vücutta tuz eksikliği neden olur / Sodyum eksikliği beyni olmusuz etkiliyor!

Vücutta Tuz Eksikliği Neden Olur

vücutta tuz eksikliği neden olur

Hiponatremi (Kanda Sodyum Düşüklüğü)

Hiponatremi, serum sodyum yoğunluğunun mEq/L’den düşük olmasıdır. Günlük klinik uygulamada en sık karşılaşılan elektrolit bozukluğu olup yatan hastalarda % oranında görülür. Hiponatremik olguların %50’den fazlası yatan hastadır. Hiponatreminin etiyolojik nedenlerinin çoğu öykü, fizik muayene ve temel laboratuvar testleri ile saptanabilir. Sıklıkla hafif ve nispeten asemptomatik klinik gidiş gösterir. Akut ve şiddetli hiponatremi önemli ölüm ve sakatlık nedenidir.

Hastalar, hiponatreminin sebeplerine veya hiponatreminin kendisine dayalı tıbbi belirtiler gösterebilirler. Konjestif kalp yetmezliği, karaciğer yetmezliği, renal yetmezlik veya pnömoni gibi birçok tıbbi hastalık hiponatremiyle bir arada olabilir. Bu hastalar çoğunlukla primer hastalık semptomatolojisi (dispne, sarılık, üremi, öksürük) sebebiyle tıbbi bakıma alınırlar. Semptomlar; serum sodyumunda hafif azalmayla bulantı ve solukluk, letarji, bilincin zayıflaması, baş ağrısı ve şiddetliyse, nöbet ve komaya kadar değiskenlik gösterebilir. Çoğu kez çok düşük serum sodyum düzeyinden (genellikle< mEq/L) kaynaklanan nörolojik semptomlar, intraserebral ozmotik sıvının yer değiştirmesi ve beyin ödemiyle sonuçlanır.

Hiponatreminin en önemli etkisi beyin hücrelerinde şişme, beyin ödemi ve ensefalopati gelişmesidir. Bu nörolojik semptom kompleksi, çoğu şiddetli durumda ölümle sonuçlanan, tentoryal fıtığa, bunu takip eden beyin sapı kompresyonuna ve solunum durmasına sebep olabilir. Yaşlı hastalarda, hafif hiponatremi dikkat eksikliği ve sık sık düşmelerin önemli bir nedeni olabilir.

Hiponatremik ensefalopati, hipoksik hastalarda, altta yatan ciddi karaciğer hastalığı olanlarda ve menopoz öncesi kadınlarda daha fazla görülmektedir. Nörolojik semptomlar genellikle serum sodyum yoğunluğu mEq/L’nin üzerindeyken görülmez. Nörolojik semptomların şiddeti ve serum sodyumunun düşüş hızı ile şiddeti birbiriyle tamamen bağlantılıdır. Serum sodyumundaki aşamalı bir düşüş, çok düşük seviyelere dahi olsa, birkaç günden haftalara kadar görülmesi durumunda nöronal adaptasyon nedeniyle iyi tolere edilebilir. Daha önceden mevcut olan nörolojik veya hipoksi, hiperkapni, asidoz gibi nörolojik olmayan bir hastalık da nörolojik semptomların şiddetini etkiler.

Yatan bir hastada durdurulamayan epileptik nöbetler oluyorsa veya beyin ile ilgili yapılan tetkiklerde bilinç kaybını açıklayan bir lezyon saptanamadıysa serum Na değerinde bir bozukluk olabileceği akla gelmeli ve buna uygun tetkikler yapılmalı.

İshali olan birinde veya yaşlı bir hastada ilaç değişikliğini takiben bilinçte bir bozulma olduysa yine serum Na değerinde bir bozulma olabileceği hatırlanmalıdır.

Hasta ile yapılan görüşmede, detaylı bir ilaç tedavisi öyküsü alınması önemlidir; çünkü birçok ilaç tedavisi hiponatremiyi tetikleyebilir (diüretikler, antipsikotik ilaç tedavisi). Hastaneye yatırılan hastalarda, verilen parenteral sıvıların tutanaklarını kontrol etmek çok önemlidir. Hastanın değerlendirilmesinde vücut sıvı miktarı ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir. Hiponatremide vücut sıvısı ile hastalık etyolojisi arasında çok sıkı bir ilişki vardır.

Diğer bölümlerde olduğu gibi beyin, sinir ve omurilik cerrahisi uzmanları için de serum Na değerinin takibi ve buna ait klinik tabloların bilinmesi hayat kurtarıcıdır.

Tuzlu yemeklere dikkat

okuyabilirsiniz.

Doğal bir mineral olarak besinlerin bileşiminde olduğu gibi göllerden, denizlerden ve kayalardan saf olarak elde edilen, rafine edildikten sonra sofralarımıza ulaşan tuzun yeterli miktarda alındığında vücutta önemli görevleri, fazla tüketildiğinde ise geri dönüşü olmayan zararları bulunuyor. Sağlıklı bir insanın günlük tüketmesi gereken tuz miktarı 5 gram (1 çay kaşığı) iken bugün Türkiye’de kişi başına düşen günlük tuz tüketiminin 18 gram olduğu biliniyor. Hiçbir genetik yatkınlığa dayanmayan ve sonradan kazanılan tuzlu yeme alışkanlığından kurtulmak, tuzun doğrudan ve dolaylı olarak neden olduğu hastalıklardan korunmak gerekiyor. Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu fazla tuz tüketiminin sağlık üzerindeki etkilerini anlatıyor.

Tuzlu yemeklere dikkat

Vücut neden tuz ister?


Mutfakta kullandığımız sofra tuzu, “sodyum klorür” denilen bir bileşimden oluşuyor. Bunun %60’ını klor, %40’ını sodyum oluşturuyor. Sodyum, hücre içi ve dışında sıvı ile asit-baz dengesini kontrol ediyor. %60’ı su olan vücudumuzun su dengesini tuz sağlıyor. Bu bağlamda tuz gerektiği miktarda alınması gereken çok önemli bir mineral olarak dikkat çekiyor.  

Günlük alınması gereken tuz miktarı


Günlük ortalama minimum sodyum gereksinimi mg, alınması gereken tuz miktarı ise maksimum 5 gr. ( gr. sodyum) düzeyindedir. Günlük alınan tuzun yaklaşık %75’i işlenmiş gıdalardan sağlanırken %’i masada yemeğe eklenen tuz ile alınıyor. Vücudun gereksindiğinden daha fazla tüketilen tuz başta hipertansiyon ve damar sertliği olmak üzere, bunlara bağlı birçok kalp ve damar hastalıklarına neden oluyor. Yapılan araştırmalarda Türkiye’de kişi başına tuz tüketiminin 18 gram civarında olduğu görülüyor.  

Tuzun olumsuz etkileri ne kadar sürede ortaya çıkar?


Bu konuda kesin bir süre vermek çok doğru olmasa da şu bir gerçek ki, kalp-damar hastalıkları ve hipertansiyon açısından var olan önemli risk faktörlerinden biri de aşırı tuz tüketimi. Aşırı tuz tüketen bir kişi diğer risk faktörlerine de sahip ise (fazla kilo, kan yağlarında yükseklik, sigara kullanımı, hareketsiz yaşam gibi) tuzun olumsuz etkileri daha fazla görülüyor.  

Tuzun kan basıncı üzerindeki etkisi nasıl oluşuyor?


Bu konuda kesin bir mekanizma bilinmiyor. Fazla tuz tüketimi vücutta su tutulmasına neden oluyor. Vücutta su miktarı arttıkça kan basıncı da artıyor, hipertansiyon ortaya çıkıyor. Öte yandan fazla tuz alınması böbreküstü bezinden ouabain adlı bir hormonun salgılanmasına neden oluyor. Bu hormon atardamarlarda büzüşmeye yol açarak kan basıncını yükseltiyor.  

Tuzun böbreklere etkisi nedir?


Vücutta tuz dengesini böbrekler sağlıyor. Alınan tuzun yaklaşık % ’i böbreklerden geri emiliyor. Fazla miktarda tuz tüketilmesi durumunda böbrekler su ve tuz dengesini sağlamakta zorlanıyor ve zaman içinde tansiyon yüksekliği ile birlikte böbrek fonksiyonları üzerinde de olumsuz etkiler gelişebiliyor.  

Tuz tüketimini kontrol altına alarak hangi hastalıklardan korunulur?


Tuz tüketiminin kontrol altına alınması ile başta hipertansiyon, damar sertliği (ateroskleroz) ve bunlara bağlı gelişen kalp ve damar hastalıklarından korunmak mümkün oluyor. Hipertansiyon riskinin azaltılması, hipertansiyonun hedef organlarından biri olan böbreklerde de hasar oluşumu olasılığını azaltıyor. Ayrıca yoğun tuz tüketiminin diğer birtakım hastalıkların gelişmesinde tetikleyici faktör olduğu konusunda pek çok yayın bulunuyor. Bunların arasında mide kanseri gelişimi, böbrek taşı, kemik erimesi (osteoporoz), astım atakları ve beyin damar hastalıkları (inme gibi) sayılıyor. Görüldüğü gibi tuz tüketiminin fizyolojik düzeylerde sınırlandırılması aslında pek çok hastalıkla mücadelede önemli bir adım olarak kabul ediliyor.  

Sodyum eksikliği hangi hastalıklara yol açar?


Tuz eksikliği genellikle beraberinde su dengesindeki bozukluklar ile bir arada görülüyor. Mutlak tuz eksikliği ishal, kusma, aşırı terleme, yoğun idrar söktürücü ilaç kullanımı durumlarında ortaya çıkıyor. Tuz, yani asıl olarak sodyum eksikliğinde baş ağrısı, bulantı-kusma, bilinç değişiklikleri, sara nöbeti ve komaya kadar giden durumlar belirebiliyor. Bu belirtilerin gelişmesi sodyum eksikliğinin oluşum hızı ve düzeyine göre hastalarda farklı derecelerde ortaya çıkıyor. Yavaş gelişen sodyum eksikliğinde yukarıdaki belirtiler çok silik bir durumda iken hızlı gelişen tabloda belirtiler çok daha şiddetli bir şekilde görülebiliyor.  

Tuz-su dengesine kimlerin daha fazla dikkat etmesi gerekiyor?


Özellikle 65 yaş üzerindeki hastalar için tuzun ayrı bir önemi var çünkü bu grup hastaların hemen hepsinde hipertansiyon bulunuyor. Ayrıca kan basıncı kontrolü için, idrar söktürücü ilaçlar kullanmak durumunda kalıyorlar. Kullandıkları ilaçlar nedeniyle de su ve tuz kaybediyorlar. Yaş ilerledikçe böbreklerin su ve tuzu vücutta tutma yetenekleri de azaldığı için, daha fazla miktarda tuz daha çabuk kaybediliyor. Bu hastalarda su ve tuz dengesinin daha yakından izlenmesi gerekiyor. Özellikle idrar söktürücü kullanan hastaların günde 3 gram tuz tüketmeleri öneriliyor. Ayrıca idrar söktürücü kullanan hastalarda fazladan su kaybı yaratacak ishal, kusma, yüksek ateş gibi durumlar geliştiğinde tuz kaybı daha fazla oluyor.  

Kullanılan tuzun iyotlu olması neden önem taşıyor?


Ülkemizde tiroid bezinde büyüme ile seyreden guatr hastalığı çok yaygın ve bunun temelinde iyot eksikliği yatıyor. Bu nedenle hekim tarafından belirtilmiş özel bir sakıncası yoksa yemeklerde veya sofrada kullanılan tuzun iyotlu olması önem taşıyor.

PaylaşWhatsApp

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası