beş vakit namazın faydaları / Namazın Hikmetleri Ve Faydaları - Foto Galeri - seafoodplus.info

Beş Vakit Namazın Faydaları

beş vakit namazın faydaları

Namazın Önemi, Fazileti ve Faydaları

İslam’da namazın önemi nedir? Namazın faydaları nelerdir? Namazın fazileti ve hikmetleri nelerdir? Îmandan sonra Allah’ı zikretmek için yapılan amellerin en fazîletlisi ve en kâmili namazın önemi, fazileti ve faydaları.

Kulu, Mevlâ’nın vuslat deryâsına götüren ibâdet pınarlarının en büyüğü ve ehemmiyetlisi hiç şüphesiz ki namazdır. Zira namaz, şümûl, muhtevâ ve rütbe bakımından bütün ibâdetlerin zirvesi ve özü durumundadır.

Kâinâttaki bütün varlıklar; Güneş, yıldızlar, çayır, çimen, ağaçlar, hayvanlar hep zikir hâlindedir. Saflar hâlinde uçan kuşlar, dağlar, taşlar, keyfiyeti bizce meçhul bir tesbihat ile Hakk’a kulluk ederler. Nebâtâtın ibâdeti kıyâm hâlinde, hayvanlarınki rükû hâlinde, cansız sayılan varlıklarınki de yere kapanmış vaziyette, yani secde hâlindedir. Semâ ehlinin durumları da böyledir. Meleklerin bir kısmı kıyâmda, bir kısmı rükûda, bir kısmı secdede, bir kısmı da tesbîh ve tehlîl hâlindedir. Ancak Cenâb-ı Hakk’ın mü’minlere bir mîrâc olarak ikrâm ettiği namaz ise, bütün bu ibâdetleri kendinde toplamıştır. Dolayısıyla namazı güzelce kılanlar, yerde ve gökte bulunan bütün varlıkların ibâdetlerinin hepsini ihtivâ eden bir ibâdet yapmış olarak hesapsız mükâfat ve derûnî tecellîlere nâil olurlar.

BENZERSİZ İBADET

Namaza benzeyen hiçbir ibâdet yoktur. Namaz kılan kimse, namazdan başka hiçbir şeyle meşgul olamaz. Namaz onu, her türlü alâkadan keser. Cenâb-ı Hak ile başbaşa târifsiz bir vuslat yaşatır. Diğer ibâdetlerde durum böyle değildir. Meselâ oruçlu kişi, aynı anda çalışabilir, hacceden kişi gerektiğinde alışveriş yapabilir. Ama namaz kılan kişinin maddesi de mânâsı da, huzûr-i ilâhîdedir. Nitekim âyet-i kerîmede:

“Secde et ve yaklaş!” buyrulur. (el-Alâk, 19)

NAMAZIN FAYDALARI

Maddî bakımdan namaz; insan vücudunun muhtelif iç ve dış hareketlerde bulunmasını sağlar. Hayatı nizam üzere tertiplice yaşama temrinleri yaptırmak sûretiyle kişiye zaman disiplini kazandırır.

Mânevî olarak namaz; ilâhî huzurda bulunma, tefekkür etme, korku zamanında tesellî verme, neş’e zamanında rûhâniyeti takviye etme, îmânı koruma, Cenâb-ı Hak ile ünsiyetin artması gibi feyz ve bereketlerle doludur.

İctimâî güzellikleri bakımından namaz; birlik ve beraberlik, tanışma, ünsiyet, ülfet, îman ve kardeşlik bağlarının kuvvetlenmesi gibi sayısız güzelliklere vesîledir. Bilhassa cemaatle kılınan namaz, Cuma ve bayram namazları, insanlar arasında ırk, renk, dil, makam ve mevkî ayrımı yapmaksızın Allâh’a kullukta aynı safta bir araya gelme, bütünleşme, yardımlaşma ve ictimâî muhasebeyi sağlar.

Rûhânî tecellîleri bakımından namaz; kişinin ilâhî huzûra çıkarak ihlâs, takvâ ve sadâkat gibi güzel vasıflar kazandığı bir ibadettir. İnsan, namazda kalp âlemini mânevî bir bahar iklîmine çevirir.

Namaz günde en az beş defa tekrarlandığı için devamlı Cenâb-ı Hakk’ı hatırlatır. Kalp ve vicdanı Allâh’a bağlar. Allâh’ın sonsuz kudretini, mutlak irâdesini, rahmet ve merhametini, kerem ve ihsânını, azap ve ikàbını insanın kalbine yerleştirir. Böylece insanı günah, çirkinlik ve haksızlıklardan alıkoyar. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:

(Rasûlüm!) Sana vahyedilen Kitab’ı oku ve namazı kıl! Muhakkak ki namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allâh’ı zikretmek, şüphesiz en büyük iştir. Allah yaptıklarınızı bilir.” (el-Ankebût, 45)

Bir kişi Peygamber Efendimiz’e gelerek:

“–Falan zât gece namaz kılıyor, sabah olunca da hırsızlık yapıyor!” dedi. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

“–Hakîkî namaz kılıyorsa, bu namazı ve namazda okuduğu Kur’ân âyetleri, onu yaptığı kötü fiilden uzaklaştıracaktır.” (Ahmed, II, )

Gerçekten de müslümanlar arasında suç işleme oranı çok düşüktür. Bugün dünya üzerinde en az cinâyet işlenen yerler müslüman ülkelerdir. Avrupalı araştırmacılar, İslâm ülkelerinde cinâyet oranı neden düşük diye çok ciddî ilmî çalışmalar yapmaktadırlar.[1]

Bunun en mühim sebebi, İslâm’ın getirdiği inanç esasları, ibadetler ve ahlâk kâideleridir. İslâmî bir eğitim alan insan, Allah’tan korkar, yaptığı zerre kadar iyilik ve kötülüğün dahî karşılığını âhirette göreceğine inanır. Neticede şerlere kilit, hayırlara anahtar olur.

Muayyen vakitlerde kılınan namaz, gün içinde insanı belli aralıklarla iş yoğunluğundan ve hayatın monotonluğundan kurtarıp rahatlatır. Rabb’ine karşı itaat, teslîmiyet ve şükran duygularını ifâde etmesini sağlar. Secdeye varan insan, kendisiyle yüz yüze gelerek iç âlemine dönme fırsatı bulur.

İnsanların giderek birbirinden uzaklaştığı, menfaatperestliğin öne çıktığı ve ferdiyetçiliğin hâkim olduğu günümüz dünyasının mühim bir hastalığı da yalnızlık hissidir. İnsanı psikolojik rahatsızlıklara sürükleyen bu hastalığın en güzel ilâcı namazdır. Namaz, ister ferdî olarak, isterse fazîletini artırmak için cemaatle kılınsın, insanın yalnızlık hissini günde en az beş defa giderir. Çünkü namaz, insanı Allâh’ın huzûruna çıkardığı için, tek başına kılsa bile, ona yalnız olmadığını hatırlatır. Cemaatle kılındığında ise insanı hem Allâh’ın huzûruna götürür hem de diğer mü’min kardeşleriyle bir araya getirir.

Sosyoloji alanında mütehassıs olan Prof. Dr. Ümit Meriç şöyle demiştir:

“Namaz kılan bir toplumun psikolojiye, zekât veren bir toplumun da sosyolojiye ihtiyacı yoktur.”

Cenâb-ı Hak, namaz husûsunda “Secde et ve yaklaş!”[2] buyuruyor. Felâha eren kullarının namazı huşû ile kıldıklarını haber veriyor.[3] Huşû ile kılınan bir namaz sâyesinde insanın Cenâb-ı Hakk’a karşı tevekkül ve teslîmiyeti artar. Bu teslîmiyet neticesinde kişi, psikolojik rahatsızlıklardan muhâfaza edilir. Zira o, en yüce kuvvete, yani Cenâb-ı Hakk’a teslim olarak kendini âdeta ebedî huzûrun kollarına bırakmıştır.

NAMAZI BİLEREK TERK ETMENİN HÜKMÜ

Namaz kılan bir mü’min, Cenâb-ı Hakk’ın muhâfazası altında olduğunu hisseder ve büyük bir mânevî huzur ve emniyet duygusu içinde yaşar. Zira Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- namaz kılmayanlar için şöyle buyurmuşlardır:

“…Kim namazı bile bile terk ederse, o kişi Allah Teâlâ’nın himâyesinden ve hıfz u emânından uzak kalır.” (İbn-i Mâce, Fiten, 23)

Dolayısıyla namaz kılan bir toplum madden ve mânen sıhhatli olur. Nitekim Asr-ı Saâdet’te Medîne’ye bir doktor gelmişti. Yapacak bir iş bulamadı. Neticede Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ona âilesinin yanına dönmesini tavsiye ettiler.[4] Yine, bize gelen nakillere baktığımızda, Asr-ı Saâdet’te psikolojik bir rahatsızlığa rastlamıyoruz.

Cenâb-ı Hak, Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i örnek olarak göndermiştir. O her hususta örnek olduğu gibi psikoloji ve rûhî tedâvi husûsunda da örnektir. Aynı şekilde toplumun ıslâhı husûsunda da örnektir. Bunun en büyük delili de Asr-ı Saâdet toplumudur…

Diğer taraftan namaz, îmandan sonra, Allâh’ı zikretmek için yapılan amellerin en fazîletlisi[5] ve en kâmilidir. Kelime-i şehâdetten sonra İslâm’ın en mühim rüknüdür. Namaz kılan insanın küçük günahları affedilir.

BEŞ VAKİT NAMAZIN FAZİLETLERİ

Bir gün Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ashâbına:

“–Ne dersiniz? Birinizin kapısının önünde bir nehir aksa, o kimse her gün bu nehirde beş defa yıkansa, (vücûdundaki) kirden bir eser kalır mı?”diye sormuşlardı. Ashâb-ı kirâm:

“–O kimsenin kirinden hiçbir şey kalmaz.” dediler. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Beş vakit namaz, işte bunun gibidir. Allah beş vakit namazla günahları silip yok eder.” buyurdular. (Müslim, Mesâcid, Bkz. Buhârî, Mevâkît, 6)

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz gürül gürül akan bu bol sulu nehrin, hemen kapımızın önünde olduğunu haber veriyor. Yani nehir bize çok yakın, ondan su almamız ve içine girip yıkanmamız çok kolay! Küçük bir gayretle, Cenâb-ı Hakk’ın vaad ettiği büyük lûtuf ve ihsanlara kavuşabiliriz.

CENNETİN ANAHTARI

Namaz, Cennet’in anahtarı[6] olduğu için, Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Cennet’e girmek ve orada kendisine komşu olmak isteyenlere, çokça secde etmelerini tavsiye buyururlardı.[7]

Secde, aynı zamanda Cehennem’den kurtuluş vesîlesidir. Bu hakîkat, hadîs-i şerîfte şöyle beyan edilir:

“…Kıyâmet günü Allah Teâlâ, Cehennem ehlinden dilediklerine rahmet edecektir. Meleklerine, dünyadayken Allâh’a ibadet edenleri oradan çıkarmalarını emredecek, onlar da çıkaracaklardır. Melekler, onları secde izlerinden tanırlar. Allah, Cehennem’e secde izlerini yemeyi haram kılmıştır. Ateş, insanın her tarafını yakar, sadece secde yerine dokunamaz.” (Buhârî, Ezân, )

Secdeden maksat, umûmiyetle namazdır. Bâzı âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde namaz, en mühim rüknü olan secde ile ifade edilmiştir.

MÜMİNLERE CEMALULLAH’I SEYRETTİREN İBADET

Namazın bir faydası daha vardır ki o hepsinden mühimdir. O da Cennet’e giren mü’minlere Cemâlullâh’ı seyrettirmesidir. Ashâb-ı kirâmdan Cerîr -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:

Bir gece Rasûl-i Ekrem Efendimiz’le birlikte oturuyorduk. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, dolunaya bakarak şunları söylediler:

“–Şu dolunayı birbirinizi itip kakmadan rahatça nasıl görüyorsanız, (aynı şekilde) Rabb’inizi de (Cennet’te) öyle rahatça göreceksiniz. Artık Güneş’in doğmasından ve batmasından önceki bütün namazları kılabilmek için elinizden gelen gayreti gösteriniz!”

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bu sözlerin ardından şu âyet-i kerîmeyi tilâvet ettiler:

“…Güneş’in doğmasından ve batmasından önce Rabb’ini hamd ile tesbîh et; gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün iki ucunda da tesbîh et ki, Rabb’inin rızâsına erebilesin!” (Tâhâ, )[8] (Buhârî, Mevâkît 16, 26; Tefsîr, 50/1; Tevhîd, 24; Müslim, Mesâcid, )

Hâsılı namaz, insanı yaratılış maksadına ulaştıran en mühim ibadettir. Zaten insanın iskelet yapısının, rahatça rükû ve secde edebilecek durumda halkedilmesi de bir bakıma namazı kolaylaştırmak ve böylece insanı maksadına daha çok yaklaştırmak içindir. Bu sebeple insan, bütün hayatını namaz vakitlerine göre tanzim etmeli, namazı hayatın mihveri kılmalıdır.

Dipnotlar:

[1] Meselâ bkz. Cordova, Ana; “An Examinational Causes of Low Murder Rates in Islamic Societies”: American Society of Criminology. [2] el-Alâk,  [3] Bkz. el-Mü’minûn,  [4] Bkz. Halebî, İnsânu’l-Uyûn, III, [5] Bkz. Müslim, Îmân,  [6] Bkz. Ahmed, III,  [7] Bkz. Müslim, Salât, , ; Ahmed, III, ,  [8] Bu âyet-i kerîme, beş vakit namazın zamanlarını haber vermektedir. Bu mevzû ile alâkalı ayrıca bkz. Hûd, ; el-İsrâ, 78; er-Rûm, ; M. Kâmil Yaşaroğlu, “Namaz” mad., Diyanet İslâm Ansiklopedisi, XXXII,

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Din İslam, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

Namaz Nedir?

Namazın Dini ve Dünyevi Faydaları

PAYLAŞ:                

Namaz Nedir? Namazın Faydaları ve Faziletleri Nelerdir?

Namaz Kılmak Hakkında Bilgiler

İslam dininin direği olarak kabul edilen namazın insan hayatına bir çok faydası vardır. Bu içeriğimizde namaz kılmanın faydaları ve faziletleri üzerinde duracağız. Namazın tanımı, günde kaç defa kılındığı, özellikleri, faziletleri ve yararları gibi konular hakkında detaylı bilgiler aşağıda yer alıyor. İşte namaz kılmanın faydaları ve faziletleri

Namaz Nedir?

İslamın emirlerinden biri ve hatta en önemlisi olarak kabul edilen namaz Allah'a karşı kullarının yerine getirmekle yükümlü olduğu bir ibadettir. Fiziksel ve manevi çaba ile kılınan namaz Allah ile en yakın olduğumuz anlardan biridir. Namaz müslümanlar için 3'e ayrılmıştır. Bunlar Farz namazlar, Vacip namazlar ve Nafile namazlardır. Farz namazlar günde 5 vakit kılınması gereken namazlardır.

Namaz ile İlgili Bilinmesi Gereken Temel Bilgiler

Namaz hakkında bilinmesi gerekenleri bu kısımda kısa soru cevaplar halinde sizler ile paylaşacağız.

Kaç Çeşit Namaz Vardır?

İslam dininde namaz üçe ayrılır, çeşitleri ise şunlardır;

1. Farz Namazlar
2. Vacip Namazlar
3. Nafile Namazlar

Farz Namazlar Hangileridir ve Kaç Rekattırlar?

Farz namazlar günde 5 vakit kılınan namazlar ve cuma namazı ile cenaze namazlarıdır. Cenaze namazları diğer farz namazlara göre farzı kifaye hükmündedir.

İşte beş vakit namaz ve rekat sayıları

1. Sabah Namazı 2 rekat sünnet, 2 rekat farz
2. Öğle Namazı 4 rekat sünnet 4 rekat farz ve 2 rekat son sünnet
3. İkindi Namazı 4 Rekat sünnet, 4 rekat farz
4. Akşam Namazı 3 rekat farz, 2 rekat sünnet
5. Yatsı Namazı 4 rekat sünnet, 4 rekat farz, 2 rekat son sünnet (3 rekat vitr vacip)

Namazın Faziletleri ve Yararları Nelerdir?

Namaz kılmak hem fiziki açıdan hem de manevi açıdan insan sağlığını geliştiren bir ibadettir. Namaz kılmanın faziletlerini ve yaralarını listeledik. İşte namaz kılmanın faydaları

1. Namaz dinin direğidir.
2. İnsanın kalbini aydınlatır.
3. Allah'a şükretmeyi içerisinde barındırır.
4. Namaza ayrılan vakit sonsuz dünyada cennetin kapısını aralar.
5. Ruha kuvvet verir.
6. İmanın şartıdır.
7. Kalbin nurudur.
8. Namaz günlük hayatınızı planlar.
9. Namaz günlük hayatınızı düzene sokar.
Namaz temizliktir. Arınmadır. Namaz kılan insanın hem bedeni hem ruhu temizlenir.
Allah'a karşı yerine getirmemiz gereken bir yükümlülüktür.
İnsanın moralini artırır.
Namaz vücudun her eklemini hareket ettirir. sağlık açısından da faydaları büyüktür.
Tembelliği önler.
Namaz kılarak tüm vücudumuza kanın ulaşmasını sağlarız. Kan dolaşımını düzene sokar.
Kalp, beyin ve vücut sağlığı için yararlıdır.
Vücudu düzene sokar.
Sırt ağrılarının azalmasına yardımcı olur.
Bel ağrılarını önler.
Kasları güçlendirir.
İnsanı kötülüklerden korur.
Bacakları güçlendirir.
Stresi azaltır.

Namazın Bize Sağladığı Faydalar Nelerdir?

Namaz bize dünyevî-uhrevî, maddî-mânevî pek çok faydalar sağlamaktadır. Bu faydalardan bâzıları şunlardır:

1.Günde beş vakit namaz kılan bir insan, daima Allah'ı hatırlar ve kendisini her an O'nun huzurunda hisseder. Bu ise, o insanın aklında kötü düşüncelerin barınmasına fırsat vermez. Verse bile çıkarıp atmasına sebeb olur. Zaten dünyada gördüğümüz her kötülüğün başı, Allah'ı unutmak ve Allah korkusuna kalbde yer vermemek değil midir? Dünyada insana Allah'ı unutturacak, gaflete atacak pek çok şey vardır. İnsan yaradılışı itibariyle gece-gündüz dünya meşgaleleri içindedir. Böyle kesif bir meşgale içinde bulunan insana, elbette her an Allah'ı hatırlatacak bir şey'in olması gerekir. Böyle bir şey olmaz ise, insan hem Allah'ı unutur, hem de kalbinde Allah korkusuna yer vermez. Allah'ı unutunca da yalnız kendi nefsini, keyfini, menfaatini düşünen bencil bir insan hâline gelir. Hak, hukuk, adalet gözetmez. İnsanlar bu hâle gelince, artık ona ne kanun, ne polis, ne de jandarma te'sir edebilir. Fırsat bulduklarında meşru' olup olmadığına bakmaksızın her arzu ettiklerini yaparlar. İşte bunun içindir ki, Allah Teâlâ, insanoğlunun kalbine ona daima Allah'ı hatırlatacak ve O'ndan korkutacak bir bekçi koymuştur. Bu bekçi de Namazdır. Namaz, insana Mevlâsını hatırlatır. İnsan Mevlâsını hatırladıkça kötülüklere olan meyli kırılır. Akıl, fikir, el, ayak, göz kulak gibi bütün âzalarını kötülüklerden çeker. Başkasının malına, canına, ırz ve namusuna göz dikmez. Namazın bu hususiyetine Kur'ân-ı Kerîm'de şu şekilde işâret olunmuştur: 

اِقِمِ الصَّلوَةَ اِنَّ الصّلوةَ تَنْهى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ  

"Namaz kıl. Zira namaz insanı fahşâ ve münkerden, yani, her türlü kötü ve çirkin işlerden alıkor"(Ankebut, 29/45)

Hadîs-i şerîfte de meâlen: "Namaz dînin direğidir. Kim namazını kılmaya devam ederse, dînini yıkılmaktan korur, muhafaza eder. Kim de onu terkederse, dinî hayatın direğini yıkar, dindarlığını muhafaza edemez hâle gelir." buyurulmak suretiyle, bu husus veciz bir şekilde beyan edilmiştir.

Namazın insana Allah'ı nasıl hatırlatıp onu her türlü kötülüklerden nasıl alıkoyduğunu biraz daha açıklayalım: Namazını devamlı kılan bir kimse, sabahleyin erken kalkar, sabah namazını kılmak ve Allah'a olan borcunu ödemek için, önce abdest alır. İçini ve dışını temizler. Kalbinde bir kötülük varsa onu atar. Temiz bir kalb ve temiz bir vücudla Allah'ın divanına çıkar, huzurunda durur, namazını kılar. Bundan sonra işine gider. İş esnasında huyu, suyu, sözü sohbeti başka başka insanlarla karşılaşır. Bunlardan iyi ve kötü pek çok söz işitir, insan olması hasebiyle zaman zaman kalbine kötü düşünceler gelir. Hırs, hased, kin, intikam hisleriyle dolar. Bunların bir kısmının te'sîri altında bir şeyler yapmaya karar verdiği ve yapmak için hazırlığa da giriştiği bir sırada, müezzinin Allahu Ekber diyerek öğle namazına çağırdığını işitir. İşte o zaman kalbi kin ve intikam, hırs ve hased ile dolu olan insan, kalbindeki bütün bu kötü hisleri bir tarafa atarak namaza koşar. Yine temiz bir kalb ve temiz bir vücud ile Allah'ın huzuruna durur. Namaz onun imdadına yetişmiş, herhangi bir kötülük işlemesine fırsat vermeden Allah'ın huzuruna çıkarmıştır. Namazın bu imdadı ona ikindi, akşam ve yatsı vakitlerinde de yetişir. Artık o insan için, kötülük yapmaya ve düşünmeye zaman kalmamıştır. Beş vakit namaz ona bu fırsatı vermez. Çünkü bir vakit namazın kalbinde bıraktığı te'sir kaybolup gitmeden diğer bir vaktin namazı gelip girer. Bu sebeble namaz kılmakta devamlı olan bir insanın kalbinde Allah sevgisi ve korkusu hiç eksik olmaz. Böyle bir kalbten de kötülük sâdır olması beklenemez.

2. Namaz, mü'minin günlük hayatını da düzenler. Günde beş vakit, belirli vakitlerde Allah'ın huzurunda bulunma zarureti, insanı belli bir düzen ve disiplin içinde yaşamaya sevkeder. İşlerini, namaz vakitlerinin hâsıl ettiği zaman dilimlerine göre tanzime mecbur eder. Böyle düzenli ve disiplinli bir şekilde yapılan çalışmalar ise, insanı hayatta huzurlu ve başarılı kılar.

3.Her namaz, sahibine nefsini murakabe, muhasebe ve kontrol melekesini de kazandırır. Sık sık müdür veya müfettiş huzuruna çağrılan bir memur, nasıl görevinde dikkatli davranır, işlerini muntazam bir surette yürütürse, bunun gibi günde en az 5 sefer Hâlikının huzuruna çıkan bir insan da, bütün işlerini hatâ ve yanlışlığa meydan vermeyecek şekilde yapar.

4. Namaz kılan bir mü'min, kalben müsterihtir, ruhen kuvvetli, mânen güçlüdür. Hayatı boyunca, vazifesini hakkıyla yerine getirmiş olmanın huzuru ile yaşar.

5.Beş vakit namazını kılan kimseyi, cennetine koyacağına dair Allah Teâlâ'nın vaadi vardır. Yeter ki kılınan namazlar, sırf rızâ-yı İlâhî için olsun ve erkân ve âdâbına riayet edilerek eksiksiz yapılsın. "Cennetin anahtarı namazdır." hadîs-i şerîfi, bu İlâhî va'di te'yid etmektedir. Yanlış anlaşılmasın, bu ifade, namaz kılmayan kimse Cennete giremez demek değildir. Allah isterse, kulunun râzı olduğu bir iyiliğinden veya İslâmî bir hizmetinden dolayı, onun bütün günah ve kusurlarını, ibâdet borçlarını afvedip Cennetine koyabilir. Bu, tamamen O'nun lütuf ve merhametine kalmış bir husustur. Fakat namaz ibâdetini mâna ve ruhuna uygun şekilde eksiksiz olarak yerine getirene ise, Allah, Cennetini va'detmiştir. Va'dinden dönmek O'nun şânına yakışmaz.

6.Günde 5 vakit namaz kılmak, aynı zamanda küçük günahlar için bir kefârettir. Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm), 5 vakit namazı vaktinde kılan kimseyi, günde 5 defa evinin önünden akan bir nehire girip yıkanan kimseye benzetir ve sonra şöyle buyurur: "Günde 5 defa suda yıkanan kimsenin bedeninde kirden ve pastan bir eser kalır mı? İşte namazını kılan, günde 5 vakit Rabbinin huzurunda başını secdeye koyup rahmetine iltica eden kimse de böyledir. Allah böyle kimselerin günahlarını afveder. İsterse günahları köpükler kadar çok olsun." Bir başka hadîs'te de şöyle buyrulur: "Namazını vaktinde kılan kimsenin iki namaz arasındaki küçük günahlarını Allah Teâlâ afveder." Namaz için abdest alan kimse, abdest uzuvlarını yıkadıkça, o uzuvlarla işlenen küçük günahların suyla birlikte yıkanıp gideceği de yine rivayetlerde gelmiştir.

7.Rükünlerine ve âdâbına tam riayet edilerek kılınan 5 vakit namazın, kıyâmet gününde sâhibi için bir nur, hüccet ve delil olacağı ve onu kabirde karanlıklardan ve azabtan ve haşir mahkemesinde de hesabın zorluklarından kurtaracağı yine hadîs-i şerîflerin beyanından anlaşılmaktadır. Bundan daha büyük bir lütuf ve ihsan olur mu?

8. Namazın dünyevî ve uhrevî en mühim faydalarından birisi de namaz kılan kimsenin bütün dünyevî iş ve çalışmalarının güzel bir niyetle ibâdet hükmüne geçmesidir. İnsan namazını kılarak Allah'ın hukukunu yerine getirirse, geçimini helâl yerden te'min etmek niyetiyle yapacağı bütün gayret ve çabaları âhireti açısından boş ve faydasız bir dünyevî çaba olmaktan çıkar, ibâdet hükmünü alır. Artık o insanın bütün ömrü, bir ibâdet hâli içinde geçer. Hiçbir gayret ve çalışması Allah katında zâyi olmaz, boşa gitmez. Eğer o kimsenin geçimini te'min için çalıştığı iş, umumun menfaatini de alâkadar eden bir meşgale ise, o şahıs yaptığı işin neticesinden istifade eden umum insanlar adedince de sevabları kazanır. İşte bu büyük kazancın tek bir şartı vardır. O da farz olan namazlarını kılmak, ciddî bir mâzeret olmadan namazlarını geciktirerek kazaya bırakmamaktır. Namaz kılan kimsenin bütün dünyevî çalışmalarının ibâdet hükmüne geçmesi sırrı, kişide çalışmaya, insanlara faydalı olacak hizmetlerde bulunmaya karşı ciddî bir şevk ve heyecan meydana getirir. Bu sebeble, insan ihtiyarlasa bile ailesinin maişeti için çalışmaktan, gayret ve faaliyette bulunmaktan geri durmaz. Fütûr ve tembelliğe düşmez. "Artık ihtiyarladım. Bir köşeye çekilip sadece âhiretime çalışayım." diye düşünmez. İnsanlığa ve aile ferdlerine daha faydalı olmak için çalışır, çabalar. Çünkü, bilir ki, namazlarını kıldığı için bütün dünyevî çalışmaları da ibâdet hükmünü almaktadır.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir