Şafi mezhebi; İmam Şafi’ye (r.a) nisbet edildiği için bu adla anılmıştır. Şâfi mezhebinin kurucusu sayılan İmam Şafi (r.a) (Hicri ) yılında Gazze şehrinde (Filistin) doğdu.
Şafi mezhebi önce Mısır’da sonra kısmen Suriye, Yemen, Irak ve Mâverâünnnehir’de yayıldı. Günümüzde Irak, Suriye ve Anadolu’nun güney ve doğu bölgelerinde Şafi mezhebi yaygındır.
Dînî bir terim olarak “seferilik” belli bir mesafenin kat edilmesidir. Bu mesafe, yüklü deve kervanının iki günlük mesafesidir. Yaklaşık olarak 90 km’lik mesafeye yolculuk mesafesi denilmektedir. 90 funduszeue.info az bir mesafeye yolculuk yapan kimse dinen seferi olmadığı gibi, evinden çıkarken en az 90 kilometre uzağa gideceğine niyet etmeyen veya şehir içinde daha fazla yol giden kimse de seferi sayılmaz.
Seferilik, eski şehirlerde sur dışına çıkınca, meskun mahal sınırının bitmesiyle veya ikâmet edilen yerin meskenlerinin geride bırakılmasıyla başlar. Günümüzde büyükşehirlerde ilçe sınırları, havalimanları ile otoban girişleri esas kabul edilmektedir. Başlangıç noktasına dönülmesiyle yolculuk sona erer.
Seferi hükmünde bulunmayan kimseye “mukîm” denir. Yolcu, gideceği yerde dört gün kalmaya niyet ederse oraya ulaştığı zaman yolcu olmaktan çıkar, mukîm olur.
Cuma namazını kaçırma endişesi bulunduğundan Cuma günü sabahleyin yolculuğa çıkmak uygun değildir. Ancak yol üzerinde Cuma namazı kılınan bir yere yetişip orada kılmak mümkün ise Cuma namazından önce yola çıkılabilir. Zaruri bir duruma binaen yolculuğa çıkıp Cuma namazı kılınan uygun bir mescid de bulamayan seferi kişi Cuma namazını kılamadığı durumda öğle namazını kılmak zorundadır.
İslam, yolculuk durumundaki sıkıntı, zorluk, yorgunluk ve yıpranma durumunu dikkate almış, bazı özel kolaylıklar getirmiştir. Şöyle ki:
Seferilikte bu kolaylıklara muhatap olabilmek için yapılan yolculuğun mübah amaçlı olması gerekir. Hanefiler dışındaki cumhura göre bir kimse yol kesmek, hırsızlık yapmak cinâyet, zulüm ve kocasının izni olmadan yolculuğa çıkmak gibi masiyet kabul edilen gayeler için sefere çıkarsa seferin getirmiş olduğu kolaylıklardan istifade edemez. Çünkü sefer ruhsatın sebebidir. Ruhsat ise mâsiyete dayanak olamaz.
Gerekli şartları taşıyan seferî kimselerin öğle, ikindi ve yatsı namazı gibi dört rek’atlık farz namazları kısaltarak iki rek'at olarak kılmaları caizdir. Ama isterlerse kısaltma yapmaksızın tam olarak da kılabilirler. (Hanefî mezhebine göre sefer halinde dört rek’atlı namazları kısaltmayıp tam kılmak tahrîmen mekruhtur.)
Yolcu bir kişi namazı vaktin sonuna erteler de sadece iki rek'at kılacak kadar bir zaman kalırsa, vaktinde edâ etmesi gerektiğinden namazı kısaltarak kılması ona vacip olur.
Bir kimse seferi iken geçirdiği namazları yolculukta kısaltarak kaza edebilir, ancak mukim halde iken bunları kısaltarak kaza edemez.
Namazın kısaltılmasının söz konusu olacağı sefer mesafesi iki konaktır (90 km). Sefer mesafesi üç konak uzakta olursa yani km. veya uzak mesafede olursa bu takdirde namazı kısaltmak daha faziletli olur. Denizcilerin sefer mesafesi bundan uzun bile olsa namazlarını tam olarak kılmaları daha uygundur.
Yolculuğa çıkan kişi, içinde yaşamakta olduğu yerleşim birimine bağlı bina, bağ, bahçe ve mezarlık gibi yerleri geride bırakmadıkça namazlarını kısaltarak kılamaz. Liman kentlerinden birinde yaşayan bir kişi, yolculuğunu deniz ulaşım aracıyla yapacaksa, aracının hareket etmesi anından itibaren namazını kısaltarak kılar.
Seferilik ve korku halinde namazı kısaltarak kılmanın meşruiyeti kitap, sünnet ve icmâ ile sabittir. Bu hususta Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyrulmaktadır: “Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur." (Nisa 4/)
Korku durumu olmasa bile seferinin namazı kasr etmesi daha isabetli görülmüştür. Ashaptan Ya'lâ b. Ümeyye şöyle demiştir: "Hz. Ömer'e, 'Bize ne oluyor ki namazı kısaltıyoruz? Oysa biz güvenlik ortamındayız' dedim. Hz. Ömer bana cevaben dedi ki: Ben bu meseleyi Rasûlullah'a (s.a.v.) sorduğumda bana şöyle buyurdu: “Bu Allah'ın size verdiği bir sadakadır. Onun sadakasını kabul edin.”[1]
Abdullah b. Ömer (r.a.) der ki: Resûlullah (s.a.v.) ile beraber bulundum. Seferde iki rek’attan fazla kılmazdı.
Namazı kısaltmanın geçerli olabilmesi için gereken şartlar şunlardır:
Seferi kişi ikamete niyet edip etmediğinde ya da geçtiği yerin kendi beldesi olup olmadığında şüpheye düşerse namazını tam olarak kılar.
Yolcu, misafir olduğu beldeden ayrılmaya niyet eder de işinin tamamlanması günden güne kalırsa, giriş ve çıkış günleri dışında on sekiz gün namazını kısaltarak kılabilir. Misafir, işinin orada daha dört gün daha süreceğini bilirse namazını kısaltamaz.
Mukimin seferi bir imama uyması da caizdir. Bu durumda seferiye uyan mukim kimse, imam selâm verdikten sonra kalan namazını tamamlar.
Yüce Allah, her namazı kendi vakti içinde kılmamızı emretmiştir: "Namaz, müminlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır." (Nisa 4/) Ancak İslâm, bazı sebeplerin oluşması durumunda sıkıntı ve güçlüğü ortadan kaldırmak maksadıyla farz namazların birleştirilmesine, vakitleri dışında kılınmasına ruhsat vermiştir.
Öğle vaktinde öğle ile ikindiyi; akşam vaktinde de akşam ile yatsıyı birlikte kılmaya "cem'-i takdîm" denir. İkindi vaktinde öğle ile ikindiyi, yatsı vaktinde akşam ile yatsı namazını birlikte kılmaya "cem'-i te'hîr" denir. Sabah namazı, başka bir vakit namazıyla birleştirilerek kılınamaz.
Hacılar, Arafat'ta öğle vaktinde öğle ile ikindi namazlarını cem'-i takdîm; Müzdelife'de yatsı vaktinde akşamla yatsı namazlarını cem'-i te'hîr şeklinde birlikte kılarlar. Bütün mezhepler buradaki cem’ olayında ve şeklinde ittifak etmişlerdir.
İbnu Mes'ûd (r.a.) şöyle demiştir: “Ben Resûlullah (s.a.v.)'i şu ikisi hariç, bir namazı kendi vaktinden başka bir vakitte kıldığını görmedim: Arafat'ta öğle ile ikindiyi, Müzdelife'de akşamla yatsıyı birleştirdi. O gün sabahı da ilk vaktinde kıldı.”[2]
Bu hadis ile amel eden Hanefi mezhebi, Arafat ve Müzdelife dışında iki namazın birleştirilmesini caiz görmez. Onlara göre yolculuk vb. bir sıkıntı durumlarında ilk namaz son vaktinde ikinci namaz da ilk vaktinde edâ edilmiş ve sadece şeklen cem’ meydana gelmiştir. Bu konu ile ilgili delil getirilen bir hadis-i şerif şöyledir:
"Resûlullah (s.a.v.) güneş batıya meyletmeden önce yola çıkınca, öğle namazını ikindi vaktine erteler, ikindi olunca mola verir, ikisini cem' ederek birlikte kılardı. Yola çıkmazdan önce güneş batıya meyledip öğle vakti girdiyse hareketten önce her ikisini de öğle ve ikindiyi kılar, sonra yola çıkardı."[3]
Cumhura (Maliki, Şafi ve Hanbeli mezheplerine) göre sefer halinde, cem' yapmaksızın namazları vakitlerinde kılmak daha efdâldir, fakat bu durumda cem'i takdim veya cem’i tehir ile namaz kılmak da caizdir. Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi: “Ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber öğle ile ikindiyi cem ederek sekiz rekat, akşam ile yatsıyı cem ederek yedi rekat olarak kıldım.”[4] “Resûlullah (s.a.v.) yolcu iken öğle ile ikindiyi birleştirirdi. Akşam ile yatsıyı da birleştirirdi.”[5]
Cem'-i takdîm ile cem'-i te'hîrin şartları:
Seferîlikte namazları cem'-i takdîm ile kılmanın sahih olması için altı şart gereklidir:
Öğle namazı için: Niyet ettim Allah rızası için öğle namazını kısaltarak 2 rekat kılmaya ve ikindi namazıyla cem’ etmeye,
İkindi namazı için: Niyet ettim Allah rızası için ikindi namazını kısaltarak 2 rekat kılmaya, takdim ederek cem’ etmeye,
Akşam namazı için: Niyet ettim Allah rızası için akşam namazını 3 rekat kılmaya, yatsı namazı ile cem etmeye,
Yatsı namazı için: Niyet etim Allah rızası için yatsı namazını kısaltarak 2 rekat kılmaya, akşam namazı ile cem’ ve takdim etmeye.
Seferîlikte namazları cem'-i te'hîr ile kılmanın sahih olması için iki şart gereklidir:
Cem'-i te'hîr şeklinde kılınan namazlar arasında tertip ve müvâlâta riayet etmek şart değil, sünnettir.
Şafi mezhebine şiddetli yağmur yağdığında cem' yapmak caizdir. Çünkü “Resûlullah (s.a.v.) korku ve sefer hali olmaksızın öğle ile ikindiyi ve akşamla yatsıyı birleştirerek kılmıştır.” Bu hadisle ilgili İmam Mâlik: “Ben bunun, yağmurlu günde yapılmış olacağını zannediyorum.”[6] demiştir.
Yağmur nedeniyle öğle ve ikindi, akşam ve yatsı namazları cem' edilmek istendiklerinde sadece cem'-i takdîm şeklinde kılınabilir.
Mukim kimsenin yağmur sebebiyle ikindiyi öne alarak cuma namazıyla birlikte cem'-i takdîm şeklinde vaktin evvelinde kılması caizdir. Bu yağmur, ayakkabıların altını ıslatacak kadar da olsa cem'-i takdîm yapmak caiz olur. Eriyen kar ve dolu da bu bakımdan yağmur hükmündedir.
Mukim kişinin cem’ yapabilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartları şöyle sıralayabiliriz:
Şiddetli karanlık, rüzgâr, korku, çamur ve hastalık meşhur görüşe göre mukim kişinin iki namazı cem' etmesini mubah kılan sebeplerden değildir. Ancak hastalık halinde cem’ yapmanın caiz olduğuna dair görüş tercih edilmiştir.
Dipnot:
[1] Müslim, Müsâfirîn, 4; Ahmed, el-Müsned, 1/25
[2] Buhârî, 'Hacc', 99; Müslim, 'Hacc', ; Ebû Dâvud, 'Menâsik', 65
[3] Buhârî, Taksîrü's-Salât, 15, 16; Müslim, Müsâfirîn, 46; Ebû Davud, Salât, ; Nesâî, Mevâkit, 42
[4] Buhari , , Müslim /55, Nesei
[5] Buhârî, Taksîrü's-Salât, 13
[6] Muvattâ, 'Kasru's-Salât,' 4; Müslim, 'Müsâfirîn', 49
Kaynak: Hasan Serhat Yeter, FIKIH 1 (Şafii Mezhebi),
İslam ve İhsan
Seferi cuma namazı kılar mı? sorusunun yanıtı merak edilen konular arasında yer alıyor.
Kişinin herhangi bir nedenle ikamet ettiği yerden kalkıp başka bir yere gitmesi veya gitmek için yola koyulması, Arapça'da sefer veya müsaferet olarak adlandırılmakta olup, bu şekilde yola çıkmış kişiye de seferî veya müsafir denilir. Seferînin mukabili mukimdir ve mukim bir yerde yerleşik bulunan, yolcu olmayan kişi anlamındadır. Türkçemiz'de seferîlik veya müsaferet yerine, çoğunlukla yolculuk tabiri kullanılmaktadır. Fıkıh ve ilmihal kitaplarında seferîlik veya yolculuk sözlük anlamına yakın olmakla birlikte, ondan farklı olarak, belirli bir mesafeye gitmek anlamındadır. Yolcu olan kişiyi ilgilendiren bazı özel ruhsat hükümleri bulunduğu için seferin tanımının ve mahiyetinin iyi belirlenmesi gerekir.
Seferi olan kişiye cuma namazı farz değildir. Ancak seferi olan kişi cuma namazını kılarsa, kıldığı namaz geçerlidir. Ayrıca öğle namazını da 2 rekat olarak kılabilir.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası