torba yasada sit alanları / KAVİ; “TORBA YASA İLE MEZARLIKLAR DA RANTA AÇILIYOR” - Adana Haberleri

Torba Yasada Sit Alanları

torba yasada sit alanları

Kavi; "Torba Yasa ile Mezarlıklar da Ranta Açılıyor"

TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Hasan Emir Kavi,hükümetin çıkarmayı planladığı torba yasa ile mezarlıkların da ranta açılacağını iddia ederek, "Kentlerdeki eğitim ve sağlık alanları, parklar ve hatta mezarlıklar dahi özelleştirilebilecek" dedi.

TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Hasan Emir Kavi, MMO Adana Şube Başkanı Hüseyin Atıcı, EMO Şube Başkanı Mehmet Mak, İMO Şube Başkanı Nazım Biçer ile birlikte Adana Diş Hekimleri Odasını ziyaret ederek, Oda Başkanı Fatih Güler ve yönetim kurulu üyelerinden destek İstedi.

Kavi, iktidarın gündeme getirdiği son iki torba yasanın imar, yapılaşma, meslek alanları ve çalışma hayatında önemli değişiklikler getirdiğine dikkat çekti. Torba yasanın içeriği hakkında bilgiler veren Kavi, "Doğal ve tarihi sit alanları, ormanlar, meralar, milli parklar, kıyılar tarım alanları yapılaşmaya açılabilecek. Kentlerdeki eğitim ve sağlık alanları, parklar ve hatta mezarlıklar dahi özelleştirilebilecek. İmar hakkı transferi getirilerek vatandaşların tapulu mülklerine para ödenmeden el koyulabilecek. Torba yasa ile parası olana imar hakkı getiriliyor" dedi.

Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Hasan Emir Kavi, TMMOB'nin "Kentsel dönüşüm" adı altında "rantsal dönüşüme" karşı çıktığını kaydetti.

Kavi, TMMOB ve bağlı odaların hukuksal girişimlerle, siyasi iktidarın rant amaçlı politikalarına, serbestleştirme, özelleştirme uygulamalarına, yağma ve talana "dur" dediğini, taşeronlaştırma uygulamalarına, işten çıkarmalara, işsizlik, yoksulluk ve düşük ücretlere karşı çıktığını bu nedenle de TMMOB'nin hükümetin hedefinde olduğunu sözlerine ekledi.

Adana Diş Hekimleri Odası Başkanı Fatih Güler de kendi meslektaşlarının yaşadığı sıkıntıları dile getirdi, meslek odalarının dayanışma içerisinde olacağını, bu konuda da TMMOB'ne destek vereceklerini dile getirdi. - ADANA

Kaynak: İHA

Son Dakika›Yerel›Kavi; 'Torba Yasa ile Mezarlıklar da Ranta Açılıyor' - Son Dakika

Sermaye ve sermayenin kapıkulu olmuş iktidar, cehaletin kucağında büyüyen ve asla bir türlü doymak bilmeyen egemen bir ihtiras yüzünden doğanın sahibi imiş gibi davranma gafleti içinde ve doların yeşili için doğanın yeşilini katletmenin önü daha da açılıyor&#;

Aynı zamanda çeşitli doğa bilimleri alanlarında araştırmalar yapmış ve yayınlar çıkarmış bir doğa bilimci de olan ünlü düşünür, edebiyatçı ve devlet adamı Goethe, “Hiçbir şey hareket haline geçen cehalet kadar korkunç değildir” sözünü söyleyeli yıldan fazla zaman geçti. Böyle bir tanımlama yapmasının nedeni; dehanın sınırları vardır ama cehaletin sınırı yok, çünkü ne zaman ve nerede durması gerektiğini bilemez!

Mevcut iktidarla birlikte &#;cahiliye devri&#;ni yüzyılda yaşayan ülkemizin, bilimin tamamen dışlandığı, hukuksuzluğun meşrulaştırılmaya başlandığı manzarasında bu sınırsızlığın yansımalarını görebiliyoruz: Tarihin en büyük ekolojik yıkımı yaşanırken, eko-sistem bir türlü doymak bilmeyen ihtirasıyla egemen bir ego-sisteme kurban ediliyor.

Bilim çevrelerince; insanlığın doğayı koruma konusunda bir yol ayrımına geldiği, pandeminin asıl nedeninin doğaya yapılan bilinçsiz müdahaleler olduğu, Covid&#;un bu konuda tarihi bir uyarı olarak algılanması gerektiği vurgulanarak, yaşananlardan çevre ve insan sağlığı açısından ders çıkarılması gerektiği ortaya konulmasına, küresel ısınma ve iklim krizinin ekolojik denge ve ekosistemdeki bozulmadan kaynaklandığı bilinmesine rağmen, bilime kulak asmayacak kadar sağır ve kör bir cehaletin, pandemiden ders çıkarmayı reddedecek kadar da gözü dönmüş sermayenin esiri olan bir zihniyet, yaşamın kaynağı doğayı sermayenin mülkü haline dönüştürecek bir gaflet içinde&#;

KENDİSİNİ DOĞANIN SAHİBİ ZANNEDEN BİR CEHALET ve ÇILGINLIK HALİ!

yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevine getirilen İdris Güllüce&#;nin, &#;Çevre helal maldır&#; şeklindeki ürkütücü sözleri hala hafızalarda. &#;Çevre&#;ye tüm canlıların ortak yaşam alanı olarak değil de &#;mal&#; gözüyle bakan Çevre Bakanı&#;nın sözleri, siyasi iktidar ve sermayenin doğaya meta gözüyle baktığının doğrudan bir ifadesi. Bu anlayışla yapılan uygulamalar sonucunda varılan nokta, ekolojik yaşamın bir rant kapısı haline getirilmesi. Kendisinden sonra aynı göreve gelen Mehmet Özhaseki&#;nin makam koltuğuna oturur oturmaz söylediği, &#;Çevreyi put yapmışlar, sermayenin önünü açacağız&#; sözleri ise daha da ürkütücüydü.

Bugün sermayenin önünün nasıl açıldığı görülüyor. Doğayı koruyan neredeyse hiç bir yasa kalmadı, doğa neredeyse tamamen savunmasız bırakılırken yasalar sadece sermaye şirketlerinin çıkarını kollayacak şekle dönüştürüldü. Sit alanları bile şirketlerin madencilik ve enerji projelerine açılarak ihaleye çıkarılıyor, tarihi ve doğal sit alanları, tarımsal sit alanları sermaye şirketlerine altın tepside sunuluyor. Ormanlar ve sulak alanlar ise tamamen gözden çıkarılmış durumda. Ayrıca artık halk için mülkiyet hakkının da hiç bir güvencesi kalmıyor. Doğa, şirketlerin mülkü haline dönüştürülmeye çalışılırken, vatandaşın payına da arazisinin &#;acele kamulaştırma&#; ile elinden alınması düşecek, vatandaşın mülkü elinden alınıp şirketlere peşkeş çekilebilecek. &#;Devleti şirket gibi yöneteceğiz&#; denilip devlet şirketlere teslim edilince, vatandaşın mülküne de şirketler için devlet adına el konulabilecek hale gelindi. Doğa sadece bir meta olarak görülüp, ekolojik yaşamın sermaye için rant kapısı haline getirilmesi de yetmedi. Şimdi doğa, sermayenin çıkarı için özelleştirilip sermayenin mülkü haline getirilmeye çalışılıyor.

Önümüzdeki haftalarda TBMM gündemine kanun teklifi olarak sunulmak üzere hazırlanan 46 maddelik Torba Yasa, böylesi bir cehalet ürünü olarak, &#;doğayı sermayenin mülkü haline getirme çabası&#; diye tanımlanabilecek bir yasa teklifi. Sadece sermaye grupları ve şirketleri memnun etmek için hazırlandığı da malum. Teklifi sunan AKP Milletvekili Nevzat Şatıroğlu’nun &#;Arazi ihtiyacına ilişkin düzenlemelerde yatırımcı lehine kolaylıklar getirmeye çalıştık…  sayılı Maden Kanunu’nun 5 ayrı maddesinde yapılan düzenlemeler ile tamamen yatırımcı ve işletmecilerimiz lehine bir takım kolaylıklar getirmeye çalıştık…&#; açıklamaları herşeyi anlatıyor zaten.

DOĞAYI, SERMAYENİN MÜLKÜ HALİNE GETİRECEK GAFİL BİR ÇILGIN ADIM!

Kanun teklifi Meclis’ten geçerse, şirketler ruhsatsız bile madencilik yapabilecek, ruhsat alanları dışında tesis kurulmasına izin verilecek. Tesisin ÇED’te belirlenen alanlar dışına taşması durumunda, herhangi bir cezadan da kurtarılması söz konusu olacak, üstelik devlete olan borçlarına göz yumulması da sağlanıyor. Kanun Teklifi’ne göre maden şirketleri arama izninden sonra faaliyete hemen geçebilecek, alanı istedikleri şekilde izinsiz büyütebilecek. Vadesi geçmiş borç durumunu gösterir belge zorunluluğu da kaldırılıyor.

Torba yasayla birlikte getirilmek istenen değişiklikler özet olarak şöyle:

  • Maden şirketlerinin 12 ay ruhsatsız çalışması, işletme izin alanı dışına cezasız bir şekilde taşması, devlete olan borçlarına göz yumulması sağlanıyor.
  • Ruhsat alanı dışında yani mücavir alanlarda da (Tedbirsiz ve dikkatsizlik kılıfı ile para cezası ödenerek) ağaç kesimi yapabilmenin önü açılıyor.
  • Havaya bir sürü kimyasal ve zehirli gaz salan, araba lastiği, orman ürünleri ve çöp yakarak elde edilen enerji “yenilenebilir” sayılıyor ve teşvik ediliyor. Biyokütle ve biyogaz santrallarının önü daha da açılıyor.
  • Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destek Mekanizması (YEKDEM) kapsamı genişletilerek Karadeniz derelerinde ekolojik yıkımlara ve sel felaketlerine neden olan HES’lerin sayısının artmasına neden olunuyor.
  • Cumhurbaşkanı izni ile T.C. Kanunlarından muaf enerji şirketleri kuruluyor.
  • Enerji yatırımları için gereken taşınmazlar kolayca, kamu yararı kararı olmaksızın istimlak ediliyor ve halkın, köylünün toprakları sermayeye peşkeş çekiliyor.
  • Dağıtım şirketlerine çeşitli kolaylıklar sağlanarak daha fazla kar elde etmeleri sağlanıyor.
  • Ülkemizin her yerinde halkı canından bezdiren, ekolojik yıkımlara yol açan, havayı, su kaynaklarını ve tarım alanlarını kirleten ve HES’ler, JES’ler ve RES’lere YEKDEM destekleri devam ettiriliyor.
  • Şirketlerin yatırımlarında altyapı hizmetlerinin kamu tarafından sağlanması öngörülüyor. 
  • Maden, enerji, petrol şirketlerinin önünde engel olarak duran mülkiyet hakları, koruma kanunları ve kamusal denetimler ortadan kaldırılıyor. Enerji yatırımları için gereken taşınmazlar kolayca, “kamu yararı” şartı aranmaksızın istimlak ediliyor ve halkın topraklarına el konulup sermayeye devrediliyor.

TBMM gündemine kanun teklifi olarak sunulmak üzere hazırlanan 46 maddelik Torba Yasa, doğayı sermayenin mülkü haline dönüştürmeye yol açacak bir sonuç doğuracak özellikte. Aynı zamanda cehaletin de, sermayenin açgözlülüğünün de sınırı olmadığını yansıtıyor. Bu kanun teklifi ile ekolojik yaşamın rant kapısı olarak görüldüğünü söylemek bile artık manzarayı eksik anlatır. Çünkü ortada doğanın sermaye için özelleştirilerek, sermayenin mülkü haline getirilmek istendiği bir manzara duruyor.

Tarihin en büyük ekolojik yıkımının yaşanmakta olduğu günümüzde, eko-sistem işte böylesi bir ego-sisteme kurban ediliyor: Sermaye ve iktidar, cehaletin kucağında büyüyen, asla bir türlü doymak bilmeyen egemen bir ihtiras yüzünden doğanın sahibi imiş gibi davranma gafleti içinde ve doların yeşili için doğanın yeşilini katletmenin önü daha da açılacak. Doğayı sadece meta olarak gören sistemin bir türlü içinden çıkamadığı kendi krizi nedeniyle, bilim ve hukuk tanımayan açgözlü bir saldırganlık ile yapacağı doğa tahribatının daha sınırsız hale getirilmesinin bir çabasıdır Torba Yasa.

Cahiliye devri yaşanırken, tarihin en büyük ekolojik yıkımı da kapımıza dayanıyor. Pandemi günlerinin gösterdiği üzere asıl doğa ve çevre sağlığı kollanması gerekirken, sadece sermaye ve şirketlerin çıkarının kollanması, çevre ve insan sağlığını daha fazla tehdit altına sokacak şekilde sermaye şirketlerinin doğayı daha fazla talan etmesinin önünün açılması, sağduyudan ne kadar uzaklaşıldığını, &#;gaflet hali&#;nden başka bir &#;akıl tutulması&#; hali de yaşandığını anlatıyor&#;

Önceki

Sonraki

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından:

TABİAT VARLIKLARI, DOĞAL SİT ALANLARI VE ÖZEL ÇEVRE KORUMA

BÖLGELERİNDE KALAN YAPI YASAKLI TAŞINMAZLARIN HAZİNE

TAŞINMAZLARI İLE DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA

YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA

DAİR YÖNETMELİK

MADDE 1-3/8/ tarihli ve sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tabiat Varlıkları, Doğal Sit Alanları ve Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Kalan Yapı Yasaklı Taşınmazların Hazine Taşınmazları ile Değiştirilmesi Hakkında Yönetmeliğin 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 2- (1) Bu Yönetmelik, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin uncu maddesinin ikinci fıkrası ve inci maddesi ile 21/7/ tarihli ve sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine dayanılarak hazırlanmıştır.”

MADDE 2- Aynı Yönetmeliğin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Çevre ve Şehircilik Bakanlığını” ibaresi “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını” olarak değiştirilmiş, (f)bendinde yer alan “Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerini” ibaresi“Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüklerini” olarak değiştirilmiş, (ğ) bendinde yer alan “Bakanlar Kurulu” ibaresi “Cumhurbaşkanı” olarak değiştirilmiş ve(g) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 3- Aynı Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(1) 1/ ölçekli onanlı koruma amaçlı imar planında kesin yapı yasağı getirilen tabiat varlıkları, doğal sit alanları ile özel çevre koruma bölgelerinde Mekânsal Planlar ile kesin yapı yasağı getirilen Hassas Zon sınırları içerisinde kalan, Genel Müdürlük tarafından her yıl belirlenecek trampa programlarına alınan gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine ait taşınmazlar, Hazine taşınmazları ile trampa edilebilir.”

MADDE 4- Aynı Yönetmeliğin 5 inci maddesinin birinci, beşinci, altıncı ve yedinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(1) 1/ ölçekli onanlı koruma amaçlı imar planında kesin yapı yasağı getirilen, tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve özel çevre koruma bölgelerinde Mekânsal Planlar ile kesin yapı yasağı getirilen Hassas Zon sınırları içerisinde kalan alanların, hangilerinin trampa programa alınacağı, gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri tarafından yapılan başvurular göz önünde bulundurularak Bakanlık tarafından belirlenir.”

“(5) Başvuruların Genel Müdürlük tarafından değerlendirilmesi sonucunda; 4 üncü maddede belirtilen koşulları taşıyan parsel maliklerinin başvuruları liste halinde yılda iki defa Milli Emlak Genel Müdürlüğüne bildirilir.

(6) Listede; taşınmazların ili, ilçesi, mahalle veya köyü, pafta, ada ve parsel numaraları ile tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve özel çevre koruma bölgelerinde kalan ve uygulama imar planı kararı ile yapı yasağı getirilen kısmının yüzölçümü bilgileri yer alır. Listeye ek olarak taşınmaz bilgi formu (Ek-1), inceleme raporları ve başvuru dilekçelerinin birer örneği eklenir.

(7) Taşınmazın trampaya konu edilmeyecek kısmı bağımsız olarak yararlanılmaya elverişli değilse, bu kısım isteklinin başvurusu üzerine, Milli Emlak Genel Müdürlüğünce yerinde yapılacak tespitle belgelendirilerek trampaya konu edilebilir.”

MADDE 5- Aynı Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve altıncı fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

“(4) Trampa programlarına alınmış yerlerdeki gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine ait taşınmazlarla ilgili incelemeler; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü Tabiat Varlıklarını Koruma Şube Müdürlüğü ve Milli Emlak Birimi personelince, eğer o ilde Tabiat Varlıklarını Koruma Şube Müdürlüğü yoksa Müdürlüğün uygun göreceği konuya ilişkin uzmanlıkları bulunan personel ve Milli Emlak Birimi personeli ile ilgili Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü gibi diğer idarelerden oluşacak il komisyonunca yapılır.”

MADDE 6- Aynı Yönetmeliğin 7 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(2) Gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine ait trampaya konu taşınmazların bedellerinin tespitinde, tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve özel çevre koruma bölgesi ilan edilmeden önceki fiili ve hukuki durumları dikkate alınır.”

“(4) Trampaya konu taşınmazların sökülüp götürülebilecek sabit olmayan tesis ve yapılara değer takdir edilmez. Trampa yapılsa dahi, Milli Emlak Genel Müdürlüğünce verilen süre içinde malik tarafından sabit olmayan tesis ve yapıların kaldırılmasına, mevsiminde meyvelerin toplanmasına, ürünün hasadına bir defaya mahsus olmak üzere izin verilir.”

MADDE 7- Aynı Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin birinci, ikinci ve dördüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(1) Milli Emlak Genel Müdürlüğünce trampa kapsamında önerilmesi uygun görülen Hazine taşınmazlarının, bedeli de belirtilmek suretiyle yeri ve nitelikleri altı ay süreyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü internet sitelerinde ve ilan panolarında duyurulur.

(2) Milli Emlak Genel Müdürlüğünce trampaya konu alanlarda kalan taşınmazların tespit edilen değeri istekli/isteklilerine yazıyla tebliğ edilir ve bu yazıda ayrıca; bu bedellerin kabul edildiğine ilişkin taahhütnamenin Milli Emlak Genel Müdürlüğüne verilerek, taşınmazlarının değeri karşılığında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü internet sitelerinde ve ilan panolarında önerilen Hazine taşınmazlarından uygun olanlarının seçilerek ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne başvurabilecekleri ancak, trampa taleplerinin değerlendirilebilmesi için, karşılığında önerilen parsellerin tamamının kabulünün gerektiği ya da tespit edilen bedele 10 uncu madde uyarınca taşınmazın bulunduğu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne itiraz edebilecekleri bildirilir.”

“(4) Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü internet sitelerinden ve ilan panolarından önerilen taşınmazlara belirtilen süre içerisinde talep olmaması halinde, bu taşınmazlar yerine başka taşınmazlar önerilebilir.”

MADDE 8- Aynı Yönetmeliğin 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “defterdarlığına” ibaresi “Müdürlüğüne” olarak değiştirilmiş, üçüncü fıkrasında yer alan “Maliye Bakanlığı” ibaresi “Milli Emlak Genel Müdürlüğü” ve “defterdarlıklar” ibaresi “Müdürlükler” olarak değiştirilmiş, dördüncü fıkrasında yer alan “Maliye Bakanlığına” ibaresi “Milli Emlak Genel Müdürlüğüne” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 9- Aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan “Maliye Bakanlığınca” ibareleri “Milli Emlak Genel Müdürlüğünce” olarak değiştirilmiştir.

MADDE Aynı Yönetmeliğin 14 üncü maddesinde yer alan “Maliye Bakanı ile Çevre ve Şehircilik Bakanı birlikte” ibaresi “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı” olarak değiştirilmiştir.

MADDE Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı yürütür.

 
Tüm ülke genelinde eş zamanlı olarak yapılan torba yasa ile ilgili basın açıklaması bu kez Mersin Forum önünde gerçekleştirildi. TMMOB Mersin İl Koordinasyon Kurulu tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasının ardından, hazırlanan el broşürleri dağıtıldı. Basın açıklamasına yazımız devamından ulaşabilirsiniz.
 

BASINA VE KAMUOYUNA

Değerli Basın Mensupları                                                             

Bildiğiniz gibi içinde Örgütümüz Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yasası`ndaki değişikliklerin de yer aldığı bir torba yasa Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlandı. Sayılı İmar Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı adındaki bu torba yasanın dışında İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ismiyle bir başka torba yasa da TBMM gündeminde.

Değerli Basın Mensupları

Siyasal İktidar, son torba yasalarla kamusal alanlara el koyma ve rant süreçlerinin önündeki son engelleri de kaldırma hazırlığıseafoodplus.info İktidarının gündeme getirdiği son iki torba yasa imar, yapılaşma, meslek alanları ve çalışma hayatında önemli değişiklikler getiriyor. Toplamda 24 yasada değişiklik öngören taslaklarla ekonomik süreklilik adına öncelikle inşaat sektöründeki düzenlemelerle rant sağlamak isteniyor. Yapı denetimi alanında özel projeler denetim kapsamı dışına çıkarılıyor; yapı denetim kuruluşlarının yapısı değiştirilerek yıkım, riskli yapı tespiti, her türlü proje, yapı denetimi ve hatta işveren adına iş takibi yapabilecek teknik müşavirlik kuruluşlarıyla meslek alanlarında tekelleşme yaratılıyor; mühendislik projeleri olmadan yapı ruhsatı düzenlemesinin önü açılıyor.

Değerli Arkadaşlar,

Bu torba yasalarla;

Doğal ve tarihi sit alanları, ormanlar, meralar, milli parklar, kıyılar tarım alanları yapılaşmaya açılabilecek,

Kentlerdeki eğitim ve sağlık alanları, parklar ve hatta mezarlıklar dahi özelleştirilebilecek,

İmar hakkı transferi getirilerek vatandaşların tapulu mülklerine para ödenmeden el koyulabilecek.

Kısacası, AKP torba yasa ile kentsel rantı tek merkezden yandaşlarına dağıtmak üzere "parası olana imar hakkı" getiriyor.

Evet, Sevgili Arkadaşlar

Tabi ki bu torbanın içinde AKP`nin rant politikalarının önünde en büyük engel olarak gördüğü TMMOB de var.

Çünkü TMMOB ve Odaları;

AKP`nin kentler üzerindeki oyununa karşı durdu, "Kentsel dönüşüm" adı altında "rantsal dönüşüme" karşı çıktı,

Yayınladıkları raporlar, basın açıklamaları, açtıkları davalarla AKP`nin ormanları, kıyıları, meraları; suyumuzu, toprağımızı yağmalamasının önünde durdular,

Ülkenin yağmalanmasına karşı, kamu yararı için mücadele ettiler.

Hukuksal girişimlerle, siyasi iktidarın rant amaçlı politikalarına, özelleştirme uygulamalarına, yağma ve talana "dur" dedi; Taşeronlaştırma uygulamalarına, işten çıkarmalara, işsizlik, yoksulluk ve düşük ücretlere karşı, yüzlerce işyerinde direnen işçilerle bir arada oldu.

İşte bu yüzden TMMOB AKP`nin hedefinde… 

Değerli Basın Mensupları

Önce mali denetim tehdidiyle, sonra miting meydanlarında hedef göstererek, ardından yetkilerini kısıtlayarak TMMOB üzerinde vesayet oluşturmaya çalışan iktidar, istediğine bir türlü ulaşamayınca şimdi yasasını değiştirerek TMMOB`nin örgütlülüğünü dağıtmak, parçalanmış bir yapıyla ülkemizin mühendis ve mimarlarının toplumdan yana gür sesini kesmek istiyor.

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu`nun yılında meslek örgütleri üzerine hazırladığı raporla başlayan baskılar o günden bu yana çeşitli şekillerde sürdürüldü. İktidar, dört yıl önce bir gece yarısı operasyonuyla, yabancı mimar-mühendisleri ülkemiz mimar-mühendislerinden ayrıcalıklı kılacak bir yasa değişikliği yaptı. Üç yıl önce kanun hükmünde kararnamelerle yüzlerce yasa ve yönetmelik değişikliği gerçekleştirdi ve bütün ülkeyi imara açtı, bütün yetkileri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nda topladı. TMMOB`yi otoriter bir tarzda vesayet altına alma yönünde adımlar attı; Temmuz ayında yine bir "torba yasa" içinde TMMOB ve bağlı Odalarını sınırlamaya yönelik bir yasa değişikliği daha yaptı. İki yıl önceki TMMOB Yasası`nı değiştirme girişimi ise TMMOB ve Odalarımızın yürüttüğü kampanya üzerine bizzat Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ertelendi. Ancak bu son torba tasarı ile konu tekrar gündeme getirildi.

AKP, TMMOB‘nin örgütlü gücünden ve tarihinden bihaber olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. TMMOB tarihi bu yasa gibi yıldırma politikalarına karşı, mücadelelerle doludur. TMMOB`nin mücadeleci geleneğini AKP`nin torbasına sığmayacaktıseafoodplus.infoelidir ki Örgütümüz 2 yıl önce olduğu gibi bu rant yasasını, birlikte mücadele ederek yeniden püskürtecektir.

TMMOB, üyelerinden, halkından ve bilimsel çalışmalarından aldığı güçle, ülkenin sömürülmesine, derelerin, ormanların,  parkların yağmalanmasına ve AKP diktatörlüğüne karşı, kamusal alanları korumaya, halkımızın çıkarlarını savunmaya ve bu doğrultuda mücadele etmeye, direnmeye devam edecektir.

SEYFETTİN ATAR TMMOB MERSİN İL KOORDİNASYON KURULU SEKRETERİ

EMO MERSİN ŞUBE BAŞKANI 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir