Nicole yıllarca çok çekici, cazibeli bir erkekle yaşadı, ilişkilerinde yaşanan sorunlarla ilgili hataları da sürekli kendinde arıyordu.
Eski kız arkadaşlarından Elizabeth'le tanıştıktan sonra zamanla sorunun kendisinde değil, aslında erkek arkadaşında olduğunu anladı. Nicole ve Elizabeth yaşadıklarını ve maruz kaldıkları psikolojik manipülasyon yollu baskıyı paylaştı.
Başkaları hayatı birileriyle paylaşmayı başarıyor gibi, beraber mutlu huzurlular. Ama biriyle ciddi bir ilişkide olma düşüncesi beni delirtiyor. Yıllar geçmesine rağmen hala, o korktuğum ama aynı şekilde çılgınca taptığım çekici eski erkek arkadaşımın adı geçtiğinde panik oluyorum.
O çekici, yakışıklı, başarılı erkek beni kendisine bağladı. Hayatta hayalini kurabileceğim her şey onda toplanmıştı. İşinde çok başarılıydı, karizması mıknatıs gibiydi, mest olmuştum. Bu çekici erkekle dışarı çıktığımda tüm kapılar bize açılıyordu ve restoranlardaki en iyi masalar bize ayrılıyordu.
İşi gereği tüm dünyayı dolaştık, en iyi otellerde kaldık, en şık restoranlarda yedik. Hangi dilde olursa olsun, cazibesini kullanmayı iyi biliyordu.
Ama ben onu yüzüstü bıraktım.
Her şeyi mahvettim: akşam yemeklerini, muhabbetleri, gece gezmelerini, tatilleri. Eski kız arkadaşlarından birinden bahsediyordum, arkadaşlarının önünde cüzdanımı çıkarıyor veya ülke dışına seyahat ettiğimizde kendi pasaportumla kendi paramı ben taşımak istiyordum.
Günlerce sinirlendiği oluyordu. Uygunsuz davranışlarım onu utandırıyordu. Benim gibi biriyle birlikte olmaya devam edip edemeyeceğini bilmiyordu, çok daha iyi bir kadınla olabilirdi.
Doğum günü partilerini Noel partilerini de mahvediyordum. Sebebi de 'onun için en iyi şeyin ne olduğunu anlayamayacak kadar aptal ve acımasız' olduğum için.
Ona pahalı hediyeler almamı istiyordu. "Yalnızca 20 bin lira, bir şey değil, birikimlerinden kullan" derdi.
"Ama tüm birikimim bu, onlara dokunamam, imkânsız. Seni mutlu etmek istiyorum ama buna param yetmez" dediğimde de ağlardı.
Onu hayal kırıklığına uğratmıştım ve telafi etmek için yapabileceğim bir şey yoktu.
Çok uyumazdı, ben de uyumazdım. Ondan önce yatağa giderek 'gecesini mahvetmeme' izin vermezdi. Ondan önce uyursam beni erkenden kaldırır ilişkimiz hakkında konuşmak, nerelerde hata yaptığımı söylemek isterdi. Tükenmiştim. Hayatım bulanıklaşıyor gibiydi, fırsat buldukça uyuyordum. İş yerindeki engelli tuvaletine sığınıyor, öğle aramda gidip orada kestiriyordum.
Neden daha önce ayrılmadım? Çünkü çok çekiciydi ve ailem onu çok seviyordu. O yaşımda herkes evleniyor, nişanlanıyordu. Akrabalarım artık benim de sıramın geldiğini söylüyordu. Vücut saatimin tik takları daha çok duyuluyor, evlenenlerin sayısı artıyordu.
Diğer yandan ona bayılıyordum, bu muhteşem adam beni seçmişti. O da zor bir dönemden geçiyordu, benim de ona yardım etmem gerekiyordu. Onu kırdığımı biliyordum ve işleri yoluna koymak istiyordum.
Arkadaşlarımla dışarı çıktığımda kendisini çalışma odasına kilitlerdi. Kocaman deri kaplı masasına kıvrılır ağlar, hıçkırıkları yankılanırdı, ben de bu yüzden çok az onsuz dışarı çıkardım.
Yerimin kolayca doldurulabileceğini söylerdi ve onunla olmak isteyen diğer kadınların fotoğraflarını mektuplarını gösterirdi. Ben de sürekli ağlar daha iyi bir kız arkadaş olmaya çalışırdım.
Bir defa çok üstüme geldi, ayrılmaya çalıştım. Kapının önüne bir fetüs gibi kıvrılıp ağladı, onu terk etmemem için çığlık çığlığa bağırdı. Ben de ayrılamadım. Yanına oturup ona sarıldım ve işleri yoluna sokacağım sözünü verdim.
Çok yorucuydu, ama ilişkiler zordur ve kimse de mükemmel değildir.
Herkes "Ondan daha iyi olamazsın, o mükemmel, çocuk istemiyor musun" diyordu.
Bir süre sonra, artık beraber olamayacağımızı anladığım bir noktaya geldi ilişki.
Bu adamla hayatımı sürdürmenin yorgunluğuyla vücudum ve beynim dağılmıştı. Kilo aldım, ondan ayrı vakit geçirmemi istemediği için spora gidemiyordum. Yemek yemek hayatımın en rahatlatıcı eylemine dönüştü.
Ayrılık fikrinden çok korkuyordum, ama hayatımın geri kalanını onunla geçirme düşüncesi de endişelendiriyordu.
Sonunda bir kaçış fırsatı çıktı. Gerçek kaçış nedenime dair şüpheleri oluşmadan eşyalarımı toplayıp çıkıp gittim. Kız kardeşimin desteğiyle kaçıp evine gittim, mutfağında yere yığıldığımı hatırlıyorum.
Erkek arkadaşının tuvalete ya da banyoya giderek 'onu terk ettiğini' düşünüp tuvalet kapısının menteşelerini sökmesinin normal olmadığını anlamak için terapiye gitmem gerekti.
Elimde bir kitapla tuvalette yalnız başıma oturarak geçirdiğim dakikaların değerini iyi bilirim. Saatleri sayar, o kapının ardında huzurlu birkaç dakika geçirmek için zaman kovalardım.
Bir süre o da bunun farkına vardı. Menteşelerde tornavida sesi duydukça kalbim çarpardı, o da kapımın dibinde benimle olmak istediğini söyleyerek ağlardı.
Bunları ilk anlatışımda delilik olduğunu farkına vardım ama o zamanlar benim hayatımın gerçeğiydi bu.
Terapi, bu terminolojiyi anlamaya başladığım yepyeni bir dünya açtı bana. 'Narsizm' ve bir psikolojik manipülasyon yöntemi olarak 'gaslighting' terimleri benim için yeniydi. Tacizin bu şekli hakkında bir fikrim yoktu.
Terapi sayesinde psikolojik manipülasyona (gaslighting) maruz kaldığımı anladım. O yıllar hayata bakışım da değişti, bir narsisti tatmin etmeye, memnun etmeye çalışarak imkânsızı başarmaya çalışıyordum.
Sonunda sorunların kaynağının ben olmadığımı anladım. Onu yüzüstü bırakmaya ayarlanmıştım.
Ama daha öğrenecek çok şey vardı. Eski kız arkadaşıyla iletişime geçmemi tavsiye eden terapistim oldu.
"Gerçekten mi?" diye sordum, "Ama o biri deliydi, erkek arkadaşıma saldırdı" dedim.
Terapistim sakin bir şekilde başını onaylar gibi salladı ve bana gerçeği değiştirerek anlatmanın diğer yollarını hatırlattı. Onun yarattığı alternatif gerçeklikte, o her zaman mağdurdu ve hiçbir şey onun hatası değildi.
Eski sevgilisinin izini sürdüm. Ülke dışında yaşıyor. Benim attığım gergin mesaja "Evet, seninle konuşmak istiyorum, benimle iletişime geçmeni bekliyordum" diye yanıt verdi.
Bir rahatlama oldu, beni anlayan biri vardı sonunda. Dört saat konuştuk, cümlelerimizi tamamladık.
Benden önce onu arayan diğer kadınlarla da konuşmuş, bu cazibeli adam hiç uzun süre yalnız kalmamış. Depresyon hikâyelerini, intihar girişimlerini dinlemek kan dondurucuydu. Bu çekici adam sistematik olarak kadınların hayatlarını yok ediyordu.
Eski kız arkadaşıyla konuştuğum o yaz akşamı içimde bir umut hissettim: Telefondayken arkadan kocasının çimleri biçtiğini, çocukların bahçede oynadığını duyabiliyordum. Paylaşılan bir hayatın resmiydi, bir aile resmi. Bana önceden çok ürkütücü gelen hayat bir anda daha erişilebilir göründü.
Bu çekici adamın yeni bir kız arkadaşı olduğunu duydum. Ona söylemek istediğim bir şey var: "Kaç! Sorun sen değilsin, o. Yasalar değişti, sana yaptıkları yasa dışı. Onu durdurabilirsin."
Ama şimdilik, yalnızca o deli eski kız arkadaşlardan biri olduğumu biliyorum. Kız arkadaşının bana kendi isteğiyle yaklaşması lazım. Hayatı doyasıya yaşıyorum ve bir gün beni bulduğunda ona umut olabilmeyi diliyorum.
Bir balo vardı. Tarihi, ajandama 'kaçırılmayacak etkinlikler' olarak not etmiştim. Yeni bir elbise sipariş ettim, kuaförden randevu aldım. Arkadaşlarım benim adıma heyecanlanıyordu, "bu Sindrella gerçekten bir baloya gidebilir"diye düşünüyorlardı. Ama bir anda balonun tarihi değişti. "Bu hafta sonu mu?!" Ailemi görmek için uzun zamandır planladığım bir seyahate denk geliyordu.
"Aa ne yazık" dedi. "Tarihleri karıştırmış olmalısın, başka bir kadın arkadaşımla gitsen rahatsız olmazsın değil mi? Eski bir iş arkadaşım, yalnızca bir kere aramızda bir şey olmuştu. Tek başıma gitmek utanç verici olur. Nihayetinde tarihleri karıştırmak senin hatan."
Utanç, yalanlar… Kadın arkadaşlarım "Bu çok tuhaf. Kızmadın mı ona?" diye sordu.
Onu savunup kendimi suçladım. Sonuçta tarihleri karıştırarak aptallık yapan ben değil miyim?
Çiçekler, gösterişli hediyeler verip 'profesyonel eşlere uygun kıyafetler bulmak için' alışveriş turları ayarlıyordu. Nişanlanmamıştık, yalnızca beni elinde tutmak için ödüllendirme fikriydi.
Kızlarla gittiğim spor salonundaki derslerin olduğu akşamlara şık restoranlarda yemek ayarlıyordu. Her ikisine de yetişmeye çalışıyordum: "Akşam saat 8'e alabilir miyiz lütfen? Ben de dersten sonra duş alır hazırlanırım" diyordum.
"Ah çok pardon, başka zaman yaparız belki. Sanırım benimle vakit geçirmek o kadar önemli değil senin için" diye karşılık veriyordu.
Ben de "Bir dersi kaçırmaktan bir şey olmaz" diye spor salonuna gitmiyordum. Tam üç yıl böyle gitmedim. Bazı şeylerin nasıl kendini fark ettirmeden yaklaştığını görmek çok komik aslında.
İlişkimizin üçüncü yılında cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgilenen bir klinikteydim, yalnız ve sıkılgan. Bana da bulaşan bir hastalık olmuş. Hemşire "Son üç yılda cinsel ilişkiye girdiğin kaç partnerin oldu?" diye sordu. "Bir" dedim. Bu nasıl olur? Bir hata olmalı…
Annem "Sana vurdu mu?" diye sordu. "Hayır" dedim, gözlerimden yaşlar damlıyordu cevap verirken.
"Bak tatlım, iyi bir işi var, bunu çözmenin bir yolunu bulmalısın, daha iyisini bulamazsın biliyorsun" dedi annem.
Kirada oturduğum evime dönemiyordum çünkü ev arkadaşımı baştan çıkarmıştı. Arkadaşım bana neler yaşandığını anlattı ve ondan ayrılmamı söyledi, ama ona nasıl güvenebilirdim ki? Sahip olduğum şeyi istiyordu muhtemelen, sonuçta o mükemmel değil mi?
İşten 'hasta izni' alarak ayrıldım. Doktorum "Biraz ara alması lazım" teşhisiyle Prozac yazdı.
Ortak iş arkadaşlarımız "Geçmiş olsun" kartları atıp "Erkek arkadaşının sana iyi bakması bizi mutlu ediyor" yazıyorlardı.
O hayatına her şey normalmiş gibi devam etti. İşinde başarılı, kadın iş arkadaşlarıyla yemeklere çıkan… Bunu da 'çalışanlarını daha yakından tanımak' olarak adlandırıyordu.
Bir gece otoparkta onu bir başka kadınla gördüm. Çalılıklara kustum. Utanç vericiydi. "Bir daha insan içine nasıl çıkacağım, nasıl onunla yüz yüze geleceğim" diye düşünüyordum.
Çok masum bir şey olduğunu, paranoyak davrandığımı söyledi. Panik atak geçirdiğimde "İlaçlarını iç" diyordu.
Yıllar sonra, bunu yazarken bile "keşkeleri" düşünüp duruyorum. Daha düzgün davransaydım bir şansımız olabilir miydi?
"Hayatta gerçekten aşık olduğum tek kişi sendin. Ben işleri yoluna koyardım ama aramızı sen bozdun" diyordu.
Çocuklarımın oynadığı bahçemdeki çim biçme makinesinin sesi telefonun ziliyle kesildi. Arayan benim durumumu anlayan biriydi. Aynaya bakmak gibi bir histi, bizim başımıza gelenler bir anda açıklığa kavuştu. Ona verebileceğim umut, bende arınma, iyileşme hissi yaratıyor.
Yalnız değiliz.
Yaşadıklarını anlatan her iki kadının da isimleri, kimliklerini koruma amaçlı değiştirilmiştir.
İllüstrasyonlar: Katie Horwich
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
İtalya’da geçirdiğim on senenin ardından bu durum bana enteresan geldi çünkü sadece İtalya’da değil genel olarak Avrupa’da hatta batı kültürlerinde diyelim, kadınlar ilk adımı atma konusunda tereddüt etmezler. Bizim ülkemizde bu konunun sıkıntılı olmasının en büyük sebebi “Eğer adamın bana karşı duyguları yoksa ilk adımı attığımda onun gözünde basit görünür müyüm?” şeklinde kısaca özetleyebileceğimiz endişelerdir.
Aslına bakarsanız bir kadının erkek gözünde basit görünmesi diye kalıplaştırılan durum pek de öyle adım atmakla falan ilgili değildir. Ciddi ilişki arayan erkeklerin tedbirli oldukları ve kendilerini uzak tutmaya çalıştıkları kadınlar genel olarak; her konuda polemik yapanlar, laf sokanlar, aynı anda birçok erkekle iletişimde olduğu hissini verenler ve birçok erkeğin ifadesiyle 'sabah akşam trip atan' kadınlardır. Görüldüğü üzere bu maddelerin hiçbirisi ilk adımı atmakla ilgili değil dolayısıyla bir erkekle iletişim kurarken kendinizi kasmayın; bilakis sağlıklı bir iletişimle başlayan ilişki uzun süreli oluyor.
Pekala, ben yine de sizlere bu yazıda, sizinle ilgilendiğinden emin olmanızı sağlayacak beş davranışı aktarıyorum; eğer bu davranışları söz konusu adamda görüyorsanız belki de o sizden bir sinyal veya adım bekliyordur. Öyle demeyin, erkekler bugün ilk adımın kadından gelmesinde hiçbir sakınca görmüyorlar, yeter ki ölçülü ve abartısız bir sinyal olsun.
Hazır yeri gelmişken birkaç örnek verelim; “Arkadaşlarla konsere gidiyoruz, sen de gelmek ister misin?” ya da “Sanatla ilgileniyor musun bilmiyorum ama bir sergiye gideceğim, ilgini çekerse bana eşlik edebilirsin…” Bu örnekler son derece masumane ve aynı zamanda ilgi alanlarını içeren teklifler; seninle ilgilenen bir erkek asla bu fırsatları kaçırmaz. Öte yandan ilgili bir erkek şunu da yapabilir; “Bak seninle vakit geçirmek istiyorum ancak sergiyi boş ver, gel seni akşam yemeğine götüreyim, baş başa yemek yiyelim…” Siz bir adım atarsınız, gerisini ona bırakırsanız. Tekliflerinize “hayır” diyorsa ısrar etmeye hiç gerek yoktur.
Sizinle ilgilendiğini gösteren beş madde:
1. Kasılır. Sizinle konuşurken pek de rahat değildir çünkü erkeklerin en büyük korkusu olan “reddedilme korkusu” zihninde bir yerlerde onu rahat bırakmaz; “Ya bana hayır derse!” Bunu aklından geçirdikçe kasılır ve hatta kimi zaman saçmalar. Öyle şeyler anlatır ki “Bu adam bana bunları neden anlatıyor?!” dersiniz. Anlamsızca konuşur. Erkekler reddedilme konusunu neden büyütürler bilmiyorum, güçlü görünmeye çalışmak ya da mutlak başarı hırsı olabilir ancak bir kadının reddetmesinin arkasında binlerce sebep olabilir ve bunların bazıları adamla ilgili bile değildir.
Örneğin hayatında kimseyi istemiyordur, sadece kariyer odaklıdır, son ilişkisi çok kötü bitmiştir ve halen etkisinden çıkamamıştır, erkeklere karşı genel olarak bir miktar tepkilidir ve kimseye güvenmeye niyeti yoktur; liste bu şekilde uzar gider, fakat erkeklerin ilkel beyninde yer alan ve belki de hayattaki en büyük başarısızlık anlamına gelen reddedilme korkusu her zaman önemini korumaya devam eder.
2. Güldürmeye çalışır. Erkek dünyasında “Kadınları güldüren erkek başarılı olur” söylemi henüz modasını yitirmedi. Aslında kadının aradığı öncelikli nokta ilgidir, erkeğin ilgi göstermesi ve varlığını hissettirmesi kadın dünyasında birincil öneme sahiptir ancak yine de kendini kadına beğendirmek ve ne kadar zeki bir adam olduğunu göstermek için sürekli espriler yapar, hatta beden dilinde hiç de ona yakışmayan jestler mimikler el kol hareketleri görürseniz şaşırmayın. Sizden hoşlanıyor ve size kendini sempatik göstermeye çalışıyor. Belki bunu yaparken başarılı olamıyor ancak niyeti belli.
3. İlk iki maddede çok da becerikli olmayan adamlardan bahsettim. Kasılan veya sürekli saçma sapan esprilerle güldürmeye çalışan bir erkeğin kadınlarla çok deneyimli olmadığı apaçık ortadadır, dolayısıyla üçüncü maddeyi daha deneyimli erkeklere ayırıyorum, peki ya onlar ilgiyi nasıl gösterirler? Size takılır. Şakalar yapar, dalga geçer hatta kızdırmaya çalışır, üstünüze gelir; “Bu adam bana neden ters davranıyor?” diye sorarsınız ancak cevabı açıktır, sizinle ilgileniyor ve ilgisini bu yöntemle göstermeye çalışıyor. Bir erkek, hiç ilgilenmediği bir kadını bırakın kızdırmayı, varlığını bile fark etmez, her zaman söylediğim gibi erkek bakış açısı sınırlıdır.
Şöyle ki, erkekler arasında şu konu hep geçer: “Abi şirkette bir kız varmış aslında iki senedir bizim departmanda çalışıyormuş kızı fark etmemişim bile, inanılmaz!” Peki bu sınırlı kapasite adam o kadını nasıl aniden fark etti? Kadın saçlarını değiştirdi, daha dikkat çekici giyinmeye ya da şirket içinde parlamaya başladı; işte sadece o anda bu adamın dikkatini çekti, daha öncesinde adam onu asla fark etmemişti. Kızdırması, sürekli şakalar yapması ve hatta yer yer sizinle dalga geçmesi, ne kadar sinir bozucu olsa da erkeğin ilgisini açıkça gösterir. Eğer siz de onunla iletişim kurmak istiyorsanız bu tip adamlara karşı en sağlıklı yöntem aynılarını yapmaktır: onu kızdırın ve dalga geçin…
4. Size kendini güçlü göstermeye çalışır; sizinle konuşurken omuzlarını geriye atar, dik durarak kollarını beline koyar ve Clint Eastwood kovboy bakışlarını size yönlendirir (on numaralı erkek bakışı) ne kadar spor yaptığını, haftada kaç km koştuğunu ya da ağırlık kaldırdığını yerli yersiz size anlatmaya çalışır; altında yatan sübliminal mesaj “Ben güçlüyüm ve seni koruyabilirim.”
5. Yardımcı olmaya çalışır. Bir erkek, ilgilenmediği bir kadının sorunlarıyla asla ilgilenmez. İyilik timsali ve herkese yardıma koşan bir adamsa bu sadece bir istisnadır. Erkekler, birbirlerine yardım etmezler ve sürekli gizli bir rekabet halinde yaşamlarını sürdürürler, bu durumda ilgisini çekmeyen bir kadının problemleri bir erkeği ne kadar ilgilendirir siz karar verin. Eğer ilgileniyorsa ona bahsettiğiniz bir problemi asla unutmaz ve size sık sık sorar; “Ne oldu, o işi hallettin mi?” ya da “Yardıma ihtiyacın var mı, bana söyleyebilirsin senin için elimden geleni yaparım?” Bir işe yaradığını göstermeye çalışır. Bazı kadınlar “Ben her işimi kendim hallediyorum bir erkeğe kesinlikle ihtiyacım yok” diye düşünürler ve sonra “Erkekleri kesinlikle anlamıyorum” diyerek hayıflanırlar.
Bunun en büyük sebebi erkeklerin “Bir işe yaramadıkları bir kadının yanında durmayı sevmiyor olmalarıdır”; çünkü öyle bir ortamda erkek kendini işlevsiz ve işe yaramaz hisseder “Benim burada ne işim var, hiçbir işe yaramıyorum” diye düşünmeye başlar, tam bu sırada “sen ne kadar doğru bir adamsın” diyen ve ona yapabileceği görevler veren bir kadın çıkagelir ve erkeği alır gider. Erkek maalesef görev odaklıdır, sürekli iş çıkartın demiyorum çünkü bıkar ve sıkılır ancak mesela ona danışın: “Hayatımda iş yerimde şöyle bir sorun var ve nasıl çözeceğimi bilemiyorum bana yardımcı olur musun?” Hiç yoktan uydurun bir şeyler o da kendini akıllı hissetsin…
İlk adımı kimin attığı çok önemli değil, artık bu konuda cinsiyet farkı kalmadı; önemli olan iletişim nasıl başladığı. Bakın size enteresan bir anekdot: Yıllardır binlerce kadınla çalıştım ve ilişkilerde hep söylenen bir konunun tamamen gerçek dışı olduğunu açıkça tespit ettim, “Kavgayla başlayan ilişkiler büyük aşka dönüşür” tamamen gerçek dışı!
Elbette kavgayla başlayıp tutkulu bir ilişkiye dönüşen ilişkiler vardır ancak orada ilişki ve hatta evlilikte aynı kavga ritmi devam ediyor. İlişkinin en başında tanışma aşamasında zaten kavga ediyorlar yani anlaşamayacakları belli, bir şeyler uymuyor, ancak inatla uydurmaya çalışıyorlar ve bu şekilde yıllarca mücadele ediyorlar ve hatta evleniyorlar. Bazıları bu kavgalara alışıyor ve hatta kavgadan besleniyor ve evliliği bir şekilde sürdürüyor, peki bu ne kadar sağlıklı? Kavgayla yaşamak ve sürekli gerginlikten beslenmek sağlıklı değildir.
Şunun altını çizelim; ilişkinin başında aranızda büyük tartışmalara neden olan konular, ilişkinizi bitiren konularla aynı olacaktır. Tartışma konularına dikkat edin ve bu konuların aranızda çözülebilir olup olmadığını analiz edin; gerekirse sizin dışınızda ve arkadaşlarınız akrabalarınız dışında, yani tamamen objektif olabilecek bir profesyonelden destek alın. Dışarıdan bir göz sizin göremediğiniz açıları gösterebilir; “Biz bunları kendimiz aşarız” yanılgısına düşmeyin, çünkü halının altına süpürdüğünüz konular sizi ileride rahatsız edecektir ve görmezden geldiğiniz bu problemler hiç umulmadık anlarda karşınıza çıkabilir.
Bana sorularınızı e-posta yoluyla iletebilirsiniz:
Seviliyorsunuz,
Görüşmek üzere
#İlişki nerileri#Aşk Ve İlişkiler#İlişki İpuları
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası