içki içen cennete giremez mi / (Zani, zina ederken; içki içen, içkiyi içerken; hırsız, hırsı..

Içki Içen Cennete Giremez Mi

içki içen cennete giremez mi

İçki İçmekten Sakının, Zira On İki Kötü Hasletle Karşılaşırsınız:

1   İçki içen deli gibi olur, çocuklara maskara olur, akıllılar nezdinde kınanır. 

2   İçki malı tüketir ve aklı giderir. 

İçki içmek eş-dost ve sâir insanlar arasında düşmanlığı körükleyici olur. Nitekim Allâh-u Te‘âlâ: “Şeytan, şarap (gibi içkiler) ve kumar sebebiyle ancak aranıza düşmanlık ve kin yerleştirmek, bir de sizi zikirden ve namazdan alıkoymak ister” (Mâide Sûresi)buyurmuştur.

5   İçki içmek insanı zinaya sevkeder. Çünkü içki içen farkında olmadan karısını boşar (sonra ilişkileri zina olmuş olur).

6   İçki bütün şerlerin anahtarıdır. Çünkü içki içene bütün günahları işlemek kolay gelir.

7   Yanındaki hafazayı (yazıcı melekleri) fısk meclisine sokarak ve kötü kokuları onlara koklatarak eziyet etmiş olur ve bu sebeple beddualarını hak eder.

8   Kendisine seksen sopa vurulmasını vacip etmiş olur ki bu sopa dünyada vurulmazsa muhakkak âhirette eş-dost huzurunda ateşten kamçılarla kendisine vurulacak sonra da cehenneme yollanacaktır.

9   Gök kapısını kendisine kapatmış olur, zira bu durumda kırk gün boyunca iyi amelleri, duası ve namazları kabul edilmez.

10  İçki içenlerin îmânı tehlikededir, zira içki sebebiyle ölüm ânında kendisinden îmânın alınmasından korkulur. Nitekim içkicilerin yüzlerinin kıbleden döndürüldüğü ve kabir azabı gördükleri müşâhede edilmiştir.

11  İçki içen, canını kıyâmet gününde cehennem ateşine, irinler içmeye ve lanete arzetmiş olur.

12  İçki içen kendisine cennete girmeyi ve cennet şaraplarından içmeyi haram etmiş olur. Artık akıllı kişi sonsuz lezzetleri terkedip az bir lezzet için başına bunca belayı celbetmez. (Semerkandî, Tenbîhü’l-ğâfilîn, sh; İbnü’l-Cevzî, Tezkiratü üli’l-besâir, sh)

SKU: 49
Kategori: Kitap
Paylaş:

Sual: Şarabın, alkollü içkilerin, sağlığa faydalı olduğu, dozunda içki içmenin günah olmadığı söyleniyor. İçkinin dinimizdeki yeri nedir?
CEVAP
Kur'an-ı kerimde, hadis-i şeriflerdehamr kelimesi geçer. Hamr = alkollü içkidir. İçkinin, çeşitli hastalıklara yol açtığı, aklı azalttığı, karaciğeri bozduğu, beyni ve sinirleri harap ettiği, ilmi olarak defalarca tespit edilmiştir. Bir kimse, müslüman olmasa bile, sağlığa olan zararından dolayı içkiden uzak durmalıdır! Müslüman ise, sağlığa hiç zararı olmasa da, tek damla içmemelidir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Ey iman edenler, içki, kumar, putlar, fal okları şeytanın necis işleridir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık hepiniz vazgeçin!) [Maide 90,91]

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İçkinin haram olduğuna dair kesin hüküm indi.) [Müslim]

(İhtimar [alkol teşekkül] etmiş her içki haramdır.) [Ebu Davud]

(Çoğu sarhoş eden içkinin, azını da içmek haramdır.) [Nesai]

(İçkide ilaç özelliği yoktur. Hastalık yapar.) [Müslim]

(İçki, bütün kötülüklerin başıdır.) [Taberani]

(İçki kötülük doğurur.) [Beyheki, Ruzeyn]

(İçki her kötülüğün anahtarıdır.) [İbni Mace]

(Allah’a ve ahirete inanan içki içmesin, içki içilen sofraya da oturmasın!) [Taberani]

(İçkiden sakının! Ağaç dal budak saldığı gibi, içki de, kötülük saçar.) [İbni Mace]

(İçki, günahların en büyüğüdür, her kötülüğün ve her günahın anasıdır.) [Taberani]

(İçki içenin haya perdesi yırtılır, şeytan ona yoldaş olur, her kötülüğe sevk eder ve her iyilikten alıkoyar.) [Taberani]

(Alkoliğin, kabrinden kalkarken, iki gözü arasında, "Bu Allah’ın rahmetinden mahrumdur" yazısı görülür.) [Deylemi]

(Rahmet melekleri, sarhoştan uzak durur.) [Bezzar]

(İçki içenin, kıyamette yüzü kara, dili sarkıktır, pis kokusundan herkes kaçar.) [Zevacir]

(Bir zaman gelir ki, içkinin adı değiştirilip helal sayılır.) [İ. Ahmed]

(İçki, zinadan kötüdür.) [funduszeue.infoıhin]

(Allahü teâlâ, içki içene, içirene, alıp satana, yapana, saklayana, taşıyana, kendisine götürülene ve parasını yiyene lanet etti.) [İbni Mace]

(Emanete hıyanet edilir, zekat ceza gibi istenmeyerek verilir, aşağı kimseler, başa geçer, zalimlere şerrinden korkulduğu için iyilik edilir, içkiler içilir, çalgılar çalınır ve sonra gelenler [türediler] öncekileri kötülerse, çeşitli felaketlere maruz kalırlar.) [Tirmizi]

(Bir kral, bir adamı tutup “içki, katillik, zina ve domuz eti yemekten birini seç, yoksa seni öldüreceğim” der. Adam içkiyi seçer. Onu içince hepsini de yapar.) [Taberani, Hakim]

(Kötülüklerin hepsi kilitli bir yerdedir. Bu yerin anahtarı içkidir. İçki içen, o kapıyı açıp içine düşer.) [Abdürrezzak]

(Bütün kötülükler bir yere toplanmıştır. Bu yerin kilidi zina, anahtarı içkidir. Bütün iyilikler de bir yerde toplanmıştır. Bu yerin kilidi namaz, anahtarı abdesttir.) [İslam Ahlakı]

(Eski zamanlarda bir abid, insanlardan ayrı bir yerde ibadet ederken, bunu gören bir kadın, ona gönlünü kaptırır, hizmetçisini gönderir. Hizmetçi, abide gelip; bir şahitlik için sizi çağırıyorlar der. Abid de gider. Birkaç kapı geçerek güzel kadının yanına varır. Kadın, “Ya bu çocuğu öldür, ya benimle zina et veya şu şaraptan iç. Birini yapmazsan bütün gücümle bağırır, seni rezil ederim” der. Abid, bunlardan birini yapmak zorunda kalınca, şaraba razı olur. Şarabı içince sarhoş olur, daha sonra kadınla zina eder, çocuğu da öldürür. Vallahi iman ile şarap bir arada olamaz. Biri diğerini uzaklaştırır.) [İbni Hibban]

(Cenab-ı Hak, zurna, gırnata, ud, def gibi bütün çalgı aletlerini, cahiliyet dönemindetapınılan putları kaldırmamıemredip, kendisinden korkup da içkiyi bırakan mümine Cennet nimetlerini ihsan edeceğini de bildirdi.) [İ. Ahmed]

(Şaraba değişik isimler konup içilir, çalgı ve şarkıcı kadınlar çoğalırsa Allahü teâlâ onları yere geçirir.) [İbni Mace, İbni Hibban]

(Çalgılar çoğalır ve içkiler içilirse, yere batmak, başka kılığa çevrilmek gibi belalar gelir.) [Tirmizi]

(İçki içilir, kötü kadınlar çoğalırsa, erkek erkekle, kadın kadınla yetindiği zaman, çeşitli belalar gelir.) [Beyheki]

(Şarap içenin namazı kırk gün kabul olmaz.) [Tirmizi, Hakim, Nesai]
(Namazı kabul olmaz) demek, namazı boşa gider demek değildir. Namaz borcundan kurtulur, namaz kılmakla kavuşacağı büyük sevaptan mahrum kalır demektir. Namaz kılanın, günahları bırakması kolaylaşır. İçki içen de namaza devam etmelidir.

(Kişi, mümin olduğu halde zina ve hırsızlık edemez, içki içemez.Bunları yapan İslam halkasını boynundan çıkarmış olur. Tevbe ederse, Allahü teâlâ tevbesini kabul eder.) [Nesai]

(Zina eden ve şarap içenin imanı, gömleğin sırttan çıktığı gibi çıkar.) [Hakim]

(İçki ile iman, bir arada bulunmaz, biri, diğerini uzaklaştırır.) [Beyheki]

(İçki içenin kalbinden iman nuru çıkar.) [Taberani]

(Alkolik olan Cennete giremez.) [Hakim]

Her içki içene kâfir denmez. Çünkü Ehl-i sünnet itikadında büyük günah işleyene kâfir denmez. [Vehhabiler, büyük günah işleyene, mesela içki içene, namaz kılmayana, açık gezene kâfir derler. Vehhabiliğin bu yüzden de İslamiyet’le yani ehl-i sünnetle, alakası yoktur.] İslam âlimleri, (Cennete giremez) hadis-i şerifini, (Günahının cezasını çekmeden Cennete giremez) şeklinde açıklamışlardır.

Hep büyük günah işleyen, namaz kılamaz, haramlara önem veremez, Allah korusun imanını kaybedebilir. Bunun için içki içenin ve diğer büyük günahları işleyenin bir gün iman nuru sönebilir. Atalarımız, (Su testisi su yolunda kırılır) demişlerdir. Her su testisi, su yolunda kırılmadığı gibi, her içki içen de imansız ölür denemez. Fakat devamlı işlenen günahlar, insanı küfre sürükler. İçki içenler, namaza önem verip kılmaya devam ederse, içkiyi bırakmaları kolay olur. Kur’an-ı kerimde mealen, (Namaz, her kötülükten alıkoyar) buyuruluyor. (Ankebut 45)

Cennetteki şarap
Sual:
İçkici biri, (Okuduğum meallere göre, Nahl sûresinde, içki tavsiye ediliyor. Bir de, İnsan sûresinde, Cennette temiz şarap içileceğiyazılıdır. O âyette, (Şaraben tahura) deniyormuş. Şarap haram olsa, temiz denmez, Cennette olmaz. Ben bu âyetlere uyarak içiyorum) diyor. İçki, şarap haram değil mi?
CEVAP
O kimse, alay etmek için söylüyordur. Alay değilse, meal okumakla öyle anlamışsa, meal okumanın zararı burada da açıkça görülüyor. Bildirilen âyet, içki haram edilmeden önce Mekke'de inmiştir. Daha sonra içki haram edilmiştir. O âyetin meali:
(Hurma ağaçlarının meyvesinden ve üzümlerden de seker [içki, sirke, şıra] ve güzel bir rızık edinirsiniz. İşte bunda da, aklını kullanacak bir kavim için bir âyet [ibret] vardır.) [Nahl 67]

Tefsirlerde bildirildiğine göre, bu âyette bildirilen "seker"in zamanla yasak edileceğine işaret vardır. Ondan önceki âyetin meali şöyledir:
(Süt veren hayvanlarda size bir ibret vardır. Size, onların karnındaki işkembe pisliği ile kan arasından kandan meydana gelen ve kolayca içilebilen [içinde şeker, yağ ve mineral maddeler vesaire bulunan] tertemiz bir süt içiriyoruz.) [Nahl 66]

Bu âyetteki, işkembe pisliği ve kandan halis süt meydana gelmesi dikkat çekicidir. Bu bakımdan seker, güzel bir nimet değildir. Bir de seker kelimesine, şıra, sirke gibi mânâlar da verilmiştir. (Beydavî Şehzade haşiyesi)

Eğer seker nimetse, şıra, sirke ve pekmez için söylenmiştir. İbni Abbas hazretlerinin rivayetine göre, seker, Habeş dilinde sirke demektir. (İtkan-İmam-ı Süyûtî)

Nahl sûresindeki güzel rızık için, (Yaş ve kuru hurma, yaş ve kuru üzüm, sirke, pekmez ve çeşitli tatlılar) denmiştir. (Celaleyn)

Hurma, üzüm gibi gıdalardan hem faydalı, hem zararlı rızıklar yapılabilir. İçki haram edilmeden önce inen bir âyet meali şöyledir:
(Sana içki ve kumarı soranlara de ki: “Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için faydalar vardır. Günahları ise faydalarından daha büyüktür.”) [Bekara ]

Cennet ehli için, (Orada tertemiz şarap içerler) buyuruluyor. (İnsan 21)

Cennet ehline verilecek olan, (Şeraben tahura) diye buyurulan temiz şaraptan maksat, temiz bir içecektir. Türkçesi şurup, meşrubattır. Türkçede şarap alkollü içkidir. Kur'an-ı kerimde, hamr denilen alkollü içkilerin haram olduğu bildiriliyor. Bir âyet-i kerime meali:
(Ey inananlar, hamr [alkollü içki], kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz.) [Maide 90]

Meallere bakarak âyetlere mâna vermek yanlış olur. Peygamber efendimiz nasıl bildirmiş ve yetkili İslâm âlimleri nasıl açıklamışsa, sadece onu nakletmeli, kendi anlayışını yazmaktan kaçınmalı. Bu konudaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir:
(İçkinin haram olduğuna dair kesin hüküm indi.) [Müslim]

(İhtimar [alkol teşekkül] etmiş her içki haramdır.) [Ebu Davud]

(Çoğu sarhoş eden içkinin, azını da içmek haramdır.) [Nesaî]

(Rabbim izzeti üzerine yemin etti ki, bir kul dünyada hamr [alkollü içkileri] içerse ona Kıyamette muhakkak Cennet şarabını haram kılar. Bir kul da hamrı [içkiyi] terk ederse Allah da ona muhakkak Cennet şarabından içirir.) [Ebu Nuaym]

“Biz ona son verdik, ya Rabbi”
Sual: Alkollü içkilerin yasak, haram edilmesinin hazret-i Ömer ile bir alakası, ilgisi var mıdır?
Cevap:
Bu konu, Menâkıb-ı Çihâr Yâr-i Güzîn kitabında şöyle anlatılmaktadır:
“İçkinin haram olduğunu bildiren âyet-i kerimeler nazil olmadan önce Abbâd bin Sâmit bir ziyafet verir. Müslümanlardan birkaç kişiyi de davet eder. Yemekleri yerler ve içki de içerler. Sonra kendi soylarını öven şiirler söylemeye başlarlar ve aralarında tartışma çıkar. Bu durumu Peygamber efendimize bildirirler. O anda Resûlullah efendimizin yanında bulunan hazret-i Ömer;
-Ya Rabbi, bize içki hakkında kesin emrini bildir, diye niyazda bulunur. Bunun üzerine Mâide sûresinin ve âyet-i kerimeleri nazil olur. Bu âyet-i kerimelerde mealen;
(Ey iman edenler! İçki, kumar, putlar, kumar okları, pistir, şeytan işidir. Bunlardan sakınınız ki, felah bulasınız. Şeytan içki ve kumar ile aranızda düşmanlık, buğuz meydana getirmek ister. Böylece Allaha ibadetten ve bilhassa namazdan alıkoyar. O hâlde onlara artık son vermez misiniz!) buyurulur. Bu âyet-i kerimeleri dinleyen hazret-i Ömer;
'Biz ona son verdik, ya Rabbi' der”

Abdülazîz Revvâd hazretleri başından geçen ibret verici bir hadiseyi şöyle anlatmıştır:
“Medine-i münevverede idim. Bir gece Mescid-i Nebiye gidiyordum. Bir kadın telaşla bana yaklaşıp;
-Ey efendi, şurada bir hasta var, can çekişiyor, ölmek üzere. Yanında bir erkek yok ki, ona Kelime-i şehadeti telkin etsin, söyletsin! dedi.

Ben de hemen oraya gittim. Ölmek üzere olan adama, Kelime-i şehadeti söyletmek için uğraştıysam da o, bir türlü söyleyemedi. Bir ara gözlerini açıp;
-Kaç defadır bunu söyle diyorsun. Fakat ben söyleyemiyorum. Ben İslâm dininden yüzümü çevirmişim, dedi ve sonra öldü Daha sonra bu adamın kim olduğunu ve hâlini araştırdım ve bana;
-Bu adam devamlı içki içerdi dediler. Kendi kendime, Peygamber efendimizin;
(Şarap içmeyi âdet eden, vesene, puta tapan gibidir) buyurması elbette doğrudur, dedim”

Allahü teâlâ, yiyecek ve içeceklerden bazılarını helal ettiği gibi, bazılarını da haram, yasak etmiştir. Haram edilen şeylerin yenilip, içildiği yerlere, fıkıh kitaplarında, Fısk meclisi denmektedir. Dinimiz, haram işlemekten ve haram, günah işlenen yerlerden uzak durmayı emretmektedir.

Alkolün azı da haramdır
Sual: Bazı kimseler, alkollü içkilerin az içilmesinin haram olmadığını söylüyor. Böyle bir şeyin aslı var mıdır?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak Rıyâd-un-nâsihîn kitabında buyuruluyor ki:
“Hadîs-i şerifte; (Çok içildiği zaman sarhoş eden şeyin, az içilmesi de haramdır) buyuruldu. Bu hadîs-i şerifi, Zevâcir ve Künûzüddekâık kitapları da yazmaktadır. Bir hadîs-i şerifte buyuruldu ki; (Şarap içmek, büyük günahların en büyüğüdür. Bütün kötülüklerin anasıdır, başıdır. Şarap içen, namaz kılmaz. Anası ile, halası ile, teyzesi ile zina eder.) Bir hadîs-i şerifte; (Şarap içen ile arkadaşlık etmeyiniz! Cenazesine gitmeyiniz! Buna kız vermeyiniz ve onun kızı ile evlenmeyiniz! Muhakkak biliniz ki, şarap içen, kıyamet günü, mezardan yüzü kara, gözleri mavi olarak kalkar. Dili sarkmış, pis kokulu olur. Herkes, bunun pis kokusundan kaçar) buyuruldu. Bir hadîs-i şerifte; (Şarap içen Cennete girmez) buyuruldu. Ehl-i sünnet mezhebine göre, büyük günah işleyen kâfir olmaz, imanı gitmez. Bu hadîs-i şeriflerin manası; helal diyen veya kalbi, bunu kötü bilmeyen kimse demektir. Yahut, şarap içmeyi âdet edinen kimse, tevbe etmeden ölürse, son nefeste imanı gider demektir. İmanla gitmek isteyen, şarap içmemelidir. Şarabı içene, getirene, taşıyana, hazırlayana, satana ve imal edene, Allahü teâlâ ve Resûlü lanet eder. Şarap satanın aldığı para haram olur. Dünyada belalardan kurtulmaz. Sarhoş iken kıldığı namazları sahih olsa da, kabul olmaz, yani sevabı olmaz. Bir hadîs-i şerifte; (Şarap içmeyi âdet eden, vesene tapan gibidir) buyuruldu.”

İçki içenler tövbe etmeden ölürse, ahirette kevser şarabını içemez mi?

Değerli kardeşimiz,

İlgili hadisin tercümesi şöyledir:

“Kim dünyada şarap içer de sonra bu günahından dünyada tövbe etme(den ölürse), o kişi ahirette cennet şarabından mahrum olur (içemez)." ( Müslim, Eşribe ; Nesai, Eşribe 45, 46; İbn Mace, Eşribe, 2)

Hadiste “kevser şarabı” ifadesi yoktur. “ahirette onu (şarabı) içemez” ifadesi vardır.

İmam Nevevi bunu şöyle açıklıyor:

Şarap / içki içmeye devam eden ve tövbe etmeden ölen kimse cennete gitse bile, -cennetin önemli bir zevk ve keyif aldıran çok lezzetli olan- oradaki şaraptan mahrum bırakılır. Ehl-i sünnet âlimlerine göre, günahtan tövbe edenlerin tövbeleri kabul olduysa, onlar cennete gider. Tövbe etmeden ölenlerin durumu Allah’ın affına bağlıdır. Allah dilerse onu da affeder, dilerse cezasını verdikten sonra cennetine alır. Her iki durumda da şaraptan tövbe etmeyen kimse cennetteki şaraptan içemez, ondan mahrum bırakılır.(krş. Nevevi ,Şerhu Müslim, 13/)

Hadisi açıklayanlardan Sindi de bu konu ile ilgili olarak şu bilgiyi vermiştir:

"Bir kavle göre bu hadis, dünyada içki içip tövbe etmeden ölen kimsenin cezasını çekmeden cennete giremeyeceğinden kinayedir. Çünkü cennete giren kimseler orada cennet şarabını içeceklerdir."

İbnü'l-Arabi ise şöyle demiştir:

İçki içen kimse ya tövbe etmeden ölür veya tövbe ettikten sonra ölür. Eğer tövbe ettikten sonra, yani içkiyi bırakıp Allah'a yönelerek durumunu düzelttikten sonra ölürse, günahlardan tövbe eden kimse günah işlememiş gibi olur. Şayet içki içmekten dönüş yapmadan ve tövbe etmeden ölürse, Ehl-i Sünnet mezhebine göre o kimsenin işi Allah'a kalır. Allah dilerse bağışlar, dilerse azap eder. Eğer azap ederse, o kimse mümin olarak öldüğü için ebedi biçimde cehennemde kalmayacak, imanlı olduğundan dolayı netice itibariyle ateşten çıkıp cennete girecektir. Böyle bir kimsenin azabını ve cezasını çektikten sonra cennete girince, cennet şarabını içip içmeyeceği meselesi hakkındaki ilmi görüşe gelince: Bazı sahabilerin ve Ehl-i Sünnet mezhebi mensubu ilim adamlarının görüşüne göre, cennet şarabı içmeyecektir. Çünkü o kimse, içkiyi cennette içeceğine, acele edip dünyada içmiştir. Böylece bu nimetten mahrum edilecektir. Bu nokta çözüm isteyen bir meseledir. Bence de bu görüş benimsenir, der.

Sindi bundan sonra şöyle der:

İbnü'l-Arabi'nin işaret ettiği problem ve çözüm bekleyen mesele şudur:

Allah Teala; "Nefislerinizin iştiha ettiği (arzuladığı) şeyler cennette sizler için bulunur." buyurmuştur. Sözü edilen kişinin cennet şarabından mahrum bırakılması, bu ayet karşısında nasıl izah edilir?

Bu probleme şöyle cevap verilir:

Sözü edilen kişinin cennette şarap içmeyi arzulamaması mümkündür. Allah o kimseye şarap içme arzusunu vermeyebilir.

Bence, eğer hadisi yorumlamaya ihtiyaç varsa en uygun yorum şudur:

Dünyada içki içip bundan dönüş yapmadan, tövbe etmeden ölürse, cennete ilk girenlerle beraber giremeyecektir, yani buna liyakati olmayacaktır.

Suyuti ise bu noktada şöyle bir açıklama yapar:

“Bence başka bir yorumla da yorumlanabilir. O da âlimlerin işaret ettikleri ve anlattıkları şu durumdur: İçki içip bundan dönüş yapmadan ve tövbe etmeden ölen bir Müslümanın imansız ölmesi tehlikesine işarettir. Yani içki, imansız olarak ölmeye sebep olabilen günahlardandır. Allah Müslümanları korusun. Bu tehlikeden Allah'a sığınırız.”

Sindi son olarak şöyle der: Bence en uygun yorum, böyle bir Müslümanın cennette şarap içme iştiha ve arzusunu duymamasıdır. (Haşiyetu's-Sindî ala süneni İbn Mace, ilgili hadisin şerhi)

Demek ki, dünyada içki içen, içmeye devam eden ve bunlardan vazgeçip tövbe etmeyen kimse ahirette ondan mahrum bırakılarak cezalandırılacaktır. Bu da içkinin uhrevî cezalarından biri olacaktır.

O halde, cennetin şaraplarından içmek için, her türlü içkiden uzak durmak, eğer bu günahı işlediyse derhal tövbe etmek ve Kur'an'ın ifadesiyle takva sahibi olmak gerekir:

"Takva sahiplerine vadedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır"(Muhammed, 47/15)

Şu halde, cennetin bu nimetlerine mazhar olmak isteyen mümin, her türlü haramdan uzak durmalı, bir günah işlediyse, her an ölüm gelebilir ihtimaliyle hemen tövbe etmelidir. Allah korusun, tövbe etmeden ölüm gelirse, iman ile vefat etse bile, cennetin bazı nimetlerinden mahrum kalabilir.

İlave bilgi için tıklayınız:

- Bu dünyada içki içen kişilerin ve ipek, altın kullanan erkeklerin 

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

İçki İçmek Neden Haram?

İslam’da içki içmek neden haramdır? Şarabın, alkollü içeceklerin (içkinin) haram olmasının sebebi nedir? İçki ile ilgili ayet ve hadisler

İçki iligili hadisler ve hadislerin açıklaması

1- İbn-i Ömer (r.a.) der ki: Resûlullah şöyle buyurdu:

“Her sarhoşluk veren şey içkidir ve her sarhoşluk veren şey haramdır. Bir kimse dünyada şarap içer de ona devam ederken tevbe etmeden ölürse, âhirette (Cennet) şarabı içemez.” (Müslim, Eşribe, 73, Ayrıca bkz. Buhârî, Eşribe, 1; Ebû Dâvûd, Eşribe, 5)

2-Câbir bin Abdullah (r.a) der ki: Resûlullah şöyle buyurdu:

“Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır.” (Ebû Dâvûd, Eşribe, 5/; Tirmizî, Eşribe, 3/)

3-Ebu’d-Derdâ (r.a) şöyle demiştir: Canımdan çok sevdiğim Resûlullah bana şu tavsiyede bulundu:

“Sakın içki içme, çünkü o bütün kötülük ve şerlerin anahtarıdır.” (İbn-i Mâce, Eşribe, 1)

4-İbn-i Ömer’den (r.a) rivâyet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur:

“Muhakkak ki Allah Teâlâ; içkiye, onu içene, dağıtana, satana, alana, yapana, yaptırana, taşıyana ve kendisine götürülene lânet etmiştir!” (Ebû Dâvud, Eşribe, 2/)

5- Câbir’den (r.a) rivâyet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem şöyle buyurmuştur:

“…Allah’a ve âhiret gününe iman eden kişi, (kendisi içmese bile) içki içilen bir sofraya oturmasın!” (Tirmizî, Edeb, 43/)

6-Câbir (r.a.) şöyle anlatır:

Bir Adam Ceyşân’dan geldi. -Ceyşân Yemen’de bir şehirdir- Efendimiz’e beldelerinde içtikleri, mısırdan yapılan ve Mizr adı verilen bir içeceği sordu. Resul:

“–O sarhoşluk veriyor mu?” buyurdu. Adam:

“–Evet” dedi. Bunun üzerine Resûlullah:

“–Her sorhoşluk verici şey haramdır. Allah’ın, sarhoşluk verici şey içene «Tînetü’l-Habâl» içireceğine dâir ahdi vardır” buyurdu. Oradakiler:

“–Ey Allah’ın Resûlü, «Tînetü’l-Habâl» nedir?” diye sordular. Resûlullah:

“–Cehennem ehlinin teridir veya Cehennem ehlinin usâresidir (kan ve irinidir)” buyurdu. (Müslim, Eşribe, 72; Ebû Dâvûd, Eşribe, 5)

HADİSLERİN AÇIKLAMASI

Cenâb-ı Hak kullarını sevmekte ve onların cennete girmelerini istemektedir. Bu sebeple de kullarını günahlardan kıskanarak günahın açığını da gizlisini de yasaklamıştır. Aynı şekilde, bütün günahların sebebi ve anahtarı olan içkinin de her türlüsünü, ister az olsun ister çok, ağır ifadelerle haram kılmıştır.

İSRA GECESİNDE PEYGAMBERİMİZE SUNULAN İÇECEKLER

İçki, insan fıtratına tamamen zıt olan zararlı bir içecektir. Nitekim Resûl-i Ekrem Efendimiz’e İsrâ gecesinde, birinde şarap, diğerinde süt bulunan iki bardak getirildiğinde, Allah Resûlü bardaklara şöyle bir baktıktan sonra süt bardağını tercih etmiştir. (Hâlbuki ona ikrâm edilen şarap bizim bildiğimiz cinsten değil Cennet şarabıydı ve o zaman dünyadaki içki de henüz haram kılınmamıştı.)

Bunun üzerine Cebrâil (a.s.):

“–Seni, insanın yaratılış gâyesine (fıtrata) uygun olan şeye yönlendiren Allah’a hamdolsun. Şayet içki dolu bardağı alsaydın, ümmetin sapıklığa düşerdi”  demiştir. (Müslim, Îmân, ; Eşribe, Ayrıca bkz. Buhârî, Tefsîr, 17/3; Eşribe, 1, 12; Nesâî, Eşribe, 41)

Hâdiseden anlaşıldığına göre aslolan ayık ve ciddî olmaktır. Kendinden geçmiş vaziyette ve lezzetin rehâveti içinde bulunmak makbûl değildir. Uyanıklığı terk etmenin sonucu ise umûmiyetle sapıklığa düşmektir. O hâlde içkiyi tabiî görüp benimseyenlerin sapıklığa düşmeleri kaçınılmazdır.

Câhiliye döneminde, içkinin fıtrata uymadığını fark eden Abdülmuttalib, Ebû Tâlib, Hz. Ebûbekir ve Hz. Osman gibi akıllı kimseler içkiyi ağızlarına hiç koymamışlardır.  Hatta onu âilesine ve çocuklarına yasaklayanlar bile çıkmıştır.

O dönemde insanlar içkiye mübtelâ oldukları için Cenâb-ı Hak bu habis içeceği birden bire yasaklamamış, bunu tedrîcî bir şekilde gerçekleştirmiştir. Zira ânî bir yasak söz konusu olsaydı insanların ekseriyeti hemen îtiraz ederdi. Nitekim Hz. Ayşe vâlidemiz şöyle demektedir:

“…Helâl ve harâma dâir hükümler ancak insanlar İslâm’a tam olarak ısındıktan sonra nâzil olmaya başladı. Eğer ilk defâ:

«–İçki içmeyin!» emri inseydi insanlar:

«–Biz içkiyi kesinlikle bırakamayız!» derlerdi.

Yine ilk olarak:

«–Zina etmeyin!» emri gelseydi insanlar aynı şekilde:

«–Zinayı aslâ bırakamayız!» derlerdi….” (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 6)

İÇKİ NE ZAMAN VE NASIL HARAM KILINDI?

İşte insan fıtratının bu yapısı göz önüne alınarak içkinin haram kılınması da tedrîcen gerçekleştirilmiştir. Şöyle ki:

İlk defa Mekke-i Mükerreme’de:

“Hurma ve üzümden, hem sarhoşluk veren içki hem de güzel gıdâlar elde edersiniz. Şüphesiz bunda aklını kullanan kimseler için alınacak bir ibret vardır.”  âyet-i kerimesi nâzil oldu.

Bu âyette hurma ve üzümden, güzel gıdâlardan farklı olarak bir de sarhoşluk veren bir madde elde edildiği bildirilerek, sarhoşluk veren şeylerin, güzel ve makbul bir içecek sayılmadığı hissettirilmiş ve onun ileride yasaklanacağı îmâ edilmiştir.

Hicretten sonra Medîne-i Münevvere’de insanların soruları üzerine Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için bir kısım faydalar vardır. Ancak her ikisinin de günahı, faydasından daha büyüktür…” (Bakara 2/)

Bu âyetin nüzûlünden sonra Müslümanların ekseriyeti içkiyi terk ettiler.

Aradan biraz daha zaman geçti. Bir gün sahâbeden biri, akşam namazını kıldırırken âyeti, mânâsı bozulacak şekilde yanlış okudu. Bunun üzerine:

“Ey iman edenler! Siz sarhoş iken, ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın!..”  âyeti nâzil oldu.

Bundan sonra Müslümanlardan içki içenler iyice azaldı. Namaz kılınacağı zaman Efendimiz’in vazifelendirdiği bir kişi:

“Sarhoş olanlar kesinlikle namaza yaklaşmasın!” diye nidâ ederdi. Müslümanlar, artık içkinin kesin bir şekilde yasaklanacağını anlayarak buna hazır hâle geldiler.

Bir müddet sonra artık Müslümanların çoğu içkiyi bırakmıştı. Bâzıları ise içki yüzünden karşılaştıkları nâhoş hâllerden muzdarip durumdaydı.

Hz. Ömer:

“Allah’ım! İçki hakkında bize açık ve kesin bir beyanda bulun!” diye dua ediyordu. Nihâyet bir içki sofrasının ardından çıkan kavga ile içkinin kötülüğü daha müşahhas bir şekilde görüldü. Artık içkinin yasaklanması, kolaylıkla takdîr edilebilecek bir hâle geldi. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak şu âyet-i kerimeleri inzâl buyurdu:

“Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları, şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan uzak durun ki felâh bulasınız. Şeytan, içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin salmak; sizi Allah’ı zikretmekten ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bütün bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?” (Mâide 5/)

Resûlullah, Hz. Ömer’i çağırıp ona bu âyetleri okudu. “Artık vazgeçtiniz değil mi?” kısmına gelince o:

“−Vazgeçtik! Vazgeçtik yâ Rab!” diyordu. Hz. Ömer ile birlikte bütün Müslümanlar da:

“−Artık içkiden, kumardan vazgeçtik ey Rabbimiz!” diyorlardı.

Bu âyetler nâzil olunca, Peygamber Efendimiz’in emriyle bir münâdî:

“−Haberiniz olsun ki içki haram kılınmıştır!” diyerek seslendi.

Tulumları delinip boşaltılan, küpleri kırılıp dökülen içkiler, Medîne sokaklarında seller gibi aktı!.. (Bkz. Ahmed, I, 53; II, ; Nesâî, Eşribe, ; Hâkim, II, /)

Enes (r.a) şöyle anlatır:

Ebû Talha’nın evinde insanlara sâkîlik yaptığım sırada içki haram kılındı. Allah Resûlü bir sahâbîye emretti, o da insanlara bunu duyurdu. Biz evdeyken vazifeli sahâbînin sesi geldi. Ebû Talha:

“–Çık da bir bakıver, şu ses neyin nesidir?” dedi.

Çıkıp baktım ve:

“–Bir münâdî; «Dikkat edin; içki haram kılınmıştır!» diye nidâ ediyor” dedim. Bana:

“–Öyleyse git ve onu dök!” dedi.

O andan itibâren Medîne sokaklarından içki aktı. (Buhârî, Tefsîr, 5/11)

Bundan sonra, içki içen Müslümanlar ellerindeki şarapların hepsini imhâ ettiler. Bir daha da içmediler. İçkiyi dinden uzak bir sapıklık olarak gördüler. Meselâ Ebû Mûsâ (r.a) şöyle derdi:

“Benim nazarımda ha içki içmişim ha Allah’ı bırakıp şu sütuna tapmışım, hiç fark etmez (ikisi de aynı derecede büyük günahtır).” (Nesâî, Eşribe, 42/)

Dolayısıyla artık sarhoşluk veren her türlü içkiden uzak durulmalıdır. Nitekim Allah Resûlü, birinci hadisimizde, sarhoşluk veren her şeyin, içki olduğunu ve haram kılındığını haber vermektedir. Yani ismin değişmesi önemli değildir. Bazı insanların, “Haram olan şaraptır, bizim içtiğimiz şeyin adı şarap olmadığından haram değildir” demeleri anlamsızdır. Resûlullah mûcizevî bir şekilde buna işaret ederek şöyle buyurmuştur:

“Ümmetimden bir takım insanlar, farklı isimler verip şarabı içecekler.” (Nesâî, Eşribe, 41/ Ayrıca bkz. Buhârî, Edahî, 3; İbn-i Mâce, Fiten, 22)

Dolayısıyla, çeşitli bahanelerle içkiye fetvâ almaya çalışanlar, kendilerini kandırmaktan başka bir şey yapmazlar.

Ebû Mûsâ el-Eşʻarî (r.a.) Yemen’e giderken:

“−Yâ Resûlallah! Onların baldan yapılan bir içecekleri var ki, tutuncaya kadar pişirilir. Bir de arpadan yapılan Mizr diye bir içecekleri vardır. (Bunlar hakkında ne buyurursunuz)” dedi. Resûlullah Efendimiz:

“−Sarhoşluk verip namazdan alıkoyan her şey haramdır” buyurdular. (Müslim, Eşribe, 70) Diğer bir rivâyette:

“−Namazdan alıkoyan her sarhoş edici şeyi nehyediyorum, yasaklıyorum!” buyurmuşlardır. (Müslim, Eşribe, 71)

Diğer taraftan Resûlullah, içkiye mübtelâ olup da tevbe etmeden ölen kimselerin Cennet şarabından içemeyeceğini haber vermiştir. Hatta, bir başka hadis-i şerifte, içki tiryakisi olan kimselerin cennete giremeyeceği ifade edilir. (Nesâî, Zekât, 69/)

CENNET ŞARABI NEDİR?

Cennette şarap bulunduğuna bakarak, dünyadaki şaraba iyi gözle bakmaya meyletmek doğru değildir. Cennet şarabı ile dünya şarabı arasında, isimden başka hiçbir benzerlik yoktur. Dünya şarabı insanı sarhoş edip ona her türlü günahı işlettiği hâlde, Cennet şarabının insanı sarhoş etme ve onu rezilliğe sevketme gibi bir vasfı yoktur.

İçkinin haram olması az veya çok olmasıyla da alâkalı değildir. İkinci hadisimizde, çoğu sarhoşluk veren şeyin azının da haram olduğu bildirilmektedir. Bu sebeple, “Sarhoş olmayacak kadar içmekle bir şey olmaz” diyenlere aldanmamalıdır. Ölçü gayet açıktır, bir şeyin çoğu sarhoş ediyorsa, onun azı da haramdır. Dinimiz, günaha giden yolları tamamen kapatarak kötülükleri en güzel şekilde önlemek ister. Hayatın pratiğine uymayan teorik çözümleri kâle almaz. Yasakları, caydırıcı olması için büyük bir hikmetle koyar ve bunları çiğneyenlere de ağır cezalar verir. Bu, dinimizin insana değer vermediğinden değil, aksine insanlığı nihâyetsiz bir şefkât ve merhametle kucaklamasından ileri gelir.

İÇKİ İÇMENİN DÜNYADAKİ CEZASI

İslâm fıkhına göre içki içmenin dünyadaki cezası, 40 veya 80 sopa vurmaktır. Bundan maksat, sarhoşa gözdağı vermek ve utanmasını sağlayarak onu içki içmekten vazgeçirmektir. (Ebû Dâvûd, Hudûd, 35/)

Bir defasında Peygamber Efendimiz’e içki içmiş birini getirdiler. Resûlullah orada bulunanlara, adamın hak ettiği cezayı uygulamalarını söyledi. Bir müddet sonra oradakilerden biri suçluya:

“–Allah seni rezil etsin, kahretsin!” diye söylendi. Bunun üzerine Resûlullah:

“–Hayır, öyle demeyiniz, onun aleyhinde böyle şeyler söyleyip de şeytana yardımcı olmayınız!” buyurdu. (Buhârî, Hudûd, 4; Ebû Dâvûd, Hudûd, 35, 36)

Cezası verildikten sonra Ashâb-ı Kirâm, aklını başına alması için günahkârı:

“–Allah’tan sakınmadın mı? Allah’tan korkmadın mı? Peygamber Efendimiz’den utanmadın mı?” diye azarladıktan sonra gönderdiler. Merhamet ummânı Efendimiz, o gittikten sonra ashâbına:

“«Allah’ım, onu mağfiret eyle, Allah’ım, ona rahmet ve merhamet eyle…» diye dua ediniz!” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Hudûd, 35/)

Burada Allah Resûlü’nün ümmetine olan merhametini müşâhade etmekteyiz. Zâten haramları yasaklaması da onlara olan merhametinden değil midir?

Resûlullah Efendimiz’in sünnet-i seniyyesine sıkı sıkıya bağlı olan Hz. Ömer de aynı şeyi yapmıştır:

Yezid bin Esam (r.a.) şöyle anlatır:

“Şam ehlinden güçlü kuvvetli, nüfuz sahibi bir kimse vardı. Zaman zaman Hz. Ömer’in yanına gelirdi. Bir ara Ömer (r.a.) o kimseyi göremez oldu. Çevresindekilere:

«–Falan zât ne yapıyor, artık görünmez oldu?» dedi.

«–Ey Mü’minlerin Emîri! O kendisini şaraba verdi» dediler. Hz. Ömer (r.a) hemen kâtibini çağırıp:

«–Yaz! Ömer bin Hattâb’dan falan kimseye Sana selâm olsun! Kendisinden başka ilâh olmayan, günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azabı çetin ve ihsânı bol olan Allah’a hamd ederim. O’ndan başka hiçbir ilah yoktur, dönüş ancak O’nadır» dedi.

Ömer (r.a) mektubu yazdırdıktan sonra arkadaşlarına dönerek:

«–Allah’a yönelmesi ve Allah’ın tevbesini kabul buyurması için kardeşinize dua ediniz!» dedi.

O zât Hz. Ömer’in mektubunu alınca «Allah günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azabı çetin olandır»  cümlesini tekrar tekrar okudu:

«–Allah beni hem azabı ile korkutmuş, hem de günahlarımı affedeceğini vaadetmiş» diyerek ağladı ve güzelce tevbe etti. Hz. Ömer (r.a) bunu haber alınca arkadaşlarına:

«–İşte böyle yapınız! Bir kardeşinizin yoldan çıktığını, günaha saplandığını gördüğünüzde onu doğru yola getirmeye, Allah’ın affına güvendirmeye çalışınız. Tevbesini kabul buyurması için de Allah’a dua ediniz. Kendisine beddua ederek aleyhinde şeytana yardımcı olmayınız» dedi.” (İbn-i Kesir, Tefsir, IV, 76; Ebû Nuaym, Hilye, IV, )

İÇKİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

Resûlullah, içkinin haram kılınmasındaki hikmeti üçüncü hadisimizde şöyle ifade buyurur:

“Sakın içki içme! Çünkü o bütün şerlerin anahtarıdır.”

İçki, hem fert hem de toplum için büyük bir fesat sebebidir. İçki içmek aklî melekelere menfî yönde tesir eder. Hâlbuki dünya ve âhirete yönelik bütün maslahatlar ancak akılla gerçekleşir. Akıl gidince insan, akla hayâle gelmez günahlara dalar.

Nasıl ki ispirtonun içine bir kıvılcım düştüğünde hemen alev alırsa, alkol bağımlısı bir beynin ve kalbin içinde kötülüğün ateşini tutuşturmak da bu kadar kolay olmaktadır.

İşlenen günahlara bakıldığında, hep gaflet ânında yapıldıkları görülür. Günahlara düşme hususunda gaflet bu kadar tesirli olursa, ondan daha ileri olan sarhoşluğun insanı ne büyük günahlara sevkedeceğini tahmin etmek hiç de zor değildir.

İçki, kumar, şans oyunları gibi insana maddî ve mânevî sarhoşluk veren şeyler, insanlığın ebedî düşmanı şeytanın elindeki en tesirli silâhlardır. İnsan bunlardan uzak durmadıkça felâha ermesi mümkün değildir. Şeytan, içki ve kumar yoluyla insanlar arasına kin, husûmet ve düşmanlık sokar, onları birbirine düşürür. Onları Allah’ın zikrinden, namazdan ve ibadetlerden alıkoyarak âhiret fukarâları hâline getirir. Kısacası hem dünyalarını hem de âhiretlerini berbâd eder. Dolayısıyla iki cihanda da perişân olmaktan kurtulmanın yolu, Allah’ın yasakladığı günahları terk etmekten geçer. (Mâide 5/)

İÇKİNİN ZARARLARI

İçkinin ülkesine ve milletine verdiği büyük zararları gözyaşları ve sinir krizleri içinde seyreden Rus profesör Raçinski, şu ibretli sözleri söyler:

“Şeytan, şişenin içinde bekler ve alkol bağımlılarının elinde avucunda ne varsa hepsini alır. Hatta üzerlerindeki son gömleklerini, kucaklarında tuttukları yavrularının son lokmasını bile kapar. Bundan başka şişedeki şeytan, kendine köle ettiği insanların ve âilelerinin sıhhatini, nâmusunu, vicdanını, sevinç ve sürûrunu, huzur ve saâdetini de alır. İnsanlarda çalışma azmini ve duygusunu kırdığı gibi her türlü kazançtan da mahrum bırakır. Bir defâ alkol ve içki üretimi için, ara yerde ne kadar emeklerin boş yere hebâ edildiğini bir düşününüz.

Bu kadar çeşit içkinin hazırlanması için ne kadar yiyeceğin, içeceğin ve emeğin boş yere ziyân edildiğini iyice hesap ediniz. Basit bir tahminle bu uğurda milyarlarca kilo buğday, çavdar, patates, arpa, üzüm, erik vb. harcandığı anlaşılır. Eğer insanların alkol bataklığına pervasızca saçıp savurduğu milyarlarca kilo ekmek, erik, incir ve üzümün hepsi bir araya toplansaydı, hiçbir zaman dünyada açlık ya da gıdâ pahalılığı olmazdı. Bırakın insanları, hayvanları bile doyuncaya kadar besleyecek her çeşit yiyecek bulunabilirdi.

İçinde alkol bulunan içecekleri mayalamak için dünyada binlerce fabrika vardır. Bu fabrikalarda yüz binlerce işçi çalışmaktadır. İşte bu işçiler, insanların ihtiyacı olan milyonlarca ton gıdâyı, bir taraftan zehire dönüştürüyorlar, diğer taraftan da «Niçin dünyada yaşayan insanlara yiyecek ekmek bulunmuyor; niçin gıdâ fiyatları gittikçe yükseliyor; niçin insanlar açlıktan ölüyor?» diye hayattan yakınıyor ve şikayet ediyorlar.

Alkol üreten bunca fabrika yetmiyormuş gibi, birçok ülkede insanlar bu şeytan kazanını bizzat kendileri kaynatıyor, içkilerini kendileri hazırlıyorlar. Eğer idareciler evlerdeki bu içki üretimini yasaklayacak olsa, hemen itiraz edip gürültü patırtı koparırlar.

Devletin gücü şişedeki şeytanın gücü ve kudreti kadar büyük değildir. Çünkü bu güç, yıkmak ve bozmak için harekete geçtiğinden, az bir kuvvetle çok zarar verir. Şişedeki şeytanın ordusu, dünyanın en kalabalık ordusudur. Bu ordu, her türlü iyilik ve güzelliğe karşı tam bir savaş hâlindedir. Bu ordunun hiçbir askeri, harp meydanından kaçmayı aslâ düşünmez.

Şişedeki şeytanın bütçesi tam olarak nedir bilinmez. Çünkü şeytana uyanlar, kullandıkları içkinin vergilerini eksiksiz öderler. Lâkin aynı kişiler, başka insanlara ödemek mecburiyetinde oldukları borçlarını bir türlü ödemezler. Şeytan kendi alacaklarını her zaman ve eksiksiz tahsil eder. Eğer bu insanlar ödeyecek paraları yoksa bile, ya çalarlar ya öldürürler ya da kendilerinin ve âilelerinin nâmusunu, şerefini satarlar, ne yapıp eder şeytanın vergisini mutlaka öderler.

İşte binlerce yıldan beri, dünyanın her yerindeki masum insanlar bu yollarla soyuluyor ve ahlâkî düşüklüğe uğruyor. Bu duruma ise, kimse aldırış etmiyor. Bir yerde vebâ, kolera, sıtma vb. bulaşıcı bir hastalık çıksa, herkesi bir telâştır alıyor; memleketin her yerinde kıyametler kopuyor; çevre baştan aşağıya dezenfekte edilip ilaçlanıyor. Salgına karşı amansız ve şiddetli bir mücadele veriliyor. Bütün insanlığı tehdit eden içki salgınına karşı ise, maalesef hiçbir mücadele verilmiyor.

Alkol yüzünden binlerce kıymetli ve seçkin insanın hayatı mahvolmuştur. Bu insanlar sahip oldukları değerleri hep kaybetmişlerdir. İçki ve alkol, milyonlarca büyük insanın sıhhatini bozmuştur.

Bataklık bir zemin üzerine sağlam ve büyük binalar yapılamayacağı gibi, alkolik ve ayyaş olan bir milletin içinde de kalıcı bir düzen sağlamak ve huzurlu bir hayat tesis etmek mümkün değildir. Bu sebeple, ıslâh faaliyetlerine, öncelikle bütün bir milleti bu feci durumdan uyandırıp ayıltmakla başlamalıdır.”

ALKOL KULLANIMININ SUÇ ORANLARINA ETKİSİ

Dünya Sağlık Teşkîlatı’nın Türkiye’nin de içinde bulunduğu otuz ülkeyi içine alan son araştırma raporlarına göre, cinâyetlerin % 85’i (bunların % ’i âile içine dönüktür), tecâvüzlerin % 50’si, şiddet hâdiselerinin % 50’si, eşlerini dövenlerin % 70’i, işe gitmeyenlerin % 60’ı ve akıl hastalığı vak’alarının % ’si alkolden kaynaklanmaktadır.

İçki kullanan insanların çocukları da pek çok zarar ve kayba mâruz kalmaktadır. Alkoliklerden doğan çocuklarda aklî ârızalar % 90’lardadır. Alkolik bir kadının özürlü bir çocuğa sahip olma riski % 35 gibi yüksek bir orandır. Bu risk, anneleri içki içen çocukların, ana rahminde iken alkole mâruz kalmalarından kaynaklanmaktadır. Çünkü alkol, ana rahmindeki büyümeyi ve doğum sonrası gelişmeyi engeller; çocukta zekâ geriliğine, boy kısalığına ve davranış bozukluklarına sebep olur.

İçki mübtelâsı olan insanların çocukları, sürekli çekişme ve şiddet dolu bir âile atmosferinde yaşadıklarından, onlarda duygusal çöküntü ve davranış bozukluklarının artma riski çok yüksektir. Dolayısıyla bu çocukların çoğu, okulda ve hayatta başarısız olur.

Trafik kazaları, intiharlar, suça teşvik, âile parçalanması, iş hayatının bozulması, meslek kayıpları ve muhtelif ekonomik kayıplar da içkinin çokça görülen zararları arasındadır. İnsanın aklını dumûra uğratan içki, kişinin görüş ve düşüncesini ifsâd, malını da telef eder. Bunun yanında âileyi yıkar, nesilleri çürütür, sosyal îtibar ve konumu târumâr eder. Çünkü o, bütün günah ve kötülüklerin anasıdır.

BÜTÜN KÖTÜLERİN ANASI

Hz. Osman (r.a), içkinin bütün şerlerin anahtarı oluşunu bir misalle şöyle anlatır:

“İçkiden sakının, çünkü o bütün kötülük ve çirkinliklerin anasıdır. Sizden önceki milletlerden birinde kendisini ibadete vermiş bir adam vardı. Kötü bir kadın ona musallat oldu. Hizmetçisini adama gönderdi ve:

«–Seni şahitlik yapman için çağırıyoruz» dedi.

İbadet ehli adam, (şahitlikten kaçmış olmamak için) hizmetçiyle birlikte gitti. Eve vardıklarında, adam hangi kapıdan girdiyse hizmetçi ardından kapıyı kilitliyordu. Nihayet adam kendisini son derece güzel bir kadının yanında buldu. Kadının yanında bir çocuk, bir de şarap şişesi vardı. Kadın ona:

«–Vallâhi ben seni şahitlik yapman için çağırmadım. Benimle birlikte olman veya bu şaraptan bir kadeh içmen ya da şu çocuğu öldürmen için çağırdım» dedi. Çâresiz kalan adam kendince en hafifini tercih ederek:

«–Bâri şu içkiden bir kadeh ver» dedi. Kadın ona bir kadeh içki verdi. Sonra adam:

«–Biraz daha verin!” dedi.

Adam içkiyi içince çok geçmeden kadınla da zina etti, (yaptıkları duyulmasın diye) çocuğu da öldürdü. İşte bu sebeple, aman içkiden uzak durun! Vallâhi iman ile içkiye mübtelâ olmak, asla bir arada bulunmaz. Pek yakında birinin diğerini uzaklaştırmasından korkulur.” (Nesâî, Eşribe, 44/)

Yani içkiye mübtelâ olmak, tevbe edilmediği takdirde kişinin imanını zedeler. Tevbe edildiğinde ise kâmil iman, içki içme hastalığını sahibinden uzaklaştırır. Çünkü içki mü’mine yakışmaz. Allah’a inanan bir kimse için bu şeytan işi pisliğe kapılmak büyük bir ayıptır. Hem Allah’a iman etmek hem de O’nun emrine itaatsizlikte bulunmak akıl kârı değildir. Bu durum hadis-i şerifte şöyle ifade edilir:

“Zina eden kimse zina ettiği anda mü’min değildir. İçki içen kimse içki içerken mü’min değildir. Hırsızlık yapan kimse hırsızlık yaparken mü’min değildir…” (Buhârî, Mezâlim, 30; Tirmizî, İman, 11/; Nesâî, Eşribe, 42/)

İnsanın îman gibi en kıymetli cevherini zedeleyen içkinin, onu daha ne gibi büyük felâketlere sürüklediğini gösteren bir hadîs-i şerîf de şöyledir:

“İçki bütün çirkinlik ve hayâsızlıkların anası, büyük günahların en büyüğüdür. Kim onu içerse, annesiyle, teyzesiyle ve halasıyla bile zinâ eder.” (Heysemî, V, 67)

Bu sebeple Resûlullah, ümmetini içkiden uzaklaştırmak için ağır ifadeler kullanmış, onunla alâkalı her şeyi yasaklamıştır. Dördüncü hadisimizde, Allah’ın içkiye, onu içene, dağıtana, satana, alana, yapana, yaptırana, taşıyana ve kendisine götürülene lânet ettiğini haber vermiştir. Diğer rivâyetlerde içkinin yapıldığı yere, onu bağışlayana, hediye edene, bedelini ve kazancını yiyen kimselere de lânet edildiği bildirilmiştir.

Demek ki içkinin kötülüklerinden korunabilmek için bütün yolları kapatmak, onunla alâkalı her şeyden uzak durmak îcâb etmektedir. Hem ferdin hem de toplumun selâmeti için yapılması gereken en mühim vazife budur.

İçki yüzünden lânete uğrayan kimsenin ibadetleri de tehlikeye girmektedir. Resûlullah, bu durumdaki insanları îkaz için şöyle buyurur:

“Kim içki içerse, Allah onun yedi gün namazını kabul etmez. O süre içinde ölürse kafir olarak ölür. İçtiği şey aklını giderir ve onu farzlardan alıkoyarsa kırk gün namazı kabul olunmaz, o süre zarfında ölürse kafir olarak ölür.” (Nesâî, Eşribe, 44/; Dârimi, Eşribe, 3; İbn-i Mâce, Eşribe, 4)

İbadetlerin iki yönü vardır. Birisi, ibadeti yapan kişinin borcunu ödemiş olması, diğeri de bundan sevap kazanmasıdır. Bu hadis-i şeriflerde içki içen kimsenin namaz ve diğer ibadetlerden sevap kazanamayacağı kastedilmektedir.

İÇKİ TİCARETİ YAPMAK HARAM MIDIR?

Aynı şekilde içkiden kazanılan para ile yapılan ibadetlerden de sevap yerine günah kazanılacağı haber verilmiş ve içki ticâreti yasaklanmıştır:

Hz. Ayşe (r.a) şöyle buyurur:

“el-Bakara Sûresi’nin son âyetleri indiği zaman, Resûlullah Efendimiz Mescid’e çıktı ve:

«Şarâb ile alâkalı ticâret yapmak haram kılındı!» buyurdular.” (Buhârî, Büyû, )

Allah Teâlâ ancak temiz olanı kabul buyurur. Âyet-i kerimede şöyle buyrulur:

“De ki: Pis ve kötü ile temiz ve iyi bir değildir; pis ve kötünün çokluğu hoşuna gitse de (bu böyledir). O hâlde ey akıl sahipleri! Allah’tan korkunuz ki kurtuluşa eresiniz!” (el-Mâide, )

Allah Resûlü şöyle buyururlar:

“Kim haram para kazanıp da o para ile köle azat eder ve akrabasına yardım ederse, bu onun için günah olur.” (Heysemî, X, Krş. İbn Hibbân, Sahîh, VIII, /)

Dolayısıyla, Allah’a ve âhiret gününe iman eden bir mü’min, içkiden büyük bir titizlikle kaçınmalıdır. İçkili sofralara oturmamalı, İslâmî usullere uymayan düğün ve benzeri merasimler düzenlememeli ve bu tür merasimlere katılmamalıdır. Bu konuda kimsenin hatır ve gönlüne bakmadan, içkili sofra ve meclislere niçin iştirak etmediğini de açıkça söylemelidir ki, Allah’ın haramlarını çiğneyen kimseler hatalarını anlasınlar. Aksi takdirde bir günahkârın gönlünü kırmamak için Allah’ın lânet ve gazabına uğramak söz konusudur ki, dünyanın en büyük ahmaklığı budur.

Allah’ın emrine riayet etmemenin netîcesi, dünyada pek çok zarar ve ziyana uğramak, âhirette de elem verici bir azâba mâruz kalmaktır. Rasulullah Efendimiz içkinin ve onun sebep olduğu diğer kötülüklerin dünyadaki bir cezâsını şöyle haber verirler:

“Ümmetimden bir kısım topluluklar olacak, zinâyı, erkeklerin ipek elbise giymesini, şarap içmeyi ve eğlence âletlerini çalıp dinlemeyi helâl sayacaklar. Bir takım (merhametsiz) zümreler bir dağın eteğinde konaklayacaklar, onlara âid koyun sürüsü ile çoban sabahları yanlarına gelecek (akşamları gidecek). Bunlara fakir bir kişi ihtiyaç için gelecek. Bu duygusuz insanlar fakire: «Haydi şimdi git, yarın gel.» diyecekler. Bunun üzerine Allâh (eğlendikleri) dağı geceleyin üzerlerine indirip bir kısmını helâk edecek, (sağ kalan) diğerlerini de kıyâmet gününe kadar maymun ve domuz sûretine döndürecek.” (Buhârî, Eşribe, 6)

İÇKİ İÇMENİN AHİRETTEKİ CEZASI

Altıncı hadisimizde ise içki içenlere Cehennemde verilecek bir ağır cezadan bahsedilmektedir. Dünyada kendilerini pis şey içmeye lâyık görenler, elbette âhirette de en pis şeyi içmekle cezalandırılacaklardır. Çünkü ceza suçun cinsine göredir. İçki içenlere âhirette Cehennem ehlinin yanık derilerinden akan ter, kan ve irin gibi, insanın bakmaya bile tahammül edemediği pislikler içirilerek azap edilecektir.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Efendimiz’den Hayat Ölçüleri, Erkam Yayınları

BENZER HABERLER

ALKOLSÜZ BİRA İÇMEK CAİZ MİDİR?

İÇKİ İÇMEK VE TİCARETİNİ YAPMAK CAİZ MİDİR?

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası