ferhan şensoy yazıları / Ayşegül Yüksel: Ferhan Şensoy’un ardından: Sözcüklerin efendisi öksüz bıraktı

Ferhan Şensoy Yazıları

ferhan şensoy yazıları

Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar

Ferhan Şensoy’u yitirdik. “Dosyalar dolusu” biriktirdiği kitap, öykü, anı malzemesini değerlendirme derdinde olan, zamanla yarışarak üreten ama bir o kadar da keyfine düşkün, Çarşambalı hınzır delikanlıyı Böyle olmaz Ferhan, yapılacak işler böylesine ortada bırakılıp, öylece çekip gidilmez. 

Onun değerini en iyi bilenlerden biri olan HaldunTaner ustasına özendi diyeceğim. Taner’i 71 yaşındayken yitirmiştik. Ama bizler daha genç olduğumuz için büyük yazarı yaşını başını almış bir bilge olarak görürdük. Oysa aramızdan 70 yaşındayken ayrılan Şensoy’u “kardeş” bellemiştik. Bu nedenle ölümü çok erken, çok zamansız geldi

EDEBİYATIN HER TÜRÜNDE KALEM OYNATTI

Ne ki tiyatromuz için yaptıkları birkaç yaşama ancak sığdırılabilecek kadar büyüktür. Beyninin bir yanıyla geleneksel gösteri sanatlarımızı, öteki yanıyla Batı sanatının çeşitli biçemlerini kollayan, süper zekâsıyla her an toplumun gülünçlüklerinin fotoğrafını çekebilen, edebiyatın her türünde kalem oynatmış, tanıdığım en enerjik yaratıcılardandır Ferhan Şensoy.

’lerde tiyatromuzun başına gelen en iyi şeylerden biridir. “Şahları da Vururlar” adlı oyunla İstanbul’u sallayan 29 yaşındaki (Galatasaray’da okumuş, Kanada’da tiyatro sanatına ilişkin incelikleri pekiştirmiş) cin gibi delikanlı, oyunun yazarı, yönetmeni, oyuncusuydu. Kıvrak bir yönetmen, seyirci karşısındaki soğuk ve küstah yaklaşımını -nasıl becerdiyse- “karizmatik” kılabilen bir oyuncu olarak ün yaptı. Ünü “Ferhangi Şeyler”le perçinlendi.

YAMAN DİL SİHİRBAZI

Türkçeye yedi takla attıran yaman bir dil sihirbazıydı. Tiyatro metinlerini, alışılagelmişe yüz vermeyen özgün düşünme yeteneğiyle biçimlendiriyordu. Anadiline nesnel-eleştirel uzaklıktan bakabilen, sözcüklerin, deyişlerin, kalıpların duygusal-düşünsel, sessel, çağrışımsal özelliklerini, çoğumuzun tersine, otomatik algılama ve körü körüne yineleme sürecinin çok ötesinde değerlendirebilme yeteneğiyle, dildeki anlamsal ve biçimsel düzeyde çelişen ya da çakışan öğelerden çarpıcı bireşimler oluşturuyordu. 

Bu yolla, güncel politik gülmeceden arı gülmeceye uzanan, fars öğeleri yanında ironik öğeler de içeren geniş bir güldürü üretme alanı açtı kendine. Şensoy, gerici/yasaklayıcı/baskıcı yönetimler karşısındaki “muhalif” tutumunu “toplumsaltaşlama” sanatıyla sürdürürken arı gülmeceyi de insan yaradılışının derinliklerinde yakalıyordu. Dahası, güldürürken yer yer hüzünlendiren bir doku yaratıyordu oyunlarında.

‘YAZAR TİYATROSU’NU KURUMLAŞTIRDI

Ferhan Şensoy, ilk denemeyi Haldun Taner’in yaptığı ancak koşullar elvermediğinden sonunu getiremediği “yazar tiyatrosu” olgusunu kurumlaştıran ilk sanatçımızdır. Ortaoyuncular’ın yazarı, yönetmeni, başoyuncusu, kimi zaman sahne tasarımcısı ve/ya da müzik düzenleyicisi olarak topluluğuna dört dörtlük bir “bağımsıztiyatroculuk” anlayışı kazandırmıştır. Shakespeare’in Londra’daki tiyatroculuk yıllarından çok daha uzun bir süre boyunca “yazartiyatrosu” yapmış, bu süreç içinde tarihsel Ses Tiyatrosu’nu kullanıma açmak gibi kahramanca bir eylemi de gerçekleştirmiştir.

Kırk dolayındaki oyunları çeşitlidir: “Fişne Pahçesu” gibi “özgür uyarlama”lar, “Ferhangi Şeyler” gibi tek kişilik oyunlar ya da “İstanbul’u Satıyorum”, “Masal Müfettişi” gibi özgün sahne metinleri Oyunlara “kabare” anlayışı egemendir. Topluluğun oyunculuk biçemi ise geleneksel tiyatromuzun hünerleriyle Batı’nın “absürd” tiyatrosunun soyut esintilerini buluşturur. Şensoy’a devredilen (sonra onun da devrettiği, şimdi Şevket Çoruh’ta olan) kavuğun gerekçesi, geleneksel tiyatromuzun oyunculuk özelliklerinin Ortaoyuncular tarafından benimsenmiş olmasıdır.

ÇALIŞMALARINI BELGELEDİ 

Şensoy, şiir, roman, öykü, deneme türlerinde de parlak metinler üretti. Oyunlar kırkı bulduysa öteki metinler de yirmiye tırmanmaktaydı. “Gündeste”, “Kalemimin Sapını Gülle Donattım”, “Hacı Komünist” vazgeçilmezlerim arasındadır. 

Parlak zekâsına eşlik eden özenli çalışma disipliniyle, Ferhan Şensoy’un kültür-sanat dünyamızda öncelikli bir yeri vardır: Yazma ve sahneleme eylemlerini çok iyi belgeleyen sanatçının, sahne çalışmalarından önemli bulduklarının görüntüleri ve sesleri kayda geçmiştir. Televizyon, sinema, tiyatro, edebiyat alanındaki yapıtları için “arşiv” oluşturduğunu bilmek sevindiricidir. Ürettiği yapıtların erişilebilir biçimde korunması için elinden geleni yapmıştır. Yarım bıraktıklarını tamamlamak çocuklarına, yetiştirdiği sanatçılara düşüyor.

Türk tiyatrosunu aydınlatan parlak bir yıldızdı Şensoy. Sözcüklerin efendisiydi. Bizleri öksüz bıraktı. Başımız sağ olsun.


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Oya Başak ve başka hocalara Boğaziçi Üniversitesi’ne giriş yasak20 Haziran

Serpil Gül, ‘Ömer’ dizisinde yıldızlaşıyor6 Haziran

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden Muhsin Ertuğrul kitabı23 Mayıs



Ferhan Şensoy

Ferhan Şensoy, Türk tiyatro, sinema ve televizyon oyuncusu, roman, deneme, günlük, tiyatro oyunu, televizyon dizisi ve sinema filmi senaryo yazarı, Ortaoyuncular tiyatro topluluğunun kurucusudur. Geleneksel Türk Tiyatrosu'nun namusu olarak gösterilen ve İsmail Dümbüllü'nün Münir Özkul'a, Özkul'un ise kendisine teslim ettiği Hasan Efendi'nin kavuğununun sahibi olmuş ve kavuğu yılında oyuncu Rasim Öztekin'de devretmiştir.[1]

Sözleri[değiştir]

  • Merhabalardan bir demet.
  • Cinayet dediğin illa da kanlı bıçaklı olmak zorunda değildir aşk da bir cinayettir.
  • Çok faşist bir yağmur yağıyor, sanırım bir kocaman şemşiyenin altında toplanmanın zamanı. Solcular kan davalı olamaz, kankardeşidirler.
  • Kara çarşaflı bir kadın ikna edilmiş, kimbilir ne yolla, CHP'ye üye olmaya gelmiş, rozet taktırıyor, Atatürk'ün tedavülden kaldırdığı kara çarşafına. Belki kadın bile değil, gözü zor görünüyor, oraya figüran olarak getirilmiş boş bakışlı tipin. Atatürk'ün yasakladığı çarşafa Atatürk'ün partisinin rozetini takamazsınız. Kılık kıyafet yasası sanırım henüz tedavülden kalkmadı. Bu yöntemle, bu kafayla iktidara geleceksen, gelme zaten. Çekil yolumuzdan, gölge etme, başka Diyojen istemez CHP![2]
  • Küba’da kötü giden şeyler tabii ki var. Ama bunun en büyük sebebi Amerikan ambargosu Yarın Fidel Castro ölse, Küba’da düzen değişmeyecek. Küba halkı, Amerika’nın burnunun dibinde bağımsız olmaktan ve IMF’ye bir kuruş borçlarının olmamasından gurur duyuyor.[3]
()
  • Hiçbir okul, mesleğinin erbabını mezun etmez; o mesleği seçmeye niyetli adaylar yetiştirir.
  • Düşünmek bir tuzaktır, akıl dürter huzuru. Mutlu yaşamak için, aptal olmak gerekli.
  • Rıza ancak aksini tercih ettiğinizde ezilmeyeceğiniz, aç kalmayacağınız, dışlanmayacağınız, dövülmeyeceğiniz şartlar sağlandığında rızadır.
  • İnsan bir güzelliğin farkına varamıyorsa, o güzelliği hak etmiyor demektir.

Eserlerinden[değiştir]

Kazancı Yokuşu ()[değiştir]

  • Kadın dediğin böyle olmalıydı. Bir Yunan heykeli denli güzeldi kadının boynu.
  • Hem karısından hem işinden olmuşluğun bilincine varan her onurlu Türk erkeği gibi, Bekir son üç yüz elli yedi lirasıyla içmeye karar verdi.
  • Baharla birlikte geldin özledim seni.

İngilizce Bilmeden Hepinizi I Love You ()[değiştir]

  • Hükümetin halktan gizli yaptığı her şey kaçakçılıktır zaten.
  • Amerikalılık diye bir şey var. Bunun ulusla, dinle, ırkla ilgisi yok. Dolarla ilgililer. Ortak dil, yeşil dolar.
  • İşte böyle bir şey Amerika, herkes dolara aşık. Dolar orospunun biri, herkesi aldatıyor herkesle!
  • Kartvizitiniz var mı? Hayır, yok! Hayatta hiç kartvizitim olmadı. Bunu hıyarca buluyorum.
  • E, bu Amerikalıların işi bu; nerede beleş, orada emperyalistleş!
  • Sıcak daha Kafkaca düşündürüyor insanı.

Denememeler ()[değiştir]

  • Denememeler, derken düşündüğümüz, dene büyüklüğündeki memeler değil elbette
  • Cinayet dediğiniz, ille kanlı bıçaklı olmaz, aşk da bir cinayettir.
  • Bir gün öyle bir üfleyeceğim ki bu sigaranın dumanını pencereden, yerle bir olacak rutubetli duvar; bizim evden deniz görünecek.

Falınızda Rönesans Var ()[değiştir]

  • Çoğunluk dünyayı kötü fikir ve eylemleriyle, hem plastik, hem nükleer, hem siyasal kirletirken; bir küçük azınlık, yalnız romanlarda görülebilecek muhteşem bir umutla ortalığı temizlemeye çalışmaktalar.
  • Biz demokrasi için kavga vermiş bir millet değiliz. Atatürk’ün zoruyla, çünkü o zorlamasa kimsenin aklına böyle bir Kurtuluş Savaşı da gelmiyor, bir bağımsızlık kavgası yaşamışız. Kurtuluş Savaşı sonrasında Atatürk, istese çok yakışıklı bir padişah olabilecekken; bize dev bir kıyak yapıp demokrasiyi armağan etmiştir. Armağan, hele ne olduğunu bilmediğimiz bir şeyse bizim için bir değer oluşturmaz.
  • Bir toplum ne kadar ilerlemişse o kadar sanatsal ve estetik kaygısı olur.
  • Türk parasını dolara çevirir gibi, yeşil örtüyü beton örtüye çevirme telaşımızın sonu nereye varacak acaba?
  • Bir milleti istediği biçimde yoğurabilecek güçlü bir silah oluverdi televizyon. Nasıl bir millet yapmak istiyorsanız, ona göre bir televizyon programı düzenleyin, olsun bitsin. Ya da bizde olduğu gibi, hiç bir programsız çok televizyonlu, çok kanallı bir karmaşa dizayn edin, buyurun size işte böyle bir millet. Bu millet nasıl bu hale geldi acaba, diye ince uzun düşünmeye gerek yok. Böyle ekrana böyle erkan.
  • Yasak kavramının insanı dürtüklediği kesin. "Çimlere Basmayınız" yazısı on kişiden dokuzunda çimlere basma arzusu uyandırır. Bu arzunun uyanmadığı onuncu kişi, okuma yazma bilmemektedir.

Eşeğin Fikri ()[değiştir]

  • Savaşlar, kimseye para kazandırmadığı zaman son bulacak.
  • Aptalların en akıllı tarafı, onlar hiç vakit kaybetmez, başkalarının vakit kaybetmesini sağlar ve bu konuda harıl harıl çalışırlar.
  • İlk aşkı hiç yaşamamak lazım. Yaralayıcı, yıpratıcı ve süründüratif ve iz bırakıcı olur ilk aşklar. Doğrudan ikinci aşkla girişmek lazım konuya.
  • Aşk dediğim, ille kadın, kız hikayesi değil. Tiyatro, felsefe, şiir, hepsi ayrı ayrı aşklar işte
  • Genelde toplumumuz boş konuşuyor ve konuşmayı çok seviyor. Kimse kimseyi dinlemiyor. Dinlememe konusunda çok gelişmiş bir milletiz.
  • Hiç kitap okumayan ne kadar çok odunsal arkadaş var.

Kaynakça[değiştir]

Ferhan Şensoy

Yayınlanma: 09 Eylül

Ve, Ferhan Şensoy'u da kaybettik.

yılının kasım ayında, sanatı ve sanatçıyı adeta düşman gibi gören Akp zihniyeti iktidara geldikten sonra, ilk, Melih Cevdet Anday'ı kaybetmiştik.

Uyumayacaksın

memleketinin hali seni seslerle uyandıracak

oturup yazacaksın

çünkü sen artık o sen değilsin

sen şimdi ıssız bir telgrafhane gibisin

durmadan sesler alacak, sesler vereceksin

uyuyamayacaksın

düzelmeden memleketin hali

düzelmeden dünyanın hali

gözüne uyku giremez ki&#;

uyumayacaksın

bir sis çanı gibi gecenin içinde

taa gün ışıyıncaya kadar

vakur, metin, sade,

çalacaksın

Orhan Veli ve Oktay Rıfat'la birlikte Garip Akımı'nı ortaya çıkarmıştı, “sizleri alışılmış şeylerden şüpheye davet ediyoruz” diyerek, uyarmıştı&#; “Düzelmeden memleketin hali, uyumayacaksın, bir sis çanı gibi gecenin içinde, taa gün ışıyıncaya kadar!”

Kerem Yılmazer'i kaybettik, sırtını sıvazladığımız köktendinci teröristlerin İstanbul'un göbeğinde patlattığı bombalarla kaybettik.

“Ben hâlâ Kuvayı Milliye eriyim” diyen, yaşı Cumhuriyet'ten büyük ressamımız Avni Arbaş'ı kaybettik.

Şairlerin özgür ruhlu aşkı Tomris Uyar'ı, ses ustası Kerim Afşar'ı, efsane vamp Aysel Tanju'yu, sinema emekçisi Kazım Kartal'ı kaybettik.

Avanak Avni'nin babası Oğuz Aral'ı, Toroslor gibi Tendürek gibi Erciyes gibi dimdik bir adam Cem Karaca'yı, ilk kadın opera sanatçımız Semiha Berksoy'u, Cilalı İbo'muz Feridun Karakaya'yı, iyi kalpli kötü adam Hüseyin Baradan'ı, Arap bacımız Tevfik Gelenbe'yi, tiyatro duayenlerimiz Necdet Mahfi Ayral, Kamuran Usluer, Haluk Kurdoğlu ve İsmet Ay'ı, yaylı tamburu öksüz bırakan Ercüment Batanay'ı, mevlidhanımız Kani Karaca'yı, ne kötü bir yıldı kardeşim, Şükran Kurdakul'u, Çetin Alp'i, Atilla İçli'yi, Baki Tamer'i, Mehmet Günsür'ü, Turgut Atalay'ı, Vedat Günyol'u, Turgut Atalay'ı, sıra geceleri geleneğinin unutulmazı Kazancı Bedih'i, Türk halk müziğinin huma kuşu Nezahat Bayram'ı kaybettik. Anıtsal heykeltıraşımız Tankut Öktem'i kaybettik.

Yerlerini doldurabilmek mümkün oldu mu?

An gelir

paldır küldür yıkılır bulutlar

gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet

o eski heyecan ölür

an gelir

biter muhabbet

çalgılar susar

heves kalmaz

şataraban ölür

Geldi maalesef o an, Attila İlhan'ı kaybettik.

Anadolu kadını portrelerini hafızamıza mıh gibi çakan Nuri İyem'i, toplum kültürümüzün librettosu Jak Deleon'u, Türk popunun “çoban yıldızı” Melih Kibar'ı, Karadeniz'in asi çocuğu Kazım Koyuncu'yu, Yeşilçam'dan Ömer Kavur'u Hulki Saner'i Efkan Efekan'ı Tanju Korel'i Bilal İnci'yi Yıldırım Gencer'i, Süper Baba-İkinci Bahar-Yabancı Damat gibi rekortmen senaryoların büyük kalemi Sulhi Dölek'i, Samanyolu, Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar, Nasıl Geçti Habersiz O Güzelim Yıllarım ve Buruk Acı'nın söz yazarı ve bestecisi Teoman Alpay'ı, filmlerdeki ünlülerin gerçek sesi Pekcan Koşar'ı, Türk sanat müziğinin dinlemeye doyamadığımız Melahat Pars'ı Recep Birgit'ini kaybettik.

Duygu Asena'yı kaybettik.

Erdal Öz'ü kaybettik.

Atıf Yılmaz'ı kaybettik.

Öykülerinden ilham aldığımız Muzaffer Buyrukçu'yu, “Zeytin Gözlüm” Selahattin İçli'yi, karikatürün efendisi Semih Balcıoğlu'nu kaybettik.

Norah Jones'u Bee Gees'i Diana Ross'u Aretha Franklin'i Barbra Streisand'ı Phil Collins'i meşhur eden, 12 kez Grammy Ödülü kazanan Arif Mardin'i&#; Ray Charles'ın Miles Davis'in yapımcılığını üstlenen, Rolling Stones, Led Zeppelin, Frank Zappa, Genesis, Stevie Wonder'ı müzik dünyasına kazandıran, Amerikan Kongre Kütüphanesi tarafından “yaşayan efsane” unvanıyla onurlandırılan, Katibim'i Amerikan müziğine kazandıran Ahmet Ertegün'ü kaybettik.

Bir Arif Mardin daha, bir Ahmet Ertegün daha var mı?

Çizgilerle Nazım Hikmet'i anlattıkları için, 12 Eylül darbesinde, değerli ağabeyim Müjdat Gezen'le birlikte tutuklanarak, ayağına pranga vurulan Savaş Dinçel'i kaybettik.

Lale Oraloğlu'nu, Orçun Sonat'ı, Hababam Sınıfı'nın Tulum Hayri'si Cem Gürdap'ı, caz prensesi Nükhet Ruacan'ı, ah be çocuk ahh, Barış Akarsu'yu henüz 28 yaşında kaybettik.

Söyle sevda içinde türkümüzü

aç bembeyaz bir yelken

neden herkes güzel olmaz,

yaşamak bu kadar güzelken?

İnsan, dallarla, budaklarla bir

aynı maviliklerden geçmiştir

insan nasıl ölebilir,

yaşamak bu kadar güzelken?

Türk şiirinin yüce dağı Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı kaybettik.

La diva Turca, yüzyılın en önemli sopranolarından Leyla Gencer'i kaybettik.

Çılgın kız Aysel Gürel'i kaybettik.

Beyaz perde efsaneleri Orhan Günşıray'ı Kenan Pars'ı, tiyatromuzun ustaları Suna Pekuysal'ı Hadi Çaman'ı, Türkiye'nin ilk özgün film müziğini üreten Nedim Otyam'ı, Avni Anıl'ı Semahat Özdenses'i Necdet Tokatlıoğlu'nu Ahmet Sezgin'i kaybettik.

Bir kırlangıç / bir su birikintisi / bir parça gök / bir şiirden düşmüş olmalı bunlar / böyle diyordu yoldan geçen biri&#; Türk şiirinin uç beyi İlhan Berk'i kaybettik.

Birlikte çalışma onurunu yaşadığım, kulağıma küpe nasihatlarını daima hatırladığım, karikatürün bambaşka ustası Eflatun Nuri'yi kaybettik.

Kahramanlık türkülerimizin davudi sesi Hasan Mutlucan'ı kaybettik.

Ciguli'yi kaybettik.

Usta unvanı bile hafif kalır, Gazanfer Özcan'ı kaybettik.

Cüneyt Gökçer'i, Aykut Oray'ı, Yaman Tarcan'ı kaybettik.

Nezihe Araz'ı Nezihe Meriç'i kaybettik.

Atatürk Oratoryosu'nun Gılgamış Operası'nın Hürrem Sultan Balesi'nin bestecisi Nevit Kodallı'yı kaybettik.

Muhteşem filmler yöneten Halit Refiğ'i Zeki Ökten'i Yücel Çakmaklı'yı, Türkiye'nin ilk kadın Türk halk müziği solisti Neriman Altındağ Tüfekçi'yi, opera sanatçımız Ayhan Aydan'ı, Kurtalan Ekspres'in muhteşem gitaristi Bahadır Akkuzu'yu, Adı Bahtiyar, Yorgun Demokrat, Hani Benim Gençliğim Anne, sözcüklerin sihirbazı Yusuf Hayaloğlu'nu, Keloğlan'ın yoldaşı Aydın Babaoğlu'nu kaybettik.

Çizgiyle mizahın Turhan Selçuk'unu Bülent Düzgit'ini İsmail Gülgeç'ini kaybettik.

Yöneten, canlandıran, seslendiren Ecdet Akışık'ı kaybettik.

İngilizce, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Almanca, Farsça, Latince bilen, çevirmen ve yazar Şiar Yalçın'ı kaybettik.

'den fazla besteye imza atan Selmi Andak'ı, dört tane Altın Portakal'ı olan Yılmaz Duru'yu, heykeltıraşımız Zerrin Bölükbaşı'nı, ressamlarımız Ömer Uluç'u Ferruh Başağa'yı kaybettik.

Kıvırcık Ali'yi kaybettik.

Madam Butterfly, opera sanatçımız Mesude Çağlayan'ı kaybettik.

Seramik sanatımızın rol modeli Ümran Baradan'ı kaybettik.

Müşfik Kenter'i kaybettik.

Erol Günaydın'ı kaybettik.

Orhan Boran'ı kaybettik.

Metin Erksan'ı kaybettik.

Berkant'ı kaybettik.

Pop-caz kraliçemiz Ayten Alpman'ı kaybettik.

Jön Türklerimizden Ekrem Bora'yı kaybettik.

Mücap Ofluoğlu'nu, Erol Kardeseci'yi, Kaynanalar'ın Nöri Kantar'ı Tekin Akmansoy'u, Nöriye Kantar'ı Leman Çıdamlı'yı kaybettik, Meral Okay'ı, Cüneyt Türel'i, Ergin Orbey'i, Tuncer Sevi'yi, Hamit Haskabal'ı, Evin Esen'i, Ünsal Emre'yi, Baykal Kent'i, Yusuf Kurçenli'yi, Türk musikisinin babalarından Rahmi Kalaycıoğlu'nu, çocuk edebiyatının örnek yazarı Güngör Gençay'ı, Abdurrahim Karakoç'u kaybettik.

Unesco'nun yaşayan insan hazinesi ilan ettiği, bozkırın tezenesi, Neşet Ertaş'ı kaybettik.

Sev Kardeşim, Hayat Bayram Olsa, Şenay'ı kaybettik.

Yaşayan en pahalı ressam Burhan Doğançay'ı kaybettik.

Tiyatromuzun duayeni Metin Serezli'yi kaybettik; benim için tarifsiz onurdur, Metin ağabeyin yönetmenliğini yaptığı
son oyun, İsim Şehir Hayvan isimli kitabımdan sahnelenen kabareydi.

Nejat Uygur'u kaybettik.

Tuncel Kurtiz'i kaybettik.

Romantizm öksüz kaldı, Ferdi Özbeğen'i kaybettik.

Arabesk yetim kaldı, Müslüm Gürses'i kaybettik.

Zafer Önen'i, İsmet Hürmüzlü'yü, Osman Gidişoğlu'nu, Dinçer Çekmez'i kaybettik.

Türkiye'den Nobel Edebiyat Ödülü'nü aday gösterilen ilk kadın yazar Leyla Erbil'i kaybettik.

Şu Çılgın Türkler, değerli hocam Turgut Özakman'ı kaybettik.

Adnan Şenses'i kaybettik.

Çolpan İlhan'ı, Altan Günbay'ı, Selçuk Uluergüven'i, soyut resim duayenlerinden Erdal Alantar'ı, şair Adnan Azar'ı, opera sanatçımız Ayhan Baran'ı, büyüleyici senarist Ayşe Şasa kaybettik.

Cumhuriyet'in divası Müzeyyen Senar'ı kaybettik.

Levent Kırca'yı kaybettik.

Yaşar Kemal'i kaybettik.

Zeki Alasya'yı kaybettik.

Bedri Koraman'ı kaybettik.

Afet Ilgaz'ı kaybettik.

Erol Büyükburç'u kaybettik.

Kayahan'ı kaybettik.

Fikret Otyam'ı kaybettik.

Memduh Ün'ü kaybettik.

Gültan Akın'ı kaybettik.

Behiye Aksoy'u, Yılmaz Köksal'ı, Sümer Tilmaç'ı, Atilla Arcan'ı, Ayla Gürses'i, Keriman Davran'ı, Oğuz Oktay'ı, Hakkı Kıvanç'ı, Fikret Şeneş'i kaybettik.

Atilla Özdemiroğlu'nu kaybettik.

Gönül Ülkü Özcan'ı, Ercan Yazgan'ı, Üstün Asutay'ı, Hikmet Karagöz'ü, Yalçın Menteş'i, Aytaç Arman'ı, Erdal Tosun'u, Ayberk Atilla'yı, Oya Aydoğan'ı, Vedat Türkali'yi, Naşide Göktürk'ü, Nuray Hafiftaş'ı, Devran Çağlar'ı kaybettik.

Yüreğimdeki boşluğu her geçen biraz daha büyüyor, canım ağabeyim Tarık Akan'ı kaybettik.

Halit Akçatepe'yi kaybettik.

Ayşen Gruda'yı kaybettik.

Münir Özkul'u kaybettik.

Engin Cezzar'ı kaybettik.

Ara Güler'i kaybettik.

Umur Bugay'ı kaybettik.

İnsanın anayurdu çocukluğudur, Ülkü Tamer'i kaybettik.

Heykelin büyük ismi Ali Teoman Germaner'i, şovmen kavramının öncüsü Celal Şahin'i kaybettik.

Gülemedim şöyle bir gün

senelerim geçti sürgün

gönül sevdiğine dargın

aha geldim, gidiyorum

Milli duyguların sesi Ozan Arif'i kaybettik.

Sokağa çıkarken elimize birer dilim salça sürülmüş ekmek tutuşturulan, televizyonları siyah beyaz ama rengarenk yıllarımızın vicdanlı çocuğu Ömercik'i kaybettik.

Çizgi roman kahramanımız Karaoğlan, Suat Yalaz'ı kaybettik.

Huysuz Virjin, korkaklar coğrafyasında tanıdığım en cesur insanlardan biriydi, Seyfi Dursunoğlu'nu kaybettik.

Muhterem Nur'u kaybettik.

Ayşegül Atik'i kaybettik.

Taklit bile edilemez seviyede özgün olan, müziğimizin anıt ismi, Timur Selçuk'u kaybettik.

Türk rock müziğinin öncülerinden Erkut Taçkın'ı kaybettik.

Harun Kolçak'ı kaybettik.

Adalet Ağaoğlu'nu kaybettik.

Erol Toy'u Muzaffer İlhan Erdost'u Oruç Aruoba'yı Demir Özlü'yü kaybettik.

TRT müzik dairesinin kurucusu Muammer Sun'u kaybettik, İnci Çayırlı'yı, Hüner Coşkuner'i, Serpil Barlas'ı, Yıldız Ayhan'ı, Hasan Saltık'ı, Selçuk Tekay'ı kaybettik.

Erol Keskin'i, Nedret Güvenç'i, canım ağabeyim Nusret Çetinel'i, Mehtap Ar'ı, asıl adı Atina Miloharakti olan, tiyatro-sinema oyuncumuz Ayla Karaca'yı, Handan Ertuğrul'u kaybettik.

(Baskıya yetiştirme telaşıyla mutlaka ismini atladıklarım olmuştur, aziz hatıralarından özür dilerim.)

Klarneti konuşturan adam, Mustafa Kandıralı'yı kaybettik.

Eşimden izin alarak aşık olduğum muhteşem kadın, Yıldız Kenter'i kaybettik.

Yeşilçam'ın gelmiş geçmiş en büyük devlerinden, Karaoğlan, Tarkan, Kartal Tibet'i kaybettik.

Rasim Öztekin'i kaybettik.

Ve, Ferhan Şensoy'u kaybettik.

Akp döneminde kaybettiğimiz bankalar, fabrikalar, limanlar, madenler, santrallar, gün gelir geri alınır.

Akp döneminde kaybettiğimiz sanatçıların yeri doldurabilir mi?

Elbette, tiyatrodan sinemaya, müzikten resime, edebiyattan heykele, pırıl pırıl genç yeteneklerimiz var ama&#; Kendilerini gösterebilecek, toplumla buluşabilecek, toplumu besleyebilecek ortamları kaldı mı?

Biat etmezsen, televizyon kanalı mı kaldı?

Tiyatro sahnesi mi bırakıldı?

Sergi salonu?

Yandaş olmazsan, dilediğin şehirde konser verebilir misin?

Sanatı adeta düşman gören tarikat-cemaat-zırcahil atmosferi, Türkiye'nin kültür sanat iklimini kurutuyor, ruhumuzu yeşerten estetik duygularımızı, ot bitmeyen bedevi çölüne çeviriyor.

Mal, mülk, para fanidir.

Ömrümüzün bakiyesinden bize sadece, sanattan, sanatsal faaliyetlerden aldığımız haz kalır.

Müzik lazım.

Şiir lazım.

Resim lazım.

Heykel lazım.

Roman lazım.

Tiyatro lazım.

“Sanat karın doyurmaz” diyen homongoloslara, aslında yeterince sanat olmadığı için “aç” kaldığı anlatılmalıdır.

Cumhuriyet devrimi, kültür sanat üzerine kuruludur.

Diyanet bütçesi kültür bütçesinin yüz misli olan Cumhuriyet'in anca cenaze namazı kılınır!

meşhur olmuş ferhan şensoy replikleri

  • (bkz: übena)

  • replik diyemem ama aklimda kalan cümlelerinden örnek olarak degistireyim. ezberimde kaldigi kadariyla paylaşayim:

    güneyde gün kizildan van gogh sarisina dönerayak kuzeydeki eve dönüşler ömrümüzü zimparalayan sonbahar yorgunluklarının baslangicidir.

    üç tank, dört uçak, yüz gram peynir. ulan hani uçaktan, tanktan kissak da peyniri biraz bolca tutsak

    istanbul'un susuzluktan kavruldugu, yikanmanin yerini kuru temizlemenin aldigi, hatta bazi soylu hanimlarin jimnastik ayagina vakkorama'ya yazilip bir iki bacak salladiktan sonra vitali hakko şelalelerinde kirklandiklari sicak bir yaz günü beyoglu'nun geciş katsayisi mevsim normallerindeki sokaklarinin birinden yatay gecis halindeyim. saç sakal birbirine mütecaviz bir adam, beyoglu güzelleştirme derneginin kaldirimlara konuşlandirdigi çicekliklerden birini ters cevirip bank haline donusturmus, ustune çantini (poposunu) yaymis, elindeki bos sarap sisesini kaldirima vurarak kirma önçalişmalari icerisinde. bu sirada bir adim önümden giden adam bir bana bir de ona bakti ve dedi ki: 'beyogli çok bozzuldi"

  • - sigara öldürücü işte yazıyor zaten paketin üstünde.
    - biliyorum. o yazılara çok gıcık oluyorum. paketi alır almaz üstlerine çıplak kadın fotoğrafları yapıştırıyorum ayrıca bu benim hayatım size ne?
    - yanınızda oturan olarak, ben de içmiş kadar oluyorum. yazık değil mi benim akciğerlerime?
    - yazık tabii oturmayın yanımda, siktirin gidin! diye bağırdı sabrı, bentleri aşmış sigaraperver.

  • funduszeue.info asuman.

  • çok kadınlar bilmek gerek, bir kadının kıymetini bilmek için&#x;

  • (bkz: ananas avradas)

  • - güneş doğmuş, gök günaydın turuncu.

  • - adalet dediğiniz o kadar da adil birşey değil demek ki.

  • (bkz: varsayalım ismail)

  • (bkz: mersilerden bir demet)

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası