Yedinci Hayat Ekşi

HÜKÜMET, Avrupa Birliği standartlarına uyum amacıyla hazırladığı ‘‘Yedinci Uyum Paketi’’ni hızla Meclis'e gönderdi. Aynı hızla konuyu ele alan TBMM de, tasarı üzerindeki görüşmelere dün Adalet Komisyonu'nda başladı.

Bunlar iyi haberler.

Aslında ‘‘paketi’’ inceleyince onun da ‘‘iyi’’ yani Türkiye'nin daha demokratik bir devlete sahip olmasını amaçladığı eklenmelidir. O nedenle Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına teşekkür borcumuzu ifade etmeliyiz.

Yedinci Paket'in içeriğine girmeden değinmek istediğimiz bir husus var:

Yasalarımızın orasında burasında meğer ne çok ‘‘anti-demokratik’’ hüküm varmış da Belli ki başımıza taş düşmedikçe farkına varmazmışız.

Örneğin insanları askerden soğutmayı amaçlayan propaganda yapan bir insan neden olayda ‘‘taraf’’ konumundaki askeri yargıda hesap versin? Öteki yani genel mahkemeler adalet dağıtmıyor mu?

Paket böyle gözden kaçmış birçok pürüzü temizlemeyi amaçlıyor.

Keza, daha demokratik olsun diye, yakın zamanlarda yürürlüğe konanDerneklerle ilgili yasal düzenlemeler, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü konulu hükümler ve topu topu iki yıl önce baştan sona değiştirilen Medeni Kanun ile, önceki paketlerde parça parça değiştirilen Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu da bu pakette ele alınıp hoşgörülü hükümler getiriliyor.

Tam burada insanın aklına şu sorular geliyor:

Dernekler Yasası'nı, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri ile ilgili yasayı, Türk Ceza Yasası'nı ve Türk Medeni Kanunu'nu eski paketlerin hazırlanması sırasında ele alan ve iyileştirici hükümler oluşturan uzman bürokratlarımızın aklı o zaman neredeydi?

‘‘Efendim biz siyasi iradenin istediği kadarını yapabiliriz’’ lafı bir mazerettir ama genelde hiç de geçerli değildir. Çünkü hepimiz biliriz ki siyasileri çoğunca bürokrasi yönlendirir.

Bundan vardığımız sonuç şu:

Bizim daha demokratik bir devlete sahip olmamız için sadece yasaları değiştirmemiz yetmiyor, bürokrasimizin zihniyetini değiştirmeye daha çok ihtiyacımız var. Demokrat olmayan kafaları ite kaka işte böyle oluyor.

Tasarının içeriğine yer kalmadan yazının sonuna geldik. Ama yine de kısaca söyleyelim:

Tasarı aslında yukarıdakilerden çok Milli Güvenlik Kurulu'nun yetkilerini hacamat etmek ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri'ni ‘‘üstün konumlu’’ olmaktan çıkarmak için hazırlanmış olduğu izlenimi veriyor. Bir de savunma harcamalarının gerektiğinde denetlenebilmesi yolunu açıyor.

Bunları yerinde bulduğumuzu belirtelim. Ama bir yanlışa da değinelim:

Milli Güvenlik Kurulu'nun toplantıya çağrılmasında Genelkurmay Başkanı'nı da yetkili kılan hükmün kaldırılması hiç de iyi ve doğru olmamış.

bu özelliği kullanmak için reklamsız üyeliğe sahip olmanız gerekmektedir. mobil uygulamamızı indirerek reklamsız aboneliğinizi başlatabilirsiniz.