erkekler neden el ele tutusmak ister / Bir erkek neden el ele tutusmak ister? – seafoodplus.info

Erkekler Neden El Ele Tutusmak Ister

erkekler neden el ele tutusmak ister

seafoodplus.info

  • Trend olan
  • Bir erkek neden el ele tutuşmak ister?

    Erkeklerin sevgisini göstermesini en belirgin yollarından birisi ise el ele tutuşmaktır. İlişkilerde el ele tutuşma anında tarafların oksitoksin salgıladığı bilinir. Aşk hormonu olarak da bilinen oksitoksin iki tarafında beraber mutlu olduğunu gösterir ve ilişkiyi güçlendirir.

    Rüyada el ele tutuşmak ne demek?

    Rüyada el ele tutuşmak; genel anlamı itibariyle dayanışmaya, dostluğa, sevgiye, birliğe, beraberliğe ve barış içinde yaşamaya alamet etmektedir. Bu anlamda rüya sahibinin sevdiklerine olan bağlılığına ve düşkünlüğüne yorulan bir rüya olma özelliği taşımaktadır.

    Erkekler neden el tutar?

    Bir erkeğin sıkı bir şekilde elinizi tutması, ilişkide baskınlık kurmaya çalıştığına işaret ederken, gevşek bırakılmış kollar, &#;Seni çok seviyorum, mümkün olduğunca yakın olmak istiyorum ve herkesin bunu bilmesini istiyorum” mesajını verir. Yürürken kolunuz birbirine değiyorsa, &#;&#;Biz biriz.

    Kadının erkeğin elini öpmesi ne anlama gelir?

    bir erkeğin, kadının eline konduruğu ufak bir öpücük, kadını çok asil gösteren, kadına sevildiğini hissettiren bir jesttir. kadının ise, erkeğin elini öpüp alnına götürmesi, ataerkil aile tipine olan bağlılıktan, saygıdan ileri gelir.

    Rüyada bir erkeğin elini tutmak ne anlama gelir?

    Rüyada birinin elini tutmak aynı zamanda zor durumda olan bir yakına önemli bir yardımda bulunulacağına, ailevi konularda çok daha fazla sorumluluk alınacağına da delalet eder. Birinin elini tutmak, rüya sahibinin vefalı, iyilik seven, yüce gönüllü ve sevap işlemeyi seven bir kişiliğe sahip olduğunu da gösterir.

    Rüyada yabancı bir erkeğin elini tutmak ne anlama gelir?

    Rüyada tanımadığın birinin elini tuttuğunu görmek rüya sahibinin çevresinde busu kurabilecek insanları anlatır. Aynı zamanda iş hayatındaki rakip ve düşmanları gösterir. Başka rüya alimlerine göre ise kişinin yapacağı bazı işler konusunda, yakın çevresinden gelecek olan yardımı anlatmaktadır.

    El ele tutuşmak öpmek vb zina sayilir mı?

    Hukuk Profesörü Hüseyin Hatemi: “El ele tutuşma, öpme, bunların hiçbiri hukuken zina sayılmaz. İslam hukukunda zina denince evli olmasa bile evlilik dışı ilişkiye giren zina yapmış denir. Zinaya yol açılmasın diye el ele tutuşmak gibi davranışların hoş görülmediği söylenmiştir. Ama bunlar ufak günahtır.

    Sevgiliyle el ele tutuşmak ne anlama gelir?

    Avuç içlerinin birbirine değmesi ve parmakların birbirine geçirerek el ele tutuşma, tutkulu bir ilişki ve birbirinize olan bağın kuvvetli olduğu anlamına gelir. Bu şekilde el ele tutuşan çiftler özgür çiftlerdir. Bu tür çiftler birbirlerinin alanlarına ve mahremiyetine saygı göstermeyi bilir.

    Erkekler Kızın Elini Niye Tutmak İster? Erkek Kızın Elini Tutunca Ne Hisseder, Beden Dili Nedir?

    Erkekler ilişkilerde ilgilerini ya da sevgilerini göstermek için sözlerden ziyade vücut dilini kullanmayı tercih eder. Sözcüklerle sevgilerini gösterme konusunda çok yetenekli olmayan erkekler vücut dilleri ile ise birçok farklı hislerini ifade ederler. Erkeklerin sevgisini göstermesini en belirgin yollarından birisi ise el ele tutuşmaktır. Erkeğin partnerinin elini tutması onu sevdiğini ve benimsediğini gösterir.

    El ele tutuşmak sadece erkek için değil ilişkinin her iki tarafı için de güzel bir histir. İlişkilerde el ele tutuşma anında tarafların oksitoksin salgıladığı bilinir. Aşk hormonu olarak da bilinen oksitoksin iki tarafında beraber mutlu olduğunu gösterir ve ilişkiyi güçlendirir. Tarafların el ele tutuşmayı sevmesi birbirlerine olan bağlılıklarını göstermekle beraber el ele tutuşma biçiminin birçok farklı anlamı olabilir. Özellikle erkekler için ele ele tutuşmak ilişkideki hislerin gösterilmesi açısından çok önemlidir.

    Klavye ile galeriyi gezebilirsiniz

    El ele tutuşmanın gücü

    Okulun kapısında heyecanla bekleyen babama “Artık kendi başıma yürüyebilirim, lütfen elimi tutma” diyerek elini itişimin üzerinden neredeyse 20 yıl geçti ama adamcağızın yüzündeki hayal kırıklığını asla unutmam. Aklım sıra, arkadaşlarıma artık büyüdüğümü kanıtlayacaktım. Oysa pek çoğumuzun hayatında olduğu gibi babam, elimi tutan ilk ve en önemli erkekti. HT Pazar'dan Sema Ereren'in haberi

    Dünyanın en külfetsiz ama bir o kadar kıymetli şeyi el ele tutuşmak Aslında temelleri henüz biz dünyaya gelmeden, annemizle ilk fiziksel temasımız olan tekmelemelerimizle atılıyor. Daha sonra annemiz zaman zaman elimizi okşayarak ten teması kuruyor ve bu şu hayattaki ilk günlerimizde huzurlu hissettirmek, stres hormonumuzu azaltmak için epey önemli hale geliyor. Ancak kıymetini her ne oluyorsa büyüdükçe unutuyoruz.

    Psikolog Alberto Gallace ve Charles Spence el ele tutuşmak için “Dış dünyaya açılan kapı” diyor ama son yıllarda eskisi kadar sokaklarda nadiren görür olduk. Elbette bu durumu tek bir sebebe bağlamak mümkün değil. En çok dikkat çeken sebebi el ele tutuşmanın duygusal bağ ve bir çeşit taahhüt olarak görülmeye başlanması. Bu sorumluluğu reddeden “açık” ilişkiciler, yeri gelir öpüşmeyi kabul eder ama el ele sokaklarda yürümekten ödleri kopar. Çünkü ilişkiyi dünyaya ilan etmeye hazır değillerdir. Middlesex Üniversitesi’nden psikoterapist Leila Collins’e göre de son yıllarda şefkat göstermeye yani el ele tutuşmaya olan meyil düşüyor. Collins “Daha içe dönük ve bağımsızız. Aşk meseleleri fazla kırılgan bir havaya büründü!” diyor. Bir başka bakış açısı da el ele tutuşma, romantizmin ve beraberinde seksin ilk adımıyken yoğunlaşan hayatlar sonrasında önemini yitirmiş olması. Psikolog Dr. Max Blumberg “Günümüzde bu bakış açısından eser kalmadı, modası çoktan geçti” diyor. Diğer yandan Prof. Dr. Tiffany Field, el teması kurmak insanlar arasındaki iletişimi güçlendiren en önemli araçlardan olmasına rağmen yanlış anlaşılmaktan tedirgin olduğumuzdan artık pek yeltenmediğimizi söylüyor. Dahası sosyal medyayı da suçlamak mümkün. Kimi uzmanlar sosyal mecrada çok fazla zaman geçirmenin utangaçlığı ve içe kapanıklığı artırdığından birinin elini tutacak cesaretimizin bile kalmadığına dikkat çekiyor. Her neyse Utanmayı, sıkılmayı, ilişkiyi ciddiye alma kaygılarını bir kenara bırakalım. Çünkü farkında olmadığımız ve epey ihmal ettiğimiz el ele tutuşmanın faydaları saymakla bitmiyor.

    ÇİKOLATA ETKİSİ

    Gelin hemen başlayalım. İlk olarak el ele tutuşmak ilişkinizin daha uzun soluklu olmasını sağlayabilir. Washington Üniversitesi’nden John Gottman, bilhassa kavga ederken partnerinizin ya da ailenizin herhangi bir bireyinin, arkadaşınızın eline dokunmanın korku ve endişeyi azalttığı, ilişkiyi güçlendirdiğine dikkat çeken isimlerden. Çünkü kavga anında bile olsak, özellikle sevdiğimiz biriyle dokunsal temasa geçtiğimizde beynimiz ‘oksitosin’ adı verilen rahatlatıcı bir hormon salgılıyor. Bu hormon, kişide huzurlu ve mutlu bir ruh hali yaratıp kendini güvende hissettiriyor, eşler arasında bağlılığı artırıyor, endişelerin yatışmasını sağlıyor. Dahası Psychosomatic Medicine Dergisi’nde yayımlanan araştırmaya göre stresi azaltıyor, kortizol seviyesini azaltıyor, kalp hastalıklarını önlüyor. Bağışıklık sistemini güççendiriyor, metabolizmayı hızlandırıyor ve yalnız olmadığımızı hissettiriyor. Dokunmak hastaları da daha çabuk iyileştiriyor. Harvard Üniversitesi’nde yapılan araştırmada, ameliyat öncesinde ve sonrasında doktorların el teması kurduğu hastaların daha çabuk iyileştiği gözlemlendi. Dokunmayla harekete geçen diğer bir hormon serotonin yani mutluluk hormonu. ABD’li psikoterapist Virginia Satir de dokunmanın yaşamsal bir ihtiyaç olduğuna, bilhassa duygusal sağlığımızı korumak için şart olduğuna vurgu yapıyor. Harvard Medical School’dan Prof. Charles Nelson, çocuklarla el ve ten teması kurulmadığında, psikolojik sorunlar yaşama olasılığının arttığını, gelişimlerini tam olarak tamamlayamadıklarını öne sürüyor. Bu arada hayvanlarda da durum farklı sayılmaz. Özellikle de insana en yakın canlılar olan maymunlar bebekleriyle devamlı tensel temas kurar ki yavruları kendini güvende hissetsin. Sadece çocuklar da değil; el teması kurmayan yetişkinlerde anksiyete ve depresyon riski artıyor.

    Bence işi en iyi özetleyen isimle bu bölümü noktalayalım. Psikolog Matt Hertenstein el ele tutuşmanın çikolatanın vücudumuzda ve beynimizde yarattığı etkiye benzer bir etkisinin olduğunu öne sürüyor. Üstelik el ele tutuşmak hem bedava hem de kalorisi yok.

    BEZGİNLER

    Gelelim bir erkeğin bir kadının elini tutmasının ne gibi anlamlara gelebileceğine Şimdi “Bu ne demek canım, tabii ki aşk” demeyin. Uzmanlar bunun kişiyi kaybetme endişesi ya da karşısındakine acıdığı için onu iyi hissettirme çabası hatta ilişkiye yön veren dominant kişi görünme telaşı da olabileceğini söylüyor. Diğer yandan bir erkeğin sadece etrafa “Bu kadın bana ait” izlenimi yaratmak için de stratejik olarak elinize temas etmesi mümkün olabilir, oyuna gelmeyin.

    Elinizin nasıl tutulduğu üzerinden ilişkinizi de yorumlayabilirsiniz. Konu üzerine çalışmalar yürüten ABD’li yazar Vanessa Van Edwards, 3 temel el tutuş biçimi üzerinden ilişki analizi yapıyor.

    1. İki eliyle elinizi kavraması: Karşınızdaki kişi iki eliyle elinizi kavrayarak tutuyor, tam olarak ten temasında bulunmak istiyorsa bu o kişinin beyninizin salgıladığı ‘oksitosin’ hormonunu artırmak istediğine işaret ve bu bir şefkat göstergesi.

    2. Eli fazla sıkmak: Bu özellikle başlangıçta dominant görünme sinyali olabilir. Üstünlük kurma çabası zaman geçtikçe azalabilir. Aksi halde ilişkide sıkıntı doğması kaçınılmazdır.

    3. Eli kavramadan tutmak: Kişi “Bu kişi bana ait” ya da “Ben buradayım” imajı için elinizi tutar ve burada minimum ten teması vardır. Bu tür ilişkide sıkı bir bağ olduğu söylenemez, zira bir ayağı çukurda olabilir.

    Diğer yandan aramızda el ele tutuşmaktan bezmiş olanlar da var ki istatistiklere göre onlar genellikle erkekler oluyor. Bazen hemcinslerim işi abartmıyor değil. Mesela geçenlerde bir arkadaşımın eşi “Bari merdivenlerden inerken elimi bırak” diye bağırdığında ona hak verdim doğrusu. Her fırsatta el ele tutuşmasıyla dikkat çeken Barack Obama ve eski First Lady Michelle Obama’dan sonra Beyaz Saray’a yerleşen Trump Ailesi’nde de benzer bir kriz yaşanmıştı. Belki kendisi dünyaya ateş püskürüyor ama karısı Melania Trump, milyonların gözü önünde ABD Başkanı’nın elini defalarca itince Donald Trump uzun süre alay konusu olmuştu. Belli ki Melania da bezmiş. Belki bir Melania Trump’a işlemeyebilir ama uzmanlar el ele tutuşmayı reddedenler için birtakım önerilerde bulunuyor. Partneriniz elinizi tutmayı reddediyorsa kalabalık içinde buna onu zorlamayın. Alttan alta bunun sizi mutlu edeceği mesajı verin ve onu alıştırmak için işe kalabalık olmayan mekânlardan başlayın. Baktınız hiçbir çıkış yolu bulamıyorsunuz ve bu durum içten içe sizi yiyip bitiriyor, ilişkiyi yeniden gözden geçirin. Eh faydaları saymakla bitmeyen, bu kadar faydalı bir şeyden mahrum kalmak olmaz, öyle değil mi? 

    Uzun lafın kısası yeri geldiğinde sevgilinizin, annenizin, çok sinirlendiğiniz birinin elini tutmaktan, en azından temas kurmaktan çekinmeyin. Hatta derhal şimdi gidin, elini tutabileceğiniz birini bulun. Belki hiç tanımadığınız birinin elini tutmaya çalışırsanız yüzünüzün ortasına yumruğu yersiniz ama bir kriz çıkmasını beklemeden hemen sevdiğiniz birinin elini tutmak eminim çok iyi gelecek. 

    \n

    Ne kadar çok elimiz varmış meğer
    İlkin, senin elinle tutuşan benimki
    Sonra çocuklarınki
    Gençlerinki
    Tekel işçilerininki
    Sonra, ellerin elleri…
    Ne kadar çok elimiz oldu, baksana
    Tutuşa tutuşa
    Bir orman yangını gibi
    - Can Yücel

    \n

    Seninle el ele 

    \n

    El eleyiz seninle yine serin bir yarının sabahında, yürüyoruz el ele, oturuyoruz el ele, gökyüzüne bakıyoruz yahut çay içiyoruz yine bir elimiz diğerinde. Hiç bırakma istiyorum, hiç bırakmayayım istiyorsun. Bakışıyoruz. Susuyoruz. Ellerimiz konuşuyor fakat yine de: Seninleyim diyor, tutuyorum seni ve tutunuyorum sana, diyor, sıkıca kenetlenelim, güven bana diyor. Aşk bu, veya derin bir sevgi, öyle olmasa bile bir bağ bu seninle kurduğumuz görmüyor musun, diyor. Onlara bakıyoruz, gülümsüyoruz, birbirimize bakıyoruz, uzaklara düşüyor gözlerimiz. İçimiz serin, içimiz ılık, hem ferah hem de dingin. 

    \n

    Elimi tuttuğun sürece, sürece…

    \n

    Kutsallık nedir ki başka?

    \n

    Bazı davranışlarımızın kültürlerarası etkilerini dışarıda bırakacak davranışlarımızdan biri değil mi el ele tutuşmak? Her kültürde benzer anlamlara geliyor sanki. Bazılarında ona dair yorumlar farlı örneğin, kimi kültürlerde utanılacak bir şey, kimi kültürlerde cinsiyetçilik yapıyor ama içerik bakımından hep benzer zamanda. Birliktelik ve yakınlık işaret ediyor her zaman. Nedir ki “el ele tutuşmak”? Etimoloji uzmanı değilim, kelimelerin anlamlarıyla bizleri hep şaşırtan İskender Savaşır olsa bizi epeyce aydınlatırdı elbet. Ancak bana çağrıştırdıkları üzerinden oynayabilirim. El- ele- tutmak- tutuşmak. Bize birden çok şey anlatıyor aslında. 

    \n

    El, Orhun Yazıtları’nda () halk, ülke, devlet anlamına gelirmiş, öyle ise de daha ilginç bir bilgi ile karşılaşıyorum. Wikipedia bilgisine göre \"İlah\" kelimesi etimolojik köken itibariyle Sümercedeki \"-İL\" (-el) kökünden gelir ve \"Tanrı\" veya \"Tapılan şey\" demektir. El tapınılacak kadar kıymetli demek… işlevselliğini düşündüğümde bu içime siniyor. El, emek veren, üreten, saran, sarmalayan, şefkat veren, ekip, biçen, doyuran, besleyen neredeyse kutsal bir organ değil mi? Böyle olunca birden çok elin birlikteliği nasıl bir anlam içerir? Ellerin, rastgele üst üste oluşu gibi değil de birbirlerini tutarak ve birbirlerine tutunarak birleşmesi, nasıl bir his hissettirir, nasıl bir çağrışım yapar tutuşanlar için? Birliktelik, berabercelik, dayanışma, işbirliği, elbirliği, yolda olmak, sürdürmek?…

    \n

    Peki tutuşseafoodplus.infoğin ateşinde ısınanlar, aşkın ateşinde tutuşup kül olanlar, yangında kalanlar? …Tutuşmak karşılıklılık içerir. En yukarıdaki Can Yücel sözleri gibi, kim katılırsa bu tutuşmaya yangın gibi, ateş gibi olmak da var bu duygu yükünde. Sanırım öyle pek az bir şey değil el ele tutuşmak, öyle alelade bir şey değil. El ele olmak, tutuşmak.

    \n

    \n

    Anne eli değmiş gibi

    \n

    Birisi elinizi tuttuğunda, elinizden tuttuğunda, elini size verdiğinde, elinizi eline aldığında nasıl hissedersiniz? Peki birinin eline tutunduğunuzda, elinden tuttuğunuzda, elini tuttuğunuzda nasıl hissedersiniz? Pek güçlü bir bağ olacak. Beyindeki nöronların ateşlendiği bir duygusal bağ. Bu yüzden mi el ele durmanın yardımcı kelimesi “tutuşmak” oldu acaba? Çok güçlü bir fitil mi yanıyor, çok güçlü bir bağ, bir ile’ş mi oluyor? İki kişinin duyguları arasında bir kıvılcım, bir ısınma, bir harlı ateş mi cereyan ediyor? Sanki öyle.

    \n

    Farklı kullanım şekilleri de el ele tutuşmanın bu içeriksel zenginliğininden faydalanmış gibi. 

    \n

    Zor gününde elinden tutmak, tam sürükleniyorken elinden tutmak, kaybolmasın diye elinden tutmak, el ele oynamak, el ele diz dize göz göze bakışmak, el ele dans etmek, düşmemek için elini tutmak, elini vermek, el birliği içinde olmak…

    \n

    Sanki bu ateşin içinde en eski el ele tutuşmamızın izleri de bolca barınıyor. Annemizin (babamızın veya onların yerine koyduğumuz kişilerin) elini tuttuğumuzdaki güven, sıcaklık, sarınıp sarmalanma, kollanma, şefkat hisleri. Veya buna duyulan özlem, ya da ihtiyaç. 

    \n

    El ele tutuşmak acıyı azaltıyor

    \n

    Mart ayı civarında ülkemizdeki haber sitelerine bir haber düştü, yapılan bir araştırmaya dairdi. “El ele tutuşmak acıyı azaltıyor” başlığıyla bir çok gazete ve haber kanalında yer aldı. İşin içine nöral bağların da girdiğini düşünmek hiç zor değil. Dokunmanın, sarılmanın beyindeki sinirsel ağları, o kişiye ve hissettirdiklerine dair hafızayı geliştirdiğini biliyoruz. Ne kadar iyi duygularınız varsa her sarılmada, her dokunmada ona ait alanlar yeniden harekete geçiyor, kanlanıyor, yeşeriyor, daha çok yerleşiyor, zenginleşiyor.

    \n

    Aslında bu yazının bir iddiası yok. Basit ve fakat önemli bir şeyin altını çiziyor. Yakınlığa olan ihtiyacımızın, dokunmanın ve el ele tutuşmanın hem fiziken hem de duygusal ve psikolojik olumlu etkilerini hatırlatıyor. Dokunmayı, el ele tutuşmayı, sarılmayı, duygusal açlık ve ihtiyaçlarımız için bolca kullanmayı hatırlatıyor. 

    \n

    * * *

    \n

    Yazarın Datça özleminden olsa gerek, Can Yücel ile başlayıp, aynı şairle bitiriyor.

    \n

    O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
    Arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
    Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
    Yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
    Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
    Öylesine derince bakmasalardı eğer…
    Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de,
    Kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer…
    Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman
    Meydan savaşlarında korkular aşkı ağır yaralamasaydı eğer…
    Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
    Tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer…
    Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi kısacık kestirmelerin ardından,
    Dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer…
    Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
    İhanetinden de onlar payını almasaydı eğer…
    Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
    Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer…

    \n

    Sen gittikten sonra yalnız kalacağım
    Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse?
    Evet sevgili,
    Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
    Kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
    Mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer…

    \n

    - Can Yücel

    \n
    \n

    Not: Görsel, sevgili öğrencim Kübra Kurban’ın emeğidir. Kendisine teşekkürlerimle

    \n

    nest...

    batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir