edebiyat özetleme tekniği / Romanda Anlatım Teknikleri nelerdir konu anlatımı 9.sınıf edebiyat

Edebiyat Özetleme Tekniği

edebiyat özetleme tekniği

&#;Anlatım teknikleri tablosunu aşağıdaki bağlantıya tıklayarak PDF. şeklinde güvenle indirebilirsiniz..

                               ANLATIM TEKNİKLERİ:



Anlatım Teknikleri: Anlatım teknikleri, yazarın duygu, düşünce, hayal, bilgi vb. dünyasını, kısaca anlatmak istediklerini okuyucuya ilettiği en önemli araçlardan biridir. Yazar, yapıtının konu, izlek ve amacına uygun olan anlatım tekniklerini kullanarak okuyucuya ulaşmak ister. Klasik anlatı türleri, yapı ve içerik bakımından karmaşık değildir. Ancak, modern ve postmodern anlatı türlerinde yeni anlatım tekniklerinin kullanılması, anlatımda çeşitliliğin artmasını sağlar.(*)




ANLATIM TEKNİKLERİ:

Gösterme(sahneleme) tekniği: Olaylar, kişiler, varlıklar okuyucuya doğrudan sunulur. Anlatıcı, okuyucuile eser arasına girmez. Okuyucunun dikkati eser üzerinde yoğunlaşır. Bu teknikte kişilerin konuşmaları ve hareketleri yansıtılarak okuyucunun kendisini eserin kurmaca dünyasında hissetmesi sağlanır.
Gösterme tekniği; diyalog, iç konuşma veya bilinç akışı şeklinde olabilir.         


Örnek:

Gösterme tekniği aşağıdaki metinde kişilerin karşılıklı konuşması (diyalog) şeklindedir.

&#; Ne yapıyorsunuz, yahu? dedim.
&#; Sana ne? dediler. Fıkara, üstleri yırtık pırtık yavrulardı.
&#; Canım, neden söküyorsunuz? dedim.
&#; Mühendis Ahmet Bey söktürüyor.
&#; Ne yapacak bunları?
&#; Yukarıda deri tüccarı Hollandalı var ya, hani onun bahçesini düzeltiyorlar da
&#; İngiliz çimi alsın, eksin, mademki herif zengin..
&#; İngiliz çimiyle bu bir mi?
&#; Bu daha mı iyi?
&#; İyi de lâf mı? (Sait Faik Abasıyanık-Son Kuşlar)

Bilinç akışı:  Kişilerin duygu ve düşüncelerini, her hangi mantıki bir bağ ve gramer kuralı endişesi taşımaksızın, düzensiz bir şekilde ve çağrışım ilkesi paralelinde doğrudan doğruya okuyucuya aktarmaktan ibarettir. Aynı zamanda insanların tanıtılmasında da kullanılan bu teknikte yazar, okuyucuyu kahramanın iç dünyası ile başbaşa bırakmayı hedefler.

Örnek: &#;Yollar kalabalıktı. Baktığı yeri gözlerinden en uzun sakladıkları için en çok Bebek tramvayına kızıyordu. Devetüyü paltolu bir kadın görünce yüreği çarptı; ama o değildi. Şapkalıydı. Kalktı. Kapıya yürürken duvardaki takvimi gördü. 7 Mart Cumartesi yazılıydı. 27&#;nin yarısı kara yarısı kırmızıydı. Rahatladı. İşte boşuna beklemişti. İnsanların düzeninde bütün ayrıntılar önemliydi. Günlerin adı bile&#; Bugünün cumartesi olduğunu bilseydi saat birde onu görürdü.&#; (Yusuf Atılgan-Aylak Adam)

 İç monolog (Konuşma): Kahramanların içsel konuşmalarını aktarmaya dayanan anlatım tekniğidir. İç konuşma tekniğinde, kahramanın duygu ve düşünceleri sesli düşünme şeklinde yansıtılır. Bu anlatım tekniğinde kahraman, karşısında biri varmış gibi kendi kendine konuşur.

Örnek: Bu kedi, tahta masanın üstüne çıkmış, köpeğime durmadan homurdanacak mı? Sandalyenin üstündeki vişneçürüğü rengindeki delik çoraplar Asmanın yaprakları daha yemyeşil. Bizim bahçedeki kurudu funduszeue.info, Bozburun&#;a doğru başını almış gidiyor. Uzaklarda görünen, İstanbul&#;un neresi kim bilir? Sesler neden gelmiyor?

Diyalog: Öykü kişilerinin karşılıklı konuşmalarına dayanır ve sıkça kullanılan bir anlatım tarzıdır. Romancıların birçoğu bu teknikten yararlanmıştır çünkü diyalog tekniği roman ve öykünün vazgeçilmez yapı taşlarından birisidir. Diyaloğu vazgeçilmez kılan bu tekniğin işlevselliğidir. Bu bağlamda diyalog; olayın gelişmesinde, kahramanların ruhsal ve sosyal durumlarının açıklanmasında, konuşmalarda yatan kültür ögelerinin saptanmasında (ağız, şive, üslup), eserin daha dinamik bir hale gelmesinde ve hafiflemesinde oldukça etkilidir.
Diyalog tekniği iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Dış diyalog bildiğimiz iki veya daha fazla kişinin karşılıklı konuşmasıdır.

Örnek 

Sadrazam bu adamı tanımıyordu. Sordu: - Burada mı oturuyor?
- Evet.
- Ne iş yapıyor?
- Biraz zengindir. Vaktini okumakla geçirir. Tanımazsınız efendim. Hiç büyüklerle ahbaplık etmez. Büyük mevkiler istemez.
- Niye?
- Bilmem ama, belki "düşüşü var" diye.
- Tuhaf
- Ama çok yüreklidir. Doğrudan ayrılmaz. Ölümden çekinmez. Birçok kez savaşmıştır. Yüzünde kılıç yaraları vardır.
- Bize elçi olmaz mı?
- Bilmem.
- Bir kere kendisini görsek
- Bilmem, çağırınca ayağınıza gelir mi?
- Nasıl gelmez?
- Gelmez işte Dünyaya minneti yoktur. Şahla dilenci, gözünde birdir.
- Devletini sevmez mi?
- Sever sanırım.
- O halde biz de kendimiz için değil, devletine hizmet için çağırırız.
- Deneyiniz efendim (Ömer Seyfettin-Pembe İncili Kaftan)


ANLATMA (TAHKİYE ETME) TEKNİĞİ: Anlatma tekniğinde okuyucu ile eser arasına anlatıcı girer. Okuyucu hemen her şeyi anlatıcı kanalıyla görür ve öğrenir. Okuyucunun dikkati anlatıcı üzerinde yoğunlaşır. Anlatma (tahkiye) tekniği; olay anlatımı, kişi tanıtımı, özetleme, iç çözümleme şeklinde olabilir.

Örnek Mahalle kahvesinin önündeki setin üstü sanki ufak bir bahçecikti. Ortada küçük bir havuz, içinde gazoz şişeleri, etrafında biraz çimen, kınar çiçekleri. Kapının sağ tarafında bazısı giyimli, birtakım da gecelik entarileri, şam hırkaları iler dört beş kişi İstanbul'un son zelzesinden konuşuyorlardı. (Memduh Şevket Esendal-Pazarlık Hikayesi)

Örnek Haftada iki gece dostlara danslı çay veriliyor, en aşağı iki üç gece de başkalarının davetine gidiliyordu. Aşağı sofa ile taşlık arasındaki camekân kaldırılmış, delik deşik duvarlar sarı yaldızlı bir kâğıt ile kaplanmıştı. Davet akşamları taşlıktaki su küpü, sofadaki yemek masası ve daha başka hırdavat eşya mutfağa taşınıyor, yukarıdan kilimler, iskemleler, süslü yastıklar indirilerek bir kabul salonu dekoru kuruluyordu. (Reşat Nuri Güntekin-Yaprak Dökümü)


Tasvir (Betimleme): Betimleme en yalın biçimiyle sözcüklerle resim çizme işidir. Varlıkların niteliklerini, bu varlıkların duyularımız üzerinde uyandırdıkları izlenimleri belirtmektir. Betimleme nesnelerin, varlıkların, belirgin özelliklerini tanıtıp göz önünde canlandırmaktır. Bu anlatımda okuyucunun çeşitli duyularına seslenilerek anlatılan varlıkla ilgili izlenim kazanılması amaçlanır. Bu amacın gerçekleşmesi için titiz bir gözlem gerekir. Gözlem sırasında ayırt edici özelliklerin anlatılmasına özen gösterilir. Yazarın, gördüklerini okuyucunun gözünde canlanacak biçimde anlatmasıyla oluşan bir anlatım biçimidir. Betimlemede asıl olan görselliktir. Bu nedenle gözle algılanan renk ve biçim ayrıntılarına büyük yer verilir.

Örnek Büyük kubbeli serin divan, bugün daha sakin, daha gölgeliydi. Pencerelerinden süzülen mavi, mor, sincap rengi bahar aydınlığı, çinilerinin yeşil derinliklerinde birikiyor, koyulaşıyordu. Yüksek ipek şiltelere diz çökmüş yorgun vezirler, önlerindeki halının renkli nakışlarına bakıyorlar, uzun beyaz sakalını zayıf eliyle tutan yaşlı sadrazamın sönük gözleri, çok uzak, çok karanlık şeyler düşünüyor gibi, var olmayan noktalara dalıyordu. (Ömer Seyfettin-Pembe İncili Kaftan)

Örnek 

"Akşam üstleri güneş batarken Ankara ne kadar güzelleşir!
Kan kırmızı yuvarlak bir külçe, dağların üstüne doğru yavaş yavaş inmeğe başlar; yek&#;pare, geniş bir billur parçası haline giren ufuktan misli görülmemiş bir renk ve ışık yağmuru boşanır ve bütün gün, derme çatma binaları, ıssız caddeleri, yetim anıtları, bodur akasya ağaçlarıyla, çiğ bir aydınlık içinde uyumuş kalmış çıplak şehrin çelimsiz gövdesi, birdenbire en halis erguvanlara bürünmüş olarak silkinip doğrulur. Biraz önce her biri bir Gureba Hastanesi'ni andıran o derme çatma binalar, somaki mermerden bi&#;rer saray şekline girer. O ıssız caddeler, bir donanma gecesinin pırıltılarıyla dolup taşar. O verim anıtların başlan yanar-döner hâlelerle süslenip şahlanırlar. Bodur akasyalar, serilip serpilen gölgeleriyle insana yıllanmış çınarlar gibi heybetli görünür ve çepeçevre boz tepeler, öbek öbek mor salkımlarla örtülür." (Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU (Panorama)

Portre: Kişilerin dış görünüşlerini (fiziksel) ve karakterlerini (ruhsal durum) tanıtan betimlemedir.
Kişi betimlemelerine portre denir. Portre; fiziksel portre ve ruhsal portre olarak ikiye ayrılır.

1. Fiziksel portre: Kişilerin dış görünüşlerinin anlatıldığı betimlemedir. Betimlemede kişiyi, diğer kişilerden ayıran fiziksel özellikler belirtilir. Portresi çizilen kişi hakkında özel görüş ve izlenimler de verilebilir.

2. Ruhsal portre: Kişilerin karakter özelliklerinin anlatıldığı betimlemedir.&#;

Örnek: Şakaklarından, ensesinden sarkan düz, parlak, koyu siyah saçlar altında sarı, süzgün, küçük yüzüne: genişlememiş kemikleri üstünde donuk esmer rengiyle zayıf izdüşümleri görülen kaslarına; yırtık gömleğiyle paçaları parçalanmış pantolonunun içinde ince bir değnek gibi du&#;ran narin vücuduna bakılsa belki daha küçük zannedilirdi. Fakat ince yay gibi kaşlarının altında daima uyanık bir zekâ parlaklığıyla gülümser, bütün sokak çocuklarında vaktinden önce ortaya çıkan hayat tec&#;rübesi ile görmekte, anlamakta düşünce gücünü gösterir gözleri, belki on iki yaşından daha büyük ola&#;bileceğini zannettirirdi.
Bütün sokaklar onundur; bu büyük şehir onun için bitmez tü&#;kenmez koridorlardan, hollerden, avlulardan meydana gelen geniş bir evdir; onun içinde istediği gibi -ellerini içi yırtılmış ceplerine sokarak daima kesilmeye muhtaç saçlarının tepesinde ıslana ıslana bozul&#;muş püskülsüz fesiyle, çorapsız ayaklarına daima büyük gelen yırtık potinleriyle- bu geniş evin dehlizle&#;rinde, avlularında, sofalarında dişlerinin arasından ıslık çalarak rüzgârların önüne düşer; bir öz güvenle etrafı seyrederek gezerdi!.. (Kar Yağarken-Halit Ziya Uşaklıgil)

Fiziksel Portre Örneği:

&#;Fizik olarak Grandet, kısaca boylu, tıknaz, dört köşe biriydi, bacakları kalın, dizleri ağaç gövdeleri gi&#;bi güçlü, omuzlarıysa genişti. Yuvarlak, güneş yanığı, çiçek bozuğu bir yüzü vardı. Çenesi düz, dudak&#;ları kıvrıntısız, dişleri de beyazdı. Gözlerinin durgun, ölü gibi bakışı kabaca kertenkele bakışı denilen tür&#;dendi. Derin çizgili alnı, yüzden insan doğasını keşfeden bir uzman için hiç de anlamsız sayılmayacak biçimde çıkıntılıydı. Sarımsı saçları artık kırlaşmaktaydı. Monsieur Grandet hakkında şaka yapmanın ne ciddi bir sorun olduğunun farkına varmamış birtakım gençlere göre de bu saçlar altın ve gümüş gibiy&#;di. Burnunun ucu kalındı ve üzerinde damarlı bir yumru vardı, her nedense halk arasında bu yumrunun kötülük dolu olduğu söylenirdi. &#; (Balzac-Eugenie Grandet)

Ruhsal Portre Örneği:

Grandet&#;nin davranışları açık ve yalındı. Söyleyecek az şeyi vardı. Genellikle düşüncelerini kısa cüm&#;lelerle açıklar, alçak sesle söylerdi. Devrim zamanından yani bir yerde halkın adamı olarak görülmeye başlandıktan beri, hazret uzunca bir konuşma yapmak ya da bir tartışmaya katılmak zorunda kaldı mı yorgun bir havayla kekeliyordu. Bu kekeleme, ne dediğinin belirsizliği, düşüncesini boğduğu sözcükle&#;rin akışı, mantıki bir kanıt üretmedeki çarpıcı beceriksizliği hep eğitimin yetersizliğine veriliyordu. &#; Monsieur Grandet&#;nin topu topu dört cümleciği vardı, üstelik bunlar cebir formülleri gibi her durumda kullanılır, günlük hayatta ve iş hayatında karşılaşılan her sorunu çözerlerdi. &#;Bilmiyorum.&#; &#;Yapamam.&#; &#;Bunun&#;la ilgili bir şey yapmayı düşünmüyorum.&#; &#;Bakalım.&#; Hiçbir zaman açıkça &#;Evet.&#; &#;Hayır.&#; sözcüklerini söylemez ve yazılı hiçbir şey vermezdi. Eli çenesinde sesini çıkarmadan dinler, kendisiyle konuşulduğu zaman öbür eli dirseğinin altında, tartışılan iş her ne ise bir kere bu konuda görüşü belirlendi mi, asla onu açıklamazdı. Hasmı konuşmayı üst perdeden bir tavırla yürüttükten sonra artık onu avucuna aldı&#;ğını düşünerek bu kez kendisi Grandet&#;ye kararının ne olduğunu sorunca beriki oldukça sakin &#;Karım&#;la konuşmadan hiçbir şeye karar veremem.&#; derdi. Bütünüyle emir kulu durumuna indirgediği karısı iş&#;lerinde de en elverişli perdeydi. (Balzac-Eugenie Grandet)

Örnek:  &#;Ali Bey, zengin bir ailenin bir tek evladı, yirmi bir, yirmi iki yaşlarında bir delikanlıydı. Anasının babasının bir tanesi olduğundan ve bilhassa babası evlat kadrini gerçekten bilenlerden bulunduğunda İstanbul'da bulunduğunda okuma yazmasına maarifçe en ileri yerlerin seçkileri kadar itina olundu.&#; (Namık Kemal-İntibah s. 19)

Özetleme Tekniği: Daha çok eski klasik eserlerde görülen bu teknikte, varlığı kuvvetle hissedilen anlatıcının olayları, kişileri veya hakkında bilgi vermek istediği herhangi bir şeyi özetleyerek anlatması esastır. Çağdaş romancılar bu ışı "bilinç akımı"," veya " iç monolog" tekniklerinden yararlanarak yaparlar.

Örnek: "Ali Rıza Bey, Babıali yetişmelerinden bir mülkiye memuruydu. Otuz yaşına kadar Dahiliye kalemlerinden birinde çalışmıştı." (Reşat Nuri Güntekin-Yaprak Dökümü)

Örnek &#;Karar açıklanırken çok sakinmiş. Kel Ali Eydamm deyince, Hay hay! diyor. İnfaz sırasında da olağanüstü sakin. Bilirim, tanımaz mıyım? Amma orada değişebilir insan, diyordum. Sehpaya sakin sakin yürümüş. Cellat, ipi geçirmek için gözlüğünü almak isteyince kızmış: Bırak gözlüğümü, vazifene bak&#;&#; (Ayla Kutlu-Bir Göçmen Kuştu O S)

İç çözümleme: İç çözümleme (interior analysis), anlatı türleri içerisinde kahramanların iç dünyası, duygu, düşünce ve hayallerinin ifade edildiği bir anlatım tekniğidir. Bu çözümleme tekniği bilinç akışı tekniğiyle karıştırılabilmektedir. Bu teknik roman sanatında çokça kullanılır. 

Örnek:&#;Eve gitse, biliyordu, gece yarısına dek başka bir şey yapamadan, yukarıdakilerin patırtısına sövecekti&#; Bol gürültülü, bol dumanlı meyhanelerden birine girdi. Tezgâhın önünde bir boş yer bulup oturdu. Yaklaşan garsona, - Şarap, dedi. Garson, sanki salt onun için buradaymış gibi eğildi. Sanki ötekiler duyacak diye korkuyordu.&#; (Yusuf Atılgan-Aylak Adam s)


Örnek"Faiz Bey de Neriman'da hâlâ tatmin olunmamış bir iştiyak seziyor vo anlamıyor, kendi kendine düşünüyordu: &#;Ne istiyor? Baloya gitmekten başka bir arzusu mu var? Bu semtte oturmak arzu etmiyor mu, Şinasi&#;den başka birine mi temayülü var? Kim olsa gerek bu? Şinasi bilir mi acaba?.. Ne düşünüyor o? Bana niçin bir şey söylemiyor? İkisi da bana ehemmiyet vermiyorlar mı? Benim aleyhimde mi düşünüyorlar? Ben onlara karşı vazifemi yapmıyor muyum? Balo müsaadesini verdiğime hata mı ettim? Haberim olmadan birçok vak&#;alar mı cereyan ediyor?" (, 79)

Geriye Dönüş: Bir eserde olayların zaman sırasını bozarak geçmiş bir zamana ya da ola&#;ya dönme yoludur. 

Örnek-1: &#;Emir Bey&#;e baktı, yüzü gergin ama solukları düzgün. İki yıl önceki yangının son yuttuğu evi hatırladı. Aram Usta&#;nın oturduğu evi. Az yukarda, üç yol ağzındaydı. Şimdi, arta kalan yığıntıda kuzukulağı, hindiba yetişiyor. Evin tahta perdeyle sokaktan ayrılmış bahçesinden mimoza ve nisan gülü dalları sarkardı dışarı. Küçükken, o köşede oyun oynamaktan korkmuştu hep. Kendinden sonra gelenler de korktular. Daha aşağı inip, Mumhane Sokağının sert bir dönemeçten sonra caddeye doğru uzanan sağ yanında oynadılar. Yumuşak kayalardan oyulmuş eski Mumhanenin önünde. (Ayla Kutlu)

Örnek Gerçi Ali Bey, babasının sağlığında ve hele on dört, on beş yaşına geldikten sonra, dünyada kültürden başka sevilecek, arzulanacak bir şey bulamaz olmuştu. Dünyayı unuturcasına meşgul olduğu şey varsa dersleriydi. Küçük bir maksat için büyük bir fedakârlığı göze almak gerekirse, nüshası pek az bulunan bazı kitapları kırk elli misli fiyatla seve seve satın alırdı. Hastalanırsa, herhangi bir şey için bahse tutuşup da yenildiği zaman hastalanırdı. Ağlarsa okuduğu kitaplarda zor bir meseleye rastlayıp da onu çözemediğinden dolayı ağlardı.&#;(Namık Kemal-İntibah s. 20)

PASTİŞ TEKNİĞİ:Yazarın başka bir yazarın ya da edebi türün dil ve anlatım özelliklerini taklit etmesiyle oluşan anlatım tekniğidir. Postmodernist yönelimde kullanılan bir metinler arasılık tekniğidir.

Örnek:Binbir Gece Masalları&#;nda ve halk hikâyelerinde anlatıcı, başkalarından dinlediklerini aktarır. Bunu yaparken de &#;rivayet ederler ki, derler ki&#; gibi kalıplaşmış ifadeler kullanır. İhsan Oktay Anar&#;ın &#;Puslu Kıtalar Atlası&#; adlı romanında biçim ve anlatım özellikleri açısından aynı tekniği kullanması bir pastiş örneğidir.

PARODİ TEKNİĞİ:
Postmodern romanda daha önce yazılmış bir metnin içerik yönünden örnek alınmasıdır. Bütüncül ya da kısmen olabilir.

Örnek: Nazan Bekiroğlu&#;nun Yûsuf ile Züleyha adlı romanı, içerik yönünden divan edebiyatındaki Yûsuf ile Züleyha mesnevilerini örnek aldığından bir parodi örneğidir.

Pastişle Parodi Arasındaki Farklar:
  • Parodide yazar, daha önceden yazılmış bir metni gülünçleştirerek yeniden ele alır. Pastişte ise yazar, daha önceden yazılmış bir metni yeniden ele alır ama parodideki gibi her zaman asıl metni gülünç hale getirmeye çalışmaz.
  • Pastişte üslup kopyalanırken, parodide içerik kopyalanır ve komik bir formatta sunulur. İçeriğin yanında, diğer metinden herhangi bir karakter de alınıp parodileştirilebilir.

İRONİ TEKNİĞİ: Yazarın örnek aldığı bir metnin biçim ve içerik özelliklerini, kurgu tekniklerini alaya almak ya da okuru eğlendirmek amacıyla değiştirip gülünç ve eğlendirici eser ortaya çıkarmasını sağlayan tekniktir.

Örnek: &#;Bu masal çok yeni uydurulmuş bir masal olduğu için pek çok kimse bilmiyor. Masalı yeni duyanlar da onu başkalarına anlatmaya kalktıklarında ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar. Birçok yerine de yeni bölümler uyduruyorlar. Bir kez uydurmaya başlayınca ise- şimdi olduğu gibi- uydurdukça uyduruyorlar. (Adalet Ağaoğlu-Sen Ey Kusal Işık)


Montaj Tekniği: Yazarın başka bir sanatçıya ait bir sözü (ibare, mısra, beyit, cümle, paragraf), çeşitli sebeplerle olduğu gibi eserine aktarmasıdır.

Leitmotiv Tekniği: Romanda kahramanların karakteristik bazı davranışlarının, kelimeler, kelime grupları ve cümleler hâlinde okuyucunun zihnine yerleştirecek şekilde motif olarak tekrar edilmesidir.

NOT: Bunlardan başka ayrıca fotoğraf (kamera), mektup, günlük, otobiyografi vb. anlatım teknikleri de vardır. 

Kaynaklar:

*YUSUF ATILGAN&#;IN &#;AYLAK ADAM&#; ROMANINDA ANLATIM TEKNİKLERİ, Mustafa KARABULUT (funduszeue.info)

Ferit Edgü

&#; Romanda kullanılan anlatım teknikleri, yazarın anlatmak istediği öyküyü okuyucuya iletmesi için sahip olduğu tek araçtır. Peki romanda kullanılan bu anlatım teknikleri nelerdir? Romanda hangi anlatım türleri, biçimleri kullanılır? Roman nasıl yazılır konusunda da faydalı olabilecek bu teknikler örnekleriyle beraber incelenmiştir.

&#; Anlatım teknikleri öykü ve romanda konunun işleniş şeklidir. Betimleme tekniği, diyalog tekniği, portre tekniği romanlarda en çok ve eskiden beri kullanılan anlatım teknikleridir. Özellikle de klasik romanlarda bu anlatım teknikleri belirgin bir şekilde kendini göstermektedir.

&#; Modern romanda kullanılan anlatım teknikleri daha da çeşitlenmiştir. Modern anlayışı benimseyen yazarlar romanlarını da ister istemez bu anlayışla kaleme almışlardır.

&#; Özellikle de Freud’un psikanaliz yöntemi bunun somut örneğidir. Freud, anılarımızı, geçmişimizi bizim bugünkü duygularımızı, düşüncelerimizi ve kişiliğimizi belirleyen etkenler olarak görür. O yüzden modern romanlarda sürekli geriye dönüş tekniklerinin kullanıldığını görürüz.

&#; Postmodern romanda daha çok kullanılan anlatım teknikleri ise; üstkurgu (üstkurmaca), montaj tekniği, mektup tekniği, günlük tekniği gibi tekniklerdir. Yukarıda sanatçının düşünüş biçiminin eserini de ister istemez etkilediğini ifade etmiştik. Postmodern yazarlar da ‘’geleneği olduğu gibi ret eden’’ modernizmin aksine ‘’geleneği yeniden yorumlama arayışı’’na girmişlerdir.

&#; Bu arayış da onları eski eserlerden sürekli ‘’alıntılama’’ yapmaya bir nevi zorunlu kılmıştır. Postmodern yazarların bu ‘’taklitçi’’ anlayışından dolayı da ‘montaj tekniği postmodern romanda en çok kullanılan anlatım tekniklerinden biri olmuştur.

&#; Yukarıda listelediğimiz anlatım tekniklerini klasik romanlarda, modern romanlarda ve postmodern romanlarda görmek mümkün. Hangi tekniğin hangi romanlarda daha sıklıkla kullanıldığını ifade etmeye çalıştık. Yoksa postmodern romanlarda da bilinç akışı, leitmotif, tasvir, geriye dönüş gibi teknikleri görmek mümkün.

&#; Neyse konuyu fazla dağıtmayayım. J Aşağıda romanda/hikayede kullanılan anlatım teknikleri örnekleri ile detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Belli başlı anlatım teknikleri şunlardır;

Anlatma ve Gösterme Tekniği

&#; Kökenlerini Antik çağa kadar dayandırabileceğimiz ve yüzyılda etkisini hala sürdüren iki temel anlatım tekniği vardır:

→ Anlatma Tekniği: Öykünün bir anlatıcı tarafından onun ve onun aracılığıyla anlatılması

→ Gösterme Tekniği: Herhangi bir aracıya başvurmaksızın doğrudan canlandırılması

Anlatma tekniği ile gösterme tekniği, okur üzerinde farklı etkiler bırakır. Anlatma tekniğinde okuyucu olayı, anlatıcının bulunduğu bakış açısından ve belirli bir mesafeden öğrenir. Burada okuyucunun yüzü anlatıcıya dönüktür ve olayları onun bakış açısından öğrenir. Okur, olup bitenleri dolaylı olarak, bir anlatıcı aracılığıyla yani ikinci elden dinlediği için herhangi bir duygu yoğunluğu yaşaması söz konusu değildir.

&#; Göstermede ise okur, dikkatini doğrudan olay ve kişiler üzerine yoğunlaştırmıştır ve onları seyretmektedir. Okur kendini kurgusal dünya içinde hisseder; çünkü olaylara anında ve bizzat tanık olmaktadır.

&#; Olayların dolaysız ve yorumsuz olarak verilmesi, anlatıma canlılık katan bir unsurdur. Böylece okurun kurgusal yapı içindeki kişi ve olaylarla daha kolay özdeşleşmesi sağlanabilir. Dolayısıyla bu teknikle okurun duygu yoğunluğu artırılmış olur.

Anlatma Gösterme Tekniğine Örnek:

Sabahattin Ali Neden Öldürüldü? Komünist olduğu için mi öldürüldü?

&#; Aşağıdaki bölümde anlatma-gösterme-anlatma uygulaması söz konusudur. Tırnak içinde verilen diyalog bölümleri gösterme, diğer yerler ise anlatma tekniğiyle kaleme alımıştır:

[Şimdi, yıllar sonra -Yirmi yılı aşmış, inanılır gibi değil- kahvenin yanında frambuaz likörü de var.

Odanın havasında alışılmadık bir ağırlık, bir uzaklık.

“Demek ki kürkçü dükkânına geri döndün. Bense kaçmaya çalışıyorum. Biliyor musun, en güzeli Afrika, Kenya mesela.”

“Sağlığın nasıl şimdi? Duyduğum zaman çok kaygılanmıştım.”

“Yaşıyorum ve topallayarak da olsa yürüyebiliyorum. Şimdilik bu kadarı yetiyor.”

“Yazabiliyor musun bari?”

“Yazamıyorum. Yazacak bir şeyim de yok zaten. İçim boş. Sıcak kumları, güneşi ve ılık denizleri özlüyorum sadece.”

Yine uzun bir sessizlik. Parolayı ikisi de hatırlıyor. Görünüşte her şey eskisi gibi. Yine bıraktıkları yerden başlayacaklar. Ayaklarını altlarına alarak oturdukları minderlerin üstünde, ara sıra onun küçük kahkahalarıyla kesilen bitmez tükenmez bir sohbete dalacaklar. Tablalar sigara izmaritleriyle dolacak, konyak şişesinin dibi görünecek, küçük odaya gece inecek ve ilan edilmemiş bir sıkıyönetimin olmayan gece yasağı, bir kez daha ihlâl edilecek.] (Hiçbiryer’e Dönüş, s. ).

Tasvir (Betimleme) Tekniği

&#; Tasvir (betimleme) tekniği, resim sanatından edebiyata geçmiş bir anlatım tekniğidir. Bu teknikle, kurmaca içindeki kişilerin yaşadığı olayların geçtiği mekânlar ve eşya, kelimelerle adeta resmedilir.

&#; yüzyılın ortalarından itibaren, mekânın insan üzerindeki etkilerinin keşfedilmesiyle tasvir tekniği estetik bir değer olarak rağbet görmeye başlamıştır.

Romantikler, doğa-insan ilişkilerine özel bir önem vermiş ve yapıtlarında bol bol doğa tasvirleri yapmışlardır. Tasvirin tekniğinin bilinçli olarak kullanılması, öznellikten kurtulup nesnel bir hale gelmesi ise realistler aracılığıyla gerçekleşmiş; tasvir, çevre-insan-eşya ilişkilerinin yansıtılmasında işlevsel bir öğe olarak kullanılmıştır.

&#; Tasvirin dünden bugüne giderek artan bir önem kazandığını söylemek mümkündür. Modern tahkiye, insan ve mekân tasvirine verdiği önem hususunda, klasik tahkiyeden ayrılır. Günümüzde “yeni romancılar”ın, yapıtlarında tasvire özel bir önem verdiği görülür.

&#; Modernist yapıtlarda tasvir, anlatılanları somutlaştırmaktan çok sezdirmek için yapılmıştır. Modern romancıların eserlerinde dikkati çeken tasvir örnekleri, resimden çok müzik etkisine sahiptir diyebiliriz. Göstermek, sahnelemek yerine sezdirmek.

&#; Edebi metinlerde bir anlatım aracı olarak tasvirin kullanılması kaçınılmazdır. Tasviri azaltmak mümkün olabilir; ancak tamamen ortadan kaldırmak etmek mümkün değildir. Tiyatroda dekor neyse, öyküde ve romanda da tasvir odur.

&#;Tasvir tekniği, anlatma esasına bağlı metinlerde çok önemli birtakım işlevleri yerine getirirler.

&#; Yazar, tasvir tekniğini kullanarak yapıtında hem mekân ile o mekânda yaşayan insan(lar) arasındaki karşılıklı ilişkileri yansıtır, hem de anlattıklarına bir gerçeklik görüntüsü katar. Ayrıca yazar, yaptığı tasvirlerle okur üzerinde belli bir etki yaratmayı da sağlayabilir.

&#; Edebi metinde tasvir, iki biçimde karşımıza çıkabilir: nesnel (objektif, realist) tasvir, öznel (sübjektif, romantik) tasvir.

&#; Dünden bugüne uzanan süreçte tasvir(betimleme) tekniği, en çok uygulanan yöntem olmuştur diyebiliriz.

Tasvir (Betimleme) Tekniğine Örnek:

&#; Başkahramanın gençlik yıllarında gittiği ve genellikle zenginlerin uğrak yeri olan Beyoğlu’ndaki kafenin tasvirinde, “kadın” ve arkadaşlarının o dönemin lüks mekânlarına ve varlıklı insanlara bakışı öğrenilmektedir:

“Duvarlarında dört mevsim tasvirlerinden ikisi vardı: İlkbahar ve sonbahar. ‘Belle Epoque’ üsluplu renkli fayanslardan. Masaları beyaz keten örtülü, fincanları, tabakları markalı, sandalyeleri marokendi. Küçücük, yoksul öğrenci bütçelerimize ağır gelirdi. Beyaz ceketli, siyah papyonlu garsonlar; beş çaylarını veya viskilerini ‘alan’ kalantor beyler, şık hanımlar, ünlü aydınlar yüzünden kendimizi Markiz’de eğreti, güvensiz, aykırı hissederdik.” (Hiçbiryer’e Dönüş, s).

Portre Tekniği

&#; Tasvir bir yer, bir nesne ya da bir varlığın özellikleriyle ilgili ayrıntılı bilgi verir. Bir kişinin tasvir edilmesine ‘portre’ adı verilir.

&#; Portre tekniğiyle kurmaca içerisindeki kişi(ler)in hem dış görünüşleri, hem de kişilik özellikleri gösterilebilir.

Portre Tekniğine Örnek:

&#; Ferit Edgü’nün Hakkari’de Bir Mevsim romanında anlatıcı, kendi yüzünü “portre” tekniğini kullanarak anlatır:

“Kocaman bir kafa. Beyzi bir yüz. Uzun, sarı saçlar. Kızıla çalan bir sakal, bıyık. Düzgün bir burun. Etli dudaklar. Çıkık elmacık kemikleri. Çekik gözler.”

Açıklama-Yorumlama Tekniği

&#; Burada yazarın ya da anlatıcının bir konu, olay, durum veya kişi hakkında doğrudan doğruya düşüncelerini bildirmesi ve değerlendirmelerde bulunması söz konusudur. Bu teknik daha çok yazar anlatıcılı metinlerde kullanılır.

&#; Klasik tahkiyede daha yaygın olan bu tavır, yazarın okuyucusunu bilgilendirme arzusundan doğmaktadır. Özellikle kendilerini toplumda bir yol gösterici bir öğretmen gibi yazarlar, eserlerinde olayların akışını durdurarak birtakım açıklamalar veya yorumlarda bulunurlar.

&#; “Açıklama” ile “yorumlama” arasında fark vardır.

&#; Açıklama; yazarın bilmediği bir konuda okuyucusunu objektif bir biçimde bilgilendirmesi; yorum ise herhangi bir konunun, daha çok kendi kanaat ve düşüncelerinden hareketle izah edilmesi, açıklanmasıdır. Her ikisinde de açıklama, bilgilendirme, bilinçlendirme söz konusudur; ancak ‘açıklama’ daha objektif iken ‘yorumlama/yorum’ daha subjektiftir.

&#; Açıklama-yorumlama tekniği, bir edebi metinde yazarın/anlatıcının herhangi bir konu, durum veya olayla ilgili olarak okuyucuyu önceden hazırlamak, metnin ya da mesajın daha iyi anlaşılmasını sağlamak için başvurulan bir yöntemdir.

Yorumlama Tekniğine Örnek:

&#; Ferit Edgü, At isimli öyküsünde, bir anlatım tekniği olarak “yorumlama” yönteminden de yararlanılmıştır:

“Tüm bunların boş bir çaba olduğunu, ona ulaşmanın olanaksız olduğunu biliyorlardı kuşkusuz. Ama bu edimlerini boş bir çaba olmaktan kurtaracak bir düşünceleri de olabilir: Bir geçitte kıstırmak ya da bir uçuruma doğru yöneltmek atı.’’

Açıklama Tekniğine Örnek:

“Kısa molalarla, yaklaşık dört saatlik bir yürüyüşten sonra göller bölgesine vardık. Coğrafyada bu bölgeye Hû Bölgesi adı verilir. Hû, bilindiği gibi, buradaki göllerin en büyüğüdür. Bu gölün çevresinde, büyüklük sırasıyla, Ko, Nor, Ozero gölleri yer almıştır. (Yukarıda da belirttiğim gibi, bütün bu göller krater gölleridir.) bu bölgeye niçin Hû gölünün adının verildiğini pek iyi bilmiyorum. Çünkü coğrafya nitelikleri yönünden daha çok dağlık bir bölgedir burası. Yurdumuzun en yüksek dağı, Ula buradadır.”

Montaj Tekniği

&#; Montaj, edebiyata film yapımcılığından geçmiş bir tekniktir.

&#; Montaj, yazarın gerçekliği çok boyutlu yansıtmak amacıyla çok çeşitli alanlardan hazır ifade kalıplarından yararlanması, bu kalıpları kendi romanının anlatım dokusuna ustalıkla monte etmesidir.

&#; Bu tekniği kullanan yazar, hazır metin parçalarını, metinlerarası birtakım göndergeleri, epigrafları, atasözlerini, deyimleri, efsaneleri vb. kendi metninin kompozisyonu içerisinde birer mozaik taşı gibi yerleştirir.

&#; Yazar, kendi metninde kullanacağı edebi alıntıyı seçerken, bunun metinde işlediği konuya uygun olmasına dikkat etmelidir.

&#; Montaj tekniği, özellikle Postmodernist öykü ve romanlarda “çoğulculuk” ilkesinin gerçekleştirilmesini sağlayan tekniktir ve bu anlamda “metinlerarasılık” anlayışıyla ilişkilendirilebilir.

&#; Metinler arasında çeşitli düzeylerde yapılan göndermeler, okur tarafından algılandığı ölçüde bir anlam kazanır.

&#; Bu tekniğin kullanılması, esas metne derinlik, çağrışım zenginliği, üslup çeşitliliği katar.

&#; Montaj tekniği edebi metinde farklı düzeylerde uygulanabilmektedir: Bir yazar, eserinin genel yapısında yer vermek istediği ‘hazır kalıp’ metne, orijinal haliyle yer vermek isteyebilir. Bir diğer uygulama da, montajlanan metnin yeniden yazılarak (dönüştürülerek) ‘mealen’ verilmesi yahut sadece sezdirme yoluna gidilmesidir.

&#; Montaj tekniği, Türk edebiyatında da çok sık kullanılan bir tekniktir.

Montaj Tekniğine Örnek:

&#; Oya Baydar’ın Hiçbiryer’e Dönüş romanında başkahramanın kocasının adada “kadın”a okuduğu şiir, Cemal Süreyya’nın “Şu da Var” isimli şiirinden alınmıştır, yani bir montaj yapma söz konusudur:

“Ben Uzun minareliyimdir doğma büyüme/ ne yapıp yapıp denizi görmek istedim”( Hiçbiryer’e Dönüş, s).

Leitmotiv Tekniği

&#; Leitmotiv (ana motif, anlamlı tekrar), bir alıntının ya da belli bir davranış biçiminin, belli bir özelliğin roman boyunca birçok kez tekrarlanması biçiminde kullanılan bir anlatım tekniğidir.

&#; Leitmotiv, aslında bir müzik sanatından edebiyata geçmiş bir terimdir. Müzikte, belli aralıklarla tekrarlanan seslerle, hem ritim ve hem de süreklilik elde edilir. Dolayısıyla dinleyen üzerinde hoş bir etki bırakılır. Bu imkândan yararlanmak isteyen romancılar, zaman içinde bu tekniğe rağbet göstermişlerdir.

&#; Bir sözcük ya da sözcük grubunun tekrarlanması, bir olay, durum ya da davranışın sık sık vurgulanması, anlatıma canlılık katan bir unsurdur. Yazarın, metninde uyandırmak istediği etkiye göre anlam kazanan leitmotivler, genellikle roman/öykü kişilerini karakterize etmek, belli olay ve durumların metin içindeki anlamını sağlamlaştırmak için kullanılır.

&#; Yazar veya şairler, leitmotiv tekniği ile öncelikle muhtevada sürekliliği sağlama amacı güderler. Eğer leitmotiv kahramana ait bir söz veya bir tavır olarak gerçekleşiyorsa, bu, o söz veya tavrın kahramanın çok belirgin bir yönünü karakterize ettiğinin işaretidir. Bunun da ötesinde leitmotiv, edebi metne simetrik ve estetik bir değer kazandırır.

Leitmotiv Tekniğine Örnek:

&#; Oya Baydar’ın Hiçbiryer’e Dönüş eserinin ilk bölümlerinde “kadın”ın karşılaştığı pek çok olumsuzluğa rağmen evliliğini yıllarca devam ettirdiği, ancak bir gün içinde bulunduğu duruma daha fazla dayanamayarak evden ayrıldığı görülür. Bu durum başkahramanın romandaki son yenilgisidir ve ayrılırken bıraktığı “hoşçakal” notu ile birlikte hayatına yeni bir yol çizer. “Kadın” bu sözle bir anlamda o zamana kadar yaşadıklarına da veda eder. Bu yönüyle önem arz eden “hoşçakal” sözüne eserin birçok yerinde rastlanmaktadır. (Hiçbiryer’e Dönüş ,s. 18, 28, 29, 30, 43, , ).

Bilinç Akışı Tekniği

&#; Bilinç akışı tekniği bir edebi metinde kahramanın kafasının içini okuyucuya doğrudan doğruya seyrettiren bir tekniktir.

&#; Bilinç akışı kaynağını bireyin kişisel ve öznel izlenimlerinden, dış dünyasının kendisinde bıraktığı etkilerden, çağrışımlardan, düşlerden, anımsamalardan alır.

&#; Bilinç akışı, bireysel varoluşun her türlü bağdaşımdan sıyrılmış niteliğini yakalamanın en elverişli yoludur.

&#; Bilinç akışı tekniği ile “öznel olan”ı, nesnel bir biçimde yansıtmak mümkün olmuştur. Bu teknik aynı zamanda romanda gerçeklik duygusunu da kuvvetlendiren bir işleve sahiptir.

&#; Bilinçaltı, zaman ve uzam kategorilerden sıyrılmış, hatta bunların çok üzerinde bir yapı sergiler. Bilinçte olduğu zamanın geçmiş &#; şimdi &#; yarın çizgisinde kronolojik olarak akması söz konusu değildir. Aksine tüm bu zaman birimleri, eşzamanlı olarak bilinçaltında bir arada bulunabilir.

&#; Bilinçaltında “an”lar ve “anı”lar, tüm gerçekliğiyle ve sürekli bir “şimdi” duygusuyla yan yana yaşarlar. Yaşam, iç içe geçmiş yaşantılar bütününden oluşmuştur. Yaşamı bu haliyle en iyi yansıtan teknik de bilinç akışıdır.

&#; Bilinç akışında bireyin zihninden geçenler; düzensiz, birbirinden bağımsız, tamamlanmamış cümlelerle adeta bir sayıklamayı andırır biçimde sergilenir. İnsanın iç dünyasının derinliklerinde yer alan gizli duygular, düşünceler ve dürtüler, sansürsüz bir biçimde dışa vurulur. Bu dışavurum, serbest çağrışım esasına dayalı olarak gerçekleşir.

Bilinç akımından yararlanmak isteyen bir yazar, özellikle şu üç unsuru dikkate almak, onlar aracılığıyla elde ettiği verileri özenle kullanmak zorundadır; zihni alan, söz sanatları, imaj ve semboller.

Bilinç Akışı Tekniğine Örnek:

&#; Aşağıdaki alıntı bilinç akışı tekniğine örnek olarak gösterilebilir:

—&#;Yalnızım o kadar yalnızım ki&#; camları kıracak kadar&#; onu gördüm&#; Gün&#; Onun saçarlı kuş tüyleri eski sarı&#; Ben&#; her şey&#; balıklar&#; elimde kaldı ve bir damla olsun kanı&#; Üstüme çullanmayın&#; zaten ben&#; Uzun acıtıcı kork-kork&#;Sarı&#; Gün&#; O da kırıldı&#; eskisi&#; acı n’olur..

İç Monolog Tekniği

&#; İç monolog (iç konuşma) tekniği, öykü karakterinin kendi iç sesi ile baş başa kaldığı, bir bakıma hesaplaştığı tekniktir.

&#; Bu teknik de, bilinç akışı gibi yüzyılın kendisine ve topluma yabancılaşmış, başkalarıyla “diyalog” kuramayan, karamsar, yalnız insanının iç dünyasını yansıtmak için kullanılan bir tekniktir. Denilebilir ki, “monologlar çağı” sayılan yüzyıl, ifadesini en iyi bu teknikte bulur.

&#; Bu teknikle anlatıcı aradan çekilir ve okuyucu, öykü ya da roman kişisinin iç dünyasıyla doğrudan karşı karşıya gelir. Dolayısıyla bu teknikte göstermenin esas olduğunu söylemek mümkündür. Okur, öykü veya roman kişisini, kendi cümleleriyle ve birinci elden tanımış olur. Bu durum, gerçeklik duygusunu da güçlendirir.

&#; Öznel gerçekliği yakalama çabalarında en çok yararlanılan modern anlatım yöntemi iç monologdur.

&#; İç monolog, bilinç akışından farklıdır. İç monologda kişi, karşısında biri varmış gibi belli bir düzen çerçevesinde konuşur. Cümleler akla ve dilbilgisi kurallarına uygundur. Dil, doğal ve yalındır.

İç Monolog Tekniğine Örnek:

&#; Oya Baydar’ın Hiçbiryer’e Dönüş romanında Kadın”, kocasına “hoşçakal” yazılı bir not bırakarak gider. Bu gidiş üzerine adamın aklından karısıyla yaptıkları ve ilişkileriyle ilgili düşünceler geçer. Adamın karısına hitaben kendi kendine konuştuğu bölümler yazar tarafından uzun bir iç monologla verilmiştir. Bu bölümden bir parça aşağıda verilmiştir:

“Kavuştuğumuz için alabildiğine mutluyduk. Sürgünümüzün romantizm dolu, şiirli günlerindeydik. Serâpa coşku ve umuttuk. Tarihin tekerleğinin tersine dönmeyeceğine inanıyorduk. Tarihte çoğu kez görüldüğü gibi, yenilgi değil, son kavgaya ve zafere hazırlanmak için, geçici bir geri çekilmeydi yaşadığımız. Aramızdaki bağlar henüz aşınmaya başlamamıştı; kalelerimiz henüz çökmemiş, inançlarımız sarsılmamıştı. İnsanlığın büyük macerasının şanlı bir kesitinde, tarihin, nedense hep ileriye doğru olduğuna inandığımız akışını hızlandırmakla görevli öncülerdik, tarih yapıcılardık. Hayatımız kadar aşklarımız da bu önüne geçilmez akışın parçasıydı; onunla güçlü ve anlamlıydı.” (Hiçbiryer’e Dönüş, s. 33).

İç Çözümleme Tekniği

&#; İç çözümleme (tahlil), roman veya öykü kişilerinin ruhsal durumlarının, zihinlerinde olup bitenlerin aktarılabilmesi için kullanılan bir tekniktir. Böylece insan gerçekliğini daha derinden yakalamak ve okura iletmek amaçlanır.

&#; İç çözümleme tekniğinde öykü veya roman kişilerinin iç dünyası, duygu ve düşünceleri yazar-anlatıcı tarafından anlatılır. Anlatıcı, zaman zaman araya girerek öykü veya roman kişisinin ruhsal durumunu tüm yönleriyle, kendi bakış açısına göre okuyucuya tanıtır.

&#; Bilinç akışı tekniğiyle de karıştırılabilen iç çözümleme tekniği, gösterme değil, anlatma esasına dayalı bir tekniktir.

&#; İç çözümlemede söz, anlatıcıya aittir ve kahramanın iç dünyası bize onun tarafından anlatılır. Şuur akımında ise anlatıcı, okuyucu ile kahraman arasından çekilir ve kahraman iç dünyasını doğrudan doğruya, kendi diliyle bize anlatır. Dolayısıyla şuur akımı, tahkiye değil, bir tür gösterme/sahnelemedir.

&#; İç çözümleme tekniği, roman ve öyküde en sık başvurulan tekniklerden biridir.

İç Çözümleme Tekniğine Örnek:

&#; Oya Baydar’ın Hiçbiryer’e Dönüş eserinde anlatıcı, “kadın”ın aldatıldığını öğrendiği zaman içine düştüğü durumu iç çözümleme tekniğiyle anlatır:

“Çevresi av köpekleriyle sarılmış yorgun, yaralı bir hayvanın, dehşet ve umutsuzluk dolu, ıslak, çılgın, çaresiz bakışı. Peşinden kovalayan avcılardan ve köpeklerden kaçan, bir an kurtulabileceğini sanan, sonra gerçeği kavrayan bir dişi geyiğin, ön bacaklarını büküp yere çöktüğü andaki çaresizliği, teslimiyeti&#;” (Hiçbiryer’e Dönüş, s. 22).

Diyalog Tekniği

&#; Diyalog (ikili konuşma, karşılıklı konuşma) tekniğinin, kişilerarasında geçen ya da kişinin kendi kendisiyle konuşması biçiminde gelişen iki türünden söz edilebilir: “iç diyalog, dış diyalog.”

&#; İç diyalog’, bir anlamda ‘iç monolog’a benzer. Roman kahramanının doğal olarak içinde bulunduğu psikolojik duruma göre kendi kendisiyle -sanki karşısında birisi varmış gibi- konuşması, tartışmasıdır. ve bireyin içindeki iki farklı duygu, düşünce ya da eğilimin temsil edilmesi söz konusudur.

&#; İç diyalog tekniğini bilinç akışı tekniğiyle de karıştırmamak gerekir.

&#; İç diyalog tekniğinde “konuşmalar dilbilgisi kurallarına uygundur.

&#; Herhangi bir bilinç akışı görülmez dolayısıyla iç diyalog, bilinçaltında değil, bilinç düzeyinde gerçekleşir.

Diyalog Tekniğine Örnek:

&#; Aşağıda verilen diyalog örneğinde yazar konuşmalar arasında kendini gösterir. “Kadın” ve çocukluk arkadaşları ölen arkadaşlarının cenazesinden sonra bir yerde oturup sohbet ederler. Yazar, bu diyalog bölümünde konuşma çizgisinden ziyade tırnak işaretini tercih eder.

[“Ne çok oldu görüşmeyeli. Yirmi yıldan fazla.”

“En az on yıl dışarılarda kaldın galiba. Kaçtığını, ah affedersin, yani yurt dışına gittiğini demek istedim, bizimkilerden birinden duydum. Kaçtın dememe alınmadın değil mi?”

“Kaçmayıp da ne yapacaktı? İçeri tıksınlar, işkence etsinler diye mi bekleyecekti? Oh kız pekiyi ettin.”

“Korkmayın, alınmıyorum. Doğrusu bu: Kaçtım. Yaşadıklarımı bir kez daha yaşamak istemiyordum. Bir ara kararla tahliye oldum. Davanın sonunda mahkûmiyet verip yeniden tutuklayabilirlerdi. Kocam zaten yurtdışındaydı. Burada yapabileceğim bir şey yoktu.”

“Bu işlerden hiç anlamam. Siyasetle ilişkim yoktur, bilirsin. Ama başına gelenleri anlattıkları zaman, bizim kız akıllıdır, iyi etmiş, dedim. Vatan hainliği laflarına da hiç aldırmadım, hiç kulak asmadım.” (Hiçbiryer’e Dönüş, s).

Geriye Dönüş Tekniği

&#; Zamanın kurgulanmasında kullanılan bir teknik olan geriye dönüş (flashback), sinema sanatından edebiyata aktarılmış bir tekniktir.

&#; Geriye dönüş tekniği anlatma zamanı ile ilgili bir problemdir. Öykü anlatıcısı, olayı içinde bulunduğu şimdiki zamandan alıp karakterin geçmişine ya da olayın meydana geldiği zamana gider.

&#; Geriye dönüş tekniği, hatırlama yoluyla gerçekleştirilir.

&#; Amaç ve işlevine bakarak geriye dönüş tekniğinin üç şekilde uygulandığını görürüz:

a- Dar anlamda geriye dönüş,

b- Yapıcı geriye dönüş,

c- Çözücü geriye dönüş

&#; Dar anlamda geriye dönüş, olayları veya kişileri tanıtmak için yakın zamana; bir saat, bir gün, iki gün veya birkaç gün öncesine dönüştür. ‘Dar anlamda geriye dönüş’, kısmen açıklayıcı, ama daha çok destekleyici bir özellik taşır.

&#; Yapıcı geriye dönüş, bir olay veya bir kahraman hakkında okuyucuyu aydınlatmak gerektiğinde başvurulan bir geriye dönüş tarzıdır. ‘Yapıcı geriye dönüş’ uygulaması, romanın ilerleyen sayfalarında gerçekleştirilir&#;

&#; Çözücü geriye dönüş, genellikle polisiye romanlarda uygulanan bir yöntemdir. Bu tip romanların başlarında ortaya atılan bir problemli (muammalı) durum, daha sonra geriye dönülerek çözülür.

Geriye Dönüş Tekniğine Örnek:

&#; Hiçbiryer’e Dönüş romanında “Kadın” oğluyla yıllar sonra bir kahvede buluşur. Oğlu Eylül, bu kahvenin annesine göre bir yer olmadığını söyleyerek onu başka bir yere götürür. “Kadın”, bu sırada oğlunun evden ayrıldığı günü hatırlar. Bu bölüm, yapıcı geriye dönüş tekniğiyle anlatılmıştır. Koyu yazılan yerlerde ise o gün anne-oğul arasında geçen konuşmalar verilmiştir:

[Çocuk evden bir daha dönememek üzere ayrıldığı gün de her şey böyle sakindi. Tartışmamışlardı, sesleri yükselmemişti. Artık çok geç olduğunu, onu döndüremeyeceğini, o buluttan ve hayalden dünyanın çekiciliğiyle boy ölçüşemeyeceğini biliyordu. “Bu sonu biz hazırladık. Onu, büyük işlere, yüce amaçlara adanmış hayatımızın gereksiz bir eki, olmasa da olur parçası gibi peşimizden sürüklerken, biz çizdik kaderini. Artık pişman olmak için bile çok geç.”

Birkaç parça eşyasını ve belki de artık hiç işine yaramayacak, hiç çalmayacağı, bir küçücük tutam uyuşturucu değerindeki gitarını almış çıkarken: “Birbirimize çok benziyoruz anne” demişti. “İkimiz de hayalleri seviyoruz. Yalnızca, hayallerimiz farklı. Sen yeryüzü

cennetinin peşindesin; benimki çok daha zahmetsiz. Biraz duman, birkaç hap, bir iğne yetiyor.”] (Hiçbiryer’e Dönüş s. ).

Özetleme Tekniği

&#; Yazar, yapıtını kaleme alırken her şeyi olduğu gibi ve tüm ayrıntılarıyla anlatamaz. O, ister istemez bir “seçme” yapmak durumundadır. Bu konunun önemine dikkat çekmek isteyen György Lucaks sanatı, “önemli olanı tutmak, önemsizi çıkarmak” olarak tanımlanmıştır.

&#; Özetleme tekniği, anlatımda tutumluluk işlevini görür. Özetleme tekniği ile kurmaca içerisindeki olaylara ilişkin gereksiz ayrıntı ve açıklamalar ayıklanır, sadece kurmacanın genel yapısında karakteristik ve işlevsel olan kısımlara değinilir. Böylece anlatıcı, uzun zaman dilimlerini birkaç cümle ile anlatma olanağı bulur.

&#; Özetleme tekniğinin bir türü olan eksilti tekniği ile de anlatıcı bir seçme yaparak kendi niyeti doğrultusunda bazı noktaları atlar ve sadece gerekli gördüklerini anlatır. Bu teknikle hoş olmayan, çirkin, uygunsuz olaylar anlatılmaz. Ayrıca bazı olayların atlanarak anlatılmaması sayesinde, okurda bir merak duygusu uyandırılabilir.

Özetleme Tekniğine Örnek:

&#; Oya Baydar’ın Hiçbiryer’e Dönüş romanında “Kadın”, dönüşü takip eden günlerde, oturma odasında denize açılan pencerenin karşısına geçer, İstanbul’u seyreder. Yıllar önceki İstanbul’u hatırlar. Eski İstanbul, yazar tarafından özetleme tekniğiyle verilir:

“Boğaz’ın iki yakasındaki tepeler henüz yemyeşil korularla kaplıydı ve köprüler yoktu. Nisan sonlarında erguvanlar açardı. Gölgeliklere saklanmış mor menekşe, dağ çileği ve kalkanbalığı vaktiydi artık. Çocukluğun naftalin, küf, elma kokulu ahşap evlerinin bahçelerinde, hâlâ maltaeriği; manolya ve pembe reçel gülleri vardı. Zengin okul arkadaşlarının yalılarından, şehrin her yanından denize girilirdi. Mimozalar geçmeden Adalar’a gitmek için acele edilir ve eylülle birlikte, fenerler kapılıp Boğaz’da lüfere çıkılırdı. Gece geç saatlerde, Beyoğlu’nun arka sokaklarından arabayla geçilirken, anneler Abanoz’daki kadınları görmesinler diye çocukların gözlerini elleriyle kaparlar ve ilk cinsel merakları uyandırırlardı. Hamburger şehre yeni gelmişti, Coca-Cola henüz gazozlarla savaşıyordu, gecekondular yeni kurulan fabrikaların yakınlarında, gerçekten bir gecede konduruluveren yoksul konutlardı ve şehir, tüm ırza geçme teşebbüslerine, binlerce yıllık gelenek, deney ve direnciyle karşı duruyordu.” (Hiçbiryer’e Dönüş, s).

Otobiyografi Tekniği

&#; Otobiyografik teknikte birinci tekil kişi anlatıcı (kahraman anlatıcı), kendi geçmişine dönerek başından geçen olayları anlatır. Burada “anlatıcı” ile “anlatılan” aynı kişidir. Anlatıcı, olgunluk çağının bakış açısıyla geçmişi yeniden değerlendirir.

Otobiyografi Tekniğine Örnek:

&#; Ferit Edgü’nün Perisiz Ev adlı öyküsünde, kahraman anlatıcının, çocukluğunun geçtiği ev, kişileştirilmiştir ve anlatıcı onunla düşsel bir diyaloga girer. Geriye dönüş tekniğiyle çocukluk yıllarına giden ve geçmişe şimdi’den bakan “anlatıcının ben”i ile “anlatılan ben” farklılaşır. Anlatıcı, mekânsal düzeyde kendisiyle ve geçmişiyle hesaplaşır. Bu da öyküde otobiyografik bir anlatımın ortaya çıkmasını sağlar:

“Hep gelmek, ziyaret etmek istedim seni, diyorum.

Öyleyse niçin gerçekleştirmedin? Diyor.

Ben hep büyü bozulacak diye korktum.

Büyüyü bir kez bozmuştun, diyor.

O değil, diyorum. O büyüden söz etmiyorum. Kömürlükte, diyor, kömürlüğümde oynadığın günlerden birinde, nerden aklına esmişti, kapının üstündeki boşlukta elini gezdirip&#;

O büyüden söz etmiyorum, diyorum.

(&#;) birden benim bile oraya kimin koyduğunu ansımadığım yumurtayı bulmuştun.

Babam, uğur yumurtasıdır, demişti.

Evet, ama komşular, babandan önce görmüşler ve sana, hemen kırıp üzerine çişini etmeni söylemişlerdi.

Çok korkmuştum. Ama söylenenleri de yapmıştım.”

Mektup Tekniği

&#; Mektup tekniği öyküde karakterlerin tek taraflı ya da başka karakter(ler)le yaptığı yazışmalardan oluşan bir anlatım tekniğidir.

&#; Öykü ya da roman, tamamen karşılıklı mektuplardan oluşabileceği gibi, içerisinde bir ya da birkaç mektuba yer verilerek de oluşturulabilir.

&#; Mektup tekniği, yazara birtakım olanaklar sağlar.

&#; Bu tekniğin en önemli avantajı, birden fazla karakterin devreye sokulmasıyla birlikte farklı bakış açılarına başvurma imkânı sağlamasıdır. Modern romanda yaygın bir şekilde kullanılan çoğul bakış açısı tekniğinin ortaya çıkmasında mektup tekniğinin payı, göz ardı edilemeyecek düzeydedir.

&#; Anlatma ağırlıklı bir teknik olan mektup tekniğinde, mektuplar aracılığıyla, kişilerin iç dünyalarını daha yakından tanıyabiliriz. Bu teknikteki dolaysızlık izlenimi, okuyucunun metinle arasındaki estetik uzaklığı azaltır.

Mektup Tekniğine Örnek:

“Onu ilk, bir akşamüstü, sokakta kalabalığın arasında görmüştüm. Yağmurlu bir gündü. Birkaç gün sonra gene bir akşamüstü, gene o kalabalığın içinde karşılaştık. Peşindeydim. Sonraki günlerde sık sık gidip kapısının önünde durup, çıkışını özlemle beklemeye başladım. Bir akşam ben peşindeyken bir meyhaneye girdi. Ben de. Karşısındaki maslardan birine oturup onu gözlemeye başladım. Hesabı ödeyip çıktı. Bulanık görüyordum çevremi. Çıktım. Gece eve vardığımda bir mektup yazdım:

‘Bayım,

Sizin kim olduğunuzu funduszeue.info geldiğinizi, neden kaçtığınızı, niçin dostunuz olmadığını&#; hepsini&#; Şunu bilin ki, erinçli bir yaşam şu günlerde hiçbirimizin hakkı değil. Olmamalı. Hele sizin. Hiç.

Ek: Bunları salt sizi tedirgin etmek için yazmış olabilirim.’

Günlük Tekniği

&#; Günlük tekniği, edebi metinde iki biçimde kullanılabilir:

&#; Günlük yönteminin anlatının önemli bir bölümünü oluşturması, eserin bütününün günlük yöntemiyle yazılması.

&#; Bu teknikle, kurmaca içerisinde olup bitenleri sıcağı sıcağına öğrenmek ve anlatıcıyı yakından tanımak mümkündür.

Günlük Tekniğine Örnek:

&#; Ferit Edgü, gelmiş geçmiş en büyük bale sanatçısı olarak kabul edilen şizofreni hastası Vaslav Nijinski’nin, hastanede geçirdiği son günlerinde yazdığı günlüklerinden yola çıkarak “Nijinski Öyküleri”ni nasıl oluşturduğunu şöyle ifade eder:

&#;Onlardan seçtiğim kimi parçaları ‘aktarırken’ de resim sanatıyla ilgili bir yöntemi kullandım.

Meraklıları bilir: Rönesans’tan günümüze, ressamlar, zaman zaman kendilerinden önceki ustaların yapıtlarına başvurmuşlardır, kopya ederek onların yaratma süreçlerini izleyip sanatı öğrenmek ya da yorumlayıp (bir yapıttan yola çıkıp) kendi resmini, resimlerini yaratmak içfunduszeue.infoın alanında da, antikiteden bu yana, böylesi esinlenmeler eksik değil.

Benim izlediğim yol, resim sanatı örneğini devam ettirirsem, diyebilirim ki, merceğimi karşımdaki resmin belli bölgelerine çevirmek oldu. Bu ayrıntıları alıp büyüttüm. Kısacası bir ayrıntı seçip onu çerçevelemekten ve onlara birer ad vermekten başka bir şey yapmadım. Bu nedenle de onlara gerçek sahibinin adını verdim: “Nijinski Öyküleri. &#;

Fotoğraf (Kamera) Tekniği

&#; Fotoğraf tekniğinde anlatıcı, gördüklerini ve işittiklerini tıpkı bir fotoğraf makinesi ya da bir kamera gibi, nesnel bir biçimde gösterir.

&#; Bu teknikte amaç, görünürde herhangi bir materyal seçimi ve düzenlemesi olmaksızın hayattan bir kesite fotoğraf makinesinin merceğinden bakmaktır.

Fotoğraf Kamera Tekniğine Örnek

“Dürbünü gözlerime götürüp ayarlıyorum. Karşı yamaçta kurtlar. Böylesini hiç görmemiştim. Bir sürü, on-on iki kurt, bir geyiğin peşinde(&#;) Vahap tetiğe bastı. Ama karavana. Bu kez, ben basıyorum tetiğe. Sürünün başındaki kurt arka ayakları üzerine doğruluyor, sonra karların üzerine düşüyor. Diğer kurtlar bir ana dağıldılar, sonra gene bir anda toparlandılar. Kısa, çok çok kısa bir süre duraklamış olan geyik yeniden koşusuna başladı. Ama önü uçurum. Uçuruma geldiğinde geyik durdu. Başını çevirip geriye, yaklaşan kurtlara baktı. Sonra, kendini uçurumdan aşağı bıraktı. Donup kalmıştım. Kurt sürüsü uçurumun kıyısına vardıklarında durup kayaların üzerinde yatan geyiği seyrettiler. Huysuz huysuz tepindiler. Karları savurdular. Ama içlerinden biri olsun, uçurumdan aşağı inip avına varmayı göze alamadı.&#;

ETİKETLER:Ferit Edgü, Necla Engin, Romanda Anlatım Teknikleri

Özetleme tekniği nedir?

İçindekiler:

  1. Özetleme tekniği nedir?
  2. Çözümleme ne demek edebiyat?
  3. Psikolojik çözümleme nedir?
  4. Ruhsal çözümleme nedir edebiyat?
  5. Ruh tahlili ne demek?
  6. Ruh çözümlemesi ne demek?
  7. Çözümleme tahlil ne demek?
  8. Tarihte tahlil çözümleme nedir?

Özetleme tekniği nedir?

ÖZETLEME TEKNİĞİ. Varlığı belirgin şekilde hissedilen anlatıcı olayları, kişileri veya diğer unsurları özetleyerek anlatır. Daha çok eski klasik eserlerde görülen bu teknikte, varlığı kuvvetle hissedilen anlatıcının olayları, kişileri veya hakkında bilgi vermek istediği herhangi bir şeyi özetleyerek anlatması esastır.

Çözümleme ne demek edebiyat?

Genellikle hikâye ve roman kahramanlarının iç dünyalarını, onların psikolojik yönlerini anlatan ya da bir düşünceyi çözümleme yoluyla inceleyen paragraflara tahlil paragrafı denir. Tahlil paragrafında bir eser, bir konu veya bir kişi parçalara ayrılarak incelenir.

Psikolojik çözümleme nedir?

Ruhsal Çözümleme » Psikoloji Terimi Freud'un geliştirdiği, insanın uyumlu ya da uyumsuz davranışlarının kaynağı sayılan bilinçaltı çatışma ve güdüleri araştırıp bilince çıkararak davranış sorunlarını çözme yöntemi.

Ruhsal çözümleme nedir edebiyat?

Ruhsal çözümleme o konu hakkında bilgi sahibi olma o konuyu bilmek ve onlamaktır.

Ruh tahlili ne demek?

Ruh çözümlemesi tanımı, anlamı Çözüm : Bir sorunun çözülmesinden alınan sonuç, hal. Bir denklemde bilinmeyenlerin yerine konulduğunda o denklemi gerçekleştiren sayı veya sayılar. Bir problemi çözmek için verilenler üzerinde yapılacak işlemlerin gösterilmesi.

Ruh çözümlemesi ne demek?

Bilinçaltında, karmaşa olarak bulunup birtakım ruhsal ve bedensel rahatsızlıklara yol açan anı, istek ve imgeleri bilinç alanına çekmek yoluyla ruh hastalarını iyileştirmeyi amaç edinen ve ilkeleri Freud'ca saptanan bir hekimlik yöntemi. (Not: Fr. psychanalyse, ing.

Çözümleme tahlil ne demek?

Çözümleme (Tahlil) Tahlil sözcüğünün sözlük anlamı; çözümleme, inceleme ve tespit etme olarak belirtilmektedir. Arapça kökenli bir sözcüktür. Çözümlemeler, yaşatbilgelerin gerekli gördüklerinde, bir amaç için isteyebildikleri, kişinin sağlığını açıklamada kullandıkları belgelendirme yöntemlerdir.

Tarihte tahlil çözümleme nedir?

Tarih Biliminin Yöntemi Aşamaları Tahlil (Çözümleme): Elde edilen verilen kaynak ve bilgi yönünden yeterli olup olmadığının kontrol edilmesi aşamasıdır. Tenkit (Eleştiri): Toplanan verilerin gerçekliği ve bilgi açısından güvenirliliğinin tespit edildiği aşamasıdır.

ROMANDA ANLATMA TEKNİKLERİ NELERDİR?

Ayrıntılar
S.K.logo
DERS NOTLARI
Gösterim:

roman anlatım tekniği özetleme tekniği gösterme tekniği anlatma tekniği

ROMANDA ANLATMA TEKNİKLERİ NELERDİR?

funduszeue.infoa Tekniği

Bu tekniğin temel özelliği, anlatılan her şeyi okuyucu anlatıcı kanalıyla görür ve öğrenir. Bu nedenle okuyucunun dikkati, anlatan üzerinde yoğunlaşır. Anlatma tekniğinde yazar, sürekli okuyucu ile eser arasına girer. Anlatıcı her şeyi kendi bakış açısı ve yorumuyla sunar, okur da olayları, kişileri ve çevreleri anlatıcının gözüyle görür ve yorumlar.

Örnek 1

“Doktor Salman Sami’nin soyu Kafkas sürgünlerindendi. Üç kuşaktır Kafkasya daha dillerinden düşmüyordu. Kafkasya’nın suyu toprağı, karlı dağları üstüne çok şey biliniyor, evde herkes, şimdiye kadar Çerkezce konuşuyordu. Evin içinde bir tek sözcüğü bile yanlış konuşanla alay ediliyor, o kişi aşağılanıyor ve Kafkas destanları Anadolu’nun birçok yerine iskân edilmiş Çerkez oymaklarında İstanbul’da söyleniyordu. Şimdilerde destanlar, türküler birçok oymakta bitmişti. Belki Anadolu’nun kalabalıkça Çerkez yerleştirilmiş yörelerinde o destanlar, o türküler daha söyleniyordur. İstanbul’da doğmuş, büyümüş, doktor çıkmış, uzmanlığını Fransa’da yapmış ama hiçbir zaman Kafkasya’yı, anayurtlarını ona kimse unutturamamıştı. Musevilere hiç şaşmıyordu. Mevud (vaat edilmiş) toprak özlemi binlerce yıl süren bir özlemdi. Kafkas dağlarının pınarlarından da daha süt ve bal akıyordu. Son soluğunda, aaah!

Dağıstan demeden ölen hiçbir Çerkez görmemişti. Burada, bu kilisede ölen yaralı Çerkez delikanlıları, Dağıstan, aaah! Dağıstan, diye can vermişlerdi. Dağıstan o kadar iliklerine işlemişti ki son solukta o da aaah Dağıstan diye ölecekti.
(Yaşar Kemal- Karıncanın Su İçtiği)


Örnek 2

“Muhittin tramvaydan indi. Helaların önünden geçerken yavaş yavaş meydana dönmesi gerekiyordu. Yavaş yavaş meydana döneceğini ve keyifli adımlarla insanlara bakarak meydanı dönerken şimdi yaptığı gibi, sigara içeceğini, ağzında sigaranın zehriyle birlikte keyif verici bir acı bulacağını, bütün gün inşaat mühendisliği yaptığı yazıhanede akşam Beyoğlu’na gideceğini, Beyoğlu’nda yürüyeceğini, ayaküstü bir şeyler içeceğini, sonra da sinemaya gideceğini düşünmüştü.
(Orhan Pamuk-Cevdet Bey ve Oğulları)


2. Gösterme tekniği

Bu teknik çoğu kez anlatma tekniği ile bir arada kullanılır. Diyaloglar ve tasvirler yoluyla olaylar, kişiler ve çevreler sahnelenerek okuyucunun bunları doğrudan görmesi ve yaşaması sağlanır. Gösterme tekniğinde olay tamamen okuyucuya aktarılır, araya anlatıcı girmez.
Gösterme tekniği, romanda anlatılanların görünür ve somut hale getirilmesinde sık sık kullanılır.

Anlatma tekniğinde okuyucunun dikkati "anlatan” üzerinde, gösterme tekniğinde ise eser üzerinde yoğunlaşır.


Örnek 1

Kendimden iğreniyorum. Niçin böyleyim? Böyle olmamak elimde mi? Samim Samim Gelmeyecek. Bir daha buluşmak istemez benimle. İstemez mi? Benim nem o? Niçin vardı hayatımda o? Şimdi bir dağ gözümün önüne geliyor. Samim Şimdi çok iyi hisseder gibi oluyorum. 0 benim yükselişim"

" Nasıl? Ben bu mahlûku anlamakta nasıl bu kadar geciktim? Nasıl, evvelâ onu nasıl en seçme histerimin mevzuu olmaya lâyık görebildim? Nasıl ve ne biçim bir körlükle, nasıl nasıl, hangi zaaflar tarafından itilerek, nasıl, hangi idraklerin felci içinde, nasıl, derece derece ve birçok uyandırıcı işaretlere rağmen nasıl, zaman zaman içimi alt üst eden keder fırtınalarının manasına karşı tasasız kalabildim? Ve nasıl haykırmak istiyorum, nasıl, fakat nasıl Canım benim, Samim, Samim’ciğim, benim bir tanem çıldıracağım, nasıl, nasıl ona kadar yuvarlandım? Bu kız, Yarabbi, bu kadın, nasıl, bu karı, of, bu mahlûk nasıl beni hislerimin tarihine ve içimin en mahrem galerisine, sonunda kovulmak için bile olsa, nasıl, nasıl girebildi?() Ve nasıl hayvan! Nasıl Affet beni, ey aziz içim, affet nasıl fakat, ruh radarlarının ve sayısız his intikallerinin ince delaletlerine ve hele nasıl bazen en haykıran işaretlerin şakağımdan itercesine ihtarına rağmen, şüphesiz derinden derine anlamadığım, anlar gibi olduğum halde, nasıl ve niçin ona düştüm?”
(Peyami Safa-Yalnızız)

Özetleme Tekniği
Özetleme tekniğinde anlatıcı kendisini tam olarak hissettirir. Anlatıcı bir olayı, kişiyi ya da çevreyi veya hakkında bilgi vermek istediği herhangi bir şeyi okura özetleyerek aktarır. Daha çok eski romanlarda görülen bu teknik günümüzde pek kullanılmamaktadır. Çağdaş romancılar bu yöntemi “biliç akımı”, “tahlil”, ve “iç monologlardan yararlanılarak kullanırlar.

Örnek 1
Sonra, günlerce hayatın akışına kapıldı. Önemsiz gördüğü olayları tekrar yaşadı. Selim’i düşünmeden günler geçti. Yatakta karısının sıcaklığıyla, gecelerce uyudu. Yıkandı tıraş oldu tekrar kirlendi. Yeni bir paket jilet aldı. Evde birkaç kere 'umumi temizlik’ yapıldı. Dostlarıyla geceler yaşadı: Selim’in tanımadığı dostlarla, aile ve iş çevresinin arkadaşlarıyla. Birbirlerine benzeyen günler, yaşarken nasıl geçtiği anlaşılmayan günler, tarih düşürülmesi imkânsız günler Günler birbirini kovaladı. Pazartesi oldu, sonra pazar, sonra gene pazartesi. Sonra gene pazar oldu. Geç kalkıldı. Kahvaltı, büyük kahvaltı, geç yapıldı. Pazar gazeteleri okundu, bilmeceler çözüldü: geçen hafta çözülen aynı bilmeceler. Evde yemek verildi, başka evlere yemeğe gidildi.
(Oğuz Atay-Tutunamayanlar)

Örnek 2
Canının yemek istemediği günler oluyordu. Böyle günler, şehrin lokantalarını dolaşır, bir çeşit yemek arardı. Çoğu zaman bunun ya mevsimi geçmiş ya gelecek bir yemek oluşu tuhaftı. Yorgun, umutsuz girdiği bir lokantada onu bulunca oturur; önüne koydukları tabaktan bir iki lokma alır; sanki aradığı o değilmiş, ondan daha başka bir tat bekliyormuş gibi bezgin tabağı iter, şarap isterdi. Çok içiyordu. Bazı geceler bardağını doldururken şişeyi elinden bırakıp kalkar, şaşıran garsona borcunu öder, gideceği bir yere geç kalmış gibi sokağa çıkardı. Yürüyen, oturan kalabalığın arasında onu arardı.
(Yusuf Atılgan - Aylak Adam)

Palme, 9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası