Ağıtların en acısı
26 Şubat
Her kültürde, bireysel ve toplumsal felaketlerin ardından ağıtlar yakılıyor. Bu ağıtlar, ölen kişinin değerini, iyiliklerini, ölümünden dolayı duyulan acıyı veya toplumsal felaketten doğan acı ve üzüntüyü şiirsel ezgiler halinde dile getiriyor… Bu ağıtlar da genellikle müzik formunda ifade ediliyor…
Mersiye
Divan edebiyatında bu ağıtlara ‘’Mersiye’’ olarak adlandırılıyor. Kaynaklar insanoğlunun ilk söylediği şiirin mersiye olduğunu, en eski mersiyenin de Kābil’in Hâbil’i öldürmesi üzerine Hz. Âdem tarafından söylendiğini kaydediyor. Arap edebiyatında mersiyenin başlangıcı, Câhiliye devrindeki cenaze törenlerinde kadınlar tarafından terennüm edilen âhenkli, şiirsel sözlere kadar uzanıyor. Bunların daha sonra manzum kalıplara dökülmesiyle bugün bilinen mersiyeler ortaya çıkıyor…
Bektaşi geleneğinde de Hz. Hüseyin için yazılmış olan mersiyeler bulunuyor… Fuzûli’nin “Hadikatü’s-Süadâ” (Seyyidler Bahçesi) adlı meşhur bir mersiyesi bulunuyor. Divan şairi Baki’nin Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümü sonrasında yazmış olduğu Kanuni Mersiyesi de bu türün güzel örneği olarak biliniyor…
Türk halk müziğinde ağıt
Türk halk müziğinde çok sayıda ağıt bulunuyor… Zaten Türk halk müziğinin kendisi neredeyse baştan sona bir ağıt manzumesidir… Çünkü Anadolu tarihi, yoksulluğun, ihmalin, ilgisizliğin, acının, feryâdın, figânın tarihi olarak yaşanıyor… Tabii ki böylesi bir tarihi geçmişin de edebiyatı karşımız ağıt olarak çıkıyor… Bunları tek tek saymak istemiyorum Ancak bunlardan birkaçını sıralamak istiyorum…
Erzurum yöresinden Muharrem Akkuş ile Yücel Paşmakçı’nın derledikleri, askere gidip de dönmeyen evlat acısını anlatan; ‘’Eledim eledim höllük eledim’’ türküsü bir ağıtın, bir feryâdın, bir figânın ifadesi oluyor…
Malatyalı Fahri Kayahan'ın günümüzde artık kimseciklerin pek bilmediği ''Yolum Düştü Suriye'ye Halep’e’’ gazeli de bir ağıtın, bir feryâdın, bir figânın ifadesi oluyor…
Sözleri Ülkü Tamer’e, bestesi Zülfü Livaneli’ye ait olan ‘’Memik Oğlan’’ adı eser de bir ağıtın, bir feryâdın, bir figânın ifadesi oluyor….
Sadece Anadolu kültür değil, Doğu kültürü de böyle. Vokalistliğini İranlı sanatçı Mamak Khadem’in yaptığı İranlı bir müzik “Axiom of Choice”in ’Unfolding’’ (Goshayesh) adlı albümlerinde yer alan ‘’Color of Dreams’’ adlı bir şarkı da bir ağıtın, bir feryâdın, bir figânın ifadesi oluyor…
Batı müziğinde ağıt
Batı dünyasında da ‘’ölüm duası’’ olarak acıyı dile getiren, ağıt anlamına gelen orkestra, koro ve şan solistleri için yazılmış ‘’Requiem’’ diye bilinen bir müzik türü bulunuyor…
Bu eserlerin en bilineni Mozart’ın ölmeden önce, kendi ölümüne yazdığına inandığı ve tamamlayamadan taslaklarını bıraktığı requiemidir. Diğer önemli requiemler ise; Verdi’nin, Brahms’ın, Britten’ın ve Berlioz’un requiemleridir.
Daha önce bu sayfalarda anlattığım bir İspanyol folk şarkısı olan ‘’La Paloma’’ da, yine bu sayfalarda daha önce anlattığım Portekiz müziği ‘’Fado’’ da bir ağıtın, bir feryâdın, bir figânın ifadesi oluyor…
Batı dünyasının bu ağıtları ayrı bir yazı konusudur… Bunları da gelecek hafta yazayım
Ağıtların en acısı
Ancak ağıtların en acısı çok daha başka bir yerde yaşanıyor… Anadolu’nun 11 ilinde şiddetinde bir deprem yaşanıyor… Ancak çok daha şiddetlisi Anadolu insanının kalbinde, gönlünde, ruhunda, canında şiddetinde bir deprem yaşanıyor…
Devlet erkanının tedbirsizliğinden, ihmalinden, kusurundan, basiretsizliğinden dolayı enkaz altında evladını, anasını, babasını, bacısını, eşini, kardeşini, torununu kaybedenlerin acısı bir feryâd bir figân halinde yedi kat gökyüzüne çıkmışken, bu acıyı duymayıp da ekran karşısında bu feryâd, figân eden insanlara, kendi vatandaşlarına devlet erkanının hakareti ise bütün bu ağıtların üstünde ağıtların en acısı oluyor.. Sadece onların değil, bütün bir vatandaşların ruhunda, gönlünde, kalbinde şiddetinde bir deprem daha yaşatıyor… Bu hakaretler kamu vicdanını kanım kanım kanatıyor… Bu duyarsızlık, bu hissizlik, bu vicdansızlık depremin acısını bastırıyor, ağıtların en acısı oluyor, üstüne tuz biber ekiyor…
‘’Kar üstüne düşer serçe çıt diye
Kanatları parça parça çıt diye
Dokandın mı bir ucuna kırılır
Can dediğin cansız sırça çıt diye’’
Memikoğlan
Türk müziğindeki bahsettiğim ağıtlardan sözleri Ülkü Tamer’e, bestesi Zülfü Livaneli’ye ait olan ‘’Memik Oğlan’’ adı eseri depremde ölen vatandaşlarımızın anısına paylaşmak istiyorum… Bu eserin çok yorumu bulunuyor En bilinenlerin bağlantısını yazımın sonunda veriyorum… Bütün yorumları dinlemenizi arzu ediyorum Defalarca dinlemenizi arzu ediyorum, taa ki acının melodisi zihninizde çakılıp kalana kadar dinlemenizi arzu ediyorum… Taa ki gözlerinizin yaşı kuruyana kadar dinlemenizi arzu ediyorum…
Ağla güzel ve yalnız ülkem ağla.. Ağla güzel ve talihsiz insanımız ağla…
Bir an önce iyileşmemiz dileği ile sizlere acılarımıza merhem olacak bir Pazar günü diliyorum…
Osman AYDOĞAN
Memik Oğlan, Leman Sam:
funduszeue.info?v=z8oUNQWQgjo
Memik Oğlan- Hagen Filarmoni Orkestrası & NRW Türk Müziği korosu
funduszeue.info?v=iaq2NHv0V5M
Memik Oğlan, Anadolu Kapısı Grubu:
funduszeue.info?v=miNlOQew
Memik Oğlan:
funduszeue.info?v=Mi-dVZ2F5KQ
Samin Behin Bolouri, Farsça Memik Oğlan :
funduszeue.info?v=caroqqsjWiw
Züleyha Ortak, Memikoğlan:
Memik Oğlan - YouTube
Ülkü Tamer’in şiirinin adı ‘’Memik’e Ağıt’’tır.
Memik’e Ağıt
Ondört yaşım diken ile kaplanmış
Göz ucuma karıncalar toplanmış
Kurşun gelmiş kaşlarımın üstüne
Alın yazım okur gibi saplanmış
Uyu Memik oğlan uyu
Öte geçelerde büyü
Dağı dağa kavuşturan ben idim
Suyu suya eriştiren can idim
Yükledim mi Mazmahor’dan kaçağı
Gece vakti ışıldayan gün idim
Uyu Memik oğlan uyu
Öte gecelerde büyü
Kar üstüne düşer serçe çıt diye
Kanatları parça parça çıt diye
Dokandın mı bir ucuna kırılır
Can dediğin cansız sırça çıt diye
Uyu Memik oğlan uyu
Öte geçelerde büyü
-Ülkü Tamerin anısına, yaratısına saygıyla; bu toprakta kalır adın-
AĞIT
Bu toprakta kalır adın
Tohumların arasında
Yeşilinde tarlaların
Başakların sarısında
Yıllar geçse de aradan
Kopar gelir ırmaklardan
Işır yine kurşunlanan
Dostlarının yarasında
Günü gelir dağa çıkar
Yıldızlardan şiir çeker
Kanımızı siler yıkar
Suların en durusunda
Bir annedir bir kardeştir
Ovalarda bir ateştir
Sırasında hayat verir
Ölüm saçar sırasında
Bayrak olur bize yarın
Rüzgârıyla ilkbaharın
Dalgalanır genç kızların
Gözlerinin karasında
Ülkü TAMER
BeğenYükleniyor
Bar Yldrm @yazilama
Antep’ten halklara açlm bir kucakt Ülkü Tamer. iirlerine yaplan her besteyi sevmemiz, müzikten çok iirin marifetiydi belki. ark besteciliini kimliinin ilk hanelerinde sayan biri olarak müzisyenin hünerini küçümsemek aklma bile gelmez. Fakat baz iirler bestecisine bir sorumluluk hissi verir, baka zaman tatmin olaca bir ezgi ona yeterli gelmez, en iyisini arar. Schubert’in öylesine hayran olduu (fakat dikkatini çekmeyi asla baaramad) Goethe’nin iirlerinin, sanatsal ark geleneinin bu büyük doruundaki pay göz ard edilebilir mi?
Halk iirinin sesini toplumcu duygularla birletiren hece ölçülü komalarn ve manilerin ustasyd; 60 ve 70’lere iirleriyle, 80’lere ve 90’lara da o dönem yazlm iirlerin besteleriyle damgasn vurdu. Cemal Süreya’nn “neredeyse sa kolu” olarak Papirüs’ü çkard ve kinci Yeni damarna görünüte halk iirinin sesinden çok farkl, ama biraz yakndan bakldnda oradan beslenmeye devam eden (belli ki “folklor iire düman” deil!) iirlerle kan tad.
Yalnzca yazd deil çevirdii iirlerle de Türkçe iirin tonunu saptad. “Uyu Memik Olan uyu, öte geçelerde büyü”yü, “Hem dersini bilmiyor hem de iman herkesten”i nasl biliyorsak “Bolivyal küçük asker, karde dediin vurulmaz, kardeini vurmaz insan” diyen Kübal air Nicolas Guillen’i de öyle biliyoruz, Ülkü Tamer’in sesiyle biliyoruz.
Halk iirinin sesini çada dilin tezgâhnda dokuyuunu bir ders gibi okuduum, Latin Amerika iirleri Antolojisi’ndeki çevirilerini ezberlediim, iirlerini müziklediim Ülkü Tamer’in ölüm haberini, bir baka büyük Anadolulu air Enver Gökçe’nin kasabas Ein’de aldm. Duyduum andan beridir kafamda “Ülkü Tamer arklar” çalyor. Onlardan bir demet toplamak istedim. Burada video olarak paylatklarma ek olarak arklarn baka yorumlarna, linkteki Spotify çalma listesinden eriilebilir.
ÜLKÜ TAMER RLERNE BESTELER
Görece yakn tarihli ama en güçlü arklardan biriyle balamak istiyorum: airin “At” iiri üzerine Grup Yorum’un besteledii “Düenlere.” Buraya on binlerin birlikte söyledii bir konser kaydn aldm. Ama armoni ustalyla yazlm bir blokflüt kuartetinin elik ettii Cemo albümündeki ilk versiyonun da çalma listesi içinden bulunup dinlenmesini kuvvetle tavsiye ederim.
Öyle güçlü bir iir ki “At” on yllardr çeitli sanatçlarca tekrar tekrar bestelenmi. Önce Hüsnü Arkan yorumu:
Ayn iire Grup Merhaba bestesi.
Son olarak Edip Akbayram’n hüzünlü versiyonu:
Ülkü Tamer arklar dediimiz zaman elbette Zülfü Livaneli’nin melodik ustal geliyor aklmza. Mikis Theodorakis’in müzikal dehasyla birlikte düzenlenen albüme adn veren “Güne Topla Benim çin” iyi bir balama noktas. Balamann “fugato” riff’iyle balayp kadn vokalin kontranyla renklenen güçlü bir çok seslilik. Çalma listesi içinde orijinal kayda ve Leman Sam’n yorumlarna ulalabilir. Buraya dostumuz Mert Frat’n samimi icrasn brakyorum.
imdi 14 yanda kaçaa çkan Memik Olan’ Livaneli’nin ilk albümlerinin birindeki genç sesli, minimalist yorumuyla dinleyelim. Binlerce kiinin yanl bildii, onlarca arkcnn yanl söyledii dizenin dorusunu hatrlatarak: Memik Olan “öte gecelerde” deil “öte geçeler”de büyüyor, snrn öte tarafna geçerken. Çalma listesi içinde arknn bence en iyi yorumu olan Güne Topla Benim çin albümündeki kaydna, Hakan Aysev’in “operatik” yorumuna ve Kubat ve Leman Sam’n icralarna eriilebilir.
Bir snr ehrinin evlad olarak kaçaa gidenlerin yaadklarn iyi biliyordu. Memik Olan gibi Mayn da Livaneli’nin ilk bestelerindendi, Zor Yllar’dan sonra çok daha iyi bilindi: “Kilis’e haber saldm / Hekim gelecek bildim / Kan bir yana brak / Revan içinde kaldm…” Spotify’da bulamadm temiz bir Zafer Güler yorumunu paylayorum. Bu çalma listesinde Livaneli’nin orijinal yorumu ile Maden film müzii olarak düzenlemesi ve lkay Akkaya’nn güçlü yorumu da yer alyor. Bir de Cengiz Özkan versiyonu var ki herhangi bir listeye almaya demez.
Ölümlerin günü ve geceyi kasp kavurduu günlerin airiydi Ülkü Tamer. Ne çok ölümü onun dizeleriyle andk. “Üür Ölüm Bile” belki bir Fransz partizann anlatyordur belki kuruna dizilen 33 köylüden birini… Ahmet Kaya’dan ve Selda’dan iki farkl yorumu var. Selda’nn (nakarat anar Yurdatapan’n “Vur u sazn tellerine”sini hatrlatan) bestesi hzl ritmine ramen bozlak ayan kullanyla hüznü yanstabiliyor. Ahmet Kaya’nn (çalma listesinde Suavi yorumunu da bulabileceiniz) bestesi ise ayn modalitenin içine bir balad arln tayor. Önce Ahmet Kaya’dan balayalm.
Selda’nn ritmik yorumu:
Havay biraz deitirmek için Yüzyüzeyken Konuuruz’dan içinden Ülkü Tamer iiri geçen Cenaze Evi’yle devam edelim. “Hem dersini bilmiyor hem de iman herkesten” dizesiyle tandmz kinci Yeni iiri “Konuma”y bir resitatif havasyla dier sözlerin arasnda katm grup.
“Geceleyin karanlkta, suya attm ben sesimi.” Livaneli ve Theodorakis tnlarn 5/8’lik bir ezgide birlikte tnlatan bir ark: Geceleyin…
Ayn iire yaplan bir baka beste: Bir vals… lkay Akkaya yorumuyla: “Türkü oldu birden bire…”
Çevirilerinin de kendi yazdklar kadar “Ülkü Tamer iiri” olduklarndan bahsettik. “Bolivyal Küçük Asker” belki de bunlarn en iyi bilineni. Mehmet Celal yorumuyla dinleyelim.
Bilen bilir, Ülkü Tamer’in Bolivyal air Pedro Shimose’dan çevirdii, o müthi Latin Amerika iiri Antolojisi’nde yer alan “Bir Küçükburjuvann Süperakademik Realist iiri” çok daha “avam” bir adla bir Ahmet Kaya arksna konu olmutur. Çok iyi bir iir okuru olan Ahmet Kaya bu iirin arksna “Çek Mustafa Çek” adn yaktrm! “Genç kadnlar kültürümüzle etkiledikten sonra / Vesta kzlarna ve utangaç rahibelere saldrdktan sonra / … / elimize ne geçti? // Akademide bir koltuk, bir de çek defteri.” Bir erken “post-modern aydn” eletirisi.
Ahmet Kaya’nn Bakaldryorum albümü bir baka çok güçlü Ülkü Tamer iirini içinde barndrr: Gül Dikeni. Nakarattaki tempo deiikliiyle ve yaln armonik minör melodisiyle karakterize olan bir ark: “Uçaklar nedeyim, gökkua gönder bana…”
Zülfü Livaneli de son albümlerinden birine adn veren arknn adn ayn iirden ald: “Gökkua gönder bana.” Alevi deyileri tarznda bestelenmi iirin bir baka versiyonuna çalma listesinde Özlem Tamer yorumuyla eriebilirsiniz.
Neredeyse her iir birden fazla kez bestelenmi. Neredeyse her ark birden fazla sanatç tarafndan yorumlanm. Dedik ya, yalnzca müziin gücü olamaz bu, iirin de gücü olsa gerek…
Kim bilir kaç Ülkü Tamer bestesini darda brakmmdr? Ben en sevdiim arkyla bitirmek istiyorum. Güne Topla Benim çin’in biraz Memik Olan’n gölgesinde kalm olsa da beni en çok etkileyen arks; Chants Révolutionnaires Turcs (“Türk Devrimci arklar”) içinde bir Karacolan iiriyle söylenen, daha sonra Ülkü Tamer iirine uyarlanan o çok güçlü ezgi: Selam Olsun.
“Kar altnda deniz düü kuranlara selam olsun”, bu dülerin türkülerini yazan Ülkü Tamer’e selam olsun.
Burada ad geçen hemen tüm arklarn yer ald çalma listesi
* Bu yazıda Türkçe’nin en önemli şairlerden birinin ölümü sebebiyle şiirinden ve son kitabından söz edeceğim.
Ülkü Tamer, kuşağının şair sesi. İkinci Yeni akımı içinde anılır ismi. Oysa oraya daha sonradan dahil olmuştur. Sonradan katılmasına rağmen Turgut Uyar’dan Cemal Süreya’dan daha ‘yeni’dir. Klişelerden uzak durur ve yeni bir ses yaratır kendine. Cemal Süreya, onun ilk şiirleri için Nuh’un Gemisi benzetmesini yapar. (Şapkam Dolu Çiçekle – YKY / Suçsuzluğun Şiiri) Islık Yayınları’ndan yılında çıkan ‘bir adın yolculuktu’ son şiir kitabına aldığı şiirlerle bu benzetmenin haklılığını kanıtlar. Çünkü Antep sevdalısı Tamer; Nakıp Ali’den Davut’un Demirci dükkanına, Tarancı’dan Necatigil’e; Zeus’dan Penolepe’ye kadar herkesi şiirine alıyor.
HAYATINA KISACA BİR BAKIŞ
Ülkü Tamer, kitapsever bir anne ile kütüphanesi dopdolu bir babanın oğlu olarak Antep’te doğduğunda yıl ’dir. Dünya henüz çirkinleşmemiştir. Okumayı okula başlamadan annesinden öğrenir. Şiir sevgisi ilkokul yıllarına rastlar. Yine annesinin ona çocukken okuduğu şiirler etkilidir. İlkokulda yazmaya başladığı şiirleri Robert Kolej yıllarında da devam eder. Artık burada edebiyat üzerine okumalar yapar ve şiir zevkini geliştirir; okulun şiir topluluklarına katılır. İlk şiiri Kaynak dergisinde sonrakileri ise Varlık, Yeditepe, Pazar Postası, A, Yeni Dergi gibi önemli dergilerde yer alır. İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’nü bitirir. Tiyatro oyunculuğunun yanı sıra çevirmenlik de yapar. Edith Hamilton’dan çevirdiği Mitologya ile TDK Çeviri Ödülü’ne layık görülür. Hikayelerini topladığı Alleben Öyküleri yılında Yunus Nadi Öykü Armağanı kazanır. Anılarının bir bölümünü Yaşamak Hatırlamaktır adıyla kitaplaştırır. yılında bütün şiirlerini Yanardağın Üstündeki Kuş ismiyle yayımlar. ’ten sonra yayımlanan ve toplu şiirlerine girmemiş şiirlerini de yılında Bir Adın Yolcuktu kitabında toplar. Aynı yıl Can Yayınları’nca Tarihte Yaşanmamış Olaylar kitabı öykü kitabı basılır. Harry Potter başta olmak üzere çeşitli yazarların çocuk kitaplarının çevirmenliğini yapar. Bunun dışında kendi yazdığı çocuk kitapları da vardır.
POETİKASIZ ŞAİRİN ŞİİRİ
Ülkü Tamer’in ismi hep İkinci Yeni akımıyla birlikte anılır. Kendisi bu akıma daha sonra dahil olmuş ve arkadaşlarının şiirlerinden ve klişelerden uzak şiirler yazmıştır. Nesirler yazmış olmasına rağmen kendine ait bir poetika yazmamıştır. Şiirle ilgili ya da şiire dair görüşünü kendine saklamıştır. Aslında onun poetikasını ‘Şiir İçin Cevaplar’ şiiri sayılabilir. O kuşağının tek şairidir. Çağdaşlarının öykülerine taşıdıkları sorunları o şiirine taşımıştır. İstanbul’un kentsel dönüşümü, kapitalizmin giderek güçlenmesi ve bunun sonucunda doğan samimiyetsizlik tutunacak dal aratır şaire. Çocukluğa sığınır; doğal ve gerçek olana. Anıları, çocukluğu ve doğa şiirlerinde en sık kullanılan temalardır ve bu üç tema Antep’te birleşir.
İKİNCİ YENİ OLAYI
Ülkü Tamer isminin İkinci Yeni ile birlikte anıldığını söylemiştim. Şiiriyle ilgili sözlerime devam etmeden önce İkinci Yeni şiirini hatırlatmak istedim. İkinci Yeni ismini ilk kez Muzaffer Erdost yılında Pazar Postası dergisinde kullanır. Turgut Uyar, Edip Cansever, İlhan Berk, Cemal Süreya ve Sezai Karakoç önde gelen şairlerdir. Kendilerinden önce gündemde olan ‘Garip’ şiirine karşı çıkmış ve kendi şiir anlayışlarını öne sürmüşlerdir. Aslında tek neden bu değildir. Edebiyat hiçbir zaman siyasetten ve toplumsal olaylardan uzak kalmamıştır. İkinci Yeni şiiri baş gösterdiği dönemde tek partili dönem vardı ve toplumsal yoksulluk artık göz ardı edilebilecek bir şey değildi. Tek partili hayatın dayatmacı politikaları sonucu azınlıkta olan aydınlar da direniş yöntemi olarak bilince ait her şeyi ret etmeyi seçmiş. Şairler anlama karşı çıkmış, konuşma dilini şiirden kaldırmış ve salt şiire yönelmişlerdir.
Ülkü Tamer’in şiirlerini bu bağlamda değerlendirmek gerek. Türk şiirinde Batı ve Doğu sentezini en iyi yapan isimlerden birisidir. Batıyı yaptığı çevirilerden öğrenir ve bunu yerli kalıplarda işler. Aynı Tanzimat Dönemi eserlerinde olduğu gibi. Ama Tamer daha başarılıdır. Kendi şiir dilini ilk şiirlerinde oluşturmuştur. Zıtlıkların birliği üzerine inşa eder. Veysel Çolak onun şiiri için “Ülkü Tamer şiiri karşıtların birliği üzerine gelişir ve süreklilik kazanır. Tıpkı yaşam gibi örgütlü ve dağılgandır.” der.
ÇÜNKÜ “BİR ADIN YOLCULUKTU “
77 yaşının şiirlerini Bir Adın Yolculuktu kitabında toplar. Toplu şiirlerine almadığı ve yılından sonra yazdığı şiirleri içerir. Diğer şiirlerinde de sık karşılaşılan mitoloji ve Antep iç içedir. Bir Adın Yolculuktu şiirinde Odysseia Destanı kahramanları Antep’te yazgılarını yaşarlar. Cevabını bildiği sorular sorar Ülkü Tamer. Bilir ama bilmezden gelir. 7 bölüme ayırdığı şiirde Odysseus’un Antep’te yolculuğunu işler. “Kavaklık neresiydi, İthaka neresi“ diye başlar “kimdi Odysseus / Antep’e gelenlerin delisi miydi” sorusuyla ilk bölümü bitirir. İkinci bölümde Antep’te gezinmeye başlar. “…Alır bir avuç leblebisinden /Alleben’de rakı içmeye gider” Üçüncü bölümde yolcu Odysseus soruları devam eder. “Hep bunu soruyor, hep bunu konuşuyordun” deyişiyle bir başkasının hatırasını anlattığını anlarız. Dördüncü bölümde Antep’e gezinti devam eder. Antepli’ye yolculuğunun nereden başladığını sorar ve cevabını kendi verir. Bir yolculuğu Davut’un demirci dükkanından başlarken bir başkası da Arasa’daki isimsiz kebapçıdan başlar. Bu bölümde saydığı özel isimler önemlidir. Çünkü hepsi Antep’le bütünleşmiş isimlerdir. Aslında şairin kurduğu kendi Antep’inin isimleridir. Mitoloji, dünyanın tecrübesidir. Tanrılardan insanlara aktarılmış bir tecrübe. Şiir de şairlerden okuyucuya aktarılan bir tecrübedir. Ülkü Tamer Odysseus kılığında Antep’te yolculuğa çıkar. Aslında kendi hayatındaki yolculuğudur. Bunu “kim bilir nereden başlatmıştın yolculuğunu / Sait Faik’ten mi, O’Henry’den mi, Çehov’dan mı / Su almak için indiğin istasyon / Bozkırında mıydı Gorki’nin , Konya ovasında mı “ dizelerinde ele verir kendini. “Kavaklık neresiydi , İthaka neresi / Kimdi Odysseus / Antep’ten gelenlerin delisi miydi” diyerek bitirir yolculuğunu. Bu şiiri ilk okuyuşumda bana Kavafis’in meşhur şiirini anımsattı.
“Hiç aklından çıkartma İthaka’yı
Oraya varmak senin başlıca yazgın”
Kitabın ikinci kısmı Neslihan’a Şiirler başlığını taşıyor. Buradaki şiirler İkinci Yeni şiir anlayışının dışında kalıyor. Ünlü ve ünsüz tekrarlarıyla sağlanan kafiyeler ve dörtlükle yazılmış bazı şiirler buna örnek oluşturuyor.
Son şiir kitabında -bana kalırsa- en önemli ve üzerine konuşulacak şey Her Gün Bir Şiir kısmı. Burada çok bilindik ama çok eski bir söz sanatına başvurmuş. Bir şiirin son cümlesi / kelimesi bir sonraki şiirin ilk cümlesi / kelimesi olmuş. Buna Redd’ül acüz denir. Yani sonu başa çevirmek anlamına gelir. Çağdaşlarının şiirde kullanmamak üzerine manifesto yazdığı Divan Şiiri ve Halk Şiiri Tamer’in çoğu şiirinde kendi gösterir. Arayatı başlığını taşıyan bölümdeki şiirler Halk şiiri özellikleri belirgindir. Dörtlükle yazılmış ve halk deyişlerinden de yararlanılmış. Başlı başına bir başka İkinci Yeni’dir Ülkü Tamer.
GETİR BANA
“Varsın yaz biterse bitsin
Sıcak bir kış getir bana
Uykumda sarılmam için
Sonsuz bir düş getir banaKarda gül açar mı deme
Güneşini esirgeme
Ek yağmuru yüreğime
Bir damla yaş getir banaBesler beni senin sevdan
Elimi tuttuğun zaman
Bir bulutun kanadından”
Küçük bir kuş getir banav
Beykent Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi. Uludağ Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunu. Aynı zamanda Toplum Gönüllüsü. İncir Çekirdeği Dergisi'nde ve Arakat Sanat sitesinde yazar. Ahmet Cemal Kültür Atölyesi (ACKA)' nın bir mensubu. View more posts
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası