miftahul cennet pdf / Mızraklı İlmihal (Miftâhu'l-Cenne) İlmihal BEDİR YAYINLARI Anonim Çamlıca Kitap

Miftahul Cennet Pdf

miftahul cennet pdf

ÖNSÖZ

Allahü teâlâ, insanların dünyada ve ahirette mesut olmaları, rahat ve huzur içinde bulunmaları ve gönüllerini birleştirip, kardeşçe yaşamaları ve kendine kulluk vazifelerini nasıl yapacaklarını bildirmek için, onlara Peygamberler gönderdi. İnsanların, her bakımdan en üstünleri olan bu seçilmiş zatlar vasıtası ile kullarına en iyi yaşama yollarını bildirdi. Peygamberlerinin en üstünü ve sonuncusu olan Muhammed aleyhisselâmın, dünyanın her yerinde, kıyamete kadar gelecek olan bütün insanların Peygamberi olduğunu bildirdi. Allahü teâlâ, çok sevdiği bu Peygamberine melek ile 23 senede gönderdiği Kur’ân-ı Kerîm adındaki büyük kitabında, emirlerini ve yasaklarını bildirdi. Kur’ân-ı Kerîm, Arapça olduğu için ve çok ince bilgileri ve aklın eremeyeceği şeyleri anlattığı için, Muhammed aleyhisselâm, bu kitabın hepsini, başından sonuna kadar, Ashâbına açıkladı. &#;Kur’ân-ı Kerîmi benim anlattığımdan başka türlü açıklayan kâfir olur&#; dedi. İslam âlimleri, Peygamberimizin yaptığı açıklamaları, Ashâb-ı kiramdan işitip, herkesin anlayabileceği gibi genişlettiler ve Tefsir kitaplarına yazdılar. Bu âlimlere, Ehl-i sünnet âlimleri denir. Ehl-i sünnet âlimlerinin, Kur’ân-ı Kerîmin açıklamalarından ve ayrıca Peygamberimizin Hadis-i şerif denilen sözlerinden derliyerek yazdıkları din kitaplarına ilm-i hal kitapları denir. Allahü teâlânın, Kur’ân-ı Kerîmde bildirdiği İslam dinini doğru, sağlam öğrenmek isteyenlerin, bu ilmihal kitaplarını okumaları lazımdır.

Şimdi sunduğumuz (Cennet Yolu) ilmihalinin asıl ismi (Miftah-ul Cennet), yani, Cennet kapısının anahtarıdır. senesinde Edirne&#;de vefat etmiş olan Muhammed bin Kutubüddin-i İzniki “rahime-hullahü teâlâ” yazmıştır. [Mızraklı İlmihal kitabı İngilizceye Miftah-ul-Janna (Booklet for way to Paradise) ismiyle tercüme edilmiştir. İngilizcesinin pdfini indirmek için tıklayınız]

Derin İslam alimi, Seyyid Abdülhakim Efendi, ((Miftah-ul Cennet) ilim-i halinin yazarı salih bir Zât imiş. Okuyanlara faydalı olur) buyurmuştur. Bunun için, bu kitabı neşrediyoruz. Birkaç yerine yapılan açıklamalar bir köşeli parantez [ ] içine konuldu. Bu açıklamalar, başka kitaplardan seçerek eklenmiştir. Bunların hiçbiri şahsi düşünceler değildir. Allahü teâlâ, hepimizi, pusuda bekleyen İslam düşmanlarının ve müslüman ismini taşıyan, hatta din adamı geçinen sapıkların, mezhepsizlerin, dinde reformcuların tuzaklarına düşerek, bölünmekten, parçalanmaktan korusun! Hepimizi, sevgili Peygamberinin “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” yolunda, izinde bulunan (Ehl-i sünnet) mezhebinde birleştirsin! Birbirlerimiz ile sevişmemizi, yardımlaşmamızı nasip eylesin! Âmin.

[İnsan, bir iş yapacağı zaman, evvela kalbine bir hatara [fikir, düşünce] gelir. Bunu yapmak ister. Bu isteğine (Niyet) denir. Bu işi yapmaları için uzuvlarına [organlarına] emreder. Emir vermesine (Kasıt, teşebbüs) denir. Uzuvların iş yapmalarına (Kesb) denir. Kalbin yaptığı işlere (ahlak) [huy] denir. Kalbe hatara altı yerden gelir: Allahü teâlâdan gelen hataralara (Vahiy) denir. Vahiy, yalnız Peygamberlerin kalplerine gelir. Meleklerin getirdikleri hataralara (İlham) denir. İlham Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” ve salih müslümanların kalplerine gelir. Salih müslümanların verdikleri hataralara (Nasihat) denir. Vahiy, ilham ve nasihat, daima iyi ve faydalıdır. Şeytandan gelen hataralara (Vesvese), insanın kendi nefsinden gelen hataralara (Heva), kötü arkadaşın telkin ettiği [aşıladığı] hataralara (İgfal) denir. Nasihat her insana verilir. Vesvese ve heva, kâfirlerin ve fasık müslümanların kalplerine gelir. İkisi de, fenâ [kötü] ve zararlıdır. Allahü teâlânın razı olduğu, beğendiği şeylere (İyi) denir. Beğenmediklerine (Fenâ) denir. Allahü teâlâ, çok merhametli olduğu için, iyi ve fenâ şeyleri (Kur’ân-ı Kerîm) de bildirmiştir. İyileri yapmayı emretmiş, fenaları yasaklamıştır. Bu emir ve yasaklara (Ahkâm-ı İslâmiyye) denir. Bir kalp, iyi arkadaşların nasihatlarına ve akla tabi olup ahkâm-ı İslamiyeye uyarsa, nurlanır, temiz olur. Dünyada ve ahirette saadete, huzura kavuşur. Fenâ kimselerin, zındıkların igfal edici, aldatıcı sözlerine, yazılarına ve nefse, şeytana uyup, ahkâm-ı İslamiyeye uymayan kalp, kararır, bozulur. Nurlu, temiz kalp, ahkâm-ı İslamiyeye uymayı sever. Kararmış kalp, kötü arkadaşa, nefse, şeytana uymayı sever. Allahü teâlâ, çok merhametli olduğu için, dünyanın her yerinde yeni doğan çocukların kalplerini temiz olarak yaratmaktadır. Bunları, sonra anaları, babaları ve fenâ arkadaşları karartmakta, kendileri gibi yapmaktadır.]

 

CENNET YOLU İLMİHALİ

El-hamdü lillahillezi cealena minet-talibine ve lil-ilmi minerragıbine ves-salatü ves-selamü alâ Muhammedinil lezi erselehü rahmeten lil-alemine ve alâ Âlihi ve Ashâbihi ecma’în.

 

ALLAH VARDIR VE BİRDİR

[Allahü teâlâ, bütün varlıkları yarattı. Her şey yok idi. Yalnız Allahü teâlâ var idi. O hep vardır. Sonradan var olmuş değildir. Önceden yok olsaydı, Onu var eden bir kuvvetin bulunması lazım olurdu. Çünkü, var olmayan bir şeyi yaratacak kuvvet olmazsa, o şey hep yok olur, var olamaz. Onu yaratan kuvvet sahibi hep var idi ise, işte Allahü teâlâ bu kuvvet sahibi olan sonsuz varlıktır. Yok eğer, bu yaratıcı kuvvet sahibi de, sonradan var olmuştur denirse, bunu da var edenin bulunması lazım olur. Böylece, sonsuz sayıda var edicilerin bulunması lazım olur. Bu ise, var edicilerin bir başlangıcının bulunmaması demektir. İlk var edicinin bulunmaması, bunun var edeceklerinin de bulunmaması demek olur. Var edici var olmayınca, yoktan var edilmiş olan bu gördüğümüz veya işittiğimiz madde ve ruh aleminin de bulunmaması lazım olur. Maddeler ve ruhlar var oldukları için, bunların yalnız bir yaratıcılarının da bulunması ve hep var olması lazımdır.

Allahü teâlâ, her şeyin yapı maddesi olan basit cisimleri ve ruhları ve melekleri önce yarattı. Basit cisimlere şimdi element deniyor. Bugün, çeşit elementin var olduğu biliniyor. Allahü teâlâ, her maddeyi, her cismi bu elementten yaratmış ve hep yaratmaktadır. Demir, kükürt, karbon, oksigen gazı, klor gazı birer elementtir. Allahü teâlâ bu elementleri kaç milyon sene önce yaratmış olduğunu bildirmedi. Bunlardan meydana gelen, yerleri, gökleri ve canlıları da, ne zaman yaratmaya başladığını bildirmedi. Canlı, cansız her şeyin belli bir ömrü vardır. Zamanı gelince yaratmakta, ömrü bitince yok etmektedir. Bir şeyi yoktan var ettiği gibi, bir şeyden, yavaş yavaş veya birden bire başka bir şeyi yapmakta, birincisi yok olmakta, yenisi var olmaktadır.

Allahü teâlâ, ilk insanı, cansız maddelerden ve ruhtan meydana getirdi. Bundan önce, hiç insan yoktu. Hayvanlar, otlar, cin ve melekler, bu ilk insandan daha önce yaratıldı. Bu ilk insanın ismi, Adem “aleyhissalatü vesselâm” idi. Bundan, Havva isminde bir kadın da yarattı. Bütün insanlar, bu ikisinden üredi. Her hayvandan da kendi cinsleri türedi. Canlı ve cansız her şeyin her zaman değiştiğini görüyoruz. Kadım olan şey ise, hiç değişmez. Fizik olaylarında, maddelerin halleri, şekilleri değişiyor. Kimya reaksiyonlarında özü, yapıları değişiyor. Cisimler yok olup başka cisimler hâsıl oluyor. Çekirdek olaylarında, element de yok oluyor, enerjiye dönüyor. Her şeyin birbirinden hâsıl olmaları, sonsuzdan gelemez. Yoktan var edilmiş olan ilk maddelerden hâsıl olmaları lazımdır. Çünkü sonsuz, başlangıcı yok demektir.

İslam düşmanları, müslümanların çocuklarını aldatmak için, fen adamı şekline giriyorlar. İnsanlar maymundan yaratıldı diyorlar. Darwin ismindeki İngiliz doktoru böyle söyledi diyorlar. Bunlar yalan söylüyorlar. Darwin böyle bir şey söylemedi. Canlılar arasında hayat mücadelesini anlattı. (Nev’lerin menşei)  ismindeki kitabında, canlıların muhite uyduklarını, bunun için, ufak değişikliklere uğradıklarını yazdı. Bir cins, başka cinse döner demedi. İngiliz ilim birliğinin senesinde Salfortta düzenlediği toplantıda Swansea Üniversitesi öğretim üyesi Prof. John Durant: “Darwinin insanın menşei ile ilgili görüşleri, modern bir efsane oldu. Bu efsane ilmi ve içtimai gelişmemize zarardan başka bir şey vermedi. Tekamül masalları, ilmi araştırmalar üzerinde tahrib edici tesir yaptı. Tahrifata, lüzumsuz münakaşalara ve ilmin büyük ölçüde suistimallerine yol açtı. Şimdi Darwinin teorisi, dikiş yerlerinden patlamış, geriye perişan ve bozuk bir düşünce yığını bırakmıştır” dedi. Prof. Durantın vatandaşı hakkında söylediği bu sözler, Darwincilere ilim adına verilen en enteresan cevaplardan biridir. Günümüzde tekamül teorisinin değişik kültür seviyesindeki insanlara anlatılmak istenmesinin asıl sebebi ideolojiktir. İlmi değildir. Bu teori materyalist felsefenin telkini için bir vasıta olarak kullanılmaktadır. İnsan, maymundan oldu sözü, ilmi bir söz değildir. Fenni bir söz de hiç değildir. Darwin&#;in sözü de değildir. İlimden, fenden haberi olmayan cahil İslam düşmanlarının yalanlarıdır. İlim adamı, fen adamı, böyle cahilce, saçma söz söyleyemez. Üniversiteden diploma alan bir kimse, sefahete yani zevk ve eğlenceye başlayıp, bulunduğu ilim dalında çalışmaz, okuduklarını da unutursa, bu kimse ilim adamı, fen adamı olamaz. İslam düşmanlığı da yaparak, yalan ve yanlış sözlerini, yazılarını, ilim ve fen olarak saçmaya kalkışırsa, cemiyet için zararlı, alçak, hain bir mikrop olur. Onun diploması, etiketi, mevkii, bir gösteriş, gençleri avlıyan bir tuzak olur. Yalanlarını, iftiralarını, ilim ve fen olarak saçan fen taklitçilerine, (Fen yobazı) denir. Bu fen yobazlarına aldanmamalıdır.

Allahü teâlâ, insanların dünyada rahat, huzur içinde yaşamalarını, ahirette de sonsuz saadete kavuşmalarını istiyor. Bunun için, saadete sebep olan faydalı şeyleri emretti. Felakete sebep olan, zararlı şeyleri yasak etti. Dinli olsun, dinsiz olsun, inansın, inanmasın, herhangi bir kimse, bilerek veya bilmeyerek, ahkâm-ı İslamiyyeye, yani Allahü teâlânın emirlerine ve yasaklarına uyduğu kadar, dünyada rahat ve huzur içinde yaşar. Faydalı ilacı kullanan herkesin, dertten, sıkıntıdan kurtulması gibidir. Şimdi, dinsiz, imansız, çok kimsenin ve milletlerin, birçok işlerinde muvaffak olmaları, Kur’ân-ı Kerîmin ahkamına uygun olarak çalıştıkları içindir. Kur’ân-ı Kerîme uyarak, ahirette sonsuz saadete kavuşabilmek için ise, buna, inanarak, uymak lazımdır.

Allahü teâlânın birinci emri (İman) etmektir. Birinci yasak ettiği şey de (Küfür) dür. İman demek, Muhammed aleyhisselâmın, Allahü teâlânın son Peygamberi olduğuna inanmaktır. Allahü teâlâ, Ona emirlerini ve yasaklarını Arabî olarak (Vahiy) etmiştir. Yani bir melek vasıtası ile bildirmiş, O da bunların hepsini insanlara anlatmıştır. Allahü teâlânın Arabî olarak, bir melek ile bildirdiklerine (Kur’ân-ı Kerîm) denir. Kur’ân-ı Kerîmin hepsi yazılı kitaba (Mıshaf) denir. Kur’ân-ı Kerîm, Muhammed aleyhisselâmın sözü değildir. Allah kelamıdır. Hiç bir insan öyle düzgün söyleyemez. Kur’ân-ı Kerîmde bildirilenlerin hepsine (İslamiyet) denir. Hepsine kalp ile inanan insana (Mümin) ve (Müslüman) denir. Birini bile beğenmemeye, imansızlık, yani (Küfür) [Allaha düşman olmak] denir. Kıyamete, cinnin, meleklerin var olduklarına, Adem Peygamberin “aleyhissalatü vesselâm”, bütün insanların babası olduğuna ve ilk Peygamber olduğuna inanmak, yalnız kalp ile olur. Bunlara, (İman), (İtikad) ve (Akaid) bilgileri denir. Beden ile ve kalp ile yapılacak ve sakınilacak şeylere ise, hem inanmak, hem de yapmak veya sakınmak lazımdır. Bunlara (Ahkâm-ı İslâmiyye) bilgileri denir. Bunlara inanmak da, iman olur. Bunları yapmak ve sakınmak, (İbadet) olur. Niyet ederek ahkâm-ı İslamiyeye uymaya (İbadet)  yapmak denir. Allahü teâlânın emirlerine ve yasaklarına (Ahkâm-ı İslâmiyye) ve (Ahkâm-ı ilâhiye) denir. Emredilenlere (Farz), yasak edilenlere (Haram) denir. Görülüyor ki ibadetlerin, vazife olduğuna inanmayan, ehemmiyet vermeyen (Kâfir) [Allaha düşman] olur. Bunlara inanıp da, yapmayan kâfir olmaz. Buna (Fasık) denir. İslam bilgilerine iman edip de, elinden geldiği kadar yapan mümine, (Salih müslüman) [iyi insan] denir. Allahü teâlânın rızasını, sevgisini kazanmak için, İslamiyete uyan ve bir mürşidi seven müslümana (Salih) [iyi insan] denir. Allahü teâlânın rızasını, sevgisini kazanmış olana (Arif) veya (Velî) denir. Başkalarının da, bu sevgiyi kazanmalarına vasıta olan Veliye (Mürşid) denir. Bu mübarek, seçilmiş insanların hepsine (Sâdık) denir. Bunların hepsi salihtir. Salih mümin Cehenneme hiç gitmiyecektir. Kâfir, muhakkak Cehenneme gidecektir. Cehennemden hiç çıkmayacak, sonsuz azap görecektir. Kâfir iman ederse, bütün günahları hemen affolur. Fasık, tövbe edip, ibadetleri yapmaya başlarsa, Cehenneme girmiyecek, salih mümin gibi, doğru Cennete gidecektir. Tövbe etmezse, ya şefaat ile veya sebepsiz affolup doğru Cennete gidecek, yahut Cehennemde günahları kadar yandıktan sonra, Cennete girecektir.

Kur’ân-ı Kerîm, o zamanki insanların konuştuğu Arabî gramere uygun olarak gelmiştir ve nazım halindedir. Yani, şiir gibi, düzgündür. Arabî lisanının incelikleri ile doludur. Bedi, Beyan, Meani ve Belâgat ilimlerinin bütün inceliklerine uygundur. Bunun için anlaması çok güçtür. Arabî lisanının inceliklerini bilmeyen kimse, Arabî okuyup yazsa bile Kur’ân-ı Kerîmi iyi anlayamaz. Bu incelikleri bilenler bile anlayamamış, çok yerlerini, Peygamber efendimiz açıklamıştır. Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem” bu açıklamalarına (Hadis-i şerif) denir. Ashâb-ı kirâm “Rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în, Peygamberimizden “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem” işitip öğrendiklerini, gençlere bildirmişlerdir. Zaman geçtikçe kalpler kararmış, hele yeni müslüman olanlar, Kur’ân-ı Kerîmden, kendi noksan akılları ve kısa görüşleri ile mânâ çıkarmaya kalkışmışlar, Peygamber efendimizin bildirdiklerine uymayan şeyler anlamışlardır. İslam düşmanları da, bu bölünmeyi, parçalanmayı körüklemiş, böylece, 72 türlü bozuk, sapık inanış meydana gelmiştir. Böyle sapık inanan müslümanlara bidat ehli veya dalalet ehli denir. 72 bidat fırkasından olanların hepsi, muhakkak Cehenneme girecek, fakat mümin oldukları için, Cehennemde sonsuz kalmayacaklar, çıkıp Cennete gireceklerdir. İnanışı, Kur’ân-ı Kerîmde ve hadis-i şeriflerde açık olarak bildirilmiş bir bilgiye uymaz ise, bunun imanı gider. Buna mülhid denir. Mülhid, kendini müslüman sanır.

İtikad bilgilerini, yani inanılması lazım olan din bilgilerini, Ashâb-ı kiramdan doğru olarak öğrenip, kitaplara yazan İslam âlimlerine, Ehl-i sünnet âlimleri denir. Bunlar, 4 mezhebin birinde ictihad derecesine yükselmiş olan alimlerdir. Bu âlimler, Kur’ân-ı Kerîmin mânâsını, kendi akılları ile kendi görüşleri ile anlamaya kalkışmamış, yalnız Ashâb-ı kiramdan öğrendiklerine inanmışlardır. Kendi anladıklarına uymamışlar, Peygamberimizin bildirdiği doğru yolu yaymışlardır. Osmanlı devleti müslüman idi ve Ehl-i sünnet itikadında idi.

Yukarıda bildirilenlerden anlaşılıyor ve birçok kıymetli kitaplar yazıyor ki dünyada ve ahirette felaketlerden kurtulmak ve rahat, mesut yaşamak için önce Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi iman etmek, yani öğrenmek ve hepsine inanmak lazımdır. Ehl-i sünnet itikadında olmayan kimse, ya (Bidat ehli), yani sapık müslüman olur. Yahut (Mülhid), yani kâfir olur. İmanı, yani itikadı doğru olan müminin 2. vazifesi, salih olmaktır. Yani, Allahü teâlânın rızasını, sevgisini kazanmaktır. Bunun için, kalp ile ve beden ile yapılması ve sakınılması emrolunan İslam bilgilerini öğrenip, bunlara uygun yaşamak lazımdır. Yani ibadet yapmaktır. Ehl-i sünnet âlimleri, ibadet bilgilerini anlatırken dörde ayrıldılar. 4 (Mezhep) meydana geldi. Ayrılıkları az ve mühim olmayan işlerde olduğu için ve imanlarında birleştikleri için, birbirlerini sever ve sayarlar. Her müslümanın bu dört mezhepten birine göre ibadet yapması lazımdır. Bu dört mezhepten birine uymayan kimsenin Ehl-i sünnetten ayrılmış olacağı Tahtavi&#;nin (Dürrü&#;l-muhtar) haşiyesi Zebayıh kısmında yazılıdır.

Harpte esir alınan herhangi bir kâfir veya sulh zamanında, bir kâfir, ben müslüman oldum deyince, buna inanılır. Fakat, bunun (İmanın 6 şartı) nı hemen öğrenmesi ve inanması lazımdır. Sonra farzları ve haramları, sırası gelince ve imkan bulunca, hemen öğrenmesi ve öğrendiklerine uyması lazımdır. Öğrenmezse veya öğrendiklerinden birine dahi ehemmiyet vermeyip, yapmazsa, Allahü teâlânın dinine ehemmiyet vermemiş olur. İmanı yok olur. Böyle imanı giden kimseye (Mürted) denir. Mürtedlerden din adamı şekline girip, müslümanları aldatanlara (Zındık) denir. Zındıklara, bunların yalanlarına aldanmamalıdır. Bir kimse, dünya çıkarlarında aldanmayıp, lakin İslamı vasıf ve teakkul etmeyerek, müslümanlığı bilmeyerek baliğ olmuş ise, bunun mürted hükmünde olacağı, (Siyer-i Kebir şerhi) tercümesinin sayfasında ve (Dürrü&#;l-muhtar) da, kâfirin nikahı sonunda yazılıdır. (Dürrü&#;l-muhtar) da, kâfirin nikahı sonunda diyor ki nikahlı müslüman bir kız, baliğa olduğu zaman, müslümanlığı bilmezse, nikahı bozulur. [Yani mürted olur.] Allahü teâlânın sıfatlarını ona bildirmelidir. O da, tekrar etmeli ve bunlara inandım demelidir. İbni Abidin, bunu açıklarken diyor ki (Kız küçük iken, anasına babasına tabi olarak müslümandır. Baliğa olunca, anasının babasının dinine tabi olması devam etmez. İslamiyeti bilmeyerek baliğa olunca, mürted olur. İman edilecek şeyleri işitip de, inanmamış kimse, kelime-i tevhid söylese, yani (Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah) derse, müslüman olmaz. (Amentü billahi&#;) de bulunan altı şeye inanan ve Allahü teâlânın emirlerini ve yasaklarını kabul ettim diyen kimse, müslüman olur). Buradan anlaşılıyor ki her müslümanın, çocuklarına (Amentü billahi ve Melâiketihi ve Kütübihi ve Rüsülihi vel Yevmil-ahiri ve bil Kaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teâlâ vel-basü badelmevti hakkun Eşhedü en Lâ ilâhe illallah ve Eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühu) ezberletmeli, mânâsını iyice öğretmelidir. Çocuk bu altı şeyi ve İslamiyetin emirlerinden ve yasaklarından birisini öğrenmez ve inandığını söylemezse, baliğ olduğu zaman müslüman olmaz, mürted olur. Çocuklarımızın mürted yetişmemesi için çok dikkat etmeliyiz. Onlara, daha küçük yaşta, imanı, İslamı, abdesti, gusülü, namazı öğretmeliyiz! Ananın babanın birinci vazifesi, evladını müslüman olarak yetiştirmektir.

(Dürer ve Gurer) de diyor ki (Mürted olan erkeğe müslüman ol denir. Şüphe ettiği şey anlatılır. Zaman isterse, 3 gün hapis olunur. Tövbe ederse kabul edilir. Tövbe etmezse, hakim tarafından öldürülür. Mürted olan kadın öldürülmez. Müslüman oluncaya kadar habs olunur. Darülharbe kaçarsa, Darülharpte cariye olmaz. Esir alınırsa cariye olur. Mürted olunca, nikah fesh olur. Bütün malları mülkünden çıkar. Tekrar müslüman olursa, tekrar mülkü olurlar. Ölünce veya Darülharbe kaçınca [veya Darülharpte mürted olunca] müslüman varisine kalır. [Varisi yoksa, Beytülmaldan hakkı olanların olur.] Mürted mürtede varis olamaz. Mürted iken kazandıkları mülkü olmaz. Müslümanlara fey olur. Alış veriş ve kira sözleşmeleri ve hediye vermesi batıl olur. Tekrar müslüman olursa, sahih hâle dönerler. Evvelki ibadetlerini kaza etmez. Yalnız, tekrar hac yapması lazım olur). İmandan sonra, ilk öğrenilecek şey, abdest almak, gusül abdesti ve namazdır.

İmanın 6 şartı: Allahü teâlânın var olduğuna ve bir olduğuna ve sıfatlarına inanmak, Meleklere, Peygamberlere, Kitaplara, Ahirette olan şeylere, Kaza ve Kadere imandır. İleride bunları ayrı ayrı açıklıyacağız.

Sözün kısası, kalp ile ve beden ile İslamiyetin emirlerine ve yasaklarına uymalı ve kalp, gafletten uyanık olmalıdır. Kalbi uyanık olmayan [yani Allahü teâlânın varlığını, büyüklüğünü ve Cennet nimetlerini ve Cehennem ateşinin şiddetini hatırlamayan, düşünmeyen] kimsenin bedeninin İslamiyete uyması güç olur. Fıkıh âlimleri fetvaları bildirirler. Bunların yapılmasını kolaylaştırmak, Allah adamlarının işidir. Bedenin İslamiyete severek ve kolay uyması için, kalbin temiz olması lazımdır. Fakat yalnız kalbin temiz olmasına, ahlakın güzel olmasına ehemmiyet verip, bedenin İslamiyete uymasına ehemmiyet vermeyen kimse, (Mülhid) dir. Bunun nefsinin parlaması ile hâsıl olan [gaybdan haber vermek, hastaları okuyup üfleyip iyi etmek] gibi adet dışı başarıları (İstidrac)  olup kendisini ve buna uyanları Cehenneme sürükler. Kalbin temiz ve nefsin mutmainne [uysal] olduğunun alâmeti, bedenin İslamiyete seve seve uymasıdır. His organlarını ve bedenini İslamiyete uydurmayanların (Kalbim temizdir. Sen kalbe bak!) demeleri boş laftır. Böyle söylemekle kendilerini ve etrafındakileri aldatmaktadırlar.]

 

İMANIN SIFATLARI

ZEVCAT VE GAZEVAT-İ PEYGAMBERİ

İMANIN TAFSİLİNE DAİR

KÜFRE SEBEP OLAN ŞEYLER

AHKÂM-I İSLAMİYYE

İSLAMIN BİNASI

NAMAZ BABI

GUSÜL BABI

HAYIZ VE NİFAS BAHSİ

ABDEST BAHSİ

TEYEMMÜM BABI

İSTİNCA, İSTİBRA, İSTİNKA

NAMAZ NASIL KILINIR

EZAN-I MUHAMMEDİ

NAMAZIN VACİBLERİ: 

NAMAZIN SÜNNETLERİ:  

NAMAZIN MÜSTEHAPLARI: 

NAMAZIN ADABI:

NAMAZDAN SONRA DUÂ :  

NAMAZIN MEKRUHLARI:

NAMAZI BOZAN ŞEYLER: 

CEMAAT İLE NAMAZIN FAZİLETİ

NAMAZDA İMAMET

NAMAZDA TADİL-İ ERKAN

YOLCULUKTA NAMAZ

İFTİTAH TEKBİRİNİN FEZAİLİ

Cennât-ı Aliyyat Hakkında

KAZA NAMAZLARI

MEYYİT İÇİN NAMAZ İSKATI

CUMAYA DAİR

NAMAZ KILMAK

(Nimet-i İslam) da diyor ki akıl ve baliğ olan her müslümanın her gün 5 vakitte namaz kılması farzdır. Kimse, kimsenin yerine namaz kılamaz. Bir kimse kıldığı namazın ve başka ibadetlerinin sevâbını [diri veya ölü] başkalarına hediye edebilir. [Kendine verilen sevap kadar onların her birine de sevap verilir. Kendi sevâbı hiç azalmaz.] Hasmının yani alacaklısının hakkını affetmesi için, namaz kılıp sevâbını ona bağışlamak caiz değildir. Namazın farz olduğuna inanıp da, özrü olmadığı hâlde tembellik ederek kılmayan kâfir olmaz. Fasık olur. [Bir namaz için, Cehennemde sene yanacağı bildirildi.] Namaz kılmaya başlayıncıya kadar habs olunur. Çocuk, yedi yaşına gelince namaz kılması emrolunur. 10 yaşına gelince, namaz kılmazsa, el ile dövülür. 3&#;ten ziyade vurulmaz. Değnek ile vurulmaz. Değnek ile vurmak, ancak cinayet işliyen büyük insana hakim kararı ile vurulur. Zevc de, zevcesini sopa ile dövemez. [Hiçbir canlının başına, yüzüne, göğsüne ve önüne, karnına vurmak caiz değildir.] Hastanın da kudreti, gücü yettiği kadar namaz kılması farzdır.

 

ÖZÜR SAHİBİ OLMAK

HASTALIKTA NAMAZ

Fakirliğe sebep olan 24 şey

Namazın Ehmmiyetine Dair

ZEKAT VERMEK

ORUÇ BABI

KURBANIN ŞARTI ÜÇTÜR:

HAC BABI

54 Farz Nelerdir?

Büyük Günahlar Nelerdir?

Avret Mahalli Ve Kadınların Örtünmeleri

MÜMİNİN EVSAFI

AHLAK-I HAMİDENİN BEYANI

FEZAİL-İ ASHÂB BAHSİ

TAAM BAHSİ

EVLENMEYE DAİR

CENAZENİN, TECHİZ, TEKFİN VE TEDFİNİNE DAİR

 

Ve dahi, Ehl-i sünnet olanların, 10 alâmeti vardır:

1) O kimse cemaate müdavemet eder.

2) [İtikadı veya fıskı, küfre varmayan] imama uyar.

3) Mest üzerine meshi caiz görür.

4) Ashâb-ı kiramdan “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” hiç birine kötü söz söylemez.

5) Devlete isyan etmez.

6) Dinde [bigayri hakkın] mücadele, münakaşa etmez.

7) Dinde, şek etmez.

8) Hayrı ve şerri, Allahü teâlâdan bilir.

9) [İlhadı belli olmadıkça] ehl-i kıbleyi tekfir etmez.

10) Dört halifeyi sair Ashâb üzerine tercih eder.

 

 

MASUMLARIN ÖLÜMÜNE DAİR

MÜSLÜMAN KADINLARIN ÖLÜMÜNE DAİR

MAZLUM, SABIRLI VE GARİB OLANLARIN ÖLÜMÜNE DAİR, ŞEHİDLER

KAFİRLERİN ÖLÜMÜNE DAİR

KABİR ZİYARETİ VE KURÂN-I KERİM OKUMAK

CENNET YOLU İLMİHALİ KİTABININ SON SÖZÜ

Canlı cansız bütün varlıkların bir düzen içinde olduklarını görüyoruz. Her maddenin yapısında, her olayda, her reaksiyonda, hiç değişmeyen nizam, matematik bağlantılar olduğunu öğreniyoruz. Bu düzenleri, bağlantıları, fizik, kimya, astronomi ve biyoloji kanunları diye isimlendiriyoruz. Bu değişmez düzenden faydalanarak, sanayi, fabrikalar kuruyor, ilaçlar yapıyor, aya gidiyor, yıldızlarla, atomlarla bağlantı kuruyoruz. Radyolar, televizyonlar, elektronik beyinler ve İnternetler yapıyoruz. Mahluklarda, bu düzen olmasaydı, her şey rastgele olsaydı, bunların hiçbirini yapamazdık. Her şey çarpışır, bozulur, felaketler olurdu. Her şey yok olurdu.

Varlıkların düzenli, bağlantılı, kanunlu olmaları, bunların kendiliklerinden, rastgele var olmadıklarını, her şeyin bilgili, kudretli, gören, işiten, dilediğini yapan bir varlık tarafından var edildiklerini göstermektedir. O, dilediklerini var etmekte ve yok etmektedir. Her şeyi var etmeye ve yok etmeye, başka şeyleri sebep yapmıştır. Sebepsiz yaratsaydı, varlıkların birbiri arasında bu düzen olmazdı. Her şey karma-karışık olurdu. Onun varlığı da belli olmazdı. Hem de, fen, medeniyet hâsıl olamazdı.

O, varlığını bu düzen ile belli ettiği gibi, kullarına çok acıyarak, var olduğunu ayrıca da bildirmiştir. Âdem aleyhisselâmdan başlıyarak, her asırda, dünyanın her yerindeki insanlar arasından en iyi, en üstün olarak yarattığı birisine melek ile haber göndererek, kendini ve kendi isimlerini bildirmiş ve insanların dünyada ve ahirette rahat etmeleri, iyi yaşamaları için, ne yapmaları ve nelerden sakınmaları lazım olduğunu açıklamıştır. Böyle, seçilmiş, üstün insanlara (Peygamber) denir. Bunların bildirdikleri emirlere ve yasaklara (Din) ve (Ahkâm-ı diniyye) denir. İnsanlar eski şeyleri unuttukları için ve her zaman bulunan kötü kimseler, Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” kitaplarını ve sözlerini değiştirdiklerinden, eski dinler unutulmuş, bozulmuştur. Kötü insanlar, uydurma dinler de meydana getirmişlerdir.

Her şeyi yaratan yüce Allah, insanlara çok acıdığı için, kullarına son bir Peygamber ve yeni bir din göndermiştir. Bu dini, kıyamete kadar koruyacağını, kötü insanlar saldıracaklar, değiştirmeye, bozmaya kalkışacaklar ise de, kendisi bunu, bozulmamış olarak her yere yayacağını müjdelemiştir.

Allahü teâlâya şükürler olsun ki daha küçük iken, bir olan yaratıcıya inanmış bulunuyoruz. Onun isminin (Allah) olduğunu ve son Peygamberinin (Muhammed) aleyhisselâm olduğunu ve bunun bildirdiği dinin (İslamiyet) olduğunu öğrenmek saadetine kavuştuk. Bu İslam dinini doğru olarak anlamak istedik. Lisede, üniversitede okurken, onu öğretecek bir kaynak aradık. Fakat, masonlara, komünistlere satılmış fen taklitçileri ile vehhâbîlere satılmış, mezhepsiz olmuş kimseler, gençliğin etrafını sarmış idi. Dinlerini, dünyaya satmış olan bu mürtedler ve sapıklar, öyle kurnaz çalışmışlar ki doğru yolu seçip ayırabilmek imkansız olmuştu. Allahü teâlâya yalvarmaktan başka çare yoktu. Yüce Allahımız, Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahime-hümullahü teâlâ” kitaplarını okumak nasip etti. Fakat, ilerici geçinen (Fen yobazları) nın, fen bilgisi diyerek ve dini dünya çıkarlarına alet eden (Din yobazları) nın Kuran tercümesi diyerek aşılamış oldukları bozuk fikirler, ruhumuza işlemişti. Allahü teâlâya sonsuz şükürler olsun ki hakiki din adamlarının uyarması ile iyiyi kötüden ayırmaya başladık. Kafamıza yerleştirilmiş olanların ilim değil, yaldızlanmış zehr olduklarını, bunların tesiri ile kalbimizin kararmış olduğunu anlayabildik. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını görmeseydik, dostu düşmandan ayıramayacak, nefslerimizin ve din düşmanlarının hilelerine, yalanlarına aldanacaktık. Dinsizliği, ahlaksızlığı ilericilik olarak tanıtan, sinsi düşmanların tuzaklarından kurtulamayacaktık. Halis, temiz müslüman olan anamızla, babamızla ve onlardan edindiğimiz İslam bilgileri ile alay edecektik. Sevgili Peygamberimiz “sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem”, İslam düşmanlarının tuzaklarına düşmememiz için, bizi ikaz ediyor: (Dininizi ricalin ağızlarından öğreniniz!) buyuruyor. Rical, yani hakiki din alimi bulamayınca, bunların kitaplarından öğreneceğiz. Bidat sahiplerinin, mezhepsiz, cahil din adamlarının din kitapları, kâfirlerin kitapları gibi çok zararlıdır.

Kadınların, kızların başları, saçları, kolları, bacakları açık, erkeklerin de dizleri ile göbek arası açık olarak başkasının yanına çıkmaları haramdır. Yani, Allahü teâlâ, bunları yasak etmiştir. Allahü teâlânın emirlerini ve yasaklarını bildiren dört hak mezhep, erkeklerin avret yerlerini, yani bakması ve başkasına göstermesi yasak edilmiş olan uzuvlarını farklı olarak bildirmişlerdir. Her müslümanın, bulunduğu mezhebin bildirdiği avret yerini örtmesi farzdır. Buraları açık olanlara, başkalarının bakmaları haramdır. (Kimya-i saadet) de diyor ki (Kadınların, kızların, başı, saçı, kolları, bacakları açık sokağa çıkmaları haram olduğu gibi, ince, süslü, dar, hoş kokulu elbise ile örtünerek çıkmaları da haramdır. Böyle çıkmalarına izin veren, razı olan, beğenen anası, babası, zevci ve kardeşi de, onun günahına ve azâbına ortak olurlar). Yani, Cehennemde birlikte yanacaklardır. Eğer tövbe ederlerse, affolunur, yakılmazlar. Allahü teâlâ, tövbe edenleri sever. Akıl, baliğ olan kızların ve kadınların, yabancı erkeklere görünmemeleri, hicretin üçüncü senesinde emrolundu. İngiliz casuslarının ve bunların tuzaklarına düşmüş olan cahillerin, Hicab ayeti gelmeden evvel olan örtünmemeyi ileri sürerek, örtünmeyi sonradan fıkıhcılar uydurdu demelerine aldanmamalıdır.

Tekrar bildirelim ki bir çocuk akıl ve baliğ olunca, yani iyiyi fenadan ayıracak ve evlenecek yaşa gelince, hemen imanın altı şartını öğrenmesi, sonra (Ahkâm-ı İslâmiyye) yi, yani farzları, helal ve haram olan şeyleri öğrenmesi ve bunlara uyması, buna farz olur. Bir kız 9 yaşına, bir oğlan 12 yaşına gelince (Akıl ve baliğ) olur. Bunları, anasına, babasına, akrabasına, ahbabına sorup öğrenmesi farz olur. Müslüman olan bir kâfirin de, hemen bir din adamına, müftüye gidip, bunları öğrenmesi, bunların da öğretmeleri veya hakiki bir din kitabı hediye edip buradan okuyup öğrenmesini tenbih etmeleri farz olur. Aferin, aferin deyip, öğretmezlerse veya kitap vermezlerse, farzı yapmamış olurlar. Farzı yapmayan, Cehennemde yanacaktır. Din adamını ve kitabı arayıp da, buluncıya kadar öğrenmemesi özür olur.

Okuduğumuz doğru İslam bilgilerini gençlere duyurmak için ve herkesin dünyada rahata, huzura ve ahirette sonsuz nimetlere kavuşmalarına hizmet etmek için, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından seçme, kıymetli yazıları neşreylemeye inşaallah devam edeceğiz.

Muradlara nail olmak için, (Salaten tüncina) okumalıdır: (Allahümme salli alâ seyedina Muhammedin ve alâ al-i seyedina Muhammedin salaten tüncina biha min cemiil ehval-i vel-afat ve takti lena biha cemial hacat ve tütahhirüna biha min cemiisseyiat ve terfeuna biha aletterecat ve tübelliguna biha akselgayat min cemiil hayrat-i fiil hayati ve badel-memat).

Her türlü sıkıntıdan ve tehlikeden korunmak ve şeytanların ve düşmanların zarar ve hücumlarından kurtulmak için, (İstigfar)  okumanın çok faydalı olduğu hadis-i şeriflerde bildirilmiştir.

Gelip geçti ömrüm çabuk, bir yel esip geçmiş gibi,
hele, bana şöyle gelir, gözüm yumup, açmış gibi.
İşbu söze Hak tanıktır, canlar gövdeye konuktur.
bir gün ola, çıka, gide, kafesten kuş uçmuş gibi .

 

Osmanlıca Mızraklı İlmihal PDF

 

Tavsiye yazı &#;> İsbatü&#;n-nübüvve kitabı

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf TerbiyesiSultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler

Osmanlı sultanları, çok kıymetli bir eser olan Mızraklı İlmihâli, Türklerin bulunduğu her yere göndermişler; halk da dinini doğru olarak öğrenmişlerdi. Bunu bilen İslam düşmanları, Mızraklı İlmihâli kötülemişlerdi. Meşhur bir komünist, Mızraklı İlmihâl aleyhine bir şiir yazmıştı. Sıradan bir kitap olsaydı, onu kötülemek için şiir yazar mıydı? Komünistler ve ateistlerden sonra, mezhepsizlerde de, Mızraklı İlmihâl düşmanlığı görülmektedir. (Toplama kitaptır. Halk kitabıdır. İlim kitabı değildir) diyorlar. Bu iddiaya aşağıda cevap verilecektir. Şimdi, önce ilmihâlin ne olduğunu açıklayalım:

Halk için yazılmış olan ve herkesin bilmesi ve yapması gereken iman, ahlak ve fıkıh bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan kitaplara ilmihâl kitapları denir. İslam âlimlerinin, Kur’an-ı kerimin açıklamalarından ve ayrıca Peygamber efendimizin hadis-i şeriflerinden derleyerek yazdıkları din kitaplarına ilmihâl kitapları denir. Allahü teâlânın, Kur’an-ı kerimde bildirdiği İslam dinini doğru, sağlam öğrenmek isteyenlerin, ilmihâl kitaplarını okumaları lazımdır.

İlmihâl farzdır
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
Her Müslüman erkek ve kadının ilmihâl öğrenmesinin farz olduğunu, âlimler sözbirliği ile bildirdi. Her Müslüman kadının hayz ve nifas bilgilerini öğrenmesi farzdır. Erkeğin de evleneceği zaman, hayz ve nifas bilgilerini öğrenmeleri lazımdır. (Menhel-ül-varidin)

Bir mezhebe tâbi olmak ve mezhepsizlikten kurtulmak için, bir mezhebin fıkıh bilgilerini iyi öğrenmek lazımdır. Bu da ilmihâl kitaplarından öğrenilir.

Allahü teâlânın emir ve yasaklarını doğru yapabilmek için herkese lazım olan bilgiler, ancak ilmihâl kitaplarından öğrenilir. Dinini seven ve kayıran insanların ilmihâl kitaplarını alıp, çoluk çocuğuna öğretmesi birinci vazifesidir. İlmihâlini öğrenmeyen ve çocuklarına öğretmeyenler, Müslümanlıktan ayrılmak, küfür felaketine düşmek tehlikesindedir. Resulullah efendimiz, (İlim bulunan yerde Müslümanlık vardır. İlim bulunmayan yerde Müslümanlık kalmaz) buyurdu.

Ecdadımız, her zaman toplanıp, ilmihâl kitaplarını okurlar; dinlerini öğrenirlerdi. Ancak, böyle Müslüman kaldılar. İslamiyet’in zevkini aldılar. Bu saadet ışığını, bizlere doğru olarak ulaştırabildiler. Bizim de Müslüman kalmamız, yavrularımızı içimizdeki ve dışımızdaki düşmanlara kaptırmamamız için, ilk ve en lüzumlu çare, her şeyden önce hakiki âlimlerin hazırladığı ilmihâl kitaplarını okumak ve öğrenmektir. İbadetlerin teferruatını, şartlarını ve doğru olarak nasıl eda edileceklerini öğrenmek için, ilmihâl kitaplarını okuyup öğrenmek gerekir.

Kıymetli ilmihâller
Mızraklı İlmihâl’in asıl adı Miftâh-ul Cennet, yani, Cennet Kapısının Anahtarı’dır. ’de Edirne’de vefat etmiş olan Muhammed İzniki yazmıştır. Seyyid Abdülhakim Efendi, (Miftâh-ul Cennet ilmihâlinin yazarı salih bir zattır. Okuyanlara faydalı olur) buyuruyor. Bu kitap kıymetli kitaplardan toplanmıştır. Kitapta genellikle Hanefi mezhebinde en kuvvetli hükümler toplanmış ve ihtilâflı meselelere yer verilmemiştir. Bu bakımdan, halkın çok rahat anladığı bir ilmihâl kitabı olmuştur. Böyle olması sebebiyle senelerce halkın çok rağbetine mazhar olmuştur.

Kitabın başında önce iman ve doğru itikada yer verilmiş; sonra ibadet bahisleri ve ahlak, 54 ve 32 farz yer almıştır. Kitap zamanın Türkçesine göre yazılmış ve halkın kolay anlayacağı bir dil kullanılmıştır. Bu bakımdan da çok önemli bir eserdir. Miftâh-ul Cennet ilmihâli, Hakikat Kitabevi tarafından, İslam Ahlakı kitabının içinde neşredilmiştir.

En kıymetli ilmihâllerden biri de, Kâdı-zadenin Birgivi Vasiyetnamesi şerhidir.

Fıkhi meseleleri detaylı ve vesikalı olarak anlatan bir eser de Tam İlmihâl Seadet-i Ebediyye’dir. Bu eseri okuyanlar ise, dedelerinin dinini şuurlu olarak öğrenip, bölücülerin iftiralarına aldanmaz; cahillerin, münafıkların ve gençliği zehirleyen maddi ve manevi din soyguncularının zararlarından kurtulur. Hak yolda birleşir. [funduszeue.info adresinden okunabilir ve temin edilebilir.]

Şair diyor ki:
Okuyalım her daim,
Doğru bilgiyle kaim,
Evimizde bir âlim,
Mızraklı İlmihâl’im.

Başlar
ve dahi diye,
İnce lisan zevkiyle,
Ecdadımdan hediye,
Mızraklı İlmihâl’im.

Miftâh-ul Cennet adın,
Ruhlara gıda tadın,
Doğru imanı yaydın,
Mızraklı İlmihâl’im.

Âlimlerin hitabı,
Gönüllerin mehtabı,
Evimizin kitabı,
Mızraklı İlmihâl’im.

Miftahul  Cennet duası, en güçlü ve en büyük dilek duasıdır.  Peygamberimiz Hz Muhammed (s.a.v.) bir gün ashabıyla mescitte bulunurken, Cebrail a.s. yanına gelerek, "Ya Muhammed!  Hak Teala sana selam gönderdi. Bu duayı sadece sana gönderdi. Senden önce hiç bir peygambere bu dua verilmedi. Ey Muhammed! Bu duayı her kim okursa kıyamet günü geldiğinde yerinden kalkacak, burağa binecek (burak peygamberimizin (s.a.v.) Miraç'ta bindiği binektir.) mahşer halkı "Bu hangi peygamber?" diyerek hayrete düşecekler. O anda nida edilene göre; "Bu bir peygamber değildir, sadece dünyada Miftahul cennet duasını okumuştur.

Hak Teala kendisine bunu bahşetti. Rıdvan cennetlerinin kapısını ona açtı." Bu duayı okuyan herkes nurdan tahtların üzerinde oturur, akrabalarına şefaat eder. Üzerinde taşıyanlar borçluysa gayb kapıları açılır, hastaysa şifa bulur, her türlü kazadan ve eladan korunur. Bu duayı okuyanın dilekleri kabul olur, halkın yanında aziz olur.  

Miftahul Cennet duası

  • "Bismillahirrahmanirrahim
  • Ve ilahüküm ilahün vahıd la ilahe illa hüver rahmanür rahiym.
  • Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
  • Ve kul Rabbi euzü bike minhemezatiş şeyatiyni ve euzü bike rabbi en yahdurun.
  • Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
  • Kul rabbi enzilni münzelen mübareken ve ente hayrul münzilin.
  • Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah Muhammedün Rasullullah.
  • Rabbic'alni mükıymes salati ve min zürriyeti Rabbena ve tekabbel düa.
  • Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
  • Rabbena tekabbel minna inneke entes semiy'ul alim.
  • Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
  • Rabbena heb lena min ezvacina ve zürriyyatina kurrate a'yünin vec'alna lil müttekıyne imama.
  • Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
  • Rabbişrah li sadri ve yessir li emri vahlül ukdeten min lisani yefkahü kavli.
  • Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
  • Rabbena zalemna enfüsena ve in lem tağfir lena ve terhamna le nekunenne minel hasirin.
  • Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
  • Rabbena etmim lena nurana vağfir lena inneke ala külli şey'in kadir.
  • Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
  • Rabbena efrığ Aleyna hayran ve teveffena müslimin.
  • Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
  • Rabbenağfir lena zünubena ve keffir anna seyyiatina ve teveffena meal ebrar.
  • Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
  • Rabbi la tezerni ferden ve ente hayrül varisin.
  • Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
  • Rabbenağfir lena ve li ıhvaninellezine sebekuna bil iman.
  • Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
  • Rabbenasrif anna azabe cehenneme inne azabeha kane ğarama.
  • Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
  • Ve kul rabbirhamhüma kema rabbeyani sağıyra.
  • Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
  • Fe se yakfikelhümüllahü ve hüves semiy'ul alim.
  • Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
  • Ya Hayyü Ya Kayyumü Ya Zel celali vel ikram
  • Bi rahmetike Ya Erhame'r rahimiyn."
DUA&#;NIN ANLAMI
Sizin ilahınız, tek bir ilahtır. O&#;ndan başka gerçek ilah yoktur. O dünyada herkese, ahirette sadece mü&#;minlere rahmet eden tek Allah&#;tır. BAKARA
Allahım bizi cennetine koy. Allah&#;tan başka yaratıcı yok, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah&#;ın Resulüdür
De ki: &#;Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım. Mü&#;minun 97
Allahım bizi cennetine koy. Allah&#;tan başka yaratıcı yok, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah&#;ın Resulüdür
Rabbim! Beni mübarek bir yere indir. Sen indirenlerin en iyisisin&#; de. Mü&#;minun 29
Allahım bizi cennetine koy. Allah&#;tan başka yaratıcı yok, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah&#;ın Resulüdür
Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul et!İbrahim 40
Allahım bizi cennetine koy. Allah&#;tan başka yaratıcı yok, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah&#;ın Resulüdür
&#;Ey Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve soylarımızdan göz aydınlığı olacak kimseler ihsan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl!&#; derler. Furkan 74
Allahım bizi cennetine koy. Allah&#;tan başka yaratıcı yok, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah&#;ın Resulüdür
Ey Rabbim! Benim göğsümü geniş let. işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü funduszeue.info
Allahım bizi cennetine koy. Allah&#;tan başka yaratıcı yok, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah&#;ın Resulüdür
Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizleri affetmezsen ve bizlere acımazsan hüsrana uğrayanlardan oluruz A&#;raf,
Allahım bizi cennetine koy. Allah&#;tan başka yaratıcı yok, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah&#;ın Resulüdür
Ey Rabbimiz. Üstümüze sabır yağdır ve bizi müslüman olarak öldüfunduszeue.info
Allahım bizi cennetine koy. Allah&#;tan başka yaratıcı yok, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah&#;ın Resulüdür
Ya Rabbi! Bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür. Al-i İmran,
Allahım bizi cennetine koy. Allah&#;tan başka yaratıcı yok, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah&#;ın Resulüdür
&#;Rabbim! Beni tek başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın
Enbiya 89
Allahım bizi cennetine koy. Allah&#;tan başka yaratıcı yok, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah&#;ın Resulüdür
. &#;Ey Rabbimiz! Cehennem azabını bizden uzaklaştır; çünkü onun azabı gerçekten pek korkunç ve süreklidir!&#; derler. Furkan 65
Allahım bizi cennetine koy. Allah&#;tan başka yaratıcı yok, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah&#;ın Resulüdür
&#;Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı. İsra 24
Allahım bizi cennetine koy. Allah&#;tan başka yaratıcı yok, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah&#;ın Resulüdür
Allah yeter ve o, her şeyi duyandır, bilendir. Bakara
Allahım bizi cennetine koy. Allah&#;tan başka yaratıcı yok, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Allah&#;ın Resulüdür
Ey daima diri (Hayy) olan ve her şeyin varlığı elinde olan (Kayyum) olan Allahım!
Ey azamet ve ikram sahbi olan Allahım!
Bize merhamet et,Ey merhametlilerin en merhametlisi!

Arapçası

Bunu E-postayla GönderBlogThis!Twitter'da PaylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

Mıftahul Cennet Duası

faziletler

Miftahul Cennet duası, duaların içinde en çok makbul gören dualardan biri olma özelliğini taşıyor.

En güçlü ve en çok makbul olunan dualardadır. Büyük dilek duasıdır. Miftehul Cennet anlamı Cennet kapıları duası demektir. Yani cennet kapılarının açılmasına vesile olan bir duadır. O kadar makbul olan bir duadır ki Cennet anahtarı adını almış. Bunu Allah rızası için okuyan, Allah'tan ümid ederek, sadece Allah'tan isteyrek hiç bir şeyi ortak koşmadan okuyup isteğini söylese Allah'ın izniyle dileği gerçekleşmesine vesile olur. Bu duanın çoğu Kur'anı Kerim de ayetlerden oluşmaktadır. 


Bir gün Hazreti Peygamber (s.a.v) Ashabıyla mescitte otururken Cebrail Aleyhissselam geldi ve şöyle dedi.
&#;Yâ Muhammed! Hakk Teâlâ sana selam gönderdi ve bu duayı sana verdi Ki bu duayı senden önce hiç bir paygambere vermedi.&#;
-&#;Ey Muhammed! Her kim bu duayı okursa;&#;Kıyamet günü kabirden kalkacak ,burağa binecek,hatta mahşer halkı &#;Bu hangi peygamberdir?&#; diye hayretle kalkacaklardı. O sırada bir nida edilir. &#;Bu bir Peygamber değildir.
Dünyada miftahul cennet duasını funduszeue.info Teala bu kerameti ona bahşfunduszeue.info rıdvan cennetlerini ona açtı.
Her kim bu duayı okusa Nurdan tahtlar üzerinde oturur ve akrabalarına şefaat eder.
Bu duayı yanında taşıyan kimse hasta ise şifa bulur.
Borçlu ise gayb hazineleri ona açılır.
Okuyanın bağışlanması için Melekler Allah Teâlâ&#;ya niyaz ederler.
Hacet için okunursa hacetler Allah&#;ın izni ile kabul edilir.
Yolculuk anında yanında götürenler kaza ve beladan muhafaza olurlar.
Bu duayı okuyanlar ve taşıyanlar halkın yanında aziz olurlar.
Hz. Ali(k.v) buyuyur ki:

Bu duayı okuyan kimse yoksulluk yüzü görmez.(Yazma En&#;am-ı Şerif)

Miftahul Cennet duası

"Bismillahirrahmanirrahim
Ve ilahüküm ilahün vahıd la ilahe illa hüver rahmanür rahiym.
Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
Ve kul Rabbi euzü bike minhemezatiş şeyatiyni ve euzü bike rabbi en yahdurun.
Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
Kul rabbi enzilni münzelen mübareken ve ente hayrul münzilin.
Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah Muhammedün Rasullullah.
Rabbic'alni mükıymes salati ve min zürriyeti Rabbena ve tekabbel düa.
Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
Rabbena tekabbel minna inneke entes semiy'ul alim.
Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
Rabbena heb lena min ezvacina ve zürriyyatina kurrate a'yünin vec'alna lil müttekıyne imama.
Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
Rabbişrah li sadri ve yessir li emri vahlül ukdeten min lisani yefkahü kavli.
Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
Rabbena zalemna enfüsena ve in lem tağfir lena ve terhamna le nekunenne minel hasirin.
Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
Rabbena etmim lena nurana vağfir lena inneke ala külli şey'in kadir.
Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
Rabbena efrığ Aleyna hayran ve teveffena müslimin.
Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
Rabbenağfir lena zünubena ve keffir anna seyyiatina ve teveffena meal ebrar.
Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
Rabbi la tezerni ferden ve ente hayrül varisin.
Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
Rabbenağfir lena ve li ıhvaninellezine sebekuna bil iman.
Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
Rabbenasrif anna azabe cehenneme inne azabeha kane ğarama.
Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
Ve kul rabbirhamhüma kema rabbeyani sağıyra.
Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
Fe se yakfikelhümüllahü ve hüves semiy'ul alim.
Allahümme edhılil cennete la ilahe illellah, Muhammedün Rasullullah.
Ya Hayyü Ya Kayyumü Ya Zel celali vel ikram
Bi rahmetike Ya Erhame'r rahimiyn."

Duamızı edip ..
SALAVAT ve FATİHA İLE Bitirelim .. Rabbim kabul etsin ..

MIFTAHUL CENNET DUASININ ANLAMI:
Rahman ve Rahim olan Allah&#;ın adıyla
İlâhınız bir tek Allah&#;tır. O&#;ndan başka ilâh yoktur. O, rahmândır, rahîmdir.
(BAKARA)
Allah&#;ım cennetine dahil eyle; Allah&#;tan başka ilah yoktur, Muhammed(s.a) O&#;nun Resulüdür.
Sen de ki: &#;Ya Rabbî! Şeytanların vesveselerinden, onların yanımda bulunmalarından Sana sığınırım!&#;(MÜ&#;MİNUN,97,98)
Allah&#;ım cennetine dahil eyle; Allah&#;tan başka ilah yoktur, Muhammed(s.a) O&#;nun Resulüdür.
Ve de ki: Rabbim! Beni bereketli bir yere indir. Sen, iskân edenlerin en hayırlısısın.(MU&#;MİNUN,29)
Allah&#;ım cennetine dahil eyle; Allah&#;tan başka ilah yoktur, Muhammed(s.a) O&#;nun Resulüdür.
Ey Rabbim! Beni Ve Soyumdan Gelecekleri Namazı Devamlı Kılanlardan Eyle; Ey Rabbimiz! Duamı Kabul Et!(İBRAHİM)
Allah&#;ım cennetine dahil eyle; Allah&#;tan başka ilah yoktur, Muhammed(s.a) O&#;nun Resulüdür.
 Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur! Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin.(BAKARA)
Allah&#;ım cennetine dahil eyle; Allah&#;tan başka ilah yoktur, Muhammed(s.a) O&#;nun Resulüdür.
Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah&#;a karşı gelmekten sakınanlara imam eyle.(FURKAN)
Allah&#;ım cennetine dahil eyle; Allah&#;tan başka ilah yoktur, Muhammed(s.a) O&#;nun Resulüdür.
Ey rabbim.Göğsümü aç, genişlet.İşimi kolaylaştıfunduszeue.infoe bulunan düğümü çöz de, anlasınlar beni&#;
(Taha: )
Allah&#;ım cennetine dahil eyle; Allah&#;tan başka ilah yoktur, Muhammed(s.a) O&#;nun Resulüdür.
Rabbimiz, biz nefslerimize zulmettik, şâyet Sen bize mağfiret ve rahmet etmezsen, biz mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz.(A&#;RÂF)
Allah&#;ım cennetine dahil eyle; Allah&#;tan başka ilah yoktur, Muhammed(s.a) O&#;nun Resulüdür.
Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin.(TAHRİM-8)
Allah&#;ım cennetine dahil eyle; Allah&#;tan başka ilah yoktur, Muhammed(s.a) O&#;nun Resulüdür.
Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve müslüman olarak bizim canımızı al.(A&#;RAF)
Allah&#;ım cennetine dahil eyle; Allah&#;tan başka ilah yoktur, Muhammed(s.a) O&#;nun Resulüdür.
Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle beraber al.(ALİ İMRAN)
Allah&#;ım cennetine dahil eyle; Allah&#;tan başka ilah yoktur, Muhammed(s.a) O&#;nun Resulüdür.
Rabbim! Beni tek başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın (ENBİYA)
Allah&#;ım cennetine dahil eyle; Allah&#;tan başka ilah yoktur, Muhammed(s.a) O&#;nun Resulüdür.
Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. (HAŞR)
Allah&#;ım cennetine dahil eyle; Allah&#;tan başka ilah yoktur, Muhammed(s.a) O&#;nun Resulüdür.
Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır, gerçekten onun azabı sürekli bir helâktir!(FURKAN)
Allah&#;ım cennetine dahil eyle; Allah&#;tan başka ilah yoktur, Muhammed(s.a) O&#;nun Resulüdür.
Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.(İSRA)
Allah&#;ım cennetine dahil eyle; Allah&#;tan başka ilah yoktur, Muhammed(s.a) O&#;nun Resulüdür.
Onlara karşı Allah sana yeter. O işitendir, bilendir.(BAKARA)
Allah&#;ım cennetine dahil eyle; Allah&#;tan başka ilah yoktur, Muhammed(s.a) O&#;nun Resulüdür.
Ey dâima diri olan! Ey bütün varlığın idâresini yürüten. Ey Büyüklük ve ikrâm sâhibi!
Merhametinle Ey Merhamet edenlerin en merhametlisi!(Amin)

Share:

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası