ahmet yozgat derin dünya / Thread by @AhmetyozgatDD on Thread Reader App – Thread Reader App

Ahmet Yozgat Derin Dünya

ahmet yozgat derin dünya

1 Ahmet Yozgat Türkiye Büyük Oynuyor! YE DOĞRU TÜRKİYE Ahmet YOZGAT 1. Bugün, #30Temmuz #Perşembe. Yine günahsız ve bereketli bir gün dileğimizle Milletimizi Selamlıyoruz. #Derindunya #AhmetYozgat #MilliHesaplarBurada #MilliHesaplarYanyana #MilliHesaplarYanyanaBiz 2. Derindunyanın Teorisyenlerinden Sevgili Recep Özbay, son on günün görselleri üzerinden hareketle dedi ki: Ahmet abi! Bu BAE yi, Libya da karşımız diktiler de Niye BAE? Muhtemelen, BAE ve diğerlerinin arkasındaki güç: Binyılcılar! 3. Libya konusuna, bir de bu çerçeveden bakmak gerekmiyor mu? Ve Ateşkese rağmen, hala kısmi çatışmalar, coğrafyada devam ediyor. Bunun sonu Libya nın bölünmesi mi? Ya da Libya dan ötede, coğrafya sakinleşir mi? 4. Yoksa Libya; Afrika üzerine bina edilen, bir büyük kavganın ekranı görevini mi gösteriyor bize? Ve bu, nasıl bir kavga ve niye Afrika? Malum, Amerika-Mısır Orduları arasında bir tatbikat yapıldı! dendi. Ama tatbikat, fotomontaj çıktı. Fotoşopçu Mısır ın derdi ne? 5. Fotoşop Tatbikatın ardından; Rodos dan başlayarak, Akdeniz deki gerilimi boşaltmak istercesine; Amerika; bir uçak gemisi ve 12 savaş hücumbotunun katılacağı bir tatbikat düzenlemek üzere Akdeniz e indi dendi. 6. Hem de Yunanistan ile bir tatbikat Buradan ne çıkar, verilmek istenen mesaj ne? Mısır ile olan tatbikat, zaten fotomontaj; ciddiye alınmaz. Ama Yunanistan ile yapılacak olan tatbikatın anlama büyük gibi gelmiyor mu size? 7. Erdoğan; İtalya Başbakanı ile bir telefon konuşması daha yaptı; bu görüşmede, ne konuşulmuş olabilir? Ermenistan; Türkiye aleyhine, yeni bir cephe açma derdinde De, arkasındaki Akıl, tam olarak kim ve biz, bu akıldan korkmalı mıyız? 8. Ahmet abi; malum Çin, Küreselcilerin merkezi konumunda. Bu arada; dendiğine göre, Yahudi Lordlar, Amerika yı terk ediyor. Bu çerçevede; birçok proje, Çin e kaçırılmış durumda.

2 Bu bağlamda; Yahudi Dünyasında, son durum ne? 9. Şimdilerde; Amerika-Çin arasında görünen Pasifik Savaşı nın perde arkasında da esasında, Yüzyılcı-Binyılcı Savaşı olsa gerek; buna, ABD deki savaşı da eklemek lazım Anlaşılan bu, iki cepheli Büyük Savaş; Binyılcıların ellerinden, her şeyleri, tamamen alınana kadar devam edecek mi desek? Bu panoramada; Türkiye den n aber? Yani ne durumdayız; iyi mi kötü mü? Bundan sonrası için Erdoğan ın ajandasında, neler var? Yani yakın zamanda; Ankara nın yapacağı ne tür hamleler olacak? Rusya, her cephede karşımızda; bu nahoş durum, nereye kadar sürecek ve nasıl sonlanacak? Fransa da öyle Fransızlarla nereye kadar koşacağız? İngiltere, Ankara yı destekliyor görüntüsü veriliyor. Bu ne kadar doğru? Amerika; zaten karışık; malum, iç savaş her geçen gün daha da harlanmakta. Bunun sonunda, Amerika; parçalanmaya gider mi? Giderse ne olur? Yok, parçalanmaz ve Trump, Kasım Seçimlerini kazanırsa anlaşılan o ki Binyılcıları, o topraklardan süpürecek. Nereye süpürecek peki? Türkiye nin, bu arada yapacağı büyük bir hamle olmalı diye düşünmekteyim Mesela, Yüksek Ölçekli Sanayide bir sıçrama mümkün mü? Malum; Savunma Sanayisindeki kısmi gelişmeye rağmen, kronik dışa bağımlılık devam ediyor Aralığındaki, 25 senelik geçiş dönemde Türkiye; Savunma Sanayisindeki temel bağımlılığını, en aza indirmeli. Misal, Türkiye nin, kendine has bir motoru olmalı değil mi? Belki de en büyük sorun, motor konusu Ne dersin? Bilindiği gibi Ekonomi, sıcak paraya endeksli Peki, bu endeks, nasıl kırılır? Bence; Ekonomi ile alakalı olarak, behemahal, halka dönüş yapılmalı. Evet, yapılmalı da bu dönüş nasıl olabilir? Ahmet abi; bu konular hakkında, görüşleriniz nelerdir? #MilliHesaplarYanyanaBiz #MilliHesaplarBuradaDerindunya #DevletimizinYanındayız *** Konumuza, şöyle başlayalım: Erdoğan, zaman zaman söyler ya: Güçlülerin değil, haklıların dünyasında olmalıyız! Doğru bir tespit! Lakin Güçlülerin Dünyası nda geçersiz. Çünkü Dünyanın Hukuku, güç ile kuruluyor ne yazık ki. Mesela 1.Dünya Savaşı; İngiliz Hukukunun geçerli akçe olmasını sağladı, dünya

3 yüzeyinde. 2. Dünya Savaşı ise Binyıl+Windsor Hukukunu (Ya da Hukuksuzluğunu) geçerli kıldı Yüzyılın başında; Erdoğan&#;ın sözündeki gerçekliği hayata geçirmek isteyen Türk Aklı, bir şeye karar verdi: Haklılığı ispat için güçlenmeye! Bu nedenle Türkiye; insanlık adına, Hem Güçlü ve hem de Haklı olmak üzerine bina etti idealini. Ve bir Gerçek Dünya Hukuk u kurmak için meydana çıktı. Bu sebeple Yüzyıl öncesinin Türk İslam Hukuku nu ya da Pax Otomana sını, Yıkılış Süreci nde düştüğü yerden güçlendirerek kaldırmak adına meydana çıkan bir Türkiye ile karşı karşıya dünya artık. Sırada Pax Türkiye var! Bu anlamda Türkler; Yılında başlayan, Düşüş Süreci nin kötü hatıralarından sayılan adreslerden doğrulmaya başladılar: Yani &#;de Osmanlı, İtalyanlara yenilmişti. Şimdi; Türkiye, o Libya&#;dan Zafer&#;le doğruluyor. Ve Sevr Hukukunu yok etmek hatta Lozan Hukuku nu tamir etmek üzere koşuyor hedefe doğru. Bunun için bugünlerde Libya da Türk Askeri Hem de Türklere, Yenilgisini tattıran İtalyanları, Zafer Katarı nın kuyruğuna takmış olarak Libya da. Bundan sonra; Kafkasya&#;dan doğrulacak gibi gelişiyor olaylar.. Ve devam edecek hamleler ve Türkler, kendi Hukukukunun hem güçlü ve hem de haklıları olarak; Balkanlardan doğrulacak Ortadoğu&#;dan doğrulacak Ve Viyana&#;dan doğrulacak Muhtemelen kurulacak bir masaya, Haklıların Hakkını ve Hukukunu koyacak. Ondan sonra da Nerede kalmıştık? deyip Batıya doğru olan yolculuğuna, devam edecek İnşallah! Türkiye&#;nin, Libya Zaferi&#;nin ilk adımı görüldüğünde bir anda her şey durdu durduruldu. Tıpkı; en son, Barış Pınarı Harekatı&#;nda olduğu gibi. Yani Anti Türkler; dost ya da düşman olarak görünsün, fark etmiyor Türkiye&#;nin karşısında yer alanlar; Türk Ordusunun, daha fazla Zafer biriktirmesini engelleyemedikleri an da Ateşkese sığınıp Harekatı durduruyorlar. Akabinde, başka bir cephe açıyorlar. Veya başka biriyle bir başka boyutta, farklı bir savaş başlatıyorlar. Libya da, Hafter i öne süren arka plandakiler yenilince, Zafer yolculuğu durduruldu. Türkiye&#;nin karşısına, Mısır ı çıkartmak için sahaya sürecekleri anlaşıldı. Yapılan hesap kitapla Mısır&#;ın, böyle bir karşılaşmada anlamsız kalacağı anlaşılınca Bizatihi, Rusya sürülmek istendi sahaya. Ancak Türk-Rus Savaşını, Libya da yapmak İstemediler. Ya Türkiye, Rusya&#;yı da yenerse! Korkusuyla Bu nedenle Kuzey Cephesini açtılar.

4 Bu anlamda; Ermenileri, Azerbaycan&#;a saldırtarak, Türkiye&#;yi kışkırttılar. Aynı anda; Yunanistan, Türkiye&#;nin burnunun dibinde yani Meis Adasında Navteks yani savaş durumu ilan etti. Başta Yunan olmak üzere, Kulağı Kesikler zannediyorlardı ki Türkiye, burnunun dibindeki meseleyle alakadar olur. Ve Azerbaycan&#;ı görmezden gelir! Ama öyle olmadı. Türkiye; aynı anda, iki noktada birden, hamlenin zirvesini yaptı. İşte bu nedenle dünyadaki Savaş ortamı, sessize alındı/durduruldu. Mola esnasında; Tatbikatlarla idare etme yoluna girdiler. Fakat Türkiye; tatbikatında, kralını yapacağını zaten Mavi Vatan ı sürekli kılarak, göstermişti. Şimdi de her yerde; savaş ateşinin volümünü yükselti, tandırların harını artırdı. Yani Yunanistan&#;ın Teorik Navteks Bölgesinde, Pratik Navteks ilan etti. Ve bölgede; Füze Tatbikatı yapacağını, tüm dünyaya duyurdu. Buradan uzak durun! Uyarısıyla. #DevletimizinYanındayız Şimdi, gelelim yukardaki mesajın şu cümlesine: Amerikan-Mısır tatbikatı yapıldı dendi ama tatbikat, fotomontaj çıktı! Aynı şekilde Yunanistan; Türk Navteksinin karşılığını vermek; Amerika ile Yunan Ordusunun tatbikatından söz etti. Lakin Akdeniz&#;e geçen bir Amerikan uçak gemisi; Girit Adasının uzağından geçip Atlantik Okyanusu&#;na yöneldi. Yani tatbikat, tatbikat yok! Hatta şöyle söyleyelim: Söz konusu uçak gemisi; Girit yakınlarından geçerken, kendisini selamlayan Yunan jetlerine, kendi jetlerini kaldırarak karşılık verdi. Yani bu minik Selamlaşma Seremonisi ile birlikte güya tatbikat bitti. Bu esnada; üç Amerikan jetinin; Türkiye&#;nin Mavi Vatan Tatbikatı na katılmak için filodan ayrıldığı haberi verildi. Yani görünen o ki Amerika; Yunanistan ve Türkiye konusunda, nötr kalmak niyetinde. Çünkü #MilliHesaplarBuradaDerindunya Yukarıda; Savaş, sessiz sürecine girdi dedik ya! Aslında, bunun nedeni; Amerikan savaş sahasında, Kasım Seçimleri olarak yaşananların, Yüzyıl-Binyıl Savaşı&#;nın, belki de en büyük Muharebesi diyebileceğimiz kapışmalarının belirsizliği olarak oknabilir. Yani Amerikan Seçimleri bitinceye kadar; dünyada, olağanüstü ya da mevcut Statükoyu değiştirecek hamlelere müsaade etmiyor Galler Masasındaki Akıl. Uzun lafın kısası Üç ay kadar bir süreçte, Dünya Siyaseti, askeri sahada stabil olmak durumunda. Ancak bu süreç içerisinde taraflar, Diplomasi Oyunları oynayabilirler. Sadece, bu

5 kadarına müsaade var! Nasıl ki Amerika&#;da; Binyıl ve Yüzyıl Savaşı&#;nın Seçim görünümlü Muharebesi devam ediyorsa Aynı şekilde; Çin&#;de de bu savaşın, bir başka ve ifadesi faal durumda. Bu faaliyet; bazen virüs, bazen Ticaret Kapışmaları şeklinde kendisini gösteriyor. Ve bağlı olarak; taraflar, bir başka cephe daha açtılar dünya genelinde! Nasıl mı? Birbirlerinin; dişe dokunur adamlarını, suikastla indirmeye başladılar! Amerika ve Çin Dünya Küresel Sermayesini döndüren/idare eden/elinde bulunduran Yahudi Kökenli Kriptolar; Binyılcılığın, Küresel Para Departmanını oluşturuyordu. Bunlar; 2.Dünya Savaşı&#;ndan sonra; Amerikan merkezli Dünyanın Ticari/Endüstriyel, daha sonra de Dijital manada Ulusüstü Şirketler ini kurdular. Çünkü Amerikan Devleti adına Binyılcılar; Windsor Kralıyla 75 Yıllık bir İşletme Anlaşması imzalamışlardı. Bu anlaşma; yılında bitmek üzere, süreliydi. Bu nedenle Binyılcı Ulusüstü Şirketler; Yılına yedi kala, kendilerine bir Yeni Amerikan Kozası örneklemek için Çin e göçtüler. Hem de bir darbe marifetiyle Tiananmen Darbesiyle Ve şirketlerinin ikinci merkezlerini; &#;de Bağımsızlıklaşarak, Çin&#;in, bir bakıma Vassalı sayılan Hong Kong&#;a taşıdılar. Çin Ülkesinin ve Çin Komünizminin gizli sahibi olan Windsorlardan izinsiz olarak yapılan bir göçtü bu. İşte; Kraliçe, bundan hoşlanmadı. Ve göçten dört sene sonra; İkiz Kulelerle birlikte, Binyıl- Yüzyıl Savaşı başladı, malum! En son; 2 Yahudi den 1 Yahudi çıkartıp Aşkenaz+Sefarat Ortaklığı eliyle İsrail&#;de, yeni bir yönetim kurmak düşüncesiyle yola çıkan bir akıl var: Galler Masası Masa; Aşkenaz ve Seferatları, masaya davet etmişti; tarafları, anlaştırırmak için. Ancak anlaşma sağlanamadı. 2 Yahudi Masadan ve Hanedanlar Konseyi&#;nden koptu. Şimdi; kendilerine, yeni adresler ve yeni ortaklar aramak üzere, harıl harıl çalışıyorlar. Zaten; bu ayrılış nedeniyle İsrail&#;de, Netenyahu Protestoları başladı. Telaviv de sokaklar yanıyor. Bu arada; galiba Seferadlar, kendilerine sığınacak bir yer buldular. Fakat Aşkenazlar sıkıntıda. Konuyu ayrıca yazdık, koşuruz da İnşallah! Amerikan Seçimlerinin; Yüzyılcılar lehine sonuçlanma ihtimali, 1 Puan önde diye tahmin edelim. Yani yüzde 49&#;a 51 demek için argüman çok. Bu nedenle Kripto Tefecilerin; Amerika&#;daki Ulusüstü Şirketlerinin ana karargahları,

6 Yüzyılcıların gözetiminde işletiliyor; birkaç aydan beri. Lakin her an, Amerikan Cumhuriyetçileri adına, sokaklara inen Federal Güvenlik Ordusu el koyabilir sözkonusu merkezlere. Bu nedenle yaklaşık, bir aydan beri Şirketler; zaten, oralardan çekiliyordu. Fakat Çin e gittikleri de söylenemez. Şimdilik; dünyanın, 3. Sınıf Ülkeleri nde sayısız Merkez oluşturularak, gizli bir Networkle rutin işlemlerine devam etme niyetindeler. Tabii ki özellikle Dijital Firmalar, Çok Merkezlilik Dönemi ne geçmek üzere, alt adreslerde, ayrı ayrı antlaşmalar yapıyorlar. Bir bakıma; güvenilir Binyıl Acentaları na geçici yetki devirleri yaparak, Uyku Dönemi ne girmek niyetindeler. Bu anlamda; söz konusu toplantılara, Türkiye&#;deki Binyılcı Şirketlerin temsilcilerinin de katıldığı söyleniyor. Zaten; yukarıda sözünü ettiğimiz suikastlar, biraz da bu Üçüncü Dünya Binyılcı Temsilciler le ilgili olsa gerek İngiliz Gizli Servisi MI6 ve uzantısı olan çeşitli Gizli Servislerin, bu anlamda mermileri, namluya sürdüklerini söyleyebiliriz. Yani 2. Ve 3. Sınıf Ülkeler deki Binyılcı Patronlar, diken üstünde! Kiminle nasıl çalışacaklarını bilmez durumdalar. Bir çoğunun İkili Oynama niyeti sezinlenmekte. Ya da ikili oyuna zorlandıkları hissediliyor Pek çoğunun; tehdit, şantaj ve suikastlerle olmazsa şirket satışları ya da iflaslarla piyasadan çekilecekleri bir döneme girdikleri biliniyor. *** Bu aralıkta, Türkiye&#;nin aklında ne var? Sualinin karşılığı olarak denilebilir ki Anladığımız kadarıyla Türkiye, Ayasofya hamlesiyle periferisinde, geniş bir taraftar kitlesi oluşturmuş durumda. Ankara; bu kazanımını, Askeri Üslerini çoğaltarak gösteriyor bugünlerde. Son bir hafta içerisinde, ajanslara yansıyan malumata göre; Nijer ve Umman&#;da,birer askeri üs çalışması başlamış durumda. Bu arada; Arnavutluk la ciddi manada bir Askeri Savunma Stratejik İşbirliği Anlaşması imzalandı ve belge, Arnavut Meclisi&#;nde, oybirliği ile kabul edildi. Azerbaycan la ilişkiler, müttefikliğin ötesinde bir noktaya doğru koşmakta. Ağustosun ilk on gününde; Türk ve Baycan Ordusu, ortak tatbikat için Eemenistan sınırına yığınak yaptı ve oyununa başladı. Bu bağlamda; Türk Ordusu, Nahçıvan&#;a girdi bile. Yakında, bunlara benzer Türkiye Atakları yla karşılaşmamız olası. ***

7 Kanaatimizce Bu arada; Türkiye, en büyük atağını Malta üzerinden yaptı. Konuya dair, daha evvel Twitter&#;da kısaca, söz etmiştik. Belki hatırlayanlarınız olacaktır; bir buçuk yıl kadar önce; Türkiye&#;ye, Binyılcılar adına elçi olarak geldiği iddia edilen Malta Şövalyeleri Devleti&#;nin Cumhurbaşkanının ortaklık teklifine, o vakitler Ankara, soğuk bakmıştı. Ancak Galler Masasının; Ankara konusundaki dışlayıcı tavrının, Erdoğan tarafından hiç de hoşnut karşılanmadığını biliyoruz. Bu anlamda; Türkiye, Malta ile çok ciddi bir Stratejik Anlaşmanın altyapısını, Libya da kuracağını gösterdi. Temmuz ayının bitimine üç kala, Malta Güvenlik Bakanı, Ankara&#;daydı. Aynı gün; İtalya yla da bir görüşme yapıldı, bu bağlamda. Böylece Türkiye,İtalya ve Malta&#;nın; Libya ve Akdeniz konusunda, aynı tezin etrafında halkalandığının ilanı dünyaya duyuruldu. Bizce, önemli olan bu! Peki; Bu gelişme neden önemli? Sorusunun cevabı olarak diyebiliriz ki Malta, bir Şövalye Devleti Dolayısıyla Binyılcıların birkaç üssünden biri esasında Yani Avrupa Binyılcılığının Merkezi olan Fransa&#;nın; Türkiye karşısında yer almasını, Avrupa Binyılcılığının ikinci biraderi diyebileceğimiz Malta, reddettiğini açıklamış durumda. Yani Türkiye; Avrupa Binyılcılığını, tam da orta yerden, ikiye çatlatmış görünüyor. Bu çatlak; Almanların Berlin Masasında, Amerikan ve Avrupa Binyılcılığı nı birleştirme planını çelmek üzere atılmış bir adım sayılmalı kanısındayız. Haçlı Seferleri&#;nin Şövalye Tarikatlarından biri, Kripto Fransızların kurduğu Tapınak Şövalyeleriydi. Bu tarzın birincisi ise bizzat Devrin Papasının, İtalyanlardan müteşekkil olarak oluşturduğu, o zamanki adıyla Hospitalyenler/Hastaneci Şövalye Tarikatıydı. Üçüncü Şövalye Tarikatı ise Töton Şövalyeleri olarak yer tuttu, Haçlılar arasında ve Seferlere etki etti. Hospitalyenler/Hastanecilerin diğer adı Saint Jean Şövalyeleriydi. Seferleden sonra; Rodos u mekan tuttukları için Rodos Şövalye Tarikatı; Rodos un, Osmanlılarca Fethinden sonra da yerleştikleri Malta Adasından ötürü, Malta Şövalyeleri olarak anıldılar. Şimdi Temmuz unun sonunda Türkiye, Malta Şövalyeleri ile yaptığı el sıkışmayla birlikte; Binyılcı Şövalye Dünyası nı ortadan ayırarak, Tapınak Şövalyelerini, Biraderleriyle karşı karşıya getirmiş görünüyor. Bu durumda, şu merak konusu; Töton Şövalyeleri, hangi cepheyi tercih edecek? Ona bakacağız. Bu arada; Malta Şövalyelerinin, Kutsal Roma German ı temsil ettiğini söyleyelim.

8 Töton Şövalyeleri, Almanya yı; Binyılcılığın Kökenini oluşturan Kripto Fransız Lordlarından köklenen Tapınak Şövalyelerininse İsviçre yle bağlarına vurgu yapıp bağlatılı olarak, Papanın Muhafızlığını yapmakta olduklarını da kayda geçelim. Konuyu, daha geniş olarak ele alma niyetimizi söyleyerek devam edelim Eğer, bu ayrılık da Alman Töton Şövalye Aklı, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğunun Patronu olmaktan ötürü, Maltalı Hospital/Hastaneci/Sein Jean ya da Rodos Şövalyelerinin yanında yer alırsa Türkiye, Avrupa Birliği&#;nde de bir, temel çatlağı tetiklemiş olacak. Bu durumda; Galler Masası, Kraliçe nin kurduğu Maviler Koalisyonu nu, yeniden gözden geçirmek zorunda kalabilir. Görüldüğü gibi Türkiye&#;nin, bu alemdeki atakları; Sıcak Cephelerin yanı sıra, Derinler de de devam ediyor. Derinler demişken; bir daha hatırlatalım: Ayasofya nın aslına rücu ederek, yeniden Cami olması, Derin Bizans ın Konstantin Tarikatı nı işlevsiz hale getirmiş durumda. Yani Bizans İmparatorluğu nu yeniden diriltmek adına Ayasofya ya haç dikmekle görevli, Yaşındaki Kutsal Konstantin Tarikatı ve bağlı olarak, günümüzde Bizans İmparatoru olmak üzere, Hanedan Mahkemeleri nde davalar açan Angelus Prensi ve Paleolog Prensi nin hevesleri kursaklarında kalmış oldu. Zira onları; hem Papa ve hem de İtalyan Devleti, terk etmiş görünüyor. Bakmayın siz, Ayasofya konusunda Papa nın Üzgünüm! dediğine; sevinmiş bile olabilir. Çünkü korkulu rüyası diyebileceğimiz, Fener Rum Patriği nin Ekümeniklik ideali, ilelebet Tarihe gömülmüş durumda. Yani en büyük rakibi öldü Papa nın. Bu çerçeveden olmak üzere; bir sevinen daha var: Rus Ortodoks Kilisesi Çünkü Fener Rum Patriği nin Ekümeniklik ideali, bundan böyle Moskova Metropolitine kaldı; niye sevinmesin ki?! Bununla aynı sebepten ötürü, Yunanistan kilisesine de Ekümenik Güneş doğmuş olmakta. Tek üzülen ise Yunanistan Devleti Ham Hayal: Bizans ya da Konsnstantinopolis dedikleri İstanbul hülyası, bir kabusla sonlanmış oldu! Bu çerçevede; Moskofların, Korkunç İvan dan kalma Çargrad/Çarın Şehri İstanbul İdeali de bitti diyemeyeceğiz. Ama bir başka dosyanın konusu oldu dememiz mümkün: Avrasya İdealinin Bir bakıma, Milli Moskoflar adına Vladimir Putin ve Aleksander Dugin e, ideali resetleme ve modernize etmenin yolu açıldı yani Çargrad değil, Vladimirgrad, olmadı Putingrad!

9 Dikkatinizi çekmedi mi? Libya ve Baycan da kılıç kılıca gelmiş olan Putin in adamları, Ayasofya nın açılışının ertesinde, İstanbul daydı ve Türk-Rus Heyetleri Arası Görüşmeler e başlandı. Bir çerçeve antlaşmasında mutabık kalındı ve görüşmelerin Moskova da devam edeceği konusunda anlaşıldı. Niyekine? Efendim Amerikan Seçimlerine, üç ay kala; sıcak cephelerin mola vermesi, Derin Cephe lerde yoğunlaşmış olan Türkiye&#;nin, işini kolaylaştıracaktır diye düşünüyoruz. Bu anlamda Ankara nın; Eylül&#;üne doğru, Türk Siyaset Oyunu nun, dünya genelinde oynanan tek oyun olma ihtimali yönünde hızla hedefine doğru koştuğunu söyleyebiliriz. Son bir husus olarak; yeniden, Libya&#;ya ve Libya bağlamında, Mısır&#;a dönelim. Amerikan Binyılcılığının; Ortadoğu&#;daki Kasası: Emirlikler ve Suudi Fitnecisi Fransa Tetikçisi de Mısır olmuş durumda. Bu nedenle Türkiye&#;nin; Libya&#;daki başarıları karşısında, Tetikçiye Haydi koçum! dediler. Bunun üzerine Sisi, Orduya hazır ol emrini verdi. Akabinde; Mısır Meclisi&#;nden Libya Tezkeresini geçirdi. Lakin İnternet site ve platformlarından izlediğimiz kadarıyla Mısır halkı, Türklerle savaşmaya Hayır! noktasında, bir Milli Mutabakat sağlamış görünüyor. Bu mutabakatın için için büyüyeceği; teoriden, pratiğe çıkacağını düşünüyoruz. Zira Mısır ın Mazlum Halkı da Türklerin, kendilerini kurtarmak üzere sınırlarına dayandığını görüyor olmanın, dayanılmaz cazibesine kapılmış durumda! Bugün yarın; Nerede kaldın Ey Osmanlı? Mısır, senin eski vilayetin değil miydi? Hadi gel kurtar tebanı diyen imdat çığlıklarının ayyuka çıkacağını duyacağız. Teneke Madalyalı Sisi, bu Muhalefete dayanamaz kanaatimizce. Dememiz o ki Mısır&#;ın 15 Temmuz&#;u, şekillenmeye başladı. Elhamdülillah! Hemen söyleyelim: Mısır düşerse, Suudi ve Emirlikler dayanamaz; çünkü Sisi Binyıl Devşirmeciliği nin yerini alacak olan Yeni Mısır İdaresi nin, etrafında Türk Danışmanlar nın olması, Kılıç Hakkı gibi bir şey anlama gelecektir.

10 İşte, o zaman; Sisi nin Meclisinden geçen, Libya ya Müdahale Tezkeresi işe yarar ve Mısırlılar, Doğu Libya daki işgali kaldırır. Ve Türkler, Libyalılar ve Mısırlılar kucaklaşır. Bu bağlamda; şunu kayda geçelim: Türkiye, Kafkasya Cephesi ni açılmadan kapatma konusunda ısrracı ve bu konuda, Putini zorlamakta/zorlayacak! Çünkü Ankara için önemli olan Akdeniz ve Libya üzerinden Afrika Yukarıda sözü geçen, Nijer de Türk Askeri Üssü konusu, Ankara nı aklının Fizan dan Öteye atlamak olduğunu göstermekte bize. Malum; Nijer, Libya nın güney komşusu Kendilerini Türkmen sayan ve bölgedeki yedi ülkenin çöllerine yayılmış olan Tuareg Coğrafyası nın da merkezi durumunda. Türkiye nin, Sahra ve Sahraaltı Afrikasındaki ezeli müttefikleri olduklarını söyleyen Tuaregler, Ankara ile irtibata geçmiş durumdalar. Yanlış hatırlamıyorsak; Çeribaşı diyebileceğimiz öndeleri de Osman Ağa olup Ağamız, Türk Bayraklarıyla süslü çadırında, bir Yörük Beyi gibi oturuyor. Kadınların değil, erkeklerin peçe taktığı Tuaregler; Yıldırım Beyazıd&#;ın torunları olmakla öğünüyorlar. Osmanlı&#;nın en uzak ve sürgün bölgesi Libya-Fizan&#;ın güneyinde yer alan Nijer de, Osmanlı kültür izlerini sürdüre gelen Tuareg Halkının başkenti, Sahra Çölü&#;nün ortasındaki Agadez ya da İstanbulewa MİT in yeni Operasyon Alanı nın, İstanbulewa merkezli Sınırsız Tuareg Çölü olduğuna dair duyumlarımız var Bir süreden beri kardeş Tuareglere sahip ve mukayyet olan Türkiye, Fransızların kurduğu ve bölgedeki 15 ülkenin dahil olduğu EKOVAS olarak bilinen Batı Afrika Ekonomik Topluluğu a sızmış olmalı. Ki, ECOVAS ın merkezi Senegal, Türkiye ile yakın ilişkileri olan bir ülke Trabzonda çay ve fındık toplayan Bilali talebelerin ülkesi olan Türkiye Dostu Senegal ECOVAS ta Fransa ya bayrak açmış durumda. ECOVAS Örgütünün hedefleri arasında ticari bölgeler, gümrük birlikleri, ortak piyasa ve merkez bankası ve ortak bir para birimi oluşturulması Bu anlamda; Türkiye, Dijital Lira yı bu örgüt üzerinden hayata geçirebilir, diyelim Ve ekleyelim: O bölgede olup bitenleri fakire ulaştıran, Derindunyanın kardeşlerinden Afrika Diplomatik Örgütünün Türkiye Temsilcisi olan Sevgili Mustafa Keçilioğlu Bu anlamda, Sevgili Mustafa ya müteşekkiriz. *** Konuyu bitirirken; bir son not olarak diyelim ki Burada anlatılanlar girizgah olsun!

11 Konuyu devam ettireceğiz! Çünkü Sevgili Recep, yukarıda öyle bir mesaj yolladı ki fakire Her cümlesinden bir makale ve konuşma konusu çıkartmak mümkün. Biraz uzun tutulsa; orta karar bir kitap bile olabilir! Canı sağ olsun kardeşimin! Diyelim ve konuyu noktalayalım! Ve her zaman olduğu gibi Biz fakir, yine siz büyüklere, bir Pinokyo Masalı daha anlattık. Lakin işin hakikatini Aliyim Olan Şanı Yüce Allah biliyor! Azze ve Celle *** Tivitiko - The most beautiful shape of tweets! Continue to read:

Hakkında

Tüm dünyadan tarihi bilgiler, satır araları, arka planlar vereceğiz ve günümüze bağlayacağız. Bir bakıma tarihin güncel yorumunu yapacağız.

Hikayemiz

Tarih için milletin hafızası derler, doğrudur! Aynı zamanda bireylerin birikimidir tarih Tarih yapmak, tarih okumak, tarih biriktirmek bir koleksiyoner titizliğiyle yapılması gereken ferdi devinimlerdir. Biliyor musunuz eski sultanlar sık sık tarih okurlardı. Çocuklarına da tarih öğrettiler. Tarih yapmak sultanlara has bir şeyse tarihi takip etmekte halk için bir gerekliliktir. Tüm dünyadan tarihi bilgiler, satır araları, arka planlar vereceğiz ve günümüze bağlayacağız. Bir bakıma tarihin güncel yorumunu yapacağız.



Bilgileri Güncelle
Resim & Açıklama Ekle


ilgili aramalar: derin dünya youtube, derin dünya 2, derin dünya ahmet yozgat, derin dünya haber, derin dünya forum, ahmet yozgat derin dünya kimdir, derin dunya, derindünya 2

Öteki dünyanın Ezoterik iki gücü: Agarta ve Şamballa

Denildiğine göre Agarta ve Şamballa’ya giden yol, dünya kabuğunun altındaki devasa iki mağaraya uğradıktan sonra, alt katmandaki yerküre ölçeğindeki magma bölgesine ya da ikinci teorideki boşluğa inmekte. Ancak orada durduğu söylenemez. Bu sebeple oradan geçtikten sonra da dünyanın çekirdeğine ulaşmakta. Aslında bu kozmik yolun nihaî hedefi, çekirdek yüzeyi de değil. Oradan içeri atlayıp “kuantum berzahı” diyebileceğimiz soyut bir yol bularak gözden kaybolmak… Ondan sonrası bize karanlık!

ASLINDA tarih dışında kalan Ezoterik ve gizemli konulara girmek niyetinde değildik. Tarzımız, bilinen tarihten günümüze doğru bir hat üstünde anlatılmayanları gündeme getirerek dünyanın meselesini görünür katmanda deşifre etmekti. Bu nedenle olabildiğince özgün olmaya çalışarak “iki Yahudilik”ten ve “tanrı soylu hanedanlar”dan mülhem özgün nazariyeler ortaya attık. Görünür dünya katmanı ve günümüz siyasal gelişmelerini henüz tamamlamış da değiliz bu çerçevede. Bu nedenle diğer katmanlara geçmek hususunda da istekli olduğumuzu söyleyemeyiz şimdilik. Ancak

Çok sevgili bir kardeşlerimizin sorduğu “Şamballa nedir?” şeklindeki sualin yanında, bir de aynı gün funduszeue.info adresinde tevafuken gördüğümüz “Baronlar ve bankerler yeraltına mı çekiliyorlar?” sorusuyla karşılaştık.

Bu minvâlde yayınlanan “Dünya dolar milyarderleri neden yeraltında lüks sığınaklar yaptırıyorlar?” başlıklı video adreslerini funduszeue.info bulabilirsiniz.

Söz konusu videolara yapılan bazı yorumlar dikkatimizi çekti:

“Yerin altı da, üstü de Allah’ın indinde Bilinmeli ki, kendilerine yerin altında demir saraylar yapmaya niyetlenenleri oralarda çok sürpriz bekliyor. Bu adamları kim kandırdıysa fena kandırmış!”

“Demek ki yedi kat yer, günahkârları kendine çekiyor. Üstüne üstlük çağrılanlar, bir de para harcıyorlar. Anlaşılan yeryüzünü bitirdiler, şimdi sıra alt katmanda! Bre gafiller, kıyametten sizi yerin altı mı kurtaracak?”

“’de Irak diktatörü Saddam’ın, komşusu Kuveyt’e girip de ortalığı karıştırdığı sıralardı ‘Saddam kimyasal silahlarla bize de saldırabilir’ telâşıyla halkımız gaz maskesi satın alıyordu. Yeni dağılan Sovyet Rusya’dan arta kalan batan geminin malları, mahalle pazarlarına kadar dökülmüştü. Gaz maskeleri işte bu tezgâhlardaydı. O vaktin birinde, Ankara’dan bir adam çıktı ve gizli bir sığınağın yerini gösterdi. Televizyonlarda görüntüleri yayınlanan sığınak, harap vaziyetteydi. Bu haber üzerine yetkililer, ‘Bundan bizim haberimiz yoktu. Ama burayı tamir edeceğiz!’ gibi lâflar ettiler. Sonra o sığınak unutulup gitti. Ama ben unutmadım ve hatırımda tuttum. Fakat daha sonra sığınağın akıbeti hakkında hiçbir şey çıkmadı…”

“Google’nin Silikon Vadisi kartelleri, yaklaşan küresel çöküş için hazırlanıyorlar. Bu nedenle silahlanıp radyasyon geçirmeyen yeraltı sığınaklarına çekildikleri söylenmekte. Sığınaklar sürpriz mi oldu? Hayır! Sanal para Bitcoin ve türevleri sürpriz mi oldu? Hayır! O hâlde bunu da izleyin: ‘Silicon Valley's Doomsday: Prepping For An Economic Apocalypse’…”

Birinci teori

“Sığınaklar sürpriz mi oldu?” denilmiş ya, bu nedenle aklımıza, iki yeraltı sığınağı ya da iki yeraltı şehri, hatta iki yeraltı ülkesi geldi bir anda. Onu siz de biliyorsunuz: Agarta ve Şamballa…

Nedir Agarta ve Şamballa?

Agarta ve Şamballa’ya ya da genel anlamda Ezoterik yeraltı uygarlıklarına dair söylentiler birkaç ana aks üzerinden yapılmakta. Daha doğrusu bu konuda “dört yeraltı teorisi”den söz edebiliriz. Bunlardann “birinci teori”şöyle:

Bu söylentide Agarta ve Şamballa, “soğumuş yer katmanı”nın yani yer kabuğunun içinde oluşturulmuş iki dev mağara ülkesi olarak karşımıza çıkmakta. İsimleri, Uzakdoğu kültlerinde Agarta ve Şamballa olarak geçen bu iki “yeraltı ülkesi”, Nuh Tufanı’ndan önce ya da karanlık devirlerde kimilerine göre dört, kimilerine göre altı kere dünyanın başına gelmiş olması muhtemel olan İlâhî gazaplar anlamındaki çeşitli tufanların herhangi birinden evvel, yeryüzünde yaşamış olan iki gelişmiş ve karşıt uygarlığın son savaşından bir süre önce, söz konusu uygarlıkların rahip, bilge, bilimci ve yöneticilerinin, dünyanın yok olmak üzere olduğunu öngörerek yeraltına çekilmiş olmalarıyla ilintili bir teori…

Bu teoriye göre yeraltına çekilen iki karşı kutup hâlâ orada. Belki de on ya da yüz binlerce yıl önce yeraltına koydukları devasa mağaralarında kurdukları şehirlerde yaşamlarını sürdürmekteler

Bu arada hemen söyleyelim: Yeraltı insanımsılarının geçmişlerinde bıraktıkları düşmanlıklar da bitmiş değil. Şamballa hâlâ Agarta’ya karşı!

Bu kadim düşmanlığın bir uzantısı olarak, Şamballalılar ve Agartalıların yukarıda bıraktıkları eski ilkel akrabalarını zaman zaman ziyaret etmiş olmaları muhtemel. Hatta günümüzde de bu kabil ziyaretlerin sürdüğü söylenmekte. Tabiî ki ileri teknoloji kullanılan araçlarla yapılan ziyaretlerden söz ediliyor. Meselâ uçan dairelerle yapılan ziyaretler

İddia sahiplerine göre Agarta ve Şamballa’nın gizemli ziyaretçileri, dünya üzerine çıkarak müttefiklerini aramaktalar. Fark ettirmeden, amaçlarına erişmenin yollarını oluşturup ortaklarını buldular. Bu nedenle dünyayı her zaman iki kutup üzerinden ve adı konulmamış Agartıcılar ve Şamballalılar olarak bina ettiler. Bilinen adlarıyla bu kutuplar bazen “Habilîler ve Kabileciler” oldu, bazen de “Mısırcılar ve Babilciler”… Hatta “Amerikancılar ve Sovyetçiler” diye de adlandırıldı.

Peki niye?

Yani yeraltının Agarta ve Şamballacıları neden ezelî kavgalarını yerüstüne taşıma gereği duydular. Yerüstünün zavallı insancıkları onların kavgalarının içinde yoklardı ki… Şimdilerde niye, kendilerine hissettirilmeden bu ezelî kavganın tarafları hâline getirilmekteler? Çünkü Agarta ve Şamballa, yeraltı merkezleri olarak bizzat savaşmayı çoktan unutmuşlardı. Ancak öfkeleri olduğu gibi duruyordu. Yerüstünde yaşadıkları medeniyet döneminin son savaşında yenişemeden yeraltına kaçmak zorunda kalmışlardı. Yeraltında savaş yapacak hâlleri de yoktu. Ya da vardı da niye yapsınlar ki? Eğer bir yeraltı savaşına meydan verirlerse, bu durum onların sonu olurdu. O hâlde ne yapmalıydılar? Anlaşılan o ki, yeraltının Agarta ve Şamballa uygarlığı aklı, devamla bundan sonraki savaşlarını, yeryüzündeki ilkel akrabalıklarını geliştirerek yapmaya karar vermiş olmalılar. İşte bu nedenle tüm tarih boyunca zaman zaman yeryüzüne çıktılar. İlkellerin durumlarını kolaçan ettiler.

Bu arada, basitten başlayıp gelişkine doğru, teknoloji transferi yaparak üst insanların kendi medeniyetlerini ve buna bağlı olarak kutuplarını kurmalarına yardımcı oldular. Hatta yukarıyı ziyaret edenlerden bir kısmının, burada hanedanlıklar kurup devletleri idare ettikleri hususunda iddialar da bulunmakta. Bu hanedanlıkların Mısır Firavun Hanedanlığı ile Babil Nemrut Hanedanlığı olduğu da söylentiler arasında. Hatta iddia daha da ileri götürülerek, günümüz Avrupa ve bir kısım Asya hanedanlıklarının, Babil ve Mısır üzerinden Agarta ve Şamballa soyuna kadar ulaştığını da ortada söylüyor.

İkinci teori

Şimdi de sırada“ikinci teori”bulunmakta. Bu teori, çeşitli coğrafya atlaslarında gördüğümüz dünya kesitinin, kabukla çekirdek arasındaki kırmızı ateşten müteşekkil erimiş madde bölgesinde aslında “magma” diye bir katmanın olmadığı ve aralığın bir boşluk olduğuna dayanmakta. Zaten bu teorinin adı da “İçi Boş Dünya Teorisi” olarak bilinmekte…

Bu teoriye göre, magmanın olmaması sebebiyle yaşanabilir sıcaklıkta bir ters dünya resmi çıkmakta karşımıza. Bu anlamda, yaşanabilir bir ters dünya fikrinden hareketle, tarihin derinliklerinde bir sebepten dolayı yerkabuğunu delip içeriye geçmiş insanlar tarafından ara yerde bir iç dünya oluşturulmasının muhtemel olduğu söyleniyor. Tabiî ki geçmişte yaşanmış olması muhtemel olan tufanların birinin sonuna yakın, yok olma aşamasına gelmiş dünyadan kaçış hikâyesinin bir parçası olarak, bu teori taraftarlarına göre, üstten alta kaçan tufan öncesi insanlarının yer kabuğunu delip içi boş olan dünyaya ulaştıkları ve dünya yüzeyinde yakaladıkları medeniyet ve teknoloji seviyesini oraya da taşıdıkları ve hayatlarına kaldıkları yerden devam ettikleri söylenebilir.

Yani şu an, içinde bulunduğumuz dünyanın geleceğiyle ilgili olarak, kuşkuya kapılan mevcut ve duyarlı kimselerin, günümüz insanlığının istikbâldeki hayatları için Mars'ta veya dünya benzeri gezegenler de yaşanabilir yerler araması gibi bir durumdan söz ediyoruz. Anlaşılan o ki, geçmiş uygarlıklardan biri de şu anki dünyanın içine düştüğü bunalımın sonucunda, kendisi için “yeni dünya”yı uzayda değil de dünyanın içinde aramış ve aradığını da bulmuş görünüyor. İşte orası, tarih boyunca olduğu gibi şimdi de tek bir imparatorluğun egemen olduğu bir yeraltı coğrafyası! Yani Agarta medeniyeti…

Şamballa ise “içi boş dünya imparatorluğunun başkenti” olarak yer tutuyor “yeraltı söylenceleri”nde.

Üçüncü teori

Şimdi de sırada “üçüncü teori”var. Bu teori, yukarıda sözünü ettiğimiz “içi boş dünya imparatorluğu Agarta”dan daha derin ve çarpıcı bir hikâye şeklinde karşımıza çıkıyor.

Bu efsaneye göre, sözü edilen Agarta ve Şamballa, çok daha derinlerde, dünyanın merkezinde yer almakta. Yani çekirdek dünyada… Hatta orada da değil, ondan da öte bir derinlikte Bu derinlik, çok farklı bir farazî yeğenin konusu olarak ve akıl almaz bir şekilde dillendirilmekte.

Denildiğine göre Agarta ve Şamballa’ya giden yol, dünya kabuğunun altındaki devasa iki mağaraya uğradıktan sonra, alt katmandaki yerküre ölçeğindeki magma bölgesine ya da ikinci teorideki boşluğa inmekte. Ancak orada durduğu söylenemez. Bu sebeple oradan geçtikten sonra da dünyanın çekirdeğine ulaşmakta. Aslında bu kozmik yolun nihaî hedefi, çekirdek yüzeyi de değil. Oradan içeri atlayıp “kuantum berzahı” diyebileceğimiz soyut bir yol bularak gözden kaybolmak… Ondan sonrası bize karanlık!

Çekirdekten öte olan bir başka boyut veya “paralel dünya” yahut da “dünyalar evreni”, hatta daha da ileride temel malzemesi “anti-madde” olan “anti-dünya evreni”nde kurulu bulunan iki uygarlıktan söz ediliyor Şamballa ve Agarta ile bu teoride. Dediklerine göre, anti-dünyaların Agarta ve Şamballa’sı iki soyutsal güç ve birbiriyle kan dâvâlı… Bunlardan birinin temel harcı “karanlık madde”… Buradan hareketle diğer tarafın temel harcına da “ak madde” denilebileceği kanaatini taşıyoruz. Ya da buna, “ışık ve nur” diyebiliriz.

Burada akılları karıştıran birkaç soru ortalık yerde duruyor: Bu iki dünyanın Şamballa ve Agarta popülasyonu, yukarıda iddiada olduğu gibi dünya medeniyetlerinden birinin çökmesi sonunda yeraltından bir yol bularak, göçüp buralara kadar gelmiş iki karşıt insan ya da insansal medeniyet kutbu mu? Yoksa dünyadan daha önce, teolojik anlatımlarda sözü edilen çok daha başka âlemden buraya indirilmiş iki karşıt ve düşman güç ve onların “proto-master”leri mi? Biz dünyalılar, sözü edilen proto-masterler üzerinden çoğaltılarak, yerkürenin üst zemine çıkartılmış olan şahlar, vezirler, kaleler ve piyonlardan oluşan “kozmik satranç”ın oyun parçaları mıyız?

Ne yazık ki bu suallerin cevabı yok! Ya da cevap, ilk iki sorunun her ikisi birden…

Buna göre, kurulan “Geometria”da birkaç tane Agarta ve Şamballa bulunmakta. Yeraltındakiler efsanesinin en başında, mevzubahis iki “karşıt proto-kimliğin” ve devamla iki “karşıt proto-medeniyet”in ilk ve özgün biçimi olan “proto-Agarta ve proto-Şamballa”nın, ilerleyen zaman içerisinde kendi maskını yaratarak bir alt level oluşturmuş olduğu düşünülmekte. Böylece ortaya çıkmış oluyor yukarıda sıralanmış olan teorilerin üçüncüsünün devamı ve karşıt kutupları olarak “içi boş dünya’nın çekirdeğinin Agarta ve Şamballa’sı”… Ya da “kuantum kuşakları” yani “kozmik nötron ve pozitron kutupları”…

Bundan sonraki aşamada bir alt level daha oluşturma sırası kuantumculara geliyor. Ve böylece onlar da kendi masklarını yaratarak en yukarıda sözünü ettiğimiz ikinci teoriyi oluşturan ve içi boş iki dünyanın iki kutbunda yer alan Agarta ve Şamballa’yı ortaya çıkarıyor. Malûm, bunların alt leveli de birinci teoride söz ettiğimiz yer kabuğunun altındaki devasa iki mağara ülkesinde kurulu olan Agarta ve Şamballa kutupları üzerine şekilleniyor. Ve “mağara leveli” de en alt level yaratarak yerüstünün iki kutbunu ortaya çıkartıyor. Yani bizim dünyamızı ve biz insanları…

“Anlaşılacağı gibi bidayette, dünyadan oraya yani proto-Agarta ve Şamballa’ya gitmek yok; aksine, bir başka âlemden buraya gelmek ya da inmek var” diyebiliriz. Ve bambaşka “trans-kozmik” bir âlemde fitili ateşlenen ve tarafların ilk indirildiği yerdeki “trans-galaktik” levelde devam eden bu iki temel kavganın devamı olarak proto-us ya da “ilk akıl” tarafından dünya çekirdeğindeki “ikinci alt level” oluşturulmuş ya da yaratılmış olmakta ilk önce.

Bu levelin devamı ve bu aklın plânının somut yapısı olarak, İçi Boş Dünya Teorisi’nin üçüncü alt leveli oluşturulmuş oluyor devamla. Bir sonraki aşamada ise bu levelin aklının eseri anlamında dördüncü alt level yaratılarak ya da yapılandırılarak Atlas ve Himalaya dağlarının altındaki kutupların ve onların sakinlerinin oluşturulmuş olduğu söyleniyor. Bu level de dünya yüzündeki mevcut insanlığı ve onun tarihini yapan iki kutbu oluşturmuş olmakta. Dünya üzerindeki bu iki kutbun adı, artık Agarta ve Şamballa değil, “Atlantis ve Mi (Mu)” olarak geçmekte efsanelerde.

“Milâttan önce yılında, dünyanın üzerine çöktüğü iddia edilen Nuh Tufanı öncesinde ve kendi aralarında yaptıkları nükleik savaşların sonunda okyanuslara gark olmuş olan bu iki medeniyetin bilgisinden hareketle, tufan sonrasındaki diğer medeniyet sahibi kavimler ve onların kutupları hayata geçirilmiş” diyerek tamamlayalım teori efsanelerini. Ve diyelim ki, “Atlantis ve Mu’nun kapsamlı masalı daha sonra!”…

İki kutup ve savaş

Yukarıdan aşağıya ya da aşağıdan yukarıya oluşturulan bu levellerin sakinlerine kalan mirasla bir tek mirastan söz edebiliriz. Bu miras, bir önceki levelin iki kutbu arasındaki kan dâvâsı ve onun öfkesi Zaten bu nedenle oluşturulan katmanlar iki kutup üzerine oturtulmuş görünüyor. Bu kutupların dâvâlarının tarifi birinci aşamada “hak ve bâtıl” iken, daha sonraki aşamalarda “iyi ve kötü”ye, devamla “artı ve eksi” gibi iki benzeşik felsefenin karşıt takipçilerinin formatına dönüştüğüne şahit oluyoruz.

Görüldüğü gibi, sözü edilen yeraltı katman teorileri, bir sürecin eserleri… Bu sürecin nerede başlayıp nereye geldiğini tespit etmek için şu cümleyi kurmak gerek: “Agarta ve Şamballa teorisinin başlangıç noktası ‘Big Bang’, bitiş noktası da elbette ‘Kıyamet’ olacak!”

Son teoride sözü edilen “proto-level” ve onların ara akıllarınca oluşturulmuş diğer levellerin temel amaçları, “göreceli” diyebileceğimiz iyi ve kötü karşıtlığında üretilmiş olan “güdümlü evrenlerin askerleri”ni bir başka layerde savaştırmak Bununla birlikte, görüldüğü gibi söz konusu layerlerin adresleri farklı… Fakat farklı olan bir başka husus daha var: Her level popülasyonunun oluşturulduğu zaman dilimi Hem de küçük bir dilim değil! Geçmişi milyonlarca yıla uzanan evrenin başka başka zamanlarından söz ediyoruz. Dolayısıyla evrenin başka başka zamanlarında oluşturulmuş olan “kozmik kutuplar”ın temel malzemesinin farklı olacağını da düşünmek lâzım.

Dememiz o ki, proto-levelde ortaya çıkan popülasyonun inşâsında bilmediğimiz bir başka kozmik malzeme kullanılmış olmalı. Meselâ yukarıda çıtlatıldığı gibi “ışık ve nur” harcı… “Bu harç, ilk katmanın sakinlerinin genetiğinin oluşturulduğu esnada kullanıldı” diyebiliriz “Evrenin Mimarı”nca. O hâlde buna, “som enerji temelli âlem” diyelim mi? Peki…


Devamla, ikinci levelde kullanılan malzemenin “süper nükleik” bir kumaş olduğu düşüncesi geçerli olabilir. O hâlde buraya da “kuantum temelli âlem” diyelim. Bu âlemin oluşturduğu üçüncü levelin malzemesinin “magmatik ateş” olduğu düşünülebilir. O hâlde buraya da “ateş temelli âlem” diyelim. Ateş katmanının oluşturduğu dördüncü levelin inşâ malzemesi ise büyük ihtimâlle “karanlık” olmalı. Ya da “karanlık magnetizması” gibi bir malzemeden söz edilebilir. O hâlde buraya da “karanlık madde temelli âlem” diyelim. Son level yani bizim popülasyonumuzun oluşturulduğu düzlemin malzemesi de malûm olduğu üzere “toprak”… O hâlde buraya da “toprak temelli âlem” ya da “maddî âlem” diyebiliriz.

Buradan hareketle bir tahminde bulunalım: İçinde bulunduğumuz toprak medeniyetinin beklenen tufanın ya da evrenin kıyametinin sonunda bu kozmik hikâyesi kapanırsa film biter. Eğer kapanmazsa, “toprak temelli parsel”in arkasından gelecek olan beşinci levelin popülasyonunu inşâ etmekte dijital temelli bir malzemenin kullanılacağını söylememiz çok da hayâlî olmaz. Zaten hayâl değil! İçinde bulunduğumuz şu günlerde sözü edilen “yapay zekâ”, “insanlık ” ve “medeniyet ” gibi uğraşların sonunda varıp dayanmak istenilen yerde “dijital insan”ı üretmek… Bu, saklı gizli de değil, ayan beyan biliniyor. Avatar ve MK projesi gibi birçok laboratuvar çalışmalarında başlangıç aşamalarının çoktan geçildiği söylenmekte.

Efendim, geldik zurnanın son deliğine!

Doğal olarak, buraya kadar söylenen tüm hikâyelerin, zaman ve mekân anlamında akıl almaz bir boyut üzerinde bina edildiğini düşünmüş olmalısınız. Ancak burada duralım ve şöyle yapalım: Sözü edilen bu akla sığmaz büyüklüğü küçültelim, küçültelim, küçültelim ve devasa bir bilgisayarın içine sokalım. Ve bütün anlatılanları bir bilgisayar oyunu hâline getirelim. İçinde yaşadığımız evren ile üzerinde oturduğumuz dünyayı, ilâveten kendimizi ve hayatımızı da bu oyunun son levelin dijital parçaları olarak düşünelim. Bu oyunun adı, “Agarta ve Şamballa” olsun Ama bir cümle daha eklemek lâzım: Sözünü ettiğimiz devasa bilgisayarın yeri, kafatasımızın içi Yani onu da başka yerde aramaya gerek yok.

Bu mümkün mü, böyle bir şey olabilir mi Allah aşkına? Evet, mümkün ve gayet tabiî olabilir. Fakat bir kısım insanlar böyle olduğunu düşünmüyor ve “Asla mümkün değil!” diye taban diretiyor. Bir kısmı insanlar da aksine, böyle olduğu konusunda inatlaşmış durumda ve iddialarını ispat için harıl harıl çalışıyorlar. İşte insanlığın hak ve bâtıl çatışmasının varıp dayandığı yer, tam da burası!

Burada bir hatırlatma daha yapalım: Makalenin bir yerinde “Evrenin Ulu Mimarı”, birkaç cümle yukarıda da “Allah aşkına” ifadesi geçti. Meselenin anahtar sözcükleri de bunlar! O hâlde buyurun, yeniden oyunun başına dönelim!

Düz dünya

Yukarıdan beri size Agarta ve Şamballa’nın efsanesi anlatıldı ve siz de masumane okudunuz. Sağ olun, ama sürdürün okumayı! Çünkü burada duruyor ve soruyoruz kendimize: Fakir, bu masala inanıyor mu? Hayır! Peki, neden anlattı inanmadığı bir hayâlî hikâyeyi? Çünkü bu ve benzeri efsane, hikâye ve masalların Ezoterik aklın eseri olduğu kanaatini taşıyoruz. Ezoterizmin tüm felsefî varyantlarının varıp “mel’un akla” dayandığına adımız gibi eminiz. O hâlde fakir, inanmadığı Agarta ve Şamballa hikâyelerini niçin kardeşlerine duyurma gereğini hissetti?

Hatırlayacaksınız, girdiğimiz yüzyıla daha önce bir ad daha vermiştik: “Metafizik yüzyıl”… İşte bu yüzyılda Ezoteryal metafizik felsefe çeşitlerinin o kadar çok PR’si yapılacak ki bu suretle “kadim kozmik yalanlar”ın çağdaş kozmoloji ile harmanlanarak birer postülat olarak insanlara, toplumlara ve tüm dünyaya dayatılacağı kanaatindeyiz. Hatta plânlanmış olan “21’inci metafizik yüzyıl teolojisi”nin temel kıssaları olarak bunlar, insanların beynine zerk edilmeye başlandı bile. Neredeyse tüm dinlerin içine sızmış ve oralarda Ezoterik koyun postuna bürünmüş olarak temel inançları kurtlandırmaya devam eden “gnostik kültlerin” kozmik masalları, isteyene Şamballa, isteyene Agarta olarak yeniden ısıtılmış durumda.

Hangi ocaklarda ısıtılırsa ısıtılsın, “Agarta ve Şamballa”nın yok aslında birbirinden farkı. Bu sebeple insanlar, toplumlar ve devletler hangi tarafı seçerse seçsin, bu masalın içinde olmak zorunda. Fakir ise bu masalın içinde olmadı, olmayacak inşallah! İşte bu nedenle Ezoterik bilgilere inanmıyor ve hepsini reddediyoruz. Bu bağlamda, istiyoruz ki bundan sonra kardeşlerimizin önüne sık sık getirileceği anlaşılan bu tür iddiaların temelsizliği bilinsin. Kardeşlerimiz tarafından genel anlamda zaten biliniyor olmalı da, fakir bir sefer daha hatırlatmak ve altını kalın kalemle çizmek niyetiyle bu konuya girmiş bulunmakta. Ve bu minvâlde verdiğimiz bir kesin karar da var: Bundan böyle bu tür Ezoterik bilgi zeminine bina edilmiş olan gnostik felsefenin kurumlaşmış yapılarının asılsız hikâyelerini anlatmaya, gizemci yapıları deşifre etmeye ve dilimiz döndüğünce dayanaksızlıklarını göstermeye gayret edeceğiz Allah’ın izniyle.

Malûm, son günlerde bir “düz dünya teorisi” dönüp dolaşmakta ortalıkta. Anladığımız o ki, bu teori kafaları karıştırmaya başlamış durumda. Bu teorinin ardından ve yine aynı merkezce üretilecek antitezinin varıp ulaşacağı yer, Agarta ile Şamballa ve “İçi Boş Dünya Teorisi”… Oradan da mel’uniyete giden bir metafizik kült inşâ edilip insanların önüne konulacağına kesinlikle kaniyim!

Son söz

Aslında bu minvâldeki konular, yüzyılın başında “Hollywood'un ilk Ezoterik masalı” diyebileceğimiz “Matrix” filmi ile göz önüne çıkartılmıştı. Ondan sonrasında da sayıları arttırılarak Ezoteryal kozmik serüvenin yolcuları bu gnostik katara dâhil edildiler. Hatırlayacaksınız, Matrix filmi için “Yahudi Bâtınîliği”nin beyazperdeye yansıması denilmişti. Filmin kahramanı Neo da beklenen Mesih idi aslında… Hint Mesih’i “Avatar” da bu minvâldeydi. Mesiyanik senaryoların arkasından bir dolu film yapıldı benzeri şekilde. Anlaşılan kadayıf kızarmış gibi… Bu sebeple Ezoterizm, film senaryolarından çıkıp gerçek tartışmaların konusu hâline getirilmiş durumda.

Gnostik felsefenin masalları, önce ekstrem bilimin iddiaları olarak önümüzde, ardından da gerçek bilimin iddiaları olarak gelecekler. Bu nedenle Müslümanların uyanık olmasının gereğine inanarak yazdık bu makaleyi. Devam edeceğiz konuya. Zira bütün bu kabil masalların reddettiği bir din ve bütün masalları reddeden bir gerçeklik olarak Müslümanlık, orijinal kitabı ile tam orta yerde durmakta, çok şükür!

Zaman bulabilirsek, konuyu bir makale üzerinden biraz daha sürdürme niyetindeyiz. Ama ekollerin tarihi serimizin sıradaki konusu, Mu ve Atlantis olacak ve dizi onun üzerinden devam edecek.

 

Technology

Slipknot’s Concert in Phoenix Showed Why Mayhem Fest Died

Technology

Slipknot’s Concert in Phoenix Showed Why Mayhem Fest Died

Technology

Slipknot’s Concert in Phoenix Showed Why Mayhem Fest Died

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası