cemi takdim nedir / Cem-i Takdim ve Cem-i Tehir Nedir? | İslam ve İhsan

Cemi Takdim Nedir

cemi takdim nedir

Cem-İ Takdim Nedir, Nasıl Yapılır Ve Kılınır? Cemi Takdim İ&#;in Nasıl Niyet Edilir

Haberin Devamı

Namaz, edası ile mükellef olunan bir ibadettir. Her Müslümanın namaz hakkında tüm ayrıntıları bilmesi namazın sıhhati bakımından önemlidir. Namazda cem-i takdim meselesi de böyle bir konudur.

Cem-i Takdim Nedir, Nasıl Yapılır ve Kılınır?

Namaz ibadeti İslamiyet'te üzerinde ehemmiyetle durulan çok mühim bir ibadettir. Namazın bir edebi ve farzı vardır. Mümin namaz kılarken bunlara azami özen göstermekle yükümlüdür. Müslümanların ilk sorguya çekilecekleri konu namazları olacaktır.

Allah'u Teala insanlara namaz kılmalarını emretmiştir. Kuran'da birçok ayette namaz konusu yer almaktadır. Bu ayetlerden bir kısmı şunlardır: "Şüphesiz ki, namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar" ( Ankebut Suresi; 45 ), "Namazlara, özellikle orta namaza devam ediniz" ( Bakara Suresi, Ayet ), "Eğer tövbe ederler, namazı kılarlar, zekatı verirlerse onları serbest bırakın" ( Tevbe Suresi, 5. Ayet )

Haberin Devamı

Farz namazlarının vakitleri vardır. Bu vakitler girdiğinde her Müslümanın farz namazlarını ifa etmesi zorunludur. Fakat İslam, kolaylık dinidir. Bazı zorunluluk hallerinde mazeret durumlarında cem-i takdim imkanı bulunmaktadır.

"Cem etmek" sözlük anlamı itibariyle birleştirmek, öne alarak birleştirme demektir. Cem-i takdim ise Hac vazifesi yapılırken Arafat'ta öğle namazı ile ikindi namazını, öğle vaktinde ard arda kılmak demektir. Hanefi mezhebi müellifleri bunun dışında cem-i takdim usulünü kabul etmemektedirler.

Yani henüz vakti gelmemiş olan ikindi namazının öğle vaktinde ve öğle namazı ile birleştirilerek kılınmasına denir. Vakit namazlarının ikisini bir arada kılmak bazı zorunlu hallerde mümkündür. Sabah namazı cem edilmez, diğer vakit namazlarını cem etmek sair müelliflere göre imkan dahilinde bulunmaktadır.

Cemi Takdim İçin Nasıl Niyet Edilir?

Cem-i takdim etmek isteyen mümin buna niyet eder. Niyet, hangi namazı kılacağını kişinin içinden geçirerek buna karar vermesidir. Vakit namazı ile birlikte cem edilecek namaz için de niyet edilerek kamet getirilir, önce vakit namazı devamında yine kamet getirilerek öne çekilen namaza niyet edilerek kılınır.

Haberin Devamı

Kaynaklar: funduszeue.info

funduszeue.info

İbadette cem neyi ifade eder?

Beş vakit namazdan her birinin kendine ayrılan vakit içinde kılınması farz olmakla beraber bazı özel durumlarda öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazlarının birleştirilerek (cem') kılınması câiz görülmüştür. Birleştirilen iki namazın, öncekinin vaktinde kılınmasına cem'-i takdîm, sonrakinin vaktinde kılınmasına da cem'-i te'hîr adı verilir. Önceki namazın kendisine ayrılan vaktin son kısmında, sonraki namazın vaktinin ilk kısmında kılınması halinde ise cem'-i sûrî denilen sadece dış görünüşte bir cem' meydana gelmiş olur.

Hac ibadeti sırasında arefe günü Arafat'ta öğle ile ikindi namazı öğle vaktinde, akşam ile yatsı namazı ise Müzdelife'de yatsı vakti içinde cem' ile kılınır. Buradaki cem'in sünnet olduğunda ittifak vardır. Bunun dışında cem' yapılması Hanefîler'e göre câiz değildir. Diğer üç mezhep ise bazı mazeretlerin bulunması halinde cem'i meşrû görürler (aş.bk.). Ebû Hanîfe, arefe günü Arafat'ta birleştirilerek kılınan öğle ile ikindi namazının cemaatle kılınmasını şart koştuğu halde diğer fıkıh âlimleri bu şartı aramaz. Cem' ile namaz kılınırken bir defa ezan okunur, ancak her namaz için ayrı ayrı kāmet getirilir. Öğle namazının farzı eda edilince arada sünnet kılınmadan ikindinin farzına geçilir. İkindi namazı öğle namazına tâbi olduğundan herhangi bir sebeple öğlenin sahih olmaması halinde ikindinin de iadesi gerekir. Müzdelife'de ise akşam ile yatsı namazı tek ezan ve tek kāmetle kılınır. Akşamın farzı ile yatsının farzı arasında sünnet kılınmaz ve ara verilmeden her iki namaz eda edilir. Bu şarta riayet edilmezse yatsı namazı için ayrıca kāmet getirilir.

Ayrıntılarda bazı görüş farklılıkları bulunmakla birlikte Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelîler'e göre yolculuk ve yağmur, son iki mezhebe göre ayrıca hastalık cem'i câiz kılan sebeplerdendir. Şâfiîler'le Hanbelîler, namazları cem' edebilmek için yolculuğun dört rek'atlı farzları iki rek'at kılmaya imkân verecek ölçüde olmasını (seferî hali) şart koşarken Mâlikîler bunu dahi gerekli görmezler. Yağmur, kar ve dolu yağması, hastalık vb. mazeretlerin bulunması durumunda, namazların birleştirilmesinde istismar ve lâubalilikten uzak bir değerlendirme ile müslümanın kendi zaruretini belirlemesi ve ona göre hareket etmesi esastır.

Cem' konusunda mükellefin zaruret ve ihtiyaçlarına diğer mezheplere nisbetle daha fazla önem veren Hanbelî fakihlerine göre özür* sahibi olma, her namaz için abdest almaktan âciz bulunma vb. sebeplerle de namazları birleştirmek câizdir. İçlerinde İbn Şübrüme ile İbn Sîrîn'in de bulunduğu bazı İslâm hukukçuları, alışkanlık haline getirmemek şartıyla, bu sebepler dışında da mutlak olarak cem'in câiz olduğunu söylemektedirler. Ancak Arafat ve Müzdelife dışında cem'i câiz görenlerin bunu bir ruhsat* olarak aldıklarını, her namazı vaktinde kılmanın daha faziletli olduğunu ifade ettiklerini de belirtmek gerekir.

İslâm âlimleri içinde namazların birleştirilmesi konusunda en müsamahalı görüşe sahip olanlar Ca'ferî fakihleridir. Ca'ferî fakihleri, Arafat ve Müzdelife'deki cem'ler konusunda Sünnî mezheplerle aynı görüşü paylaştıktan başka herhangi bir mazeret olmaksızın öğle ile ikindi ve akşamla yatsı namazlarını birleştirmeyi de câiz görürler. Onlara göre zevalden güneşin batışına kadar olan süre öğle ve ikindi namazlarının ortak vaktidir. Ancak zevalden hemen sonra dört rek'at farz kılacak kadar süre sadece öğle namazının, güneş batımından önce dört rek'at farz kılacak kadar süre de sadece ikindi namazının vaktidir. Aynı şekilde güneşin batışından fecre kadar olan vakit akşam ile yatsı namazlarının ortak vakti olup bu vaktin başında üç rek'at namaz kılacak kadar süre sadece akşam namazının, sonunda dört rek'at kılacak kadar süre de sadece yatsı namazının vaktidir. Namazın esasta beş vakit olarak farz kılındığını kabul eden Ca'ferî fakihleri, ayrıca her namaz için Sünnî mezheplerin beş vakitle ilgili olarak tesbit ettikleri sürelere benzer şekilde fazilet ve kifayet (cevaz), olmak üzere iki vakit belirlemişlerdir. Ancak uygulamada öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazları hep cem'-i takdîm ile kılınagelmiş, bu da beş vakit namazın üç vakitte eda edilmesi gibi bir sonuç doğurmuştur. Bu durum, namazı ayrı ayrı zamanlarda kılınmak üzere beş vakit olarak farz kılan şâriin maksadına ve teşrî hikmetine ters düştüğü gibi Hz. Peygamber ve ashabı ile daha sonraki müslüman nesillerin uygulamalarına da aykırıdır.

Namazların cem'i hususunda Hanefî âlimlerinin telakkisi ihtiyat açısından ve istismarın önlenmesi bakımından önem taşırken diğer üç Sünnî mezhep fakihlerinin görüşleri, Hz. Peygamber'in uygulamalarına ve kolaylık dini olan İslâm'ın genel prensiplerine daha uygun görünmektedir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

NAMAZI CEM' ETMEK NE DEMEKTİR?

Cem' kelimesi, sözlük anlamı itibariyle "iki veya daha fazla şeyi bir araya getirmek, toplamak" anlamlarına gelir. Cem'in fıkıhtaki terim anlamı ise, "birbirini takip eden iki namazın (öğle ile ikindinin veya akşam ile yatsının), bu ikisinden birinin vaktinde, birlikte ve peşipeşine kılınması"dır. Eğer bu birlikte kılma birinci namazın vaktinde ise buna cem'-i takdîm, ikincisinin vaktinde ise cem'-i te'hîr denilir.

Âlimler, hac zamanında Arafat'ta öğle ile ikindinin öğle namazının vaktinde birlikte kılınması (cem'-i takdîm) ve Müzdelife'de akşam ile yatsının yatsı namazının vaktinde birlikte kılınması (cem'-i te'hîr) konusunda görüş birliği etmişlerdir. Bu iki yer dışında iki namazı cemederek birlikte kılmanın câiz olup olmadığında ve cemetmeyi câiz kılan mazeretlerin neler olduğunda farklı görüşler öne sürmüşlerdir.


HANEFİ MEZHEBİNDE NAMAZI CEM ETMEK CAİZ MİDİR?

Hanefî mezhebinde, hac zamanında Arafat ve Müzdelife'deki cem'in dışında, iki namazın bir vakitte cemedilmesi câiz görülmez. Bununla birlikte Hanefîler'e göre yolculuk, yağmur gibi cem'i mubah kılan mazeretlerin bulunması durumunda şöyle bir cem' uygulaması mümkündür: Bir namaz (öğle veya akşam), diğer namazın (ikindi veya yatsı) vaktinin girmesine yakın bir zamana kadar geciktirilip, bu namazın kılınmasından sonra diğerinin vaktinin girmesi ve bu namazın da kendi vaktinde kılınması mümkündür. Bu uygulamada, bir namaz hemen diğerinin ardından kılındığı için buna "cem'ü'l-fiil" ve "cem'ü'l-muvâsala" denildiği gibi, bir namaz son vaktinde diğeri de ilk vaktinde olmak üzere her namaz kendi vakti içinde kılınmış olacağı için buna "mânevî cem'" ve "şeklî (sûrî) cem'" de denilir. Bu şekildeki cem', yukarıda tanımı verilen gerçek anlamda bir cem' değildir. Çünkü bu uygulamada vakit değil, fiil birleştirilmektedir.

Ebû Hanîfe, arefe günü Arafat'ta birlikte kılınan öğle ve ikindi namazının cemaatle kılınmasını şart koştuğu halde diğer mezhepler bu şartı aramazlar. Cem' ile namaz kılınırken bir ezan okunur, fakat iki namaz için ayrı ayrı kamet getirilir. Öğle namazının farzı eda edildikten sonra sünnet kılınmaksızın ikindi namazına geçilir. İkindi namazı öğle namazına tâbi olduğundan, öğle namazı herhangi bir nedenle sahih olmamışsa ikindi namazının da öğle ile birlikte iade edilmesi gerekir. Müzdelife'de ise akşam ile yatsı namazı tek ezan ve tek kamet ile kılınır. Akşamın farzı ile yatsının farzı arasında sünnet namaz kılınmaz. Arada sünnet kılınmışsa yatsı için tekrar kamet getirilir. Diğer mezheplerde cem', belirli sebep ve şartlarla câiz görülmüştür. ŞiîCa'ferî mezhebinde ise, hiçbir mazerete gerek olmaksızın iki namazın bir vakitte cemedilmesi câizdir.


İKİ NAMAZIN CEMEDİLMESİNİ CAİZ KILAN SEBEPLER NELERDİR?

Cem'i kabul edenlere göre, iki namazın cemedilmesini câiz kılan sebepler, ayrıntıdaki görüş ayrılıkları bir tarafa bırakılacak olursa şunlardır:

1. Yolculuk (sefer),

2. Yağmur, çamur, kar, dolu,

3. Hastalık,

4. İhtiyaç ve meşguliyet.

1. YOLCULUK

Hanefîler dışındaki çoğunluk âlimler, yolculuğu bir mazeret kabul ederek, yolculukta cem' yapılmasını câiz görmüşlerdir. Ancak bazı ayrıntılarda aralarında görüş ayrılığı vardır. Buna göre Mâlikîler, cem' yapmanın câiz olabilmesi için yolculuğun yorucu bir yolculuk olmasını şart koşarken, Şâfiîler ve Hanbelîler, yorucu olup olmamasına bakılmaksızın yolculuğun her hâlükârda cem' için bir mazeret olduğunu söylerler. Bu noktada Şâfiîler, Mâlikîler'in ve Hanbelîler'in aksine, ayrı bir şart ileri sürerek, cem' yapmayı câiz kılan yolculuğun, herhangi bir yolculuk değil, namazların kısaltılmasını câiz kılan nitelik, süre veya mesafedeki yolculuk olduğunu söylerler. Bu arada yolculuğun türüne ve amacına bağlı olarak da bazı görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır. Kimi Mâlikîler, deniz yolculuğunu da sefer hükmünden istisna etmişlerdir.

2. YAĞMUR, KAR, DOLU

Yağmur, şiddeti konusundaki görüş ayrılıkları bir tarafa bırakılacak olursa, Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerinde, yolcu olmayan (mukim) kişiler için bir mazeret kabul edilmiş ve böyle günlerde namazın cem'i belli şartlarla câiz görülmüştür. Mâlikîler ve Hanbelîler, sadece akşam ile yatsının mescidde cem'-i takdîm olarak cemedilmesini câiz görürken, Şâfiîler buna öğle ve ikindinin cem'ini de ilâve etmişlerdir. Bu ve benzeri sebepler, evde değil, sadece mescidde cemaatle birlikte cem' yapmayı câiz hale getirir. Şâfiîler, yerlerin çamurlu olmasını cem' yapmayı câiz kılan mazeret kabul etmezken, Hanbelîler bunu bir mazeret saymış, Mâlikîler ise cem'in câiz olabilmesi için çamurla birlikte zifiri karanlık durumunun bulunmasını şart koşmuşlardır.

3. HASTALIK

Mâlikîler'e göre hasta bir kişi, ikinci bir namazın vaktine kadar durumunun namaz kılamayacak derecede kötüleşeceğinden veya bayılacağından endişe ediyorsa, cem' yapabilir. Hanbelîler de hastalık sebebiyle meşakkat söz konusu olduğunda cem'i câiz görmüşler ve emzikli kadını, istihâze kanı gören kadını, özür sahibi kişileri ve her vakit için abdest almaktan âciz olan kişileri de aynı hükümde tutmuşlardır. Şâfiîler'e göre ise hastalık sebebiyle cem' câiz değildir. 4. İhtiyaç, Meşguliyet ve Sıkıntı. İhtiyaç ve sıkıntı sebebiyle cem' genelde câiz görülmemiştir. Cem' konusunda en geniş görüşe sahip olan Hanbelî mezhebinde sıkıntı ve meşguliyetin cem'i câiz kılacağı söylenmektedir. Hanbelî fakihi Ebû Ya'la'nın bu hususta getirdiği ölçü şudur: "Cumanın ve cemaatle namazın terkedilmesini câiz kılan her sebep, cem'i de câiz kılar". İbâzî mezhebine göre ise, namazın vaktinde kılınmasında sıkıntı doğuran her mazeret cem' için bir sebep teşkil eder. İbn Sîrîn, İbn Şübrüme, Eşheb gibi ünlü âlimler ve bazı Şâfiî fakihleri, bir sebep olmaksızın cem' yapılmasını da -itiyat haline gelmemesi şartıyla- câiz görmüşlerdir. Saîd b. Müseyyeb'in de bu yönde bir fetvası bulunmaktadır.


MEZHEPLERİN CEM KONUSUNDA GÖRÜŞ AYRILIĞININ SEBEPLERİ NELERDİR?

Mezheplerin cem' konusunda görüş ayrılığına düşme sebepleri üç noktada toplanabilir:

1. Namazların vakitlerini tayin eden hadisler yanında, cem' konusunda birbiriyle çelişir gözüken haberlerin bulunması. Bu durumda kimi âlimler, cem' konusundaki haberlerin, vakitlemeye ilişkin hadisleri tahsis ettiğini ileri sürerek cem'i câiz görürken, kimileri de cem' konusundaki haberleri te'vil ederek cem'e karşı çıkmışlardır.

2. Arafat ve Müzdelife'de cem' yapmanın meşrûluğunda ittifak vardır. Diğer zaman ve yerlerdeki namazın buna kıyas edilip edilmeyeceği tartışma konusu olmuştur. Bu kıyası câiz görenler, cem'i de câiz görmüşlerdir.

3. Namazların müşterek vakitleri olup olmadığı noktasındaki tartışma da, cem' konusundaki görüş ayrılığının önemli bir nedeni olmuştur. Beş vakit namazın ilk ve son vakitleri, ayrıntıdaki ihtilâflar bir yana, bellidir ve herkes tarafından kabul edilmektedir. Ca'ferî mezhebinin vakit anlayışı, Ehl-i sünnet'ten farklı olup, olağan durumlarda bile cem'e imkân veren bir şekildedir. Şiîler genelde cem' yaparak namaz kıldıkları için, onların namazı üçe indirdiği zannedilir. Burada cem'i câiz görenlerin ve câiz görmeyenlerin gerekçelerini tartışmayacağız. Hanefîler iki yer dışında cem'i kabul etmemiş, diğer mezhepler belli mazeretler sebebiyle cem'i kabul etmişlerdir. Hanefî mezhebinin görüşü, teorik olarak daha tutarlı ve savunulabilir olmakla birlikte, günümüzde cem'in yapılmasının namaz kılanlara sağlayacağı birtakım kolaylıklar bulunmaktadır. Cem' yapmak sonradan ortaya çıkmış, uydurulmuş bir uygulama değildir. Nitekim Arafat ve Müzdelife'de cem' yapılacağını bütün mezhepler söylemektedir. Bunun yanında Hz. Peygamber'in çeşitli zamanlarda ve çeşitli durumlarda iki namazı birleştirerek bir vakitte kıldığı yönünde rivayetler bulunmaktadır.

Gerek Arafat ve Müzdelife'deki cem'in, gerekse öteki rivayetlere göre çeşitli zamanlarda yapılan cem'in gerekçesi ve hikmeti namaz kılanlara kolaylık sağlanmasıdır. Hz. Peygamber'in, korku ve yolculuk durumu olmaksızın da öğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı birlikte kıldığına dair rivayetler bulunduğu gibi (Muvatta, I, ; Müslim, "Salâtü'lmüsâfirîn", 49), bazı sahâbîlerin de cem' yaptığı nakledilmektedir. Cem'in Arafat ve Müzdelife dışında câiz olmadığını savunan Hanefîler ise büyük ölçüde, namazların belli vakitlere göre belirlendiğini bildiren âyetlere (el-Bakara 2/; en-Nisâ 4/) ve Cibrîl'in peş peşe iki gün Hz. Peygamber'e imamlık yaparak namazların ilk ve son vakitlerini göstermesine dayanmışlardır. Bu âyetler ve bu rivayet, her bir namazın kendine özel bir vakti bulunduğuna ve bu vaktin öncesine veya sonrasına alınmasının câiz olmadığına delâlet etmektedir. Hanefîler ayrıca, namazın kasten geciktirilerek vaktinin çıkmasına yol açmayı tehditli ifadelerle yasaklayan hadislere ve İbn Mes'ûd'dan gelen mukabil rivayetlere de tutunmuşlardır.

Namaz için özel vakitler konulmuş ve bu vakitler namazın vücûbu için sebep kılınmıştır. Kur'an'da mücmel olarak belirtilen vakitler, Hz. Peygamber tarafından belirlenmiş ve namaz vakitleri tevâtürle sabit olmuştur; tevâtürle sabit olan bir şeyi de haberi vahidle terketmek kesinlikle câiz değildir. Şu kadar ki, namaz vakitlerini fiilî olarak uygulayan ve belirten Hz. Peygamber olduğu gibi, cem'in meşruiyetini söz ve fiili ile belirten de odur. Sünnetin bir kısmı alınıp bir kısmı atılamayacağına göre, bunların arasını uzlaştırmak gerekir. Buna göre, olağan ve normal durumlar için beş vakit namazın vakitlerine titizlikle uyulması kuraldır. Ancak bazı özel durumlarda, ihtiyaç ve zaruret sahiplerine de cem' ruhsatı tanınmış olmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Cem', bir ruhsat ve kolaylaştırmadır; gerektiğinde bu ruhsattan istifade edilmelidir. Sünnî fıkıh mezheplerine göre kural, her namazın kendi özel vaktinde kılınmasıdır. Ancak geçerli bir mazeretin olması durumunda cem' yapılabilir. Namaz dinin direği kabul edildiği için, hiçbir mazeret nedeniyle terkine izin verilmemiş, fakat kılınabilmesi için birtakım kolaylıklar getirilmiştir. Bu bakımdan olağan dışı durumlarda, alışkanlık haline getirmemek kaydıyla ve belirli şartlarla cem' yapılabilir. Namazı vaktinde kılmalarında bir sıkıntı ve güçlük söz konusu olan kişilerin, kendi durumlarını yukarıdaki bilgi ve ruhsatlar çerçevesinde değerlendirerek netice itibariyle Allah'a karşı şahsî sorumluluğunu ilgilendiren bu konuda kendilerinin karar vermesi en uygun olan yoldur. Ayrıca bilinmelidir ki, cem'-i takdîm veya cem'-i te'hîr yapmak, namazın amacının gerçekleşmesi bakımından, namazın kazâya kalmasından daha uygun bir çözüm olarak görünmektedir.

CEM' YAPARKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Sabah namazı hiçbir şekilde cemedilemez. Cem' yalnızca öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı arasında olabilir. Şayet cem'-i takdîm yapılacaksa, meselâ öğle ile ikindi, öğlenin vaktinde birlikte kılınacaksa, öğle namazına başlarken cem' yapmaya niyet etmek gerekir. Kimilerine göre, birinci namazı bitirmedikçe de niyet edilebilir. Cem'-i tehîrde ise, birinci namazın vakti içerisinde cem' yapmaya niyet etmek gerekir. Aksi takdirde, namazı vaktinden sonraya ertelemiş olur ki bu haramdır.

Cem'-i takdîmde, sırayı gözetmek (tertibe riayet etmek) gerekir. Öğle ile ikindi cem' ediliyorsa önce öğle, sonra ikindi kılınmalıdır. Cem'-i te'hîrde ise sıraya riayet edilmezse Hanbelîler'e göre sahih olur; Şâfiîler'e göre de sahih olmakla birlikte ikinci namaz kazâ olarak kılınmış olur. Cem' yapılırken, iki namazın ara vermeksizin peşi peşine kılınması (muvâlât) gerekir. Mâlikîler, birlikte kılınan iki farzın arasına nâfile katmayı dahi uygun görmemişlerdir. Şâfiî ve Hanbelîler'e göre eğer cem' birinci namazın vaktinde yapılıyor (cem'-i takdîm) ise, peş peşelik şarttır; ikinci namazın vaktindeki yapılıyor ise bu şart değildir.

İki namaz arasında verilebilecek aranın belirlenmiş bir miktarı olmayıp, abdest alacak ve kamet getirecek kadar bir süre olduğu söylenmektedir. Akşam ile yatsının cem'-i takdîm olarak birlikte kılınması durumunda vitir namazının ne olacağı konusunda da ağırlıklı görüş, bunun yatsı namazına tâbi olduğu ve dolayısıyla yatsı namazı kılındıktan sonra kılınabileceği yönündedir.

Namaz günde beş vakit kılınır. Ancak bazı hallerde iki vaktin bir arada takdim veya tehir edilerek kıınlması meşru olmuştur.

HANEFÎ MEZHEBİ: Yalnızca hac zamanı Arafatta öğle ile ikindi cem’-i takdîm; Müzdelife’de de akşam ile yatsı cem’-i te’hîr edilerek kılınır. Bunlardan birincisi sünnet; ikincisi ise vacibdir. Arafattaki cem’ sadece Arafat hutbesini okuyan imamın arkasında cemâ’atle kılanlar için mevzu bahistir. Çadırlarda cemâ’atle veya münferiden namaz kılanlar namazı cem’ edemez; İmam Ebu Yusuf’a ve diğer üç mezhebe göre edebilirler. Müzdelife’deki cem’ için cemâ’atle kılmak şart değildir; münferiden kılanlar da cem’ ederler. Akşam namazı ile yatsıyı Müzdelife’de cem’ etmeden, akşamı yolda kılanlar, Müzdelifeye geldikten sonra iade ederler. İmam Ebu Yusuf’a göre iade etmelerine gerek yoktur. (Hanefide, bunun dışında namazları cem etmek caiz değildir.)

MALİKÎ MEZHEBİ Hac: Arafat ve Müzdelife’de namazları cem’ etmek sünnettir. Arafat’ta cem’, imamın arkasında namaz kılan içindir.

Sefer: Sefer sebebiyle namazları cem’ etmek câizdir. Sefer ister uzun (80 km), isterse kısa (27 km) olsun, namazı cem’ etmek câizdir. Seferin karada olup, denizde olmaması lâzımdır. Sefere çıkmadan namaz cem’ edilemez. (Hanefî mezhebinde olup da ihtiyaç halinde Mâlikîyi taklid ederek namazlarını cem etmek durumunda kalan bir kimse, gerek bir günlük (27 funduszeue.info) yola, gerekse 3 günlük (80 funduszeue.info) yola gitmeye niyet etsin, takdim-tehir ederek namazlarını cem edebilir. Bu mesafeler, Mâlikî mezhebindeki sefer uzunluğu olduğu için, Hanefîler, bu mesafelerdeki seferlerinde namazlarını cem ederken, kısaltmadan 4 rekat olarak kılarlar. Şayet kendi mezheplerindeki sefer mesafesi olan funduszeue.info yola gitmeye niyet etmişlerse, 4 rekatlik namazlarını cem ederken de kısaltarak 2 rekat olarak kılarlar.) Seferin mübah bir sefer olması lâzımdır. Kölenin efendisinden kaçması, yol kesme veya şarap ticareti gibi bir sebeple seferde cem’ câiz değildir. Bu niyyetle sefere çıkıp yolda tevbe eden, bu andan itibaren namazlarını cem’ edebilir. Mübah bir sebeple sefere çıkıp, yolda niyyetini kötü yönde değiştiren kimse artık cem’ edemez.

Yağmur: Yağmur ve karanlıkla beraber çamurda namazı cem’ etmek ancak câmi’de cemâ’atle olur ve sadece akşam namazı ile yatsı namazı cem’-i takdîm ile kılınır. (Öğle ile ikindi namazı cem edilemez.) Yağmur insana elbisesini başına büründürecek kadar; çamur da ayakkabıyla yürümeğe mani olacak kadar olmalıdır. İki namaz arasında nâfile kılınmaz. Evde veya mescidde münferiden kılan cem’ edemez. Ancak imam câmi’de yalnız başına kılsa bile, namazlarını cem’ edebilir; ancak imamete de niyyet etmesi gerekir. Birinci namaza başladıktan sonra yağmur kesilse, cem’e devam edebilir; birinciye başlamadan evvel yağmur kesilse artık cem’ câiz olmaz.

Hastalık: Bayılmak, baş dönmesi, humma ve benzeri hastalıklarda namazlar cem’ edilerek kılınabilir. Ancak hastalık karın ağrısı gibi hafif ise namazları cem’ edemez; birleştirir. Yani, vaktin sonuna doğru mesela öğle namazını kılar, hemen ardından vaktinin başında da ikindi namazını peşpeşe kılar. Buna cem’-i sûrî; yani görünüşte cem’ denir.

İhtiyaç ve Korku: Abdullah bin Abbas hazretleri, Basra’da bir kız isteme ve nişan sebebiyle önce öğle ve ikindiyi cem’-i takdim ile kılmış; kız isteme ve nişan merasiminden sonra da akşam ile yatsıyı cem’-i te’hîr ile kılmıştı. Bunun sebebini sordular. “Resulullah sefer, yağmur, hastalık ve korku olmaksızın bir meşguliyet sebebiyle öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı cem’ etti” buyurdu. “Bundan muradı ne idi?” diye sorulunca da “Ümmetine zorluk çıkarmamak için” cevabını verdi. bu hadîs-i şerîf Müslim, Ebû Davud ve Muvatta’da vardır. Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezhebinden veya İbni Şübrime gibi mezhebi günümüze tam olarak ulaşmamış bazı âlimler âdet hâline getirmemek şartıyla, sefer, hastalık, yağmur, korku gibi bir özür olmadan da, ihtiyaç sebebiyle iki namazı cem etmeye delil olarak bu hadîs-i şerîfi almıştır. İmam Mâlik’in talebesinden Eşheb’in ictihâdına göre sefer, yağmur, hastalık ve korku sebebiyle namazları cem’ etmek câiz olduğu gibi; bunlar olmaksızın bir ihtiyaç sebebiyle (düğün gibi), âdet haline getirmeksizin, namazı mukîmken cem’ etmek câizdir. Mutlak müctehidlerden İbni Sîrîn ve İbni Şübrime de böyle ictihâd etmiştir. Mâlikî mezhebinde iki namazı cem’ etmenin sahih olması için cem’ etmeye niyyet etmek lâzımdır. İki namaz arasında nâfile kılınmaz; ancak kılınırsa cem’ bâtıl olmaz, mekruh olur. İki namaz arasında ikâmet okunur. (Bu durumda kalan sefere çıkacak bir Hanefî, yollarda namaz kılamamak korkusunu taşıyorsa veya başka bir ihtiyaç hâlinde, evinde Mâlikî mezhebini taklid etmek suretiyle, vaktin farz namazının peşinden bir sonraki namazı takdim ederek, namazlarını kısaltmadan 4 rekat olarak kılabilir. Yolda imkân olursa, birinci vakit çıktıktan sonra, cem’-i takdim ile kıldıkları ikinci vakti (duruma göre ikindi veya yatsıyı) tekrar kılar.)

ŞAFİ’Î MEZHEBİ

Hac: Hacda, Arafat ve Müzdelife’de namazları cem’ etmek sünnettir.

Sefer: Seferde namazları cem’ etmek câizdir. Seferin günah için olmaması lâzımdır. 3 günlük yola (80 km) gidilmesi halinde cem’ câizdir. Sefere çıkmadan veya sefer bittikten sonra cem’ yapılamaz. Eğer cem’-i takdîm yapılıyorsa, ilk namazın vakti çıkmadan namazları cem’ etmeye niyyet etmek lâzımdır. İkinci namazı kılarken seferiliğin devam ediyor olması lâzımdır. Seferde, ikindi ile cem’ ederek kılmak için, öğleyi gecikdirse, öğle vakti çıkdıkdan sonra, mukîm olsa, önce öğle nemâzını kazâ eder. Öğleyi kazâya bırakdığı için günâha girmez. Namazları tertibe riâyet ederek, yani önce birinci namazı kılmak lâzımdır. Namazları peşpeşe kılmak lâzımdır.

Yağmur: Yağmur sebebi ile ancak câmi’de cemâ’at ile cem’i takdîm câizdir. Öğle ile ikindi; akşam ile yatsı cem’-i takdîm ile kılınabilir. Cem’-i takdîm yapmışsa nâfileleri önce veya sonra kılar; iki farzın arasında kılmaz. Cem’-i te’hîr yapmışsa iki farzın arasında nâfileleri de kılabilir. İmam Şâfi’înin bir başka kavlinde, mescid haricinde de, münferiden kılana da cevaz verilmiştir.

Hasta: Hasta, cem’-i takdîm veya te’hîr ile namazlarını kılabilir.

İhtiyaç ve Korku: Buraya kadar anlatılan Şâfi’î mezhebinin meşhur kavlidir.

Müteahhirin (sonra gelen) Şâfi’î fakihlerine göre, sefer, yağmur, hastalık ve korku sebebiyle namazları cem’ etmek câiz olduğu gibi; bunlar olmadan bir ihtiyaç sebebiyle adet haline getirmeksizin namazı mukimken cem’ etmek câizdir. Bunlar arasında İbni Münzir, Kaffâl eş-Şâşî, Ebû İshak Mervezî gibi fakihler vardır. İmam Nevevî, hastalık ve korku sebebiyle iki namazı cem’ etmenin cidden kuvvetli bir kavil olduğunu bildiriyor.

Şâfi’îde namazı cem’ etmenin şartları: Cem’-i takdîmin şartları: namazlara cem’ etmeye niyyet etmelidir. Namazlarda tertibe riâyet etmelidir; yani önce birinci namazı, sonra ikincisini kılmalıdır. Namazları peşpeşe kılmalıdır. Ezân, ikâmet, tahâret için fâsıla câizdir. İkinci namaza başlarken özrün devam ediyor olması lâzımdır. İkinci namazın vakti girmeden özür ortadan kalkarsa bu ikinci namazı tekrar kılmalıdır. Birinci namaz sahih olmalıdır; sonradan sahih olmadığı anlaşılırsa, cem-i takdîm bâtıl olacağından her iki namazı da tekrar kılmak gerekir. Cem’-i te’hîrde ilaveten, birinci namazın vakti çıkmadan cem’e niyyet edilmelidir. Seferde, ikindi ile cem’ ederek kılmak için, öğleyi gecikdirse, öğle vakti çıkdıkdan sonra, mukîm olsa, önce öğle nemâzını kazâ eder. Öğleyi kazâya bırakdığı için günâha girmez.

HANBELÎ MEZHEBİ

Hac: Hacda, Arafat ve Müzdelife’de namazları cem’ etmek sünnettir.

Sefer: Günah olmayan seferde namaz cem’ edilebilir. Hastalık: Namazları cem’ etmediği takdirde meşakkat çekecek olan hasta, iki namazı cem’ edebilir. İdrarını tutamayan, özür sahipleri iki namazı cem’ edebildiği gibi; çocuk emziren veya istihâzeli kadın da iki namazı cem’ edebilir. Su veya teyemmüm ile her namaz için abdest almaktan âciz olan da iki namazı cem’ edebilir. A’mâ veya yer altında yaşayanlar/çalışanlar gibi vakti bilmekten âciz olanlar da iki namazı cem’ ederek kılabilirler.

Yağmur: Elbiseyi ıslatacak derecede yağmur, kar, şiddetli soğuk, karanlık, şiddetli soğuk rüzgar, sulu çamur halleri, namazı cem’ etmek için özürdür. Evinde veya mescidde kılmak arasında cem’ bakımından fark yoktur. Bulunduğu yerin çatısı örtülü bile olsa.

Korku: Canına, malına, ma’îşetine ve ırzına zarar geleceğinden korkanlar da iki namazı cem’ ederek kılabilir.

İhtiyaç Yukarıda sayılan sebeplerle ve namazı cem’ etmediği zaman meşakkate düşecek herkes için, sefer, korku ve yağmur olmaksızın iki namazı cem’ etmek câizdir.

Hanbelîde namazı cem’ etmenin şartları: Cem’-i takdîmde şu şartlar vardır: Cem’e birinci namazın iftitah tekbirini alırken niyyet etmelidir. Tertibe riâyet edilmelidir; yani önce birinci, sonra ikinci namaz kılınmalıdır. İki namaz peşpeşe kılınmalıdır. Arada ikâmet ve çabucak abdest alma dışında fâsıla vermemelidir. Eğer nâfile kılarsa, cem’ bâtıl olur. İkinci namazı tamamlamadan seferîlik, hastalık, yağmur vs sona ererse; cem’ edilemez; bu ikinci namazı artık vaktinde kılmak gerekir. Cem’-i te’hîrde ise ayrıca ikinci namazın vakti girinceye kadar bu özürlerin devam etmesi gerekir. cem’-i te’hîrde namazları peşpeşe kılmak ve tertibe riâyet de şart değildir. Cem’-i te’hîrde ikinci namazın vakti girinceye kadar özrün devam etmesi lâzımdır. İkinci vakit girdikten sonra özür ortadan kalkmışsa, cem’in sıhhatine tesir etmez. Her iki cem’de de namazlar cemâ’atle kılınıyorsa, birinci namazı bir imamla, ikinciyi bir başka imamla kılmak câizdir.

İki Namazı Cem’ (Özürlere göre)

Hac zamanı Arafat ve Müzdelife’de cem’

Arafatta öğle ile ikindi cem’-i takdîm; Müzdelife’de de akşam ile yatsı cem’-i te’hîr edilerek kılınır. Dört mezhebde de bu sünnettir. Arafattaki cem’ sadece Arafat hutbesini okuyan imamın arkasında cemaatle kılanlar için mevzu bahistir. Hanefî mezhebinde çadırlarda cemaatle veya münferiden namaz kılanlar namazı cem’ edemez; İmam Ebû Yûsuf’a ve diğer üç mezhebe göre edebilirler. Müzdelifedeki cem’ için cemaatle kılmak şart değildir; münferiden kılanlar da cem’ ederler. (Hanefide bunun dışında namazları cem etmek caiz değildir.)

Sefer durumunda:

Mâlikî mezhebinde; sefer sebebiyle namazları cem’ etmek câizdir. Sefer ister uzun (80 km), isterse kısa, yani bir günlük (27 km) olsun, namazı cem’ etmek câizdir. Seferin karada olması; denizde olmaması lâzımdır. Sefere çıkmadan namaz cem’ edilemez (Hanefî mezhebinde olup da ihtiyaç halinde Mâlikîyi taklid ederek namazlarını cem etmek durumunda kalan bir kimse, gerek bir günlük (27 funduszeue.info) yola, gerekse üç günlük (80 funduszeue.info) yola gitmeye niyet etsin, takdim-tehir ederek namazlarını cem edebilir. Bu mesafeler, Mâlikî mezhebindeki sefer uzunluğu olduğu için, Hanefîler, bu mesafelerdeki seferlerinde namazlarını cem ederken, kısaltmadan 4 rekat olarak kılarlar. Şayet kendi mezheplerindeki sefer mesafesi olan funduszeue.info yola gitmeye niyet etmişlerse, 4 rekatlik namazlarını cem ederken de kısaltarak 2 rekat olarak kılarlar.) Seferin mübah bir sefer olması lâzımdır. Kölenin efendisinden kaçması, yol kesme veya şarap ticareti gibi bir sebeple seferde cem’ câiz değildir. Bu niyetle sefere çıkıp yolda tevbe eden, bu andan itibaren namazlarını cem’ edebilir. Mübah bir sebeple sefere çıkıp, yolda niyetini kötü yönde değiştiren kimse artık cem’ edemez.

Şâfi’î mezhebinde; seferde namazları cem’ etmek câizdir. Seferin günah için olmaması lâzımdır. Üç günlük yola (80 km) gidilmesi halinde cem’ câizdir. Sefere çıkmadan veya sefer bittikten sonra cem’ yapılamaz. Eğer cem’-i takdîm yapılıyorsa, ilk namazın vakti çıkmadan namazları cem’ etmeye niyet etmek lâzımdır. İkinci namazı kılarken seferîliğin devam ediyor olması lâzımdır. Seferde, ikindi ile cem’ ederek kılmak için, öğleyi gecikdirse, öğle vakti çıkdıkdan sonra, mukîm olsa, önce öğle nemâzını kazâ eder. Öğleyi kazâya bırakdığı için günâha girmez. Namazları tertibe riayet ederek, yani önce birinci namazı kılmak lâzımdır. Namazları peşpeşe kılmak lâzımdır.

Hanbelî mezhebinde de günah olmayan seferde namaz cem’ edilebilir.

Yağmur durumunda:

Mâlikî mezhebinde, yağmur ve karanlıkla beraber çamurda namazı cem’ etmek ancak câmi’de cemâ’atle olur ve sadece akşam namazı ile yatsı namazı cem’-i takdîm ile kılınır. (Öğle ile ikindi namazı cem edilemez.) Yağmur insana elbisesini başına büründürecek kadar; çamur da ayakkabıyla yürümeğe mâni’ olacak kadar olmalıdır. İki namaz arasında nâfile kılınmaz. Evde veya mescidde münferiden kılan cem’ edemez. Ancak imam câmi’de yalnız başına kılsa bile, namazlarını cem’ edebilir; ancak imâmete de niyyet etmesi gerekir. Birinci namaza başladıktan sonra yağmur kesilse, cem’e devam edebilir; birinciye başlamadan evvel yağmur kesilse artık cem’ câiz olmaz.

Şâfi’î mezhebinde; yağmur sebebi ile ancak câmi’de cemâ’at ile cem’i takdîm câizdir. Öğle ile ikindi; akşam ile yatsı cem’-i takdîm ile kılınabilir. Cem’-i takdîm yapmışsa nâfileleri önce veya sonra kılar; iki farzın arasında kılmaz. Cem’-i te’hîr yapmışsa iki farzın arasında nâfileleri de kılabilir. İmam Şâfi’înin bir başka kavlinde, mescid hâricinde de, münferiden kılana da cevaz verilmiştir.

Hanbelî mezhebinde, elbiseyi ıslatacak derecede yağmur, kar, şiddetli soğuk, karanlık, şiddetli soğuk rüzgâr, sulu çamur namazı cem’ etmek için özürdür. Evinde veya mescidde kılmak arasında cem’ bakımından fark yoktur. Bulunduğu yerin çatısı örtülü bile olsa.

Hastalık durumunda:

Mâlikî mezhebinde, bayılmak, baş dönmesi, humma ve benzeri hastalıklarda namazlar cem’ edilerek kılınabilir. Ancak hastalık karın ağrısı gibi hafif ise namazları cem’ edemez; birleştirir. Yani, vaktin sonuna doğru mesela öğle namazını kılar, hemen ardından vaktinin başında da ikindi namazını peşpeşe kılar. Buna cem’-i sûrî; yani görünüşte cem’ denir.

Şâfi’î mezhebinde, hasta cem’-i takdîm veya te’hîr ile namazlarını kılabilir.

Hanbelî mezhebinde namazları cem’ etmediği takdirde meşakkat çekecek olan hasta, iki namazı cem’ edebilir. İdrarını tutamayan, özür sahipleri iki namazı cem’ edebildiği gibi; çocuk emziren veya istihâzeli kadın da iki namazı cem’ edebilir.

İhtiyaç ve Korku halinde: Abdullah bin Abbas hazretleri, Basra’da bir kız isteme ve nişan sebebiyle önce öğle ve ikindiyi cem’-i takdim ile kılmış; kız isteme ve nişan merasiminden sonra da akşam ile yatsıyı cem’-i te’hîr ile kılmıştı. Bunun sebebini sordular. “Resulullah sefer, yağmur, hastalık ve korku olmaksızın bir meşguliyet sebebiyle öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı cem’ etti” buyurdu. “Bundan muradı ne idi?” diye sorulunca da “Ümmetine zorluk çıkarmamak için” cevabını verdi. Bu hadîs-i şerîf Müslim, Ebû Davud ve Muvatta’da vardır. Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezhebinden veya İbni Şübrime gibi mezhebi günümüze tam olarak ulaşmamış bazı âlimler, âdet hâline getirmemek şartıyla, sefer, hastalık, yağmur, korku gibi bir özür olmadan da, ihtiyaç sebebiyle iki namazı cem etmeye delil olarak bu hadîs-i şerîfi almıştır.

Mâlikî mezhebinde, İmam Mâlik’in talebesinden Eşheb’in ve İbni Münzir, Kaffâl eş-Şâşî, Ebû İshak Mervezî gibi müteahhir (sonra gelen) Şâfi’î fakihlerinin ictihadına göre sefer, bir ihtiyaç halinde veya yağmur, hastalık ve korku sebebiyle namazları cem’ etmek câiz olduğu gibi; bunlar olmaksızın, âdet hâline getirmeksizin namazı mukîmken cem’ etmek câizdir. Mutlak müctehidlerden İbni Sîrîn ve İbni Şübrime de böyle ictihâd etmiştir. (Bu durumda kalan sefere çıkacak bir Hanefî, yollarda namaz kılamamak korkusunu taşıyorsa veya başka bir ihtiyaç hâlinde, evinde Mâlikî mezhebini taklid etmek suretiyle, vaktin farz namazının peşinden bir sonraki namazı takdim ederek, namazlarını kısaltmadan 4 rek’at olarak kılabilir. Yolda ilk vakit çıktıktan sonra imkân olursa, cem’-i takdim ile kıldığı ikinci vakti (duruma göre ikindi veya yatsıyı) tekrar kılar.)

Hanbelî mezhebinde, canına, malına, maîşetine ve ırzına zarar geleceğinden korkmak, namazları cem’ etmek için özürdür.

Su veya teyemmüm ile her namaz için abdest almaktan âciz olmak Hanbelî mezhebinde namazları cem’ etmek için özürdür.

A’mâ veya yer altında yaşayanlar gibi vakti bilmekten aciz olmak Hanbelî mezhebinde namazları cem’ etmek için özürdür.

Cem’in diğer bazı şartları:

Mâlikî mezhebinde iki namazı cem’ etmenin sahîh olması için cem’e niyyet etmek lâzımdır. İki namaz arasında nâfile kılınmaz; ancak kılınırsa cem’ bâtıl olmaz, mekruh olur. İki namaz arasında ikâmet okunur.

Şâfi’î mezhebinde, cem’-i takdîmin şartları şunlardır: Namazları cem’ etmeye önceden niyyet etmelidir. Namazlarda tertibe riâyet etmelidir. Yani önce birinci namazı; sonra ikincisini kılmalıdır. Namazları peşpeşe kılmalıdır. Ezân, ikâmet, tahâret için fâsıla câizdir. İkinci namaza başlarken özrün devam ediyor olması lâzımdır. İkinci namazın vakti girmeden özür ortadan kalkarsa bu ikinci namazı tekrar kılmalıdır. Birinci namaz sahîh olmalıdır; sonradan sahîh olmadığı anlaşılırsa, cem-i takdîm bâtıl olacağından her iki namazı da tekrar kılmak gerekir. Cem’-i te’hîrde ilâveten, birinci namazın vakti çıkmadan cem’e niyyet edilmelidir. Seferde, ikindi ile cem’ ederek kılmak için, öğleyi gecikdirse, öğle vakti çıktıktan sonra, mukîm olsa, önce öğle namazını kazâ eder. Öğleyi kazâya bıraktığı için günâha girmez.

Hanbelî mezhebinde, cem’-i takdîmde şu şartlar vardır: Cem’e birinci namazın iftitah tekbirini alırken niyyet etmelidir. Tertibe riâyet edilmelidir; yani önce birinci, sonra ikinci namaz kılınmalıdır. İki namaz peşpeşe kılınmalıdır. Arada ikâmet ve çabucak abdest alma dışında fâsıla vermemelidir. Eğer nâfile kılarsa, cem’ bâtıl olur. İkinci namazı tamamlamadan seferîlik, hastalık, yağmur vs. sona ererse; cem’ edilemez; bu ikinci namazı artık vaktinde kılmak gerekir. Cem’-i te’hîrde ise ayrıca ikinci namazın vakti girinceye kadar bu özürlerin devam etmesi gerekir. Cem’-i te’hîrde namazları peşpeşe kılmak ve tertibe riâyet de şart değildir. Cem’-i te’hîrde ikinci namazın vakti girinceye kadar özrün devam etmesi lâzımdır. İkinci vakit girdikten sonra özür ortadan kalkmışsa, cem’in sıhhatine tesir etmez. Her iki cem’de de namazlar cemâ’atle kılınıyorsa, birinci namazı bir imamla, ikinciyi bir başka imamla kılmak câizdir.

Netice: Hac zamanı, Arafat ve Müzdelife’de iki namazın cem’ edilmesi 4 mezhebde de sünnettir. Bunun dışında: Mâlikî ve Şâfi’î mezheblerinde, sefer, hastalık, yağmur, korku ve âdet haline getirmeksizin bir ihtiyaç durumunda iki namazı cem’ etmek câizdir. Hanbelî mezhebinde, sefer, hastalık, yağmur, korku, vakti anlamaktan âciz olma, su ve teyemmümle abdest almaktan âciz olma, emzikli veya istihazeli olma gibi sebeplerle ve namazı cem’ etmediği zaman meşakkate düşecek herkes için, sefer, korku ve yağmur olmaksızın iki namazı cem’ etmek câizdir.

Me’hazlar: Şa’rânî: el-Mizân’ül-Kübrâ; Şirbinî: el-Muğni’l-Muhtâc; Hattâb: Mevâhibü’l-Celîl li-Şerhi Muhtasârı Halîl; Mevvâk: et-Tâc ve’l-İklîl li-Şerhi Muhtasârı Halîl; İbn Kudâme: el-Muğnî; Reşîdü’r-Râşid: ed-Dürerü’n-Nakıyye fî Metâlibi’l-Fıkhiyye; Nevevî: Şerhu Sahihi Müslim; Hattâbî: Meâlimü’s-Sünen Şerhu Süneni Ebi Dâvud; Zerkânî: Şerhu Muvatta’ el-Fıkhü alel Mezâhibi’l-erbaa;


16 Ağustos Pazartesi

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası