hatay ın cumhurbaşkanı kimdir / Tayfur Sökmen () - Atatürk Ansiklopedisi

Hatay In Cumhurbaşkanı Kimdir

hatay ın cumhurbaşkanı kimdir

Tayfur S&#;kmen kimdir? Hatay Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı hakkında bazı bilgiler

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Şubat 09,

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Tayfur Sökmen, Hatay Cumhuriyeti'nin ilk ve son Cumhurbaşkanıdır. Hatay'ın Dışişlerinde Suriye'ye bağlı bir sancak olmasına karar veren Fransa'nın bu hamlesi, Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne başvurması ile yeniden gündeme alınmıştır. Türkiye ve Fransa arasında oluşan bir kurulun Milletler Cemiyeti'nde yaptığı görüşmeler neticesinde Tayfur Sökmen Cumhurbaşkanlığında Hatay Cumhuriyeti kuruldu. 2 yıllık devlet geçmişinin ardından Hatay Cumhuriyeti Tayfur Sökmen ve milletvekillerinin kararı ile Türkiye Cumhuriyeti'ne katılma kararı aldı. Böylece Tayfur Sökmen de Hatay milletvekili olarak TBMM'de yerini almış oldu. İşte, Tayfur Sökmen'in siyasi hayatı hakkında detaylı bilgiler

Haberin Devamı

Tayfur Sökmen Hatay Cumhuriyeti´nin ilk ve tek Cumhurbaşkanıdır. yılında Gaziantep´te doğdu. Kırıkhan Rüştiyesi´ni bitirdikten sonra özel eğitim gördü. I. Dünya Savaşı´nda istihbarat görevlerinde çalıştı. İskenderun sancağındaki Fransız işgaline karşı direniş hareketinin örgütlenmesinde öncülük yaptı. 20 Ekim ´de TBMM Hükümeti ile Fransa arasında imzalanan Ankara Antlaşması´yla İskenderun sancağı, Fransız mandası altındaki Suriye´ye özerk bir yönetim birimi olarak bağlandı. Fransız manda yönetimi arapları ve hıristiyanları kayıran bir tutum izleyince direniş yeniden başladı. Tayfur Sökmen, gıyabında ölüm cezasına çarptırılınca Adana´ya kaçtı. arasında Viyana´da kalan Tayfur Sökmen, Hariciye Vekaleti´nin girişimiyle Fransa´dan İskenderun sancağına giriş izni aldı. Buna rağmen baskıya uğradı ve ´den sonra Gaziantep, Adana ve İstanbul´da yaşamak zorunda kaldı.

Haberin Devamı

´te Antalya bağımsız milletvekili seçilerek TBMM´ye girdi. ´da Fransa´nın Suriye ve Lübnan´a bağımsızlık vermesi üzerine, Türkiye, İskenderun sancağını da bağımsızlığa kavuşturmak için girişimlere başladı. Ocak ´de İskenderun sancağına, Dışişlerinde Suriye´ye bağlı, ama kendi anayasasıyla yönetilen yarı bir sancak statüsü tanındı. Sancağının adı da Hatay olarak değiştirildi. Aynı yıl Türkiye´nin verdiği nota üzerine Fransa sorunun Milletler Cemiyeti´nde çözülmesini istedi. Uluslararası koşulların da dayatması sonucunda varılan anlaşmayla, Milletler Cemiyeti 19 Mayıs ´de Hatay için bir anayasa kabul etti. Uzun süren görüşmelerden sonra, Türk ve Fransızlardan oluşan bir kurulun gözetiminde Hatay Cumhuriyeti´nin kurulduğunu ilan etti. Cumhurbaşkanlığına da Tayfur Sökmen´i seçti. Hatay Cumhuriyeti, 29 haziran ´da Millet Meclisi kararıyla Türkiye Cumhuriyetine katıldı. Cumhurbaşkanlığı görevi sona eren Sökmen, ´ye kadar Antalya, ´de Hatay milletvekili olarak TBMM´de yer aldı. ´da kontenjan senatörü olarak Cumhuriyet Senatosu´na girdi. ´te siyasi hayattan çekildi. Tayfur Sökmen, yılında İstanbul´da öldü. 

Eseri:

Haberin Devamı

Tayfur Sökmen, "Hatay´ın kurtuluşu İçin Harcanan Çabalar" () adlı kitabında Hatay sorununu ayrıntılarıyla ele almıştır.

Hatay Cumhuriyeti
12 Eylül tarihinde Hatay'da kurulan devlet Haziran tarihinde Hatay Millet Meclisi'nin Türkiye'ye iltihak kararı alması ile son bulmuştur. Devletin ilk ve tek cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen'dir. Başkenti Antakya olan devletin yılındaki nüfusu kişiydi. Birinci Dünya Savaşı'ndan 'e Hatay Osmanlı Ä°mparatorluğunun 1. Dünya Savaşı'nı kaybetmiş olması sonucu, bütün cephelerde olduğu gibi Filistin ve Suriye'de dövüşen Osmanlı Ordusu da, Eylül ayı sonlarına doğru görev bölgesinden çekilmeye başladı. Suriye'de, VII. Yıldırım Ordusu'nun yöreden ayrılmasından sonra Ä°tilaf Devletleri'nin desteği ile, Hicaz Emiri
Faysal'ın başkanı olduğu bir Arap-Suriye hükümeti kuruldu. Ä°ngilizler, 30 Ekim tarihinde imzalanan Mondros Antlaşması hükümlerine dayanarak 25 Kasım 'de Ä°skenderun Sancağı'na bir miktar asker çıkardılar. Aynı Antlaşma hükümlerine göre, Osmanlı yönetimine bırakılmış olmasına rağmen Ä°skenderun Sancağı 'nı işgal eden Ä°ngiliz birlikleri, gün kentte kaldıktan sonra çekilerek 7 Aralık tarihinde, Antakya'ya giren Fransız askerlerine işgali devrettiler.
Mondros Antlaşması ile bu topraklarda görevi bitmiş olan VII. Yıldırım Ordusu Kumantanı Mustafa Kemal Paşa geri geldiği Adana'da bu işgal hareketini müttefik orduları kumandanı Mareşal Allanby nezdinde protesto etti. Yerli halkın ileri gelenlerinden bir grubun Fransız yönetimine karşı mücadele kararı alması sonucu sancakta mücahitler olarak adlandırılan ve zaman zaman silahlı çatışmaya da giren bir direniş hareketi örgütlendi. 13 Temmuz 'da Ä°skenderun Sancağı'na gelerek halka Fransız yönetiminden memnun olup olmadıklarını soran Amerikan heyetine büyük çoğunluğun Türk idaresini istedikleri şeklindeki beyanı, Fransız yönetimine karşı başlatılan direniş hareketinin haklılığını göstermekte funduszeue.info Kongresi'nde ilk esasları meydana çıkmış olan Misak-ı Milli kavramı ile ilgili olarak bu direniş hareketinin önde gelen isimlerinden Tayfur Ata Bey (Sökmen) ile Ankara arasında yapılan yazışmalarda, Ä°skenderun Sancağı ve havalisinin de ( Hatay) bu hudutlar içerisinde olduğunun Mustafa Kemal tarafından belirtilmiş olması, bir süredir Misak-ı Milli hududu dışında kaldıkları kuşkusu içinde olan bölge halkının maneviyatını yükseltti.
Güneydoğu Anadolu ve Ä°skenderun Sancağı'nda iki yıldır süregelen ve Fransız hükümetini huzursuz eden direniş hareketinin ve çatışmaların sona erdirilmesi amacıyla, Ankara Hükümeti ile 9 Haziran tarihinde başlanan görüşmelerin, 20 Ekim tarihinde imzalanan Ankara Antlaşması ile bir uzlaşma ortamına girmesi üzerine, Antakya'da Fransız yönetimine karşı sürdürülen direniş faaliyetine bir süre ara verildi. Ancak, antlaşmanın imzalanmasından kısa bir süre önce, 26 Ağustos tarihinde, Fransızlar bütün Suriye'yi işgal ederek, daha önce kurmuş oldukları Faysal başkanlığındaki Suriye Hükümeti'ne son vermiş ve ülkede manda yönetimini uygulamaya başlamışlardı. Gene Ankara Antlaşması hükümlerine göre Fransızlar, Adana, Mersin, Osmaniye, Kilis ve Anteb'i boşaltırken,Ä°skenderun, Antakya, Kırıkhan, Reyhanlı, Altınözü ve Samandağ'dan çekilmeyip bu beldeleri Ä°skenderun Sancağıadı altında ve özel bir statü içinde, Fransız mandası olarak yöneltilmekte olan Suriye Devleti'ne bağladılar. Bu uygulamaları ile Ankara Antlaşması, sancağın kurtuluş ümitlerini gelecekte belirsiz bir zamana bırakmış olması nedeniyle Hatay'da yaşayan Türkler arasında üzüntü yarattı.
Ankara Antlaşması hükümleri içinde sancak dahilindeki okullarda Türkçe'nin okutulması, Arapça'nın yanında Türkçe'nin de resmi mahiyette bir dil olması, Türk kültürünün yayılması, sancak bayrağının Türk bayrağına benzer bir bayrak olması gibi maddeler bulunmasına rağmen Fransızlar bu maddeleri hiçbir zaman uygulamadılar..
Hatay Devleti Bayrağı - 5 Eylül
Hatay Devleti Bayrağı - 5 Eylül

Fransızların, Ä°skenderun Sancağından çekilmemeleri ve sancak içindeki Türk nüfusa karşı davranışlarındaki eşitsizlik üzerine tekrar faaliyete geçen direniş örgütü, merkezi Adana'da olan, Tayfur Ata Bey (Sökmen) başkanlığında, Ä°skenderun ve Havalisi Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti'ni kurarak, Ankara ile ilişkilerini devam ettirdiler ve bir heyet halinde Ankara'ya giderek, Mustafa Kemal'den bölge ile ilgilenmesini istediler'de Fransızlar tarafından Suriye Devletleri Federasyonu kuruldu ve Ä°skenderun Sancağı, Federasyona bağlı olan Haleb Devleti içinde yer aldı. Ülkenin bağımsızlığını ve bütünlüğünü garanti altına alan ve yeni Türkiye Devleti'nin sınırlarını çizen Lozan Antlaşmasında esaslı bir şekilde ele alınmayan ve bu nedenle yöre halkının umutsuzluğa sevk eden Hatay Meselesi, Atatürk'ün 15 Mart günü Adana'da yaptığı konuşmada, " kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde esir kalamaz" sözü ile yeni bir dinamizm kazandı ve Türkiye CumhuriyetiHükümeti'nin gündemine ciddi olarak girdi.
Gelişen olaylar karşısında bölgede yaşayan diğer etnik gruplara karşı da örgütlenme ihtiyacı duyan Türk nüfus, Türkiye ile birleşme temasını işleyen Altın-Özü isimli bir gazete ile faaliyeti çok kısa süren Antakya Halk Fıkrası adlı bir de parti kurdular. Bölgedeki huzursuzlukların Milletler Cemiyeti 'nde yaptığı etkiler sonucu yılında Fransızlar, Ä°skenderun'da bir hükümet kurulması teklifini gündeme getirdiler. Teklife göre, Beyrut'taki yüksek komiserliğe bağlı olarak çalışacak bu hükümetin kendi anayasası, kendi meclisi ve seçilmiş bir başkanı bulunacaktı. Hükümet merkezi olarak Ä°skenderun öngörülmekteydi. Bu hükümetin teşkili amacıyla yapılan seçimler sonucunda, Arapların çoğunlukta olduğu bir meclis oluştu. Başkanlığına da Ahmet Türkmen'in adaylığına karşılık, Ä°skenderun Sancağında Fransız olağanüstü komiserinin delegeliğini yapan H. Duriex'in getirildiği Bağımsız Ä°skenderun hükümeti, gördüğü tepkiler karşısında kısa bir süre sonra ismini, Kuzey Suriye Hükümeti olarak değiştirme kararı aldı.
Anayasaları gereği sancağın bağımsızlığı için yemin etmiş olan Kuzey Suriye Meclisi milletvekilleri bu karardan dört gün sonra, Şam'daki Merkezi Suriye Hükümeti'ne bağlanma kararı aldı.
Ortaya çıkan bu yeni durum üzerine Fransa'nın Suriye üzerindeki manda yönetiminin sona ereceği yılından sonra, Ä°skenderun Sancağının geleceğini, Türk nüfusun çıkarlarına uygun bir neticeye ulaştırmak amacında olan Türkler, Fransızların engelleme gayretlerine rağmen hedeflerine ulaşmak için yoğun bir propaganda faaliyetine girdiler. Bu faaliyet içinde, özellikle anavatanda gerçekleştirilmiş olan Atatürk ilke ve inkılapları örnek alındı. Örneğin, Latin harflerini öğreten kurslar açıldı, fes yerine şapka giyilmeye başlandı ve herhangi bir faaliyet gösteremeyerek, sembolik bir kuruluş halinde kalan Halk Partisi kuruldu. Türk nüfusun yaptığı bu gayretli ve ısrarlı çalışmalar meyvelerini verdi ve bir süre sonra Fransızlar, Ä°skenderun Sancağında Türk hakimiyeti kavramına sıcak bakmaya başladılar.
Sancakta yaşayan Türkler, Ankara'ya gönderdikleri heyetler ile zamanın başbakanı Ä°smet Ä°nönü ve Mareşal Fevzi Çakmak aracılığı ile Atatürk'e bir kere daha aktardıkları davaları için Ulu Önder'den daha yakın ilgi ve destek istediler. Türk hükümeti, Eylül ayında Cenevre'de yapılan Milletler Meclisi toplantısında konuyu gündeme getirerek, Ä°skenderun sancağının bağımsızlık talebini Fransız Hükümeti'ne resmen bildirdi.
Atatürk, yılı TBMM'nin açış konuşmasında, " Fransızlar ile aramızda senelerdir sürüp giden davanın neticelenmesinin zamanı gelmiştir" diyerek sancağın bulunduğu bölgeye Hatay ismini verdi. Bu davranışı ile Hatay Meselesine ciddi olarak el konduğunu ifade etmiş olan Atatürk, o sırada faaliyette olan Antakya-Ä°skenderun Yurdu cemiyetinin adını da Hatay Egemenlik Cemiyeti olarak değiştirdi. Bu cemiyetin merkezi Ä°stanbul'da idi.
Olayların hızlı bir gelişme içine girdiği bugünlerde, Fransız başbakanı Leon Blum'un, Suriye'ye bağımsızlık verileceği şeklinde beyanı, Hatay'ın Suriye'ye geçmeden anavatana katılması için yapılacak çalışmaların hızlandırılmasını gerekli kıldı. Bu sırada Türk nüfusun aleyhine gelişeceği sezilen, Kasım genel seçimlerine Türkler katılmayarak seçimi boykot ettiler. yılı başında, Hatay'daki huzursuzluğu gündemine alarak görüşen Milletler cemiyeti, "her Hataylı dilediği cemaat listesine yazılmak ve rey vermek hakkına sahiptir" maddesini içeren Türk tezini kabul etti ve yapılacak halk oylaması için Antakya'ya bir gözlemci heyeti gönderdi.
Heyetin halk oylaması konusunda olumlu bir kanı ile Cenevre'ye dönmesinden ve raporlarını 27 Ocak 'de Milletler Cemiyeti'ne vermelerinden sonra, Ä°skenderun Sancağı için yeni bir statü ve anayasa taslağı hazırlanarak sancakta, Millet Meclisi seçimi yapılması kararı alındı. Türkiye adına Numan Menemencioğlu'nun katıldığı anayasa taslağı hazırlama komisyonu, Fransız, Ä°ngiliz, Belçikalı ve Hollandalı diplomatlardan oluşmaktaydı. Komisyon tarafından 15 Mayıs 'de tamamlanan tasarı Milletler Cemiyeti'nce 29 Mayıs 'de kabul edildi. Bu taslağa göre sancak, içişlerinde bağımsız, dışişleri, maliye, gümrük işlerinde Suriye'ye bağlı kalacaktı. Sancağın toprak bütünlüğü, Türkiye ve Fransa'nın garantörlüğü altındaydı.
Milletler Cemiyeti'nce kabul edilen tasarı esasları çerçevesinde Ekim 'de Antakya ve Ä°skenderun'da Türk konsoloslukları açıldı. 15 Nisan 'de başlayan ve ileride yapılacak Millet Meclisi seçimine esas olacak sayım işleminde, adilane hareket edilmeyip, Türkler aleyhine bir tavır takınılması üzerine durum, Türkiye Cumhuriyeti'ne, Fransız Hükümetine ve Milletler Cemiyeti'ne duyuruldu.
Sayım sırasında yer yer kanlı olayların da çıkması üzerine örfi idare ilan edildi ve toplum düzenini sağlamak amacıyla Fransız milislerinden oluşan Albay Collet komutasında bir birlik Antakya'ya geldi. Türk partizanı bir asker olan Albay Collet tarafından düzen sağlanıncaya kadar, sayım işlerine beş gün ara verildi. Askeri tedbirlere rağmen olayların devam etmesi üzerine Fransız delegesi Carreaux, Hatay'ın yönetimini Türkler'e bırakmayı teklif etti.
Bu teklif üzerine Ankara'nın görüşü ve oluru alınarak, Ä°çişleri Müdürlüğü mahiyetinde olan Ä°skenderun Sancağı Valisi görevine Dr. Abdurrahman Melek atandı ve vali 6 Haziran tarihinde göreve başladı.
Bu tedbirlere rağmen etnik gruplar arasında sürüp giden gergin ortamda bazen ölümle sonuçlanan olayların devam etmesi üzerine, sayım işleri tamamen durduruldu ve seçim komisyonu 26 Haziran 'de Sancak'tan ayrıldı.
Duruma bir hal çaresi bulmak amacıyla Türkiye ve Türkiye ve Fransız heyetleri arasında Antakya'da yapılan ve bir hafta süren görüşmeler sonunda, Türk ve Fransız askerinden oluşacak birliklerin Hatay'a girmeleri ve sayımın bu birliklerin denetimi altında yapılması kararı alındı. Bu karar gereğince, 5 Temmuz 'de Kurmay Albay Şükrü Kanatlı komutasındaki Türk alayı törenle Antakya'ya girdi. Alınan tedbirler ile sayım işlerine 22 Temmuz tarihinde yeniden başlandı ve sayım işlemi 1 Ağustos tarihinde tamamlandı. Sayım sonucunda seçmen sayısı: Türkler , Aleviler , Ermeniler , Araplar , Ortodoks Rumlar , diğerleri ise kişi olarak tespit edildi. Bu sayılara göre Millet Meclisi için: Türklerden 22, Alevilerden 9, Ermenilerden 5, Araplardan 2, Ortodoks Rumlardan 2 olmak üzere toplam 40 milletvekilleri adayları, seçilecek milletvekili sayısı kadar olduğundan, bunlar için seçim yapılmadı ve bu adayların tümü milletvekili olarak meclise girdiler.
2 Eylül günü toplanan Hatay millet Meclisi, daha önce Atatürk tarafından aday gösterilen Tayfur Sökmen'i Hatay Devleti Cumhurbaşkanı seçti. Dr. Abdurrahman Melek başbakanlığa atanırken, Abdülgani Türkmen meclis başkanı oldu. Beş bakandan oluşan Hatay Devleti Hükümeti, Hatay Millet Meclisi'nin 6 Eylül 'deki oturumunda güven oyu aldı.
Çıkarılan bir yasa ile Türkiye Cumhuriyeti yasalarının tümü Hatay Devleti'nin yasaları olarak kabul edildi ve bunlar içinde hemen uygulanabileceklerin belirlenmesi için hükümete yetki verildi. Devlet yönetiminde vatandaşlara uygulanan eşitlik sayesinde cemaatler arasındaki ayrılık ve husumet giderek azaldı.
Ä°lk başta Antakya, Ä°skenderun, Kırıkhan ilçelerinden ibaret olan Hatay Devleti'nde daha sonra Reyhanlı ve Yayladağ ilçeleri oluşturularak ilçe sayısı beşe yükseltildi. Para birimi Suriye lirası olan Hatay Devleti'ni dış ülkelerde Suriye Devlet Başkanı temsil edecekti. Devletin bayrağı, Türk bayrağının çok benzeri olup sadece yıldızı kırmızı idi.
Hatay Devleti Bayrağı 5 Eylül - 23 Haziran
Hatay Devleti Bayrağı 5 Eylül - 23 Haziran

Bir süre sonra Fransız idaresindeki Suriye Devleti ile Hatay Devleti arasında bazı konularda yetki ve yönetim açısından başgösteren anlaşmazlıklar giderek büyüdü. Manda yönetimi zamanından bu yana görev yapan bütün Fransız ve Suriyeliler, Türk yönetimince işten çıkarıldılar. Gerginleşen münasebetler üzerine Suriye Devleti'nin bir ara posta pulu vermemesi üzerine, Hatay Devleti, Türkiye Cumhuriyeti'nin pullarını kullanmaya başladı. Kısa bir süre sonra kendi pullarını çıkaran Hatay Devleti, Uluslararası Postalar Topluluğu'na üye oldu. Devletin parası Suriye parası idi. Vurgunculuğa mani olmak amacıyla gizlice toplanan meclisin bir gece içinde çıkardığı bir kanunla, Suriye parası yerine Türk lirasına geçildi. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Ä°skenderun'da bir şube açtı.
Bu sırada Hatay'ın Türkiye Cumhuriyeti ile olan sınırı kapalı idi. Suriye Devletiyle anayasa gereği bir sınırı bulunmamaktaydı. 20 Ekim gece yarısı Fransızlar, kendilerine çıkarılan güçlükleri bahane ederek, Suriye Devleti'nin Hatay Devleti ile varolmayan sınırını kapattılar ve Hatay Devleti ile olan ilişkiyi dondurdular. Amaçları Türkiye ile sınırı kapalı olan Hatay Devleti'ni ekonomik açıdan güç duruma sokup kendi istekleri doğrultusunda hareket etmeye zorlamaktı. Bu olaya misilleme olmak üzere Hatay Devleti de Suriye ile yeni oluşan sınırını kapattı. Her iki taraftaki sınırın kapalı olmasının Hatay Devleti'nin ticaret ve ulaşım işlerini aksatacağı ihtimali karşısında, olaydan iki gün sonra Millet Meclisi'nde alınan bir kararla Türkiye Cumhuriyeti ile olan sınır açıldı. Suriye hududunun Fransızlar tarafından kapatılması, öteden beri düşlenen, Hatay'ın anavatana katılması hedefi için pek olumlu bir ortam yaratmıştı. Fransızlar'ın bu durumu sezip özür dileyerek, Hatay Devleti ile olan sınırı tekrar açmalarına rağmen Hatay Devleti, Suriye Devleti ile olan sınırını açmadı. Bu gergin ilişkiler içinde, anavatana katılma arzusu ile dolu sekiz ay geçti.
Türkiye Cumhuriyeti'nde yılında yapılan milletvekili seçiminde, Hatay Devlet Başkanı Tayfur Sökmen Antalya'dan, Başbakan Abdurrahman Melek ise Antep'ten milletvekili seçilerek TBMM'ne girdiler. Bu olay Hatay'ın anavatana katılması hedefinin bir diğer adımını oluşturmakta idi. Zaten Fransa da bu konuya son zamanlarda ılımlı bakmakta kamuoyunda ise bu çözümün bölgedeki istikrar ve her iki devletin geleceği için en uygun yol olacağı görüşü ağırlık kazanmakta idi.
Nihayet Fransa Hükümeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti arasında yapılan anlaşmaya uygun olarak, Hatay Millet Meclisi'nin 23 Haziran 'da oybirliği ile aldığı karar gereğince Hatay Devleti, Türkiye Cumhuriyeti'ne katıldı. Hemen uygulamaya konan bu karar sonucu, Hatay'da görevli son Fransız birliği 7 Temmuz günü Antakya kışlasında yapılan törenle Hatay'dan ayrıldı. Türkiye Cumhuriyeti, Fransızlar'a bağlı olan Suriye-Büyük Lübnan Bankası, Tütün Ä°daresi, Elektrik Şirketi, Ä°skenderun Liman Şirketi'ni satın alırken, Suriye uyruğuna geçmek isteyen vatandaşlarına da bir tercih hakkı tanıdı.
Suriye Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti temsilcilerinin katılımı ile oluşan komisyon sonucunda bugünkü sınır çizgisi tespit edildi ve TBMM'de çıkarılan 7 Temmuz tarih ve sayılı yasa ile Hatay ili oluşturuldu. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Hatay Egemenlik Cemiyeti Genel Sekreteri Şükrü Sökmen Süer, Hatay'ın ilk valisi oldu.
Antakya'da, 23 Temmuz tarihinde TBMM adına gelen heyetle beraber yapılan anavatana katılma törenleri ile Ulu Önder Atatürk'ün sağlığında neticesini göremediği büyük ülküsü olan Hatay meselesi daima karşısında olduğu bir askeri harekat yerine arzuladığı gibi politik yollarla kesin sonuca ulaştı ve Kırk Asırlık Türk Yurdu anavatan sınırları içine alınmış oldu.

Hatay'ın ilk ve tek Cumhurbaşkanı Sökmen'in 21 akrabası hayatını kaybetti

"Asrın felaketi" olarak nitelenen depremlerde, Fransız mimar Leon Benju tarafından yılında Köprübaşı olarak anılan meydanda inşa edilen ve 'den Hatay Devleti'nin Türkiye'ye katıldığı 29 Haziran 'a kadar meclis binası olarak hizmet veren yapının da arasında yer aldığı simge binalar yerle bir oldu. Tayfur Sökmen'in valilik bahçesindeki büstü de depremde zarar gördü.

Hatay'da her yıl düzenlenen, 3 Mart 'de yaşamını yitiren Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen'i anma töreni, deprem nedeniyle bu sene yapılamadı.

Hatay'ın ilk ve tek Cumhurbaşkanı Sökmen'in 21 akrabası hayatını kaybetti

Sökmen'in torunu Mehmet Mursaloğlu, deprem sırasında Hatay'da bulunduğunu, daha sonra ise İstanbul'a geçtiğini söyledi.

Hatay'ın depremde büyük yıkıma uğradığını anlatan Mursaloğlu, "Hal böyleyken dedemizin ölüm yıl dönümü için tören düzenlenemedi ama yapacak bir şey yok. Biz onu İstanbul Zincirlikuyu'da mezarının başında andık. İlk kez vefat yıl dönümü olan 3 Mart'ta tören düzenlenmedi. Bu ailenin bir ferdi olarak çok üzgünüz." dedi.

"Bize emanet edilen bu öz yurt parçasını kimseye bırakmayacağız"

Mursaloğlu, Hatay Cumhuriyeti Devleti'nin o zamanki "gündüz sineması" diye adı geçen yerde kurulduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Tayfur Sökmen büyüğümüzün 'Sen, ben yok, biz varız' düsturuyla bu devlet kuruldu. Böyle manevi bir atmosfere sahip olan, Hatay ile ilgili önemli kararların alındığı yerlerin bir anda yok olması ailemizi ve Hataylıları çok üzdü çünkü bunlar bizlere kalan mirastı, maneviyattı. İnşallah biz tekrardan küllerimizden doğacağız, inşallah orayı en kısa zamanda tekrardan eski haline kavuşturacağız. Bundan sonra Hatay topraklarını kimseye bırakmamak için belli bir zaman sonra topraklarımıza geri döneceğiz. Bize emanet edilen bu öz yurt parçasını kimseye bırakmayacağız. Hataylılar olarak tekrardan küllerimizden doğup, yeniden buraya gelerek mücadele vereceğiz. Doğduğumuz ve doyduğumuz topraklar. Atatürk'ün en büyük idealinin 'Hatay benim şahsi meselemdir' demesinin tek sebebi, öz ve öz Hatay Türk yurdudur. Bundan dolayı Atatürk şahsi meselesi yapmıştır. Onun için de biz bu emanete Allah'ın izniyle sahip çıkacağız."

Hatay'ın ilk ve tek Cumhurbaşkanı Sökmen'in 21 akrabası hayatını kaybetti

"Kalan eşyaları depremde zarar görmedi"

Yıkılan Hatay Valiliğindeki makam odasının dedesi tarafından da makam odası olarak kullanıldığını anlatan Mursaloğlu, depremde yıkılan eski meclis binasının önemine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Tayfur Sökmen 40 kişilik milletvekili oluşturmuştu. Bu milletvekillerinin hepsi çok heyecanlı, çok gurur verici kararlar almıştı. 10 ay, 16 gün 8 saat süren bir meclis geçmişi var. Tüm Hatay halkının birleşerek aldığı önemli kararlar vardı bu mecliste. Valilikte Tayfur Sökmen'in odasındaki mumyalar, kendisinin özel kalemi, cumhurbaşkanlığı kimliği, milletvekilliği kimliği ilk cumhurbaşkanı olarak kullandığı dolma kalem gibi eşyaları o zaman Kültür Bakan Yardımcısı olan sayın Hüseyin Yayman ve Vali beyin yardımlarıyla Hatay Etnografya Müzesi'ne taşınmıştı. Bunlar depremde bir zarar görmedi."

Hatay'ın ilk ve tek Cumhurbaşkanı Sökmen'in 21 akrabası hayatını kaybetti

"Aile olarak kaybımız çok büyük"

Depremde yakınlarını kaybettiğini belirten Mursaloğlu, "Bizim asıl soyadımız Mursaloğlu. Atatürk, kendisine Sökmen soyadını armağan ettikten sonra Tayfur Bey, hiçbir çocuğuna bu soyadını kullandırtmadı. Soyadı Mursaloğlu olan 21 kişi vefat etti, aile olarak kaybımız çok büyük. Vefat edenler Tayfur Sökmen'in yeğenlerinin çocukları ya da torunları oluyor. Tayfur Sökmen'in çok sayıda yakınını depremde kaybettik." ifadesini kullandı.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası