1 NO FİİL ГЛАГОЛЫ FİİL SORUSU ВОПРОС ÖRNEK CÜMLE ПРИМЕРЫ ПРЕДЛОЖЕНИЙ 1 ABANMAK Наваливаться 2 ABARTMAK Преувеличивать 3 ABONE OLMAK Подписаться 4 ABONE YAPMAK Подписать Подписать 5 ACELE ETMEK Торопиться, спешить 6 ACIKMAK Çocuk sıraya abanmıştı. Adam üstüme abandı, parayı uzattı. Lütfen bu konuyu abartma! Ben de yeni çıkan dergiye abone oldum. Öğretmen beni de abone yaptı. Ahmet i A dergisine abone yaptım. İşe geç kalmamak için acele ediyor. Проголодаться Ahmet çok acıkmış. Karnım çok acıktı. 7 ACIMAK Болеть (орган) Elim çok acıyor. Жалеть Onun çocuklarına acıdım. Sadece arabama acıyorum. 10
2 Становиться горьким 8 ACINDIRMAK Вызывать жалость Вызывать жалость 9 ACITMAK Ушибиться Делать больно 10 AÇIKLAMAK Разъяснить Открыть (тайну) Огласить (приговор, решение) (что- в.п.) Bu tereyağı acımış. Yoldan geçen yolcuları kendine acındırıyordu. Dilenci yalvararak kendine acındırıyordu. Ali dün kolunu acıtmış. Mehmet elimi acıttı. Öğretmen bu konuyu geçen hafta açıklamıştı. Ben bunu size açıklamıştım. Gerçeği açıklarsa çok kötü olur. Hâkim kararı açıkladı. 11 AÇILMAK Открываться Birden odanın kapısı açıldı. Okullar eylülde açılıyor. O gemi dün denize açıldı. Отчаливать Отклеиваться Ayakkabımın altı açılmış. 11
3 Проясняться Hava akşama doğru açıldı. Открывать душу O sadece en iyi arkadaşına açılıyor. Делать большие Bu ay çok açıldık. расходы Разойтись Lütfen açılın, ben doktorum! 12 AÇMAK Открывать Lütfen kapıyı açar mısın? Делать отверстие Ne (что) Hırsız duvarda bir delik açmış. Прорубить Ne (что) Buradan bir kapı Говорить о чем-л. (употр. в funduszeue.info) Включать açabiliriz. Bu konuyu bir daha açma. Burası çok karanlık, ışığı açar mısın? Выкапывать Ne (что) Babam bahçeye büyük bir çukur açtı. Расчистить Geçen kış bu yolu tam üç saatte açtılar. Расцветать (çiçek ~) Ne (что) Ağaçlar ilkbaharda çiçek açarlar. 13 ÂDET EDİNMEK Брать за правило Adam başkalarını dolandırmayı âdet edinmiş. 14 AFALLAMAK Растеряться Adam beni karşısında görünce birden afalladı. 12
4 15 AFFETMEK Извинять, прощать 16 AĞAÇLANDIRMAK Озеленять Lütfen beni affet! Biz bu parkı ağaçlandırmalıyız. 17 AĞARMAK Светать Uzun bir bekleyişten sonra gün ağardı. Рассветать İki saat sonra hava ağaracak. 18 AĞIRLAMAK Оказывать прием, принимать 19 AĞIRLAŞMAK Становиться более тяжелым Zeki misafirlerini çok güzel ağırlamış. Bu çanta her gün biraz daha ağırlaşıyor. Ухудшаться Hastanın durumu günden güne ağırlaşıyordu. 20 AĞLAMAK Плакать Suat dün çok ağladı. 21 AĞLATMAK Доводить до слез 22 AĞRIMAK Болеть (о части тела) 23 AİT OLMAK Принадлежать Niçin her gün kardeşini ağlatıyorsun? Bugün başım çok ağrıyor. Bana ait olmayan eşyaları kullanmam. 13
5 24 AKILLANMAK Поумнеть Bu adam hiçbir zaman akıllanmaz. 25 AKMAK Течь Bizim apartmanda sular akmıyor. 26 AKSATMAK Срывать (работу) 27 AKTARMAK Перемешивать, переносить, перевозить, переливать, пересыпать, пересаживать, перекладывать Nereden (откуда) Ama sen buradaki işini aksatıyorsun. Kovadaki suyu bidona aktar. Kovadaki suyu bidona aktar. Bu suyu bu kovadan şu bidona aktaralım. Söylediklerinizi aynen aktardım. 28 ALDANMAK Заблуждаться Ben problem çözüldü sanıyordum, aldanmışım. Ошибочно поверить 29 ALDATMAK Обманывать 30 ALDIRMAMAK Не обращать внимания, не придавать значения Ben onun sözlerine aldandım. Mahmut beni de aldattı. Bırak, aldırma. İstediğini söylesin. Sen onun söylediklerine aldırma. 14
6 Sen Ali ye aldırma. 31 ALINMAK Быть купленным Geçen hafta ofise iki Обижаться Расстраиваться 32 ALIŞMAK Привыкать 33 ALIŞTIRMAK Воспитывать Приучать 34 ALKIŞLAMAK Аплодировать Neyden (от чего) kutu boya alınmıştı. Dün benim söylediklerime alınmış. Galiba yaptığımız şakadan biraz alınmış. Ben bu okula çok çabuk alıştım. Çocuk yeni arkadaşlarına bir haftada alıştı. Çocuğu küçük yaşta alıştırmak lazım. Çocuğu küçük yaşta temizliğe alıştırmak lazım. Seyirciler sanatçıyı ayakta alkışladılar. En çok, adamın son sözlerini alkışladılar. 35 ALIŞ VERİŞ YAPMAK Делать покупки Dün biraz alış veriş yaptık. 36 ALMAK Взять Bu kalemi al, abine ver. 15
7 Покупать Ne (что) Dün yeni bir araba aldım. Вмещать Bu valiz elbiselerin hepsini almaz. Получать Ne (что) Dün eski bir dostumdan mektup aldım. Пропускать (воду) Gemi birden su almaya başladı. Приглашать Genç kız bizi misafir odasına aldı. Принимать (душ) Ne (что) Önce güzel bir duş al. Вытирать (пыль) Temizlikçi önce tozları aldı. Забирать (в милицию) Polisler bir akşam gelip babamı aldılar. Простудиться (soğuk ~) Annem biraz soğuk almış. Захватить Bin dokuz yüz kırk birde Almanlar Moskova yı almak istediler. Перенести Toplantıyı saat beşe Красть 37 ANILMAK Страд. от вспоминать 38 ANLAMAK Понимать aldık. Komşunun parasını almış. Ünlü şair dün büyük bir törenle anıldı. Ben bu konuyu anlamadım. Türkçe öğretmenimi çok iyi anlıyorum. 16
8 Разбираться Neyden (от чего) O, benim söylediklerimi yanlış anladı. Bulutları görünce yağmur yağacağını anladım. Arabalardan çok iyi anlar. 39 ANLAŞILMAK Быть понятным Ne (что) Son ders biraz anlaşılmamış. 40 ANLAŞMAK Договариваться Ладить 41 ANLATMAK Объяснять, рассказывать 42 ANMAK Вспоминать nle (с кем) nle (с кем) Nereden- (откудакуда) Anlaşıldı, yarın pikniğe gidemeyeceğiz. Biz sizinle anlaşmıştık. Ben Hasan la çok iyi anlaşıyorum. Ben size geçen hafta anlatmıştım. Bu konuyu anlatmıştım. Sen bu konuyu ikinci paragraftan sonuna kadar anlat. Yedinci cumhurbaşkanımızı törenle andık. Arkadaşlarla eski günleri andık. 17
9 43 ARALAMAK Приоткрывать 44 ARAMAK Искать Позвонить Сожалеть Обыскивать 45 ARAŞTIRMAK Изучать Разыскивать 46 ARITMAK Очищать Nereden (откуда) Çocuk kapıyı araladı, beni görünce hemen kaçtı. Çocuk, sokakta annesini arıyordu. Sabahtan beri defterimi arıyorum. Ben akşam seni ararım. İstanbul dan Remzi aradı. Sonra bu günleri çok arayacaksın. Polisler herkesin üstünü aradılar. Adam, İngiliz tarihini araştırıyordu. Polis bütün olayı araştırdı. Her yeri araştırdık ama onu bulamadık. Suları arıtmadan içmeyin. 47 ARIZALANMAK Ломаться Dün buzdolabı bir daha arızalandı. 48 ARZULAMAK Желать Bir gün onunla tanışmayı arzuluyorum. 18
10 49 ASMAK Вешать Nereden (откуда) Ne (что) Вешать (казнить) 50 AŞAĞILAMAK Унижать 51 ÂŞIK OLMAK Влюбиться 52 AŞMAK Преодолевать Превышать 53 ATAMAK Назначить 54 ATILMAK Бросаться Увольняться Nereden (откуда) Buraya gömleklerini asabilirsin. Ceketini askıya as. Pantolonlarını paçalarından as. Ben geldiğimde çamaşır asıyordu. Mahkûmu yarın asacaklar. O genelde insanları aşağılayarak konuşur. Güzel bir kıza âşık oldum. Bazı zorlukları aşmak için sabır lazımdır. Toplantı üç saati aşmıştı. Serkan ı genel müdür yardımcılığına atadılar. Serkan ı genel müdür yardımcılığına atadılar. Köpekler birden üstüme atıldılar. Kemal kötü çalıştığı için işten atılmış. 19
11 Атаковать 55 ATIŞMAK Поссориться 56 ATIŞTIRMAK Перекусить (о еде) nle (с кем) Ne (что) Askerler hücum emriyle ileri atıldılar. Dün Kenan la biraz atıştık. Sabahleyin biraz atıştırdım. Biraz salata atıştırdım. Ne (что) Моросить Dışarıda yağmur atıştırıyor. 57 ATLAMAK Прыгать Перепрыгивать Nereden (откуда) Садиться (в транспорт) Пропускать Ne (что) Bu paragrafta iki cümle atlamışsın. 58 ATLATMAK Понуд. от прыгать Kadın birden denize atladı. Hırsız duvardan atladı ve kaçtı. Çabuk bir taksiye atla, gel! Yaşlı adam eşeğe hendeği atlatmaya çalışıyordu. Отделаться Ne (что) Sevil geçen ay büyük Пережить, преодолевать Надувать, обманывать bir kaza atlattı. Borcumuz çok ama bu ayı atlatırsak biraz rahatlarız. Benimle görüşmemek için devamlı beni atlatıyor. 20
12 Избавляться 59 ATMAK Бросать, кидать Onu atlatmak için evde olmadığını söyledim. Birisi Ömer e taş atmış. Çocuklar cama taş atmışlar. Добавить Ne (что) Salataya biraz daha tuz at. Стрелять Ne (что) Bu gece iki el silâh attılar. Ne (что) Babam çok iyi ok atar. Ударить (tekme ~) Ne (что) Arkadaşına tekme atmış. Обвинять (suç ~) Suçu arkadaşına atıyor. Переносить Mahkeme duruşmayı şubatın on beşine attı. Выбрасывать (что- в.п.) Şunları çöpe atar mısın? Приставать Parktaki kızlara lâf atmış. Выгонять Nereden (откуда) Dün onu okuldan attılar. Биться (о сердце) Hastanın kalbi çok hızlı atıyordu. Отправить письмо Ne (что) Geçen gün anneme bir mektup attım. Отвечать наобум (kafadan ~) (что- в.п.) Sorunun cevabını kafadan attım. Придумывать, привирать Sen bir şey anlatırken biraz atıyorsun. 21
13 Увольнять Babamı işten attılar. 60 AVLAMAK Охотиться Ne (что) Dün büyük bir keklik avladık. 61 AVUTMAK Занимать чем-то Neyle (с чем) Çocukları belli bir süre oyuncaklarla avuttuk. Bizi her zaman boş sözlerle avutuyor. 62 AYAKLANMAK Встать Niçin hemen ayaklandınız? Biraz daha oturun. Встать на ноги Hasta iki günde ayaklandı. Восстать Halk, ihtilalden sonra ayaklandı. 63 AYARLAMAK Организовать Ne (что) Güzel bir gezi ayarladık. Заводить (часы), регулировать (что-л.) Найти (организовать) Настроить Ne (что) Ne (что) Pazara güzel bir piknik ayarladık. Ben dün akşam saati ayarlamıştım. Saatimi radyoya göre ayarlamıştım. Yarına iki araba ayarlamamız lâzım. Artık bütün kanalları ayarladım. 22
14 64 AYDINLATMAK Освещать Просвещать 65 AYIKLAMAK Перебирать 66 AYIP ETMEK Поступать нехорошо 67 AYIPLAMAK Осуждать 68 AYIRMAK Разделить Разлучать Выделить Оставить Выбирать Разнимать Küçük projektörler sahayı çok iyi aydınlatıyorlardı. Hocam, bizi bu konuda aydınlattığınız için teşekkür ederiz. Pilav yapmak için önce pirincin taşını ayıklamalısın. Onu davet etmemekle çok ayıp ettin. Ayhan ı söylediklerinden dolayı çok ayıpladılar. Bizim grubu ikiye ayırdılar. Bizi hiç kimse ayıramaz. Küçük odayı sana ayırdık. Haydar a da biraz yemek ayırın. Bunların içinden okuyacağın kitapları ayır. Dün kavga eden iki çocuğu ayırdım. 23
15 69 AYRILMAK Делиться Türkçe de yapı bakımından fiiller dörde ayrılır. Увольняться Nereden Ben işten ayrıldım. (откуда) Расставаться Kimden (от кого) Hakan kız arkadaşından ayrılmış. Покидать, Nereden İki saat önce buradan уходить Разводиться 70 AZARLAMAK Ругать (откуда) Kimden (от кого) ayrıldı. Adam on yıllık karısından ayrılmış. Babam kardeşimi biraz azarladı. 71 BAĞIRMAK Кричать, орать Sen çok bağırıyorsun. Abim bana çok bağırdı. 72 BAĞIŞLAMAK Жертвовать Прощать 73 BAĞLAMAK Привязывать Завязывать Связать Şarkıcı, bütün servetini kimsesiz çocuklara bağışladı. Senin bu yanlışını bağışlayamam. Köpeği bağladın mı? Köpeği kulübesine bağladım. Ayakkabısının bağcıklarını bağlıyor. Polisler hırsızı sıkıca bağladılar. 24
16 74 BAHSETMEK Разговаривать (о чем-то, о комто) 75 BAKMAK Смотреть Neyden (от чего) Kimden (от кого) Dün arabalardan bahsettik. Biz de tam senden bahsediyorduk! Şu yeşil arabaya bakıyordum. Следить (за собой) Смотреть (за товаром) Наблюдать 76 BANTLAMAK Скрепить скотчем 77 BARIŞMAK Помириться 78 BARIŞTIRMAK Помирить Помирить 79 BASMAK Наступать nle (с кем) nle (с кем) Öğretmen birden bana baktı. Doktor Kendine iyi bakmalısın! demiş. Afedersiniz, bu tezgâha kim bakıyor? Bu doktor günde on hastaya bakıyor. Şu defteri de bantlayalım. Ben Rıdvan la dün barıştım. Bizi öğretmen barıştırdı. Dün Said le Metin i barıştırdık. Lütfen çimlere basmayınız! Yanlışlıkla Şenol un ayağına bastım. 25
17 Нажимать Исполняться (сколько-то лет) Наполнять Накачивать 80 BASTIRMAK Подавлять Нажимать (со стороны руководства) Şu düğmeye basarsan kapı açılır. Lokman bugün beş yaşına bastı. Bizim bodrumu su bastı. Ön lâstiğe biraz hava basmamız lazım. Polis isyanı bastıramadı. Olayı çözmemiz için yukardan bastırıyorlar. Нагрянуть O saatte misafirler bastırınca çok şaşırdık. Издать İlk kitabını bastırmak için çok çalıştı. Начинаться Ne (что) Öğleden sonra birden yağmur bastırdı. Подавлять Heyecanını bastırmak için şarkı söylüyordu. Одолеть (о сне) Ne (что) Yemekten sonra uyku bastırdı. Наступить Ne (что) O gelene kadar karanlık bastırdı. 81 BAŞARMAK Завершать с успехом İkinci yarı bizim takım çok bastırdı ama gol atamadı. Korkma! Sen başarırsın. 26
18 82 BAŞLAMAK Начинать Bu işi ancak sen başarırsın. Bugün yeni bir konuya başladık. Начинаться Dersler saat sekizde başlıyor. Наступать (о времени года) Artık kış başladı. 83 BAŞLATMAK Дать старт 84 BAŞVURMAK Обращаться Прибегнуть (к способу, методу) 85 BATIRMAK Топить Воткнуть Запачкать Разорять Сунуть Hakem maçı erken başlattı. İki ay önce bir fabrikaya başvurdu. Zam için müdüre başvurmalısın. Seninle tanışabilmek için bu yola başvurdum. Düşmanlar iki gemimizi batırdılar. Bıçağı yavaşça tereyağına batırdı. Bütün elbiselerini batırmışsın. Bütün sermayesini bir yılda batırdı. Çocuk birden elini boyaya batırdı. 86 BATMAK Тонуть Titanik yirminci yüzyılda battı. 27
19 Воткнуться Садиться (солнце) Застрять Elime iğne battı. Güneş saat yedide batıyor. Araba birden çamura battı. Обанкротиться Bu krizde bir çok şirket ve banka battı. 87 BAYATLAMAK Зачерстветь Ekmek bayatlamış. Устаревать Bu haber artık bayatladı. 88 BAYILMAK Лишиться чувств Обожать Потерять сознание 89 BECERMEK Справляться 90 BEĞENMEK Нравиться Выбирать Neyden (от чего) Genç kız birden bayıldı. Ben bu tatlıya bayılıyorum. Bugün açlıktan az daha bayılacaktım. Bu işi ancak o becerebilir. Bu şarkıyı beğendim. Senin bu davranışını herkes çok beğendi. Bu gömleklerden birini beğen. 91 BEKLEMEK Ждать Ne (что) İki saattir otobüs bekliyorum. Dünden beri seni bekliyorum. 28
20 Ожидать 92 BENZEMEK Походить 93 BESLEMEK Кормить Kimden (от кого) Bunu senden beklemezdim. Arabanın rengi şu masanın rengine benziyordu. Bu çocuk babasına benziyor O anda kadın çocuğu besliyordu. Разводить Ne (что) Benim ailem de koyun besliyor. Держать Ne (что) Evde kedi, köpek beslemek tehlikeli olabilir. Укреплять Eski evi iki yanından beslemek istiyorlardı. Питать чувства Ne (что) Nedense bana karşı iyi duygular beslemiyor. 94 BEZMEK Надоедать 95 BIKMAK Надоедать Neyden (от чего) Kimden (от кого) Neyden (от чего) Neyden (от чего) Artık futbol oynamaktan da bezdik. Senin bu kötü arkadaşlarından bezdim. Yürümekten bıktım. Senin bu kötü alışkanlıklarından bıktım. 29
21 96 BIRAKMAK Бросать Оставлять Отпускать Перенести Оставить (о профессии) Отпустить (усы, бороду) (не) Сдать (экзамен) Отдавать (по какой-то цене) 97 BİÇMEK Разрубить Кроить Жать, косить Определять цену, оценивать Ne (что) Nerede (где) Babam sigarayı bıraktı. Çocuğu anneme bıraktık. Ben kitabı masaya bıraktım. Jale birden ipi bıraktı. Öğretmen bizi beş dakika erken bıraktı. İkinci toplantıyı gelecek haftaya bırakalım. Artık fotoğrafçılığı bıraktım. Bu sene sakal bırakmak istiyorum. Matematikçi on kişiyi sınıfta bırakmış. Bu ayakkabıyı son olarak kaça bırakırsınız? Kılıç adamı ikiye biçmişti. Terzi benim verdiğim kumaşı yanlış biçmiş. Siz ekinleri ne zaman biçersiniz? Antika bir eşyaya değer biçmek zordur. 30
22 98 BİLDİRMEK Сообщать 99 BİLGİLENDİRMEK Оповещать, просвещать BİLMEK Знать Ben onun gelmeyeceğini bildirmek istemiştim. Bu durumu müdür beye bildirmeliyiz. Daha sonra bu konuda beni bilgilendirirsiniz. Ben bu konuyu bilmiyorum. Уметь Ne (что) Arkadaşım Rusça Считать (думать) BİNMEK Садиться (о транспорте, лифте) bilmiyor. Biz seni dost biliyorduk! Dün uçağa bindi ve gitti. Садиться (о животных) Sen ata binmeyi biliyor musun? BİRİKTİRMEK Копить Ne (что) Ev almak için para biriktiriyormuş. Собирать, коллекционирова ть Ne (что) Ben de küçükken pul biriktiriyordum. BİRLEŞMEK Соединяться İki yol burada birleşiyor. Объединяться İki parti seçimi kazanmak için birleştiler. 31
23 Объединяться Сходиться, быть сходным BİRLEŞTİRMEK Объединить BİTİRMEK Заканчивать Neyle (с чем) Neyle (с чем) As dergisi, Sis dergisiyle birleşmiş. Bazı konularda fikirlerimiz birleşiyor. Biz de iki odayı birleştirdik. Biz de salonla küçük odayı birleştirdik. İki şirket güçlerini birleşrirdiler. Ben bu kitabı bitirdim. BİTMEK Заканчиваться Dersler saat beşte bitiyor. BOĞMAK Утопить Связать Завалить, осыпать Душить Arkadaşları onu suda boğmak istemişler. Çuvalın ağzını bir iple boğduk. Tatilden gelince bizi hediyeye boğdu. Tatilden gelince bizi hediyeye boğdu. Bu sıcaklar beni boğuyor. BOĞULMAK Тонуть Ayşe nin kardeşi boğulmuş. Dün bizim köpek boğuldu. 32
24 Nerede (где) Neyden (от чего) Merâl in kardeşi gölde boğulmuş. Az daha dumandan boğulacaktık. Отравиться (дымом) BOĞUŞMAK Схватиться Sokak köpekleri her zamanki gibi boğuşuyorlardı. Ссориться BOMBALAMAK Бомбить BORÇLANMAK Задолжать nle (с кем) Nereyi (что-в.п. о месте) Dün Ercan la Şamil yine boğuşmuşlar. Askerler şehri bombalamaya başladılar. Sedat a 50 bin lira borçlandım. Bu ay markete çok borçlandık. BOŞALMAK Опустеть Bizim üstümüzdeki daire boşaldı. Опустеть Buzdolabı iki günde boşaldı. Не сдержаться Ben konuyu açınca birden boşalıverdi, hemen ağlamaya başladı. BOŞALTMAK Освободить Высыпать, выливать Kiracılar evi yarın boşaltacaklar. Patatesleri bu sepete boşalt. 33
25 Эвакуировать Çabuk bu binayı boşaltın. BOŞANMAK Развестись İki yıl önce boşanmış. Kimden (от кого) İki yıl önce kocasından boşanmış. Хлынуть Vurur vurmaz çocuğun burnundan kan boşandı. BOYAMAK Красить, накрасить Dün kapıyı boyadık. Genç kız önce dudaklarını boyadı. BOZDURMAK Разменять Ne (что) Ben de dün para bozdurdum. BOZMAK Сломать Разменивать (деньги) Вредить Помять Ne (что) Said bizim televizyonu bozmuş. On milyon lirayı bozabilir misiniz? Salçalı yemek midemi bozdu. Koltuğun örtüsünü bozmayın. BOZULMAK Сломаться Bizim televizyon bozuldu. Портиться Dün akşamki yemek bozulmuş. 34
26 BOZUŞMAK Рассориться BÖLMEK Делить BÖLÜŞMEK Делиться nle (с кем) nle (с кем) Geçen gün Gazi yle bozuştuk, artık konuşmuyoruz. Otuzu altıya böl. Ekmeği üçe böl. Bir ekmeği beş kişi bölüştük. Bu ekmeği siz Tarkan la bölüşün. BULMAK Найти Ne (что) Bu problemi çözmek için yeni bir yol buldum. Kalemimi buldum. Dün seni bulamadım, neredeydin? Elektriği Edison bulmuştur. Изобретать, открывать BULUNMAK Находиться Ne (что) Nihayet bu hastalığa bir çare bulundu. Находиться Ben de beş yıl kadar Paris te bulundum. Иметься в наличии BULUŞMAK Встречаться Ne (что) nle (с кем) Bu dükkanda her şey bulunur. Yarın Meryem le buluşacağız. 35
27 BUNALMAK Сильно скучать Ben de buralarda bunaldım. Задыхаться BUNALTMAK Понуд. от задыхаться Надоедать Neyden (от чего) Neyle (с чем) Dün sıcaktan çok bunaldık. Bu sıcaklar beni bunaltıyorlar. O da bazen sorularıyla insanı bunaltıyor. BUNAMAK Выживать из ума Yaşlı adam artık bunamıştı. BURKMAK Вывихнуть, подвернуть Top oynarken bileğini burkmuş. BURUŞMAK Мяться Çok oturmaktan pantolonum buruştu. Морщиниться Belli bir yaştan sonra cildimiz buruşuyor. Сводить (о рте) Gök hurmadan sonra ağzım buruştu. BURUŞTURMAK Мять Комкать, мять BUYURMAK Приказать - (что-в.п.- кому) Dikkat et, pantolonunu buruşturma. Benim verdiğim kağıdı buruşturup attı. Fatih, bana burayı temizlememi buyurdu. 36
28 Сказать Ne (что) Bir şey mi buyurdunuz efendim? Проходить, следовать Lütfen önden buyurunuz. Пожаловать, входить Lütfen salona buyurun. Позволить Müsaade buyurursanız biz gidelim artık. BÜKMEK Скрутить Çocuk birden kolumu büktü. Согнуть Adam kocaman Сгибать demiri bükmüş. Yaşlandık, artık dizlerimi bükemiyorum. Свернуть, скатать Halıları büküp kaldırın. Сучить (нитки) Ne (что) İhtiyar kadın ipek bükerek geçimini sağlıyordu. BÜYÜLEMEK Околдовать, очаровать, обворожить Очаровать, околдовать Ne- (чтокого-в.п.) Kocakarı genç prensesi büyülemişti. Adamın konuşmaları beni büyüledi. BÜYÜMEK Расти Çocuklar bu yaştan sonra çok hızlı büyüyorlar. Bizim kedinin yavruları büyüdüler. 37
29 Bahçedeki domatesler henüz büyümemişler. Вырасти Said bugün bir yaş daha büyüdü. Sokaktaki kavga birden büyüdü. Перерасти (о драке) Разрастись İstanbul çok hızlı büyüyor. BÜYÜTMEK Расширять Воспитывать Увеличить Преувеличивать CANLANDIRMAK Оживлять Возрождать Играть роль CAYMAK (VAZGEÇMEK) Передумать Neyden (от чего) CESARET ETMEK Осмелиться, решиться Ben de artık işi biraz büyütmeyi düşünüyorum. Biz çocuklarımızı böyle büyütmedik. Bu resmi biraz daha büyütmeniz lazım. Bence sen bu olayı biraz büyütüyorsun. Bu filmde, bir kız ölüleri canlandırıyor. Bu yeni kararlar ekonomiyi biraz canlandıracaktır. Aktör, bu filmde zengin bir iş adamını canlandırıyor. Zehra, evi satmaktan caymış. Ben olsaydım böyle bir şeye cesaret edemezdim. 38
30 CEVAP VERMEK Поддаваться Hasta, tedaviye cevap vermeye başladı. Отвечать Niçin telefonlara cevap vermiyorsunuz? Отвечать Bu kitap bizim gereksinimlerimize cevap vermiyor. CEVAPLAMAK (YANITLAMAK) Отвечать, давать ответ Aşağıdaki soruları cevaplayınız. CEZALANDIRMAK Наказывать CİLÂLAMAK Полировать CİLTLEMEK Переплетать ÇAĞIRMAK Звать Пригласить ÇALIŞMAK Работать () чему Nerede (где) Çocukları cezalandırmak doğru mu? Sıraları yeniden cilâlamamız lazım. Bu kitabı da ciltleyelim mi? Öğretmen seni çağırıyor. Betül bizi akşam yemeğine çağırıyor. Bekir fabrikada çalışıyor. Tuncay şimdi çalışıyor. 39
31 Bizim buzdolabı çalışmıyor. Учить уроки İlker ders çalışıyor. Стараться Bilâl Türkçe öğrenmeye çalışıyor. ÇALMAK Красть Ne (что) Bu adam bir ayda sekiz araba çalmış. Звонить (о телефоне, звонке) Играть (на муз. инструменте) ÇARPMAK Врезаться Ne (что) Hırsız bankadaki bütün paraları çalmış. Telefon çalıyor, bakabilir misin? Şenay çok iyi gitar çalıyor. Taksi birden otobüse çarptı. Сбить Dün Osman a bir araba çarpmış. Mert koşarken bir çocuğa çarptı. Ударить, задеть Biraz önce kolumu masaya çarptım. Erol masaya çarptı. Биться Hastanın kalbi çok hızlı çarpıyordu. Захлопнуться Rüzgârdan kapı çarptı. Умножать - Neyle (что-в.п., с чем) Sekizi beşle çarpacaksın. 40
32 ÇATLAMAK Лопаться Kahvaltıda bütün bardaklar çatladı. Трескаться Soğuktan ellerim çatladı. Мучаться, страдать ÇEKİLMEK Уйти, отойти Neyden (от чего) Vedat da kıskançlıktan çatlıyor. Ne (что) Kenara çekilmek isterken düştüm. Высохнуть Gölün bütün suyu Уходить Быть удаленным Nereden (откуда) çekilmişti. Akşam olunca herkes evine çekildi. Son anda takımlardan biri yarışmadan çekildi. Уединиться Yaşlanınca küçük bir köye çekildi. Отступать O gün düşman çekilmeye başladı. ÇEKİNMEK Стесняться, робеть Побаиваться ÇEKİŞMEK Спорить, пререкаться Kimden (от кого) Kimden (от кого) Selim senden çok çekiniyor. Bu çocuk sadece babasından çekiniyor. Haber vermediğim için babam bana çok çekişti. Бороться İki takımda birincilik için çekişiyor. 41
33 ÇEKİŞTİRMEK Теребить, дергать Сплетничать, злословить, судачить ÇEKMEK Выхватить Evladım, paltomu çekiştirip durma. Ayşe de her zaman komşularını çekiştirir. Birden elimdeki kitabı çekti. Черпать Ne (что) Dün kuyudan beş kova su çektik. Снять (деньги) Ne (что) Yarın bankadan para çekeceğim. Тянуть Буксировать Повесить (шторы) Достать (об оружии) Вдыхать (içine ~) Впитать Остановиться (на обочине) Испытывать (трудности) Задернуть Nereden (откуда) Nereden (откуда) Ne (что) Ne (что) Ne (что) Fuat beni kolumdan çekti. Köpek adamı paçasından çekiyordu. Vinç kenardaki arabaları çekiyordu. Araya bir örtü çektik. Adam polise silâh çekti. Önce temiz havayı içine çekti. Pilâv suyunu çekmiş. Lütfen arabanızı kenara çeker misiniz? Fatma çok zorluk çekti. Perdeleri çeker misiniz? 42
34 Переписать Bu yazıyı temize çeker misiniz? Подводить (глаза) Ne (что) Genç kız gözlerine sürme çekmişti. Снимать фильм Ne (что) Şu anda yeni bir film çekiyoruz. Фотографировать Ne (что) O çok iyi fotoğraf çeker. Телеграфировать (telegraf ~) Ne (что) Dün anneme telgraf çektim. Походить Bu çocuğun cimriliği sana çekmiş. Состоять Bu yıl şubat yirmi dokuz çekiyor. Сесть (об одежде) Bu pantolon yıkanınca çeker. Вырвать (о зубах) Doktor üç dişimi birden çekti. Опошлить (kötüye ~) Sen de her şeyi kötüye çekiyorsun. Допрашивать Polisler onu da sorguya çektiler. Вздохнуть (of ~) Ne (что) Of çekme, faydası olmaz. ÇEKTİRMEK Вытащить, удалять, выдернуть Создавать проблемы для кого-то Понуд. от фотографировать Sabahleyin dişimi çektirdim. Bu çocuk ailesine çok çektirdi. Dün on iki tane vesikalık fotoğraf çektirdim. 43
35 ÇEVİRMEK Вертеть Elindeki kalemi durmadan çeviriyordu. Поворачивать Şu masayı biraz çevirelim. Листать, переворачивать Kitabın sayfalarını çok hızlı çeviriyorsun. Задумать Ne (что) Galiba yine sen tuhaf işler çeviriyorsun! Переделать Eski bir sarayı otele çevirmişler. Переводить Bu kitabı çevirmek çok zamanımı aldı. Обносить (забором) Neyle (с чем) Bahçeyi duvarla çevirdiler. Направлять (оружие) Polis silahını birden bana çevirdi. ÇIKARMAK Доставать Ne (что) Çantasından bir kalem çıkardı. Увольнять Nereden (откуда) Patron beni işten çıkardı. Разуваться, снимать (обувь) Ayakkabılarını burada çıkarabilirsin. Снимать (одежду) İstersen paltonu çıkarma. (не) Узнавать Bunu tanıyorum ama sağdakini çıkaramadım. Резаться (о зубах) Ne (что) Bu çocuk diş Срываться Kimden (от кого) çıkarıyor. Başkasına kızmış öfkesini benden çıkarıyor. 44
36 Наслаждаться (keyfi ~) Şu denizin keyfini çıkaralım. Рвать (тошнить) Çocuk bütün yediklerini çıkardı. Выводить пятно Bu deterjan bu lekeyi çıkarır mı? Выпускать (книгу) Ne (что) Yeni bir dergi çıkarmak istiyorum. Затевать (драку) Ne (что) Bu çocuk her zaman kavga çıkarıyor. Заносить (наверх), поднимать Bütün eşyaları beşinci kata çıkardık. Вычитать ÇIKMAK Выходить Дать (идею) Увольняться Производить ( из чего-то) (не) Решить Выходить Neyden- (отчегочто-в.п.) Nereden (откуда) Kimden (от кого) Nereden (откуда) Ne (что) Neyden (от чего) Nereden (откуда) Ne (что) Elli sekizden kırk dokuzu çıkaracaksınız. Ben şimdi sınıftan çıktım. Bu fikir Tolga dan çıktı. Abim yeni işinden de çıkmış. Beş kilo sütten bir kilo yağ çıkar. Bu toplantıdan da birşey çıkmadı. Hapishaneden yeni çıkmış. Herşeyi hesapladık ben borçlu çıktım. Оставаться (в долгу) Вычитать Ne (что) Yirmi sekizden beş çıkınca kaç kalır? 45
37 Появиться Biz geziyorduk birden karşımıza çıktı. Сваливаться (об обуви и украшениях) Nereden (откуда) Bu ayakkabı her zaman ayağımdan çıkıyor. Карабкаться Sen bu ağaca çıkabilir misin? Подниматься İki dakikada altıncı kata çıktı. Вспыхнуть (об эпидемии) Sars hastalığı bir yıl önce çıktı. Выиграть (в лотерее) Ne (что) Ona piyangodan bir araba çıktı. Отправляться Yarın akşam yola çıkacağız. Отстираться Gömleğimdeki leke çıktı. Вести (о дороге) Bu sokak nereye çıkıyor? Уходить (в отпуск) İki gün önce tatile çıktı. Идти (за покупками) Pazar günü alış verişe çıkabiliriz. Созреть İki hafta sonra çilek çıkar. Разразиться (о буре) Birden çok büyük bir fırtına çıktı. Выпускаться Yeni bir dergi çıkmış. (о книге) Оказаться Dün aldığımız elmalar çürük çıktı. Исполняться Bak, benim dediğim çıktı! 46
38 Шуметь (ses ~) Bu sınıfta en çok senin sesin çıkıyor. Отлететь Bu bisikletin tekeri çıkmış. ÇILDIRMAK Сходить с ума, Zavallı adam o терять голову Беситься, приходить в бешенство ÇILDIRTMAK Свести с ума Ne (что) olaydan sonra çıldırdı. Bu haberi duyunca sinirinden çıldırdı. Bu çocuk bir gün beni çıldırtacak. Bu adamın hareketleri beni çıldırtıyor. ÇİĞNEMEK Жевать Ne (что) Sabahtan beri sakız çiğniyor. Топтать Çocuk bütün çimleri çiğnemiş. Sen kuralları çiğniyorsun. Пренебрегать, игнорировать ÇİZMEK Рисовать Ne (что) Önce güzel bir uçak çiz. Подчеркнуть Konunun hatlarını çizmek lazım. Царапать Ne (что) Dikenler elimi çizdi. Начертить Ne (что) Bir üçgen, iki kare çiziniz. ÇOĞALMAK Увеличиться Kulübe katılmak isteyenler çoğaldı. 47
39 ÇÖZMEK Решать Развязывать Ne (что) Bu problemi çözebilir misin? Önce şu sandalyedeki ipi çözelim. Boş zamanlarımda bulmaca çözerim. Разгадать (кроссворд) ÇÜRÜMEK Сгнить Dolaptaki bütün sebzeler çürümüş. Износиться Arabanın kaportası çürümüş. Сгнить Üç dişim çürümüş. DAĞILMAK Рассыпаться Elimdeki boncuklar birden her yere dağıldılar. Разрушаться O olaydan sonra bütün aile dağıldı. DAĞITMAK Раздавать Ne (что) Herkese hediyeler dağıtırdı. Приводить в беспорядок DALMAK Нырять Bugünkü gazeteleri de dağıttım. Sakın odanı dağıtma, daha yeni topladım! Çocuk birden suya daldı. Скрыться Adam kalabalığa dalıp kayboldu. DAMLAMAK Капать Ne (что) Tavandan devamlı su damlıyor. 48
40 DAMLATMAK Капать Закапать DANIŞMAK Советоваться, обсуждать DANS ETMEK Танцевать Танцевать DARILMAK Обижаться DAVET ETMEK Приглашать DAVRANMAK Действовать, вести себя Доставать -Ne (куда-что) -Ne (куда-что) - (что-в.п.- кому) Neyle (с чем) nle (с кем) Bütün sular masaya damlıyordu. Yere su damlatıyorsun. Gözlerime damla damlatmam lazım. Bence bu konuyu bir bilene danışmalısın. Muratın en sevdiği müzikle dans ediyorlar. Benimle dans eder misiniz? Özay bana darılmış. Ben sadece Zeynep i davet ettim. Songül ü bize davet ettim. Yüksel i akşam yemeğine davet ettim. Büyüklere saygılı davranmalıyız. Adam birden silâhına davrandı. 49
41 DAYAMAK Опирать, прислонить Опереться Наставить (об оружии) DAYANIŞMAK Проявлять солидарность DAYANMAK Опираться - (что-в.п.- куда) - (что-в.п.- кому) - (что-в.п.- куда) Merdiveni ağaca dayadılar. Sırtını ona dayamakla kurtulucağını sanma. Polis, tabancayı adamın başına dayadı. Bizim dayanışmamız lazım. Adam duvara dayanmıştı. Выдержать Bu ayakkabı bana iki yıl dayanır. Терпеть Bu çocuk bu soğuğa dayanamaz. Lütfen, biraz daha dayan şimdi ambulans gelecek. Хватать Bu para bize sadece Ссылаться DEFETMEK Прогонять - Nereden (кого-в.п.- откуда) on gün dayanır. Sen neye dayanarak böyle söyledin? Beni odasından defetti. 50
42 Отталкивать, прогонять DEFNETMEK Хоронить, погребать DEĞDİRMEK Понуд. от касаться Задевать DEĞERLENDİRMEK Оценивать DEĞİNMEK Касаться Касаться - (кого-в.п.- куда) - (что-в.п.- кому) - (что-в.п.- куда) Adamı defetmeye çalıştım ama olmadı. Dün ünlü şarkıcı Şebnem i Zincirlikuyu mezarlığına defnettiler. Elini bana değdirdi. Sakın, bidonları bir yere değdirme. Bu imkanı değerlendirmelisin. Mithat Bey önemli bir konuya değindi. Dün toplantıda bu tür konulara hiç değinmedik. DEĞİŞMEK Изменяться Çocuğun yüzü birden değişti. Öğleden sonra hava değişti. Sen çok değişmişsin. Çok yıkanmaktan gömleğin rengi değişti. 51
43 DEĞİŞTİRMEK Переставить, изменять Поменять Менять (тему) Разменять Ne (что) (деньги) DEĞMEK Касаться DEKLÂRE ETMEK Декларировать DEKORE ETMEK Украшать, оформлять DELİNMEK Порваться,прохуд иться DELİRMEK Сходить с ума, помешаться Haydi, şu odayı biraz değiştirelim. Şimdi oturduğu evi değiştirmek istiyor. İlyas yeşil arabasını değiştirmiş. Bu para geçmez bunu değiştir. Bu gömlek defolu bunu değiştir. Lütfen konuyu değiştirme! Benim para değiştirmem lâzım. Masanın örtüsü yere değiyordu. Birden eli elime değdi. Değerli eşyalarınızı deklâre etmelisiniz. Mağazayı yeniden dekore etmeye karar verdik. Marketten çıkarken paket birden delindi. Kadın, o olaydan sonra delirdi. 52
44 Выйти из себя, вспылить DELİRTMEK Свести с ума Вывести из себя DELMEK Свернуть Neyden (от чего) Neyden (от чего) Делать дырку, дырявить DEMEK Означать, значить Говорить Сказать (не) Иметь значения Adam sinirden delirmişti. Bu çocuk bir gün beni delirtecek. O gün beni sinirimden delirtti. Bu matkap bu duvarı delmez. Hırsızlar tel örgüyü delmişler. Hoşgörü, insanları sevmek demektir. Masa, Rusça ne demek? Ben sana diyorum. Sen buna ne dersin? Büyük, küçük demez herkesle arkadaş olurdu. (не) Думать Ne (что) Sakın dışarıya çıkayım deme, hasta olursun! DEMLEMEK Заваривать DENEMEK Попробовать Sen çayı demle, biz şimdi geliyoruz. Ben hızlı yazmayı denedim ama olmadı. 53
45 DENETLEMEK Наблюдать, контролировать, проверять Наблюдать, контролировать, Nereyi (что-в.п. о месте) Ben bu tatlıyı denedim ama hiç beğenmedim. Dün belediyeden bizim iş yerini denetlemeye geldiler. Yeni müdür yarın bizi denetlemeye gelecekmiş. проверять DEPOLAMAK Хранить Ne (что) Adam on yıllık sigara depolamış. DERECELENDİRMEK Оценивать Распределять, классифицировать DERTLEŞMEK Жаловаться, сетовать DESTEKLEMEK Поддерживать Поддерживать nle (с кем) Öğrencileri derecelendirmek kolay değil. Arabaları kendi aralarında şöyle derecelendirebiliriz İnsan herkesle dertleşemez. Bu konuda biz her zaman seni destekliyoruz. Sen bizden inanmadığımız bir projeyi desteklememizi istiyorsun. 54
46 Подпирать, укреплять DEVİRMEK Валить, сгибать - Neyle (что-в.п.- с чем) Arka duvarı kolonlarla destekleyebiliriz. Rüzgar bütün ağaçları devirmişti. Опрокинуть Kedi bir sürahi sütü devirdi. Свергать, низлагать Ülke içindeki bazı gruplar hükümeti devirmek istiyorlardı. Выпить залпом Çocuk bir dikişte bir litre suyu devirdi. Заканчивать (разг.) Her hafta bir kitap deviriyor. DEVRİLMEK Повалиться, рухнуть Ne (что) Bütün ağaçlar devrilmişti. Опрокинуться Ne (что) Kedinin çarpmasıyla sürahi devrildi. Быть свергнутым Ne (что) Kısa bir süre sonra bu hükümette devrildi. DİKELMEK Торчать, стоять неподвижно Стоять неподвижно, торчать DİKKAT ETMEK Обращать внимание Nerede (где) Nerede (где) Niye orada dikeliyorsun, içeri gel. Adam bir saattir durağın önünde dikeliyordu. Burada bazı konulara dikkat etmek gerekiyor. 55
47 Быть внимательным, осторожным Şu adama dikkat et, ne yapacağı belli olmaz. Заметить Ben dikkat ettim, her akşam geç geliyor. DİKMEK Сажать Ne (что) Bu sene bahçeye sadece çiçek diktim. Шить Gömleğimin yakası sökülmüş diker misin? Ne (что) İstersen sana bir takım elbise dikeyim? Строить, ставить Ne (что) Sen buraya bir direk Ne (что) dik. Şimdi iki ayda bir apartman dikiyorlar. DİLEMEK Желать Ne (что) İmtihanda hepinize başarılar dilerim. DİLENMEK Просить милостыню, побираться Выпрашивать, клянчить Kimden- Ne (от когочто) DİLİMLEMEK Резать на кусочки DİNLEMEK Слушать Yaşlı kadın dilenmek zorunda kalmıştı. Kimseyi dinlemiyor sonra da bizden yardım dileniyor. Ekmeği dilimleyelim mi? Evet arkadaşlar, sizi dinliyorum. 56
48 Ne (что) Boş zamanlarımda müzik dinliyorum. Doktor kalbimi dinledi, bir şeyim yokmuş. Annenin ve babanın sözünü dinlemelisin! Слушаться (birinin sözünü ~) DİNLENMEK Отдыхать Yarın biraz Nerede (где) dinlenecekmiş. İki gün evde dinleneceğim. DİNMEK Прекращаться Abisi öldükten sonra dinmedi göz yaşı. Прекратиться, утихать Şiddetli kar yağışı öğleden sonra dindi. Прекратиться Ne zaman dinecek bu çocuğun sesi? Проходить, ослабляться O gün başımın ağrısı bir türlü dinmedi. DİRENMEK Упираться, упрямиться, настаивать на своем Упираться, упрямиться, настаивать на своем DİRETMEK Упираться, упорствовать İndirim yapmamak için çok direndi. Kapıdaki görevli bizi içeri almamak için çok direndi. Okula gideceğim diye çok diretti. 57
49 Упираться, упорствовать DİZİLMEK Выстраиваться в ряд, строиться Быть нанизанным DİZMEK Нанизывать Ставить, оасполагать в ряд - (что-в.п.- куда) - (что-в.п.- куда) Onu işe almam için çok diretti. Askerler sıraya dizildi. Bütün boncuklar ipe dizilmişti. Boncukları bu ipe dizeceksin. Kitapları şu rafa dizelim. DOĞMAK Рождаться Ben bin dokuz yüz ellide doğdum. Вставать (солнце) DOĞRAMAK Разрезать Разрубить Sabah saat altıda güneş doğuyor. Sen domatesleri doğra. Filmde adam insanları doğruyordu. DOĞRULMAK Выпрямляться Bu çivi bir daha doğrulmaz. Подниматься, вставать Adam bizi görünce doğruldu, ceketini ilikledi. 58
50 DOĞRULTMAK Выпрямить Направить Sen şu çivileri doğrult. Adam birden silahı bana doğrulttu. DOKUMAK Ткать Ne (что) Bu köyün kızları çok iyi halı dokuyorlar. DOKUNDURMAK Понуд. от дотрагиваться Уколоть (словом) Nsz DOKUNMAK Трогать, прикасаться Sakın! elini hiçbir şeye dokundurma. Nusret, laf dokundurmayı çok sever. Lütfen tablolara dokunmayın! Tanju ya bir dokundum, hemen düştü. Задевать (честь) Ne oldu, gururuna mı dokundu? Вредить Balık bana dokunuyor. Делать (добро, зло) Zamanında bana onun çok iyiliği dokundu. Быть сотканным Bu halı İstanbul da dokunmuş. DOLANDIRMAK Обманывать DOLANMAK Обвиваться Bu adam herkesi dolandırıyor. Bahçedeki sarmaşık duvara dolanmıştı. 59
51 Кружить, бродить Nerede вокруг (где) Обматываться, обвиваться Путаться под ногами Распространяться DOLAŞMAK Гулять Akşama kadar evin etrafında dolandı. Karanlıkta ayağıma bir şeyler dolandı. Çocuklar ayağımızın altında dolanıyorlar. Sonra bu hikaye dillerde dolanmaya başlamış. Nerede (где) Dün biraz parkta dolaştık. nle (с кем) Arkadaşlarla biraz dolaşabilir miyiz? Кататься Neyle (с чем) İstersen bugün de sandalla dolaşalım. Путаться (birbirine ~) Bu ipler birbirine dolaşmış. Бродить (искать) Orayı bulmak için çok dolaştık. Течь (по чему-то) Nerede (где) Kan damarlarımızda dolaşır. DOLAŞTIRMAK Водить, возить Прогулять, показать (город) Выгуливать Запутывать - (комучто-в.п.) Taksici bizi boş yere tam iki saat dolaştırdı. Halit bana şehri dolaştırdı. Sabahları köpeğimi dolaştırıyorum. Bizim küçük oğlan bütün ipi dolaştırmış. 60
52 DOLDURMAK Заполнять Mutfaktaki bütün bidonları doldurdum. Lütfen bu anketi doldurun! Исполняться (сколько-то лет) Fatih şubatta altısını dolduruyor. Заряжать Adam silahını doldurdu ve beklemeye başladı. DOLMAK Заполняться Bütün bidonlar doldu. Наполняться Bütün su odaya doldu. Истекать (о времени) Sayın yarışmacılar süreniz doldu. DONATMAK Украшать, декорировать - Neyle (что-в.п.- Odayı çiçeklerle donatmış. Сервировать Украшать DONDURMAK Заморозить Заставлять мерзнуть с чем) - Neyle (что-в.п.- с чем) - Neyle (что-в.п.- с чем) Masayı en güzel yemeklerle donatmıştı. Bütün şehri bayraklarla donattılar. Bu yılki soğuk bütün ağaçları dondurdu. Bu soğuk insanı donduruyor. 61
53 Заморозить (перен.) Adamın bütün banka hesaplarını dondurmuşlar. DONMAK Замерзать Yaşlı adam soğuktan donmuştu. Bu soğukta bütün meyveler donar. DOYMAK Наедаться Teşekkür ederim, ben doydum. (не) Уставать DOYURMAK Кормить DÖKMEK Разлить, пролить, налить Вылить, выбрасывать Сбрасывать Обливать, пачкать Заливать Galiba bu çocuk hiçbir zaman oyuna doymayacak. Bebeği biraz önce doyurdum. Köpek yavrularını sırayla doyuruyordu. Bu suyu sen mi döktün? Bir bardak suyu yere döktü. Tabakta kalanları çöpe dök. Sonbaharda ağaçlar yapraklarını dökerler. Çocuk yemeği üzerine döktü. Buraya beton dökmeliyiz. 62
54 DÖKÜLMEK Разлиться Падать (о листьях) Впадать DÖNDÜRMEK Вращать, вертеть Заставить вернуться, возвращать Возвращать Birden su yere döküldü.. Sonbaharda ağaçların yaprakları dökülür. Volga nehri Karadeniz e mi dökülüyor? Bu mekanizma da çarkları döndürüyor. Telefon etti beni de yarı yoldan döndürdü. Küçük kızı kapıdan boş döndürmek istemiyordu. DÖNMEK Вертеться Dünya dönüyor. Повернуться Öğretmen bana döndü ve: Sen git dedi. Возвращаться Saat dörtte eve döndü. İşten eve dönerken onu gördüm. Вернуться Nereden (откуда) Tatilden dönerken kaza yapmışlar. Yarın eve dönüyorlar. Повернуться Bana sırtını dönmüştü. Повернуть Araba birden sağa dönüp kayboldu. 63
55 Превратиться DÖNÜŞMEK Меняться, принимать другой вид Превращаться DÖŞEMEK Стлать, застилать -Ne (куда-что) Облицовывать Burası hababam sınıfına dönmüştü. Narın yeşil rengi zamanla kırmızıya dönüşüyor. Dev, istediği an bir fareye dönüşebiliyordu. Yerlere halı döşedik. Duvara fayans döşedik. Yeni daireyi baştan sona döşedik. Обставить (мебелью) DÖVMEK Бить Ударяться о берег Ковать Ne (что) Demirciler demir dövüyor. DÖVÜŞMEK Драться DUA ETMEK Молиться nle (с кем) Dün bazı çocuklar kardeşimi dövmüşler. Dalgalar kıyıyı dövüyorlardı. Dün İbrahim le dövüştük. Bize verdiği her şey için tanrımıza dua etmeliyiz. Молиться Bu işimin olması için her gün dua ediyorum. 64
56 Молиться (в знак благодарности) DURAKLAMAK Приостанавливаться Zavallı kadın, yardımlarımızdan dolayı bize çok dua etti. Bu ara işlerimiz durakladı. Adam beni görünce önce biraz durakladı. DURDURMAK Останавливать Ne (что) Biz de hemen bir taksi durdurduk. Останавливать, задержать Прерывать, прекращать Dün yine beni trafik polisi durdurdu. Amerika uzay çalışmalarını durdurdu. DURGUNLAŞMAK Успокаиваться, становиться Dalgalar kesildi, göl durgunlaştı. неподвижным, утихать Успокаиваться, становиться Jale, o olaydan sonra çok durgunlaştı. вялым, задумчивым DURMAK Останавливаться Adam birden durdu ve bana çok sert baktı. Nerede (где) Araba tam önümde durdu. Orada birkaç gün durduktan sonra geri döndü. 65
57 Вставать İkinci motor da durdu. Стоять Nerede (где) Ayakta durma, şöyle geç! Стоять (о делах) Daha bütün işlerimiz duruyor, yarına bitirmeliyiz. A-Sen yeşil arabayı sattın mı? B-Yok, duruyor. Прекращаться, переставать Dün gece yağmur hiç durmadı. DURULAMAK Ополаскивать Bulaşıkları sabunladıktan sonra durularsın. DUYGULANMAK Быть тронутым Öğretmen, bu olay karşısında çok duygulandı. DUYMAK Услышать Слышать DUYULMAK Слышаться, быть услышанным Слышаться, быть услышанным DUYURMAK Сообщать, распространять - (что-в.п.- кому) Biraz önceki gürültüyü duydun mu? Ben seni hiç duymuyorum. Bu haber duyulursa çok kötü olur. Yan odadan bütün konuştuklarınız duyuluyordu. Bu haberi bütün öğrencilere duyurmamız lazım. 66
58 Сообщать DÜĞMELEMEK Застегивать на пуговицы DÜĞÜMLEMEK Завязывать узлом DÜŞLEMEK Мечтать, грезить DÜŞMEK Упасть Быть вынужденным что-то делать Предчувствовать (korku ~) Излишне заботиться Быть в безвыходном положении Nereden (откуда) Nerede (где) Ne (что) Sınav tarihini duyurmak gerekiyor. Çocuk gömleğin kolunu düğmeleyemiyordu. Bağladıktan sonra ipleri çok sıkı düğümlemişler Ben de onunla tanışacağım günü düşlüyorum. Adam ikinci kattan yere düştü. Ağaçtan düştüm. Futbol oynarken düşmüş. Bahçede düşmüş. Bunu söylemek bana düştü. Birden içime bir korku düştü. Siz bu çocuğun üstüne fazla düşüyorsunuz. Orada bana sadece susmak düştü. 67
59 Доставаться Mirastan bana sadece iki daire düştü. Упасть (о курсе) Dün dolar yine düştü. Распадаться (правительство) Bu hükümet de yakında düşer. Упасть İçerideki ısı gittikçe düşüyor. DÜŞÜNMEK Думать Yarın kitap okumayı DÜŞÜRMEK Уронить DÜZELMEK Быть приведенным в порядок, улучшиться Наладиться, поправиться Улучшиться, наладиться Улучшиться, наладиться, поправиться DÜZELTMEK Поправлять, убирать düşünüyorum. Şu anda annemi düşünüyorum. Bütün kitapları yere düşürdü. Abim, ben küçükken beni elinden yere düşürmüş. Tamirattan sonra yollar biraz düzeldi. Ne zaman bu işler düzelecek? Artık havalar da düzeldi. Hastanın sağlığı düzelmeye başladı. Adam kırışmış pantolonunu düzeltti. 68
60 Прибраться Исправить Ben yatağımı düzelttim. Çocuklar odanızı biraz düzeltin! Ben sonra yanlışları düzeltirim. DÜZENLEMEK Организовать Ne (что) Çok güzel bir parti düzenledik. Переставить, обустроить EĞİLMEK Наклониться, склониться Bu odayı yeniden düzenlememiz lazım. Bahçenin demir korkulukları eğilmiş. Наклониться Çocuk eğilip yerden Обратиться, уделять внимание EĞİTMEK Обучать Дрессировать EĞLENDİRMEK Развлекать, веселить EĞLENMEK Развлекаться, хорошо (весело) проводить время Nerede (где) nle (с кем) parayı aldı. Sizin bu konulara eğilmeniz lazım. İnsanları eğitmek çok kutsal bir görevdir. Hayvanları eğitmek çok zor. Palyanço çocukları çok güzel eğlendiriyordu. Dün piknikte çok eğlendik. Dün arkadaşlarla iyi eğlendik. 69
61 EĞMEK Наклонить Согнуть EKLEMEK Добавлять Наращить, надставлять, присоединять Добавлять EKMEK Сеять -Ne (куда-что) -Ne (куда-что) -Ne (куда-что) -Ne (куда-что) Посыпать (солью) -Ne (куда-что) Обманывать, избавляться EKSİLMEK Уменьшаться, убывать Уменьшаться, убывать EKŞİMEK Киснуть, становиться кислым Киснуть, становиться кислым Bizi görünce başını önüne eğdi. Çocuk bütün çatalları eğmiş. Eve yeni bir oda daha ekledik. Bunun ucuna küçük bir parça ekleyelim. Salataya biraz daha soğan ekleyelim. Bu yıl tarlaya mısır ekeceğiz. Salataya biraz daha tuz ekin. Murat dün yine beni ekti. Bir baktım, çekmecedeki para eksilmiş. Bu dünyanın derdi hiç eksilmez. Dün yaptığımız ayran ekşimiş. Mahzendeki şıralar ekşimiş. 70
62 Прокиснуть Dolaptaki bütün yemekler ekşimiş. Расстроиться (о желудке) İki gündür midem ekşiyor. Не оставлять в покое Bu adam da başımıza ekşidi. EL KOYMAK Конфисковать ELEMEK Просеять Отсеять, отбирать Отбирать, выбирать ELENMEK Быть разобранным, выбранным Быть отобранным, - Nereden (что-в.п.- откуда) Nereden (откуда) Bütün mal varlığına el koymuşlar. Yeni unu bir daha elemek lazım. Mülakatta birçok kişiyi elediler. O takımı da kupadan elediler. Ambardaki buğdaylar elendi. Bazı takımlar yarışmadan elendiler. выбранным Быть отсеянным Ali de mülakatta elenmiş. ELEŞTİRMEK Критиковать Sen her zaman herkesi eleştiriyorsun. Sen de her filmi eleştiriyorsun. 71
63 ELLEMEK Касаться руками, трогать EMANET ETMEK Вверять, доверять, сдавать на хранение Kitapları ellemeyin. Bütün kitaplarımı Bilâl e emanet ettim. EMEKLEMEK Ползать Çocuk iki yaşında olmasına rağmen halen emekliyordu. EMİN OLMAK Быть уверенным Доверять EMRETMEK Приказывать Neyden (от чего) Neyden (от чего) Kimden (от кого) Onun geleceğinden emin olmalıyız. Korkma onu bulacağız, bundan emin olabilirsin! Serkan dan emin olabilirsin. Sen bana emredemezsin. ENDİŞELENMEK (ENDİŞE ETMEK) Беспокоиться Neyden (от чего) Senin geleceğinden endişeleniyorum. Ben senin için endişeleniyorum. Ben zaten bu yüzden endişeleniyorum. ENGELLEMEK Препятствовать Benim mesleğimde ilerlememi Salih engelledi. 72
64 ERİMEK Растворяться, таять Şeker, sıcak çayda daha hızlı erir. Плавиться Altın da belli bir ısıdan sonra erir. Растаять (перен.) Neyden Kadın, oğlunun Уменьшаться, таять (о деньгах) ERİŞMEK Достигать Добираться Достигать, добираться ERİTMEK Понуд. от таять Плавить Топить Израсходовать ESKİMEK Изнашиваться, ветшать (от чего) hasretinden erimişti. Bütün birikimimiz bir ayda eridi. Herkes isteğine erişmek ister. Köye akşam üzeri eriştik. Hele o güne bir erişelim, o zaman bakarız. Güneş karları eritiyor. Demiri kızgın ateşte eritiyorlar. Önce tereyağını eritiyorsun. Bütün mirası iki yılda eritti. Üstündeki bütün elbiseler eskimişti. Устаревать Artık bu şarkılar eskidi. ESKİTMEK Изнашивать Yeni aldığımız ayakkabıyı eskitmiş. 73
65 ESMEK Дуть Dün akşam çok şiddetli rüzgar esiyordu. Взбрести в голову Birden aklıma esti, seni görmeye geldim. ESNEMEK Зевать Adam ikide birde esniyordu. Растягиваться, разнашиваться EŞLİK ETMEK Сопровождать Аккомпанировать EŞLEŞTİRMEK Понуд. от становиться одинаковым, соединяться в пару ETKİLEMEK Впечатлять, производить впечатление Оказывать воздействие, влиять ETKİLENMEK Оказываться под воздействием, влиянием Kimden (от кого) Bu ayakkabı zamanla esner. Yarınki gezide bana eşlik eder misin? Ünlü şarkıcıya büyük bir orkestra eşlik etti. Aşağıdaki kelimeleri eşleştiriniz. Onun konuşmaları beni çok etkiledi. Ünlü yazar, kendisinden sonraki birçok yazarı etkilemiştir. Ben de küçükken öğretmenimden çok etkilenmiştim. 74
66 Оказываться под впечатлением EVLENDİRMEK Выдавать замуж Сочетать браком, женить EVLENMEK Жениться, выйти замуж EZBERLEMEK Выучить, вызубрить EZİLMEK Быть раздавленным Болеть (от голода) EZMEK Задавить Раздавить FAYDALANMAK Воспользоваться Использовать Neyden (от чего) - nle (кого-в.п.- с кем) nle (с кем) Neyden (от чего) Kimden (от кого) Çocuklar bu tür hareketlerden çok çabuk etkilenirler. Geçen hafta Kezban ı evlendirmişler. Ayla yı Kadir le evlendirdiler. Hüseyin Gönül le evlendi. Ben sadece bu şiiri ezberledim. Bütün domatesler ezilmişler. Midem eziliyor. Araba genç kızı ezmişti. Araba köpeği ezmiş. Köpek bahçedeki bütün domatesleri ezmiş. Bu eski arabalardan faydalanabiliriz. Bu çocuktan çok faydalanabiliriz. 75
67 FEDA ETMEK Жертвовать Отдать жизнь, пожертвовать собой Ben bütün varlığımı onun için feda ettim. Ben senin için canımı feda ederim. FENALAŞMAK Ухудшаться Durum hergün biraz daha fenalaşıyor. FERAHLAMAK Становиться просторным, свобождным Становиться легче Hasta birden fenalaştı. Koltukları çıkarınca oda ferahladı. Hasta, ameliyattan sonra biraz ferahladı. (о состоянии) Стать легче Maddi yönden biraz ferahlayınca seyahate çıkacağız. Развеятся, повеселеть FETHETMEK Завоевывать Покорять FIRÇALAMAK Чистить Nereyi (что-в.п. о месте) Açık havaya çıkınca biraz ferahladım. Fatih Sultan Mehmet te İstanbul u fethetti. Ünlü şarkıcı son kasetiyle bütün gönülleri fethetti. Dişlerimi günde iki defa fırçalıyorum. Ayakkabılarını biraz fırçalasana! 76
68 Ругать FIRLAMAK Выбежать Dün babam beni biraz fırçaladı. Çocuk birden arabanın önüne fırladı. Вылететь (о предмете) Kalem elimden fırladı ve cama çarptı. Взлететь (о цене) Yine fiyatlar fırladı. FIRLATMAK Метнуть, кинуть Швырнуть Bu çocuk bana taş fırlattı. Birden elindekileri yere fırlattı. FISILDAMAK Шептать Ne (что) Bana baktı sonra ona birşeyler fısıldadı. FISILDAŞMAK Шептаться, шушукаться nle (с кем) Kızlar, bana bakıp kendi aralarında fısıldaşıyorlardı. Arif le Ramazan bir şeyler fısıldaşıyorlar. FIŞKIRMAK Бить ключом En son darbede yerden petrol fışkırdı. Бурно расти Bu toprağa ne eksen fışkırır. GARANTİLEMEK Обеспечивать Обеспечивать, гарантировать Bu işe girmekle geleceğini garantiledi. Bizim görevimiz ülkenin güvenliğini garantilemek. 77
69 GECELEMEK Ночевать Nerede (где) Dün amcamlarda geceledik. GECİKMEK Опаздывать Bu otobüs her zaman gecikiyor. GEÇİNDİRMEK Содержать, обеспечить средствами к существованию GEÇİNMEK Добыть средства к существованию Ладить, уживаться Жить за чей-либо счет Считать себя кемто, выдавать себя за кого-то nle (с кем) Kimden (от кого) Yine işe geciktim. Biz de aile geçindiriyoruz. Günümüzde ev geçindirmek çok zor. Yaşlı adam çok zor geçiniyordu. Haydar hiç kimseyle geçinemiyor. Adem devamlı benden geçiniyor. İlker de şarkıcı geçiniyor. GEÇ KALMAK Опаздывать Otobüs beş dakika geç kaldı. GEÇİRMEK Вдевать Bu adam her zaman geç kalıyor. İşe geç kaldım. Önce ipliği iğneye geçir. 78
70 Провожать Misafirleri geçirmek için dışarı çıktı. Протянуть Nereden (откуда) Kabloyu masanın altından geçirebiliriz. Переносить (болезнь) Ne (что) Bundan iki yıl önce büyük bir hastalık geçirmiş. Проводить Ne (что) Beraber çok güzel vakit geçirdik. Nerede (где) GEÇMEK Проходить Обогнать Nerede (где) Nereden (откуда) Nereden (откуда) Nereden (откуда) Bu sene tatilimi İstanbul da geçirmek istiyorum. Bütün zamanım okulda geçiyor. Evet, bu konuyu geçiyoruz. Saat beşi on geçe geldi. Çabuk hepiniz yerinize geçin! Volga nehri tam şehrin ortasından geçiyor. O sokaktan geçmek istemiyorum. Hergün bu yoldan geçiyor. Arkamızdaki taksi bizi geçmek için çok uğraştı. Yarışmada Selma yı geçtim. 79
71 Заразить, перекинуться Напекать (güneş ~) Перейти Ne (что) Bu hastalık size de geçebilir. Galiba başıma güneş geçti. Bu sene de sınıfımı geçtim. Использовать Artık madenî elli bin liralar geçmiyor. GELİŞMEK Расти Çocuk bu yaşlarda çok hızlı gelişir. Развиваться den sonra ülke hızla gelişmeye başladı. GELİŞTİRMEK Развивать Расширять, развертывать GELMEK Приходить Приближаться (о времени) Попасть (не) Получить (пользу, вред) Nereden (откуда) Neyden (от чего) Bu tür faliyetler insanın beynini geliştiriyor. Ömer işini çok geliştirmiş. Yarın bize gelir misin? İşten geliyorum. Saat üçe geliyor. Topa bir vurdum, çocuğa geldi. Topa bir vurdum, cama geldi. Bu işten sana fayda gelmez. 80
Daha göster
UNESCO Hoca Ahmed Yesevî Yılı anısına ve Bağımsızlıklarının Yılında Türk Cumhuriyetleri onuruna, Uluslararası Türk Akademisi ve Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığının destekleriyle hazırlanan “Tehlikedeki Türk Dilleri” kitabı 4 cilt olarak yayımlandı. “Tehlikedeki Türk Dilleri” projesi; dünya gündeminden nispeten uzak kalan az nüfuslu ve az konuşurlu Türk halklarını, onların dillerini ve kültürlerini bir arada, ortak ana başlıklar halinde ele almayı, tanıtmayı, bilgi ve belgeleri kamuoyu ile paylaşmayı ve bu yolla tehlikedeki Türk dilleri ve kültürleri konusundaki farkındalığı ve duyarlığı geliştirmeyi, sonraki kuramsal çalışmalar, dokümantasyon çalışmaları, yeniden canlandırma vb. diğer faaliyetler için müşterek bir akademik zemin ve platform oluşturma amacıyla yayımlanmıştır. Kitapta 26 ülkeden bilim insanının telif ve tercüme toplam özgün yazıyla yer aldığı 4 ciltlik kitap seti; süreli yayın, web sitesi vb. “Tehlikedeki Türk Dilleri” adlı geniş kapsamlı projenin bir parçasıdır. Kitap seti 3 ana bölümden ve 4 ciltten oluşmaktadır. Bu çalışmada yer alan “Tehlikedeki Türk Dilleri”ni belirlemede temel ölçüt olarak UNESCO’nun Tehlikedeki Dünya Dilleri Atlası (UNESCO Atlas of the World’s Languages in Danger) esas alınmıştır. Atlas’ta Rusya Federasyonu’nda konuşulan Türk dillerinin, Tatarca dışında, Başkurtça, Çuvaşça ve Yakutça dâhil, tamamı farklı düzeylerde tehlikede gösterilmiştir. Atlas’ta yer almayan Çin Kazakçası, Çin Kırgızcası, Avrupa’daki yerli ve göçmen Tatar ve Başkurt vb. Türk dilleri de aynı şekilde proje kapsamına dâhil edilmiştir. Öz deyişi “Son Sesler Kaybolmadan” olan projede, Çin’in kuzeydoğusundaki Fu-yü Kırgızcasından, Avrupa’nın en batısında Litvanya Karaycasına; Taymır yarımadasında konuşulan Dolgancadan, Basra körfezinin doğu kıyılarına yakın İran coğrafyasındaki Kaşgaycaya değin az nüfuslu, az konuşurlu Türk dilleri ele alınmaktadır. Yazıların tamamı bilimsel çalışma yaşamının önemli bir bölümünü bu projede ele aldığı Türk diline adayan yazarların kaleminden çıkmıştır. Yazarların önemli bir bölümü aynı zamanda ele aldığı dilin konuşurudur. Proje makalelerinin dilleri, sayı bakımından İngilizce başta olmak üzere Türkçe, Rusça, Kazakça, Özbekçe vd. Türk dilleridir. Tehlikedeki Türk Dilleri Editörler Prof. Dr. Süer Eker, Prof. Dr. Ülkü Çelik Şavk Yayın Koordinatörü Halil Ulusoy © Uluslararası Türk Akademisi Barış ve Uyum Sarayı Tauelsizdik Cad. No Astana / Kazakistan funduszeue.info • [email protected] Tel: +7 () © Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı Taşkent Cad. Şehit H. Temel Kuğuoğlu Sokak. No: 30 Bahçelievler/ANKARA Tel: 06 00 • Faks: 06 09 funduszeue.info • [email protected]
М.М. КЭРУЛЫ
Учебное пособие
КАЗАНЬ
УДК ʹ36
ББК
К98
Печатается по рекомендации
Ученого cовета Института международных отношений
Казанского (Приволжского) федерального университета в рамках
реализации Федеральной целевой программы по подготовке специалистов
с углубленным знанием истории и культуры ислама
Рецензенты:
кандидат филологических наук, доцент А.Р. Рахимова;
кандидат филологических наук, доцент А.М. Тузлу
Кэрулы М.М.
К98 Начальный курс грамматики турецкого языка: учeбное пособие /
М.М. Кэрулы. – Казань: Изд-во Казан. ун-та, – с.
ISBN
УДК ʹ36
ББК
ISBN
1
Hengirmen M. Türkçe Öğreniyoruz. Ankara. S.
4
за гласными заднего ряда (ненебными: a, ı, o, u) – только гласные за-
днего ряда.
Например: açık (открытый), adım (шаг), barış (мир), bilezik (брас-
лет), eğitim (образование), üzüm (виноград). Данный принцип не со-
блюдается в некоторых словах исконно тюркского происхождения
(anne – мама, elma – яблоко), заимствованиях (pilot – пилот, seyahat –
путешествие) и сложных словах (akciğer – легкие, başkent – столица).
Также принципу небного притяжения не подчиняются семь аффик-
сов (-yor, -ken, -ki, -leyin, -(i) mtrak, -daş, -gil).
2. Принцип небно-губного притяжения.
Этот принцип состоит в том, что за неогубленными гласными (a,
e, ı, i) могут следовать только неогубленные (a, e, ı, i), а за огубленны-
ми – либо узкие огубленные (u, ü), либо широкие неогубленные (a,
ı)1. В обобщенном виде данный принцип можно представить следу-
ющим образом:
a → a, ı (anlam – смысл, açık – открытый)
e → e, i (elemek – просеивать, eğitim – образование)
ı → a, ı (ısmarlamak – заказывать, ısınmak – греться)
i → e, i (izlemek – смотреть, izin – разрешение)
o → a, u (oynamak – играть, okul – школа)
ö → e, ü (öğretmen – учитель, öğüt – наставление)
u → a, u (uyanmak – просыпаться, uyku – сон)
ü → e, ü (ürkek – пугливый, üzüm – виноград).
Принцип небно-губного притяжения нарушается в некоторых ис-
конно турецких (yağmur – дождь, tavuk – курица, kavurmak – обжари-
вать) и заимствованных словах (radyo – радио, televizyon – телевизор,
otobüs – автобус).
При добавлении аффиксов к словам, в которых нарушается прин-
цип небно-губного притяжения, согласование гласных аффиксов идет
по последней гласной букве в слове: konsolos (консул)→konsolosluk
(консульство) →konsoloslukta (в консульстве).
3. Закон гармонии согласных.
В турецких словах идущие подряд две согласные согласуются
по звонкости. Это имеет значение при выборе аффиксов. Если ос-
1
Кузнецов П.И. Учебник турецкого языка: начальный курс. М.,
5
нова слова заканчивается на звонкую согласную, то выбирается аф-
фикс, начинающийся со звонкого согласного, и наоборот. Это назы-
вается гармонией согласных (или уподоблением согласных): aç-tı-m
(открыл), aç-tır-dı-m (попросил открыть), aç-tır-ıl-dı (был открыт).
4. Ударение.
Для большинства турецких слов характерно ударение на по-
следнем слоге. Ударение не на последнем слоге встречается в заим-
ствованных словах (bánka – банк, eféndi – господин, tiyátro – театр,
lokánta – ресторан) и географических названиях (Rúsya – Россия,
Páris – Париж, Ánkara – Анкара, Danimárka – Дания). При присоеди-
нении аффиксов ударение перемещается на последний слог: çocúk →
çocuğún → çocuğundá → çocuğundakí → çocuğundakiné. Однако не-
которые аффиксы в турецком языке являются безударными. В словах,
содержащих данные аффиксы, ударение падает на предшествующий
им слог.
6
• ÜNİTE I •
MERHABA!
ЗДРАВСТВУЙТЕ!
TÜRK ALFABESİ
ТУРЕЦКИЙ АЛФАВИТ
В современном турецком алфавите 29 букв, причем каждому зву-
ку соответствует буква:
Aa Bb Cc Çç Dd Ee Ff Gg ğ Hh Iı İi Jj Kk Ll Mm Nn Oo Öö Pp Rr Ss
Şş Tt Uu Üü Vv Yy Zz
ОСОБЕННОСТИ ПРОИЗНОШЕНИЯ
7
p [p] как рус. П
r [r] как рус. Р, но не такой раскатистый, нередко имеет
«ш»- или «ж»-образный призвук
s [s] как рус. С
ş [ʃ] мягче рус. Ш
t [t] как рус. Т
u [u] как рус. У
ü [y] как татар. Ү
v [v] как рус. В
y [j] как рус. Й
z [z] как рус. З
8
İyi akşamlar ( – ) (Добрый вечер!)
İyi geceler ( – …) (Спокойной ночи!)
9
Silver: Senin adın ne? (Как тебя зовут?)
Albert: (Benim adım) Albert. Senin adın ne? ((Меня зовут) Aльберт,
а тебя как зовут?)
Silver: (Benim adım) Silver. Memnun oldum. ((Меня зовут) Силь-
вер. Очень приятно.)
Albert: Ben de memnun oldum. (Мне тоже приятно.)
Silver: Nerelisin? (Откуда ты?)
Albert: Rusyalıyım. Peki, sen nereden geldin? (Я из России. А ты
откуда?)
Silver: Ben Arnavutluk'tan geldim. (Я из Албании.)
Albert: Tamam, sonra görüşürüz. (Хорошо, увидимся.)
Silver: Görüşürüz. (До свидания.)
10
Bu kim (dir)? Bu doktor(dur). Кто это? Это доктор.
Bunlar ne (dir)? Bunlar kalem (dir). Что это за предметы? Это
ручки.
Bunlar kim (dir)? Bunlar öğrenci (dir). Что это за люди? Это
ученики.
BURASI NERESİ?
ЧТО ЭТО? (ДЛЯ ОБОЗНАЧЕНИЯ МЕСТНОСТИ)
1. Burası neresi? 2. Şurası neresi? 3. Orası neresi?
Burası İstanbul. Şurası İzmit. Orası park.
Что это за место? Что это за место? Что это за место?
Это Стамбул. Это Измит. Это парк.
ÇOĞUL EKİ
ОКОНЧАНИЕ МНОЖЕСТВЕННОГО ЧИСЛА
В турецком языке множественное число именных частей речи об-
разуется путем прибавления окончания -lar/ -ler.
11
'-MI' SORU EKİ
ВОПРОСИТЕЛЬНАЯ ЧАСТИЦА «ЛИ»
Для того чтобы построить вопросительное предложение необхо-
димо прибавить частицу “mi” к предложению в изъявительном на-
клонении.
a, ı => mı?
e, i => mi ?
o, u => mu?
ö, ü => mü?
Bu dolap mı? Это шкаф?
Evet, dolap. Да, это шкаф.
12
• ÜNİTE II •
NEREDE NE VAR?
ЧТО? ГДЕ?
13
пользуется для обозначения времени: masada (на столе), saat altıda
(в шесть часов).
a, ı, o, u => -da
e, i, ö, ü => -de
Окончание -da подчиняется закону гармонии согласных. Если
последняя буква склоняемого слова – глухая согласная, то это слово
присоединяет к себе -ta/-te, если звонкая – -da/-de.
Слово в местно-временном падеже отвечает на вопросы kimde?
(у кого?), nerede? (где?), nede? (на чем?). Местному падежу в русском
языке соответствуют: предложный падеж с предлогами «в, на, при»,
родительный падеж с предлогом «у».
Ударение в слове в любом падеже переходит на падежное окон-
чание.
Nerede?
1. Kalem nerede? – Kalem masada.
2. Okul nerede? – Okul Vezneciler'de.
3. Öğretmen nerede? – Öğretmen sınıfta.
Kimde?
1. Kitap kimde? – Kitap Mehmet'te.
2. Para kimde? – Para Ayça'da.
3. Silgi kimde? – Silgi bende.
14
Öğretmen okulda mı?
– Evet, öğretmen okulda.
– Hayır, öğretmen okulda değil.
1. Defter çanta?
2. Ahmet ev?
3. Yumurta sepet?
4. Elma dolap?
5. Öğrenci sınıf?
6. Balık akvaryum?
VAR, YOK
ЕСТЬ / НЕТ
Sokakta lamba var. Sokakta lamba yok.
Bahçede çiçek var. Bahçede çiçek yok.
Sepette yumurta var. Sepette yumurta yok.
SAYILAR
ЧИСЛА
0 sıfır ноль 11 on bir одиннадцать yüz сто
1 bir один 12 on iki двенадцать yüz bir сто один
2 iki два 13 on üç тринадцать iki yüz двести
3 üç три 20 yirmi двадцать bin тысяча
4 dört четыре 30 otuz тридцать bin on тысяча десять
5 beş пять 40 kırk сорок iki bin две тысячи
6 altı шесть 50 elli пятьдесят 10 on bin десять тысяч
7 yedi семь 60 altmış шестьдесят iki yüz bin двести тысяч
8 sekiz восемь 70 yetmiş семьдесят 1 milyon миллион
9 dokuz девять 80 seksen восемьдесят 1 milyar миллиард
10 on десять 90 doksan девяносто
15
Следует помнить, что в турецком языке существительное с чис-
лительным употребляется обычно в единственном числе: üç öğrenci
(три ученика).
Если существительное имеет при себе определения, то числи-
тельное ставится, как правило, на первое место: iki küçük masa (два
маленьких столика).
Порядковые числительные образуются при помощи аффикса
-ıncı, -inci, -uncu, -üncü (после согласной основы) или -ncı, -nci, -ncu,
- ncü: birinci (первый), altıncı (шестой), onuncu (десятый), üçüncü
(третий).
KAÇ?
СКОЛЬКО?
“Kaç?” (сколько?) используется для обозначения количества,
цены и времени.
Örnek (пример):
1. Saat kaç? – Saat sekiz. (Который час? – Восемь часов.)
2. Tiyatro saat kaçta? – Tiyatro saat dokuzda. (Во сколько спек-
такль? – Спектакль в девять.)
3. Bir haftada kaç gün var? – Bir haftada yedi gün var. (Сколько дней
в неделе? – В неделе семь дней.)
4. Bir yılda kaç mevsim var? – Bir yılda dört mevsim var. (Сколько
времен года? – Есть четыре времени года.)
5. Sınıfta kaç öğrenci var? – Sınıfta 20 öğrenci var. (Сколько учени-
ков в классе? – В классе 20 учеников.)
6. Kaç yaşındasınız? – 30 yaşındayım. (Сколько вам лет? – Мне
30 лет.)
7. Bir tost kaç lira? – Bir tost 2 lira. (Сколько стоит тост? – Один
тост стоит 2 лиры.)
8. Telefon numaranız kaç? – Telefon numaram 12 (Ка-
кой ваш номер телефона? – Мой номер телефона 12 )
16
SAATLER
ЧАСЫ
60 saniye (60 секунд) = l dakika (одна минута)
60 dakika (60 минут) = l saat (1 час)
30 dakika (30 минут) = yarım saat (полчаса)
Tam saatler (ровное время)
= saat sekiz (время восемь)
Buçuk (половина): 30 dakika (30 минут)
= sekiz buçuk (восемь тридцать)
Çeyrek (четверть): 15 dakika (15 минут)
= saat on (время десять)
= on buçuk (десять тридцать)
= saat on iki (время двенадцать часов)
= on iki buçuk (двенадцать тридцать)
(y)a var
(y)ı geçiyor
= sekizi çeyrek geçiyor (пятнадцать минут девятого)
= onu çeyrek geçiyor (пятнадцать минут одиннадцатого)
= üçü yirmi geçiyor (двадцать минут четвертого)
= yediyi on geçiyor (десять минут восьмого)
17
2. Saat kaç? ()
3. Saat kaç? ()
4. Saat kaç? ()
5. Saat kaç? ()
6. Saat kaç? ()
KAÇTA?
ВО СКОЛЬКО?
Film kaçta başlıyor? Во сколько начинается фильм?
Sekizde. В восемь.
Yediye on kala. Без десяти семь.
Bir buçukta. В половине второго.
Üçü çeyrek geçe. В четверть четвертого.
Kuruluş tarihi:
Lozan Antlaşması 24 Temmuz
Cumhuriyetin ilanı 29 Ekim
1
sayımı. funduszeue.info
18
1. Türkiye’nin nüfusu ne kadar?
2. Yüzölçümü kaç kilomerte kare?
ÜLKELER
СТРАНЫ
Ülke (страна) – millet (нация) –
dil (язык) – başkent (столица)
Almanya (Германия) – Alman (немец) – Almanca (немецкий) –
Berlin (Берлин)
Amerika (ABD) (Америка) – Amerikalı (американец) – İngilizce
(английский) – Washington (Вашингтон)
İngiltere (Англия) – İngiliz (англичанин) – İngilizce (английский) –
Londra (Лондон)
Kırgızistan (Киргизстан) – Kırgız Türkü (киргиз) – Kırgız Türkçesi
(киргизский) – Bişkek (Бишкек)
Macaristan (Венгрия) – Macar (венгр) – Macarca (венгерский) –
Budapeşte (Будапешт)
Rusya (Россия) – Rusyalı (россиянин) – Rusça (русский) – Moskova
(Москва)
Türkiye (Турция) – Türk (турок)– Türkçe (турецкий) – Ankara (Ан-
кара)
Suriye (Сирия) – Suriyeli (сириец) – Arapça (арабский) – Şam
(Дамаск)
KÜLTÜR KÖŞESİ
УГОЛОК КУЛЬТУРЫ
Türkiye Cumhuriyeti1
Türkiye Cumhuriyeti, kuzey yarım kürede, Asya ve Avrupa kıtalarının
birleştiği yerdedir. İstanbul'daki Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet
köprüleri, Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlar. Türkiye'nin üç tarafı
denizlerle çevrilidir. Kuzeyde Karadeniz, batıda Ege Denizi ve güneyde
Akdeniz ve kuzeybatıda bir iç deniz olan Marmara Denizi vardır.
1
Karaman N.N. Türkçe Konuşalım, Filiz Kitapevi. İstanbul, S.
19
Türkiye Cumhuriyeti, 29 Ekim tarihinde kurulmuştur. Türkiye
Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. İlk cumhur
başkanı Mustafa Kemal Atatürk'tür. Başkenti Ankara'dır. Resmî dili
Türkçe, para birimi Türk lirasıdır. Türkiye'nin nüfusu yaklaşık 76 milyon,
zölçümü ise km2 dir.
Турецкая республика
Турецкая республика – государство, расположенное в северном
полушарии Земли, в точке пересечения Азии и Европы. Стамбуль-
ские мосты Богазичи и Фатих Султан Мехмет соединяют Европу
и Азию. Турция омывается тремя морями: Черным, Средиземным
и Эгейским, а Мраморное море является внутренним морем страны,
важным водным путем, соединяющим Черное море со Средиземным.
Турецкая республика образовалась 23 октября года. Она являет-
ся демократическим, правовым государством. Первым президентом
был Мустафа Кемаль Ататюрк. Столицей государства является город
Анкара, государственным языком – турецкий. Официальная денеж-
ная единица – турецкая лира. Численность населения составляет око-
ло 76 млн человек, площадь государства – км2.
20
• ÜNİTE III •
NE YAPIYORSUNUZ?
ЧТО ДЕЛАЕТЕ?
ŞİMDİKİ ZAMAN
НАСТОЯЩЕЕ ВРЕМЯ
Данное время, как правило, используется для обозначения неза-
вершенного действия, продолжающегося в настоящем.
Если последняя буква основы глагола “а” или “e”, то при присо-
единении аффикса настоящего времени данные гласные сужаются,
т. е. переходят в гласные “ı”, “i”, “u”, “ü”.
“а” → “ı” (если предпоследняя гласная буква “а” или “ı”)
anlamak – anlıyor (понимать – понимает)
“a” → “u” (если предпоследняя гласная буква “o” или “u”)
oynamak – oynuyor (играть – играет)
“e” → “i” (если предпоследняя гласная буква “e” или “i”)
beklemek – bekliyor (ждать – ждет)
“e” → “ü” (если предпоследняя гласная “ö” или “ü”) söylemek –
söylüyor (говорить – говорит)
21
В глаголах gitmek и etmek, корень которых заканчивается на бук-
ву “t”, происходит озвончение и “t” переходит в “d”:
Seyretmek + yor = seyrediyor
Gitmek+yor = gidiyor.
22
geliyor musunuz?
geliyorlar mı?
23
2. Aşağıdaki tümceleri örnekteki gibi tamamlayınız.
(Заполните пропуски как в примере.)
1. Dilek her gün gazete oku
2. Biz hiç yalan söyle
3. Cemile ve Ayşegül Rusça bil
4. Biz yarın akşam sinemaya git
5. Ece hiç dondurma ye
6. Kardeşim gündüz hiç uyu
7. Ahmet hafta sonu voleybol oyna
Olumlu Soru (вопрос)
Örnek (пример):
1. Sen yarın pikniğe gidiyor musun?
3. Bu akşam ne yapıyorsun?
2. Özlem İngilizce biliyor mu?
4. Bebek şimdi uyuyor mu?
3. Aşağıdaki tümceleri örnekteki gibi tamamlayınız.
(Заполните пропуски как в примере.)
1. Duygu bilet al?
2. Sen güzel yemek yap?
3. Siz her gün kompozisyon yaz?
4. Onlar şimdi çalış?
5. Her sabah kahvaltı et?
6. Burak ile Özge bu yaz evlen?
7. Sen Türkçe bil?
8. Bebek her gün bir bardak süt iç?
Olumsuz Soru (вопрос «разве не…?»)
Örnek (пример):
1. Siz Türkçe anlamıyor musunuz?
2. Sen meyve yemiyor musun?
3. Onlar televizyon seyretmiyorlar mı?
4. Aykut Bey kahve içmiyor mu?
4. Aşağıdaki tümceleri örnekteki gibi tamamlayınız (Заполните
пропуски как в примере.)
1. Sen bana güven?
24
3. Berna hiç rejim yap?
5. Leyla İzmir’de çalış?
7. Sen Rusça bil?
2. Siz tatlı ye?
4. Okula otobüsle git?
6. Duygu Beyazıt’ta otur
8. Siz şeker kullan?
25
Правило не распространяется на следующие категории:
а) заимствования, которые в языке-источнике оканчиваются на t
Devlet – devlete
b) имена собственные
Mehmet – Mehmet’e
c) большинство односложных слов
at – ata, top – topa.
Направительный падеж также используется:
1) для обозначения времени
kışa (на зиму), yarına (на завтра)
2) для обозначения цели, причины
karşılamaya çıktı (вышел, чтобы встретить)
ayrıldğıına üzülüyorum (печалюсь из-за разлуки)
3) для обозначения цены
onar liraya (по десять лир)
4) для создания парных слов
arka arkaya (друг за другом)
5) в оборотах, синонимичных “-dan dolayı”, “-dığı için”
Geldiğine sevindim. (Обрадовался твоему приезду.)
6) после послелогов “dek (до), değin (до), doğru (к), göre (судя
по…), kadar (до), karşı (против), rağmen (несмотря на), üzerine (для)”.
Akşama kadar (до вечера)
7) в сложных наречиях aç karına (на голодный желудок),
bir bakıma (с одной сторонны), boş yere (впустую) и т. д.
8) в сложных глаголах
hoşa (hoşuma,hoşuna) gitmek (понравиться / нравиться), şakaya
vurmak (отшутиться), göze çarpmak (выделяться) и др.
Örnek (пример):
1. Tülay, markete gidiyor ve alışveriş yapıyor .
2. Ali, Merve'ye bakıyor.
3. Zerrin ve Hande sinemaya gidiyorlar.
4. Ahmet, kediye yemek veriyor.
5. Mehmet okula gidiyor.
26
1. Aşağıdaki tümceleri örnekteki gibi tamamlayınız.
(Заполните пропуски как в примере).
1. Meltem, vazoçiçek koyuyor.
2. Telefon cevap veriyorum.
3. Leyla, kedi yemek veriyor.
4. Fakirler ve yaşlılar yardım ediyoruz.
5. Ümit, banka gidiyor ve para yatırıyor.
6. Taksim' gitmiyoruz, Şişli' gidiyoruz.
7. Berkay, benyardım ediyor.
27
5) перед некоторыми глаголами
-dan söz etmek, -dan bahsetmek (рассказать о)
6) вместо оборота “-dan dolayı” (по причине)
7) для обозначения образа действия
Уağmur hafiften yağıyor. (Дождь накрапывает.)
8) в других частях речи
toptan alışveriş (продажа оптом).
Örnek (пример):
1. Ülkü, çantadan para alıyor.
2. Uçaktan çok korkuyorum.
3. Özlem, tatilden yarın dönüyor.
4. Dilek, bankadan para çekiyor mu?
5. Beyazıt'tan Taksim'e gidiyorum.
Bu Şu О
Çoğul (Множественное число) Bunlar Şunlar Onlar
Yönelme hali (Дательный падеж) Buna Şuna Ona
Bulunma hali (Местный падеж) Bunda Şunda Onda
Çıkma hali (Исходный падеж) Bundan Şundan Ondan
Belirtme hali (Винительный падеж) Bunu Şunu Onu
28
Zeynep'in Bir Günü1
Один день Зейнап
Zeynep, İstanbul Üniversitesi'nde öğrenci. İstanbul'da yalnız yaşıyor.
Her sabah 'de kalkıyor. Kahvaltıdan önce duş alıyor, giyiniyor ve
makyaj yapıyor. Sonra, kahvaltı ediyor. Kahvaltıda, portakal suyu içiyor;
zeytin, peynir, reçel ve yumurta yiyor. Kahvaltıdan sonra evden çıkıyor,
durağa gidiyor ve otobüse biniyor. Okula gidiyor. Dersten önce kantinde
arkadaşlarıyla oturuyor, biraz sohbet ediyor. Dersler her gün 'da
başlıyor ve 'da bitiyor.
Zeynep dersten sonra kantinde öğle yemeği yiyor. Öğleden sonra
Aksaray'da bir mağazada tezgahtarlık yapıyor. Mağazaya çok müşteri
geliyor. Bazı müşteriler çok kararsız ve titiz oluyor. Bazı müşteriler ise
kolay beğeniyor. Zeynep mağazada çok yoruluyor.
Zeynep, akşam 'da işten çıkıyor, metroyla eve dönüyor. Biraz
dinleniyor ve akşam yemeği hazırlıyor. Akşam yemeği yiyor. Yemekten
sonra ders çalışıyor. Zeynep her gün 'da yatıyor, yarım saat kitap
okuyor ve 'da uyuyor.
1. Aşağıdaki soruları yanıtlayınız.
(Ответьте на вопросы.)
1. Zeynep kaçta kalkıyor?
2. Zeynep kahvaltıda ne yiyor?
3. Zeynep nerede çalışıyor?
4. Zeynep kaçta işten çıkıyor?
5. Zeynep akşam yemeğinden sonra ne yapıyor?
2. Aşağıdaki tümceleri metne göre işaretleyin.
(Выберите вариант, опираясь на текст.)
Doğru (верно) Yanlış (неверно)
1. Zeynep İstanbul'da ailesiyle yaşıyor.
2. Zeynep okula metroyla gidiyor.
3. Zeynep öğleden sonra bir mağazada çalışıyor.
4. Mağazaya az müşteri geliyor.
5. Zeynep, akşam yemekten sonra ders çalışıyor.
1
Bölükbaş F., Özenç F., Yılmaz M. Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitabı. İstanbul,
S.
29
-dan önce
До того как
Örnek (пример):
1. Yemekten önce ellerimi yıkıyorum.
2. Buket sınavdan önce ders çalışıyor.
-dan sonra
После
Örnek (пример):
1. Fazilet yemekten sonra kahve içiyor.
2. Funda dersten sonra Taksim'e gidiyor.
3. Ben işten sonra tenis oynuyorum.
30
6. Sınavpikniğe gidiyoruz.
7. Hasan Ocakİngiltere'ye gidiyor.
8. Sinemabilet alıyoruz.
9. Tatilrezervasyon yaptırıyoruz.
AD TÜMCELERİ
ИМЕННЫЕ ПРЕДЛОЖЕНИЯ
31
-imek спрягается по лицам и числам:
İsim, sıfat,
Zarf sayı
-imek çekimi Örnekler
(Место- (Сущ. / – ?
(Склонение -imek) (примеры)
имение) прил. / чис-
лит. / нареч.)
Ben Öğretmen Değil Mı -ım/-im/-um/-üm/- Siz okulda
yım/-yim/-yum/-yüm mısınız?
Sen Çalışkan Mi -sın/-sin/-sun/-sün Ben hastayım.
О Okulda Mu -dır, -dir, -dur, -dür, Sen öğrenci
-tır, -tir, -tur, - tür değilsin.
Biz Öğrenci Mü -ız/-iz/-uz/-üz/-yız/- 0 Ali mi?
yiz/-yuz/-yüz
Siz Ali -sınız/-siniz/-su- Biz öğretmeniz.
nuz/-sünüz
Onlar Hasta (-lar/-ler)
Örnek (пример):
1. Ben bugün çok mutluyum.
2. Siz çok çalışkansınız.
3. Özlem bizimle gelmiyor, o şimdi derste.
4. Siz diş doktorusunuz.
5. Onlar şimdi alışverişteler.
32
Olumsuz (отрицательная форма)
ad (сущ.) / sıfat (прилаг.) / zamir (местоим.) + değil +
kişi eki (оконч. лица)
Örnek (пример):
1. Garsonlar güler yüzlü değiller.
2. Bugün deniz dalgalı değil.
3. Annem ve babam evde değiller.
4. Biz tembel değiliz.
BİBER DOLMASI1
ФАРШИРОВАННЫЙ ПЕРЕЦ
Biber dolması için malzemeler:
l kilogram dolmalık biber,
2 tane domates,
2 su bardağı pirinç,
3 tane kuru soğan,
l yemek kaşığı kuş üzümü,
l yemek kaşığı dolmalık fıstık,
2 tatlı kaşığı nane,
2 tatlı kaşığı karabiber,
2 kesme şeker,
yarım demet maydanoz,
yarım limon suyu,
yarım su bardağı zeytinyağı,
tuz.
1
Öztürk, S. Gelincik Sofrası, M Mozaik. Yayınevi, İstanbul, S.
33
su ekleyin. Kısık ateşte pişirin. Daha sonra servis tabağına alın, limon
dilimleri ve maydanoz ile süsleyin.
Afiyet olsun!
EMİR KİPİ
ПОВЕЛИТЕЛЬНОЕ НАКЛОНЕНИЕ
Kişi eki
Tekil (ед. число) Çogul (мн. число)
(лицо)
2 уaz – gel – yаzınız или gelin или geliniz –
напиши приходи yazın – напишите приходите
3 yazsın – gelsin – yаzsınlar – пусть gelsinler – пусть
пусть он пусть он они напишут они придут
напишет придет
+ Kişi eki Tekil (ед. число) Çogul (мн. число)
(лицо)
2 основа глагола основа глагола + -in / -ın / -un / -ün /
-yin / -yın / -yun / -yün
3 основа глагола + -sın/- основа глагола + -sınlar / -sinler /
sin/-sun/-sün -sunlar / -sünler
34
Örnek (пример):
1. Arabayı kaldırıma park etmeyin.
2. Ahmet, bu sabah erken kalk!
3. Lütfen, bizi rahatsız etmeyin.
4. Sabahları mutlaka kahvaltı edin.
5. Bu odayı temizlesinler.
6. Çimenlere basmayın.
7. Her ders, sözlükleriniz yanınızda olsun.
İSTEK KİPİ
ПОВЕЛИТЕЛЬНО-ЖЕЛАТЕЛЬНОЕ НАКЛОНЕНИЕ
Желательное наклонение выражает готовность, желание совер-
шения действия.
Fiil (основа глагола) + -a (ya), -e(ye) + kişi eki (окончание лица)
35
Fiil (основа глагола) + -ma/me + -a (ya),
-e(ye) + kişi eki (окончание лица)
Olumsuz
(отрицательная форма)
Ben gelmeyeyim
Sen gelmeyesin
O gelmeye
Biz gelmeyelim
Siz gelmeyesiniz
Onlar gelmeyeler
Soru (вопрос)
Ben geleyim mi?
Sen –
O –
Biz gelelim mi?
Siz –
Onlar –
Olumsuz soru
(отрицаательный вопрос)
Ben gelmeyeyim mi?
Sen –
O –
Biz Gelmeyelim mi?
Siz –
Onlar –
Örnek (пример):
1. Bu akşam size gelelim mi?
2. Hafta sonu sinemaya gidelim mi?
3. Bahçede top oynayalım.
4. Yarın erken kalkmayalım.
36
5. Size tatil fotoğraflarımı göstereyim.
6. Bu konuyu babamla konuşayım.
7. Yerlere çöp atmayalım.
KÜLTÜR KÖŞESİ
УГОЛОК КУЛЬТУРЫ
Geleneksel Türk Evleri
Safranbolu Evleri1
Safranbolu evleri, 18 ve yüzyılda yapılan geleneksel Türk evleridir.
Safranbolu evleri ahşap oymacılığının güzel örneklerindendir. Evler
genellikle iki veya üç katlıdır. Bahçeler yüksek taş duvarlarla çevrilidir.
Bu evlerin tamamı birbirinin güneşini engellemez. Pencereler, komşu
evlerin pencerelerine bakmaz. Evlerin iki giriş kapısı bulunur. Kapılarda
iki farklı tokmak vardır. Küçük tokmağı kadın misafirler, büyük tokmağı
ise erkek misafirler çalarlar.
Safranbolu evleri, UNESCO tarafından dünya kültür mirası listesine
alınmıştır.
1
«ANADOLU» Türkçe Ders Kitabı. Dilset, İzmir, S.
37
Boğaziçi Yalıları
Boğaziçi mimarisinin en seçkin eserlerinden olan Boğaziçi yalıları
İstanbul'un simgelerindendir. Yalıların çoğu yüzyılda yapılmıştır.
Bunlar iki veya üç katlıdır ve denize bitişiktir. Deniz âdeta onların
bahçesidir. Yalıların hepsinde küçük bir iskele vardır.
Дворцы Богазичи
Выдающиеся архитектурные сооружения – дворцы Богази-
чи – являются символом Стамбула. Большинство из них построено
в XIX веке. Данный вид домов состоит из двух или трех этажей.
Дворцы расположены на берегу моря, благодаря чему создается впе-
чатление, что море сливается с садами дворцов воедино. Кроме того,
у каждого дома есть своя небольшая пристань.
38
• ÜNİTE IV •
BENİM DÜNYAM
МОЙ МИР
OKULUM VE ARKADAŞLARIM1
МОЯ ШКОЛА И МОИ ДРУЗЬЯ
Benim adım Özlem, 16 yaşındayım. Beşiktaş Lisesi'nde öğrenciyim.
Ben, sarışın, mavi gözlü, uzun boylu bir kızım. Biz evde dört kişiyiz.
Annem, babam, ablam ve ben. Annem bir bankada çalışıyor. Babam bir
şirkette müdür. Ablam üniversitede okuyor. Onun nişanlısı var. O, İstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde asistan.
1
Aydın A. Türkçe Okuma Kitabı. Moskova, S.
39
4. Bilge'nin kaç kardeşi var ve kardeşleri ne iş yapıyor?
5. Elifin kardeşinin adı ne ve kardeşi kaç yaşında ?
İYELİK EKLERİ
ОКОНЧАНИЯ ПРИНАДЛЕЖНОСТИ
Роль русских притяжательных местоимений (мой, твой, его
и т. д.) в турецком языке выполняют особые аффиксы, называемые
местоименными аффиксами, или чаще аффиксами принадлежности.
Имя существительное, присоединившее к себе такой аффикс, обо-
значает как сам предмет (объект), так и его обладателя, оказываясь
эквивалентным русскому определительному словосочетанию, где
в роли определения выступает притяжательное местоимение.
Правила присоединения окончаний принадлежности:
40
появляется согласный n: ev+i+n+de = еvinde (в его доме). Они могут
иметь и другое значение: еvinde (в твоем доме).
Cлова su (вода) и ne (что) являются исключением, так как, во-
преки правилу, принимают аффикс принадлежности для согласных
основ, при этом между словом и аффиксом появляется согласный у:
suyum neyim или nem (eski şekil (устаревш. вариант))
suyun neyin nen
suyu neyi nesi
suyumuz neyimiz nemiz
suyunuz neyiniz neniz
suyu, suları neleri neleri
3. В заимствованных из других языков словах rоl (роль), saat
(час), hal (положение), sual (вопрос) последний согласный произно-
сится мягко, поэтому все присоединяющиеся к ним аффиксы имеют
гласную переднего ряда: saatim (мои часы), saatlerimizden (из на-
ших часов), rolleriniz (ваши роли), halimizde (в нашем положении),
suallerinizden (из ваших вопросов).
4. В некоторых двусложных словах, имеющих во втором слоге
корня узкий гласный, этот гласный выпадает при добавлении аффик-
са, начинающегося с гласного звука. В словарях это явление обозна-
чается следующим образом: isim (smi).
Örnekler (примеры): aklı (его ум), aklınız (ваш ум), oğlu (его
сын), oğlunuz (ваш сын), ömrü (его жизнь).
5. Согласные р, t, k, ç, находящиеся в конце слога, при присоедине-
нии аффикса, начинающегося на гласную букву, обычно озвончаются.
Gözlük + ü => gözlüğü, kitap + ım=> kitabım, ağaç +ı=> ağacı
Аффикс принадлежности входит в состав вводных слов и устойчи-
вых словосочетаний: kısacası (короче говоря), daha doğrusu (точнее).
В предложении местоимение перед существительным опускает-
ся: Benim kitabımı al – Kitabımı al.
Örnek (пример):
1. Sizin ülkeniz çok soğuk.
2. Bizim evimiz Mecidiyeköy'de.
3. Senin akrabaların nerede?
4. Onun elbisesi çok şık.
41
5. Senin kolyen gümüş mü?
6. Ahmet'in pasaportu çantasında mı?
7. Benim kızım çok güzel şarkı söylüyor.
8. Bugün onların arkadaşları bize geliyor.
42
AD TAMLAMALARI
ИМЕННЫЕ СЛОВОСОЧЕТАНИЯ / ИЗАФЕТ
Сочетание двух имен, из которых одно является определяемым,
а другое – определением (babanın kitabı «книга отца» и пр.), в турец-
ком языке носит название изафет.
Belirtili Ad Tamlaması
Двухаффиксный изафет
Притяжательный изафет строится по типу onun defteri «его те-
традь»: зависимый член (определение) предшествует главному и
оформляется аффиксом родительного падежа; главный член получа-
ет аффикс принадлежности.
Örnek (пример):
1. Türkiye'nin başkenti Ankara'dır.
2. İstanbul'un havası çok kirli.
3. Hasan'ın kardeşi altı yaşında.
4. Bu çocuğun elbisesi çok şık.
5. Bugün ayın kaçı?
6. İzmir'in simgesi saat kulesidir.
7. Duygu'nun dayısının üç çocuğu var.
43
Mutfakmuslukbozuk.
Sınıf kapıaçık.
Belirtisiz Ad Tamlaması
Одноаффиксный изафет
Этот вид словосочетаний состоит из определения (tamlayan) без
окончаний (однако может иметь окончание множественного числа) и
определяемого (tamlanan) с окончаниями -sı (-si, -su, -sü).
Örnek (пример):
1. İstanbul Üniversitesi'nde çalışıyorum.
2. Şimdi okul müdürü konuşuyor.
3. Buket şimdi çalışma odasında mı?
4. Zeynep'in annesi devlet memuru.
5. Evimiz vapur iskelesine çok yakın.
44
İSTANBUL'DA BİR HAFTA SONU
ВЫХОДНЫЕ В ИСТАНБУЛЕ
Uğur, Funda, Hasan ve Bengü çok iyi arkadaşlar. Funda, Hasan ve
Bengü, Cumartesi günü piknik için Heybeliada'ya gitmek istiyorlar. Ama
Uğur, Heybeliada'ya değil; Büyükada'ya gitmek istiyor.
Funda: Uğur, niçin Heybeliada'ya gitmek istemiyorsun?
Uğur: Çünkü, orada piknik yapmak için güzel yerler yok.
Hasan: Seninle aynı fikirde değilim Uğur. Heybeliada'da da çok güzel
piknik yerleri var.
Uğur: Peki, siz neden Büyükada'ya gitmek istemiyorsunuz?
Bengü: Çünkü biz oraya her zaman gidiyoruz. Bu hafta sonu değişik
bir yere gitmek istiyoruz.
Funda: Arkadaşlar, niçin tartışıyorsunuz? Bu hafta sonu Heybeliada'ya
gidelim. Gelecek cumartesi de Büyükada'ya gidelim.
Uğur: Tamam arkadaşlar, kabul ediyorum. Yarın kaçta buluşuyoruz?
Hasan: Önce, vapur saatlerini öğrenelim. İlk vapur ne zaman kalkıyor,
biliyor musunuz?
Bengü: Ben biliyorum. İlk vapur saat 'da kalkıyor.
Funda: çok erken. vapuruna binelim.
Uğur: Niye?
Funda: Çünkü benim evim iskeleye çok uzak. Cumartesi günü erken
kalkmak istemiyorum.
Bengü: Tamam. Yarın 'da Adalar İskelesi'nde buluşalım.
45
EYLEM (ГЛАГОЛ) + -MAK İSTE
ЖЕЛАТЬ ЧТО-ТО СДЕЛАТЬ
Örnek (пример):
1. Çok yorgunum, uyumak istiyorum.
2. Duygu sinemaya gitmek istemiyor.
3. Hafta sonu ne yapmak istiyorsunuz?
4. Biz yarın İzmir'e gitmek istiyoruz.
5. Kiminle konuşmak istiyorsunuz?
46
2. Neden rejim yapıyorsun?
Çünkü
3. Niçin arabanı satmak istiyorsun?
Çünkü
4. Neden bu filmi izlemek istemiyorsun?
Çünkü
1.____________ ?
Şimdi saat beş. (kaç)
2.______________?
Hava çok güzel. (nasıl)
3._____________?
Biletler Sinan'da. (kimde)
4.________________?
Sokakta üç araba var. (kaç)
5._________________________?
Öğrenciler bahçede. (nerede)
6.________________________?
Mehmet Taksim'e gitmek istiyor. (nereye)
7.________________________?
Onlara büyük bir araba lazım. (nasıl)
8.________________________?
Telefon sana. (kime)
9.____________________________?
Tiyatro sekizde. (kaçta)
_________________________?
Anahtar çantamda. (nerede)
47
3. Soruları ve yanıtları eşleştiriniz. (Выберите подходящий
ответ.)
Soru Yanıt
1. Nasıl? 1. Ali.
2. Ne kadar? 2. İstanbul'dayım.
3. Ne zaman? 3. Biraz sonra.
4. Neredesiniz? 4. Çok lezzetli.
5. O kim? 5. Bir şey yok.
6. Şurada ne var? 6. Dört kilogram
VÜCUDUMUZ1
НАШЕ ТЕЛО
Merhaba, benim adım Aykut. Ben 13 yaşındayım. Beyaz tenliyim.
Orta boyluyum ve 50 kiloyum. Benim saçlarım siyah ve kısadır. Alnım
dar; kulaklarım, burnum ve ağzım küçüktür. Ayak ve el bileklerim ince;
parmaklarım uzundur. Kaşlarım siyah, gözlerim mavidir.
Ben her gün parkta top oynuyorum ve terli terli su içiyorum. Meyve ve
sebze yemek istemiyorum. Hamburger ve cipsi çok funduszeue.infoğlığıma
hiç dikkat etmiyorum. Bu yüzden annem bana çok kızıyor.
Ben şimdi hastayım ve yatıyorum. Biraz ateşim var. Galiba gribim.
Her yerim ağrıyor. Başım, boynum, omuzlarım, kollarım, bacaklarım,
bileklerim, göğsüm, dizlerim, midem Hastalık çok kötü bir şey. İyileş
mek için ilaçlarımı içiyorum ve dinleniyorum. Dengeli besleniyorum, bol
bol sebze ve meyve yiyorum.
Ben şimdi okula ve parka gitmiyorum; çünkü evde yatıyorum. Evde
çok sıkılıyorum. Hemen iyileşmek ve arkadaşlarımla oynamak istiyorum.
Arkadaşlarım beni her gün ziyaret ediyorlar. Bana çiçek ve kitap
getiriyorlar. Bana “Bir daha hasta olma. Sağlığına dikkat et!” diyorlar.
Arkadaşlarımı ve okulumu çok seviyorum.
1. Aşağıdaki soruları metne göre yanıtlayın.
(Ответьте на вопросы, опираясь на текст.)
1. Aykut nasıl bir çocuk?
1
Bölükbaş F., Özenç F., Yılmaz M. Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitabı. Pelikan Ya-
yınevi, İstanbul, S.
48
2. Aykut niçin hasta oluyor?
3. Aykut iyileşmek için neler yapıyor?
4. Aykut'u kimler ziyaret ediyor ve ona neler getiriyorlar?
5. Siz sağlıklı olmak için neler yapıyorsunuz?
KÜLTÜR KÖŞESİ
УГОЛОК КУЛЬТУРЫ
Topkapı Sarayı1
Topkapı Sarayı, Fatih Sultan Mehmet tarafından yılları
arasında yaptırılmıştır. Saray, İstanbul'un Marmara Denizi'ni gören en
güzel noktasına inşa edilmiştir. Bugünkü hâlini daha sonraki yüzyıllarda
eklenen yapılarla almıştır. Topkapı Sarayı, yıl boyunca Osmanlı
sultanlarının ikametgâhı, devletin yönetim ve eğitim merkezi olmuştur.
Topkapı Sarayı yılından beri müze olarak kullanılmaktadır.
Дворец Топкапы
Дворец Топкапы был построен по заказу Султана Фатиха Мех-
меда в – гг. Из окон дворца открывается прекрасный вид
на Мраморное море. Современный облик дворец Топкапы обрел бла-
годаря постройкам последующих столетий. Этот дворец служил ре-
зиденцией османским султанам, являясь центром государственного
управления и образования.
С г. он объявлен музеем и продолжает знакомить нас с исто-
рией и культурой Османской империи.
Dolmabahçe Sarayı2
Dolmabahçe Sarayı, Avrupa mimari tarzlarının bir karışımı olarak
– yılları arasında Sultan Abdülmecit tarafından yaptırılmıştır.
Dolmabahçe Sarayı'nda eşsiz bir zenginlik ve ihtişam vardır. Sarayın
duvarları ve tavanları Avrupa'nın en ünlü sanatçıları tarafından altın resim
lerle dekore edilmiştir. Önemli oda ve salonlarda her şey aynı renktedir.
1
«ANADOLU» Türkçe Ders Kitabı, Dilset, İzmir, S.
2
«ANADOLU» Türkçe Ders Kitabı, Dilset, İzmir, S.
49
Tüm zeminler süslü ahşap parke ile kaplıdır. Cumhuriyet döneminde
saray, Mustafa Kemal Atatürk tarafından konut olarak kullanılmış ve
Atatürk yılında bu sarayda vefat etmiştir. Dolmabahçe Sarayı
yılında müze hâline getirilmiştir.
Дворец Долмабахче
Являющийся образцом европейского архитектурного стиля,
Долмабахче был создан по приказу султана Абдульмеджида в –
гг. На свете нет ничего, что могло бы сравниться с богатством и
величием этого дворца, считают турки. Его стены и потолок украше-
ны золотой росписью самых искусных мастеров Европы.
Интерьер каждой комнаты дворца, имеющей особое предназна-
чение, подобран в одной цветовой гамме. Полы во дворце устланы
узорчатым деревянным паркетом.
50
• ÜNİTE V •
AİLEM
МОЯ СЕМЬЯ1
Benim adım Nesrin. Benim büyük ve mutlu bir ailem var. Babamın adı
Murat, annemin adı Nuray. Babam dişçi, annem ise ev hanımıdır. Benim
bir ablam var, onun adı Özge. Ablam siyah saçlı, yeşil gözlü ve uzun boylu
bir kız. O şimdi üniversite 2. sınıfa gidiyor.
Benim babamın bir kız, bir de erkek kardeşi var. Amcamın adı Mesut
ve o bir doktordur. Amcamın karısı (eşi) Nurten yengem ise hemşiredir.
Onların çocukları, Alican ile Ayşegül, benim kuzenlerimdir. Alican 10,
Ayşegül ise 12 yaşında. İkisi de çok çalışkan.
Meltem halam ve kocası (eşi) İbrahim eniştem muhasebecidirler.
Şişli'de büroları var. Onların çocukları Bora ve Zeynep ikizdir.
Bora ve Zeynep çok küçükler ve okula gitmiyorlar. İkizler çok şirin ve
ailenin göz bebeğidirler.
Babamın annesi ve babası İstanbul'a yakın bir köyde oturuyorlar.
Babaannem ev hanımı, büyükbabam (dedem) ise emekli veteriner. Onların
evi iki katlı ve bahçeli. Bahçelerinde tavukları, civcivleri ve bir de köpek
leri vardır.
Annemin de bir kız ve bir erkek kardeşi var. Dayımın adı Burak.
Burak dayım uzun boylu, dalgalı saçlı, kahverengi gözlü. O bekar ve çok
yakışıklı. Onun evi Levent'te. O bir şirkette müdür. Dayım hafta sonları
bize geliyor ve beraber çok eğleniyoruz.
Annemin kız kardeşi Ülkü teyzem, diş doktorudur. Onun
muayenehanesi Beşiktaş'ta. Teyzem nişanlı ve bu yaz evleniyor. O şimdi
anneannem ve dedemle aynı evde yaşıyor. Onların evi Şişli'de. Ülkü
teyzem konuşkan, güler yüzlü, sempatik bir kadındır. O seyahat etmeyi
çok seviyor.
1
«ANADOLU» Türkçe Ders Kitabı. Dilset, İzmir, S.
51
3. Nesrin'in dayısı nasıl bir kişidir.
4. Nesrin'in amcası ve yengesi ne iş yapıyorlar ?
5. Nesrin'in teyzesi nerede ve kimlerle yaşıyor?
52
SIFATLAR
ПРИЛАГАТЕЛЬНЫЕ
Sıfat Ekleri: -lı (- li, -lu, -lü)
Аффикс, образующий прилагательные: -lı (- li, -lu, -lü)
Этот аффикс присоединяется только к существительным для об-
разования прилагательного.
Örnek (пример):
Dedemin çiçekli bir bahçesi var.
Barış, fırından cevizli ekmek alıyor.
Annem üzümlü kurabiye yapıyor.
Sakallı adam bana bakıyor.
Murat dikkatli bir öğrencidir.
Ahmet, tozlu sokaklarda dolaşıyor.
Ben çikolatalı pasta yiyorum.
При прибавлении к названиям стран и городов аффикс -li обо-
значает выходцев из этой местности или людей, которые там живут.
Benim Çinli bir arkadaşım var.
Arkadaşımın eşi İzmirli bir avukattır.
53
A B
Bıyık + lı gömlek
Tuz kurabiye
Elma kadın
Çizgi kedi
Sarı saç adam
Şekerli ayran
Uzun kuyruk kahve
54
sakallı… sakalsız… suçlu… suçsuz…
değer… değer… gönül… gönül…
saygı… saygı… tuz… tuz…
acı… acı… güç… güç…
tat… tat … başarı… başarı…
neşe… neşe… iştah… iştah…
55
Sayı (число) + -(ş)ar
Örnek (пример):
Öğrencilere ikişer soru soruyorum.
Hepimizin tabağında üçer elma var.
Sınıfa birer birer giriniz.
İzciler dörder dörder yürüyorlar.
Сравнительная степень:
ad + -dan daha + sıfat
Örnek (пример):
Ahmet, Ali'den daha çalışkandır. İstanbul, Ankara'dan daha
kalabalıktır. O benden daha gençtir. Uçak, trenden daha hızlıdır.
56
Превосходная степень:
en + sıfat + ad
Örnek (пример):
Sınıfın en çalışkan öğrencisi Ayşe'dir. Dünyanın en kalabalık şehri
Tokyo'dur. İstanbul'un en pahalı semti Etiler'dir. Türkiye'nin en yüksek
dağı Ağrı Dağı'dır.
58
4. İş günleri hangi günlerdir?
5. En kısa ay hangi aydır?
6. Bir yılda kaç mevsim vardır?
7. Yaz mevsiminin ayları nelerdir?
8. Kış mevsiminin ayları nelerdir?
9. İlkbaharda bahçeler nasıldır?
Kışın her yer nasıldır?
KÜLTÜR KÖŞESİ
УГОЛОК КУЛЬТУРЫ
Türklerde Aile ve Komşuluk İlişkileri1
Türk milletinde gerek âdetlerin, gerekse de dinin etkisiyle aile
kurumuna çok önem verilmektedir. Aile kurumu gücünü aile bireyleri
arasındaki sevgi ve saygıdan alır.
Türk insanına göre aile içinde sevgiye, saygıya ve yardıma muhtaç
iki grup vardır. Bunlar, yaşlılar ve çocuklardır. Türkler çocukları sever,
onlara yardım eder ve şefkat gösterir. Çünkü çocuklar ailenin ve milletin
devamını sağlayan en önemli bireylerdir. Yaşlılar ise tecrübeleriyle,
yerinde tespitleriyle ve tavsiyeleriyle aile içinde önemli rol oynarlar.
Türkler, yaşlılara saygı duyar ve ölene kadar onların bakımını üstlenir.
Çocuklar, evlendikten sonra ayrı şehir ya da evlerde yaşasalar bile
büyükleriyle bağlantılarını koparmazlar. Sık sık onları ziyaret ederler ve
ihtiyaçlarıyla ilgilenirler.
Türk geleneklerinde komşuluk ve misafirlik ilişkileri de çok önemlidir.
Türkler, aileden sonra en çok komşuluk ilişkilerine dikkat ederler.
Aile bireyleriyle olduğu gibi komşularla da iyi geçinirler ve onlarla
yardımlaşırlar. Misafirlik için eve gelen kişiye “Tanrı misafiri” denir.
Misafir için en güzel yemekler hazırlanır ve misafiri memnun etmek için
elden ne geliyorsa yapılır.
Семья и добрососедские отношения в турецкой культуре
Большое значение турки придают своим семьям. Среди факто-
ров, повлиявших на формирование института семьи, можно назвать
1
«ANADOLU» Türkçe Ders Kitabı. Dilset, İzmir, S.
59
влияние традиций и религии. Крепкая семья, как известно, строится
на любви и уважении, на заботе членов семейства друг о друге.
Особого почтения, по мнению турок, заслуживают дети и пожи-
лые люди. Турки любят детей, всячески помогают им и заботятся о
них, поскольку дети считаются самыми главными членами семьи,
которые в дальнейшем обеспечат продолжение их рода и нации.
Важную роль в семье играют и пожилые люди, ведь у них есть жиз-
ненный опыт, именно они являются незаменимыми советчиками.
Турки берут на себя заботу о них до конца их дней. Так, молодые
люди, создав свою семью и переехав в другой дом или в другой го-
род, не разрывают связи со старшими членами семьи, не перестают
заботиться о них.
Кроме того, в турецкой культуре очень важно установление дру-
жеских отношений с соседями. После семьи наибольшее внимание
турки уделяют именно соседям. Им, как и членам семьи, оказывает-
ся разносторонняя funduszeue.info – очень гостеприимный народ.
Неожиданный гость именуется у них «гостем от Бога»: ему пода-
ются лучшие угощения, делается все, чтобы гость остался доволен
приемом.
60
•
ÜNİTE VI •
ÇEVREMİZ
ОКРУЖАЮЩИЙ НАС МИР
EGE'NİN DÜNYASI1
МИР ЭГЕ
Benim adım Ege. Ben sekiz yaşındayım. Ben ikinci sınıftayım. Benim
bir ağabeyim var. Onun adı Emre. O, sekizinci sınıfta. O çok çalışkan ve
çok yakışıklı bir çocuktur. Ben onun kadar çalışkan değilim ama karnemde
zayıfım yok.
Benim odam ağabeyimin odasının yanında. Onun odası çok
düzenli ve temizdir. Benim odam da temiz ama düzenli değil, dağınık.
Odamda çalışma masam, yatağım, dolabım, kitaplığım, bilgisayarım ve
oyuncaklarım var. Ben, ağabeyimin odasında oynamaya bayılıyorum ama
o buna çok kızıyor.
Bizim sokağımız çok dar ama evimiz bahçeli bir ev. Bahçemizde
ağaçlar, çiçekler ve bir tane küçük havuz var. Havuzda beş tane küçük
balık var. Balıklar alt komşumuz.
Ahmet Amca'nın. O, balıklara gözü gibi bakıyor, onlara her gün yem
veriyor. Arka sokağımızda çocuk parkı var. Parkta salıncaklar, kaydıraklar
ve bir de kum havuzu var.
Benim okulum evimize çok uzak. Okula servisle gidiyorum. Ben
öğretmenimi çok seviyorum. Benim öğretmenim genç, güler yüzlü, kibar,
sevimli, cana yakın, melek gibi bir öğretmen. Sınıfımız aydınlık, temiz
ve geniş. Sınıfımızın duvarları beyaz. Sınıfımızda yirmi öğrenci var.
Sıralarımız yeni.
Ece, benim en yakın arkadaşım. Biz onunla aynı sırada oturuyoruz.
O sarışın, mavi gözlü, kırmızı yanaklı, çalışkan bir kız. O yaramaz değil;
uslu, sakin ve saygılı bir öğrenci. Onun annesi de öğretmen ama bizim
okulumuzda değil.
1
Bölükbaş F., Özenç F., Yılmaz M. Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitabı. İstanbul,
Pelikan Yayınevi, S.
61
Aşağıdaki soruları metne göre yanıtlayınız.
(Ответьте на вопросы, опираясь на текст.)
1. Ege'nin ağabeyi nasıl bir çocuktur?
2. Ege'nin odası nasıl ve odasında neler var?
3. Ege'nin evinin sokağında ve bahçesinde neler var?
4. Ege'nin öğreйtmeni nasıldır?
5. Ege'nin en samimi arkadaşı kimdir ve o nasıl bir öğrencidir.
62
1. Aşağıdaki tümceleri -lik ekleriyle tamamlayınız.
(Заполните пропуски окончанием “-lik”.)
1. Bu hafta tüm mağazalarda ucuzvar.
2. İyiyapın, kötüyapmayın.
3. Öğretmençok kutsal bir meslektir.
4. Sizin yazeviniz var mı?
5. Akşam yemeği için dört kişibir masa hazırlayın.
6. Selim İstanbul'da kiraev arıyor.
7. Güzelve çirkinherkes için farklıdır.
8. Yemeğin hiç tuzu yok. Tuznerede?
9. Ağaçbir yerde piknik yapalım.
Pazardan turşubiber alsınlar.
KAPALIÇARŞI1
КРЫТЫЙ РЫНОК
Dünyanın en eski ve en büyük kapalı çarşısı İstanbul'dadır. 60 kadar
sokağı, üç binden fazla dükkanı ile Kapalıçarşı, İstanbul'un en eski ve
en güzel alışveriş merkezidir. Dünyanın her tarafından buraya turistler
geliyor. İstanbul'a gelen her turist mutlaka kapalı çarşıya uğruyor.
Kapalıçarşı günün her saatinde çok hareketli ve kalabalık oluyor. Çünkü
insanlar Kapalıçarşı'ya sadece alışveriş için gelmiyorlar. Aynı zamanda,
gezmek ve yemek yemek için de geliyorlar. Esnaf, tüm müşterileri güler
yüzle karşılıyor, müşterilerle yakından ilgileniyor ve sohbet ediyor.
Onlara Kapalıçarşı'mn tarihi ile ilgili bilgi veriyor ve dükkanları tanıtıyor.
Turistler en çok halı ve kuyumcu dükkanları ile ilgileniyor.
Kapalıçarşı'da el emeği ile yapılmış her türlü eşya bulunuyor.
Kapalıçarşı'daki bütün eşyalar, kalite ve orijin belgeleri ile satılıyor ve
dünyanın her tarafına gönderiliyor. Kapalıçarşı'da halı ve mücevheratın
yanında, çeşitli kumaşlar, meşhur Türk işi gümüş ve seramik eşyalar ile
bakır ve bronz hediyelik eşyalar, deri kıyafetler de bulunuyor.
(Yeniden düzenlenmiştir)
(Упрощенный текст)
1
Avcı H. Gezi Rehberi. Kaynak, İzmir, S.
63
Aşağıdaki soruları metne göre yanıtlayınız.
(Ответьте на вопросы, опираясь на текст.)
1. Kapalıçarşı nerededir ve nasıl bir alışveriş merkezidir?
2. Turistler Kapalıçarşı'ya niçin geliyorlar?
3. Kapalıçarşı'da turistler en çok neler ile ilgileniyorlar?
4. Kapalıçarşı'da hangi ürünler bulunuyor?
“İLE” BAĞLAÇI
СОЮЗ «C»
1. Cвязывает однородные слова, выполняя роль союза «и».
Örnek (пример):
a. Ayşe ile (Ayşe'yle) Ahmet kardeştir.
b. Ece'nin annesi ile (annesiyle) babası yarın bize geliyorlar.
64
7. Kuzenim Pazar günleri bisikletgeziyor.
8. Çocuklar okula servisgidiyor.
9. Öğrenciler öğretmeni dikkat dinliyorlar.
Filiz' Murat 26 Haziran'da nişanlanıyorlar.
KÜLTÜR KÖŞESİ
УГОЛОК КУЛЬТУРЫ
Anadolu Halı ve Kilimleri1
Çok eski bir geçmişi olan Anadolu halı sanatının ilk örneği M.Ö. 5. ve
6. yüzyıllara ait mezarlarda bulunmuştur. Selçuklular, Batı Asya ve İran'a
yaydıkları halı sanatım yılından sonra Anadolu'ya getirmişlerdir.
Osmanlılar zamanında da çok kaliteli halılar dokunmuştur. Sanayinin
1
«ANADOLU» Türkçe Ders Kitabı. Dilset, İzmir, S.
66
gelişmesiyle el dokuması halılar, yerini büyük oranda makine yapımı
halılara bırakmıştır.
Selçuklu halılarında geometrik motifler hâkimdir. Halılarda sekiz
köşeli yıldızlar, çengelli çerçeveler, bitki ve hayvan şekilleri görülür.
Yazı kabartmaları, Selçuklu halılarının karakteristik özelliğidir. Osmanlı
döneminin başında hayvan figürlü halılar, yerini dar köşe süslemeli, ortası
geometrik desenli halılara bırakmıştır.
Kilim, halıcılıktan daha önce gelişmiş bir dokumacılık tekniğidir.
Hafifliği ve katlama kolaylığı kilimi vazgeçilmez bir eşya hâline getirmiştir.
Günümüzde özellikle köy evlerinde kilim tezgâhları bulunmaktadır.
Kilimler dokundukları bölgelere, motif veya renklerine göre adlandırılır.
Kilimlerde başlıca özellik renklerin ahenk içinde kullanılmasıdır.
Ковры и паласы Анатолии (азиатской части Турции)
Древнейший образец ковроткачества Анатолии был обнаружен
в кургане в 5 в. до н. э. Сельджукиды распространили это искусство
от Западной до Малой Азии (официальной датой появления сельджу-
кидов в Анатолии считается г.). В последующий, османский,
период данный вид искусства развивался, именно тогда создавались
наиболее качественные гобелены. В дальнейшем, с развитием про-
мышленности, место большинства ковров, выполненных вручную,
заняли ковры, изготовленные на станках.
Наиболее часто на сельджукских коврах встречаются геометри-
ческие мотивы: восьмиугольные звезды, крючковатые рамки, а также
изображения растений и животных. Среди особенностей сельджук-
ских ковров необходимо отметить выпуклые надписи. Османы же
изображениям животных предпочитали украшение шпалер следую-
щим образом: углы украшались тонкой полоской узоров, а центр –
геометрическими фигурами.
Известно, что первые килимы появились одновременно с первы-
ми ткаческими техниками. Килимы – это основа настоящих ковров.
Так как изготовление килимов требует меньших усилий, они являют-
ся особенно распространенным предметом домашнего быта. Прилав-
ки для изготовления гобеленов можно встретить в деревенских домах
и в наши дни. Килимы имеют разные названия (в зависимости от цве-
тов и узоров или от местности, где их ткут). Гармоничную подборку
цветов можно назвать главной особенностью данного вида ковров.
67
• ÜNİTE VII •
KİM NE YAPTI?
КТО ЧТО СДЕЛАЛ?
MİMAR SİNAN1
АРХИТЕКТОР СИНАН
Yavuz Sutan Selim 23 yaşında Kayseri'den İstanbul'a getirildi. İlk
öğreniminden sonra, zamanın ünlü mimarlarının gözetiminde çalıştı. Kısa
zamanda yapı sanatına alıştı.
Yavuz Sultan Selim'in ordusuyla birlikte Tebriz'e ve Mısır'a gitti.
Büyük camileri inceleme fırsatı funduszeue.infoş Mimar sıfatıyla devletteki bütün
yapıların kontrolü ona verildi. Yaptığı hizmetlere göre çeşitli rütbeler aldı.
Sinan'ın ilk büyük eseri Şehzade Camii'dir. 60 yaşlarında Süleymaniye
Camii'nin inşaatına başladı. 84 yaşında Edirne'de Selimiye Camii'ni inşa
etti. Koca Sinan İslâm yapı sanatında ölümsüz eserleri ile ün yaptı.
Mimar Sinan, 84 cami, 52 mescit, 57 medrese, 22 türbe, 6 suyolu
kemeri, 8 köprü, 20 kervansaray, 35 saray, 41 hamam ve diğerleriyle
birlikte toplam eser meydana getirdi.
1
Karaman N.N. Türkçe konuşalım. Filiz Kitapevi, İstanbul, S.
68
Olumlu Olumsuz Olumlu Soru Olumsuz Soru
(Утвердительная (Отрицательная (Вопрос) (Вопрос
форма) форма) с отрицанием)
69
5. Значение условия:
Bey oldun mu, konuk eksilmez!
6. При использовании совместно с деепричастием на -alı выража-
ет значение «с тех пор как»:
O kendini bildi bileli hep iyi bir romancı olmayı istiyor.
7. Употребляется в существительных, образованных от глаголов:
gecekondu (хибарка), Durdu (имя человека).
В отличие от настоящего времени, вопросительная частица ста-
вится после окончания, обозначающего лицо. Сравните: Seçiyor
musun? Seçtin mi?
Гласная буква в вопросительной частице подчиняется гармонии
гласных. Один из четырех вариантов выбирается в зависимости от
последнего слога окончания.
Cледующие наречия используются с прошедшим временем:
dün + dün sabah, dün öğleden sonra, dün akşam, dün gece;
+ önce +… az önce, bir saat önce, beş dakika önce, üç hafta
önce, iki yıl önce;
geçen + geçen salı, geçen akşam, geçen yıl, geçen ay, geçen gün.
Olumlu
(Утвердительное предложение)
Örnek (пример):
1. Dün teyzemi ziyaret ettim.
2. Geçen hafta Ahmet bize geldi.
3. Geçen kış İstanbul'a çok kar yağdı.
4. Biz tatilde İzmir'e gittik.
70
Olumsuz
(Отрицательное)
Örnek (пример):
1. Ben Mısır'a hiç gitmedim.
2. Derya dün gitar çalmadı.
3. Dün annem ve babam konsere gitmediler.
4. Siz beni hiç aramadınız.
Olumlu Soru
(Вопрос)
Örnek (пример):
1. Sen hiç Suriye'ye gittin mi?
2. Özlem bugün beni aradı mı?
3. Çocuklar dün parkta oynadılar mı?
4. Daha önce hiç Türkiye'ye geldiniz mi?
71
Olumsuz Soru
(Вопрос «разве не…?»)
Örnek (пример):
1. Sen daha önce hiç tiyatroya gitmedin mi?
2. Daha önce Antalya'ya hiç kar yağmadı mı?
3. Sabah saat oldu, hâlâ otobüse binmediniz mi?
4. Hasan altı yıldır üniversiteye gidiyor. Daha mezun olmadı mı?
5. Yerleştirelim
(Заполните пропуски подходящими наречиями.)
Bir hafta önce • önceki gün
Geçen sene • Bu yıl • Az önce
Bugüne kadar hiç • Bugün • Dün
1. Bir hafta önce arkadaşlarımla piknik yaptık.
2._________________ buraya yerleştik.
3._________________üniversiteden mezun oldular.
4. __________________kuzenime gittim.
5._________________arabamı tamir ettim.
6._______________böyle bir insanla tanışmadım.
7.______________akşam tatilden döndük,
8.______________elektrikler kesildi.
72
AD TÜMCELERİNDE BELİRLİ GEÇMİŞ ZAMAN
ПРОШЕДШЕЕ КАТЕГОРИЧНОЕ ВРЕМЯ
В ИМЕННЫХ ПРЕДЛОЖЕНИЯХ
Olumlu
(Утвердительное предложение)
Örnek (пример):
1. Yemek çok lezzetliydi.
2. Duygu çalışkan bir öğrenciydi.
3. Biz geçen hafta Ankara'daydık.
73
Olumsuz
(Отрицательное предложение)
Örnek (пример):
1. Ben dün kütüphanede değildim.
2. Film hiç güzel değildi.
3. Onlar bize karşı dürüst değillerdi.
Olumlu Soru
(Вопрос)
Örnek (пример):
1. Senin baban avukat mıydı?
2. Nergis geçen yıl Alanya'da mıydı?
3. Nihal ve Turgay aynı sınıfta mıydılar?
Olumsuz Soru
(Отрицательный вопрос)
Örnek (пример):
1. Niçin onu sevmiyorsun? Siz önceden arkadaş değil miydiniz?
2. Pervin ve Ali nişanlı değiller miydi?
3. Niçin arabam sattın? Memnun değil miydin?
74
4. Aşağıdaki tümceleri örnekteki gibi tamamlayınız.
(Заполните пропуски как в примере.)
1. Lokantadaki balıklar taze ?
2. Moralin bozuk görünüyor. Sınav kolay ?
3. Nimet Hanım'ın oğlu avukat ?
4. Neden bu kadar erken kalktın? Sen uykusuz ?
5. Niçin kızının saçını sen kesmiyorsun? Sen önceden kuaför…?
PEKİŞTİRME SIFATLARI
УСИЛИТЕЛЬНАЯ ФОРМА ПРИЛАГАТЕЛЬНЫХ
Для усиления значения к прилагательным прибавляются буквы
m, p, r, s. Первый слог слова повторяется.
m P r s
beyaz bembeyaz sarı sapsarı Temiz tertemiz mavi masmavi
siyah simsiyah kara kapkara çabuk çarçabuk pembe pespembe
yeşil yemyeşil kırmızı kıpkırmızı sefil sersefil koca koskoca
sıcak sımsıcak taze taptaze perişan perperışan doğru dosdoğru
başka bambaşka sırın şipşirin belli besbelli
sıkı sımsıkı açık apaçık kıvrak kıskıvrak
düz dümdüz kuru kupkuru yuvarlak yusyuvarlak
boş bomboş dolu dopdolu kocaman koskocaman
canlı capcanlı
dar dapdar
karanlık kapkaranlık
75
4. Ayşe'ye çok büyük bir miras kaldı. Ondan sonrabir insan
oldu.
5. Elektrikler kesildi, her yeroldu.
6. Sonbaharda bahçeleryapraklarla doluyor.
7. Aslı çok güzel bir kızdı, uzun ve saçları vardı.
8. Buzdolabı , hemen alışveriş yapalım.
9. Deniz, niçin girmiyorsunuz?
Elinde bir bavul vardı.
Örnek (пример):
1. Aysel ve Ümit daracık bir sokaktan geçtiler, (daracık: çok dar).
2. Bugün hiç iştahım yok. Azıcık yemek yedim, (azıcık: çok az).
3. Küçücük çocuk çalışıyor ve para kazanıyor, (küçük – küçücük: çok
küçük).
4. Onlar çok fakirlerdi, ufacık bir evleri vardı, (ufak – ufacık: çok
ufak).
76
Аффикс -ca/-ce/-ça/-çe усиливает значение прилагательных или
наречий.
Örnek (пример):
Araba yavaşça hareket etti.
Eh! Güzelce bir kıza benziyor.
Evi iyice temizle, hiçbir yerde toz kalmasın.
Uzunca boylu bir çocuk, üstelik yakışıklı da.
Genişçe bir evleri vardı.
При присоединении аффикса -cık, звук k на конце многосложных
слов, как правило, выпадает.
Örnek (пример):
1. Küçücük çocuk çalışıyor ve para kazanıyor, (küçük – küçücük:
çok küçük).
2. Onlar çok fakirlerdi; ufacık bir evleri vardı, (ufak – ufacık:
çok ufak).
77
-ki ilgeçi
Форма на -ki
1. Будучи присоединенным к существительному в местно-вре-
менном падеже, -ki образует слова со значением «находящийся на (в)
…, у (кого)».
Örnek (пример):
Balkondaki çiçekler çok güzel.
Saksıdaki çiçekleri suladım.
Odamdaki koltuklar çok eski, onları değiştirmek istiyorum.
Bu sınıftaki öğrenciler Rusya'dan geliyor.
Sendeki kitap yeni mi? Onu daha önce hiç görmedim.
78
KÜLTÜR KÖŞESİ
УГОЛОК КУЛЬТУРЫ
Anne ve Çocuk1
1 yaşınızdayken sizi elleriyle besledi ve yıkadı,
Bütün gece ağlayıp, onu uyutmayarak teşekkür ettiniz
2 yaşınızdayken size yürümeyi öğretti,
Size seslendiğinde odadan kaçarak teşekkür ettiniz
3 yaşınızdayken size özenle yemekler hazırladı,
Tabağınızı masanın altına dökerek teşekkür ettiniz
4 yaşınızdayken elinize rengârenk kalemler tutuşturdu,
Evin bütün duvarlarına resim yaparak teşekkür ettiniz
5 yaşınızdayken sizi cici kıyafetlerle süsledi,
Gördüğünüz ilk çamur birikintisine atlayarak teşekkür ettiniz
6 yaşınızdayken okula kadar sizinle yürüdü,
Sokaklarda “Gitmeyeceğiiiim!” diye ağlayarak teşekkür ettiniz
7 yaşınızdayken size bir top hediye etti,
Komşunun camını kırarak teşekkür ettiniz
9 yaşınızdayken size piyano öğretmeni buldu,
Notaları bir gün bile çalışmayarak teşekkür ettiniz
10 yaşınızdayken doğum günü partilerinden dans derslerine kadar her
yere sizi arabayla götürdü,
Arabadan fırlayıp giderken arkanıza bile bakmayarak teşekkür ettiniz
11 yaşınızdayken sizi arkadaşınızla sinemaya götürdü,
“Sen bizimle oturma!” diyerek teşekkür ettiniz
12 yaşınızdayken zararlı televizyon programlarını seyretmenizi
istemedi,
O evde değilken hepsini seyrederek teşekkür ettiniz
15 yaşınızdayken sizi yurt dışında yaz kampına gönderdi,
Tek satır mektup yazmayarak teşekkür ettiniz
17 yaşınızdayken arkadaşınızla partiye gitmenize izin verdi,
Bir telefon bile etmeden sabaha karşı eve dönerek teşekkür ettiniz
19 yaşınızdayken okul masraflarınızı karşıladı, sizi arabayla kampüse
götürdü ve eşyalarınızı taşıdı,
1
«ANADOLU» Türkçe Ders Kitabı. Dilset, İzmir, S.
79
Arkadaşlarınız alay etmesin diye kampus kapısında vedalaşarak
teşekkür ettiniz
21 yaşınızdayken iş hayatı ve kariyerinizle ilgili size fikir vermek
istedi:
“Ben senin gibi olmayacağım!” diyerek teşekkür ettiniz
22 yaşınızdayken kep giyme töreninizde size gururla sarıldı,
Avrupa seyahati için para isteyerek teşekkür ettiniz
24 yaşınızdayken evlenmek istediğiniz çocukla tanışmak istedi,
“Zamanını ben bilirim!” diye tersleyerek teşekkür ettiniz
25 yaşınızdayken düğün masraflarınızı karşıladı, sizin için hem mutlu
oldu, hem çok duygulandı,
Siz, dünyanın bir ucuna taşınarak teşekkür ettiniz
30 yaşınızdayken bebek bakımı hakkında size akıl vermek istedi,
“Artık bu ilkel yöntemleri bırak!” diyerek teşekkür ettiniz
40 yaşınızdayken sizi arayıp bir akrabanızın doğum gününü hatırlattı,
“Anne işim başımdan aşkın!” diyerek teşekkür ettiniz
50 yaşınızdayken o çok hastalandı, hafta sonunda onu görmeye
gittiğinizde mutlu oldu,
Ona yaşlıların çocuk gibi nazlı olduğunu söyleyerek teşekkür ettiniz
Derken bir gün O öldü.
O güne kadar onun için yapmadığınız ne varsa, o anda kalbinize bir
yıldırım gibi düştü
O zaman gidin, hâlâ fırsat varken, o yanınızda iken, o hayatta iken,
vakit ayırıp ilgilenin. Ve onca sene veremediğiniz sevginizi verin.
Fırsat varken, sevin, sevdiğinizi belli edin ve mutlu edin Haydi geç
kalmayın lütfen.
Acele edin Bakın yine geçiyor dakikalar ve saatler. Bitmeden, sona
ermeden yapın şu işi.
Мама и ребенок
В 1 годик кормила вас своими руками,
Вы же сказали ей спасибо, проплакав всю ночь…
В 2 годика научила вас ходить,
Вы же поблагодарили ее, убежав из комнаты, когда она звала…
В 3 года со старанием готовила вам еду,
80
Вы поблагодарили ее, вылив тарелку под стол…
В 4 годика дала вам цветные карандаши и учила рисовать,
Вы же поблагодарили ее, разрисовав все стены дома…
В 5 лет украшала вас красивой одеждой,
Вы поблагодарили ее, прыгнув в первую попавшуюся лужу…
В 6 лет проводила вас до школы,
Вы поблагодарили ее, плача на улице, со словами: «Не пойдууу!..»
В 7 лет подарила вам мяч,
Вы же поблагодарили ее, разбив соседское окно…
В 9 лет нашла для вас учителя по пианино,
Вы поблагодарили ее, ни разу не выполнив задание…
В 10 лет возила вас на машине от праздников дня рождения до
уроков танцев,
Вы побагодарили ее, даже не обернувшись, когда вышли из ма-
шины…
В 11 лет отвезла вас и ваших друзей в кино,
Вы поблагодарили ее, попросив не садиться с вами
В 12 лет она не хотела, чтобы вы смотрели вредные программы
по телевизору,
Вы поблагодарили ее, посмотрев все эти программы, пока ее не
было дома…
В 15 лет отправила вас в летний лагерь заграницу,
Вы не поблагодарили ее, написав письмо хоть в одну строчку…
В 17 лет разрешила пойти вам на вечеринку с вашим другом,
Вы поблагодарили ее, прийдя к утру домой и ни разу не позвонив
за это время…
В 19 лет оплатила учебу, отвезла вас на машине до студенческого
городка, привезла ваши вещи…
Вы поблагодарили ее, попрощавшись с ней у ворот, чтобы ваши
друзья не смеялись над вами…
В 21 год хотела дать совет по вашей работе и карьере,
Вы поблагодарили ее, сказав: «Я не буду таким как ты»…
В 22 года с гордостью обняла вас,
Вы поблагодарили ее, попросив денег на поездку в Европу…
В 24 года она захотела познакомиться с девушкой, с которой вы
хотели пожениться,
81
Вы же поблагодарили ее, сказав: «Я сам знаю, когда нужно будет
познакомиться»…
В 25 лет оплатила все ваши расходы на свадьбу,
Вы же поблагодарили ее, переехав на другой конец света…
В 30 лет захотела дать вам совет по уходу за ребенком,
Вы поблагодарили ее, сказав: «Оставь эти первобытные методы»…
В 40 лет позвонила и напомнила о дне рождения вашего род-
ственника,
Вы поблагодарили ее, сказав что у вас дел выше крыши…
В 50 лет она сильно заболела. Когда вы приехали к ней в выход-
ные, она была очень рада,
Вы поблагодарили ее, сказав, что пожилые люди как дети
малые…
И вдруг… Она умерла…
И в тот момент ваше сердце почувствовало всю тяжесть всего
того, чего вы не сделали для нее…
Раз так, то идите, пока есть возможность, пока она рядом, уделите
ей время и внимание.
И дайте ей столько любви, сколько вы не смогли дать за все это
время.
Любите, показывайте свою любовь, дарите ей счастье, пока есть
возможность. Пожалуйста, не опаздайте.
Поспешите… Смотрите, снова проходят минуты и часы. Сделай-
те это, пока все не закончилось.
82
• ÜNİTE VIII •
NELER OLACAK?
ЧТО ОЖИДАЕТСЯ В БУДУЩЕМ?
1
Bölükbaş F., Özenç F., Yılmaz M. Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitabı. İstanbul,
S.
83
Özellikle Ay'da tatil yapmak, o tarihlerde çok revaçta olacak.
Dünyadaki tatil beldeleri de yine hatırı sayılır bir ilgi görecek.
yılında uzaya gitmek için, şimdiki parayla sadece
$ ödemek yeterli olacak.
* Petrol bitiyor
Petrol, yılında tarihteki yerini alacak. Yerine en güçlü aday, bor
ve uzay elementleri olarak gösteriliyor. Türkiye bor madeni bakımından
çok zengin bir ülkedir.
Bu yüzden, dünyanın sayılı ülkeleri arasındaki yerini alacak. Hava
otomobilleri, güneş enerjisi ile çalışacak.
* Uykusuzluk hapı
'de insanoğluna, 24 saat yetmeyecek. Bu nedenle bilim adamları,
uykuyu en az seviyeye indirmek için, bu konuyla ilgili çalışmalara hız verdi
bile. yılında, vücut dengesini özel haplar sağlayacak. Bu mükemmel
haplar sayesinde insanlar, uyku gereksinimlerini karşılayacak. Tabii, bu
derece etkili bir hapın geliştirilmesi için daha uzun yıllar gerekiyor. Bilim
adamlarına göre, bu hapı üretmek elbette zor ama kesinlikle imkansız
değil.
* Dünya nüfusu 10 milyar olacak!
Dünya nüfusu yılında 10 milyar civarında olacak. Asya ve
Afrika'daki ülkelerin nüfusu hızla artacak. Çin'in nüfusu, milyon
artacak ve l milyar milyona ulaşacak. Ancak, o tarihte dünyanın en
kalabalık ülkesi Hindistan olacak. 35 yıl sonra, Hindistan l milyar
milyonluk nüfusuyla, dünyanın en kalabalık ülkesi olacak. Türkiye'nin
nüfusunun ise milyon olması bekleniyor.
* Teknolojik evler büyük rahatlık
yılında insanlar, evlerindeki her şeyi sesle yönetecek. Ses tanıma
sistemi sayesinde insanlar, her şeyi (televizyonu, müzik setini açmak ve
kapatmak, yemek pişirmek, kapıyı açmak) komutlarla yapma şansına
sahip olacak.
* Para kullanımı azalacak
Teknoloji sayesinde, herkes özel şifreler ve parmak izleriyle alışveriş
yapacak. Para kullanımı artık çok az olacak. Tek tip bankalar kurulacak
ve bunlar her cadde başında yer alacak. Sistem gereği, tüm işlemler birkaç
saniye gibi çok kısa süre içinde sonuçlanacak.
84
* Öğrenim kolaylığı ciplerle sağlanacak
İnsan vücuduna bir cip sistemi yerleştirilecek ve böylece öğrenim
kolaylaşacak. Özel cipler sayesinde, başta yabancı dil olmak üzere birçok
zor konu kolaylıkla öğrenilecek.
Takvim / Aktüel
23 Ocak
(Yeniden düzenlenmiştir.)
GELECEK ZAMAN
БУДУЩЕЕ КАТЕГОРИЧЕСКОЕ ВРЕМЯ
Это время выражает действие, которое обязательно совершится.
Eylem (глагол) + -(y)acak + kişi eki (окончание лица)
85
Как видно из таблицы, -acak подчиняется закону гармонии глас-
ных. К основе глагола, заканчивающейся на гласный звук, прибав-
ляется соединительный согласный y. Ударение падает на последний
слог аффикса - acák.
Будущее категорическое время выражает следующие значения:
1. Достоверное предстоящее будущее действие.
Ben yarin işe gideceğim.
2. Долженствование.
Şimdi benim dersim var. Ben gideceğim.
3. Приказ.
Katibe gideceksin, bu yazıyı ona vereceksin.
4. Предположение.
Mehmet Ali’nin sözlerini duymuş olacaklar ki, (…), el çırpıp bağırmaya
başladılar.
Olumlu
(Утвердительная форма)
Örnek (пример):
1. Önümüzdeki ay teyzemi ziyaret edeceğim.
2. Yarın sabah pikniğe gideceğiz.
3. Bu akşam anneme mektup yazacağım.
86
3. Kardeşimle bu akşam Çin Restoranı'nda yemek ye..
4. Bence öğretmen sınavda bu soruyu sor
5. Konser yarım saat sonra başla
6. Aysel üç ay sonra doğum yap
7. Okullar 15 Haziran'da kapan
Olumsuz
(Отрицательная форма)
Örnek (пример):
1. Onlar tatilde Uludağ'a gitmeyecekler.
2. Derya bugün alışveriş yapmayacak.
Olumlu Soru
(Вопрос)
Örnek (пример):
1. Biraz sonra ders başlayacak mı?
2. Yarın okula gelecek misiniz?
3. Çocuklar bugün parka gidecekler mi?
87
Olumsuz Soru
(Отрицательный вопрос)
Örnek (пример):
1. Siz benimle tiyatroya gelmeyecek misiniz?
2. Bir daha onunla konuşmayacak mısın?
3. Sınavdan sonra partiye gitmeyecek miyiz?
88
Olumlu
(Утвердительная форма)
Örnek (пример):
1. Sinem ve Simge önümüzdeki yıl öğretmen olacaklar.
2. Cumartesi bütün gün evde olacağız.
3. Bundan sonra her şey daha güzel olacak.
Olumsuz
(Отрицательная форма)
Örnek (пример):
1. Çok acele pişirdim. Bu yemek hiç lezzetli olmayacak.
2. Bugün öğretmenimiz hasta, ders olmayacak.
3. Babam bu yıl emekli olmayacak.
Olumlu Soru
(Вопрос)
Örnek (пример):
1. Bu yıl baban emekli olacak mı?
2. Yarınki sınavın soruları kolay olacak mı?
3. Sence biz zengin olacak mıyız?
89
3. Aşağıdaki tümceleri örnekteki gibi tamamlayınız.
(Заполните пропуски как в примере.)
1. Yarın size gelmek istiyorum. Evde ol?
2. Fotokopiler bir saate kadar hazır ol?
3. Sınavdan sonra ders ol?
4. Metin çok kötü bir adam. Onunla mutlu ol?
5. Müdür Bey yarın ofiste ol?
6. Bayramda bankalar açık ol?
Olumsuz Soru
(Вопрос «разве не…?»)
Örnek (пример):
1. Niçin şemsiyeni aldın? Bugün hava güneşli olmayacak mı?
2. Çok çabuk sinirleniyorsun. Sen hiç sakin olmayacak mısın?
90
ver Ben bu parabiriktirve ailemle birlikte ağustos
bir haftalığına Antalya'tatile git Tatilde bol bol yüz,
dinlenTatilden sonra tekrar Ahmet Bey'dükkân
çalış
Sen tatilne yap? Bütün yaz İstanbul'da mı ol?
EVLİLİK HEYECANI
СВАДЕБНЫЕ ХЛОПОТЫ
Meltem, bir hafta sonra evlenecek. En yakın arkadaşları Özlem ve
Sibel dün gece Meltem'in evinde kaldılar. Sabaha kadar sohbet ettiler.
Meltem: Kızlar, çok telaşlıyım. Düğünde bir aksilik olacak diye ödüm
kopuyor. Düğünüme sadece bir hafta kaldı.
Özlem: Bence, gereksiz yere telaşlanıyorsun. Her şey yolunda gidiyor.
Davetli sayısı belli mi?
Meltem: Kesin belli değil ama kişi kadar olacak. Sinem'in
düğünündeki aksilikler, benim de başıma gelecek, diye çok korkuyorum.
Sibel: Ben yurtdışındaydım, Sinem'in düğününde ne oldu ki?
Meltem: Sinem'in düğünü bahçede oldu. Saat on bire doğru, düğünün
en güzel yerinde şiddetli bir yağmur başladı. Misafirlerin çoğu düğünden
erken ayrıldı. Sinem'in gelinliği ıslandı, saçları ve makyajı bozuldu.
Kızcağız çocuk gibi ağladı. Daha önce onu hiç bu kadar üzüntülü ve sinirli
görmedim.
Sibel: Bence de gerçekten çok üzücü bir durum. Ama senin düğününde
bunun gibi aksilikler olmayacak. Meteorolojiye göre, önümüzdeki
haftalarda hava çok sıcak olacak ve yağmur yağmayacak.
Özlem: Aman Meltem! Gerçekten felaket habercisi gibisin. Kötü
şeyler düşünme; daima olumlu düşün ki güzel şeyler olsun.
Meltem: Doğru söylüyorsun. Ama çok heyecanlıyım.
Sibel: Meltemciğim, ben de senin kadar heyecanlıyım. Çocukluğumuzu
hatırlıyorum da zaman ne kadar çabuk geçiyor. Her şey daha dün gibi
Yaramazlıklarımız, lise yıllarımız, sonra üniversiteye giriş heyecanı
Meltem: Evet, ne güzel günlerdi…
Özlem: Kızlar! Bırakalım şimdi eski günleri. Geleceğe bakalım.
Meltemciğim, çok merak ediyorum. Acaba evlilik seni değiştirecek mi?
Şimdiki gibi sık sık bir araya gelecek miyiz?
91
Meltem: Tabi ki. Sizler bana kardeşim kadar yakınsınız. Her zaman
görüşeceğiz. Murat da sizi çok seviyor.
Sibel: Ondan şüphe etmiyorum, ama düğünden sonra böyle sabahlara
kadar sohbet edemeyeceğiz.
Meltem: Murat'ın işini biliyorsunuz. Düğünden sonra da şimdiki gibi
iş seyahatleri olacak. O iş seyahatindeyken, biz yine eskisi gibi bir araya
geleceğiz ve eski günlerdeki gibi olacağız.
Özlem: Birbirimize söz verelim. Evlendikten sonra da dostluğumuzu
devam ettirelim. Çünkü insanlar böyle güzel dostları kolay bulamıyor.
Gibi
Örnek (пример):
1. Leyla da ablası gibi avukat olacak.
2. Kenan Bey tilki gibi kurnaz bir adamdı.
3. Kar gibi bembeyaz bir elbise giydi.
Kadar
Örnek (пример):
1. Murat, Ali kadar yakışıklı değil.
2. Onun okulu bizimki kadar yakın değil.
3. Siz de bizim kadar yorgun musunuz?
92
2. Aşağıdaki tümceleri örnekteki gibi tamamlayınız.
(Закончите предложения как в примере.)
1. Balıkesir, İstanbulkalabalık değil.
2. Sen hiç builginç bir film gördün mü?
3. Bu olaya siz de bizimüzüldünüz mü?
4. Daha önce Çincezor bir dil görmedim.
-a kadar (до)
-a kadar выражает предел во времени и пространстве.
Örnek (пример):
1. Dün, sabahtan akşama kadar evdeydim.
2. Hazirandan Eylüle kadar okullar tatil.
3. Murat Bey, 'den 'e kadar İzmir'de yaşadı.
4. Dersimiz saat üçe kadar devam edecek.
93
5. Sabahyağmur yağdı.
6. Sabah sekiz buçuköğleden sonra ikiTürkçe
öğreniyoruz.
7. Dün Taksim'Sultanahmet'yürüdüm.
8. Toplantı kaçkaçsürecek?
9. Akşamişim yok; sana yardım edebilirim.
Bu ayın sonuİstanbul'da kalacağım.
Örnek (пример):
Bence Hülya Ömer'le evlenmeyecek. = Bana göre Hülya Ömer'le
evlenmeyecek.
Bizce onlar çok mutlu olacaklar. = Bize göre onlar çok mutlu olacaklar.
Sizce biz bu sınavı kazanacak mıyız? = Size göre biz bu sınavı
kazanacak mıyız?
Başbakanca ≠ başbakana göre
Başbakanca = başbakan tarafından
Başbakana göre ülkemizin ekonomisi çok iyi.
94
1. Aşağıdaki tümceleri uygun biçimde tamamlayınız.
(Заполните пропуски в предложениях.)
1. Benbu yaz çok sıcak geçecek.
2. Özlemİzmir Türkiye'nin en güzel şehri.
3. Onlarmatematik çok zor.
4. Bilim adamlarıdünyanın en önemli sorunu küresel
ısınmadır.
5. Ohayat çok zor.
6. Senbugün yağmur yağacak mı?
7. Üniversite öğrencilerigençler ülke siyasetinde söz
sahibi değiller.
8. Sizbu otel güzel mi?
9. Onlarherkes suçlu, yalnızca kendileri suçsuz.
Meteoroloji uzmanlarıyarın kar yağacak.
KÜLTÜR KÖŞESİ1
УГОЛОК КУЛЬТУРЫ
Ölürken Doğmak
Anne rahmine düşen ikiz kardeşler önceleri her şeyden habersizmiş.
Haftalar birbirini izledikçe onlar da gelişmişler. Elleri, ayakları, iç organları
oluşmaya başlamış. Bu arada, etraflarında olup biteni fark ediyorlarmış.
Bulundukları rahat, güvenli yeri tanıdıkça mutlulukları artmış. Birbirlerine
hep aynı şeyi söylüyorlarmış:
“Anne rahmine düşmemiz, burada yaşamamız ne harika değil mi?
Hayat ne güzel şey be kardeşim!”
Büyüdükçe, içinde yaşadıkları dünyayı keşfe koyulmuşlar, öyle ya,
hayatın kaynağı neymiş? İşte bunu araştırırken, karşılarına anneleriyle
bunları birbirine içinde beslenip büyütüldüklerini tesbit etmişler.
“Annemizin şefkati ne kadar büyük! Bize bu kordonla ihtiyacımız olan
her şeyi gönderiyor.”
Artık aylar birbiri ardınca geçiyor, ikizler hızla büyüyor, diğer bir
deyişle “yolun sonu” na yaklaşıyorlarmış. Bu değişiklikleri hayretle
1
Bölükbaş F., Özenç F., Yılmaz M. Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitabı. İstanbul,
S.
95
gözlemlerken, bir gün gelip bu güzelim dünyayı terk edeceklerinin
işaretlerini almaya başlamışlar.
Dokuzuncu aya yaklaştıklarında, bu işaretleri daha kuvvetli hissetmeye
başlamışlar. Durumdan telaşlanan ikizlerden birisi diğerine sormuş:
“Neler oluyor? Bütün bunların anlamı ne?”
Öteki daha sakin ve aklı başındaymış. Üstelik, bulundukları bu dünya
çoğu zaman ona yetmiyor, duyguları daha geniş bir âlemi arzuluyormuş.
O cevap vermiş:
“Bütün bunlar, bu dünyada daha fazla kalamayacağız anlamına
geliyor.” Ve eklemiş:
“Buradaki hayatımızın sonuna yaklaşıyoruz.”
“Ama ben gitmek istemiyorum!” diye haykırmış kardeşi.
“Hep burada kalmak istiyorum.”
“Elimizden gelen bir şey yok. Hem, belki doğumdan sonra hayat
vardır.”
“Bize hayat veren o kordon kesildikten sonra bu nasıl mümkün olabilir
ki?!” diye cevaplamış öteki.
“Bize hayat veren kordon kesilirse nasıl hayatta kalabiliriz, söyler
misin bana? Hem, bak bizden önce başkaları da buraya gelmiş ve sonra da
gitmişler. Hiçbirisi geri gelmemiş ki bize doğumdan sonra hayat olduğunu
söylesin. Hayır, bu her şeyin sonu olacak.” demiş.
Bütün bunları söyledikten sonra eklemiş: “Hem, belki de anne diye
bir şey de yok!”
“Olmak zorunda!” diye itiraz etmiş kardeşi. “Buraya başka türlü nasıl
gelmiş olabiliriz, nasıl hayatta kalabiliriz ki?”
“Sen hiç anneni gördün mü?” diye üstelemiş öteki. “O belki de sadece
zihinlerimizde var. Bir annemiz olduğu düşüncesi bizi rahatlattığı için onu
belki de biz uydurduk.”
Böylece, anne rahmindeki son günleri derin sorgulamalar ve
tartışmalarla geçmiş. Sonunda doğum anı gelmiş çatmış, ikizler
dünyalarını terk ettiklerinde gözlerini başka bir dünyaya açmışlar ve
sevinçten ağlamaya başlamışlar.
Çünkü gördükleri manzara hayallerinin bile ötesindeymiş.
96
Родиться, умирая
В утробе матери было два близнеца. Они получали информацию
об окружающем мире, разглядывая друг друга в течение нескольких
недель. У них начали появляться руки, ноги, внутренние органы.
В это время они продолжали наблюдение. Узнав, что место, где они
находятся приятное и безопасное, их радость возросла. Они постоян-
но говорили друг другу:
«Какое это чудо, что мы оказались здесь, в животе у мамы, так
ведь? Как прекрасна жизнь, мой братишка!».
Взрослея, они стали задумываться о том, откуда появился этот
мир. Пока они искали ответ на этот вопрос, наткнулись на канал, ко-
торый связывал их с мамой. Они предположили, что еда, спокойствие
и безопасность приходят к ним именно из этого канала.
Как милостива наша мама! Она при помощи этого канала отправ-
ляет нам все необходимое. Время быстро проходит, близнецы растут,
приближается время родов. Они начали понимать, что им придется
покинуть этот прекрасный мир. Ближе к девятому месяцу они начали
ощущать знаки конца сильнее. Один из них спросил у другого: «Что
происходит?».
Другой был умнее, и к тому же его душа требовала мира, кото-
рый бы намного превосходил нынешний. Он ответил, что это знаки
того, что их мир приближается к концу. Второй сказал, что не жела-
ет уходить. Брат успокаивал его, говоря, что, наверное, после этого
начнется новая жизнь. «Как там может быть другой мир? Может, это
все обман, может, вообще мамы не существует?» – настаивал другой.
«Как же тогда мы здесь оказались, если ее нет?» – «А кто же ее, эту
маму видел?»
Когда они родились, то оказались в том мире, о котором они даже
не могли мечтать.
97
• ÜNİTE IX •
BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
БЫЛО ИЛИ НЕ БЫЛО
98
4. Радость и хвальба:
İyi ki böyle bir işi seçmişsin, kutlarım seni!
5. Предположение. Может использоваться со словами “belki” (мо-
жет быть), “galiba” (возможно), “sanırım ki” (считаю, что…)
Bana öyle geliyor ki, siz bu hatayı işlememişsiniz.
6. Факт, по поводу которого нет сомнений. Для создания такого
смысла используется также и с окончаниями -dır (-dir, -dur, -dür, -tır,
- tir, -tur, - tür).
Masonluğu dünyaya İnglizler sokmuştur…
7. Данное время используется в сказках, так как рассказчик не
является очевидцем событий.
Olumlu
(Утвердительная форма)
Örnek (пример):
1. Annem söyledi. Ben bir yaşımda konuşmaya başlamışım.
2. Çok yorulmuşsunuz, biraz dinlenin.
Olumsuz
(Отрицательная форма)
Örnek (пример):
1. Bilge bizi hiç özlememiş.
2. Yemeğe hiç tuz koymamışsınız.
99
3. Anna ile Olga daha önce hiç baklava ye
4. Futbolcular maça hiç iyi hazırlan, çok kötü oynuyorlar.
5. Bence öğrenciler bu konuyu hiç anla
Olumlu Soru
(Вопрос)
Örnek (пример):
1. Gizem'e sor bakalım. Yemeği hazırlamış mı?
2. Kızım, pencereden bir bak. Kar yağmış mı?
3. Onlar buraya daha önce gelmişler mi?
Olumsuz Soru
(вопрос «Разве не…?»)
Örnek (пример):
1. Niçin kapıda bekliyorsun? Anahtarını yanına almamış mısın?
2. Onlar daha kompozisyonlarını bitirmemişler mi?
3. Saat gece yarısı oldu, hâlâ yatmamışlar mı?
AD TÜMCELERİNDE BELİRSİZ GEÇMİŞ ZAMAN
ПРОШЕДШЕЕ НЕОПРЕДЕЛЕННОЕ ВРЕМЯ
В ИМЕННЫХ ПРЕДЛОЖЕНИЯХ
4. Hülya Hanım'm evi bahçeli miymiş?
Evet, _________
Hayır,___________________
5. İstanbul'da hayat pahalı mıymış?
Evet,______________________
Hayır,_________________________
6. O kız nişanlı değil miymiş?
Evet,________________________
Hayır, ______________________
7. O lokantanın yemekleri lezzetli miymiş?
Evet,________________________
Hayır,______________________
8. Deniz kenarı kalabalık değil miymiş?
Evet,___ ____________________
Hayır, ___________________,__________
1
Yılmaz C. Nasreddin Hoca Fıkraları. Tutku Yayın, Ankara,
Pazardakiler “Kaça bu hindi?” diye sormuşlar. Hoca “On beş altın.”
diye cevap vermiş. Bu duruma en çok papağanın sahibi şaşırmış. “Bir
hindi on beş altın eder mi?” diye sormuş.
Hoca da “Ama sen yumruk kadar papağanı on iki altına satıyorsun.”
diye yanıtlamış.
Papağanın sahibi, “Onun marifeti var, insan gibi konuşur. Ya seninki
ne yapar?” diye sormuş. Hoca da “Senin papağanın düşünmeden konuşur.
Ama benim hindim insanlar gibi düşünür.” diye yanıt vermiş.
Nasreddin Hoca, fazla meraklı insanları da fıkralarında eleştirir:
Nasreddin Hoca çarşıda dolaşırken gevezenin biri: – “Hocam, az önce nar
gibi kızarmış bir tepsi baklava götürdüler.” demiş. Hoca aldırış etmeksizin;
“Bana ne?” demiş. – “Ama, baklava tepsisini sizin eve götürdüler.” demiş
geveze. Hoca o zaman “Sana ne?” diye cevap vermiş.
Nasreddin Hoca, aynı zamanda, hazır cevap bir kişidir de. Her durum
karşısında mutlaka söyleyecek bir sözü vardır:
Bir İranlı'ya memleketinden mektup gelmiş. Adam, mektubu okutmak
için Hocaya vermiş: – “Hocam!” demiş, “Şunu bir oku.”
Hoca bakmış, yazı hem okunaksız hem de Farsça. “Bunu başka bir
kişiye okut, ben Farsça bilmem, yazı da okunaksız.” demiş.
İranlı kızıp köpürmüş; “Başında değirmen taşı kadar kavukla şu
mektubu okuyamazsın ha!” diye söylenmiş. Hoca hemen kavuğu çıkarmış,
İranlı'nın başına koymuş; “İş kavuktaysa, buyur sen giy. Mektubu da sen
oku!” diye cevap vermiş.
Nasreddin Hoca, can sıkıcı konuları bile esprili bir üslupla dile getirir:
Bir gün Hocanın bir arkadaşı “Hocam, senin karın çok geziyor.”
demiş. Hoca da gayet sakin bir tavırla “Hiç öyle şey olur mu? O kadar
çok gezse, arada bir bizim eve de uğrardı.” diye cevap vermiş.
Canten Yılmaz
(Yeniden düzenlenmiştir)
(Упрощенный текст)
DOĞRUDAN ANLATIM
ПРЯМАЯ РЕЧЬ: ‘DİYE’
Прямая речь образуется при помощи слова diye (сказал, что).
Örnek (пример):
Biz öğretmene “Yarın ders var mı?” diye sorduk.
Öğretmen bize “Hayır yok, çünkü yarın toplantı var.” diye cevap
verdi.
Gülay tezgâhtara “Bu halı ne kadar?” diye sormuş.
Tezgâhtar Gülay'a “Sekiz bin YTL.” diye cevap vermiş.
Gülay “Bu mağaza çok pahalı. Başka bir yerden alayım.” diye
düşünmüş.
BAĞLAÇLAR
СОЮЗЫ
hem hem (de) (и … и)
Данный союз связывает однородные члены предложения либо
однородные придаточные.
Örnek (пример):
Hem öğretmenlik mesleğini hem (de) öğrencilerini seviyor. Toplantıya
hem annesi hem (de) babası geldi. Yolda okumak için hem dergi hem (de)
gazete aldım.
4. Çok az param varkitapparfüm alacağım.
5. Doğum gününebeniGülgün'üEce'yi davet etti.
Hepimiz çok üzüldük.
6. Murat'aMehmet'e küstüm. İkisiyle de konuşmuyorum.
7. Salı gelÇarşamba. Çünkü Perşembe günü evde
olmayacağım.
8. güzelakıllı bir kız. Onun nişanlısı çok şanslı.
9. Saçlarıuzunkısa.
Haydi, karar verin artıkdöner yiyelimpizza.
Berk çok sağlıklı;sigaraiçki içiyor.
TatildeMarmaris'eBodrum'a gideceğiz. Daha karar
vermedik.
-dan beri, -dır
C тех пор как
Эта форма используется для обозначения времени начала дей-
ствия или его продолжительности.
Örnek (пример):
İstanbul'a 'da geldim. Hâlâ İstanbul'da yaşıyorum. 'dan beri
İstanbul'da yaşıyorum. İki yıldan beri İstanbul'da yaşıyorum. İki yıldır
İstanbul'da yaşıyorum.
Uzun zamandan beri tiyatroya gitmedim. = Uzun zamandır tiyatroya
gitmedim.
KÜLTÜR KÖŞESİ
УГОЛОК КУЛЬТУРЫ
Siz Hangisisiniz?1
Bir baba ile kızı dertleşiyorlarmış. Kızı hayatında çok sıkıntı
yaşadığından ve bunlarla nasıl baş edeceğini bilemediğinden bahsetmiş
babasına. Hatta sorunlar ardı arkasına devam ediyormuş hayatında.
Babası kızını dinlemiş, dinlemiş ve “Gel, sana bir şey göstereceğim!”
diye kızını mutfağa götürmüş.
Daha sonra ateşi kesmiş. Masaya iki adet tabak ve bir adet de boş
bardak koymuş, ilk önce haşlanmış havucu alıp bir tabağa koymuş Daha
sonra artık epey pişmiş olan yumurtayı alıp diğer tabağa koymuş
En sonunda da artık suya iyice sinmiş ve tam kıvamında kahve
görüntüsü olan kahveyi de alıp bir bardağa boşaltmış.
Kızına sormuş:
“Kızım ne görüyorsun?”
Kızı: “Havuç, yumurta ve kahve görüyorum.” demiş.
Kızını elinden tutup masaya yaklaştırmış ve daha yakından bakıp,
hissetmesini istemiş.
Kızı babasının dediklerini yaptıktan sonra demiş ki:
“Ne görüyorum Haşlanmış yumuşak bir havuç (bunu yaparken
çatalı havuca batırmış ve yumuşaklığını hissetmiş); sonra, artık pişmekten
içi katılaşmış bir yumurta (yumurtayı da eline almış, hatta bir tarafından
masaya vurup çatlatmış ve içini görmüş) ve bir bardak da kahve.” (Kahveyi
de biraz içtikten sonra) “Hatta tadı oldukça iyi” demiş.
Ardından da:
“Baba, bunu niçin bana gösteriyorsun?” diye sormuş. “Bak!” demiş
babası. “Hepsi aynı şekil kapta, aynı sıcaklıkta, aynı süre boyunca
pişti. Fakat hepsi bu etkiye farklı tepki verdiler Havuç ilk başta sertti,
güçlü idi.
Ama kaynatılınca yumuşadı, hatta güçsüzleşti Yumurta çok
kırılgandı, hafifçe dokunsan çatlayabilirdi, ama kaynatılınca içi sertleşti,
hatta katılaştı Bir avuç çekilmemiş kahve ise yine sertti. Hepsi birbiri
ne benziyordu ama ısıtılınca ne oldu, bu kahve çekirdekleri ısındılar,
gevşediler ve içinde oldukları suya yayıldılar. Yayıldıkça suya koku, tat
verdiler ve suyu eşsiz tatta bir kahveye çevirdiler Şimdi söyle bakalım,
sen bunların hangisisin? Zorluklarla karşılaştığın zaman nasıl tepki
gösteriyorsun?
Sen havuç musun, yumurta mısın, yoksa kahve misin?”
Peki siz hangisisiniz?
Havuç gibi sert bir kişi misiniz, sorunlar yaşayınca yumuşayan ve
güçsüzleşen?
Yoksa yumurta gibi, içi yumuşak, her an kırılabilir bir kişi misiniz?
Ölüm, ayrılık, yaşanan maddi manevi krizler gibi sorunlar karşısında
güçleniyor ve sertleşiyor musunuz?
Yoksa bir kahve çekirdeği gibi misiniz? Kahve sıcak suyu değiştirir,
hatta suyun sıcaklığı en üst dereceye çıktığında, en lezzetli kahve ortamı
hazır olur. Lezzet en üst düzeye ulaşır. Eğer siz, ben, biz bu kahve çekirdeği
gibi olabilirsek, çevremizde ne kadar sorun olursa olsun, bunları olumluya
çevirebiliriz. Çevremize güzel tatlar, duygular katarız, işte o zaman dünya
daha yaşanabilir, yaşadığımız hayat da daha lezzetli olmaz mı?
Şimdi düşünün bakalım, siz hangisisiniz? Havuç mu, yumurta mı,
yoksa kahve mi?
А вы кто?
Во время беседы с отцом дочка поведала ему о том, что у нее
много проблем в жизни, и она не знает, как ей правильно себя ве-
сти. Оказалось, что проблемы шли в ее жизни друг за другом. Отец
слушал ее и слушал, и в конце концов отвел ее на кухню, сказав, что
что-то покажет.
Он был хорошим поваром.
Он поставил на плиту три кастрюли, налил в них одинаковое ко-
личество воды и включил одинаковый огонь.
В одну кастрюлю он положил морковь, в другую – яйцо, а в тре-
тью – горсть кофе.
Все три варил 20 минут.
Потом он выключил огонь и разложил морковь и яйцо в тарелки,
а как раз отлично приготовившийся кофе налил в стакан. Теперь он
задал ей вопрос: «Дочка, что ты видишь?».
Дочь ответила: «Я вижу морковь, яйцо и кофе».
Отец взял ее за руку и приблизил к столу для того чтобы она, раз-
глядев их поближе, подробнее рассказала о них.
Она, выполнив просьбу отца, ответила: «Что я вижу… Сваренную
мягкую морковь (когда это говорила, она проткнула морковь вилкой
и почувствовала, что она мягкая); здесь яйцо, ставшее твердым от
того, что оно долго варилось (она взяла яйцо в руки, даже разбив
скорлупу о стол, посмотрела, какое оно внутри); и стакан кофе (после
чего немного отпила), вкусный».
В конце концов она спросила: «Папа, почему ты мне все это по-
казываешь?». Отец ответил: «Смотри! Все они сварились при одной
температруре и в одинаковое время. Однако все под таким влиянием
дали разную реакцию. Морковь изначально была сильной, но когда
мы ее сварили, она стала мягкой и бессильной. Яйцо было «обид-
чивым», могло разбиться от легкого прикосновения. Когда мы его
сварили, внутри оно стало тверже. Горстка немолотого кофе также
была жесткой. Каждое из этих зерен было твердым. Все были похожи
друг на друга. И что случилось когда их нагрели? Зерна нагрелись,
размякли и придали воде вкус и запах. Они превратили воду в кофе
КУЗНЕЦОВ
УЧЕБНИК
ТУРЕЦКОГО ЯЗЫКА
НАЧАЛЬНЫЙ КУРС
Издательский Дом
«Муравей-Гайд»
Москва •
ББК -9*81 2(5Туц) К 89
Печатается по постановлению
Издательского совета
Института стран Азии и Африки при МГУ и Издательского Дома «Муравей»
Рецензенты
профессор Э А Грунина доцент Г Я Александров
ISBN
ПРЕДИСЛОВИЕ 11
ВВЕДШИЕ 14
ТУРЕЦКИЙ АЛФАВИТ 17
ТРЕТИЙ УРОК 59
Гласный ö 59
Гласный ü 59
Звукосочетания yö и yü 60
УПРАЖНЕНИЯ 60
Согласный g 62
Л
Согласный ğ 62
УПРАЖНЕНИЯ 64
СЛОВАРЬ 66
ВАРИАНТЫ АФФИКСОВ С ГУБНЫМИ ГЛАСНЫМИ
ПЕРЕДНЕГО РЯДА 69
УПРАЖНЕНИЯ 70
АФФИКС СКАЗУЕМОСТИ 3-ГО ЛИЦА
МНОЖЕСТВЕННОГО ЧИСЛА(çoğul uğuncu kiĢi eki) 70
УПРАЖНЕНИЯ 71
ИМЕННОЕ ОТРИЦАТЕЛЬНОЕ
ПРЕДЛОЖЕНИЕ (olumsuz ad tümcesi) 72
Значение слова değil 72
УПРАЖНЕНИЯ 73
РОДИТЕЛЬНЫЙ ПАДЕЖ (tamlayan durumu) 74
РОДИТЕЛЬНЫЙ ПАДЕЖ ЛИЧНЫХ МЕСТОИМЕНИЙ 75
УПРАЖНЕНИЯ 76
ПРИТЯЖАТЕЛЬНЫЙ (ДВУХАФФИКСНЫЙ) ИЗАФЕТ
(iyelik takımı) 77
УПРАЖНЕНИЯ 78
ТЕКСТ 1 78
УПРАЖНЕНИЯ 79
ОПУЩЕНИЕ АФФИКСОВ В УСТНОЙ РЕЧИ
НЕПОЛНЫЕ ПРЕДЛОЖЕНИЯ(kesik tümce) 81
УПРАЖНЕНИЯ 82
КОНСТРУКЦИЯ ОБЛАДАНИЯ (kızı var) 82
УПРАЖНЕНИЯ 83
ТЕКСТ 2 83
УПРАЖНЕНИЯ 84
П Я Т Ы Й У Р О К ( B E Ş İ N C İ D E R S ) ПО
ГЛАГОЛ (eylem/fiil)
ИНФИНИТИВ (eylemlik/mastar)
УПРАЖНЕНИЯ
ПОВЕЛИТЕЛЬНОЕ НАКЛОНЕНИЕ (buyurum/emir kipi).
УПРАЖНЕНИЯ
НАСТОЯЩЕЕ ПЕРВОЕ ВРЕМЯ (Ģimdiki zaman)
УПРАЖНЕНИЯ
ДАТЕЛЬНЫЙ ПАДЕЖ(yönelme durumu)
ИСХОДНЫЙ ПАДЕЖ(çıkma durumu)
УПРАЖНЕНИЯ
СЛУЖЕБНЫЕ ИMEHA(sontakı/artlaç)
УПРАЖНЕНИЯ
СЛОВАРЬ
УПРАЖНЕНИЯ
В О С Ь М О Й У РО К ( S E K İ Z İ N C İ D E R S )
АФФИКС СКАЗУЕМОСТИ ПРОШЕДШЕГО ВРЕМЕНИ
(i- eyleminin belirli geçmiĢ zamanı)
УПРАЖНЕНИЯ
ПОСЛЕЛОГИ KADAR, DEK И GĠBĠ
УПРАЖНЕНИЯ
ПОВЕЛИТЕЛЬНО-ЖЕЛАТЕЛЬНОЕ НАКЛОНЕНИЕ
(istek-buyurum kipi)
УПРАЖНЕНИЯ
СЛОВАРЬ
СЛОВООБРАЗОВАТЕЛЬНЫЕ АФФИКСЫ
УПРАЖНЕНИЯ
ТЕКСТ
AHMET USTANIN AĠLESĠ
7
ДИАЛОГИ
BĠR KONUġMA
УПРАЖНЕНИЯ
8
ЖЕЛАТЕЛЬНО-УСЛОВНОЕ НАКЛОНЕНИЕ
(dilek-Ģart kipi)
УПРАЖНЕНИЯ
ПОСЛЕЛОГИ, УПРАВЛЯЮЩИЕ ИСХОДНЫМ
ПАДЕЖОМ(çıkma halini isteyen takılar)
УПРАЖНЕНИЯ
ИHBEPCИЯ (devrik cümle)
УПРАЖНЕНИЯ
СУБСТАНТИВАЦИЯ ИМЕННЫХ ЧАСТЕЙ
PEЧИ (adlaĢma)
УПРАЖНЕНИЯ
СЛОВАРЬ
СЛОВООБРАЗОВАТЕЛЬНЫЙ АФФИКС - LĠK
УПРАЖНЕНИЯ
BABAMIN YAġAMI
DERSE NASIL ÇALIġIRIZ
Список спец. терминов
УПРАЖНЕНИЯ
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası