nazofarenks kanseri ekşi / Geniz Eti (Adenoid) - Kulak Burun Boğaz Ses Hastalıkları

Nazofarenks Kanseri Ekşi

nazofarenks kanseri ekşi

Ağız ve Gırtlak Kanseri ile HPV İlişkisi

Kanser türlerinden en sık 6. görülen kanserlerden olan baş ve boyun kanserleri, günümüzün en tehlikeli hastalıklarından biri haline gelmiştir.

Genellikle büyük çoğunluğunun erken belirti gösterdiği baş ve boyun kanserleri, erken tanı ile birlikte tedavi edilebilen kanser türleri arasında yer alır. Ağız, yutak, dudaklar, diş eti, dil ve damak gibi baş ve boyun arasındaki bölgede görülen kanser hücreleri, daha önceden büyük oranla alkol ve sigara tüketimi gibi dış etkenlere bağlı görülse de günümüzde kansere en çok neden olan etkenin HPV Virüsü olduğu saptanmıştır. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında yer alan Human Papilloma Virüsü (İnsan Siğil Virüsü), günümüzün en yaygın virüs türlerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Genital, vajinal ve oral yolla bulaşan HPV Virüsü’nün bilinen ’den fazla tipi vardır. Bu virüs tiplerinin bazıları çoğunlukla genital siğillere neden olurken, HPV ve HPV gibi yüksek riskli türlerinin, rahim ağzı (serviks) kanseri, ağız ve gırtlak kanserlerinde temel etken olduğu görülmüştür. Bu nedenle toplumun HPV ile ilgili bilinçlendirilmesi, sayısı giderek artan HPV bağlantılı kanserlerin önüne geçmek adına oldukça önemlidir.

Baş ve Boyun Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Baş ve Boyun Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Baş ve boyun kanserleri erken evrede belirti verebilen kanser türlerinden biridir. Genellikle ağız içi, damak ve diş etleri bölgesinde fiziksel belirtiler ile ortaya çıkan kanser, doğru zamanda tanı ve tedavi ile birlikte atlatılabilen hastalıklar arasında yer alır. Baş ve boyun kanserlerinin birçok farklı türü bulunur. Boğazın üst bölümünde ortaya çıkanları Nazofarenks, burun ve yüz kemiği çevresinde bulunanlar Paranazal Sinüs, boğazın alt bölümünde yer alanlar Hipofarinks ve burnun geri kısmında ve ağız içerisinde yer alan kanserlere ise Orofarenks kanserleri adı verilir.

Baş ve Boyun Kanserinde Görülen Belirtiler

  • Ağız içinde, damakta ya da dilde geçmeyen kronik yaralar
  • Boyun ve başın herhangi bir bölgesinde şişlik (bu şişlikler genellikle büyüme gösterir ve ağrısız seyreder)
  • Ağız şişlikleri ve yaralar nedeni ile yutkunmada ve çiğnemede zorluk
  • Ses düzeyinde devam eden değişiklik ve kısıklık
  • Nefes alırken ya da konuşurken güçlük geçme
  • Kulak bölgesinde ağrı, sancı ya da çınlama hissi baş ve boyun kanserinin yaygın belirtileri arasındadır.
Baş ve Boyun Kanseri İçin Risk Faktörleri Nelerdir?

Baş ve Boyun Kanseri İçin Risk Faktörleri Nelerdir?

Baş ve Boyun kanserlerinin temel riskleri arasında tütün ve alkol tüketimi en yaygın bilinen risk faktörleri arasında yer alır. Sigara içme, tütün çiğneme alışkanlıkları ve alkol, baş ve boyun kanserleri gelişiminde en sık rastlanan etkenlerdendir. Özellikle de hem alkol tüketen hem de sigara kullanan bireyler bu risk oranı daha da yüksektir. Ancak son yıllarda baş ve boyun kanserlerinin gelişimine neden olan bir diğer etkinin, günümüzün en sık görülen cinsel yolla bulaşan hastalıklarından Human Papilloma Virüsü’nün yüksek oranda etkili olduğu görülmüştür.

HPV Virüsü’nün en çok yol açtığı baş ve boyun kanser türü ise Orofarinks olarak da bilinen ağız ve yutak kanseridir. Son yıllarda baş ve boyun kanserinde HPV Virüsü’nün daha fazla rastlanmasının nedenleri arasında, HPV Virüsü’nün yüksek riskli tiplerinde yaşanan artış gösterilir. Baş ve boyun kanserine, daha düşük oranlarda olsa da ağız içi hijyeninin düzgün olmaması, EBV yani Epstein Barr Virüsü ve radyasyon maruziyeti gibi etkenler yol açabilmektedir.

Baş ve Boyun Kanserlerine HPV Sebep Olur mu?

Baş ve Boyun Kanserlerine HPV Sebep Olur mu?

Baş ve boyun kanserleri geçmiş yıllarda daha çok alkol ve tütün kullanımı ile doğrudan bağdaştırılsa da günümüzde yapılan kapsamlı araştırmalar ve çalışmalar sonucunda, Human Papilloma Virüsü’nün kansere yüksek oranda etki ettiği görülmüştür. Baş ve boyun kanserlerinin tütün ve alkol tüketimi ile oluşabildiği doğrudur. Ancak günümüzde yaygınlaşan ve cinsel yolla bulaşan virüs türlerinden biri olan HPV Virüsü, özellikle de Batı ülkelerinde baş ve boyun kanserlerinin en önemli etkenlerinden biri haline gelmiştir.

Kanser riskini arttıran en büyük etkenler arasında hem alkol ve tütün tüketimi hem de Human Papilloma Virüsü’nün varlığı kabul edilmektedir. Bu nedenle HPV Virüsü’ne karşı aşılanma, virüsün neden olduğu diğer birçok kanser türünde (Serviks kanseri) olduğu gibi, kanserden korunmak için oldukça önemlidir.

Baş ve Boyun Kanserlerinde HPV Görülme Sıklığı Ne Kadardır?

Baş ve Boyun Kanserlerinde HPV Görülme Sıklığı Ne Kadardır?

Son yıllarda Avrupa ülkelerinde yapılan araştırmalarda, baş ve boyun kanserlerindeki alkol ve tütün kullanımının etkisi stabil kalırken, HPV Virüsü ile ilişkili baş ve boyun kanserlerinde ciddi oranlarda artış yaşanmıştır. Bunun en büyük nedeninin hem kadın hem de erkeklerde oral seks oranındaki artış olduğu görülmüştür. Ancak ülkemizde hala baş ve boyun kanserleri yüksek oranda alkol ve tütün kullanımı ile ilişkilendirilir. Baş ve boyun kanseri teşhisi konulan hastaların kanserli hücre biyopsisinde %23 ile %35 oranında HPV Virüsü’ne rastlanmıştır.

HPV bağlantılı kanserler yüksek oranda Orofarenks yani ağız ve gırtlak kanserlerinden oluşur. Orofarengeal kansere neden HPV Virüs tiplerinde en çok karşılaşılan tür, Human Papilloma Virüsü’nün en riskli tiplerinden olan HPV virüsüdür. Ortalama 40 ile 60 yaş arasında ortaya çıkan HPV bağlantılı baş ve boyun kanserlerinin, ilerleyen yıllarda 3 kat artacağı tahmin edilmektedir.

Oral HPV Enfeksiyonu Nasıl Oluşur?

Oral HPV Enfeksiyonu Nasıl Oluşur?

Cinsel yolla bulaşan virüs türlerinden biri olan Human Papilloma Virüsü, rahim ağzı kanseri ve ağız ve gırtlak kanserlerinin de en önemli etkenlerinden biri olarak kabul edilir. HPV enfeksiyonu genital, anal ve oral yolla bulaşan bir hastalık olduğu için genellikle aktif cinsel yaşamı olan ve çoklu partnere sahip kişilerde görülür. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalarda, ağız kanserine neden olan HPV Virüsü’nün yüksek oranda oral seks ile bulaştığı görülmüştür.

Human Papilloma Virüsü taşıyıcısı olan partner ile oral seks yapan birey, yine oral yoldan virüs ile enfekte olur. Genellikle ağız içinde kondilom adı verilen siğiller ve yaralar ile kendini belli eden HPV enfeksiyonu, erkeklerde kadınlardan daha sık görülmektedir. Ağız ve gırtlak kanserine yol açan HPV Virüsü’nün oral yol ile en çok bulaşan tipi, yüksek kanser riski de taşıyan HPV virüsüdür.

Ağız ve Gırtlakta HPV Enfeksiyonunda Erken Tanı ve Korunma için Neler Yapılabilir?

Ağız ve Gırtlakta HPV Enfeksiyonunda Erken Tanı ve Korunma için Neler Yapılabilir?

Ağız ve gırtlakta ortaya çıkan HPV enfeksiyonu alanında yapılan çalışmalar konusunda araştırmalar devam ettiği için oral enfeksiyondan korunma ile ilgili net bilgiler bulunmamaktadır. Ancak ağız ve gırtlak kanserine neden olan yüksek riskli HPV virüsü yüksek oranda oral seks ile bulaşır. Bu nedenle enfeksiyondan korunmak için oral seksten uzak durmak gerekir. Ancak günümüz toplumlarında oral seks oranı her geçen gün daha da arttığı için bu önlem korunma için çok etkili olmayacaktır.

Oral HPV enfeksiyonundan korunmak için en önemli yöntem, yine HPV Virüsü ile ilişkili diğer kanser türlerinde de olduğu gibi HPV aşısı ile aşılanmaktır. HPV aşısı için aktif cinsel yaşam öncesi uygun görülse de doktor kontrolünde ve onayında, henüz virüs ile enfekte olmamış kişilere de uygulanabilmektedir. Ağız ve gırtlakta ortaya çıkan HPV enfeksiyonunun erken tanısı için ağız hijyenine önem göstermek ve düzenli muayene olmak oldukça önemlidir.

Ağız ve Gırtlak dışında Baş ve Boyun Kanserlerinde HPV’nin Rolü Var mıdır?

Ağız ve Gırtlak dışında Baş ve Boyun Kanserlerinde HPV’nin Rolü Var mıdır?

HPV Virüsü’nün neden olduğu en yaygın kanser türleri arasında ağız ve gırtlak kanseri yer alsa da bu kanser dışındaki baş ve boyun kanserlerinde de Human Papilloma Virüsü’ne rastlanmıştır. Ancak bu kanser hücreleri ağız ve burun grubundan, sinüs ve gırtlak altında yer alan bölgeden kaynaklanır.

Ağız ve gırtlak dışı kanser hücrelerinde HPV Virüsü ile ilgili araştırma ve çalışmalar yeni yeni yapılsa da hücrelerin anormalleşmesine neden olan etkenin Human Papilloma Virüsü’nün yüksek riskli tipleri olduğu ortaya çıkarılmıştır. Ancak tümör hücrelerinin kanserleşme sonrasındaki seyri ve tedavisi hakkında yapılan çalışmalar, günümüz için henüz yetersiz olarak kabul edilir.

Oral HPV Enfeksiyonunun Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Oral HPV Enfeksiyonunun Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Human Papilloma Virüsü’nün en sık bulaşma yollarından birisi oral yoldur. Genellikle oral seks sırasında bulaştığı bilinen HPV Virüsü, boğaz kanserlerinin %35’inde, ağız kanserlerinin ise %25’inde bağlantılı olarak görülür. Oral yol ile bulaşan İnsan Siğil Virüsü (HPV) tıpkı genital bölge ve çevresinde ortaya çıkan deri lezyonlarında olduğu gibi ağız içerisinde ya da çevresinde de siğil oluşumlarına yol açar. Lezyonların oluşumu genital bölgede aynı şekilde olduğu için enfeksiyonun ve siğillerin tedavisi de aynı yöntem ile tedavi edilir.

Oral HPV enfeksiyonu şüphesi ile doktora başvuran ya da rutin kontrollerinde ağız içerisinde siğil lezyonlarının görüldüğü hastada ilk olarak virüsün hangi tipe ait olduğunu anlamak için HPV Tarama Testi yapılır. Virüsün türü öğrenildikten sonra siğiller, genital bölgede tedavi edildiği gibi doktorun uygun gördüğü medikal ya da cerrahi yöntemlerle tedavi edilir. HPV Virüsü ağız ve gırtlak kanserine yol açabildiği için uzman bir Kulak Burun Boğaz doktoru tarafından kontrol edilmesi gerekir.

Baş ve Boyun Kanserinin Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Baş ve Boyun Kanserinin Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Son yıllarda sayısı giderek artan kanser türlerinden baş ve boyun kanserleri, erken tanı ve doğru tedavi ile birlikte atlatılabilen kanserler arasında yer alır. Birçok farklı türü bulunan baş ve boyun kanserlerinin HPV Virüsü ile en çok ilişkili olan türünün ağız ve gırtlak kanseri olduğu görülmüştür. Genellikle ağız ya da içerisinde ortaya çıkan fiziksel belirtileri ile kendini belli eden kanser, her bireyde farklı bir şekilde seyir edebilmektedir. Bu nedenle hastalığın tedavisi de kişiye özel olarak planlanır. Tedavi planının seçiminde, kanserin hangi evrede olduğu, hastanın sağlık durumu, yaşı gibi dış faktörler göz önünde bulundurulur.

  • Cerrahi Yöntem: Baş ve boyun kanserlerinden genellikle ilk tercih cerrahi müdahaleden yana olur. Ancak cerrahi müdahale daha çok kanserin ilk evrelerinde, çok fazla yayılmadığı durumlarda tercih edilir.
  • Radyoterapi: Cerrahi müdahalenin yetersiz kalacağı ya da uygulanamayacağı durumlarda radyoterapi yani ışın tedavisi tercih edilir. Bazı hastalarda iki- üç tedavi yöntemi bir arada yürütülebilir.
  • Kemoterapi: Kanser tedavilerinde yaygın olarak kullanılan kemoterapi, baş ve boyun kanserinde genellikle radyoterapi ile birlikte uygulanır.
  • İmmünoterapi: Kanserin bütün türlerinde olduğu gibi baş ve boyun kanserinde de kanser hücreleri protein salgılayarak bağışıklık sisteminin öldürücü etkisinden korunmayı başarır. Bu da zaman içerisinde kanser hücrelerinin çoğalmasına yol açar. Bu nedenle diğer tedavi yöntemlerine ek olarak, İmmünoterapi sistemi ile kanser hastalarının bağışıklık sistemi güçlendirilerek kanser hücreleri ile savaşması sağlanır.

S.S.S

HPV Genital Siğil Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Hpv kansere neden olur mu?

Hpv'nin yüzlerce tipi bulunmaktadır , bu tipler düşük/orta / yüksek riskli olarak ayrılmaktadır. Yüksek ve orta risk grubundaki HPV virüsleri rahim ağzı , baş boyun ve penis kanserine sebep olabilmektedir.

Hpv tedavisi nasıl yapılır?

Hpv'nin tedavisinde lezyon çıktığında semptomatik tedavi olarak lezyonların yok edilmesi gereki ki bunu lazer kullanarak yapmaktayız. Sonrasında çıkalrılan lezyonların mutlaka tipleme için patolojik incelemesinin yapılması şarttır. Tipleme hastaların takip şemasının belirlenmesi için çok önemlidir. Uygulanacak anti viral tedavilerin yanında immün sistemi yükseltecek destek tedavileri ve bazı testlerin periyodik olarak yapılması gerekir. Ayrıca hastalar günlük ve cinsel hayatta yapılması gerekenler için bilgilendirilir.

Hpv virüsü vücuttan tamamen temizlenebiliyor mu?

Hpv bağışıklık sisteminin desteklenmesi takibin düzgün yapılması ve günlük yaşantı ve cinsel hayattaki önlemler ile virüsün vücuttan uzaklaşması veya latent fazda yani uyku halinde kalması sağlanabilmektedir. Tüm bunların hekim ve hastanın Co operasyonu ile uyumlu çalışması ile mümkün olacağını unutmayın.

Hpv aşısı yapılmalı mı?

Hpv aşısı aslında cinsel yaşam başlamadan önce yapılmalıdır ki toplumda yaygın 4 tipe karşı koruyabilsin. Aslında aşı şu anda dünyada bir kısım ülkede rutin olarak uygulanan bir aşıdır ancak ülkemizde daha rutin aşı takvimine girmemiştir. Aşı bayan ve erkek herkese yapılabilmektedir. Amaç cinsel hayat başlamadan önce aşılamanın yapılması ile bağışıklığın kazanılması ve sonrasında cinsel hayat başladığında kişilerin bu virüse karşı dirençli hale getirilmesidir.

Hpv aşısının yan etkisi var mı?

Hpv aşısının şu anda bilinen bir yan etkisi yoktur. Aşı Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinde rutin aşı takvimine girmiş olup kız -erkek herkese yapılmaktadır.

Hpv aşısı kanserden korur mu?

Hpv aşısı kanser riski yüksek olan tip e karşı koruyucudur . Bu iki tip toplumda yaygın olarak görülen dikkatli takip ve tedavilerin uygulanmaması sonucunda kansere sebep olabilen tiplerdir . Aşılanmış bireyler bu iki tipe karşı korunmuş olurlar.

YASAL UYARI

Bu sitede yer alan bilgiler, kişileri bilgilendirmek amacıyla hazırlanmış olup, hiç bir şekilde hastalıkların tanı veya tedavisinde kullanılamazlar. Sitemiz Sağlık Bakanlığı 15/2/ tarih ve numaralı yönetmeliği maddesine göre sunduğumuz hizmet ile ilgili konularda bilgilendirme amaçlı tanıtım ve ilan kapsamında hazırlanmıştır.

Gizlilik İlkesi

BİZE ULAŞIN

HPV Genital Siğil Konusunda Bilgi Alın

Copyright ©

HPV Genital Siğil tedavisi hakkında bilgi almak için doktorunuza çekinmeden danışabilirsiniz.

Dr. Korkut Arslan
Dr. Korkut Arslan

monash.pw Korkut Arslan

nazofarenks kanseri

  • burunun arkasinda olan kanserdir..

    guney cin'den baslayip orta asya , turkiye, akdeniz ulkeleri ve meksika uzerinde belli bir enleme ait insanlara cok daha yuksek bir ihtimal ile gorulen ilginc bir kanserdir.. genelde genetik olarak ayni tip insanlarda gorulur (mesela kanada'da guney cin temelli ailelerde)

    ozellikle boyun bolgesinde ,bogazda, kulakta anlasilmayan sismeler rahatsizliklar olursa ilk firsatta kontrol ettirmek monash.pw arkasindan biyopsi almak kolay degildir ama net sonuc verir.

    tedaviye cevap verir ama, kolay degildir tedavi, burun arkasi butun sinirleri iceridiginden cerrahi tedavi mantikli degildiresas tedavi radyoterapidir.. ama multi disiplin tedavi monash.pwrapi , kemo-radyoterapi , once kemoterapi (neoadjuvant) sonra kemo-radyoterapi (concurrent chemotherapy) seklinde tedavi entry tarihi ileri seviyelerde uygulanir. eger tedavi olacak tanidiginiz varsa mutlaka cok iyi bir radyoterapi uzmanini tavsiye etmeniz faydalidir, klasik radyoterapi butun tukuruk bezlerini sonsuza kadar ortadan kaldirir.. ayrica mideye tup takilmasi gerebilir tedavi yemek borusunu da yaktigi icin.. zordur ozetle.. ımrt gibi sofistike 3 boyutlu radyosyon ile yan etkiler monash.pw, dis deri bir daha eskisi gibi olmaz alinan radyasyon sonrasi..

    az insanda goruldugu icin fazla onemsenmez, benim kisisel fikrim ileride tedavi edilebilecek kanserlerden biri oldugu yonunde bu kanserin..

    turkiye'deki unlulerden filiz akin atlatmistir bu kanseri.

    eger bir yakininiz varsa enseyi karartmayin, diger kanserlere gore daha basarilidir tedavisi..

  • iki aylık yoğun bir tedavi sonucu atlattığım hastalımonash.pwnin yan etkilerine dayanma gücünüz varsa ,% 70 oranında iyileşme ihtimali olan bir illet.

  • en sık monash.pwl siniri tutup felç eder. bu da çift görmeye sebep olur.

  • tek taraflı seröz otitis media ve ağrısız posterior servikal lap bu kanser açısından uyarıcı bir bulgudur. tek taraflı iletim tipi işitme kaybı sık görülür. baş boyun bölgesindeki kanserlerde radyoterapi oldukça etkilidir bu kanserinde tedavisi radyoterapidir.
    ebv virüsü ile ilişkilidir.

  • monash.pw&#x;ses/status/

  • en sık lenfoepitelyoma denen indiferansiye nazofarenks karsinomu görülür. ve bu da ya servikal lapla ya da östaki borusunu tıkamaları sonucu görülen seroz otitis media ile hekime başvururlar.

    bu da tıpkı hodgkin lenfoma gibi ebv pozitiftir. yine hodgkin lenfoma gibi 20 yaş ve 60 yaş üstünde pik yapar.

    tedavisinde radyoterapi önemlidir.

    radyoterapiye sekonder gelişebilecek kanserler ya papiller tiroid ca yada tükrük bezi tümörlerinden mukoepidermoid karsinom gelişebilir.

  • babamın yakalandığı hastalımonash.pwık hakkında bilgi ve tecrübelerinizi aktarabilirmisiniz

  • nazofarenks kanseri 3 tiptir.

    1- en sık indiferansiye nazofarenks karsinomu görülür. ama burada ilginç olarak en iyi prognozlu olan indiferansiye olan tipidir. buna lenfoepitelyoma da denir. en iyi prognozludur çünkü radyoterapiye en duyarlı olan budur. ve ebv ile en çok ilişkili olan tipi budur.

    2- keratinize skuamoz hücreli karsinom

    3- non-keratinize skuamoz hücreli karsinom'dur.

    nazofarenks kanseri kulaklarda tekrarlayan, geçmeyen seroz otitis media ile ve buna bağlı iletim tipi işitme kaybı ile, burunda en sık tekrarlayan burun kanamaları ile gelirler.

    boyunda ise posterior servikal üçgen'de yerleşmiş ağrısız lenfadenopatiler görülür.

    nazofarenks kanseri nde kranial sinirlerden 3., 4., 5. ve 6. kranial sinirler tutulur. en sık 5. yi yani nervus trigeminus'u tutar ama tipik tutulum dedik mi 6. kranial sinir olan nervus abducens tutulumu akla gelir.

    nervus abducens felcinde lateral rektus kası çalışamaz ve içe bakan şaşılık olur.

    edit: bilgi ekleme ve baştan yazma.

  • radyoterapiden önce tüm diş tedavilerinin yaptırılması, gerekiyorsa dişlerin çekilmesi gerekir. ayrıca kemik metabolizması ve tükürük bezlerinin yapısı bozulacağından tedavi sürecinde kemik erimesi ve diş çürüğü oluşacaktır. tedavi sürecinde de ağız bakımı iyi yapılmalı, yara/çürük oluşumu önlenmeli. ağız içinde oluşacak bir enfeksiyon odağı osteomyelite kadar ilerleyebilir.

  • tedavi sürecinde olan,bu konuda tecrübesi olan yazar arkadaşlar yeşillendirirse çok sevinirim

  • Geniz Eti Nedir?

    Geniz bölgesi (nazofarinks), üst solunum yolunun burundan sonra gelen, burunun hemen arkasında yer alan alanıdır. Bu bölge soluk alıp verme sırasında sürekli olarak hava yolu ile karşılaşılan mikroorganizmalarla temas halindedir. Genizde mukozanın hemen altında, mikroorganizmalarla mücadele eden bağışıklık sistemi (lenfoid) dokuları mevcuttur. Pasif sigara içiciliği, yani anne babanın çocuğun yanında sigara içmesi, alerji ve özellikle mikroorganizmaların tekrarlayan temaslarına maruz kalma yani enfeksiyonlar neticesinde bu lenfoid oluşumlar büyür. Bu duruma geniz eti büyümesi (adenoid hipertrofiadenoid vejetasyon) adı verilir.

    adenoid-geniz

    Geniz eti  yaş civarında maksimum büyüklüğüne erişir ve bu yaştan sonra genellikle küçülmeye başlar. Kreşe ya da anaokuluna giden çocuklar, enfeksiyonlarla daha sık karşılaştıklarından geniz etine ikincil sorunlar yaşama olasılıkları daha fazladır ve bu sorunlarla daha erken yaşta yüzleşirler.

    Geniz Eti Belirtileri Nelerdir?

    Geniz eti belirtileri arasında birincisi, çok büyük olduğunda burundan soluk borusu yönüne mekanik olarak solunumu güçleştirir. Bu durum basit horlama ya da ağız açık uyumadan tıkayıcı uyku apnesi adı verilen uykuda solunum durması ve buna bağlı metabolik sorunlara kadar değişik sonuçlar doğurabilir.

    İkinci en sık sorun enfeksiyonlardır. Tıkayıcı özelliğinden farklı olarak, geniz eti tekrarlayan enfeksiyonlar nedeniyle mikroorganizmalar tarafından istila edilebilir. Bu durumda geniz eti bir koruyucu bağışıklık dokusu olmaktan çıkarak mikroorganizmalar için bir rezervuar görevi görür, onların büyümesine ortam hazırlar. Bu durum, geniz etinin yerleştiği bölge, üst solunum ve sindirim sitemi organları açısından bir kavşak olduğundan, tekrarlayan enfeksiyonlara neden olur.

    Hava yolu tıkanıklığının uzun sürmesi sonucu ise çocuklarda uzun ve ince yüz yapısıyüksek damaküst çenenin öne doğru büyümesiağızın sürekli açık olması hali, bozuk dişler ve göz altlarında çöküklükler ile karakterize “adenoid yüz” denilen tipik bir yüz ifadesi ortaya çıkar.

    Yukarıda sayılan iki ana neden sonrası çocuklarda; tıkayıcı uyku apnesiüst solunum yolu direnç sendromuhorlamaburun tıkanıklığı ve buna bağlı ağız solunumudikkat dağınıklığı ve buna bağlı ders başarısında azalmahuzursuzluk ve asabiyetgece altına işemeyutma ve konuşma bozukluğutat ve koku almada azalmaorta kulakta sıvı toplanması, işitmede azalmaanormal yüz ve diş gelişimibüyüme ve gelişme geriliği, pulmoner hipertansiyon, tekrarlayan orta kulak iltihabı, sinüzit, bademcik iltihabı, akciğer iltihabı gibi problemlerle karşılaşılabilir.

    Geniz Eti Tanısı Nasıl Koyulur?

    Burun içerisinden muayenehane şartlarında yapılan fleksibl endoskopik muayene ile tanı kolaylıkla koyulur. Bu işlem için özel bir hazırlık gerekmez. Acı ya da ağrı verici bir işlem değildir. Daha eski yıllarda radyolojik görüntüleme ile (film çekilerek) ya da parmakla muayene ile tanı koyulmaya çalışılırdı.  Endoskop ile muayene sayesinde dokunun niteliği de gözlenir ve bunun tümör, enfeksiyon, kist ve benzeri lezyonlardan ayırıcı tanısı yapılabilir.

    Geniz Eti Ameliyatı (Adenoidektomi) Ne Zaman / Hangi Yaşta Yapılmalıdır?

    Adenoidektomi, geniz etinin hava yolunu tıkayacak düzeyde büyük olduğunun belirlendiği her durumda yani doğru endikasyon koyulduğunda her yaşta ameliyat yapılabilir. Eskiden anestezinin komplikasyonlarından daha fazla çekinildiği için 3 yaş sonrası kriter olarak kullanılmakta idi. Bugün daha modern anestetik maddelerle daha küçük çocuklarda geniz eti tedavisi güvenli cerrahi ile yapılabilmektedir.

    Ameliyatın Riskleri, Ameliyat Sırasında Ve Sonrasında Oluşabilecek Sorunlar Nelerdir?

    Çalışılan alan orta kulak boşluğunu genize bağlayan Östaki tüpünün ağzına yakın olduğundan, bu tüpün zarar görmesi olasıdır. Bu durumda kalıcı orta kulak problemleri ortaya çıkabilir. Ameliyat sonrası yine nadiren de olsa, kanama ve genizde yapışıklıklar olabilir.

    Ameliyat Sonrası Hastayı Neler Beklemektedir?

    Geniz eti ameliyatı, bazen bademcik ile birlikte, hemen bütün dünyada çocuk kulak burun boğaz ameliyatları arasında en sık yapılan işlemdir. Ameliyatın kendisi kısa sürer. Ameliyathanede uyuma ve uyanma dahil ortalama süre 60 dakika kadardır. Anesteziden uyanma sonrası yaklaşık 6 saat sürenin ardından, hastalar genellikle taburcu edilebilir. Hastalar genellikle aynı gün sıcak ve katı olmamak kaydıyla bir çok şeyi yiyebilirler. Bireyler ameliyat yarasından ziyade anestezi verilmesi için kullanılan endotrakeal entübasyon tüpünden dolayı gün boyunca, genizden ziyade boğazlarında ağrı duyarlar. Açık yara olması nedeniyle çocukların yaklaşık bir hafta süreyle okula gitmemeleri uygun olur.

    geniz-eti

    geniz-eti

    Bunlar da İlginizi Çekebilir

    cocuk-kulak-hastaliklari-ve-geniz-eti

    Çocuk Kulak Hastalıkları Ve Geniz Eti

    Çocuk kulak hastalıkları Tekrarlayan orta kulak iltihabı Otitis media

    Detaylı Bilgi

    otoakustik-emisyon

    Otoakustik Emisyon

    Çevre seslerinden bağımsız olarak, insan iç kulağında kokleada (salyangoz)  yer alan dış tüylü hücrelerinde üretilen düşük şiddetli akustik sinyaller, otoakustik emisyon&

    Detaylı Bilgi

    tonsillit

    Tonsillit

    Bademcikler (palatin tonsiller), ağız boşluğunun en gerisinde, dilin arka kısmında, boğazın her iki yanında yer alan bağışıklık sisteminin bir parçası olan organlardır. Vücuda giren bazı mikroorganizm

    Detaylı Bilgi

    nest...

    oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır