الداعية خالد ياسين / Artuklu Akademi » Submission » تأدُّبُ النُّحَاةِ معَ اللهِ عَزَّ وجَلَّ

الداعية خالد ياسين

الداعية خالد ياسين

Türk Sinemasında Suriye Krizi

Modern Arap edebiyatında savaşın, göçün, iç karışıklıklar ve çatışmaların edebiyattaki yansımaları ilk olarak Lübnan ağırlıklı göçler sonrasında Amerika’da Arap Mehcer edebiyatının bir ekol olarak ortaya çıkışı şeklinde tezahür etmiştir. Tam bir örtüşme olmamakla beraber, XIX. yy.’ın başı ve XX. yy.’ın başlarında varlık gösteren Mehcer edebiyatına benzer edebi oluşumlar günümüz Türkiyesinde ’de Suriye’de patlak veren savaştan sonra yoğun olarak varlık göstermeye başlamıştır. Ancak bu oluşumlar gönüllü bir göç dalgasından sonra değil hayatta kalma mücadelesinin, sürgünün ve ilticanın bir yansıması olarak kendini belli etmiştir. Savaştan sonra Suriyeli edebiyatçılar tarafından içeriğinde göç ve iltica hikayelerine yer veren romanlar, hikayeler, vatan özleminden, vatana dönüş hayalinden bahseden şiirler yazılmıştır. Bu tebliğde savaş sonrası üç roman yazmış, kısa hikaye, roman ve çocuk edebiyatı alanında toplam yirmi bir eser sahibi, bu eserlerinden altısı çeşitli edebi ödüllere layık görülmüş olan Suriyeli edebiyatçı İbtisâm Şâkûş’un Vak’ul-Huta adlı romanı göç ve iltica kavramları açısından ele alınacaktır. Ayrıca savaş ve göç ortamının edebi eser üzerinde etkileri de incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Suriye, göç, edebiyat, şiir, nesir, müfredat ABSTRACT MIGRATION AND ILTICA IN THE IBTISAM SHAKUSH’S NOVEL “VAKUL-HUTA” The reflections of war, migration, internal disturbance and conflicts in modern Arabic literature first appeared in the form of a school of Arab Mehcer literature in America after Lebanese immigration. Although not exactly overlapping, literary formations similar to Mehcer literature has begun to make their presence felt as intense in today's Turkey after after the outbreak of the war that erupted in Syria in However, these formations are not reflected as a wave of voluntary migration, but that of the struggle for survival, the exile and the asylum. After the war, novels and stories which included stories of migration and asylum and the poems making reference to about homesickness and the dream of returning to the homeland were written by Syrian Literati. In this paper, the novel Vak ul-Huta edited by the Syrian women of letters İbtisam Shakush will be analyzed in terms of the concepts of migration and asylum. She has written three novels after the war and has twenty one literary works such as short stories, novels and works in the field of children's literature. Six of these works have received various literary awards. This paper will also examine the effects of war and migration on the literarywork. Keywords: Syria, migration, literature, poetry, prose, curriculum

Kardaşlık 62
YIL/YEAR KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT VE FOLKLOR DERGİSİ NİSAN - HAZİRAN REVIEW OF CULTURE ART LITERATURE AND FOLKLORE APRIL - JUNE İzzettin Kerkük Sönmez Ateş QARDASHLIQ KARDAŞLIK 62 SAYI/ISSUE Hakk’a Yürüdü KERKÜK VAKFI 16 KERKÜK VAKFI KARDAŞLIK Kültür Sanat Edebiyat ve Folklor Dergisi Yıl 16 Sayı 62 Nisan - Haziran Fiyatı : TL (KDV Dahil) Kerkük Vakfı Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü İzzettin KERKÜK Editör ve Genel Koordinatör Suphi SAATÇİ Yazışma adresi P. K. 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL Tel. () 00 75 Belgegeçer () 00 76 funduszeue.info funduszeue.info email: [email&#;protected] İdare Merkezi: Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı Huzur Apt. No: 1/1 Fındıkzade/İSTANBUL Temsilciler Habib HÜRMÜZLÜ (Ankara) Timur TAŞ (İzmir) Ali İhsan NAQIB (ABD) Bilim Kurulu Prof. Dr. Ziyat AKKOYUNLU Prof. Dr. Yavuz AKPINAR Prof. Dr. Abdülhalik BAKIR Prof. Dr. Haşim KARPUZ Prof. Dr. Mahir NAKİP Prof. Dr. Suphi SAATÇİ Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU Prof. Dr. Abdüsselam ULUÇAM Yazı Kurulu Kemal BEYATLI Kemal ÇAPRAZ Aydil EROL Erşat HÜRMÜZLÜ Habib HÜRMÜZLÜ İzzettin KERKÜK Mahir NAKİP Acar OKAN Ömer ÖZTÜRKMEN Suphi SAATÇİ Suphi SALT KARDAŞLIK Kerkük Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak üç ayda bir yayınlanır hakemli bir dergidir. Dergide yayınlanan yazıların sorumluluğu imza sahiplerine aittir. Dergide yayınlanmış yazılar ve fotograflar kaynak gösterilerek alınabilir. Abone yurtiçi yıllık 30 YTL, yurtdışı yıllık 50 $ veya 40 Euro Posta Çeki No: Cerrahpaşa/İstanbul veya İş Bankası İstanbul, Fındıkzade Şubesi Hes. No: EUR Hes. No: Dolar Hes No: Tasarım Ercan ŞİMŞEK Baskı Şenyıldız Matbaacılık Zeytinburnu Mah. Gümüşsuyu Cad. No:3 K:2 Zeytinburnu / İstanbul • Tel: +90 47 91 Tarihi Gelişim İçinde Irak’ta Türk Varlığı kitabının Arapçası yayımlandı. Kerkük Vakfı’ndan isteyiniz. İÇİNDEKİLER 4 10 30 32 Ne Gülelim Ne Ağlayalım Aklımızı Başımıza Toplayalım • Editör’den 2 Naat Cengiz BAYRAKTAR • şiir 22 Ölüm Var Vurar Geçer Ölüm Var Deler Geçer • Ata TERZİBAŞI 4 İzzettin Kerkük’ü Anma Duası Ahmet YÜTER 23 İzzettin Kerkük’ün Vefatına Tarihtir Yakut(=Prof. Dr. İsmail YAKIT) • şiir 4 Örümcek Günleri İzzettin Kerkük Anısına Necmettin BAYRAKTAR 24 Iraklı Türkmenler Kendi Öz Yurtlarında Garip Yaşıyor! [email&#;protected] Irak’ta bir seçimi daha geride bıraktık. Sonuçlar açıklandı ve herkes buna göre yorumlar yaptı. Seçimde neler oldu, ne gibi yolsuzluklar vardı? Yüksek Seçim Kuruluna yapılan şikâyetlerden dolayı sonuçlarda önemli bir değişiklik olur mu? Bilemiyoruz. Irak’ta çok nezih bir seçim ortamı olduğunu iddia etmek elbette ki güçtür. Çok gelişmiş demokratik ülkelerde bile seçimlere hile ve şaibe karıştığı olur. Şimdilik bunu bir kenara bırakıp Türkmeneli’nin ve Türkmenlerin durumuna bakalım. Kerkük’te Irak Türkmen Cephesi hiçbir tarafla koalisyon yapmadan Kerkük Türkmen Cephesi adı ile bağımsız bir listeyle seçimlere katıldı. Ancak diğer illerde başka örgütlerle bazı ittifaklar yaptı. Kerkük bölgesinin 12 olan milletvekili kontenjanından 8’ini, yani aslan payını Kürt partileri aldı. Türkmenlerle Araplar ise 2’şer sandalye kazandılar. Bu sonuçlara göre Kerkük’ten Erşat Salihi ( oy) ile Hasan Turan ( oy) ve Selahattin ilinden ise Hena Asgar Mehmet Rıza ( oy) ile birlikte toplam 3 milletvekili seçilmiş oldu. Irak Türkmen Cephesi Musul, Erbil, Diyala ve Bağdat’ta başarı sağlayamadı. Irak Türkmen Cephesi dışında, başka siyasî oluşumların listesinden parlamentoya seçilen Türkmen kökenli milletvekilleri: 2 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ * Selahattin ilinden Casım Mehmet Cafer Kâzım (Tehalüf Salahattin al-Vatanî/ oy), Niyazî Mimaroğlu (El-İtilaf al-Vatanî fi Salahattin/ oy) * Musul’da Şeyh Mehmet Taki al-Mevla (Tehalüf Ninova alVatanî/ oy) ile Av. Nehla Hüseyin Sadullah Verdi (Tehalüf Ninova al-Vatanî / oy); ayrıca İzzettin al-Devle (Muttehidun Lil-Islah/ oy) ve Sacide Muhammed Yunus (İtilaf al-Arabiyye/ oy) * Bağdat’ta Abbas Hasan Musa al-Beyati (İtilaf Devlet alKanun/ oy) Seçim Sonuçları ve Gerçekler Türkmenlerin seçimlerden aldıkları sonuçları doğru biçimde okumamız gerekir. Bunu doğru okuyup algılamak için, durum muhakemesi yapmalı ve düşünmeliyiz. Durum muhakemesine de, düşmandan önce kendimizden başlamalıyız. Çünkü üzülüp ağlamak veya sevinip gülmek yerine, anlamaya çalışmak daha yararlı ve daha önemlidir. Seçimlere girerken, özellikle Kerkük’te tek liste ve tek yumruk olunması isteniyordu. Bu hususta çatlak oluşmasına izin verilmeden, taraflar arasında uzlaşma sağlanması isteniyordu. Türkmen toplumu, bölünmeden ve bir şemsiye altında seçimlere girilmesini arzu ediyordu. Birlikte hayat, ayrılıkta Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ memat vardır, deniliyordu. Ancak buna muvaffak olunamadı. Bu arada sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri bu konuda bir bildiri de yayımladı. Bildiride, doğacak olumsuz sonuçlardan dolayı, birlik ve beraberliğe engel olanların sorumlu sayılacakları ve vebal altında kalacakları dile getirildi. Seçim sonuçlarına bakınca, bunun ne kadar vahim bir hata olduğunu şimdi görebiliyoruz. Çünkü Dr. Turan Müftü’nün ekibi de Kerkük Türkmen Cephesi altında yer alsaydı, Cephenin aldığı oy sayısı 99 bine yaklaşırdı. Fakat 27 bine yakın oy boşa gitti. Bu arada Türkmen seçmenlerin Kürtlere giden oyları da Kerkük Türkmen Cephesine yönlendirilseydi, o zaman 2 yerine 3 ve belki de 4 sandalye alınabilirdi. Yazık oldu… Yapılan seçimlerde özellikle Kerkük valisinin mensup olduğu partinin Türkmen seçmenlerden de oy aldığı söyleniyor. “Bu vali çok hizmet yaptı onun için halk, oyunu o partiye verdi”, deniliyor. Açıkçası valinin mensup olduğu partinin Türkmenlerden de oy aldığı söyleniyor. Bu iddia doğru ise, yazıklar olsun. Ancak bunun kabahatini de karşı tarafa yüklemek, bizi sorumluluktan kurtarmıyor. Çünkü Irak’ta genel seçimlerin 30 Nisan ’te yapılacağı, 4 yıl önceden biliniyordu. Peki, Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI bizim siyasî arenada mücadele eden liderlerimiz, geçen 4 yıl içinde neler yaptılar ve ne gibi seçim stratejisi geliştirdiler? Kendi malını yemeyenlerin malını, başkaları yer. Bu seçimlerde aday olan çok sayın 22 Türkmen şahsiyeti parlamentoya girmek için hangi taktikleri uyguladılar. Diğer siyasî örgütler Türkmen seçmenlerin de oylarını almak için çeşitli taktik ve oyunlara başvururken, biz ne gibi hazırlık yaptık? Bizim siyasiler sadece Türkmenlerden değil, Araplardan ve Kürtlerden de oy almak için ne gibi stratejiler uyguladılar, diye sormak bizim de hakkımız. Bu valinin ırkçılık yaptığını, halk arasında etnik ayrımcılık yaparak Türkmenlerin tayin işlerini engellediğini neden seçmenlere anlatmadılar? Kapı kapı dolaşıp seçmenlerle bire bir temas kurulması neden düşünülmedi? Başkaları bizim halkın oylarını almak için türlü çeşitli taktikler uygularken, bizlerin de bostanda yatan karpuzlar gibi uyumakla seçim kazanmamız beklenemez. Parlamentoya girebilmek için sadece aday olmak yetmiyor. Sadece renkli posterler bastırıp asmak ve halka yumruk sallamak da yeterli değildir. Neden herkes Erşat Salihi ve Hasan Turan gibi ciddi gayret gösterip çalışmıyor? Sevgili kardeşlerim, siyaseti kurallarına göre oynamamız gerekiyor. Aksi takdirde sonuç maalesef hepimiz için hüsran olur. Aklımızı Başımıza Toplamamız Gerekiyor? Bu yarışta adaylarımız rakip partilerle mücadele edip, kendi adaylarımızın kazanmasına yönelik çalışmalara odaklansaydı, mutlaka netice daha farklı olurdu. Herkes parlamentoya girmek hayaline kapılmadan KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ ACI KAYBIMIZ İzzettin Kerkük Kültür ve Araştırma Vakfı’nın kurucusu ve başkanı İzzettin Kerkük’ü kaybetmiş bulunuyoruz. Kardaşlık Dergisi’nin Kerkük Vakfı adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü olan İzzettin Kerkük’ün kaybı camiamızda büyük üzüntü yaratmıştır. Ailesi ve yakınlarına, Kerkük Vakfı camiasına sabır ve metanet, merhuma yüce Tanrı’dan rahmet ve mağfiret diliyoruz. Mekânı Cennet olsun. önce, meclise seçilmenin püf noktaları üzerinde çalışsaydı, daha iyi sonuçlar alınması kaçınılmazdı. Irak’ta siyaset arenasında mücadele etmek için illa ki milletvekili seçilmek gerekmiyor. Siyasilerin yapacakları tonla iş vardır. Özellikle halkın nabzını tutmak ve onların beklentilerini tespit etmek, siyasetçilerin görevidir. Üstelik bunları yapmak da o kadar zor değildir. Seçimlerden aylar önce, liseli öğrencilerden yararlanarak her semtte anketler yapılabilirdi. Musalla’da 3 kişi, Piryadi’de 3 kişi, Begler ve Şaturlu’da 3’er kişi, Bağdat Yolu’nda ve Yengi Tisin’de 3’er kişi, çarşıda ve esnaflar arasında, okullarda öğretmen ve öğrenciler içinde veya seçmene tek soru soracaklardı: “Oyunu kime ve neden vereceksin?” Sonra bir masa etrafında bunların dökümünü çıkarıp analiz edeceklerdi. 15 veya 20 kişiyle, gün, bilemediniz en çok bir hafta içinde yapılacak bir çalışma ile halkın sosyolojik ve psikolojik eğilimini ortaya koymak mümkün olurdu. Bu çalışmayı her üç dört ayda bir tekrarlayarak, halkın nabzı yoklanırdı. Buna karşı taktikYıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ ler geliştirip karşı propaganda çalışmaları hazırlanırdı. Üstelik bu iş sessizce ve gösterişsiz biçimde yürütülür ve sonuca varılırdı. Ama bu işler nerede, biz neredeyiz? Seçime gün kala başımıza camadanı bağlayıp halkı selamlamaya çıkmakla seçim kazanılması dünyada görülmemiştir. Başka siyasi örgütler bizim toplumun zaaflarını veya yumuşak karınlarını çalışarak tespit ediyor, bizim seçmenlerimizi kendi taraflarına çekiyorsa, bunun ayıbı onların değil bizimdir. Bunun için aklımızı başımıza devşirelim. Irak’ta Türkmenlerin başına örülen çorapların farkında olmamız gerekirken, bu tehlikeli durumu anlamadan, kabahati başka yerlerde aramayalım. Elbette ki herkes kendi aklına güvenir ve kendi aklına göre hareket eder. Ancak bundan daha akıllıca bir başka yol da vardır. O da başkalarının aklından yararlanmak. Ne gülelim ne de ağlayalım, artık hatalarımızı anlayalım… Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 3 KERKÜK VAKFI Ölüm Var Vurar* Geçer Ölüm Var Deler Geçer Ata TERZİBAŞI Kerkük’te yanan petrol ateşiyle kırmızılaşan semamızda her gün parlak bir yıldız akıp sönmektedir. Bu akışların arasında yeri boş kalanlara üzülmemek olmuyor. Ölüm Allah’ın emridir; ama bazı ölümler bir aileyi veya birkaç ferdi incitmekle kalmaktan çok kocaman bir toplumu rencide etmektedir. Bu müstesna ölümler vur geç kabilinden ebediyete göçme olayından fazla milletin varlığına indirilen etkili darbelerdir. * Vurur İşte yarlıganmış İzzeddin Kerkük’ün fani dünyamızdan rıhlet edişi onulması güç derin bir yara açmıştır. Eliyle, kalemiyle, fikriyle ve milli davranışıyla ortaya koyduğu değerli yapıtları sayesinde halkına yaptığı hizmetlerini anmamız onun için ikinci bir ömürdür. O, hâlâ aramızda milli bir ülke şehidi olarak yaşamaktadır. Zeki ve bilgili bir insan olan İzzeddin gençlik çağında yayımladığı bir kısım yazılarında Babagurgur’da yanan ezeli ateşten sembolize ettiği Sönmez Ateş takma adını kullanmış ve yazarlarca da zatına uygun sayılmıştır. Yaşlılık çağında yayımladığı değerli hatıra yazıları ise okuyucuyu o günlere götüren hoşça eserlerdir. Bunları ben Kardaşlık dergisinde çıkan öteki yazılardan önce izlerdim. Onun milli faaliyet ve çabalarını burada anlatmaya derginin tüm sayfaları yetmez; bir kitap doldurmaya gerek vardır. Zaten de bu gereği vefalı dostu Prof. Dr. Suphi Saatçi ve genç kalemdaşı Mehmet Tütüncü birlikte hazırladıkları değerli kitapla yerine getirmişlerdir. Hayatı boyunca milli davadan uzak kalmayan rahmetli İzzeddin yaşlılık çağında enis ve munisi olan eşinin ölümüyle sarsılmış ve yapayalnız yaşadığı İstanbul’daki evinde hastalanarak soydaşları tarafından hastaneye götürülerek orada Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Gittiği yerden utanmamasını diler, günahı varsa bağışlanmasını yüce Tanrı’dan niyaz ederiz. İzzettin Kerkük’ün Vefatına Tarihtir 03 Mayıs Kerkük Türkmen Davasının lideriydi göçtü bugün Mücâdeleyle geçti ömrü yoktu kimseye kini Duayla söyledi Yakut’a tarihi gelip üçler: “El-Kebîr, Mücâhitlerle haşr eylesin İzzettin’i” +3= H. Yakut(=Prof. Dr. İsmail YAKIT) 4 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI Iraklı Türkmenler Kendi Öz Yurtlarında Garip Yaşıyor! Erşat HÜRMÜZLÜ Ömrünü Irak Türkleri davasına adamış olan pirimiz, üstadımız ve ağabey olarak tanıdığımız İzzettin Kerkük hakka yürüdü. Kerkük davasını ve Kerkük vakfını onsuz düşünmek bizim için inanılmaz bir boşluk mucibidir. Onu genç yaşlarda tanıdım. Beraber sevinçlerimiz ve beraber kaygılarımız oldu. Ankara’da beraber olduğumuz gibi İstanbul’da da beraber olduk. Fakat bizi gurbet hayatı da birleştirdi. Birleşik Arap Emirliklerinin başkenti Abu Dabi’ da olduğu gibi Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad şehrinde de beraber olduk. Günler ve geceler geçirdik beraber, Irak’ı, Kerkük’ü ve Türkmen şehirlerini anarak, merak ederek ve hasret duyarak… En büyük özelliklerinden biri davaya yazarçizer kazandırmaktı. Yeter ki dava için ve aşkla sevdiği Kerkük için olsun bu çalışmalar. Onun için başka alternatif yoktu. Disiplinliydi, bunun için beraberce çalıştığı memurlar ve mahalli sözleşmeli elemanlar zaman zaman şikâyet ederler, abarttığını söylerlerdi. Ancak her zaman o haklı çıkardı. Taviz vermeden doğruları savunurdu. Bazen bu pozisyonda olanları gülerek Monaco ordusuna benzetirdi, ancak onun için tek kişilik ordu da olsa mücadeleye devam etmek esastı. KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ İzzettin Kerkük ve Erşat Hürmüzlü Vefa gününde Armağan kitabı tanıtıldığında yurt dışında idim. Katılamamıştım, ancak o kitapta yazdığım yazıda kendi kendimi sorguluyordum. Acaba İzzettin Kerkük kiminle mukayese edilebilirdi. Yeri doldurulmadığı için bir başka dava adamı olan Yaser Arafat’a benzetebilir miydik onu? O bundan memnun olmayacaktı, illa özdeştirilecekse bir Kerkük kahramanıyla özdeştirilmesi belki doğru olabilirdi. Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Onun için kendimi sorguladım ve o bir insanla değil bir dava hedefiyle anılmalıydı diye düşündüm. Anma gününe gönderdiğim mesaj huzurunda okundu, orada kararımı vermiştim: “Size bir şey söyleyeyim de orada saygı için bulunduğunuz bu çilekeş insanın kalbinde neler çalkandığını varın siz anlayıve- Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 5 KERKÜK VAKFI yerini doldurmak zordu ve o bir simgeydi. İzzettin ağabey, ben yanılmışım. Çünkü sizi bir tek insanla, bir tek mücadeleci ile anmak hem yanlış, hem ayıp olur. Siz Kerkük ve Türkmeneli davası için Arafat dağı kadar yüce, Kerkük Kalesi kadar dirençli ve Hasa çayı kadar azimkâr bir insansınız demek gerekirdi. Ellerinizden saygıyla öperim.” Cenazesinden sonra evinde toplandığımızda bacanağına dedim ki: Kim diyor ki İzzettin Kerkük’ün çocuğu olmadı. Burada hasretle kendisini anan bu gençleri görüyor musunuz? Bunlar onun çocukları değil mi? İzzettin Kerkük ve Erşat Hürmüzlü anma toplantısında. rin: Ben 40 senedir tanıdığım İzzettin Kerkük ile emin olun ki tek bir konuşma hatırlamıyorum ki içinde KERKÜK sözü geçmesin. İzzettin Ağabey, size armağan kitabınızda hitap ettiğimde çok düşünmüştüm: Acaba özdeşleştirmek gerekirse İzzettin Kerkük kiminle aynı safa konulabilir, diye. Orada, olsa olsa yakın tarihimizden bir mücadelecinin ismini vermek gerekirse, belki Yaser Arafat’ı düşünmek kabil olurdu, demiştim. Çünkü onun Öyleydi ve öyle kalacak, bizden sonra gelecek nesiller de onun hedefini yüceltecek ve o yolun yolcusu olmakta kararlı olacaklardır. Nur içinde yat, Sen de Kerküklülerden fazla Kerküklü olan Sabriye ablamız da. Ancak yerinin doldurulamayacağını biliyorum. Bizi affet. Kimliğim Doğum tarihim Babamın eline kelepçe takılan gün Adım Sönmez Ateş Milliyetim Onur verir Doğum yerim Her ananın özendiği bir yer Dilim Atalarımın dili Yar der oğul der bacı der Tükenmez horyatının sesi Gönül Dost görür herkesi Aşım ana sütü gibi Arı bir kaynaktan Elbisem bayraktan Yuvam sıcak ana kucağı Varlığım beneği baba ocağı Ninniyim öksüz kulaklarda Ateşim Sönmez ocaklarda Kardeşim candaşım evliya adağım El ele ver karşıma çık Kollarım her dosta açık Ben özün ben dilin ben ananım İliklerime kadar vatanım Nesrin ERBİL 6 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI Türkmeneli’nden Türk’ün dilinden Kerkük Davasına Adanan Bir Ömür Mahir NAKİP [email&#;protected] Sene Türkiye’ye yeni gelmiş ve Ankara Atatürk Site Yurdu’na kaydolmuş, onlarca idealist Türkmen gençlerinden birisiydim. Kafamızda bin bir gaile vardı. 19 yaşında ve ilk defa Kerkük’ten kopup gurbete çıkmışız; Ankara sokaklarında Türk askerleri dolaşıyor; Irak Elçiliği bizi takip edebiliyor ve hangi okula girebileceğimizin kaygısı hepimizi sarmaktadır. Kaldığımız yurdun mütevazı bir kütüphanesi vardı. Dışarıya çıkmaktansa kütüphanede çalışmayı tercih ederdik. Bir taraftan Türkiye Türkçesini öğrenmeye, diğer taraftan da susadığımız Türk kültürünü öğrenmeye çalışıyoruz. Tozlu rafların arasında incecik ve küçücük bir kitaba rastladım. ‘’Kerkük Üzerine Söylenmiş Şiirler’’ Yazarı İzzettin Kerkük, Yayınlayan Kurum Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü. Çok heyecanlanmıştım. Biraz mutluluk biraz da korku dolu bir duygu ile kitapçığı aldım ve bir kenara çekilerek kitabı yapraklamaya başladım. Kerkük hakkında söylenen ilk şiirin Ziya Gökalp gibi büyük bir Türk mütefekkiri tarafından yazılmış olması heyecanımı bir kat daha arttırmıştı. Elbette esas merak ettiğim kişi kitabın yazarı olan İzzettin Kerkük idi. Zaman ilerledi ve devran döndü İzzettin Ağabeyle tanıştım; sonra da onun adına kurduğumuz KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ İzzettin Kerkük Kültür ve Araştırma Vakfı’nda birlikte olduk. yılında titiz bir çalışmayla mikro filmlere aktardığım yılları arasındaki Türk basınında Kerkük ve Musul hakkındaki belgeleri onunla paylaşmıştım. Çünkü İzzettin Ağabey bu konuları incelemede benden daha tecrübeli ve öncelikli idi. Nitekim layık-ı veçhiyle belgeleri kullandı ve Kardaşlık Dergimizde peyderpey oradaki bilgileri yayınladı. olarak bilinir. Şahidi olduğu birçok dış politika olayını kimseyle paylaşmadan dünyasını değiştirdi. Devlet sırlarını saklamada ketum bir meziyeti olan İzzettin Ağabey, Türkmenlerle ilgili bütün hatıralarını, bilgilerini ve tavsiyelerini okurları ile paylaşmıştır. Başka şekilde de zaten örnek olamayacaktı bizlere. İzzettin Ağabeyin vefatı Türk dünyası, Irak Türkleri ve bahusus Kerkük Türkleri için büyük bir kayıp olmuştur. Hayatını bu davaya hasretmiş birisi olarak her yerde, her zaman ve her fırsatta Irak Türklüğünü savunmuş, yazmış ve bu konuda konuşmalar yapmış bir aydınımızdır. Yazarlığının yanında çok ciddi ve sistemli bir arşivci idi. Topladığı belgelerle bize yakın tarihimizi öğretmiş öğretmenimiz mesabesindeydi. Mesela Haşim Nahit Erbil’i onun sayesinde tanıdık ve okuduk. Azimli, çelik iradeli ve sebatlı bir kişiliğe sahipti. Türk Dışişleri bünyesinde çalıştığı yıllarda vakur bir duruş sergilemiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır. Onu, tanıdığım Türk hariciyeciler hep minnetle anarlar. Türkmen kimliğinin yanında dürüst, çalışkan ve sorumlu bir bürokrat Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ İzzettin Kerkük ve Mahir Nakip Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 7 KERKÜK VAKFI halde birilerini eleştirdiğini, ya da haklarında yazı yazdığını hiç görmedim. Belki de yazılarında bunların hiç birisinden söz etmemiştir desem yanlış olmaz. Çünkü o bir fikir, kültür ve dava adamıydı; bir kavga ya da niza çıkarma adamı değildi. İnandığı doğruları hiç kimseden ve hiç bir yerde gizlemezdi; bu yönüyle sarih ve açık sözlü bir rehberdi. İzzettin Ağabey arkasından önemli bir arşiv bırakmıştır. Bu arşiv özellikle Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllardan başlayarak günümüze kadar Irak Türklüğü konusunda yayınlanmış bütün haber, yorum, makale ve kitapları kapsamaktadır. O arşivi en iyi derleyip toparlayabilecek kişi elbette Sayın Suphi Saatçi Ağabeyimiz ve değerlendirebilecek olan kurum da Kerkük Vakfı olacaktır. İzzettin Kerkük ve Mahir Nakip İzzettin Ağabeyin kişiliğinden de söz etmek gerekir. İçinde bulunduğumuz kirli siyasi ortamın gereği, bazı Türkmen siyaset- 8 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ çilerini ve şahsiyetlerini eleştirmeden edemiyoruz. Bunu sanırım toplum olarak kanıksamış bir durumdayız. Hak ettiği Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ İzzettin Ağabey hakkında daha çok şey söylenebilir. Evet onu kaybettik, ama yolunu ve ülküsünü izlemekte, yaşamak ve yaşatmakta azimliyiz. Kabri pürnur ve mekânı cennet olsun. Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI Türkmen Babası İzzettin Kerkük Mehmet ÖZBEK Ağa begi Sayaram ağa begi Cennete uğurladık İzzettin ağabegi M. Ö. Kerkük’te dünyaya gelen, gençlik yıllarında mahallin kültürünü, tarihini zihninin bir parçası haline getirerek Türkmenlerin geleceği konusunda her türlü faaliyeti omuzlayan, onlara güç vermeye, yol göstermeye çalışan ağabeyimiz İzzettin Kerkük için ne söylesek azdır. Geç tanıdığıma üzüldüğüm, hatta kahrettiğim müstesna şahsiyetlerden biriydi. Milletlerin kültür hayatında rol oynamış abide şahsiyetler vardır. Dede Korkut, Kaşgarlı Mahmut, Ahmet Yesevi ve Yunus Emre gibi… Bunlar tarihin dönüm noktalarında meydana çıkarak yapılması gerekeni yapıp sessiz sedasız giden kahramanlardır; bir milletin vazgeçilmezleridirler. Mütevazı kişilikleriyle yol gösterir, bu yolda yürüyenlere ışık tutarlar. İzzettin ağabey de bunlardan biriydi. Mertlik ve çalışkanlık hamuruyla yoğrulmuş yüreği ile kendinden sonrakilere rehber olmuş, gittiği her yerde de Irak Türkmenlerini en güzel biçimde temsil etmiştir. Mükemmel bir Türkmen beyefendiliğinin yanı sıra, yaşadıklarını yazıya dökerek bir tarih yazmıştır. Bu münasebetle Türkmenlerin abide şahsiyetlerinden, gönül dostlarından, sevda erenlerindendir. Başta sayın Prof. Dr. Suphi Saatçi olmak üzere bir elin parmakları kadar bile olmayan kadroyla yayımladığı “Kardaşlık” dergisiyle Türkmen kültürünü geniş coğrafyaya tanıtmış, Türkmenlerin övünç kaynağı olmuştur. İzzettin Kerkük bütün ömrünü Türkmen meselelerine vakfetmiş bu vesile ile onların iftihar vesilesi olmuştur. Yaşadıklarını yazıya dökerek bir tarih yazmıştır. Bu münasebetle Türkmenlerin abide şahsiyetlerinden, gönül dostlarından, sevda erenlerindendir. Bir ülkeyi kendimizin yapmak istiyorsak her şeyden evvel o coğrafyanın dinamiklerini yaşama biçimi haline getirmemiz gerektiğine inanıyordu. “Birliğimizi, dirliğimizi ve gücümüzü devam ettirebilmek için bize has kültürü yaşamak, yaşatmak ve yaymak gerekir” diyordu. İzzettin Kerkük işte bu yolda Türkmenler için sürükleyici güç olmuştur. Türkmenlerin milli ve mahalli kültürüne yaptığı hizmetlerden dolayı daima derin bir saygı duyduğum İzzettin ağabeye Tanrı’dan rahmet, Türkmenlere ve Türkmenleri sevenlere baş sağlığı dilerken, gecesini gündüzüne katarak yaptığı çalışmalarla Türkmenlerin bir tür kültür elçisi olarak tanıdığımız İzzettin ağabeyimizin, Irak Türkmen tarih ve folklorunun unutulmazları arasında ebediyete kadar daima anılacağına inancım sonsuzdur. İzzettin Kerkük’e Selam Bedenin burda canın Kerkük’te barınağı Adresin Büyükyaka İmam Ahmet Sokağı İlk Türkmen arşivcisi uzmanı dert ortağı Sevgin coşkun ısrarın övünç kıvanç kaynağı Ağabeyim İzzettin canım ablam Sabriye Anlat bize Eyyüb’ü öğret bize sabrı ya.. Salah NEVRES KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 9 KERKÜK VAKFI Türkmen Dağarcığı Kerkük’ün Sönmez Ateş’i Suphi SAATÇİ [email&#;protected] Onun acı haberi 3 Mayıs Cumartesi günü geldi. Herkes Türkçüler gününde erkenden yeni bir güne uyanırken, değerli büyüğümüz, ağabeyimiz İzzettin Kerkük o gün hiç uyanmadı. Erkenden bizlere veda etti ve aramızdan ebediyen ayrıldı. Kendi adıyla anılan İzzettin Kerkük Kültür ve Araştırma Vakfı’nın Başkanı Kerkük, sabaha karşı tedavi gördüğü Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde hakkın rahmetine kavuşmuştu. İzzettin Kerkük lise son sınıfta 10 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ İzzettin Kerkük Kimdir? Kerkük’ün Musalla Mahallesinin İmam Ahmet sokağında yılında doğan İzzettin Kerkük, beşi erkek dördü kız olan dokuz çocuğun beşincisidir. Babası Rafidain (Rafideyn) Neft Şirketi’nin Kerkük temsilcisi Seyit Kadir diye tanınan Abdülkadir Efendi’dir. Annesi Saniye Hanım, Kerkük’ün Korya yakasında oturan Abdullah beyin kızıdır. Osmanlı entelektüeli olan dayısı Mecit Efendi, babası Kerkük’te tabur imamlığı görevinde bulunmuş olan 4. Cumhurbaşkanı rahmetli Cevdet Sunay’ın Kerkük’te geçen çocukluk arkadaşı olmuştur. İzzettin Kerkük yılında Kale İlkokulu’nda başladığı ilk eğitimini, ’de Korya’da Gazi İlkokulu’nda sürdürdü. yılında henüz 14 yaşında iken babasını kaybedince, velayetini dayısı üstlendi. Onun kaderi aslında Kerkük’te doğduğu gün çizilmişti. Bu şehir onun hayatına yön vermiş, ona ömür boyu vazgeçmeyeceği bir misyon yüklemişti. Çocukluğu ve gençliğinin ilk yılları Kerkük’ün sokaklarında, arkadaşları ile birlikte park ve bahçelerde yaptıkları sohbetlerle geçmişti. Herkesin Türkçe konuştuğu Kerkük’te Türkçe eğitim yoktu. Devlet Türk olan Türkmeneli halkına Türkçe eğitim hakkı tanımamıştı. Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ İzzettin Kerkük’ün babası Seyit Abdülkadir Arkadaşları ile bu konuları konuşan ve sohbet eden Kerkük, bunun bir haksızlık olduğunu düşünüyordu. Ortaokul ve lise çağlarında düşünceleri daha da berraklaştı. O zamanki gençlik heyecanıyla Türkiye’nin Milli Eğitim Bakanlığı’na mektuplar yazdı. Kerkük’te Türkçe kitaplara hasret yüzlerce Türkmen genci olduğunu, Türkçe eğitimden mahrum bulunanlara destek için Türkçe kitaplar, sözlükler, dergi ve gazeteler istedi. ’lı yıllarda yazılan bu mektuplar, kısa süre sonra yankı buldu. Postadan paketler dolusu Türkçe kitaplar ve sözlükler çıktı. Bunları arkadaşları ile paylaştı. Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI İzzettin Kerkük kızkardeşi Müfide ile birlikte. (Kerkük ) Herkes gelen kitapları iştiyak ve sevgi ile okumaya başladı. Mektuplarla Türkçe yayın istekleri giderek arttı. Herkes artık mektupla Türkiye’den kitaplar istiyor, gelen kitaplar Türkmen gençleri arasında elden ele dolaşıyordu. İzzettin Kerkük, bu şehrin geleceği ve burada yaşayanların kaderi nasıl değişebilir, diye düşünmeğe başladı. Bu fikirlerini seçtiği arkadaşlarla konuşarak bir dava haline getirdi. Bu ülkü etrafında kenetlenen arkadaşları ile birlikte bu noktaya odaklandı. Türkiye’de Geçen Mücadele Dolu Yılları Kendini ve düşüncelerini geliştirmek için, liseden sonra Anavatan kabul ettiği ve aynı zamanda Türklüğün son kalesi olarak gördüğü Türkiye’ye yılında geldi. Yüklendiği misyonu en verimli biçimde Türkiye’de gerçekleştirmeye kararlıydı. öğretim yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne başladı. Aynı yıl ağır bir hastalık geçirdi ve eğitimine bir süre ara verdi. Altı ay hastanede tedavi gördü. Tedaviden sonra tekrar okuluna devam etti. Diğer taraftan maddî sıkıntı- lar çekiyordu. Türk Haberler Ajansı’nın gece vardiyasında çalışmaya başladı. Öğrencilik yıllarından itibaren gazeteciliğe ilgi duydu. Böylece gazeteciliğe doğru ilk adımını da atmış oldu. Öğrenci olarak Gazetecilik Enstitüsü’ne de devam etmeyi ihmal etmedi. Özellikle Burhan Felek ve Cevat Fehmi Başkut’un derslerini kaçırmamağa özen gösteriyordu. O dönemin ünlü gazetecileri sayesinde bu mesleğe karşı ilgisi giderek artıyordu. Diğer yandan gece muhabirliği görevi de ona bazı imkânlar sağlamış oldu. Kerkük diğer yandan hemşehrileri ile sürekli görüşmeler ve toplantılar yaptı. Hemşehrisi ve dava arkadaşı Ömer Öztürkmen vasıtasıyla Galip Erdem ve Türkiye’nin önde gelen kişileriyle tanıştı; çevresini genişletti ve yeni dostluklar kazandı. 7 Mart tarihinde Sabriye Kerkük Hanımefendi ile evlendi. Sabriye Hanım aile içinde 5 kız kardeşin en büyüğü idi. Diğerleri Ayten, Nurten, Aysel ve Yıldız hanımlardı. Hiç İzzettin Kerkük annesi Saniye hanım ve eşi Sabriye hanımın arasında. (Kerkük) KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 11 KERKÜK VAKFI İzzettin Kerkük ve eşi Sabriye hanım. erkek çocukları olmadığı için Sabriye Hanımın ailesi İzzettin Kerkük’ü öz evlatları gibi benimsedi. Evlenince nispeten huzura kavuşan Kerkük, artık gündüzleri okulda, geceleri gazetede çalışır oldu. Irak vatandaşı ve henüz öğrenci olduğu için, Kerkük’ün petrol bölgesinde olan ve adına Baba Gurgur denilen ezelî ateşten ilham alarak Sönmez Ateş takma adı ile yayımlar yaptı. Bazen de Kerkük rumuzunu kullanarak mücadele etti. Bütün arkadaşlarını Kerkük davası etrafında kenetledi. İstanbul’da geçen yıllarını Irak Türkmenlerinin mücadelesine adamıştı. Türkmenlerin kültürünü, tarihini, folklor ve edebiyatını tanıtmak üzere pek çok vesile yarattı. Türkiye’de yaptığı işler, hep ilk örnekler oldu. yılları arasında Kerkük Takvimini çıkardı. Bu geleneği ilk kez başlatan Kerkük yılında “Irak Türklüğü Hakkında Düşünceler” başlıklı broşürü, yılında “Türk-Irak Dostluğunun ışığında Irak Türkleri” başlıklı kitabı yayımladı. Böylece Türk kamuoyunun dikkatini Irak Türkleri üzerine yoğunlaştırdı. Diğer yandan gazetecilik tozu yuttukça, bu mesleğe karşı ilgisi de artmağa ve hatta gazeteciliği sevmeğe başladı. Üstelik bu meslek yoluyla Kerkük davasına daha fazla hizmet imkânı bulmuştu. Nitekim Ker- 12 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ kük konusunda basına ulaşan haberleri zenginleştiriyor, bazı ayrıntılarla daha bir süslüyordu. Bazen bu haberleri genişleterek, kimi kişilerden bu haber üzerine yorumlar alıyor ve böylece olayları manşetlik hale getirmeğe çalışıyordu. İ. Kerkük’ün faaliyetlerinden son derece rahatsız olan Bağdat hükümeti Irak’a iadesini sağlamak üzere, pasaportu ile birlikte acele İstanbul’daki başkonsolosluğuna müracaat etmesini ısrarla talep etmeye başladı. Irak Büyükelçiliği ile İstanbul Başkonsolosluğu da sürekli gazetelere tekzipler göndererek, Irak Türkmenleri hakkında çıkan haberlerin asılsız olduğunu bildiriyorlardı. Diğer yandan İzzettin Kerkük’ün Kerkük’teki ailesine de baskı yapmaktan da geri kalmıyorlardı. Sonunda Irak hükümeti Kerkük’ü vatandaşlıktan çıkardı. Ancak Kerkük bütün bu baskılara aldırmadan, yoluna devam etti. Gençlik hareketleri içinde aktif rol oynadı. Çeşitli sosyal ve kül- Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI sunda daha büyük bir Kerkük Gecesi düzenledi. yılında Dışişleri Bakanlığı’na intisap etti. Devlet memuriyetine girince artık her yazısını Sönmez Ateş takma adı ile kaleme alıyordu. Ankara’ya taşınınca faaliyetini orada da sürdürdü. yılında dış temsilciliklerde görev aldı. Şam’da 6 yıl kaldı. Daha sonra Paris (), Abu Dhabi () ve Riyad () Büyükelçiliklerinde İdari Ataşe olarak görev yaptı. ’da 30 yıllık hizmet süresini doldurarak Dışişlerinden emekli oldu. İzzettin Kerkük türel etkinliklerde görev aldı. Kerkük de bunu vesile yaparak hemşerilerini bir araya getirmek için “Külçe Gecesi”1 düzenledi. Kerkük türkülerinin usta okuyucusu rahmetli Abdülvahit Küzecioğlu’nun Türkiye’ye gelişini fırsat bilerek, eskiden MTTB olan bugünkü Halk Eğitim Merkezi binasında muhteşem bir konser düzenledi. Böylece bu gecede Kerkük hoyratlarını ve türkülerini İstanbullulara tanıttı. Basında sürekli Türkmenlerin sorunlarını ve uğradıkları haksızlıkları medyaya taşıdı. Bu konuda sorumlu ve yetkili olan devlet ileri gelenlerinin dikkatlerini çekti. yımladı. Temmuz Kerkük Katliamı ile ilgili haberleri Türk basınına ulaştıran da kendisi olmuştur. Daha sonra Türk vatandaşlığına geçen Kerkük, yılında Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği’ni arkadaşları ile kurdu. Kendisi Kurucu Üye olarak da Genel Sekreter görevini yürüttü. Irak Türkmen davasına büyük hizmet ifa eden ve 55 yaşında olan bu dernek, günümüzde hâlâ faaliyetine devam etmektedir. yılında Harbiye Açıkhava Tiyatro- yılında Kerkük Vakfı’nın kurucuları arasında yer aldı ve Vakfın Başkanı oldu. Böylece yeniden Kerkük davasına hizmete başladı. Aynı zamanda Kerkük Vakfı’nın yayın organı Kardaşlık ve Altunköprü dergilerinin sahibi ve yazı işleri müdürü oldu. Kardaşlık dergisinde Kerkük meselesini sürekli gündeme taşıdı. Hayatı boyunca kalemini sadece ve sadece Türkmen davasının emrinde kullandı. Ömrünü Irak Türkmen davasına veren İzzettin Kerkük, Türkiye’de Irak Türkmen davasının bayrak isimlerinden biri olarak tanınmıştır. Hayatını yılında Fuzuli dergisini çıkararak bir ilke daha imza attı. Henüz Türk vatandaşlığına geçmediği için, derginin sahipliğini eşi Sabriye hanım üstlendi. Bütün milliyetçi kalemlerden Kerkük ve Irak Türkmenleri hakkında yazılar toplayarak ya1 Külçe, Kerkük’te çok sevilen ve Türkme lere özgü olarak yapılan; sade, cevizli ve hurmalı çeşitleri de bulunan bir kurabiye türüdür. KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Ağabeyi Abdullah ve eşi Sabriye hanımla. () Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 13 KERKÜK VAKFI Damat İzzettin Kerkük, anne Gülsüm ve baba Hayrettin Büyüközçam ile kızları Sabriye, Ayten, Nurten, Aysel ve Yıldız arasında. Kerkük ve Türkmeneli’nin mücadelesine vakfeden Kerkük, Türkmen davasını her mahfilde öne çıkarmıştı. Türkmeneli’nin her bölgesini, Irak Türkmenlerini, Telafer’i, Erbil’i ve Tuzhurmatu’yu, kısacası Kerkük, Türkmenlere ait her şeyin simgesiydi. Onun için en mukaddes simge Kerkük’tü. Türkiye topraklarına ayak bastığı günden itibaren, gece gündüz ve sabah akşam Kerkük için çalıştı ve çevresine Kerkük’ü yaşattı. Türkiye’ye yerleşince Kerkük soyadını aldı. Bu ad kendisine ve davasına çok yakıştı. Adı, hayatı, hayali, düşü, sevdası, eğlencesi, sevinci, neşesi, hüznü, üzüntüsü, kızgınlığı, gülmesi, ağlaması, kısacası İzzettin Kerkük’ün vasiyeti. 14 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ her şeyi Kerkük’tü. Ne yaptı ise Kerkük için yaptı. Onsuz Kerkük, Kerküksüz o, hiç olmadı. Son nefesine kadar Irak Türkmen davasının mücadelesine katkı sağlamaya devam etti ve Kerkük için mücadeleyi elden bırakmadı. Pek çok makalesi bulunan Kerkük’ün yayımlanmış kitapları şunlardır: 1. Irak Türklüğü Hakkında Düşünceler (İstanbul, ) 2. Türk-Irak Dostluğunun Işığında Irak Türkleri (İstanbul, ) 3. Kerkük Halk Türküleri ve Horyatları (İstanbul, ) (Bu kitap Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin ilk yayımıdır) 4. Kerkük Üzerine Söylenmiş Şiirler (Ankara, ) 5. Haşim Nahit Erbil ve Irak Türkleri (İstanbul, ) (Bu kitap ayrıca Habib Hürmüzlü tarafından Arapçaya çevrilmiş ve Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği tarafından İstanbul’da yılında yayımlanmıştır) Ayrıca İzzettin Kerkük’ün hayatını ve makalelerini içine alan Kerkük’ün Sönmez Ateşi İzzettin Kerkük Armağanı (İsYıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ tanbul, ) başlıklı bir kitap da Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği tarafından yayımlanmıştır. İzzettin Kerkük’ün çok önemli bir çalışması da “Irak Türkleri Bibliyografyası” kitabı ise henüz yayımlanmamıştır. Bu eser inşallah Kerkük Vakfı tarafından basılacaktır. Rahmetli İzzettin Beyin çok sevdiği eşi Sabriye Hanım 8 Aralık Perşembe günü akşamüstü Rahmet-i Rahman’a kavuşmuştu. Çocukları yoktu Ondan dolayı karı-koca bir birilerine çok düşkündüler. 3 Mayıs vefat eden İzzettin Kerkük’ün cenazesi 4 Mayıs Pazar günü öğle namazını müteakip Şişli Camiinde kılınan cenaze namazının ardından sevenlerinin katılımı ile Zincirlikuyu Mezarlığı’nda çok sevdiği eşinin yanında toprağa verildi. Vasiyeti üzerine defin sırasında Kerkük’ten getirtilen toprak, dava arkadaşlarının elleriyle mezarına serpildi. Yüce Allah ikisinin de mekânını cennet eylesin, yakınlarına, dostlarına, bütün Türkmen toplumuna sabır ve metanet versin. Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 15 KERKÜK VAKFI Kerkük’ün Sönmez Ateş’i ve Simgesi İzzettin Kerkük Necat KEVSEROĞLU Irak Türklerinin diline, kültürüne, milli davasına ve tüm meselelerine hayat boyu, hizmet edenler arasında önemli bir yeri olan simge şahsiyet İzzettin Kerkük, kendini Türkmen toplumuna adamıştır. ’lerden, Türkiye’ye geldiği tarihten ölümüne kadar sürekli Kerkük’e ve Türkmen toplumuna önemli hizmeti geçmiştir. Onun Kerkük’e ve Türkmenlerin milli ve kültürel meseleleri hakkında yaptığı unutulmayan çalışmaları yarım asırdan fazla bir zamanı kapsar. kitaplar yayımlamıştır. İzzettin Kerkük, Türkmen milliyetçiliği ülküsüne bütün benliği ve imanı ile sarılmış, en kritik zamanlarda bile bu yoldaki fikir ve düşüncesini açıkça ifade etmekten çekinmemiştir. Onu, makalelerinde ve araştırmalarında her zaman sade Türkçe ile yazan bir muharrir olarak görüyoruz. Türkmenlerin ve Kerkük meselesinin en ateşli bir savunucusu olmuştur. Bu yolda sürekli çetin tartışmalar yapmış, birçok yazılar yazmış, Kerkük meselesini işlerken, yasal kurallara dayanmanın şart olduğunu her zaman ileri sürmüş, haksızlığı şiddetle reddetmiştir. Kerkük’ün sönmez ateşi İzzettin Kerkük okuyan, yazan ve çalışan bir büyük insandı, Türkmen toplumunun varlığını, kültürünü genellikle dünyaya, özellikle Türk dünyasına tanıtan ilklerden biridir. Kerkük meselesini ilgilendiren pek çok konulara ilk imza atan da İzzettin Kerkük ve Necat Kevseroğlu 16 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI odur. yıllarında Türkiye’de ilk Kerkük Takviminin yayımcısı kendisi olmuştur. Bunun yanında Türkmenlerin Irak’ta yetiştirdiği dünya çapında, şair ve aydın kişileri, Türk dünyasına tanıtmak amacıyla yılında ilk Türkmen yayını olan Fuzuli adlı edebiyat ve sanat dergisini çıkaran bu büyük insan, aynı zamanda Türkmenlerle ilgili çok kıymetli ve zengin bir arşiv oluşturmuştu. Kendisi de belgeleri tasnif eden usta bir arşiv uzmanı idi. Kültür çalışmaları yanında da, Türkiye’de Türkmen siyaset meydanında ilk imza atan o idi. Türkmen toplumuna yapılan soy kırımının haberini Türkiye’de resmi düzeyde olan kaynaklara ve Türk kamuoyuna ilk duyuran da İzzettin Kerkük idi. Ayrıca, bu ilklerin yanında da, Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Deneğinin kurucuları arasında yer almış ve ilk Genel Sekreter- liğini kendisi yapmıştır. Kerkük’ün sönmeyen ateşi İzzettin Kerkük, Türkmen sanatını ve ustalarını Türk milletine ilk tanıtıcı olmuş, ilk “Kerkük Gecesi” adlı töreni İstanbul’da o düzenlemiştir, Abdülvahid Küzecioğlu, Abdurrahman Kızılay’ı, yazlık bir sahnede çıkarmıştı. Kerkük Hoyratları ve Manileri ile ilgili kitabı o törende hazır olanlara dağıtan büyük kaybımız, toplumumuzun zengin milli kültürünü, sanatını bu yollarla soydaşlarımıza anlatmıştır ve Türkmen milli davasında bir meçhul asker gibi çalışmıştır. Yapılan işlemlerde adını zikir etmeyen İzzettin Kerkük, Türkmen toplumuna büyük kültür ve sanat hizmeti vermiştir. Irak’ta Türkmen varlığını bildiren, savunan ve arkasında duran, İzzettin Kerkük Vakfı’nın kurucularından biri ve Başkanı idi. Kurucu dava arkadaşlarının ısrarı ile ve onlar üstünde durarak vakfa kendi adını her zamanki tebessümü ve mütevazı bakışıyla kabul etmiştir. Gözyaşım aktıkça, yazdığım rahmetli büyüğümüzün milli davamızda geçen unutulmayan hizmeti denizden bir damla gibi bu yazıda okurlara sundum. Türkmen toplumunun yetiştirdiği bu ulu çınar, gönlümüzde ve aklımızda derin iz bırakan değerli büyüğümüz ve ağabeyimiz, eli öpülen hocamız İzzettin Kerkük, İstanbul’da 3 Mayıs Cumartesi günü sabaha karşı tedavi gördüğü Bezmialem Vakfı Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde hakkın rahmetine kavuşmuştur. Türkmen davasının sembolü olan, hayatını davası emrinde kullanan, bu mücadeleci, ülkücü büyük insana Tanrıdan rahmet ve mağfiret dilerken, Türkmen toplumunun başı sağ olsun, Ruhu şad olsun, müsterih yatsın izindeyiz. İzzettin Kerkük, Nusret Merdan, Mevlüt Taha Kayacı ve Necat Kevseroğlu KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 17 KERKÜK VAKFI Bir Baba Dostunu Kaybettim Önder SAATÇİ Hazan rüzgârları estikçe ağaç dallarının her birine tutunan yapraklar gün gün savrulup düşüyor. Ecelin önüne düşmüş rüzgâr en narin ve en nazikleri gözüne kestirip onları bizlerin can evinden koparıp ötelere götürüyor. Bu kopuşlar, bu ayrılışlar acı bir ilacı tatmayı ezelde vaat etmiş olanların alın yazısı olsa da geride kalanların, kader ve acz ile yoğrulmuş kalplerinin derinliklerinde duydukları hüznü dindirecek bir teselli bulmak hiç de kolay olmuyor. Bundan üç yıl önce rahmetli babamı kaybettiğimde hissettiklerim bunlardı. Şimdi yeniden aynı hislerle doluyum. Vefat haberlerinin babamı ne kadar üzdüğünü, üzüntüsünü içine attıkça her gün içinden bir şeylerin koptuğunu gözlerinden okurdum. Eminim rahmetli büyüğümüz İzzettin Kerkük de babamın vefat haberini alırken kardeşinin hisleriyle doluydu. İkisi arasındaki muhabbetin her türlü tezahürünü babamın yüzünden okumak mümkündü. “İzzettin Kerkük” adı ne zaman anılsa babamın gözlerinin içinin güldüğünü görmemek mümkün değildi. Araya mesafeler girse de ikisi arasında bayram tebrikleşmeleri yıllarca devam etmişti. Babam, dostlarına, hemşerilerine fevkalade düşkündü. Ama onun gönlünde İzzettin Kerkük’ün yeri apayrıydı. Her bayram ona göndereceği tebrik kartını özenle yazar ve postahaneye gidip onu, gönül ferahlığıyla dostuna gönderirdi. Kartların modası geçip telefonlaşma devri başlayınca da bayram sabahlarında ilk arananlardan biri hep İzzettin Kerkük’tü. Elbette, bazı bayramlarda İzzettin Kerkük’ün erken davranıp babamı aradığı da olurdu. Babamla İzzettin Kerkük arasındaki dostluk gözden ırak olanların gönülden de ırak olacağı atasözünü boşa çıkaracak kadar derindi, sağlamdı, güçlüydü. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen ve son yirmi otuz yılda yüz yüze çok az görüşmeleri- İzzettin Kerkük hemşerileri ile Haydarpaşa Garında 18 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI ne rağmen babamın ona karşı muhabbetinde zerre kadar bir parçanın eksilmediğini pek rahatlıkla müşahede etmişimdir. Onların samimiyeti yalnızca gençliklerinde beraberce güzel günler geçirmiş iki dostun hissiyatının mahsulü değildi. Onları birbirine bağlayan, kalplerinde ortaklaşa yaşattıkları “Irak Türklüğü” sevdasıydı. Onlar inandıkları bu sevdayı basit bir fikir meselesinden çıkarıp hayatlarının her anına nakşetmişlerdi. Onlar için Irak Türklüğüne duydukları aşk, içinden çıktıkları toplumun her bir ferdini ayrı ayrı kuşatacak kadar engin ve derindi. Babam yıllarca görmediği hemşerilerine kavuştuğunda nasıl mutlulukların en büyüğünü tattıysa, onları nasıl sevgiyle kucakladıysa İzzettin Kerkük de hemşerilerinin hukukunun teslimi için gazetecilik mesleğinin ve Dış İşleri Bakanlığındaki memuriyetinin bütün imkânlarını kullanmaktan bir an geri durmadı. Irak Türklerine yapılan zulümleri sesinin yettiğince, kaleminin gücü nispetinde sağır vicdanlara duyurdu. Onunla da yetinmedi hemşerilerinin kültür varlıklarını korumak ve yeni nesillere ulaşmasını sağlamak için Kerkük Vakfını kurdu. Kerkük Vakfı, arşiviyle ve yayınlarıyla bugün Irak Türklüğünün hafızasıdır, dense kimse şaşırmamalıdır. İzzettin Kerkük’ün himayesinde yıllar sonra, yeniden vücut bulan Kardaşlık dergisi bugün onun himmetiyle çıkıyor. Kardaşlık ilk çıktığı günden beri evimizin başköşesindeki yerini hiç kaybetmedi. Ama derginin en kıymetli yazıları ona yeniden can veren İzzettin Kerkük’ün hatıralarıdır. sayıda hatıralarının bölümünü yazarak Irak Türklerine çok değerli bir miras daha bırakarak bu dünyadan ebedî âleme göç etti. Kerkük’te başlayan ve İstanbul’da sona eren İzzettin Kerkük’ün hayat macerası, bize insan olmanın izzetini hatırlatıyor. Çalışkanlığın, sebatın, inandığı davanın ardında azimle yürümenin numunesi oldu bizlere İzzettin Kerkük. İzzettin Kerkük, vefatıyla aramızdan ayrılsa da geride bir SÖNMEZ ATEŞ bıraktı. Yüce Mevla onu cennetinde sevenleriyle buluştursun. Hoyratlar Adı Kerkük Şehrinin adı Kerkük Baharın bir gününde Köçti1 İzzeddin Kerkük Geçin, di2 Şıvana geçin, di Ey Türkmannar eşidin İzzet Kerkük geçindi Başıva3 Kerkük Çamır başıva Kerkük Torpağıva4 düşmedi Şanlı İzzeddin Kerkük Daşa Kerkük Çal başıv daşa Kerkük Dönmez daha İzzeddin Kaldı Evkafı Kerkük Bı sene Hakk’a yerir5 bı sene Ağam, İzzeddin Kerkük Çekiriğ hesret sene İzzetin Kerkük Göster izzetin Kerkük Başıvı beyük etti6 Her gün İzzeddin Kerkük 1 Göçtü 2 Haydi 3 Başına 4 Senin toprağına 5 yürür 6 Başını büyük et-(deyim): Gururlandırmak. Sabriye, İzzettin Kerkük, ?, Necmettin Esin ve Hasan Saatçi. (Ankara ) KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Önder SAATÇİ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 19 KERKÜK VAKFI Güle Güle Ağabey Nazım TERZİOĞLU Erbil’de Türkçe kitap, dergi vs. yayımları zor bulunduğundan dolayı yılında öğrenci olarak Ankara’ya gelir gelmez Türkiye’de bizim (Irak Türkmenleri) ile ilgili çıkan yayınları bulmaya çalışıyordum. Açıkçası daha önce Türkiye’de Irak Türkmen kökenli yazarlardan Suphi Saatçi’den başka isim duymamıştım. Gazi Üniversitesi kütüphanesinde Türk Kültürü dergisinin birkaç sayısını karıştırırken Irak Türkmenleri hakkında Sönmez Ateş’in imzasıyla bazı yazılara rastladım. Bende merak konusu uyandıran bu isim hakkında araştırmaya başladım. Sonunda Türkiye’de ağabeylerimizden ilk tanışmaya nail olduğum araştırmacı ve yazar Habib Hürmüzlü ağabeyin iş yerinin dolabında duran “Kerkük’ün Sönmez Ateş’i İzzettin Kerkük Armağanı” adlı kitabı gördüğümle bu zatın kim olduğunu çözmüştüm. Habib ağabeye bu kitaptan fazla nüsha varsa alabileceğimi söyledim. Habib ağabeyse elinde yalnız bir nüsha kaldığını, bunu da ancak ödünç olarak verebileceğini söyledi. Ben de kabul ederek, kitabı kısa bir sürede okuyup geri iade etmeye karar verdim. İzzettin Kerkük ağabeyi ilk bu kitapla tanıdım. Kitabın başında Prof. Dr. Suphi Saatçi’nin “Biyografik Kimliğiyle İzzettin Kerkük” başlıklı yazısı vardı. İzzettin ağabeyin hayat hikâyesini okuyunca özellikle İstanbul’da yüksek tahsil sırasında kendi kısıtlı imkânları ile tek başına Irak Türkmenleri ve Kerkük’ü Türkiye’deki soydaşlarına tanıttığını öğrendim. Bu amaçla başta Kerkük takvimi basıp yayması, daha sonra kendi çabasıyla Fuzuli dergisini çıkarması ve Türk Haberler Ajansında çalıştığı sırada yaptığı girişimlerden ve faaliyetlerden etkilenmemek elde değildir. Bu yüzden İzzettin ağabeyin hayatının, her idealist Türkmen genci için okunulacak ve örnek alınacak mahiyette olduğunu anladım. Şiirle arası iyi olmamasına rağmen İzzettin ağabey, her Iraklı Türkmen gibi hoyrat dizmekten kendini alamamış, birkaç milli hoyrat söylemiştir. Aynı “Kerkük’ün Sönmez Ateş’i İzzettin Kerkük Armağanı” kitabında tespit edilen üç hoyratlardan biri olan Dayan Kerkük Mihnete dayan Kerkük Yarın güneş doğanda Erbil’e dayan Kerkük hoyratını okuduğum ilk günden beri hâlâ aklımdan silinmemiştir. İzzettin Kerkük ve Nazım Terzioğlu 20 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI İstanbul Üniversitesinde yüksek lisansa başlayınca Kerkük Vakfında Suphi Saatçi ağabeyle tanışırken, aynı zamanda İzzettin ağabeyle de tanışma fırsatını buldum. İzzettin ağabey genç hemşehrilerini ilk tanışmasında, onları kendi kültürlerine ne kadar vakıf olduklarını bilmek için adeta sorguya çeker, Irak Türkmenlerinin tarihi ve kültürüyle ilgili çıkan yayımlardan soru sorardı. Hatırlıyorum İzzettin ağabey beni de sorguya çekip bazı sorular yöneltmişti. Bense adı geçen eseri okuduğumu ve oradaki ilgimi çeken kendisiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’ın arasında geçen olaydan söz edince İzzettin Ağabey tebessüm ederek “bunu da okumuşsun güzel” demişti. Ve böylece İzzettin ağabeyin gözüne girip sınavından geçmiştim. Daha sonra Kerkük Vakfı’nın müdavimlerinden olunca, İzzettin ağabeyi daha yakından tanımaya başladım. İzzettin ağabey düzenli, disiplinli, kendine mahsus bazı kuralları vardı. İzzettin ağabeyin en önemli taraflarından biri arşivciliğidir. Irak’ta Türkmenlere dair yayımlanan kitaplar ve Türkiye’ye ilk geldiğinden bu yana Türki- ye basınında Irak Türkmenleri hakkında çıkan yazılarla birlikte ne varsa hepsini arşivine kazandırmıştır. Bir ara vakıfta bulunan arşivini düzene sokmak amacıyla belgeleri dosyalara ayırdığımda, bir insanın tek başına bu kadar belgeyi nasıl toplayabilir, deyivermiştim. Bu da İzzettin ağabeyin özüne has bir yanı idi ve onun değerini gösteriyordu. almak ve çıkan dergi ve diğer yayımları kendisine ulaştırmak görevi bana düşmüştü. Severek her yeni çıkan dergi ve yayımı anında kendisine yetiştirmeğe çalışırdım. Çünkü yeni çıkan yayımları dört gözle beklediğini bilirdim. Özellikle Kardaşlık dergisini adeta bir yavrusu gibi sever, yeni çıkan sayının üzerinden fazla zaman geçmemesine rağmen, derginin bir sonraki sayısını heyecanla beklerdi. Derginin zamanında, gecikmeden çıkması için bizi hızlandırır, telefonla da olsa devamlı takip ederdi. Her zaman bizden daha fazla iştiyak ve ümitle çalışan, sıklıkla yayımları takip eden İzzettin ağabeyin bu kadar erken veda edeceğini hiç tahmin etmemiştim. Ömrünü Irak Türkmenleri ve Kerkük davasına adayan rahmetli İzzettin Kerkük, çalışmalarının bir kısmını, Türkiye’de Irak Türkmenlerinin araştırmalarına öncülük eden Haşim Nahid Erbil’e ayırmıştı. “Haşim Nahit Erbil ve Irak Türkleri” kitabının yazarı İzzettin Kerkük, Haşim N. Erbil’i dilinden düşürmeyen şahsiyetlerin başında kabul ederdi. Onun hayatından ve çalışmalarından daima büyük bir hayranlıkla bahsederdi. Belki de unutulan Haşim Nahid Erbil ismini ihya eden ve hemşerilerine tanıtan ilk İzzettin Ağabey olmuştur. Bir Erbilli olarak bu büyük emeğinden dolayı hepimiz, İzzettin Kerkük ağabeyimize şükran borçluyuz. 3 Mayıs sabahı maddi olarak bizden ani bir şekilde ayrılan İzzettin ağabey, manevi anlamda bizimle yaşamakta ve yaşayacaktır. Ağabeycim her zaman yeni çıkan Kardaşlık dergisini bekleyiş heyecanınızı ve derginin çıktığı andaki sevincinizi sırf görmek için, mezarınıza bile bir demet çiçek yerine yeni çıkan dergiyi getiresim geliyor. Son yıllarına doğru evden çıkamayan İzzettin ağabeyin yazılarını Mekânın Cennet olsun. Güle güle ağabey… İzzettin Kerkük, Suphi Saatçi, Sinan Köprülü, Saygın Küzeci, Şerafettin Pınar ve Nazım Terzioğlu KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 21 KERKÜK VAKFI Kerkük’ün Sönmez ATEŞ’i Rabia KOCAMAN Merhum İzzettin Kerkük 3Mayıs ‘de hakkın rahmetine kavuştu. Kerkük Türklüğü’nün yılmaz savunucusu idi. Kendisi ile yanlış hatırlamıyorsam yılında tanıştım. Kerkük Türkleri ile ilgili bir yazı okurken de yazarken de hüzünlenirim. Aradan geçen bunca yıla rağmen ne Kerkük Türkleri’nin durumunda bir iyileşme oldu ne de Türkiye’mizin. Allah sonumuzu hayır eylesin. İzzettin Kerkük benim ağabeyim dediğim bir büyüğümdü. Kendisini Kerkük Türkleri ile ilgili doktora çalışması kaynak araştırması sürecinde tanıdım. Elinde yüzlerce kaynak vardı. Çok üretkendi, bütün bu belgeleri bir bilim adamı titizliğinde arşivlemişti. Belgelerin asla özgününü vermez, kendisi fotokopi yaptırıp öyle verirdi. Sayelerinde elimde önemli bir malzeme oluşmuştu ve ben bunun sonucunda geciktirdiğim doktora tezimi iki yıl gibi bir zamanda hazırlayıp bitirdim. Allah O’ndan razı olsun. Kerkük dergisine ilk yazımı kendilerinin teşviki ile yazmıştım. Tanıdığım Kerkük Türkleri, hepsi birbirinden aydın, sevecen, dünya tatlısı insanlar. İnsanı güzelleştiren en güzel uğraşı bilim. İzzettin Kerkük, ömrünü Kerkük davasına adeta vakıf etmişti. Zaten adına vakıfta kuruldu. Vakıf yaşadıkça Kerkük davası yaşasın. Yazdığı onlarca kitap, makale, gelecekte gençlere önemli bir kaynak olacak. Sayelerinde Almanya’ya gitme imkanım oldu. O zamanlar benim için bu ziyaret çok önemli idi. Gidenin arkasından yazmak ne kadar zor oluyor. İlim beşikten mezara kadar ya işte İzzettin Kerkük bu sözün yaşayan örneği idi. Güzel yaşadı, örnek insandı. Hasılı kelam örnek almalıyız. Allah rahmet etsin. Naat Türkmenlerin Medar-i İftiharı, Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneğinin Kurucularının Sonuncusu, Kerkük Vakfı Başkanı Merhum İzzettin Kerkük’ün Ardından Allah’ım, “Fuzuli Dergisi’ni neşredip, aşkını yayan, Türkmenlerin can sesi olup, dertlerini duyan, Onların çektiği çileyi medyaya taşıyan, Bir ömür boyu “Kerkük Davası” için yaşayan, Yarınların ümidiyle her gününe başlayan, Nefsini ve nefsini aşamayanı haşlayan, Kerkük’ün Sönmez Ateş’i, İzzettin Kerkük kulunun Kabrini nurlandır, makamını cennet kıl Ya Rabbi! Allah’ım, Büyük bir özveri ile “Kerkük Vakfı”nı kuran, Özünün sesi “Kardaşlık Dergisi”ni çıkaran, “Kerkük Üzerine Söylenmiş Şiirler”i yazan, Irak Türk’ü için makaleler kaleme alan, Kalemini hep Türkmen davası için kullanan, Elbet mücadele adamı olarak tanınan, Üç Mayıs iki bin on dörtte Hak rahmete kavuşan, İki bin beşin sekiz Aralık Perşembe gününde, Vefat eden eşi Sabriye Hanım ile buluşan, Kerkük’ün Sönmez Ateş’i, İzzettin Kerkük kulunun Kabrini nurlandır, makamını cennet kıl Ya Rabbi! KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 23 KERKÜK VAKFI Öykü Örümcek Günleri İzzettin Kerkük Anısına Necmettin BAYRAKTAR BİR GÜN Hayatımın depremi olacak günüydü o gün. Günlerden biri olabilir ama olağanüstü hem de yıllar sonra. Adı şanı Kerkük’tür. Musalla semtinde, İmam Ahmet mahallesinde, petrolün kokusunu, havasını soluklayan bir gündür o gün. Görünen Sönmez Ateş’tir. Vakıf adamdır. Sivil mücadele öncüsüdür. Orduların Tek Askeri’dir o. Değeri bilindi mi? Mümkün mü? Eğer mümkünse Kerkük’ün o serin, gölgeli, dar sokakları, belliğimize damgası kazınan köhne tarihi açıklandı mı? Bilindi mi? Doğumu zaman olarak yirmilerin sonu, otuzlar, kırkların sonu, iki binlerin başında belki, ben talebe sıralarında üstat Kerkük’ün karşısında, Avrupa’nın çöllerinden gel- miştim. Gurbetin tozları hâlâ üzerimde, memleket özlemi bir damga gibi yüzümde, gözlerimin ışıltıları çatışıyordu üstadımın gözlüğün camları arkasındaki dibi olmayan deryalarıyla. Sordu, soruştu, yazdı, yazdırdı. Cüt Kahve’nin peşine beraber düştük, yolculuk serüvenimiz gene Kerkük’tür. Henüz yeni doğmuş ilk bebeğimi olgunlaşmağa çalışıyorduk aşk yollarında. Yazısı titreyen ellerde, ürünüm üstadın elinde, sesli okuyordu. Okudukça sesi derin derelere düşüyordu, ben de yükseklerden aşağıya uçuyordum, bir açık deniz gibi köpükleniyordum. O yolculuğun eski hocası, ben kış rüzgârında titreyen öyküsüyüm okunuyor gözlerden. Yazı fırınından yeni çıkmış, el yakıcı sıcağıyla ürü- nüm elinde sayfa sayfa okuyordu. Okudu ben dinledim, ben okudum o dinledi, alçakgönüllüye bak. Yazılarımı, cümlelerimi düzelterek okuyordu, aynı anda nedenlerini anlatıyordu. Öyküye öyle dalmıştık ki dış kapının çaldığını duymadık. Bir baktık bir kadın içeriye giriverdi. Olduğumuz kültür alış verişte bizi alıkoydu. Üstat kadınla ilgilendi, bir tartışmaya girdi beni unuttu. Kadın kapı komşuyu soruyor, Üstat da ona bir şeyler anlatıyordu, ben dikenli koltuğun üzerinde âdeta kavranıyordum. Öyküm yarıda kesilmişti, benim içim de bıçak gibi kesilmişti sanki. Şimdi sırası mı bu kadınla ilgilenmek? Bize ne kapı komşunun dertleri… Kadın ayakta durmak bilmez, Üstatsa kendi koltuğunda sorulara yanıt vermek durumunda kalmıştı, ama benim evrakıma sık sarılmıştı, konuşurken elinden düşmemesine özen gösteriyordu. Ben de zavallı bir yazar olarak tartışmanın sonunu bekliyordum. Doğrusu ben sorunu hâlâ anlamamıştım, tartışılan konuyu henüz idrak etmemiştim, aklım fikrim Üstadın elinde sallanan evraklarımdadır. Ne zaman biter? Kapı komşuya ne olmuş? Evi mi boşalttı? Daireye tekrar döner mi? Dönmüşse neden kapısı kapalıdır? Hangi saatlerde evde bulunur? Onu en son ne zaman gördü- İzzettin Kerkük ve eşi Kerkük’te baba ocağında. 24 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI nüz? Sağ mı, hasta mı? Diye birbirini tutmayan sorular, saçmalığın ta kendisi. Sonunda dayanamadım, patladım: “Hanım efendi lütfen burada oturun komşunun gelmesini bekleyen.. Lütfen hanımefendi”. Tartışma bıçak gibi kesildi, kadın sustu ve başını aldı gitti. Üstat da bana garip garip bakıyordu. Ben ne yaptım, doğrusu ne halt ettim? Muhakkak ki saçma bir şey yaptım, tahammülsüzün sonucu ne olabilir? Ama Üstat aldırmazlıktan geldi ve kaldığımız yerden devam etti, bu da onun büyüklüğünü gösteriyor. Zaman geçtikçe aramızdaki buzlar çözülmeğe yol tuttu. Öykünün akışına tekrar kapıldık ve heyecanlandık. O okudu ben dinledim, ben okudum o dinledi… BİR GÜN ÖNCE Kuru fasulye pilava davet olundum, başka bir deyişle yemeğe davet edildim. Birlikte yemek yeme bir paylaşımın sembolüdür. Tuz ekmek olsun, anılarda kalsın. “Pirinç pilav getir bize” dedi aşçıya. ”Bir de ayran olsun” ve içeriye girdik. Kerkük’ü ilk gördüğümde Vakfın kapısında tekerlekli bir araba çekiyordu. Araba içinde ne var diye merak ettim, baktım ki arabaya Kardaşlık dergisinin son sayısını demet demet yüklemişler, Üstat da çekiyordu bir yerlere. “Nereye hocam?”. “Postaneye götürüyorum”. “Başkası götürür efendim”. “Kendi işin kendin yap.. İşini tesadüfe bırakma”. Fasulye, pilav yerken, başka deyişle yemek yerken fasulyenin faydalarını anlattı bana. Sohbet uzadıkça uzadı başka konulara girdik, şiir, roman, KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Sabriye - İzzettin Kerkük felsefe, genel bilgiler. Sonunda beni sınamak için bu konulara girdiğini anladım. Kültürümü sınamak için Kerkük bu yola başvurmuştu. Doğrusu ben hiç sıkılmadım. Çünkü sevdiğim konulardı bu, amaç bir köprü kurmak, yoldan engelleri kaldırmaktır. Sordu, soruşturdu, dünya edebiyatından sordu, eski, yeni isimlerden konuştu, yorumlar yaptı. Şark edebiyatından sordu, soruşturdu, isimlerden eskisi, yenisi, yorumlar yaptı. Sonunda onun kültür zenginliğine hayran kaldım. Uzun yıllar yurt dişinde çalışmış, özellikle diş elçilerde, kültür ataşesinde tercümen olarak çalıştı. Arap ülkelerinde, Fransa’da uzun yıllar çalıştı. Türkçeden Arapçaya, Arapçadan Türkçeye çevirdi, dile canlılık verdi, sevgi saygı kattı. Görev yaptığı ülkelerde sevgi ekti, saçtı ve ilgi gördü. Ama ne yazık ki kendi memleketinde bu ilgiyi görmedi. Bağdat’ta görev aldı, Türkiye elçiliğine atandı, bir Baas devleti olarak onun görevini yapamaz durumuna getirdi, hatta kendi memleketi Kerkük’e gidemedi, babasının kabrini ziyarette bulunmasına engel olundu, sonunda o görevden uzaklaştırıldı, bir Türkmen görevli olduğu için. Ama o vatan sevgisinden vazgeçmedi, Türkmen davasını Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ bırakmadı, kendini, vaktini ve malını onun uğrunda harcadı, nitekim emekliye ayrıldığında bütün emeklilik ikramiyesini harcadı ve Kerkük Vakfını kurdu. Yemeği bitirdikten sonra ikişer çay içtik. Çay yemeğin sonudur bizim yemek kültürümüzde, çayın faydalarından uzun uzun anlattı ve sonunda: ”Çift Kahve diye bir öykün okumuştum”. “Vakfa göndermiştim.. İnşallah beğenmişsiniz”. “Güzeldi ama biraz düzeltmeğe ihtiyacı vardı” dedi Üstat “Eğer zamanın varsa bu işi Vakıfta yapalım”. “Memnun olurum“. AYLAR SONRA “Eli boş gelmek bilmez misin?”dedi Kerkük gülümseyerek “Bir yazı robotuna dönmüşsün“. Şaka mı, ciddi mi? Ancak sözlerinin bir geçek payı vardı; nitekim ben bu gelişimde Taşköprü öyküsünü getirmiştim Avrupa’dan. “Yazmak ve üretmek için yaşıyorum ağabey”. Bir yazımı yayımlamak için yıllarca bekledim, bekliyorum bir sabır taşı gibi. Kayacı’dan sonra Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 25 KERKÜK VAKFI Kerkük’ün rolü büyüktür benim edebiyat ve yayın hayatımda. “Daha Cüt Kahve’yi okumadım”, dedi Kerkük “Biraz bekle”. Beklemekten babam çıktı diyecektim ama demedim “Altun Köprü adında yeni bir dergi çıkartmağa karar verdik”. “Kardaşlık ne olacak?”. “Kardaşlığın bir eki olur”. “Fazla masrafa ne gerek var?”. “Edebiyat dergisi olacak” dedi Kerkük. “Senin gibi yayımlanmağa tutuşan yanan gençlere fırsat vermektir amacımız”. “Tebrik ederim” dedi Kerkük telefonda “Suphi bey senin Çift Kahve’ni neşretti”. “Sağ… Sağ olsun Sağ olunuz ağabey”. “Dergiyi sana gönderdim” Kapı zilini duymadım, duyamadım. Saatlerce zil çaldı, çalıyordu ama ben sağır kesilmiştim. Yaş ve kan içindeydim, nitekim kapını açtığımda komşu çok şaşırdı: “Sen iyi misin komşu” dedi komşum. Mavi gözlerinde şefkati gördüm “Ağlıyor musun neden?”. “Hayır”. “Sesini duydum… Çığlık atıyordun… Kötü bir şey mi oldu memlekette?”. “Hayır”. “Ağlıyorsun hâlâ”. “Sevinçten”. “Sevinçten mi? Nasıl?”. “Uzun yıllardan sonra bir yazım yayımlandı”. “Sen yazar mısın?”. “Evet”. “Tebrik ederim” dedi omuzumu sıvazladı “Yayımlanan yazını görebilir miyim?”. Kardaşlık derginin yeni sayısında yayımlanan Çift Kahve öykümü gösterdim. Kadın adımı okudu ama yazıyı okuyamadı, Türkçe okuyamıyordu, Danimarkalı olduğu için ama sevincimi anladı. 26 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Kırkların sonunda Kerkük’ten yola çıktın, hedef Anavatan Türkiye’dir. Yirmi yaşındaydın, hayatın baharında, çıktığın yol ilim tahsilidir, ilim ve irfan diyarı İstanbul’da. Aylardan sonra Kerkük özlemi ağır basar hatta hasta yatağına seni düşürür, eğitim hayatına bir süre ara verirsin. Ortam farklılığını kaldırmamıştın. Kerkük İstanbul yanında ancak bir köy sayılır o günlerde, bu günlerde de. Hayatın kalabalıklığına, bilgiye, bilginlere sahip çıkmasına şaşı kalmıştın. Ana, akraba özlemi ağır basmıştı o nazik yüreğine. Okuyup çabuk memlekete dönüp gayen, seni hastalığa iten hırsındır. O günlerde bir konunun sonunu, bir davanın bitiş tarihini tahmin etmezdik; bizim yanımızda, prensibimizde her şey sonsuzdur. Her zaman biz görevin başında, gerekirse ön saflardayız. Yıllar sonra memleketten kötü haberler gelmeğe başlamıştı, bir katliam, soykırım, yok edici, bir vahşet, insanlık dışı cinayet haberleri geliyordu Kerkük’ten. Biz gençler hem şaşırmış hem de paniğe kapılmıştık. Ne yapabilirdik, Kerkük’e hemen dönmek, katliamı durdurmak ve canileri cezalandırdık diye bir şansımız yoktu. Ama gene de imkânsızlığı aşabildik. Haberi yaymak, olayın vahametini anlatmak biz gazetelerin asli görevidir ve öyle yaptık. Ertesi gün bütün Türkiye çalkalandı durdu. Görevin gereği olarak dış ülkeleri dolaştın, ataşe olarak elçilikte tercümanlık yaptın. Değer, saygı gördün her gittiğin yerde, yalnız Baas Devleti seni düşman kabul etti, ama aldırmadın, yoluna devam ettin. Emekliye ayrıldıktan sonra hayatta Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ kalan düşlerimi, çok ertelenen arzularımı geçekleştirmeğe çalıştım. Emekli ikramiyesiyle Tepebaşında bir daire aldım, Kerkük Vakfını kurdum. “Kardaşlık dergisi sonunda çıktı… Kerkük Vakfı yerinde oturdu… Başka ne kaldı?”. “Sen geç kaldın beyefendi Biz bir dergi olarak neyse dört yılı doldurmak üzereyiz”. “Uzun yol bir adımla başlar efendim”. “Bize hemen yazılar gönder” dedi Kerkük gülümseyerek ”Çabuk ol”. Ben hasta düştüm eşim hasta, hastane yollarını ikimiz ilk olarak tanıdık, adlarını ezberledik, hastane koridorları, özel odalarını dolaştık; doktorlarıyla, hemşerileriyle tanıştık ve yeri göğü inlete çığlıklar duyduk, duydum, sonunda sevgili eşimi kaybettim. YILLAR SONRA “Hastaneye kaldırıldı Kerkük.. Kalp yetmezliğinden”. “Onun kalbi bütün dünyaya yeter”. “Yüksek göz tansiyonundan gözünden kan aktı.. Okuyup yazamıyordu”. “Büyüteç kullanarak okumayı… Yazmayı rahatlıkla başarabildi”. “Bu adam ne yapıyor? İntihar mı ediyor?”. “Ürün vermezse zaten kendini ölmüş sayıyor”. Hastanenin kapsını aralarken beni alıkoydular, Kerkük’üme ulaşamadım ama bütün engellere rağmen onun yattığı odaya girmeğe başardım. Bembeyaz bir yatakta yatmıştı Kerkük, çok bitkindi. Etrafında kimsecikler yoktu, nefesleri dop dolu solukluyordu özel boş odada. Sessizlik hâkimdir tenhanın her köşesinde. Ben ağır ağır, yavaş yavaş yere bastım ona ilerlerken, uykusunu rahatsız etmeyim diye. Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI Yan yatmış, yüzünü ters yöne çevirmişti. Uymuştu ama hangi dünyalara dalmış, özü temiz, ruhu temiz, arındırmış geçmişin, geleceğin eksiklerinden. Ona fazla yaklaşmaktan çekiniyordum; onun yalnız, sessiz mabadının kutsallığını bozduğumdan mustaribiydim. Ben ne yaptım? Nasıl onu rahatsız etmeğe? Bu hakkı bana kim vermişti? Derken o bir olduğu yerden döndü bana doğru, gözleri açıktır. Elim ayağıma dolaştı korkudan. Bakışları çok derindi, bana doğru bakıyordu: “Burada ne işin var?”. Hem de ya- şıyor. “Size geldim hocam”. “Çok geç kaldın Demiştim sana”. “Beni yalnız bırakma ağabey”. “Nafile Sen yalnızlığa mahkûmsun”. “Hepimiz yalnız kalırız senin yokluğunda”. “Baban nasıl oldu?”. “Anlaşamıyoruz”. “Neden?”. “Biz başka bir dünyanın çocuğuyuz”. “Bizi dünya değil kendi kendimizi yarattık”. “Bu ideal yapıyı.. Kerkük Vakfını yarattıktan sonra gitme ağabey”. “Bana edebiyatçılık yapma yavrum” dedi kahkaha atmak istedi ama yapamadı, acıya bir an kapıldı “Gülmeğe… Sevinmeğe gücü kalmamış bir adamdan çok istiyorsun”. Ona dokunmak istedim, ama: “Onu rahat bırak”. Bir baktım hanımı kapıdan içeriye girdi… Sabriye abla hem de dipdiri… İmkânsız… Onu dokuz yıl önce yitirmiştik. “Senin ne işin var burada?”. Şaşkınlıktan yerimde kilitlendim. “Onu almağa geldim”. Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği ile Kerkük Vakfı’nın kurucularından; Irak Baas rejiminin her türlü baskı ve tasallutlarından korkmadan, çekinmeden uluslararası hukuktan doğan bütün zorluklara, olumsuzluklara karşı koyaraktan da maddi manevi büyük bir azim ve iradeyle Türkmeneli davasını temsil eden İzzettin Kerkük bugün Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Araştırmalarıyla, arşivciliğiyle, kalem ve yazılarıyla Prof. Dr. Suphi Saatçi’nin tabiriyle “Türkmen Ordusunun Tek Askeri”, yahut Kemal Çapraz’ın ifadesiyle “Kerkük’ün Sönmeyen Ateşi”, yine Prof. Dr. Mahir Nakip’in terennümüyle “Bir Kerkük sevdalısı” olaraktan milli Türkmen davasını doğru çizgisinde kendinden söz ettirmeyi bilen İZZETTİN KERKÜK; birikmiş bilgisiyle, mütevazı şahsiyetiyle Türkmen konulu her sohbet toplantısının, seminerinin, panelinin, konferansının baş konuklarından biri olmuştur. Ne zaman yeni bir yapılanmaya gidilse veya bir kurum için kollar sıvansa, yoklama yapılsa İzzettin Kerkük ismi bilinçaltı olarak ilk sırada yer alır. Bugüne kadar bu hep böyle olmuştur. Kerkük Vakfı’nın kuruluş aşamasında Cumhurbaşkanlığı Ortadoğu Başdanışmanı Erşat Hürmüzlü “Tanıdığım İzzettin Kerkük” başlıklı anı yazısında bakınız ne diyor: “Doksanlı yılların ortalarında, kalıcı bir kültür hizmetinin kurulması fikrini tartıştığımızda İzzettin ağabeyde bu fikrin savunucularından biriydi. Bir vakıf kurmaya karar verdik ve hem Kerkük şehrimiz ve sem- İzzettin Kerkük Telafer mitinginde. 28 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI bolümüzle özdeşleşmesi, hem de bu fedakârlık abidesinin ismini yaşatması için vakfa “İzzettin Kerkük” adının verilmesini önerdim. Kurucu arkadaşlarımın hepsi buna evet dedi. Tek itiraz İzzetin ağabeyin kendisinden geldi, onu demokratik bir yola mağlup etmek için oylama yaptık”. Merhumun cenazesi 4 Mayıs Pazar günü öğle namazını müteakiben, Şişli Camii2nde kılınacak cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu olarak, merhuma rahmet, dostlarına, ailesine ve Türkmeneli halkına başsağlığı dileriz… Edib Kırdar’ın Mesajı Sayın Hemşerilerim ve Dostlarım, Hepimizin saygı, sevgi ve minnetle andığımız çok değerli ve essiz olan merhum İzzettin Kerkük beyin acıklı haberi hepimizi olduğu gibi beni derinden üzdü. Hepimizin başı sağolsun ve bu çok acı günümüzde onun çizdiği ve başlattığı yoldan devam etmemizi Allah’ımdan niyaz ederim. Yüce Allah’ımdan merhuma rahmet, mekânın cennet olmasını ve ruhunun şad olmasını dilerim. Merhum söz edilmeyecek ve hiç bir zaman unutulmayacak bir lider, önder Türkman ve Kerkük simgesi olarak kalbimizde yaşayacak nadir ve kıymetli bir insandı. Çalışmaları, sonsuz uğraşmaları ve enerjisi ile en karanlık günlerde ışık tutmuş ve kurduğu Kerkük Vakfını hepimize armağan etmiştir. Geçen yaz merhumu ve cok kıymetli liderimiz sayın Prof. Suphi Saatçi hocamızın Kerkük Vakfının ilk ziyaretimi hiç bir zaman unutamayacağım. Tanık olduğum arşivler ve toplanmış bilgilerin bir tarihi hazine olduğunu gördüm ve bundan sonra KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ İzzettin Kerkük, Edip Kırdar ve Fikret Kırdar Kerkük Vakfı’nda. çalışmak için eşsiz bir kaynak olduğuna inandım. Merhumu her zaman şükran ile anacağımıza inandım. Sayın hocamızın liderliği ile Vakfın çok iyi ellerde olduğunu da görmekle pek memnun oldum. Cenab-ı Haktan Kerkük Vakfının kurucusu Merhum İzzettin Kerkük hemşerime rahmet ve eserini devam ettiren liderlerimizle bütün dostlarıma sağlıklı yaşamlarla bu önemli eserin ve kuruluşun devamını niyaz ederim. Hepimize tekrar baş sağlığı dilerim. Arizona/ABD İzzettin Kerkük’ün Şişli Camiinde Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ 4 Mayıs Tarihinde Yapılan Cenaze Töreni Münasebetiyle Türk Eğitim Vakfı’na Bağış Yapan Kuruluşlar ve Şahıslar: MHP İstanbul İl Başkanlığı Kerkük Vakfı Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Türkmeneli Dernekler Federasyonu Türkmeneli Kültür Merkezi Türkmen Milliyetçi Hareketi Elazığ Dernekler Federasyonu Cahit Özgün İhsan Akarsu Kafiye-Suphi Saatçi Nefi Demirci Nihat Öztürk Cüneyt-Neylan Mengü Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 29 KERKÜK VAKFI Erşat Hürmüzlü Türk Dünyasına Hizmet Armağanına layık görüldü Kardaşlık Türk Ocakları Genel Merkezi Olağan Kurultay kapsamında TÜRK DÜNYASINA HİZMET ARMAĞANI’nı T.C Cumhurbaşkanı Ortadoğu Başdanışmanı Erşat Hürmüzlü ’ye verilmesine karar verdi. Arif Nihat Asya Türk Dünyasına hizmet ödülü 19 Nisan tarihinde yapılan Kurultay çalışmaları kapsamında Hürmüzlü ‘ye teslim edildi. yıllık çınar Türk Ocakları Olağan Büyük Kurultayı’nı gerçekleştirdi. Ankara Ticaret Odası Meclis Salonu’nda yapılan Kurultay’a yoğun bir katılım vardı. Türk Ocaklılara yakışır bir ortamda geçen Kurultay’da Genel Başkan Prof. Dr. Mehmet Öz ve listesi oy alarak seçimi kazandı. Prof. Dr. Mustafa Kafalı’nın listesi ise 90 oy aldı. Türk Ocakları Olağan Büyük Kurultayı Mehteran gösterisiyle ve coşkuyla başladı. Türkiye’nin pek çok yerinden gelen delegeler ve misafirler Kurultay salonunda hazır bulundular. Kurultay saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başladı. Divan’ın teşekkülünün ardından belirlenen gündem devam etti. Kurultay’ın açış konuşmasını Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz yaptı. Genel Başkan Prof. Dr. Mehmet Öz hem bir tarih dersi niteliğinde hem de Türk Ocakları’nın geçmiş, bugün ve geleceğe dair tasavvurlarını içeren, zaman zaman da öze- Türk Ocağı Genel Kurulu 30 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI leştiri yapan önemli bir konuşma yaptı. Genel Başkanın konuşmasının ardından Türk Ocağı armağanları’nın takdimine geçildi. Türk Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı “Nevzat KÖSOĞLU/Türk Kültürüne Hizmet Armağanı” Araştırmacı Yazar Ali Bademci’ye Vakıf Başkanı Prof. Dr. Orhan Kavuncu tarafından takdim edildi. yılı “Ayvaz GÖKDEMİR, Türk Ocakları, Edebiyat Armağanı” rahatsızlığı sebebiyle kurultaya katılamayan Yazar Metin SAVAŞ’a Prof. Dr. Rasih Demirci tarafından takdim edildi. “Hamdullah Suphi TANRIÖVER, Türk Ocakları, Kültür Armağanı, Prof. Dr. Cemal KURNAZ’a, Prof. Dr. Yusuf Sarınay tarafından takdim edildi. yılı “Prof. Dr. Osman TURAN, Türk Ocakları, Türklük Araştırmaları Armağanı” Araştırmacı-Belgesel Yönetmeni, merhum Servet SOMUNCUOĞLU adına, Prof. Dr. Orhan Arslan tarafından eşi Nevin Somuncuoğlu’na takdim edildi. yılı “Dr. Hasan Ferit CANSEVER, Türk Ocakları, Sanat Armağanı”, Ressam Kenan EROĞLU’na, Prof. Dr. Filiz Avşar tarafından takdim edildi. “Nihal ATSIZ, Türk Ocakları, Türk Dünyası’na Hizmet Armağanı”, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Sayın Erşat HÜRMÜZLÜ’ye, Ahmet İyioldu tarafından takdim edildi. “Ziya Gökalp, Türk Ocakları, İlim ve Teşvik Armağanı”, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Türk Ocakları Merkez Heyeti Üyesi Doç. Dr. M. Akif OKUR’a Galip Tamur tarafından takdim edildi. yılı “Nevzat KÖSOĞLU, Türk Ocakları, Türk Düşünce Hayatına Hizmet Armağanı” Prof. Dr. Ayhan BIÇAK’a Ahmet Malkan tarafından takdim edildi. yılı “Galip Erdem, Türk Ocakları, Şeref Armağanı” Türk Ocakları önceki Genel Başkanı Sayın Nuri GÜRGÜR’e Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz tarafından takdim edildi. Erşat Hürmüzlü teşekkür konuşmasını yaparken. Ahmet İyioldu Erşat Hürmüzlü’ye ödülünü takdim ederken. KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 31 KERKÜK VAKFI Bilecik Belediyesi tarafından Türkmeneli Caddesi ve Kardeşlik Anıtı dualar eşliğinde açıldı Kardaşlık Bilecik İli Bahçelievler mahallesinde bulunan Türkmeneli Caddesi ve Kardeşlik Anıtı, protokol katılımı ile dualar eşliğinde açıldı. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözü ile insana verilen öneme de vurgu yapılan anıtın açılışında Bilecik Vali Yardımcıları Metin Çınar, Süleyman Deniz, Bilecik Belediye Başkan Yardımcısı Nihat Can, İl Emniyet Müdürü Eyüp Özüdoğru, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Azmi Özcan, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdulhalik Bakır, ilçe kaymakamları, Kerkük Vakfı Genel Sekreteri Suphi Saatçi, mahalle muhtarları, Belediye Meclis üyeleri, siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Açılış Bilecik Mehteran takımının gösterisi ile başladı. Gösterinin ardından Bilecik Belediye Başkan Yardımcısı Nihat Can, bu toprakların Türk ve İslam topluluğu açısından son derece önemli bir başlangıca ev sahipliği yapmış olduğunu belirterek, “Bu topraklar Osmanlı ulu çınarının filizlenmesine, Türk Cumhuriyeti güneşinin doğmasına beşiklik etmiş, birlik, beraberlik ve kardeşlik hamurunun karıldığı müstesna yerlerdir. Bilecik´in Osmanlı Devletinin kurulduğu ve aynı zamanda manevi kurucuların metfun bulunduğu bu topraklar olduğunu bilmek bizlere büyük gurur vermektedir. Bugün bizler de böylesine şanlı bir eserin Bilecik´e çok yakıştığını, büyük bir hayranlıkla izlenmesini son derece büyük gurur kaynağı olduğunu düşünüyoruz” dedi. Açılış esnasında kendisi de bir Kerkük Türkmen’i olan Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdulhalik Bakır, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesinin, üniversitenin değerli Rektörü Prof. Dr. Azmi Özcan Hoca ile çok güzel bir renk aldığını belirterek, “Üniversite bir şehri geliştirmek ve güzelleştirmek için kurulur. Bir üniversitenin en önemli görevi ise o şehri geliştirmektir. Biz de bunu yapıyoruz, bu bizim vazifemiz ve boynumuzun borcudur. Tarihimizde şehirleri tanıtan ve birbirleri ile olan ilişkilerini ifade eden şiirler yazılmıştır. Mesela bizim Kerkük, Erbil ve Bağdat şehirlerimiz hakkında şairlerimiz şiirler yazmışlardır. Örneğin, bir şairimiz bir şiirinde Kerkük ile Erbil’in birbirine Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi’ndeki Sempozyumu’nda bir oturum. 32 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI Bilecik’te Türkmeneli Caddesi’nin ve Kardeşlik Anıtı’nın açılışı. ğimizi pekiştirmek için burada toplanmış bulunuyoruz. Aslında Türkmeneli caddesi ve kardeşlik anıtı önceleri bir hayaldi, yani biz önce hayal kurduk; sonra Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Azmi Özcan beyefendi ile bu hayalimizi paylaştık daha sonra da konuyu, Bilecik Belediye Başkanımız Selim Yağcı beyefendiye arz ettik. Sağ olsun Başkanımız da bu hayalimizi gerçeğe dönüştürdü. Özür diliyorum, bu anlamlı olaydan dolayı duygulandım. Bilindiği gibi Kerkük´ümüzün hoyratları meşhurdur. Ben de bu anlamlı açılış vesilesiyle birkaç hoyrat yazdım, okuyorum: olan bağlılığını ve yakınlığını şöyle dile getirmektedir: “İki şehir bilirim Candan bağlı Yürekten dağlı Kalpleri birbirine Bir Altunköprü ile bağlı” Keza Bilecik de şanlı Osmanlı Devletinin kurulduğu güzel bir şehirdir ve aynı zamanda bizim de çok önemli bir şehrimizdir. Kerkük de Bilecik gibi, zamanında büyük sıkıntılar çekmiş yaralı bir şehirdir. Bilindiği gibi Yunanlılar, Kurtuluş savaşı esnasında Bilecik’e gelmişler ve her tarafı yıkmışlar yakmışlardır. Bizim Kerkük´te ne üzücü ki Osmanlı Devletinin yıkılışından günümüze dek biraz farklı da olsa aynı sıkıntıları yaşamaktadır. Şehirlerin bu yöndeki kaderleri birbirine benzemektedir. İşte biz bu üzücü olayları bir nebze de olsa unutturmak ve kardeşliKARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Edeb âliye Huydur edep âliye (ulu insana) Kerkük’ten selam geldi Şeyhim Edebâli’ye Edeb’âliye Süstür edeb âliye Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Canın sıkılsa durma Koş git Edebâli’ye Ede balı Az yesin ede (dede) balı Kurucumuz Osman’dır Şeyhimiz Edebâlı Edeb âlisiz Olmaz edep âlisiz Müslüman Türkler asla Kalmaz Edebâli’siz Edebâliler Versin edep ‘âliler Anadolu ocaktır Bitmez Edebâliler Edeb âliden Öğren edep ‘âliden Bilecik ilham alır Şeyhi Edebâli’den Edeb ‘âlidir Din yol edep ‘âlidir Osmanlı’nın mimarı Şeyhim Edebâli’dir Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 33 KERKÜK VAKFI Açılış töreni Mehter Takımının konseri ile başladı. Bile cikler Kuş zağçın bile cikler Şanlı Türkmen yurdudur Kerkükler Bilecikler Bilecik ten Kerkük can Bilecik ten Binlerce selam gider Kerkük´e Bilecik´ten Bilecik siz Kerkük biz Bilecik siz Hiç bir iş sonuç vermez Kerkük´süz Bilecik´siz” şeklinde bir konuşma yaptı. Dr. Suphi Saatçi, Türkmeneli caddesinin ve Kardeşlik anıtının açılışı sebebiyle çok büyük bir mutluluk yaşadıklarını belirtti. Saatçi, sözlerine şöyle devam etti: “Ana vatanımızın doğduğu, kalbinin olduğu bir yerdeyiz. Bu mübarek topraklarda, Bilecik´deyiz. Bizim babamız da burada yatıyor. Ertuğrul Gazi Hazretleri, Türkmenlerin piri, Osmanlı´nın doğuşunu hazırlayan büyük fikir ve öngörü sahibi bir Türk büyüğüdür. Bu yönüyle de bu büyük insanların kabirlerinin bu topraklarda bulunması bizlere büyük güç ve kıvanç vermektedir. Ben de şöyle diyorum: Son olarak bir konuşma yapan Kerkük Vakfı Genel Sekreteri Prof. Tören’de Kerkük Vakfı Genel Sekreteri Suphi Saatçi teşekkür konuşmasını yaparken. 34 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Söğüttedir obamız Ertuğrul’dur babamız Allah bize yar olsa Boşa gitmez çabamız Bu vesileyle buraya Türkmeneli Caddesi adını veren ve bu güzel Kardeşlik Anıtını yaptıran Bilecik Belediye Başkanı Sayın Selim Yağcı beye, başkan yardımcılarına, Bilecik Belediye Meclisinin değerli üyelerine, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Azmi Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Özcan’a, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdulhalik Bakır’a, emeği geçen herkese ve özellikle bütün Türkmenlerin dostu aziz Bilecikli hemşerilerimize, candan teşekkürlerimizi sunarız.” dedi. Açılış esnasında yapılan konuşmaların ardından mehteran takımı birçok milli marşla birlikte “Baş Koymuşum Türkiye´min Yoluna” parçasını çaldı. Şahdan Turhan´ın okuduğu dua sonrası Türkmeneli Caddesi ve Kardeşlik Anıtı, protokolün kurdele kesimi ile açıldı. Açılışın ardından Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Azmi Özcan da, açılan anıtın, kardeşliğin sınır tanımadığı, bugün ayrı sınırlarda olsak da gönüllerimiz sınır tanımadığı için sadece Bilecik´e değil Türk Dünyasına mesaj gönderecek bir anıt olduğunu belirtti. Açılışın ardından törene katılan vatandaşlara pilav ikramı yapıldı. Yurt dışından gelen Kerkük Türkmenleri ise anıtın önünde hatıra fotoğrafı çektirdiler. 2 Tarihi Erbil Kalesi 3 Erbil Kalesi’nin üç mahallesi var. (Tophane Saray ve Tekye) 4 Buruğ: Erbilde kullanılan sokak anlamına gelen küçe ile eşanlamlı bir kelimedir. 5 Kerem havası Aslı ve Kerem’in aşkını anlatan bir âşık atışması ve uzun hava geleneğidir. 6 Erbil’in en eski pazarı ve kapalı çarşısı 7 Kalenin çevresinde kurulan diğer semtlerin adı. 8 Has veya özel 9 Erbil Hükümdarı Selçuklu Atabeyi Sultan Muzaffereddin’in soyadıdır. 10 Erbil Hükümdarı Selçuklu Atabeyi Sultan Muzaffereddin Gökbörü’dür. 11 Çöl Minaresi diye tanınan ve yılında Sultan Muza fereddin tarafından yaptırılan Ulu Cami’nin minaresi. Diyar ERBİL KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 35 KERKÜK VAKFI Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu Kardaşlık Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM), Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı, TİKA ve Türk Tarih Kurumu’nun desteğiyle Mayıs tarihlerinde belki de Türkiye’de bir ilk sayılabilecek “Ortadoğu Türkmenleri” başlıklı bir sempozyum gerçekleştirmiştir. Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin Türkmenleri hakkında pek çok bilinmeyen konunun ele alındığı sempozyumda yerli ve yabancı pek çok konuşmacı katılımcıları ve kamuoyunu aydınlatıcı bilgiler vermiştir. Sempozyumda Türkiye’den akademisyen ve uzmanların yanı sıra Irak’tan dört, Suriye’den üç, Lübnan’dan iki ve Filistin’den bir olmak üzere yurtdışından toplam on Türkmen konuşmacı Ortadoğu Türkmenle- ri Sempozyumu’nda sunum yapmış ve sahadaki durumu Türk kamuoyu ile paylaşmıştır. Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu, konu edindiği ülkelerdeki Türkmenlerin katılımının yanı sıra, devlet erkânının gösterdiği ilgi açısından da dikkat çekici olmuştur. Bizzat katılım sağlayamasalar da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, sempozyuma gönderdikleri mesajlarla Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu’na ilişkin ilgilerini ortaya koymuştur. Ayrıca Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler’in açılış konuşması da danışmanı tarafından okunmuştur. Bu durum Türkiye’nin en üst seviyede Ortadoğu Türkmenlerine iliş- kin gösterdiği hassasiyet ve desteğin göstergesi niteliğinde olmuştur. Sempozyum’da devlet yetkilileri tarafından verilen mesajlarda ortak vurgu olarak Türkiye’nin Türkmenlere desteğinin her zaman devam edeceğinin dile getirilmesi, Türkiye’nin Türkmenler konusundaki güçlü duruşunun ifadesi olmuştur. Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu’nda Ortadoğu’da yaşayan Türkmenlerin tarihi ve Ortadoğu’ya yerleşme süreçleri ele alınmıştır. Ayrıca Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin’de yaşayan Türkmenlerin coğrafi dağılımı, nüfus durumu, sosyal ve kültürel yapıları da incelenmiştir. Türkmenlerin yaşadığı ülkelerdeki siyasal dinamikler ORSAM Sempozyumundan görünüş. 36 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI ortaya konarak, Türkmenleri bu dinamikler içerisindeki yeri de tartışılmıştır. Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin’deki Türkmenlerin hak ve özgürlükleri de hem hukuki hem de siyasi olarak incelenmiş, Türkmenlerin son siyasi durumu ele alınmıştır. Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu’nda Türkmenler, Türkiye’den beklentilerini de dile getirmiştir. Diğer taraftan Türkiye’den akademisyen ve uzmanlar Türkiye’nin Ortadoğu’da yaşayan Türkmenlere yönelik bakış açısını anlatmaya ve Türkmenlerin Türk dış politikasındaki yerine değinmeye çalışmıştır. Sempozyumda ele alınan konular itibariyle Ortadoğu’da yaşayan Türkmenlerin Türkiye’deki kamuoyuna tanıtımı sağlanmış ve Türk medyasının dikkati çekilmiştir. Bununla birlikte Ortadoğu’da yaşayan Türkmenlerin Türkiye ile iletişim ve etkileşiminin sağlanarak, bunun geliştirilmesine katkı sağlanmıştır. Zira Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu’na yurt dışından katılan Türkmenler, Türk medyası ve kamuoyuyla sempozyum süresince irtibat sağlamış ve sempozyum sayesinde pek çok konuk Türk medyasında yer almıştır. Bu durum ileride Ortadoğu Türkmenleri konusunda yapılacak çalışmalarda iletişim ve etkileşimi arttıracaktır. Ayrıca Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu, Ortadoğu’daki Türkmen varlığına ilişkin Türkiye’de hiç bilinmeyen bilgiler verilmesi nedeniyle, önümüzdeki dönemde bu konuda yapılacak araştırmalar için birincil referans kaynağı olacak ve burada yapılan sunumlar araştırmalara ışık tutacaktır. Bunların yanı sıra, Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu, Ortadoğu ülkelerinde yaşayan Türkmenlerin birbirleri arasındaki iletişim ve etkileşimin sağlanması, arttırılmasına yönelik bir platform olmuştur. Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu sayesinde farklı ülkelerde yaşayan Türkmenler bir araya gelme imkânı yakalamış ve aralarında iletişim ağı oluşmuştur. Böylece Türkmenler arasında tecrübe, bilgi ve birikimlerini paylaşma olanağı ortaya çıkmıştır. Sempozyuma yurt dışından katılan konukların Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin gibi sıkıntılı dönemden geçen ülkelerden ORSAM Sempozyumunda Mahir Nakip konuşmasını yaparken. KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Habib Hürmüzlü gelmiş olması nedeniyle Türkmenler bölgelerinde yaşadıkları sıkıntıları da dile getirme imkânı yakalamıştır. Türkmenlerin bölgedeki olaylara ilişkin hassasiyetlerinin ve bakış açıları öğrenilmiştir. Ayrıca Türkmenlerin Türkiye’ye ilişkin görüşlerine yer verilen sunumlar sayesinde, Türkmenlerin Türkiye’den beklentileri gündeme taşınmıştır. Böylece beklentilere cevap verilebilmesi için Türkiye’nin Türkmenlere yönelik atacağı adımlar konusunda bir açılım sağlanmıştır Sonuç itibariyle Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu, hem ele aldığı konular hem katılımcılar hem de sonuçları itibariyle Türkiye’de bir ilk olma niteliğine sahip olmuştur. Bu sempozyumla birlikte Ortadoğu Türkmenlerine yönelik yapılan çalışmaların artması gerekliliği daha açık bir biçimde ortaya çıkmıştır. Bu konuda yapılacak çalışmaların artmasının Türkiye’nin Ortadoğu’ya yönelik dış politikasına katkı yapacağı açıktır. Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 37 KERKÜK VAKFI Irak Türkmen Edebiyatında Hikâye ve Roman Türüne Toplu Bir Bakış Mehmet Ömer KAZANCI Kökü, Türk edebiyatının en eski kaynaklarından beslenen Irak Türkmen edebiyatının uzun bir geçmişi vardır. Hikâye ve roman bu edebiyatın temel türlerini oluşturur. Ancak bu türler, edebiyat tarihçileri tarafından gerektiği gibi incelenmemiş, irdelenmemiş, değerlendirilmemiştir. Hep kısa tümcelerle atlatılıp geçilmiş ve hatta zaman zaman geri kalmışlıkla suçlanmıştır. Uzun yıllar kendi dillerinde eğitim görmekten mahrum bırakılan Irak Türkmenleri, nasıl ki varlıklarının bölünmez bir parçası olduğuna inandıkları kültür ve edebiyatlarını göz bebekleri gibi koruyarak bugüne kadar sağ ve sağlam getirebilmişlerse, bu edebiyatın hikâye ve roman türlerine de gereken özeni göstermekten geri kalmamışlardır. 1 2 Edebiyat tarihçilerine göre hikâye, çağdaş anlamıyla on dokuzuncu yüzyılda Avrupa’da başlamıştır. Oradan, Tanzimat devrinde Türkiye>ye geçmiş ve tiyatroyla birlikte yoğun rağbet görmüştür. Türk edebiyatında hikâye türünün yerli örneklerini, Ahmet Mithat Efendi yılında basılan “Kıssadan Hisse” ve “Letaif-i Rivayet” adlı kitaplarıyla vermiştir3. Ahmet Mithat 1 Bu yazı Bilecek Şeyh Edebali Ünivers tesi tarafından düzenlenen: Uluslararası: Tarihte ve Günümüzde Ortadoğu’da Türkmenler Sempozyumunda bildiri olarak sunulan çalışmanın özetidir. 2 Mehmet Ömer Kazancı: Bağdat Ünive sitesi: e-mail: [email&#;protected]. 3 Cevdet Kudret “Türk Edebiyatında 38 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Efendi, Mithat Paşa ile birlikte Irak>a gelerek Zevra gazetesinin kurucusu ve ilk başyazarlığını yaptığı sıralarda «Kıssadan Hisse” kitabını Bağdat’ta yazıp yayınlamıştır.4 adlı eseri bunlardan biridir. Bu eser, millet tarafından beğeniyle karşılandığı için yılında Bağdat’ın “Adap” ve “Vilayet” basımevleri tarafından iki kez yayınlanmıştır. Bu gerçeği göz önünde tutarak, Türk edebiyatında ilk hikâye kitabının Irak’ta gün ışığı gördüğünü söyleyebiliriz. Bu yeni bir keşif değildir, Türk hikâyeciliği ile tüm ilgilenenler, bu gerçeğin yıllar önce saptanıldığını çok iyi bilirler. Türkmen edebiyatında ilk roman ise Osmanlı devrinin son yıllarına rastlayan bir tarihte yazılmıştır. Kadın Kalbi adını taşıyan bu romanı yılında Musullu bir gazeteci ve yazar olan Hayrettin Farukî yazmıştır. Roman Farukî’nın yedi eserinden, on beş yaşındayken yazmış olduğu ilk eserdir. Ancak zamanında yayınlanmamıştır. Yazarın vefatından sonra Bağdat Müzesi, Milli Elyazması Eserleri Merkezine tevdi edilmiştir. Son zamanlarda ele geçirilmiş ve bir inceleme ile birlikte, tam metni Latin harflerine aktarılarak edebiyat dünyasına sunulmuştur.7 sayfadan oluşan roman, zamanının tanınan bir kaç edebiyatçısı tarafından takriz ile değerlendirilmiş ve eşsiz bir eser olarak nitelendirilmiştir. Ahmet Mithat Efendi, Kıssadan Hisse kitabını yayınladıktan bir yıl sonra, yani yılında, sırf kişisel nedenlerden dolayı Bağdat’ı terk edip tekrar İstanbul’a dönmek zorunda kalmıştır. İstanbul’da yeni hikâye eserleri vermeye başlamış ve bu türde kendisinden sonra gelen onlarca Türk yazarlarına öncülük etmiştir. Oysa Türkmen edebiyatı yeni bir hikâye eserinin gün ışığı görmesi için, elli yıl kadar bir zaman daha durup beklemiş ve bu eseri Kerküklü Mahmut Nedim yazmıştır. Kerküklü Mahmut Nedim, Osmanlı döneminin ünlü yazarlarından biri olarak, birkaç eser meydana koymuştur.5 “Mübarezeyi Aşk”6 Hikâye ve Roman”, () Ankara, s 4 Mehmet Hurşit Dakuklu “Basılmış Ese ler Kılavuzu” (), s. 98 5 Ata Terzibaşı “Kerkük Şairleri” () Kerkük, s 6 Mehmet Ömer Kazancı “Türkmen Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Bu iki eser dışında, Osmanlı döneminde Irak’ta çıkarılan dergi ve gazetelerde yayımlanan hikâye ve romanların bu güne kadar ciddi bir incelemesi yapılmamıştır. Çünkü bu dergi ve gazetelerin birçoğu, zamanın hışmını Edebiyatında İlk Öykü” Yurt Gazetesi (29 Haziran ), /19, 7 Mehmet Ömer Kazancı “Yüz Yıl Önce Yazılan Bir Roman: Kadın Kalbi” Ankara, (). Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI sağlıkla atlayamadığı için günümüze ya kesin olarak ulaşamamış ya da parmakla sayılacak kadar birkaç nüshası dağınık sayılarıyla ulaşabilmiştir. Söz gelimi; Kerkük’te tam Türkçe olarak yılından yılına kadar devam eden Havadis gazetesinin ele geçen nüshalarında ilk serbest şiirlerin yayınlandığı tespit edilmişse de, hikâyeye yer verip vermediği kesin olarak öğrenilmemiştir. Oysa yılında tek 11 sayı çıkarılan Maarif dergisinde, eleştiri ve edebiyat tarihi ile ilgili yazıların ilk ciddi örnekleri yanında, birkaç hikâye nitelikli yazıların da bulunduğu bilinmektedir. Bunlar arasında Mekki Lebib adında bir yazarın kaleme almış olduğu “Gözlük”8 hikâyesi gözlerden kaçmamaktadır. Bu hikâye yukarıda verdiğimiz bilgiler ortaya çıkmadan önce, birçok edebiyat tarihçisi tarafından Irak Türkmen Edebiyatında ilk hikâye olarak kabul edilmiştir9 . yılında Irak, İngiliz işgaline uğradıktan sonra Irak Türkmenleri, Türkiye’den ve dolayısıyla Türk dünyasından kesin olarak koparılmışlardır. Bu sırada Havadis gazetesi başta olmak üzere, Türkmenlerin tüm basın ve yayın organları durdurulmuş, İngilizlerin gözetimiyle Kerkük’te Necme ve Teceddüt adında iki gazete çıkarılmıştır. Tam Türkçe olarak çıkarılan bu gazetelerde, yayımlanan hikâyelerin sayısı parmakla sayılacak kadar azdır. Bunların başında iki hikâye vardır, ikisi de Necme gazetesinde yayınlanmıştır. Gazetenin 3. tarihli sayısında M. Refik rumuzuyla yazılan “Belki Gelir” başlıklı sembolik hikâyede, yazar, Osmanlı devletini sevgilisine benzetmekte ve hasta olmadığını edebi bir dille ifade ederek bir gün geleceği ümidiy8 Mekki Lebip Kırdar “Gözlük” Maarif de gisi ( 29/ Ağustos/) sayı: 9 9 Kardeşlik dergisi (özel hikâye sayısı), (), sayı: , yıl: 29 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ le onu hep bekleyeceğini anlatmaktadır. İki gün sonra R. A. Rumuzuyla “Gelmez ve Gelmeyecek” adıyla yayınlanan ikinci hikâyede, sevgilinin ölümle pençeleşmekte olduğu bildirilerek, artık bir daha gelmeyeceği vurgulanmaktadır. yılında kral Faysal’ın tahta çıkışıyla başlayan krallık devri, Türkmen edebiyatı açsından, İngiliz İşgali devrine göre daha verimlidir. Bu verimlilik üç gazetenin yayın hayatına başlamasına bağlanabilir. Bunlar sırasıyla, Kerkük, İleri ve Afak gazeteleridir. Afak gazetesinde her hangi bir hikâyeye yer verilmemiştir. Oysa İleri gazetesinin her sayısında, bir hikâye ve bir roman tefrikası gözlere çarpmaktadır. İmzasız olarak yayımlanan bu hikâyelerin, Türk edebiyatından iktibas edildiği sanılmaktadır. Ne var ki, üstünde imza olan tek bir hikâye vardır, “Eski Yavuklu”10 hikâyesi, Türkmen yazarı Tavik Celal Orhan tarafından çok arı bir dil ve güzel bir üslup ile kaleme alınmıştır. Bu devirde Kerkük gazetesinin kimi sayılarında, başta Arap Fehmi ile Ahmet Şükrü Ağaoğlu’nun yazmış oldukları hikâyeler, üslup bakımından en ilginç olanlarıdır. Yine Arap Fehmi, 12 sayfadan oluşan sosyal konulu bir hikâyesini yılında “Tarih-î Cera’imde Eşsiz Bir Olay”11 adı altında Bağdat’ta yayımlamıştır. - yılları arasında Bağdat’ta yine tam Türkçe olarak çıkarılan Yeni Irak gazetesinde de siyasi ve sosyal yazılarla birlikte bir on, on beş kadar hikâye yayınlanmıştır. Bu hikâyelerin bir kaç tanesi, gazetenin yazı işleri sekreteri Turgut Zihni tarafından kaleme alınmış, diğerleri ise Şükûfe Şadan adında bir kadın yazarın imzasını taşımakta10 İleri gazetesi (4 Mayıs ) sayı 9. 11 Mehmet Hurşit Dakuklu, “Basılmış Kitaplar Kılavuzu” () Bağdat Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ dır Bu iki yazar hakkında günümüze kadar, önemli bilgilere sahip değiliz. yılından başlayan Cumhuriyet devrinde, başta Kardeşlik dergisi ve daha sonra Yurt gazetesiyle Birlik Sesi dergisinin yayın hayatına başlamasıyla, hikâyeciliğimizde, gerek nitelik, gerekse de nicelik bakımından ciddi gelişmelerin kaydedildiğini görmekteyiz. Kardeşlik dergisinde Amerikan işgaline kadar yaklaşık hikâye, bu işgalden günümüze kadar aşağı yukarı 50 hikâye yayınlanmıştır. İmzaları hikâyecilikte görünen yazarların sayısı ellinin üstündedir. Bunların birçoğu dergide, en az iki hikâye yayınlamıştır. Dergide yayınlanan ilk hikâye, Haşım Kasım Salihi’ye aittir. Salihi’nin dergide beş hikâyesi çıktıktan sonra, diğer yazarlara ait olan hikâye örnekleriyle karşılaşıyoruz. Bu yazalar arasında adları anılmaya değer olanlar şunlardır; Haşim Kasım Salihi, Ali Marufoğlu, Mevlüt Taha Kayacı, Musa Zeki Mustafa, Sabah Hasan Necim, Mehmet Karaulus, Celal Polat, Yaşar Beyatlı, Nusret Merdan, Kemal Beyatlı, Cengiz Bayraktar, Necmettin Bayraktar, Sabah Tuzlu. Irak Türkmen Edebiyatında hikâye türünün yaygınlaşmasında Salihi’nin gösterdiği gayret, kalite farkıyla, Türk edebiyatında aynı görevi zamanına göre üstün bir başarı ile yapan Ahmet Mithat Efendi ve daha olgun örnekleriyle veren Ömer Seyfettin’in gösterdiği çabayı andırır. Ayrıca Kardeşlik dergisinin üçüncü yılının yedinci sayısından itibaren, rahmetli yazarımız Reşit 12 Mehmet Ömer Kazancı “Yeni Irak Gaz tesi” (), Bağdat, s. Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 39 KERKÜK VAKFI Kâzım Bayatlı’ya ait “Tanrının Adaleti “ adında bir roman tefrikasına başlanmıştır. Bu roman, Kardeşlik dergisinde tefrika edilen, ancak bilinmeyen nedenlerden dolayı daha sonra ardı kesilen tek romandır. Her edebiyat bir basın organının gölgesinde beslenir, gelişir. Çağdaş Türkmen hikâyeciliğinin ilk başarılı örnekleri Kardeşlik dergisinin sayfaları arasında ışık yüzü görmüşse de, yılında yayın hayatına başlayan Yurt gazetesi ile Birlik Sesi dergisi daha sonraki hikâyeciliğimizin, olgunlaşması ve giderek kendi kimliğini kazanmasında etkin bir rol oynamıştır. Yurt gazetesi, başlangıçtan yayın hayatının sonuna kadar, Türkmen yazarlarına ait ’ün üstünde hikâye yayınlamıştır Bunlar arasında tefrika halinde yayınlanan uzun hikâyeler ve Romalar da bulunmaktadır. Hamza Hamamcıoğlu’nun “Cennet Öküzleri” “Umut Gibi Bir Şey”, “Sırmalı Pabuç” “Beyaz Horuz” “Afsun” ve “Yorgun Kuta”, Adnan Sarıkâhya’nın “Oğullarım” ve “Gurbet Akşamları”, Celal Polat’ın “Kıvılcımlar Gölgesinde” romanları bunlara en belirgin örnekler olarak gösterilebilir. Bu hikâye ve romanların bir kısmı daha sonra yazarları tarafından kitaplaştırılmıştır. Türkmen Edebiyatçılar Birliği tarafından yılından çıkarılarak yılına kadar devam eden, Birlik Sesi dergisinin de Türkmen hikâyeciliğine az çok katkısı olduğu söylenebilir. Bu dergide yayımlanan hikâyelerin sayısı 80’nin üstündedir. Dergide yayımlanan hikâyelerin birçoğu siyasi temalar üzerine kurulan hikâyelerdir. Ancak bunlar Türkmen edebiyatında ilk siyasi hikâyeler değil, bundan önce 13 Kazancı “Türkmen Öykücülüğü” a.g. e. s. 40 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ de, Kardeşlik dergisinde benzeri hikâyeler, dolaylı ve ya sembolik olarak birkaç yazar tarafından kaleme alınmıştır Yurt gazetesi, Kardeşlik dergisi ve Birlik Sesi dergisi yanında, özellikle ’ten sonra, Türkmenlerin çıkardıkları basın organlarında da bazı hikâyeler yayınlanmıştır. Bunların başında Türkmenéli dergisi gelmektedir. Fakat bunlar sayıca fazla değildir. Irak dışında yaşayan Türkmenler de zaman zaman gazete ve dergi çıkarmak teşebbüsünde bulunmuşlardır. Bunun en canlı örneğini, günümüze kadar devam eden “Kardaşlık” dergisi oluşmaktadır. Kerkük Vakfı’nın desteğiyle Ocak tarihinde İstanbul’da çıkarılan bu dergide, çeşitli düşünce ve kültürel yazılar yanında, yer yer hikâye ve hikâye ile ilgili çalışmalara da yer verilmektedir. Hikâye çalışmalarına örnek olarak, Osmanlı döneminde Türkiye’nin çeşitli dergilerinde Haşim Nahit Erbil’in yayınlamış olduğu 20 hikâye hakkında yapılan değerlendirmeyi bir örnek olarak gösterebiliriz Irak Türkmenlerinin özgürce, insanca yaşama yolunu yalnız siyasi zorluklar kesmemiş, maddi sorunlar da zaman zaman yaşamlarını sıkıştırmış, kültürlerinin önüne engeller, engebeler koymuştur. Türkmen edebiyatçılarının hiç bir zaman cepleri, gönülleri kadar dolu olmamıştır. Bu yüzden kaleme alarak gazete ve dergilerde yayımladıkları eserlerini istedikleri gibi kitaplaştırmak imkânını elde edememişlerdir. Cumhuriyet devrinden günümüze kadar yayımlanan Türkmen hikâye ve roman kitap14 Kazancı, Türkmen Öykücülüğü, a.g.e. s: 44 15 Veysel Ergin “Haşim Nihat Erbil’in hikâyeleri üzerine değerlendirme” Kardaşlık dergisi, İstanbul, () 15/60, s. 24 Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ larının sayısı otuzu aşmamaktadır. Bunların birçoğu, Türkmen hikâyeciliğinin altın yılları olarak nitelenebilen, seksenli yıllarda basılmıştır. Bu tarihten sonra roman yayınlamaya daha fazla özen gösterilmiştir. Buna karşın, seçkin hikâyelerin büyük bir bölümü dergi ve gazeteler arasında kalmaya mahkûm edilmiş, yukarıda sözünü ettiğimiz maddi sıkıntılar yüzünden kitaplaştırılamamıştır. Yukarıda sergilediğimiz bilgilerden de çıkarılabileceği gibi, Irak Türkmenleri, edebiyat türleri arasında hikâye türünü hiçbir devirde ihmal etmemişlerdir. Ancak kendi dillerinde eğitim görmedikleri için bu türde zorluklar çekerek, kalem oynatmayı gerektiği gibi becerememişlerdir. Bu durum Kardeşlik dergisi ve daha sonra Yurt gazetesiyle Birlik Sesi dergisinin yayın hayatına başlamasıyla, tam olarak değişmiş ve seksenli yıllara gelinince Türkmen hikâye ve romancılığı zirveye varmıştır. Bu üç yayın organında yüzlerce hikâyeler yayınlanmıştır Bunların, teknik, dil, üslup, kurgu ve tema bakımından en güzel örneklerini, Ali Marufoğlu, Mevlüt Taha Kayacı, Hamza Hamamcıoğlu, İsmet Özcan, Nusret Merdan, Kemal Beyatlı, Cengiz Bayraktar, Celal Polat, Adnan Sarıkâhya, Sabah Tuzlu ve Necmettin Bayraktar vermiştir. Bu gün bu kalem erbaplarının sayesinde, bir Türkmen hikâyesini okuduğumuz zaman, bir Türkmen hikâyesi okuyoruz kanaatine varabiliyoruz. Karakterleriyle, tipleriyle, olgu, kurgu ve konularıyla, diyalog ve mekân tasvirleriyle bir Türkmen hikâyesi vardır diyebiliyoruz. Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI İzzettin Kerkük’ün Cenaze Töreninden Görüntüler Kardaşlık KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 41 KERKÜK VAKFI Türkmen Albümünden Türk gençleri arasında İzzettin Kerkük Maraşal Fevzi Çakmak’ı hasta yatağında ziyaret ederken. () 4. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel ile birlikte. (Ankara, ) 42 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI Editörün Seçtikleri Şam Büyükelçiliği’ndeki 30 Ağustos resepsiyonunda Kurmay Albay İsmail Hakkı Karadayı (Genel Kurmay Eski Başkanı) ile birlikte İzzettin Kerkük hemşehrileri Nezir Kırdar, Nemir Kırdar, Nurettin Vaiz, Erşat Hürmüzlü, Suphi Saatçi, Kemal Beyatlı ve Mehmet Tütüncü ile birlikte. KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 43 KERKÜK VAKFI KERKÜK VAKFI KERKÜK FOUNDATION QARDASHLIQ REVIEW OF CULTURE ART LITRERATURE AND FOLKLORE Year: 16 Issue: 62 April - June ISSN : On behalf of the Kerkük Foundation Owner of the right and editor in Chief İzzettin KERKÜK Editor and Genel Coordinator Suphi SAATÇİ Correspondence Address P. O. Box 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL Tel. () 00 75 Fax () 00 76 funduszeue.info funduszeue.info email: [email&#;protected] Administrative Office Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı Huzur Apt. No: 1/1 Fındıkzade/İSTANBUL Representavtives Habib HÜRMÜZLÜ (Ankara) Timur TAŞ (İzmir) Ali İhsan NAQIB (ABD) Consulted by an Anditorial Referrence Counsul Prof. Dr. Ziyat AKKOYUNLU Prof. Dr. Yavuz AKPINAR Prof. Dr. Abdülhalik BAKIR Prof. Dr. Haşim KARPUZ Prof. Dr. Mahir NAKİP Prof. Dr. Suphi SAATÇİ Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU Prof. Dr. Abdüsselam ULUÇAM Editorial Board Kemal BEYATLI Kemal ÇAPRAZ Aydil EROL Erşat HÜRMÜZLÜ Habib HÜRMÜZLÜ İzzettin KERKÜK Mahir NAKİP Acar OKAN Ömer ÖZTÜRKMEN Suphi SAATÇİ Suphi SALT Contents Cypriot unity in the EU: Why not? • Yusuf KANLI / 45 From Generosity to Rights: Syrian Refugees in Turkey • Mehmet SANCAKOĞLU / 46 QARDASHLIQ Published quarterly in Turkish, English, and Arabic by İzzettin Kerkük Culture and Research Foundation (Kerkük Fondation) Section in Turkish / Section in Arabic / Authors are responsible for the raticles and photographs published in this review. Articles and photographs published in the review may be used elsewhere by indicating the source 44 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI Cypriot unity in the EU: Why not? Yusuf KANLI Public opinion polls conducted in northern and southern Cyprus over the past many decades demonstrate one key fact: Neither Turkish Cypriots nor Greek Cypriots consider a federal resolution as their first choice. What’s even worse is that a federation is indeed a serious compromise on the first choice for both peoples. Is it a secret to anyone that Greek Cypriots have overwhelmingly demanded a unitary state where, as the bigger of the two peoples on the island, they will have the dominance, if not full control? The first choice of the Turkish Cypriots, on the other hand, is a two-state resolution; with Greek Cypriots and Turkish Cypriots in full control of their respective states. Indeed, as the International Crisis Group said in its latest Cyprus report a while ago (as it went further than the routine rhetoric of Cyprus peacemaking, several “leading” countries involved in diplomacy on Cyprus apparently ordered their diplomats to avoid KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ discussing the report publicly), the creation of two Cyprus states, both members of the EU, might perhaps be considered as a Cyprus confederation in the EU. Would not, probably after a transition period, the acquis communitaire be applicable in full in the north as well? Even with derogations, two Cypriot states in EU might indeed become some sort of an “advanced federation.” So long as Greek Cypriots cannot abandon their obsession with being the “sole sovereign nation” on the island and insist on branding Turkish Cypriots as “guests who did not go home after years” or as a “minority” having some “inappropriate” demands, there will be no settlement. Even if a deal is imposed on the Greek Cypriots, it can last this time perhaps longer than the partnership state of they were reluctantly compelled to accept. Similarly, so long as the Turkish Cypriots insist on not succumbing to Greek Cypriot dictates and agree to a deal Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ that would give them some advanced minority rights, might it be possible to have a deal? Turkish Cypriots consider their political equality, partnership in territory and sovereignty on the island as their inalienable rights; those are all things Greek Cypriots are having difficulty in swallowing. As if the Turkish, British, Greek, American and Russian dimensions were not enough, now Israeli interests and designs, as well as the prosperity offered by the hydrocarbon prospects, provide the salt and pepper to the existing tzatziki situation on the island. Even though Cypriots - despite all their ethnic, linguistic, religious and other differences - are in full consensus that they do not want a federation, but a federation remains the only option if Cyprus is destined to have just one state. But why should Cyprus have one state only, particularly if even hard-line Greek Cypriot nationalists have started acknowledging that rather than having a Turkish Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 45 KERKÜK VAKFI From Generosity to Rights: Syrian Refugees in Turkey Mehmet SANCAKOĞLU The Syrian refugee crisis shows no signs of abating. What was once a civilian uprising has morphed into a civil war, with multi-faceted opposition groups operating in an environment where internal alliances are obscure and international interference and support are palpable. Despite a glimmer of hope with the return of thousands to Homs last week - albeit to find their city reduced to president - in a rotation of the presidency system - for “their” state, they would prefer the continuation of the status quo, and could thus even agree to two separate states? Could Cypriots indeed make a deal of their own? Why should they continue federation talks if neither side wants such a difficult cohabitation system? Is it reasonable or rational at all to have such talks because the P5 believed that was best for Cyprus? Or, is there an international understanding to have a Cy46 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ rubbles - there are little if any tangible prospects for an end to the conflict. Amidst such uncertainty however remains a glaring reality: million people have been displaced from their homes within Syria and almost 3 million have fled its borders. Of those refugees, Turkey officially houses , In reality though, the actual numbers are well prus non-settlement? able to talk about the terms of a velvet divorce? Perhaps a “bi-zonal, bi-communal federal settlement” target and the concept of “inter-communal talks under the auspices of the U.N. secretary-general” have become out of date and it is high time to start discussing a two-state solution. If the two peoples of Cyprus want to go their own ways, than why should they be compelled to talk about a federation? Because London or Washington wanted it so? Why should they not be Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ beyond , according to United Nations High Commissioner for Refugees (UNHCR). Turkey officially provides an open-door policy to those fleeing Syria and has taken its humanitarian responsibilities to new and commendable heights, prompting the New York Times to offer Turkey as a model for “How to Build the a Perfect Refugee Camp.” In addition, regardless of whether a Of at the end of the day, if both get into the EU, then there will not be permanent derogations or such hurdles either. Since Turkey’s guarantee will be valid only for the Turkish Cypriot state, Greek Cypriots would not need to worry about Turkey’s right to unilateral intervention either. Two Cypriot states in EU: It’s an idea worth seriously considering. Hürriyet Daily News Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI Syrian lives in a camp or not, the Turkish government also ensures that all Syrians have access to health care. However, officially Turkey only provides assistance and services (shelter, food, water and sanitation, income generating activities etc.) to , Syrians who reside in one of the 21 newly constructed camps, meaning that with the exception of health care, , Syrians who live mostly in cities across Southern Turkey (and increasingly in Istanbul) are essentially cut off from assistance. With the EU and US falling short on their burdensharing commitments by accepting Syrian refugees and the Turkish government’s estimate projection of million Syrians in Turkey by the end of , Turkey needs to immediately complement its camp based assistance with an equal focus on Syrians who choose to live in cities across the country. Of the most pressing concerns are access to employment and education for refugee children. Syrians are still denied the right to work causing an increase in illegal employment and its consequential exploitative practices. Not only does KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ this increase a person’s protection concerns (in this case the inability to earn an income to sustain one’s family) it does so by jeopardizing their access to justice. Secondly, increase in an illegal economy is beginning to adversely affect wages of the hosting population, particularly in smaller cities across the south. In addition, obstacles to find employment ultimately place a greater burden on the Turkish state and the taxpayers’ pockets by being forced to spend further on assistance and services. Alternatively, a child’s right to education is a principle that needs no justification. Yet outside the camps parents are struggling to provide their children (who make up 54% of all Syrians) with basic education. Albeit delayed, the government, national and international civil society groups are taking steps to provide Turkish language courses to refugees, but a comprehensive set-up where a formal and recognized basic curriculum system that integrates Syrian children is still lacking. Turkish government and UNHCR sources indicate that 70% of all Syrian children are not receiving adequate basic education. Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Undoubtedly, ensuring that Syrians have access to employment and education will be a delicate political balance and may require location specific interventions at first. Turkey is not alone in this quest either. A multitude of local and international non-governmental organizations (NGOs) are available to provide vocational and educational services and the Turkish government should take advantage of this by improving and encouraging NGO participation in Southern Turkey and Istanbul. Secondly, the international community must also take on its fair share by increasing aid to the Syrian refugee crisis and substantially raising the number of Syrian refugees it takes in. Ideally, the end of the crisis and eventual repatriation of Syrians back home is the outcome that both Syrians and the international community desire. In the meantime however, Turkey needs to morph its Syrian refugee policy away from being based on generosity alone, to one that equally ensures access to basic rights as well. Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 47 ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫حوكموا بها بدءاً من قضية سلسبيل‬ ‫عامي ‪ ،‬الى القضايا‬ ‫العسكرية من عام ‪ ‬الى‬ ‫عام ‪ ،‬حيث شهدت القضية‬ ‫االخيرة خالفات كثيرة بينه وبين‬ ‫االخوان‪ ،‬سجل احداثها في كتابة‬ ‫«قلب االخوان» حيث ترك الجماعة‬ ‫عام ‪ ،‬ومن كتبه «سر المعبد»‬ ‫ً‬ ‫اقباال جماهيرياً واسعا‪.‬‬ ‫الذي وجد‬ ‫وقد عرضنا مجموعة من افكاره‬ ‫في مقال سابق‪ ،‬حيث حذر من‬ ‫خطورة الجماعة التي انفصل عنها‪،‬‬ ‫واعتبرها في مقابلة صحفية «من‬ ‫أخطر الجماعات التي مرت على‬ ‫االمة االسالمية عبر تاريخها»‪.‬‬ ‫من االفكار التي استوقفتني بين ما‬ ‫طرحه بعض المحاضرين تنبيه‬ ‫احدهم الى ان هوية المواطن في‬ ‫بعض الدول العربية قد تكون‬ ‫«م ّ‬ ‫ُركبة»‪ ،‬بعكس ما نتمنى في‬ ‫فكرنا الوطني او القومي او الديني‪،‬‬ ‫بمعنى شعور الناس بانتماءات‬ ‫مذهبية او دينية او مناطقية او قبلية‬ ‫اوعرقية او غير ذلك‪ .‬ولكنها تجمع‬ ‫على االنتماء الوطني‪ ،‬فالكثير من‬ ‫اللبنانيين مثال ينتمي الى طائفة ما‪،‬‬ ‫ودين‪ ،‬ومنطقة‪ ،‬وحزب‪ ،‬وقومية‬ ‫ربما أرمنية مثال أو كردية أو‬ ‫تركية‪ ،‬ولكنه مواطن يشعر بلبنانيته‬ ‫رغم كل هذه المكونات في شخصيته‬ ‫ومشاعره‪.‬ولربما كنا بحاجة ماسة‬ ‫الن ندرس هذه الحقيقة بإمعان‪،‬‬ ‫وبخاصة في دول الشام والعراق‬ ‫والمشرق العربي‪ ،‬حيث نبدي تخوفنا‬ ‫الشديد على «الفسيفساء العربي»‬ ‫و»المخططات الشرق ‪ -‬أوسطية»‪،‬‬ ‫ولكننا ال نفعل اال القليل لمعالجة‬ ‫الوضع‪ ،‬بل ان مكتباتنا التجارية‬ ‫والجماعية وبعض مقررات كليات‬ ‫الشريعة تزخر بكتب تكفر الشيعة‬ ‫والدروز‪ ،‬الى جانب «تفسيق»‬ ‫العلمانيين والليبراليين!‬ ‫كان بين المشاركين السيد «أرشد‬ ‫هرموزلو»‪ ،‬من الجمهورية‬ ‫التركية‪ ،‬وصاحب الكثير من‬ ‫المؤلفات السياسية والتاريخية‬ ‫ويشغل حاليا منصب كبير مستشاري‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫رئيس الجمهورية في قضايا الشرق‬ ‫األوسط‪ .‬وقد ابدى استياءه من ان‬ ‫الكثير من المتحدثين يبدون انتقادات‬ ‫وجيهة لبعض االوضاع وال يقدمون‬ ‫اي حلول‪ .‬وقال ان على العرب اال‬ ‫يستعجلوا‪ ،‬فما يرونه في تركيا اليوم‬ ‫ليس وليد اليوم بل نتيجة تجارب‬ ‫ومحاوالت وانقالبات على مدى‬ ‫اكثر من ستين سنة‪ ،‬أعدم االتراك‬ ‫خاللها احد رؤساء وزرائهم! ومن‬ ‫االفكار الجديرة باهتمامنا مما ورد‬ ‫في حديثه قوله بانه «ال توجد دولة‬ ‫فقيرة واخرى ثرية‪ .‬هناك دولة تنعم‬ ‫بإدارة جيدة‪ ،‬واخرى تعاني من‬ ‫سوء االدارة»‪ .‬ولو تأملنا ما يقوله‬ ‫االستاذ «هرموزلو» لرأينا فيه‬ ‫الكثير من الصواب‪ .‬فكم من موارد‬ ‫وثروات اضاعتها االدارة السيئة‪،‬‬ ‫وكم من موارد وثروات تراكمت‬ ‫بحسن التخطيط‪.‬وخير شاهد على‬ ‫هذا تجارب الدول االسيوية من‬ ‫اليابان الى كوريا الجنوبية الى‬ ‫سنغافورة وتايوان‪ ،‬التي تقف‬ ‫اليوم على قمة دول العالم الثرية‬ ‫والصناعية‪ ،‬دون ان تتمتع بمناجم‬ ‫الحديد والفحم‪ ،‬والذهب والبترول‪.‬‬ ‫بل انها هي التي تستورد معظم نفط‬ ‫المنطقة الخليجية ونفط إيران‪ .‬وتجد‬ ‫كوريا الجنوبية في دنيا‪ ،‬وإيران في‬ ‫دنيا اخرى!اشارة االستاذ «هرموز‬ ‫لو» تكشف لنا مدى سوء فهمنا‬ ‫ألسس التقدم االقتصادي والثراء‪،‬‬ ‫فما نفهم عادة من ثراء الدولة وتقدم‬ ‫اقتصادها ان تكون غنية بالمال‬ ‫والبترول كدول الخليج وليبيا ثم‬ ‫تصرف على احتياجاتها وتهب‬ ‫موظفيها الرواتب الخيالية وتعتمد‬ ‫على المضاربة العقارية والوكاالت‬ ‫التجارية واالعتماد احياناً كثيرة‬ ‫على االحتكار والفساد‪ .‬اما النهج‬ ‫اآلخر‪ ،‬وهو حسن االدارة‪ ،‬فيحيل‬ ‫الفقر الى عنى والتراب الى تبر‬ ‫وذهب‪ ،‬ويعتمد على العقول‬ ‫والسواعد والبحث العلمي والعمل‬ ‫الجاد والحرص على االبداع‬ ‫واالختراع واالنتاج والتصدير‪،‬‬ ‫فيقفز المجتمع في سنوات بسيطة ما‬ ‫ً‬ ‫اجياال في عالمنا العربي‪..‬‬ ‫يستغرق‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ان نجحنا!المشكلة في اعتقادي اننا ال‬ ‫نغفل عن اهمية ومحورية دور نظام‬ ‫التعليم بشكله االنتاجي‪ ،‬الصناعي‪،‬‬ ‫التحولي‪ ،‬ان صح التعبير‪ ،‬بل وما‬ ‫ال يقل خطورة‪ ،‬ال ندرك ان «الوقت‬ ‫يسرقنا»‪ ،‬وان المهام في العالم‬ ‫العربي او االسالمي صعبة عسيرة‪،‬‬ ‫وان المنافسين كثر‪ ،‬وان نوعية‬ ‫التنسيق المطلوبة لتحديث التعليم‬ ‫واالقتصاد والثقافة االجتماعية ال‬ ‫يمكن انجازها باحدى معجزات‬ ‫«كن فيكون»‪.‬ما له وما عليه‬ ‫خليل علي حيدر‬ ‫اجتمعت نخبة مفكرة طيبة من انحاء‬ ‫العالم العربي كله‪ ،‬في مهرجان‬ ‫القرين الثقافي التاسع عشر في‬ ‫الكويت‪ ،‬لمناقشة «ارتدادات الربيع‬ ‫العربي»‪ ،‬او بمعنى آخر التحاور‬ ‫حول «ربيع العرب‪ ..‬ما له وما‬ ‫عليه»! كانت التحوالت الكبيرة‬ ‫في العالم العربي موضع اهتمام‬ ‫مهرجان القرين السابق كذلك‪،‬‬ ‫قبل عام‪« :‬الواقع العربي الجديد‪:‬‬ ‫تأصيل واستشراف»‪ ،‬وال استبعد‬ ‫استمرار اهتمام الباحثين والمثقفين‬ ‫بما جرى‪ ..‬لفترة قد تطول‪.‬هل ما‬ ‫حل بنا ربيع أم خريف أم شتاء؟ لعل‬ ‫مناخ الكويت أو طقسه يسعفنا في‬ ‫توضيح ما جرى ففي نهاية الربيع‪،‬‬ ‫أسابيع تتعرض فيها الكويت لتقلبات‬ ‫مناخية شديدة التناقض‪ ،‬ففي موسم‬ ‫يدعى «السرايات»‪ .‬فقد يكون‬ ‫الجو حاراً مشمساً أو رطباً غائماً‬ ‫او غير ذلك‪ ،‬ثم سرعان ما ينقلب‬ ‫اتجاه الريح‪ ،‬وتكفهر السماء ويتزايد‬ ‫البرق والرعد وينهمر المطر الذي قد‬ ‫يكون شديداً‪ ،‬وربما ينزل الكثير من‬ ‫«ال َب َرد» أو كريات الثلج الصغيرة‬ ‫حتى يتكدس هنا وهناك وتنخفض‬ ‫درجة الحرارة‪ ،‬وربما يهب الغبار‬ ‫رغم المطر‪ ،‬وينتشر «الطوز»‬ ‫فتضعف الرؤية بتأثير الغبار‪ ،‬وبما‬ ‫يسبق الغبار والطوز المطر‪ ..‬وربما‬ ‫يسود جو ربيعي جميل!وهكذا تتاح‬ ‫للكويتيين والمقيمين بها معايشة عدة‬ ‫فصول في يوم واحد‪ .‬وربما كانت‬ ‫التحوالت التي نعايشها اليوم في‬ ‫مرحلة تشبه في بعض تفاصيلها هذا‬ ‫الموسم‪.‬ال أريد ان أرصد هنا كل‬ ‫التفاصيل‪ ،‬فهذه يمكن الوصول اليها‬ ‫‪49‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫عبر الصحف والمواقع االلكترونية‪،‬‬ ‫ولكني سأتناول بعض ما أرى انه‬ ‫جديد بالرصد والمتابعة‪ ..‬من هذه‬ ‫الندوة السنوية التي يشرف عليها‬ ‫المجلس الوطني للثقافة والفنون‬ ‫واآلداب‪.‬ان أول واهم ما اثار قلقي‬ ‫في هذه الثورات والتحوالت العربية‬ ‫انها لم تقترب حتى اآلن من عصب‬ ‫النهضة ودرب التقدم الصحيح‪ ،‬كما‬ ‫رأينا في التجارب اآلسيوية ً‬ ‫مثال‪،‬‬ ‫وهو التعليم‪ .‬التعليم بابعاده السياسية‬ ‫واالقتصادية ال الثقافية والتربوية‬ ‫فحسب‪ .‬وفي اكثر من دولة عربية‬ ‫دخلت التجربة في صراعات‬ ‫ومناكفات سياسية ودينية وقانونية‪،‬‬ ‫ولم يلتفت احد الى القوة التي فجرت‬ ‫األحداث‪ ،‬وهم الشباب وهمومهم‬ ‫الكبرى من بطالة ومسكن وخدمات‬ ‫وغير ذلك‪.‬بل ان القوى االسالمية‬ ‫التي عارضت بعض هذه الثورات‬ ‫السباب مختلفة هيمنت عليها بهذا‬ ‫الشكل او ذاك‪ ،‬وصارت توجهها في‬ ‫مسارات االصولية الدينية‪ ،‬وتسبح‬ ‫بها في بحر اولوياتها‪ .‬ولعل اسطع‬ ‫مثال على ذلك اسراع المسؤولين‬ ‫الليبيين الجدد الى «تحريم الربا»‬ ‫و»السماح بتعدد الزوجات» وغير‬ ‫ذلك‪ ،‬أمام اندهاش وحيرة كل‬ ‫من يعرف االولويات في ليبيا‪،‬‬ ‫بعد اربعين عاماً ونيف من حكم‬ ‫الطاغية معمر القذافي‪ .‬او مصر‬ ‫التي يتبارى فيها االخوان المسلمون‬ ‫والجماعات السلفية وشيوخ الدين‬ ‫المتشددون على االمساك بدفة ثورة‬ ‫‪ 25‬يناير وبنود الدستور ومستقبل‬ ‫البالد‪.‬ولما كان االسالميون كما هو‬ ‫معروف ومطروق‪ ،‬ممن لم يعرفوا‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫بالتسامح في قضايا المرأة واالقليات‬ ‫والحريات الفكرية واالجتماعية‪ ،‬فقد‬ ‫استمر التوتر في االنظمة الجديدة‪،‬‬ ‫حتى بات الصراع الطائفي وضيق‬ ‫األفق المذهبي ما يهدد نجاح الثورة‬ ‫السورية‪ ،‬واستمر القلق نفسه في‬ ‫مصر‪ ،‬وال نعلم بما سيحدث بين‬ ‫اهل السنة والزيدية في اليمن!وكانت‬ ‫مشاركة المرأة في كل مكان من‬ ‫هذه الدول كبيرة‪ ،‬وحتى في اليمن‬ ‫القبلي المحافظ نالت السيدة «توكل‬ ‫كرمان» جائزة نوبل العالمية تقديراً‬ ‫لدورها القيادي‪ .‬ولكن نضال المرأة‬ ‫لم ينعكس بوضوح في النتائج‪،‬‬ ‫كما ان هيكل مجتمعات «الربيع‬ ‫العربي» سيبقى ذكورياً ربما لفترة‬ ‫طويلة!ان الجماهير من رجال‬ ‫ونساء تريد التغيير والتقدم في هذه‬ ‫البلدان‪ ،‬ولكنها ال تعي جيداً خطورة‬ ‫االسالم السياسي واحزابه ومفاهيمه‬ ‫وشعاراته عليها‪ .‬ولهذا نراها في‬ ‫مسعاها تحرك لالسف مصالح هذه‬ ‫الجماعات‪ ،‬دون قصد‪ ،‬وتحرك‬ ‫احجار رحاها‪ ،‬وتصب الماء كما‬ ‫يقال في طاحونتها! وكم تمنيت‬ ‫ان تتفهم جماهير الربيع العربي‬ ‫دروس الثورة االيرانية ‪ ،‬وال‬ ‫تصدق كل الشعارات التي يرفعها‬ ‫االسالميون ويغزون بها عقول‬ ‫الناس في شمال افريقيا ومصر‬ ‫واالردن واليمن‪ ..‬ولكن هيهات‪.‬كان‬ ‫بين المتحدثين المشاركين لحسن‬ ‫الحظ القيادي السابق في جماعة‬ ‫االخوان المسلمين االستاذ ثروت‬ ‫الخرباوي‪ ،‬المحامي والكاتب‬ ‫المعروف‪ ،‬الذي شارك في الدفاع‬ ‫عن االخوان في كل القضايا التي‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫ويتم توجيه السنجق الى شخص‬ ‫اخر من العائلة نفسها‪ .‬اما في حالة‬ ‫انقراض العائلة فان السنجق يوجه‬ ‫الى احد االمراء العثمانيين‪ .‬وفي فترة‬ ‫التنظيمات وبعدها الغي هذا النظام‬ ‫وتم بدفع رواتب بدل عن ايرادات تلك‬ ‫االراضي وبهذا انتقلت هذه االراضي‬ ‫شيئاً فشيئاً الى خزينة الدولة ‪“ .‬انظر‬ ‫ا‪.‬د‪.‬فاضل بيات ‪ ،‬الدولة العثمانية في‬ ‫المجال العربي‪،‬ص‪.”81‬‬ ‫‪ :4‬طريقة الحكومة‪ :‬اسلوب اخر من‬ ‫نظام االدارة العثمانية‪ ،‬حيث اطلقت‬ ‫الدولة العثمانية على بعض األلوية‬ ‫اسم “حكومت=حكومة” و اطلق‬ ‫على امير السنجق الذي يديرها‬ ‫اسم “حاكم”‪ .‬وهذه تشبه الى حد‬ ‫كبير السناجق التي تدار بطريقة‬ ‫االوجاقلق‪ .‬إذ ان الحاكم فيها يكون‬ ‫وراثياً ضمن اسرة محلية‪ ،‬العالنهم‬ ‫الخضوع واسدائهم الخدمة للدولة‬ ‫وتختلف عن سناجق االوجاقلق في‬ ‫انها “مرفوعة القلم ومقطوعة القدم”‪.‬‬ ‫“مرفوعة القلم”‪ :‬هي االراضي التي‬ ‫ال تجرى فيها عملية التحرير‪ .‬و‬ ‫“مقطوعة القدم”‪ :‬هي االراضي التي‬ ‫تنقطع عنها اقدام موظفي الحكومة‬ ‫المركزية أي تطأها اقدامهم وال تدخل‬ ‫مواردها المالية بالخزينة” “انظر‬ ‫ا‪.‬د‪.‬فاضل بيات ‪ ،‬الدولة العثمانية في‬ ‫مجال العربي‪،‬ص‪.”89‬‬ ‫‪“ :5‬انظر ا‪.‬د‪.‬فاضل بيات ‪ ،‬الدولة العثمانية‬ ‫في المجال العربي‪،‬ص‪.”‬‬ ‫‪Uzunçarşılı,‬‬ ‫‪Ord.‬‬ ‫*‪:‬‬ ‫‪funduszeue.infoı,‬‬ ‫‪Osmanlı‬‬ ‫‪.Tarihi,cilt3, s‬‬ ‫‪ :6‬األرﭘـالق‪ :‬أرﭘـاليق “بالباء الفارسية”‬ ‫لفظة تركية تقابل في العربية‬ ‫“شعيرية” أي المتعلقة بالشعير‪،‬‬ ‫واستخدم كمصطلح للداللة على‬ ‫المخصصات المالية التي تمنحها‬ ‫الدولة لرجاالتها المشاركين في‬ ‫الحمالت العسكرية مع خيولهم‬ ‫لتغطية نفقات العلف “الشعير”‪.‬‬ ‫ثم شاع استخدامه‪ ،‬واصبح بمرور‬ ‫الزمن مصطلحاً يفيد المخصصات‬ ‫العينية والنقدية التي تقدمها الدولة‬ ‫لرجاالتها‪ ،‬عسكريين كانوا او مدنيين‬ ‫‪ .‬واستخدم هذا النظام “االرباليق”‬ ‫في العراق فقط في منطقة اربيل‬ ‫دون غيرها‪ .‬انظر “ا‪.‬د‪.‬فاضل بيات‪،‬‬ ‫الدولة العثمانية في المجال العربي‪،‬‬ ‫ص‪.“ ‬‬ ‫‪“ :7‬انظر ا‪.‬د‪.‬فاضل بيات ‪ ،‬دراسات في‬ ‫تاريخ العرب في العهد العثماني ‪،‬‬ ‫ص‪.”‬‬ ‫**‪ :‬مسيرة مسافة ساعة واحدة يعادل‬ ‫اليوم بمسافة خمس كيلومترات‪.‬‬ ‫‪ :8‬انظر‪ :‬موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ ‪ /‬م‪.‬‬ ‫‪ :9‬انظر‪ :‬موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ‪ ،‬ص‪‬‬ ‫***‪ :‬المزرعة وحدة غير ادارية ملحقة‬ ‫بالقرى في االدارة العثمانية‪.‬‬ ‫‪ ‬انظر‪ :‬نفس المصدر السابق‪،‬‬ ‫ص‪‬‬ ‫‪ ‬انظر‪ :‬موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ‪ ،‬ص‪ ‬و انظر‪:‬‬ ‫سالنامة والية الموصل ‪‬هـ‪،‬‬ ‫ص‪‬‬ ‫‪ ‬انظر‪ :‬موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬انظر‪ :‬موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ‪ .‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬موصل واليتى سالنامه سى سنة‬ ‫‪‬هـ‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬انظر‪ :‬موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬انظر‪ :‬موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ‪ ،‬ص‪. - ‬‬ ‫‪ ‬نفس المصدر السابق ص ‪‬‬ ‫‪ ‬نفس المصدر السابق ص‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬نفس المصدر السابق ص ‪- ‬‬ ‫‪. ‬‬ ‫‪ ‬موصل واليتى سالنامه سى سنة‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬انظر‪ :‬موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬معركة اربيال‪ :‬وقعت المعركة‬ ‫سنة ‪‬ق‪.‬م في منطقة اربيل‬ ‫بين ملك الدولة االخمينية داريوس‬ ‫والقائد المقدونى االسكندر وقد التقى‬ ‫بداريوس في معركة “ﮔوﮔميلة” من‬ ‫المعتقد ان تكون عند الخازر‪ .‬ويقول‬ ‫العالم االثري “فيكتور بالس” ان‬ ‫المكان الذي وقعت بقربه المعركة‬ ‫التاريخية الشهيرة معركة أربيال يقع‬ ‫في السهل الممتد الفسيح ما وراء‬ ‫برطلة‪ .‬حيث هرب داريوس من‬ ‫المكان عند ملتقى نهر خازر بالزاب‬ ‫جهة اربيل التي اعطيت اسمها‬ ‫للحرب وكانت المدينة لالشوريين‬ ‫بدليل ذكرها في النقوش المسمارية‬ ‫“انظر‪ :‬زبير بالل اسماعيل‪ ،‬اربيل‬ ‫في ادوارها التاريخية‪ ،‬ص‪.”‬‬ ‫‪ ‬انظر موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬نفس المصدر السابق ص‪‬‬ ‫‪ ‬معارف نظارت عمومية‪ :‬احصائيات‬ ‫قلمى ص‪.7‬‬ ‫‪ ‬فاضل بيات‪ ،‬المؤسسات التعليمية في‬ ‫المشرق العربي العثماني‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬نفس المصدر السابق‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬نفس المصدر السابق‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬سالنامة معارف لسنة ‪‬هـ ‪-‬‬ ‫‪‬م ‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬نفس المصدر السابق‪ ،‬ص‪‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪50‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫ت‬ ‫‪1‬‬ ‫‪2‬‬ ‫‪3‬‬ ‫‪4‬‬ ‫‪5‬‬ ‫‪6‬‬ ‫‪7‬‬ ‫اسم المكتبة‬ ‫موقعها‬ ‫بيوك جامع‬ ‫«الجامع الكبير»‬ ‫فاطمة خاتون‬ ‫شيخ هدايت اهلل‬ ‫جول جامعى‬ ‫خاتونية‬ ‫شادريه‬ ‫مال اسحاق‬ ‫بيوك جامع‬ ‫«الجامع الكبير»‬ ‫فاطمة خاتون‬ ‫خانقاه‬ ‫جول جامعى‬ ‫خاتونيه‬ ‫شادريه‬ ‫مال اسحاق محله سى‬ ‫تقوم بفتح المكتبات وتدار من قبل‬ ‫اصحاب الوقف من اهل الصالح‬ ‫المحبين للخير واالحسان‪.‬‬ ‫ونذكر هنا المكتبات في قضاء اربيل‬ ‫كما جاء في سالنامة المعارف‬ ‫لسنة ‪‬هـ ‪ /‬م‪ ،‬نص‬ ‫‪30‬‬ ‫صفحة ‪ ‬كما يأتي‪:‬‬ ‫مؤسسها‬ ‫عدد الكتب تاريخ التأسيس‬ ‫افضل افندى‬ ‫‪‬‬ ‫هـ‪‬‬ ‫فاطمة خاتون‬ ‫الشيخ هدايت اهلل‬ ‫جرجيس هدايت‬ ‫امينه خاتون‬ ‫عبداهلل شادرى‬ ‫مصطفى اغا‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫هـ‪‬‬ ‫هـ‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫الذين وقفوا الى جانبهم وقدموا الدعم‬ ‫لهم في الحمالت العسكرية وضمن‬ ‫هذا النظام االداري تبقى األلويه‬ ‫تحت تصرف االمراء المحليين مدى‬ ‫العمر‪ ،‬وبعد وفاتهم تنقل اداراتها‬ ‫بطريقة الوراثة البنائهم او اخوانهم‬ ‫‪ ،‬أي تكون االدارة فيها حكراً لهذه‬ ‫العائلة‪ .‬وفي حالة عصيان أي امر‬ ‫من اوامر الدولة او عدم انسجامهم مع‬ ‫االهالي فانهم يتعرضون الى العزل‪،‬‬ ‫الهوامش‪:‬‬ ‫‪ :1‬دخلت الدولة العثمانية شمال العراق‬ ‫حتى الموصل وسنجار في عهد‬ ‫السلطان سليم االول عام ‪‬‬ ‫‪‬م‪ ،‬قبل دخول السلطان سليمان‬ ‫القانوني ببغداد في الرابع والعشرين‬ ‫من جمادى االول سنة ‪‬هـ ‪/‬‬ ‫‪‬م‪ .‬وكانت موصل وسنجار‬ ‫وحصن كيفا تحت ادارة الدولة‬ ‫العثمانية انظر االمير شكيب ارسالن‪،‬‬ ‫تاريخ الدولة العثمانية ص‪‬‬ ‫‪ :2‬يوردلق‪ :‬نوع من اساليب االدارة‬ ‫العثمانية ويراعي هذا النظام‬ ‫الزعامات المحلية اذ تمنحهم الدولة‬ ‫اراض معينة مقابل رواتبهم‬ ‫ايرادات‬ ‫ِ‬ ‫ومصاريفهم‪ .‬وتلك االراضي ال تباع‬ ‫وال تمنح وال تهدى بل يستطيع المالك‬ ‫التصرف في تلك االراضي اثناء حياته‬ ‫فقط وتنقطع عالقته عن تلك االراضي‬ ‫بعد مماته‪“ .‬انظر احمد حامد مصطفى‬ ‫محسن‪ ،‬توركيا تاريخى ‪ ،‬ص‪،‬‬ ‫ونجات كوثر اوغلو ‪ ،‬صفحات من‬ ‫تاريخ كركوك ‪،‬ص‪‬‬ ‫‪ :3‬اوجـاقلق‪ :‬نوع من اساليب االدارة‬ ‫العثمانية المتبعة في ارض او في قالع‬ ‫او قرى او قصبات‪ .‬تمنح ايراداتها‬ ‫الى االشخاص واالمراء المحليين‬ ‫‪51‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫‪ ‬جميعها من الذكور‪.‬‬ ‫وفي توابع اربيل هناك اثنان من‬ ‫المدارس االبتدائية معلمان واحدى‬ ‫وثالثون من التالميذ جميعها‬ ‫من الذكور‪ .‬علماً بان الطالب‬ ‫غير المسلمين لم يدخلوا في هذا‬ ‫االحصاء‪.‬‬ ‫‪25‬‬ ‫وجاء في الدليل االحصائي إحصائية‬ ‫عامة لمدارس قضاء اربيل في‬ ‫السنة الدراسية ‪ ‬‬ ‫‪26‬‬ ‫‪1 1‬مدرسة المركز االبتدائية موقعها‬‫في محلة خانقاه‪.‬‬ ‫‪2 2‬مدرسة القلعة االبتدائية موقعها في‬‫محلة السراي‪.‬‬ ‫االبتدائية‬ ‫مخمور‬ ‫‪3 3‬مدرسة‬‫موقعها في قرية مخمور بناحية‬ ‫السلطانية‪.‬‬ ‫‪4 4‬مدرسة كوير االبتدائية موقعها في‬‫قرية كوير بناحية السلطانية‪.‬‬ ‫المدارس الرشدية في قضاء اربيل‬ ‫المدارس الرشدية‪ :‬انشئت هذه‬ ‫المدارس بعد التنظيمات العثمانية‬ ‫عام ‪‬م وهذه المدارس تعادل‬ ‫الدراسة المتوسطة في قتنا الحاضر‪.‬‬ ‫وكانت والية الموصل تابعة ادارياً‬ ‫بوالية بغداد‪ .‬اسبق مدن العراق‬ ‫تأسيس هذا النوع من المدارس فقد‬ ‫اسس المتصرف كنعان باشا سنة‬ ‫‪‬م ايام واليته اول مدرسة‬ ‫رشدية في العراق‪ ،‬كانت تحتوي‬ ‫على صفوف االبتدائية وصفوف‬ ‫الرشدية “المتوسطة” ولذلك يعتبر‬ ‫ت‬ ‫‪1‬‬ ‫‪2‬‬ ‫اسم المدرسة‬ ‫كلداني مكتبى‬ ‫«المدرسة الكلدانية»‬ ‫موسوي مكتبي‬ ‫«مدرسة الموسوية»‬ ‫هذا التاريخ بداية تأسيس المدارس‬ ‫الرشدية في العراق‪ .‬وكانت‬ ‫لغة الدراسة في هذه المدارس‬ ‫التركية‪. 27‬‬ ‫وتأسست المدرسة الرشدية في قضاء‬ ‫اربيل عام ‪‬م حيث كانت‬ ‫اربيل مركز قضاء تابعاً الى‬ ‫لواء كركوك شهرزور بوالية‬ ‫بغداد ولهذا اوردت معلومات‬ ‫عن مدارس اربيل في سالنامة‬ ‫بغداد الجزء االول والصادر‬ ‫سنة ‪‬م‪ .‬فقد بلغ عدد طالب‬ ‫المدرسة في السنة نفسها ‪‬‬ ‫وارتفع هذا العدد الى ‪ 43‬سنة‬ ‫‪‬م‪ ،‬ثم تراجع الى ‪ 37‬في‬ ‫السنة الدراسية ‪ ‬‬ ‫والى ‪ 16‬وفي سنة ‪ ‬ارتفع‬ ‫الى ‪ 29‬في سنة ‪ ‬وفي عام‬ ‫‪‬م كان للمدرسة معلم واحد‬ ‫وهو محمد امين افندي وحل في‬ ‫محله في سنة ‪‬م عبدالحكيم‬ ‫افندي الذي ورد اسمه في سالنامة‬ ‫المعارف لسنة ‪ ‬الى جانب‬ ‫معلم حسن الخط محمد رشيد‬ ‫افندي‪ .‬وتولى التعليم فيها في سنة‬ ‫‪‬م معلم واحد هو عبدالقادر‬ ‫‪28‬‬ ‫افندي‪.‬‬ ‫سام) نص على‬ ‫همايوني (مرسوم ٍ‬ ‫تخويل كل طائفة بفتح مدارس‬ ‫اهلية‪.‬‬ ‫وورد في سالنامة وزارة المعارف‬ ‫العثمانية لسنة ‪‬هـ ‪ /‬م‬ ‫مدارس الطوائف غير المسلمة في‬ ‫اربيل وندرج نص ص‪ ‬كما‬ ‫‪29‬‬ ‫جاء‬ ‫وجاء في المجلة المسماة (معارف‬ ‫عمومية احصائيات مجموعه‬ ‫سى) في السنة الدراسية ‪‬هـ‬ ‫‪ /‬م‪ :‬كانت في قضاء اربيل‬ ‫ثالث مدارس للذكور‪ ،‬و‪7‬معلمين‬ ‫ومجموع تالميذ القضاء ‪‬‬ ‫تلميذ‪.‬‬ ‫علماً بان الطالب غير المسلمين لم‬ ‫يدخلوا في هذا االحصاء‪.‬‬ ‫مكتبات قضاء اربيل حسب سالنامة‬ ‫المعارف لسنة ‪‬هـ ‪/‬‬ ‫‪‬م‪:‬‬ ‫في العصور القديمة كانت مراكز العلم‬ ‫والثقافة ومؤسساتها محصورة‬ ‫على مراكز المدن الكبيرة فقط‪.‬‬ ‫وفي اواخر القرن الثامن عشر‬ ‫وبداية القرن التاسع عشر‪.‬‬ ‫انتشرت حركة التعليم في أوساط‬ ‫الناس على مدى واسع وازداد‬ ‫احتياجهم الى الكتب وخاصة ما‬ ‫يحتاجه طالب العلم والمدارس‬ ‫مما ادى الى انتشار المكتبات في‬ ‫المدن الصغيرة‪ .‬وفي اربيل كانت‬ ‫المؤسسات الخيرية‪ ،‬مثل الجوامع‬ ‫والمساجد والمدارس والتكايا‬ ‫مدارس الطوائف غير المسلمة في‬ ‫اربيل‬ ‫وهي المدارس الخاصة للطوائف‬ ‫الدينية غير المسلمة وتتولى‬ ‫اداراتها وتقوم بالصرف عليها‬ ‫طوائف دينية منفردة‪ .‬وقد كان‬ ‫لكل مدرسة منها منهجها الخاص‬ ‫ولغة التعليم التي تستخدمها‪ .‬وفي‬ ‫سنة ‪‬هـ ‪ /‬م صدر خط‬ ‫مجموع‬ ‫التالميذ‬ ‫الجماعة‬ ‫المنسبة‬ ‫للمدرسة‬ ‫ذكور‬ ‫اناث‬ ‫الكلدان‬ ‫‪30‬‬ ‫‪25‬‬ ‫مجهول‬ ‫اليهود‬ ‫‪35‬‬ ‫‪0‬‬ ‫هـ‪‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫تاريخ‬ ‫تأسيس‬ ‫درجتها‬ ‫تاريخ الرخصة‬ ‫االبتدائية‬ ‫بدون رخصه‬ ‫االبتدائية‬ ‫بدون رخصة‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪52‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫أربيل في السالنامات العثمانية‬ ‫القسم الثاني‪-‬‬‫نجات كوثراغلو‬ ‫مدارس اربيل حسب سالنامات‬ ‫العثمانية‬ ‫قبل انتشار المؤسسات التعليمية التي‬ ‫تتبع النظام الحديث في البلدان‬ ‫العثمانية‪ ،‬كان االهالي يدرسون‬ ‫في المدارس الدينية والتي انتشرت‬ ‫في بعض الجوامع والمساجد‬ ‫والمحالت‪ .‬وكانت الدراسة في‬ ‫هذه المدارس تنحصر في مجال‬ ‫القراءة والكتابة وتدريس بعض‬ ‫العلوم الدينية والدنيوية‪.‬‬ ‫وقد زادت المدارس وخاصة‬ ‫الدينية منها زيادة محسوسة‬ ‫في عهد الدولة العثمانية‪ ،‬حيث‬ ‫اخذت اربيل موقعها المشرق‬ ‫واصبحت منبع نور ينير المنطقة‬ ‫باجمعها‪.‬‬ ‫وقد اسست المدارس الدينية في المدينة‬ ‫من قبل االهالي‪ ،‬وبالخاصة اعيان‬ ‫المدينة‪ ،‬حيث كانوا يدفعون مراتب‬ ‫معلمي الصبيان عن طيبة خاطر‬ ‫لتعليم اوالدهم‪ ،‬وورد في صفحة‬ ‫(‪ )‬من سالنامة المعارف لسنة‬ ‫‪‬هـ ‪ /‬م‪.‬‬ ‫المدارس االبتدائية في قضاء اربل‬ ‫وقد بوشر ببناء المدارس االبتدائية في‬ ‫والية الموصل بشكل فعلي عام‬ ‫‪‬م‪ ،‬وذكر سالنامة الموصل‬ ‫لسنة ‪‬هـ خمس مدارس‬ ‫االبتدائية في قضاء اربيل‪ ،‬ولم‬ ‫يذكر عدد التالميذ‪.‬‬ ‫وتأسست مدرسة االبتدائية في محلة‬ ‫خانقاه في سنة ‪‬‬ ‫وورد في سالنامة الموصل لسنة‬ ‫‪‬هـ‪: ،‬المدرسة االبتدائية في‬ ‫قضاء اربل‪ :‬المعلم االول مولود‬ ‫افندى‪ ،‬المعلم الثاني عبدالكريم‬ ‫افندي‪ ،‬عدد تالميذها ‪‬‬ ‫ومدرسة القلعة االبتدائية بأربيل‪:‬‬ ‫المعلم االول رؤوف افندي‪،‬‬ ‫المعلم الثاني مصطفى افندي‪ .‬عدد‬ ‫تالميذها ‪‬‬ ‫وجاء في معارف نظارت عمومية‬ ‫إحصائيات قلمي لسنة الدراسية‬ ‫‪ ‬ص‪ 7‬عدد المدارس‬ ‫االبتدائية والمعلمين والتالميذ‬ ‫الموجودين في قضاء اربيل‪ :‬ثالث‬ ‫مدارس االبتدائية للذكور وعدد‬ ‫المعلمين سبعة وعدد التالميذ‪:‬‬ ‫المدارس الدينية في اربيل‪:‬‬ ‫ت اسم المدرسة‬ ‫موقعها مدرسها‬ ‫عدد الطلبة اسم مؤسس المدرسة‬ ‫‪1‬‬ ‫ابو بكر‬ ‫القلعة‬ ‫مال عيسى افندى‬ ‫‪9‬‬ ‫بكر افندى‬ ‫‪2‬‬ ‫فاطمة‬ ‫القلعة‬ ‫مال ابراهيم افندى‬ ‫‪8‬‬ ‫فاطمه خاتون‬ ‫‪3‬‬ ‫خانقاه‬ ‫القلعة‬ ‫الشيخ هدايت اهلل افندى ‪10‬‬ ‫‪4‬‬ ‫ﭼول جامعى‬ ‫‪-‬‬ ‫‪5‬‬ ‫مال اسحاق جامعى القلعة‬ ‫الشيخ هدايت اهلل افندى‬ ‫مال عبداهلل افندى‬ ‫‪9‬‬ ‫الشيخ علي افندى‬ ‫مصطفى اغا‬ ‫‪10‬‬ ‫مال سعيد‬ ‫‪6‬‬ ‫الحاج امينة‬ ‫القلعة‬ ‫اسماعيل افندى‬ ‫‪5‬‬ ‫الحاجة امينة خاتون‬ ‫‪7‬‬ ‫عبداهلل شادري‬ ‫القلعة‬ ‫عبدالرحيم افندى‬ ‫‪10‬‬ ‫عبداهلل افندى‬ ‫‪53‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫محمود عطا خيراهلل (نجل الشهيد عطا خيراهلل)‪.‬‬ ‫اللواء الركن سامي قاسم زينل)‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مشاة (‪ )Albay-Piyade‬إتحاد يونس‪ ،‬أستشهد في‬ ‫شمالي العراق أثناء الحرب مع «إيران»‪.‬‬ ‫ •العقيد الركن ‪ -‬مشاة (‪ )Kurmay Albay-Piyade‬هاشم قاسم‬ ‫زينل‪( ،‬األخ األصغر للواء الركن سامي قاسم زينل)‪.‬‬ ‫ •النقيب ‪ -‬مشاة (‪ )Yüzbaşı-Piyade‬موفق هدايت آرسالن‬ ‫(أحيل على التقاعد بهذه الرتبة الصغيرة ألسباب صحية‬ ‫بعد إصابته في معارك الشمال‪ ،‬وهو نجل الرئيس أول‪/‬‬ ‫الرائد هدايت بك آرسالن)‪.‬‬ ‫ •المقدم ‪ -‬هندسة عسكرية (‪ )Yarbay-İstihkam‬عماد‬ ‫عبدالرحمن بيراقدار‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مقاومة طائرات (‪)Albay-Hava Savunma‬‬ ‫أرمان إحسان خيراهلل‪( ،‬نجل الشهيد المقدم الصيدلي‬ ‫إحسان خيراهلل)‪.‬‬ ‫ •العميد الركن ‪ -‬مشاة (‪)Kurmay Tümgeneral-Piyade‬‬ ‫مؤيد نورالدين حسين‪ ،‬عمل فترة طويلة برتبه الصغيرة‬ ‫مرافقاً عسكرياً لـ»لفريق الركن يالجين عمر عادل»‬ ‫حين كان بمنص َبي قائد الفرقة‪ 31/‬والفيلق‪ ،،6/‬وهو نجل‬ ‫«العميد اإلداري نورالدين حسين»‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مشاة (‪ )Albay-Piyade‬نجدت أحمد الجلبي‪،‬‬ ‫أستشهد في قاطع حلبجة» شمالي العراق عام ‪‬‬ ‫أثناء الحرب مع «إيران»‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مدفعية (‪ )Albay-Topçu‬زكي شاكر جدوع‪.‬‬ ‫ •النقيب ‪ -‬قوات خاصة (‪)Yüzbaşı-Özel Kuvvetler‬‬ ‫نبيل أنور عبدالرحمن علمدار‪ُ ,,,,‬م ِن َح رتبة «لواء‬ ‫‪ ”Tümgeneral‬مؤخراً في أوائل عام ‪ ‬كونه قد أُحيل‬ ‫على التقاعد عام (‪ )‬بعد لجوء خاله “اللواء الركن‬ ‫َ‬ ‫المال مصطفى البارزاني‬ ‫كمال مصطفى علمدار” إلى‬ ‫ً‬ ‫عامي (‪ )‬وعمله قائدا لعملياته‪.‬‬ ‫ •الرائد ‪ -‬كيمياوي (‪ )Binbaşı-Kimya‬قاسم أحمد دندن‪،،‬‬ ‫ُم ِن َح رتبة “عميد ‪ ”Tuğgeneral‬كونه قد ُط ِر َد من الجيش‬ ‫في العهد الصدامي بعد الحكم عليه بالسجن لـ(‪)7‬‬ ‫سنوات‪.‬‬ ‫ •المالزم ‪ -‬مدفعية (‪ )Teğmen-Topçu‬نشأت عسكر‬ ‫محمود رضا (نجل الزعيم‪/‬العميد عسكر محمود‪ ،‬واألخ‬ ‫األصغر لكل من العميد المهندس نجدت والرائد المهندس‬ ‫فكرت‪ ،‬أُع ِد َم يوم ‪ ‬بتهمة إشتراكه بمحاولة‬ ‫لقلب نظام الحكم البعثي)‪.‬‬ ‫ •العقيد دفاع جوي (‪)Havasavunma Albay-Piyade‬‬ ‫صباح هادي علي رضا (نجل الزعيم‪/‬العميد الركن‬ ‫هادي علي رضا)‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مشاة (‪ )Albay-Piyade‬سمير قاسم زينل (أخو‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫ •المقدم‪ -‬حاسبات ألكترونية (‪ )Yarbay-Uyduyazar‬علي‬ ‫صدرالدين سيد هادي (نجل العميد الركن صدرالدين‬ ‫سيد هادي)‪.‬‬ ‫ •المالزم أول ‪ -‬مشاة (‪ )Üstteğmen-Piyade‬موفق ناظم‬ ‫توفيق‪( ،.‬أحد إخوة العميد الركن الدكتور صبحي ناظم‬ ‫توفيق‪ ،‬فـُِق َد برتبة «مالزم أول إحتياط» يوم ‪ 30‬نيسان‬ ‫‪ ‬خالل معركة «الطاهري‪ -‬جسرحالوب» أثناء‬ ‫الحرب مع إيران‪ ،‬وترفع بعد ذلك تباعاً حتى رتبة «رائد‬ ‫‪ ”Binbaşı‬حسب القانون‪ ،.‬ولم يتوصل أهله إلى أية‬ ‫معلومة عنه وذلك أسو ًة بما يربو على (‪)‬‬ ‫ضابط وجندي عراقي مفقود في أتون تلك الحرب‪،‬‬ ‫وحتى بعد إحتالل العراق وتحسن العالقات مع إيران)‪.‬‬ ‫ •رائد ‪ -‬مشاة (‪ )Binbaşı-Piyade‬محمد يالجين عمر عادل‪،‬‬ ‫(النجل الوحيد للفريق الركن يالجين عمر عادل)‪.‬‬ ‫ •الرائد ‪ -‬مخابرة (‪ )Binbaşı-Muhabere‬علي حسين حسن‬ ‫المفتي‪( ،‬النجل األكبر للعميد حسين حسن المفتي)‪.‬‬ ‫ •المالزم أول ‪ -‬مخابرة (‪ )Üstteğmen-Muhabere‬يحيى‬ ‫حسين حسن المفتي‪( ،‬نجل العميد حسين حسن المفتي)‪.‬‬ ‫أولئك هم الضباط التركمان في مختلف صنوف الجيش‬ ‫العراقي (القوات البرية) من خريجي الكلية العسكرية أو‬ ‫ممن تطوعوا في المسلك العسكري المشرف وأضحوا‬ ‫ضباطاً على المالك الدائم للجيش العراقي‪ ،‬وذلك قبل أن‬ ‫ناتي بصحبة القارئ الكريم ‪-‬بإذن اهلل سبحانه‪ -‬في عدد‬ ‫الحق من هذه المجلة على القسم الثالث واألخير خائضين‬ ‫في أسماء الضباط التركمان اآلخرين من الطيارين‬ ‫والبحارين واألطباء والمهندسين واإلداريين وضباط‬ ‫الشرطة من قادتنا الذين كانوا ما زالوا في الخدمة في‬ ‫صفوف أسلحة القوات المسلحة العراقية وصنوفها‬ ‫المتنوعة في أواسط الخمسينيات‪ ،‬أو كانوا من أصدقائنا‬ ‫ومعارفنا وسط دورات متقاربة‪ ،‬أو من آولئك الذين‬ ‫عملنا معاً في وحدات وتشكيالت ومؤسسات أو دوائر‬ ‫عسكرية خالل عقود النصف الثاني من القرن العشرين‬ ‫في غضون أعوام خدمتنا وسط القوات المسلحة‪ ،‬سواء‬ ‫أكانت في أوقات السلم النادرة في العراق أو في ظروف‬ ‫الحروب والمعارك والقتاالت داخل الوطن وخارجه‪.‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪54‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫ •المقدم ‪ -‬تجنيد (‪ )Yarbay‬جالل عبد الصمد‪.‬‬ ‫ •الرائد ‪ -‬مدفعية (‪ )Binbaşı-Topçu‬عادل إسماعيل‪.‬‬ ‫ •المقدم (‪ )Yarbay-Piyade‬حشمت مصطفى اليعقوبي‬ ‫(فـُِق َد في الحرب مع إيران ولست على يقين من العثور‬ ‫عليه شهيداً أو معرفة شيء عن مصيره)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬تموين ونقل (‪ )Tuğgeneral-Ulaştırma‬حسين‬ ‫حسن المفتي‪.‬‬ ‫ •اللواء ‪ -‬تموين ونقل (‪ )Tümgeneral-Ulaştırma‬عادل‬ ‫توفيق‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مقاومة طائرات (‪)Tuğgeneral-Havasavunma‬‬ ‫عصمت عبدالصمد‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة (‪ )Tuğgeneral-Piyade‬محمد‬ ‫إبراهيم‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مشاة‪-‬مغاوير (‪ )Komando Albay-Piyade‬عالء‬ ‫الدين فخرالدين‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة (‪ )Tuğgeneral-Piyade‬ماهر خضر‪.‬‬ ‫ •الرائد ‪ -‬مشاة (‪ )Binbaşı-Piyade‬وحدت سيد هادي‪( ،‬األخ‬ ‫غير الشقيق للعميد الركن صدرالدين سيد هادي)‪.‬‬ ‫ •المقدم ‪ -‬هندسة آلية كهربائية (‪)Yarbay-Ordudonatım‬‬ ‫كمال خليل (لست متأكداً من رتبته األخيرة)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة (‪ )Tuğgeneral-Piyade‬موفق خضر‪،‬‬ ‫ظل أسير حرب لدى «إيران» مدة ‪ 18‬عاماً (‪‬‬ ‫‪ ،)‬وهو األخ األصغر للعميد ماهر خضر‪.‬‬ ‫ •اللواء ‪ -‬مشاة (‪ )Tümgeneral-Piyade‬أكرم عبد القادر‬ ‫الصراف‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة (‪ )Tuğgeneral-Piyade‬تاج الدين عوني‪.‬‬ ‫ •العميد الركن ‪ -‬مشاة (‪)Kurmay Tuğgeneral-Piyade‬‬ ‫جليل إسماعيل آغا بيراقدار‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة‪/‬مغاوير (‪)Komando Tuğgeneral-Piyade‬‬ ‫نجدت سعيد أحمد الحافظ‪( ،‬خالل عام ‪ُ ‬م ِن َح رتبة‬ ‫«فريق ‪ ”Tümgeneral‬كونه قد هرب من العراق في‬ ‫عقد التسعينيات وصدر بحقه عقوبة اإلعدام)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬هندسة آلية كهربائية (‪Tuğgeneral-‬‬ ‫‪ )Ordudonatım‬صباح محمد الصالحي‪.‬‬ ‫‪55‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬تموين ونقل (‪ )Tuğgeneral-ulaştırma‬فاروق‬ ‫نعمت‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مقاومة طائرات (‪)Tuğgeneral-Havasavunma‬‬ ‫نظمي ناظم الهرمزي‪( .‬األخ األصغر للعميد الطبيب‬ ‫آيدن ناظم الهرمزي)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة (‪ )Tuğgeneral-Piyade‬آرسالن جميل‬ ‫أكرم‪.‬‬ ‫ •النقيب ‪ -‬مشاة (‪ )Yüzbaşı-Piyade‬نهاد شيخ قدرت كتانة‬ ‫(ترك الجيش بهذه الرتبة الصغيرة حسب رغبته وألسباب‬ ‫صحية‪ ،‬وعمل في القطاع الخاص قبل أن يترك العراق‬ ‫ويستقر في «إستانبول»‪ ،‬وهو األخ األصغر لكل من‬ ‫العقيدين عبيد ولمعي شيخ قدرت)‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬هندسة آلية كهربائية (‪)Albay-Ordudonatım‬‬ ‫نجدت مصطفى حبيب‪((،‬األخ األصغر للعميد نهاد‬ ‫مصطفى حبيب‪.‬‬ ‫ •الرائد ‪ -‬مشاة (‪ )Binbaşı-Piyade‬كمال أنور عارف‬ ‫(أستشهد خالل معارك شرق البصرة األولى ‪ -‬تموز‬ ‫‪.)‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مشاة‪-‬مغاوير (‪ )Komando Albay-Piyade‬قيس‬ ‫حسيب علي توفيق قوجاق‪ ،،‬نجل العقيد حسيب علي‬ ‫توفيق‪ ،‬وإبن عم كل من العقيد الطيار مسرور بهاء الدين‬ ‫والشهيد الدكتور نجدت نورالدين قوجاق‪.‬‬ ‫• اللواء المهندس الركن ‪ -‬هندسة آلية كهربائية‬ ‫(‪)Kurmay Tümgeneral - Mühendis Ordudonatım‬‬ ‫سهيل سعيد حمو‪ ،‬وهو نجل الفريق «سعيد حمو»‪،‬‬ ‫وأول ضابط تركماني يحصل على على شهادة هندسة‬ ‫الدبابات والمدرعات ومن أوائل الضباط المهندسين‬ ‫الذين يجتازون كلية األركان‪ .‬بجدارة‪.‬‬ ‫ •المقدم ‪ -‬مشاة آلي (‪ )Yarbay-Mekanize Piyade‬صباح‬ ‫نوري درويش‪ ،‬من أكفأ الضباط الذين عملوا بإمرتي‬ ‫وسواي طيلة حياتي العسكرية أخالقاً وإنضباطاً‬ ‫وشجاعة وكفاءة بشهادة الجميع‪ ،‬أستشهد في معارك‬ ‫الفاو (‪.)‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬دروع (‪ )Tuğgeneral-Tank‬إبراهيم آوجي‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مخابرة (‪ )Albay-Muhabere‬فكرت وهاب‪..‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة‪-‬مغاوير (‪)Komando Tuğgeneral-Piyade‬‬ ‫نجدت مصطفى‪.‬‬ ‫ •المقدم ‪ -‬هندسة آلية كهربائية (‪)Yarbay-Ordudonatım‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫ •العميد الركن ‪ -‬هندسة آلية كهربائية‬ ‫(‪ )Kurmay Tuğgeneral-Ordudonatım‬ثابت عبد‬ ‫الغفور عبد القادر بالوالي‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬دروع (‪ )Tuğgeneral-Tank‬نهاد مصطفى‬ ‫حبيب‪.‬‬ ‫ •العقيد الركن ‪ -‬مدفعية (‪ )Kurmay Albay-Topçu‬سعد‬ ‫اهلل زين العابدين بشيرلي‪( ،‬منح رتبة «فريق ركن‬ ‫‪ ”Kurmay Korgeneral‬عام ‪ ‬كونه م ً‬ ‫ُحاال على‬ ‫التقاعد في حينه بسبب إعدام أخيه بناحية “بشير” في‬ ‫العهد الصدامي)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مدفعية (‪ )Tuğgeneral-Topçu‬أنور صادق‬ ‫البياتي‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مخابرة (‪ )Albay-Muhabere‬فاضل محمد‬ ‫حسين‪.‬‬ ‫التلعفري‪ -‬يترقى إلى هذه الرتبة الرفيعة ويشغل منصب‬ ‫قائد فيلق عام ‪.)‬‬ ‫ •اللواء ‪ -‬مدفعية (‪ )Tümgeneral-Topçu‬شاكر شكر‪.‬‬ ‫ •اللواء ‪ -‬مدفعية (‪ )Tümgeneral-Topçu‬محمد صالح‬ ‫إسماعيل‪.‬‬ ‫ •اللواء ‪ -‬هندسة عسكرية (‪ )Tümgeneral-İstihkam‬نجات‬ ‫سعد اهلل الصالحي‪.‬‬ ‫ •العميد الركن ‪ -‬مشاة آلي‬ ‫(‪ )Kurmay Tuğgeneral-Mekanize Piyade‬الدكتور‬ ‫صبحي ناظم توفيق بك‪( ،‬أول ضابط تركماني بعد‬ ‫إحالته على التقاعد عام ‪ ‬يحصل على شهادة‬ ‫الدكتوراه في التأريخ العسكري اإلسالمي عام ‪.)‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬دروع (‪ )Tuğgeneral-Tank‬هشام علي غالب‪.‬‬ ‫ •العميد ‪-‬مدفعية (‪ )Tuğgeneral-Topçu‬عادل جهاد‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مدفعية (‪ )Albay-Topçu‬عادل بكر أربيللي‪،‬‬ ‫(لست على يقين تام من رتبته األخيرة)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪-‬مدفعية (‪ )Tuğgeneral-Topçu‬فاضل عياس‪.‬‬ ‫ •المقدم ‪ -‬هندسة آلية كهربائية (‪)Yarbay-Ordudonatım‬‬ ‫هاشم رضا‪( ،‬لست على يقين تام من رتبته األخيرة)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة‪-‬مغاوير (‪)Komando Tuğgeneral-Piyade‬‬ ‫جالل شكور‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مدفعية (‪ )Tuğgeneral-Topçu‬طارق سعيد‪،‬‬ ‫(لست على يقين تام من رتبته األخيرة)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة (‪ )Tuğgeneral-Piyade‬كمال محمد‬ ‫عبدالصمد‪( ،‬لست على يقين من رتبته األخيرة)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مدفعية (‪ )Tuğgeneral-Topçu‬مصطفى محمد‬ ‫جميل التلعفري‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬تموين ونقل (‪ )Tuğgeneral-Ulaştırma‬ناظم‬ ‫غريب‪.‬‬ ‫ •العميد الركن ‪ -‬كيمياوي‬ ‫(‪ )Kurmay Tuğgeneral-Kimyasal‬محمد عزيز رشيد‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مشاة‪-‬مغاوير (‪ )Komando Albay-Piyade‬نجات‬ ‫شكري مصطفى‪( ،‬أُع ِد َم خالل معركة «الفاو» عام‬ ‫‪ ‬في الحرب مع إيران)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مدفعية (‪ )Tuğgeneral-Topçu‬تيمور جميل‬ ‫أكرم‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬هندسة عسكرية (‪ )Albay-İstihkam‬عمران‬ ‫محمد حمزة (لست على يقين تام من رتبته األخيرة)‪.‬‬ ‫ •الرائد ‪ -‬مشاة (‪ )Binbaşı-Piyade‬أسعد رشيد‪،‬‬ ‫(مؤخراً وبالتحديد في عام ‪ُ ‬م ِن َح رتبة «فريق‬ ‫‪ ”Korgeneral‬بعد أن كان محكوماً عليه باإلعدام وخفض‬ ‫إلى السجن المؤبد في عهد النظام السابق)‪.‬‬ ‫ •العميد‪-‬هندسة آلية كهربائية (‪)Tuğgeneral-Ordudonatım‬‬ ‫عبد الكريم توفيق‪( ،‬لست على يقين تام من رتبته‬ ‫األخيرة)‪.‬‬ ‫ •المالزم أول ‪ -‬مشاة (‪ )Üstteğmen-Piyade‬أنور صابر‪،‬‬ ‫(لست متأكداً من رتبته األخيرة‪ ،‬ولكنه من الدورة ‪40‬‬ ‫كلية عسكرية‪ ،‬وقد ترك الجيش بهذه الرتبة الصغيرة‬ ‫ولسبب لم أعرفه)‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬هندسة آلية كهربائية (‪)Albay-Ordudonatım‬‬ ‫ُ‬ ‫(علمت مؤخراً أنه ُم ِن َح رتبة «لواء‬ ‫قلندر صفر‪،‬‬ ‫ُ‬ ‫‪ ”Tümgeneral‬كون أحد إخوة زوجته قد أعدم في‬ ‫العهد الصدامي ألسباب سياسية)‪.‬‬ ‫ •الفريق الركن ‪ -‬مدفعية (‪)Kurmay Tuğgeneral-Topçu‬‬ ‫يالجين عمر عادل‪( ،‬ثاني ضابط تركماني من خريجي‬ ‫الكلية العسكرية العراقية ‪-‬بعد الفريق سعيد حمو‬ ‫ •المقدم ‪ -‬كيمياوي (‪ )Yarbay-Kimyasal‬نجات بهجت‪.‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫ •المقدم ‪ -‬مخابرة (‪ )Yarbay-Muhabere‬خالد شاكر أحمد‪.‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪56‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫ولكنه أحيل على التقاعد بهذه الرتبة الصغيرة كونه‬ ‫مقترناً بإمرأة أجنبية)‪.‬‬ ‫سعداهلل يونس‪.‬‬ ‫ •اللواء الركن ‪ -‬هندسة عسكرية‬ ‫(‪ )Kurmay Tümgeneral-İstihkam‬إحسان أكرم‬ ‫زينل‪.‬‬ ‫ •اللواء ‪-‬دروع (‪ )Tümgeneral-Tank‬إسماعيل محمد‬ ‫ياسين التلعفري‪.‬‬ ‫ •العقيد الركن ‪-‬مشاة (‪ )Kurmay Albay-Piyade‬أكرم‬ ‫حميد‪.‬‬ ‫ •العقيد الركن ‪ -‬مدفعية (‪ )Kurmay Albay-Topçu‬عزيز‬ ‫سيد قادر صمانجي‪( ،‬مؤخراً وفي عام ‪ُ ‬م ِن َح رتبة‬ ‫(فريق ركن ‪ )Kurmay Korgeneral‬كونه أحد أقطاب‬ ‫المعارضة السياسية العراقية البارزين في الخارج أبان‬ ‫النظام الصدامي)‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مشاة (‪ )Albay-Piyade‬أكرم عبدالقادر الجراح‪.‬‬ ‫ •اللواء الركن ‪ -‬مدفعية (‪)Kurmay Tümgeneral-Topçu‬‬ ‫نور الدين جبار‪ ،‬أول ضابط ركن تركماني يتبوأ منصب‬ ‫«رئيس أركان فيلق» برتبة «عميد ركن»‪.‬‬ ‫ •المقدم الركن ‪ -‬مدفعية (‪)Kurmay Yarbay-Topçu‬‬ ‫يوسف حسن فرحات التلعفري‪( ،‬توفي بهذه الرتبة‬ ‫عام ‪ ‬إثر مرض عضال أصاب جهازه‬ ‫الهضمي)‪.‬‬ ‫ •اللواء الركن ‪ -‬مدفعية (‪)Kurmay Tümgeneral-Topçu‬‬ ‫سامي قاسم زينل‪( ،‬من الضباط النوادر الذين عملوا‬ ‫سنوات متعددة لدى القيادة العامة للقوات المسلحة خالل‬ ‫األعوام األولى من الحرب مع «إيران» ولسنوات متعددة‬ ‫قبل أن يشغل منصب قائد فرقة المشاة اآللية األولى‪،‬‬ ‫ولكن النظام الصدامي أعدمه في مطلع التسعينيات)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬نقلية آلية (‪ )Tuğgeneral-Ulaştırma‬فيض اهلل‬ ‫محمد علي‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مخابرة (‪ )Albay-Muhabere‬وهبي كمال‬ ‫حسون‪.‬‬ ‫ •العميد الركن‪-‬نقلية آلية (‪)Kurmay Tuğgeneral-Ulaştırma‬‬ ‫الدكتور طلعت محمد نوري‪ ،‬ثاني ضابط تركماني ‪-‬‬ ‫بعد العميد الركن صبحي ناظم توفيق‪ -‬بعد إحالته على‬ ‫التقاعد عام (‪ )‬يحصل على شهادة الدكتوراه في‬ ‫التاريخ العسكري اإلسالمي عام (‪.)‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مخابرة (‪ )Albay-Muhabere‬عبدالكريم علي‬ ‫ •العميد ‪ -‬مخابرة (‪ )Tuğgeneral-Muhabere‬حسام الدين‬ ‫عثمان‪.‬‬ ‫ •اللواء الركن ‪ -‬هـندسة آلية كهربائية‬ ‫(‪ )Kurmay Tümgeneral-Ordudonatım‬محمود أحمد‬ ‫عزت‪.‬‬ ‫ •العميد الركن ‪ -‬هـندسة آلية كهربائية‬ ‫(‪ )Kurmay Tuğgeneral-Ordudonatım‬كمال عباس‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬نقلية آلية (‪ )Tuğgeneral-Ulaştırma‬رفعت سيد‬ ‫شاكر‪.‬‬ ‫ •العميد‪-‬هندسة آلية كهربائية (‪)Tuğgeneral-Ordudonatım‬‬ ‫عبدالرحمن طه‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة (‪ )Tuğgeneral-Piyade‬رشدي سعد الدين‪.‬‬ ‫ •النقيب‪-‬هندسة عسكرية (‪ )Yüzbaşı-İstihkam‬أحمد‬ ‫بهجت إبراهيم‪( ،‬من ضباط الهندسة الذين كان يُشار‬ ‫إليهم بالبنان‪ ،‬وقد ُع َد خبيراً نادراً في مجال المتفجرات‪،‬‬ ‫‪57‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫ •اللواء الركن ‪ -‬مظلي‪ -‬قوات خاصة‬ ‫(‪ )Kurmay Tümgeneral-Özel Kuvvetler‬عصمت‬ ‫صابر عمر‪ ،‬قاد قوة عراقية بمستوى «لواء» أوفد‬ ‫لينتشر في الساحة اللبنانية آلداء مهمات خاصة لمرتين‬ ‫متتاليتين خالل (‪ )‬في غضون الحرب‬ ‫األهلية التي دارت في «لبنان»‪ ،‬وشغل منصب آمر لواء‬ ‫قوات خاصة في أوائل الحرب مع إيران‪ ،‬ثم قائداً لصنف‬ ‫القوات الخاصة للجيش العراقي في أواسط الثمانينيات ثم‬ ‫قائداً لفرقة المشاة‪ 4/‬في أواخرها‪ ،‬ثم رئيساً ألركان قيادة‬ ‫بمستوى فيلق في حرب الكويت (‪،،)‬‬ ‫ورغم كل ذلك فقد أعدمه النظام السابق مع جملة من‬ ‫كبار الضباط في رمضان‪/‬نيسان ‪ ‬بعد شهرين من‬ ‫إنتهاء حرب الكويت وذلك آلسباب لم نتعرف ‪-‬وكذلك‬ ‫عائلته‪ -‬على حقيقتها لغاية يومنا هذا‪.‬‬ ‫ •اللواء الركن ‪ -‬مدفعية (‪)Kurmay Tümgeneral-Topçu‬‬ ‫شهاب أحمد محمد علي البياتي‪ ،‬األخ األكبر للعميد‬ ‫الطيار محمد أحمد البياتي‪.‬‬ ‫ •اللواء الركن ‪-‬مدفعية(‪)Kurmay Tümgeneral-Topçu‬‬ ‫إحسان محمد رشاد‪.‬‬ ‫ •اللوا ‪ -‬مقاومة طائرات(‪)Tümgeneral-Havasavunma‬‬ ‫صالح الدين رفيق‪/1/16‬‬ ‫ •الزعيم‪/‬العميد‪-‬مشاة (‪)Tuğgeneral-Piyade‬‬ ‫مصطفى طيفور‪.‬‬ ‫ •العقيد‪-‬مشاة (‪ )Albay-Piyade‬غازي بك نفطجي‪.‬‬ ‫ •الفريق ‪ -‬مشاة (‪ )Korgeneral-Piyade‬سعيد حمو‬ ‫التلعفري‪ ،‬أول ضابط تركماني يتخرج في الكلية‬ ‫العسكرية العراقية ويتدرج من دون أي تاخير لغاية‬ ‫هذه الرتبة الرفيعة في الجيش العراقي منذ تأسيسه عام‬ ‫‪ ،‬وهو أول قائد ألول فيلق يتشكل في العراق عام‬ ‫‪ ،‬وقبل أن يشغل منصب معاون رئيس أركان‬ ‫الجيش‪ ،‬ثم مفتشاً عاماً للقوات المسلحة العراقية‪.‬‬ ‫ •العميد‪ -‬نقلية آلية (‪ )Tuğgeneral-Ulaştırma‬أسعد‬ ‫سعيد‪ ،‬األخ األكبر لعميد الشرطة حمدي سعيد‪.‬‬ ‫ •العميد الركن‪ -‬نقلية آلية‬ ‫(‪ )Kurmay Tuğgeneral-Ulaştırma‬صدرالدين سيد‬ ‫هادي‪.‬‬ ‫ •اللواء الركن ‪ -‬مشاة (‪)Kurmay Tümgeneral-Piyade‬‬ ‫كمال مصطفى علمدار‪( ،‬بعد إحالته على التقاعد‬ ‫إستغربنا كثيراً إللتجائه المؤسف إلمرة «مال مصطفى‬ ‫البارزاني» ووضع نفسه في خدمته ليشغل منصب قائد‬ ‫عملياته في حرب الشمال عام ‪.)‬‬ ‫ •المقدم الركن نامق بيراقدا ر ( ‪iKurmay Yarbay-P‬‬ ‫‪ ،)yade‬من الضباط المحبوبين ألخالقه السامية ووفائه‬ ‫ألصدقائه‪ ،‬والذي كان الجميع يحترمونه لسمو أخالقه‬ ‫ومداركه وحسن تعامله وإدارته‪ ،‬ولكنه أحيل على‬ ‫التقاعد بهذه الرتبة المتوسطة عام ‪ ‬كونه متزوجاً‬ ‫من إمرأة أجنبية‪.‬‬ ‫ •الزعيم‪/‬العميد‪ -‬مشاة (‪ )Tuğgeneral-Piyade‬عسكر‬ ‫محمود رضا‪ ،‬والد كل من الرائد المهندس فكرت‬ ‫والعميد المهندس نجدت والشهيد المالزم نشأت‪ ،‬وربما‬ ‫يكون أول شخصية تركمانية يشغل منصب وكيل وزارة‬ ‫منذ تأسيس الدولة العراقية (‪.)‬‬ ‫ •اللواء الركن (‪ )Kurmay Tümgeneral-Piyade‬إبراهيم‬ ‫كامل كوثر‪.‬‬ ‫العربي اإلسالمي‬ ‫* عميد ركن متقاعد‪ -‬دكتوراه في التأريخ‬ ‫ّ‬ ‫ •اللواء الركن ‪ -‬مشاة (‪)Kurmay Tümgeneral-Piyade‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪58‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫في برقية تعزية‬ ‫الصالحي يعزي بوفاة ورحيل الشخصية التركمانية‬ ‫السياسية واالدبية‬ ‫االستاذ عزالدين كركوك‬ ‫بعث السيد رئيس الجبهة‬ ‫التركمانية العراقية النائب‬ ‫ارشد الصالحي ببرقية تعزية‬ ‫لوفاة االستاذ عزالدين كركوك‬ ‫صباح يوم السبت الثالث من‬ ‫مايس ‪. ‬‬ ‫‪59‬‬ ‫وجاء في البرقية‪ :‬تلقينا ببالغ الحزن‬ ‫واالسى رحيل الشخصية‬ ‫التركمانية السياسية واالدبية‬ ‫االستاذ عزالدين كركوك الذي‬ ‫وافاه االجل في تركيا‪.‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫و ا ضا ف‬ ‫ا لصا لحي‬ ‫قائال‪ :‬قد ال‬ ‫تسع صفحات‬ ‫التاريخ الحتواء‬ ‫وسيرة‬ ‫ماثر‬ ‫انسان وهب من‬ ‫حياته لالنسانية‬ ‫ومسيرة الحياة‬ ‫الجهادية اكثر من‬ ‫طاقة وقدرات‬ ‫فرد ال يملك‬ ‫نفسه التي جاد‬ ‫بها الى معتقده‪،‬‬ ‫االستاذ‬ ‫وان‬ ‫عزالدين كركوك‬ ‫الذي رحل عنا‬ ‫بامس‬ ‫ونحن‬ ‫الحاجة الى ارائه‬ ‫وافكاره ولمساته‬ ‫المؤثرة في كل‬ ‫موقف قومي‪،‬‬ ‫كرس‬ ‫حيث‬ ‫المرحوم حياته‬ ‫ومنذ ان وعى‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫نفسه لقضية الشعب التركماني‬ ‫العادلة ولم يبخل باي شيء‬ ‫في سبيل اعالء كلمة الحق‬ ‫التي امن بها شعبنا التركماني‬ ‫النبيل‪ ،‬ونضح في المسيرة‬ ‫النضالية التي بدأ بها مع نخبة‬ ‫من المثقفين التركمان وظلت‬ ‫راية الريادة بايديهم الى اخر‬ ‫رمق من حياتهم‪.‬‬ ‫انه ليعز علينا كثيرا ان نفقد هؤالء‬ ‫النجوم واحدا تلو االخر‪،‬‬ ‫رغم ان امهات التركمان لم‬ ‫يعقمن من انجاب من يواصل‬ ‫المسيرة‪.‬‬ ‫وفي الوقت الذي نعزي شعبنا‬ ‫التركماني وانفسنا بالذات بهذا‬ ‫المصاب الجلل‪ ،‬فاننا نبتهل‬ ‫الى العلي االعلى عز وجل ان‬ ‫يسكن فقيدنا الغالي فسيح جناته‬ ‫في عليين عند مليك مقتدر‪،‬‬ ‫وان يلهمنا الصبر والسلوان‪‬‬ ‫انا هلل وانا اليه راجعون ‪.‬‬ ‫مكتب رئيس الجبهة التركمانية‬ ‫العراقية‬ ‫النائب ارشد الصالحي‬ ‫‪ 3‬أيار ‪‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫في القاهرة ‪ ،‬كما حضر مؤتمر‬ ‫صحفيي الدول اإلسالمية الذي‬ ‫انعقد في نيقوسيا‪ ،‬إضافة إلى‬ ‫مشاركته في المباحثات التجارية‬ ‫بين تركيا والسعودية وتركيا‬ ‫والكويت‪ .‬كما كان ضمن الوفد‬ ‫المرافق لرئيس جمهورية تركيا‬ ‫األسبق كنعان أورن لألردن‬ ‫وزيارة رئيس الوزراء التركي‬ ‫طورغوت أوزال إلى اليمن‬ ‫وزيارة وزير الخارجية مسعود‬ ‫ييلماز إلى ُعمان)‪.‬‬ ‫وقضيتها المركزية كركوك في‬ ‫كل زمان ومكان وفي كل محفل‬ ‫ومجال‪ .‬لم يكتف بالكتابة عنها بل‬ ‫تحول إلى داعية لتوجيه أنظار‬ ‫الرأي العام إلى هوية شعب يراد‬ ‫تهميشه وواقع تاريخي محفور‬ ‫في ذاكرة الزمن يراد إنكاره‬ ‫وتزييفه‪.‬‬ ‫بعد انتقاله إلى أنقرة واصل نشاطه‬ ‫اإلعالمي عن تركمان العراق‪،‬‬ ‫وقام بتقديم كل ما يمكنه من دعم‬ ‫معنوي للطلبة التركمان الدارسين‬ ‫في جامعات أنقرة وساعدهم على‬ ‫تطوير قابلياتهم الفنية مثل الفنان‬ ‫المسرحي عصمت الهرمزي‬ ‫والمطرب عبدالرحمن قزل آي‪.‬‬ ‫وفي عام ‪‬م اجتاز اختبارا‬ ‫نظمته وزارة الخارجية التركية‬ ‫وتم تعينه ملحقا في السفارة‬ ‫التركية بدمشق التي قضى‬ ‫فيها ستة أعوام لمتابعة شؤون‬ ‫العقارات التي تعود ملكيتها إلى‬ ‫مواطنين أتراك‪ ،‬وتم في ‪‬‬ ‫اختياره لعضوية لجنة العقارات‬ ‫التركية ـ السورية المشتركة ‪ ،‬وقد‬ ‫كوفيء بشهادة تقديرية من قبل‬ ‫وزير الخارجية التركية تقديرا‬ ‫لدوره في اللجنة المذكورة ‪.‬‬ ‫وخالل عمله في السلك الدبلوماسي‬ ‫شارك في العديد من المؤتمرات‬ ‫واجتماعات اللجان التالية‪:‬‬ ‫(المباحثات التركية ـ العراقية‬ ‫المشتركة حول العقارات بين‬ ‫البلدين في أنقرة ‪ ،‬كما شارك في‬ ‫طهران في المباحثات الحدودية‬ ‫التركية ـ اإليرانية‪ ،‬وشارك ببغداد‬ ‫في المباحثات الحدودية بين تركيا‬ ‫والعراق‪ ،‬والمباحثات التركية ـ‬ ‫الليبية حول األيدي العالمة في‬ ‫طرابلس‪ ،‬والمباحثات التركية‬ ‫ـ المصرية المشتركة للعقارات‬ ‫عمل في ‪ ‬ـ ‪ ‬ملحقا إداريا‬ ‫في السفارة التركية بباريس وفي‬ ‫‪ ‬ـ ‪ ‬في أبو ظبي وفي‬ ‫‪ ‬ـ ‪ ‬في الرياض‪،‬‬ ‫وأحيل عام ‪ ‬إلى التقاعد‬ ‫بناء على طلبه بعد ‪ 30‬عاما من‬ ‫الخدمة في السلك الدبلوماسي‪.‬‬ ‫أن الكاتب والباحث عزالدين‬ ‫كركوك هو أحد األعضاء‬ ‫المؤسسين لوقف كركوك الذي‬ ‫تأسس في ‪‬م في استانبول‬ ‫بتركيا‪ ،‬حيث اختير فيما بعد‬ ‫رئيسا للوقف‪ .‬كما يتولى في‬ ‫الوقت نفسه منصب مدير تحرير‬ ‫مجلتي ( قارداشلق ـ اإلخاء ) و (‬ ‫آلتون كوبري ) ‪.‬‬ ‫فجع في يوم ‪ 8‬تشرين الثاني من عام‬ ‫‪‬م بوفاة رفيقة دربه ونضاله‬ ‫عقيلته السيدة صبرية كركوك‪،‬‬ ‫بعد حياة زوجية حافلة بالكفاح‬ ‫استمرت أكثر من نصف قرن‪.‬‬ ‫وعاش المناضل عزالدين كركوك‬ ‫بعد وفاة شريكة حياته بوحشة وألم‬ ‫ولكنه لم ينقطع عن خدمته البناء‬ ‫جلدته التركمان واستمراره في‬ ‫رئاسة مؤسسة وقف كركوك في‬ ‫اسطنبول وحضوره المتواصل‬ ‫في المؤتمرات والندوات السياسية‬ ‫والثقافية والصحفية في اسطنبول‬ ‫واشرافه المباشر على مجلة‬ ‫قارداشلق التي تصدر عن وقف‬ ‫كركوك ‪..‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫وفي صباح يوم السبت الموافق ‪/5/3‬‬ ‫‪ ‬الم به المرض ولبى نداء‬ ‫ربه في احدى مستشفيات اسطنبول‬ ‫بعد تدهور صحته عن عمر ناهز‬ ‫‪ 85‬سنة وجرى لجثمانه الطاهر‬ ‫مراسيم التشييع في اسطنبول‬ ‫وشارك في تشييعه جمع غفير‬ ‫من الشخصيات الفكرية والثقافية‬ ‫واالدبية والصحفية ورجال اعمال‬ ‫من الشعب التركي والمقيمين‬ ‫التركمان هناك ‪ ..‬رحمك اهلل‬ ‫استاذنا المفكر والصحفي والباحث‬ ‫عزالدين كركوك ‪..‬‬ ‫مؤلفاته ‪:‬‬ ‫* الخوريات واألغاني الشعبية‬ ‫الكركوكية ‪ ،‬منشورات جمعية‬ ‫أتراك العراق للثقافة‬ ‫والتضامن ـ استانبول عام‪. ‬‬ ‫* قصائد عن كركوك ‪ ،‬معهد البحوث‬ ‫التركية ـ أنقرة عام ‪. ‬‬ ‫* أراء حول تركمان العراق ـ‬ ‫استانبول عام ‪. ‬‬ ‫* أتراك العراق على ضوء العالقات‬ ‫التركية ـ العراقية عام ‪. ‬‬ ‫* هاشم ناهد أربيل وأتراك العراق‬ ‫‪ ،‬وقف كركوك ـ استانبول عام‬ ‫‪. ‬‬ ‫* بيبلوغرافية أتراك العراق (لم‬ ‫يطبع)‪.‬‬ ‫* نشر أكثر من ‪ 17‬مقالة باسم‬ ‫مستعار ( سونمز آتش ) ‪.‬‬ ‫* نشر حوالي ‪ 64‬مقالة باسمه‬ ‫الصريح ( عزالدين كركوك ) ‪.‬‬ ‫المصدر ‪:‬‬ ‫* ( عزالدين كركوك ‪ -‬سيرته الذاتية‬ ‫) للدكتور صبحي ساعتجي ‪ ،‬عن‬ ‫كتاب سونمز آتش ‪ ،‬منشورات‬ ‫جمعية أتراك العراق للثقافة‬ ‫والتضامن ‪ /‬استانبول ‪ /‬‬ ‫ـ ترجمه إلى العربية الدكتور‬ ‫نصرت مردان‪.‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪60‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫المفكر والصحفي والباحث عزالدين عبد القادر الملقب‬ ‫بـ (عزالدين كركوك) في ذمة الخلود‬ ‫فالح يازار اوغلو‬ ‫به‪ ،‬اضطر أن يرقد بسببه في‬ ‫المستشفى لمدة ستة أشهر‪.‬‬ ‫في ‪ 2‬آذار من عام ‪ ‬تزوج من‬ ‫السيدة صبرية‪ ،‬وواصل دراسته‬ ‫بعد الزواج وعمل في الوقت‬ ‫نفسه بالوكالة التركية لألنباء‪ .‬ولم‬ ‫تمنعه مشاغله من الدراسة في‬ ‫معهد الصحافة‪.‬‬ ‫ولد المفكر والصحفي والباحث‬ ‫عزالدين عبد القادر عام ‪‬م‬ ‫في منطقة المصلى محلة إمام احمد‬ ‫بكركوك‪ ،‬وأنهى دراسته االبتدائية‬ ‫في مدرستي القلعة وغازي‪ .‬توفي‬ ‫والده سيد عبدالقادر أفندي الذي‬ ‫كان يعرف باسم (سيد قادر)‬ ‫عندما كان في الرابعة عشر من‬ ‫عمره فتكفل بتربيته خاله‪.‬‬ ‫تخرج من إعدادية كركوك عام‬ ‫‪‬م وذهب إلى تركيا‬ ‫لمواصلة دراسته الجامعية‬ ‫ولكنه لم يستطع إكمال دراسته‬ ‫بكلية االقتصاد بجامعة استانبول‬ ‫عام ‪ ‬بسبب مرض ألم‬ ‫‪61‬‬ ‫حرص عزالدين كركوك على‬ ‫المشاركة الفعلية في كل ما يخدم‬ ‫القضية التركمانية‪ ،‬فقد عمل على‬ ‫إصدار تقويم كركوك في ‪‬ـ‬ ‫‪ ،‬وتبع ذلك إصداره لكتيب‬ ‫بعنوان ( أراء حول التركمان في‬ ‫العراق )‪ .‬وفي عام ‪‬م أعد‬ ‫كتابا لم ينشر بعنوان ( أتراك‬ ‫العراق في ضوء الصداقة التركية‬ ‫ـ العراقية)‪.‬‬ ‫وقد أتاحت له الصحافة سبيل خدمة‬ ‫قضية كركوك‪ ،‬وقد أحدث‬ ‫نشاطه انزعاج حكومة بغداد‬ ‫التي كانت تلح عليه لمراجعة‬ ‫القنصلية العراقية باستانبول‬ ‫حامال معه جوازه لغرض تسفيره‬ ‫‪ ،‬كما كانت تقوم من جانب آخر‬ ‫بإرسال تصريحات لتفنيد آرائه‬ ‫التي كان يعبر عنها في مقاالته‬ ‫في الصحافة التركية‪ ،‬إضافة إلى‬ ‫ممارسة الضغوط على عائلته في‬ ‫كركوك‪ .‬ولم يتمكن التحرر من‬ ‫ضغوطات الحكومة العراقية إال‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫بعد حصوله على الجنسية التركية‬ ‫في ‪ . ‬وقد تم في نفس الفترة‬ ‫إسقاط الجنسية العراقية عنه‪.‬‬ ‫أنهى دراسته عام ‪ ‬وذلك بسبب‬ ‫انهماكه في التعريف بالشأن‬ ‫التركماني طيلة سنوات دراسته‪،‬‬ ‫حيث تخرج من قسم اإلدارة‬ ‫المالية بكلية االقتصاد والعلوم‬ ‫السياسية‪ ،‬وقد نجح في االختبار‬ ‫الذي نظمته وزارة الخارجية‬ ‫التركية فكان أن تم تعينه بسبب‬ ‫معرفته اللغة العربية مترجما في‬ ‫الدائرة الخامسة بالوزارة ‪.‬‬ ‫نشر كتابه الذي قام بإعداده (قصائد‬ ‫عن كركوك) عام ‪‬م في‬ ‫أنقرة من قبل معهد البحوث‬ ‫التركية‪ .‬ونظرا اللتزامه بلوائح‬ ‫والقوانين وبسبب وظيفته فلم يكن‬ ‫من الممكن نشر كتاباته باسمه‬ ‫الصريح‪ ،‬ولذا فقد اختار لنفسه‬ ‫اسم سونمز آتش ـ أي ( النار‬ ‫التي ال تخبو) حيث نشر مقاله‬ ‫المعنون (عن أتراك العراق)‬ ‫بعد ترجمته إلى األلمانية بتوقيع‬ ‫(سونمز آتش)‪.‬‬ ‫أن المناضل عزالدين كركوك هو‬ ‫رمز ال يمكن تكراره ‪ ،‬لنموذج‬ ‫الكاتب والباحث التركماني الذي‬ ‫نذر قلمه وحياته لهدف واحد لم‬ ‫يحد عنه أنملة واحدة أال وهو‬ ‫التعريف بالقضية التركمانية‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫وجاب البالد االسيوية واالوروبية‬ ‫ّ‬ ‫فتنقل بحكم وظيفته بين عديد‬ ‫من عواصم الدول كباريس‬ ‫ودمشق وابو ظبي والرياض‪،‬‬ ‫ولما حان وقت تركه الوظيفة‬ ‫استقر في استانبول عازما على‬ ‫ّ‬ ‫ان يدلي بدلوه في خدمة الثقافة‬ ‫التركمانية وقضاياها العادلة‬ ‫والمصيرية‪ .‬وانصرف الى‬ ‫كتابة المقاالت واصدار الكتب‬ ‫في احب المواضيع الى قلبه‬ ‫وهو موضوع تركمان العراق‪،‬‬ ‫فنشر عشرات المقاالت في‬ ‫عديد من الصحف وصدرت‬ ‫له ستة كتب تتناول مختلف‬ ‫جوانب الحياة الثقافية والسياسية‬ ‫لتركمان العراق‪.‬‬ ‫كان عز الدين كركوك يمتلك‬ ‫مكتبة عامرة بآالف الكتب‬ ‫التركية والعربية واالنكليزية‪،‬‬ ‫وكان يمتلك ارشيفا هائال عن‬ ‫كل ما كتب ونشر في الصحف‬ ‫والمجالت عن تركمان العراق‪.‬‬ ‫كان حبّه وولعه بالكتب في‬ ‫أوجه‪ ،‬واذكر انه كان يضع على‬ ‫رفوف مكتبته في داره رقعة‬ ‫مكتوب عليها « خذ حياتي وال‬ ‫تأخذ كتابي»! كانت الكتب تمأل‬ ‫جميع ارجاء شقته بما فيها غرفة‬ ‫المكتبة والصالون والممرات بل‬ ‫وحتى في األرفف التي كان قد‬ ‫وضعها في غرفة نومه‪ .‬كان‬ ‫ّ‬ ‫يكن لزوجته التي توفيت قبله‬ ‫ببضع سنين أروع انواع الحب‬ ‫والتعاطف واالحترام‪ ،‬وكان‬ ‫يقول لي مازحا مشيرا الى اكوام‬ ‫الكتب والمجالت في كل ارجاء‬ ‫البيت‪ :‬لو ان صبرية (زوجته‬ ‫المرحومة) تطردني من البيت‬ ‫فاني اعطي لها الحق في ذلك‪.‬‬ ‫كان قد ا ّدخر بعض المال خالل‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫مدة خدمته في الدولة‪ّ ،‬‬ ‫وفكر في‬ ‫ان افضل وسيلة لالستفادة من‬ ‫هذا األرشيف ومما ادخره من‬ ‫مال‪ ،‬هو توظيفهما ليكونا اساسا‬ ‫لتشكيل مؤسسة ثقافية تخدم‬ ‫الثقافة التركمانية بكل مناحيها‪.‬‬ ‫وهكذا تك ّونت لديه فكرة اقامة‬ ‫مؤسسة وقفية ثقافية تخدم هذا‬ ‫الغرض‪ ،‬وهكذا ايضا اتفق‬ ‫مع ثالثة من رفاق دربه هم‪:‬‬ ‫صبحي ساعتجي الذي تسنّم‬ ‫فيما بعد منصب مساعد رئيس‬ ‫جامعة المعمار سنان باستانبول‬ ‫بعد نيله درجة االستاذية من‬ ‫الجامعة‪ ،‬وارشد هورموزلو‬ ‫الذي كان يعمل انذاك مديرا‬ ‫عاما إلحدى الشركات القابضة‬ ‫التركية المهمة‪ ،‬ثم تسنّم‬ ‫منصب كبير مستشاري رئيس‬ ‫الجمهورية التركية‪ ،‬واما‬ ‫الثالث فهو المحامي صبحي‬ ‫سلط الذي هاجر من مدينته‬ ‫كركوك الى االمارات العربية‬ ‫المتحدة ليؤسس احد أهم وأشهر‬ ‫مكاتب المحاماة فيها‪ .‬تولّى عز‬ ‫الدين كركوك رئاسة «مؤسسة‬ ‫وقف عزالدين كركوك» الذي‬ ‫أسس في عام ‪ ‬وسمّي‬ ‫اختصارا « مؤسسة وقف‬ ‫كركوك»‪ .‬وخالل ‪ 17‬عاما‬ ‫من عمر هذه المؤسسة ّ‬ ‫تمكنت‬ ‫من اصدار مجلة ثقافية ّ‬ ‫محكمة‬ ‫تصدر كل ثالثة أشهر باللغات‬ ‫التركية والعربية واالنكليزية‬ ‫وهي المجلة المسماة (قارداشلق‬ ‫ األخاء)‪ ،‬وقد صدر منها لحد‬‫اآلن ‪ 62‬عددا آخرها هو العدد‬ ‫الذي بين يدي القراء الكرام‪،‬‬ ‫وخالل هذه الفترة ايضا قامت‬ ‫المؤسسة بطبع ونشر ‪60‬‬ ‫كتابا باللغات التركية والعربية‬ ‫واالنكليزية‪ ،‬اضافة الى اقامة‬ ‫المؤسسة او مشاركتها في‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫عشرات الندوات والمؤتمرات‬ ‫العلمية‪ ،‬وتم كل ذلك بالجهود‬ ‫والموارد الشخصية لمؤسسي‬ ‫الوقف دون ان يقبلوا اي تمويل‬ ‫او مشاركة مادية من اية جهة‬ ‫حكومية او غير حكومية‪ .‬وكأني‬ ‫بهذه المؤسسة العتيدة لو كان لها‬ ‫قلب نابض وعيون والهة‪ ،‬لكانت‬ ‫تنهمر منها الدموع على فراق‬ ‫من اوجدها من العدم ورعاها‬ ‫بكل ما اوتي من وقت وجهد‪.‬‬ ‫المعتاد ان يقوم اصدقاء ومحبو‬ ‫شخصية من الشخصيات برثائه‬ ‫بقصائد ومقاالت تجمل مآثره‬ ‫ونتاجه الفكري او االدبي او‬ ‫العلمي‪ .‬غير ان زمالء عزالدين‬ ‫كركوك والعاملين معه خالفوا‬ ‫هذه القاعدة بإصدارهم كتابا في‬ ‫عام ‪ ‬اي قبل تسعة اعوام‬ ‫من انتقاله الى المأل األعلى‬ ‫يضم سيرة حياة هذا المجاهد‬ ‫وعددا من مقاالته المنشورة في‬ ‫مختلف الصحف والبوما متكامال‬ ‫لصوره هو وعائلته واصدقائه‬ ‫وزمالء دربه في النضال‪.‬‬ ‫وصدر هذا الكتاب عن المركز‬ ‫العام لجمعية اتراك العراق‬ ‫للثقافة والتعاون وكان من اعداد‬ ‫كل من عضو هيئة مؤسسة وقف‬ ‫كركوك البروفيسور الدكتور‬ ‫صبحي ساعتجي ورئيس الهيئة‬ ‫االدارية للمركز العام لجمعية‬ ‫اتراك العراق محمد توتونجي‪.‬‬ ‫وهكذا يكون الرجال‪ ‬تبكي‬ ‫خلفهم آالف العيون وتدمي لهم‬ ‫آالف القلوب وتدعو لهم آالف‬ ‫الحناجر بالدعاء هلل القدير بان‬ ‫يمنح له السكينة في مثواه وان‬ ‫يرزقه اعلى الدرجات في جنات‬ ‫الخلد يوم ال ظل اال ظله‪.‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪62‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫عز الدين كركوك‬ ‫وتسمى بإسمها‬ ‫الذي عشق مدينته كركوك‬ ‫ّ‬ ‫حبيب الهرمزي‬ ‫‪[email&#;protected]‬‬ ‫كان عز الدين كركوك شابا في‬ ‫حوالي العشرين من عمره‬ ‫عندما ترك كركوك مدينته‬ ‫الحبيبة الى قلبه ليبدأ مشوارا‬ ‫طويال من النضال‪ ،‬تارة لتنشئة‬ ‫نفسه وتقويتها بالعلم والمعرفة‪،‬‬ ‫واخرى لخدمة مدينته األثيرة‬ ‫الى قلبه وشعبه التركماني الهائم‬ ‫في دوامة من الظلم والتهميش‬ ‫والتجاهل‪ .‬ولو انك قد سألت عز‬ ‫عزالدين كركوك مع الصحفي المصري فهمي الهويدي‬ ‫‪63‬‬ ‫الدين كركوك في سنوات الغربة‬ ‫التي عاشها هنا وهناك‪ :‬ايها أحب‬ ‫الى قلبه كركوك ام التركمان‪،‬‬ ‫تركيا ام مدينة استانبول التي‬ ‫وتخرج من جامعة‬ ‫درس فيها‬ ‫ّ‬ ‫فيها‪ ،‬فانا على يقين انه كان‬ ‫سيقف حائرا امام هذا السؤال‪،‬‬ ‫اذ كيف ّ‬ ‫يفضل المرء القلب على‬ ‫الجسد او النفس على الروح‪‬‬ ‫ان انس ال انسى اآلن وانا احاول‬ ‫ان ّ‬ ‫اخط بعض األسطر حول‬ ‫اخينا واستاذنا‪ ،‬مربي األجيال‬ ‫والرائد في التنظيمات الشبابية‬ ‫التركمانية‪ ،‬ابتسامته الخجولة‬ ‫وصوته الهادئ الوديع النابع من‬ ‫األعماق‪ ،‬وكأن نسمات كركوك‬ ‫تداعب شفتيه فتزيدها ّ‬ ‫رقة‬ ‫ووداعة ونعومة‪ ،‬تخفي وراءها‬ ‫عزيمة بعزيمة األبطال وارادة‬ ‫لتحقيق األفضل ته ّد الجبال‪.‬‬ ‫كان له شرف االنتماء الى الهيئة‬ ‫المؤسسة لجمعية اتراك العراق‬ ‫للثقافة والتعاون التي تأسست‬ ‫في مدينة استانبول عام ‪‬‬ ‫والتي ال تزال تمارس نشاطاتها‬ ‫الثقافية في مركزها العام بتلك‬ ‫المدينة العتيدة وفروعها في‬ ‫مدن انقرة وازمير وقونيا‪.‬‬ ‫والمؤلم انه كان العضو المؤسس‬ ‫الوحيد الباقي على قيد الحياة من‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫مؤسسي الجمعية البالغين سبعة‬ ‫اعضاء‪ ،‬وبوفاته انطفأت شعلة‬ ‫مؤسسي هذا الصرح الذي ال‬ ‫زال يق ّدم ّ‬ ‫أجل الخدمات للثقافة‬ ‫التركمانية‪ ،‬غير ان من حملوا‬ ‫تلك الراية ال زالوا يعملون بكل‬ ‫جد وحماس مهتدين بنهج اولئك‬ ‫المؤسسين األبطال‪.‬‬ ‫كان عز الدين كركوك كتلة من‬ ‫النشاط والحركة‪ ،‬عمل في ايام‬ ‫شبابه في الصحافة واإلذاعة‪،‬‬ ‫ونشر عشرات المقاالت في عديد‬ ‫من الصحف التركية لتعريف‬ ‫الرأي العام التركي والعالمي‬ ‫بتركمان العراق وبوضعهم‬ ‫المأساوي في ذلك البلد‪ .‬لم ينس‬ ‫مدينته الخالدة كركوك اطالقا‬ ‫مع انه تركها شابا يافعا في‬ ‫العشرين من عمره ولم يعد اليها‬ ‫قط‪ ،‬ولكنه ظل يلهج بذكرها‬ ‫ويعمل من اجلها طوال خمسة‬ ‫وستين عاما قضاها في الغربة‪،‬‬ ‫ولم ينس وهو يشعر بقرب‬ ‫حلول أجله ان يستحضر حفنة‬ ‫من تراب كركوك ليلقى على‬ ‫قبره عند وفاته‪ ،‬وهكذا كان‪.‬‬ ‫عمل عز الدين كركوك في الحقل‬ ‫الدبلوماسي موظفا في وزارة‬ ‫الخارجية التركية بعد ان انهى‬ ‫دراسته الجامعية في استانبول‪،‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫ﻤﺠﻠﺔ ﺛﻗﺎﻓﻴﺔ ﻔﻨﻴﺔ ﺍﺪﺒﻴﺔ ﺘﺭﺍﺛﻴﺔ‬ ‫ﺼﺎﺤﺐ ﺍﻻﻤﺘﻴﺎﺯ ﺒﺎﺴﻡ ﻭﻗﻒ ﻛﺭﻛﻭﻚ‬ ‫ﺍﻠﻤﺪﻴﺭ ﺍﻠﻤﺴﺌﻭﻞ‬ ‫ﻋﺯﺍﻠﺪﻴﻥ ﻛﺭﻛﻭﻚ‬ ‫ﺭﺌﻴﺲ ﺍﻠﺘﺤﺭﻴﺭ‬ ‫ﺻﺑﺤﻲ ﺴﺎﻋﺘﺠﻲ‬ ‫ﺍﻠﻌﻧﻭﺍﻥ ﺍﻠﺑﺭﻴﺪﻱ‬ ‫‪P.K. 20 Cerrahpaşa / İSTANBUL‬‬ ‫‪Tel: () 00 75‬‬ ‫السنة ‪ 16‬العدد ‪ 62‬نيسان ‪ -‬حزيران ‪‬‬ ‫ﺍﻠﻌﻧﻭﺍﻥ ﺍﻻﻠﻛﺘﺭﻭﻧﻲ‬ ‫‪funduszeue.info‬‬ ‫‪funduszeue.info‬‬ ‫‪email: [email&#;protected]‬‬ ‫عز الدين كركوك‬ ‫وتسمى بإسمها ‪63 /‬‬ ‫الذي عشق مدينته كركوك‬ ‫ّ‬ ‫حبيب الهرمزي‬ ‫ﺍﻠﻤﻗﺭ ﺍﻠﻌﺎﻡ‬ ‫‪Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı‬‬ ‫‪Huzur Apt. No: 1 / 1‬‬ ‫‪Fındıkzade / Fatih / İSTANBUL‬‬ ‫ﺍﻠﻬﻴﺌﺔ ﺍﻠﻌﻠﻤﻴﺔ‬ ‫ﺍ‪.‬ﺪ‪ .‬ﺯﻴﺎﺪ ﺍﻖﻗﻴﻭﻧﻠﻭ ‪ /‬ﺍ‪.‬ﺪ‪ .‬ﻴﺎﻭﻭﺯ ﺍﻗﺒﻧﺎﺭ‬ ‫ﺍ‪.‬ﺪ‪ .‬ﻋﺑﺪﺍﻠﺨﺎﻠﻕﺑﺎﻗﺮ ‪ /‬ﺍ‪.‬ﺪ‪ .‬ﻫﺎﺸﻡ ﻗﺎﺭﺒﻭﺯ ‪ /‬ﺍ‪.‬ﺪ‪ .‬ﻤﺎﻫﺭ ﻧﻗﻴﺏ‬ ‫ﺍ‪.‬ﺪ‪ .‬ﺻﺑﺤﻲ ﺴﺎﻋﺘﺠﻲ‪ /‬ﺍ‪.‬ﺪ‪ .‬ﺻﺎﺌﻡ ﺴﻗﺎﺍﻭﻏﻠﻭ‬ ‫ﺍ‪.‬ﺪ‪ .‬ﻋﺒﺩﺍﻠﺴﻼﻡ ﺍﻠﻭﺠﺎﻡ‬ ‫ﺍﻠﻤﻤﺛﻠﻭﻥ‬ ‫ﺤﺒﻴﺏ ﻫﻭﺮﻤﻭﺯﻠﻭ (ﺍﻨﻗﺮﺓ)‬ ‫ﻋﻠﻲ ﺍﺤﺴﺎﻥ ﻧﻗﻴﺐ (ﺍﻠﻭﻻﻴﺎﺖ ﺍﻠﻤﺘﺤﺩﺓ)‬ ‫ﻫﻴﺌﺔﺍﻠﺘﺤﺭﻴﺭ‬ ‫ﻛﻤﺎﻞ ﺒﻴﺎﺘﻠﻲ ‪ /‬ﻛﻤﺎﻞ ﺠﺎﺒﺭﺍﺯ ‪ /‬ﺍﻴﺩﻴﻞ ﺍﺭﻭﻞ‬ ‫ﺍﺭﺸﺎﺩ ﻫﻭﺮﻤﻭﺯﻠﻭ ‪ /‬ﺤﺒﻴﺏ ﻫﻭﺮﻤﻭﺯﻠﻭ‬ ‫ﻋﺯﺍﻠﺪﻴﻥ ﻛﺭﻛﻭﻚ ‪ /‬ﻤﺎﻫﺭ ﻧﻗﻴﺏ ‪ /‬ﺍﺠﺎﺭﺍﻭﻗﺎﻥ‬ ‫ﻋﻤﺭﺍﻭﺯﺘﻭﺭﻛﻤﻥ ‪ /‬ﺻﺑﺤﻲ ﺴﺎﻋﺘﺠﻲ ‪ /‬ﺻﺑﺤﻲﺼﺎﻠﺖ‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻠﻕ‬ ‫ﻤﺠﻠﺔ ﻤﺤﻛﻤﺔ‬ ‫ﺘﺼﺩﺭ ﻤﻥ ﻭﻗﻒ ﻛﺭﻛﻭﻚ ﺒﺎﻠﻠﻐﺎﺖ ﺍﻠﺘﺭﻛﻴﺔ ﻭﺍﻻﻨﻛﻠﻴﺯﻴﺔ‬ ‫ﻭﺍﻠﻌﺭﺒﻴﺔ ﻤﺭﺓ ﻛﻞ ﺛﻼﺛﺔ ﺍﺸﻬﺭ‬ ‫*‬ ‫ﺘﺭﺠﻊ ﻤﺴﺌﻭﻠﻴﺔ ﺍﻠﻤﻗﺎﻻﺕ ﺍﻠﺘﻲ ﺘﻡ ﻨﺸﺭﻫﺎ ﺍﻠﻰ ﻛﺘﺎﺑﻬﺎ ﻭﻴﻤﻛﻦ‬ ‫ﺍﻋﺎﺪﺓ ﻨﺸﺭ ﺍﻠﺻﻭﺭ ﻭﺍﻠﻤﻗﺎﻻﺕ ﺸﺭﻴﻂﺔ‬ ‫ﺍﻻﺸﺎﺭﺓ ﺍﻠﻰ ﻤﺻﺪﺭﻫﺎ‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫المفكر والصحفي والباحث عزالدين عبد القادر‬ ‫الملقب بـ (عزالدين كركوك) في ذمة الخلود ‪61 /‬‬ ‫فالح يازار اوغلو‬ ‫في برقية تعزية‬ ‫الصالحي يعزي بوفاة ورحيل الشخصية التركمانية‬ ‫السياسية واالدبية االستاذ عزالدين كركوك ‪59 /‬‬ ‫الضباط العراقيون التركمان لدى القوات المسلحة‬ ‫العراقية ‪-‬القادة األقــدمون‪- -‬الحلقة الثانية‪58 / -‬‬ ‫الدكتور صبحي ناظم توفيق‬ ‫أربيل في السالنامات العثمانية ‪-‬القسم الثاني‪53 / -‬‬ ‫نجات كوثراغلو‬ ‫ربيع العربي‪ ..‬ما له وما عليه ‪49 /‬‬ ‫خليل علي حيدر‬ ‫‪44 - 47 / ϱίϟϳΠϨϻ΍ ϡγϗϟ΍‬‬ ‫‪ϱίϟϳΠϨϻ‬‬ ‫‪ϲϜέΗϟ΍ ϡγϗϟ΍‬‬ ‫‪1 - 43 / ϲϜέΗϟ΍ ϡγϗϟ΍‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪64‬‬ Ata Terzibaşı’nın 4 kitap halinde yayımlanan ve Irak Türkmen kültürünün başyapıtı sayılan Kerkük Şairleri’ni Kerkük Vakfı’dan isteyiniz. ‫‪QARDASHLIQ‬‬ ‫‪KARDAŞLIK‬‬ ‫العدد‬ ‫‪62‬‬ ‫السنة ‪16‬‬ ‫مجلة ثقافية فنية ادبية تراثية‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪‬‬ ‫ﻤﻦ ﻤﺆﻠﻔﺎﺕ ﺍﻠﻛﺎﺗﺏ ﺍﻠﺮﺍﺤﻝ ﻋﺯﺍﻠﺪﻳﻦ ﻛﺮﻛﻭﻚ‬ ‫‪ISSN ‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬
Kardaşlık 62
YIL/YEAR KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT VE FOLKLOR DERGİSİ NİSAN - HAZİRAN REVIEW OF CULTURE ART LITERATURE AND FOLKLORE APRIL - JUNE İzzettin Kerkük Sönmez Ateş QARDASHLIQ KARDAŞLIK 62 SAYI/ISSUE Hakk’a Yürüdü KERKÜK VAKFI 16 KERKÜK VAKFI KARDAŞLIK Kültür Sanat Edebiyat ve Folklor Dergisi Yıl 16 Sayı 62 Nisan - Haziran Fiyatı : TL (KDV Dahil) Kerkük Vakfı Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü İzzettin KERKÜK Editör ve Genel Koordinatör Suphi SAATÇİ Yazışma adresi P. K. 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL Tel. () 00 75 Belgegeçer () 00 76 funduszeue.info funduszeue.info email: [email&#;protected] İdare Merkezi: Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı Huzur Apt. No: 1/1 Fındıkzade/İSTANBUL Temsilciler Habib HÜRMÜZLÜ (Ankara) Timur TAŞ (İzmir) Ali İhsan NAQIB (ABD) Bilim Kurulu Prof. Dr. Ziyat AKKOYUNLU Prof. Dr. Yavuz AKPINAR Prof. Dr. Abdülhalik BAKIR Prof. Dr. Haşim KARPUZ Prof. Dr. Mahir NAKİP Prof. Dr. Suphi SAATÇİ Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU Prof. Dr. Abdüsselam ULUÇAM Yazı Kurulu Kemal BEYATLI Kemal ÇAPRAZ Aydil EROL Erşat HÜRMÜZLÜ Habib HÜRMÜZLÜ İzzettin KERKÜK Mahir NAKİP Acar OKAN Ömer ÖZTÜRKMEN Suphi SAATÇİ Suphi SALT KARDAŞLIK Kerkük Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak üç ayda bir yayınlanır hakemli bir dergidir. Dergide yayınlanan yazıların sorumluluğu imza sahiplerine aittir. Dergide yayınlanmış yazılar ve fotograflar kaynak gösterilerek alınabilir. Abone yurtiçi yıllık 30 YTL, yurtdışı yıllık 50 $ veya 40 Euro Posta Çeki No: Cerrahpaşa/İstanbul veya İş Bankası İstanbul, Fındıkzade Şubesi Hes. No: EUR Hes. No: Dolar Hes No: Tasarım Ercan ŞİMŞEK Baskı Şenyıldız Matbaacılık Zeytinburnu Mah. Gümüşsuyu Cad. No:3 K:2 Zeytinburnu / İstanbul • Tel: +90 47 91 Tarihi Gelişim İçinde Irak’ta Türk Varlığı kitabının Arapçası yayımlandı. Kerkük Vakfı’ndan isteyiniz. İÇİNDEKİLER 4 10 30 32 Ne Gülelim Ne Ağlayalım Aklımızı Başımıza Toplayalım • Editör’den 2 Naat Cengiz BAYRAKTAR • şiir 22 Ölüm Var Vurar Geçer Ölüm Var Deler Geçer • Ata TERZİBAŞI 4 İzzettin Kerkük’ü Anma Duası Ahmet YÜTER 23 İzzettin Kerkük’ün Vefatına Tarihtir Yakut(=Prof. Dr. İsmail YAKIT) • şiir 4 Örümcek Günleri İzzettin Kerkük Anısına Necmettin BAYRAKTAR 24 Iraklı Türkmenler Kendi Öz Yurtlarında Garip Yaşıyor! [email&#;protected] Irak’ta bir seçimi daha geride bıraktık. Sonuçlar açıklandı ve herkes buna göre yorumlar yaptı. Seçimde neler oldu, ne gibi yolsuzluklar vardı? Yüksek Seçim Kuruluna yapılan şikâyetlerden dolayı sonuçlarda önemli bir değişiklik olur mu? Bilemiyoruz. Irak’ta çok nezih bir seçim ortamı olduğunu iddia etmek elbette ki güçtür. Çok gelişmiş demokratik ülkelerde bile seçimlere hile ve şaibe karıştığı olur. Şimdilik bunu bir kenara bırakıp Türkmeneli’nin ve Türkmenlerin durumuna bakalım. Kerkük’te Irak Türkmen Cephesi hiçbir tarafla koalisyon yapmadan Kerkük Türkmen Cephesi adı ile bağımsız bir listeyle seçimlere katıldı. Ancak diğer illerde başka örgütlerle bazı ittifaklar yaptı. Kerkük bölgesinin 12 olan milletvekili kontenjanından 8’ini, yani aslan payını Kürt partileri aldı. Türkmenlerle Araplar ise 2’şer sandalye kazandılar. Bu sonuçlara göre Kerkük’ten Erşat Salihi ( oy) ile Hasan Turan ( oy) ve Selahattin ilinden ise Hena Asgar Mehmet Rıza ( oy) ile birlikte toplam 3 milletvekili seçilmiş oldu. Irak Türkmen Cephesi Musul, Erbil, Diyala ve Bağdat’ta başarı sağlayamadı. Irak Türkmen Cephesi dışında, başka siyasî oluşumların listesinden parlamentoya seçilen Türkmen kökenli milletvekilleri: 2 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ * Selahattin ilinden Casım Mehmet Cafer Kâzım (Tehalüf Salahattin al-Vatanî/ oy), Niyazî Mimaroğlu (El-İtilaf al-Vatanî fi Salahattin/ oy) * Musul’da Şeyh Mehmet Taki al-Mevla (Tehalüf Ninova alVatanî/ oy) ile Av. Nehla Hüseyin Sadullah Verdi (Tehalüf Ninova al-Vatanî / oy); ayrıca İzzettin al-Devle (Muttehidun Lil-Islah/ oy) ve Sacide Muhammed Yunus (İtilaf al-Arabiyye/ oy) * Bağdat’ta Abbas Hasan Musa al-Beyati (İtilaf Devlet alKanun/ oy) Seçim Sonuçları ve Gerçekler Türkmenlerin seçimlerden aldıkları sonuçları doğru biçimde okumamız gerekir. Bunu doğru okuyup algılamak için, durum muhakemesi yapmalı ve düşünmeliyiz. Durum muhakemesine de, düşmandan önce kendimizden başlamalıyız. Çünkü üzülüp ağlamak veya sevinip gülmek yerine, anlamaya çalışmak daha yararlı ve daha önemlidir. Seçimlere girerken, özellikle Kerkük’te tek liste ve tek yumruk olunması isteniyordu. Bu hususta çatlak oluşmasına izin verilmeden, taraflar arasında uzlaşma sağlanması isteniyordu. Türkmen toplumu, bölünmeden ve bir şemsiye altında seçimlere girilmesini arzu ediyordu. Birlikte hayat, ayrılıkta Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ memat vardır, deniliyordu. Ancak buna muvaffak olunamadı. Bu arada sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri bu konuda bir bildiri de yayımladı. Bildiride, doğacak olumsuz sonuçlardan dolayı, birlik ve beraberliğe engel olanların sorumlu sayılacakları ve vebal altında kalacakları dile getirildi. Seçim sonuçlarına bakınca, bunun ne kadar vahim bir hata olduğunu şimdi görebiliyoruz. Çünkü Dr. Turan Müftü’nün ekibi de Kerkük Türkmen Cephesi altında yer alsaydı, Cephenin aldığı oy sayısı 99 bine yaklaşırdı. Fakat 27 bine yakın oy boşa gitti. Bu arada Türkmen seçmenlerin Kürtlere giden oyları da Kerkük Türkmen Cephesine yönlendirilseydi, o zaman 2 yerine 3 ve belki de 4 sandalye alınabilirdi. Yazık oldu… Yapılan seçimlerde özellikle Kerkük valisinin mensup olduğu partinin Türkmen seçmenlerden de oy aldığı söyleniyor. “Bu vali çok hizmet yaptı onun için halk, oyunu o partiye verdi”, deniliyor. Açıkçası valinin mensup olduğu partinin Türkmenlerden de oy aldığı söyleniyor. Bu iddia doğru ise, yazıklar olsun. Ancak bunun kabahatini de karşı tarafa yüklemek, bizi sorumluluktan kurtarmıyor. Çünkü Irak’ta genel seçimlerin 30 Nisan ’te yapılacağı, 4 yıl önceden biliniyordu. Peki, Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI bizim siyasî arenada mücadele eden liderlerimiz, geçen 4 yıl içinde neler yaptılar ve ne gibi seçim stratejisi geliştirdiler? Kendi malını yemeyenlerin malını, başkaları yer. Bu seçimlerde aday olan çok sayın 22 Türkmen şahsiyeti parlamentoya girmek için hangi taktikleri uyguladılar. Diğer siyasî örgütler Türkmen seçmenlerin de oylarını almak için çeşitli taktik ve oyunlara başvururken, biz ne gibi hazırlık yaptık? Bizim siyasiler sadece Türkmenlerden değil, Araplardan ve Kürtlerden de oy almak için ne gibi stratejiler uyguladılar, diye sormak bizim de hakkımız. Bu valinin ırkçılık yaptığını, halk arasında etnik ayrımcılık yaparak Türkmenlerin tayin işlerini engellediğini neden seçmenlere anlatmadılar? Kapı kapı dolaşıp seçmenlerle bire bir temas kurulması neden düşünülmedi? Başkaları bizim halkın oylarını almak için türlü çeşitli taktikler uygularken, bizlerin de bostanda yatan karpuzlar gibi uyumakla seçim kazanmamız beklenemez. Parlamentoya girebilmek için sadece aday olmak yetmiyor. Sadece renkli posterler bastırıp asmak ve halka yumruk sallamak da yeterli değildir. Neden herkes Erşat Salihi ve Hasan Turan gibi ciddi gayret gösterip çalışmıyor? Sevgili kardeşlerim, siyaseti kurallarına göre oynamamız gerekiyor. Aksi takdirde sonuç maalesef hepimiz için hüsran olur. Aklımızı Başımıza Toplamamız Gerekiyor? Bu yarışta adaylarımız rakip partilerle mücadele edip, kendi adaylarımızın kazanmasına yönelik çalışmalara odaklansaydı, mutlaka netice daha farklı olurdu. Herkes parlamentoya girmek hayaline kapılmadan KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ ACI KAYBIMIZ İzzettin Kerkük Kültür ve Araştırma Vakfı’nın kurucusu ve başkanı İzzettin Kerkük’ü kaybetmiş bulunuyoruz. Kardaşlık Dergisi’nin Kerkük Vakfı adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü olan İzzettin Kerkük’ün kaybı camiamızda büyük üzüntü yaratmıştır. Ailesi ve yakınlarına, Kerkük Vakfı camiasına sabır ve metanet, merhuma yüce Tanrı’dan rahmet ve mağfiret diliyoruz. Mekânı Cennet olsun. önce, meclise seçilmenin püf noktaları üzerinde çalışsaydı, daha iyi sonuçlar alınması kaçınılmazdı. Irak’ta siyaset arenasında mücadele etmek için illa ki milletvekili seçilmek gerekmiyor. Siyasilerin yapacakları tonla iş vardır. Özellikle halkın nabzını tutmak ve onların beklentilerini tespit etmek, siyasetçilerin görevidir. Üstelik bunları yapmak da o kadar zor değildir. Seçimlerden aylar önce, liseli öğrencilerden yararlanarak her semtte anketler yapılabilirdi. Musalla’da 3 kişi, Piryadi’de 3 kişi, Begler ve Şaturlu’da 3’er kişi, Bağdat Yolu’nda ve Yengi Tisin’de 3’er kişi, çarşıda ve esnaflar arasında, okullarda öğretmen ve öğrenciler içinde veya seçmene tek soru soracaklardı: “Oyunu kime ve neden vereceksin?” Sonra bir masa etrafında bunların dökümünü çıkarıp analiz edeceklerdi. 15 veya 20 kişiyle, gün, bilemediniz en çok bir hafta içinde yapılacak bir çalışma ile halkın sosyolojik ve psikolojik eğilimini ortaya koymak mümkün olurdu. Bu çalışmayı her üç dört ayda bir tekrarlayarak, halkın nabzı yoklanırdı. Buna karşı taktikYıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ ler geliştirip karşı propaganda çalışmaları hazırlanırdı. Üstelik bu iş sessizce ve gösterişsiz biçimde yürütülür ve sonuca varılırdı. Ama bu işler nerede, biz neredeyiz? Seçime gün kala başımıza camadanı bağlayıp halkı selamlamaya çıkmakla seçim kazanılması dünyada görülmemiştir. Başka siyasi örgütler bizim toplumun zaaflarını veya yumuşak karınlarını çalışarak tespit ediyor, bizim seçmenlerimizi kendi taraflarına çekiyorsa, bunun ayıbı onların değil bizimdir. Bunun için aklımızı başımıza devşirelim. Irak’ta Türkmenlerin başına örülen çorapların farkında olmamız gerekirken, bu tehlikeli durumu anlamadan, kabahati başka yerlerde aramayalım. Elbette ki herkes kendi aklına güvenir ve kendi aklına göre hareket eder. Ancak bundan daha akıllıca bir başka yol da vardır. O da başkalarının aklından yararlanmak. Ne gülelim ne de ağlayalım, artık hatalarımızı anlayalım… Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 3 KERKÜK VAKFI Ölüm Var Vurar* Geçer Ölüm Var Deler Geçer Ata TERZİBAŞI Kerkük’te yanan petrol ateşiyle kırmızılaşan semamızda her gün parlak bir yıldız akıp sönmektedir. Bu akışların arasında yeri boş kalanlara üzülmemek olmuyor. Ölüm Allah’ın emridir; ama bazı ölümler bir aileyi veya birkaç ferdi incitmekle kalmaktan çok kocaman bir toplumu rencide etmektedir. Bu müstesna ölümler vur geç kabilinden ebediyete göçme olayından fazla milletin varlığına indirilen etkili darbelerdir. * Vurur İşte yarlıganmış İzzeddin Kerkük’ün fani dünyamızdan rıhlet edişi onulması güç derin bir yara açmıştır. Eliyle, kalemiyle, fikriyle ve milli davranışıyla ortaya koyduğu değerli yapıtları sayesinde halkına yaptığı hizmetlerini anmamız onun için ikinci bir ömürdür. O, hâlâ aramızda milli bir ülke şehidi olarak yaşamaktadır. Zeki ve bilgili bir insan olan İzzeddin gençlik çağında yayımladığı bir kısım yazılarında Babagurgur’da yanan ezeli ateşten sembolize ettiği Sönmez Ateş takma adını kullanmış ve yazarlarca da zatına uygun sayılmıştır. Yaşlılık çağında yayımladığı değerli hatıra yazıları ise okuyucuyu o günlere götüren hoşça eserlerdir. Bunları ben Kardaşlık dergisinde çıkan öteki yazılardan önce izlerdim. Onun milli faaliyet ve çabalarını burada anlatmaya derginin tüm sayfaları yetmez; bir kitap doldurmaya gerek vardır. Zaten de bu gereği vefalı dostu Prof. Dr. Suphi Saatçi ve genç kalemdaşı Mehmet Tütüncü birlikte hazırladıkları değerli kitapla yerine getirmişlerdir. Hayatı boyunca milli davadan uzak kalmayan rahmetli İzzeddin yaşlılık çağında enis ve munisi olan eşinin ölümüyle sarsılmış ve yapayalnız yaşadığı İstanbul’daki evinde hastalanarak soydaşları tarafından hastaneye götürülerek orada Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Gittiği yerden utanmamasını diler, günahı varsa bağışlanmasını yüce Tanrı’dan niyaz ederiz. İzzettin Kerkük’ün Vefatına Tarihtir 03 Mayıs Kerkük Türkmen Davasının lideriydi göçtü bugün Mücâdeleyle geçti ömrü yoktu kimseye kini Duayla söyledi Yakut’a tarihi gelip üçler: “El-Kebîr, Mücâhitlerle haşr eylesin İzzettin’i” +3= H. Yakut(=Prof. Dr. İsmail YAKIT) 4 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI Iraklı Türkmenler Kendi Öz Yurtlarında Garip Yaşıyor! Erşat HÜRMÜZLÜ Ömrünü Irak Türkleri davasına adamış olan pirimiz, üstadımız ve ağabey olarak tanıdığımız İzzettin Kerkük hakka yürüdü. Kerkük davasını ve Kerkük vakfını onsuz düşünmek bizim için inanılmaz bir boşluk mucibidir. Onu genç yaşlarda tanıdım. Beraber sevinçlerimiz ve beraber kaygılarımız oldu. Ankara’da beraber olduğumuz gibi İstanbul’da da beraber olduk. Fakat bizi gurbet hayatı da birleştirdi. Birleşik Arap Emirliklerinin başkenti Abu Dabi’ da olduğu gibi Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad şehrinde de beraber olduk. Günler ve geceler geçirdik beraber, Irak’ı, Kerkük’ü ve Türkmen şehirlerini anarak, merak ederek ve hasret duyarak… En büyük özelliklerinden biri davaya yazarçizer kazandırmaktı. Yeter ki dava için ve aşkla sevdiği Kerkük için olsun bu çalışmalar. Onun için başka alternatif yoktu. Disiplinliydi, bunun için beraberce çalıştığı memurlar ve mahalli sözleşmeli elemanlar zaman zaman şikâyet ederler, abarttığını söylerlerdi. Ancak her zaman o haklı çıkardı. Taviz vermeden doğruları savunurdu. Bazen bu pozisyonda olanları gülerek Monaco ordusuna benzetirdi, ancak onun için tek kişilik ordu da olsa mücadeleye devam etmek esastı. KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ İzzettin Kerkük ve Erşat Hürmüzlü Vefa gününde Armağan kitabı tanıtıldığında yurt dışında idim. Katılamamıştım, ancak o kitapta yazdığım yazıda kendi kendimi sorguluyordum. Acaba İzzettin Kerkük kiminle mukayese edilebilirdi. Yeri doldurulmadığı için bir başka dava adamı olan Yaser Arafat’a benzetebilir miydik onu? O bundan memnun olmayacaktı, illa özdeştirilecekse bir Kerkük kahramanıyla özdeştirilmesi belki doğru olabilirdi. Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Onun için kendimi sorguladım ve o bir insanla değil bir dava hedefiyle anılmalıydı diye düşündüm. Anma gününe gönderdiğim mesaj huzurunda okundu, orada kararımı vermiştim: “Size bir şey söyleyeyim de orada saygı için bulunduğunuz bu çilekeş insanın kalbinde neler çalkandığını varın siz anlayıve- Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 5 KERKÜK VAKFI yerini doldurmak zordu ve o bir simgeydi. İzzettin ağabey, ben yanılmışım. Çünkü sizi bir tek insanla, bir tek mücadeleci ile anmak hem yanlış, hem ayıp olur. Siz Kerkük ve Türkmeneli davası için Arafat dağı kadar yüce, Kerkük Kalesi kadar dirençli ve Hasa çayı kadar azimkâr bir insansınız demek gerekirdi. Ellerinizden saygıyla öperim.” Cenazesinden sonra evinde toplandığımızda bacanağına dedim ki: Kim diyor ki İzzettin Kerkük’ün çocuğu olmadı. Burada hasretle kendisini anan bu gençleri görüyor musunuz? Bunlar onun çocukları değil mi? İzzettin Kerkük ve Erşat Hürmüzlü anma toplantısında. rin: Ben 40 senedir tanıdığım İzzettin Kerkük ile emin olun ki tek bir konuşma hatırlamıyorum ki içinde KERKÜK sözü geçmesin. İzzettin Ağabey, size armağan kitabınızda hitap ettiğimde çok düşünmüştüm: Acaba özdeşleştirmek gerekirse İzzettin Kerkük kiminle aynı safa konulabilir, diye. Orada, olsa olsa yakın tarihimizden bir mücadelecinin ismini vermek gerekirse, belki Yaser Arafat’ı düşünmek kabil olurdu, demiştim. Çünkü onun Öyleydi ve öyle kalacak, bizden sonra gelecek nesiller de onun hedefini yüceltecek ve o yolun yolcusu olmakta kararlı olacaklardır. Nur içinde yat, Sen de Kerküklülerden fazla Kerküklü olan Sabriye ablamız da. Ancak yerinin doldurulamayacağını biliyorum. Bizi affet. Kimliğim Doğum tarihim Babamın eline kelepçe takılan gün Adım Sönmez Ateş Milliyetim Onur verir Doğum yerim Her ananın özendiği bir yer Dilim Atalarımın dili Yar der oğul der bacı der Tükenmez horyatının sesi Gönül Dost görür herkesi Aşım ana sütü gibi Arı bir kaynaktan Elbisem bayraktan Yuvam sıcak ana kucağı Varlığım beneği baba ocağı Ninniyim öksüz kulaklarda Ateşim Sönmez ocaklarda Kardeşim candaşım evliya adağım El ele ver karşıma çık Kollarım her dosta açık Ben özün ben dilin ben ananım İliklerime kadar vatanım Nesrin ERBİL 6 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI Türkmeneli’nden Türk’ün dilinden Kerkük Davasına Adanan Bir Ömür Mahir NAKİP [email&#;protected] Sene Türkiye’ye yeni gelmiş ve Ankara Atatürk Site Yurdu’na kaydolmuş, onlarca idealist Türkmen gençlerinden birisiydim. Kafamızda bin bir gaile vardı. 19 yaşında ve ilk defa Kerkük’ten kopup gurbete çıkmışız; Ankara sokaklarında Türk askerleri dolaşıyor; Irak Elçiliği bizi takip edebiliyor ve hangi okula girebileceğimizin kaygısı hepimizi sarmaktadır. Kaldığımız yurdun mütevazı bir kütüphanesi vardı. Dışarıya çıkmaktansa kütüphanede çalışmayı tercih ederdik. Bir taraftan Türkiye Türkçesini öğrenmeye, diğer taraftan da susadığımız Türk kültürünü öğrenmeye çalışıyoruz. Tozlu rafların arasında incecik ve küçücük bir kitaba rastladım. ‘’Kerkük Üzerine Söylenmiş Şiirler’’ Yazarı İzzettin Kerkük, Yayınlayan Kurum Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü. Çok heyecanlanmıştım. Biraz mutluluk biraz da korku dolu bir duygu ile kitapçığı aldım ve bir kenara çekilerek kitabı yapraklamaya başladım. Kerkük hakkında söylenen ilk şiirin Ziya Gökalp gibi büyük bir Türk mütefekkiri tarafından yazılmış olması heyecanımı bir kat daha arttırmıştı. Elbette esas merak ettiğim kişi kitabın yazarı olan İzzettin Kerkük idi. Zaman ilerledi ve devran döndü İzzettin Ağabeyle tanıştım; sonra da onun adına kurduğumuz KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ İzzettin Kerkük Kültür ve Araştırma Vakfı’nda birlikte olduk. yılında titiz bir çalışmayla mikro filmlere aktardığım yılları arasındaki Türk basınında Kerkük ve Musul hakkındaki belgeleri onunla paylaşmıştım. Çünkü İzzettin Ağabey bu konuları incelemede benden daha tecrübeli ve öncelikli idi. Nitekim layık-ı veçhiyle belgeleri kullandı ve Kardaşlık Dergimizde peyderpey oradaki bilgileri yayınladı. olarak bilinir. Şahidi olduğu birçok dış politika olayını kimseyle paylaşmadan dünyasını değiştirdi. Devlet sırlarını saklamada ketum bir meziyeti olan İzzettin Ağabey, Türkmenlerle ilgili bütün hatıralarını, bilgilerini ve tavsiyelerini okurları ile paylaşmıştır. Başka şekilde de zaten örnek olamayacaktı bizlere. İzzettin Ağabeyin vefatı Türk dünyası, Irak Türkleri ve bahusus Kerkük Türkleri için büyük bir kayıp olmuştur. Hayatını bu davaya hasretmiş birisi olarak her yerde, her zaman ve her fırsatta Irak Türklüğünü savunmuş, yazmış ve bu konuda konuşmalar yapmış bir aydınımızdır. Yazarlığının yanında çok ciddi ve sistemli bir arşivci idi. Topladığı belgelerle bize yakın tarihimizi öğretmiş öğretmenimiz mesabesindeydi. Mesela Haşim Nahit Erbil’i onun sayesinde tanıdık ve okuduk. Azimli, çelik iradeli ve sebatlı bir kişiliğe sahipti. Türk Dışişleri bünyesinde çalıştığı yıllarda vakur bir duruş sergilemiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır. Onu, tanıdığım Türk hariciyeciler hep minnetle anarlar. Türkmen kimliğinin yanında dürüst, çalışkan ve sorumlu bir bürokrat Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ İzzettin Kerkük ve Mahir Nakip Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 7 KERKÜK VAKFI halde birilerini eleştirdiğini, ya da haklarında yazı yazdığını hiç görmedim. Belki de yazılarında bunların hiç birisinden söz etmemiştir desem yanlış olmaz. Çünkü o bir fikir, kültür ve dava adamıydı; bir kavga ya da niza çıkarma adamı değildi. İnandığı doğruları hiç kimseden ve hiç bir yerde gizlemezdi; bu yönüyle sarih ve açık sözlü bir rehberdi. İzzettin Ağabey arkasından önemli bir arşiv bırakmıştır. Bu arşiv özellikle Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllardan başlayarak günümüze kadar Irak Türklüğü konusunda yayınlanmış bütün haber, yorum, makale ve kitapları kapsamaktadır. O arşivi en iyi derleyip toparlayabilecek kişi elbette Sayın Suphi Saatçi Ağabeyimiz ve değerlendirebilecek olan kurum da Kerkük Vakfı olacaktır. İzzettin Kerkük ve Mahir Nakip İzzettin Ağabeyin kişiliğinden de söz etmek gerekir. İçinde bulunduğumuz kirli siyasi ortamın gereği, bazı Türkmen siyaset- 8 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ çilerini ve şahsiyetlerini eleştirmeden edemiyoruz. Bunu sanırım toplum olarak kanıksamış bir durumdayız. Hak ettiği Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ İzzettin Ağabey hakkında daha çok şey söylenebilir. Evet onu kaybettik, ama yolunu ve ülküsünü izlemekte, yaşamak ve yaşatmakta azimliyiz. Kabri pürnur ve mekânı cennet olsun. Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI Türkmen Babası İzzettin Kerkük Mehmet ÖZBEK Ağa begi Sayaram ağa begi Cennete uğurladık İzzettin ağabegi M. Ö. Kerkük’te dünyaya gelen, gençlik yıllarında mahallin kültürünü, tarihini zihninin bir parçası haline getirerek Türkmenlerin geleceği konusunda her türlü faaliyeti omuzlayan, onlara güç vermeye, yol göstermeye çalışan ağabeyimiz İzzettin Kerkük için ne söylesek azdır. Geç tanıdığıma üzüldüğüm, hatta kahrettiğim müstesna şahsiyetlerden biriydi. Milletlerin kültür hayatında rol oynamış abide şahsiyetler vardır. Dede Korkut, Kaşgarlı Mahmut, Ahmet Yesevi ve Yunus Emre gibi… Bunlar tarihin dönüm noktalarında meydana çıkarak yapılması gerekeni yapıp sessiz sedasız giden kahramanlardır; bir milletin vazgeçilmezleridirler. Mütevazı kişilikleriyle yol gösterir, bu yolda yürüyenlere ışık tutarlar. İzzettin ağabey de bunlardan biriydi. Mertlik ve çalışkanlık hamuruyla yoğrulmuş yüreği ile kendinden sonrakilere rehber olmuş, gittiği her yerde de Irak Türkmenlerini en güzel biçimde temsil etmiştir. Mükemmel bir Türkmen beyefendiliğinin yanı sıra, yaşadıklarını yazıya dökerek bir tarih yazmıştır. Bu münasebetle Türkmenlerin abide şahsiyetlerinden, gönül dostlarından, sevda erenlerindendir. Başta sayın Prof. Dr. Suphi Saatçi olmak üzere bir elin parmakları kadar bile olmayan kadroyla yayımladığı “Kardaşlık” dergisiyle Türkmen kültürünü geniş coğrafyaya tanıtmış, Türkmenlerin övünç kaynağı olmuştur. İzzettin Kerkük bütün ömrünü Türkmen meselelerine vakfetmiş bu vesile ile onların iftihar vesilesi olmuştur. Yaşadıklarını yazıya dökerek bir tarih yazmıştır. Bu münasebetle Türkmenlerin abide şahsiyetlerinden, gönül dostlarından, sevda erenlerindendir. Bir ülkeyi kendimizin yapmak istiyorsak her şeyden evvel o coğrafyanın dinamiklerini yaşama biçimi haline getirmemiz gerektiğine inanıyordu. “Birliğimizi, dirliğimizi ve gücümüzü devam ettirebilmek için bize has kültürü yaşamak, yaşatmak ve yaymak gerekir” diyordu. İzzettin Kerkük işte bu yolda Türkmenler için sürükleyici güç olmuştur. Türkmenlerin milli ve mahalli kültürüne yaptığı hizmetlerden dolayı daima derin bir saygı duyduğum İzzettin ağabeye Tanrı’dan rahmet, Türkmenlere ve Türkmenleri sevenlere baş sağlığı dilerken, gecesini gündüzüne katarak yaptığı çalışmalarla Türkmenlerin bir tür kültür elçisi olarak tanıdığımız İzzettin ağabeyimizin, Irak Türkmen tarih ve folklorunun unutulmazları arasında ebediyete kadar daima anılacağına inancım sonsuzdur. İzzettin Kerkük’e Selam Bedenin burda canın Kerkük’te barınağı Adresin Büyükyaka İmam Ahmet Sokağı İlk Türkmen arşivcisi uzmanı dert ortağı Sevgin coşkun ısrarın övünç kıvanç kaynağı Ağabeyim İzzettin canım ablam Sabriye Anlat bize Eyyüb’ü öğret bize sabrı ya.. Salah NEVRES KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 9 KERKÜK VAKFI Türkmen Dağarcığı Kerkük’ün Sönmez Ateş’i Suphi SAATÇİ [email&#;protected] Onun acı haberi 3 Mayıs Cumartesi günü geldi. Herkes Türkçüler gününde erkenden yeni bir güne uyanırken, değerli büyüğümüz, ağabeyimiz İzzettin Kerkük o gün hiç uyanmadı. Erkenden bizlere veda etti ve aramızdan ebediyen ayrıldı. Kendi adıyla anılan İzzettin Kerkük Kültür ve Araştırma Vakfı’nın Başkanı Kerkük, sabaha karşı tedavi gördüğü Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde hakkın rahmetine kavuşmuştu. İzzettin Kerkük lise son sınıfta 10 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ İzzettin Kerkük Kimdir? Kerkük’ün Musalla Mahallesinin İmam Ahmet sokağında yılında doğan İzzettin Kerkük, beşi erkek dördü kız olan dokuz çocuğun beşincisidir. Babası Rafidain (Rafideyn) Neft Şirketi’nin Kerkük temsilcisi Seyit Kadir diye tanınan Abdülkadir Efendi’dir. Annesi Saniye Hanım, Kerkük’ün Korya yakasında oturan Abdullah beyin kızıdır. Osmanlı entelektüeli olan dayısı Mecit Efendi, babası Kerkük’te tabur imamlığı görevinde bulunmuş olan 4. Cumhurbaşkanı rahmetli Cevdet Sunay’ın Kerkük’te geçen çocukluk arkadaşı olmuştur. İzzettin Kerkük yılında Kale İlkokulu’nda başladığı ilk eğitimini, ’de Korya’da Gazi İlkokulu’nda sürdürdü. yılında henüz 14 yaşında iken babasını kaybedince, velayetini dayısı üstlendi. Onun kaderi aslında Kerkük’te doğduğu gün çizilmişti. Bu şehir onun hayatına yön vermiş, ona ömür boyu vazgeçmeyeceği bir misyon yüklemişti. Çocukluğu ve gençliğinin ilk yılları Kerkük’ün sokaklarında, arkadaşları ile birlikte park ve bahçelerde yaptıkları sohbetlerle geçmişti. Herkesin Türkçe konuştuğu Kerkük’te Türkçe eğitim yoktu. Devlet Türk olan Türkmeneli halkına Türkçe eğitim hakkı tanımamıştı. Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ İzzettin Kerkük’ün babası Seyit Abdülkadir Arkadaşları ile bu konuları konuşan ve sohbet eden Kerkük, bunun bir haksızlık olduğunu düşünüyordu. Ortaokul ve lise çağlarında düşünceleri daha da berraklaştı. O zamanki gençlik heyecanıyla Türkiye’nin Milli Eğitim Bakanlığı’na mektuplar yazdı. Kerkük’te Türkçe kitaplara hasret yüzlerce Türkmen genci olduğunu, Türkçe eğitimden mahrum bulunanlara destek için Türkçe kitaplar, sözlükler, dergi ve gazeteler istedi. ’lı yıllarda yazılan bu mektuplar, kısa süre sonra yankı buldu. Postadan paketler dolusu Türkçe kitaplar ve sözlükler çıktı. Bunları arkadaşları ile paylaştı. Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI İzzettin Kerkük kızkardeşi Müfide ile birlikte. (Kerkük ) Herkes gelen kitapları iştiyak ve sevgi ile okumaya başladı. Mektuplarla Türkçe yayın istekleri giderek arttı. Herkes artık mektupla Türkiye’den kitaplar istiyor, gelen kitaplar Türkmen gençleri arasında elden ele dolaşıyordu. İzzettin Kerkük, bu şehrin geleceği ve burada yaşayanların kaderi nasıl değişebilir, diye düşünmeğe başladı. Bu fikirlerini seçtiği arkadaşlarla konuşarak bir dava haline getirdi. Bu ülkü etrafında kenetlenen arkadaşları ile birlikte bu noktaya odaklandı. Türkiye’de Geçen Mücadele Dolu Yılları Kendini ve düşüncelerini geliştirmek için, liseden sonra Anavatan kabul ettiği ve aynı zamanda Türklüğün son kalesi olarak gördüğü Türkiye’ye yılında geldi. Yüklendiği misyonu en verimli biçimde Türkiye’de gerçekleştirmeye kararlıydı. öğretim yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne başladı. Aynı yıl ağır bir hastalık geçirdi ve eğitimine bir süre ara verdi. Altı ay hastanede tedavi gördü. Tedaviden sonra tekrar okuluna devam etti. Diğer taraftan maddî sıkıntı- lar çekiyordu. Türk Haberler Ajansı’nın gece vardiyasında çalışmaya başladı. Öğrencilik yıllarından itibaren gazeteciliğe ilgi duydu. Böylece gazeteciliğe doğru ilk adımını da atmış oldu. Öğrenci olarak Gazetecilik Enstitüsü’ne de devam etmeyi ihmal etmedi. Özellikle Burhan Felek ve Cevat Fehmi Başkut’un derslerini kaçırmamağa özen gösteriyordu. O dönemin ünlü gazetecileri sayesinde bu mesleğe karşı ilgisi giderek artıyordu. Diğer yandan gece muhabirliği görevi de ona bazı imkânlar sağlamış oldu. Kerkük diğer yandan hemşehrileri ile sürekli görüşmeler ve toplantılar yaptı. Hemşehrisi ve dava arkadaşı Ömer Öztürkmen vasıtasıyla Galip Erdem ve Türkiye’nin önde gelen kişileriyle tanıştı; çevresini genişletti ve yeni dostluklar kazandı. 7 Mart tarihinde Sabriye Kerkük Hanımefendi ile evlendi. Sabriye Hanım aile içinde 5 kız kardeşin en büyüğü idi. Diğerleri Ayten, Nurten, Aysel ve Yıldız hanımlardı. Hiç İzzettin Kerkük annesi Saniye hanım ve eşi Sabriye hanımın arasında. (Kerkük) KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 11 KERKÜK VAKFI İzzettin Kerkük ve eşi Sabriye hanım. erkek çocukları olmadığı için Sabriye Hanımın ailesi İzzettin Kerkük’ü öz evlatları gibi benimsedi. Evlenince nispeten huzura kavuşan Kerkük, artık gündüzleri okulda, geceleri gazetede çalışır oldu. Irak vatandaşı ve henüz öğrenci olduğu için, Kerkük’ün petrol bölgesinde olan ve adına Baba Gurgur denilen ezelî ateşten ilham alarak Sönmez Ateş takma adı ile yayımlar yaptı. Bazen de Kerkük rumuzunu kullanarak mücadele etti. Bütün arkadaşlarını Kerkük davası etrafında kenetledi. İstanbul’da geçen yıllarını Irak Türkmenlerinin mücadelesine adamıştı. Türkmenlerin kültürünü, tarihini, folklor ve edebiyatını tanıtmak üzere pek çok vesile yarattı. Türkiye’de yaptığı işler, hep ilk örnekler oldu. yılları arasında Kerkük Takvimini çıkardı. Bu geleneği ilk kez başlatan Kerkük yılında “Irak Türklüğü Hakkında Düşünceler” başlıklı broşürü, yılında “Türk-Irak Dostluğunun ışığında Irak Türkleri” başlıklı kitabı yayımladı. Böylece Türk kamuoyunun dikkatini Irak Türkleri üzerine yoğunlaştırdı. Diğer yandan gazetecilik tozu yuttukça, bu mesleğe karşı ilgisi de artmağa ve hatta gazeteciliği sevmeğe başladı. Üstelik bu meslek yoluyla Kerkük davasına daha fazla hizmet imkânı bulmuştu. Nitekim Ker- 12 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ kük konusunda basına ulaşan haberleri zenginleştiriyor, bazı ayrıntılarla daha bir süslüyordu. Bazen bu haberleri genişleterek, kimi kişilerden bu haber üzerine yorumlar alıyor ve böylece olayları manşetlik hale getirmeğe çalışıyordu. İ. Kerkük’ün faaliyetlerinden son derece rahatsız olan Bağdat hükümeti Irak’a iadesini sağlamak üzere, pasaportu ile birlikte acele İstanbul’daki başkonsolosluğuna müracaat etmesini ısrarla talep etmeye başladı. Irak Büyükelçiliği ile İstanbul Başkonsolosluğu da sürekli gazetelere tekzipler göndererek, Irak Türkmenleri hakkında çıkan haberlerin asılsız olduğunu bildiriyorlardı. Diğer yandan İzzettin Kerkük’ün Kerkük’teki ailesine de baskı yapmaktan da geri kalmıyorlardı. Sonunda Irak hükümeti Kerkük’ü vatandaşlıktan çıkardı. Ancak Kerkük bütün bu baskılara aldırmadan, yoluna devam etti. Gençlik hareketleri içinde aktif rol oynadı. Çeşitli sosyal ve kül- Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI sunda daha büyük bir Kerkük Gecesi düzenledi. yılında Dışişleri Bakanlığı’na intisap etti. Devlet memuriyetine girince artık her yazısını Sönmez Ateş takma adı ile kaleme alıyordu. Ankara’ya taşınınca faaliyetini orada da sürdürdü. yılında dış temsilciliklerde görev aldı. Şam’da 6 yıl kaldı. Daha sonra Paris (), Abu Dhabi () ve Riyad () Büyükelçiliklerinde İdari Ataşe olarak görev yaptı. ’da 30 yıllık hizmet süresini doldurarak Dışişlerinden emekli oldu. İzzettin Kerkük türel etkinliklerde görev aldı. Kerkük de bunu vesile yaparak hemşerilerini bir araya getirmek için “Külçe Gecesi”1 düzenledi. Kerkük türkülerinin usta okuyucusu rahmetli Abdülvahit Küzecioğlu’nun Türkiye’ye gelişini fırsat bilerek, eskiden MTTB olan bugünkü Halk Eğitim Merkezi binasında muhteşem bir konser düzenledi. Böylece bu gecede Kerkük hoyratlarını ve türkülerini İstanbullulara tanıttı. Basında sürekli Türkmenlerin sorunlarını ve uğradıkları haksızlıkları medyaya taşıdı. Bu konuda sorumlu ve yetkili olan devlet ileri gelenlerinin dikkatlerini çekti. yımladı. Temmuz Kerkük Katliamı ile ilgili haberleri Türk basınına ulaştıran da kendisi olmuştur. Daha sonra Türk vatandaşlığına geçen Kerkük, yılında Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği’ni arkadaşları ile kurdu. Kendisi Kurucu Üye olarak da Genel Sekreter görevini yürüttü. Irak Türkmen davasına büyük hizmet ifa eden ve 55 yaşında olan bu dernek, günümüzde hâlâ faaliyetine devam etmektedir. yılında Harbiye Açıkhava Tiyatro- yılında Kerkük Vakfı’nın kurucuları arasında yer aldı ve Vakfın Başkanı oldu. Böylece yeniden Kerkük davasına hizmete başladı. Aynı zamanda Kerkük Vakfı’nın yayın organı Kardaşlık ve Altunköprü dergilerinin sahibi ve yazı işleri müdürü oldu. Kardaşlık dergisinde Kerkük meselesini sürekli gündeme taşıdı. Hayatı boyunca kalemini sadece ve sadece Türkmen davasının emrinde kullandı. Ömrünü Irak Türkmen davasına veren İzzettin Kerkük, Türkiye’de Irak Türkmen davasının bayrak isimlerinden biri olarak tanınmıştır. Hayatını yılında Fuzuli dergisini çıkararak bir ilke daha imza attı. Henüz Türk vatandaşlığına geçmediği için, derginin sahipliğini eşi Sabriye hanım üstlendi. Bütün milliyetçi kalemlerden Kerkük ve Irak Türkmenleri hakkında yazılar toplayarak ya1 Külçe, Kerkük’te çok sevilen ve Türkme lere özgü olarak yapılan; sade, cevizli ve hurmalı çeşitleri de bulunan bir kurabiye türüdür. KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Ağabeyi Abdullah ve eşi Sabriye hanımla. () Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 13 KERKÜK VAKFI Damat İzzettin Kerkük, anne Gülsüm ve baba Hayrettin Büyüközçam ile kızları Sabriye, Ayten, Nurten, Aysel ve Yıldız arasında. Kerkük ve Türkmeneli’nin mücadelesine vakfeden Kerkük, Türkmen davasını her mahfilde öne çıkarmıştı. Türkmeneli’nin her bölgesini, Irak Türkmenlerini, Telafer’i, Erbil’i ve Tuzhurmatu’yu, kısacası Kerkük, Türkmenlere ait her şeyin simgesiydi. Onun için en mukaddes simge Kerkük’tü. Türkiye topraklarına ayak bastığı günden itibaren, gece gündüz ve sabah akşam Kerkük için çalıştı ve çevresine Kerkük’ü yaşattı. Türkiye’ye yerleşince Kerkük soyadını aldı. Bu ad kendisine ve davasına çok yakıştı. Adı, hayatı, hayali, düşü, sevdası, eğlencesi, sevinci, neşesi, hüznü, üzüntüsü, kızgınlığı, gülmesi, ağlaması, kısacası İzzettin Kerkük’ün vasiyeti. 14 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ her şeyi Kerkük’tü. Ne yaptı ise Kerkük için yaptı. Onsuz Kerkük, Kerküksüz o, hiç olmadı. Son nefesine kadar Irak Türkmen davasının mücadelesine katkı sağlamaya devam etti ve Kerkük için mücadeleyi elden bırakmadı. Pek çok makalesi bulunan Kerkük’ün yayımlanmış kitapları şunlardır: 1. Irak Türklüğü Hakkında Düşünceler (İstanbul, ) 2. Türk-Irak Dostluğunun Işığında Irak Türkleri (İstanbul, ) 3. Kerkük Halk Türküleri ve Horyatları (İstanbul, ) (Bu kitap Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin ilk yayımıdır) 4. Kerkük Üzerine Söylenmiş Şiirler (Ankara, ) 5. Haşim Nahit Erbil ve Irak Türkleri (İstanbul, ) (Bu kitap ayrıca Habib Hürmüzlü tarafından Arapçaya çevrilmiş ve Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği tarafından İstanbul’da yılında yayımlanmıştır) Ayrıca İzzettin Kerkük’ün hayatını ve makalelerini içine alan Kerkük’ün Sönmez Ateşi İzzettin Kerkük Armağanı (İsYıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ tanbul, ) başlıklı bir kitap da Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği tarafından yayımlanmıştır. İzzettin Kerkük’ün çok önemli bir çalışması da “Irak Türkleri Bibliyografyası” kitabı ise henüz yayımlanmamıştır. Bu eser inşallah Kerkük Vakfı tarafından basılacaktır. Rahmetli İzzettin Beyin çok sevdiği eşi Sabriye Hanım 8 Aralık Perşembe günü akşamüstü Rahmet-i Rahman’a kavuşmuştu. Çocukları yoktu Ondan dolayı karı-koca bir birilerine çok düşkündüler. 3 Mayıs vefat eden İzzettin Kerkük’ün cenazesi 4 Mayıs Pazar günü öğle namazını müteakip Şişli Camiinde kılınan cenaze namazının ardından sevenlerinin katılımı ile Zincirlikuyu Mezarlığı’nda çok sevdiği eşinin yanında toprağa verildi. Vasiyeti üzerine defin sırasında Kerkük’ten getirtilen toprak, dava arkadaşlarının elleriyle mezarına serpildi. Yüce Allah ikisinin de mekânını cennet eylesin, yakınlarına, dostlarına, bütün Türkmen toplumuna sabır ve metanet versin. Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 15 KERKÜK VAKFI Kerkük’ün Sönmez Ateş’i ve Simgesi İzzettin Kerkük Necat KEVSEROĞLU Irak Türklerinin diline, kültürüne, milli davasına ve tüm meselelerine hayat boyu, hizmet edenler arasında önemli bir yeri olan simge şahsiyet İzzettin Kerkük, kendini Türkmen toplumuna adamıştır. ’lerden, Türkiye’ye geldiği tarihten ölümüne kadar sürekli Kerkük’e ve Türkmen toplumuna önemli hizmeti geçmiştir. Onun Kerkük’e ve Türkmenlerin milli ve kültürel meseleleri hakkında yaptığı unutulmayan çalışmaları yarım asırdan fazla bir zamanı kapsar. kitaplar yayımlamıştır. İzzettin Kerkük, Türkmen milliyetçiliği ülküsüne bütün benliği ve imanı ile sarılmış, en kritik zamanlarda bile bu yoldaki fikir ve düşüncesini açıkça ifade etmekten çekinmemiştir. Onu, makalelerinde ve araştırmalarında her zaman sade Türkçe ile yazan bir muharrir olarak görüyoruz. Türkmenlerin ve Kerkük meselesinin en ateşli bir savunucusu olmuştur. Bu yolda sürekli çetin tartışmalar yapmış, birçok yazılar yazmış, Kerkük meselesini işlerken, yasal kurallara dayanmanın şart olduğunu her zaman ileri sürmüş, haksızlığı şiddetle reddetmiştir. Kerkük’ün sönmez ateşi İzzettin Kerkük okuyan, yazan ve çalışan bir büyük insandı, Türkmen toplumunun varlığını, kültürünü genellikle dünyaya, özellikle Türk dünyasına tanıtan ilklerden biridir. Kerkük meselesini ilgilendiren pek çok konulara ilk imza atan da İzzettin Kerkük ve Necat Kevseroğlu 16 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI odur. yıllarında Türkiye’de ilk Kerkük Takviminin yayımcısı kendisi olmuştur. Bunun yanında Türkmenlerin Irak’ta yetiştirdiği dünya çapında, şair ve aydın kişileri, Türk dünyasına tanıtmak amacıyla yılında ilk Türkmen yayını olan Fuzuli adlı edebiyat ve sanat dergisini çıkaran bu büyük insan, aynı zamanda Türkmenlerle ilgili çok kıymetli ve zengin bir arşiv oluşturmuştu. Kendisi de belgeleri tasnif eden usta bir arşiv uzmanı idi. Kültür çalışmaları yanında da, Türkiye’de Türkmen siyaset meydanında ilk imza atan o idi. Türkmen toplumuna yapılan soy kırımının haberini Türkiye’de resmi düzeyde olan kaynaklara ve Türk kamuoyuna ilk duyuran da İzzettin Kerkük idi. Ayrıca, bu ilklerin yanında da, Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Deneğinin kurucuları arasında yer almış ve ilk Genel Sekreter- liğini kendisi yapmıştır. Kerkük’ün sönmeyen ateşi İzzettin Kerkük, Türkmen sanatını ve ustalarını Türk milletine ilk tanıtıcı olmuş, ilk “Kerkük Gecesi” adlı töreni İstanbul’da o düzenlemiştir, Abdülvahid Küzecioğlu, Abdurrahman Kızılay’ı, yazlık bir sahnede çıkarmıştı. Kerkük Hoyratları ve Manileri ile ilgili kitabı o törende hazır olanlara dağıtan büyük kaybımız, toplumumuzun zengin milli kültürünü, sanatını bu yollarla soydaşlarımıza anlatmıştır ve Türkmen milli davasında bir meçhul asker gibi çalışmıştır. Yapılan işlemlerde adını zikir etmeyen İzzettin Kerkük, Türkmen toplumuna büyük kültür ve sanat hizmeti vermiştir. Irak’ta Türkmen varlığını bildiren, savunan ve arkasında duran, İzzettin Kerkük Vakfı’nın kurucularından biri ve Başkanı idi. Kurucu dava arkadaşlarının ısrarı ile ve onlar üstünde durarak vakfa kendi adını her zamanki tebessümü ve mütevazı bakışıyla kabul etmiştir. Gözyaşım aktıkça, yazdığım rahmetli büyüğümüzün milli davamızda geçen unutulmayan hizmeti denizden bir damla gibi bu yazıda okurlara sundum. Türkmen toplumunun yetiştirdiği bu ulu çınar, gönlümüzde ve aklımızda derin iz bırakan değerli büyüğümüz ve ağabeyimiz, eli öpülen hocamız İzzettin Kerkük, İstanbul’da 3 Mayıs Cumartesi günü sabaha karşı tedavi gördüğü Bezmialem Vakfı Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde hakkın rahmetine kavuşmuştur. Türkmen davasının sembolü olan, hayatını davası emrinde kullanan, bu mücadeleci, ülkücü büyük insana Tanrıdan rahmet ve mağfiret dilerken, Türkmen toplumunun başı sağ olsun, Ruhu şad olsun, müsterih yatsın izindeyiz. İzzettin Kerkük, Nusret Merdan, Mevlüt Taha Kayacı ve Necat Kevseroğlu KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 17 KERKÜK VAKFI Bir Baba Dostunu Kaybettim Önder SAATÇİ Hazan rüzgârları estikçe ağaç dallarının her birine tutunan yapraklar gün gün savrulup düşüyor. Ecelin önüne düşmüş rüzgâr en narin ve en nazikleri gözüne kestirip onları bizlerin can evinden koparıp ötelere götürüyor. Bu kopuşlar, bu ayrılışlar acı bir ilacı tatmayı ezelde vaat etmiş olanların alın yazısı olsa da geride kalanların, kader ve acz ile yoğrulmuş kalplerinin derinliklerinde duydukları hüznü dindirecek bir teselli bulmak hiç de kolay olmuyor. Bundan üç yıl önce rahmetli babamı kaybettiğimde hissettiklerim bunlardı. Şimdi yeniden aynı hislerle doluyum. Vefat haberlerinin babamı ne kadar üzdüğünü, üzüntüsünü içine attıkça her gün içinden bir şeylerin koptuğunu gözlerinden okurdum. Eminim rahmetli büyüğümüz İzzettin Kerkük de babamın vefat haberini alırken kardeşinin hisleriyle doluydu. İkisi arasındaki muhabbetin her türlü tezahürünü babamın yüzünden okumak mümkündü. “İzzettin Kerkük” adı ne zaman anılsa babamın gözlerinin içinin güldüğünü görmemek mümkün değildi. Araya mesafeler girse de ikisi arasında bayram tebrikleşmeleri yıllarca devam etmişti. Babam, dostlarına, hemşerilerine fevkalade düşkündü. Ama onun gönlünde İzzettin Kerkük’ün yeri apayrıydı. Her bayram ona göndereceği tebrik kartını özenle yazar ve postahaneye gidip onu, gönül ferahlığıyla dostuna gönderirdi. Kartların modası geçip telefonlaşma devri başlayınca da bayram sabahlarında ilk arananlardan biri hep İzzettin Kerkük’tü. Elbette, bazı bayramlarda İzzettin Kerkük’ün erken davranıp babamı aradığı da olurdu. Babamla İzzettin Kerkük arasındaki dostluk gözden ırak olanların gönülden de ırak olacağı atasözünü boşa çıkaracak kadar derindi, sağlamdı, güçlüydü. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen ve son yirmi otuz yılda yüz yüze çok az görüşmeleri- İzzettin Kerkük hemşerileri ile Haydarpaşa Garında 18 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI ne rağmen babamın ona karşı muhabbetinde zerre kadar bir parçanın eksilmediğini pek rahatlıkla müşahede etmişimdir. Onların samimiyeti yalnızca gençliklerinde beraberce güzel günler geçirmiş iki dostun hissiyatının mahsulü değildi. Onları birbirine bağlayan, kalplerinde ortaklaşa yaşattıkları “Irak Türklüğü” sevdasıydı. Onlar inandıkları bu sevdayı basit bir fikir meselesinden çıkarıp hayatlarının her anına nakşetmişlerdi. Onlar için Irak Türklüğüne duydukları aşk, içinden çıktıkları toplumun her bir ferdini ayrı ayrı kuşatacak kadar engin ve derindi. Babam yıllarca görmediği hemşerilerine kavuştuğunda nasıl mutlulukların en büyüğünü tattıysa, onları nasıl sevgiyle kucakladıysa İzzettin Kerkük de hemşerilerinin hukukunun teslimi için gazetecilik mesleğinin ve Dış İşleri Bakanlığındaki memuriyetinin bütün imkânlarını kullanmaktan bir an geri durmadı. Irak Türklerine yapılan zulümleri sesinin yettiğince, kaleminin gücü nispetinde sağır vicdanlara duyurdu. Onunla da yetinmedi hemşerilerinin kültür varlıklarını korumak ve yeni nesillere ulaşmasını sağlamak için Kerkük Vakfını kurdu. Kerkük Vakfı, arşiviyle ve yayınlarıyla bugün Irak Türklüğünün hafızasıdır, dense kimse şaşırmamalıdır. İzzettin Kerkük’ün himayesinde yıllar sonra, yeniden vücut bulan Kardaşlık dergisi bugün onun himmetiyle çıkıyor. Kardaşlık ilk çıktığı günden beri evimizin başköşesindeki yerini hiç kaybetmedi. Ama derginin en kıymetli yazıları ona yeniden can veren İzzettin Kerkük’ün hatıralarıdır. sayıda hatıralarının bölümünü yazarak Irak Türklerine çok değerli bir miras daha bırakarak bu dünyadan ebedî âleme göç etti. Kerkük’te başlayan ve İstanbul’da sona eren İzzettin Kerkük’ün hayat macerası, bize insan olmanın izzetini hatırlatıyor. Çalışkanlığın, sebatın, inandığı davanın ardında azimle yürümenin numunesi oldu bizlere İzzettin Kerkük. İzzettin Kerkük, vefatıyla aramızdan ayrılsa da geride bir SÖNMEZ ATEŞ bıraktı. Yüce Mevla onu cennetinde sevenleriyle buluştursun. Hoyratlar Adı Kerkük Şehrinin adı Kerkük Baharın bir gününde Köçti1 İzzeddin Kerkük Geçin, di2 Şıvana geçin, di Ey Türkmannar eşidin İzzet Kerkük geçindi Başıva3 Kerkük Çamır başıva Kerkük Torpağıva4 düşmedi Şanlı İzzeddin Kerkük Daşa Kerkük Çal başıv daşa Kerkük Dönmez daha İzzeddin Kaldı Evkafı Kerkük Bı sene Hakk’a yerir5 bı sene Ağam, İzzeddin Kerkük Çekiriğ hesret sene İzzetin Kerkük Göster izzetin Kerkük Başıvı beyük etti6 Her gün İzzeddin Kerkük 1 Göçtü 2 Haydi 3 Başına 4 Senin toprağına 5 yürür 6 Başını büyük et-(deyim): Gururlandırmak. Sabriye, İzzettin Kerkük, ?, Necmettin Esin ve Hasan Saatçi. (Ankara ) KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Önder SAATÇİ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 19 KERKÜK VAKFI Güle Güle Ağabey Nazım TERZİOĞLU Erbil’de Türkçe kitap, dergi vs. yayımları zor bulunduğundan dolayı yılında öğrenci olarak Ankara’ya gelir gelmez Türkiye’de bizim (Irak Türkmenleri) ile ilgili çıkan yayınları bulmaya çalışıyordum. Açıkçası daha önce Türkiye’de Irak Türkmen kökenli yazarlardan Suphi Saatçi’den başka isim duymamıştım. Gazi Üniversitesi kütüphanesinde Türk Kültürü dergisinin birkaç sayısını karıştırırken Irak Türkmenleri hakkında Sönmez Ateş’in imzasıyla bazı yazılara rastladım. Bende merak konusu uyandıran bu isim hakkında araştırmaya başladım. Sonunda Türkiye’de ağabeylerimizden ilk tanışmaya nail olduğum araştırmacı ve yazar Habib Hürmüzlü ağabeyin iş yerinin dolabında duran “Kerkük’ün Sönmez Ateş’i İzzettin Kerkük Armağanı” adlı kitabı gördüğümle bu zatın kim olduğunu çözmüştüm. Habib ağabeye bu kitaptan fazla nüsha varsa alabileceğimi söyledim. Habib ağabeyse elinde yalnız bir nüsha kaldığını, bunu da ancak ödünç olarak verebileceğini söyledi. Ben de kabul ederek, kitabı kısa bir sürede okuyup geri iade etmeye karar verdim. İzzettin Kerkük ağabeyi ilk bu kitapla tanıdım. Kitabın başında Prof. Dr. Suphi Saatçi’nin “Biyografik Kimliğiyle İzzettin Kerkük” başlıklı yazısı vardı. İzzettin ağabeyin hayat hikâyesini okuyunca özellikle İstanbul’da yüksek tahsil sırasında kendi kısıtlı imkânları ile tek başına Irak Türkmenleri ve Kerkük’ü Türkiye’deki soydaşlarına tanıttığını öğrendim. Bu amaçla başta Kerkük takvimi basıp yayması, daha sonra kendi çabasıyla Fuzuli dergisini çıkarması ve Türk Haberler Ajansında çalıştığı sırada yaptığı girişimlerden ve faaliyetlerden etkilenmemek elde değildir. Bu yüzden İzzettin ağabeyin hayatının, her idealist Türkmen genci için okunulacak ve örnek alınacak mahiyette olduğunu anladım. Şiirle arası iyi olmamasına rağmen İzzettin ağabey, her Iraklı Türkmen gibi hoyrat dizmekten kendini alamamış, birkaç milli hoyrat söylemiştir. Aynı “Kerkük’ün Sönmez Ateş’i İzzettin Kerkük Armağanı” kitabında tespit edilen üç hoyratlardan biri olan Dayan Kerkük Mihnete dayan Kerkük Yarın güneş doğanda Erbil’e dayan Kerkük hoyratını okuduğum ilk günden beri hâlâ aklımdan silinmemiştir. İzzettin Kerkük ve Nazım Terzioğlu 20 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI İstanbul Üniversitesinde yüksek lisansa başlayınca Kerkük Vakfında Suphi Saatçi ağabeyle tanışırken, aynı zamanda İzzettin ağabeyle de tanışma fırsatını buldum. İzzettin ağabey genç hemşehrilerini ilk tanışmasında, onları kendi kültürlerine ne kadar vakıf olduklarını bilmek için adeta sorguya çeker, Irak Türkmenlerinin tarihi ve kültürüyle ilgili çıkan yayımlardan soru sorardı. Hatırlıyorum İzzettin ağabey beni de sorguya çekip bazı sorular yöneltmişti. Bense adı geçen eseri okuduğumu ve oradaki ilgimi çeken kendisiyle Ahmet Hamdi Tanpınar’ın arasında geçen olaydan söz edince İzzettin Ağabey tebessüm ederek “bunu da okumuşsun güzel” demişti. Ve böylece İzzettin ağabeyin gözüne girip sınavından geçmiştim. Daha sonra Kerkük Vakfı’nın müdavimlerinden olunca, İzzettin ağabeyi daha yakından tanımaya başladım. İzzettin ağabey düzenli, disiplinli, kendine mahsus bazı kuralları vardı. İzzettin ağabeyin en önemli taraflarından biri arşivciliğidir. Irak’ta Türkmenlere dair yayımlanan kitaplar ve Türkiye’ye ilk geldiğinden bu yana Türki- ye basınında Irak Türkmenleri hakkında çıkan yazılarla birlikte ne varsa hepsini arşivine kazandırmıştır. Bir ara vakıfta bulunan arşivini düzene sokmak amacıyla belgeleri dosyalara ayırdığımda, bir insanın tek başına bu kadar belgeyi nasıl toplayabilir, deyivermiştim. Bu da İzzettin ağabeyin özüne has bir yanı idi ve onun değerini gösteriyordu. almak ve çıkan dergi ve diğer yayımları kendisine ulaştırmak görevi bana düşmüştü. Severek her yeni çıkan dergi ve yayımı anında kendisine yetiştirmeğe çalışırdım. Çünkü yeni çıkan yayımları dört gözle beklediğini bilirdim. Özellikle Kardaşlık dergisini adeta bir yavrusu gibi sever, yeni çıkan sayının üzerinden fazla zaman geçmemesine rağmen, derginin bir sonraki sayısını heyecanla beklerdi. Derginin zamanında, gecikmeden çıkması için bizi hızlandırır, telefonla da olsa devamlı takip ederdi. Her zaman bizden daha fazla iştiyak ve ümitle çalışan, sıklıkla yayımları takip eden İzzettin ağabeyin bu kadar erken veda edeceğini hiç tahmin etmemiştim. Ömrünü Irak Türkmenleri ve Kerkük davasına adayan rahmetli İzzettin Kerkük, çalışmalarının bir kısmını, Türkiye’de Irak Türkmenlerinin araştırmalarına öncülük eden Haşim Nahid Erbil’e ayırmıştı. “Haşim Nahit Erbil ve Irak Türkleri” kitabının yazarı İzzettin Kerkük, Haşim N. Erbil’i dilinden düşürmeyen şahsiyetlerin başında kabul ederdi. Onun hayatından ve çalışmalarından daima büyük bir hayranlıkla bahsederdi. Belki de unutulan Haşim Nahid Erbil ismini ihya eden ve hemşerilerine tanıtan ilk İzzettin Ağabey olmuştur. Bir Erbilli olarak bu büyük emeğinden dolayı hepimiz, İzzettin Kerkük ağabeyimize şükran borçluyuz. 3 Mayıs sabahı maddi olarak bizden ani bir şekilde ayrılan İzzettin ağabey, manevi anlamda bizimle yaşamakta ve yaşayacaktır. Ağabeycim her zaman yeni çıkan Kardaşlık dergisini bekleyiş heyecanınızı ve derginin çıktığı andaki sevincinizi sırf görmek için, mezarınıza bile bir demet çiçek yerine yeni çıkan dergiyi getiresim geliyor. Son yıllarına doğru evden çıkamayan İzzettin ağabeyin yazılarını Mekânın Cennet olsun. Güle güle ağabey… İzzettin Kerkük, Suphi Saatçi, Sinan Köprülü, Saygın Küzeci, Şerafettin Pınar ve Nazım Terzioğlu KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 21 KERKÜK VAKFI Kerkük’ün Sönmez ATEŞ’i Rabia KOCAMAN Merhum İzzettin Kerkük 3Mayıs ‘de hakkın rahmetine kavuştu. Kerkük Türklüğü’nün yılmaz savunucusu idi. Kendisi ile yanlış hatırlamıyorsam yılında tanıştım. Kerkük Türkleri ile ilgili bir yazı okurken de yazarken de hüzünlenirim. Aradan geçen bunca yıla rağmen ne Kerkük Türkleri’nin durumunda bir iyileşme oldu ne de Türkiye’mizin. Allah sonumuzu hayır eylesin. İzzettin Kerkük benim ağabeyim dediğim bir büyüğümdü. Kendisini Kerkük Türkleri ile ilgili doktora çalışması kaynak araştırması sürecinde tanıdım. Elinde yüzlerce kaynak vardı. Çok üretkendi, bütün bu belgeleri bir bilim adamı titizliğinde arşivlemişti. Belgelerin asla özgününü vermez, kendisi fotokopi yaptırıp öyle verirdi. Sayelerinde elimde önemli bir malzeme oluşmuştu ve ben bunun sonucunda geciktirdiğim doktora tezimi iki yıl gibi bir zamanda hazırlayıp bitirdim. Allah O’ndan razı olsun. Kerkük dergisine ilk yazımı kendilerinin teşviki ile yazmıştım. Tanıdığım Kerkük Türkleri, hepsi birbirinden aydın, sevecen, dünya tatlısı insanlar. İnsanı güzelleştiren en güzel uğraşı bilim. İzzettin Kerkük, ömrünü Kerkük davasına adeta vakıf etmişti. Zaten adına vakıfta kuruldu. Vakıf yaşadıkça Kerkük davası yaşasın. Yazdığı onlarca kitap, makale, gelecekte gençlere önemli bir kaynak olacak. Sayelerinde Almanya’ya gitme imkanım oldu. O zamanlar benim için bu ziyaret çok önemli idi. Gidenin arkasından yazmak ne kadar zor oluyor. İlim beşikten mezara kadar ya işte İzzettin Kerkük bu sözün yaşayan örneği idi. Güzel yaşadı, örnek insandı. Hasılı kelam örnek almalıyız. Allah rahmet etsin. Naat Türkmenlerin Medar-i İftiharı, Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneğinin Kurucularının Sonuncusu, Kerkük Vakfı Başkanı Merhum İzzettin Kerkük’ün Ardından Allah’ım, “Fuzuli Dergisi’ni neşredip, aşkını yayan, Türkmenlerin can sesi olup, dertlerini duyan, Onların çektiği çileyi medyaya taşıyan, Bir ömür boyu “Kerkük Davası” için yaşayan, Yarınların ümidiyle her gününe başlayan, Nefsini ve nefsini aşamayanı haşlayan, Kerkük’ün Sönmez Ateş’i, İzzettin Kerkük kulunun Kabrini nurlandır, makamını cennet kıl Ya Rabbi! Allah’ım, Büyük bir özveri ile “Kerkük Vakfı”nı kuran, Özünün sesi “Kardaşlık Dergisi”ni çıkaran, “Kerkük Üzerine Söylenmiş Şiirler”i yazan, Irak Türk’ü için makaleler kaleme alan, Kalemini hep Türkmen davası için kullanan, Elbet mücadele adamı olarak tanınan, Üç Mayıs iki bin on dörtte Hak rahmete kavuşan, İki bin beşin sekiz Aralık Perşembe gününde, Vefat eden eşi Sabriye Hanım ile buluşan, Kerkük’ün Sönmez Ateş’i, İzzettin Kerkük kulunun Kabrini nurlandır, makamını cennet kıl Ya Rabbi! KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 23 KERKÜK VAKFI Öykü Örümcek Günleri İzzettin Kerkük Anısına Necmettin BAYRAKTAR BİR GÜN Hayatımın depremi olacak günüydü o gün. Günlerden biri olabilir ama olağanüstü hem de yıllar sonra. Adı şanı Kerkük’tür. Musalla semtinde, İmam Ahmet mahallesinde, petrolün kokusunu, havasını soluklayan bir gündür o gün. Görünen Sönmez Ateş’tir. Vakıf adamdır. Sivil mücadele öncüsüdür. Orduların Tek Askeri’dir o. Değeri bilindi mi? Mümkün mü? Eğer mümkünse Kerkük’ün o serin, gölgeli, dar sokakları, belliğimize damgası kazınan köhne tarihi açıklandı mı? Bilindi mi? Doğumu zaman olarak yirmilerin sonu, otuzlar, kırkların sonu, iki binlerin başında belki, ben talebe sıralarında üstat Kerkük’ün karşısında, Avrupa’nın çöllerinden gel- miştim. Gurbetin tozları hâlâ üzerimde, memleket özlemi bir damga gibi yüzümde, gözlerimin ışıltıları çatışıyordu üstadımın gözlüğün camları arkasındaki dibi olmayan deryalarıyla. Sordu, soruştu, yazdı, yazdırdı. Cüt Kahve’nin peşine beraber düştük, yolculuk serüvenimiz gene Kerkük’tür. Henüz yeni doğmuş ilk bebeğimi olgunlaşmağa çalışıyorduk aşk yollarında. Yazısı titreyen ellerde, ürünüm üstadın elinde, sesli okuyordu. Okudukça sesi derin derelere düşüyordu, ben de yükseklerden aşağıya uçuyordum, bir açık deniz gibi köpükleniyordum. O yolculuğun eski hocası, ben kış rüzgârında titreyen öyküsüyüm okunuyor gözlerden. Yazı fırınından yeni çıkmış, el yakıcı sıcağıyla ürü- nüm elinde sayfa sayfa okuyordu. Okudu ben dinledim, ben okudum o dinledi, alçakgönüllüye bak. Yazılarımı, cümlelerimi düzelterek okuyordu, aynı anda nedenlerini anlatıyordu. Öyküye öyle dalmıştık ki dış kapının çaldığını duymadık. Bir baktık bir kadın içeriye giriverdi. Olduğumuz kültür alış verişte bizi alıkoydu. Üstat kadınla ilgilendi, bir tartışmaya girdi beni unuttu. Kadın kapı komşuyu soruyor, Üstat da ona bir şeyler anlatıyordu, ben dikenli koltuğun üzerinde âdeta kavranıyordum. Öyküm yarıda kesilmişti, benim içim de bıçak gibi kesilmişti sanki. Şimdi sırası mı bu kadınla ilgilenmek? Bize ne kapı komşunun dertleri… Kadın ayakta durmak bilmez, Üstatsa kendi koltuğunda sorulara yanıt vermek durumunda kalmıştı, ama benim evrakıma sık sarılmıştı, konuşurken elinden düşmemesine özen gösteriyordu. Ben de zavallı bir yazar olarak tartışmanın sonunu bekliyordum. Doğrusu ben sorunu hâlâ anlamamıştım, tartışılan konuyu henüz idrak etmemiştim, aklım fikrim Üstadın elinde sallanan evraklarımdadır. Ne zaman biter? Kapı komşuya ne olmuş? Evi mi boşalttı? Daireye tekrar döner mi? Dönmüşse neden kapısı kapalıdır? Hangi saatlerde evde bulunur? Onu en son ne zaman gördü- İzzettin Kerkük ve eşi Kerkük’te baba ocağında. 24 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI nüz? Sağ mı, hasta mı? Diye birbirini tutmayan sorular, saçmalığın ta kendisi. Sonunda dayanamadım, patladım: “Hanım efendi lütfen burada oturun komşunun gelmesini bekleyen.. Lütfen hanımefendi”. Tartışma bıçak gibi kesildi, kadın sustu ve başını aldı gitti. Üstat da bana garip garip bakıyordu. Ben ne yaptım, doğrusu ne halt ettim? Muhakkak ki saçma bir şey yaptım, tahammülsüzün sonucu ne olabilir? Ama Üstat aldırmazlıktan geldi ve kaldığımız yerden devam etti, bu da onun büyüklüğünü gösteriyor. Zaman geçtikçe aramızdaki buzlar çözülmeğe yol tuttu. Öykünün akışına tekrar kapıldık ve heyecanlandık. O okudu ben dinledim, ben okudum o dinledi… BİR GÜN ÖNCE Kuru fasulye pilava davet olundum, başka bir deyişle yemeğe davet edildim. Birlikte yemek yeme bir paylaşımın sembolüdür. Tuz ekmek olsun, anılarda kalsın. “Pirinç pilav getir bize” dedi aşçıya. ”Bir de ayran olsun” ve içeriye girdik. Kerkük’ü ilk gördüğümde Vakfın kapısında tekerlekli bir araba çekiyordu. Araba içinde ne var diye merak ettim, baktım ki arabaya Kardaşlık dergisinin son sayısını demet demet yüklemişler, Üstat da çekiyordu bir yerlere. “Nereye hocam?”. “Postaneye götürüyorum”. “Başkası götürür efendim”. “Kendi işin kendin yap.. İşini tesadüfe bırakma”. Fasulye, pilav yerken, başka deyişle yemek yerken fasulyenin faydalarını anlattı bana. Sohbet uzadıkça uzadı başka konulara girdik, şiir, roman, KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Sabriye - İzzettin Kerkük felsefe, genel bilgiler. Sonunda beni sınamak için bu konulara girdiğini anladım. Kültürümü sınamak için Kerkük bu yola başvurmuştu. Doğrusu ben hiç sıkılmadım. Çünkü sevdiğim konulardı bu, amaç bir köprü kurmak, yoldan engelleri kaldırmaktır. Sordu, soruşturdu, dünya edebiyatından sordu, eski, yeni isimlerden konuştu, yorumlar yaptı. Şark edebiyatından sordu, soruşturdu, isimlerden eskisi, yenisi, yorumlar yaptı. Sonunda onun kültür zenginliğine hayran kaldım. Uzun yıllar yurt dişinde çalışmış, özellikle diş elçilerde, kültür ataşesinde tercümen olarak çalıştı. Arap ülkelerinde, Fransa’da uzun yıllar çalıştı. Türkçeden Arapçaya, Arapçadan Türkçeye çevirdi, dile canlılık verdi, sevgi saygı kattı. Görev yaptığı ülkelerde sevgi ekti, saçtı ve ilgi gördü. Ama ne yazık ki kendi memleketinde bu ilgiyi görmedi. Bağdat’ta görev aldı, Türkiye elçiliğine atandı, bir Baas devleti olarak onun görevini yapamaz durumuna getirdi, hatta kendi memleketi Kerkük’e gidemedi, babasının kabrini ziyarette bulunmasına engel olundu, sonunda o görevden uzaklaştırıldı, bir Türkmen görevli olduğu için. Ama o vatan sevgisinden vazgeçmedi, Türkmen davasını Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ bırakmadı, kendini, vaktini ve malını onun uğrunda harcadı, nitekim emekliye ayrıldığında bütün emeklilik ikramiyesini harcadı ve Kerkük Vakfını kurdu. Yemeği bitirdikten sonra ikişer çay içtik. Çay yemeğin sonudur bizim yemek kültürümüzde, çayın faydalarından uzun uzun anlattı ve sonunda: ”Çift Kahve diye bir öykün okumuştum”. “Vakfa göndermiştim.. İnşallah beğenmişsiniz”. “Güzeldi ama biraz düzeltmeğe ihtiyacı vardı” dedi Üstat “Eğer zamanın varsa bu işi Vakıfta yapalım”. “Memnun olurum“. AYLAR SONRA “Eli boş gelmek bilmez misin?”dedi Kerkük gülümseyerek “Bir yazı robotuna dönmüşsün“. Şaka mı, ciddi mi? Ancak sözlerinin bir geçek payı vardı; nitekim ben bu gelişimde Taşköprü öyküsünü getirmiştim Avrupa’dan. “Yazmak ve üretmek için yaşıyorum ağabey”. Bir yazımı yayımlamak için yıllarca bekledim, bekliyorum bir sabır taşı gibi. Kayacı’dan sonra Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 25 KERKÜK VAKFI Kerkük’ün rolü büyüktür benim edebiyat ve yayın hayatımda. “Daha Cüt Kahve’yi okumadım”, dedi Kerkük “Biraz bekle”. Beklemekten babam çıktı diyecektim ama demedim “Altun Köprü adında yeni bir dergi çıkartmağa karar verdik”. “Kardaşlık ne olacak?”. “Kardaşlığın bir eki olur”. “Fazla masrafa ne gerek var?”. “Edebiyat dergisi olacak” dedi Kerkük. “Senin gibi yayımlanmağa tutuşan yanan gençlere fırsat vermektir amacımız”. “Tebrik ederim” dedi Kerkük telefonda “Suphi bey senin Çift Kahve’ni neşretti”. “Sağ… Sağ olsun Sağ olunuz ağabey”. “Dergiyi sana gönderdim” Kapı zilini duymadım, duyamadım. Saatlerce zil çaldı, çalıyordu ama ben sağır kesilmiştim. Yaş ve kan içindeydim, nitekim kapını açtığımda komşu çok şaşırdı: “Sen iyi misin komşu” dedi komşum. Mavi gözlerinde şefkati gördüm “Ağlıyor musun neden?”. “Hayır”. “Sesini duydum… Çığlık atıyordun… Kötü bir şey mi oldu memlekette?”. “Hayır”. “Ağlıyorsun hâlâ”. “Sevinçten”. “Sevinçten mi? Nasıl?”. “Uzun yıllardan sonra bir yazım yayımlandı”. “Sen yazar mısın?”. “Evet”. “Tebrik ederim” dedi omuzumu sıvazladı “Yayımlanan yazını görebilir miyim?”. Kardaşlık derginin yeni sayısında yayımlanan Çift Kahve öykümü gösterdim. Kadın adımı okudu ama yazıyı okuyamadı, Türkçe okuyamıyordu, Danimarkalı olduğu için ama sevincimi anladı. 26 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Kırkların sonunda Kerkük’ten yola çıktın, hedef Anavatan Türkiye’dir. Yirmi yaşındaydın, hayatın baharında, çıktığın yol ilim tahsilidir, ilim ve irfan diyarı İstanbul’da. Aylardan sonra Kerkük özlemi ağır basar hatta hasta yatağına seni düşürür, eğitim hayatına bir süre ara verirsin. Ortam farklılığını kaldırmamıştın. Kerkük İstanbul yanında ancak bir köy sayılır o günlerde, bu günlerde de. Hayatın kalabalıklığına, bilgiye, bilginlere sahip çıkmasına şaşı kalmıştın. Ana, akraba özlemi ağır basmıştı o nazik yüreğine. Okuyup çabuk memlekete dönüp gayen, seni hastalığa iten hırsındır. O günlerde bir konunun sonunu, bir davanın bitiş tarihini tahmin etmezdik; bizim yanımızda, prensibimizde her şey sonsuzdur. Her zaman biz görevin başında, gerekirse ön saflardayız. Yıllar sonra memleketten kötü haberler gelmeğe başlamıştı, bir katliam, soykırım, yok edici, bir vahşet, insanlık dışı cinayet haberleri geliyordu Kerkük’ten. Biz gençler hem şaşırmış hem de paniğe kapılmıştık. Ne yapabilirdik, Kerkük’e hemen dönmek, katliamı durdurmak ve canileri cezalandırdık diye bir şansımız yoktu. Ama gene de imkânsızlığı aşabildik. Haberi yaymak, olayın vahametini anlatmak biz gazetelerin asli görevidir ve öyle yaptık. Ertesi gün bütün Türkiye çalkalandı durdu. Görevin gereği olarak dış ülkeleri dolaştın, ataşe olarak elçilikte tercümanlık yaptın. Değer, saygı gördün her gittiğin yerde, yalnız Baas Devleti seni düşman kabul etti, ama aldırmadın, yoluna devam ettin. Emekliye ayrıldıktan sonra hayatta Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ kalan düşlerimi, çok ertelenen arzularımı geçekleştirmeğe çalıştım. Emekli ikramiyesiyle Tepebaşında bir daire aldım, Kerkük Vakfını kurdum. “Kardaşlık dergisi sonunda çıktı… Kerkük Vakfı yerinde oturdu… Başka ne kaldı?”. “Sen geç kaldın beyefendi Biz bir dergi olarak neyse dört yılı doldurmak üzereyiz”. “Uzun yol bir adımla başlar efendim”. “Bize hemen yazılar gönder” dedi Kerkük gülümseyerek ”Çabuk ol”. Ben hasta düştüm eşim hasta, hastane yollarını ikimiz ilk olarak tanıdık, adlarını ezberledik, hastane koridorları, özel odalarını dolaştık; doktorlarıyla, hemşerileriyle tanıştık ve yeri göğü inlete çığlıklar duyduk, duydum, sonunda sevgili eşimi kaybettim. YILLAR SONRA “Hastaneye kaldırıldı Kerkük.. Kalp yetmezliğinden”. “Onun kalbi bütün dünyaya yeter”. “Yüksek göz tansiyonundan gözünden kan aktı.. Okuyup yazamıyordu”. “Büyüteç kullanarak okumayı… Yazmayı rahatlıkla başarabildi”. “Bu adam ne yapıyor? İntihar mı ediyor?”. “Ürün vermezse zaten kendini ölmüş sayıyor”. Hastanenin kapsını aralarken beni alıkoydular, Kerkük’üme ulaşamadım ama bütün engellere rağmen onun yattığı odaya girmeğe başardım. Bembeyaz bir yatakta yatmıştı Kerkük, çok bitkindi. Etrafında kimsecikler yoktu, nefesleri dop dolu solukluyordu özel boş odada. Sessizlik hâkimdir tenhanın her köşesinde. Ben ağır ağır, yavaş yavaş yere bastım ona ilerlerken, uykusunu rahatsız etmeyim diye. Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI Yan yatmış, yüzünü ters yöne çevirmişti. Uymuştu ama hangi dünyalara dalmış, özü temiz, ruhu temiz, arındırmış geçmişin, geleceğin eksiklerinden. Ona fazla yaklaşmaktan çekiniyordum; onun yalnız, sessiz mabadının kutsallığını bozduğumdan mustaribiydim. Ben ne yaptım? Nasıl onu rahatsız etmeğe? Bu hakkı bana kim vermişti? Derken o bir olduğu yerden döndü bana doğru, gözleri açıktır. Elim ayağıma dolaştı korkudan. Bakışları çok derindi, bana doğru bakıyordu: “Burada ne işin var?”. Hem de ya- şıyor. “Size geldim hocam”. “Çok geç kaldın Demiştim sana”. “Beni yalnız bırakma ağabey”. “Nafile Sen yalnızlığa mahkûmsun”. “Hepimiz yalnız kalırız senin yokluğunda”. “Baban nasıl oldu?”. “Anlaşamıyoruz”. “Neden?”. “Biz başka bir dünyanın çocuğuyuz”. “Bizi dünya değil kendi kendimizi yarattık”. “Bu ideal yapıyı.. Kerkük Vakfını yarattıktan sonra gitme ağabey”. “Bana edebiyatçılık yapma yavrum” dedi kahkaha atmak istedi ama yapamadı, acıya bir an kapıldı “Gülmeğe… Sevinmeğe gücü kalmamış bir adamdan çok istiyorsun”. Ona dokunmak istedim, ama: “Onu rahat bırak”. Bir baktım hanımı kapıdan içeriye girdi… Sabriye abla hem de dipdiri… İmkânsız… Onu dokuz yıl önce yitirmiştik. “Senin ne işin var burada?”. Şaşkınlıktan yerimde kilitlendim. “Onu almağa geldim”. Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği ile Kerkük Vakfı’nın kurucularından; Irak Baas rejiminin her türlü baskı ve tasallutlarından korkmadan, çekinmeden uluslararası hukuktan doğan bütün zorluklara, olumsuzluklara karşı koyaraktan da maddi manevi büyük bir azim ve iradeyle Türkmeneli davasını temsil eden İzzettin Kerkük bugün Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Araştırmalarıyla, arşivciliğiyle, kalem ve yazılarıyla Prof. Dr. Suphi Saatçi’nin tabiriyle “Türkmen Ordusunun Tek Askeri”, yahut Kemal Çapraz’ın ifadesiyle “Kerkük’ün Sönmeyen Ateşi”, yine Prof. Dr. Mahir Nakip’in terennümüyle “Bir Kerkük sevdalısı” olaraktan milli Türkmen davasını doğru çizgisinde kendinden söz ettirmeyi bilen İZZETTİN KERKÜK; birikmiş bilgisiyle, mütevazı şahsiyetiyle Türkmen konulu her sohbet toplantısının, seminerinin, panelinin, konferansının baş konuklarından biri olmuştur. Ne zaman yeni bir yapılanmaya gidilse veya bir kurum için kollar sıvansa, yoklama yapılsa İzzettin Kerkük ismi bilinçaltı olarak ilk sırada yer alır. Bugüne kadar bu hep böyle olmuştur. Kerkük Vakfı’nın kuruluş aşamasında Cumhurbaşkanlığı Ortadoğu Başdanışmanı Erşat Hürmüzlü “Tanıdığım İzzettin Kerkük” başlıklı anı yazısında bakınız ne diyor: “Doksanlı yılların ortalarında, kalıcı bir kültür hizmetinin kurulması fikrini tartıştığımızda İzzettin ağabeyde bu fikrin savunucularından biriydi. Bir vakıf kurmaya karar verdik ve hem Kerkük şehrimiz ve sem- İzzettin Kerkük Telafer mitinginde. 28 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI bolümüzle özdeşleşmesi, hem de bu fedakârlık abidesinin ismini yaşatması için vakfa “İzzettin Kerkük” adının verilmesini önerdim. Kurucu arkadaşlarımın hepsi buna evet dedi. Tek itiraz İzzetin ağabeyin kendisinden geldi, onu demokratik bir yola mağlup etmek için oylama yaptık”. Merhumun cenazesi 4 Mayıs Pazar günü öğle namazını müteakiben, Şişli Camii2nde kılınacak cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu olarak, merhuma rahmet, dostlarına, ailesine ve Türkmeneli halkına başsağlığı dileriz… Edib Kırdar’ın Mesajı Sayın Hemşerilerim ve Dostlarım, Hepimizin saygı, sevgi ve minnetle andığımız çok değerli ve essiz olan merhum İzzettin Kerkük beyin acıklı haberi hepimizi olduğu gibi beni derinden üzdü. Hepimizin başı sağolsun ve bu çok acı günümüzde onun çizdiği ve başlattığı yoldan devam etmemizi Allah’ımdan niyaz ederim. Yüce Allah’ımdan merhuma rahmet, mekânın cennet olmasını ve ruhunun şad olmasını dilerim. Merhum söz edilmeyecek ve hiç bir zaman unutulmayacak bir lider, önder Türkman ve Kerkük simgesi olarak kalbimizde yaşayacak nadir ve kıymetli bir insandı. Çalışmaları, sonsuz uğraşmaları ve enerjisi ile en karanlık günlerde ışık tutmuş ve kurduğu Kerkük Vakfını hepimize armağan etmiştir. Geçen yaz merhumu ve cok kıymetli liderimiz sayın Prof. Suphi Saatçi hocamızın Kerkük Vakfının ilk ziyaretimi hiç bir zaman unutamayacağım. Tanık olduğum arşivler ve toplanmış bilgilerin bir tarihi hazine olduğunu gördüm ve bundan sonra KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ İzzettin Kerkük, Edip Kırdar ve Fikret Kırdar Kerkük Vakfı’nda. çalışmak için eşsiz bir kaynak olduğuna inandım. Merhumu her zaman şükran ile anacağımıza inandım. Sayın hocamızın liderliği ile Vakfın çok iyi ellerde olduğunu da görmekle pek memnun oldum. Cenab-ı Haktan Kerkük Vakfının kurucusu Merhum İzzettin Kerkük hemşerime rahmet ve eserini devam ettiren liderlerimizle bütün dostlarıma sağlıklı yaşamlarla bu önemli eserin ve kuruluşun devamını niyaz ederim. Hepimize tekrar baş sağlığı dilerim. Arizona/ABD İzzettin Kerkük’ün Şişli Camiinde Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ 4 Mayıs Tarihinde Yapılan Cenaze Töreni Münasebetiyle Türk Eğitim Vakfı’na Bağış Yapan Kuruluşlar ve Şahıslar: MHP İstanbul İl Başkanlığı Kerkük Vakfı Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Türkmeneli Dernekler Federasyonu Türkmeneli Kültür Merkezi Türkmen Milliyetçi Hareketi Elazığ Dernekler Federasyonu Cahit Özgün İhsan Akarsu Kafiye-Suphi Saatçi Nefi Demirci Nihat Öztürk Cüneyt-Neylan Mengü Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 29 KERKÜK VAKFI Erşat Hürmüzlü Türk Dünyasına Hizmet Armağanına layık görüldü Kardaşlık Türk Ocakları Genel Merkezi Olağan Kurultay kapsamında TÜRK DÜNYASINA HİZMET ARMAĞANI’nı T.C Cumhurbaşkanı Ortadoğu Başdanışmanı Erşat Hürmüzlü ’ye verilmesine karar verdi. Arif Nihat Asya Türk Dünyasına hizmet ödülü 19 Nisan tarihinde yapılan Kurultay çalışmaları kapsamında Hürmüzlü ‘ye teslim edildi. yıllık çınar Türk Ocakları Olağan Büyük Kurultayı’nı gerçekleştirdi. Ankara Ticaret Odası Meclis Salonu’nda yapılan Kurultay’a yoğun bir katılım vardı. Türk Ocaklılara yakışır bir ortamda geçen Kurultay’da Genel Başkan Prof. Dr. Mehmet Öz ve listesi oy alarak seçimi kazandı. Prof. Dr. Mustafa Kafalı’nın listesi ise 90 oy aldı. Türk Ocakları Olağan Büyük Kurultayı Mehteran gösterisiyle ve coşkuyla başladı. Türkiye’nin pek çok yerinden gelen delegeler ve misafirler Kurultay salonunda hazır bulundular. Kurultay saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başladı. Divan’ın teşekkülünün ardından belirlenen gündem devam etti. Kurultay’ın açış konuşmasını Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz yaptı. Genel Başkan Prof. Dr. Mehmet Öz hem bir tarih dersi niteliğinde hem de Türk Ocakları’nın geçmiş, bugün ve geleceğe dair tasavvurlarını içeren, zaman zaman da öze- Türk Ocağı Genel Kurulu 30 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI leştiri yapan önemli bir konuşma yaptı. Genel Başkanın konuşmasının ardından Türk Ocağı armağanları’nın takdimine geçildi. Türk Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı “Nevzat KÖSOĞLU/Türk Kültürüne Hizmet Armağanı” Araştırmacı Yazar Ali Bademci’ye Vakıf Başkanı Prof. Dr. Orhan Kavuncu tarafından takdim edildi. yılı “Ayvaz GÖKDEMİR, Türk Ocakları, Edebiyat Armağanı” rahatsızlığı sebebiyle kurultaya katılamayan Yazar Metin SAVAŞ’a Prof. Dr. Rasih Demirci tarafından takdim edildi. “Hamdullah Suphi TANRIÖVER, Türk Ocakları, Kültür Armağanı, Prof. Dr. Cemal KURNAZ’a, Prof. Dr. Yusuf Sarınay tarafından takdim edildi. yılı “Prof. Dr. Osman TURAN, Türk Ocakları, Türklük Araştırmaları Armağanı” Araştırmacı-Belgesel Yönetmeni, merhum Servet SOMUNCUOĞLU adına, Prof. Dr. Orhan Arslan tarafından eşi Nevin Somuncuoğlu’na takdim edildi. yılı “Dr. Hasan Ferit CANSEVER, Türk Ocakları, Sanat Armağanı”, Ressam Kenan EROĞLU’na, Prof. Dr. Filiz Avşar tarafından takdim edildi. “Nihal ATSIZ, Türk Ocakları, Türk Dünyası’na Hizmet Armağanı”, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Sayın Erşat HÜRMÜZLÜ’ye, Ahmet İyioldu tarafından takdim edildi. “Ziya Gökalp, Türk Ocakları, İlim ve Teşvik Armağanı”, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Türk Ocakları Merkez Heyeti Üyesi Doç. Dr. M. Akif OKUR’a Galip Tamur tarafından takdim edildi. yılı “Nevzat KÖSOĞLU, Türk Ocakları, Türk Düşünce Hayatına Hizmet Armağanı” Prof. Dr. Ayhan BIÇAK’a Ahmet Malkan tarafından takdim edildi. yılı “Galip Erdem, Türk Ocakları, Şeref Armağanı” Türk Ocakları önceki Genel Başkanı Sayın Nuri GÜRGÜR’e Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz tarafından takdim edildi. Erşat Hürmüzlü teşekkür konuşmasını yaparken. Ahmet İyioldu Erşat Hürmüzlü’ye ödülünü takdim ederken. KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 31 KERKÜK VAKFI Bilecik Belediyesi tarafından Türkmeneli Caddesi ve Kardeşlik Anıtı dualar eşliğinde açıldı Kardaşlık Bilecik İli Bahçelievler mahallesinde bulunan Türkmeneli Caddesi ve Kardeşlik Anıtı, protokol katılımı ile dualar eşliğinde açıldı. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözü ile insana verilen öneme de vurgu yapılan anıtın açılışında Bilecik Vali Yardımcıları Metin Çınar, Süleyman Deniz, Bilecik Belediye Başkan Yardımcısı Nihat Can, İl Emniyet Müdürü Eyüp Özüdoğru, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Azmi Özcan, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdulhalik Bakır, ilçe kaymakamları, Kerkük Vakfı Genel Sekreteri Suphi Saatçi, mahalle muhtarları, Belediye Meclis üyeleri, siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Açılış Bilecik Mehteran takımının gösterisi ile başladı. Gösterinin ardından Bilecik Belediye Başkan Yardımcısı Nihat Can, bu toprakların Türk ve İslam topluluğu açısından son derece önemli bir başlangıca ev sahipliği yapmış olduğunu belirterek, “Bu topraklar Osmanlı ulu çınarının filizlenmesine, Türk Cumhuriyeti güneşinin doğmasına beşiklik etmiş, birlik, beraberlik ve kardeşlik hamurunun karıldığı müstesna yerlerdir. Bilecik´in Osmanlı Devletinin kurulduğu ve aynı zamanda manevi kurucuların metfun bulunduğu bu topraklar olduğunu bilmek bizlere büyük gurur vermektedir. Bugün bizler de böylesine şanlı bir eserin Bilecik´e çok yakıştığını, büyük bir hayranlıkla izlenmesini son derece büyük gurur kaynağı olduğunu düşünüyoruz” dedi. Açılış esnasında kendisi de bir Kerkük Türkmen’i olan Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdulhalik Bakır, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesinin, üniversitenin değerli Rektörü Prof. Dr. Azmi Özcan Hoca ile çok güzel bir renk aldığını belirterek, “Üniversite bir şehri geliştirmek ve güzelleştirmek için kurulur. Bir üniversitenin en önemli görevi ise o şehri geliştirmektir. Biz de bunu yapıyoruz, bu bizim vazifemiz ve boynumuzun borcudur. Tarihimizde şehirleri tanıtan ve birbirleri ile olan ilişkilerini ifade eden şiirler yazılmıştır. Mesela bizim Kerkük, Erbil ve Bağdat şehirlerimiz hakkında şairlerimiz şiirler yazmışlardır. Örneğin, bir şairimiz bir şiirinde Kerkük ile Erbil’in birbirine Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi’ndeki Sempozyumu’nda bir oturum. 32 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI Bilecik’te Türkmeneli Caddesi’nin ve Kardeşlik Anıtı’nın açılışı. ğimizi pekiştirmek için burada toplanmış bulunuyoruz. Aslında Türkmeneli caddesi ve kardeşlik anıtı önceleri bir hayaldi, yani biz önce hayal kurduk; sonra Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Azmi Özcan beyefendi ile bu hayalimizi paylaştık daha sonra da konuyu, Bilecik Belediye Başkanımız Selim Yağcı beyefendiye arz ettik. Sağ olsun Başkanımız da bu hayalimizi gerçeğe dönüştürdü. Özür diliyorum, bu anlamlı olaydan dolayı duygulandım. Bilindiği gibi Kerkük´ümüzün hoyratları meşhurdur. Ben de bu anlamlı açılış vesilesiyle birkaç hoyrat yazdım, okuyorum: olan bağlılığını ve yakınlığını şöyle dile getirmektedir: “İki şehir bilirim Candan bağlı Yürekten dağlı Kalpleri birbirine Bir Altunköprü ile bağlı” Keza Bilecik de şanlı Osmanlı Devletinin kurulduğu güzel bir şehirdir ve aynı zamanda bizim de çok önemli bir şehrimizdir. Kerkük de Bilecik gibi, zamanında büyük sıkıntılar çekmiş yaralı bir şehirdir. Bilindiği gibi Yunanlılar, Kurtuluş savaşı esnasında Bilecik’e gelmişler ve her tarafı yıkmışlar yakmışlardır. Bizim Kerkük´te ne üzücü ki Osmanlı Devletinin yıkılışından günümüze dek biraz farklı da olsa aynı sıkıntıları yaşamaktadır. Şehirlerin bu yöndeki kaderleri birbirine benzemektedir. İşte biz bu üzücü olayları bir nebze de olsa unutturmak ve kardeşliKARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Edeb âliye Huydur edep âliye (ulu insana) Kerkük’ten selam geldi Şeyhim Edebâli’ye Edeb’âliye Süstür edeb âliye Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Canın sıkılsa durma Koş git Edebâli’ye Ede balı Az yesin ede (dede) balı Kurucumuz Osman’dır Şeyhimiz Edebâlı Edeb âlisiz Olmaz edep âlisiz Müslüman Türkler asla Kalmaz Edebâli’siz Edebâliler Versin edep ‘âliler Anadolu ocaktır Bitmez Edebâliler Edeb âliden Öğren edep ‘âliden Bilecik ilham alır Şeyhi Edebâli’den Edeb ‘âlidir Din yol edep ‘âlidir Osmanlı’nın mimarı Şeyhim Edebâli’dir Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 33 KERKÜK VAKFI Açılış töreni Mehter Takımının konseri ile başladı. Bile cikler Kuş zağçın bile cikler Şanlı Türkmen yurdudur Kerkükler Bilecikler Bilecik ten Kerkük can Bilecik ten Binlerce selam gider Kerkük´e Bilecik´ten Bilecik siz Kerkük biz Bilecik siz Hiç bir iş sonuç vermez Kerkük´süz Bilecik´siz” şeklinde bir konuşma yaptı. Dr. Suphi Saatçi, Türkmeneli caddesinin ve Kardeşlik anıtının açılışı sebebiyle çok büyük bir mutluluk yaşadıklarını belirtti. Saatçi, sözlerine şöyle devam etti: “Ana vatanımızın doğduğu, kalbinin olduğu bir yerdeyiz. Bu mübarek topraklarda, Bilecik´deyiz. Bizim babamız da burada yatıyor. Ertuğrul Gazi Hazretleri, Türkmenlerin piri, Osmanlı´nın doğuşunu hazırlayan büyük fikir ve öngörü sahibi bir Türk büyüğüdür. Bu yönüyle de bu büyük insanların kabirlerinin bu topraklarda bulunması bizlere büyük güç ve kıvanç vermektedir. Ben de şöyle diyorum: Son olarak bir konuşma yapan Kerkük Vakfı Genel Sekreteri Prof. Tören’de Kerkük Vakfı Genel Sekreteri Suphi Saatçi teşekkür konuşmasını yaparken. 34 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Söğüttedir obamız Ertuğrul’dur babamız Allah bize yar olsa Boşa gitmez çabamız Bu vesileyle buraya Türkmeneli Caddesi adını veren ve bu güzel Kardeşlik Anıtını yaptıran Bilecik Belediye Başkanı Sayın Selim Yağcı beye, başkan yardımcılarına, Bilecik Belediye Meclisinin değerli üyelerine, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Azmi Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Özcan’a, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdulhalik Bakır’a, emeği geçen herkese ve özellikle bütün Türkmenlerin dostu aziz Bilecikli hemşerilerimize, candan teşekkürlerimizi sunarız.” dedi. Açılış esnasında yapılan konuşmaların ardından mehteran takımı birçok milli marşla birlikte “Baş Koymuşum Türkiye´min Yoluna” parçasını çaldı. Şahdan Turhan´ın okuduğu dua sonrası Türkmeneli Caddesi ve Kardeşlik Anıtı, protokolün kurdele kesimi ile açıldı. Açılışın ardından Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Azmi Özcan da, açılan anıtın, kardeşliğin sınır tanımadığı, bugün ayrı sınırlarda olsak da gönüllerimiz sınır tanımadığı için sadece Bilecik´e değil Türk Dünyasına mesaj gönderecek bir anıt olduğunu belirtti. Açılışın ardından törene katılan vatandaşlara pilav ikramı yapıldı. Yurt dışından gelen Kerkük Türkmenleri ise anıtın önünde hatıra fotoğrafı çektirdiler. 2 Tarihi Erbil Kalesi 3 Erbil Kalesi’nin üç mahallesi var. (Tophane Saray ve Tekye) 4 Buruğ: Erbilde kullanılan sokak anlamına gelen küçe ile eşanlamlı bir kelimedir. 5 Kerem havası Aslı ve Kerem’in aşkını anlatan bir âşık atışması ve uzun hava geleneğidir. 6 Erbil’in en eski pazarı ve kapalı çarşısı 7 Kalenin çevresinde kurulan diğer semtlerin adı. 8 Has veya özel 9 Erbil Hükümdarı Selçuklu Atabeyi Sultan Muzaffereddin’in soyadıdır. 10 Erbil Hükümdarı Selçuklu Atabeyi Sultan Muzaffereddin Gökbörü’dür. 11 Çöl Minaresi diye tanınan ve yılında Sultan Muza fereddin tarafından yaptırılan Ulu Cami’nin minaresi. Diyar ERBİL KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 35 KERKÜK VAKFI Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu Kardaşlık Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM), Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı, TİKA ve Türk Tarih Kurumu’nun desteğiyle Mayıs tarihlerinde belki de Türkiye’de bir ilk sayılabilecek “Ortadoğu Türkmenleri” başlıklı bir sempozyum gerçekleştirmiştir. Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin Türkmenleri hakkında pek çok bilinmeyen konunun ele alındığı sempozyumda yerli ve yabancı pek çok konuşmacı katılımcıları ve kamuoyunu aydınlatıcı bilgiler vermiştir. Sempozyumda Türkiye’den akademisyen ve uzmanların yanı sıra Irak’tan dört, Suriye’den üç, Lübnan’dan iki ve Filistin’den bir olmak üzere yurtdışından toplam on Türkmen konuşmacı Ortadoğu Türkmenle- ri Sempozyumu’nda sunum yapmış ve sahadaki durumu Türk kamuoyu ile paylaşmıştır. Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu, konu edindiği ülkelerdeki Türkmenlerin katılımının yanı sıra, devlet erkânının gösterdiği ilgi açısından da dikkat çekici olmuştur. Bizzat katılım sağlayamasalar da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, sempozyuma gönderdikleri mesajlarla Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu’na ilişkin ilgilerini ortaya koymuştur. Ayrıca Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler’in açılış konuşması da danışmanı tarafından okunmuştur. Bu durum Türkiye’nin en üst seviyede Ortadoğu Türkmenlerine iliş- kin gösterdiği hassasiyet ve desteğin göstergesi niteliğinde olmuştur. Sempozyum’da devlet yetkilileri tarafından verilen mesajlarda ortak vurgu olarak Türkiye’nin Türkmenlere desteğinin her zaman devam edeceğinin dile getirilmesi, Türkiye’nin Türkmenler konusundaki güçlü duruşunun ifadesi olmuştur. Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu’nda Ortadoğu’da yaşayan Türkmenlerin tarihi ve Ortadoğu’ya yerleşme süreçleri ele alınmıştır. Ayrıca Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin’de yaşayan Türkmenlerin coğrafi dağılımı, nüfus durumu, sosyal ve kültürel yapıları da incelenmiştir. Türkmenlerin yaşadığı ülkelerdeki siyasal dinamikler ORSAM Sempozyumundan görünüş. 36 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI ortaya konarak, Türkmenleri bu dinamikler içerisindeki yeri de tartışılmıştır. Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin’deki Türkmenlerin hak ve özgürlükleri de hem hukuki hem de siyasi olarak incelenmiş, Türkmenlerin son siyasi durumu ele alınmıştır. Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu’nda Türkmenler, Türkiye’den beklentilerini de dile getirmiştir. Diğer taraftan Türkiye’den akademisyen ve uzmanlar Türkiye’nin Ortadoğu’da yaşayan Türkmenlere yönelik bakış açısını anlatmaya ve Türkmenlerin Türk dış politikasındaki yerine değinmeye çalışmıştır. Sempozyumda ele alınan konular itibariyle Ortadoğu’da yaşayan Türkmenlerin Türkiye’deki kamuoyuna tanıtımı sağlanmış ve Türk medyasının dikkati çekilmiştir. Bununla birlikte Ortadoğu’da yaşayan Türkmenlerin Türkiye ile iletişim ve etkileşiminin sağlanarak, bunun geliştirilmesine katkı sağlanmıştır. Zira Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu’na yurt dışından katılan Türkmenler, Türk medyası ve kamuoyuyla sempozyum süresince irtibat sağlamış ve sempozyum sayesinde pek çok konuk Türk medyasında yer almıştır. Bu durum ileride Ortadoğu Türkmenleri konusunda yapılacak çalışmalarda iletişim ve etkileşimi arttıracaktır. Ayrıca Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu, Ortadoğu’daki Türkmen varlığına ilişkin Türkiye’de hiç bilinmeyen bilgiler verilmesi nedeniyle, önümüzdeki dönemde bu konuda yapılacak araştırmalar için birincil referans kaynağı olacak ve burada yapılan sunumlar araştırmalara ışık tutacaktır. Bunların yanı sıra, Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu, Ortadoğu ülkelerinde yaşayan Türkmenlerin birbirleri arasındaki iletişim ve etkileşimin sağlanması, arttırılmasına yönelik bir platform olmuştur. Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu sayesinde farklı ülkelerde yaşayan Türkmenler bir araya gelme imkânı yakalamış ve aralarında iletişim ağı oluşmuştur. Böylece Türkmenler arasında tecrübe, bilgi ve birikimlerini paylaşma olanağı ortaya çıkmıştır. Sempozyuma yurt dışından katılan konukların Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin gibi sıkıntılı dönemden geçen ülkelerden ORSAM Sempozyumunda Mahir Nakip konuşmasını yaparken. KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Habib Hürmüzlü gelmiş olması nedeniyle Türkmenler bölgelerinde yaşadıkları sıkıntıları da dile getirme imkânı yakalamıştır. Türkmenlerin bölgedeki olaylara ilişkin hassasiyetlerinin ve bakış açıları öğrenilmiştir. Ayrıca Türkmenlerin Türkiye’ye ilişkin görüşlerine yer verilen sunumlar sayesinde, Türkmenlerin Türkiye’den beklentileri gündeme taşınmıştır. Böylece beklentilere cevap verilebilmesi için Türkiye’nin Türkmenlere yönelik atacağı adımlar konusunda bir açılım sağlanmıştır Sonuç itibariyle Ortadoğu Türkmenleri Sempozyumu, hem ele aldığı konular hem katılımcılar hem de sonuçları itibariyle Türkiye’de bir ilk olma niteliğine sahip olmuştur. Bu sempozyumla birlikte Ortadoğu Türkmenlerine yönelik yapılan çalışmaların artması gerekliliği daha açık bir biçimde ortaya çıkmıştır. Bu konuda yapılacak çalışmaların artmasının Türkiye’nin Ortadoğu’ya yönelik dış politikasına katkı yapacağı açıktır. Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 37 KERKÜK VAKFI Irak Türkmen Edebiyatında Hikâye ve Roman Türüne Toplu Bir Bakış Mehmet Ömer KAZANCI Kökü, Türk edebiyatının en eski kaynaklarından beslenen Irak Türkmen edebiyatının uzun bir geçmişi vardır. Hikâye ve roman bu edebiyatın temel türlerini oluşturur. Ancak bu türler, edebiyat tarihçileri tarafından gerektiği gibi incelenmemiş, irdelenmemiş, değerlendirilmemiştir. Hep kısa tümcelerle atlatılıp geçilmiş ve hatta zaman zaman geri kalmışlıkla suçlanmıştır. Uzun yıllar kendi dillerinde eğitim görmekten mahrum bırakılan Irak Türkmenleri, nasıl ki varlıklarının bölünmez bir parçası olduğuna inandıkları kültür ve edebiyatlarını göz bebekleri gibi koruyarak bugüne kadar sağ ve sağlam getirebilmişlerse, bu edebiyatın hikâye ve roman türlerine de gereken özeni göstermekten geri kalmamışlardır. 1 2 Edebiyat tarihçilerine göre hikâye, çağdaş anlamıyla on dokuzuncu yüzyılda Avrupa’da başlamıştır. Oradan, Tanzimat devrinde Türkiye>ye geçmiş ve tiyatroyla birlikte yoğun rağbet görmüştür. Türk edebiyatında hikâye türünün yerli örneklerini, Ahmet Mithat Efendi yılında basılan “Kıssadan Hisse” ve “Letaif-i Rivayet” adlı kitaplarıyla vermiştir3. Ahmet Mithat 1 Bu yazı Bilecek Şeyh Edebali Ünivers tesi tarafından düzenlenen: Uluslararası: Tarihte ve Günümüzde Ortadoğu’da Türkmenler Sempozyumunda bildiri olarak sunulan çalışmanın özetidir. 2 Mehmet Ömer Kazancı: Bağdat Ünive sitesi: e-mail: [email&#;protected]. 3 Cevdet Kudret “Türk Edebiyatında 38 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Efendi, Mithat Paşa ile birlikte Irak>a gelerek Zevra gazetesinin kurucusu ve ilk başyazarlığını yaptığı sıralarda «Kıssadan Hisse” kitabını Bağdat’ta yazıp yayınlamıştır.4 adlı eseri bunlardan biridir. Bu eser, millet tarafından beğeniyle karşılandığı için yılında Bağdat’ın “Adap” ve “Vilayet” basımevleri tarafından iki kez yayınlanmıştır. Bu gerçeği göz önünde tutarak, Türk edebiyatında ilk hikâye kitabının Irak’ta gün ışığı gördüğünü söyleyebiliriz. Bu yeni bir keşif değildir, Türk hikâyeciliği ile tüm ilgilenenler, bu gerçeğin yıllar önce saptanıldığını çok iyi bilirler. Türkmen edebiyatında ilk roman ise Osmanlı devrinin son yıllarına rastlayan bir tarihte yazılmıştır. Kadın Kalbi adını taşıyan bu romanı yılında Musullu bir gazeteci ve yazar olan Hayrettin Farukî yazmıştır. Roman Farukî’nın yedi eserinden, on beş yaşındayken yazmış olduğu ilk eserdir. Ancak zamanında yayınlanmamıştır. Yazarın vefatından sonra Bağdat Müzesi, Milli Elyazması Eserleri Merkezine tevdi edilmiştir. Son zamanlarda ele geçirilmiş ve bir inceleme ile birlikte, tam metni Latin harflerine aktarılarak edebiyat dünyasına sunulmuştur.7 sayfadan oluşan roman, zamanının tanınan bir kaç edebiyatçısı tarafından takriz ile değerlendirilmiş ve eşsiz bir eser olarak nitelendirilmiştir. Ahmet Mithat Efendi, Kıssadan Hisse kitabını yayınladıktan bir yıl sonra, yani yılında, sırf kişisel nedenlerden dolayı Bağdat’ı terk edip tekrar İstanbul’a dönmek zorunda kalmıştır. İstanbul’da yeni hikâye eserleri vermeye başlamış ve bu türde kendisinden sonra gelen onlarca Türk yazarlarına öncülük etmiştir. Oysa Türkmen edebiyatı yeni bir hikâye eserinin gün ışığı görmesi için, elli yıl kadar bir zaman daha durup beklemiş ve bu eseri Kerküklü Mahmut Nedim yazmıştır. Kerküklü Mahmut Nedim, Osmanlı döneminin ünlü yazarlarından biri olarak, birkaç eser meydana koymuştur.5 “Mübarezeyi Aşk”6 Hikâye ve Roman”, () Ankara, s 4 Mehmet Hurşit Dakuklu “Basılmış Ese ler Kılavuzu” (), s. 98 5 Ata Terzibaşı “Kerkük Şairleri” () Kerkük, s 6 Mehmet Ömer Kazancı “Türkmen Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Bu iki eser dışında, Osmanlı döneminde Irak’ta çıkarılan dergi ve gazetelerde yayımlanan hikâye ve romanların bu güne kadar ciddi bir incelemesi yapılmamıştır. Çünkü bu dergi ve gazetelerin birçoğu, zamanın hışmını Edebiyatında İlk Öykü” Yurt Gazetesi (29 Haziran ), /19, 7 Mehmet Ömer Kazancı “Yüz Yıl Önce Yazılan Bir Roman: Kadın Kalbi” Ankara, (). Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI sağlıkla atlayamadığı için günümüze ya kesin olarak ulaşamamış ya da parmakla sayılacak kadar birkaç nüshası dağınık sayılarıyla ulaşabilmiştir. Söz gelimi; Kerkük’te tam Türkçe olarak yılından yılına kadar devam eden Havadis gazetesinin ele geçen nüshalarında ilk serbest şiirlerin yayınlandığı tespit edilmişse de, hikâyeye yer verip vermediği kesin olarak öğrenilmemiştir. Oysa yılında tek 11 sayı çıkarılan Maarif dergisinde, eleştiri ve edebiyat tarihi ile ilgili yazıların ilk ciddi örnekleri yanında, birkaç hikâye nitelikli yazıların da bulunduğu bilinmektedir. Bunlar arasında Mekki Lebib adında bir yazarın kaleme almış olduğu “Gözlük”8 hikâyesi gözlerden kaçmamaktadır. Bu hikâye yukarıda verdiğimiz bilgiler ortaya çıkmadan önce, birçok edebiyat tarihçisi tarafından Irak Türkmen Edebiyatında ilk hikâye olarak kabul edilmiştir9 . yılında Irak, İngiliz işgaline uğradıktan sonra Irak Türkmenleri, Türkiye’den ve dolayısıyla Türk dünyasından kesin olarak koparılmışlardır. Bu sırada Havadis gazetesi başta olmak üzere, Türkmenlerin tüm basın ve yayın organları durdurulmuş, İngilizlerin gözetimiyle Kerkük’te Necme ve Teceddüt adında iki gazete çıkarılmıştır. Tam Türkçe olarak çıkarılan bu gazetelerde, yayımlanan hikâyelerin sayısı parmakla sayılacak kadar azdır. Bunların başında iki hikâye vardır, ikisi de Necme gazetesinde yayınlanmıştır. Gazetenin 3. tarihli sayısında M. Refik rumuzuyla yazılan “Belki Gelir” başlıklı sembolik hikâyede, yazar, Osmanlı devletini sevgilisine benzetmekte ve hasta olmadığını edebi bir dille ifade ederek bir gün geleceği ümidiy8 Mekki Lebip Kırdar “Gözlük” Maarif de gisi ( 29/ Ağustos/) sayı: 9 9 Kardeşlik dergisi (özel hikâye sayısı), (), sayı: , yıl: 29 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ le onu hep bekleyeceğini anlatmaktadır. İki gün sonra R. A. Rumuzuyla “Gelmez ve Gelmeyecek” adıyla yayınlanan ikinci hikâyede, sevgilinin ölümle pençeleşmekte olduğu bildirilerek, artık bir daha gelmeyeceği vurgulanmaktadır. yılında kral Faysal’ın tahta çıkışıyla başlayan krallık devri, Türkmen edebiyatı açsından, İngiliz İşgali devrine göre daha verimlidir. Bu verimlilik üç gazetenin yayın hayatına başlamasına bağlanabilir. Bunlar sırasıyla, Kerkük, İleri ve Afak gazeteleridir. Afak gazetesinde her hangi bir hikâyeye yer verilmemiştir. Oysa İleri gazetesinin her sayısında, bir hikâye ve bir roman tefrikası gözlere çarpmaktadır. İmzasız olarak yayımlanan bu hikâyelerin, Türk edebiyatından iktibas edildiği sanılmaktadır. Ne var ki, üstünde imza olan tek bir hikâye vardır, “Eski Yavuklu”10 hikâyesi, Türkmen yazarı Tavik Celal Orhan tarafından çok arı bir dil ve güzel bir üslup ile kaleme alınmıştır. Bu devirde Kerkük gazetesinin kimi sayılarında, başta Arap Fehmi ile Ahmet Şükrü Ağaoğlu’nun yazmış oldukları hikâyeler, üslup bakımından en ilginç olanlarıdır. Yine Arap Fehmi, 12 sayfadan oluşan sosyal konulu bir hikâyesini yılında “Tarih-î Cera’imde Eşsiz Bir Olay”11 adı altında Bağdat’ta yayımlamıştır. - yılları arasında Bağdat’ta yine tam Türkçe olarak çıkarılan Yeni Irak gazetesinde de siyasi ve sosyal yazılarla birlikte bir on, on beş kadar hikâye yayınlanmıştır. Bu hikâyelerin bir kaç tanesi, gazetenin yazı işleri sekreteri Turgut Zihni tarafından kaleme alınmış, diğerleri ise Şükûfe Şadan adında bir kadın yazarın imzasını taşımakta10 İleri gazetesi (4 Mayıs ) sayı 9. 11 Mehmet Hurşit Dakuklu, “Basılmış Kitaplar Kılavuzu” () Bağdat Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ dır Bu iki yazar hakkında günümüze kadar, önemli bilgilere sahip değiliz. yılından başlayan Cumhuriyet devrinde, başta Kardeşlik dergisi ve daha sonra Yurt gazetesiyle Birlik Sesi dergisinin yayın hayatına başlamasıyla, hikâyeciliğimizde, gerek nitelik, gerekse de nicelik bakımından ciddi gelişmelerin kaydedildiğini görmekteyiz. Kardeşlik dergisinde Amerikan işgaline kadar yaklaşık hikâye, bu işgalden günümüze kadar aşağı yukarı 50 hikâye yayınlanmıştır. İmzaları hikâyecilikte görünen yazarların sayısı ellinin üstündedir. Bunların birçoğu dergide, en az iki hikâye yayınlamıştır. Dergide yayınlanan ilk hikâye, Haşım Kasım Salihi’ye aittir. Salihi’nin dergide beş hikâyesi çıktıktan sonra, diğer yazarlara ait olan hikâye örnekleriyle karşılaşıyoruz. Bu yazalar arasında adları anılmaya değer olanlar şunlardır; Haşim Kasım Salihi, Ali Marufoğlu, Mevlüt Taha Kayacı, Musa Zeki Mustafa, Sabah Hasan Necim, Mehmet Karaulus, Celal Polat, Yaşar Beyatlı, Nusret Merdan, Kemal Beyatlı, Cengiz Bayraktar, Necmettin Bayraktar, Sabah Tuzlu. Irak Türkmen Edebiyatında hikâye türünün yaygınlaşmasında Salihi’nin gösterdiği gayret, kalite farkıyla, Türk edebiyatında aynı görevi zamanına göre üstün bir başarı ile yapan Ahmet Mithat Efendi ve daha olgun örnekleriyle veren Ömer Seyfettin’in gösterdiği çabayı andırır. Ayrıca Kardeşlik dergisinin üçüncü yılının yedinci sayısından itibaren, rahmetli yazarımız Reşit 12 Mehmet Ömer Kazancı “Yeni Irak Gaz tesi” (), Bağdat, s. Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 39 KERKÜK VAKFI Kâzım Bayatlı’ya ait “Tanrının Adaleti “ adında bir roman tefrikasına başlanmıştır. Bu roman, Kardeşlik dergisinde tefrika edilen, ancak bilinmeyen nedenlerden dolayı daha sonra ardı kesilen tek romandır. Her edebiyat bir basın organının gölgesinde beslenir, gelişir. Çağdaş Türkmen hikâyeciliğinin ilk başarılı örnekleri Kardeşlik dergisinin sayfaları arasında ışık yüzü görmüşse de, yılında yayın hayatına başlayan Yurt gazetesi ile Birlik Sesi dergisi daha sonraki hikâyeciliğimizin, olgunlaşması ve giderek kendi kimliğini kazanmasında etkin bir rol oynamıştır. Yurt gazetesi, başlangıçtan yayın hayatının sonuna kadar, Türkmen yazarlarına ait ’ün üstünde hikâye yayınlamıştır Bunlar arasında tefrika halinde yayınlanan uzun hikâyeler ve Romalar da bulunmaktadır. Hamza Hamamcıoğlu’nun “Cennet Öküzleri” “Umut Gibi Bir Şey”, “Sırmalı Pabuç” “Beyaz Horuz” “Afsun” ve “Yorgun Kuta”, Adnan Sarıkâhya’nın “Oğullarım” ve “Gurbet Akşamları”, Celal Polat’ın “Kıvılcımlar Gölgesinde” romanları bunlara en belirgin örnekler olarak gösterilebilir. Bu hikâye ve romanların bir kısmı daha sonra yazarları tarafından kitaplaştırılmıştır. Türkmen Edebiyatçılar Birliği tarafından yılından çıkarılarak yılına kadar devam eden, Birlik Sesi dergisinin de Türkmen hikâyeciliğine az çok katkısı olduğu söylenebilir. Bu dergide yayımlanan hikâyelerin sayısı 80’nin üstündedir. Dergide yayımlanan hikâyelerin birçoğu siyasi temalar üzerine kurulan hikâyelerdir. Ancak bunlar Türkmen edebiyatında ilk siyasi hikâyeler değil, bundan önce 13 Kazancı “Türkmen Öykücülüğü” a.g. e. s. 40 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ de, Kardeşlik dergisinde benzeri hikâyeler, dolaylı ve ya sembolik olarak birkaç yazar tarafından kaleme alınmıştır Yurt gazetesi, Kardeşlik dergisi ve Birlik Sesi dergisi yanında, özellikle ’ten sonra, Türkmenlerin çıkardıkları basın organlarında da bazı hikâyeler yayınlanmıştır. Bunların başında Türkmenéli dergisi gelmektedir. Fakat bunlar sayıca fazla değildir. Irak dışında yaşayan Türkmenler de zaman zaman gazete ve dergi çıkarmak teşebbüsünde bulunmuşlardır. Bunun en canlı örneğini, günümüze kadar devam eden “Kardaşlık” dergisi oluşmaktadır. Kerkük Vakfı’nın desteğiyle Ocak tarihinde İstanbul’da çıkarılan bu dergide, çeşitli düşünce ve kültürel yazılar yanında, yer yer hikâye ve hikâye ile ilgili çalışmalara da yer verilmektedir. Hikâye çalışmalarına örnek olarak, Osmanlı döneminde Türkiye’nin çeşitli dergilerinde Haşim Nahit Erbil’in yayınlamış olduğu 20 hikâye hakkında yapılan değerlendirmeyi bir örnek olarak gösterebiliriz Irak Türkmenlerinin özgürce, insanca yaşama yolunu yalnız siyasi zorluklar kesmemiş, maddi sorunlar da zaman zaman yaşamlarını sıkıştırmış, kültürlerinin önüne engeller, engebeler koymuştur. Türkmen edebiyatçılarının hiç bir zaman cepleri, gönülleri kadar dolu olmamıştır. Bu yüzden kaleme alarak gazete ve dergilerde yayımladıkları eserlerini istedikleri gibi kitaplaştırmak imkânını elde edememişlerdir. Cumhuriyet devrinden günümüze kadar yayımlanan Türkmen hikâye ve roman kitap14 Kazancı, Türkmen Öykücülüğü, a.g.e. s: 44 15 Veysel Ergin “Haşim Nihat Erbil’in hikâyeleri üzerine değerlendirme” Kardaşlık dergisi, İstanbul, () 15/60, s. 24 Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ larının sayısı otuzu aşmamaktadır. Bunların birçoğu, Türkmen hikâyeciliğinin altın yılları olarak nitelenebilen, seksenli yıllarda basılmıştır. Bu tarihten sonra roman yayınlamaya daha fazla özen gösterilmiştir. Buna karşın, seçkin hikâyelerin büyük bir bölümü dergi ve gazeteler arasında kalmaya mahkûm edilmiş, yukarıda sözünü ettiğimiz maddi sıkıntılar yüzünden kitaplaştırılamamıştır. Yukarıda sergilediğimiz bilgilerden de çıkarılabileceği gibi, Irak Türkmenleri, edebiyat türleri arasında hikâye türünü hiçbir devirde ihmal etmemişlerdir. Ancak kendi dillerinde eğitim görmedikleri için bu türde zorluklar çekerek, kalem oynatmayı gerektiği gibi becerememişlerdir. Bu durum Kardeşlik dergisi ve daha sonra Yurt gazetesiyle Birlik Sesi dergisinin yayın hayatına başlamasıyla, tam olarak değişmiş ve seksenli yıllara gelinince Türkmen hikâye ve romancılığı zirveye varmıştır. Bu üç yayın organında yüzlerce hikâyeler yayınlanmıştır Bunların, teknik, dil, üslup, kurgu ve tema bakımından en güzel örneklerini, Ali Marufoğlu, Mevlüt Taha Kayacı, Hamza Hamamcıoğlu, İsmet Özcan, Nusret Merdan, Kemal Beyatlı, Cengiz Bayraktar, Celal Polat, Adnan Sarıkâhya, Sabah Tuzlu ve Necmettin Bayraktar vermiştir. Bu gün bu kalem erbaplarının sayesinde, bir Türkmen hikâyesini okuduğumuz zaman, bir Türkmen hikâyesi okuyoruz kanaatine varabiliyoruz. Karakterleriyle, tipleriyle, olgu, kurgu ve konularıyla, diyalog ve mekân tasvirleriyle bir Türkmen hikâyesi vardır diyebiliyoruz. Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI İzzettin Kerkük’ün Cenaze Töreninden Görüntüler Kardaşlık KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 41 KERKÜK VAKFI Türkmen Albümünden Türk gençleri arasında İzzettin Kerkük Maraşal Fevzi Çakmak’ı hasta yatağında ziyaret ederken. () 4. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel ile birlikte. (Ankara, ) 42 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI Editörün Seçtikleri Şam Büyükelçiliği’ndeki 30 Ağustos resepsiyonunda Kurmay Albay İsmail Hakkı Karadayı (Genel Kurmay Eski Başkanı) ile birlikte İzzettin Kerkük hemşehrileri Nezir Kırdar, Nemir Kırdar, Nurettin Vaiz, Erşat Hürmüzlü, Suphi Saatçi, Kemal Beyatlı ve Mehmet Tütüncü ile birlikte. KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 43 KERKÜK VAKFI KERKÜK VAKFI KERKÜK FOUNDATION QARDASHLIQ REVIEW OF CULTURE ART LITRERATURE AND FOLKLORE Year: 16 Issue: 62 April - June ISSN : On behalf of the Kerkük Foundation Owner of the right and editor in Chief İzzettin KERKÜK Editor and Genel Coordinator Suphi SAATÇİ Correspondence Address P. O. Box 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL Tel. () 00 75 Fax () 00 76 funduszeue.info funduszeue.info email: [email&#;protected] Administrative Office Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı Huzur Apt. No: 1/1 Fındıkzade/İSTANBUL Representavtives Habib HÜRMÜZLÜ (Ankara) Timur TAŞ (İzmir) Ali İhsan NAQIB (ABD) Consulted by an Anditorial Referrence Counsul Prof. Dr. Ziyat AKKOYUNLU Prof. Dr. Yavuz AKPINAR Prof. Dr. Abdülhalik BAKIR Prof. Dr. Haşim KARPUZ Prof. Dr. Mahir NAKİP Prof. Dr. Suphi SAATÇİ Prof. Dr. Saim SAKAOĞLU Prof. Dr. Abdüsselam ULUÇAM Editorial Board Kemal BEYATLI Kemal ÇAPRAZ Aydil EROL Erşat HÜRMÜZLÜ Habib HÜRMÜZLÜ İzzettin KERKÜK Mahir NAKİP Acar OKAN Ömer ÖZTÜRKMEN Suphi SAATÇİ Suphi SALT Contents Cypriot unity in the EU: Why not? • Yusuf KANLI / 45 From Generosity to Rights: Syrian Refugees in Turkey • Mehmet SANCAKOĞLU / 46 QARDASHLIQ Published quarterly in Turkish, English, and Arabic by İzzettin Kerkük Culture and Research Foundation (Kerkük Fondation) Section in Turkish / Section in Arabic / Authors are responsible for the raticles and photographs published in this review. Articles and photographs published in the review may be used elsewhere by indicating the source 44 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI Cypriot unity in the EU: Why not? Yusuf KANLI Public opinion polls conducted in northern and southern Cyprus over the past many decades demonstrate one key fact: Neither Turkish Cypriots nor Greek Cypriots consider a federal resolution as their first choice. What’s even worse is that a federation is indeed a serious compromise on the first choice for both peoples. Is it a secret to anyone that Greek Cypriots have overwhelmingly demanded a unitary state where, as the bigger of the two peoples on the island, they will have the dominance, if not full control? The first choice of the Turkish Cypriots, on the other hand, is a two-state resolution; with Greek Cypriots and Turkish Cypriots in full control of their respective states. Indeed, as the International Crisis Group said in its latest Cyprus report a while ago (as it went further than the routine rhetoric of Cyprus peacemaking, several “leading” countries involved in diplomacy on Cyprus apparently ordered their diplomats to avoid KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ discussing the report publicly), the creation of two Cyprus states, both members of the EU, might perhaps be considered as a Cyprus confederation in the EU. Would not, probably after a transition period, the acquis communitaire be applicable in full in the north as well? Even with derogations, two Cypriot states in EU might indeed become some sort of an “advanced federation.” So long as Greek Cypriots cannot abandon their obsession with being the “sole sovereign nation” on the island and insist on branding Turkish Cypriots as “guests who did not go home after years” or as a “minority” having some “inappropriate” demands, there will be no settlement. Even if a deal is imposed on the Greek Cypriots, it can last this time perhaps longer than the partnership state of they were reluctantly compelled to accept. Similarly, so long as the Turkish Cypriots insist on not succumbing to Greek Cypriot dictates and agree to a deal Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ that would give them some advanced minority rights, might it be possible to have a deal? Turkish Cypriots consider their political equality, partnership in territory and sovereignty on the island as their inalienable rights; those are all things Greek Cypriots are having difficulty in swallowing. As if the Turkish, British, Greek, American and Russian dimensions were not enough, now Israeli interests and designs, as well as the prosperity offered by the hydrocarbon prospects, provide the salt and pepper to the existing tzatziki situation on the island. Even though Cypriots - despite all their ethnic, linguistic, religious and other differences - are in full consensus that they do not want a federation, but a federation remains the only option if Cyprus is destined to have just one state. But why should Cyprus have one state only, particularly if even hard-line Greek Cypriot nationalists have started acknowledging that rather than having a Turkish Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 45 KERKÜK VAKFI From Generosity to Rights: Syrian Refugees in Turkey Mehmet SANCAKOĞLU The Syrian refugee crisis shows no signs of abating. What was once a civilian uprising has morphed into a civil war, with multi-faceted opposition groups operating in an environment where internal alliances are obscure and international interference and support are palpable. Despite a glimmer of hope with the return of thousands to Homs last week - albeit to find their city reduced to president - in a rotation of the presidency system - for “their” state, they would prefer the continuation of the status quo, and could thus even agree to two separate states? Could Cypriots indeed make a deal of their own? Why should they continue federation talks if neither side wants such a difficult cohabitation system? Is it reasonable or rational at all to have such talks because the P5 believed that was best for Cyprus? Or, is there an international understanding to have a Cy46 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ rubbles - there are little if any tangible prospects for an end to the conflict. Amidst such uncertainty however remains a glaring reality: million people have been displaced from their homes within Syria and almost 3 million have fled its borders. Of those refugees, Turkey officially houses , In reality though, the actual numbers are well prus non-settlement? able to talk about the terms of a velvet divorce? Perhaps a “bi-zonal, bi-communal federal settlement” target and the concept of “inter-communal talks under the auspices of the U.N. secretary-general” have become out of date and it is high time to start discussing a two-state solution. If the two peoples of Cyprus want to go their own ways, than why should they be compelled to talk about a federation? Because London or Washington wanted it so? Why should they not be Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ beyond , according to United Nations High Commissioner for Refugees (UNHCR). Turkey officially provides an open-door policy to those fleeing Syria and has taken its humanitarian responsibilities to new and commendable heights, prompting the New York Times to offer Turkey as a model for “How to Build the a Perfect Refugee Camp.” In addition, regardless of whether a Of at the end of the day, if both get into the EU, then there will not be permanent derogations or such hurdles either. Since Turkey’s guarantee will be valid only for the Turkish Cypriot state, Greek Cypriots would not need to worry about Turkey’s right to unilateral intervention either. Two Cypriot states in EU: It’s an idea worth seriously considering. Hürriyet Daily News Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ KERKÜK VAKFI Syrian lives in a camp or not, the Turkish government also ensures that all Syrians have access to health care. However, officially Turkey only provides assistance and services (shelter, food, water and sanitation, income generating activities etc.) to , Syrians who reside in one of the 21 newly constructed camps, meaning that with the exception of health care, , Syrians who live mostly in cities across Southern Turkey (and increasingly in Istanbul) are essentially cut off from assistance. With the EU and US falling short on their burdensharing commitments by accepting Syrian refugees and the Turkish government’s estimate projection of million Syrians in Turkey by the end of , Turkey needs to immediately complement its camp based assistance with an equal focus on Syrians who choose to live in cities across the country. Of the most pressing concerns are access to employment and education for refugee children. Syrians are still denied the right to work causing an increase in illegal employment and its consequential exploitative practices. Not only does KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ‬ this increase a person’s protection concerns (in this case the inability to earn an income to sustain one’s family) it does so by jeopardizing their access to justice. Secondly, increase in an illegal economy is beginning to adversely affect wages of the hosting population, particularly in smaller cities across the south. In addition, obstacles to find employment ultimately place a greater burden on the Turkish state and the taxpayers’ pockets by being forced to spend further on assistance and services. Alternatively, a child’s right to education is a principle that needs no justification. Yet outside the camps parents are struggling to provide their children (who make up 54% of all Syrians) with basic education. Albeit delayed, the government, national and international civil society groups are taking steps to provide Turkish language courses to refugees, but a comprehensive set-up where a formal and recognized basic curriculum system that integrates Syrian children is still lacking. Turkish government and UNHCR sources indicate that 70% of all Syrian children are not receiving adequate basic education. Yıl/Year 16 ‫السنة‬ Sayı/Issue 62 ‫العدد‬ Undoubtedly, ensuring that Syrians have access to employment and education will be a delicate political balance and may require location specific interventions at first. Turkey is not alone in this quest either. A multitude of local and international non-governmental organizations (NGOs) are available to provide vocational and educational services and the Turkish government should take advantage of this by improving and encouraging NGO participation in Southern Turkey and Istanbul. Secondly, the international community must also take on its fair share by increasing aid to the Syrian refugee crisis and substantially raising the number of Syrian refugees it takes in. Ideally, the end of the crisis and eventual repatriation of Syrians back home is the outcome that both Syrians and the international community desire. In the meantime however, Turkey needs to morph its Syrian refugee policy away from being based on generosity alone, to one that equally ensures access to basic rights as well. Nisan-Haziran/April-June ‫ حزيران‬- ‫نيسان‬ 47 ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫حوكموا بها بدءاً من قضية سلسبيل‬ ‫عامي ‪ ،‬الى القضايا‬ ‫العسكرية من عام ‪ ‬الى‬ ‫عام ‪ ،‬حيث شهدت القضية‬ ‫االخيرة خالفات كثيرة بينه وبين‬ ‫االخوان‪ ،‬سجل احداثها في كتابة‬ ‫«قلب االخوان» حيث ترك الجماعة‬ ‫عام ‪ ،‬ومن كتبه «سر المعبد»‬ ‫ً‬ ‫اقباال جماهيرياً واسعا‪.‬‬ ‫الذي وجد‬ ‫وقد عرضنا مجموعة من افكاره‬ ‫في مقال سابق‪ ،‬حيث حذر من‬ ‫خطورة الجماعة التي انفصل عنها‪،‬‬ ‫واعتبرها في مقابلة صحفية «من‬ ‫أخطر الجماعات التي مرت على‬ ‫االمة االسالمية عبر تاريخها»‪.‬‬ ‫من االفكار التي استوقفتني بين ما‬ ‫طرحه بعض المحاضرين تنبيه‬ ‫احدهم الى ان هوية المواطن في‬ ‫بعض الدول العربية قد تكون‬ ‫«م ّ‬ ‫ُركبة»‪ ،‬بعكس ما نتمنى في‬ ‫فكرنا الوطني او القومي او الديني‪،‬‬ ‫بمعنى شعور الناس بانتماءات‬ ‫مذهبية او دينية او مناطقية او قبلية‬ ‫اوعرقية او غير ذلك‪ .‬ولكنها تجمع‬ ‫على االنتماء الوطني‪ ،‬فالكثير من‬ ‫اللبنانيين مثال ينتمي الى طائفة ما‪،‬‬ ‫ودين‪ ،‬ومنطقة‪ ،‬وحزب‪ ،‬وقومية‬ ‫ربما أرمنية مثال أو كردية أو‬ ‫تركية‪ ،‬ولكنه مواطن يشعر بلبنانيته‬ ‫رغم كل هذه المكونات في شخصيته‬ ‫ومشاعره‪.‬ولربما كنا بحاجة ماسة‬ ‫الن ندرس هذه الحقيقة بإمعان‪،‬‬ ‫وبخاصة في دول الشام والعراق‬ ‫والمشرق العربي‪ ،‬حيث نبدي تخوفنا‬ ‫الشديد على «الفسيفساء العربي»‬ ‫و»المخططات الشرق ‪ -‬أوسطية»‪،‬‬ ‫ولكننا ال نفعل اال القليل لمعالجة‬ ‫الوضع‪ ،‬بل ان مكتباتنا التجارية‬ ‫والجماعية وبعض مقررات كليات‬ ‫الشريعة تزخر بكتب تكفر الشيعة‬ ‫والدروز‪ ،‬الى جانب «تفسيق»‬ ‫العلمانيين والليبراليين!‬ ‫كان بين المشاركين السيد «أرشد‬ ‫هرموزلو»‪ ،‬من الجمهورية‬ ‫التركية‪ ،‬وصاحب الكثير من‬ ‫المؤلفات السياسية والتاريخية‬ ‫ويشغل حاليا منصب كبير مستشاري‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫رئيس الجمهورية في قضايا الشرق‬ ‫األوسط‪ .‬وقد ابدى استياءه من ان‬ ‫الكثير من المتحدثين يبدون انتقادات‬ ‫وجيهة لبعض االوضاع وال يقدمون‬ ‫اي حلول‪ .‬وقال ان على العرب اال‬ ‫يستعجلوا‪ ،‬فما يرونه في تركيا اليوم‬ ‫ليس وليد اليوم بل نتيجة تجارب‬ ‫ومحاوالت وانقالبات على مدى‬ ‫اكثر من ستين سنة‪ ،‬أعدم االتراك‬ ‫خاللها احد رؤساء وزرائهم! ومن‬ ‫االفكار الجديرة باهتمامنا مما ورد‬ ‫في حديثه قوله بانه «ال توجد دولة‬ ‫فقيرة واخرى ثرية‪ .‬هناك دولة تنعم‬ ‫بإدارة جيدة‪ ،‬واخرى تعاني من‬ ‫سوء االدارة»‪ .‬ولو تأملنا ما يقوله‬ ‫االستاذ «هرموزلو» لرأينا فيه‬ ‫الكثير من الصواب‪ .‬فكم من موارد‬ ‫وثروات اضاعتها االدارة السيئة‪،‬‬ ‫وكم من موارد وثروات تراكمت‬ ‫بحسن التخطيط‪.‬وخير شاهد على‬ ‫هذا تجارب الدول االسيوية من‬ ‫اليابان الى كوريا الجنوبية الى‬ ‫سنغافورة وتايوان‪ ،‬التي تقف‬ ‫اليوم على قمة دول العالم الثرية‬ ‫والصناعية‪ ،‬دون ان تتمتع بمناجم‬ ‫الحديد والفحم‪ ،‬والذهب والبترول‪.‬‬ ‫بل انها هي التي تستورد معظم نفط‬ ‫المنطقة الخليجية ونفط إيران‪ .‬وتجد‬ ‫كوريا الجنوبية في دنيا‪ ،‬وإيران في‬ ‫دنيا اخرى!اشارة االستاذ «هرموز‬ ‫لو» تكشف لنا مدى سوء فهمنا‬ ‫ألسس التقدم االقتصادي والثراء‪،‬‬ ‫فما نفهم عادة من ثراء الدولة وتقدم‬ ‫اقتصادها ان تكون غنية بالمال‬ ‫والبترول كدول الخليج وليبيا ثم‬ ‫تصرف على احتياجاتها وتهب‬ ‫موظفيها الرواتب الخيالية وتعتمد‬ ‫على المضاربة العقارية والوكاالت‬ ‫التجارية واالعتماد احياناً كثيرة‬ ‫على االحتكار والفساد‪ .‬اما النهج‬ ‫اآلخر‪ ،‬وهو حسن االدارة‪ ،‬فيحيل‬ ‫الفقر الى عنى والتراب الى تبر‬ ‫وذهب‪ ،‬ويعتمد على العقول‬ ‫والسواعد والبحث العلمي والعمل‬ ‫الجاد والحرص على االبداع‬ ‫واالختراع واالنتاج والتصدير‪،‬‬ ‫فيقفز المجتمع في سنوات بسيطة ما‬ ‫ً‬ ‫اجياال في عالمنا العربي‪..‬‬ ‫يستغرق‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ان نجحنا!المشكلة في اعتقادي اننا ال‬ ‫نغفل عن اهمية ومحورية دور نظام‬ ‫التعليم بشكله االنتاجي‪ ،‬الصناعي‪،‬‬ ‫التحولي‪ ،‬ان صح التعبير‪ ،‬بل وما‬ ‫ال يقل خطورة‪ ،‬ال ندرك ان «الوقت‬ ‫يسرقنا»‪ ،‬وان المهام في العالم‬ ‫العربي او االسالمي صعبة عسيرة‪،‬‬ ‫وان المنافسين كثر‪ ،‬وان نوعية‬ ‫التنسيق المطلوبة لتحديث التعليم‬ ‫واالقتصاد والثقافة االجتماعية ال‬ ‫يمكن انجازها باحدى معجزات‬ ‫«كن فيكون»‪.‬ما له وما عليه‬ ‫خليل علي حيدر‬ ‫اجتمعت نخبة مفكرة طيبة من انحاء‬ ‫العالم العربي كله‪ ،‬في مهرجان‬ ‫القرين الثقافي التاسع عشر في‬ ‫الكويت‪ ،‬لمناقشة «ارتدادات الربيع‬ ‫العربي»‪ ،‬او بمعنى آخر التحاور‬ ‫حول «ربيع العرب‪ ..‬ما له وما‬ ‫عليه»! كانت التحوالت الكبيرة‬ ‫في العالم العربي موضع اهتمام‬ ‫مهرجان القرين السابق كذلك‪،‬‬ ‫قبل عام‪« :‬الواقع العربي الجديد‪:‬‬ ‫تأصيل واستشراف»‪ ،‬وال استبعد‬ ‫استمرار اهتمام الباحثين والمثقفين‬ ‫بما جرى‪ ..‬لفترة قد تطول‪.‬هل ما‬ ‫حل بنا ربيع أم خريف أم شتاء؟ لعل‬ ‫مناخ الكويت أو طقسه يسعفنا في‬ ‫توضيح ما جرى ففي نهاية الربيع‪،‬‬ ‫أسابيع تتعرض فيها الكويت لتقلبات‬ ‫مناخية شديدة التناقض‪ ،‬ففي موسم‬ ‫يدعى «السرايات»‪ .‬فقد يكون‬ ‫الجو حاراً مشمساً أو رطباً غائماً‬ ‫او غير ذلك‪ ،‬ثم سرعان ما ينقلب‬ ‫اتجاه الريح‪ ،‬وتكفهر السماء ويتزايد‬ ‫البرق والرعد وينهمر المطر الذي قد‬ ‫يكون شديداً‪ ،‬وربما ينزل الكثير من‬ ‫«ال َب َرد» أو كريات الثلج الصغيرة‬ ‫حتى يتكدس هنا وهناك وتنخفض‬ ‫درجة الحرارة‪ ،‬وربما يهب الغبار‬ ‫رغم المطر‪ ،‬وينتشر «الطوز»‬ ‫فتضعف الرؤية بتأثير الغبار‪ ،‬وبما‬ ‫يسبق الغبار والطوز المطر‪ ..‬وربما‬ ‫يسود جو ربيعي جميل!وهكذا تتاح‬ ‫للكويتيين والمقيمين بها معايشة عدة‬ ‫فصول في يوم واحد‪ .‬وربما كانت‬ ‫التحوالت التي نعايشها اليوم في‬ ‫مرحلة تشبه في بعض تفاصيلها هذا‬ ‫الموسم‪.‬ال أريد ان أرصد هنا كل‬ ‫التفاصيل‪ ،‬فهذه يمكن الوصول اليها‬ ‫‪49‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫عبر الصحف والمواقع االلكترونية‪،‬‬ ‫ولكني سأتناول بعض ما أرى انه‬ ‫جديد بالرصد والمتابعة‪ ..‬من هذه‬ ‫الندوة السنوية التي يشرف عليها‬ ‫المجلس الوطني للثقافة والفنون‬ ‫واآلداب‪.‬ان أول واهم ما اثار قلقي‬ ‫في هذه الثورات والتحوالت العربية‬ ‫انها لم تقترب حتى اآلن من عصب‬ ‫النهضة ودرب التقدم الصحيح‪ ،‬كما‬ ‫رأينا في التجارب اآلسيوية ً‬ ‫مثال‪،‬‬ ‫وهو التعليم‪ .‬التعليم بابعاده السياسية‬ ‫واالقتصادية ال الثقافية والتربوية‬ ‫فحسب‪ .‬وفي اكثر من دولة عربية‬ ‫دخلت التجربة في صراعات‬ ‫ومناكفات سياسية ودينية وقانونية‪،‬‬ ‫ولم يلتفت احد الى القوة التي فجرت‬ ‫األحداث‪ ،‬وهم الشباب وهمومهم‬ ‫الكبرى من بطالة ومسكن وخدمات‬ ‫وغير ذلك‪.‬بل ان القوى االسالمية‬ ‫التي عارضت بعض هذه الثورات‬ ‫السباب مختلفة هيمنت عليها بهذا‬ ‫الشكل او ذاك‪ ،‬وصارت توجهها في‬ ‫مسارات االصولية الدينية‪ ،‬وتسبح‬ ‫بها في بحر اولوياتها‪ .‬ولعل اسطع‬ ‫مثال على ذلك اسراع المسؤولين‬ ‫الليبيين الجدد الى «تحريم الربا»‬ ‫و»السماح بتعدد الزوجات» وغير‬ ‫ذلك‪ ،‬أمام اندهاش وحيرة كل‬ ‫من يعرف االولويات في ليبيا‪،‬‬ ‫بعد اربعين عاماً ونيف من حكم‬ ‫الطاغية معمر القذافي‪ .‬او مصر‬ ‫التي يتبارى فيها االخوان المسلمون‬ ‫والجماعات السلفية وشيوخ الدين‬ ‫المتشددون على االمساك بدفة ثورة‬ ‫‪ 25‬يناير وبنود الدستور ومستقبل‬ ‫البالد‪.‬ولما كان االسالميون كما هو‬ ‫معروف ومطروق‪ ،‬ممن لم يعرفوا‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫بالتسامح في قضايا المرأة واالقليات‬ ‫والحريات الفكرية واالجتماعية‪ ،‬فقد‬ ‫استمر التوتر في االنظمة الجديدة‪،‬‬ ‫حتى بات الصراع الطائفي وضيق‬ ‫األفق المذهبي ما يهدد نجاح الثورة‬ ‫السورية‪ ،‬واستمر القلق نفسه في‬ ‫مصر‪ ،‬وال نعلم بما سيحدث بين‬ ‫اهل السنة والزيدية في اليمن!وكانت‬ ‫مشاركة المرأة في كل مكان من‬ ‫هذه الدول كبيرة‪ ،‬وحتى في اليمن‬ ‫القبلي المحافظ نالت السيدة «توكل‬ ‫كرمان» جائزة نوبل العالمية تقديراً‬ ‫لدورها القيادي‪ .‬ولكن نضال المرأة‬ ‫لم ينعكس بوضوح في النتائج‪،‬‬ ‫كما ان هيكل مجتمعات «الربيع‬ ‫العربي» سيبقى ذكورياً ربما لفترة‬ ‫طويلة!ان الجماهير من رجال‬ ‫ونساء تريد التغيير والتقدم في هذه‬ ‫البلدان‪ ،‬ولكنها ال تعي جيداً خطورة‬ ‫االسالم السياسي واحزابه ومفاهيمه‬ ‫وشعاراته عليها‪ .‬ولهذا نراها في‬ ‫مسعاها تحرك لالسف مصالح هذه‬ ‫الجماعات‪ ،‬دون قصد‪ ،‬وتحرك‬ ‫احجار رحاها‪ ،‬وتصب الماء كما‬ ‫يقال في طاحونتها! وكم تمنيت‬ ‫ان تتفهم جماهير الربيع العربي‬ ‫دروس الثورة االيرانية ‪ ،‬وال‬ ‫تصدق كل الشعارات التي يرفعها‬ ‫االسالميون ويغزون بها عقول‬ ‫الناس في شمال افريقيا ومصر‬ ‫واالردن واليمن‪ ..‬ولكن هيهات‪.‬كان‬ ‫بين المتحدثين المشاركين لحسن‬ ‫الحظ القيادي السابق في جماعة‬ ‫االخوان المسلمين االستاذ ثروت‬ ‫الخرباوي‪ ،‬المحامي والكاتب‬ ‫المعروف‪ ،‬الذي شارك في الدفاع‬ ‫عن االخوان في كل القضايا التي‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫ويتم توجيه السنجق الى شخص‬ ‫اخر من العائلة نفسها‪ .‬اما في حالة‬ ‫انقراض العائلة فان السنجق يوجه‬ ‫الى احد االمراء العثمانيين‪ .‬وفي فترة‬ ‫التنظيمات وبعدها الغي هذا النظام‬ ‫وتم بدفع رواتب بدل عن ايرادات تلك‬ ‫االراضي وبهذا انتقلت هذه االراضي‬ ‫شيئاً فشيئاً الى خزينة الدولة ‪“ .‬انظر‬ ‫ا‪.‬د‪.‬فاضل بيات ‪ ،‬الدولة العثمانية في‬ ‫المجال العربي‪،‬ص‪.”81‬‬ ‫‪ :4‬طريقة الحكومة‪ :‬اسلوب اخر من‬ ‫نظام االدارة العثمانية‪ ،‬حيث اطلقت‬ ‫الدولة العثمانية على بعض األلوية‬ ‫اسم “حكومت=حكومة” و اطلق‬ ‫على امير السنجق الذي يديرها‬ ‫اسم “حاكم”‪ .‬وهذه تشبه الى حد‬ ‫كبير السناجق التي تدار بطريقة‬ ‫االوجاقلق‪ .‬إذ ان الحاكم فيها يكون‬ ‫وراثياً ضمن اسرة محلية‪ ،‬العالنهم‬ ‫الخضوع واسدائهم الخدمة للدولة‬ ‫وتختلف عن سناجق االوجاقلق في‬ ‫انها “مرفوعة القلم ومقطوعة القدم”‪.‬‬ ‫“مرفوعة القلم”‪ :‬هي االراضي التي‬ ‫ال تجرى فيها عملية التحرير‪ .‬و‬ ‫“مقطوعة القدم”‪ :‬هي االراضي التي‬ ‫تنقطع عنها اقدام موظفي الحكومة‬ ‫المركزية أي تطأها اقدامهم وال تدخل‬ ‫مواردها المالية بالخزينة” “انظر‬ ‫ا‪.‬د‪.‬فاضل بيات ‪ ،‬الدولة العثمانية في‬ ‫مجال العربي‪،‬ص‪.”89‬‬ ‫‪“ :5‬انظر ا‪.‬د‪.‬فاضل بيات ‪ ،‬الدولة العثمانية‬ ‫في المجال العربي‪،‬ص‪.”‬‬ ‫‪Uzunçarşılı,‬‬ ‫‪Ord.‬‬ ‫*‪:‬‬ ‫‪funduszeue.infoı,‬‬ ‫‪Osmanlı‬‬ ‫‪.Tarihi,cilt3, s‬‬ ‫‪ :6‬األرﭘـالق‪ :‬أرﭘـاليق “بالباء الفارسية”‬ ‫لفظة تركية تقابل في العربية‬ ‫“شعيرية” أي المتعلقة بالشعير‪،‬‬ ‫واستخدم كمصطلح للداللة على‬ ‫المخصصات المالية التي تمنحها‬ ‫الدولة لرجاالتها المشاركين في‬ ‫الحمالت العسكرية مع خيولهم‬ ‫لتغطية نفقات العلف “الشعير”‪.‬‬ ‫ثم شاع استخدامه‪ ،‬واصبح بمرور‬ ‫الزمن مصطلحاً يفيد المخصصات‬ ‫العينية والنقدية التي تقدمها الدولة‬ ‫لرجاالتها‪ ،‬عسكريين كانوا او مدنيين‬ ‫‪ .‬واستخدم هذا النظام “االرباليق”‬ ‫في العراق فقط في منطقة اربيل‬ ‫دون غيرها‪ .‬انظر “ا‪.‬د‪.‬فاضل بيات‪،‬‬ ‫الدولة العثمانية في المجال العربي‪،‬‬ ‫ص‪.“ ‬‬ ‫‪“ :7‬انظر ا‪.‬د‪.‬فاضل بيات ‪ ،‬دراسات في‬ ‫تاريخ العرب في العهد العثماني ‪،‬‬ ‫ص‪.”‬‬ ‫**‪ :‬مسيرة مسافة ساعة واحدة يعادل‬ ‫اليوم بمسافة خمس كيلومترات‪.‬‬ ‫‪ :8‬انظر‪ :‬موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ ‪ /‬م‪.‬‬ ‫‪ :9‬انظر‪ :‬موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ‪ ،‬ص‪‬‬ ‫***‪ :‬المزرعة وحدة غير ادارية ملحقة‬ ‫بالقرى في االدارة العثمانية‪.‬‬ ‫‪ ‬انظر‪ :‬نفس المصدر السابق‪،‬‬ ‫ص‪‬‬ ‫‪ ‬انظر‪ :‬موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ‪ ،‬ص‪ ‬و انظر‪:‬‬ ‫سالنامة والية الموصل ‪‬هـ‪،‬‬ ‫ص‪‬‬ ‫‪ ‬انظر‪ :‬موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬انظر‪ :‬موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ‪ .‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬موصل واليتى سالنامه سى سنة‬ ‫‪‬هـ‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬انظر‪ :‬موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬انظر‪ :‬موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ‪ ،‬ص‪. - ‬‬ ‫‪ ‬نفس المصدر السابق ص ‪‬‬ ‫‪ ‬نفس المصدر السابق ص‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬نفس المصدر السابق ص ‪- ‬‬ ‫‪. ‬‬ ‫‪ ‬موصل واليتى سالنامه سى سنة‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬انظر‪ :‬موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬معركة اربيال‪ :‬وقعت المعركة‬ ‫سنة ‪‬ق‪.‬م في منطقة اربيل‬ ‫بين ملك الدولة االخمينية داريوس‬ ‫والقائد المقدونى االسكندر وقد التقى‬ ‫بداريوس في معركة “ﮔوﮔميلة” من‬ ‫المعتقد ان تكون عند الخازر‪ .‬ويقول‬ ‫العالم االثري “فيكتور بالس” ان‬ ‫المكان الذي وقعت بقربه المعركة‬ ‫التاريخية الشهيرة معركة أربيال يقع‬ ‫في السهل الممتد الفسيح ما وراء‬ ‫برطلة‪ .‬حيث هرب داريوس من‬ ‫المكان عند ملتقى نهر خازر بالزاب‬ ‫جهة اربيل التي اعطيت اسمها‬ ‫للحرب وكانت المدينة لالشوريين‬ ‫بدليل ذكرها في النقوش المسمارية‬ ‫“انظر‪ :‬زبير بالل اسماعيل‪ ،‬اربيل‬ ‫في ادوارها التاريخية‪ ،‬ص‪.”‬‬ ‫‪ ‬انظر موصل واليتى سالنامه سى‬ ‫سنة ‪‬هـ‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬نفس المصدر السابق ص‪‬‬ ‫‪ ‬معارف نظارت عمومية‪ :‬احصائيات‬ ‫قلمى ص‪.7‬‬ ‫‪ ‬فاضل بيات‪ ،‬المؤسسات التعليمية في‬ ‫المشرق العربي العثماني‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬نفس المصدر السابق‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬نفس المصدر السابق‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬سالنامة معارف لسنة ‪‬هـ ‪-‬‬ ‫‪‬م ‪ ،‬ص‪‬‬ ‫‪ ‬نفس المصدر السابق‪ ،‬ص‪‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪50‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫ت‬ ‫‪1‬‬ ‫‪2‬‬ ‫‪3‬‬ ‫‪4‬‬ ‫‪5‬‬ ‫‪6‬‬ ‫‪7‬‬ ‫اسم المكتبة‬ ‫موقعها‬ ‫بيوك جامع‬ ‫«الجامع الكبير»‬ ‫فاطمة خاتون‬ ‫شيخ هدايت اهلل‬ ‫جول جامعى‬ ‫خاتونية‬ ‫شادريه‬ ‫مال اسحاق‬ ‫بيوك جامع‬ ‫«الجامع الكبير»‬ ‫فاطمة خاتون‬ ‫خانقاه‬ ‫جول جامعى‬ ‫خاتونيه‬ ‫شادريه‬ ‫مال اسحاق محله سى‬ ‫تقوم بفتح المكتبات وتدار من قبل‬ ‫اصحاب الوقف من اهل الصالح‬ ‫المحبين للخير واالحسان‪.‬‬ ‫ونذكر هنا المكتبات في قضاء اربيل‬ ‫كما جاء في سالنامة المعارف‬ ‫لسنة ‪‬هـ ‪ /‬م‪ ،‬نص‬ ‫‪30‬‬ ‫صفحة ‪ ‬كما يأتي‪:‬‬ ‫مؤسسها‬ ‫عدد الكتب تاريخ التأسيس‬ ‫افضل افندى‬ ‫‪‬‬ ‫هـ‪‬‬ ‫فاطمة خاتون‬ ‫الشيخ هدايت اهلل‬ ‫جرجيس هدايت‬ ‫امينه خاتون‬ ‫عبداهلل شادرى‬ ‫مصطفى اغا‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫هـ‪‬‬ ‫هـ‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫‪‬‬ ‫الذين وقفوا الى جانبهم وقدموا الدعم‬ ‫لهم في الحمالت العسكرية وضمن‬ ‫هذا النظام االداري تبقى األلويه‬ ‫تحت تصرف االمراء المحليين مدى‬ ‫العمر‪ ،‬وبعد وفاتهم تنقل اداراتها‬ ‫بطريقة الوراثة البنائهم او اخوانهم‬ ‫‪ ،‬أي تكون االدارة فيها حكراً لهذه‬ ‫العائلة‪ .‬وفي حالة عصيان أي امر‬ ‫من اوامر الدولة او عدم انسجامهم مع‬ ‫االهالي فانهم يتعرضون الى العزل‪،‬‬ ‫الهوامش‪:‬‬ ‫‪ :1‬دخلت الدولة العثمانية شمال العراق‬ ‫حتى الموصل وسنجار في عهد‬ ‫السلطان سليم االول عام ‪‬‬ ‫‪‬م‪ ،‬قبل دخول السلطان سليمان‬ ‫القانوني ببغداد في الرابع والعشرين‬ ‫من جمادى االول سنة ‪‬هـ ‪/‬‬ ‫‪‬م‪ .‬وكانت موصل وسنجار‬ ‫وحصن كيفا تحت ادارة الدولة‬ ‫العثمانية انظر االمير شكيب ارسالن‪،‬‬ ‫تاريخ الدولة العثمانية ص‪‬‬ ‫‪ :2‬يوردلق‪ :‬نوع من اساليب االدارة‬ ‫العثمانية ويراعي هذا النظام‬ ‫الزعامات المحلية اذ تمنحهم الدولة‬ ‫اراض معينة مقابل رواتبهم‬ ‫ايرادات‬ ‫ِ‬ ‫ومصاريفهم‪ .‬وتلك االراضي ال تباع‬ ‫وال تمنح وال تهدى بل يستطيع المالك‬ ‫التصرف في تلك االراضي اثناء حياته‬ ‫فقط وتنقطع عالقته عن تلك االراضي‬ ‫بعد مماته‪“ .‬انظر احمد حامد مصطفى‬ ‫محسن‪ ،‬توركيا تاريخى ‪ ،‬ص‪،‬‬ ‫ونجات كوثر اوغلو ‪ ،‬صفحات من‬ ‫تاريخ كركوك ‪،‬ص‪‬‬ ‫‪ :3‬اوجـاقلق‪ :‬نوع من اساليب االدارة‬ ‫العثمانية المتبعة في ارض او في قالع‬ ‫او قرى او قصبات‪ .‬تمنح ايراداتها‬ ‫الى االشخاص واالمراء المحليين‬ ‫‪51‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫‪ ‬جميعها من الذكور‪.‬‬ ‫وفي توابع اربيل هناك اثنان من‬ ‫المدارس االبتدائية معلمان واحدى‬ ‫وثالثون من التالميذ جميعها‬ ‫من الذكور‪ .‬علماً بان الطالب‬ ‫غير المسلمين لم يدخلوا في هذا‬ ‫االحصاء‪.‬‬ ‫‪25‬‬ ‫وجاء في الدليل االحصائي إحصائية‬ ‫عامة لمدارس قضاء اربيل في‬ ‫السنة الدراسية ‪ ‬‬ ‫‪26‬‬ ‫‪1 1‬مدرسة المركز االبتدائية موقعها‬‫في محلة خانقاه‪.‬‬ ‫‪2 2‬مدرسة القلعة االبتدائية موقعها في‬‫محلة السراي‪.‬‬ ‫االبتدائية‬ ‫مخمور‬ ‫‪3 3‬مدرسة‬‫موقعها في قرية مخمور بناحية‬ ‫السلطانية‪.‬‬ ‫‪4 4‬مدرسة كوير االبتدائية موقعها في‬‫قرية كوير بناحية السلطانية‪.‬‬ ‫المدارس الرشدية في قضاء اربيل‬ ‫المدارس الرشدية‪ :‬انشئت هذه‬ ‫المدارس بعد التنظيمات العثمانية‬ ‫عام ‪‬م وهذه المدارس تعادل‬ ‫الدراسة المتوسطة في قتنا الحاضر‪.‬‬ ‫وكانت والية الموصل تابعة ادارياً‬ ‫بوالية بغداد‪ .‬اسبق مدن العراق‬ ‫تأسيس هذا النوع من المدارس فقد‬ ‫اسس المتصرف كنعان باشا سنة‬ ‫‪‬م ايام واليته اول مدرسة‬ ‫رشدية في العراق‪ ،‬كانت تحتوي‬ ‫على صفوف االبتدائية وصفوف‬ ‫الرشدية “المتوسطة” ولذلك يعتبر‬ ‫ت‬ ‫‪1‬‬ ‫‪2‬‬ ‫اسم المدرسة‬ ‫كلداني مكتبى‬ ‫«المدرسة الكلدانية»‬ ‫موسوي مكتبي‬ ‫«مدرسة الموسوية»‬ ‫هذا التاريخ بداية تأسيس المدارس‬ ‫الرشدية في العراق‪ .‬وكانت‬ ‫لغة الدراسة في هذه المدارس‬ ‫التركية‪. 27‬‬ ‫وتأسست المدرسة الرشدية في قضاء‬ ‫اربيل عام ‪‬م حيث كانت‬ ‫اربيل مركز قضاء تابعاً الى‬ ‫لواء كركوك شهرزور بوالية‬ ‫بغداد ولهذا اوردت معلومات‬ ‫عن مدارس اربيل في سالنامة‬ ‫بغداد الجزء االول والصادر‬ ‫سنة ‪‬م‪ .‬فقد بلغ عدد طالب‬ ‫المدرسة في السنة نفسها ‪‬‬ ‫وارتفع هذا العدد الى ‪ 43‬سنة‬ ‫‪‬م‪ ،‬ثم تراجع الى ‪ 37‬في‬ ‫السنة الدراسية ‪ ‬‬ ‫والى ‪ 16‬وفي سنة ‪ ‬ارتفع‬ ‫الى ‪ 29‬في سنة ‪ ‬وفي عام‬ ‫‪‬م كان للمدرسة معلم واحد‬ ‫وهو محمد امين افندي وحل في‬ ‫محله في سنة ‪‬م عبدالحكيم‬ ‫افندي الذي ورد اسمه في سالنامة‬ ‫المعارف لسنة ‪ ‬الى جانب‬ ‫معلم حسن الخط محمد رشيد‬ ‫افندي‪ .‬وتولى التعليم فيها في سنة‬ ‫‪‬م معلم واحد هو عبدالقادر‬ ‫‪28‬‬ ‫افندي‪.‬‬ ‫سام) نص على‬ ‫همايوني (مرسوم ٍ‬ ‫تخويل كل طائفة بفتح مدارس‬ ‫اهلية‪.‬‬ ‫وورد في سالنامة وزارة المعارف‬ ‫العثمانية لسنة ‪‬هـ ‪ /‬م‬ ‫مدارس الطوائف غير المسلمة في‬ ‫اربيل وندرج نص ص‪ ‬كما‬ ‫‪29‬‬ ‫جاء‬ ‫وجاء في المجلة المسماة (معارف‬ ‫عمومية احصائيات مجموعه‬ ‫سى) في السنة الدراسية ‪‬هـ‬ ‫‪ /‬م‪ :‬كانت في قضاء اربيل‬ ‫ثالث مدارس للذكور‪ ،‬و‪7‬معلمين‬ ‫ومجموع تالميذ القضاء ‪‬‬ ‫تلميذ‪.‬‬ ‫علماً بان الطالب غير المسلمين لم‬ ‫يدخلوا في هذا االحصاء‪.‬‬ ‫مكتبات قضاء اربيل حسب سالنامة‬ ‫المعارف لسنة ‪‬هـ ‪/‬‬ ‫‪‬م‪:‬‬ ‫في العصور القديمة كانت مراكز العلم‬ ‫والثقافة ومؤسساتها محصورة‬ ‫على مراكز المدن الكبيرة فقط‪.‬‬ ‫وفي اواخر القرن الثامن عشر‬ ‫وبداية القرن التاسع عشر‪.‬‬ ‫انتشرت حركة التعليم في أوساط‬ ‫الناس على مدى واسع وازداد‬ ‫احتياجهم الى الكتب وخاصة ما‬ ‫يحتاجه طالب العلم والمدارس‬ ‫مما ادى الى انتشار المكتبات في‬ ‫المدن الصغيرة‪ .‬وفي اربيل كانت‬ ‫المؤسسات الخيرية‪ ،‬مثل الجوامع‬ ‫والمساجد والمدارس والتكايا‬ ‫مدارس الطوائف غير المسلمة في‬ ‫اربيل‬ ‫وهي المدارس الخاصة للطوائف‬ ‫الدينية غير المسلمة وتتولى‬ ‫اداراتها وتقوم بالصرف عليها‬ ‫طوائف دينية منفردة‪ .‬وقد كان‬ ‫لكل مدرسة منها منهجها الخاص‬ ‫ولغة التعليم التي تستخدمها‪ .‬وفي‬ ‫سنة ‪‬هـ ‪ /‬م صدر خط‬ ‫مجموع‬ ‫التالميذ‬ ‫الجماعة‬ ‫المنسبة‬ ‫للمدرسة‬ ‫ذكور‬ ‫اناث‬ ‫الكلدان‬ ‫‪30‬‬ ‫‪25‬‬ ‫مجهول‬ ‫اليهود‬ ‫‪35‬‬ ‫‪0‬‬ ‫هـ‪‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫تاريخ‬ ‫تأسيس‬ ‫درجتها‬ ‫تاريخ الرخصة‬ ‫االبتدائية‬ ‫بدون رخصه‬ ‫االبتدائية‬ ‫بدون رخصة‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪52‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫أربيل في السالنامات العثمانية‬ ‫القسم الثاني‪-‬‬‫نجات كوثراغلو‬ ‫مدارس اربيل حسب سالنامات‬ ‫العثمانية‬ ‫قبل انتشار المؤسسات التعليمية التي‬ ‫تتبع النظام الحديث في البلدان‬ ‫العثمانية‪ ،‬كان االهالي يدرسون‬ ‫في المدارس الدينية والتي انتشرت‬ ‫في بعض الجوامع والمساجد‬ ‫والمحالت‪ .‬وكانت الدراسة في‬ ‫هذه المدارس تنحصر في مجال‬ ‫القراءة والكتابة وتدريس بعض‬ ‫العلوم الدينية والدنيوية‪.‬‬ ‫وقد زادت المدارس وخاصة‬ ‫الدينية منها زيادة محسوسة‬ ‫في عهد الدولة العثمانية‪ ،‬حيث‬ ‫اخذت اربيل موقعها المشرق‬ ‫واصبحت منبع نور ينير المنطقة‬ ‫باجمعها‪.‬‬ ‫وقد اسست المدارس الدينية في المدينة‬ ‫من قبل االهالي‪ ،‬وبالخاصة اعيان‬ ‫المدينة‪ ،‬حيث كانوا يدفعون مراتب‬ ‫معلمي الصبيان عن طيبة خاطر‬ ‫لتعليم اوالدهم‪ ،‬وورد في صفحة‬ ‫(‪ )‬من سالنامة المعارف لسنة‬ ‫‪‬هـ ‪ /‬م‪.‬‬ ‫المدارس االبتدائية في قضاء اربل‬ ‫وقد بوشر ببناء المدارس االبتدائية في‬ ‫والية الموصل بشكل فعلي عام‬ ‫‪‬م‪ ،‬وذكر سالنامة الموصل‬ ‫لسنة ‪‬هـ خمس مدارس‬ ‫االبتدائية في قضاء اربيل‪ ،‬ولم‬ ‫يذكر عدد التالميذ‪.‬‬ ‫وتأسست مدرسة االبتدائية في محلة‬ ‫خانقاه في سنة ‪‬‬ ‫وورد في سالنامة الموصل لسنة‬ ‫‪‬هـ‪: ،‬المدرسة االبتدائية في‬ ‫قضاء اربل‪ :‬المعلم االول مولود‬ ‫افندى‪ ،‬المعلم الثاني عبدالكريم‬ ‫افندي‪ ،‬عدد تالميذها ‪‬‬ ‫ومدرسة القلعة االبتدائية بأربيل‪:‬‬ ‫المعلم االول رؤوف افندي‪،‬‬ ‫المعلم الثاني مصطفى افندي‪ .‬عدد‬ ‫تالميذها ‪‬‬ ‫وجاء في معارف نظارت عمومية‬ ‫إحصائيات قلمي لسنة الدراسية‬ ‫‪ ‬ص‪ 7‬عدد المدارس‬ ‫االبتدائية والمعلمين والتالميذ‬ ‫الموجودين في قضاء اربيل‪ :‬ثالث‬ ‫مدارس االبتدائية للذكور وعدد‬ ‫المعلمين سبعة وعدد التالميذ‪:‬‬ ‫المدارس الدينية في اربيل‪:‬‬ ‫ت اسم المدرسة‬ ‫موقعها مدرسها‬ ‫عدد الطلبة اسم مؤسس المدرسة‬ ‫‪1‬‬ ‫ابو بكر‬ ‫القلعة‬ ‫مال عيسى افندى‬ ‫‪9‬‬ ‫بكر افندى‬ ‫‪2‬‬ ‫فاطمة‬ ‫القلعة‬ ‫مال ابراهيم افندى‬ ‫‪8‬‬ ‫فاطمه خاتون‬ ‫‪3‬‬ ‫خانقاه‬ ‫القلعة‬ ‫الشيخ هدايت اهلل افندى ‪10‬‬ ‫‪4‬‬ ‫ﭼول جامعى‬ ‫‪-‬‬ ‫‪5‬‬ ‫مال اسحاق جامعى القلعة‬ ‫الشيخ هدايت اهلل افندى‬ ‫مال عبداهلل افندى‬ ‫‪9‬‬ ‫الشيخ علي افندى‬ ‫مصطفى اغا‬ ‫‪10‬‬ ‫مال سعيد‬ ‫‪6‬‬ ‫الحاج امينة‬ ‫القلعة‬ ‫اسماعيل افندى‬ ‫‪5‬‬ ‫الحاجة امينة خاتون‬ ‫‪7‬‬ ‫عبداهلل شادري‬ ‫القلعة‬ ‫عبدالرحيم افندى‬ ‫‪10‬‬ ‫عبداهلل افندى‬ ‫‪53‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫محمود عطا خيراهلل (نجل الشهيد عطا خيراهلل)‪.‬‬ ‫اللواء الركن سامي قاسم زينل)‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مشاة (‪ )Albay-Piyade‬إتحاد يونس‪ ،‬أستشهد في‬ ‫شمالي العراق أثناء الحرب مع «إيران»‪.‬‬ ‫ •العقيد الركن ‪ -‬مشاة (‪ )Kurmay Albay-Piyade‬هاشم قاسم‬ ‫زينل‪( ،‬األخ األصغر للواء الركن سامي قاسم زينل)‪.‬‬ ‫ •النقيب ‪ -‬مشاة (‪ )Yüzbaşı-Piyade‬موفق هدايت آرسالن‬ ‫(أحيل على التقاعد بهذه الرتبة الصغيرة ألسباب صحية‬ ‫بعد إصابته في معارك الشمال‪ ،‬وهو نجل الرئيس أول‪/‬‬ ‫الرائد هدايت بك آرسالن)‪.‬‬ ‫ •المقدم ‪ -‬هندسة عسكرية (‪ )Yarbay-İstihkam‬عماد‬ ‫عبدالرحمن بيراقدار‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مقاومة طائرات (‪)Albay-Hava Savunma‬‬ ‫أرمان إحسان خيراهلل‪( ،‬نجل الشهيد المقدم الصيدلي‬ ‫إحسان خيراهلل)‪.‬‬ ‫ •العميد الركن ‪ -‬مشاة (‪)Kurmay Tümgeneral-Piyade‬‬ ‫مؤيد نورالدين حسين‪ ،‬عمل فترة طويلة برتبه الصغيرة‬ ‫مرافقاً عسكرياً لـ»لفريق الركن يالجين عمر عادل»‬ ‫حين كان بمنص َبي قائد الفرقة‪ 31/‬والفيلق‪ ،،6/‬وهو نجل‬ ‫«العميد اإلداري نورالدين حسين»‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مشاة (‪ )Albay-Piyade‬نجدت أحمد الجلبي‪،‬‬ ‫أستشهد في قاطع حلبجة» شمالي العراق عام ‪‬‬ ‫أثناء الحرب مع «إيران»‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مدفعية (‪ )Albay-Topçu‬زكي شاكر جدوع‪.‬‬ ‫ •النقيب ‪ -‬قوات خاصة (‪)Yüzbaşı-Özel Kuvvetler‬‬ ‫نبيل أنور عبدالرحمن علمدار‪ُ ,,,,‬م ِن َح رتبة «لواء‬ ‫‪ ”Tümgeneral‬مؤخراً في أوائل عام ‪ ‬كونه قد أُحيل‬ ‫على التقاعد عام (‪ )‬بعد لجوء خاله “اللواء الركن‬ ‫َ‬ ‫المال مصطفى البارزاني‬ ‫كمال مصطفى علمدار” إلى‬ ‫ً‬ ‫عامي (‪ )‬وعمله قائدا لعملياته‪.‬‬ ‫ •الرائد ‪ -‬كيمياوي (‪ )Binbaşı-Kimya‬قاسم أحمد دندن‪،،‬‬ ‫ُم ِن َح رتبة “عميد ‪ ”Tuğgeneral‬كونه قد ُط ِر َد من الجيش‬ ‫في العهد الصدامي بعد الحكم عليه بالسجن لـ(‪)7‬‬ ‫سنوات‪.‬‬ ‫ •المالزم ‪ -‬مدفعية (‪ )Teğmen-Topçu‬نشأت عسكر‬ ‫محمود رضا (نجل الزعيم‪/‬العميد عسكر محمود‪ ،‬واألخ‬ ‫األصغر لكل من العميد المهندس نجدت والرائد المهندس‬ ‫فكرت‪ ،‬أُع ِد َم يوم ‪ ‬بتهمة إشتراكه بمحاولة‬ ‫لقلب نظام الحكم البعثي)‪.‬‬ ‫ •العقيد دفاع جوي (‪)Havasavunma Albay-Piyade‬‬ ‫صباح هادي علي رضا (نجل الزعيم‪/‬العميد الركن‬ ‫هادي علي رضا)‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مشاة (‪ )Albay-Piyade‬سمير قاسم زينل (أخو‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫ •المقدم‪ -‬حاسبات ألكترونية (‪ )Yarbay-Uyduyazar‬علي‬ ‫صدرالدين سيد هادي (نجل العميد الركن صدرالدين‬ ‫سيد هادي)‪.‬‬ ‫ •المالزم أول ‪ -‬مشاة (‪ )Üstteğmen-Piyade‬موفق ناظم‬ ‫توفيق‪( ،.‬أحد إخوة العميد الركن الدكتور صبحي ناظم‬ ‫توفيق‪ ،‬فـُِق َد برتبة «مالزم أول إحتياط» يوم ‪ 30‬نيسان‬ ‫‪ ‬خالل معركة «الطاهري‪ -‬جسرحالوب» أثناء‬ ‫الحرب مع إيران‪ ،‬وترفع بعد ذلك تباعاً حتى رتبة «رائد‬ ‫‪ ”Binbaşı‬حسب القانون‪ ،.‬ولم يتوصل أهله إلى أية‬ ‫معلومة عنه وذلك أسو ًة بما يربو على (‪)‬‬ ‫ضابط وجندي عراقي مفقود في أتون تلك الحرب‪،‬‬ ‫وحتى بعد إحتالل العراق وتحسن العالقات مع إيران)‪.‬‬ ‫ •رائد ‪ -‬مشاة (‪ )Binbaşı-Piyade‬محمد يالجين عمر عادل‪،‬‬ ‫(النجل الوحيد للفريق الركن يالجين عمر عادل)‪.‬‬ ‫ •الرائد ‪ -‬مخابرة (‪ )Binbaşı-Muhabere‬علي حسين حسن‬ ‫المفتي‪( ،‬النجل األكبر للعميد حسين حسن المفتي)‪.‬‬ ‫ •المالزم أول ‪ -‬مخابرة (‪ )Üstteğmen-Muhabere‬يحيى‬ ‫حسين حسن المفتي‪( ،‬نجل العميد حسين حسن المفتي)‪.‬‬ ‫أولئك هم الضباط التركمان في مختلف صنوف الجيش‬ ‫العراقي (القوات البرية) من خريجي الكلية العسكرية أو‬ ‫ممن تطوعوا في المسلك العسكري المشرف وأضحوا‬ ‫ضباطاً على المالك الدائم للجيش العراقي‪ ،‬وذلك قبل أن‬ ‫ناتي بصحبة القارئ الكريم ‪-‬بإذن اهلل سبحانه‪ -‬في عدد‬ ‫الحق من هذه المجلة على القسم الثالث واألخير خائضين‬ ‫في أسماء الضباط التركمان اآلخرين من الطيارين‬ ‫والبحارين واألطباء والمهندسين واإلداريين وضباط‬ ‫الشرطة من قادتنا الذين كانوا ما زالوا في الخدمة في‬ ‫صفوف أسلحة القوات المسلحة العراقية وصنوفها‬ ‫المتنوعة في أواسط الخمسينيات‪ ،‬أو كانوا من أصدقائنا‬ ‫ومعارفنا وسط دورات متقاربة‪ ،‬أو من آولئك الذين‬ ‫عملنا معاً في وحدات وتشكيالت ومؤسسات أو دوائر‬ ‫عسكرية خالل عقود النصف الثاني من القرن العشرين‬ ‫في غضون أعوام خدمتنا وسط القوات المسلحة‪ ،‬سواء‬ ‫أكانت في أوقات السلم النادرة في العراق أو في ظروف‬ ‫الحروب والمعارك والقتاالت داخل الوطن وخارجه‪.‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪54‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫ •المقدم ‪ -‬تجنيد (‪ )Yarbay‬جالل عبد الصمد‪.‬‬ ‫ •الرائد ‪ -‬مدفعية (‪ )Binbaşı-Topçu‬عادل إسماعيل‪.‬‬ ‫ •المقدم (‪ )Yarbay-Piyade‬حشمت مصطفى اليعقوبي‬ ‫(فـُِق َد في الحرب مع إيران ولست على يقين من العثور‬ ‫عليه شهيداً أو معرفة شيء عن مصيره)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬تموين ونقل (‪ )Tuğgeneral-Ulaştırma‬حسين‬ ‫حسن المفتي‪.‬‬ ‫ •اللواء ‪ -‬تموين ونقل (‪ )Tümgeneral-Ulaştırma‬عادل‬ ‫توفيق‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مقاومة طائرات (‪)Tuğgeneral-Havasavunma‬‬ ‫عصمت عبدالصمد‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة (‪ )Tuğgeneral-Piyade‬محمد‬ ‫إبراهيم‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مشاة‪-‬مغاوير (‪ )Komando Albay-Piyade‬عالء‬ ‫الدين فخرالدين‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة (‪ )Tuğgeneral-Piyade‬ماهر خضر‪.‬‬ ‫ •الرائد ‪ -‬مشاة (‪ )Binbaşı-Piyade‬وحدت سيد هادي‪( ،‬األخ‬ ‫غير الشقيق للعميد الركن صدرالدين سيد هادي)‪.‬‬ ‫ •المقدم ‪ -‬هندسة آلية كهربائية (‪)Yarbay-Ordudonatım‬‬ ‫كمال خليل (لست متأكداً من رتبته األخيرة)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة (‪ )Tuğgeneral-Piyade‬موفق خضر‪،‬‬ ‫ظل أسير حرب لدى «إيران» مدة ‪ 18‬عاماً (‪‬‬ ‫‪ ،)‬وهو األخ األصغر للعميد ماهر خضر‪.‬‬ ‫ •اللواء ‪ -‬مشاة (‪ )Tümgeneral-Piyade‬أكرم عبد القادر‬ ‫الصراف‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة (‪ )Tuğgeneral-Piyade‬تاج الدين عوني‪.‬‬ ‫ •العميد الركن ‪ -‬مشاة (‪)Kurmay Tuğgeneral-Piyade‬‬ ‫جليل إسماعيل آغا بيراقدار‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة‪/‬مغاوير (‪)Komando Tuğgeneral-Piyade‬‬ ‫نجدت سعيد أحمد الحافظ‪( ،‬خالل عام ‪ُ ‬م ِن َح رتبة‬ ‫«فريق ‪ ”Tümgeneral‬كونه قد هرب من العراق في‬ ‫عقد التسعينيات وصدر بحقه عقوبة اإلعدام)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬هندسة آلية كهربائية (‪Tuğgeneral-‬‬ ‫‪ )Ordudonatım‬صباح محمد الصالحي‪.‬‬ ‫‪55‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬تموين ونقل (‪ )Tuğgeneral-ulaştırma‬فاروق‬ ‫نعمت‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مقاومة طائرات (‪)Tuğgeneral-Havasavunma‬‬ ‫نظمي ناظم الهرمزي‪( .‬األخ األصغر للعميد الطبيب‬ ‫آيدن ناظم الهرمزي)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة (‪ )Tuğgeneral-Piyade‬آرسالن جميل‬ ‫أكرم‪.‬‬ ‫ •النقيب ‪ -‬مشاة (‪ )Yüzbaşı-Piyade‬نهاد شيخ قدرت كتانة‬ ‫(ترك الجيش بهذه الرتبة الصغيرة حسب رغبته وألسباب‬ ‫صحية‪ ،‬وعمل في القطاع الخاص قبل أن يترك العراق‬ ‫ويستقر في «إستانبول»‪ ،‬وهو األخ األصغر لكل من‬ ‫العقيدين عبيد ولمعي شيخ قدرت)‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬هندسة آلية كهربائية (‪)Albay-Ordudonatım‬‬ ‫نجدت مصطفى حبيب‪((،‬األخ األصغر للعميد نهاد‬ ‫مصطفى حبيب‪.‬‬ ‫ •الرائد ‪ -‬مشاة (‪ )Binbaşı-Piyade‬كمال أنور عارف‬ ‫(أستشهد خالل معارك شرق البصرة األولى ‪ -‬تموز‬ ‫‪.)‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مشاة‪-‬مغاوير (‪ )Komando Albay-Piyade‬قيس‬ ‫حسيب علي توفيق قوجاق‪ ،،‬نجل العقيد حسيب علي‬ ‫توفيق‪ ،‬وإبن عم كل من العقيد الطيار مسرور بهاء الدين‬ ‫والشهيد الدكتور نجدت نورالدين قوجاق‪.‬‬ ‫• اللواء المهندس الركن ‪ -‬هندسة آلية كهربائية‬ ‫(‪)Kurmay Tümgeneral - Mühendis Ordudonatım‬‬ ‫سهيل سعيد حمو‪ ،‬وهو نجل الفريق «سعيد حمو»‪،‬‬ ‫وأول ضابط تركماني يحصل على على شهادة هندسة‬ ‫الدبابات والمدرعات ومن أوائل الضباط المهندسين‬ ‫الذين يجتازون كلية األركان‪ .‬بجدارة‪.‬‬ ‫ •المقدم ‪ -‬مشاة آلي (‪ )Yarbay-Mekanize Piyade‬صباح‬ ‫نوري درويش‪ ،‬من أكفأ الضباط الذين عملوا بإمرتي‬ ‫وسواي طيلة حياتي العسكرية أخالقاً وإنضباطاً‬ ‫وشجاعة وكفاءة بشهادة الجميع‪ ،‬أستشهد في معارك‬ ‫الفاو (‪.)‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬دروع (‪ )Tuğgeneral-Tank‬إبراهيم آوجي‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مخابرة (‪ )Albay-Muhabere‬فكرت وهاب‪..‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة‪-‬مغاوير (‪)Komando Tuğgeneral-Piyade‬‬ ‫نجدت مصطفى‪.‬‬ ‫ •المقدم ‪ -‬هندسة آلية كهربائية (‪)Yarbay-Ordudonatım‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫ •العميد الركن ‪ -‬هندسة آلية كهربائية‬ ‫(‪ )Kurmay Tuğgeneral-Ordudonatım‬ثابت عبد‬ ‫الغفور عبد القادر بالوالي‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬دروع (‪ )Tuğgeneral-Tank‬نهاد مصطفى‬ ‫حبيب‪.‬‬ ‫ •العقيد الركن ‪ -‬مدفعية (‪ )Kurmay Albay-Topçu‬سعد‬ ‫اهلل زين العابدين بشيرلي‪( ،‬منح رتبة «فريق ركن‬ ‫‪ ”Kurmay Korgeneral‬عام ‪ ‬كونه م ً‬ ‫ُحاال على‬ ‫التقاعد في حينه بسبب إعدام أخيه بناحية “بشير” في‬ ‫العهد الصدامي)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مدفعية (‪ )Tuğgeneral-Topçu‬أنور صادق‬ ‫البياتي‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مخابرة (‪ )Albay-Muhabere‬فاضل محمد‬ ‫حسين‪.‬‬ ‫التلعفري‪ -‬يترقى إلى هذه الرتبة الرفيعة ويشغل منصب‬ ‫قائد فيلق عام ‪.)‬‬ ‫ •اللواء ‪ -‬مدفعية (‪ )Tümgeneral-Topçu‬شاكر شكر‪.‬‬ ‫ •اللواء ‪ -‬مدفعية (‪ )Tümgeneral-Topçu‬محمد صالح‬ ‫إسماعيل‪.‬‬ ‫ •اللواء ‪ -‬هندسة عسكرية (‪ )Tümgeneral-İstihkam‬نجات‬ ‫سعد اهلل الصالحي‪.‬‬ ‫ •العميد الركن ‪ -‬مشاة آلي‬ ‫(‪ )Kurmay Tuğgeneral-Mekanize Piyade‬الدكتور‬ ‫صبحي ناظم توفيق بك‪( ،‬أول ضابط تركماني بعد‬ ‫إحالته على التقاعد عام ‪ ‬يحصل على شهادة‬ ‫الدكتوراه في التأريخ العسكري اإلسالمي عام ‪.)‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬دروع (‪ )Tuğgeneral-Tank‬هشام علي غالب‪.‬‬ ‫ •العميد ‪-‬مدفعية (‪ )Tuğgeneral-Topçu‬عادل جهاد‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مدفعية (‪ )Albay-Topçu‬عادل بكر أربيللي‪،‬‬ ‫(لست على يقين تام من رتبته األخيرة)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪-‬مدفعية (‪ )Tuğgeneral-Topçu‬فاضل عياس‪.‬‬ ‫ •المقدم ‪ -‬هندسة آلية كهربائية (‪)Yarbay-Ordudonatım‬‬ ‫هاشم رضا‪( ،‬لست على يقين تام من رتبته األخيرة)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة‪-‬مغاوير (‪)Komando Tuğgeneral-Piyade‬‬ ‫جالل شكور‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مدفعية (‪ )Tuğgeneral-Topçu‬طارق سعيد‪،‬‬ ‫(لست على يقين تام من رتبته األخيرة)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة (‪ )Tuğgeneral-Piyade‬كمال محمد‬ ‫عبدالصمد‪( ،‬لست على يقين من رتبته األخيرة)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مدفعية (‪ )Tuğgeneral-Topçu‬مصطفى محمد‬ ‫جميل التلعفري‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬تموين ونقل (‪ )Tuğgeneral-Ulaştırma‬ناظم‬ ‫غريب‪.‬‬ ‫ •العميد الركن ‪ -‬كيمياوي‬ ‫(‪ )Kurmay Tuğgeneral-Kimyasal‬محمد عزيز رشيد‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مشاة‪-‬مغاوير (‪ )Komando Albay-Piyade‬نجات‬ ‫شكري مصطفى‪( ،‬أُع ِد َم خالل معركة «الفاو» عام‬ ‫‪ ‬في الحرب مع إيران)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مدفعية (‪ )Tuğgeneral-Topçu‬تيمور جميل‬ ‫أكرم‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬هندسة عسكرية (‪ )Albay-İstihkam‬عمران‬ ‫محمد حمزة (لست على يقين تام من رتبته األخيرة)‪.‬‬ ‫ •الرائد ‪ -‬مشاة (‪ )Binbaşı-Piyade‬أسعد رشيد‪،‬‬ ‫(مؤخراً وبالتحديد في عام ‪ُ ‬م ِن َح رتبة «فريق‬ ‫‪ ”Korgeneral‬بعد أن كان محكوماً عليه باإلعدام وخفض‬ ‫إلى السجن المؤبد في عهد النظام السابق)‪.‬‬ ‫ •العميد‪-‬هندسة آلية كهربائية (‪)Tuğgeneral-Ordudonatım‬‬ ‫عبد الكريم توفيق‪( ،‬لست على يقين تام من رتبته‬ ‫األخيرة)‪.‬‬ ‫ •المالزم أول ‪ -‬مشاة (‪ )Üstteğmen-Piyade‬أنور صابر‪،‬‬ ‫(لست متأكداً من رتبته األخيرة‪ ،‬ولكنه من الدورة ‪40‬‬ ‫كلية عسكرية‪ ،‬وقد ترك الجيش بهذه الرتبة الصغيرة‬ ‫ولسبب لم أعرفه)‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬هندسة آلية كهربائية (‪)Albay-Ordudonatım‬‬ ‫ُ‬ ‫(علمت مؤخراً أنه ُم ِن َح رتبة «لواء‬ ‫قلندر صفر‪،‬‬ ‫ُ‬ ‫‪ ”Tümgeneral‬كون أحد إخوة زوجته قد أعدم في‬ ‫العهد الصدامي ألسباب سياسية)‪.‬‬ ‫ •الفريق الركن ‪ -‬مدفعية (‪)Kurmay Tuğgeneral-Topçu‬‬ ‫يالجين عمر عادل‪( ،‬ثاني ضابط تركماني من خريجي‬ ‫الكلية العسكرية العراقية ‪-‬بعد الفريق سعيد حمو‬ ‫ •المقدم ‪ -‬كيمياوي (‪ )Yarbay-Kimyasal‬نجات بهجت‪.‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫ •المقدم ‪ -‬مخابرة (‪ )Yarbay-Muhabere‬خالد شاكر أحمد‪.‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪56‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫ولكنه أحيل على التقاعد بهذه الرتبة الصغيرة كونه‬ ‫مقترناً بإمرأة أجنبية)‪.‬‬ ‫سعداهلل يونس‪.‬‬ ‫ •اللواء الركن ‪ -‬هندسة عسكرية‬ ‫(‪ )Kurmay Tümgeneral-İstihkam‬إحسان أكرم‬ ‫زينل‪.‬‬ ‫ •اللواء ‪-‬دروع (‪ )Tümgeneral-Tank‬إسماعيل محمد‬ ‫ياسين التلعفري‪.‬‬ ‫ •العقيد الركن ‪-‬مشاة (‪ )Kurmay Albay-Piyade‬أكرم‬ ‫حميد‪.‬‬ ‫ •العقيد الركن ‪ -‬مدفعية (‪ )Kurmay Albay-Topçu‬عزيز‬ ‫سيد قادر صمانجي‪( ،‬مؤخراً وفي عام ‪ُ ‬م ِن َح رتبة‬ ‫(فريق ركن ‪ )Kurmay Korgeneral‬كونه أحد أقطاب‬ ‫المعارضة السياسية العراقية البارزين في الخارج أبان‬ ‫النظام الصدامي)‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مشاة (‪ )Albay-Piyade‬أكرم عبدالقادر الجراح‪.‬‬ ‫ •اللواء الركن ‪ -‬مدفعية (‪)Kurmay Tümgeneral-Topçu‬‬ ‫نور الدين جبار‪ ،‬أول ضابط ركن تركماني يتبوأ منصب‬ ‫«رئيس أركان فيلق» برتبة «عميد ركن»‪.‬‬ ‫ •المقدم الركن ‪ -‬مدفعية (‪)Kurmay Yarbay-Topçu‬‬ ‫يوسف حسن فرحات التلعفري‪( ،‬توفي بهذه الرتبة‬ ‫عام ‪ ‬إثر مرض عضال أصاب جهازه‬ ‫الهضمي)‪.‬‬ ‫ •اللواء الركن ‪ -‬مدفعية (‪)Kurmay Tümgeneral-Topçu‬‬ ‫سامي قاسم زينل‪( ،‬من الضباط النوادر الذين عملوا‬ ‫سنوات متعددة لدى القيادة العامة للقوات المسلحة خالل‬ ‫األعوام األولى من الحرب مع «إيران» ولسنوات متعددة‬ ‫قبل أن يشغل منصب قائد فرقة المشاة اآللية األولى‪،‬‬ ‫ولكن النظام الصدامي أعدمه في مطلع التسعينيات)‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬نقلية آلية (‪ )Tuğgeneral-Ulaştırma‬فيض اهلل‬ ‫محمد علي‪.‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مخابرة (‪ )Albay-Muhabere‬وهبي كمال‬ ‫حسون‪.‬‬ ‫ •العميد الركن‪-‬نقلية آلية (‪)Kurmay Tuğgeneral-Ulaştırma‬‬ ‫الدكتور طلعت محمد نوري‪ ،‬ثاني ضابط تركماني ‪-‬‬ ‫بعد العميد الركن صبحي ناظم توفيق‪ -‬بعد إحالته على‬ ‫التقاعد عام (‪ )‬يحصل على شهادة الدكتوراه في‬ ‫التاريخ العسكري اإلسالمي عام (‪.)‬‬ ‫ •العقيد ‪ -‬مخابرة (‪ )Albay-Muhabere‬عبدالكريم علي‬ ‫ •العميد ‪ -‬مخابرة (‪ )Tuğgeneral-Muhabere‬حسام الدين‬ ‫عثمان‪.‬‬ ‫ •اللواء الركن ‪ -‬هـندسة آلية كهربائية‬ ‫(‪ )Kurmay Tümgeneral-Ordudonatım‬محمود أحمد‬ ‫عزت‪.‬‬ ‫ •العميد الركن ‪ -‬هـندسة آلية كهربائية‬ ‫(‪ )Kurmay Tuğgeneral-Ordudonatım‬كمال عباس‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬نقلية آلية (‪ )Tuğgeneral-Ulaştırma‬رفعت سيد‬ ‫شاكر‪.‬‬ ‫ •العميد‪-‬هندسة آلية كهربائية (‪)Tuğgeneral-Ordudonatım‬‬ ‫عبدالرحمن طه‪.‬‬ ‫ •العميد ‪ -‬مشاة (‪ )Tuğgeneral-Piyade‬رشدي سعد الدين‪.‬‬ ‫ •النقيب‪-‬هندسة عسكرية (‪ )Yüzbaşı-İstihkam‬أحمد‬ ‫بهجت إبراهيم‪( ،‬من ضباط الهندسة الذين كان يُشار‬ ‫إليهم بالبنان‪ ،‬وقد ُع َد خبيراً نادراً في مجال المتفجرات‪،‬‬ ‫‪57‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫ •اللواء الركن ‪ -‬مظلي‪ -‬قوات خاصة‬ ‫(‪ )Kurmay Tümgeneral-Özel Kuvvetler‬عصمت‬ ‫صابر عمر‪ ،‬قاد قوة عراقية بمستوى «لواء» أوفد‬ ‫لينتشر في الساحة اللبنانية آلداء مهمات خاصة لمرتين‬ ‫متتاليتين خالل (‪ )‬في غضون الحرب‬ ‫األهلية التي دارت في «لبنان»‪ ،‬وشغل منصب آمر لواء‬ ‫قوات خاصة في أوائل الحرب مع إيران‪ ،‬ثم قائداً لصنف‬ ‫القوات الخاصة للجيش العراقي في أواسط الثمانينيات ثم‬ ‫قائداً لفرقة المشاة‪ 4/‬في أواخرها‪ ،‬ثم رئيساً ألركان قيادة‬ ‫بمستوى فيلق في حرب الكويت (‪،،)‬‬ ‫ورغم كل ذلك فقد أعدمه النظام السابق مع جملة من‬ ‫كبار الضباط في رمضان‪/‬نيسان ‪ ‬بعد شهرين من‬ ‫إنتهاء حرب الكويت وذلك آلسباب لم نتعرف ‪-‬وكذلك‬ ‫عائلته‪ -‬على حقيقتها لغاية يومنا هذا‪.‬‬ ‫ •اللواء الركن ‪ -‬مدفعية (‪)Kurmay Tümgeneral-Topçu‬‬ ‫شهاب أحمد محمد علي البياتي‪ ،‬األخ األكبر للعميد‬ ‫الطيار محمد أحمد البياتي‪.‬‬ ‫ •اللواء الركن ‪-‬مدفعية(‪)Kurmay Tümgeneral-Topçu‬‬ ‫إحسان محمد رشاد‪.‬‬ ‫ •اللوا ‪ -‬مقاومة طائرات(‪)Tümgeneral-Havasavunma‬‬ ‫صالح الدين رفيق‪/1/16‬‬ ‫ •الزعيم‪/‬العميد‪-‬مشاة (‪)Tuğgeneral-Piyade‬‬ ‫مصطفى طيفور‪.‬‬ ‫ •العقيد‪-‬مشاة (‪ )Albay-Piyade‬غازي بك نفطجي‪.‬‬ ‫ •الفريق ‪ -‬مشاة (‪ )Korgeneral-Piyade‬سعيد حمو‬ ‫التلعفري‪ ،‬أول ضابط تركماني يتخرج في الكلية‬ ‫العسكرية العراقية ويتدرج من دون أي تاخير لغاية‬ ‫هذه الرتبة الرفيعة في الجيش العراقي منذ تأسيسه عام‬ ‫‪ ،‬وهو أول قائد ألول فيلق يتشكل في العراق عام‬ ‫‪ ،‬وقبل أن يشغل منصب معاون رئيس أركان‬ ‫الجيش‪ ،‬ثم مفتشاً عاماً للقوات المسلحة العراقية‪.‬‬ ‫ •العميد‪ -‬نقلية آلية (‪ )Tuğgeneral-Ulaştırma‬أسعد‬ ‫سعيد‪ ،‬األخ األكبر لعميد الشرطة حمدي سعيد‪.‬‬ ‫ •العميد الركن‪ -‬نقلية آلية‬ ‫(‪ )Kurmay Tuğgeneral-Ulaştırma‬صدرالدين سيد‬ ‫هادي‪.‬‬ ‫ •اللواء الركن ‪ -‬مشاة (‪)Kurmay Tümgeneral-Piyade‬‬ ‫كمال مصطفى علمدار‪( ،‬بعد إحالته على التقاعد‬ ‫إستغربنا كثيراً إللتجائه المؤسف إلمرة «مال مصطفى‬ ‫البارزاني» ووضع نفسه في خدمته ليشغل منصب قائد‬ ‫عملياته في حرب الشمال عام ‪.)‬‬ ‫ •المقدم الركن نامق بيراقدا ر ( ‪iKurmay Yarbay-P‬‬ ‫‪ ،)yade‬من الضباط المحبوبين ألخالقه السامية ووفائه‬ ‫ألصدقائه‪ ،‬والذي كان الجميع يحترمونه لسمو أخالقه‬ ‫ومداركه وحسن تعامله وإدارته‪ ،‬ولكنه أحيل على‬ ‫التقاعد بهذه الرتبة المتوسطة عام ‪ ‬كونه متزوجاً‬ ‫من إمرأة أجنبية‪.‬‬ ‫ •الزعيم‪/‬العميد‪ -‬مشاة (‪ )Tuğgeneral-Piyade‬عسكر‬ ‫محمود رضا‪ ،‬والد كل من الرائد المهندس فكرت‬ ‫والعميد المهندس نجدت والشهيد المالزم نشأت‪ ،‬وربما‬ ‫يكون أول شخصية تركمانية يشغل منصب وكيل وزارة‬ ‫منذ تأسيس الدولة العراقية (‪.)‬‬ ‫ •اللواء الركن (‪ )Kurmay Tümgeneral-Piyade‬إبراهيم‬ ‫كامل كوثر‪.‬‬ ‫العربي اإلسالمي‬ ‫* عميد ركن متقاعد‪ -‬دكتوراه في التأريخ‬ ‫ّ‬ ‫ •اللواء الركن ‪ -‬مشاة (‪)Kurmay Tümgeneral-Piyade‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪58‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫في برقية تعزية‬ ‫الصالحي يعزي بوفاة ورحيل الشخصية التركمانية‬ ‫السياسية واالدبية‬ ‫االستاذ عزالدين كركوك‬ ‫بعث السيد رئيس الجبهة‬ ‫التركمانية العراقية النائب‬ ‫ارشد الصالحي ببرقية تعزية‬ ‫لوفاة االستاذ عزالدين كركوك‬ ‫صباح يوم السبت الثالث من‬ ‫مايس ‪. ‬‬ ‫‪59‬‬ ‫وجاء في البرقية‪ :‬تلقينا ببالغ الحزن‬ ‫واالسى رحيل الشخصية‬ ‫التركمانية السياسية واالدبية‬ ‫االستاذ عزالدين كركوك الذي‬ ‫وافاه االجل في تركيا‪.‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫و ا ضا ف‬ ‫ا لصا لحي‬ ‫قائال‪ :‬قد ال‬ ‫تسع صفحات‬ ‫التاريخ الحتواء‬ ‫وسيرة‬ ‫ماثر‬ ‫انسان وهب من‬ ‫حياته لالنسانية‬ ‫ومسيرة الحياة‬ ‫الجهادية اكثر من‬ ‫طاقة وقدرات‬ ‫فرد ال يملك‬ ‫نفسه التي جاد‬ ‫بها الى معتقده‪،‬‬ ‫االستاذ‬ ‫وان‬ ‫عزالدين كركوك‬ ‫الذي رحل عنا‬ ‫بامس‬ ‫ونحن‬ ‫الحاجة الى ارائه‬ ‫وافكاره ولمساته‬ ‫المؤثرة في كل‬ ‫موقف قومي‪،‬‬ ‫كرس‬ ‫حيث‬ ‫المرحوم حياته‬ ‫ومنذ ان وعى‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫نفسه لقضية الشعب التركماني‬ ‫العادلة ولم يبخل باي شيء‬ ‫في سبيل اعالء كلمة الحق‬ ‫التي امن بها شعبنا التركماني‬ ‫النبيل‪ ،‬ونضح في المسيرة‬ ‫النضالية التي بدأ بها مع نخبة‬ ‫من المثقفين التركمان وظلت‬ ‫راية الريادة بايديهم الى اخر‬ ‫رمق من حياتهم‪.‬‬ ‫انه ليعز علينا كثيرا ان نفقد هؤالء‬ ‫النجوم واحدا تلو االخر‪،‬‬ ‫رغم ان امهات التركمان لم‬ ‫يعقمن من انجاب من يواصل‬ ‫المسيرة‪.‬‬ ‫وفي الوقت الذي نعزي شعبنا‬ ‫التركماني وانفسنا بالذات بهذا‬ ‫المصاب الجلل‪ ،‬فاننا نبتهل‬ ‫الى العلي االعلى عز وجل ان‬ ‫يسكن فقيدنا الغالي فسيح جناته‬ ‫في عليين عند مليك مقتدر‪،‬‬ ‫وان يلهمنا الصبر والسلوان‪‬‬ ‫انا هلل وانا اليه راجعون ‪.‬‬ ‫مكتب رئيس الجبهة التركمانية‬ ‫العراقية‬ ‫النائب ارشد الصالحي‬ ‫‪ 3‬أيار ‪‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫في القاهرة ‪ ،‬كما حضر مؤتمر‬ ‫صحفيي الدول اإلسالمية الذي‬ ‫انعقد في نيقوسيا‪ ،‬إضافة إلى‬ ‫مشاركته في المباحثات التجارية‬ ‫بين تركيا والسعودية وتركيا‬ ‫والكويت‪ .‬كما كان ضمن الوفد‬ ‫المرافق لرئيس جمهورية تركيا‬ ‫األسبق كنعان أورن لألردن‬ ‫وزيارة رئيس الوزراء التركي‬ ‫طورغوت أوزال إلى اليمن‬ ‫وزيارة وزير الخارجية مسعود‬ ‫ييلماز إلى ُعمان)‪.‬‬ ‫وقضيتها المركزية كركوك في‬ ‫كل زمان ومكان وفي كل محفل‬ ‫ومجال‪ .‬لم يكتف بالكتابة عنها بل‬ ‫تحول إلى داعية لتوجيه أنظار‬ ‫الرأي العام إلى هوية شعب يراد‬ ‫تهميشه وواقع تاريخي محفور‬ ‫في ذاكرة الزمن يراد إنكاره‬ ‫وتزييفه‪.‬‬ ‫بعد انتقاله إلى أنقرة واصل نشاطه‬ ‫اإلعالمي عن تركمان العراق‪،‬‬ ‫وقام بتقديم كل ما يمكنه من دعم‬ ‫معنوي للطلبة التركمان الدارسين‬ ‫في جامعات أنقرة وساعدهم على‬ ‫تطوير قابلياتهم الفنية مثل الفنان‬ ‫المسرحي عصمت الهرمزي‬ ‫والمطرب عبدالرحمن قزل آي‪.‬‬ ‫وفي عام ‪‬م اجتاز اختبارا‬ ‫نظمته وزارة الخارجية التركية‬ ‫وتم تعينه ملحقا في السفارة‬ ‫التركية بدمشق التي قضى‬ ‫فيها ستة أعوام لمتابعة شؤون‬ ‫العقارات التي تعود ملكيتها إلى‬ ‫مواطنين أتراك‪ ،‬وتم في ‪‬‬ ‫اختياره لعضوية لجنة العقارات‬ ‫التركية ـ السورية المشتركة ‪ ،‬وقد‬ ‫كوفيء بشهادة تقديرية من قبل‬ ‫وزير الخارجية التركية تقديرا‬ ‫لدوره في اللجنة المذكورة ‪.‬‬ ‫وخالل عمله في السلك الدبلوماسي‬ ‫شارك في العديد من المؤتمرات‬ ‫واجتماعات اللجان التالية‪:‬‬ ‫(المباحثات التركية ـ العراقية‬ ‫المشتركة حول العقارات بين‬ ‫البلدين في أنقرة ‪ ،‬كما شارك في‬ ‫طهران في المباحثات الحدودية‬ ‫التركية ـ اإليرانية‪ ،‬وشارك ببغداد‬ ‫في المباحثات الحدودية بين تركيا‬ ‫والعراق‪ ،‬والمباحثات التركية ـ‬ ‫الليبية حول األيدي العالمة في‬ ‫طرابلس‪ ،‬والمباحثات التركية‬ ‫ـ المصرية المشتركة للعقارات‬ ‫عمل في ‪ ‬ـ ‪ ‬ملحقا إداريا‬ ‫في السفارة التركية بباريس وفي‬ ‫‪ ‬ـ ‪ ‬في أبو ظبي وفي‬ ‫‪ ‬ـ ‪ ‬في الرياض‪،‬‬ ‫وأحيل عام ‪ ‬إلى التقاعد‬ ‫بناء على طلبه بعد ‪ 30‬عاما من‬ ‫الخدمة في السلك الدبلوماسي‪.‬‬ ‫أن الكاتب والباحث عزالدين‬ ‫كركوك هو أحد األعضاء‬ ‫المؤسسين لوقف كركوك الذي‬ ‫تأسس في ‪‬م في استانبول‬ ‫بتركيا‪ ،‬حيث اختير فيما بعد‬ ‫رئيسا للوقف‪ .‬كما يتولى في‬ ‫الوقت نفسه منصب مدير تحرير‬ ‫مجلتي ( قارداشلق ـ اإلخاء ) و (‬ ‫آلتون كوبري ) ‪.‬‬ ‫فجع في يوم ‪ 8‬تشرين الثاني من عام‬ ‫‪‬م بوفاة رفيقة دربه ونضاله‬ ‫عقيلته السيدة صبرية كركوك‪،‬‬ ‫بعد حياة زوجية حافلة بالكفاح‬ ‫استمرت أكثر من نصف قرن‪.‬‬ ‫وعاش المناضل عزالدين كركوك‬ ‫بعد وفاة شريكة حياته بوحشة وألم‬ ‫ولكنه لم ينقطع عن خدمته البناء‬ ‫جلدته التركمان واستمراره في‬ ‫رئاسة مؤسسة وقف كركوك في‬ ‫اسطنبول وحضوره المتواصل‬ ‫في المؤتمرات والندوات السياسية‬ ‫والثقافية والصحفية في اسطنبول‬ ‫واشرافه المباشر على مجلة‬ ‫قارداشلق التي تصدر عن وقف‬ ‫كركوك ‪..‬‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫وفي صباح يوم السبت الموافق ‪/5/3‬‬ ‫‪ ‬الم به المرض ولبى نداء‬ ‫ربه في احدى مستشفيات اسطنبول‬ ‫بعد تدهور صحته عن عمر ناهز‬ ‫‪ 85‬سنة وجرى لجثمانه الطاهر‬ ‫مراسيم التشييع في اسطنبول‬ ‫وشارك في تشييعه جمع غفير‬ ‫من الشخصيات الفكرية والثقافية‬ ‫واالدبية والصحفية ورجال اعمال‬ ‫من الشعب التركي والمقيمين‬ ‫التركمان هناك ‪ ..‬رحمك اهلل‬ ‫استاذنا المفكر والصحفي والباحث‬ ‫عزالدين كركوك ‪..‬‬ ‫مؤلفاته ‪:‬‬ ‫* الخوريات واألغاني الشعبية‬ ‫الكركوكية ‪ ،‬منشورات جمعية‬ ‫أتراك العراق للثقافة‬ ‫والتضامن ـ استانبول عام‪. ‬‬ ‫* قصائد عن كركوك ‪ ،‬معهد البحوث‬ ‫التركية ـ أنقرة عام ‪. ‬‬ ‫* أراء حول تركمان العراق ـ‬ ‫استانبول عام ‪. ‬‬ ‫* أتراك العراق على ضوء العالقات‬ ‫التركية ـ العراقية عام ‪. ‬‬ ‫* هاشم ناهد أربيل وأتراك العراق‬ ‫‪ ،‬وقف كركوك ـ استانبول عام‬ ‫‪. ‬‬ ‫* بيبلوغرافية أتراك العراق (لم‬ ‫يطبع)‪.‬‬ ‫* نشر أكثر من ‪ 17‬مقالة باسم‬ ‫مستعار ( سونمز آتش ) ‪.‬‬ ‫* نشر حوالي ‪ 64‬مقالة باسمه‬ ‫الصريح ( عزالدين كركوك ) ‪.‬‬ ‫المصدر ‪:‬‬ ‫* ( عزالدين كركوك ‪ -‬سيرته الذاتية‬ ‫) للدكتور صبحي ساعتجي ‪ ،‬عن‬ ‫كتاب سونمز آتش ‪ ،‬منشورات‬ ‫جمعية أتراك العراق للثقافة‬ ‫والتضامن ‪ /‬استانبول ‪ /‬‬ ‫ـ ترجمه إلى العربية الدكتور‬ ‫نصرت مردان‪.‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪60‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫المفكر والصحفي والباحث عزالدين عبد القادر الملقب‬ ‫بـ (عزالدين كركوك) في ذمة الخلود‬ ‫فالح يازار اوغلو‬ ‫به‪ ،‬اضطر أن يرقد بسببه في‬ ‫المستشفى لمدة ستة أشهر‪.‬‬ ‫في ‪ 2‬آذار من عام ‪ ‬تزوج من‬ ‫السيدة صبرية‪ ،‬وواصل دراسته‬ ‫بعد الزواج وعمل في الوقت‬ ‫نفسه بالوكالة التركية لألنباء‪ .‬ولم‬ ‫تمنعه مشاغله من الدراسة في‬ ‫معهد الصحافة‪.‬‬ ‫ولد المفكر والصحفي والباحث‬ ‫عزالدين عبد القادر عام ‪‬م‬ ‫في منطقة المصلى محلة إمام احمد‬ ‫بكركوك‪ ،‬وأنهى دراسته االبتدائية‬ ‫في مدرستي القلعة وغازي‪ .‬توفي‬ ‫والده سيد عبدالقادر أفندي الذي‬ ‫كان يعرف باسم (سيد قادر)‬ ‫عندما كان في الرابعة عشر من‬ ‫عمره فتكفل بتربيته خاله‪.‬‬ ‫تخرج من إعدادية كركوك عام‬ ‫‪‬م وذهب إلى تركيا‬ ‫لمواصلة دراسته الجامعية‬ ‫ولكنه لم يستطع إكمال دراسته‬ ‫بكلية االقتصاد بجامعة استانبول‬ ‫عام ‪ ‬بسبب مرض ألم‬ ‫‪61‬‬ ‫حرص عزالدين كركوك على‬ ‫المشاركة الفعلية في كل ما يخدم‬ ‫القضية التركمانية‪ ،‬فقد عمل على‬ ‫إصدار تقويم كركوك في ‪‬ـ‬ ‫‪ ،‬وتبع ذلك إصداره لكتيب‬ ‫بعنوان ( أراء حول التركمان في‬ ‫العراق )‪ .‬وفي عام ‪‬م أعد‬ ‫كتابا لم ينشر بعنوان ( أتراك‬ ‫العراق في ضوء الصداقة التركية‬ ‫ـ العراقية)‪.‬‬ ‫وقد أتاحت له الصحافة سبيل خدمة‬ ‫قضية كركوك‪ ،‬وقد أحدث‬ ‫نشاطه انزعاج حكومة بغداد‬ ‫التي كانت تلح عليه لمراجعة‬ ‫القنصلية العراقية باستانبول‬ ‫حامال معه جوازه لغرض تسفيره‬ ‫‪ ،‬كما كانت تقوم من جانب آخر‬ ‫بإرسال تصريحات لتفنيد آرائه‬ ‫التي كان يعبر عنها في مقاالته‬ ‫في الصحافة التركية‪ ،‬إضافة إلى‬ ‫ممارسة الضغوط على عائلته في‬ ‫كركوك‪ .‬ولم يتمكن التحرر من‬ ‫ضغوطات الحكومة العراقية إال‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫بعد حصوله على الجنسية التركية‬ ‫في ‪ . ‬وقد تم في نفس الفترة‬ ‫إسقاط الجنسية العراقية عنه‪.‬‬ ‫أنهى دراسته عام ‪ ‬وذلك بسبب‬ ‫انهماكه في التعريف بالشأن‬ ‫التركماني طيلة سنوات دراسته‪،‬‬ ‫حيث تخرج من قسم اإلدارة‬ ‫المالية بكلية االقتصاد والعلوم‬ ‫السياسية‪ ،‬وقد نجح في االختبار‬ ‫الذي نظمته وزارة الخارجية‬ ‫التركية فكان أن تم تعينه بسبب‬ ‫معرفته اللغة العربية مترجما في‬ ‫الدائرة الخامسة بالوزارة ‪.‬‬ ‫نشر كتابه الذي قام بإعداده (قصائد‬ ‫عن كركوك) عام ‪‬م في‬ ‫أنقرة من قبل معهد البحوث‬ ‫التركية‪ .‬ونظرا اللتزامه بلوائح‬ ‫والقوانين وبسبب وظيفته فلم يكن‬ ‫من الممكن نشر كتاباته باسمه‬ ‫الصريح‪ ،‬ولذا فقد اختار لنفسه‬ ‫اسم سونمز آتش ـ أي ( النار‬ ‫التي ال تخبو) حيث نشر مقاله‬ ‫المعنون (عن أتراك العراق)‬ ‫بعد ترجمته إلى األلمانية بتوقيع‬ ‫(سونمز آتش)‪.‬‬ ‫أن المناضل عزالدين كركوك هو‬ ‫رمز ال يمكن تكراره ‪ ،‬لنموذج‬ ‫الكاتب والباحث التركماني الذي‬ ‫نذر قلمه وحياته لهدف واحد لم‬ ‫يحد عنه أنملة واحدة أال وهو‬ ‫التعريف بالقضية التركمانية‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫وجاب البالد االسيوية واالوروبية‬ ‫ّ‬ ‫فتنقل بحكم وظيفته بين عديد‬ ‫من عواصم الدول كباريس‬ ‫ودمشق وابو ظبي والرياض‪،‬‬ ‫ولما حان وقت تركه الوظيفة‬ ‫استقر في استانبول عازما على‬ ‫ّ‬ ‫ان يدلي بدلوه في خدمة الثقافة‬ ‫التركمانية وقضاياها العادلة‬ ‫والمصيرية‪ .‬وانصرف الى‬ ‫كتابة المقاالت واصدار الكتب‬ ‫في احب المواضيع الى قلبه‬ ‫وهو موضوع تركمان العراق‪،‬‬ ‫فنشر عشرات المقاالت في‬ ‫عديد من الصحف وصدرت‬ ‫له ستة كتب تتناول مختلف‬ ‫جوانب الحياة الثقافية والسياسية‬ ‫لتركمان العراق‪.‬‬ ‫كان عز الدين كركوك يمتلك‬ ‫مكتبة عامرة بآالف الكتب‬ ‫التركية والعربية واالنكليزية‪،‬‬ ‫وكان يمتلك ارشيفا هائال عن‬ ‫كل ما كتب ونشر في الصحف‬ ‫والمجالت عن تركمان العراق‪.‬‬ ‫كان حبّه وولعه بالكتب في‬ ‫أوجه‪ ،‬واذكر انه كان يضع على‬ ‫رفوف مكتبته في داره رقعة‬ ‫مكتوب عليها « خذ حياتي وال‬ ‫تأخذ كتابي»! كانت الكتب تمأل‬ ‫جميع ارجاء شقته بما فيها غرفة‬ ‫المكتبة والصالون والممرات بل‬ ‫وحتى في األرفف التي كان قد‬ ‫وضعها في غرفة نومه‪ .‬كان‬ ‫ّ‬ ‫يكن لزوجته التي توفيت قبله‬ ‫ببضع سنين أروع انواع الحب‬ ‫والتعاطف واالحترام‪ ،‬وكان‬ ‫يقول لي مازحا مشيرا الى اكوام‬ ‫الكتب والمجالت في كل ارجاء‬ ‫البيت‪ :‬لو ان صبرية (زوجته‬ ‫المرحومة) تطردني من البيت‬ ‫فاني اعطي لها الحق في ذلك‪.‬‬ ‫كان قد ا ّدخر بعض المال خالل‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫مدة خدمته في الدولة‪ّ ،‬‬ ‫وفكر في‬ ‫ان افضل وسيلة لالستفادة من‬ ‫هذا األرشيف ومما ادخره من‬ ‫مال‪ ،‬هو توظيفهما ليكونا اساسا‬ ‫لتشكيل مؤسسة ثقافية تخدم‬ ‫الثقافة التركمانية بكل مناحيها‪.‬‬ ‫وهكذا تك ّونت لديه فكرة اقامة‬ ‫مؤسسة وقفية ثقافية تخدم هذا‬ ‫الغرض‪ ،‬وهكذا ايضا اتفق‬ ‫مع ثالثة من رفاق دربه هم‪:‬‬ ‫صبحي ساعتجي الذي تسنّم‬ ‫فيما بعد منصب مساعد رئيس‬ ‫جامعة المعمار سنان باستانبول‬ ‫بعد نيله درجة االستاذية من‬ ‫الجامعة‪ ،‬وارشد هورموزلو‬ ‫الذي كان يعمل انذاك مديرا‬ ‫عاما إلحدى الشركات القابضة‬ ‫التركية المهمة‪ ،‬ثم تسنّم‬ ‫منصب كبير مستشاري رئيس‬ ‫الجمهورية التركية‪ ،‬واما‬ ‫الثالث فهو المحامي صبحي‬ ‫سلط الذي هاجر من مدينته‬ ‫كركوك الى االمارات العربية‬ ‫المتحدة ليؤسس احد أهم وأشهر‬ ‫مكاتب المحاماة فيها‪ .‬تولّى عز‬ ‫الدين كركوك رئاسة «مؤسسة‬ ‫وقف عزالدين كركوك» الذي‬ ‫أسس في عام ‪ ‬وسمّي‬ ‫اختصارا « مؤسسة وقف‬ ‫كركوك»‪ .‬وخالل ‪ 17‬عاما‬ ‫من عمر هذه المؤسسة ّ‬ ‫تمكنت‬ ‫من اصدار مجلة ثقافية ّ‬ ‫محكمة‬ ‫تصدر كل ثالثة أشهر باللغات‬ ‫التركية والعربية واالنكليزية‬ ‫وهي المجلة المسماة (قارداشلق‬ ‫ األخاء)‪ ،‬وقد صدر منها لحد‬‫اآلن ‪ 62‬عددا آخرها هو العدد‬ ‫الذي بين يدي القراء الكرام‪،‬‬ ‫وخالل هذه الفترة ايضا قامت‬ ‫المؤسسة بطبع ونشر ‪60‬‬ ‫كتابا باللغات التركية والعربية‬ ‫واالنكليزية‪ ،‬اضافة الى اقامة‬ ‫المؤسسة او مشاركتها في‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫عشرات الندوات والمؤتمرات‬ ‫العلمية‪ ،‬وتم كل ذلك بالجهود‬ ‫والموارد الشخصية لمؤسسي‬ ‫الوقف دون ان يقبلوا اي تمويل‬ ‫او مشاركة مادية من اية جهة‬ ‫حكومية او غير حكومية‪ .‬وكأني‬ ‫بهذه المؤسسة العتيدة لو كان لها‬ ‫قلب نابض وعيون والهة‪ ،‬لكانت‬ ‫تنهمر منها الدموع على فراق‬ ‫من اوجدها من العدم ورعاها‬ ‫بكل ما اوتي من وقت وجهد‪.‬‬ ‫المعتاد ان يقوم اصدقاء ومحبو‬ ‫شخصية من الشخصيات برثائه‬ ‫بقصائد ومقاالت تجمل مآثره‬ ‫ونتاجه الفكري او االدبي او‬ ‫العلمي‪ .‬غير ان زمالء عزالدين‬ ‫كركوك والعاملين معه خالفوا‬ ‫هذه القاعدة بإصدارهم كتابا في‬ ‫عام ‪ ‬اي قبل تسعة اعوام‬ ‫من انتقاله الى المأل األعلى‬ ‫يضم سيرة حياة هذا المجاهد‬ ‫وعددا من مقاالته المنشورة في‬ ‫مختلف الصحف والبوما متكامال‬ ‫لصوره هو وعائلته واصدقائه‬ ‫وزمالء دربه في النضال‪.‬‬ ‫وصدر هذا الكتاب عن المركز‬ ‫العام لجمعية اتراك العراق‬ ‫للثقافة والتعاون وكان من اعداد‬ ‫كل من عضو هيئة مؤسسة وقف‬ ‫كركوك البروفيسور الدكتور‬ ‫صبحي ساعتجي ورئيس الهيئة‬ ‫االدارية للمركز العام لجمعية‬ ‫اتراك العراق محمد توتونجي‪.‬‬ ‫وهكذا يكون الرجال‪ ‬تبكي‬ ‫خلفهم آالف العيون وتدمي لهم‬ ‫آالف القلوب وتدعو لهم آالف‬ ‫الحناجر بالدعاء هلل القدير بان‬ ‫يمنح له السكينة في مثواه وان‬ ‫يرزقه اعلى الدرجات في جنات‬ ‫الخلد يوم ال ظل اال ظله‪.‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪62‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫عز الدين كركوك‬ ‫وتسمى بإسمها‬ ‫الذي عشق مدينته كركوك‬ ‫ّ‬ ‫حبيب الهرمزي‬ ‫‪[email&#;protected]‬‬ ‫كان عز الدين كركوك شابا في‬ ‫حوالي العشرين من عمره‬ ‫عندما ترك كركوك مدينته‬ ‫الحبيبة الى قلبه ليبدأ مشوارا‬ ‫طويال من النضال‪ ،‬تارة لتنشئة‬ ‫نفسه وتقويتها بالعلم والمعرفة‪،‬‬ ‫واخرى لخدمة مدينته األثيرة‬ ‫الى قلبه وشعبه التركماني الهائم‬ ‫في دوامة من الظلم والتهميش‬ ‫والتجاهل‪ .‬ولو انك قد سألت عز‬ ‫عزالدين كركوك مع الصحفي المصري فهمي الهويدي‬ ‫‪63‬‬ ‫الدين كركوك في سنوات الغربة‬ ‫التي عاشها هنا وهناك‪ :‬ايها أحب‬ ‫الى قلبه كركوك ام التركمان‪،‬‬ ‫تركيا ام مدينة استانبول التي‬ ‫وتخرج من جامعة‬ ‫درس فيها‬ ‫ّ‬ ‫فيها‪ ،‬فانا على يقين انه كان‬ ‫سيقف حائرا امام هذا السؤال‪،‬‬ ‫اذ كيف ّ‬ ‫يفضل المرء القلب على‬ ‫الجسد او النفس على الروح‪‬‬ ‫ان انس ال انسى اآلن وانا احاول‬ ‫ان ّ‬ ‫اخط بعض األسطر حول‬ ‫اخينا واستاذنا‪ ،‬مربي األجيال‬ ‫والرائد في التنظيمات الشبابية‬ ‫التركمانية‪ ،‬ابتسامته الخجولة‬ ‫وصوته الهادئ الوديع النابع من‬ ‫األعماق‪ ،‬وكأن نسمات كركوك‬ ‫تداعب شفتيه فتزيدها ّ‬ ‫رقة‬ ‫ووداعة ونعومة‪ ،‬تخفي وراءها‬ ‫عزيمة بعزيمة األبطال وارادة‬ ‫لتحقيق األفضل ته ّد الجبال‪.‬‬ ‫كان له شرف االنتماء الى الهيئة‬ ‫المؤسسة لجمعية اتراك العراق‬ ‫للثقافة والتعاون التي تأسست‬ ‫في مدينة استانبول عام ‪‬‬ ‫والتي ال تزال تمارس نشاطاتها‬ ‫الثقافية في مركزها العام بتلك‬ ‫المدينة العتيدة وفروعها في‬ ‫مدن انقرة وازمير وقونيا‪.‬‬ ‫والمؤلم انه كان العضو المؤسس‬ ‫الوحيد الباقي على قيد الحياة من‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫مؤسسي الجمعية البالغين سبعة‬ ‫اعضاء‪ ،‬وبوفاته انطفأت شعلة‬ ‫مؤسسي هذا الصرح الذي ال‬ ‫زال يق ّدم ّ‬ ‫أجل الخدمات للثقافة‬ ‫التركمانية‪ ،‬غير ان من حملوا‬ ‫تلك الراية ال زالوا يعملون بكل‬ ‫جد وحماس مهتدين بنهج اولئك‬ ‫المؤسسين األبطال‪.‬‬ ‫كان عز الدين كركوك كتلة من‬ ‫النشاط والحركة‪ ،‬عمل في ايام‬ ‫شبابه في الصحافة واإلذاعة‪،‬‬ ‫ونشر عشرات المقاالت في عديد‬ ‫من الصحف التركية لتعريف‬ ‫الرأي العام التركي والعالمي‬ ‫بتركمان العراق وبوضعهم‬ ‫المأساوي في ذلك البلد‪ .‬لم ينس‬ ‫مدينته الخالدة كركوك اطالقا‬ ‫مع انه تركها شابا يافعا في‬ ‫العشرين من عمره ولم يعد اليها‬ ‫قط‪ ،‬ولكنه ظل يلهج بذكرها‬ ‫ويعمل من اجلها طوال خمسة‬ ‫وستين عاما قضاها في الغربة‪،‬‬ ‫ولم ينس وهو يشعر بقرب‬ ‫حلول أجله ان يستحضر حفنة‬ ‫من تراب كركوك ليلقى على‬ ‫قبره عند وفاته‪ ،‬وهكذا كان‪.‬‬ ‫عمل عز الدين كركوك في الحقل‬ ‫الدبلوماسي موظفا في وزارة‬ ‫الخارجية التركية بعد ان انهى‬ ‫دراسته الجامعية في استانبول‪،‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬ ‫ﻤﺠﻠﺔ ﺛﻗﺎﻓﻴﺔ ﻔﻨﻴﺔ ﺍﺪﺒﻴﺔ ﺘﺭﺍﺛﻴﺔ‬ ‫ﺼﺎﺤﺐ ﺍﻻﻤﺘﻴﺎﺯ ﺒﺎﺴﻡ ﻭﻗﻒ ﻛﺭﻛﻭﻚ‬ ‫ﺍﻠﻤﺪﻴﺭ ﺍﻠﻤﺴﺌﻭﻞ‬ ‫ﻋﺯﺍﻠﺪﻴﻥ ﻛﺭﻛﻭﻚ‬ ‫ﺭﺌﻴﺲ ﺍﻠﺘﺤﺭﻴﺭ‬ ‫ﺻﺑﺤﻲ ﺴﺎﻋﺘﺠﻲ‬ ‫ﺍﻠﻌﻧﻭﺍﻥ ﺍﻠﺑﺭﻴﺪﻱ‬ ‫‪P.K. 20 Cerrahpaşa / İSTANBUL‬‬ ‫‪Tel: () 00 75‬‬ ‫السنة ‪ 16‬العدد ‪ 62‬نيسان ‪ -‬حزيران ‪‬‬ ‫ﺍﻠﻌﻧﻭﺍﻥ ﺍﻻﻠﻛﺘﺭﻭﻧﻲ‬ ‫‪funduszeue.info‬‬ ‫‪funduszeue.info‬‬ ‫‪email: [email&#;protected]‬‬ ‫عز الدين كركوك‬ ‫وتسمى بإسمها ‪63 /‬‬ ‫الذي عشق مدينته كركوك‬ ‫ّ‬ ‫حبيب الهرمزي‬ ‫ﺍﻠﻤﻗﺭ ﺍﻠﻌﺎﻡ‬ ‫‪Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı‬‬ ‫‪Huzur Apt. No: 1 / 1‬‬ ‫‪Fındıkzade / Fatih / İSTANBUL‬‬ ‫ﺍﻠﻬﻴﺌﺔ ﺍﻠﻌﻠﻤﻴﺔ‬ ‫ﺍ‪.‬ﺪ‪ .‬ﺯﻴﺎﺪ ﺍﻖﻗﻴﻭﻧﻠﻭ ‪ /‬ﺍ‪.‬ﺪ‪ .‬ﻴﺎﻭﻭﺯ ﺍﻗﺒﻧﺎﺭ‬ ‫ﺍ‪.‬ﺪ‪ .‬ﻋﺑﺪﺍﻠﺨﺎﻠﻕﺑﺎﻗﺮ ‪ /‬ﺍ‪.‬ﺪ‪ .‬ﻫﺎﺸﻡ ﻗﺎﺭﺒﻭﺯ ‪ /‬ﺍ‪.‬ﺪ‪ .‬ﻤﺎﻫﺭ ﻧﻗﻴﺏ‬ ‫ﺍ‪.‬ﺪ‪ .‬ﺻﺑﺤﻲ ﺴﺎﻋﺘﺠﻲ‪ /‬ﺍ‪.‬ﺪ‪ .‬ﺻﺎﺌﻡ ﺴﻗﺎﺍﻭﻏﻠﻭ‬ ‫ﺍ‪.‬ﺪ‪ .‬ﻋﺒﺩﺍﻠﺴﻼﻡ ﺍﻠﻭﺠﺎﻡ‬ ‫ﺍﻠﻤﻤﺛﻠﻭﻥ‬ ‫ﺤﺒﻴﺏ ﻫﻭﺮﻤﻭﺯﻠﻭ (ﺍﻨﻗﺮﺓ)‬ ‫ﻋﻠﻲ ﺍﺤﺴﺎﻥ ﻧﻗﻴﺐ (ﺍﻠﻭﻻﻴﺎﺖ ﺍﻠﻤﺘﺤﺩﺓ)‬ ‫ﻫﻴﺌﺔﺍﻠﺘﺤﺭﻴﺭ‬ ‫ﻛﻤﺎﻞ ﺒﻴﺎﺘﻠﻲ ‪ /‬ﻛﻤﺎﻞ ﺠﺎﺒﺭﺍﺯ ‪ /‬ﺍﻴﺩﻴﻞ ﺍﺭﻭﻞ‬ ‫ﺍﺭﺸﺎﺩ ﻫﻭﺮﻤﻭﺯﻠﻭ ‪ /‬ﺤﺒﻴﺏ ﻫﻭﺮﻤﻭﺯﻠﻭ‬ ‫ﻋﺯﺍﻠﺪﻴﻥ ﻛﺭﻛﻭﻚ ‪ /‬ﻤﺎﻫﺭ ﻧﻗﻴﺏ ‪ /‬ﺍﺠﺎﺭﺍﻭﻗﺎﻥ‬ ‫ﻋﻤﺭﺍﻭﺯﺘﻭﺭﻛﻤﻥ ‪ /‬ﺻﺑﺤﻲ ﺴﺎﻋﺘﺠﻲ ‪ /‬ﺻﺑﺤﻲﺼﺎﻠﺖ‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻠﻕ‬ ‫ﻤﺠﻠﺔ ﻤﺤﻛﻤﺔ‬ ‫ﺘﺼﺩﺭ ﻤﻥ ﻭﻗﻒ ﻛﺭﻛﻭﻚ ﺒﺎﻠﻠﻐﺎﺖ ﺍﻠﺘﺭﻛﻴﺔ ﻭﺍﻻﻨﻛﻠﻴﺯﻴﺔ‬ ‫ﻭﺍﻠﻌﺭﺒﻴﺔ ﻤﺭﺓ ﻛﻞ ﺛﻼﺛﺔ ﺍﺸﻬﺭ‬ ‫*‬ ‫ﺘﺭﺠﻊ ﻤﺴﺌﻭﻠﻴﺔ ﺍﻠﻤﻗﺎﻻﺕ ﺍﻠﺘﻲ ﺘﻡ ﻨﺸﺭﻫﺎ ﺍﻠﻰ ﻛﺘﺎﺑﻬﺎ ﻭﻴﻤﻛﻦ‬ ‫ﺍﻋﺎﺪﺓ ﻨﺸﺭ ﺍﻠﺻﻭﺭ ﻭﺍﻠﻤﻗﺎﻻﺕ ﺸﺭﻴﻂﺔ‬ ‫ﺍﻻﺸﺎﺭﺓ ﺍﻠﻰ ﻤﺻﺪﺭﻫﺎ‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪Nisan-Haziran/April-June ‬‬ ‫العدد ‪Sayı/Issue 62‬‬ ‫المفكر والصحفي والباحث عزالدين عبد القادر‬ ‫الملقب بـ (عزالدين كركوك) في ذمة الخلود ‪61 /‬‬ ‫فالح يازار اوغلو‬ ‫في برقية تعزية‬ ‫الصالحي يعزي بوفاة ورحيل الشخصية التركمانية‬ ‫السياسية واالدبية االستاذ عزالدين كركوك ‪59 /‬‬ ‫الضباط العراقيون التركمان لدى القوات المسلحة‬ ‫العراقية ‪-‬القادة األقــدمون‪- -‬الحلقة الثانية‪58 / -‬‬ ‫الدكتور صبحي ناظم توفيق‬ ‫أربيل في السالنامات العثمانية ‪-‬القسم الثاني‪53 / -‬‬ ‫نجات كوثراغلو‬ ‫ربيع العربي‪ ..‬ما له وما عليه ‪49 /‬‬ ‫خليل علي حيدر‬ ‫‪44 - 47 / ϱίϟϳΠϨϻ΍ ϡγϗϟ΍‬‬ ‫‪ϱίϟϳΠϨϻ‬‬ ‫‪ϲϜέΗϟ΍ ϡγϗϟ΍‬‬ ‫‪1 - 43 / ϲϜέΗϟ΍ ϡγϗϟ΍‬‬ ‫السنة ‪Yıl/Year 16‬‬ ‫ﻗﺎﺭﺪﺍﺸﻟﻖ ‪KARDAŞLIK/QARDASHLIQ /‬‬ ‫‪64‬‬ Ata Terzibaşı’nın 4 kitap halinde yayımlanan ve Irak Türkmen kültürünün başyapıtı sayılan Kerkük Şairleri’ni Kerkük Vakfı’dan isteyiniz. ‫‪QARDASHLIQ‬‬ ‫‪KARDAŞLIK‬‬ ‫العدد‬ ‫‪62‬‬ ‫السنة ‪16‬‬ ‫مجلة ثقافية فنية ادبية تراثية‬ ‫نيسان ‪ -‬حزيران ‪‬‬ ‫ﻤﻦ ﻤﺆﻠﻔﺎﺕ ﺍﻠﻛﺎﺗﺏ ﺍﻠﺮﺍﺤﻝ ﻋﺯﺍﻠﺪﻳﻦ ﻛﺮﻛﻭﻚ‬ ‫‪ISSN ‬‬ ‫‪KERKÜK VAKFI‬‬

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası