.[6][7][8]
Karagöz oyunları[değiştir kaynağı değiştir]
PTT idaresi Karagöz temalı iki seri pul basmıştı. Üst sırada tarihli "Turizm Yılı" serisinden 2 pulda Karagöz ve Hacivat tasviri yer alıyor. Alt sırada tarihli "Kültür Varlıklarımız" serisinden 3 pulda Hacivat, Karagöz, Tuzsuz Deli Bekir, Efe, Tiryaki ve Çelebi tasvirleri görülüyor.
"Karagöz ve Hacivat" oyunlarında, Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan ve toplumun farklı sosyal ve ekonomik katmanlarından gelen tiplerle (kabadayılar, uyuşturucu müptelaları, engelliler vb), İmparatorluk şemsiyesi altında yaşayan çeşitli milletleri temsil eden tiplemelerin (Yahudi, Rum, Arap, Kürt, Acem, Arnavut vb.) hemen hepsi yer alır. Bu tiplemeler temsil ettikleri kitlenin en temel özellikleri (kılık, kıyafet, davranış biçimleri, şarkılar, danslar, maniler vb.) ile ön plana çıkarlar ve perdede göründükleri anda bu özellikleri (işaretleri) ile anında fark edilirler.[3] Bu tiplemeler ve temel özellikleri şunlardır:
- "Karagöz": saçı olmayan başına “ışkırlak” adı verilen şapka giymektedir. Hiçbir zaman işleri düzgün gitmemiş ve gitmeyen Karagöz eğitim almamış cahil bir kişidir. Hacivat'ın ona bulduğu geçici işlerde çalışır. İçi dışı bir, olduğu gibi görünen, tepkilerini çabuk açığa vuran bir halk adamıdır. Halkın sağduyusunu temsil etmektedir. Merttir, cesurdur bu yüzden başı sürekli beladadır. Meraklı, patavatsız ve açık saçık konuşur. Bazen hile yaparak diğerlerini kandırmaya çalışır. Karısı ile sürekli didişir.
- "Hacivat": Yukarıya doğru kıvrık sivri bir sakalı olan Hacivat, kurnaz, içten pazarlıklı bir tiptir. Eğitim almış olduğu bellidir ve her konuda iyi kötü bilgi sahibidir. Herkesin nabzına göre şerbet verir. Karagöze göre daha kültürlü, aklı başında ve güvenilir bir tiptir. Arapça ve Farsça sözcükleri sıkça araya sokuşturduğu süslü bir dille konuşur. Bu nedenle Karagöz onun dediklerini çoğu zaman anlamaz ya da anlamazlıktan gelir. Oyunlardaki gülütler genelde bu söz oyunlarına ve yanlış anlaşılmalara dayanır.
- "Çelebi": İstanbul lehçesiyle konuşan kibar aile çocuğudur. Ailesinden kalan mirasla geçinir. İyi giyinip, güzel konuşur. Şiir okumasını sever.
- "Tiryaki": Uyuşturucu müptelası bir işsizdir. Bu nedenle hep uyuklar. Tütün, nargile, kahve, gibi keyif verici maddelere de düşkündür.
- "Beberuhi": Diğer adları “Altı kulaç” ve “pisbop”tur. Yılışık ve yaygaracı olan bu karakter hızlı hızlı konuşur, işi gürültüye getirir, sık sık ağlar.
- "Kayserili": Asıl adı Mayısoğlu olan karakter, Kayserili şivesiyle konuşur ve genellikle bakkal veya pastırmacı olarak perdede gözükür. Bir işareti de kolundaki yumurta sepetidir.
- "Kastamonulu": Asıl adı “Himmet Dayı” veya “Himmet Ağa” olan bu iri yarı adamın mesleği odunculuktur ve işareti elindeki baltasıdır. Kaba saba bir adamdır ve Kastamonu şivesiyle konuşur.
- "Laz": Tipik işareti elinde taşıdığı kemençedir. Hızlı konuşur, kimseye konuşma fırsatı vermez, çabuk öfkelenir, çabuk sakinleşir.
- "Kürt": Genellikle hamallık ya da bekçilik yapar, şiveli konuşur.
- "Acem" (Püser, Nöker): Ya İran’dan ya da Azerbaycan’dan gelmiştir. Mesleği genelde halıcılık, antikacılık ya da tefeciliktir. Bu zengin tip eğlenceye düşkündür ve etrafına para saçar.
- "Arap": İki farklı türü vardır, ya “Ak Arap” veya “Kara Arap” olarak perdede gözükür. Çoğunlukla halayık, uşak veya deveci rolündedir. Kına, kahve, fıstık satar. Ak Arap'ın diğer adları: Hacı Fitil, Hacı Kandil, Hacı Şamandıra'dır.
- "Arnavut" (Mestan Ağa, Bayram Ağa, Celo Ağa, Recep Ağa, Şaban Ağa, Ramazan Ağa): Bahçıvan, ciğerci, celep, korucu veya bozacı rolündedir. Cahil cesareti vardır. Çabuk öfkelenip hemen silahına davranır, bir kabadayı gibi davranır fakat sıkıyı görünce kaçar.
- "Rumelili" ("Muhacir"): Trakya şivesiyle konuşan ve adı çoğunlukla “Hüsmen Ağa” olan bu tip perdeye pehlivan ve arabacı olarak gelir. Güreşte yenilince mızıkçılık eder.
- "Yahudi" ("Çıfıt"): Korkak, yaygaracı ve geveze olan bu karakter eskici, sarraf veya tefeci olarak perdede gözükür. İnatçı ve pazarlıkçıdır.
- "Frenk" ("Rum"): Türkçe kelimelerin arasında sıklıkla Rumca kelimeler sarfeder. Mesleği çoğunlukla doktor, meyhaneci, terzi ya da tacirdir.
- "Ermeni": Müzik ve şiire düşkündür. Mesleği ya kuyumculuk ya da lağımcılıktır.
- "Çerkez": Başında kalpak ve belinde kılıç vardır.
- "Tuzsuz": Bu kabadayı tiplemesinin asıl adı "Tuzsuz Deli Bekir"dir. Kaba kuvvetine güvenir ve etrafındakilere sürekli çatar, gözdağı verir. Her an kavga çıkarmaya hazırdır.
- "Matiz": Rumca'da matiz sarhoş anlamına gelir. Elinde sürekli olarak şarap şişesi bulunan Matiz tasviri, sarhoş, külhanbeyi vb tipleriyle yaklaşık olarak aynıdır.
- "Zeybek": Adaletsizliğe, haksızlığa ve zulme uğrayanları korumak için halkın içinden çıkarak başkaldıran silahlı bir halk kahramanıdır. Eşkiyaya karşılık olarak da kullanılmaktadır.
- "Zenneler": Oyunun temasına göre farklı farklı rollerde gözükürler. Genelde az konuşurlar. Zenne Karagöz'ün karısı rolündeyse perdede gözükmez sadece sesi duyulur.
- "Çengi": Genelde oyunun sonunda ortaya çıkıp oynayan bu karakterin adı genelde “çengi kız” veya “Afet”tir.
- "Cazu": Uçmak ve insanları farklı kılıklara sokmak gibi doğaüstü yetenekleri olan yaratıklardır. Bir ejderin veya bir küpün üzerine binmişlerdir ve ellerinde yılan şeklinde kamçıları vardır.
- "Cin": Bir diğer doğaüstü bir yaratıktır.
Bunların dışında Osmanlı imparatorluğu sınırları içinde yaşamış her türlü tip perdede yerini almıştır. Bunlardan bazıları: "Rum", "Çingene" "Külhancı", "Pişekâr", "Kavuklu", "Kilci", "Tulumbacılar", "Bekçi", "İmam", "Haham", "Doktor", "Sünnetçi", "Bolulu Aşçı", "Hokkabaz", "Soytarı", "Curcunabazlar", "Köçek", "Cambaz", "Ayvaz Serkis", "Denyo", "Aşık Hasan", "İskele Kâhyası", "Seymenler", "Deliler", "Dansöz", "Bok Ana", "Hımhım", "Kekeme", "Fahişe", "Hermafrodit", "Canan", "Ferhat", "Tahir", "Yaşar (Karagöz'ün oğlu"), "Sivrikoz" (Hacivat'ın oğlu), Hacivat'ın kızı, Sirin'in annesi, Zühre'nin babası vb.[4]
Tiplemelerin gruplandırılması[değiştir Karagöz ve Hacıvat Bursa'da Ulucami'nin imalatı esnasında çalışan 2 işçidir. Karagöz demirci ustası iken hacivat ise duvarcı ustasıdır. İnşaatın yavaş ilerlemesinden sorumlu tutulup idam edilmişlerdir .
Karagöz ve Hacivat taklide ve karşılıklı konuşmaya dayanan , 2 boyutlu tasvirlerle bir perdede oynatılan gölge oyunudur . Karagöz oynatıcısına kurgusal, hayalbaz denir . Yardımcıları; çırak , yardak , dayrezen , sandıkkar'dır . Oyunda konuşmaların değişmesi baş hareketleriyle gerçekleştirilir.
Hacivat ve Karagöz'ün sahiden yaşayıp yaşamadığı , yaşadıysa nerede ne ile içinde bulunduğu kesin olarak bilinmemektedir . Anlatılanlar rivayete dayanır, zira sahiden yaşamış olsalar dahi genellikle bahsedilen dönemde tarih kitaplarına girecek civarında mühim bulunmamışlardır. Halkbilimciler Karagöz'ün bir takım oyunlarda Çingene olduğunu kendisinin ağzıyla itiraf etmesi, Bulgar gaydası çalması ve Evliya Çelebi'nin tanıklığına dayanarak Bizans imparatoru Konstantin'in Çingene seyisi Sofyozlu Bali Çelebi olduğunu ileri sürmektedir.
Bir başka rivayete göre ise Hacı İvaz Ağa veya halka mal kalan adıyla Hacivat ve Trakya'da yer alan Samakol köyünden demirci ustası Karagöz, Orhan Gazi devrinde Bursa'da yaşamış cami yapımında çalışan 2 işçidirler. Kendileri çalışmadıkları buna benzer başka işçilerin de çalışmasını engellemektedirler. Orhan Gazi'nin, " Cami zamanında bitmezse kelleni alırım " dediği cami mimarı, caminin zamanında bitmemesine Karagöz ve Hacivat'ı şikayet eder. Bunun üzerine bu ikili başları kesilerek idam edilir. Karagöz ve Hacivat'ı birçok seven ve ölümlerine birçok üzülen Şeyh Küşteri, ölümlerinin sonrasında kuklalarını yaparak perde arkasından oynatmaya başlar. Bu sayede Hacivat ve Karagöz tanınır.
nest...
23021 23022 23023 23024 23025