michelangelo hz musa heykeli / Heykel Sanat Ve Öykü: Michelangelo "Musa’nın Hükmü Heykeli "

Michelangelo Hz Musa Heykeli

michelangelo hz musa heykeli

Neden boynuzlu bir Musa heykeli yapıldı

Celil Sadık’ın “Uygarlığın Ayak İzleri” adlı çalışması Epsilon Yayınevi’nden çıktı. “Tarihli Sanat” adlı internet sayfasıyla ve “Sanatın Tarihi” (@sanatntarihi) rumuzuyla yaptığı paylaşımlarla tanınan Sadık, uygarlığı biçimlendiren sanatçılar ve eserlerini inceledi.

Celil Sadık, uygarlığı biçimlendiren sanatçıların eserlerinin öykülerini ve arka planını okuyucuya aktarırken, Leonardo, Michelangelo, Caravaggio ve Bernini gibi sanatçıları ele aldı.

Kitabın “Musa” başlıklı bölümünde, dünyaca ünlü ressam Michelangelo’nun peygamber Musa’yı resmettiği tablosunun öyküsü anlatıldı. Bu eserde Michelangelo’nun Hz. Musa’yı neden boynuzlu resmettiği incelendi.

İşte “Musa” başlıklı bölümde anlatılanlar:

“Papa’nın mezarında Rahel ve Lea’nın arasında, muhteşem görüntüsüyle Musa oturmaktadır. Peki, Musa neden böyle oturuyor? Elinde ne tutuyor? Bu heykelin hikayesi ne? Heykelin ikonografisini anlatarak sorularımızın cevabını bulmaya başlayalım.

Bu bir Eski Ahit sahnesi…

Musa ve İsrailoğulları, Mısır’dan kaçtıktan üç ay sonra Sina Çölü’ne ulaşmayı başardılar. Musa burada Sina Dağı’na inen Tanrı’nın yanına gidip, ondan on emri alacaktı. Bulutlar içindeki korkutucu dağa giren Musa, burada tam kırk gün kırk gece kaldı.

Bu sırada kavmini kardeşi Harun’a bırakmıştı. Tüm yetki artık kardeşindeydi. İsrailoğlulları Musa’nın bir türlü dönemediğini görünce endişelenmeye başladılar. Herkes Harun’a gidip Musa’nın nerede olduğunu sordu ona. İsrail kavmi yeni bir Tanrı istiyordu! Bunu da Harun’dan bekliyorlardı. Sonunda Harun herkesten altın küplerini istedi. Topladığı metali eritti ve biz buzağı yaptı.”

“ÇOK SİNİRLENEN MUSA ELİNDEKİ LEVHAYI YERE ATIP PARÇALADI”

“Harun ve İsrail halkı buzağının önüne bir sunak yaptılar. Ertesi gün herkes kurban kesiyor, eğleniyor ve içiyordu. Bunu gören Tanrı çok kızdı ve Musa’ya, İsrail kavmini yok edeceğini söyledi. Musa halkını kurtarmak için yalvarınca Tanrı vazgeçti. Sonra iki taş levha aldı Tanrı’dan. Bu levhalara on emir yazılmıştı, hem de Tanrı’nın eliyle. Musa halkının yanına vardığında, buzağıyı ve onun çevresinde dönen halkı gördü. Çok sinirlenen Musa elindeki levhayı yere atıp parçaladı. Sonra da buzağıyı ateşe attı. Eriyen buzağıyı ezdi, sonra suya katıp tüm kavme içirdi.

Tanrı Musa’ya, yeni taş levhaları yontmasını, yazdıklarını tekrar yazacağını söyledi. Şafak sökerken yeniden dağa çağırdı onu. Musa da Tanrı’nın dediğini yaptı.

Elinde taş levhalarla Sina Dağı’ndan döndüğünde yüzünden ışık saçıldığını, parladığını bilmiyordu. Harun ve İsrail Kavmi, yüzü ışıklar içinde parlayan Musa’ya yaklaşmaktan korktular. Musa da korkmamaları için bir konuşma yaptı onlara.

İşte böyle bir sahnenin, yine bir ‘ânın’ Michelangelo tarafından muhteşem bir anıtsallıkla işlendiğini görüyoruz. Buradaki figür, Musa’nın tam da halkının biz buzağıya taptığını duyduğu anki hali sanki. Sağ elinde taş levhaları tutuyor. Sol ayağı hafifçe arkaya doğru çekilmiş. Antik dönem kıyafetleri içinde, kaslı bir Yunan Tanrısına, bir Zeus heykeline benziyor. Uzun, kıvırcık sakalları sol eline kadar iniyor.

Anatomi kusursuz işlenmiş, hatta o döneme kadar yapılan en iyi heykel çalışması olarak, tüm gösterişiyle izleyenleri büyülüyor. Musa’nın Tanrı’dan öğrendikleriyle ne kadar sinirlendiğine bir bakın… Öfkeli bakışlarında bir tür ezicilik de var. Halkının bu cahilce davranışı karşısındaki yüz ifadesi mükemmel. Hiddeti ve kudreti sonsuza kadar devam edecekmiş gibi bir izlenim veriyor bize. Zaten bir yandan da sınırsız iradeyi, gücü ve kini sembolize ettiğini, figürün tepesinden tırnağına her yerinde hissediyoruz. David heykelinde de bahsettiğimiz bir özelliği burada yine görüyoruz: Statik olduğu kadar dinamik bir figür.”

“MICHELANGELO NEDEN BOYNUZLU BİR MUSA HEYKELİ YAPTI”

Bu kaslı ve heybetli, antik dönem esintileriyle kuşatılmış Musa figürünün boynuzları olduğunu da fark etmişsinizdir. Michelangelo neden boynuzlu bir Musa heykeli yaptı? Bu genel ve yaygın bir soru. İbranice’de ‘kediren’ kelimesi iki anlama geliyor: Biri ‘ışık yansıması’ diğeri ise ‘boynuz’…. Az önce, halkının yanına döndüğünde Musa’nın yüzünden ışık yansıdığını söylemiştik. Rivayet, Michelangelo’Nun Eski Ahit’teki ‘keren’i boynuz olarak anlayıp işlemesini, kısacası bir hata yaptığı söylemini içerir. Ancak çoğu kişiye ve bana göre bu böyle değil… Michelangelo iki anlamı da biliyordu ve tercihini boynuzdan yana kullandı, demek daha doğru olacaktır. Çünkü mermer bir eserde ‘hale’ olarak bilinen ışık yansımasını yapmak ya zor olacağından ya da heykelin yapısını bozacağından kelimenin diğer anlamı olan boynuzu tercih etmesi oldukça mantıklıdır.

Zaten Michelangelo’nun başyapıt olarak nitelendirilen en iyi heykel çalışmalarında anıtsallık ve doğaüstü unsurlar görürüz. Mesela Pieta adlı eserinde Meryem’in son derece genç olması ya da David’i bir dev gibi tasvir etmesi, sanatçının anıtsallığı ufak detaylarda yansıttığının resmidir. Burada öfkeli bakışları, bukleli sakalları ve doğaüstü boynuzları ile ürpertici ve ağızları açık bırakacak güzellikte bir Musa heykeline bakıyoruz…”

seafoodplus.info

Michelangelo Musa Heykelini Neden Boynuzlu Yontmuştur?

Kültür ve Sanat - 19 Temmuz, - Okuma Süresi: 3 Dk.

19 Temmuz,

Michelangelo Musa Heykelini Neden Boynuzlu Yontmuştur?

Musa'nın Hükmü, Rönesans Dönemi'nde Michelangelo tarafından inşa edilen ünlü başyapıtlardan biridir. Bu eserin görenler tarafından oldukça merak edilen bir ayrıntısı da Michelangelo'nun Musa Peygamber'in başına işlediği iki adet boynuzdur. Bu boynuzların işlenmesinin perde arkasını, heykelin yapım sürecini ve özelliklerini öğrenmek için yazıma buyurun!

Rönesans; kelime anlamıyla '‘yeniden doğuş’' yüzyılda İtalya'da ortaya çıkan ve Orta Çağ Avrupası'ndan başlayarak dünya çapında önemli değişimleri beraberinde getiren bir geçiş dönemi olarak tabir edilmektedir. Rönesans Dönemi’nde Orta Çağ öncesindeki kaynaklardan yapılan çeviri hareketlerinin hız kazanması; sanat, bilim, felsefe, mimari ve siyaset gibi birçok alanda büyük bir devrim ve değişimi beraberinde getirmiştir.

 İşte bu dönemde Papa II. Julius, dönemin ünlü sanatçısı Michelangelo’yu Roma’ya çağırarak kendisi için devasa bir anıt mezar yapmasını ister. Ancak o dönemin önemli projelerinden biri olan San Pietro Kilisesi’nin inşaatındaki malzeme sıkıntısı sebebiyle Papa II. Julius, kendi anıt mezarının yapılmasını bir süre ertelemiştir. yılında yapımına başlanan anıt mezar Papa’nın ölümünden 32 yıl sonra, ancak yılında tamamlanabilmiştir.

Michelangelo Musa Heykelini Neden Boynuzlu Yontmuştur?

Anıt mezarın üst kısımda Hz. Meryem, Hz. İsa ve Papa’nın heykelleri; alt kısmın merkezinde Musa Peygamber, sağında ve solunda ise Hz. Yakup’un iki kız kardeş olan eşleri Rachel ve Leah konumlandırılarak tasarlanmıştır. Anıtta Musa Heykeli, metrelik boyuyla dikkatleri üzerine çekmektedir. Michelangelo, heykelde Hz. Musa’nın on emri halkına bildirmek için Sina Dağı’na çıkmasının ardından 40 gün sonra geri döndüğünde halkının iman etmeyi bırakıp bir puta tapmaya başladıklarını görmesi üzerine duyduğu öfkeyi tasvir etmek istemiştir. Heykelin özelliklerine gelirsek, Musa Heykeli tüm heybetiyle otururken tasvir edilmiştir. Musa; bir elinde on emiri tutmakta, diğer eliyle ise sakalını tutmaktadır. Yüzünde ise İsrailoğulları’na duyduğu kızgınlık yansıtılmak istenmiştir. Şişkin damarlar ve gerilmiş kasların görünümünün yanı sıra ustaca uygulanan gölge oyunları da ifade edilmek istenen öfkeyi daha gerçekçi kılar niteliktedir. Görenlerde merak uyandıran bir önemli ayrıntı da Musa’nın başında bulunan iki boynuzdur.

 Sahiden Michelangelo Musa Heykeli'ni neden boynuzlu yontmuştur? Aslında bu durum Kutsal Kitap Tevrat’taki bir bab İtalyancaya çevrilirken yapılan bir hatadan ibaretti. Tevrat’taki bab şöyle idi: ''Musa elinde iki antlaşma levhasıyla Sina Dağı'ndan indi. Rab ile konuştuğu için yüzü ışıldıyordu ama kendisi bunun farkında değildi.'' Bu metinde İbranice olarak geçen ‘'karan'’ kelimesi ışıldama anlamına gelmektedir ancak bu kelimeye köken itibariyle çok benzeyen bir kelime olan '‘keren’' ise boynuz anlamına gelmektedir. Çeviriyi yapan Aziz Jerom, bu iki kelimeyi karıştırarak ‘'karan'’ kelimesini ışıldama yerine boynuz olarak çevirmiştir. Yani metin ‘'Rab ile konuştuğu için yüzünün 'boynuzlu’ olduğunu bilmiyordu.'’ şeklinde çevrilmiştir ve o dönemde yapılan çeviriler de uzun süre bu şekilde çevrilmiştir. Nitekim okuduğu kitapta çeviri hatası olduğunu bilmeyen Michelangelo bu babtan esinlenerek ünlü Musa Heykeli'ni boynuzlu yapmıştır.

Son bir anekdot ile bitirmek gerekirse; Michelangelo mermere adeta hayat verdiği bu şaheserle özel bir bağ kurmuş olacak ki, Musa Heykeli'ni tamamladıktan sonra onun bir taştan ibaret olduğunu unutup: “Konuş ya Musa! Konuş! Haydi kalk gidelim!” dediği söylenmektedir.

BOYNUZLU MUSA - Bölüm 1

Yazan: seafoodplus.info


[HZ] MUSA'YI NEDEN BOYNUZLU TASVİR ETTİLER ?

Belki bazılarınız Musa'nın boynuzlu heykelini görmüşsünüzdür. Latin İncili Vulgata'ya göre Musa, Sina Dağı'nın tepesinde Tanrı'dan 10 emri aldıktan sonra İsraillilere 'keren' yani 'boynuzlar' eşliğinde geri döner. Teistler açısından bu şaşırtıcı, hatta rahatsız edici göründüğünden İbranice İncil'in hemen hemen tüm modern çevirileri "boynuzlar" kelimesini hariç tutar ve ilgili satırı "Musa'nın yüzünün parladığını izah ediyor" şeklinde açıklar.

Peki tüm bu çağrışımlara rağmen neden boynuzlarla gösterilmiştir? Bunun nedeni pek çok kişinin ileri sürdüğü gibi yanlış yapılan bir çeviri midir, yoksa Michelangelo'nun "Musa" heykelinde tasvir ettiği gibi Musa'nın boynuzları mı vardı?

Orta Çağ'dan önce İbranice İncil'in ve diğer dini metinlerin yanlış tercümeleri bugün hala mevcut olan Yahudi klişelerine neden oldu. Bazıları masum hatalar yaparken, bazıları sırf İsa'nın Mesih olarak gelişi konusunda &#;kanıt&#; yaratmak için İbranice İncil'in dilini değiştirmeye yönelik Hristiyan çabalarının kasıtlı bir parçasıydı. Orta Çağ'da çok az Hristiyan İbranice bildiğinden çevirideki herhangi bir değişiklik fark edilmemiş ve tercüme edilen versiyonlar Tanrı'nın sözü olarak kabul edilmişti.

Yakın anlamlara sahip kelimelerin oluşu hatalı çevirilere zemin hazırlamıştır. Örneğin İbranicede &#;bakire&#; ve &#;genç kadın&#;ın anlamı neredeyse aynıdır. Bu da birçok benzetmenin çevirilerinin bilim adamları arasında tartışılmasına neden olmuştu. Hatta "baba", "erkek kardeş" ve "kız kardeş" terimleri başlangıçta akrabalık bağları için değil de toplum hiyerarşisini tanımlamak için kullanılıyordu. Bu nedenle deneyimli ve bilgili bir çevirmen bile metinleri kolaylıkla yanlış yorumlayabilir.

Boynuzlu Musa fikri, MS 4. yüzyılın sonlarında Hieronymus tarafından yazılmış olan ve 'a kadar Katolik Kilisesi'nin resmi Latince İncil'i olmaya devam eden ve İbranice İncil'in Latince bir çevirisi olan Vulgata İncil'i ile Hristiyan alemine giriş yapar. [8]

Hieronymus'un** İbranice İncil'i Latince'ye çevirirken "yüceltilmiş" veya "ışık huzmeleri" anlamına gelen alternatif yorumlarını bilmesine rağmen İbranice "kāran pnei Moshe" ifadesini "Musa'nın yüzünün etrafındaki boynuzlar" olarak tercüme etmişti. Yani "ışıldayan", "ışık saçan" anlamına gelen "karan (ק&#;ר&#;ן)" terimini "boynuz" anlamına gelen "keren (ק&#;ר&#;ן)" olarak ele alınca Latince yazılmış olan Vulgata'da &#;quod cornuta esset facies sua,&#; yani "çünkü O'nun (Musa'nın) suratı boynuzluydu" ifadesi ortaya çıkmıştı.

Bu gerçekten onun bir yanlış yorumu mu yoksa Eski Ahit'in lideri olan Musa'yı şeytanlaştırmanın bir yolu mu olduğu tartışmalıdır. Çünkü dönem Hristiyanlardan bir kısmının bakış açısıyla Musa Yahudilerin "modası geçmiş" dininin bir simgesiydi. 

Hieronymus'un bunu kasıtlı yaptığını akla getiren bir diğer durum, onun Yahudiler hakkındaki düşünceleridir. Yahudilerin "vicdanlarını &#;Mesih'in kanıyla lekelenmiş&#; ve İsa'nın Mesih olduğunu reddeden küstahlar" olduğunu söylemiştir.

Bazılarına göre ortada bir karışıklık yoktur ve güneş ışınları boynuz şeklinde düşünülmüştür. Örneğin Roma'da, Colonna dell&#;Immacolata'daki ve Litvanya'daki Vilnius Katedralindeki Musa heykellerinin başındaki boynuzlar ışık huzmeleri şeklinde detaylandırılmıştır.

Kasıtlı ya da kasıtsız, doğru ya da yanlış yapılan bu çeviri sonucu Musa 10 emiri aldıktan sonra dağdan aşağı kafasındaki iki boynuz ile inmiş biri haline gelmiştir.

Latin Hristiyanlığında yaygın olan ikonografik geleneği takip eden heykelin başında iki boynuz vardır [1][3][5][6][7]. Ortaçağ Hristiyan sanatında Musa hem boynuzlu hem de boynuzsuz olarak tasvir edilmiştir. Boynuzlu tasvir ilk olarak yüzyıl İngiltere'sinde bulunmuştur. Mellinkoff, Musa'nın boynuzlarının kökeninin hiçbir şekilde Şeytan'la ilişkili olmamasına rağmen, boynuzların erken dönemde Yahudi karşıtı duyguların gelişimi ile olumsuz bir çağrışım geliştirmiş olabileceğini öne sürmüştür [1].

Musa heykelindeki "ilahi gücün" göstergesi olan iki boynuz onu "Zülkarneyn Musa" yapar.

"İki boynuzlu" anlamına gelen Zülkarneyn, Kehf suresinin ayetlerinde Allah'ın yetkisiyle insanlar ile kaosu temsil eden Ye'cüc - Me'cüc arasına duvar ören bir figür olarak öne çıkar. İslam eskatolojisine* göre Yecüc ve Mecüc hapsedildiği duvarın arkasından salıverildikten sonra Allah tarafından bir gecede yok edilir ve bu yaşananlar kıyamet gününün habercisi olur.

Zülkarneyn bazı bilginler tarafından Büyük İskender olarak tanımlanır, bunun nedeni olarak benzer maceralara sahip olmaları öne sürülür.

Siefker'a göre "iki boynuz" M.Ö. seafoodplus.infoıldan itibaren Mısır tanrılarının simgesi olmuştur. Bu boynuzlu tanrı geleneği Yahudilikte de korunmuş ve bunun sonucu olarak Musa boynuzlu olarak gösterilmiştir. [2] Çünkü Yahudiler Mısır tanrılarının boynuzlarından haberdarlardı ve esaretten kurtulur kurtulmaz peygamberlerinin tanrısal olduğunu düşünmüşlerdi. Boynuzlar da tanrısallığın işaretiydi. Hatta Musa'nın iki boynuzla tasvir edildiğinin ve Orta Çağ'da insanların bu boynuzlu Musa'ya inandıklarına dair oldukça fazla kaynak vardır. [2] 

Eski Mısır'dan günümüze ulaşan Zülkarneyn olgusu aynı aileden iki dil olan Arapça ve İbranice'de ifade edilmektedir. Bu yüzden Michelangelo da dahil olmak üzere Avrupalıların bakış açısından Rönesans dönemine kadar Musa'nın parıldayan bir yüz ya da ışık huzmeleri ile birlikte tasvir edilmesinin yerine iki boynuz ile görselleştirilmiş olması olağan bir durumdur. Önemli olan nokta bu boynuzlu Musa heykelinin Rab'bin gücünün ve Musa'nın peygamberliğinin sembolü olarak kabul edilmiş olmasıdır. 

Konuya dair yayınlanan bir çalışma Michelangelo'nun heykelindeki boynuzların görülmemesi gerektiğini, onları boynuz olarak yorumlamanın yanlış olduğu görüşünü ortaya koymuştur. [3]

Fakat meşhur boynuzlu Musa heykelinde gözden kaçırılmaması gereken önemli detaylar vardır; ki bunlar "olağanüstü bedensel güç" ve "yücelik" simgeleridir. Bu ikisinin birleşimi gücün mükemmelliğini işaret eder. Bedensel güç, bedenin büyüklüğünde ve iri kaslarda gizlidir. Çift boynuz ve sakaldaki işaret parmağına ek olarak sahip olduğu kalın ve uzun sakallar onun tanrısallığın, yüceliğinin simgesidir. [4]

Dinler, doğası gereği geleneğe dayanır ve değişmeden önce yüzlerce yıl büyük ölçüde durağan kalır. Hieronymus ve bizim zamanımızda boynuzların kötülüğü, şeytanı simgelediği yaygın bir görüş olsa da Hieronymus zamanındaki inanış bu kadar net değildi. Hieronymus'un tercüme ettiği Eski Ahit, Şeytan'ın bir tanımını içermediği gibi kötülükle açıkça bağlantılı olan tek hayvan yılandı. Boynuzların şeytanlaştırılması daha sonraları Hristiyanlığın yayılması ve Pagan dinleriyle çatışmaya girilmesiyle ortaya çıkmıştı. Çünkü paganların tanrılarının çoğu boynuzluydu. Bu boynuzlar bedensel ve cinsel gücü, bereketi, gökselliği, büyülü güçleri ve tanrısallığı işaret ediyordu. Tarih boyunca var olmuş eski inanışlarda düzinelerce boynuzlu tanrıya ibadet edilmişti.

Hıristiyanlık bazen bu varlıkları meleklerin ve iblislerin temsillerinde birleştirmiş bazen ise bu dinlerin geleneklerini kendi amaçları doğrultusunda benimsemişti. Çünkü genellikle bir din diğerinin temelleri üzerine inşa edilir. Tıpkı Yeni Ahit Eski Ahit'i takip etmesi gibi.

Yani "boynuzlar" ifadesi İncil'de yer aldığında "boynuz" herhangi olumsuz çağrışım içermiyordu. Dolayısıyla yazarlar İncil'de boynuzlar yazarken çeviri hatası falan yapmayarak gerçekten de boynuzları kastetmiş olabilirler. İsrailoğullarının gücün sembolü olarak bildikleri boynuzlar onlar için yabancı değildi. Muhtemelen Musa ve Tanrılarını daha önce var olmuş olan eski tanrıların temelleri üzerine inşa etmişlerdi.

Zaten birçok Yahudi tarafından yapılmış çok sayıda teolojik ve edebi eser de Musa'yı boynuzlu olarak tasvir etmiştir. Birçok insan için bu durum Musa'nın gerçekten de boynuzlu olduğunun başka bir kanıtıdır.

İbranice metnin yorumunun ilk olarak İngiltere'de ortaya çıktığını belirtmiştim. Ortaya çıktığı bu eser Yüzyıl İngiltere'sinde yazılmış olan "Aelfric Yorumu'dur".*** Bu belge Tevrat'ın ve Yeşu Kitabı'nın resimli bir yerel baskısı olarak kullanılmıştı ve bu kitap Musa'yı o bölgeye aşina olunan Viking miğferlerinden farklı olmayan boynuzlu bir başlık takmış olarak tasvir etmişti. [1]

Bu şekilde Musa'yı boynuzlu başlıklarla tasvir etme modeli İngilizce ve Fransızca el yazmalarında ve yüzyıllar boyunca devam etti. Musa'nın boynuzları ilk kez 'de gerçek boynuzlar olarak tasvir edilmişti. Uygulama popülerlik kazanınca Michelangelo'nun Musa heykelinde olduğu gibi birçok heykelde Musa'nın başında boynuzlar yer almıştı. Fransa'nın Dijon şehrindeki Musa Kuyusu adlı sanat eserinde de başında 2 adet boynuz yer alır.

Hieronymus'un İbranice İncil'i kasıtlı şekilde yanlış çevirdiği iddiasına benzer şekilde Michelangelo'nun da Musa'yı kasıtlı olarak boynuzlu tasvir ettiği, çünkü onun dönemindeki Hristiyan sanatında boynuzların özellikle şeytan ve iblisleri çizerken kullanıldığına dikkat çekilmektedir. Çünkü Hristiyanlıkta boynuzlar kötülükle ilişkilendirilmiştir. Bunun en net örnekleri Vahiy Kitabı Bölüm 13'de Deccal'in gelişini anlatırken bahsettiği yaratık ve hayvanların boynuzlarına vurgu yapıyor olunmasıdır. Bazıları bunların gücü simgelemek için yazılmış olduğunu iddia etse de boynuzların Hristiyan geleneğinde kötülükle ilişkilendirildiği net bilinen bir gerçektir. Musa'nın boynuzlarla tasvir edilmesi Hristiyanların Yahudiler hakkında yürüttüğü karalama kampanyalarına katkı sağlamıştı. Yahudiler için "onlar şeytana bağlıdır" diyor, hatta onları boynuzlu şeytanlar olarak tasvir ederek doğrudan kötülükle ilişkilendiriyorlardı. Fakat detaylıca ele alacağım bu olaylar başka bir araştırma makalemin konusu.

Tabi Michelangelo'nun çeviri hatası nedeniyle değil de Tanrı'nın ihtişamını, gücünü, tanrısallığını yansıtmak için Musa'yı boynuzlu tasvir etmiş olabileceği de bir başka ihtimaldir.

Fakat çeviri ister yanlış olsun ister doğru, aslında iki şekilde de ortada boynuz gerçeği var. Çünkü ışık huzmeleri şeklindeki betimlemelerde de bu ışık huzmelerinin Musa'nın başında tıpkı bir çift boynuz gibi yer aldığı görünür. Halbuki istense ışık huzmeleri karışıklık yaratmayacak ve boynuzla benzeşmeyecek bir biçimde tasvir edilebilirdi.

DİPNOTLAR

* Eskatoloji dünyanın sonunu, hayatın bitişini konu edinen kıyamet efsaneleridir. 

** Latince adı Eusebius Sophronius Hieronymus, diğer bilinen adı Aziz Jerome'dur.

*** Aelfric Paraphrase


    KAYNAKLAR
  1. The Horned Moses in Medieval Art and Thought. Mellinkoff, R. ()
  2. Santa Claus, Last of the wild Men: The Origins and Evolution of Saint Nicholas, Spanning 50, Years. Siefker, PH. ().
  3. The Sistine secrets: Michelangelo's Forbidden messages in the hearth of the Vatican. Blech, B. And Doliner, A. ().
  4. The Moses of Michelangelo. Vol. Freud, S. ().
  5. Jonathan Jones for The Guardian. June 7, Moses, Michelangelo ()
  6. Shedding Light on Michelangelo &#;s &#;Moses&#; Arch Dermatol. (9) Leonard J. Hoenig, MD. ()
  7. Bena Elisha Medjuck Exodus Moses' "Horns" in Early Bible Translations and Interpretations.
  8. Douay-Rheims Bible
&#;&#;Patreon'dan Üye Olarak Destek Olmak İçin: PATREON
&#;&#;Youtube 'Katıl': KATIL

You Might Also Like

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir