babanın çocuğa küsmesi / Ben sana küstüm! - PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Babanın Çocuğa Küsmesi

babanın çocuğa küsmesi

Ebeveynler Çocuklarına Küsemez

AYSUN ARSLAN AYDİN

Merhaba sevgili anne-babalar. Bugün çocuklarımıza neden küsmememiz gerektiği konusunu ele alacağım. Yemeğini yemediği için, üstünü kirlettiği için ya da inatlaştığı için birçok anne “ben sana küstüm, konuşmuyorum” der. Yemek olmazsa uslu durmak ya da anne babanın istediğini yapmadığı için küsülmekle tehdit edilen çocuklar büyür. Büyürken küsmeyi öğrenir. Aslında küsmek çocuklara özgü bir davranıştır. Ama çocuklukları bittiğinde istediklerini yapmayanlarla, istedikleri gibi davranmayanlarla küsen erişkinler olurlar. Küsmek, pasif-saldırgan bir davranışın göstergesidir. Temelinde kızgınlığın, öfkenin yattığı bir iletişim biçimi olarak tanımlanabilmekle beraber, aslında iletişimsizliktir. Hoşnutsuzluğunu ya da öfkesini ifade etmeyi öğrenemeyen kişi küser. Pasif-agresif kişilik özellikleri olan kişiler küserek iletişim kurmayı yeğler. Size itiraz etmez, kendi fikrini söylemez ama somurtur, küser. Bu şekilde sizi huzursuz etmeye ve hoşnutsuzluğunu anlatmaya çalışır. “Niçin?” dersiniz, “Ne oldu?” dersiniz, susar. En iyi ihtimalle “Sen nedenini biliyorsun” der. Çoğu kez bilemezsiniz. Konuşmaya, iletişim kurmaya çalışırsınız. Ve sonra siz de susarsınız.

“Konuşma benimle, ben senin annen değilim”, “Git başka anne bul” cümleleriyle çocuğu yola getirmeye çalışmak ve bunu uzun süre sürdürmek çocuğa zamanla küsmeyi öğretir. Çocuk tedirgin olur ve annenin kendisiyle barışması için elinden geleni yapar. Sonunda zaten vicdanı rahat olmayan anne hiçbir şey olmamış gibi barışır.

Çocuğunun davranışını nasıl kontrol edebileceğini, onunla nasıl iletişim kuracağını bilemeyen ebeveynler, küserek, çocuklarına kendi iletişim çaresizliklerini öğretmeye başlar. Çocuk büyürken öğrendiği bu yöntemi uygular. O da istediğini yapmayan ebeveyne küsmeye başlar. Her küstüğünde, ebeveyn onun söylemek istediklerini anlıyor diye düşünür. “Size küstüm,” diyerek odasına giden çocuk, ebeveynelerinin gelip sorunu dinlemesini, anlamasını bekler. Anlamadığı zaman bu küskünlük uzar gider. Üstelik çalışmalar gösteriyor ki, çocuklarına küsen annelerin çocukları, çocuklarına sözel ya da fiziksel şiddet uygulayan annelerin çocuklarına kıyasla daha fazla sorun yaşıyor. Annenin şiddeti bile bir ilgi biçimiyken, çocuğa küsmek ona kendini değersiz hissettiriyor. Kendisine küsülen çocuklar depresyon düzeyi, disiplin sorunları gibi birçok alanda daha çok sorun yaşıyor.

Küsmenin nedenlerinden biri, duyguları anlatmak için küsmenin yerine ne konulabileceğini bilmemektir. Küsen kişinin düşünmesi gerekir: “Küsmek benim hangi ihtiyacımı gideriyor?” Bunun yanıtını bulabildiğinizde, küsmenize gerek kalmaz. Sağlıklı iletişim kurma yollarını arayabilirsiniz. Bazen küsmeyip, o en öfkeli halimizle bağıra çağıra konuşmak da yine küsmek kadar hatalı bir tavırdır. İnsan kırgın ya da kızgın olduğunda bir süre karşısındakinden ayrışmak ve kendine dönmek isteyebilir. Ama kendi içinde uzlaştıktan sonra sorun yaşanan kişiyle iletişime geçilmelidir.

Küsmek, bir tür karşısındakini cezalandırmak amacı taşır. Oysa karşı taraf niçin cezalandırıldığını anlayamayabileceği gibi, sizin sık kullandığınız bu yöntem nedeniyle bıkmış ve sizi anlamaya çalışmaktan vazgeçmiş olabilir. Darılmak, kırılmak, üzülmek, dile getirilebilir duygulardır. Küserek anlatılamazlar. Çünkü küsmek bir iletişim biçimi değil, iletişimsizlik biçimidir. İletişimsizlik kopukluğu, kopukluk terk edilmeyi, terk edilme ise yalnızlığı getirir. Küskün yalnızlık seçilesi değildir. Ebeveynler çocuklarına küsemez. Ebeveynin görevi anlatmak, açıklamak ve örnek olmaktır. Küsmenin bir iletişim zorluğu olduğunu anlamadan büyüyenler, küskün bireyler olurlar. Aslında söyleyecek çok şeyiniz olanı uzaklaştırmamak gerekir. Uzaklaştırdığınız kişiyi unutabilirsiniz ama söylemek istedikleriniz, söylemeniz gerektiği halde söyleyemedikleriniz hep sizinle kalır.

Çocuklarımıza konuşmayı mı, küsmeyi mi öğretmeliyiz? Küstüğümüzde, onlara örnek olarak küsmeyi öğretmiş oluruz. Küsmeyi alışkanlık hâline getirmiş kimselerin hayatları, ıstırap ve sıkıntılarla dolu geçmektedir. Onun için çocuklarımızı, sıkıntıları konuşarak gidermeye alıştırmalıyız. Şimdilik bu kadar. Sevgiyle, huzurla kalın…

Sual: Evladın ana-baba üzerindeki hakları nelerdir?
CEVAP
Evladın, ana-baba üzerinde hakları vardır. Bazıları şöyledir:
1- İleride, çocuk annesiyle kötülenmemesi için, evladına anne olacak kızı, iyi yerden seçmelidir. Saliha olmasına dikkat etmelidir!

2- Çocuğa iyi isim koymalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Çocuğa güzel bir ad koymak, evladın baba üzerindeki haklarındandır.) [Beyheki]

Ahmed, Muhammed, Mahmud gibi Peygamber efendimizin isimlerini koymalıdır! Allahü teâlâ, (Habibimin isminde olan müslümana azap etmeye hayâ ederim) buyurdu. Resulü de, (Üç oğlu olup da, birine benim adımı vermeyen, cahillik etmiş olur) buyurdu. (Taberani)

3- Çocuğu güzel terbiye etmelidir! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Çocuğu güzel terbiye, evladın babasındaki haklarındandır.) [Beyheki]
(Evladınıza ikram edin, onları edepli, terbiyeli yetiştirin!) [İbni Mace]
(Çocuğu terbiye etmek torunlara sadaka vermekten daha sevaptır.) [Tirmizi]

4- Çocuğa karşı şefkatli davranmalıdır! Peygamber efendimiz aleyhisselam, torununu öperken biri görüp, (Ya Resulallah, benim on çocuğum var, hiç birini öpmem) dedi. Ona, (Merhamet etmeyen merhamet bulamaz) buyurdu. (Buhari)
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Çocuklarınızı çok öpün, her öpmenizde Cennetteki dereceniz yükselir.) [Buhari]
(Çocuk kokusu Cennet kokusudur.) [Taberani]

5- Çocuklara beddua etmemelidir. İbni Mübarek hazretleri, çocuğunu şikayet edene, (Çocuğa beddua ettin mi?) dedi. O da, evet deyince, (Çocuğun ahlakını sen bozdun) buyurdu.

6- Çocuklara iyilik etmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Evladınıza ikram edin, ana-babanın sizde hakkı olduğu gibi, evladınızın da sizde hakkı vardır.) [Taberani]

7- Çocuğu helal gıda ile beslemelidir! Haram gıdanın etkisi çocuğun özüne işler, çocukta uygunsuz işlerin meydana gelmesine sebep olur. Hadis-i şerifte (Yiyip içtikleriniz helal, temiz olsun! Çocuklarınız, bunlardan hasıl olur) buyuruldu. (seafoodplus.infoıhin)

8- Babanın, çocuklarına ilim, edep ve sanat öğretmesi farzdır. Önce, Kur'an-ı kerim okumasını öğretmelidir. Sonra imanın ve İslam’ın şartlarını öğretmelidir. Yedi yaşından itibaren namaz kılmaya alıştırmalıdır! Dünya ve ahirette kurtuluş ilimledir. Çocuğu, din bilgilerini öğrendikten sonra, okula göndermeli, lise ve üniversite tahsili yaptırmalıdır. Dinini öğrenmeden mektebe gönderilirse, artık bunları öğrenecek vakit bulamaz. Din düşmanlarının tuzaklarına düşüp, onların yalanlarına aldanır. Dinsiz ve İslam ahlakından mahrum olarak yetişir. Dünya ve ahirette felaketlere sürüklenir. Millete zararlı olur. Kendine ve başkasına yapacağı kötülüklerin günahları, ana-babasına da yazılır. Çocuğunu, din bilgilerini öğretmeden önce, kâfir ve Hristiyanların mekteplerine göndermenin büyük zararları, İrşad-ül-hiyara kitabında yazılıdır.

9- Çocuk akıl baliğ olup evlendikten sonra ona şöyle demelidir:
(Evladım, seni terbiye ettim. Okutup, evlendirdim. Dünyada bir felakete, ahirette azaba uğramaktan Allahü teâlâya sığınırım. Aklını başına topla, buna göre çalış!) [seafoodplus.info]

Ahnef bin Kays hazretleri buyurdu ki:
(Çocuklar için zorluklara katlanmalı, onların ayakları altında yumuşak yer, başları üstünde gölge olmalıyız! Onlara sert davranmayalım ki bizden uzaklaşmasınlar. Bizden usanıp ölümümüzü beklemesinler. Uygun isteklerini yerine getirmeli, hiddetlenirlerse teskine çalışmalıyız!)

Çocuklar arasında adalete riayet etmelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hediye verirken çocuklarınız arasında eşitliğe riayet ediniz!) [Taberani]

Fudayl bin Iyad hazretleri buyurdu ki:
(Ana-babasına iyilik eden, akrabasını ziyaret eden, din kardeşine ikramda bulunan, çoluğu çocuğu ve hizmetçisi ile iyi geçinen, dinini koruyan, malını iyi yerlerde harcayan, dilini tutan, gözünü haramlardan koruyan, fuzuli işlerden uzak duran ve Rabbine ibadet eden mürüvvet ehlidir.)

Baba, yapmayacağını zannettiği emri çocuğuna söylememelidir. Söyleyip de onu itaatsizliğe sürüklememelidir. Salih zatın biri, oğlundan hiçbir şey istemezdi. Sebebi sorulunca, (Bir şey istediğim zaman, oğlumun bana karşı gelmesinden korkarım. Karşı gelince, Cehenneme müstahak olur. Ben de oğlumun ateşte yanmasına razı olamam) buyurdu. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Şunlar, saadet alametidir: Saliha hanım, itaat eden çocuklar, salih arkadaş.) [Hakim]

Çocuğun da hakkı var
Bir adam, Hazret-i Ömer’e, oğlunu şikayet eder. Hazret-i Ömer, bu kimsenin oğluna der ki:
- İmandan sonra birinci vazifemiz ana babanın kalbini kırmamaktır. Onlar ne kadar kötü olsalar da, yine her şeyin üstünde hakları vardır. Onların kalbini kıranın ibadeti kabul olmaz. Müslüman doğmamıza ve Müslüman yetişmemize sebep olan ana babamızın kalbini kırarsak Cennete nasıl gireriz? Onlar bize hakaret etse de, yalvararak gönüllerini almamız lazımdır. Müslüman ana babamız, bizden razı olmadıkça, Allahü teâlânın sevdiği kulu olmak çok zordur.

Çocuk Hazret-i Ömer’e der ki:
- Ya Emir-el-müminin, söylediklerini aynen kabul ediyorum. Fakat çocuğun ana babası üzerinde hiç mi hakkı yoktur?

Hazret-i Ömer buyurdu ki:
- Evet çocuğun da hakkı vardır. Evlenirken çocuklarına anne olacak kızı veya kadını iyi aileden seçmesi, çocuğa güzel bir isim koyması ve dinini öğretmesi gerekir.

Çocuk, Hazret-i Ömer’e şöyle cevap verdi:
- Babam, bana terbiye nedir öğretmedi. Anam ise, zenci bir Mecusinin kızı idi. İsmimi “Karaböcek” koymuş ve Allah’ın kitabından bana bir harf bile öğretmedi. Maalesef dinim hakkında hiçbir şey bilmiyorum.

Hazret-i Ömer, çocuğun babasına dedi ki:
- Gelmiş, bir de bana oğlunu şikayet ediyorsun; halbuki sen onun hakkını çiğnemiş ve o sana kötülük etmeden, sen ona kötülük etmişsin.

Sual: Bazı kimseler, “Çocuk din dersini, ancak lise, hatta üniversiteyi bitirince öğrenmelidir. Daha önce öğrenirse aklı karışır. Fen bilgilerini öğrenmesi ve inanması zor olur” diyorlar. Çocuğa küçükken dinini öğretmek gerekmez mi?
CEVAP
Fen bilgisi din bilgisinden ayrı değildir. Fen bilgisi İslami ilimlerin bir koludur. İslami bilgileri öğrenen fen ilimlerini de öğrenir. Her Müslüman, çoluk çocuğuna ve emri altında bulunanlara dinini öğretmekle sorumludur. Bir hadis-i şerif meali:
(Hepiniz, bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evinizde ve emriniz altında olanları Cehennemden korumalısınız! Onlara Müslümanlığı öğretmezseniz, mesul olursunuz.) [Müslim]

Bir âyet meali de şöyledir:
(Ey iman edenler, yakıtı insan ve taş olan Cehennem ateşinden kendinizi ve çoluk çocuğunuzu koruyun.) [Tahrim 6]

İyiliğe de, kötülüğe de sebep olanlar, yaptıkları işe ortak olurlar. Üç hadis-i şerif meali:
(Dinimizde iyi bir çığır açan, bununla amel edenler gibi sevaba kavuşur, onların sevabından da hiçbir şey eksilmez. Kim de, dinimizde kötü bir çığır açarsa, onların günahı, ona da verilir, o kötü yoldakilerin günahından hiçbir şey eksilmez.) [Müslim]

(Hayra delalet eden [yol gösteren, sebep olan] o hayrı yapan gibi sevaba kavuşur.) [Taberani]

(Bir Müslümanın evladı ibadet edince, kazandığı sevap kadar, babasına da verilir. Bir kimse, çocuğuna dinini öğretmeyip, günah olan şeyler öğretirse, bu çocuk ne kadar günah işlerse, babasına da o kadar günah yazılır) [S. Ebediyye]

(Ağaç yaşken eğilir) ve (Demir tavında dövülür) gibi ata sözleri meşhurdur. Her şey zamanında yapılır. Bir hadis-i şerif meali:
(Çocukken öğrenilen şey, taş üzerine kazılan nakış gibi kalıcıdır. Yaşlandıktan sonra öğrenmeye kalkması ise, su üzerine yazı yazmaya benzer.) [Hatib]

Bu bakımdan çocuklarımıza ilkönce, dinimizin emir ve yasaklarını ve Kur’an-ı kerimi öğretmeliyiz. Daha sonraya bırakmamalıyız. (Helekel-müsevvifun) hadis-i şeriftir. Anlamı ise, (Hayırlı işlerinizi hemen yapın. Yarına bırakmayın, yoksa helak olursunuz) demektir. Hayırlı işlerin birincisi ve en önemlisi çoluk çocuğuna İslamiyet'i öğretmektir. Her Müslümanın bu birinci görevi hemen yapması, yarınlara bırakmaması gerekir.

Babanın, çocuklarına dinini öğretmesi
Sual: Bir babanın, çocuklarının nafakasını temin edeceği gibi, onlara dinlerini de öğretmesi, vazifesi midir?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak Hadîkada deniyor ki:
“Çocuğunu ve nafaka vermesi lazım olan akrabasını aç bırakarak ve İslâm terbiyesinden mahrum ederek zayi etmek günahtır. Analardan, baba ve dedelerden ve çocuklardan, torunlardan başka olan yakınlara, Akraba denir. Zengin kimsenin fakir ve çalışamayacak hâlde olan akrabasına nafaka vermesi vaciptir. Çalışabilen erkek büyük akrabaya, fakir olsalar da, nafaka verilmez. Fakir olan yetim çocukların ve dul kadınların nafakaları, sağlam olsalar da, zengin akrabasına vacip olur. Küçük çocukların anneleri ve amcaları bulunsa, yahut anneleri ve ağabeyleri olsa, zengin iseler, çocukların nafakalarını, miras oranında, ortaklaşa verirler. Babanın, çocuklarına ilim, edeb ve sanat öğretmesi farzdır. Önce, Kur’ân-ı kerim okumasını öğretmelidir. Sonra imanın ve İslâmın şartlarını öğretmelidir.”

Çocuk Kur’ân-ı kerim okumasını ve din bilgisini öğrenmeden mektebe gönderilirse, artık bunları öğrenecek vakit bulamaz. Din düşmanlarının tuzaklarına düşerek, onların yalanlarına, iftiralarına aldanır. Dinsiz ve İslâm ahlakından mahrum olarak yetişir. Dünyada ve ahirette felaketlere sürüklenir. Cemiyete ve millete zararlı olur. Kendine ve başkalarına yapacağı kötülüklerin günahları, anasına babasına da yazılır. Çocuğunu, din bilgilerini öğretmeden önce, kâfirlerin, Hristiyanların mekteplerine göndermenin büyük zararları, İrşâd-ül-hiyâra fî-tahzîr-il-müslimîn min medârisin-Nasârâ kitabında uzun yazılıdır.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir