Olsi Jazexhi
Cezayir, 10/9/
İngilizceden tercüme eden Ahmet Kaldırım
Tarihte Bektaşiler
Günümüzde Arnavutluktaki Müslüman dini toplumu (Komuniteti Bektashian) olarak bilinen Dervişlerin Bektaşi Tarikatı Arnavutluktaki Müslüman nüfusunun kayda değer bir bölümünü kapsayan İslami Sufi yoludur (tarikat). Bu tarikatın yüzyılın ikinci yarısında Anadoluda yaşamış olan Müslüman evliya Hacı Bektaşi Veli (ö. ) ile başladığına inanılmaktadır. Bektaşi efsaneleri Hacı Bektaşın Orhan veya Murat I yönetimi esnasında Yeniçerilerin piri olduğunu ve Osmanlı Ordusunda yer alan Balkanlardan alınan genç Hristiyan askerlerin İslamileşmelerinde önemli bir yol oynadığını ileri sürmektedirler.
Pek çok âlim Hacı Bektaş Velinin yüzyıl boyunca Anadolu dervişleri arasında bulunduğuna ve da Selçuklulara karşı baş kaldıran Baba İshakın disiplinine çok benzer bir disiplin içinde olduğuna inanmaktadırlar. Arnavutluktaki önemli bir Bektaşi muhip (bağlı) ve âlimi olan Sami Frashëri, Hacı Bektaşi Velinin yüce evliyalardan (aziz) biri olduğunu ve İrandaki Horasan ilinin Nişabur şehrinden geldiğini iddia etmiştir. Hacı Bektaş Veli ilmini Lokman Parandahdan aldı ve daha sonra Anadoluya göç etti. Yaşamı boyunca, veli Sultan Orhan (– arasında yönetti) ile buluştu ve bu geç tarihin problemli olmasına rağmen yeni kurulan Yeniçeri Kolordusunu kutsadı. Kendisi Bektaşilerin ilk piri olarak kabul edilse bile, Bektaşi tarikatının kendisi, tarikatı organize eden ve Orta Anadoludaki Hacıbektaş kasabasında ana tekkeyi (Pirevi, tarikatın merkez locası) inşa eden Balım Sultan isimli Sufi şeyhi tarafından tesis edilmiştir.[1]
Frashëriye göre Bektaşi yolunun gerçek bir tarikata dönüşümü 16.yüzyılda tarikatın İkinci Piri veya büyük üstadı olarak kabul edilen büyük üstat Balım Sultan tarafından yapılmıştır.[2] Balım Sultanla Bektaşi yoluyüksek yapılı organizasyona ve merkezi hiyerarşiye dönüştürüldü. Bektaşi doktrininin heterodoks doğaya sahip olması ve inancının normatif Sünni İslamdan ziyade Şii İslama daha yakın olmasına rağmen, Osmanlı devleti ve uleması tarikatın imparatorluktaki varlığını çok uzun bir süre tolore ettiler. Kısmen Yeniçeri kolordusunun koruması sayesinde, BektaşilerBalkanlardaki Müslüman nüfus arasında[3] özellikle de güney Arnavutlukun ve kuzey Yunanistanın bakımsız alanlarında kendi mistik yollarını yaymada önemli bir zemin buldular.
Oryantalistlerin çoğu, Bektaşilerin çoğunun yanlış yönlendiren ana düşünce olarak reddetmelerine işaret olarak Bektaşilerin İslama karşı tutumlarının İslami ritüel ve ibadetlerin zahirini hiçe saymaları ile belirgin olduğunu iddia etmişlerdir.[4] İngiliz bilim adamı John Kingsley Birge tarafından tanıklık edilen Şeriat (İslami kanunun) kabulleri[5] Baba Selim Kaliçani ve Baba Recebi (ö. ) gibi Arnavut Bektaşileri tarafından da güçlü bir şekilde onaylanmaktadır.[6] Baba Selim Bektaşilerin sadece günlük ibadetlerini (namaz) camide veya kendi meydanlarında ifa etmediklerini veŞeriata da inanmadıklarını fakat aynı zamanda sabah ve öğle vakitlerinde fazladan iki ibadeti de ifa ettiklerini belirtmektedir.[7]
Doktrinel ifadeyle, Bektaşiler, pek çok kimse kendilerini Sünni İslam ile karıştırsa bile, aslen Şiiliğin bir tarikatı olarak kabul edilebilirler.[8] İranın On iki İmam Şii okulunda olduğu üzere, Bektaşiler On iki İmamı kabul ederler ve Cafer-i Sadıkı (ö) kendilerinin en önemli imamı olarak görürler. Bektaşi doktrini muhtemelen Arnavutluktaki en iyi tanınan muhipolan seçkin ulusal şair Naim Frashëri tarafından uygun bir şekilde aşağıdaki gibi özetlenmiştir:
Bektaşiler Hakikate ve Yüce Rabbe, Muhammed, Ali, Hatice, Fatma, Hasan ve Hüseyine inanırlar. Yine On iki imama inanırlar bunlar: İmam Ali / İmam Hasan / İmam Hüseyin / İmam Zeynel Abidin / İmam Muhammed Bakir / İmam Cafer el Sadık / İmam Musa Kazım / İmam Ali Rıza / İmam Muhammed Taki / İmam Ali Naki / İmam Hasan Askeri / İmam Muhammed Mehdi.[9]
Bununla birlikte, Şii ana kolundan farklı olarak, Bektaşiler İmam Musa el-Kazım (ö. Mil.) yoluyla kendilerini manevi yola bağlı görmektedirler ve Hacı Bektaşı onun halefi olarak resmetmektedirler.
Bektaşiler diğer Şiilerin yaptığı üzere İmam Hüseyin ve Kerbela şehitlerinin yasını tutarlar. Kendi özel yas periyotları matem olarak adlandırılır ve İslami ay olan Muharrem ayının 1. gününden gününe kadar oruç ve ağıt ritüelleri düzenlerler. Matemden ayrı olarak, Arnavut Bektaşileri daha başka yerel kutlamalar geliştirmişlerdir. Bunlardan biri atıyla Kerbeladan Tomor dağının tepesine mucizevi bir şekilde aktığına inandıkları İmam Hüseyinin üvey kardeşi şehit Abbas ibn Alinin hatırasınakurbanlar sundukları bu dağda Ağustos ayında yaptıkları yıllık toplantılarıdır. Bir başka Bektaşi kutlaması Bektaşilerin İmam Alinin doğrum günü olduğuna inandıkları antik Pers tatili Nevruzdur.
Diğer Müslümanlar gibi Bektaşilerde Allaha, ahiret gününe, meleklere, peygamberlere ve diğerlerine inanırlar. Bununla birlikte bu açılardan inançları çoğunlukla eksoterik (zahiri) veya sözlü bakıştan daha ziyade ezoterik (batıni) bakıştan alınmıştır. Bu, kuralcı İslam ve Bektaşilik arasındaki ayrışma noktasıdır. Bununla birlikte bazı Bektaşiler İslamın ana akımında bulunmayan pagan inançlarını da paylaşmaktadırlar. Bunlardan biriruhların reenkarnasyonu ve Nirvana benzeri durumda ölüm sonrası mükemmeliyet veya hayvan şeklinde cezalandırılması inancıdır. Bu sebeple, Bektaşiler Kerbela savaşında İmam Hüseyinin katili Yezidin tavşan şeklinde yeniden bedenlendiğine inanılması sebebiyle tavşan eti yemezler.
Bektaşiler büyük Sufi İbn-i Arabi (ö. M.) tarafından formüle edilenVahdet-i Vücut, Varlığın Birliği kavramına çok büyük önem verirler. Bupanteizm benzeri bir kavram olsa da Batılı Oryantalistler tarafından hatalı bir şekilde panteizm olarak etiketlenmiştir. Bektaşiler kendi pratiklerini ve ritüellerini Kuranın ve Peygamberi uygulamanın (Sünnet) gelenek dışı ve mistik yorumlamaları ve anlayışları üzerine oturtmuşlardır. Kendilerine ait yazılı özel bir doktrinleri yoktur, bu nedenle kurallar ve ritüeller düşüncelerini etkilediklerini düşündükleri kişiye bağlı olarak farklılık gösterebilir. Kuranın iki anlam düzeyine sahip olduğuna da inanırlar: bir dış (zahir) ve bir iç (batin) ve harfleri üstün ve ebedi kabul ederler.
Akademisyenlerin İslamın Bektaşi yorumunu Hristiyanlıkla irtibatlandırmaya çalışmalarına ve Hristiyanlığın teslisini hatırlatan bir inanca sahip olduklarını iddia etmelerine rağmen, inançları tam olarak aynı değildir. Niyazlarında (duaz) Bektaşilerin Allah – Muhammed – Ali isimlerini tek nefeste zikrettikleri bir gerçekse de, Allahı yaratıcı, Muhammedi yolun kurucusu ve İmam Ali ve Hacı Bektaş Veli yi kılavuz olarak görürler. Bektaşilerin çoğunluğunu, en azından Hristiyan algılayışındaki teslis prensibine inanan kimseler olarak tanımlamak pek dekolay değildir[10] Zira Allah – Muhammed – Ali zikirleri Vahdet ül-Vucud(Varlığın Birliği) kavramı dahilinde inançlarının bir parçasıdır. yüzyılın başında, Bektaşiler Yunan Bektaşi Baba Kasounun kendi inançlarına sokmaya çalıştığı Ati, biri, shejti (baba, oğul ve kutsal ruh) formülasyon teşebbüsünü sert bir şekilde reddettiler.[11]
Balım Sultan tarafından tesis edilen organizasyon sebebiyle Bektaşi yoluna kurulu dini bir hiyerarşi hakimdi. Günümüzde, büyük lideridedebaba – veya –kryegjysh büyük büyük baba ve genellikle görevindededeler veya büyük baba olarak bilinen (halifeler olarak da bilinirler) bireylerce desteklenir.
Bu dedeler babalar dır, bunlar tekkelerin başı olan dervişler olup manevi kılavuzluk (irşat) yapmada yetkindirler. Sonra sıradan dervişleri bulunur, sonra muhipler (yola ikrar veren üyeler) son olarak da sempati duyan halk aşıklar vardır. Arnavutlukun modern tarihinde muhip derecesi yolun kaderinde sıklıkla babalar veya dervişlerden çok daha etkin olmuştur. Böyle bir muhip örneği günümüz Arnavut Bektaşilerince en büyük koordinatör olarak görülen Naim Frashëridir.[12]
Bektaşi dervişler dört kat ve on iki dilimden oluşan beyaz bir başlık (taç) giyerler. Dört sayısı manevi yolun dört durağını temsil eder:
1. Şeriat (zahiri kanunlar)
2. Tarikat (iç yol)
3. Marifet (manevi farkındalık)
4. Hakikat (Gerçeklik)
On iki dilim üstesinden gelinmesi gereken kusurlar yanında İmamlarınsayısına işaret ederken:
1. karanlık, 2. unutkanlık, 3. günah, 4. istenmeyen lezzet, 5. umutsuzluk, 6. güzel giyecek, 7. hayvani arzu, 8. kibir, 9. intikam, sabırsızlık, başarısızlığın sonucu gelen keder. Allahı unutmak.[13]
Bektaşiler dört katlı başlığın kullanımının Sultan Mahmud II döneminden kaynakladığını da iddia ederler, babalar kendi kimliklerini gizlemek için dört katlı Ticanilere benzeyen taç taktılar. 12 dilimli tacıSultan Abdulhamid II yönetiminde tekrar takmaya başladılar.[14]
Arnavutlukta Bektaşilik
Bektaşi Yolu Dervişlerinin tarihi ve yüzyıllarda pek çok alim, yazar ve şairi hayran bırakmıştır. Bektaşi yolu Anadoluda kurulmuş olmasına rağmen Osmanlı yönetiminin son üç yüzyılı boyunca Balkanlara büyük akınlar yaptı. Yukarıda zikredildiği gibi Bektaşi yolunun tarihi Yeniçeri Kolordusuyla yakından bağlantılıydı. Yeniçeriler Osmanlı ordusununözünü oluşturuyordu ve üyeleri aslen İslama dönüştürülmüş Hristiyan altyapıdan geliyorlardı ve ezici bir şekilde Bektaşiydiler. Hacı Bektaşın Oğulları (Hacı Bektaş Oğulları) olarak bilinirlerdi ve üniformaları, organizasyon ve liderliği tarikat ile bağlantılıydılar.[15]
Miladi da Sultan Mahmud IInin emriyle Yeniçerilerin ortadan kaldırılmasıyla, Bektaşiler kendi tarihlerinde gjëma e parë e Bektashizmësveya Bektaşilerin ilk trajedisi olarak adlandırdıkları sıkıntılara maruz kaldılar.[16]
Tekkeleri ve zaviyeleri (küçük localar) kapatıldı, yok edildi veya diğer Sufi tarikatlarına devredildi. Bektaşilerin pek çoğu yalnızcaNakşibendilere[17] dönüşerek veya Batı Balkanların bakımsız arazilerinde gizlenerek ve hatta Ticani, Rufai gibi başka tarikatlara ait olduklarını iddia ederek ve benzer şekilde yaşayabilirken dervişleri sürüldü.
Yeniçerilerin Arnavutlukta Bektaşiliğin ana taşıyıcıları olarak görülmelerine rağmen , tarikatın menşei belirsiz kalmakta ve sıklıkla araştırmacıları yanıltmaktadır. Güvenilir deliller Bektaşiliğin ortaya çıkışının Arnavutlukun kitlesel İslamileşmesiyle de uyumlu bir şekilde onyedinci yüzyılın dönümünden daha erken tarihlenemeyeceğini göstermektedir. Bununla birlikte Bektaşiler Osmanlılardan önce Arnavutlukta yer aldıklarını iddia etmektedir. İddialarının biri yüzyıl Sarı Saltık efsaneleri temeline dayanır. Hacı Bektaş Velinin kitabıVilayetnamede , Sarı Saltık kendi disiplinleri olarak zikredilmektedir.[18]Sarı Saltık Balkanlara İslamı vaaz etmek için gelen ilk dervişlerden biri olarak kaynakların bir çoğunda ilan edilmektedir. En meşhur Osmanlı seyyahı, Evliya Çelebi, kitabı Seyahatnamede, Sarı Saltıkın tarikatlarını Hoca Ahmed Yesevi yoluyla Türkistandan aldığına dikkat çekmektedir: … Rum diyarına gitmek için. Yedi krallığın diyarına git ve meşhur ol. Efsane Sarı Saltıkın dervişiyle[19] birlikte Anadoluya gittiğini ve Rumeliye İslamın mesajını yaydığını da söylemektedir. Bektaşiler Sarı Saltık hakkında pek çok halk hikayesi miras bırakmışlar ve onun kendilerinden biri olduğunu iddia etmişlerdir. Hafızasındaki tekkeyi bile merkezi Arnavutluktaki Kruja dağ şehrinde inşa ettiler. Orada, misyonu ve fedakarlığının anısına yıllık toplantı düzenlemektedirler.
Sari Saltıktan ayrı olarak, kaynakların pek çoğunda zikredilen Dimoteka tekkesinin Bektaşiliğin Rumelide yayılmasındaki en önemli merkezlerden biri olduğu görülmektedir. Bektaşi tarihçiler Bektaşiliğin Arnavutlar arasında yayılmasının Kosovanın Pir Sultan Abdalı ve inancını yayarken şehit edilen Elbasannın Şah Kalenderi gibi pek çok derviş tarafından gerçekleştirildiğine dikkat çekerler.[20]
Bektaşi mitolojisi dervişlerini, pirlerini ve evliyalarını ejderhalarla savaşırken, atlarla uçarken, yerel rahiplere mucizelerle meydan okurken, prensleri İslamlaştırırken ve insanları adaletsizlik ve baskıdan kurtarırken gösterirler.
Bektaşilerin Arnavut nüfuslu bölgelerin yanına kurulduğuna inandıkları ilk tekke Durbali Sultan tarafından kurulan Yunanistandaki Thessaly tekkesidir. Buradan Bektaşi mesajı Batı Balkanlardaki Arnavut nüfuslu bölgelere yayıldı. Resmi Baba liderliği altında, Bektaşiler Tetovada tekke kurdular ve sonra Kërçova, Prizren ve Gjakovada yayıldılar. Arnavutluktaki ilk uygun tekke Asım Baba tarafından yüzyılda Gjirokastrada inşa edilen tekkeydi. Daha sonra Kruja şehrinde ShemimiBaba tekkesini, Jefai İbrahim Baba vs. tarafından yapılan Elbasan tekkesini inşa ettiler.[21]
Bektaşiler sultan Mahmud IInin etkilerinin kendilerini Arnavutlukta bile takip ettiğini iddia ederler. En büyük tekkelerinin birinin sonucu olarak, Berattaki Baba Alikonun tekkesi sultanın takipçileri tarafından yakıldı.[22]Hakikat ne olursa olsun, Bektaşiler Tazminat reformları Çağı boyunca Osmanlı Balkanlarında büyük bir özgürlük buldular ve gelişme gösterdiler. Birge, yüzyılın ortalarında Osmanlı elitleri arasında çok etkin olduklarına ve bazılarının sultan Abdulazizin annesinin bile Bektaşi olduğunu iddia ettiğine dikkat çekmektedir.[23]
Bektaşilik tarihi, ikinci dönüm noktasına Kemal Atatürk Türk Cumhuriyeti kurulduğunda tanık oldu. te Sufi tarikatlarınyasaklanmasıyla, Bektaşiler Hacı Bektaşta (Kayseri ve Kırşehir arasında) bulunan kendi pir – evlerini terk etmeye ve Arnavutluka göç etmeye zorlandılar . Bektaşilerin kendi ikinci gjëmë felaketleri olarak adlandırdıkları bu dönem tarikatın Arnavut bölümünün Türk Osmanlı tarikatından Arnavut tarikatına dönüşümüne neden oldu. Tarikatın Arnavut olan büyük dedesi Sali Niazi Dede Tirana gitmek üzere Ankarayı yılınca terk etti. Yeni kurulan Arnavut devleti Bektaşi İslamın anti-Türk versiyonunu sıcak bir şekilde karşıladı. Tekkenin Anadoludan Arnavutluka taşınmasını hazırlamak için, 28 Eylül da Arnavut Bektaşiler Arnavutluktaki Prishta Tekkesinde Baba Kamber liderliğinde büyük bir konferans düzenlediler ve tarikatın ilk modern anayasasını tesis ettiler. Arnavut hükümeti tarafından kucaklanan bu anayasa şunları ilan etti:
a. Bektaşiler Arnavutluktaki Kryegjyshata (dedelik) kurumu tarafından temsil edilen bir İslam tarikatıdır.
b. Tarikat şunlar tarafından yönetilir 1. kryegjysh(baş – dede), 2. gjyshërit (dedeler), 3. prindërit (babalar), 4. dervişler ve 5. diğer görevliler.
c. Tarikatın dili Arnavutçadır.
d. Bektaşi Tarikatı altı gjyshëri (dedelik) tarafından yönetilmektedir: 1. Krujadaki Gjyshëri, 2. Elbasandaki Gjyshëri, 3. Korçadaki Gjyshëri, 4.
Frashërdeki Gjyshëri, 5. Prishtadaki Gjyshëri ve 6. Gjirokastradaki Gjyshëri [24]
Anayasa hususundaki hüküm, baş dede veya diğer dedelerin devletle çatışmaları durumunda fonksiyonlarını kaybedecekleri yolundaydı.[25]
Bektaşi Tarikatının kendi Dünya Merkezini Tiranda kurmasından sonraki politik dönüşümü tarikatın doğası için zararlıydı. Anti-Türk İslamıyaratmakla ilgilenen yeni oluşan Arnavut devleti, Sünniliği reddetti, Bektaşilerin eski rüyası olan kendi devletlerini oluşturmak[26] ülkede İslamın Arnavut versiyonunu teşvik etmek için onları kullandı. Arnavut ulusalcılığının büyük Bektaşi yorumcularından biri olan Mehdi Frashëri,Arnavutlukta ülkenin sahip olduğu dört dinden Katolik ve Bektaşiler ulusalcılığın destekleyicisiydiler ve hala destekleyicisiler. Buna karşı Sünnilik ve Ortodoksluk buna karşıdır[27] şeklinde belirtmektedir.
Arnavut ulusalcısının arzusu den sonra ilk Osmanlı sonrası Arnavut hükümeti oluşturulduğunda Bektaşiliği İslamdan ayrı bir din olarak teşvik etmekti ve Bektaşiler Müslümanların diğerlerinden farklı bir dini topluluğa ait kimseler olarak zikredilmişler ve sunulmuşlardı. Bektaşi tekkelerinin Osmanlı İmparatorluğunun son günlerinde Osmanlılık karşıtlığının merkezleri olduğu gerçeği Arnavut ulusalcılar tarafından Bektaşilikle ilintili modern ulusalcılık miti yaratmada kullanıldı. Bektaşiler tarafından kullanılan Biz ne Türküz ne de Gavur, biz Arnavutuz sloganı yeni Arnavut devletinin ihtiyacı olan şeydi.
Naim ve Sami Frashëri gibi Bektaşi muhipleri en iyi örnek olarak Bektaşiliğe sahip olunmasıyla ve dini kendi kimliğinin dışında tutulmasıylamodern Arnavutlukun oluşumunu gözlerinde canlandırdılar. yılında yazılan Arnavutluk nasıldı, şimdi nasıl ve nasıl olacak adlı kitabında Şemseddin Sami şunları bildirmektedir:
gerçek ve iyi Arnavutlar ve Arnavutluku kurtarmak isteyenlerdaima ulusu inancın önüne koymalıdırlar; kardeşleri kendi dindaşları değil fakat ulusdaşlarıdır. Gerçek Arnavutlar birbirleriyle hakiki kardeşlerdir; kardeşlikleri hiçbir şeyin kendilerini bölemeyeceği veya onlara nüfuz edemeyeceği kadar güçlü olmalıdır. HakikiArnavutlar birbirleriyle hakiki kardeş olan masonlar ve Bektaşiler gibi olmalıdır.[28]
Arnavut Bektaşi muhiplerinin Bektaşiliği dini topluluk seviyesine yükseltme arzusu kendilerini pek çok kongre düzenlemeye itti. yılında, Bektaşiliğin statüsünü tarikattan dini topluluğa değiştirmek için çalıştılar. Bununla birlikte, Dervişler bu etiketi reddettikleri için vekendilerini bir İslam tarikatı olarak görmeyi tercih ettikleri için başarısız oldular.[29] Bektaşileri Arnavutlukta ağırlamak isteyen Kral Zog I tarikatlarını yeni Arnavut devletinin başkenti olan Tirana yerleştirmeleri hususunda kendilerini ikna etmede önemli bir rol oynadı. Bu olumlu tutumu yılında Dünya Merkezlerini Hacı Bektaştan Tirana nakletmeleri amacıyla Bektaşileri nihai karar vermeye ikna etme hususunda zararlı oldu. Bazen kendisinin ve Enver Hoxhanın Bektaşi asıllı olduklarına inanıldığı için Bektaşilerin kendi tarikatları için güçlendirdikleri Arnavutluktaki Türk karşıtı efsanelerin ve inançlarının Kral Zogu cezbettiği görülmektedir.[30]
Bektaşi Tarikatının statüsü Arnavutlukta ancak da komünistler Dördüncü Bektaşi Kongresini topladıklarında dini topluluk seviyesine yükseltildi. Bektaşilerin Müslüman tarikattan dini topluluğa dönüşümüArnavutluktaki Komünist Parti üyesi Baba Faja Martaneşi ve Baba Fejzo gibi bazı Bektaşi Babaların doğrudan baskısıyla gerçekleşti. Reformist Babaların talebi doğrultusunda komünistlerin Tarikatı taşımak istedikleri değişiklikler muhafazakar dervişlerin büyük bir çoğunluğu tarafından istenmiyordu. yılında Baba Faja Martaneşi ve Baba Fejzo büyük – derviş Abaz Hilmi Dedeyi tarikatın bekarlık kanununu değiştirmeye zorladıklarında, o önce reformistbabaları sonra da kendisini öldürdü.[31] Bu olaydan sonra, komünistler pek çok derviş ve babayı görevlerinden alarak, hapsederek ve infaz ederek Tarikatı yok ettiler.
da Arnavutlukta dini uygulamaya tekrar izin verildiğinde, Bektaşi Tarikatı kendini yeniden kurdu. Bununla birlikte, tarikat günümüzde yılında Hakka yürüyen ve Tirandaki Bektaşi merkezinin yeni müdahaleleriyle mücadele eden Baba Selim Kaliçani dışında gerçekten bilgili hiçbir dervişe sahip değildir.
Bektaşiler günümüzde Arnavutlukta pek çok tekkede faaliyet göstermektedirler. Tarikatın günümüzdeki lideri Hacı Reşat Bardi ve ana tekke Tirandaki Kryegjyshatadır. Günümüz Arnavutluk nüfusunun %15inin Bektaşi olduğu düşünülmektedir ve aslen Arnavutlukun Güneyinde yoğunlaşmışlardır, Tarikat Arnavutluktaki genel Müslüman topluluğun çok önemli bir bölümünü oluşturur.
Arnavutluktaki Bektaşilerin dağılımını gösteren bir harita, H. T. Norris
Kosova ve Makedonyada da, Bektaşiler bazı önemli tekke ve topluluklara sahipler. Makedonyadaki en önemli tekke Tetovadaki Harabati Baba tekkesidir. Baba Tahir Emini ()nin ölümünden sonra, Tirandaki dedelik tekkesine geçti ve Harabati Baba Tekkesinin idaresi için Korçëdeki Turan Tekkesinin eski başkanı Baba Edmond Brahimaj (Baba Mondi) tayin edildi. Buna karşılık Kosovada, Bektaşilerin Baba Mumin Lama yönetiminde Gjakova kasabasında bir tekkeleri mevcuttur.
[1] Şemseddin Sami Kamus ül-Alem, İstanbul , cilt II s.
[2]Bektaşilik, İslam Ansiklopedisi, Brill Academic Publishers,
[3] S. Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve modern Türkiye Tarihi, Cambridge University Pres , s.
[4] Baba Selim Kalicani, Testamenti Bektashian, s. 60 – 66
[5] John Kingsley Birge, Dervişlerin Bektaşi yolu, Londra: Luzac Oriental. Tekrar baskı: , s.
[6] örnek için bakınız: Recebi Baba. Misticizma Islame dhe Bektashizma. New York: Waldon Press.
[7]Testamenti Bektashian, s. 48
[8] Norris, Harry T. Balkanlarda İslam: Avrupa ve Arap dünyası arasında din ve toplum.
Londra: Hurst, s. 89
[9] Naim Frasheri, Fletorja e Bektashinjet, Bukuresht , s. 9
[10]Testamenti Bektashian, s. 46 – 48
[12] Daha fazlası için bakınız Ger Duijzings (), Qerbelaja e Naim Frashërit: Feja dhe politika në Shqipëri, Feja dhe Shqiptaret, Përpjekja, nr. 20, s. 44 – 57
[13]Testamenti Bektashian,, s. –
[16] Selim Kalicani, Bektashizmi si sekt mistik islam, s.
[18] Nexhat Ibrahimi, ISLAMI NË TROJET ILIRO-SHQIPTARE GJATË SHEKUJVE, Logos-A – Shkup,/
[20] Selim Kalicani, Bektashizmi si sekt mistik islam, s.
[21] A.g.e., s. –
[24] Selim Kalicani, Bektashizmi si sekt mistik islam, s.
[26] Hasluck, Frederick William (), Christianity and Islam under the sultans, (Sultanlar yönetiminde Hristiyanlık ve İslam)The Clarendon press, s.
[27]Mehdi Frashëri (b), Historia e lashte e Shqiperise dhe e shqiptareve, Phoenix, s. 48
[28] Frashëri, , op. aktarım, s. –
[29] Selim Kalicani, Bektashizmi si sekt mistik islam, s.
[30] (Norton ; Clayer )
[31] Selim Kalicani, Bektashizmi si sekt mistik islam, s. –
LikeLoading
This entry was posted in Uncategorized. Bookmark the permalink.
Adını kurucusu olan Hacı Bektaş Veli'den almış, batıni akidelere dayanan bir tarikattır. Benzeri tarikatlardan farkı hemen hemen Türkiye'ye mahsus oluşu, harsı, dili, duygusu ve edebiyatıyla Türk oluşudur. Yeniçeriler vasıtasıyla Balkanlar'a Tuna eteklerine ve Arnavutluk’a kadar yayılmıştır. Tarikata ilk dahil olanlar köylüler, yörükler ve göçebelerdi. Bektaşiliğin geliştiği sırada Anadolu'da başka tarikatlar da vardı. Ama bunların mensupları fakir halktan değildi. Bektaşi babaları ise halkın içinden yetişmiş kimseler sıfatlıyla daha çabuk taraftar bulmuşlardır.
Tarikatı Hacı Bektaş Veli kurmuş olduğu halde, 'da ölen Balım Sultan, Bektaşi tarikatının ikinci kurucusu sayılmıştır. Bektaşilere göre bu tarikat Hz. Ali'den başlamış, Hacı Bektaş Veli'ye kadar uzanmıştır. Peygamber hanedanına aşırılığa varan bir sevgi gösterirler. Bektaşiliğin bir hususiyeti de, itikat ve ayin bakımından pek gizli tutulmasıdır. Bektaşiler umumiyetle beş vakit namaz kılmazlar, oruç, hac gibi ibadetlere itibar etmezlerdi. «Can» ların (müritlerin) kabulü için yapılan «İkrar ayinleri» vardı. Nefesli ve ilahili olup içki meclislerine benzeyen «ayin-i cemleri meşhurdu.
Bektaşilik «Çelebiler» ve «Babaganlar» olmak üzere başlıca iki kola ayrılmıştı. İstanbul ve Arnavutluk'ta maruf olan «Babagan» koluydu. Bu kola mensup olan dervişler hiç evlenmezlerdi. Dergahta ve zaviyelerde «tarik-i dünya» lar gibi yaşarlardı.Bektaşİlerin kıyafetleri de bir özellik taşırdı. Başlarına giydikleri taç beş türlüydü. Boyunlarına «Teslim taşı» dedikleri on iki dilimli bir taş asarlardı.
Bektaşiliğe girme bahsinde zamanla ve Bektaşi kollarına göre değişiklikler yapılmış, tarikatın son zamanlarında bu basit bir hale getirilmiştir. Bir deneme devresi geçiren «can» tarikata alınması uygun görülürse «Pir evi» dedikleri dergahta esrarlı bir tören seafoodplus.infoşilik:, Yeniçerileri sonradan tarikatın sınırları içine almıştır. Bu yüzden Yeniçerilere «Taife-i Bektaşiyan» denilmiştir. Tanzimat'tan sonra, temmuzunda .Mahmut ll'nin de katıldığı bir mecliste alınan kararla Bektaşi tarikatı ilga edilmiştir. Tekkeler ve vakıfları hükümet adına müsadere, ileri gelen Bektaşi babaları da idam edilmiştir.
Bektaşiler daha sonra tekkelerini Nakşı tekkesi adı altında açarak Bektaşi ayinlerine yeniden başlamışlardır. Cumhuriyetin ilanı üzerine bütün tarikat tekkeleri gibi, Bektaşi tekkeleri de kapatılmıştır. Türk halk edebiyatında pek çok Bektaşi fıkrası ve hikayesi vardır. Bektaşilerin Türkiye'nin gerek İçtimai, gerekse siyasi tarihinde menfi bir rol oynadıkları söylenebilir. Çoğu Mevlevi olan padişahlar da Bektaşileri pek tutmamışlar, hatta bazıları, bu arada Mahmut II. haklarında merhametsiz davranmıştır.
Bektaşi tekkelerinde canlı bir halk edebiyatı gelişmiş ve Türk halk şiirinin güzel örnekleri ortaya konmuştur. Bektaşi musikisi de Türk dini musikisinin, tarikat musikisi bölümünde en seçkin koludur. Bektaşi «nefes» lerinin kadarı besteleriyle bugün elimizdedir. Bunların pek çoğu kimin tarafından bestelendiği bilinmemektedir. Bunların içinde musiki sanatı bakımından şaheser sayılabilecek parçalar da vardır.
Büyük veli Hacı Bektaş-ı Veli'nin tarikatına verilen ad. Hacı Bektaş-ı Veli'nin derslerini takib eden ve vefatından sonra da ondan feyz alıp, gösterdiği yolda giden Müslümanların seafoodplus.infoşi denilen tarikat mensupları, Hacı Bektaş-ı Veli'ye bağlı olarak Anadolu'nun dini, iktisadi, askeri ve sosyal teşekkülü olan ahilik teşkilatına büyük yardım ve hizmetlerde bulundular. Hacı Bektaş-ı Veli'nin ve talebelerinin Osmanlı Devletinin kuruluş devrinde ve devletin sağlam temellere oturmasında büyük yardımları oldu. yeniçeri ordusu Hacı Bektaş-ı Veli'yi kendilerine manevi pir olarak kabul etti ve onun yolunda olanlara saygı gösterdiler.
Bektaşi denilen bu tarikatın hak yolda olan mensupları zamanla azaldı. Bu arada bozuk fikirleri sebebiyle Timur Hanın oğlu Miranşah tarafından babasının emri ile öldürülen Fadlullah-ı Hurufi'nin () talebeleri, Anadolu'ya kaçarak bektaşi tekkelerine sığındılar. Kendilerini bektaşi göstererek Fadlullah-ı Hurufi'nin bozuk fikirlerini yaydılar. Zamanla hakiki Bektaşilik tamamen unutularak yerini hurufi fikirleri aldı. Bugün bektaşi deyince iki çeşit insan anlaşılır: Birincisi, hakiki doğru bektaşi olup, Hacı Bektaş-ı Veli'nin gösterdiği hak yolda giden temiz Müslümanlardır. İkincisi sahte, yalancı bektaşilerdir. Bunlar bozuk yolda olan hurufiler olup batıla ismi ile anılırlar. Halk arasında anlatılan bektaşi fıkraları bu sahte ve yalancı ve sapık bektaşilere aittir (Bkz. Hurufilik).
1. Bektaşi tarikatı.
2. Bektaşi tarikatından olma durumu.
seafoodplus.info
Kadir Doğulu-Neslihan Atagül çifti, Murat Dalkılıç, Sitare Akbaş ve Tansel Öngel'in de aralarında bulunduğu ünlü isimlerin Bektaşiliğe gönül verdiği iddia edildi.
Magazin gündemini takip edenler, Bektaşilik hakkında bilgileri araştırıyor.
Bektaşilik nedir, neye inanırlar, özellikleri nelerdir gibi sorular merak konusu olmuş durumda.
Adını kurucusu olan Hacı Bektaş Veli'den almış, batıni akidelere dayanan bir tarikattır. Edebiyatı ve kültürüyle Türklere mahsustur.
Peki Bektaşilik nedir? Bektaşi olan ünlüler hangileri? İşte merak edilen detaylar
Bektaşilik, Hoca Ahmed Yesevi Ocağı’nın yenileştirilmiş uzantısı olarak, yüzyıl başlangıcında Horasan’dan Pir Hacı Bektaş Veli tarafından Anadolu’ya getirilerek temelleri atılan, dini kavramların sadece dış manalarını değil iç manalarını sezmeye yönelen, ilahi aşka değer veren, geniş ve evrensel düşünce anlayışını temsil eden, ruhani bir yoldur.
Özellikleri:
Bektaşilik Allah’ı sevmenin gereği onun kullarını sevmek olduğu inancını benimsemiştir. Başka bir değimle insanları sevme sanatıdır. Bektaşilikte herkese karşı sevgi ve saygı öğütlenir. Hiç kimse vicdani kanaatinden ve dinsel düşüncesinden dolayı kınanmaz ve ayıplanmaz.
Bektaşi Allah, Muhammed, Ali ve Ehlibeyt sevgisinden başka muhabbetleri gönlünden çıkarır.
Bektaşilik birden çok kadınla evlenmeye izin vermemiştir. Ailede boşanmayı kesinlikle yasaklamıştır.
Bektaşilik, Türk ruhlu, Türk duyuşlu, Türkçe konuşan, Türkçe yazıp okuyan, şiirinde, müziğinde, özel ve resmi toplantısında, ibadetinde Türkçe’yi ana dili olarak kullanan bir anlayışa sahiptir.
1. Muhib: Kefâletle tarikata yeni giren kişi.
2. Derviş: Muhiblerin ikrâr vermesi.
3. Halifelik: Liyâkati görülen baba veya dede diye de bilinen sarık kullanma yetkisine sahip olanlar.
4. Mücerretlik: Hacı Bektaş’ın yaptığı gibi hiç evlenmeyen liyakatli dede veya babalar bu mertebeye getirilir. Bunların sağ kulakları delinir, küpe takılır, kendilerini tarikata adamışlardır.
5. Halîfelik: Tarîkatin en üst derecesi olup, çırağ, tuğ, alem ve sofra sahibi olurlar. Âyin-i cemlerde 40 kurban kesilerek başlarına siyah sarık sararlar, icâzetli kabûl edilirler ve muhib yetiştirirlerdi.
Kadir Doğulu-Neslihan Atagül çifti, Murat Dalkılıç, Sitare Akbaş ve Tansel Öngel'in de aralarında bulunduğu ünlü isimlerin Bektaşiliğe gönül verdiği konuşuluyor.
neslihan atagül
Bektaşilik hakkında Bektaşi ne demek? Bektaşi tarikatı nedir? soruları oldukça merak ediliyor. Peki, Bektaşi ne demek? Bektaşi tarikatı nedir? TFK'ye göre Bektaşilik ne demek? Detaylar haberimizde.
Bektaşilik kelimesi, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre bektaşilik kelimesi anlamı şu şekildedir:
Alevi-Bektaşilik İslam dinindeki mezheplerden biridir. yüzyılın sonlarında Hacı Bektaş Veli ve etrafındaki müritler tarafından kurulmuştur. Başta Türkiye ve Azerbaycan olmak üzere birçok ülkede milyonlarca Alevi-Bektaşi yaşamaktadır. Türkiye'de 12 milyonun üstünde Alevi-Bektaşi yaşamaktadır.
Bektaşilik diğer tarikatlar gibi İran etkisinde değildir. Edebiyatı ve kültürüyle Türklere mahsus bir tarikattır.
Bektaşilik iki ana kola ayrılır: Çelebiler kolu ve Babagân kolu. Her ikisinde de iki çeşit âyîn vardır. Âyin-i Cem ve âyini ikrâr.
Bektaşîliğe göre tevhîdin üç mertebesi vardır:
Bektaşilik , yeniçerilerin resmî tarikatı olduktan sonra Türk kültüründe köklü bir yer edinmiş ve zamanla bozularak özelliklerini yitirmiştir. Hatta sonunda Bektaşî kelimesi “kayıtsız, pervasız, rind, laübâlî meşrep” mânâlarına gelmiştir. Fıkralara konu olan bektaşîler bu türdendir.
Bektaşilik 5 kademede gerçekleşir:
Bektaşilik , Alevîlikte olduğu gibi 12 imama saygı gösterir. Bazılarına göre şeriat hükümleri zâhir ehline göre olup, namaz kılmaz ve oruç tutmazlar. Özellikle yeniçeri şâirleri Bektaşilik ten fazlaca söz ederler.
#Bektaşi, Bektaşi Nedir, Bektaşi Alevi, Bektaşi Ne Demek, Bektaşi kime denir