duygusal künt ne demek / Duygusal Düzensizlik - Duygudurum Bozuklukları - Psikoloji - Bilgipedia

Duygusal Künt Ne Demek

duygusal künt ne demek

Künt duygulanım ne demek?

İçindekiler:

  1. Künt duygulanım ne demek?
  2. Ötimik duygulanım nedir?
  3. Duygulanım süreci nedir?
  4. Taşkın duygulanım nedir?
  5. Künt ne demek Diş?
  6. Affektif bozukluk ne demek?
  7. Içgörü nedir Psikiyatri?
  8. Belirli sınırlar içinde duygusal dalgalanmaların görülmesi hangi duygulanım tipidir?
  9. Affektif hastaliklar ne demek?
  10. Affektif oynaklık nedir?
  11. Ruhsal durum muayenesi nasıl yapılır?

Künt duygulanım ne demek?

Labil(değişken, oynak) duygulanım: Dış uyaranlardan bağımsız olarak duygulanımın sık ve hızlı değişmesi. Hastanın subjektif ifadeleriyle belirtilen ve çevreden gözlenebilen, belirli bir zaman diliminde sabit duygudur. Çökkünlük, taşkınlık, neşelilik ve öfke örnek olarak verilebilir.

Ötimik duygulanım nedir?

· Ötimikduygudurum: Çökkün veya taşkın olmayan normal duygudurum.

Duygulanım süreci nedir?

Duygulanımveya afekt, bireyin uyaranlara, olaylara, anılara, düşüncelere duygusal tepki ile katılabilme yetisi. Duygudurum, kişinin mizacını yani daha uzun bir süreyi kastederken; duygulanım, olaylara verilen ani tepkileri tanımlar.

Taşkın duygulanım nedir?

Duygudurum bozukluğundan söz edebilmemiz için neşe ya da keder, üzüntü duygularımızın görece uzun bir süre bize hakim olmasıdır. Normal duyguduruma “ötimi” diyoruz. Duygudurum neşe yönünde artmışsa “taşkın” duygudurumdan, üzüntü, keder, elem yönünde arttıysa “çökkün” duygudurumdan söz ederiz.

Künt ne demek Diş?

1- Perküsyon'.da ses titreşimi göstermeyen. matses veren. mat. 2- Keskin olmayan. dull.

Affektif bozukluk ne demek?

Bipolar affektifhastalığı, iki uçlu mizaç bozukluğuanlamında kullanılmaktadır. Bir ucunda depresyonun bir ucunda maninin bulunduğu hastalıktır. Toplumda çok sık görülmese de birçok depresyon hastası kendisini bipolar olarak nitelendirmektedir. Bu iki durum aynı anda değil farklı zamanlarda gözlenebilmektedir.

Içgörü nedir Psikiyatri?

Psikiyatride içgörüson derecede önemli bir kavramdır. En genel anlamda kişinin hasta olduğunu kabul etmesi ve hastalığının belirtilerine hâkim olması olarak tanımlanabilir. Hastalıktan kurtulmaya çalışmak içgörüde ileri bir aşamadır. Varlığı hastalıkla başa çıkmada büyük avantajdır.

Belirli sınırlar içinde duygusal dalgalanmaların görülmesi hangi duygulanım tipidir?

Normal Duygudurum (euthymia) Belli sınırlar içinde dalgalanmalargösteren, fakat kişinin kendisince ya da başkalarınca gözlemlerine göre aşırılığı olmayan duygusaldurum.

Affektif hastaliklar ne demek?

Bipolar affektif hastalığı, iki uçlu mizaç bozukluğu anlamında kullanılmaktadır. Bir ucunda depresyonun bir ucunda maninin bulunduğu hastalıktır. Toplumda çok sık görülmese de birçok depresyon hastası kendisini bipolar olarak nitelendirmektedir. Bu iki durum aynı anda değil farklı zamanlarda gözlenebilmektedir.

Affektif oynaklık nedir?

Affektif oynaklıkyaygındır. Aşırı duygusal, iyileşme arayışı gösteren kişilerdir. Dikkat çekme davranışı belirgindir. Duygu ve düşüncelerini abartan, ilgi çekmek için ağlama nöbetleri gösteren kişiledir.

Ruhsal durum muayenesi nasıl yapılır?

Öykü Almaya Başlanmadan Önce Bilinmesi Gereken Psikiyatrik Görüşme Teknikleri
  1. Hastanın kendi dilince anlatımına izin verilmeli.
  2. Toparlayıcı ve özetleyici anlatımlarla konuşma istenen yöne kaydırılmalı
  3. Hastaya karşı önyargısız olunmalı
  4. Hastanın sosyokültürel düzeyine uygun iletişim kurulmalı
  5. Hasta ile göz teması kurulmalı
BE

Duygusal Düzensizlik

Duygusal düzensizlik,  zayıf modüle edilmiş ve kabul edilen duygusal tepki aralığında yer almayan  duygusal  tepkileri ifade etmek için kullanılan bir terimdir. [1]

Duygusal düzensizlik; erken psikolojik travma, beyin hasarı veya kronik kötü muamele deneyimi ( çocuk istismarı , çocuk ihmali veya  kurumsal ihmal / istismar gibi ) ve reaktif bağlanma bozukluğu gibi ilişkili bozukluklarla ilişkili olabilir. [2] Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, [3] otizm spektrum bozuklukları, bipolar bozukluk, sınırda kişilik bozukluğu, karmaşık travma sonrası stres bozukluğu ve  karmaşık  travma sonrası stres bozukluğu gibi psikiyatrik bozukluğu olan kişilerde duygusal düzensizlik görülebilir. [4] [5] [6] Sınırda kişilik bozukluğu ve karmaşık travma sonrası stres bozukluğu gibi durumlarda, [7] duygusal uyaranlara aşırı duyarlılık normal bir duygusal duruma daha yavaş dönüşe neden olur. Bu biyolojik olarak beynin ön kortekslerindeki eksiklikler ile kendini gösterir. [8]

Duygusal düzensizliğin olası tezahürleri arasında öfkeli patlamalar veya nesneleri yok etme veya fırlatma, kendine veya başkalarına karşı saldırganlık ve kendini öldürme tehditleri gibi davranış patlamaları yer alır . Duygusal düzensizlik davranış sorunlarına yol açabilir ve bir kişinin evde, okulda veya işyerindeki sosyal etkileşimlerine ve ilişkilerine müdahale edebilir.

Çocuk psikopatolojisi  

Çocuğun duygusal düzensizliği ile daha sonraki psikopatoloji arasında bağlantılar vardır . [9] Örneğin DEHB belirtileri duygusal düzenleme, motivasyon ve uyarılma problemleriyle ilişkilidir. [10] Bir çalışmada, 5. ve ayda duygusal düzensizlik ile ebeveynlerin 18 aylıkken öfke ve sıkıntı ile ilgili sorunları arasında bir bağlantı olduğu bulunmuştur. [11] 5. ayda düşük düzeyde duygusal düzenleme davranışları ayda uyumlu olmayan davranışlarla da ilişkiliydi. [12] Duygusal düzensizlik ve çocuk psikopatolojisi arasında bağlantılar bulunmasına rağmen, erken duygusal düzensizliğin ve daha sonra psikopatolojinin birbiriyle ilişkisinin arkasındaki mekanizmalar henüz net değildir.

Belirtiler  

Sigara içmek, kendine zarar verme , yeme bozuklukları ve bağımlılık duygusal düzensizlikle ilişkilendirilmiştir. [13] Somatoform bozukluklar, duyguları düzenleme ve deneyimleme yeteneğinin azalması veya duyguları olumlu bir şekilde ifade edememesinden kaynaklanabilir. [14]  Duyguları düzenlemekte güçlük çeken bireyler, duygularını düzenlemek için yiyecek veya maddeleri kullandıkları için yeme bozuklukları ve madde bağımlılığı riski altındadır. [15] [16] Duygusal anormallikler olduğu da bir geliştirmeye artmış risk altında olan ve zihinsel bozukluk özellikle  affektif bozukluk gibi depresyon veya bipolar bozukluk olan kişilerde görülür . [17] [18]

Erken çocukluk  

Araştırmalar, duygusal düzenlemedeki başarısızlıkların, davranma , dışsallaştırma bozuklukları veya davranış problemlerinin ortaya çıkması ile ilişkili olabileceğini göstermiştir . Zorlu görevlerle sunulduğunda, duygusal düzenlemede (yüksek riskli) kusurları bulunan çocuklar, duygusal düzenleme problemleri olmayan çocuklardan (düşük riskli) görevlere katılmak için daha az zaman ve öfke nöbeti atmak veya daha fazla zaman harcamaktaydı. Bu yüksek riskli çocuklar kendi kendini düzenleme konusunda zorluk çekiyorlardı ve bakıcıların taleplerine uymakta zorluk çekiyorlardı ve daha meydan okurlardı. [19] Duygusal düzensizlik de çocukluk döneminde sosyal geri çekilme ile ilişkilendirilmiştir. [20] Erken çocukluk döneminde yaygın duygusal düzensizlik belirtileri izolasyon, şeyler atma, çığlık atma, göz teması eksikliği, konuşmayı reddetme, sallanma, kaçma, ağlama, ayrışma, yüksek kaygı seviyeleri veya esnek olamamaktır.

Davranışları içselleştirme 

Çocuklarda duygusal düzensizlik, aşağıdakileri içeren içselleştirici davranışlarla ilişkilendirilebilir [13]

  • bir durum için çok yoğun duygular sergilemek
  • üzgün olduğunda sakinleşmede zorluk
  • olumsuz duyguları azaltmada zorluk
  • kendilerini daha az sakinleştirmek
  • duygusal deneyimleri anlamada zorluk
  • olumsuz duygularla uğraşırken kaçınmak veya saldırgan olmak
  • daha olumsuz duygular yaşamak

Dışsallaştırma davranışları  

Çocuklarda duygusal düzensizlik, aşağıdakileri içeren dışsallaştırıcı davranışlarla ilişkilendirilebilir [13]

  • daha aşırı duygular sergilemek
  • duygusal ipuçlarını tanımlamada zorluk
  • kendi duygularını tanımada zorluk
  • negatiflere odaklanmak
  • dikkatlerini kontrol etmede zorluk
  • dürtüsel olmak
  • olumsuz duygularını azaltmada zorluk
  • üzgün olduğunda sakinleşmede zorluk

Koruyucu faktörler  

Bakım verenlerle erken deneyimler duygusal düzenlemede farklılıklara yol açabilir. Bir bakıcının bebeğin sinyallerine yanıt vermesi, bir bebeğin duygusal sistemlerini düzenlemesine yardımcı olabilir. Bir çocuğu bunaltan veya öngörülemeyen bakıcı etkileşimi stilleri duygusal düzenleme gelişimini zayıflatabilir. Etkili stratejiler, talep etmek yerine istenen bir davranışı modellemek gibi bir özdenetim geliştirmeyi desteklemek için bir çocukla çalışmayı içerir. [21]

Çocuğun maruz kaldığı çevrenin zenginliği, duygusal düzenlemenin gelişmesine yardımcı olur. Bir ortam uygun düzeyde özgürlük ve kısıtlama sağlamalıdır. Çevre, bir çocuğun özdenetim uygulaması için fırsatlara izin vermelidir. Aşırı uyarılma veya aşırı hayal kırıklığı olmadan sosyal becerileri uygulama fırsatlarına sahip bir ortam, çocuğun kendi kendini düzenleme becerilerini geliştirmesine yardımcı olur. [21]

Duygusal düzensizlik ve madde kullanımı  

Çocuklarda kötü muamele, kortizol seviyeleri, aile ortamı, depresyon ve anksiyete belirtileri gibi duygu düzensizliği ile madde kullanımı arasındaki bağlantıyı açıklamak için çeşitli değişkenler araştırılmıştır. Vilhena-Churchill ve Goldstein () [22] çocuklukta kötü muamele ile duygusal düzensizlik arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Daha şiddetli çocuklukta kötü muamelenin, duygu düzenleme güçlüğünde bir artış ile ilişkili olduğu ve bunun da esrar kullanarak daha fazla başa çıkma olasılığı ile ilişkili olduğu bulunmuştur. [23]

Olumsuz aile duygusal iklimi, duygusal düzensizlik, künt beklenti kortizol ve ergenlerde madde kullanımı arasındaki ilişki üzerine bir çalışma yaptı. Artan negatif aile duygusal iklimi yüksek seviyelerde duygusal düzensizlik ile ilişkili bulundu ve bu daha sonra artan madde kullanımı ile ilişkilendirildi. Kızların, madde kullanımındaki artışla ilişkili olan önleyici kortizol düzeylerini körelttiği görülmüştür. Çocukluk olayları ve duygu düzensizliği olan aile iklimi, madde kullanımına bağlı görülen faktörlerdir. Prosek, Giordano, Woehler, Price ve McCullough () [24]

Üniversite yasadışı madde kullanıcılarında ruh sağlığı ve duygu düzenleme arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Yasa dışı uyuşturucu kullanıcıları daha yüksek düzeyde depresyon ve anksiyete belirtileri bildirmiştir. Duygusal düzensizlik, yasadışı uyuşturucu kullanıcılarında daha az açıklığa sahip oldukları ve duygular meydana geldiğinde duygularının daha az farkında oldukları için daha belirgindi.

Kaynaklar 

  1. Austin ve Highnet,
  2. Schechter DS , Willheim E (Temmuz ). &#;Erken çocukluk döneminde bağlanma ve ebeveyn psikopatolojisi bozuklukları&#; . Kuzey Amerika Çocuk ve Ergen Psikiyatri Klinikleri18 (3):  doi :  / funduszeue.info . PMC   . PMID  
  3. Retz, Wolfgang; Stieglitz, Rolf-Dieter; Salvatore; Corbisiero; Retz-Junginger, Petra; Rösler, Michael (9 Ocak ). &#;Yetişkin DEHB&#;de duygusal düzensizlik: ampirik kanıt nedir?&#;. Nöroterapötiklerin Uzman Değerlendirmesi . 12 (10):  doi :  / ern . PMID   .
  4. Pynoos R, Steinberg A, Piacentini J (). &#;Çocukluk çağı travmatik stres ve anksiyete bozuklukları ile kesişimin gelişimsel bir psikopatoloji modeli&#;. Biyolojik Psikiyatri . 46 (11): – CiteSeerX   . doi :  / s (99)  . PMID   .
  5. Schore, A., (). Düzensizliği ve benlik bozukluklarını etkiler . New York: Norton. sayfa gerekli ]
  6. Bjorkquist, Olivia (). &#;Fetal alkol spektrum bozukluğu olan çocuk ve ergenlerde cusulate gyrus morfolojisi&#; . Psikiyatri Araştırmaları: Beyin görüntüleme .  (2):  doi :  / funduszeue.inforesns . PMC   . PMID   .
  7. Brewin CR, Cloitre M, Hyland P, Shevlin M, Maercker A, Bryant RA, Humayun A, Jones LM, Kagee A, Rousseau C, Somasundaram D, Suzuki Y, Wessely S, van Ommeren M, Reed GM (Aralık ) . &#;TSSB ve karmaşık TSSB tanısı koymak için ICD önerilerine ilişkin mevcut kanıtların gözden geçirilmesi&#; (PDF) . Klinik Psikoloji Dergisi . 58 :  doi:  / funduszeue.info . PMID   .
  8. Klinik deneme sayısı NCT &#;Borderline Kişilik Bozukluğu ve Saldırganlık, Anger ve Duygusal disregulasyonu Tedavisinde&#; için de funduszeue.info
  9. De Caluwé E, Decuyper M, De Clercq B (Temmuz ). &#;Çocuk davranış kontrol listesi düzensizliği profili 4 yıl sonra ergen DSM-5 patolojik kişilik özelliklerini öngörüyor&#;. Avrupa Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi . 22 (7): – doi :  / s . PMID   .
  10. Barkley RA (Ocak ). &#;Davranışsal engelleme, sürekli dikkat ve yürütücü işlevler: birleştirici bir DEHB kuramı oluşturmak&#;. Psikolojik Bülten .  (1):  doi :  /  . PMID   .
  11. Stifter CA, Jain A (). &#;Bebek mizacının psikofizyolojik korelasyonları: Davranışın stabilitesi ve 5 ila 18 ay arası otonom kalıplama&#;. Gelişim Psikobiyolojisi . 29 (4):  CiteSeerX   . doi :  / (sici) () 4 < :: aid-dev5> co; 2-n .
  12. Stifter CA, Spinrad TL, Braungart-Rieker JM (). &#;Gelişimsel bir çocuk uyumu modeline doğru: bebeklik döneminde duygu düzenlemesinin rolü&#;. Çocuk Gelişimi . 70 (1): 21– doi :  /  . PMID   .
  13. Macklem, GL (). Okul Yaşlı Çocuklarda Duygu Düzenleme Uygulayıcı Kılavuzu. NY: Springer. sayfa gerekli ]
  14. Waller E, Scheidt CE (Şubat ). &#;Etki regülasyon bozuklukları olarak somatoform bozukluklar: bir gelişim perspektifi&#;. Uluslararası Psikiyatri İncelemesi . 18 (1): 13– doi :  /  . PMID   .
  15. Sim L, Zeman J (). &#;Erken ergenlik çağındaki kızlarda duygu düzenlemesinin beden memnuniyetsizliğine ve yeme bozukluğuna katkısı&#;. Gençlik ve Ergenlik Dergisi . 35 (2):  doi :  / s .
  16. Tice DM, Bratslavsky E, Baumeister RF (Ocak ). &#;Duygusal sıkıntı düzenlemesi dürtü kontrolüne göre önceliklidir: kendinizi kötü hissediyorsanız, yapın!&#;. Kişilik ve Sosyal Psikoloji Dergisi . 80 (1):  doi :  /  . PMID   .
  17. Kanske P, Schönfelder S, Forneck J, Wessa M (Ocak ). &#;Duyguların bozulmuş regülasyonu: bipolar bozukluk ve etkilenmemiş akrabalarda yeniden değerlendirme ve dikkat dağılmanın nöral korelasyonları&#; . Öteleme Psikiyatrisi . 5 : e doi :  / tp . PMC   . PMID   .
  18. Heissler J, Kanske P, Schönfelder S, Wessa M (Ocak ). &#;Bipolar bozukluk için güvenlik açığı belirteci olarak duygu düzenlemesinin yetersizliği: hipomanik kişiliğe sahip sağlıklı bireylerden kanıtlar&#;. Duyuşsal Bozukluklar Dergisi .   doi :  / funduszeue.info . PMID   .
  19. Calkins SD, Dedmon SE (Nisan ). &#;Agresif / yıkıcı davranış problemleri olan iki yaşındaki çocuklarda fizyolojik ve davranışsal düzenleme&#;. Anormal Çocuk Psikolojisi Dergisi . 28 (2):  doi :  / A:  . PMID   .
  20. Garcia-Coll C, Kagan J, Reznick J (). &#;Küçük çocuklarda davranışsal engelleme&#;. Çocuk Gelişimi . 55 :
  21. Bronson MB (). Erken çocukluk döneminde öz düzenleme. New York: Guilford Press. sayfa gerekli ]
  22. Vilhena-Churchill N, Goldstein AL (Mayıs ). &#;Çocuklarda kötü muamele ve esrar sorunları: güdülerin rolünü ve duygu düzensizliğini incelemek&#;. Çocuk İstismarı ve İhmali . 38 (5):  doi :  / funduszeue.info . PMID   .
  23. Kliewer W, Riley T, Zaharakis N, Borre A, Drazdowski TK, Jäggi L (Eylül ). &#;Duygu düzensizliği, öngörülen kortizol ve kentsel ergenlerde madde kullanımı&#; . Kişilik ve Bireysel Farklılıklar . 99 :  doi :  / j.ödeme . PMC   . PMID   .
  24. Prosek EA, Giordano AL, Woehler ES, Fiyat E, McCullough R (Eylül ). &#;Yasadışı Madde Kullanıcıları ve Olmayanlar arasında Duygu Dissregülasyonundaki Farklılıklar ve Depresyon ve Kaygı Belirtileri&#;. Madde Kullanımı ve Kötüye Kullanımı . 53 (11): – doi :  /  . PMID   .
  25. &#;Borderline kişilik bozukluğu &#; Tanı ve tedavi &#; Mayo Clinic&#; .
  26. &#;DBT ile Duygu Dissregülasyon Tedavisi&#; .
  27. Suzer Gamli, İpek; Tahiroglu, Aysegul (). &#;Altı aylık metilfenidat tedavisi, dikkat eksikliği / Hiperaktivite bozukluğu olan ergenlerde duygu düzensizliğini artırır: Prospektif bir çalışma&#; . Nöropsikiyatrik Hastalık ve Tedavi . 14 : – doi :  / NDT.S . PMC   . PMID   .
  28. Reimherr, Frederick W .; Marchant, Barrie K .; Güçlü, Robert E .; Hedges, Dawson W .; Adler, Lenard; Spencer, Thomas J .; West, Scott A .; Soni, Poonam (Temmuz ). &#;Erişkin DEHB&#;de Duygusal Bozukluk ve Atomoxetine Yanıtı&#;. Biyolojik Psikiyatri . 58 (2):  doi :  / funduszeue.infoch . PMID   .

Genel Psikiyatri ve Psikiyatrik Hastalıklar

Psikiyatride Ruhsal Durum Muayenesi ve Kullanılan Terimler

louis wain şizofreni kedi ressamPsikiyatrik tanının konulabilmesi için psikiyatrist öncelikle hastanın ruhsal durum muayenesini yapar. Ruhsal durum muayenesi hastanın görüşme sırasındaki davranışlarını ve durumunu tanımlamak demektir. Ruhsal durum muayenesi hastanın kendisinden veya yakınlarından alınan geçmişe ait bilgilerle (hikaye), fizik muayene ve laboratuar sonuçlarıyle birlikte değerlendirilmezse yanlış sonuçlar çıkarılabilir. Çünkü belirli bir hastalığın görünümü hastalığın çeşitli evrelerinde farklı görünümler sergileyebileceği gibi, hastanın ruhsal durum muayenesi sırasındaki durumundan, kullandığı ilaçlardan veya muayenenin yapıldığı ortamdan etkilenebilir. Ruhsal durum muayenesi şu bölümlerden oluşur: Görünüm, bilinç, emosyonel durum, motor davranış, düşünce, konuşma, algı, bellek, zeka, içgörü, yargılama.

I. Bilinç: farkındalık durumu

A. Bilinç bozuklukları

·Yönelim bozukluğu: Yer, zaman ve kişiye yönelim bozulabilir.

·Bilinç bulanıklığı: Zaman, yer veya kişiye yönelimde zorlanmanın görüldüğü bilinç bozukluğu.

·Stupor: Çevrede olan bitenlerin farkında olmama ve reaksiyon göstermeme durumudur. Stupordaki hasta hareketsiz, sessiz hatta ağrılı uyarana bile cevapsızdır.

·Delirium: Beyin metabolizmasındaki bozukluğa bağlı olarak gelişen; sanrılar (hezeyan), illüzyonlar ve / veya hallüsinasyonların (varsanı) da bulunabildiği, bilinç bulanıklığı ve bilinçte ve yönelimdeki değişme ve dalgalanmalarla karakterize durum.

·Delirium tremens: Uzun süreli ve yoğun alkol kullanımının bırakılmasından sonra (genellikle 96 saat sonra) gelişen delirium tablosu. Ateş, terleme, titreme, ataksi, bazen sara nöbetine benzer nöbetler gibi semptomlar da bulunabilir.

·Koma: Dokunsal, görsel, işitsel veya sözel her türlü uyarana cevabın olmadığı bilinçin kapanması hali.

·Koma vigil (akinetik mutizm): Hastanın kolayca uyandırıldığı fakat derin bir uykuda gibi gözüktüğü koma hali.

·Alacakaranlık hali (twilight state): Hallüsinasyonlarla birlikte bilincin bozulduğu durum.

·Somnolans: Uykuya meyilli olma durumu.

B. Dikkat bozuklukları

Dikkat bir yaşantının belirli yönlerine odaklanabilme ve bunu sürdürebilmedir.

·Distraktibilite: Dikkati bir konu üzerinde toplayamama, dikkatin konuyla ilgisiz ve önemsiz dış uyaranlara yöneltilmesi.

·Seçici ilgisizlik (selective inattention): Dikkatin bunaltı yaratan uyaranlardan uzaklaştırılması.

·Hipervijilans: Dikkatin iç ve dış uyaranlara karşı ileri derecede odaklanabilmesi.

·Trans hali: Hipnozda, disosiyatif bozukluklarda ve vecd hallerinde dikkatin bir noktada odaklanmasıyla birlikte görülen bilinç değişikliği.

C. Telkine yatkınlık durumları

·Folie a deux (paylaşılmış sanrı): Birbirine çok yakın iki kişinin (genellikle aynı aile içinden) aynı sanrıyı paylaşmaları.

·Hipnoz: Artmış telkine yatkınlık durumu oluşturan, telkin ile algıda ve bellekte değişikliğin sağlanabildiği yapay bilinç değişikliği durumu.

↑ Sayfa Başı

II. Genel görünüm

Hastanın görünen yaşı, vücudundaki yara izleri, genel sağlık durumu, duygusal görünümü, doktorla ilişki kurma biçimi tanımlanır. Bazı klinisyenlerin, ilk görüşmenin 30 dakikası içinde hastanın tanısını oldukça doğru bir biçimde koyabilmeleri hastanın fizik görünümünün ve beden dilinin ne kadar önemli olduğunu gösterir.

Deri damarlanmasında artış ve kızarıklık alkolizme işaret edebilir. Apseler, iğne ile madde kullanımına bağlı olabilir. Döğmeler hastanın ait olduğu sosyal bir grubu gösterebilir. Fiziksel çökkünlük beslenme bozukluğu veya kendine bakımda bozukluk nedeniyle olabilir. Koku kendine bakım, alkol kullanımı, diabetik ketoz (şeker koması) hakkında ipuçları sağlar. Omega işareti depresyondaki hastada alnın bir omega işaretini andırır şekilde kırışmış olmasıdır

↑ Sayfa Başı

III. Emosyon (Duygu)

A. Duygulanım (Affekt):

Hastanın duygularının gözlenebilen dışa vurumudur.

·Uygun duygulanım: Duygulanımın hastanın eşlik eden düşünce ve ifadeleriyle uyum içinde bulunması.

·Uygunsuz duygulanım: Duygulanımın hastanın düşünce ve ifadelerinden farklı olması.

·Künt duygulanım (affektif küntlük): Dışa yansıyan duygulanımın yoğunluğunda ileri derecede azalma.

·Sınırlı duygulanım: Künt duygulanımdakinden daha az olmakla birlikte dışa yansıyan duygulanımın şiddetinde azalma.

·Düz duygulanım: Duygulanımın hemen hemen hiç dışa yansımaması, sesin monoton ve yüzün hareketsiz olması hali.

·Değişken (labil) duygulanım: Dış uyaranlardan bağımsız olarak duygulanımın sık ve hızlı değişmesi.

B. Duygudurum (mizaç, mood):

Hastanın subjektif ifadeleriyle belirtilen ve çevreden gözlenebilen, belirli bir zaman diliminde sabit duygudur. Çökkünlük, taşkınlık ve öfke örnek olarak verilebilir.

·Disforik duygudurum: Hoş olmayan duygudurum.

·Ötimik duygudurum: Çökkün veya taşkın olmayan normal duygudurum.

·Yaygın (ekspansif) duygudurum: Hastanın sınırlama getirmeden, duygudurumunu sık ve önemini vurgulayarak dışa vurması.

·İrritabilite: Kolaylıkla öfkelenebilme.

·Duygudurum dalgalanmaları (değişken duygudurum): Öfori, depresyon veya anksiyete şeklinde duygudurumun değişkenlik göstermesi.

·Taşkın (elave) duygudurum: Kendine güven ve keyif almada normalin üzerinde artışla giden duygudurum.

·Öfori: Kendine güven ve memnuniyet halinde belirgin bir artış.

·Vecd (ekstazi): Öfori düzeyinin de üzerinde kendinden geçme ve aşırı sevinç durumu.

·Depresyon: Patolojik düzeyde üzüntü hali.

·Anhedoni: Sıklıkla depresyonla birlikte görülen normalde zevk verici aktivitelere ilginin kaybolması ve bu aktivitelerden uzaklaşılması durumu.

·Aleksitimi: Hastanın duygularının farkına varmada veya ifade etmede zorlanması.

C. Diğer duygular:

·Bunaltı (anksiyete): Kaynağı büyük ölçüde bilinmeyen veya tanımlanamayan bir tehlike beklentisinden dolayı duyulan endişe, gerilim veya huzursuzluk duygusu. Kaynağı bilinen ve genellikle dış bir tehdit veya tehlike olan korkudan farklı olarak bunaltının kaynağı öncelikle intrapsişik yani ruhsaldır.

·Serbest yüzen anksiyete (free floating anxiety): Yaygın, herhangi bir düşünce ile bağlantısı olmayan odaklanmamış bunaltı.

·Korku: Bilinen ve tanımlanan bir tehlikeden kaynaklanan endişe ve gerilim.

·Ajitasyon: Motor (hareketlerde) huzursuzluk ile birlikte olan şiddetli bunaltı durumu.

·Panik: Aniden başlayan, kısa süreli şiddetli bir bunaltı duygusu.

·Apati: Çevreye ilginin azaldığı ve duygusal yaşantıların azaldığı bir durum.

·Ambivalans: Aynı şeye karşı birbirine zıt duyguların aynı anda birlikte olması.

·Abreaksiyon: Acı verici bir anının hatırlanması sonucu oluşan duygusal boşalım.

D. Duygudurumla ilişkili fizyolojik bozukluklar:

·Anoreksi: İştahın azalması veya yok olması.

·Hiperfaji: İştahın ve yemenin artması.

·İnsomni: Uykunun azalması veya olmaması.

·Hipersomni: Fazla uyuma.

·Azalmış libido: Cinsel ilginin, dürtünün ve performansın azalması.

↑ Sayfa Başı

IV. Motor davranış

·Ekopraksi: Birinin hareketlerini taklit etme.

·Katatoni: Kaslarda katılık (rijidite) veya eklemlerin hareketsizliği ile belirli olmakla birlikte zaman zaman eksitasyonların olabileceği hareketsizlik halidir.

·Katalepsi: Sürdürülen hareketsiz bir pozisyonu genel olarak tanımlar.

·Katatonik eksitasyon: Dış uyaranlardan etkilenmeyen amaçsız motor aktivite artışı.

·Katatonik stupor: Genellikle çevrenin farkında olunmayan, neredeyle hareketsizlik düzeyinde motor hareketlerde azalma durumu.

·Katatonik rijidite (katılık): Güç kullanılmasına rağmen değiştirilemeyen, istemli şekilde alınan bir postür (duruş) hali.

·Cerea flexibilitas (balmumu esnekliği): Hastanın hekimin istediği pozisyona getirilebilmesi ve o pozisyonda kalması durumu.

·Negativism: Hareket ettirilmeye veya herhangi bir isteğe karşı koyma.

·Katapleksi: Çeşitli duygusal durumlar nedeniyle kas tonusunun geçici olarak azalması.

·Stereotipi: Herhangi fiziksel bir hareketin veya sözün aynı şekilde tekrarlanması.

·Manyerizm: Maksatlı hareketlerin acaip ve olağan dışı şekilde yapılmasıdır. Stereotipi ve mannerizm hiperkinezi veya hipokinezi şeklinde olabilir.

·Otomatizm: Genellikle bilinçdışı sembolik bir anlamı olan bir hareketin veya hareketlerin otomatik olarak yapılması.

·Otomatik itaat: Hastanın sözel ve dokunsal uyarana cevap olarak bir hareketi tekrarlaması, mesela ellini sallaması.

·Mutizm: Herhangi bir yapısal bozukluk olmamasına karşın konuşamama hali.

·Hareket artışı:

·Psikomotor ajitasyon: Genellikle herhangi bir sonuca ulaşamayan, içsel bir gerilim sonrası motor davranışlarda ve bilişsel fonksiyonlarda artma.

·Hiperaktivite (hiperkinesis): Belli bir amaca yönelik, amaçlı hareketlerinin normalin üzerinde artmasıdır. Örneğin hastanın düşüncelerini anlatmak için el hareketlerini fazla kullanması hiperaktivitedir.

·Tik: Motor kasların istemsiz hareketi.

·Somnanbulism (uyurgezerlik): Uyku sırasında motor aktivitenin olması.

·Akatizi: Antipsikotik tedavi sonucunda yerinde duramama, vücut ve ayak duruşlarının sık sık değiştirilmesi, ayağın sürekli yere vurulması veya sallanması şeklinde görülen hareket bozukluğudur.

·Kompulsiyon (zorlantı): Kontrol edilemez bir dürtü sonucu bir hareketin tekrarlanması.

·Dipsomani: Alkol içme kompulsiyonu.

·Kleptomani: Çalma kompulsiyonu.

·Nimfomani: Bir kadında aşırı ve kompulsif cinsel ilişki isteği.

·Satiriasis: Bir erkekte aşırı ve kompulsif cinsel ilişki isteği.

·Trikotillomani: Kendi saçını yolma kompulsiyonu.

·Ritüel: Kompulsif doğada, bunaltıyı azaltma amaçlı otomatik hareket.

·Ataksi: Kas koordinasyonun kaybı ve kas hareketlerinin düzensizliği.

·Polifaji: Patolojik olarak fazla yemek yeme.

·Hipoaktivite (hipokinesis): Motor ve bilişsel aktivitenin azalması; psikomotor yavaşlama durumunda olduğu gibi.

·Mimikri: Çocukluktaki, basit, taklide dayalı motor aktivite.

·Agresyon: Sözel veya fiziksel zorlamayla birlikte hedefe yönelik hareket artışı, öfke, kızgınlık ve saldırganlık duygularının motor karşılığı.

·Dışa vurma (acting out): Bilinçdışı istem ve dürtülerin çeşitli davranışlarla doğrudan ifade edilmesi.

↑ Sayfa Başı

V. Düşünce

A. Düşünce yapı ve sürecinde genel bozukluklar

·Psikoz: Gerçekle fantaziyi birbirinden ayırdedememe ve gerçeği değerlendirme yetisinde bozuklukla birlikte kendine özgü bir gerçek yaratma (Buna karşılık nevrozda gerçeği değerlendirme sağlamdır, davranış temel toplumsal normlara aykırı değildir ve tedavi olmasa da görece olarak devamlı veya tekrarlayıcıdır)

·Gerçeği değerlendirme yetisi: Kendilik dışındaki dünyayı objektif olarak değerlendirebilme ve yargılayabilme.

·Formal düşünce bozukluğu: Düşüncenin içeriğinden ziyade yapısında bozulma. Çağrışımlarda çözülme, neolojizm vb. özellikler taşır ve çoğunlukla hasta psikotiktir.

·Dereizm: Zihinsel işlev mantık veya tecrübeyle uyumsuzdur.

·Otistik düşünce: İçsel ve özel dünyaya yönelme. “Dereizm”e benzer anlamda kullanılır.

·Büyüsel düşünce: Düşünce, kelime veya hareketlerin özel bir gücünün olduğuna inanılan (olaylara sebep olacağına veya engelleyeceğine), çocuklardaki düşünceye benzeyen, dereistik düşünce şekli.

·Primer süreç düşünce: Normal olarak rüyalarda, patolojik olarakda psikozda bulunabilen, dereistik, mantıksız ve büyüsel düşünce şekli.

B. Düşünce yapısında özel bozukluklar

·Neolojizm: Diğer kelimelerin hecelerini bir araya getirerek yeni bir kelime oluşturma.

·Kelime salatası: Kelime ve tamlamaların belli bir anlam ifade etmeyen şekilde birlikte kullanılması.

·Sirkumstansiyalite (ayrıntıcılık):Sonunda ana konuya dönmekle birlikte gereksiz ayrıntılara girerek ve parantezler açarak konudan uzaklaşılması.

·Tanjansiyalite (çevresel konuşma): Ana konudan uzaklaşılan ve hedefe yönelik olmayan çağrışımları izleyerek ana konuya bir daha dönülemeyen konuşma biçimi.

·İnkoherans: Organize olmayan, gramer veya mantıksal bir yapı taşımayan, anlaşılmaz düşünce.

·Perseverasyon: Bazı cümlelerin, kelimelerin veya kelime gruplarının, artık ilgili olmamasına rağmen konuşmada kullanılmaya devam etmesidir. Tek bir kelimenin tekrarlanmasına kelime stereotipisi denilir.

·Verbijerasyon: Özel bazı kelime veya değimlerin anlamsız bir şekilde tekrar edilmesi.

·Ekolali: Karşısındaki kişinin kullandığı kelime veya değimlerin tekrarlayan ve sürekli bir biçimde aynen tekrarlanmasıdır.

·Kondansasyon: Değişik anlamların bir araya getirilmesi.

·Çağrışımların çözülmesi: Düşüncelerin konudan konuya çağrışımlar doğrultusunda akışı. Varılan noktada ilk konudan tamamen uzaklaşılmış olabilir.

·Derailment (raydan çıkma): Blok olmaksızın düşüncenin yavaş yavaş veya aniden farklı bir konuya geçmesi. Bazen çağrışımların çözülmesi ile eş anlamlı olarak kullanılır.

·Fikir uçuşması: Hızlı, kesintisiz, konunun anlaşılabilir çağrışımlar sonucu sürekli değiştiği, kelime oyunlarıyla dolu düşünce şekli.

·Klang çağrışım: Anlamsal bağlantıları olmayan ancak ses benzerlikleri gösteren kelimelerin birbirini çağrıştırması sonucu meydana gelen düşünce şekli.

·Düşünce bloğu: Henüz sonuca ulaşılmadan düşüncenin aniden kesilmesi. Kişi sorulduğunda ne söylenmekte olduğunu veya ne söylemeyi planladığını hatırlamaz.

C. Düşünce içeriğinde özel bozukluklar:

·Düşünce içeriğinin yoksullaşması: Boş tekrarlar ve anlamsız tamlamalardan oluşmuş, bilgi aktarım özelliği azalmış düşünce.

·Aşırıdeğerlendirilmiş fikir: Delir düzeyinde olmamakla birlikte anlamsız ve yanlış olmasına karşın ısrarla savunulan düşünce.

·Sanrı (delir, hezeyan): Dış gerçekliklere, hastanın kültürel geçmişine aykırı olan ve aksine ikna edilemeyen yanlışdüşünce.

·Bizar delir: Tamamiyle anlamsız, garip, gerçek yaşamda olması veya gerçekleşmesi ihtimali bununmayan düşünce. Uzaylıların hastanın beynine elektrodlar yerleştirdiğine inanmasıgibi.

·Sistemik delir: Belli bir konu veya olay çevresinde gelişen bağlantılı yanlış inanç veya düşünce.

·Duygudurumla uyumlu delir: Depresyondaki hastanın vücudunun çürüdüğünü ve organlarının yok olduğunu düşünmesi gibi.

·Duygudurumla uyumsuz delir: Duygudurumla bağlantılı olmayan veya duygusal açıdan yüklü olmayan delir. Depresyondaki hastanın düşüncelerinin yayınlandığını düşünmesi gibi.

·Nihilistik delir: Kendisinin, diğerlerinin ve dünyanın olmadığına veya sonlanmakta olduğuna inanma.

·Yoksulluk deliri: Hastanın elinde avuncundaki bütün mal varlığını kaybettiğine veya kaybedeceğine inanması.

·Somatik delir: Vücut fonksiyonları ile ilgili delir. İç organlarının büyüdüğüne veya çürüdüğüne inanma gibi.

·Paranoid delir: Şu öğeleri içerebilir.

·Perseküsyon deliri: Kendisine kötülük yapmak istenildiğine, aldatıldığına, aleyhine komplo kurulduğuna inanma.

·Grandiöz delir: Kendi önemine, gücüne, başarılarına dair aşırı abartılı düşünce.

·Referans deliri: Kendisi hakkında konuşulduğuna, olayların, nesnelerin veya insanların davranışlarının kendisiyle bir şekilde bağlantılı olduğuna inanma.

·Kontrol edilme deliri: Düşüncelerinin, duygularının ve istemlerinin dış güçler tarafından kontrol edildiğine inanma.Düşünce çekilmesi, düşünce okunması, düşünce sokulması, düşünce yayınlanması deliri şeklinde olabilir.

·Jelözik delir (kıskançlık deliri): Eşinin veya aşığının kendisine ihanet ettiğine dair yanlış inanç.

·Erotomanik delir: Hastanın birisinin kendisine delice aşık olduğuna inanması. (Clérambault- Kandinsky kompleksi de denilir.)

·Hipokondriazis: Hastanın vücudundaki bazı duyumları yanlış yorumlamasına dayanan ve gerçek bir fiziksel sorunla ilişkili olmayan bir şekilde sağlığının kötü olduğuna dair inanç.

·Düşünce aşırı uğraşı: Düşüncenin sürekli olarak belirli bir konuyla meşgul olması. Sıklıkla paranoid, kendine veya başkasına zarar verme düşüncelerinde olduğu gibi duygusal bir yüklülük de vardır.

·Obsesyon: Mantıklı bir çaba ile bilinçten uzaklaştırılamayan, sürekli ve tekrar eden, genellikle anksiyete yaratan düşünce veya duygu.

·Kompulsiyon: Karşı konulduğu takdirde anksiyete oluşan bir dürtü doğrultusunda tekrarlanan hareket; bir obsesyonun yarattığı bunaltıyı azaltmak üzere yapılan hareket. Genellikle kendi içinde belirli bazı kurallara göre yapılır ve doğrudan böyle bir amaca yönelik olmasa da büyüsel bir şekilde korkulan bir olayıengelleyeceğine inanılır.

·Kaprolali: Açık seçik, müstehcen kelimelerin kompulsif bir şekilde tekrarlanması.

·Fobi: Devamlı, irrasyonel, abartılı ve patolojik bir şekilde belli bir uyaran veya durumdan korkulması.

·Özel fobi: Belirli bir nesne veya durumdan korkulması (örümcek, yılan gibi)

·Sosyal fobi: Topluluk önünde konuşma, yemek yeme ve bunun gibi bazı şeyleri yapmaktan korkma.

·Akrofobi: Yükseklik korkusu.

·Agorofobi: Açık yerlerden korma.

·Algofobi: Ağrıdan korkma.

·Ailurofobi: Kediden korkma.

·Eritrofobi: Kırmızı renkten korkma (Yüzün kızarmasından, mahcup olmaktan korkma).

·Panfobi: Herşeyden korkma.

·Zoofobi: Hayvanlardan korkma.

·Klastrofobi: Kapalı yerlerden korkma.

↑ Sayfa Başı

VI. Konuşma

A. Konuşma bozuklukları:

·Baskılı konuşma: Araya girilmesi zor bir biçimde fazla ve hızlı konuşma.

·Lögore: Anlamlı ve mantıklı bir şekilde çok konuşma.

·Konuşma yoksulluğu: Miktarı azalmış konuşma, tekrarlar tek heceli olabilir.

·Konuşma içeriğinde yoksullaşma: Miktar olarak yeterli fakat bilgi aktarım özelliği zayıf konuşma.

·Dysprosody: Normal konuşmadaki melodinin kaybolması.

·Disartri: Hecelemede bozulma.

·Yüksek veya alçak sesle konuşma: Normal konuşmadaki volüm değişikliklerinin ayarlanamaması.

·Kekeleme: Konuşma akışını bozucak bir şekilde bazı seslerin veya hecelerin tekrarlanması veya uzatılarak söylenmesi biçiminde konuşmanın bozulması.

B. Afazik bozukluklar: Dil bozuklukları

·Motor afazi (Broka afazisi): Anlama yeteneği sağlamdır fakat konuşma bozulur.

·Duyusal (sensoriyel) afazi (Wernicke afazisi): Kelimeleri anlamada zorluk vardır. Konuşma akıcı olmakla birlikte anlaşılmazdır.

·Nominal afazi: Nesneleri doğru olarak isilendirmede bozulma.

·Sintaktik afazi: Kelimeleri doğru sırada kullanmada bozulma.

·Global afazi: Motor ve sensoriyel afazinin birleşimi.

↑ Sayfa Başı

VII. Algı

A Algı bozuklukları

·Hallüsinasyonlar (varsanı): Dış dünyada karşılığı olmayan duyusal yanlış algılama.

·Hipnagojik hallüsinasyon: Uykuya dalarken meydana gelen ve patolojik kabul edilmeyen hallüsinasyon.

·Hipnopompik hallüsinasyon: Uykudan uyanırken meydana gelen ve patolojik kabul edilmeyen hallüsinasyon.

·İşitsel hallüsinasyon: Dış dünyada karşılığı olmayan sesler veya gürültüler duyma. Psikiyatrik hastalıklarda en sık görülen hallüsinasyon çeşididir.

·Görsel hallüsinasyon: Dış dünyada karşılığı olmayan, insanlar gibi şekilli veya ışık çakmaları gibi şekilsiz görüntüler görme.

·Koku (olfactory) hallüsinasyonu: Yanlış koku algısı.

·Tad (gustatory) hallüsinasyon: Genellikle kötü tadlar şeklinde olan yanlış tad algısı.

·Taktil (haptik, dokunma) hallüsinasyon: Derinin üzerinde böcek dolaşıyormuş gibi (formikasyon), ampute olmuş (kopmuş) bir kol veya bacağın var olarak algılanması gibi veya başka bir şekilde olabilen yanlış dokunma algısı.

·Somatik hallüsinasyon: Genellikle iç organlarda olmak üzere vücudun herhangi bir yerinde bir şeyler olduğu şeklinde yanlış algılama.

·Lilliputyen hallüsinasyon (mikropsi): Nesnelerin olduğundan küçük algılanması.

·Duygudurumla uyumlu hallüsinasyon: Depresyondaki bir hastanın kendisinin kötü bir insan olduğu şeklinde sesler duyması durumunda olduğu gibi duygudurumla aynı doğrultudaki hallüsinasyon.

·Duygudurumla uyumsuz hallüsinasyon: Duygudurumla bağlantısı olmayan hallüsinasyon. Depresyondaki hastanın suçlu olduğu, kötü olduğu, cezayı hakkettiği şeklindeki temaları içermeyen hallüsinasyonları.

·Hallüsinosiz: Sıklıkla kronik alkol kullanımı sonucunda gelişen çoğunlukla işitsel hallüsinasyonlardan oluşan tablo.

·Sinestezi: Duyusal bir algıya eşlik eden diğer bir duyusal hallüsinasyonun olması. İşitsel bir algının görsel bir alıya yol açması, seslerin görüntü şeklinde algılanması vb.

·İllüzyon: Gerçek bir dış uyaranın yanlış algılanması. Karanlıkta bir ipin yılan şeklinde algılanması durumunda olduğu gibi.

B. Bilişsel bozuklukla birlikte görülen algı bozuklukları

·Anosognozi: Nörolojik bir hasarın hasta tarafından algılanamaması durumu.

·Görsel agnozi: Nesneleri veya kişileri algılayamama.

·Somatopagnozi: Vücudun bir kısmının kendine ait olduğunu algılayamama.

·Astereognozi: Dokunarak nesneleri algılayamama.

·Prosopagnozi: Yüzleri algılayamama.

·Apraksi: Belirli bazı işlevlerin yapılamaması.

·Adiadokokinezi: Hızlı dönüşümlü hareketlerin yapılamaması.

C. Konversiyon ve disosiyasyon fenomenleriyle birlikte algı bozuklukları

·Makropsi: Nesnelerin olduğundan büyük algılanması.

·Mikropsi: Nesnelerin olduğundan küçük algılanması.

·Depersonalizasyon: Hastanın kendisinin gerçek olmadığı, garip ve yabancı birisi gibi algılaması.

·Derealizasyon: Çevrenin değiştiği veya gerçek olmadığı şeklinde yanlış algılama.

·Füg: Eski kimliğin unutularak yeni bir kimliğe bürünme durumu. Genellikle yeni bir çevreye veya uzak bir yere gidilir.

·Çoğul kişilik (multiple personalite): Aynı kişinin değişik zamanlarda birbirinden farklı kişilik ve karakteri olan iki veya daha fazla kimliğe girmesi.

↑ Sayfa Başı

VIII. Bellek (hafıza)

A. Bellek bozuklukları

·Amnezi: Geçmiş yaşantıların kısmen veya tamamen unutulması.

·Anterograd amnezi: Belli bir zaman diliminden sonra meydana gelen olayları hatırlayamama.

·Retrograd amnezi: Belirli bir zamana dek meydana gelmiş olan olayları hatırlayamama.

·Paraamnezi: Yanlış hatırlama.

·Retrospektif çarpıtma (Retrospective falsification): Kişinin içinde bulunduğu duygusal, bilişsel ve yaşantısal durumdan etkilenerek, istemsiz ve bilinçdışı bir süzgeçten geçirerek geçmişi çarpıtılmış bir şekilde hatırlaması.

·Konfobulasyon: Hafızadaki boşlukların hayali veya gerçekdışı yaşantılarla doldurulması.

·Deja vu: Yeni bir ortamda bulunulduğu halde hastanın daha önce aynı yerde bulunduğunu düşündüren yanlış görsel bellek.

·Jamais vu: Daha önce de bulunulmuş olmasına rağmen içinde bulunulan durumu tanıyamama.

·Hipermnezi: Artmış bellek ve hatırlama durumu.

·Eidetik hayal: Adeta görsel bir hallüsinasyon şeklindeki canlı hatırlama.

·Represyon: Kabul edilemez düşünce ve dürtülerin istemsiz olarak unutulması şeklindeki savunma mekanizması.

·Lethologica: Belli bir ismi geçici olarak hatırlayamama.

B. Belleğin bölümleri

·Anlık bellek (immediate memory): Algılanan materyalin bir kaç saniye veya dakika sonra hatırlanabilmesi.

·Yakın bellek (recent memory, kısa süreli bellek): Geçmiş bir kaç gün içindeki olayların hatırlanması.

·Uzak bellek (remote memory, uzun süreli bellek): Uzun yıllar önceki olayların hatırlanması.

↑ Sayfa Başı

IX. Zeka

Yeni durumları uyum sağlayacak şekilde anlama, hatırlama, geçmiş tecrübe ve bilgileri yeni bir sentez içinde kullanabilme yetisi.

A. Zeka geriliği

IQ (Intelligence Quotient): IQ yılında William Stern tarafından zekanın bir ölçüsü olarak ortaya konulmuştur. On yaşında bir çocuk IQ testinde puan aldığında 10 yaşındaki çocukların testteki ortalama başarısını göstermiştir. Yüz puanın üzerinde puan aldığında daha büyük yaştaki çocukların başarısını gösterir. Normal zeka katsayısına sahip kişiler IQ testinde arasında puan alırlar. DSM-IV’e göre mental retardasyon IQ’un 70’in altı olarak tanımlanmıştır. William Stern’den sonra, IQ testleri daha da geliştirilmiştir. WAIS (Wechsler Adult Intelligence Scale) ve Stanford Binet zekayı ölçmek için en çok kullanılan testlerdir. Zeka geriliği çeşitli derecelerde tanımlanabilir:

·Ilımlı zeka geriliği [zeka katsayısı (IQ) ile 70 arasında]

·Orta zeka geriliği [zeka katsayısı (IQ) ile arasında]

·Ciddi zeka geriliği [zeka katsayısı (IQ) ile arasında]

·Belirgin zeka geriliği [zeka katsayısı (IQ) ’in altında]

Zeka geriliğini tanımlamak için, artık pek kullanılmayan bazı terimler de şunlardır:

·İdiot: zeka yaşı 3’ün altında.

·Embesil: zeka yaşı arasında.

·Moron: zeka yaşı 8 civarında.

B. Demans

Bilinçte değişiklik olmadan zeka fonksiyonlarında ileri derecede gerilemenin olduğu durum.

·Diskalkuli (akalkuli): Hesap yapma yeteneğinde gerileme.

·Disgrafi (agrafi): Yazma yeteneğinde gerileme.

·Aleksi: Görme bozukluğu olmadığı halde daha önce edinilmiş olan okuma yeteneğinin yitirilmesi.

C. Psödodemans

Organik bir sebebi olmayan genellikle depresyon sonucu gelişen klinik açıdan demansa benzeyen durum.

D. Somut düşünce

Kelimelerin nüanslarının anlaşılmadığı, metaforun (mecaz) kullanılmadığı ve kelimelerin yanlızca birincil anlamlarının kullanıldığı düşünce biçimi.

E. Soyut düşünce

Somut düşüncenin tersine, kelimelerin değişik anlamlarının dikkate alındığı, nüansların anlaşıldığı ve metaforların kulllanıldığı çok boyutlu düşünce şekli.

↑ Sayfa Başı

X. İçgörü

Hastanın belli bir durumun gerçek sebebini ve anlamını anlayabilmesi.

·Entellektüel içgörü: Durumun objektif gerçekliğini algılayabilmekle birlikte bu bilginin durumu değiştirmekte kullanılamadığı, entellektüel düzeyde kalan içgörü.

·Gerçek içgörü: Durumun gerçekliğinin algılanarak bu duruma müdahale etme ve değiştirme motivasyonunun ve çabasının olması.

·Bozuk içgörü: Belli bir durumun objektif gerçekliğinin algılanamaması.

↑ Sayfa Başı

XI. Yargılama

·Eleştirel yargılama: Bir durumdaki çeşitli seçenekleri görebilme, ayırd edebilme ve birini seçebilme becerisi.

·Otomatik yargılama: Bir aksiyonun refleks olarak gerçekleştirilmesi.

·Yargılama bozukluğu: Bir durumu doğru olarak değerlendirebilme ve o duruma uygun olarak davranabilme becerisinin bozulması.

↑ Sayfa Başı

Duygulanım, duygudurum

Duygulanım (affect) deyince neşe, üzüntü, öfke, kin, nefret, korku, bunaltı, kaygı gibi duygusal tepkilerin yaşanması anlaşılır. Duygulanım bireyin uyaranlara, anılara, düşüncelere, duygusal tepki ile katılabilme yetisidir. Duygudurum (mood) bireyin bir süre neşeli, üzüntülü, sıkıntılı, taşkın ya da çökkün bir duygulanım içinde bulunuşudur. (Orhan Öztürk)

↑ Sayfa Başı

Diğer Bazı Terimler

·Agrafi: yazma becerisinin kaybıdır. Beynin dil merkezlerindeki ya da daha yaygın bir lezyon sonucunda gelişebilir. Aleksiyle (alexia) yani yazılı dili anlama becerisinin kaybıyla birlikte olabilir.

·Mobbing (Psikolojik taciz): özetle kişinin sosyal olarak yalnız bırakılması, alaya alınması, kötü bir lakap takılması, iş yerindeyse eğer kapasitesinin çok altında ya da çok üstünde iş verilmesi, işten çıkarma ya dayakla tehdit edilmesi gibi eylemleri içerir. Cinsel ve fiziksel olmayan, sistematik bir tacizdir. yıllarının başında Heinz Leymann tarafından ilk kez bir kavram olarak tanımlanmıştır.

↑ Sayfa Başı

Kaynaklar:

·Stone EM (Ed.); American Psychiatric Glossary; American Psychiatric Association, Washington DC

·Kaplan HI, Sadock BJ, Grebb JA; Kaplan and Sadock’s Synopsis of Psychiatry, 7th edition; Williams & Wilkins, Baltimore

·Kaplan HI, Sadock BJ (Eds.); Comprehensive Textbook of Psychiatry/VI; Williams & Wilkins; Baltimore

·Köroğlu E. (Çev ed.); Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı DSM-IV; Amerikan Psikiyatri Birliği, Hekimler Yayın Birliği, Ankara

·Köroğlu E. (Çev.); DSM-IV Tanı Ölçütleri Elkitabı; Amerikan Psikiyatri Birliği, Hekimler Yayın Birliği, Ankara

·Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders DSM-IV; American Psychiatric Association, Washington DC

·Dinçmen K.; Deskriptiv ve Dinamik Psikiyatri; Ar Yayın Dağıtım, İstanbul

·Geçtan E.; Çağdaş Yaşam ve Normaldışı Davranışlar 8. basım; Remzi Kitabevi, İstanbul

·Hyman SE; Personality Disorders; “Hyman SE, Jenike MA (Eds.); Manual of Clinical Problems in Psychiatry; Little, Brown and Company, Boston, Massachusetts ” içinde.

ICD Ruhsal ve Davranışsal Bozukluklar Sınıflandırması, Klinik tanımlamalar ve tanı kılavuzları; Dünya Sağlık Örgütü, Cenevre ; Türkiye Sinir ve Ruh Sağlığı Derneği Yayını, Ankara

↑ Sayfa Başı

« Önceki Sayfa

Sonraki Sayfa »

Künt ne demek psikolojide?

Künt duygulanım: Dışa yansıyan duygulanımın yoğunluğunda ileri derecede azalma. Sınırlı (kısıtlı) duygulanım: Künt duygulanımdakinden daha az olmakla birlikte dışa yansıyan duygulanımın şiddetinde azalma. Labil (değişken, oynak) duygulanım: Dış uyaranlardan bağımsız olarak duygulanımın sık ve hızlı değişmesi.

Künt yaralanma ne demek tıp?

Vücut kısmına darbe, yaralanma veya fiziksel saldırının neden olduğu travmaya künt travma denir. Kuvvet travması olarak da adlandırılan künt travma, yüksek hız etkisinden de kaynaklanabilir.

Tranba ne demek?

Kişi gerçek bir tehditle karşılaştığını algılamış, fiziksel zarara maruz kalmış veya buna tanık olmuş, bu esnada da aşırı derecede korku, çaresizlik ve dehşet hissetmişse, durum kişi için travmatik bir yaşantı olarak tanımlanabilmektedir. Diğer bir deyişle bir olayda; Yaşama karşı tehdit algılama.

Künt kafa travması neden olur?

Künt travma, vücuda alınan darbe, yaralanma veya fiziksel saldırı nedeniyle oluşmaktadır. Künt kafa travması da alınan darbenin kişinin kafasına geldiğini ifade eder. Kuvvet travması olarak da bilinen künt travma, kimi zaman yüksek hız etkisinden de kaynaklanabilmektedir.

Künt insan ne demek?

anlayışsız, beceriksiz, elinden iş gelmeyen.

Küntleşme ne demek?

Küntleşme-düzleşme : Duyguların dışa vurumunun azalması veya ortadan kalkması hali, şizofreniyi düşündürür. İlgisizlik: Duygulanımda umursamazlık, lakaytlık hali, şizofrenide rastlanabilir.

Penetran nedir kelime anlamı tıp?

Penetration teriminin tıbbi anlamı; n. 1. Nüfuz etme, 2. Bir yaranın komşusu bulunan organa yavaş yavaş nüfuz etmesi, penetrasyon; 3. Göz merceğinin mesafe değişimlerine kendini ayarlama kudreti, değişik mesafelerdeki cisimlere uyum gösterme yetenği; 4. Zeka, keskinliği, idrak gücü.

Penetran travma ne demek tıp?

PENETRAN TRAVMALAR açtığı bıçak yaralanmaları, ateşli silah yaralanmaları gibi yaralanmalardır.

Travma neye sebep olur?

Travma çok çeşitli psikiyatrik belirti ve hastalıklara yol açabilir. Akut Stres Tepkisi, Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), Travmatik Yas, Depresyon, Alkol-Madde Kullanım Bozuklukları, Anksiyete ve Duygudurum Bozuklukları, Psikotik bozukluklar gibi tablolar travmadan sonra ortaya çıkabilir.

Travma nedir örnekler?

Deprem, sel gibi doğal felaketler, savaşlar, cinsel ya da fiziksel saldırıya uğrama, işkence, cinsel taciz, çocuklukta yaşanan istismar, trafik kazaları, iş kazaları, yaşamı tehdit eden bir hastalığın tanısının konması, tehlikeli bir olaya tanık olmak gibi zorlayıcı ve kişinin başa çıkma yeteneğini aşan olaylar ruhsal &#;

Künt kuvvet travması nedir?

Künt travma, vücut kısmına darbe, yaralanma veya fiziksel saldırının neden olduğu travmadır. Kuvvet travması olarak da adlandırılan künt travma, yüksek hız etkisinden de kaynaklanabilir. Künt travma, kontüzyonlar, sıyrıklar, laserasyonlar ve / veya kemik kırıkları gibi daha spesifik tipler geliştiren ilk travmadır.

Künt karın travması nedir?

Künt batın yaralanmalarında karın bütünlüğü bozulmadan batın içi organların yaralanmasından bahsedilir. En sık künt batın yaralanmalarına sebep olan olaylar, trafik kazaları, yüksekten düşme ve darp sonucu gelisen yaralanmalardır. Künt barın yaralanmalarında en sık yaralanan organlar, dalak, karaciğer ve böbreklerdir.

Künt ifade ne demek?

Türk Dil Kurumu üzerinden bakıldığı vakit bu kelime, &#;Beceriksiz ya da anlayışsız ile beraber elinden bir iş gelmeyen,&#; yapısı kapsamında daha çok kullanıldığını söylemek mümkün. Genelde ise birçok farklı yazılı kaynakta ya da eserlerde sıkça karşılaşılan bir kelimedir.

Psikolojide küntlük ne demek?

Duygusal küntlük, bireylerin duygusal uyaranlara verdiği yanıtın yetersizliğini tarif etmek için kullanılan tıp terimi. Bu başka bir terim olan anhedoni ile karıştırılmamalıdır. Anhedonide hayattan zevk alamama söz konusudur. Hem duygusal küntlük hem de anhedoni şizofreninin negatif belirtilerinden sayılır.

Lögore ne demek?

· Lögore: Anlamlı ve mantıklı bir şekilde çok konuşma. · Konuşma yoksulluğu: Miktarı azalmış konuşma, tekrarlar tek heceli olabilir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası