Bu Devran Böyle Gitmez

Başbakan Erdoğan teröristlere ve onları maşa olarak kullanan oyun kurucularına, çok sert mesajlar verdi. Türkiye'yi güzel günlerin beklediğini söyledi.

"Bu devran böyle gitmeyecek. Açık söylüyorum bütün sabotajlara, provakasyonlara, demokrasiye kurulan bütün pusu ve tuzaklara rağmen biz kardeşilk hukukumuzadan, adaletten ve hakkaniyetten demokrasi ve hukuktan geri adım atmadan bu acılara son verme mücadelemizi sürdüreceğiz" 

ÇÖKTÜLER

Türkiye'nin ayağa kalktığını ve tarihi mesafeler aldığını belirten Başbakan "meşru yoldan asla sapmadıklarını anlattı.

"Ak Parti iktidarının ilk gününden itibaren bu ülkede illegal tezgahlar, hukuksuz sektörler çöküşe geçti. Devlet ile vatandaşının arasına giren, istediği yere, zayıf gördüğü noktaya kin ve nefret tohumları eken, terör örgütleri eliyle devleti milletten soğutan organize suç şebekeleri, çeteler, mafyalar hallaç pamuğu gibi dağılmaya, savrulmaya başladı. Demokrasi açığından beslenenler artık siyaseti bu ülkede rehin alamazlar. Organize suç örgütlerinin, terör ve suç örgütlerinin nasıl içiçe oldukları, birbirlerinden nasıl el alıp, el verdikleri, birbirlerini nasıl besledikleri alenen deşifre olmuştur."

DEŞİFRE OLDULAR, MASKELERİ DÜŞTÜ

Türkiye'nin dünyanın en saygın ülkeleri arasına girdiğini belirten Başbakan, millete tuzak kuranların maskelerinin düştüğüne dikkat çekti. 

"İşte tam bu noktada maskeleriyle beraber açığa düşenler oldu. Demokrasiye pusu kuranlar, milletin yoluna mayın döşeyenler, bildikleri eski yöntemlerle, sabotajlarla Türkiye'yi durduracaklarını zannettiler. Propagandayla, suça azmettirdikleriyle, ölmeye ve öldürmeye sevk ettikleriyle, pusularıyla deşifre oldular. Ezberlerinin, alışkanlıklarının kurbanı olmuşlardı. Zira Türkiye artık yeni bir Türkiye'ydi. Ülkemiz ne zaman ayağa kalksa, terör sektörünün taşeronları can yakarak, demokrasiye, hukuka pusu kurmakta belli bir tecrübe edinmişlerdi. Can yakarak, can alarak, ocakları söndürerek bir terör sektörü oluşturmuşlardı. Demokrasi ve özgürlük alanlarının genişlemesi onların alanını daraltıyordu, bu gidişle istismar edecekleri alan kalmıyordu."

KARA PROPAGANDANIN FARKINDAYIZ

Başbakan ayrıca şunları söyledi:

"Şimdi hava harekatı nedeniyle yürütülen kara propagandayı da biliyoruz. Çok manidardır, gözyaşları karşısında bile hiçbir insani duygu belirtemeyen terör örgütü ile aynı dili kullananlar bu süreçte devlet ile vatandaşa arasına girmek için operasyonların masum halkı da taciz edeceğini iddia ediyorlar. Hayır, terör ile masum vatandaşı sadece siz birbirinden ayıramazsınız. Biz değil vatandaşımızın malının ve canının zarar görmesini, tek bir vatandaşımızın tırnağının zarar görmesini istemeyiz. Faili meçhuller geçmişte kaldı. Bizim dönemimizde bir tane faili meçhul gösteremezsiniz. Ölümle tehdit edildiği için çocuklarının rızık kapısı dükkanın kepenklerini kapatmak zorunda bırakılan masum vatandaşımız da bizi gayet iyi biliyor. Köylerine dönen yüzbinlerce insanımız da, terörden gördüğü zararı tazmin ettiğimiz onbinlerce vatandaşımız da, devlet televizyonundan ana dili Kürtçe yayını dinleyen vatandaşımız da bizi iyi biliyor, iyi tanıyor. Terörün en büyük acıyı o bölgedeki vatandaşımıza yaşattığını da bütün Türkiye biliyor."

HUKUKSUZLUK ORTADA

Adliyenin önünde Avukat Hakları Grubu adına konuşan Ferhat Çiçekli, Gezi davasında yargılananların hukuka ve adalete bağlı insanlar olduğunu belirterek şunları söyledi: “Gezi davası insanca yaşamak isteyenlerin, yaşamını demokrasiye, hukuka bağlı kılanların yargılandığı bir dava olmuştur. Avukat Can Atalay Gezi Parkı sürecindeki herhangi bir fiili sebebiyle değil, demokrasiye, Cumhuriyet’e ve insanca yaşamaya inancı nedeniyle tutukludur. ’inci kez Adalet Nöbeti tutuyor olmaz, içinde bulunduğumuz karanlığı, adaletsizliği, hukuksuzluğu bizlere acı bir şekilde göstermektedir.”

Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu adına konuşan Veysi Eski ise gazetecilerin özgürlüğüne vurgu yaparak şunlara değindi: “Adaletin kime, ne zaman, nasıl lazım olacağını bilemeyiz. Kürt gazetecinin gazeteciliği engellendiğinde sesimizi çıkarmadığımız zaman bütün gazetecilerin gazeteciliği engelleniyor. Bunu görmemiz gerekiyor. Adaletsizlik her nerede her kime karşı olursa olsun sesinizi yükseltmediğimiz sürece dönüp dolaşıp hepimizi vuracaktır.” Avukat Hasan Kılıç da “Can Atalay, doğaya, işçilere, madencilere ve onlara haklarına sahip çıktı. Bu gerçek üzeri örtülmeyecek derecede göz önünde duruyor” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal Gezi Davası’ndaki kararları eleştirdi ve şunları ifade etti: “Üzerinde tırnak makası yakalanmayan insanları, kalkıp hükümeti devirmeye teşebbüsten dolayı ceza vereceksiniz. Bu böyle gitmez arkadaşlar. Bu devran böyle gitmez.” ANKA

Konya Kırmızı Et Üreticileri Birliği’nin 5. Olağan Genel Kurulu, bugün gerçekleştirildi. Genel kurulda sektörün yaşadığı sorunlara değinen Nazif Karabulut, üreticinin artan girdi maliyetleri altında ezildiğini ve süt ineklerini kesime gönderdiğini söyledi.

&#;Gerek pandemi, gerek savaş nedeniyle çok zor günler geçirdik, geçirmeye devam ediyoruz&#; diyen Karabulut, artan girdi maliyetleri ürünlerine yansıtmayan tek sektörün süt ve süt üreticileri olduğunu söyledi.

‘ÜRETİCİ SEKTÖRDEN ÇIKARSA BİR DAHA ASLA DÖNMEZ’

Besi için dana bulamadıklarını da kaydeden Karabulut, “Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Kesime giden bir ineğin yeri ancak 36 ayda yeri doldurulabiliyor. Ana olmadan dana olmaz. Biz besiye almak için dana bulamıyoruz, bulsak da ateş pahası… Bizim fiyatlarımız biraz yükselmeye başlayınca bizi korumaları gerekenler piyasaya ucuz et vermekle, ithalat yapmakla tehdit ediyor. Bu devran böyle gitmez&#; ifadelerini kullandı.

Genel Kurulda Nazif Karabulut yeniden başkan seçildi.

    Bu Devran Böyle Gitmeyecek

​

​

         Yıllardır öğretmen kökenli sendikalarda hak ve menfaatlerimizin korunması ve geliştirilmesi için çaba gösterdik. Yapılan her eyleme, her etkinliğe destek verdik.  Öğretmen ve Akademisyenler kendi adına kurulan sendikalara üye olmak için çeşitli bahaneler gösterip, zorluk çıkarırken, biz ise sahip çıktık. Çareye en çok ihtiyacı olan kadrolar olduğumuz halde öğretmenlerin, Akademisyenlerin sorunlarına biz çare aradık.

​

        Onlara yapılacak her düzenleme, yapılacak her iyileştirme elbet bizlere de dolaylı olarak yansıtılacaktır dedik. Olmadı Araştırma Görv. TL zam geldi dedik bizlerde üniversitelerde en az maaşı alanlarız bize de TL yansıtılır dedik olmadı. Onlar adına her türlü mücadeleye girdik, samimi bir şekilde her zaman yanlarında olduk, zaman oldu önlerindeydik, zaman oldu omuz omuza verdik, hep dik durduk, birlikte olduk. Biz onların davalarına sahip çıkarken kendi haklarımıza sahip çıkmadık, bizlere verilen haklar zamanla geri alındı savunduğumuz, üyesi olduğumuz sendikalara başvurduk onlarda seslerini çıkarmadılar, sessiz kaldılar kalmaya da devam etmekteler.           

​

           Eğitim Öğretim Hizmetleri (EÖH) için yapılan her iyileştirme sınıflar arasına ciddi mesafe funduszeue.infoa devam ediyor zamanla; öğretmenin çalışma saatinden tutun, görev tanımına, mali hakların verilmesinden tutun, diğer sosyal haklarına kadar her istediklerini aldılar şimdide Öğretmenlere Ek gösterge kazanmış Eğitim sendikalarımız bizler maalesef yine yokuz dillerinde.

​

                  Bu sendikaların halen Üniversitelerde  binlerce Üniversite İdari Personel üyesi var, Ama artık bu devran bitti sizlerle biz aynı oyunda yokuz. En temel hak olan Nakil ve Tayin hakkı olmayan eğitim çalışanları varsa halen bu ülkede 18 yıldır bu sendikalar bizler için hiç bir şey yapmamış demektir, Üniversite İdari Personeli yok sayılmış demektir. Asıl üyeleri olan akademisyenlerin sözüne bağlı hayatımız. Rektör gidemezsin derse gidemezsin

​

                  Ama bu devran böyle gitmez  yılında çıktığımız bu zorlu meşakkatli yolda hız kesmeden hızımızı daha da artırarak yolumuza devam ediyoruz. Bu yola çıktığımızda maalesef hiçbir örnek sendika yoktu önümüzde tüm Öğretmen sendikaları sanki iş birliği içerisinde Üniversite İdari Personeli bu ülkede yok anlayışı içerisindeydiler. Biz bu yola bu öğretmen sendikalarını taklit ederek çıkmadık.  Biz tırnaklarımızla gece gündüz çalışarak söylemler üreterek sorunları tek tek tespit ederek çözüm önerileri sunarak Üniversite İdari Personelinin hayatlarına dokunarak sizlerin teveccühünüzü kazandık.

​

            Bu yolda doğru olanlarla yolumuza tam gaz devam ettik/ediyoruz. Tüm takım edavatlarımız hazır her türlü zorlukla savaşacak ruh ve azme sahibiz. Kimseden korkumuz, kimseye eyvallahımız yok. Kimsenin ne payandası ne de dolgusu olduk. Değerlerimizden asla taviz vermedik. Hep en zor zamanlar için hazırlandık. İrade sahibi, küçük çıkarlar peşine düşmeyen, korku hastalığına kapılmayan koca yürekli üyelerimizle yolumuzda güçlenerek koyduğumuz hedefe doğru ilerliyoruz. Kimse endişeye düşmesin, kimse umutsuzluğa kapılmasın istiyoruz. Bilmenizi isterim ki, her türlü yıldırmalara, haksız davranışlara ve keyfi uygulamalara karşı sendika avukatlarımız, mevzuat konusunda uzman olan yönetim kademelerimiz yanınızda olacaktır..

​

     Haksızlık babamızdan gelse dahi karşıyız ilkesine sahibiz. Haklı olan her kim ise aynı mantıkla yanındayız. Hiç bir ideolojinin gölgesine sığınmadık, hiçbir siyasi partinin bataklığına saplanmadık, asla saplanmayacağız. 

​

       Artık buna bir son verme niyetinde olan onlarca arkadaşımız düşüncelerini eyleme çevirerek sendikal anlayışa yeni bir boyut kazandıracak Üniversite İdari Personel Sendikasına üyeliklerini almışlardır. Sizlerden de bir adım bekliyoruz artık.

​

Kendimizden eminiz;

​

        Biliyoruz ki, sendikacılık aktif olmak demektir. Kuruluşumuzun temel amaçlarından biri, Üniversite İdari Personelinin  özlük haklarının iyileştirilmesi olacaktır. Cesaret ve çalışkanlık bize yol olacaktır, bizleri koyduğumuz hedefe taşıyacaktır.

​