hüseyin besli menzil / HEMŞEHRİMİZ BESLİ'DEN MENZİL TARİKATI UYARISI - GİRESUN TİME

Hüseyin Besli Menzil

hüseyin besli menzil

23. Dönem AK Parti İstanbul Milletvekili ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İBB Başkanlığı ve Başbakanlığı döneminde uzun yıllar danışmanlığını yapan Hüseyin Besli, Akşam gazetesinde dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.


SÜLEYMAN SOYLU'YA SERT ELEŞTİRİ


28 Mayıs seçimlerinin ardından kabinede kendine yer bulamayan eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu hedef alan Besli, özellikle Soylu'nun sıkça kullandığı 'sarı torba' ifadelerini eleştirdi. 

Soylu'nun terör ile mücadelede önemli başarılar elde ettiğini öne süren Besli, "Ne var ki; uzun zaman, çok iş, fazla söz; tabiatı gereği kimi yanlışlıklarla, hatalarla, yanılsamalarla maluldür" diyerek eleştirilerine başladı. 

"DEVLETİN DİLİNİN NASIL OLMASI GEREKTİĞİ..."

Besli, yazısında şu ifadeleri kullandı:

"Bu bağlamda dile getirmek istediğimiz husus, Sayın Bakan'ın 'sarı torba' söylemidir.

"Sarı torbaya girdiler, sarı torbaya sokarız, sarı torbada geldiler-gittiler" vs.

Bu söylem, belki yukarı mahalle delikanlılarının kahve önü sohbetlerinde iyi gidip, iyi mavra konusu olabilir.

Fakat devlet ciddiyetine yakışmayan, devlet diline uygun olmayan bir vasıftadır.

Devlet dilinin nasıl olması gerektiği ise MSB'nin açıklamalarından görülmektedir; "etkisiz hale getirildi..."

Ayrıca; 'sarı torbaya sokulan (!)' katil, terörist, hain, alçak, namussuz olsa da bir insandır, ademoğludur, dünyaya gökten zembil ile gelmemiştir; bir anası-babası, kardeşleri, dostları, arkadaşları, akrabaları vardır.

Teröristin kendisine değil, işte bu geride kalanlara hürmeten de bu söylemler doğru değildir.

Umulur ki; yeni İçişleri Bakanımız diğer işleriyle beraber bu konuda da daha hassas ve dikkatli davranır."

Menzil tarikatının bakanlığı ele geçirdiğini AKP'li eski vekil de itiraf etti

AKP'li eski vekil ve Akşam gazetesi yazarı Hüseyin Besli, bugünkü köşe yazısında Menzil Tarikatı'nın Sağlık Bakanlığı'nda kadrolaştığını yazdı.

Besli'nin yazısının ilgili bölümü şöyle:

"Eğer, FETÖ’nün bugünkü güce erişmesinde ticaretle hemhal oluşunu, kontrolsüz para kazanmasını önemsiyorsak… Bugün aynı yöntemleri kullanan yapıların (tarikat/vakıf) gelecekte aynı sonuca varmalarının kaçınılmaz olacağını söylemek için kâhin olmak gerekmez. Dolayısıyla, misal olarak, ismini palazlandığı şehirden, Adıyaman/Menzil’den alan bir yapının özellikle bir bakanlığımızda neredeyse bütün pozisyonları kendi mensuplarıyla doldurmasına dikkat çekmek istedim…"


Türkiye cemaat ve tarikatların geldikleri nokta ve geleceklerini tartışırken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a en yakın isimlerden Akşam gazetesi yazarı Hüseyin Besli’den yeni bir çıkış geldi.

Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminden başbakanlığı dönemine dek uzun yıllar danışmanlığını yapan ve Erdoğan’ın hayatını kitaplaştıran Hüseyin Besli, 2016 yılında yazdığı bir yazıyı yeniden yayımladı.

Besli, 2016’da “Bana ne? Demeden” başlıklı bir yazı yazmış ve Sağlık Bakanlığı’nın Menzil tarikatı tarafından ele geçirildiğini belirtmişti. Besli söz konusu yazısında “İsmini palazlandığı şehirden, Adıyaman/Menzil’den alan bir yapının özellikle bir bakanlığımızda neredeyse bütün pozisyonları kendi mensuplarıyla doldurmasına dikkat çekmek istedim” ifadelerini kullanmıştı.

Besli o yazısında “Kimse kendisini kandırmasın. Bundan 30 yıl, 10-15 yıl önce, bugün terörist ve hain olarak isimlendirdiğimiz FETÖ elemanları bizlerin kardeşi idi. Öyleyse, bugünden gelecek 10-15-20 yıla bakarak benzer bir tehlikeyle karşılaşmamak adına teyakkuz halinde olmalıyız. Eğer, FETÖ’nün bugünkü noktaya, devlete/bürokrasiye sızarak, devlet imkânlarını kullanarak geldiğine inanıyorsak… Bugün aynı yöntemleri kullanan yapıların (tarikat/vakıf) gelecekte aynı sonuca varmalarının kaçınılmaz olacağını söylemek için kâhin olmak gerekmez” ifadelerini kullanmıştı.

ESKİ YAZISIYLA YENİ TARTIŞMAYA DAHİL OLDU

Hüseyin Besli’nin bu yazısına Menzilciler çok yoğun tepki göstermişlerdi. Besli bu tepkileri ardından “‘Bana ne? demeden’e devam sadedinde…” bir yazı kaleme almıştı. Akşam gazetesi yazarı Besli, bu yazısını, Türkiye cemaat ve tarikatları tartışırken yeniden yayımladı.

Besli’nin bugünkü yazısının tam hali şöyle:

Adnan Oktar ve etrafındakilerin tutuklanması üzerine, cemaat ve tarikatlarla ilgili tartışmaların alevlenmesi nedeniyle;

Meseleye açıklık getireceğine inandığımız, 17 Kasım 2016 tarihinde yayımlanan “‘Bana ne? demeden’e devam sadedinde…” başlıklı yazımızı bir kez daha yayımlamayı uygun gördük.

‘Bana ne? demeden’e devam sadedinde…’

1-Bir kez daha altını çizerek vurgulamalıyım ki; ben, hiçbir konunun uzmanı değilim.

Sadece meselesi ve derdi olan birisi olarak hadiselere bakıyorum.

Bu cümleden alarak; batın ile zahir arasındaki geçişkenliği ve ilişkileri bilimsel bir disiplin, gelişmiş bir dikkat ile anlatacak donanıma ve yetkinliğe sahip olmadığımın idrakinde birisi olarak;

Öteden beri, ilkesel olarak ve teorik düzlemde batıni/mistik/mesayanik yapılarla mesafeli durduğumu bir tarafa bırakarak;

Tarihsiz düşünce, fikir ve aksiyon olmayacağına dair inançla;

Bugün kendisini tarikat/cemaat şeklinde isimlendiren yapılarla geçmişteki bu yapılar arasındaki kimi farklara işaretle derdimi paylaşmak istiyorum.

2-Her şeyden önce dünkü tarikat şeyhleri, cemaat önderleri hayatı ve dini parçalamayan, cüz hakkındaki fikir ve kanaatlerini bütünden parçaya doğru gerçekleştirilen bir ameliye sonucu ortaya koyuyorlardı.

Dünkü tarikat şeyhleri, sadece tasavvufi bir tecrübeden geçen kişiler olmayıp, zamanının kelami-fıkhi-felsefi meseleleri muhataplarıyla tartışabilecek ve/veya bu sahadaki eserlere şerhler/haşiyeler yazacak donanımdaydı.

Dünkü tarikatlar müridan üzerinden oluşan gücünü kullanarak devletten ulufe istemediği gibi, çoğu kez kendiliğinden gelen hediyeleri dahi reddedebilen karakterdeydiler. (Bu durumun istisnası vuku bulduğunda da; itikatlarının ne olduğuna bakılmaksızın otorite tarafından sert bir şekilde müdahale görmüş, yok edilmişlerdir.)

Dünkü uygulamalara bakıldığında, aynı kola mensup olsalar da (mesela Nakşiliğin/Halidi kolu) farklı farklı mekânlarda bulunan dergâhlar arasında doğrudan/organik/hiyerarşik bir ilişki söz konusu olmamıştır. Her bir dergâh kendi bölgesindeki insanları irşat etmekle yetişmiş, o insanları kendi dışında daha büyük/daha güçlü/daha gelişmiş bir yapının elemanı haline getirmeye çalışmamıştır.

Popüler deyişle; ‘ortak bir network’e dâhil etmeye kalkışmamışlardır.

Yine dünkü uygulamalar göstermektedir ki; dergâhlar, tekkeler sadece kendi ihtiyaçlarına ve gidip gelenlerin iaşesine yetecek kadar toprak işlemiş, ürün yetiştirmişlerdir. Ticari faaliyetlerden ise zinhar uzak durmuşlardır. Hatta o kadar ki; “eline para değen şeyhin şeyhliği düşer” dendiği mütearifedendir.

Bugünkülerin ne olduğunu ise geçmişe bakarak her birimiz tek tek değerlendirebiliriz.

3-Gelelim güncele.

‘Bana ne? Demeden’ başlıklı yazıma daha çok sosyal medya denilen mecrada tepki gösterilmiş.

Bu bağlamda bir değerlendirme yapıldığında; ‘normal insan’ vasıflarına sahip, ama söylediklerimize katılmayanların göstermesi gereken tepki ikidir.

Bir: “Söylediklerin doğru değil. Hiçbir bakanlıkta böyle bir yoğunlaşma söz konusu değildir.”

İki: “Tamam; bir bakanlıkta senin söylediğin gibi bir yoğunlaşma vardır. Peki bunun ne mahsuru var?”

Bunları oturup ‘adam’ gibi tartışabilirdik. Ben kendi adıma söylemeliyim ki, bu tartışmalar sonucu yanlış yaptığım, hata içinde olduğum ortaya çıkarsa şayet, hiç yüksünmeden ve gücenmeden özür diler, helallik isterim.

Ama görüldüğü kadarıyla hiç böyle bir durum yok. Varsa yoksa sövgü, varsa yoksa hakaret.

Bu bile söylediklerimiz açısından manidar değil mi?

Bu bile bize, geçmişe dair bir şeyler hatırlatmıyor mu?

Ayrıca biz mezkur yazıda bakanlık ismi vermemiştik. Oysa sövenlerin neredeyse tamamı bir bakanlığın ismini vererek işe koyuluyorlar. Hatta içlerinde “Sayın Bakan’la kişisel problemin var herhalde. Onun için bunları yazdın” demeye getirenler bile var.

4-Bu vesileyle, son kez, tekrara düşmek pahasına:

Bizim hiç kimseyle kişisel husumetimiz yoktur. Daha doğrusu, olsa da kişisel husumetleri umumla paylaşmayız, yazı malzemesi yapmayız.

Sivil toplum alanında her türlü örgütlenmeye, dolayısıyla tarikat, cemaat yapılanmalarına da (velev ki itikadi olarak yanlışta olduklarına inanmış olsak bile) itirazımız olmadığı gibi, ancak desteğimiz olabilir.

İtirazımız; bu tür yapıların (ki bu yapılar sadece geçen yazıda zikrettiğimiz grupla da sınırlı değildir) devlette kadrolaşmaya gitmelerine, ticaret yapmalarına ve istismar ile para toplamalarınadır. Vesselam.”

Yazıyı Paylaş:

İddiaları sorduk, reddetmediler

Daha önce hazırladığı soru önergesiyle konuyu Meclis gündemine taşıyan CHP Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir, konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

“Bir defa öncelikle Sağlık Bakanlığı’ndaki özellikle Menzil Tarikatı'na dönük kadrolaşma son hız devam ediyor. Bu noktada da özellikle yeni bakanın gelmesiyle beraber bu süreç tekrar bir hız kazandı. Bu herkesin malumu zaten. Biz konuyu Meclis'e taşıdıktan sonra bir ret gelmedi yani 'Bir herhangi bir tarikatı kadrolaştırmıyoruz' şeklinde bir açıklama dahi yapmadılar. Çünkü bu kadrolaştırmayı tercih ediyorlar, bilinsin istiyorlar ve reddetmiyorlar.”

Kapıları sonuna kadar açıyorlar

AKP'nin 15 Temmuz sonrası ciddi bir özeleştiri sürecinden geçmediğini aktaran Emir, “AKP teşhis koyamadı. FETÖ yapılanması ne zaman Erdoğan’ın koltuğuna göz dikti, işte o zaman mücadele başladı. 'FETÖ'nün darbesi 17-25 Aralık'ta başladı' diyorlar. Oysaki burada asıl sorun, devlet kadrolarının ve kamu kaynaklarının belirli gruplara, tarikatlara cemaatlere veya sermaye gruplarına peşkeş çekilmesidir. Kadrolaşma konusunda da bu teşhisi koyamadıkları ve kendilerine dönük bir sorun çıkartmayacağını düşündükleri yine Menzil veya başka bir tarikat için sonuna kadar kapıları açıyorlar. İç içe geçtikleri, nerede hangi tarikat biter, hangisi başlar bilemedikleri bir ortaklığın içindeler ve bu ortaklıkta bütün devlet kadrolarını sonuna kadar açmakta bir sakınca görmüyorlar.”

Özeleştiri yine eksik yapılıyor

Meclis kürsüsünde sarfettiği, “Menzil'in darbe yapmasını mı bekliyorsunuz? Darbe yapana kadar Menzil Tarikatı'na yol verecek misiniz?” cümlelerini hatırlatan Emir, şöyle konuştu:

“Hüseyin Besli'nin açıklaması özeleştirel sestir, son derece kısıktır ama elbette bir anlamı vardır, değerlidir. Yalnız burada özeleştiri de yine de eksik yapılıyor. Yani bunu darbe yapma potansiyeli üzerinden değerlendirmemek lazım. Burada sorun şu: Menzil veya Fethullahçı yapılanma hiç darbe yapmayacak olsa idi; bu kadroları, devleti ve kaynakları tarikatlara peşkeş çekmek mübah mıydı?' soruyu buradan sormak lazım. Çünkü bize göre başından beri bunlar uygun değil. Devlet kaynaklarını ve kadrolarını, eşitlik ve mutlaka liyakat ilkesi ile dağıtmak gerekirdi, yapılması gereken buydu.”

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası