şeb i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir şiiri / Şeb-i yelda şiiri - Bülent Güler - Edebiyatdefteri.com

Şeb I Yeldayı Müneccimle Muvakkit Ne Bilir Şiiri

şeb i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir şiiri

_________'Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir _________Müptela-yı gama sor geceler kim kaç saat' _ Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir. Yani, en uzun geceyi (21 Aralık) müneccim veya muvakkit nerden bilsin, sen asıl gama, kedere düşmüş kişiye sor gecelerin kaç saat olduğunu. Zira gam çeken geceleri hiç uyuyabilir mi? En iyi o bilir gecelerin ne kadar uzun olduğunu. - Kültür tarihiyle dünyada önemli yere sahip İran’da binlerce yıldır bu gece yılın en uzun gecesi olarak şeb-i Yelda adıyla anılmakta ve İran’ın her yerinde kutlamalar düzenlenmektedir. İranlı Mitoloji ve Eski İran tarihi araştırmacısı ve öğretim görevlisi Prof. Feridun Cuneydi bu gece münasebetiyle yaptığı açıklamasında, İranlıların atalarının 7000 yıl öncesine dayanan takvimlerini güneşe göre ayarlamaya başladıklarını ve 21 aralık gecesinin yılın en uzun gecesi olduğunu anladıklarını belirtti. İranlıların insanı şaşırtan 7000 yıl öncesine uzanan bu buluşla güneşin hareketlerini izlediklerini ve güneşin hareketlerine göre takvimlerini düzenlediklerini hatırlatarak, İranlıların Oğlak, Boğa gibi altı burcu güneşin hareketleriyle hesaplayarak mevsimleri ve ayları hesapladığını söyledi. İran kültür tarihinde 40, 6, 12 rakamlarının kutsal bir yapısının olduğunun görüldüğüne değinen Cuneydi, İranlıların önce bir ayı 40 gün hesapladığını ama daha sonra zamanla bir ayın 30 güne düştüğünü belirtti. İslam sonrası İran’da ay takviminin de kullanılmaya başladığını ama Abbasi halifelerinin ay takvimiyle ilgili düzenleme yapılması isteklerini ısrarla reddettiğini hatırlatan Prof. Cuneydi, Ömer Hayam döneminde durumun değiştiğini ve Hayyam’ın güneş eksenli yeni bir İran takvimi yaptığını bundan sonra İran eski kültür geleneğinin yeniden canlandığını, İran kültürü yanlısı Samanilerin derin İran kültürünü korumaya çalıştıklarını ve Şeb-i Çele-Şeb-i Yelda’yı bütün İranlı atarlının anısına kutladıklarını söyledi. İran’da Fars Dili ve Edebiyatı üstatlarından Prof. Mir Celaleddin Kezzazi de İranlıların çok eski zamanlardan beri yılın en uzun gecesi olarak Şeb-i Yelda kutlamalarını yaptıklarını, İranlıların kutlama kültürünün geniş olduğunu belirterek, İranlıların güneşi iyiliğin sembolü olarak gördüklerini bu yüzden güneşin en kısa dönemi olarak yelda gecesinde güneşe dair kutlamalar yaptıklarını söyledi. Prof. Kezzazi İran halkının eskiden sabaha kadar yatmayarak güneşin doğuşunu beklediğine ve güneşin doğmasıyla onu kutsadıklarına gece boyunca çeşitli yiyecekler hazırlayarak bu bekleyişe tam bir kutlama havası kattıklarına değinerek, bu gecenin kutlamasının bir başka nedeninin de İzedmehr’in doğumu olduğunu açıkladı. Prof. Kezzazi mehr’in anlamının güneş ve güneşin İran ve Hint halklarının bir totemi olduğunu Zerdüşt dönemine kadar bu kutsamanın tarihi arka planı olduğunu hatırlattığı açıklamasında, güneşe tapınmanın İran sınırlarını aşarak Roma’ya ulaştığını, Roma krallarının bu ayini kabullenerek uyguladığını ve Roma krallarından Julianos’un halkı Hıristiyanlıktan Mehr Peresti’ye (Mitraizm-Güneşe Tapınma) döndürmeye çalıştığını söyledi. Roma’da İran etkisiyle Şeb-i Çele-Şeb-i Yelda’nın yılın başı olduğu inancı geliştiğini ve Hıristiyan inançlarında dahi rahiplerin halkı bu inanıştan döndüremeyerek bu gecenin Hz. İsa’nın doğum günü olduğu inancını ortaya attıklarını ve bu durumun devam ettiğini bugünün Hıristiyan dünyasında yeni yıl olduğunu hatırlatan Prof. Kezzazi, Hıristiyanlar arasında 25 Aralık’ta yapılan kutlamalarında İran Şeb-i Çele (Kırkıncı Gece) -Şeb-i Yelda kutlamalarının etkisinin hala devam ettiğini, İranlıların eskiden selvi ağacını bu gecede altın ve gümüşlerle süslediklerini Hıristiyanların daha sonra selvi ağacını yerine İranlı kadim güneşe tapanlardan etkilenerek çam ağacını süslemeye başladıklarını belirtti. Prof. Kezzazi İran kültüründe güneşin Anahita adlandırılan tanrıça bedeninde bir mağarada doğduğunun yer aldığını buna benzer olarak Hıristiyanlıkta daha sonra Hz. İsa’nın Güneş’i ve Hz. Meryem’in Anahita’nın yerini aldığını söyledi ve bir diğer İran kültürünün Hıristiyanlıktaki etkisinin tatil günü Pazar’ın olmasında gören Prof. Kezzazi, Sunday’in anlamının Mehr-güneş günü ve bu günün İranlı güneşe tapanların kutsal günü olduğunu ve batılı meşhur araştırmacı ve yazar Rennan’ın kadim zamanlarda Batıda Hıristiyanlığın yayılmasının durması halinde bütün batının bugün Mitraist olacağını söylediğini nakletti. Bugün bile Hıristiyan birçok fırka Hz. İsa’nın doğumunun kışın başlangıç günü olduğu düşünülen İran’ın Yelda gecesinde ve ayrıca İran’da Sistan’da kullanılan takvim esasında olduğuna inanmakta ve Mitraizm’de “Hore Ruz” yani güneş günü olarak adlandırılan bugünün hala takvimlerde değişmeden devam etmektedir. Mezdek taraftarı olan Horremiddiniler de kışın ilk günü Şeb-i çele-Şeb-i Yelda’yı “Horrem Ruz” (Kutlu Gün) olarak kutsamışlar ve özel kutlamalar yapmışlardır. Eski İran kültürünün bu izleri bugün bile Afganistan ve Tacikistan’da Pamir ve Bedehşan bölgelerinde devam etmektedir. Ayı şekilde eski Ermeni takvimlerinde yeni yıl Avista sözü olan “Nov Serde”den (Soğuğun Başlangıcı) etkilenerek “Nav Asard” olarak adlandırılmış ve yeni yıl olarak kutlanmıştır. Zerdüştler tarafından dini kutlama olarak kabul edilmeyen Şeb-i Yelda halk tarafından kutlanmış ve Zerdüştler de sonunda bunu kabullenmişlerdir. Eski zamanlarda İran’da Şeb-i Yelda sabahı doğacak güneşi görmek için inşa edilen binalar da olmuştur ve İran’da sadece Kaşan kentinde Niyaser binası bu tarihi olayların şahidi olarak bugüne kadar gelmiştir. Son yıllarda yapılan bazı araştırmalar Dört Eyvan Niyaser binasının eski inançlara göre kışın başlaması, güneşin doğuşu ve yılın dönemlerini hesaplayabilmek için özel hesaplarla inşa edildiğini ortaya çıkarmıştır. İran’da Şeb-i yelda gecesi herkes evine karpuz götürür ve o akşam karpuz mutlaka yenir. Halk İran’da Şeb-i yelda gecesi yeteri kadar karpuz yenirse kış boyunca soğuk ve hastalıktan korunacaklarına inanırlar. İran’ın hemen hemen her yerinde bugün de kutlanan Şeb-i Yelda kutlamalarından bölgelere göre değişiklikleri görmek mümkündür. İran’da Şeb-i Yelda gecesi kutlamalarında bölgesel ortak olan şey herkesin karğuz yemesidir. Şeb-i Yelda gecesi İranlı ailelerde büyük küçük herkes bir araya gelir, sözlü ve nişanlılar bu gece birbirlerine meyvelerle süslenmiş tabaklı hediyeler gönderir, evlerine misafir olur ve sözlü ya da nişanlı kız bu ziyarette damat adayına kesilmemiş kumaş ve elbise hediye eder. İran’ın çeşitli bölgelerinde Yelda gecesi Hafız-ı Şirazi’nin şiir divanından şiirler okunur, Hafız falları açılır. Yine bazı bölgelerde Firdevsi’nin Şahnamesinden bölümler okunur, nakkallık yapılır ve büyükanne ile büyükbabaların hatıraları anlatılır. İran’da çok eskiye dayanan Yelda gecesi kutlamaları bugünde İranlı aileleri büyük küçük herkesi bir araya toplamak, sabaha kadar süren kış akşamlarında birbirlerinin yanında mutlu ve huzurlu kılmak için devam eder.

“Müptela-yı gama” sorulması gereken en uzun gece: ‘şeb-i yelda’

Farsça, "yılın en uzun gecesi" anlamına gelen 'şeb-i yelda', 21 Aralık'ı 22 Aralık'a bağlayan gecedir. Bu gece, kısa günlerin biteceğinin habercisi olması bakımından İran'da yüzyıllar boyunca kutlanmıştır. Şeb-i yelda, zaman kavramının aşıklar için çok önemli olduğu klasik şiirde de ayrıca yerini alır. Aşıklar için bir ıstırap haline gelen gecelerin, bu en uzun gece olan 'şeb-i yelda'da nasıl bir hal aldığını divan şiirindeki beyitler üzerinden şerhleriyle birlikte inceledik.

Giriş Tarihi: 21.12.2019 16:40 Güncelleme Tarihi: 21.12.2021 09:47

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır