rönesans nedir nedenleri / Идеи на тему «ГАЛЕРИЈА» (310) | художники, картины, живопись

Rönesans Nedir Nedenleri

rönesans nedir nedenleri

This book or any portion thereof may not be reproduced or used in any manner whatsoever without the express written permission of the publisher except for the use of brief quotations in a book review or scholarly journal. First Published in 2017 by TRANSNATIONAL PRESS LONDON in the United Kingdom, 12 Ridgeway Gardens, London, N6 5XR, UK. www.tplondon.com Transnational Press London® and the logo and its affiliated brands are registered trademarks. This book or any portion thereof may not be reproduced or used in any manner whatsoever without the express written permission of the publisher except for the use of brief quotations in a book review or scholarly journal. Requests for permission to reproduce material from this work should be sent to: [email protected] Paperback ISBN: 978-1-910781-55-5 Cover Design: Gizem кКФır Cover Photo: George Adam and Jonathan Liu www.tplondon.com Bölüm 1. ‘Göç Kültürü ve Çatışma Modeli’ Bağlamında Mathias Enard’ın Hırsızlar Sokağı1 Ali Tilbe2 Kuramsal Çerçeve Yazın incelemelerinde, inceleme nesnesindeki göçün doğasını saptamak için, bu düzeysel ayrımlar yol gösterici işlevler üstlenmektedir. “Özellikle romanlarda ele alınan göç durumu ve konulara göre kolaylıkla düzeyler belirlenebilir ve anlatı yerlemleri ile olay örgüsü bu düzlemde incelenerek açıklayıcı sonuçlar elde edilebilir. Bu modelden devinimle, romanların ulamlandırılması da kolaylaşacaktır” (Tilbe, 2015, s. 464 ). Şekil 1. İnsani güvenlik ve çatışma eksenleri (Sirkeci, 2009, s. 7 & Sirkeci, 2012, s. 357). Bu bağlamda, Lucien Goldmann’ın kullandığı, görüngübilimsel anlama ve açıklama düzeylerinden oluşacak iki aşamalı bir çözümleme yöntemi öneriyoruz (Tilbe, 2015, s. 464-465). Tablo 1. Göç Yazını Yöntembilim Çizgesi Göç Yazını Yöntembilim Çizgesi Anlama Aşaması ˃ İçkin Çözümleme Açıklama Aşaması ˃ Aşkın Çözümleme   Anlatının Yapısı  Bakış Açıları; Anlatım Uygulayımları  Dönemsel Göç Devinimleri ve Toplumsal Yapı  Anlatı Yerlemleri  Kişi, Süre, Uzam  Öne Çıkan Temel Örge ve İzlekler  Belirlenmesi: Toplumsal Yapı  Göreli Güvenlik Uzamı  Kültür(süz)leşme mi? Mikro, Mezo, Makro Düzeylerin Göç Olgusu  Göreli Güvensizlik Uzamı; İşbirliği mi? Bütünleşme mi? Uyum mu? Ayrışma mı?  Göçün Çevrimselliği / Döngüselliği Çatışma ve Göç Devinimi  Bu yönteme göre, “birinci aşama anlama düzeyi, yapısalcı bir yaklaşımla metne içkin olarak gerçekleştirilir ve metinde yer alan anlatı yerlemleri ile anlatısal uygulayımlar 1 Bu çalışma, Namık Kemal Üniversitesi Bilimsel Etkinliklere katılım destek Programı kapsamında desteklenmiştir. 2 Prof. Dr. Ali Tilbe Namık Kemal Üniversitesi, Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğretim üyesidir. [email protected] / [email protected] 7 Göç Konferansı 2017 - Seçilmiş Bildiriler incelendikten sonra, çatışma modeline göre; göçer toplumsal yapı ve ilişkilerden oluşan yapıtın özü ve iç tutarlılığı çözümlenir, metne aşkın olan açıklama aşamasında ise; metinde söz edilen göç olgusu/izleği, çatışma modeli temelinde, yapıtı aşan ve çevreleyen toplumsal, ekonomik ve siyasal dışsal bağlanımlarıyla güvensizlik güvenlik düzleminde açıklanır ve tutarlı bir eleştirel yaklaşım ortaya konulabilir” (Tilbe, 2015, s. 464-465). Bu yaklaşımla bir göç/göçer romanı yetkin ve tutarlı bir biçimde anlaşılıp açıklanabilecektir. Yöntem üzerine daha ayrıntılı bilgi için, dipnotta verilen kaynaklara bakınız. 3 Anlama Aşaması ˃ İçkin Çözümleme Anlatının Yapısı 2015 yılında Pusula (Boussole) adlı romanı ile Fransa’nın önemli roman ödüllerinden birisi olan Goncourt kazana çağdaş Fransız genç kuşak romancılardan Mathias Enard, ilkgençlik yazını örnekçelerinden olan Hırsızlar Sokağı (rue des Voleurs, 2012) adlı roman, Aysel Bora tarafından kusursuz bir anlatımla dilimize çevrilmiş ve Can yayınlarından okur ile buluşmuştur. Gérard Genette’in yanmetinsel/metinçevresi (fr. paratextuel/péritextuel) inceleme yöntembilimi bağlamında değerlendirildiğinde, anlatı başkişisinin yaşadığı Barselona’da “her cinsten kayıp tipin sokağı” (s. 214) olan Hızsızlar Sokağı başlığı doğrudan yasadışı ve kültür dışı olana gönderme yapmaktadır. Türkçe çevirisi 300 sayfa olan roman Boğazlar (s. 13-146), Berzah (s. 149-204), romana adını veren Hırsızlar Sokağı (s. 207-300) alt başlıklı 3 bölümden oluşmakta, ön kapağında önünde insanların toplandığı bir cami çizgesi, arka kapağında ise yazarın Hırsızlar Sokağı üzerine özyorumları ve romanın kısa özeti yer almaktadır. “Tüm bunlar, bana, özgürlük ve daha onurlu bir yaşam hakkı için Tunus'ta, Mısır'da, İspanya'da ve Fransa'da sürmekte olan aynı mücadelenin farklı yüzleri gibi göründü. Dünyada, üzerinde yaşadığımız bu savaş tarlasındaki bir yolculuk aracılığıyla bu mücadeleleri anlatmaya çalıştım, yolculuğun başlıca uğrak yerleri de Tanca, Tunus, Algeciras ve Barselona oldu. Bir macera romanı bu, günümüz dünyasının trajik macerasının romanı. Daha iyi bir gelecek hayali kuran gençlerle, artık hayal bile kurmayanlarla, İslamcılarla, Müslümanlarla, dilencilerle, fahişelerle, hırsızlarla ve çokça kitapla, son tahlilde, ateşle birlikte, karanlıklarla savaşmanın tek yolu olmayı sürdüren kitaplarla yolunuzun kesişeceği bir roman bu”. Hırsızlar Sokağı, “günümüz dünyasını kötümser bir bakış açısıyla betimleyen, aynı zamanda da bu kötümserliği tutkulu bir biçimde iyimserliğe çevirmek isteyen yeni bir kuşağın masalıdır” (Chevilley, P. (2012). Roman’ın boğazlar başlıklı birinci bölümünden hemen önce Joseph Conrad’ın Karanlığın Yüreği adlı romanına metinlerarası bir alıntı yerleştirilmiştir. 3 Tilbe, A. (2015). “Göç/göçer yazını incelemelerinde Çatışma ve Göç Kültürü Modeli” [Bildiri]. Ali Tilbe ve Ark.(Ed.). 3rd Turkish Migration Conference, Charles University Prague, Turkish Migration Conference 2015 Selected Proceedings, (25-27 June 2015). (s. 458-466). London: Transnational Press London; Sirkeci, İ. (December 2012). “Transnasyonal mobilite ve çatışma”. Migration Letters, 9(4), 353-363; Tilbe, A. (2016). “Göç Kültürü ve Çatışma Modeli Bağlamında Latife Tekin’in Sevgili Arsız Ölüm’üne Bir Bakış” Ali Tilbe ve Sonel Bosnalı .(Ed.). Göç Üzerine Yazın ve Kültür İncelemeleri. London: Transnational Press London. (s. 1- 19); Civelek, K. (2016). “Çatışma ve Göç Kültürü Modeli Bağlamında Bir Roman Okuması: Le Clézio’nun Göçmen Yıldız’ı”. Ali Tilbe ve Sonel Bosnalı (Ed.). Göç Üzerine Yazın ve Kültür İncelemeleri. London: Transnational Press London. (s. 87-99). 8 "Ama gençken insanın bir şeyler görmesi, deneyimlerden geçip fikirler edinmesi, zihnini açması lazım.' "Burada mı!" diye sözünü kestim. "Bilemezsin ki! Ben Mösyö Kurz'la burada karşılaştım." Romanın daha başlangıcında bir Doğu uzmanı olan, Arapça ve Farsça bilen Enard’ın dili ve biçemi okuru etkisi altına almakta, dünyayı saran bağnazlık ve şiddet sarmalına karşı insanlık adına nesnel ve yansız bir aydın eleştirisi vurgusu duyumsanmaktadır. Çok yönlü okumaya açık olan roman, siyasal, artırımsal ya da çeşitli toplumsal nedenlerle özellikle Afrika’dan Avrupa’ya doğru göç etmeye çalışan genç Afrikalıların acıklı durumunu betimlemesi açısından göç kültürü ve çatışma modeli bağlamında çözümlenmeye de varsıl bir içerik sunmaktadır. Anlatı, modelin insani güvensizlik ve çatışma gösterge çizelgesine göre insani güvenlik ve çatışma eksenlerinden kişisel göçü niteleyen mikro düzeye uygun görünmektedir. Ancak çok sayıda kitlesel göçü de odak yapması, makro düzey bir okumayı da olanaklı kılmaktadır. Kuzeybatı Afrika’da Cebelitarık boğazının İspanya tarafına yer alan Tarifa kentinin karşı kıyısındaki Tanca’da bakkal olan babası ile birlikte yaşayan polisiye roman tutkunu 17 yaşındaki Faslı genç Lakhdar, yaklaşık 4 yıl süren göç serüvenine konu olan tekil birinci kişi benöyküsel anlatıda; yersiz yurtsuzluk, Arap Baharı, siyasal İslam, kimlik bunalımı, başkaldırı, yıldırı (fr. Terreur), dinsel, siyasal şiddet ve aşk izlekleri öne çıkmaktadır. Romanda, amcasının kızı Meryem ile babası tarafından uygunsuz bir durumda yakalanmasından sonra evini terk etmek ve Casablanca’ya göç etmek zorunda kalan, yersiz yurtsuz geçen bir yılın sonunda Tanca’ya geri dönerek çocukluk arkadaşı Besim aracılığıyla, bu dönemde Arap ülkelerinden yükselmekte olan köktendinci örgütlerle bağlantılı Kuran Düşüncesini Yayma Cemiyeti’nde kitapçı olarak iş bulan ve bu sırada Arapça öğrencisi İspanyol bir kızla kurduğu arkadaşlık sonrası önce Tunus’a, ardından karşı kıyıdaki Algeciras ve sonra da Barselona’ya göç eden Lakhdar’ın serüveni öykülenir. Metinlerarasılık Anlatıcı-yazar, anlatı boyunca çok sayıda metinlerarası göndermede bulunur. Pek çok İslam akımını etkileyen Mısırlı İslam düşünürü Seyyid Kutub’un (1906-1966) Siyonist Komplo Karşısında İslam adlı yapıtı başta olmak üzere tarihsel, dinsel ve siyasal içerikli yapıtlar okurun ilgisine sunulur. Yazar bu yapıtlar aracılığıyla kurmak istediği olay örgüsüne gerçeklik kazandırmaya çaba harcar. Cinsellik, Kadın Evliyalar, İbn Teymiye'nin yirmi cilt tutan bütün yapıtları (s. 31), Yusuf suresi, “Baba, karşımda on bir yıldızın, güneş ve ayın secdeye geldiğini gördüm” (s. 42), Yedi Uyurlar (s. 70), Büyük İskender (s. 71), bir İspanyol atasözü; “bir salağın tüyü betonarmeden daha dayanıklıdır” (s. 72), Lakhdar ile Judit arasında Arap ve Batı yazını üzerine söyleşimler; “Paul Bowles'u tanıyordu, Tennessee Williams'i ya da William Burroughs'u, uzak gelen isimleriyle bana belli belirsiz bir şeyler hatırlatan ama hiçbirini tanımadı- Tancalı bir figür, onun kim olduğunu biliyordum tek bir satırını bile okuduğumdan emin değildim” (s. 76), polisiye roman yazarlarına gönderme; “bir an bana asılmak ya da elimdeki La Position du tireur couché'yi (Yatan Tetikçinin Pozisyonu) satın almak istediğini sandım, ama hayır, sadece kitabı nereden bulduğumu soruyordu. Bir sürü nedenden dolayı cevap verip vermemekte tereddüt ettim. Beş dakika gevezelik ettik; sevdiğim yazarlardan, Pronzini'den, McBain'den, Manchette'ten, Izzo'dan konuşmak (…) hoşuma gitti” (s. 83), “Necip Mahfuz'un Nil Üzerinde 9 Göç Konferansı 2017 - Seçilmiş Bildiriler Konuşmalar kitabının ilk tümcesi: “Nisandı, toz toprak ve yalanlar ayı” (s. 84), Casanova'nın hatıraları, “L'Histoire de ma vie'nin (Hayatımın Tarihi) her bir cildi devasa boyuttaydı, bitmek bilmiyordu” (117), anlatı boyunca Lakhdar, Judit için yazdığı kendi şiirler ile kimi bölümleri Arapça olarak verilen Nizar Kabbani’nin şiirleri, “gözlerin yola çıkacak son gemi, orada bana yer var mı?” (s. 124) gibi göndermelerin yanında, özellikle Lakhdar’ın Algeciras limanında alıkonulduğunu anlatan romanın Berzah altbaşlıklı 2. bölümünde çok sayıda metinlerarası gönderme bulunmaktadır. Anlatıcı-yazar, 17 Şubat 2012 tarihli Diario de Cadiz gezetesinde yer alan bu habere olduğu gibi İspanyol dilinde yapıştırma uygulayımı ile romanda yer verir: “Un nuevo drama laboral en el sector maritimo recala en el puerto de Algeciras. Un total de 104 marineros, los que componen la tripulacion de los buques Ibn Batouta (…)” (s. 155). Anlatıcı ve Odaklayım Benöyküsel bir anlatıcı-kişi tarafından tekil birinci kişi öyküleme uygulayımı ile öykülenen anlatı, 17 yaşında Faslı bir gencin iç bakış açısıyla okura sunulur. “Tanca'da denizi, limanı ve Boğaz'ı seyretmek için günde iki defa beş kilometre yol teperdim, şimdi de çok yürüyorum” (s. 13) diyen anlatı başkişisi “bizler haz almak için yaşayan kafesteki hayvanlarız, karanlıkta yaşıyoruz” (s. 13) tümcesiyle romanın içeriğine ilişkin önsel bilgilendirme yapar okura. Tablo 2 Anlatı Düzeyleri İlişki/Düzey Dışöyküsel Anlatıcı İçöyküsel Anlatıcı Elöyküsel Anlatıcı Besim, Nureddin, Marcelo Cruz Benöyküsel/özöyküsel Anlatıcı Lakhdar, Gemici Sadi, Judit Anlatı boyunca yaşadıklarını artsüremli olarak öyküleyen anlatıcı, kimi zaman da özellikle söyleşim ve serbest dolaylı anlatım uygulayımları aracılığıyla sözü öteki anlatı kişilerine bırakarak bakış açılarını çeşitlendirir. Kişi Ataerkil gelenekçi bir aile yapısı içinde babası, annesi ve Yasin, Sarah ve Nur (s. 68) adlı kardeşleriyle birlikte yaşayan ve adını okurun ancak 112. sayfada öğrenebildiği Lakhdar adında bir yeni yetme roman başkişisi. “Judit gecenin bir yarısı, Lakhdar, dedi. Aslında Lakhdar'm iki anlamı var; 'yeşil', bu tamam, ama bir de 'müreffeh' demek. Yeşil, İslam'ın rengi. Belki de babam onu bunun için seçti. Bu aynı zamanda Sufiler için önem taşıyan bir peygamberin ismi. Hızır Aleyhüsselam, Hıdır, yeşil. Kehf suresinde geçer” (s. 112). Anlatının başlangıcından başlayarak, Arap toplumlarındaki toplumsal ve dinsel vurgu öne çıkar. “Büyüdüğüm apartman ne zengindi ne fakir, ailem de öyle, benim peder dininde imanında bir adamdı, hani şu iyi bir adam dediklerinden, çoluğuna çocuğuna kötü davranmayan namuslu bir adam - arada bir mabata bir-iki tekmenin dışında, ama bundan da kimseye bir zarar gelmemiştir. Tek ama iyi bir kitabı, Kuran'ı olan adam: Bu dünyada ne yapması gerektiğini ve ahirette kendisini neyin beklediğini öğrenmek için ihtiyacı olan tek şeydi Kuran, günde beş vakit namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, tek hayali Mekke'ye hacca gitmek, kendisini Hacı diye, Hacı Muhsin diye 10 çağırmalarıydı, bu onun tek emeliydi, çok çalışıp bakkal dükkânını süpermarkete çevirmek umurunda değildi, milyonlarca dirhem kazanmak umurunda değildi, onun Kitabı namazı hac ziyareti vardı ve nokta; annem babama büyük bir saygı gösterir ve evde köle gibi hizmet ederken ona adeta bir evlat gibi itaat ederdi” (s. 14-15). Romanın bir başka kişisi Lakhdar’ın çocukluk arkadaşı Besim’dir. Onun aracılığıyla yeniden Tanca’da iş bulma ve yaşamını sürdürme olanağına kavuşur Lakhdar. Besim ve Lakhdar Tanca’da boğaza karşı, geleceğe ilişkin düşlere dalarken, en büyük ülküleri; yazgılarının kendilerine çizdiği sarmaldan ve olağan yaşam döngüsünden kurtulup, karşı kıyıya Avrupa’ya geçebilmek ve orada insanca yaşayabilmektir. “Besim'in küçücük gözleri ve kocaman yuvarlak bir kafası vardı, her gün babasıyla camiye giderdi. Vaktini gümrükçü ya da polis kılığına girip kaçak olarak karşı tarafa geçmek için inanılmaz planlar yaparak geçirirdi; bir turistin kimlik belgelerini yürüttüğünü hayal ederdi üstünde güzel bir kıyafet, elinde şık bir valizle sanki hiçbir şey yokmuş gibi sakin i sakin sakin gemiye binerdi - ona, İspanya'da beş parasız ne halt edeceksin, diye sorardım. Biraz çalışıp para biriktireceğim, sonra Fransa'ya, daha sonra da Almanya'ya gideceğim, diye cevap verirdi, oradan da Amerika'ya...” (s. 16). Görüldüğü gibi, ikincil kişilerden birisi olan Besim’in ileri sapım uygulayımı ile geleceğe ilişkin ulusötesi göç düşleri, gidilecek uzamlarda yaşanması olası ayrımcılık korkusunu da düşündürür. “Hem sonra orada Arapları çok seviyorlarmış, benim amcaoğlu Düsseldorf'ta makinist ve süper memnun. Almanca öğrenmen yeterli, galiba o zaman sana acayip saygı gösteriyorlarmış. Gerekli belgeleri de Fransızlardan çok daha kolay veriyorlarmış” (s. 17). Besim, anlatıda göç denklemini kuran ve çözümler arayan eyleyen konumundadır. Kuran Düşüncesini Yayma Cemiyeti şeyhi Nureddin Fransa’da doğmuş ve büyümüş “hoş, kültürlü, sempatik biriydi. Bana Suudi Arabistan'da teorik, Pakistan'da pratik eğitim aldığını anlattı” diyen Lakhdar, şeyh hakkında da okuru bilgilendirir. Cemiyetin kentte Batılı yaşam biçimini benimseyen insanlara kaşı yıldırı ve nefret eylemlerine girmesi sonucunda Lakhdar da Besim gibi göçü düşünmeye başlar. “Belki yeni Tanca Med Limanı'nda ya da Serbest Bölge'de bir iş bulabilir, daha sonra göç etmeyi başarabilirdim, sonuçta haklı olan Besim'di, buralardan gitmek lazım, gitmek lazım, limanlar yüreğimizi dağlıyor. Yalnızlık kesif bir sis perdesi, kapkalın bir bulut oluyordu; kötülüğün ve korkunun bulutu” (s. 42). Tam da bu sırada İspanya’dan bir haftalığına tatil için Fas’a gelen Judit, Lakhdar için yeni bir serüvenin başlangıcı, bir çeşit yazgı değişimi söz konusu olacaktır. “Barselona'dan geliyorlardı, isimleri Judit ve Elena idi, biri daha esmer, diğeri daha topluydu; ikisi de üniversite öğrencisiydi ve tam da hayal ettiğim gibi bir haftalığına tatil için Fas'a gelmişlerdi” (s. 52). “Barselona'da Arapça eğitimi gören” (s. 54) Judit ile geçen güzel anlar, onda yeni umutların doğmasını sağlar. Ancak kızların Marakeş ziyaretleri sırasında patlayan bomba ve 16 kişinin ölümü Fas’ın da korkunç bir yıldırı bezemine sürüklenmesine ve güvenliksiz ülkelerden birisi olarak görülmesine neden olabilecektir. “İspanyol haber kanalının altyazılarında, Atentado en Marrakesh: al menos 16 Muertos geçiyordu” (s. 82). Bu olaydan sonra 11 Göç Konferansı 2017 - Seçilmiş Bildiriler Judit’ten gelen sağlıklı olduğuna ilişkin elmek Lakhdar’ı çok mutlu eder. Ne de olsa onunla tanıştığından beri tüm düşüncesi onunla doludur. Bu sırada Tanca’da bir Fransız şirketinin Serbest Bölge’deki şubesini yöneten ve kendisi gibi polisiye roman tutkunu olan Jean-François ile tanışır ve ondan aldığı iş teklifi coşku uyandırıcı niteliktedir. Tam da bu sırada cemiyette çıkan yangın, Marakeş’teki saldırıyı cemiyet üyelerinin tasarladığına ilişkin kuşkularını artırır. Kaldı ki Judit, saldırıdan önce Besim’i orada görmüş ve tanımıştır. Bu haber Lakhdar için bir yıkımdır ancak Kerim ve Şeyh Nureddin’in bu kadar acımasız kıyacı olabileceklerine bir türlü inanmak istemez. “Aslında Şeyh'in de Besim'in de Marakeş'le hiçbir ilişkilerinin olmamasını umut ediyordum; ne yazık ki, bizzat tanık olduğum sopalar ve ant içmeler bana pek fazla umut vermiyordu” (s. 110). Yoğun bir iş yoğunluğu içinde olan Lakhdar, patlamadan beri Şeyh Nureddin ve Kerimden haber alamamaktadır. Besim, anlatı içinde gerçekte, çapkınlık yapıp içki içerek özgür bir yaşam sürerken, siyasal İslam diye anılan bu düşünün etkisi altında kalarak, sözde “; Allah için, Hıristiyanlardan nefret ettiğim için, İslam için, Seyh Nureddin için, artık ne olursa onun için” (s. 122) kıyalar işleyen bağnaz, yobaz ve kıyacı bir kişiliğin simgesine dönüşür. Kaldık ki Marakeş’teki saldırıdan sonra Tanca’da Café Hafa’da , “uzun bir bıçak ya da hançer” (s. 121) ile içeri girip bir Faslı genci öldürüp, bir Fransız’ı da yaralayan kişinin çizim resmi de Besim’i andırmaktadır. “Besim'i tanıyordum, onun Batı'ya karşı nefretinin ya da İslam'a olan tutkusunun görece olduğunu, Şeyh Nureddin'le tanışmadan birkaç ay önce, babasıyla camiye gitmenin onu her şeyden fazla sıktığını, hayatında bir kere olsun şafakta kalkıp sabah namazı kılmayı umursamadığını, bir yolunu bulup İspanya ya da Fransa'ya kapağı atmanın hayalini kurduğunu biliyordum” (s. 122). Lakhdar, Besim’in tersine çevresini ateş çemberine alan siyasal İslam akımından etkilenmeden, kendi yaşamını sürdürmeye çalışan son derece özgürlükçü bir kişiliktir. Romanda Besim, siyasal İslam’ı temsil ederken, Lakhdar inancını bireysel olarak yaşamayı yeğleyen aydın bir kişiliği simgelemektedir. “Benim bütün istediğim; serbestçe seyahat etmek, para kazanmak, kız arkadaşımla rahat rahat dolaşmak, canım çektiğinde sevişmek, canım çektiğinde namaz kılmak, canım çektiğinde günaha girmek ve canım çektiğinde, Allah'tan başka kimseye hesap vermeden polisiye roman okumak...” (s. 143). Siyasal İslam’ın kendilerine dayattığı yasakları ve sunulan kısıtlı yaşam biçimini eleştirerek reddeder. Daha özgür bir yaşam bulma umuduyla işini değiştiren Lakhdar, Tanca ile Algeciras arasında Tanca-Med Limanı'nda Comarit-Comanov Şirketi'nin İbn Battuta isimli feribotunda ‘ne iş olsa yapacak adam’ yani miço olarak çalışmaya başlar. Bu uzamsal değişim anlatı başkişisinin yazgısına da etki edecek ve onu Barselona’da kaçak bir göçer durumunda düşürecektir. “Aslında Algeciras Limanı'ndan çıkmak için vizem yoktu; şimdilik Boğaz'da gidiş- dönüş ring seferleri yapacaktım ama sonunda yarın öbür gün gemiden inmeme de izin verirlerdi. (…) Jean-François'nın arkadaşı rezil bir ücret karşılığında beni işe almaya razı olmuştu” (s. 150). 12 Gemideki zor çalışma koşullarına karşın yılmayan Lakhdar, şirketin borcundan dolayı Algeciras limanında alı konulmasıyla büyük bir düş kırıklığı yaşar. “Algeciras Limanı'nda denizcilik sektöründe yeni bir dram daha yaşanıyor. Ibn Battuta, Banasa, El Mansur ve Boughaz gemilerine mensup toplam 104 denizci, ciddi ekonomik sorunlar yaşayan Comarit Denizcilik Şirketi tarafından kaderlerine terk edilmiş halde, Akdeniz'in başka limanlarında da ortaya çıkan sosyal bir dramla karşı karşıya” (s. 159). Bu sırada kırk yılını gemide geçiren Sadi adlı denizci ile kurduğu sıcak ilişki ona bu koşullara dayanma gücü verir. “Sadi kırk yılını on kadar farklı gemide denizde geçirmişti ve dört yıldan beridir de İbn Battuta'da Boğaz'da mekik dokuyordu. Sadi boşanmış ve ona bir erkek çocuk veren gencecik bir kadınla yeniden evlenmişti, oğluyla gurur duyuyordu” (s. 164). Judit’ten haber alamaması da onu çılgına çevirmektedir. “Judit benimle ilgisini tamamen kesmişe benziyordu. Tekrar düşününce, son altı ayda ilişkimiz tavsamıştı; artık birbirimize daha az yazıyor, telefonda daha az konuşuyorduk, şimdi de Algeciras Limanı'na kapatılmış durumdayken ondan neredeyse hiç haber alamıyordum, bu da beni melankolik bir hüzne sürüklüyordu” (s. 168). Bu bekleyişe daha fazla dayanamayan Lakhdar, bir başka erkek arkadaş edindiğini düşündüğü Judit’i (s. 175) Barselona’ya gidip görmek için biraz da şansın yardımıyla insani nedenlerle aldığı bir aylık vize ile İspanya topraklarına geçmeyi başarır (s. 172). Judit’e telefon eder ve onu ziyaret etmek istediğini bildirir. “"Hola, ben Lakhdar," dedim. "Algeciras'dayım." "Lakhdar, qué tal? Kayfa-l hal?" Herşey yolunda," dedim. "Vize aldım, mesajımı görmedin mi?” (s. 174). Judit’ten gerekli ilgiyi göremediğini düşünen Lakhdar, hemen Barselona’ya gitmez ve Sadi aracılığıyla yasadışı göç sırasında denizde boğulan ya da değişik nedenlerle ölen göçerlerin ‘Cenaze İşleri’ni yapan Marcelo Cruz’un (s. 178) yanında iş bulur. Yaşadığı onca zorluktan sonra “kalacak yer, yemek, çamaşır, üç yüz avro” (s. 180) gelir onun sonraki göç serüvenine kaynak sağlayacaktır. Burada cesetlerle geçirdiği süre, Lakhdar için yaşamının en korkunç dönemi olmuştur. Marcelo Cruz’un yaptığı işin ağırlığına dayanamayarak yaşamına son vermesinden sonra, Lakhdar kasadaki 5000 avro ile Barselona’nın yolunu tutar. Çok sayıda değişik ulustan insanlar çok az ücret karşılığında bu kentte yaşamaya çalışmaktadır. “Ücretler çok ucuzdu ve orada her milletten, her ülkeden insana rastlayabiliyordunuz: (…) Faslılar, Cezayirliler, Sahralılar, Ekvatorlular Perulular, Gambialılar, Senegalliler, Gineliler ve Çinliler” (s. 214) Lakhdar’ın Judit ile ilk karşılaşması çok kötü bir ortamda gerçekleşmiş ve genç adam büyük bir düş kırıklığı yaşamıştır. Romana da adını veren Hırsızlar Sokağı başkişimizin Barselona’da yaşadığı uzamdır. Burada Cruz’un ölümüyle ilgili haber arayan Lakhdar, Diario Sur gazetesinde küçük bir haber bulur. Bundan böyle kıya ve hırsızlıktan aranma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. 13 Göç Konferansı 2017 - Seçilmiş Bildiriler “Cenaze işleri şirketi sahibi Marcelo Cruz, kininle zehirlenerek hayatını kaybetti, cesedi iş yerinde bulundu. Yetkililere, maktulün komşusu ve aynı zamanda birlikte iş yaptığı Algeciras Camii imamı haber verdi. Dramın kesin ayrıntıları henüz bilinmiyor, ancak polis, Marcelo Cruz'un elemanlarından biri tarafından zehirlendiğini ve aynı kişinin Cruz'un paralarını aldıktan sonra kaçtığını düşünüyor” (s. 220). Lakhdar’ın Barselona’ya göçü, anlatının başlangıcında yer alan ve olayların patlak vermesi ile bir daha kendilerinden haber alınamayan Besim ve Şeyh Nureddin Barselona’da yeniden ortaya çıkacak ve Lakhdar’ın acıklı göçer yazgısının belirleyicisi olacaklardır. Süre “Tanca'ya bir daha hiç dönmedim” (s. 13) diyen anlatıcı-başkişi başından geçenleri artsüremli ve geri sapım uygulayımıyla öykülemektedir. Babasından yediği dayak sonrasında “on yedi yaşında” (s. 17) evden ayrılarak büyük bir göç serüvenine atılan genç adam, Tanca’dan Casablanca’ya giderek orada üç ay geçirir. “Casablanca'daki karakolda bana bir temiz sopa çeken polislerden başka bir şey bulamadım, bunun üzerine sonunda cesaretimi toplayıp eve dönmeye karar verdim; (…) on sekiz yaşına giriyordum” (s. 20) “Ama on aylık firardan, üç yüz günlük utançtan sonra” (s. 21) evine dönmeye karar verir. “Hatırlıyorum, Besim'i görmeye gitmeden önce yıkanmıştım. Güzel bir bahar sabahıydı” (s. 22) tümceleri geçmiş zamanı imlemekte, yaşanmış bir olayın artsüremli öyküleme ile okura sunumu söz konusudur. “O yıl çok çabuk geçti, Tunus'ta gösteriler başladığında ben bir yıldan fazladır buradaydım” (s. 32) tümcesindeki Tunus’taki Arap Baharı gösterileri 18 Aralık 2010 tarihinde başladığına göre anlatıcı başkişi bu sırada yaklaşık 19 yaşındadır. Tablo 3 Süre Süre Öykü/anlatı Düzeyi 2008 ile 2012 yıllarını kapsar Öyküleme Düzeyi artsüremli ve süredizinsel, gerisapımlı / ilerisapımlı Özöyküsel anlatıcı, Arap Baharı’na ilişkin tarihsel bilgileri gerçeğe uygun olarak vermiştir. “20 Şubat'ta, Fas'ta da ayaklanmalar başlayınca bunlar yerlerinde duramaz oldular” (s. 32). Lakhdar’ın bir gün küçük kardeşi Yasin ile karşılaşması sırasında “onu görmeyeli neredeyse iki yıl olmuştu” (s. 67) sözlerinden öykü süresine ilişkin bilgilendirilir okur. “Burada sadece dört ay daha kalacağımdan habersizdim; çok yakında İspanya'ya gideceğimi bilmiyordum” (s. 85) tümcesinde olduğu gibi ileri sapım uygulayımı ile geleceğine ilişkin bilgiler verilir. Lakhdar, Fransız şirketinde işe başladığında, “on beş gün sonra yirmi yaşına giriyordum” (s. 90), “daha sonra kasıma kadar olan haftalar, aylar ve Comarit Denizcilik Şirketi'ne bağlı feribotlardaki ilk günlerim o kadar çabuk geçti ki, hatıraları da o ölçüde kısa ve hızlı oldu (s. 113) diyerek süremsel bilgiler vermeyi sürdürür. Çalıştığı işyerinde I. Dünya Savaşı sırasında şehit düşen Magripli askerlerin kayıtlarını genelağ üzerine aktarma işlemi sırasında uydu öykülerle öykü süresinin 14 sınırları geçmişe doğru uzar. Aynı zamanda İbni Battuta’ya ilişkin bilgi ve yan öyküler de öykü süresini çok daha eski tarihsel dönemlere taşır. 20 yaşındaki Lakhdar’ın Tunus’taki kısa yolculuğundan sonraki yönü, 21 Eylül 2011 günü gemiyle geçtiği, karşı yakadaki İspanya’nın (s. 149) Algeciras limanıdır. 2012 yılı Şubat (s. 172) ayına kadar limanda bekler ve sonra İspanya’ya geçmeye karar verir. “Barselona'ya 3 Mart'ta geldim - Tanca'dan ayrılalı dört aydan fazla olmuştu” (s. 207). Bütün bu süremsel göstergeler öykü süresinin 2012 yılında sona erdiğini sezdirir okura. Uzam İlk anlatı Kuzeybatı Afrika’daki Cebelitarık boğazının kıyısındaki Tanca’da başlar. Kentin karşı kıyısındaki İspanya tarafında ile Tarifa ile Algeciras kentleri bulunmaktadır. İki ülke arasındaki feribot seferleri ile karşıdan geceleri parıldayan ışıklar Afrika anakarasını Avrupa anakarasına bağlayan imgeler olarak kullanılır. Akdeniz’in ve Cebelitarık boğazının baş döndürücü güzelliği anlatı kişilerinde esenlik uyandırır. Akdeniz huzur ve mutluluk denizidir. Anlatıcı başkişinin evden uzaklaştıktan sonraki uzamı yaklaşık 10 ay yersiz yurtsuz sefil bir yaşam sürmek zorunda kaldığı Casablanca kentidir. Daha sonra döndüğü Tanca onun yaşamaktan zevk aldığı bir uzamdır. Tablo 4 Gerçek Uzam Tanca > esenlikli – sıcak – huzurlu – Polisiye roman Casablanca > esenliksiz – soğuk –huzursuz – romansız anlar Casablanca’dan dönüşünde; “insana dair her şeye karşı sinsi bir nefret ve gitgide artan bir güvensizlik” (s. 22) duymaya başlar. Ailesinden uzak oluşu ve kendisine yeni bir yaşam kurması, onu bu güvensizlik duygusundan bir süreliğine de olsa kurtarır. “Tanca'nın avantajı, yaşadığımız banliyölerden uzakta kendimizi özgür hissedebileceğimiz kadar büyük bir şehir olmasıydı” (s. 30) diyen anlatıcı başkişi özgürlük olgusuna vurgu yapmaktadır. Anlatıda uzam, Arap Baharı eylemlerinin başlaması ile Arap ülkelerine doğru genişler. Tanca karanlık bir çıkmaz sokaktı, denizin tıkadığı bir koridor; Cebelitarık Boğazı bir yarık, hayallerimizin önünü kapayan bir uçurum; Kuzey ise bir seraptı. Bir kez daha kaybolduğumu gördüm, ayaklarımın altındaki ve arkamdaki tek sağlam toprak; bir yanda Ümit Burnuna kadar uzanan uçsuz bucaksız Afrika ve doğuya doğru ise, alevler içindeki o ülkeler, Cezayir, Tunus, Suriye 'ydi” (s. 41). 15 Göç Konferansı 2017 - Seçilmiş Bildiriler Tablo 5 Düşlenen Uzam Göçten önceki uzam Düşlenen Ulusötesi uzam Fas-Tanca Tunus, Libya, Mısır, Filistin, Suriye, İspanya Güvenliksiz / basit / esenlikli Arap Baharı/uzak/acı alev/esenliksiz “Judit temmuz ayı boyunca Tunus'ta Habib Burgiba Enstitüsü'nde Arapça stajı yapacağını söyleyip buluşmayı teklif edince kendi kendime, bu tıpkı Tanca'dan yola çıkıp Doğuya giderken Tunus'ta mola veren İbn Battuta'nınki gibi bir ilk seyahat olacak, demiştim. Öte yan- dan hâlâ devam eden devrimin nasıl bir şey olduğunu kendi gözlerimle görmeyi de çok istiyordum; isyan çağındaymışım gibi geliyordu ve gerçekte kendimi herhangi birindense yirmi yaşlarındaki Tunuslu bir gence çok daha yakın hissediyordum -Tunus'un biraz Tanca'ya benzediğini, orada kendimi yabancı hissetmeyeceğimi, Tunusluların da Mağribi, Arap ve Müslüman olduklarını, üstelik bu gençliğin, kardeşlerim, kuzenlerim sayılan bu gençliğin diktatörden kurtulmayı başardığını düşünüyordum- bütün bunları yakından görecek olmak beni sevindiriyordu” (s. 126-127)Genç Lakhdar, mutlu olacağını düşündüğü esenlikli yeni bir deneyime yelken açacaktır. Bir sonraki yolculuğu, ulusötesi uzam ışıklar ülkesi İspanya’nın Algeciras limanıdır. Ancak oraya gemide çalışan miço olarak gitmektedir ve İspanya’ya giriş izni yoktur. Anlatıcı başkişinin limanda bulunduğu sırada çok sayıda uydu anlatı romanda yer alır. Bu oluntular daha çok kırk yılını gemide geçiren (s. 164) Sadi adlı yaşlı gemicinin ulusötesi limanlara ve ülkelere yaptığı yolculuk öyküleridir. “Süveyş Kanalı ya da Atlas Okyanusu üzerinden çok uzaklardan, bazıları ise Marsilya'dan, Le Havre'dan ya da Kuzey Avrupa'dan geliyordu” (s. 161) Anvers, Rotterdam ve Hamburg, (s. 164), “Pire-Beyrut-Larnaka-İskenderiye-Tunus-Cenova- Barselona hattı” (s. 165) gibi çok sayıda düşsel uzam Lakhdar’da eğsinim uyandırmaktadır. Limanda sıkışıp kalan Lakhdar kendisini çok duyumsamakta ve can sıkıntısından patlamaktadır. “Bir ayın sonunda moraller bozuk, soğuktan ve can sıkıntısından ölürken, bizim ekonomik kazazedeliğimizle ilgilenen yoktu” (166) diyen Lakhdar’ı en mutsuz eden şey ise, “internetin olmayışıydı” (s. 167). Yaşadığı olumsuzluklar ve ceset toplama şirketinde geçen esenliksiz aylardan sonra, Lakhdar kendisini romana da adını veren Barselona’nın hırsızlar sokağında bulur. “Oturduğum sokak mahallenin en berbat, başka bir bakış açısıyla da en pitoresk sokaklarından biriydi; o neşeli Carrer Robadors, Hırsızlar Sokağı ismine çok yakışıyordu, bölge, belediyesinin baş belasıydı - orospuların, uyuşturucu bağımlılarının, ayyaşların, günlerini sidik, ucuz bira, güveç ve samsa böreği kokan bu daracık kale içinde geçiren her cinsten kayıp tipin sokağı. Burası bizim sarayımızdı, kalemizdi” (s. 214) Kuşkusuz bu sokakta geçirdiği sürede çok değişik deneyimler yaşayan Lakhdar, çocukluk arkadaşı Besim’in canına da yine bu uzamda kıyacaktır. Doğal olarak göçerler için mutlu, esenlikli ve güvenli bir uzam yoktur. 16 Mikro, Mezo, Makro Düzeylerin Belirlenmesi Göç Olgusu  Göreli Güvensizlik Uzamı; Çatışma ve Göç Devinimi Anlatı çok güncel konular üzerine kurgulanmış ve günümüz Fas toplumunda Avrupa’ya göç etme düşleri kuran yeni yetme iki Faslının serüvenleri üzerine kurgulanmıştır. Özellikle romanın hemen girişinde yer alan köpek eğretilemesi, günümüz Fas toplumun içinde bulunduğu durumu göz önüne sermektedir. “insanlar köpekler gibi, sefillik içinde birbirlerine sürtünüyor, içinde debelendikleri pisliğin dışına çıkamıyorlar, bütün gün tozun toprağın üstünde yayılıyor, önlerine atılacak bir kıymık et ya da kuru bir kemik için her şeyi yapmaya hazır bir halde tüylerini ve oralarını buralarını yalayıp duruyorlar, ben de onlar gibiyim, bir insanoğlu- yum, yani içgüdülerinin esiri rezil bir pisliğim, bir köpeğim, korkunca ısıran ve sevilmek isteyen bir köpek (…) Bizler haz almak için yaşayan kafesteki hayvanlarız, karanlıkta yaşıyoruz” (s. 13). Anlatı başkişisinin özöykülemesi Tanca toplumsal yapısına ilişkin betimlemelerle sürmektedir. Özellikle Batılı erkeklerin tensel ve kösnül zevkleri için bu kentin sürekli ziyaretçileri olması romanda sorunsallaştırılan izleklerden birisidir. Erkekler yazları denize bakan bir yazlık kiralayıp Café Hafa’da çay ile haşhaş ve kurutulmuş hint keneviri yapraklarından üretilen kif adı verilen tütün içmekte, “mutlaka şart olmasa da tercihen yerli erkeklerle sevişmenin” (s. 14) düşünü kurmaktadırlar. Yine anlatı başkişisinin söylemine göre; “Tanca'yı bir cinsellik, bir arzu, bizlere asla tanınmayan ama sefaletin kesesine girecek trink para karşılığında turiste sunulan bir müsait olma haliyle özdeşleştirmişlerdir” (s. 14). Görüldüğü gibi oldukça yoksul bir halkın yaşadığı bu coğrafyada sefalet ve parasızlık kol gezmekte, her çeşit kötüye kullanmaya açık bir toplumsal yaşam sürülmektedir. Lakhdar, oldukça dindar olan orta direk ataerkil bir ailede yetişmiş ancak bu yapının kurallarını tam olarak benimsemekte büyük zorluklar çekmiştir. Fırsat buldukça özellikle “yazın şort ve mini etek giydiklerinde yabancı kadınları röntgenlemek... Hem zaten yazları kızların peşine takılmak, plaja gitmek ve birisi bir tutam kif verdiğinde joint içmek” (s. 15) aile yapısına bütünüyle ters bir durumdur. Böyle bir yapının içinde yetişen anlatı başkişini evden ayrılmaya iten temel neden de istencini engelleyemediği için amcasının kızıyla cinsel ilişkiye girerken babası tarafından yakalanması ve dayak yiyerek evden atılmasıdır. Bu durumda kutsala dokunmak ve töreyi çiğnemek göç etmenin temel nedeni olarak ortaya çıkmaktadır. Doğal olarak roman, mikro düzeyde kişisel göç üzerine kurgulanmış, ailesiyle çatışmaya girerek kendisini tinsel ve parasal açıdan güvende hissetmeyen ve daha güvenli olabileceğini düşündüğü bir uzam arayan yeni yetmenin göç devinimini öykülemektedir. “Bu kadar gururlu olmasaydım, yapmam gereken şey buydu, küçük düşürülmekten ve yara bere içinde kalmaktan kurtulurdum, belki de babam gibi bakkallık yapar, belki Meryem'le evlenir, belki de şu saatte Tanca'da şık bir sahil restoranında oturmuş akşam yemeği yemekte ya da sürüsüne bereket aç köpek yavrusundan farksız ciyaklayan veletlerimi pataklamakta olurdum” (s. 19). Olaylar gerçekte, Lakhdar’ın çalışmakta olduğu cemiyet üyelerinin, Arap Baharı’nı o ‘çok beklenen yeşil dalganın kabarışı’ olarak görmesi sonucunda eylemlere girişmesi, kurulu toplumsal düzeni sarsmaya başlar. 17 Göç Konferansı 2017 - Seçilmiş Bildiriler Ailesinden koparak uzaklaşmak zorunda kalan Lakhdar, bu olaylardan sonra göç etmenin en kolay yolunun bir İspanyol kızla evlenerek yurtdışına gitmek olduğunu düşünmeye başlar. “(…) hayal edilen kızlar, size abayı yakmaya görsünler, tek bir imzayla sizi o ışıltılı Boğaz'dan geçirtebilecek, rahat bir edayla aileleriyle tanıştırıp işte erkek arkadaşım, diyecek zengin kızlar, baba haklı olarak sizin bir moro1 olduğunuzu söyleyecek ama kızım, karar verecek olan sensin, dercesine başını sallayacak ve sonunda siyah jambonlar ülkesi ve Avrupa'nın kapısı İspanya'da mutlu mesut yaşanacak” (s. 52). Anlatıcı başkişi, anlatı boyunca kimi geçmiş göç oluntularını öykü arasına sokarak, göç olgusunu sorunsallaştırır ve okuru yersiz yurtsuzluk kavramının üzerine düşündürmek ister. “İbn Battuta, 1335'te Doğuya gitmek üzere Tanca'dan ayrılıp uzun yolculuğuna başlarken, günün birinde Fas'a geri dönmeyi umuyor muydu, yoksa sürgünlüğünün sona ermeyeceğine mi inanıyordu, merak ediyorum. Uzun yıllar Hindistan'da ve Maldivler'de bir Sultan'ın izmetinde kalır, (…)i- Sonunda Fas'a geri döndü, son günlerini küçük bir Mevlevi tekkesinde geçirdiğini hayal ediyorum (…)” (s. 101). Lakhdar’ın amcası daha önceden İspanya’nın Almeira eyaletine göç etmiştir, ancak işsizlik korkusu onun yanına gitme düşüncesini öteler. Yaşanan yangın ve patlama olayından sonra tutuklanmak korkusuyla daha kesin bir biçimde göç etmeyi düşünür. “Kendi kendime, gemiyle kaçak olarak İspanya'ya gidecek kadar param olacak mı, diye sordum. (…) İspanya’da ne halt edecektim? (…) Hem sonra orada kriz vardı. İş yoktu. Her şey bir yana, belgelerim yoktu. Gözü kapalı maceraya atılmak? Paris’in daha hoşgörülü olacağını umuyordum. Paris ve Marsilya, kitaplardaki ve polisiye romanlardaki iki şehir... Gözümde onları argo konuşan kavgacı Cezayirlilerin, aksi suratlı İtalyan oğullarının ve dolandırıcıların yaşadığı birbirine çok benzeyen iki şehir olarak canlandırıyordum” (s. 110). Yorucu çalışma sürelerinden sonra Judit ile de sürekli çevrimiçi iletişimde olan Lakhdar gitme düşüncesini iyice özümsemiştir. “Kendimi yalnız hissetmiyordum, sadece artık şehre; Tanca'ya ait olmadığım, Tanca’nın beni terk ettiği, ittiği hissine kapılıyordum. Tanca harekete hazırdı. Judit bana umut veriyordu. İçimdeki önsezi bana Fas'tan ayrılacağımı, başka biri olacağımı, felaketin ve geçmiş sefaletin bir kısmını arkamda bırakacağımı, bombalan, hançerleri, ölülerimi unutacağımı; düşman tarafından öldürülen akerleri sonsuza kadar kopyalamakla geçen saatleri unutacağımı ve sonunda nefret, yoksulluk ve korkunun pençesinde olmayan bir ülkeye ayak basacağımı söylüyordu” (s. 125). Lakhdar, ilk ulusötesi yolculuğunu Judit’in çağrısı üzerine işinden bir haftalık izin alarak Tunus’a yapacaktır. “Üstelik, Tunus'a giderken, Magrip kardeşliğinin şanından, vizeye de ihtiyacım yoktu, sadece pasaport ve 15 Temmuz 2011 Cuma günü akşamüzeri, birikimimde hatırı sayılır bir delik açtıktan sonra hayatımda ilk defa uçağa biniyordum” (s. 127) Bu kısa göç deneyimi, yenilerinin de öncülü olacaktır. Bir sonraki ulusötesi göçünü Algeciras’a gemiyle yapmaktadır. Lakhdar, Tanca ile Algeciras limanları arasında yaptığı iş yolculukları sırasında mağripten Avrupa’ya göçlerle ilgili ilginç bilgiler sunar okura. 18 Kimi durumlarda da bir göç kültüründen söz etmek olasıdır. Her ne kadar Lakhdar için bir göç kültüründen söz edemesek de Avrupa’da yaşayan milyonlarca Magripli için bu kavram geçerlidir denilebilir. “Aylardan eylüldü, Kuzey'e göç henüz sona ermemişti, gemi İspanya'ya, Fransa'ya, Alman- evlerine dönen Faslılarla doluydu. Tıka basa dolu bagajlar, römorklar, çoğu zaman konvoy halindeki üç arabaya maaile (dede-nine-büyükanne-baba-anne-oğul- kız ve hatta bazen amca-dayı-hala-teyze ve kuzenler) doluşmuş insanlar, geri dönme arzulan yaşlarıyla ters orantılı olarak yüzlerine yansıyordu: Gençler ne kadar sabırsızsa, yetişkinler o kadar iç çekiyordu” (s. 151). Afrika’dan Avrupa’ya yasadışı göç dalgasını ayrıntılı bir biçimde veren anlatıcı, okurda göçe ilişkin derin izler bırakacak bilgiler sunar. “Boğaz'da ya da Atlantik kıyılarında, Fas ile Kanarya adaları arasında boğulanların hikâyeleri -takımadaların kontrolü daha zor olduğu için Afrikalılar Kanarya adalarını tercih ediyorlardı. İşsiz güçsüz sokaklarda sürten bütün bu zenciler ve Kuzey Afrikalılar turizm için hiç de hoş kaçmadığından, Kanarya adaları hükümeti, gidip başka bir yerde belalarını bulmaları için kendi cebinden uçakla kıtaya postalıyordu, Sahraaltı insanları, Moritanyalılar, Nijeryalılar ya da Ugandalılar kendilerini Madrid'de ya da Barselona'da, Avrupa'nın en yüksek işsizlik oranına sahip ülkesinde şanslarını denemeye çalışırken buluyorlardı -kızlar piyasaya düşüyor, erkeklerin hayatı ise köylerdeki, Aragon ya da La Mancha'daki yasadışı kamplarda son buluyordu, iki arasına sığınıp çöplerin, yıkık dökük teneke evlerin, ayazın ortasında köy hayatı yaşamaya çalışıyorlar ve bir çiftçinin gelip kendilerine kuru ekmek ve çorbaları için patates kabuğu karşılığında ağır bir iş vermesini bekler- muazzam deri hastalıklarına abselere, parazitlere yakalanıyorlardı; derileri soğuktan çatlıyordu, kışın tarlaları kolluyor, yazın kiraz ve şeftali topluyorlardı” (s. 177-178). Geçiş sırasında yaşama tutunmayı başaramayan göçerlerin cesetleri toplanarak, kimlik bilgisine ulaşılanlar ülkesine gönderiliyor, ya da “devlet hesabına ücra mezarlıklardan birinde anonim bir çukura gömülüyordu” (s. 179). Lakhdar’ın göçünün son durağı Judit için geldiği Barselona olacaktır. Barselona okura çok ekinli bir uzam olarak betimlenir. Hintli, Çinli, Afrikalı, Pakistanlı, Ekvatorlu, Perulu ve daha başka dünyanın çok değişik yerlerinden gelmiş göçerlerle dolu bir kenttir. Çok ucuza, yoksulluk ve kıtlık içinde daracık ve bakımsız sokaklardaki evlerde sıra dışı biçimde yaşama tutunmaya çalışmaktadırlar. Lakhdar’ın ev arkadaşı Münir de Tunuslu bir göçerdir. Daha önce Paris’te kalmış ve oradaki göçmenlerin durumu da öteki ülkelerdekinden ayrık değildir. “Münir, Paris'te birkaç ay kalmıştı, Paris dediysek daha çok banliyöde, bir kanalın yanındaki boş bir tarlada saklanmış, soğuktan kıkırdayıp açlıktan ölecek Kale gelmişti. O rezil Fransızlar bana bir sandviç bile vermediler, anladın mı? Bir sandviç Ah gözünü sevdiğim demokrasi! İş bulmak imkânsız, bütün gün Stalingrad'da, Belleville'de, Republique Meydanı'nda dolaşıp duruyordum, hayatta kalmak için ne iş olsa kabule hazırdım. Hiçbir şey, yapacak hiçbir şey yok, orada sana kimse yardım etmiyor, hele bir de Arapsan, zaten ortalığın Araptan geçilmediğini düşünüyorlar, fazladan tek bir Arap'a bile tahammülleri yok” (s. 229). Yazarın bir Fransız olarak, kendi ülkesi ilgili gerçekçi yorumları da gerçekten ilgi çekici ve eleştireldir. Yıllarca Fransızlar tarafından sömürülen bu halkların, günümüzde bu denli olumsuz ve önyargılı bir tutumla değerlendirilmeleri, tarihsel bilgiye iye okur 19 Göç Konferansı 2017 - Seçilmiş Bildiriler açısından düş kırıklığı yaratmayacaktır. Öyle ki dışlanma ve yoksanma olguları, göçerin genel yazgısı gibidir. Açıklama Aşaması ˃ Aşkın Çözümleme Bu aşamada, romanda ele alınan ve sorunsallaştırılan göç olgusu, metni aşan ve çevreleyen dışsal bağıntılarıyla incelenecektir. Dönemsel Göç Devinimleri ve Toplumsal Yapı Son yıllarda dünyanın değişik uzamlarından Avrupa'ya ayak basan düzensiz ya da düzenli göçerlerin sayısında ciddi artış yaşanmaktadır. Pek çok yaşamsal tehlikeyi göze alarak yola çıkanların bir bölümü, okyanus sularında yaşamını yitirirken, bir bölümü de şiddet, cinsel saldırı, kıyım, ayrımcılık gibi çeşitli insanlık dışı tutumlara uğramaktadırlar. Imani Ghana “Afrika Göçü: Afrikalılar niçin ülkelerini terk ediyorlar?” başlıklı yazısında; Afrika’daki yaşamsal tehditlerden kurtulmak isteyen binlerce genç Afrikalının; “ilerlemek de geri dönmek de ölmek demek, öyleyse ilerlemek ve ölmek daha iyidir”4 düşüncesiyle ölümü göze alarak göç ettiklerini anlatmaktadır. Hilal Ünlü 2014 yılında Afrika’dan Avrupa’ya göç üzerine Evrensel gazetesinde yayımladığı “ense kökünde sızlayan yaradır göçmenlik” başlıklı yazısında göç olgusunu irdeler. Ona göre göçer olmak; “bir bavul dolusu hayal ile vatandan ayrılmak, hayallerinizin budandığı yerde gerçekle yüz yüze kalmak, kağıtsız olduğunuz için sınır dışı edilme korkusuyla sokaklarda ürkerek dolaşmak, yuvanıza döneceğiniz günün hayalini kurmak, insan olarak haklarınızın hiçe sayılması.. işkence, şiddet, hatta ölüm, sevdiklerinden uzak çaresizlik içinde göz yaşı dökmek demek… Göçmen olmak, “yabancı” diye isimlendirilip itilip kakılmak” 5 anlamına gelmektedir. Romana konu olan İspanya; Latin Amerika, Avrupa, Asya ve Afrika ülkelerinden göç alan bir ülke konumundadır. İspanya, ekinsel yakınlığa bağlı olarak Latin Amerika ülkelerinden büyük ölçüde göç almasının yanında, aynı ölçüde Afrika’dan gelen göç dalgalarıyla karşı karşıya kalmakta ve öteki Avrupa ülkelerine geçiş yolu olarak kullanılmaktadır. Özellikle Kuzey Afrika’da Fas sınırları içinde yer alan 12 kilometre uzunluğunda ve 6 metre yüksekliğinde üzerleri dikenli tel ve kesicilerle korunan duvarlarla çevrili Melilla adlı özerk bölgesi, göç baskısını en çok duyumsayan İspanya topraklarıdır. Ocak-Nisan 2014 tarihlerini kapsayan rotalara göre Avrupa'ya ulaşan göçer sayısı aşağıdaki gibidir:  “Afrika'dan Orta Akdeniz yoluyla İtalya'ya: 26310  Doğu Akdeniz üzerinden Yunanistan ve Bulgaristan'a: 5800  Batı Balkanlar'dan Orta Avrupa'ya: 3780  Afrika'dan Batı Akdeniz yoluyla İspanya'ya: 2690   Arnavutluk'tan Yunanistan'a: 1370 Doğu Avrupa'dan Orta ve Kuzey Avrupa'ya: 194”6 Avrupa İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 13. ve 14. maddeleri gereğince; “Madde 13 1. Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır. 2. Herkes, kendi ülkesi de dâhil olmak üzere, herhangi bir ülkeden 4 https://www.contrepoints.org/2014/02/12/156396-immigration-africaine-pourquoi-quittent-ils-leur-pays 5https://www.evrensel.net/haber/100683/ense-kokunde-sizlayan yaradirgocmenlik#.VJ0rm0qjnyQ.hootsuite 6 http://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/05/140530_ab_goc_artis 20 ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir. Madde 14 1. Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır.”7 Avrupa ülkelerinin güncel genel göç siyasalarına yakından bakıldığında, her ne kadar belirli uyum yasaları çerçevesinde, kimi göçerler sınırlı haklardan yararlandırılsa da, bu bildirgenin göçerleri koruyan ilkelerinin, Avrupa yasaları tarafından büyük ölçüde görmezden gelindiği anlaşılmaktadır. Temel Örge ve İzlekler Yersiz yurtsuzluk Göçerliği konu edinen romanların en önemli izleklerinden birisidir yersiz yurtsuzluk olgusu. Özellikle Lakhdar’ın evden uzaklaşması ile Casablanca’da geçirdiği yaklaşık 1 yıllık evsiz yaşamı, kendisini çok kötü duyumsamasına ve vicdan azabı çekmesine neden olur. “Ama on aylık firardan, üç yüz günlük utançtan sonra artık halim kalmamıştı. Belki de bedelini ödemiştim” (s. 20). Benzer durumu, 2 yıldır çalışmakta olduğu işyerinin yanmasıyla birlikte bir kez daha yaşar Lakhdar. “Yola çıkmaya hazırdım. İki yıla yakın bir zamandan beri ailem, iki günden beri arkadaşlarım, iki saattir de valizlerim yoktu. Bilinçdışı diye bir şey yok; (…) Hayat insanı köksüzleştiren bir makine; daha çocukluğumuzdan başlayarak bizi soyuyor, bizi sonsuza kadar başka biri yapan bir ilişkiler, sesler, mesajlar banyosuna daldırarak yeniden şekillendiriyor, bizler hareket halindeyiz; enstantane bir fotoğraf ancak boş bir portreden ibarettir, üzerimize yansıtılan, bizi imal eden, benim Faslı, Magripli, Arap, göçmen olarak ya da ismimle çağrılmamı sağlayan biricik isimler” (s. 93-94). Lakhdar yalnızlığını; “aile yok, arkadaş yok, Tanca da, akıntıya kapılmış giden şehirde yapayalnız biri” (s. 105) tümcesiyle dışa vurur. Bu yalnızlık onu Tunus’tan sonra Algeciras’a sürükleyecektir. Judit için bir gemide çalışmaya başlayan Lakhdar, geminin borcundan dolayı Algeciras limanında alıkonulmasından sonra, uzun süren bekleyişten sonra İspanya topraklarına ayak basacaktır. Ancak hala gezgin bir konumdadır ve bir iyelik sorunu yaşamaktadır. “Günler geçtikçe, ben de daha sıklıkla, ben de Barselona'ya giderim, demeye başlamıştım, bir yolunu bulup limandan çıkarım, gittiği yere kadar... Ama aradan birkaç saat geçtikten sonra, ne yapalım ben de a döner Mösyö Bourrelier'ye giderim, diyordum” (s. 169). Lakhdar’ın yalnızlığı ve yersiz yurtsuzluğunun son durağı Barselonda’dır. Ancak burada da yalnızlık sarmalından kurtulamayacaktır. “Her şey bana uzak görünüyordu. Her zamankinden daha yakınımda olan Judit bana uzak görünüyordu. Tanca uzaktı. Meryem uzaktı, Besim uzaktı; Jean-François Bourrelier'nin askerleri uzaktı; Casanova uzaktı; Calle Robadors'da kendime saklanacak yeni bir hapishane bulmuştum; dört duvar arasından bir türlü çıkamıyordum. Hayat uzaktı” (s. 220). 7 http://www.danistay.gov.tr/upload/insanhaklarievrenselbeyannamesi.pdf 21 Göç Konferansı 2017 - Seçilmiş Bildiriler Roman başkişisi Lakhdar, ister siyah isterse açık tenli olsun çok sayıda Afrikalı gencin yaşadığı yersiz yurtsuz kalma duygusunu en acıklı biçimde yaşamıştır. Arap Baharı: Başkaldırı ve Yıldırı Eylemleri Romanda öykünün gelişimini etkileyen en önemli olgulardan birisi olarak tarihsel gerçekliklere uygun olarak okura sunulan bir durum söz konusudur. Tunus’ta başlayan gösteriler, yaklaşık 1 yıl sonra başta Fas olmak üzere “Körfez'den Okyanus'a kadar her gerçek İslam ülkesi (s. 33), bu dalgayı beklenen yeşil dalganın yükselişi olarak değerlendirmekte ve bir İslam Devleti kurma düşü görmektedir. Şeyh Nureddin bu dalganın gelişimini şöyle açıklamaktadır: “plan, serbest ve demokratik seçimlerle mümkün olduğu kadar çok oy kazanıp iktidarı ele geçirmek ve daha sonra içeriden yasamanın, dışarıdan sokağın birleşen güçleriyle kurumları ve yasaları İslam'a uygun hale getirmekti” (s. 33). Lakhdar, bu gelişmelerden hoşnut olmamakta ve olabildiğince dışında kalmaya çaba göstermektedir. Besim, “Allah, Ulus ve Özgürlük adına” (s. 33), Birleşmiş Milletler Meydanı’da eylemlere katılmakta ve polisten cop, dayak yemektedir. Mısır’ın başkenti Kahire’nin Tahrir Meydanı’ndaki ayaklanmalar da Şeyh Nureddin’e esin vermekte, “Mısır'ın ileri bir toplum olduğunu, Müslüman Kardeşlerin malı götüreceğini” (s. 33) söyleyerek taraftarlarını artırmaya çalışmaktadır. “Müslüman Kardeşlerin yapılacak özgür bir seçimi kazanıp hükümeti kuracaklarından emindi (s. 34). Tanca’da Cemiyet üyeleri onar kişilik çeteler kurarak kent sokaklarında “kâfirlik, günah ve pornografiyle mücadele” (s. 36) ereğiyle yıldırı eylemlerine girmekte, en önde Besim yürütmektedir. İstekli olmasa da Lakhdar da bu eyleme ortak olmak durumunda kalmaktadır. Anlatı başkişisinin aktardığı Şeyh Nureddin’in kitapçıyla konuşması ve sonrasında yapılan korkunç saldırı, eylemin korkunç yüzünü göstermiş, Lakhdar için bir yol ayrımı söz konusu olmuştur: “mahallenin yüz karasısın, mahallemiz temiz bir mahalledir, Allah'a ve mahallemize saygılı ol, kâfir, biz kâfirlerin cezası, zındıkların baş belasıyız, hemen mahallemizden defol git, Allah'a saygılı ol, kadın ve çocuklarımıza saygı göster, kitapçı hortlak görmüş gibi bakıyordu” (s. 36). Bu çeşit saldırı eylemleri, toplumu yıldırarak, istenen düzeni kurmayı ereklemektedir. Ancak bu eylem Lakhdar’ın içinde nefret duygusu uyandırmaktan başka bir sonuç doğurmaz. “Cemiyet'e gelince kazma sapını halının üstüne atıp odama kapandım. Nefretten titriyordum, Şeyh Nureddin'le Besim'i lime lime doğrayabilirdim. Kendimi de. Kendimi de parça parça edecektim (s. 37). Bu süreçte uzgöreçte ayaklanma haberlerini izlemektedir: Televizyonda Mısır'daki Tunus'taki, Yemen'deki gösterileri, Libya'daki ayaklanmayı gösteriyorlardı. Kazanılmış bir şey olmadığını düşündüm. Arap Baharı'ymış, kıçımın kenarı, bu iş Allah'la otoriter bir rejim arasında kıstırılmış olarak bitecek (s. 40) Besim’in çocukluk kahramanı olan Usame Bin Ladin 2 Mayıs İşçi Bayramı’nın ertesi günü Amerikan komandoları tarafından öldürülür ve cesedi okyanusa atılır (s. 125). Romandaki yıldırı eylemlerinin kimisi de genelağ üzerinden elmek ile paylaşılan iletilerle gerçekleştirilir. Lakhdar; “Bir gün Zafer suresi: Allah'ın zaferi ve Fetih vakti geldiğinde, vs.; başka bir gün Ganimet suresi: Ve Rabbin Meleklere dedi ki: "Ben sizinle 22 Üzerine Yazın ve Kültür İncelemeleri. London: Transnational Press London. (s. 87-99). Enard. M. (2012) Hırsızlar Sokağı (rue des Voleurs). Çev: Aysel Bora. İstanbul: Can yayınları. Genette, G. (1972). Figure 3. Paris: Seuil. http://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/05/140530_ab_goc_artis http://www.danistay.gov.tr/upload/insanhaklarievrenselbeyannamesi.pdf https://www.contrepoints.org/2014/02/12/156396-immigration-africaine-pourquoi- quittent-ils-leur-pays https://www.evrensel.net/haber/100683/ense-kokunde-sizlayan yaradirgocmenlik#.VJ0rm0qjnyQ.hootsuite Sirkeci, İ. (December 2012). “Transnasyonal mobilite ve çatışma”. Migration Letters, 9(4), 353-363. Sirkeci, İ. ve Cohen, H-J. (July 2013) “Not Migrants and Immigration, but Mobility and Movement”. http://citiesofmigration.ca/ezine_stories/not-migrants-and- immigration-but-mobility-and-movement/ (07.05.2015). Tilbe, A. (2015). “Göç/göçer yazını incelemelerinde Çatışma ve Göç Kültürü Modeli” [Bildiri]. Ali Tilbe ve Ark.(Ed.). 3rd Turkish Migration Conference, Charles University Prague, Turkish Migration Conference 2015 Selected Proceedings, (25-27 June 2015). (s. 458-466). London: Transnational Press London. Tilbe, A. (2016). “Göç Kültürü ve Çatışma Modeli Bağlamında Latife Tekin’in Sevgili Arsız Ölüm’üne Bir Bakış” Ali Tilbe ve Sonel Bosnalı .(Ed.). Göç Üzerine Yazın ve Kültür İncelemeleri. London: Transnational Press London; (s. 1-19). 25

APA MOSİAŞVİLİ V (2012). “Kartli Tarihi”(“Matiane Kartlisai” – Xi. Asir)’ Ne Göre Alp-Arslan’in Gürcistan’a ilk seferi. Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi, 0(16), 46 - 52. Chicago MOSİAŞVİLİ Vasili “Kartli Tarihi”(“Matiane Kartlisai” – Xi. Asir)’ Ne Göre Alp-Arslan’in Gürcistan’a ilk seferi. Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi 0, no.16 (2012): 46 - 52. MLA MOSİAŞVİLİ Vasili “Kartli Tarihi”(“Matiane Kartlisai” – Xi. Asir)’ Ne Göre Alp-Arslan’in Gürcistan’a ilk seferi. Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi, vol.0, no.16, 2012, ss.46 - 52. AMA MOSİAŞVİLİ V “Kartli Tarihi”(“Matiane Kartlisai” – Xi. Asir)’ Ne Göre Alp-Arslan’in Gürcistan’a ilk seferi. Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi. 2012; 0(16): 46 - 52. Vancouver MOSİAŞVİLİ V “Kartli Tarihi”(“Matiane Kartlisai” – Xi. Asir)’ Ne Göre Alp-Arslan’in Gürcistan’a ilk seferi. Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi. 2012; 0(16): 46 - 52. IEEE MOSİAŞVİLİ V "“Kartli Tarihi”(“Matiane Kartlisai” – Xi. Asir)’ Ne Göre Alp-Arslan’in Gürcistan’a ilk seferi." Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi, 0, ss.46 - 52, 2012. ISNAD MOSİAŞVİLİ, Vasili. "“Kartli Tarihi”(“Matiane Kartlisai” – Xi. Asir)’ Ne Göre Alp-Arslan’in Gürcistan’a ilk seferi". Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi 16 (2012), 46-52.

XIX-XX yüzyılların başında Rus edebiyatının özellikleri. 19. - 20. yüzyılların başında Rus edebiyatı 19'un başında edebiyatın genel özellikleri 20 20

çocuk sağlığı

Bireysel slaytlar için sunumun açıklaması:

1 slayt

Slayt Açıklaması:

2 slayt

Slayt Açıklaması:

Dersin amacı: 19. yüzyıl sonu - 20. yüzyıl başı edebiyat ve sosyo-politik düşünce arasındaki ilişkiyi, ülkedeki ve dünyadaki tarihsel süreçlerle ve karşılıklı etkileriyle ele almak. 19. yüzyılın sonları - 20. yüzyılın başlarında Rus edebiyatının eğilimlerini tanımak; "Gümüş Çağı", "modernizm", "çöküş" kavramlarına yorum kazandırmak.

3 slayt

Slayt Açıklaması:

Tarihi ve kültürel durum. 19. ve 20. yüzyılların başında, Rusya hayatın her alanında değişimler yaşıyordu. Bu sınır, aşırı gerilim, zamanın trajedisi ile karakterizedir. Yüzyıldan yüzyıla geçiş tarihi sihirli bir şekilde hareket etti. Halkın duygularına belirsizlik, istikrarsızlık, düşüş ve tarihin sonu duyguları hakimdi.

4 slayt

Slayt Açıklaması:

20. yüzyılın başında Rusya'da meydana gelen en önemli tarihi olaylar nelerdir? Soru:

5 slayt

Slayt Açıklaması:

20. yüzyılın başlarındaki en önemli tarihi olaylar. Rusya 3 devrim yaşadı: -1905 devrimi; -Şubat devrimi; - 1917 Ekim Devrimi. Savaşlar: - 1904-1905 Rus-Japon Savaşı; -Birinci Dünya Savaşı 1914-1918; -İç savaş.

6 slayt

Slayt Açıklaması:

Rusya'daki iç siyasi durum. Değişim ihtiyacı açıktı. Rusya'da üç ana siyasi güç çatışıyordu: - monarşizm savunucuları, - burjuva reformlarının destekçileri, - proleter devrimin ideologları.

7 slayt

Slayt Açıklaması:

Perestroyka programlarının çeşitli versiyonları ileri sürüldü: "en seçkin yasalar" aracılığıyla "yukarıdan", "böyle bir toplumsal altüst oluşa, tüm değerlerin böylesine yerinden edilmesine, tarihte henüz görülmemiş" ( PA Stolipin). "Yukarıdan" yeniden yapılanma araçları: Duma'nın kuruluşu olan 17 Ekim 1905 Manifestosu. "Aşağıdan", "devrim adı verilen şiddetli, kaynayan bir sınıf savaşı" (VI Lenin). Yeniden Yapılanma "Aşağıdan" Demektir: Devrimin Teorik Hazırlığı ve Terör.

8 slayt

Slayt Açıklaması:

Bu dönemde doğa bilimleri alanındaki en önemli bilimsel keşifler nelerdi? 19. ve 20. yüzyılların dönüşü, klasik doğa biliminde bir krize neden olan önemli bilimsel keşiflerle de karakterize edilir.

9 slayt

Slayt Açıklaması:

Doğa bilimleri alanındaki bilimsel keşifler. - X-ışınlarının keşfi, - Elektronun kütlesinin belirlenmesi, - Radyasyonun incelenmesi, - Kuantum teorisinin oluşturulması, - Görelilik teorisi, - Kablosuz iletişimin icadı.

10 slayt

Slayt Açıklaması:

Doğa bilimleri alanındaki bilimsel keşifler. 19. yüzyılın doğa bilimi, dünyanın neredeyse tüm sırlarını kavradı. Bu nedenle, pozitivizm, belirli bir özgüven, insan zihninin gücüne, doğayı fethetme olasılığına ve gerekliliğine olan inanç (Bazarov'u hatırlayın: “Doğa bir tapınak değil, bir atölyedir ve bir kişi onun içinde bir işçidir. ”). 19. ve 20. yüzyılların başındaki bilimsel keşifler, dünyanın bilinebilirliği fikrini alt üst etti. Doğa bilimlerindeki krizin duyumları “Madde kayboldu” formülüyle ifade edildi. Bu, yeni fenomenler için irrasyonel açıklamalar arayışına, mistisizm için bir özleme yol açtı.

11 slayt

Slayt Açıklaması:

Felsefi fikirler. Bilimsel keşifler, kamu bilincindeki bir değişimin temeliydi. Filozof Vl. Soloviev, önceki tüm tarih tamamlandı, yerini tarihin bir sonraki dönemi değil, tamamen yeni bir şey alıyor - ya bir vahşet ve gerileme zamanı ya da yeni bir barbarlık zamanı; eskinin sonu ile yeninin başlangıcı arasında hiçbir bağlantı yoktur; "Tarihin sonu başlangıcıyla birleşti."

12 slayt

Slayt Açıklaması:

1893'te Dmitry Merezhkovsky, "Modern Rus edebiyatındaki düşüşün nedenleri ve yeni eğilimler üzerine" adlı çalışmasında, yaşamın her alanında yaklaşan bir kopuşun işaretleri hakkında şunları yazdı: "Zamanımız iki zıt özellik tarafından tanımlanmalıdır - bu, en aşırı materyalizm zamanı ve aynı zamanda en tutkulu ideal dürtüler ruhu. Hayata dair iki görüş, birbirine taban tabana zıt iki dünya görüşü arasında büyük ve anlamlı bir mücadeleye tanık oluyoruz. Dini duygunun en son talepleri, ampirik bilginin en son sonuçlarıyla çatışır. "

13 slayt

Slayt Açıklaması:

Leo Tolstoy 1905'te "Yüzyılın Sonu" adlı çalışmasında şunları kaydetti: "İncil dilinde yüzyıl ve yüzyılın sonu, yüzyılın sonu ve başlangıcı anlamına gelmez, ancak bir dünya görüşünün, bir inancın sonu anlamına gelir. , insanlar arasındaki iletişimin bir yolu."

14 slayt

Slayt Açıklaması:

Volynsky'nin "Büyük Gazap Kitabı" (1904) adlı kitabında: "Artık her şey ruhun, tanrının, yaşamın son sırlarının ve gerçeklerinin düşüncesiyle yaşıyor ve dakikalar içinde güçlü, güçlü, bazı yeni deha gelecek ve hepimiz tarafından geliştirilen, hissedilen ve düşünülen her şeye herkes için basit ve bilimsel olarak anlaşılır bir sentez verecektir. Ruhlarımızın ve zihinlerimizin mayalanmasını şekillendirecek, sislerimizi dağıtacak ve bize yeni bilimsel, felsefi ve dini arayışlar için umutlar açacak ”

15 slayt

Slayt Açıklaması:

Felsefi fikirler. Filozof N. Berdyaev, Rus kültürel rönesansının bu zamanını şöyle tanımladı: “Rusya'da bağımsız felsefi düşüncenin uyanışı, şiirin gelişmesi ve artan estetik duyarlılık, dini kaygı ve mistisizme ilgi arayışı dönemiydi. ve okültizm ... hayatın dönüşümü için umut. "

16 slayt

Slayt Açıklaması:

Felsefi fikirler. Hıristiyan bilincini yenileme fikirleri, F. Nietzsche'nin özünde pagan fikirleriyle, onun Hıristiyanlığı bireyin insanüstü durumuna giden yolda bir engel olarak suçlamasıyla, "değerlerin yeniden değerlendirilmesi" ile, " irade ve özgürlük", ahlakın reddedilmesiyle, Tanrı'nın ("Tanrı öldü!"). Yani, Nietzsche'ye göre, düşüş, Hıristiyanlığın kriziyle ilişkilidir, Tanrı-insan yerine, "eski" ahlakın olmadığı yeni, güçlü bir "süpermen" gereklidir: "ve fakirler tamamen olmalıdır. yok edildi", "vicdan sitemleri başkalarını ısırmayı öğretiyor", "Düşen olanı itin." Nietzsche'nin fikirlerini algılayan Rus düşünürler onu sonuna kadar takip etmediler. Rus dini düşüncesi için Nietzscheanizm, Avrupa felsefesinin düşüşü, çöküşü, eleştirel analiz için bir konudur.

17 slayt

Slayt Açıklaması:

Felsefi fikirler. "Tanrı arayışı" (Rus liberal aydınları arasında dini ve felsefi bir eğilim), kapitalist yolu ruhsuz pragmatizmin yolu olarak kabul etmedi ve kapitalizmin doğal bir devamı olarak gören sosyalizm fikrini kabul etmedi. kültür düzeyinde düşüş, özgürlük ve yaratıcılığın yokluğu. Devrimci harekette, Tanrı arayanlar sadece "kültüre karşı bir Rus isyanı" gördüler (N. Berdyaev). Kültüre özel önem verildi. Sanat, edebiyat, felsefi fikirlerin ifadesi için sanatsal bir biçim olarak hizmet etti. Yeni edebiyatın dünya uyumunu sağlamanın bir yolu, gerçeği kavramanın bir yolu olması gerekiyordu.

18 slayt

Slayt Açıklaması:

Yüzyılın başında Rus edebiyatı. Hatırlayalım! Çağın çelişkilerinin ve arayışlarının bir yansıması haline gelen yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başı edebiyatına Gümüş Çağ denilmiştir. Bu tanım 1933 yılında N.A. Otsup tarafından tanıtıldı. Puşkin, Dostoyevski, Tolstoy, yani. 19. yüzyıla Rus "altın çağı" ve ardından gelen fenomenleri "otuz yıla sıkıştırılmış gibi" - "gümüş çağ" olarak adlandırdı.

19 slayt

Slayt Açıklaması:

Yüzyılın başında Rus edebiyatı. Başlangıçta, "Gümüş Çağı" kavramı şiir kültürünün zirve fenomenini karakterize etti - Blok, Bryusov, Akhmatova, Mandelstam ve diğer seçkin şairlerin çalışmaları. "Gümüş Çağı" tanımı, genel olarak Rus sanatına da uygulandı - ressamların, bestecilerin ve filozofların çalışmalarına. “Yüzyılın dönüş kültürü” kavramıyla eş anlamlı hale geldi. Bununla birlikte, edebi eleştiride, "Gümüş Çağı" terimi, Rusya'nın sanat kültürünün yeni, modernist eğilimlerle - sembolizm, acmeizm, "neo-köylü" ve fütürist edebiyatla ilişkilendirilen bölümüne yavaş yavaş yerleşti.

20 slayt

Slayt Açıklaması:

Yüzyılın başında Rus edebiyatı. Dönemin bunalım duygusu evrenseldi ama edebiyata farklı şekillerde yansıdı. 20. yüzyılın başında gerçekçi edebiyat gelenekleri devam etti ve gelişti. Leo Tolstoy ve A.P. Chekhov da yaşadı ve çalıştı - yeni bir tarihsel dönemi yansıtan sanatsal başarıları ve keşifleri, bu yazarları sadece Rus değil, aynı zamanda dünya edebiyatında da lider pozisyonlara itti.

21 slayt

Slayt Açıklaması:

Yüzyılın başında Rus edebiyatı. Şu anda, V.G. Korolenko, V.V. Veresaev, M.Gorky, A.I. Kuprin, I.A. Bunin, L.N. Andreev gibi yazarlar-gerçekçiler eserlerini yarattı. Gerçekçi edebiyat krizinin üstesinden geliyordu. Yeni gerçekçi edebiyat, yazarın fikirlerinin kahraman taşıyıcısını terk etti. Yazarın görüşü ebedi sorunlara, sembollere, İncil motiflerine ve imgelere, folklora döndü. Yazarın insanın ve dünyanın kaderi hakkındaki düşünceleri, bir diyalog çağrısında bulunarak birlikte yaratmaya güveniyordu. Yeni gerçekçilik, öncelikle Puşkin'in yaratıcı mirası olmak üzere Rus edebi klasikleri tarafından yönlendirildi.

22 slayt

Slayt Açıklaması:

Yüzyılın başında Rus edebiyatı. Rusya'da Marksizmin gelişmesiyle bağlantılı olarak, toplumsal mücadelenin belirli görevleriyle bağlantılı bir yön ortaya çıktı. "Proleter Şairler", emekçi halkın içinde bulunduğu kötü duruma dikkat çekti, bazı kamu duygularını açıkça aktardı; devrimci şarkıları ve propaganda şiirleri devrim davasına katkıda bulunmayı, proleter harekete somut faydalar sağlamayı ve sınıf savaşları için ideolojik hazırlık olarak hizmet etmeyi amaçlıyordu.

23 slayt

Genel özellikleri. Yüzyılın dönüşü, Rusya'da yoğun bir manevi ve sanatsal yaşam, doğa bilimi, felsefe ve psikoloji alanında büyük ölçekli keşifler zamanı haline geldi. Bu, benzeri görülmemiş bir kültür gelişiminin işaretlerinin paradoksal bir şekilde bir kriz ve yozlaşma duygusuyla birleştirildiği ve edebi ve kültürel sürece katılanların, A. Blok'un dediği gibi, kendilerini çoğu zaman, bir "dünya devrimi". Zaten 1930'larda. eleştiride "Gümüş Çağı" terimi ortaya çıkacak ve edebiyatta ve sanatta yaygınlaşacaktır. Bugün bu kavram geniş bir yorum kazanmıştır ve Rus kültürünün gelişiminde bu aşamanın özgünlüğünü önceden belirleyen hem gerçekçi hem de modernist sanatın zengin bir fenomen yelpazesini içermektedir.

Gümüş Çağı, esas olarak Rus kültürünün bu gelişim dönemine dayanan öncekileri, rasyonalist bir dünya görüşü, bir kişinin iç dünyası fikri, dışsal, sosyal faktörler tarafından koşullandırılmasının doğası temelinde radikal bir şekilde yeniden düşündü. I. Bunin ve M. Gorky, V. Mayakovsky ve L. Andreev, A. Kuprin ve A. Bely gibi çok farklı sanatçılar, olağan sosyo-ekonomik düzlemin dışında kalan insan "Ben" in bilinçsiz derinliklerinden etkilendiler. - 19. yüzyılın klasiklerinin yaklaşmakta olduğu psikolojik motivasyonlar ve kavrayış. en yüksek başarılarında. F. Dostoyevski ve şairlerin deneyimi - F. Tyutchev, A. Fet, özellikle ilgili ve "yeni sanat" temsilcileri için talep görüyordu. D. Merezhkovsky'nin yazdığı gibi, insan ruhunun keşfedilemez uçurumlarına ilk kez bu kadar derinden bakan Dostoyevski'ydi. İçsel olarak parçalanmış, çevresinden acı bir şekilde yabancılaşmış ve varlığın ebedi sırlarıyla baş başa bırakılmış insan, edebiyatta tasvir ve araştırmanın ana konusu haline gelir. Öznel "Ben"in bu anlaşılması zor kıvrımlarını kavramayı amaçlayan lirik şiirin, bu dönemin edebiyatında sadece önde gelen bir yer tutması değil, aynı zamanda bir bütün olarak tür-klan sistemini de etkilemesi tesadüf değildir. Lirik başlangıç, aktif olarak büyük ve küçük nesirlere (A. Chekhov, I. Bunin, A. Bely), dramaya (A. Blok, M. Tsvetaeva, I. Annensky) vb. Türler arası ve türler arası etkileşimler, sentez eğilimi, sözlü, müzikal, görsel, plastik sanatların iç içe geçmesi bu dönemin sanatsal düşüncesinin temel bir yönünü oluşturdu. Bu bağlamda, yüzyılın başında edebiyat ve felsefenin yakınlaşması, örneğin, Alman düşünür F. Nietzsche'nin bireysel yapılara, estetik teorilerine büyük bir ilgiyle kendini gösteren fark edilir hale geldi; bazen yazar olarak hareket eden Rus filozoflarının (V. Solovyov, V. Rozanov, N. Berdyaev) çalışmalarını etkiledi, görüşlerini mecazi bir biçimde giydirdi.

1905 ve ardından 1914 olaylarıyla bağlantılı artan felaket önsezileri, tarihin sanatsal algısının yeni özelliklerini önceden belirledi. Bu, tarihsel süreci, tarihin irrasyonel, mistik anlamlarına dayanarak, felaketli süreksizliği hesaba katarak ilerleme, ileriye doğru hareket hakkındaki geleneksel fikirlerin üstünde kavrama ihtiyacında gösterdi. Bu eğilimler, hem Bunin ve Gorky'nin devrim öncesi nesirinde hem de 10'lu yıllarda Mayakovski'nin şiirinde ve tarihsel fenomenler arasında gizemli "yazışmalar" arayışına aktif olarak katılan Sembolistlerin çalışmalarında aşikardır. birbirinden uzaktı (V. Brusov, A. Blok, A. . White, D. Merezhkovsky).

Yüzyılın başında edebiyatın estetik çeşitliliği, büyük ölçüde, çeşitli, genellikle içsel olarak polemik, sanatsal sistemler ve her şeyden önce gerçekçilik ve modernizm arasındaki gergin bir anlaşmazlık ve etkileşim durumundan kaynaklanmaktadır. Bu karmaşık yüzleşme ve aynı zamanda karşılıklı zenginleşme, yirminci yüzyılın tüm edebi süreci için, günümüz edebiyatına kadar kesişecek, ancak kökleri Gümüş Çağ'dadır. Böyle bir sınırlama bazen mutlak değildi, çünkü bir sanatçının eserinde gerçekçi ve modernist unsurlar kesişebilir, karmaşık kombinasyonlara girebilir. L. Andreev'in ironi ile yazdığı gibi, eleştirmenlerin çalışmaları hakkındaki değerlendirmelerini özetleyerek, “asil dekadanlar için - aşağılık bir gerçekçi; kalıtsal realistler için şüpheli bir sembolist. " Bu tür bir etkileşimin kaçınılmazlığı ve üretkenliği fikri, 1907'de A. Blok tarafından çok net bir şekilde ifade edildi: “Realistler sembolizme çekilir, çünkü Rus gerçekliğinin ovalarını ve gizem ve güzelliği özlemişlerdir. Sembolistler gerçekçiliğe doğru ilerliyorlar çünkü hücrelerin bayat havasından bıkmışlar, özgür hava, geniş gerçeklik istiyorlar."

gerçekçilik Yüzyılın başında gerçekçilik, bazen "Gogol" okulunun ilkelerinden uzaklaşarak önemli değişiklikler geçirdi ve aynı zamanda edebi yaşam üzerinde güçlü bir etki yaratmaya devam etti.

1890'larda. 19. yüzyılın gerçekçi klasiklerinin titanlarının yaratıcılığının son aşaması düşüyor. Leo Tolstoy, son romanı "Diriliş" (1899), daha sonraki hikayeler ve romanlar ("Kreutzer Sonata", "Baba Sergius", "Hadji Murat" vb.) üzerinde çalıştı. Bu on yıl, düzyazısı ve draması en son sanatsal arayışların bağlamına giren A.P. Çehov'un yaratıcılığının gelişmesini gördü, bu zamanın genç yazarlarının oluşumunu etkiledi.

90'larda. Edebiyat alanında, bir dereceye kadar klasik gelenekle diyaloga yönelmiş güçlü bir genç nesil sanatçılar ortaya çıkıyor. Öncelikle I. Bunin, M. Gorky, L. Andreev, A. Kuprin isimleri burada belirtilmelidir. 1900'lü yıllarda aynı adı taşıyan M. almanak tarafından düzenlenen Znanie yayınevi. Kriz çağında Rus ulusal karakterinin evriminin sorunları, Rusya'nın tarihsel gelişiminin başlangıç ​​​​ve gelecekteki toplumsal ayaklanmalar ışığında izlediği yollar, A. Kuprin'in subaylar, insanlar hakkında hikayelerinin ve hikayelerinin merkezine geldi. sanat ("Düello", "Dinlenme"), epik ve dramatik eserler M. Gorky ("Altta", "Rusya'da"), I. Bunin'in ("Köy", "Zakhar Vorobyov") "köylü" eserleri , vb. Sanatsal terimlerle, bu zamanın gerçekçi edebiyatı, küçük nesir biçimlerinin baskınlığı, aktif tür ve stil deneyleri, günlük yaşamın evrensel evrensellerini görmek için sanatsal sözleşme unsurlarının kullanımı ile karakterize edildi. Bu yollarda, erken Gorki'nin ("Yaşlı Kadın Izergil", "Makar Chudra") karakteristik neo-romantik eğilimlerinde, Bunin'in ("Antonov elmaları") lirik nesirinde kendini gösteren modernist aramalarla doğal kesişmeler ortaya çıktı. , Andreev 1900 -x yıllarının hikayelerinde ve oyunlarında grotesk ve fantastik görüntülerin kullanımı. Biraz sonra, özellikle 10'larda, "genç" realistlerin çalışmalarında "gelenekselci" çizgi devam edecek: E. Zamyatin, M. Prishvin, B. Zaitsev, A. Tolstoy, I. Shmelev ve diğerleri.

Modernizm. Yirminci yüzyılın başında modernizm Bazen klasik gelenekleri radikal bir şekilde yeniden düşünmeyi, gerçekçi yaşamsallık ilkesini terk etmeyi ve dünyanın sanatsal bir resmini yaratmanın temelde yeni yollarını geliştirmeyi amaçlayan çok boyutlu bir sanatsal sistem haline geldi. Bu dönemin literatüründe modernizm temel olarak üç alanı içerir: sembolizm, akmeizm ve fütürizm.

Sembolizm, Gümüş Çağı'nın en önemli fenomenlerinden biriydi ve Rus modernizminin estetiğinin temellerini attı. Sembolizmin oluşumu, 1890'ların başında, D. Merezhkovsky ve V. Brusov'un beyanlarında ve sanatsal uygulama düzeyinde - bu yazarların şiir koleksiyonlarında ve nesir deneylerinde ve ayrıca K. Balmont'ta gerçekleşti. , Z. Gippius, F. Sologub, sembolist dünya görüşünün ana hatlarını çizdi. Bunlar arasında - Merezhkovsky'nin "mistik içerik, semboller ve sanatsal etkilenebilirliğin genişlemesi" olması gereken "yeni sanatın" ana unsurları hakkındaki fikirleri; Bryusov'un mecazi ipuçlarının, sembollerin, ayetin melodisinin dilinin, ruhun gizli, irrasyonel hareketlerinin ifadesine katkıda bulunması gerektiğine dair programatik talimatları. Sembolistlerin görüşlerine göre, sembol, sonsuz gelişen anlamlarında tükenmez bir görüntü haline gelir, nesnel, dünyevi gerçekliği "yüksek özler" dünyasına bağlar, tezahürde mistik anlamları ortaya çıkarır. Zaten 90'lı yıllarda edebiyatta yollarına başlayan "yaşlı" Sembolistler için, şiirsel kelimeyi müzikal ifade kaynakları ile zenginleştirmek, böylece onun çağrışım yeteneklerini ve okuyucunun bilinci üzerindeki duygusal etki alanlarını önemli ölçüde genişletmek tipikti. Metrik, stanza ve özellikle renkli boyama, ayetin ses enstrümantasyonu ile yapılan deneyler, Sembolistlerin yaratıcı pratiğinde benzeri görülmemiş bir ölçek kazanır, bunun canlı örnekleri V. Brusov, K. Balmont, daha sonra - A. Blok, A Bely, I. Annensky. Dünya görüşü açısından, "kıdemli" Sembolistler, Nietzsche felsefesinin özümsenmesiyle bağlantılı açıkça bireyci özlemler olan ve çoğu zaman bütünsel bir bakış açısı kazanma umutlarıyla birleşen, zamanlarını bir tür 'sınır' olarak gerçekleştiren bir "sınır ülkesi" krizi yaşadılar. “geçit töreni” ve birbirinden uzak kültürel geleneklerin bir sentezi.

1900'lerde. V. Solovyov'un felsefesinin önemli etkisi altında oluşan ikinci nesil Sembolist yazarlar öne çıktı. V. Bryusov, F. Sologub, K. Balmont için sembolizm öncelikle edebi bir okuldu ve kendisini esas olarak estetik görevler belirledi, o zaman A. Blok, A. Bely, Vyach. Ivanov için sembolizm de bir "dünya görüşü" haline geldi. uygun estetiğin sınırlarının çok ötesine geçmeli ve toplumsal, tarihsel gerçekliği dönüştürmelidir. "Genç Semboller", yeni yüzyılın tarihsel çalkantılarına canlı bir şekilde yanıt verdi, devrimci patlamalar ve popüler mayalanmada "yeni bir adamın doğuşunu", "bir insan-sanatçıyı" mistik bir şekilde tahmin etmeye çalıştı.

Valery Yakovlevich Bryusov'un (1873 - 1924) 1890'larda - 1910'larda yarattığı birçok şiir, "yeni sanatın" şiirsel manifestoları gibi geliyor. "Genç Şaire" şiiri, yaratıcı bir insanın "şimdide yaşamaması", ancak bakışlarını "geleceğin" bilinmeyen alanına çevirmesi gerektiğini doğrular. Burada, sanatı bir kamu hizmeti olarak algılamayı reddeden şairin varlığında bireyci, "insanüstü" bir ilke ilan edilir. Sanata tapınma çağrısı, güzelliğin diğer yaşam değerlerine göre önceliğini vurgular. "Sonnet to Form" da sembolizmin estetik programı, "değişken fantezileri", "ince güçlü bağlantıları // bir çiçeğin konturu ve kokusu arasında" anlamak için yeni bir figüratif dil arayışıyla bağlantılı olarak mecazi olarak formüle edilmiştir. "Ana Dil" şiiri, yaratıcı ile dil arasındaki karmaşık bir ilişki gamının aktarıldığı yaratıcılık temasına da adanmıştır. İkincisi, yirminci yüzyılın yeni fikirlerinin ruhu içinde, pasif bir malzeme olarak değil, düşünen ve hisseden bir varlık olarak anlaşılır. Dilin özelliklerinde ("sadık köle", "sinsi düşman", "kral", "köle", "intikamcı", "kurtarıcı") aracılığıyla antitezler aracılığıyla, bir yandan dilin şair üzerindeki üstünlüğü kendini ifşa ediyor ("Sonsuzluktasın, ben - kısa günlerde") ve diğer yandan - şairin - "büyücünün" küstahlığı, hala kendi yaratıcı fantezilerini bu dilde giydirmeye çalışıyor: "Geliyorum - savaşmaya hazırsın!"

Bryusov, ilk şiirinde yeni, hızla gelişen bir teknik uygarlığın, büyüyen mega kentlerin kültürünün bir şarkıcısı olarak hareket etti. İnsan tanrısının pathosu, sınırsız bilimsel yaşam bilgisi ile dolu "İnsana Övgü" adlı gazelinde, yeni yüzyılın ruhu geniş bir şekilde aktarılır; doğal unsurların fethi burada güçlü bir lirik duygu kaynağı olarak hareket eder: "Çölün içinden ve uçurumun üzerinden // Yollarını harcadın, // Yırtılma, demir // İplik dünyayı bir iplikle ördü." Ve Bryusov'un sevilen mimari görüntüsü aracılığıyla "Bitmemiş bir binada" şiirinde, yeni bir dünya modeli projesi çizilir. Binanın güvenilmezliği, ağzı açık, "dipsiz" uçurumları, "kalıcı düşüncelerin" enerjisiyle, "makul olarak hesaplanmış" fantezinin gücüyle karşı karşıyadır. Dünyanın bütün resmi ve lirik “Ben” in duygusal çekimlerinin kompleksi gelecek zaman alanına kaydırılır: “Ama ilk yoğun merdivenler, // Kirişlere, karanlığa, // Sessiz haberciler olarak ayağa kalkın, // Gizemli bir işaret olarak ayağa kalkın”.

"Bitmemiş bir binada" ve "Duvarcı ustası" şiirleri arasında anlamsal ve mecazi paralellikler çizin. Modern uygarlık dünyasının karakteristiği olan toplumsal çatışmalar, modern uygarlığın diyalog yapısında nasıl ortaya çıktı? Bryusov'un şiirlerinin mistik önsezileri belirgin bir rasyonel başlangıçla nasıl birleştirdiğine dair örnekler verin. Bu bağlamda eserlerinde neoklasik unsurlardan bahsetmek mümkün müdür?

Şiirsel dili müzik sesiyle doyurmaya yönelik sembolist özlemler, manifesto şiirlerinden birinde kendisini “Rus ağır konuşmasının gelişmişliği” olarak onaylayan Konstantin Dmitrievich Balmont'un (1867 - 1942) sözlerinde tutarlı bir şekilde somutlaştırıldı: “Önce ben bu konuşmada yamaçları keşfettim, // Yeniden şarkı söylüyor, öfkeli, ihale çınlaması. "

Balmont'un şiirlerinin lirik kahramanı, evrene eşit hisseden ve örneğin "Giden gölgeleri bir rüyayla yakalıyordum" şiirinde olduğu gibi "uyuyan dağların yükseklikleri" nin üzerine yükselen dünyevi olmayan bir kişidir. ...". Lirik kahraman Balmont'un insanüstü “Ben”i, yaratıcı enerjinin imgesi haline gelen Güneş ile olan ilişkisinde, insan ruhunun “yanması” ile ortaya çıkar ve bu onun şiirine kadar uzanır. “Bu dünyaya güneşi görmeye geldim…” şiirinde “dünyaları tek bir bakışla sonuçlandıran” kahraman, karmaşık olan aktif, yaratıcı yaşamın “güneş” ruhunun olumlanmasıyla ortaya çıkar. ancak, derin dramanın notalarıyla: “Şarkı söyleyeceğim ... Güneş hakkında şarkı söyleyeceğim // Ölüm saatinde. " "Varlığın Ahit" şiiri üç parçalı bir şarkı bestesine sahiptir ve kahramanın "varlığın büyük vasiyetinin ne olduğunu" bilme arzusuyla doğal kozmosun öğelerine tekrar tekrar sorgulayıcı çağrısını temsil eder. Rüzgardan "havadar olmak", denizden - "sağlam olmak", ancak ana emir - güneşten - sözlü ifadeyi atlayarak ruha ulaşır: "Güneş cevap vermedi, // Ama ruh duydu:" Yak!" ...

Balmont'un şiirlerinin dünyası ıssız, terk edilmiş ve aynı zamanda kahramanın ruhunu "tamamen ilahi bir tapınak" olarak algılamak, yani tüm tanrılara aynı anda ibadet etmek, artı işaretlerini hissetmek için insanüstü özlemlerine tabidir. birçok kültürel gelenek. Tutkulu bir çok dilli çevirmen olan şairin bu kültürel "oburluğu" (çevirilerinin toplam hacmi on bin sayfadan fazlaydı), Gümüş Çağı sanatının en önemli yaratıcı tutumlarına karşılık geldi. Balmont'un şiirsel resmi, fenomenin kendisini tasvir etmekten çok, yarattığı izlenimi aktarmayı amaçlayan gölgeler, yarım tonlar, yumuşak renkler ile titiz bir çalışma ile karakterize edilir. “Giden gölgeleri yakalamayı hayal ediyordum…”, “Kelimesizlik”, “Sonbahar sevinci” şiirlerinde, doğal dünyanın nesnel resmi, anlaşılması zor, rastgele, değişen algıların gölgelerini vurgulamak uğruna bulanıklaştırılır. lirik “Ben” ile bu resim: “giden gölgeler”, “sönmüş gün”, “uzaktaki ana hatlar”, “uyuyan dağların yükseklikleri”,“ kırmızı renk bana yumuşak bir sessizlik içinde parladı ”. Sonsuz bir gölge çokluğunu ifade etmek için şair, karmaşık sıfatların (ağaçlar "kasvetli-tuhaf-sessizdir"), soyut sözlük anlamı olan kelimelerin ("umutsuzluk", "konuşmasızlık", "sınırsızlık", "kelimesizlik" kullanımına başvurur. ) yanı sıra, melodik ünlülerin ve sonorant ünsüzlerin baskınlığına dayanan mükemmel ses enstrümantasyon ayeti.

Manzara minyatürü "Sonbahar Sevincine" bakın. İçindeki lirik arsanın "noktalı çizgisini" takip edin. Hangi motifler üzerine inşa edilmiştir?

Dünyevi gerçekliğin parçalanma deneyimi ve sembolist dünya görüşünün özelliği olan "yüksek varlıklar" dünyası, Fyodor Sologub'un (Fyodor Kuzmich Teternikov, 1863 - 1927) sözlerinde kırıldı. Lirik kahramanı genellikle sosyal ve evrensel kötülüğün boyunduruğu altında acı çeken, “fakir ve küçük” olan, ancak ruhu şiirde olduğu gibi “Tarlada göremezsiniz, zigi etmeyin ... ”, kasvetli bir dünyada hüküm süren uyumsuzluğa aktif olarak cevap veriyor ... Bu dünyevi varoluşun temeli olarak algılanan kötülük, Sologub'un kahramanının iç dünyasına tecavüz eder, dolayısıyla Sembolistlerin eserlerinde yaygın olan ikilik motifleri. "Gri Nedotykomka ..." şiirinde çifte işkencecinin bir görüntüsü var. "Nedotykomka" kelimesinin anlamında, bu yaratığın kişisel olmayan gri bir renkle birleştirilmesinde, kahramanın manevi dünyasının parçalanması, içsel bütünlüğü "henüz bulamamış" olduğu gerçeğiyle işkence görür. ruhunun, dünyevi varoluşa veda etmeye bile hazır olduğu halde, yine de çabalıyor: "Böylece şehvet içinde bile // Küllerime yemin etme." Kahramanın kendini kötülük, kaos dünyasından ayırma, kendi içindeki "İlahi doğayı" koruma ihtiyacı, uzlaşmaz karşıtlıklar üzerine kurulu "Ben gizemli dünyanın tanrısıyım ..." şiirinin mecazi dizisinde ifade edilir: "Köle gibi çalışıyorum ama özgürlük için // Geceye huzur ve karanlık diyorum."

Sologub'un şiirsel bilincinin göze çarpan bir özelliği, bireysel bir yazarın mitolojisinin yaratılmasıdır - Nedotykomka hakkında, vaat edilen Petrol ülkesi hakkında, Yukarı Dünya'nın Uyumu hakkında, Yıldız Mair ("Mair Yıldızı" döngüsü), reenkarnasyonlar hakkında. kahraman, yaratılan dünyanın çeşitli temsilcilerine ("Ben bir köpekken" döngüsü vb.) Mitolojik gerçeklik algısı, "Fırtınalı bir denizde yüzdüğümde ..." şiirinin lirik arsasının temelini oluşturdu; burada, kahramanın kötü güçlere istemsiz hizmetinin trajik hikayesinin yeniden yaratıldığı, bir duygu ile dolu. umutsuzluk. Lirik arsa gelişimindeki hangi aşamalar burada ayırt edilebilir? Şiir hangi yolla lirik "Ben"in kişiliğini ortaya koymaktadır? Sologub'un dünya edebiyatındaki ebedi kötülük temasını yorumlamasının özgüllüğü nedir?

Sembolizm ve acmeizmin eşiğinde, iki şiir koleksiyonunun yazarı olan Innokenty Fedorovich Annensky'nin (1855 - 1909) şiiri, eski konularda dört trajedi ve klasikler ve çağdaşlar hakkında parlak edebi eleştirel eserler, "Yansımalar Kitabı" nda toplandı. ", gelişmiş.

Sembolistlerin kişisel "Ben" karakteristiğinin kırılganlığı hissi, ikiyüzlülük motifleri, çifte dünya, bir yandan Nekrasov okulunun ruhundaki yüksek sivil şiir geleneklerine dayanarak Annensky'de karmaşıktı. ve diğer yandan, nihai nesnel doğruluk çabasıyla, şiirsel görüntünün "maddi" somutluğu - zaten 10'ların başında olan ilkeler. Acmeism'in pankartlarına yazılacak.

Annensky'nin lirik kahramanı, "yarı-varlıkların kaosu"na, gündelik gerçekliğin "melankolisi"ne dalmış bir kişiliktir. "Melankoli" kelimesinin bir dizi şiirin başlığında bir referans haline gelmesi tesadüf değildir: "Geçiciliğe Özlem", "Bir sarkaç özlemi", "Bir tren istasyonuna hasret", "Özlem", ve diğerleri "Uçuculuk özlemi" şiiri Annensky'nin psikolojik sözlerinin canlı bir örneğidir. Yarı tonlardan dokunmuş bir manzara taslağında, bir rüya yanılsaması duygusuyla dolu, kahramanın en derin manevi özlemleriyle dolu kaybolan bir dünyanın görüntüsü aktarılır: “Son akşam anı için üzgünüm: // Yaşanmış olan her şey orada - arzu ve özlem, // Yaklaşan her şey orada, - hüzün ve unutkanlık. " Şiirdeki renk özelliklerinin rolünü ve ayrıca son kıtada ortaya çıkan olumsuzlukları düşünün? "Geçiciliğe Özlem" ve "Bronz Şair" şiirlerindeki manzara eskizlerini karşılaştırın. İkincisi, yaratıcı bir rüya olan sanat temasını nasıl ortaya koyuyor?

Kahramanın Annensky'nin varlığın doluluğu idealine, günlük yaşamın can sıkıcı, “sızlanan sivrisinek” aldatmacaları aracılığıyla “rüyaların müziğine” geçmesi için susuzluğu, onun tarafından dikilen seraplar “Acılı” şiirine basıldı. Sone". Böyle bir atılımın titrek olasılığı, burada, umut ve umutsuzluğun yakından iç içe geçtiği bir aşk deneyimiyle ilişkilidir: "Ah, bana bir dakika ver, ama hayatta, bir rüyada değil, // Ateş veya ateş olabileyim. ateşte yansın."

Annensky'nin yurttaşlık sözlerinin dikkate değer fenomenleri, kendi sözleriyle "vicdan şiiri", "Eski Estonyalılar" ve "Petersburg" şiirleriydi. İlkinde, lirik arsa, Annensky'nin gazeteci V. Klimkov'un 1906'da yayınlanan "Baskılar ve İnfazlar" kitabından öğrendiği Baltık ülkelerinde vahşice bastırılan devrimci eylemlere dayanıyordu. İdam edilen devrimcilerin annelerinin görüntüleri burada “sonsuz gri çoraplarını ören” ve aynı zamanda lirik kahramanın içsel ahlaki acısını kişileştiren, sıkıntılı vicdanının sesi haline gelen uğursuz mitolojik yaşlı kadınlarla ilişkilendirilir. duygu. Bu vicdan sesi, ikiyüzlü kendini haklı çıkarmayı reddediyor ("beni suçlayacak yer var") ve eylemsizliği şiddetle şiddete düşkünlük olarak değerlendiriyor: "Yazıklığın ne, // Parmakların inceyse // Ve hiç sıkılmadı mı?" Bu şiir hangi formda inşa edilmiştir? Altyazısının anlamı nedir? Devam eden konuşmanın psikolojik ve günlük ayrıntıları burada nasıl bir rol oynuyor? Şiirin dilinin özellikleri nelerdir?

Rus tarihinin genelleştirici bir panoraması, şehrin imajının Gogol ve Dostoyevski'nin gelenekleri ile ilişkili olduğu "Petersburg" şiirinde tasvir edilmiştir - Annensky'nin çalışmalarına bir dizi derin makalesini adadığı sanatçılar ("Gogol'un Sorunu". Mizah", "Felaketten Önce Dostoyevski", "Ölü Ruhların Estetiği" ve mirası "," Dostoyevski "ve diğerleri). Tarihi ayaklanmaların (Neva "kahverengi-sarı", "Petersburg kışının sarı buharı", "insanların şafağa kadar idam edildiği sessiz meydanların çölleri") anılarıyla dolu uğursuz St. devlet deneylerinin ve sosyal değişimlerin ahlaki maliyeti hakkında kahraman acı verici düşünceler ... Komik indirgeme yöntemi, tarihsel sürecin acımasız mantığının çoğu zaman saçma olduğu hissini taşır: "İki başlı kartalımız yükseldikten sonra, // Karanlık defnelerde, bir kayanın üzerinde bir dev, - // Yarın çocukça eğlenceli olacak " Şiirde şehir manzarasını yeniden yaratmanın sanatsal araçlarını belirleyin. Burada zamanın hareketinin detayları nelerdir?

Akmeizm. Edebi bir eğilim olarak akmeizm, 1911'de N. Gumilev ve S. Gorodetsky'nin "Şairler Atölyesi" edebi derneği kurduğunda şekillendi. Bu yeni yönün özelliklerinin en çarpıcı düzenlemesi, N. Gumilyov, A. Akhmatova, O. Mandelstam, M. Kuzmin gibi şairlerin çalışmalarında alındı. Derneğin adı, bir el sanatı, usta bir sanatçının söz ve ayet ile teknik çalışması fikrini vurguladı. Sembolistlerin keşiflerinin çoğunu miras alan (N. Gumilev, kendisini uzun yıllar Sembolistler ustası V. Brusov'un öğrencisi olarak gördü), aynı zamanda, öncüllerinin deneyimlerinden yararlanan Acmeistler, şiirsel imaja geri dönmek istediler. nesnel doğruluk, görsel planın güvenilirliği, sembolizm estetiğinin özelliği olan mistik ilkenin önceliğinden kurtulur. Böylece, S. Gorodetsky, "Modern Rus şiirindeki bazı eğilimler" adlı manifestoda, Acmeistlerin "bu dünya için savaştığını, kulağa hoş geldiğini, renkli olduğunu, Dünya gezegenimiz için biçimlere, ağırlığa ve zamana sahip olduğunu" yazdı. Ve O. Mandelstam, hem insanda hem de kamusal yaşamda kendiliğinden ilkenin sembolist şiirselleştirilmesinin "Akmeizmin Sabahı" adlı makalesinde, şairin şu sözlerden bir bina inşa eden bir "mimar" olarak yansımalarını karşılaştırdı: inşa etmek boşlukla savaşmaktır." Sözcüğün ayrılmaz bir organizma, yaşayan bir "logos" olarak saygı duyduğunu belirten Mandelstam, Sembolistlerin kelime karakteristiğiyle sınırsız deneyi eleştirdi ve kendi görüşüne göre, içerdiği anlamın aşınmasına yol açtı.

Nikolai Stepanovich Gumilyov'un (1886 - 1921) birçok şiirinin ve şiirinin sanatsal özgünlüğü, dünyevi yaşamın doluluğunu şiirsel görüntüye sığdırma arzusuyla belirlendi. Özellikle uzak Afrika'yı ziyaret eden tutkulu bir gezgin olarak Gumilyov, şiirlerinde, risk durumlarında kendilerini öne çıkaran, elementleri çağıran cesur, cesur insanlar söyledi. Burada genellikle, bir tür edebiyat olarak lirizm karakteristiği olmayan, yazarın "Ben"ine göre tamamen bağımsız ve aynı zamanda şairin dünya görüşünün temel yönlerini kendi içlerinde yansıtan karakterler ortaya çıkar. "Kaptanlar" şiirinde, yalnızca fırtınalara değil, aynı zamanda kaderin kendisine de karşı çıkan bu insanlar, yazarın konuşmasının ciddi ve romantik sisteminde tasvir edilir: "Deniz çıldırsın ve kırbaçlansın, // Dalgaların tepeleri yükseldi. gökler - // Gök gürültülü fırtınaların hiçbiri titremiyor, // Kimse yelkenleri açmayacak." "Eski Conquistador" şiiri, bir "konu" anlatımı şeklinde inşa edilmiştir. Burada yaşlı savaşçının imgesi hangi şiirsel yolla ortaya çıkıyor?

"Ben ve Sen" şiiri, lirik bir kahramanın şiirsel bir otoportresini sunar - dünyevi dünyanın tüm ilkel görünümünü hiç de idealize edilmemiş haliyle kabul eden, "zurnanın vahşi melodisinden" ilham alan cesur bir kişilik. günlerini "vahşi bir çatlakta, // yoğun sarmaşıkta boğulmuş" bitirme hayalleri. Böyle bir ilkelliğe yaklaşmak, Gumilev'in şiirinde kesme Afrika motifleriyle ilişkilidir - örneğin, egzotik, büyük, şenlikli renklerle ("ince avuç içi", "hayal edilemez bitkilerin kokusu" ile dolu olduğu "Zürafa" şiirinde olduğu gibi. ), akmeistlerin şehvetli detaylarında var olan cömertlikle yeniden yaratıldı: "Ve derisi büyülü bir desenle süslendi, // Sadece ayın cesaret edebileceği, // Geniş göllerin nemi üzerinde ezilip sallanan." "Okuyucularım" şiirinde, şair, yaratıcı sezginin yardımıyla, "onun" okuyucu-muhatabının kolektif imajını modeller - cesur kaptanlar ve cesur fatihler gibi "güçlü, kötü ve neşeli" insanlar, ete karışır bu dünyevi dünyanın, "çölde susuzluktan ölmek, // Sonsuz buzun kenarında donmuş, // Gezegenimize sadık, // Güçlü, neşeli ve kötü."

Aynı zamanda, birçok akmeistik beyanın aksine, Gumilyov'un gerçek yaratıcı pratiğinde, özellikle geç dönemde, insan varlığının mistik yönlerine sembolist bir ilgi ile yakınlaşma var ve bu da imgelemenin önemli bir karmaşıklığına yol açıyor. Bu, Gumilyov'un ruhların göçünün gizli doktrini, ruhun farklı astral alanlarda aynı anda yaşama olasılığı, "Kayıp Tramvay" şiirine yansıyan coşkusunda kendini gösterdi: "Neredeyim? Çok durgun ve çok endişeli // Kalbim yanıt olarak atıyor: // “Yapabileceğin istasyonu görüyor musun // Spirit's India'ya bilet al?”. Yüksek dünyalarda yer alan şiirsel kelimenin mistik gücü hakkındaki düşünceler "Kelime" ("Güneş bir kelimeyle durduruldu, // şehirler Söz ile yıkıldı") şiirinde ifade edilir. Altıncı His'te, yaratıcılığın sırrının kavranması, bir aşk duygusunun doğuşuyla, bedenin ve ruhun görünmez olgunlaşmasıyla, yaratılan dünyanın büyüme ve gelişme yasalarıyla, bir dizi mecazi paralellikte gerçekleşir. ve lirik arsanın özü, yavaş yavaş yaratıcı bir rüyayı varlığın etine koyma sürecidir, acı verici ve sanatçının büyük armağanını edinmesinin tatlı sırrı: "Doğanın ve sanatın neşteri altında // Ruhumuz çığlık atıyor, et tükenir // altıncı his için bir organ doğurur."

Fütürizm, 1910'ların en etkili ve yüksek sesle ilan edilen edebi hareketlerinden biri haline geldi. 1910'da, yazarları D. Burliuk, V. Khlebnikov, V. Kamensky olan ilk fütüristik koleksiyon "Hakimlerin Tuzağı" yayınlandı. Bu genç şiir yönü, en önemlileri kübo-fütüristler (V. Mayakovsky, D. Burlyuk, V. Khlebnikov, vb.), Ego-fütüristler (I. Severyanin, I. Ignatiev, V. Gnedov, vb.), “ Şiir Ara Kat "(V. Shershenevich, R. Ivnev ve diğerleri)," Santrifüj "(B. Pasternak, N. Aseev, S. Bobrov ve diğerleri).

Geleceğin sanatı olan yeni bir sanatın yaratılmasını ilan eden fütüristler, şiirin resimle yakınlaşmasını savundular, birçoğunun kendilerini avangard sanatçılar olarak göstermesi tesadüf değil. Fütüristler için, edebi metnin çeşitli görsel etkileri son derece önemliydi: litografik olarak yayınlanmış şiir koleksiyonları, yazı tipleriyle deneyler, harflerin rengi ve boyutu, vinyetler, illüstrasyonlar, numaralandırmanın kasıtlı olarak karıştırılması, ambalaj kağıdına kitaplar yayınlamak, kışkırtıcı adresler. okuyucu ve diğerleri. vb. Kendi içinde bir tiyatro, gösteri, stant haline gelen fütürist bir kitabın özel bir kültürel fenomeninden söz edilebilir. Teatralleştirme, açık ve gizli şoklama, birçok fütüristin yaratıcı davranışının da karakteristiğiydi - koleksiyon ve manifesto başlıklarından ("Ölü Ay", "Cehenneme git!"), Klasiklerin ve çağdaşların sert, bazen saldırgan değerlendirmelerini kışkırtmaya kadar. örneğin Mayakovsky'nin sarı bir kazak veya pembe smokin içinde kolayca görünebileceği farklı şehirlerde halka açık skandal performansları ve iliklerinde havuç demetleriyle Burliuk ve Kruchenykh ...

Fütüristler, kendilerini, düşüncelerine göre eski, yıpranmış, yıpranmış dili terk edecek ve hızla gelişen kentsel, teknik uygarlığa uygun, temelde yeni bir dil yaratacak yeni kültürün öncüsü olarak hissettiler. Fütüristik estetikteki sanatçı, Yüksek Providence'ın rakibi olarak algılanır, çünkü görevi bu dünyayı yeniden yaratmaktır: “Biz - // her - // beş // dünyanın sürüş kemerlerimizi tutuyoruz” (V. Mayakovski). Bu yeni dilin özü, gerekliliği İtalyan fütürizminin lideri F. Marinetti tarafından yazılan uzak fenomenlerin "kendiliğinden", "kazara" yakınsamasında olağan nedensel yasaların kaldırılmasında olmalıdır. Fütüristlerden bazıları (V. Khlebnikov, D. Burliuk, vb.) Kelime yaratma fikrinden uzaklaştı, yazım, noktalama reddedildi, geleneksel sözdizimi biçimlerini gevşetmek için ısrar etti, seslerden anlamsal ilişkilendirmeler çıkarmaya çalıştı. sözlü formu atlayarak kendileri:

Sesler geniş ve ferahtır,

Sesler açık ve yüksek ve çevik,

Boş bir trompet gibi geliyor

Bir kamburun yuvarlaklığı gibi geliyor oh,

e üzerinde sesler, düzlük mahsur kalmış gibi,

Aile gülerek sesli harflere baktı.

(D. Burliuk) e86 - 1921'i yeniden oluşturmak için eğitilmiştir)

Fütüristler, bu tür deneyleri, modern dilde kelimenin küçük düşürülmesi, iç enerjisinin tükenmesi gerçeğiyle haklı çıkardılar. Mayakovski'nin trajedisi "Vladimir Mayakovsky", özlerini yansıtmayan modası geçmiş isimlere karşı şeylerin isyanını gösterir ve A. Kruchenykh "Kelimenin bu şekilde Deklarasyonu" nda dilin bu "revizyonu" fikrini örneklemiştir: "Lily güzel ama "lily" kelimesi çirkin, yakalanmış ve "tecavüze uğramış". Bu nedenle, zambak "eyy" diyorum - orijinal saflık geri yüklendi. "

Fütüristlerin birçok özlemi, Igor Severyanin'in şiirsel dünyasında yaratıcı bir şekilde somutlaştırıldı (Igor Vasilyevich Lotarev, 1887 - 1941). Severyanin'in iddialı bir şekilde "şiirler" ("Abonelikten çıkan şiir", "Son umudun şiiri") olarak adlandırılan şiirleri, 10'ların sanatsal bohemya ruhunu, lirik "Ben" in şok edici kendi kendini onaylamalarını ve en önemlisi , fütüristlerin performans atmosferini yakalayın, kendisini yaklaşan fırtınaların eşiğinde hisseden büyük ve aynı zamanda tamamen seçkin bir "kanatlı Rus gençliği" sanatı yaratmaya çalışıyor. Adı geçen iki şiirin dilinin özellikleri nelerdir?

"Üvertür" şiirinde, iddialı egzotizm arayışı ("şampanyadaki ananaslar", "tüm ben Norveçli bir şeydeyim", her şey İspanyolca bir şeydeyim) şairin şiirde yer alan yeni lirik ilham kaynakları bulma arzusuyla birleştirilir. dili modernize eden en son medeniyetler: “Uçak gevezeliği! Arabalardan kaç! // Ekspres trenler için rüzgar düdüğü! Planör kanadı!" Fütüristler arasında, “yeni bir adam” doğuran canlı bir modernite lezzeti yaratmanıza izin veren bu yeni, henüz eskimemiş dil katmanına hayranlıkla, tekniklerle benzer bir coşku ilişkilendirildi. Fütürist yayınların manşetlerine bazen çeşitli bilimsel ve sözde bilimsel terimler dahil edildi: "Santrifüjün Harmanlayıcısı", "Turbo Yayıncılık" vb. Severyanin'in dizelerinin şok enerjisinde, figüratif kavramaların ve çağrışımların "hızlılığının" etkisi, yaşamın cesur bir dönüşümü, uzay ve zaman üzerinde zafer elde edildi: " Hayatın trajedisini çamurlara dönüştüreceğim ”,“ Moskova'dan Nagazaki'ye! New York'tan Mars'a!" Uzak hayali planların dinamik bir değişimi ile benzer bir deney, bir makine uygarlığının ilerlemesinin ritimlerinin "elektrik vuruşunda" iletilmesi, "Temmuz Öğlen" şiirinde de görülür: ". Bu şiirin alt başlığı nedir? Anlamını nasıl tanımlarsınız?

"Bahar" şiirini okuyun. Onun yaratıcı dünyası, yazmanın fütüristik ilkelerinin özelliği midir? Cevabınızı metinden örneklerle tartışın.

1. Yirminci yüzyılın başlarındaki edebi akımlar olarak sembolizm, akmeizm ve fütürizmin temel özelliklerini vurgulayın.

2. On dokuzuncu - yirminci yüzyılların başında hangi isimler ve sanatsal fenomenler. gerçekçilik sunuldu mu?

3. V. Brusov'un ilk şiirlerinde ("Genç Şaire", "Form Sonnet" vb.) "yeni sanatın" hangi program ayarları ifade edildi?

  1. Lirik kahraman K. Balmont'un iç dünyasının temel özelliklerini ve onu ortaya çıkaran sanatsal ifade araçlarını tanımlayın. Sesli yazı kullanımına örnekler veriniz. Ek bir kaynak olarak, I. Annensky "Balmont-söz yazarı" tarafından yazılan makalenin materyaline güvenmek faydalı olacaktır.
  2. N. Gumilyov'un şiirlerinde dünyanın acmeistik vizyonunun hangi ilkeleri ortaya çıktı? Örnekler ver.
  3. I. Annensky'nin sözlerindeki sivil motiflerin özgünlüğü nedir?
  4. V. Brusov ve I. Severyanin'in şiirlerinde modern uygarlığın başarılarıyla sanatsal referansları ilişkilendirin.
  5. F. Sologub'un şiirlerinde aktarılan lirik “ben”in içsel parçalanması hangi imgeler ve çağrışımlar aracılığıyladır? Örnekler ver.

Edebiyat

1. Bavin S., Semibratova I. Gümüş Çağı şairlerinin kaderi. M., 1993.

2. Dolgopolov LK Yüzyılın başında: On dokuzuncu yüzyılın sonları - yirminci yüzyılın başlarındaki Rus edebiyatı üzerine. L., 1985.

3. Kolobaeva L.A. Rus sembolizmi. M., 2000.

4. Akmeizm Antolojisi: Şiirler. Manifestolar. Nesne. Notlar. Anılar. M., 1997.

5. Rus fütürizmi: teori, pratik, eleştiri, anılar. M., 1998.

6. Nichiporov I.B. M. Tsvetaeva // Konstantin Balmont, Marina Tsvetaeva ve yirminci yüzyılın sanatsal arayışı tarafından "Balmont Lay" da şairin imajını yaratmanın yolları. Ivanovo, 2006. Sayı 7.


© Tüm hakları saklıdır

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-1.jpg" alt = "(! LANG:> 19. -20. Yüzyılların başında Rusya Edebiyatı TAMAMLANDI) Gönderen: ÖĞRENCİ"> Литература России на рубеже 19 -20 веков ВЫПОЛНИЛА: УЧЕНИЦА 11 Б КЛАССА ШНУРКОВА А.!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-2.jpg" alt = "(! LANG:> Dönemin genel özellikleri XIX yüzyılın son yılları Ruslar için bir dönüm noktası"> Общая характеристика периода Последние годы XIX столетия стали поворотными для русской и западной культур. Начиная с 1890 - х гг. и вплоть до Октябрьской революции 1917 года изменились буквально все стороны российской жизни, начиная от экономики, политики и науки, и заканчивая технологией, культурой и искусством. Новая стадия историко-культурного развития была невероятно динамична и, в то же время, крайне драматична. Можно сказать, что Россия в переломное для нее время опережала другие страны по темпам и глубине перемен, а также по колоссальности внутренних конфликтов.!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-3.jpg" alt = "(! LANG:> Rusya'da meydana gelen en önemli tarihi olaylar nelerdir? 20. yüzyılın başı?"> Какие важнейшие исторические события происходили в России в начале 20 века? Россия пережила три революции: -1905 года; -Февральскую и Октябрьскую 1917 г. , -Русско-японскую войну 1904 -1905 гг. -Первую мировую войну 1914 -1918 гг. , -Гражданскую войну!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-4.jpg" alt = "(! LANG:> Rusya'daki iç siyasi durum"> Внутриполитическая обстановка в России Конец XIX столетия обнажил глубочайшие кризисные явления в экономике Российской Империи. -Противоборство трех сил: защитники монархизма, сторонники буржуазных реформ, идеологи пролетарской революции. Выдвигались различные пути перестройки: «сверху» , законными средствами, «снизу» - путем революции.!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-5.jpg" alt = "(! LANG:> 20. yüzyılın başlarındaki bilimsel keşifler)"> Научные открытия н. 20 века Начало XX столетия стало временем глобальных естественнонаучных открытий, особенно в области физики и математики. Самыми важными из них стали изобретение беспроволочной связи, открытие рентгеновских лучей, определение массы электрона, исследование феномена радиации. Мировоззрение человечества перевернули создание квантовой теории (1900), специальной (1905) и общей (1916 -1917) теории относительности. Прежние представления о строении мира были полностью поколеблены. Идея познаваемости мира, бывшая прежде непогрешимой истиной, подверглась сомнению.!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-6.jpg" alt = "(! LANG:> 20. yüzyılın trajik edebiyat tarihi 1. 20. yüzyılda"> Трагическая история литературы 20 века 1. В 20 -е годы уехали или были изгнаны писатели, составлявшие цвет русской литературы: И. Бунин, А. Куприн, И. Шмелев и др. 2. Воздействие цензуры на литературу: 1926 год- конфискован журнал «Новый мир» с « Повестью непо- гашенной луны» Б. Пильняка. В 30 -е годы писателя рас- стреляют. (Е. Замятин, М. Булгаков и др.) И. А. Бунин!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-7.jpg" alt = "(! LANG:> Trajik edebiyat tarihi n. 20. yüzyıl 3. 30'un başından itibaren - x yıl"> Трагическая история литературы н. 20 века 3. С начала 30 -х годов начался процесс физического уничтожения писателей: были расстреляны или погибли в лагерях Н. Клюев, И. Бабель, О. Мандельштам и многие другие.!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-8.jpg" alt = "(! LANG:> Trajik edebiyat tarihi n. 20. yüzyıl 4. Baştan itibaren 30 - x yıl"> Трагическая история литературы н. 20 века 4. С начала 30 -х годов появилась тен- денция приве- дения литературы к единому методу - социалистическо му реализму. Одним из представителей стал М. Горький.!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-9.jpg" alt = "(! LANG:> Diğer bir deyişle, neredeyse tüm yaratıcı insanlar 20. yüzyıldaydı. çatışmada"> Иными словами, почти все творческие люди были 20 века были в конфликте с государством, которое, будучи тоталитарной системой, стремилось подавлять творческий потенциал личности.!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-10.jpg" alt = "(! LANG:> Edebiyat 19. yüzyılın başları - 20. yüzyılın başları 19. yüzyılın sonları -"> Литература к. 19 - н. 20 веков В конце XIX - начале XX века русская литература стала эстетически многослойной. Реализм на рубеже веков оставался масштабным и влиятельным литературным направлением. Так, в эту эпоху жили и творили Толстой и Чехов. (отражение реальности, жизненной правды) А. П. Чехов. Ялта. 1903 г.!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-11.jpg" alt = "(! LANG:> Klasik Rus edebiyatı çağından yeni edebiyata geçiş zaman olağanüstü bir şey eşlik etti"> Переход от эпохи классической русской литературы к новому литературному времени сопровождался необычайно быстрой. На авансцену общекультурной жизни страны снова вышла русская поэзия, не похожая на прежние образцы. Так началась новая поэтическая эпоха, получившая название "поэтического ренессанса" или "серебряного века".!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-12.jpg" alt = "(! LANG:> Gümüş Çağı, Rusya'nın sanatsal kültürünün bir parçasıdır. 19. yüzyılın sonları - 20. yüzyılın başlarında,"> Серебряный век- часть художественной культуры России конца XIX - начала XX века, связанная с символизмом, акмеизмом, "неокрестьянской" литературой и отчасти футуризмом.!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-13.jpg" alt = "(! LANG:> Yüzyılın başında Rus edebiyatında yeni eğilimler 1890'dan itibaren) 1917'ye"> Новые течения в литературе России рубежа веков В период с 1890 по 1917 год особенно ярко заявили о себе три литературных течения - символизм, акмеизм и футуризм, которые составили основу модернизма как литературного направления.!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-14.jpg" alt = "(! LANG:> SYMBOLISM Mart 1894 - başlıklı bir koleksiyon"> СИМВОЛИЗМ Март 1894 г. - вышел в свет сборник с названием "Русские символисты". Через некоторое время появились еще два выпуска с таким же названием. Автором всех трех сборников был молодой поэт Валерий Брюсов, использовавший разные псевдонимы для того, чтобы создать впечатление существования целого поэтического направления.!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-15.jpg" alt = "(! LANG:> SEMBOLİZM Sembolizm, modernist hareketlerin ilk ve en büyüğüdür,"> СИМВОЛИЗМ Символизм является первым и самым крупным из модернистских течений, возникших в России. Теоретическая основа русского символизма была заложена в 1892 году лекцией Д. С. Мережков- ского "О причинах упадка и о новых течениях современной русской литературы". В названии лекции содержалась оценка состояния литературы. Надежда на ее возрождение возлагалась автором на "новые течения". Дмитрий Сергеевич Мережковский!}

Kaynak = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-16.jpg" alt = ""> Основные положения течения Андрей Белый Символ - центральная эстетическая категория нового течения. Представление о символе заключается в том, что он воспринимается как иносказание. Цепь символов напоминает набор иероглифов, своеобразных шифров для "посвященных". Таким образом, символ оказывается одной из разновидностей тропов.!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-17.jpg" alt = "(! LANG:> Akımdaki ana noktalar Sembolün birçok anlamı vardır: o sonsuz çeşitlilikte anlamlar içerir."> Основные положения течения Символ многозначен: он содержит безграничное множество смыслов. "Символ - окно в бесконечность", - сказал Федор Сологуб.!}

Kaynak = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-18.jpg" alt = ""> Основные положения течения По-новому строились в символизме отношения между поэтом и его аудиторией. Поэт- символист не стремился быть общепонятным. Он обращался не ко всем, но лишь к "посвященным", не к читателю- потребителю, а к читателю -творцу, читателю- соавтору. Символистская лирика будила "шестое чувство" в человеке, обостряла и утончал а его восприятие. Для этого символисты стремились максимально использовать ассоциативные возможности слова, обращались к мотивам и образам разных культур.!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-19.jpg" alt = "(! LANG:> Acmeism Acmeism edebiyat akımı 1910'ların başında ortaya çıktı. yunan acme -"> Акмеизм Литературное течение акмеизма возникло в начале 1910 -х годов. (от греч. acme - высшая степень чего- либо, расцвет, вершина, острие). Из широкого круга участников "Цеха" выделилась более узкая и эстетически более сплоченная группа акмеистов - Н. Гумилев, А. Ахматова, С. Городецкий, О. Мандельштам, М. Зенкевич и В. Нарбут.!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-20.jpg" alt = "(! LANG:> Hece atlama akışının kilit noktaları ve Yeni ritimler oluşturulur."> Основные положения теченияпропуска слогов и Новые ритмы создаются путем А. Ахматова перестановки ударения Самоценность каждого явления «Непознаваемые по своему смыслу слова нельзя познать»!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-21.jpg" alt = "(! LANG:> Sembolistlerin Yaratıcı Kişilikleri Karanlık bir örtünün altında kenetlenmiş eller.. ."> Творческие индивидуальности символистов Сжала руки под темной вуалью. . . "Отчего ты сегодня бледна? " - Оттого, что я терпкой печалью Напоила его допьяна. Как забуду? Он вышел, шатаясь, Искривился мучительно рот. . . Я сбежала, перил не касаясь, Я бежала за ним до ворот. Задыхаясь, я крикнула: "Шутка Все, что было. Уйдешь, я умру". Улыбнулся спокойно и жутко И сказал мне: "Не стой на ветру". 8 января 1911!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-22.jpg" alt = "(! LANG:> Fütürizm (Latin futurum'dan - gelecek). İlk kez ilan etti"> Футуризм (от лат. futurum - будущее). Впервые он заявил Футуризм о себе в Италии. Временем рождения русского футуризма считается 1910 год, когда вышел в свет первый футуристический сборник "Садок Судей" (его авторами были Д. Бурлюк, В. Хлебников и В. Каменский). Вместе с В. Маяковским и А. Крученых эти поэты вскоре составили группировку кубофутуристов, или поэтов "Гилеи" (Гилея - древнегреческое название части Таврической губернии, где отец Д. Бурлюка управлял имением и куда в 1911 году приезжали поэты нового объединения).!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-23.jpg" alt = "(! LANG:> Sanat programı olarak akışın ana noktaları"> Основные положения течения В качестве художественной программы футуристы выдвинули утопическую мечту о рождении сверхискусства, способного перевернуть мир. Художник В. Татлин всерьез конструировал крылья для человека, К. Малевич разрабатывал проекты городов- спутников, курсирующих по земной орбите, В. Хлебников пытался предложить человечеству новый универсальный язык и открыть "законы времени".!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-24.jpg" alt = "(! LANG:> Fütürizmin bir tür şok edici repertuarı var."> В футуризме сложился своего рода репертуар эпатирования. Использовались хлесткие названия: "Чукурюк" - для картины; "Дохлая луна" - для сборника произведений; "Идите к черту!" - для литературного манифеста.!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-25.jpg" alt = "(! LANG:> Halkın beğenisine tokat atın Fırat Puşkin, Dostoyevski, Tolstoy"> Пощечина общественному вкусу Бросить Пушкина, Достоевского, Толстого и проч. , и проч. с Парохода Современности. . Всем этим Максимам Горьким, Куприным, Блокам, Сологубам, Ремизовым, Аверченкам, Черным, Кузминым, Буниным и проч. нужна лишь дача на реке. Такую награду дает судьба портным. . . С высоты небоскребов мы взираем на их ничтожество!. . Мы приказываем чтить права поэтов: 1. На увеличение словаря в его объеме произвольными и производными словами (Словоновшество). 2. На непреодолимую ненависть к существовавшему до них языку. 3. С ужасом отстранять от гордого чела своего из банных веников сделанный Вами венок грошовой славы. 4. Стоять на глыбе слова "мы" среди свиста и негодования. И если пока еще и в наших строках остались грязные клейма Ваших "Здравого смысла" и "Хорошего вкуса", то все же на них уже трепещут впервые Зарницы Новой Грядущей Красоты Самоценного (самовитого) Слова. Д. Бурлюк, Алексей Крученых, В. Маяковский, Виктор Хлебников Москва, 1912 г. Декабрь!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-26.jpg" alt = "(! LANG:> David'in Şiirlerinde Fütürizmin Yaratıcı Kimlikleri"> Творческие индивидуальности футуризма В стихотворениях Давида Бурлюка "звезды - черви, пьяные туманом", "поэзия - истрепанная девка, а красота - кощунственная дрянь". В его провокационных текстах понижающие образы используются предельно максимально: Мне нравится беременный мужчина Как он хорош у памятника Пушкина Одетый в серую тужурку Ковыряя пальцем штукатурку !}<. .="">

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-27.jpg" alt = "(! LANG:> Fütürizmin yaratıcı kişilikleri Ah, gülün, gülüyor!"> Творческие индивидуальности футуризма О, рассмейтесь, смехачи! О, засмейтесь, смехачи! Что смеются смехами, что смеянствуют смеяльно. О, засмейтесь усмеяльно! О, рассмешищ надсмеяльных - смех усмейных смехачей! О, иссмейся рассмеяльно, смех надсмейных смеячей! Смейево, смейево, Усмей, осмей, смешики, Смеюнчики, смеюнчики. О, рассмейтесь, смехачи! О, засмейтесь, смехачи! 1910!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-28.jpg" alt = "(! LANG:> Özetlemek Rusya'nın bu dönemde yaşadığı tarihi olaylar nelerdir?"> Подведем итоги Какие исторические события переживает Россия в этот период? Как развивалась литература на рубеже 19 -20 веков? Сформулируйте основные положения символизма, акмеизма, футуризма. Чем эти течения отличаются друг от друга? Назовите творческие индивидуальности каждого из литературных направлений.!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-29.jpg" alt = "(! LANG:> Bir sonuca varalım. gelişen, karşılaştırılabilir"> Сделаем выводы На рубеже веков русская литература переживала расцвет, сравнимый по яркости и многообразию талантов с блистательным началом 19 века. Это период интенсивного развития философской мысли, изобразительного искусства, сценического мастерства. В литературе развиваются различные направления. В период с 1890 по 1917 год особенно ярко заявили о себе три литературных течения - символизм, акмеизм и футуризм, которые составили основу модернизма как литературного направления. Литература серебряного века явила блестящее созвездие ярких поэтических индивидуальностей, каждый из которых являл собой огромный творческий пласт, обогативший не только русскую, но и мировую поэзию XX века.!}

Src = "https://present5.com/presentation/3/15630017_267582300.pdf-img/15630017_267582300.pdf-30.jpg" alt = "(! LANG:> Sonuç çıkaralım XIX yüzyılın son yılları dönüm noktalarıydı. Rus ve Batı için"> Сделаем выводы Последние годы XIX столетия стали поворотными для русской и западной культур. Начиная с 1890 - х гг. и вплоть до Октябрьской революции 1917 года изменились буквально все стороны российской жизни, начиная от экономики, политики и науки, и заканчивая технологией, культурой и искусством. Новая стадия историко-культурного развития была невероятно динамична и, в то же время, крайне драматична. Можно сказать, что Россия в переломное для нее время опережала другие страны по темпам и глубине перемен, а также по колоссальности внутренних конфликтов.!}

Dönemin genel özellikleri 19. yüzyılın son yılları Rus ve Batı kültürleri için bir dönüm noktası olmuştur. 1890'lardan beri. ve 1917 Ekim Devrimi'ne kadar, ekonomiden siyasete ve bilimden teknoloji, kültür ve sanata kadar Rus yaşamının tüm yönleri kelimenin tam anlamıyla değişti. Tarihsel ve kültürel gelişimin yeni aşaması inanılmaz derecede dinamik ve aynı zamanda son derece dramatikti. Rusya'nın onun için çok önemli bir zamanda, değişimlerin hızı ve derinliği ile iç çatışmaların muazzam ölçeğinde diğer ülkelerin önünde olduğu söylenebilir.

20. yüzyılın başında Rusya'da meydana gelen en önemli tarihi olaylar nelerdir? Rusya üç devrim yaşadı: -1905; -Şubat ve Ekim 1917, -Rus-Japon savaşı 1904 -1905 -Birinci Dünya Savaşı 1914-1918 , -İç savaş

Rusya'daki iç siyasi durum 19. yüzyılın sonu, Rus İmparatorluğu'nun ekonomisindeki en derin kriz olgusunu ortaya çıkardı. -Üç gücün yüzleşmesi: monarşizm savunucuları, burjuva reformlarının destekçileri, proleter devrimin ideologları. Çeşitli yeniden yapılanma yolları ileri sürüldü: yasal yollarla "yukarıdan", "aşağıdan" - devrim yoluyla.

20. yüzyılın başındaki bilimsel keşifler 20. yüzyılın başı, özellikle fizik ve matematik alanında küresel bilimsel keşiflerin zamanıydı. Bunlardan en önemlileri kablosuz iletişimin icadı, X-ışınlarının keşfi, elektron kütlesinin belirlenmesi, radyasyon olgusunun incelenmesiydi. Kuantum teorisi (1900), özel (1905) ve genel (1916-1917) görelilik teorisinin yaratılmasıyla insanlığın dünya görüşü alt üst oldu. Dünyanın yapısı hakkında önceki fikirler tamamen sarsıldı. Daha önce yanılmaz bir gerçek olan dünyanın bilinebilirliği fikri sorgulandı.

20. yüzyılın başında edebiyatın trajik tarihi 30'ların başından beri, yazarların fiziksel imha süreci başladı: N. Klyuev, I. Babel, O. Mandelstam ve diğerleri kamplarda vuruldu veya öldü.

20. Yüzyıl Edebiyatının Trajik Tarihi 1920'lerde Rus edebiyatının çiçeği olan yazarlar ayrıldı veya kovuldu: I. Bunin, A. Kuprin, I. Shmelev ve diğerleri Sansürün edebiyata etkisi: 1926 Novy'ye el koydu Söndürülmemiş Ayın Öyküsü ile Mir dergisi ”B. Pilnyak tarafından. 30'larda yazar vuruldu. (E. Zamyatin, M. Bulgakov ve diğerleri) I. A. Bunin

20. yüzyılın başında edebiyatın trajik tarihi 30'ların başından itibaren edebiyatı tek bir yöntem-sosyalist gerçekçiliğe getirme eğilimi olmuştur. M. Gorky temsilcilerden biri oldu.

Başka bir deyişle, 20. yüzyılda neredeyse tüm yaratıcı insanlar, totaliter bir sistem olarak bireyin yaratıcı potansiyelini bastırmaya çalışan devletle çatışma halindeydi.

Edebiyat c.19 - n. 20. Yüzyıl 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında Rus edebiyatı estetik olarak çok katmanlı hale geldi. Yüzyılın başında gerçekçilik, büyük ölçekli ve etkili bir edebi hareket olarak kaldı. Yani, bu çağda Tolstoy ve Çehov yaşadı ve çalıştı. (gerçekliğin yansıması, yaşam gerçeği) A. P. Çehov. Yalta. 1903 gr.

"Gümüş Çağı" Klasik Rus edebiyatı çağından yeni edebi zamana geçişe alışılmadık derecede hızlı bir geçiş eşlik etti. Rus şiiri, ülkenin genel kültür hayatında, önceki örneklerine benzemeyen bir şekilde yeniden ön plana çıktı. "Şiirsel Rönesans" veya "Gümüş Çağı" olarak adlandırılan yeni bir şiirsel dönem böyle başladı.

Gümüş Çağı, XIX'in sonunda - XX yüzyılın başında, sembolizm, acmeizm, "neo-köylü" edebiyatı ve kısmen fütürizm ile ilişkili Rusya'nın sanatsal kültürünün bir parçasıdır.

Yüzyılın başında Rus edebiyatında yeni eğilimler 1890'dan 1917'ye kadar olan dönemde, üç edebi akım - sembolizm, akmeizm ve fütürizm - özellikle canlandı ve bir edebi hareket olarak modernizmin temelini oluşturdu.

SEMBOLİZM Mart 1894 - "Rus Sembolistleri" başlıklı bir koleksiyon yayınlandı. Bir süre sonra aynı isimle iki konu daha çıktı. Her üç koleksiyonun da yazarı, bütün bir şiirsel hareketin varlığı izlenimini yaratmak için farklı takma adlar kullanan genç şair Valery Bryusov'du.

SEMBOLİZM Sembolizm, Rusya'da ortaya çıkan modernist hareketlerin ilki ve en büyüğüdür. Rus sembolizminin teorik temeli, 1892'de D. S. Merezhkovsky'nin "Modern Rus edebiyatındaki düşüşün nedenleri ve yeni eğilimler üzerine" adlı bir konferansla atıldı. Dersin başlığı literatürün durumunun bir değerlendirmesini içeriyordu. Yazar, canlanma umudunu "yeni trendler" üzerine sabitledi. Dmitry Sergeevich Merezhkovsky

Trendin ana hükümleri Andrei Bely Symbol, yeni trendin merkezi estetik kategorisidir. Bir sembol fikri, bir alegori olarak algılanmasıdır. Semboller zinciri, bir dizi hiyeroglif, "başlatıcılar" için bir tür şifreyi andırıyor. Böylece sembol, mecaz çeşitlerinden biri olarak ortaya çıkıyor.

Akımın ana hükümleri Sembol çok anlamlıdır: sonsuz çeşitlilikte anlam içerir. Fyodor Sologub, "Sembol, sonsuzluğa açılan bir penceredir" dedi.

Günümüzün temel ilkeleri Şair ve dinleyicisi arasındaki ilişki, sembolizmde yeni bir şekilde inşa edilmiştir. Sembolist şair, genel olarak anlaşılmak için çaba göstermedi. Herkese değil, okur-tüketiciye değil, okur-yaratıcıya, okur-ortak yazara sadece "başlangıçlara" hitap etti. Sembolist sözler, insandaki "altıncı hissi" uyandırdı, algısını keskinleştirdi ve geliştirdi. Bunun için Sembolistler, kelimenin çağrışımsal olanaklarından en iyi şekilde yararlanmaya çalıştılar, farklı kültürlerin motiflerine ve görüntülerine yöneldiler.

Acmeism Acmeism'in edebi eğilimi 1910'ların başında ortaya çıktı. (Yunanca acme'den - bir şeyin en yüksek derecesi, gelişen, üst, kenar). "Atölye" katılımcılarının geniş çevresinden daha dar ve estetik olarak daha birleşik bir acmeist grubu göze çarpıyordu - N. Gumilyov, A. Akhmatova, S. Gorodetsky, O. Mandelstam, M. Zenkevich ve V. Narbut.

Ritim akışının ana hükümleri Yeni A. Akhmatova tarafından heceleri atlayarak ve vurguyu yeniden düzenleyerek yaratılmıştır.

Sembolistlerin yaratıcı kişilikleri Ellerini karanlık bir örtünün altında kenetledi. ... ... "Bugün neden solgunsun?" - Çünkü onu acı bir hüzünle sarhoş ettim. Nasıl unutabilirim? Sendeleyerek dışarı çıktı, ağzı acıyla büküldü. ... ... Korkuluklara dokunmadan kaçtım, kapıya kadar peşinden koştum. Nefes nefese bağırdım: "Şaka. Olan her şey. Eğer gidersen ölürüm." Sakince ve korkunç bir şekilde gülümsedi Ve bana dedi ki: "Rüzgarda durma." A. A. Akhmatova 8 Ocak 1911

Fütürizm (Lat. Futurum geleceğinden). İlk kez İtalya'da kendini ilan etti. Rus fütürizminin doğum yılı, ilk fütüristik koleksiyon "Hakimlerin Tuzağı" nın yayınlandığı 1910 olarak kabul edilir (yazarları D. Burliuk, V. Khlebnikov ve V. Kamensky idi). V. Mayakovsky ve A. Kruchenykh ile birlikte, bu şairler kısa süre sonra bir grup kübo-fütürist veya şair "Gileia" oluşturdular (Gilea, D. Burliuk'un babasının mülkü yönettiği Tauride eyaletinin eski Yunanca adıdır ve yeni derneğin şairlerinin 1911'de geldiği yer). Fütürizm

Eğilimin ana hükümleri Sanatsal bir program olarak, fütüristler, dünyayı tersine çevirebilecek bir süper sanatın doğuşunun ütopik rüyasını ortaya koydular. Sanatçı V. Tatlin, insanlar için ciddi şekilde kanatlar tasarladı, K. Malevich, dünyanın yörüngesinde dolaşan uydu şehirler için projeler geliştirdi, V. Khlebnikov, insanlığa yeni bir evrensel dil sunmaya ve “zamanın yasalarını” keşfetmeye çalıştı.

Fütürizmde bir tür şok edici repertuar gelişmiştir. Isıran isimler kullanıldı: "Çukuryuk" - resim için; Ölü Ay - bir dizi eser için; "Cehenneme git!" - edebi bir manifesto için.

Halkın tadı için yüzüne tokat at Puşkin, Dostoyevski, Tolstoy, vb. , ve bunun gibi. Steamer of Modernity'den. ... Bütün bunlar Maxim Gorky, Kuprin, Blok, Sologub, Remizov, Averchenk, Cherny, Kuzmin, Bunin ve diğerleri. ihtiyacın olan tek şey nehirde bir yazlık. Böyle bir ödül, kader tarafından terzilere verilir. ... ... Gökdelenlerin tepelerinden, onların önemsizliğine bakıyoruz!. ... Şairlerin haklarını onurlandırmayı emrediyoruz: 1. Hacimindeki kelime dağarcığını keyfi ve türev kelimelerle artırmak (Slovonoschestvo). 2. Kendilerinden önce var olan dile karşı dayanılmaz bir nefrete. 3. Gururlu alnınızdan banyo süpürgelerinden yaptığınız kuruş zafer çelenkini korkuyla çıkarın. 4. Islık ve öfke arasında "biz" kelimesinin blokunda durun. Ve şu an için, satırlarımızda hala "Sağduyunuzun" ve "İyi Zevkinizin" kirli damgaları varsa, yine de, ilk kez, Kendine Değer Veren'in Yeni Gelen Güzelinin Zarnitsa'sı (benlik) -içeren) Söz onlara titriyor. D. Burliuk, Alexey Kruchenykh, V. Mayakovsky, Velimir Khlebnikov Moskova, 1912 Aralık

Fütürizmin Yaratıcı Bireyleri David Burliuk'un şiirlerinde "yıldızlar sisle sarhoş olmuş solucanlardır", "şiir yıpranmış bir kızdır ve güzellik küfürlü bir zırvadır." Kışkırtıcı metinlerinde alçaltıcı görüntüler mümkün olduğunca kullanılır: Hamile bir adamı severim Puşkin anıtında ne kadar iyi Gri bir ceket giymiş Parmağıyla alçı topluyor<. .="">

Fütürizmin yaratıcı kişilikleri Ah, gülün, gülün! Ah, gülün, gülen insanlar! Kahkahalarla güldüklerini, kahkahalarla güldüklerini. Ah, gülerek gülün! Ah, gülünç kahkahalar - gülünç kahkahaların kahkahaları! Ah, gülerek gülün, küstah gülüşün gülüşü! Smeyevo, smeyevo, Usmey, gülüyor, gülüyor, gülüyor, gülüyor. Ah, gülün, gülen insanlar! Ah, gülün, gülen insanlar! Velimir Khlebnikov 1910

Özetle Rusya'nın bu dönemde yaşadığı tarihi olaylar nelerdir? 19. ve 20. yüzyılların başında edebiyat nasıl gelişti? Sembolizm, acmeizm, fütürizmin ana hükümlerini formüle edin. Bu akımlar birbirinden nasıl farklıdır? Edebi hareketlerin her birinin yaratıcı kişiliğini adlandırın.

Sonuç çıkaralım Yüzyılın başında, Rus edebiyatı, 19. yüzyılın parlak başlangıcına kadar parlaklık ve yetenek çeşitliliği bakımından karşılaştırılabilir bir gelişme yaşadı. Bu, felsefi düşüncenin, güzel sanatların ve sahne becerilerinin yoğun bir şekilde geliştiği bir dönemdir. Literatürde çeşitli yönler gelişmektedir. 1890'dan 1917'ye kadar olan dönemde, üç edebi akım - Sembolizm, Akmeizm ve Fütürizm - kendilerini özellikle canlı bir şekilde ilan ettiler ve bu da edebi bir hareket olarak modernizmin temelini oluşturdu. Gümüş Çağı edebiyatı, her biri yalnızca Rusları değil, aynı zamanda 20. yüzyılın dünya şiirini de zenginleştiren devasa bir yaratıcı katman olan parlak şiirsel bireylerin parlak bir takımyıldızını ortaya çıkardı.

Sonuç çıkaralım 19. yüzyılın son yılları Rus ve Batı kültürleri için dönüm noktalarıydı. 1890'lardan beri. ve 1917 Ekim Devrimi'ne kadar, ekonomiden siyasete ve bilimden teknoloji, kültür ve sanata kadar Rus yaşamının tüm yönleri kelimenin tam anlamıyla değişti. Tarihsel ve kültürel gelişimin yeni aşaması inanılmaz derecede dinamik ve aynı zamanda son derece dramatikti. Rusya'nın onun için çok önemli bir zamanda, değişimlerin hızı ve derinliği ile iç çatışmaların muazzam ölçeğinde diğer ülkelerin önünde olduğu söylenebilir.

1. 19. ve 20. yüzyılların başında edebiyat. özel bir edebi dönem olarak. Yüzyılın başındaki edebiyatta Rus klasik edebiyatının değerlerini yeniden değerlendirme sorunu. Dekadans ve modernizm kavramları. 3

2. Yüzyılın başında edebiyatın sosyo-politik, kültürel-tarihsel ve felsefi-estetik bağlamı. "Vekhi" koleksiyonunun sorunları. 5

3. Yüzyılın başında Rus sanatının gelişimindeki yeni eğilimler. Rus edebi eleştirisinin gelişiminin ana yönleri. 6

4. M. Gorky'nin 1890'lardaki çalışmalarının ideolojik ve sanatsal özellikleri. Gorki tarzında romantizm ve gerçekçilik. Erken Gorki'nin Nietzscheism'i. sekiz

5. Gorki'nin 1900'lerdeki dramasının temel özellikleri. Dramalardan birinin analizi (isteğe bağlı).

6. M. Gorky'nin "Altta" adlı oyunu: problemler, karakter sistemi, sanatsal yapı. Yorum sorunları. 12

7. A. Kuprin'in düzyazısının üslup ana hatları: "Moloch", "Shulamith", "Yama" (cevapta farklı stillerin diğer örnekleri kullanılabilir).

8. Psikolojik gerçekçiliğin özellikleri A. Kuprin "Düello" hikayesinde. yirmi

9. 1910'da Rus gerçekçiliğinde "Ebedi" temalar. I. Bunin ve A. Kuprin'in aşkla ilgili çalışmalarının karşılaştırmalı analizi. 21

10. I. Bunin'in Şiiri. Bunin Şarkı Sözlerinin İfade Edici Olanakları. 24

11. Düzyazı I. Bunin 1890-1900-ler. Bunin kısa öyküsünün sanatsal özellikleri. Bunin'in konu sanatı. 25

12. I. Bunin'in köyle ilgili hikayelerinde ("Köy", "Sukhodol") Rus ulusal karakterinin tasviri.

13. I. Bunin'in çalışmalarında modernist ilkeler. zihniyet 19 ve

2. yüzyılda yazarın sanatsal bilincinde. otuz

14. I. Bunin'in göçle ilgili çalışmaları ("Arseniev'in Hayatı", "Karanlık Sokak").

15. Yüzyılın başında Rus gerçekçiliğinin tipolojisi. Yüzyılın başında gerçekçi nesrin stilistik "karışımları" olarak Natüralizm, Ekspresyonizm ve İzlenimcilik. Znaniev yazarlarından birinin yaratıcı görüntüsü (isteğe bağlı).

16. Karmaşık bir estetik nitelikteki edebi fenomenler. Yüzyılın başında Yeni-Gerçekçilik sorunu. Yaratıcılığın analizi B. Zaitsev, S. Sergeev-Tsensky, A. Remizov (isteğe bağlı).

17. Yüzyılın başında Rus edebiyatında natüralizm sorunu. M. Artsybashev'in neonaturalizmi. 42

18. I. Shmelev'in nesirinin şık özellikleri (örneğin, 1-2 eser).

19. L. Andreev'in yaratıcılığının evrimi: "Christmastide" hikayesinden dışavurumcu dramaya. Yaratıcı yönteminin "geçiciliği" sorunu. 47

20. L. Andreev'in eserlerinde dışavurumcu üslup. Yazarın oyunlarından birinin analizi (isteğe bağlı).

21. L. Andreev, A. Kuprin, I. Shmelev, F. Sologub'un eserlerinde "küçük adam" teması. 51

22. Rus sembolizmi: gelişimin ana aşamaları ve üslup çeşitleri. Sembolizmin içsel derecelendirilmesinin temel kavramları. 54

23. K. Balmont tarafından empresyonist şarkı sözleri. Şiirlerden birinin analizi (isteğe bağlı).

24. F. Sologub'un şiirsel dünyası. Şiirlerden birinin analizi (isteğe bağlı).

Sologub'un "Ben gizemli dünyanın tanrısıyım ..." şiirinin analizi 60

25. Yaratıcılığın evrimi V. Brusov. Sembolizmin lideri olarak Bryusov. V. Brusov'un neoklasizmi. 61

26. I. Annensky'nin şarkı sözlerinin sanatsal özellikleri. Şiirlerden birinin analizi (isteğe bağlı).

27. Genç sembolizmin estetik sistemi: ilahiyat kavramı, meslektaşlık, “teurjik özlemin nesneleştirilmesi”, “nesnelere sadakat”; renk ve sayısal semboller. Viach.Ivanov'un Yaratıcılığı. 64

28. Andrei Bely'nin şiirinin sanatsal özellikleri. Bely'nin eserlerinde senfoni türü. Şiirlerden birinin analizi (isteğe bağlı).

29. A. Blok'un yaratıcı evriminin ana aşamaları. Şairin eserinde Rus teması. 66

30. A. Blok'un erken sözleri. Birinci cildin şiirlerinden birinin tahlili. 68

31. A. Blok'un "On İki" şiirinin sorunları ve poetikası. Şiirin sonunu yorumlama sorunu. 69

32. Sembolist nesir. D. Merezhkovsky, F. Sologub, A. Bely, V. Brusov'un iki romanının analizi (isteğe bağlı). 70

33. Rus acmeizminin örgütsel tasarımının tarihi. Acmeistler Sembolistlerin mirasçıları olarak. 72

34. Yaratıcılığın evrimi N. Gumilyov. Şiirlerden birinin analizi (isteğe bağlı).

  • 2020-08-09 12:08 PM
  • Экономические релизы

Türkiye'nin gayrimenkul stokları ile ilgili önemli istatistikler ve rakamlar

 

Türkiye, son yıllarda geniş bir kentsel ve kentsel rönesansa tanıklık etmiş, dünyanın dört bir yanından gelen yabancı yatırımcıların bu rönesansa yatırım yapmasına yol açmıştır. diğer ülkelerdeki yatırımlardan elde edilen yüksek avantaj ve yüksek karlarla rekabetçi yatırım fırsatları sağladıktan sonra, gayrimenkul yatırım alanı Türkiye'nin en önemli yatırım sektörlerinden biri olan Türkiye'nin en müreffeh gayrimenkul stokları, 2020 yılının ilk çeyreğinde en yüksek seviyelere ulaşmış ve bu yazıda, Türkiye'de kentsel ve gayrimenkul yatırımı alanında en önemli istatistiklerden bahsedeceğiz ve bu fırsatların karşısına çıkacaktır.

Türkiye'de konut ların pazar paylarının dağılımı

Endeksa.com Periyodik olarak güncellenen verilere dayanarak, Ocak 2020'de Türkiye genelinde ki dairelerin gayrimenkul stoku, 81 Türk eyaletinde ülke çapında dağıtılan 900.000'den fazla daireye ulaştı ve 260.000 konut ile İstanbul Eyaleti'nin gayrimenkul stoğunun aslan payını aldı.

Ardından başkent Ankara ikinci sıraya gelerek 130 bin 3 daire ile sınırlı daire sayısına ulaşırken, 76 bin 44 daire ile üçüncü sırada yer alan İzmir'in durumu, daha sonra Antalya eyaleti ve Bursa eyaleti, buna karşılık Hakari eyaletinin en düşük paya sahip olduğu daire stoğunda sadece 35 konut oldu.

Dairelerde metrekare fiyatı

Türk gayrimenkul sektörü, Türkiye'nin dünyanın dört bir yanından sermaye çeken tüm sektörlerde uygar bir kentleşmeye tanık olması, komşu ülkelere göre rekabetçi ve tüm sınıflar avesi ve yatırım seviyelerine uygun olması, yatırımcı için kar fırsatları yla umut vaat eden bir pazar olması ve Türkiye genelinde ki konutların metrekare ortalama fiyatının 2231 TL'ye denk olduğu istatistiksel raporunda yayınlanmasının ardından, devletin en önemli ekonomik direklerinden biridir.

Türkiye'de metrekare başına en yüksek ortalama fiyat 4 bin 446 lireile Muğla'da, Hakkari devlet ise Türkiye'de metrekare başına en düşük ortalama fiyatı kaydederken, metrekare başına ortalama fiyatı 917 lire alırken, onu bir metrekare ortalama fiyatının 976 litre olduğu Ağrı ve bir metrelik fiyatının 1003 litre civarında olduğu Mardin izledi.

Türkiye'de gayrimenkul ve kentsel yatırım neden büyüyor?

Gayrimenkul yatırım sektörü, Türkiye'de büyük ve büyüyen bir sektör, özellikle Türkiye'nin altyapısının gücü ve gelişimi, yatırım ve bankacılık işlemlerine ilişkin mevzuat ve yasaların kendine özgü tesisleri, yabancı yatırımcılara devlet desteği ve 82 milyon luk nüfusuyla Türkiye nüfusunun yükselişi için daha geniş ufuklar açmıştır.

Her yıl on milyonlarca turist çeken bir turizm ülkesi olarak, Türkiye'nin siyasi ve ekonomik istikrarı yatırımcıları bu ülkeye yatırım yapmaya teşvik etmiştir. ve bölgenin bazı ülkelerindeyaşanan kargaşa ve savaşlar, Türkiye'yi Arap ailelerin inkiret inanca sahip olan veya yatırım yapan herkese verilen, daimi gayrimenkul edinme veya Türk vatandaşlığı alma gibi avantajlara ek olarak, gayrimenkul fiyatının 250.000 dolar olarak tahmin edilmesi halinde, türkiye'nin daha da büyüme ve gelişmesinin nedenlerinden biri haline gelmiştir.

Son istatistiklere göre gayrimenkule en çok yatırım yapılan ülkeler

2019 yılında Iraklıların satın aldığı gayrimenkul sayısı 7 bin 596'ya ulaşırken, onu 5 bin 423 ile İranlılar, 3 bin 893 ile Ruslar, 2 bin 208 ile Suudiler ve 5 bin 596 ile Afganlar izledi.

2020 için emlak piyasası tahmini

Türkiye'deki dış yatırımdaki artışın, geçen yılın aynı dönemine kıyasla son üç aylık (Ocak-Şubat-Mart) satış rakamlarına da yansıdığı gibi artmaya devam etmesi beklenmektedir ve yabancı yatırımcı yararına hukuki ve usulsel konuların kolaylaştırılmasına yönelik ilgi nin artması, gayrimenkul satışlarının artması yla daha fazla güven ve daha fazla sermaye çekilmesi anlamına gelecektir.

Türkiye'de gayrimenkul sektörü karlı yatırım için altın bir fırsat tır, en yüksek güvenlik oranı sürekli arz ve talep karşısında mobil bir pazar dır ve bu da onu yabancılar için cazip kılmaktadır, türk hükümetinin sürekli destek ve teşvikleri ile türkiye'ye yerleşmek veya yatırım yapmak isteyen herkes için gerçek bir fırsattır.

To Antalya Gayrimenkul 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası