şiir olarak bulmaca / Bulmacada şiir olarak | Bulmaca Sözlüğü

Şiir Olarak Bulmaca

şiir olarak bulmaca

Şiir Türleri: Epik, Lirik, Didaktik, Pastoral, Dramatik Şiir Örnekleri

Şiir kelimelere duyguların ve ritmin eşlik ettiği, düşler dünyasını perçinleyen, duygu ve düşüncelerin yaratıcı bir dil ile kalbe ve zihne ulaşmasıdır. Şiirin gücü bizi nasıl hissettirdiğinde saklıdır. Şiir hakkında pek çok şey söylenir, ama aslında tanımlanması zordur. Şiirin ne bir tek tarifi vardır ne de ölçülüp sınıflandırılabilir. Şiir sadece kulağa hitap etmez, duygulara ve hayata derinlik kazandırır ve hayatın farklı boyutlarını besler. Bir kelime, şiirdeki yeri ve anlatımı ile yazanda ve okuyanda birden fazla duygunun ve düşüncenin dalgalanmasına neden olabilir. Şiir sezgilerimizi, düşünme yetimizi, hislerimizi ve hayal gücümüzü aynı anda bir araya getirir.

5 farklı şiir türü ve bu şiir türlerinin örneklerini inceleyelim:

  • Epik Şiir
  • Lirik Şiir
  • Didaktik Şiir
  • Pastoral Şiir
  • Dramatik Şiir

1. Epik Şiir

Epik şiir, kahramanlık, tarih ve yurt sevgisi gibi konuları işleyen şiirlerdir. Destanlar, ilk epik şiirlerdir. Bu nedenle, en eski şiir türünün epik şiir olduğu söylenebilir. Bir ulusun yaşadığı savaşlar ve kahramanlıklar bu şiirin ilham kaynaklarıdır. Kahramanlıklar olağanüstü öğelerle dikkat çekici hale getirilse de, olaylar ve kişilerde masalsı öğelere az rastlanır. Epik sözcüğü, Yunanca Epos, Epikos sözcüğünden gelir. Türkçe&#;ye Fransızca&#;dan Epope olarak geçmiş bir sözcüktür. Epik şiirler uzun, akıcı nehir şiirlerdir.

Kuvayi Milliye, Nazım Hikmet

ONLAR

Onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;
korkak,
cesur,
cahil,
hakîm
ve çocukturlar
ve kahreden
yaratan ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.

Onlar ki uyup hainin iğvasına
sancaklarını elden yere düşürürler
ve düşmanı meydanda koyup
kaçarlar evlerine
ve onlar ki bir nice murtada hançer üşürürler
ve yeşil bir ağaç gibi gülen
ve merasimsiz ağlayan
ve ana avrat küfreden ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.

Akıncılar, Yahya Kemal Beyatlı

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

Haykırdı, ak tolgalı beylerbeyi &#;İlerle!&#;
Bir yaz günü geçtik Tuna&#;dan kafilelerle

Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan

Bir gün yine doludizgin atlarımızla
Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla

Cennette bu gün gülleri açmış görürüz de
Hâlâ o kızıl hatıra gitmez gözümüzde

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

Scott Naismith, Cumulus Light

Scott Naismith, Cumulus Light

2. Lirik Şiir

Lirik şiir, ozanın içinden gelen duyguyu coşkulu bir dille anlattığı şiirlerdir. Lirik şiirde coşku, heyecan, bireysel duygular ön plandadır. Acı, aşk, ayrılık, özlem, hasret ve ölüm acısı gibi bireysel duygularla toplumsal mutluluk ya da acı olaylardan doğan sevinçler ve üzüntüler lirik şiirin konuları arasındadır. İçli anlatımın esas olduğu lirik şiirde, olay değil, durum ön plandadır. Yunanca coşkulu ve esin dolu anlamında Lyrikos sözcüğünden gelmektedir. Eski Yunan Edebiyatı’nda şairler, şiirlerini lir denilen bir sazla söyledikleri için bu şiire lirik şiir ismi verilmiştir, başlangıçta müzik eşliğinde okunan şarkılar için kullanılan bir terimdir.

Sevincin Yarısı, Melih Cevdet Anday

Kuşlar yağmur yağdırır da
Yağmur güneşi vururdu ya
Ben sana gelirdim

Sevincin yarısı ağzımda
Zambağa birikir sabahlar
Ovalar atlara binerdi

Kulesine koşuşunca deniz
Cebimde geceden yıldızlar
Arılarla ballarla kanımda

Yüreğim avuç olurdu da
Sonra çeşme de olurdu ya
Mutsuz dönüşler ayında

Ben sana gelirdim

Uzak Haziran, Necati Cumalı

İki dudak arası bir zaman
Göz göze geldikse geçerken
Mayıs’la Haziran arasında
Yağmurlu bir saçak altından
Aşktı uçup giden üstümüzden
Aşktı değip geçen yanımızdan

Uyanıp kış uykularından
Şubat’la Mart arasında
Eylül’le Ekim arasında
Yaz sularından kıyıya çıkan
İki adım arası bir zaman
Göz göze geldikse geçerken
Günlük güneşlik bir kaldırımdan
Aşktı uçup giden üstümüzden
Aşktı değip geçen yanımızdan

Aşktı görmedik bilmedikse
Kimbilir hangi Eylül bir daha
Hangi uzak Haziran

Scott Naismith, Arietta Loch Study

Scott Naismith, Arietta Loch Study

3. Didaktik Şiir

Didaktik şiirler, şairlerin değişik konularda topluma yol göstermek amacıyla yazdıkları şiirlerdir. Bu şiirler, bir tür eğitim-öğretim aracı olarak işlev görür. Didaktik sözcüğü Yunanca öğretme anlamına gelen didaktikos sözcüğünden gelir. Didaktik amaçla yazılmış şiirlerin çoğu, manzum öykü ya da manzum metin olarak değerlendirilir. Estetik yönden bir şiirin taşıdığı özellikleri bu şiir türünde görmek olanaklı değildir. Manzum fabllar da didaktik şiir örnekleridir. Satirik şiir olarak da bilinen hiciv/yergi şiirleri de didaktik şiir sayılır.

Karga ile Tilki (La Fontaine Tercüme), Orhan Veli Kanık

Bir dala konmuştu karga cenapları;
Ağzında bir parça peynir vardı.
Sayın tilki kokuyu almış olmalı,
Ona nağme yapmaya başladı:
“-Ooo! Karga cenapları, merhaba!
Ne kadar güzelsiniz, ne kadar şirinsiniz!
Gözüm kör olsun yalanım varsa.
Tüyleriniz gibiyse sesiniz,
Sultanı sayılırsınız bütün bu ormanın.”
Keyfinden aklı başından gitti bay karganın.
Göstermek için güzel sesini
Açınca ağzını, düşürdü nevalesini

Sabah Olursa, Tevfik Fikret

Bu memlekette de bir gün sabah olursa, Halûk,
Eğer bu memleketin sislenen şu nâsiye-i
Mukadderâtı, kavî bir elin kavî, muhyî
Bir ihtizâz-ı temâsıyla silkinip şu donuk,
Şu paslı çehre-i millet biraz gülerse&#; O gün
Ben ölmemiş bile olsam, haya pek ölgün
Bir irtibâtım olur şüphesiz; -O gün benden
Ümîdi kes, beni kötrüm ve boş muhîtimde
Merâretimle unut; çünkü leng ü pejmürde
Nazarlarım seni mâziye çekmek ister; sen
Bütün hüvviyet ü uzviyyetinle âtîsin:
Terennüm eyliyor el’an kulaklarımda sesin!

Dörtlükler, Neyzen Tevfik

Kime sordumsa seni, doğru cevap vermediler;
Kimi hırsız, kimi alçak, kimi deyyus! dediler&#;
Künyeni almak için, partiye ettim telefon,
&#;Bizdeki kayda göre, şimdi o meb&#;us!&#; dediler&#;

Scott Naismith, Approaching Vibrance

Scott Naismith, Approaching Vibrance

4. Pastoral Şiir

Doğa güzelliklerini, orman, dağ, köy yaşamını, bunlara duyulan sevgi ve özlemi dile getiren kır şiirleridir. Türk Halk Edebiyatı&#;nda örneklerine rastlanan pastoral şiirlere Milli Edebiyat ve Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı&#;nda sık rastlanır. Fransızca pastoral çobanlığa ilişkin, kırsal sözcüğünden gelir.

Son Bahar, Cahit Külebi

Ağaçlar sarışın saçını yoldu,
Çırpına çırpına dallar durdular,
Hıçkıra hıçkıra sesi boğuldu
Derede kıvranan, kıvranan sular.

Titrek gölgeleri gönlüme dolan,
Yapraklar sararıp rengi solan
Şimdi dere için bir hayal olan,
Sular perisini burada vurdular.

Kış Bahçeleri, Faruk Nafiz Çamlıbel

Dinmiş denizin şarkısı, rüzgar uyumakta,
Rıhtım boyu sonsuz bir üzüntüyle karaltı
Körfez düşünür, Kanlıca mahzundur uzakta,
Mazi gibi sislenmiş Emirgan Çınaraltı.

Can verdi kışın sunduğu taslarla zehirden
Her gonca kızıl bir gül açarken yolumuzda,
Üstündeki son dallar ağarmış diye birden
Pas tuttu nihayet suların rengi havuzda.

Yerlerde gezen hatıralar var korulukta;
Yapraklar, atılmış&#;

Scott Naismith, Allegro

Scott Naismith, Allegro

5. Dramatik Şiir

Dramatik şiir, insan yaşamının değişik boyutlarını, tutku, özlem, istek, kaygı ve korkularını gerçeğe uygun biçimde eyleme dönüştürerek veren şiirlere denir. Dramatik sözcüğü Yunanca dramadan türemiş olup, hareket halinde olay demektir. Dramatik şiir bir yönüyle epik şiirle kesişir. Kimi edebiyat kuramcılarına göre dramatik şiir, epik şiirden doğmuş, tiyatroyu oluşturmuştur. Manzum tiyatrolardaki (tragedyalar, komedyalar ve dramlar) şiire de dramatik şiir denir. Hem edebiyat hem de tiyatro alanında kullanıldığı için bir karışıklık yaratsa da, dramatik şiir konularını tiyatro gibi canlandırma üzerine kuran, bir olay barındıran şiirlere denilmektedir.

Çağrılmayan Yakup, Edip Cansever

Bütün iskemleler ağır ve hastalıklı
Bir gidip bir geliyordum kendime aptallaşarak
Bunu Yakup söyledi
Dedi ki, çünkü herkes Yakubu yaşıyordu, bense
Çöllerden ve kızgın güneşlerden icatlar yapıyordum
Kızgın kağıtların üstüne
Ve alevler halinde dünya bana dokunuyordu
Ve ayakta soğuk bir bira içmiş kadar bir anlamım oluyordu bazen
Ölüyordu ve bir de
Bir otobüse bindiğim, biletçinin bilet bile kesmek istemediği ben
Kendimi koruyordum
Bunu bana Yakup söyledi
Öyle bir Yakup ki bu, onca din kitaplarının sözünü bile etmediği
Kimsenin sözünü bile etmediği bir Yakup
Ben
Bunu hep biliyorum
Bunu hep biliyorum ve işte
Özgürüm, cezasız duruyorum.

Küfe, Mehmet Akif Ersoy

Adın nedir senin, oğlum?
&#; Hasan.
-Hasan, dinle.
Zararlı sen çıkacaksın bütün bu hiddetle.

Benim de yandı içim anlayınca derdinizi&#;
Fakat, baban sana ısmarlayıp da gitti sizi.

O, bunca yıl çalışıp alnının teriyle seni
Nasıl büyüttü? Bugün, sen de kendi kardeşini,

Yetim bırakmıyarak besleyip büyütmelisin.
&#; Küfeyle öyle mi?
&#; Hay hay! Neden bu söz lâkin?

Kuzum, ayıp mı çalışmak, günah mı yük taşımak?
Ayıp: Dilencilik, işlerken el, yürürken ayak.

Scott Naismith, Glasgow

Scott Naismith, Glasgow

Şiirin Ahenk Unsurları Nelerdir?

Şiire ahenk katan temel unsurlar ölçü ve kafiyedir. Türk şiirinde başlangıcından bugüne iki türlü ölçü kullanılmıştır:

  • Hece Ölçüsü: Edebiyatımızın ilk dönemlerinden itibaren kullanılan bu ölçü, şiirde mısralardaki hece sayısının eşitliğine dayanır.
  • Aruz Ölçüsü: Şiirde mısralardaki hecelerin uzun veya kısa, açık ya da kapalı olma esasına dayanır. Klasik şiirimizde kullanılmıştır.

Diğer bir ahenk unsuru olan ve mısra sonlarındaki benzerliğe dayanan kafiyenin de farklı türleri vardır:

  • Yarım Kafiye: Mısra sonlarındaki tek ses benzerliği
  • Tam Kafiye: İki ses benzerliği
  • Zengin Kafiye: İkiden fazla ses benzerliği
  • Tunç Kafiye: Bir mısra sonundaki sözcüğün diğer mısra sonundaki sözcüğün içinde aynen yer alması
  • Cinaslı Kafiye: Anlamları ayrı olduğu halde yazılışları ve söylenişleri aynı olan sözcüklerin bulunması

Şiirde mısra sonlarında yazılışları, görev ve anlamları aynı olan ek ve sözcüklere de redif denir. Biçim özellikleri yönünden ölçü ve kafiyenin, nazım birimi olarak da mısranın esas alınmadığı şiirlere serbest şiir denilir.

Scott Naismith, Urban Sky

Scott Naismith, Urban Sky

Kaynak
Bir Görüntü Sanatı Olarak Şiir, Kapak Resmi: Scott Naismith, Silver Lining

Divan Edebiyatı Nazım (Şiir) Şekilleri/Biçimleri ve Özellikleri

Her edebiyatın kendi bünyesi ve özelliklerine uygun nazım şekilleri vardır. Türklerin islâmiyet&#;i kabul etmelerinden sonra Türk edebiyatı Arap ve Acem (Fars) edebiyatlarının etkileri altına girmiş, bu arada bu iki edebiyatın nazım şekilleri de benimsenerek kullanılmaya başlanmıştır. Bunlara yanında milli nazım şekilleri olan dörtlüklerin de az çok değiştirilerek ve yeni adlar altında kullanıldıklarını görüyoruz.

Nazım şekilleri, eski edebiyat kitaplarında &#;Eşkâl-ı nazm&#; adı altında incelenirdi.

Arap ve İran (Fars) edebiyatlarında ve bu arada Türk edebiyatında nazmın en küçük birimi mısra&#;dır. Mısra&#;ları değişik kafiye düzeni içinde ve değişik sayılar da birleşmelerinden ayrı ayrı adlandırılan nazım şekilleri ortaya çıkmıştır.

Nazım biçimlerine geçmeden önce bazı kavramları bilmekte yarar var.

Mısra

Mısra &#;Arapça&#;da &#;kapı kanadı, çadır kapısının iki yan parçası&#; anlamlarına gelir. Nazım terimi olarak da mısra, tam bir aruz kalıbıyla söylenmiş olan beytin yarısına denir. Ya da daha geniş bir anlamda bir nazım parçasını oluşturan her bir satıra mısra adı verilir.

Araplarda ev çadırdır. Çadır kapısının iki yanının bir çadırı meydana getirmesi gibi nazımda da iki mısra bir beyti oluşturur. Bazen nazmın içinde göze çarpan güzelliği ve anlamın dolgunluğu ile dillerde dolaşan bir mısra atasözü gibi kullanılmaya başlar. Böyle mısra&#;lara Mısra&#;-ı berceste &#;sıçramış, fırlamış mısra&#; adı verilir:

Âvâzeyi bu âleme Dâvud gibi sal
&#;Bakî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş&#; (Bakî)

Çeşm-i insaf kadar kamile mizan olmaz
&#;Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz&#;     (Bursalı Talip)

&#;Eğer maksûd eserse mısra&#;-ı berceste kâfidir&#;
Aceb hayretdeyim ben Sedd-i iskender hususunda (Koca Râgıb Paşa)

Miyân-ı güft-gûda bed-meniş îhâm eder kubhun
&#;Şecât&#;at arzederken merd-i kipti sirkatin söyler&#;   (Koca Râgıb Paşa)

Yukarıdaki tırnak içine alman mısra&#;lar birer mısra&#;-ı berceste&#;dirler. Berceste sözü aynı zamanda bir şiir ya da bir fikri övmek için de kullanılır: Şi&#;r-i berceste, fikr-i berceste gibi.

Bir manzum parça içinde olmayan veya öteki mısra&#;lan bütünüyle unutulan, anlamı kendi içinde tamamlanan ve mısra&#;-ı berceste gibi dillerde dolasan tek mısralara Mısra&#;-ı âzâde ya da sadece Âzâde denir. Dr. Abdülhak Molla&#;nın kapısı üzerine yazdırdığı:

&#;Ne ararsan bulunur derde devadan gayrı&#;

Kırımlı Rahmî&#;nin:

&#;Gün doğmadan meşîme-i şebden neler doğar&#;

mısraları bu tür âzâde mısra&#;lardandır. Berceste ve âzâde mısra&#;ları birbirinden ayırmak oldukça zordur. Bu yüzden edebiyat kitaplarında birinin diğeri yerine kuljanildiği çok görülmüştür.

Ayrıca bir beytin anlam bakımından birbirine bağlı olmayan ya da çok uzak bir anlam ilişkisi bulunan iki mısra&#;nın her birine Âzâde adı verilmiştir:

&#;Fikret-i hatt-ı yâr var serde&#;
&#;Arzû-yı bahar var serde&#;     (Nazîm)

Beyit

Beyt Arapça&#;da &#;çadır, ev, oda&#; anlamlarındadır. Nazmda iki mısra bir beyti oluşturur. Beytin ilk mısra&#;ına Sadr, ikincisine Acûz denir. Bir beytin mısraın birleşmesi gerekli, ama yeterli değildir. Ayrı vezinlerde iki mısra bir beyit halinde birleşemez. Beyt eski kitaplarda çok kere &#;şi&#;r&#; ile eşanlamlı kullanılmıştır.

İki mısra&#;ı birbirine kafiyeli olan beyitlere Mukaffa, Musarrâ veya Matla&#;; mısraları kafiyeli olmayan beyitlere de Müfred ya da Ferd&#; adı verilir:

Dağıtdun hâb-ı nâz-ı yârı ey feryâd neylersün
Edüp fitneyle dünyâyı harâb-âbâd neylersün    (Şeyhülislâm Bahâyi)

Meyhâne mukassi görinür taşradan ammâ
Bir başka ferah başka letâfet var içinde   (Nedim)

Yukandaki beyitlerden birincisi matla&#;, ikincisi ise mısraları kafiyeli olmadığı için müfred&#;dir.

Matla sözü daha çok kaside ve özellikle gazelin iki mısra&#;ı birbiriyle kafiyeli olan ilk beyitleri için kullanılmıştır. Kasidelerde bu matla&#;dan başka kasidenin içinde söylenen iki mısra&#;ı kafiyeli beyitlere de matla&#; adı verilmiştir. Ayrıca müretteb divanlann sonunda toplanan tek beyit ve mısra&#;lara da müfred denmiş ve bunlar Müfredat adı altında biraraya getirilmiştir.

Eski edebiyatımızda her beytin bir anlam bütünlüğü vardır. Beytin anlamı kendi içinde tamamlanır. Ama çok az görülmekle birlikte bu kaidenin dışına çıkıldığı da olmuştur. Böyle, bir nazım parçasının içinde anlamı kendi içinde tamamlanmayıp alttaki beyitlere de geçen beyitlerin her birine Merhûn adı verilir. Nefi&#;nin Sultan Ahmed vasfında söylediği ve Edirne şehrini anlattığı kasidesinin bazı beyitleri bu tür merhûn beyitlere iyi bir örnek sayılabilir. (funduszeue.info Haluk İpekten, Eski Türk Edebiyatı Nazım Şekilleri)

Divan edebiyatının başlıca nazım biçimleri (=şekilleri) ve türleri şunlardır:

DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ

Eski Türk edebiyatında kullanılan nazım şekillerini kafiye düzeni ve mısra sayıları bakımından şöyle sınıflandırmak mümkün:

1. Beyitlerle kurulanlar: Gazel, Kaside, Mesnevi, Kıt&#;a, Müstezat

2. Bentlerle Kurulanlar

     a) Dörtlükten Oluşanlar: Rubai, Tuyuğ, Murabba, Şarkı, Terbi

     b) Musammatlar: Terkib-i bent, Terci-i bent, Muhammes &#;

A) BEYİTLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ

  • Divan şiirindeki bütün nazım biçimleri &#;mısra&#; adı verilen en küçük nazım biriminden doğmuştur.
  • Mısranın terim anlamı şu şekildedir: Aruz vezniyle söylenmiş bir beytin yarısıdır.
  • Beyit ise aruz vezniyle yazılmış iki mısralık nazım biriminin adıdır. Kelime anlamı olarak &#;çadır, oda, ev&#; gibi anlamlara gelir.
  • Bir beytin ilk mısrasına sadr, ikinci mısraya ise acuz adı verilir. İki mısranın beyit oluşturabilmesi için temel kriter &#;vezin birliği&#;dir.
  • Bir şiirde iki mısrası birbirine kafiyeli olan beyitlere mukaffa, musarra ya da matla adı verilir. Mısraları kafiyeli olmayan beyitlere ise müfret ya da fert adı verilir.

Müfret (fert) beyit öneği:

Çeşm-i bâdâmını itdükçe tahayyül uşşak
Gülşen-i hâtırasında gül-i bâdâm açılur (Bağdatlı Esad, yy)

Mukaffa (=musarra=matla) beyit örneği:

Aradıkça dil-i pür-cûşda ma&#;nâ bulunur
Ka&#;r-ı deryâda nice gevher-i yektâ bulunur (Sünbülzâde Vehbî, yy)

Mısra-ı berceste örneği:

Miyân-ı güft-gûda bed-meniş îhâm ider kubhın
&#;Şecâ&#;at arz iderken merd-i kıbtî sirkatin söyler&#; (Koca Ragıp Paşa, yy)

Bu beytin ikinci mısrası söyleyiş özelliği ve düşünsel derinliği ile adeta bir vecize veya bir darb-ı mesel (ata sözü) hâline gelmiş, zamanla birinci mısra unutulmuş ve o şiir sadece o meşhur mısra ile hatırlanır olmuştur. İşte bu tip mısralara mısra-ı berceste adı verilir.

1. GAZEL

Gazel Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • En az beş en fazla on beş beyitten oluşan, en yaygın lirik şiir türüdür.
  • Aruzun her kalıbıyla yazılabilir.
  • Âşk, şarap, ayrılık, hasret, zamandan yakınma, felsefi-didaktik düşünceler, din ve tasavvuf gibi konular bu nazım biçimiyle ele alınır.
  • Uyak düzeni &#;aa, ba, ca, da, &#;&#; biçimindedir.
  • İlk beyitine &#;matla&#;, ikinci beyitine &#;hüsn-i matla&#;; son beyitine &#;makta&#; veya &#;taç beyit&#;, ondan bir öncekine de &#;hüsn-i makta&#; denir.
  • En güzel beyitine &#;beyt-ül gazel&#; denir.
  • Şairin adı veya mahlası son beyitte geçer.
  • Gazeller redifleriyle adlandırılır.
  • Konu bakımından Halk şiirindeki koşmaya benzer.
  • Gazellerde genellikle her beyit farklı konudan söz eder. Konu birliği yoktur.
  • Konu birliği görülen gazellere &#;yek-ahenk gazel&#; denir. Bütün beyitleri aynı güzellikte olan gazellere &#;yek-avaz gazel&#; denir.
  • Dize ortalarında iç uyaklı olan ve dörtlük haline getirilebilen gazellere &#;musammat gazel&#; denir.

Örnek:
Bu hüsnile o/ bi &#; vefa / şöhret-me&#;ab-ı şivedir.
Hakka ki gün mihr-i semâ / âli-cenâb-ı şivedir.

Meyden midir bu haleti / hep nâz ü fitne adeti
Çeşm-i siyâh-ı afeti / mest-i harâb-ı şivedir. (Danîş)

&#; Felsefi düşüncelerin dile getirildiği gazellere &#;hikemi gazel&#; adı verilir.
&#; Divan şiirinde en ünlü gazel şairleri şunlardır: &#;Fuzuli, Nabi, Nedim, Baki, Naili&#;

2. KASİDE

Kaside Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • En az otuz üç, en fazla doksan dokuz beyitten oluşan kaside din ve devlet büyüklerini övmek ya da yermek amacıyla yazılan şiirlerdir.
  • Aruzun değişik kalıplarıyla yazılır.
  • Uyak düzeni gazele benzer: &#;aa / ba / ca / da /ea&#;
  • Gazelde olduğu gibi ilk beyte &#;matla&#;, son beyte &#;makta&#;, en güzel beyte &#;beyt-ül kasid&#;, şairin adı veya mahlasının geçtiği beyte &#;taç beyit&#; denir.
  • Kasideler adını rediflerinden, uyaklarındaki son ünsüzden veya nesib bölümündeki tasvirlerden alır.
  • En ünlü kaside şairleri şunlardır: &#;Nefi, Nedim, Fuzuli, Baki&#;&#;

Kasidenin Bölümleri:

  • Nesib &#; Teşbib: Bu bölümde kasideyle ilgisi olmayan tasvirler yapılır (yaz, taş, saray, bahar, bahçe&#;).
  • Girizgâh: Asıl konuya giriş bölümüdür. Bir veya birkaç beyitten oluşur.
  • Methiye: Allah&#;ın, peygamberin, padişahın veya önde gelen kişilerin övüldüğü bölümdür.
  • Fahriye: Şairin kendini övdüğü bölümdür.
  • Tegazzül: Kasidenin ölçüsüne uygun olarak araya sıkıştırılan gazeldir.
  • Dua: Bu bölümde kasidenin sunulduğu kişiye sağlık ve zenginlik dilenir.

Not: &#;Fahriye&#; ve &#;tegazzül&#; her kasidede bulunmayabilir.

Konularına Göre Kasideler:

  • Tevhid: Allah&#;ın birliğini, varlığını anlatan kasidelerdir.
  • Münacaat: Allah&#;a yakarışı dile getiren kasidelerdir.
  • Naat: Peygamberi öven kasidelerdir.
  • Medhiye: Devrin önde gelen kişilerini; din ve devlet adamlarını öven kasidelerdir.
  • Hicviye: Devrin yöneticilerini yermek için yazılan kasidelerdir.
  • Mersiye: Önemli birinin ölümünden duyulan acıyı dile getiren kasidelerdir.
  • Cülûsiyye: Padişahın tahta oturması münasebetiyle yazılan kasidelerdir.
  • Sûriyye: Düğün ya da sünnet gibi şenlikleri ele alan kasidelerdir.

Bunların dışında kasidelere, kasidenin nesib bölümünde bahar tasviri yapılmışsa bahariye, kış tasviri yapılmışsa şitâiyye, yaz tasviri yapılmışsa sayfiyye, atların tasviri yapılmışsa rahşiyye, bayram tasviri yapılmışsa lydiyye gibi adlar verilir.

3. MÜSTEZAT

Müstezat Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Artmış, çoğalmış demektir. Gazelin her dizesine, kullanılan ölçüye uymak koşuluyla bir kısa dize eklenerek oluşturulan nazım biçimidir.
  • Kısa dizelere &#;ziyade&#; adı verilir.
  • Kısa ve uzun dizeler arasında anlam ilişkisi vardır.
  • Uzun dizeler kendi aralannda, kısa dizeler de kendi aralarında uyaklanır.

Örnek:
Çihre-i zibâsı anun gülşen-i cândur
Halk-ı cihâna
Mâ&#;i ridâsı sanasın âb-ı revândur
Bâğ-ı cinâna
Mutrib-i devrân ile cânânun elinden
Nây gibi ben
Nâle vü feryâd iderin hayli zamandur
Kevn ü mekâna  (Taşlıcalı Yahya)

4. KIT&#;A

Kıt&#;a Nazım Şeklinin Özellikleri:

  •  Parça, bölüm anlamı taşır.
    -Aruzun her kalıbıyla yazılabilir.
    -En az 2 en fazla 12 beyitten oluşur.
    -Dört beyitten fazla olan kıt&#;alara &#;kıta-ı kebire&#; denir.
    -Uyak düzeni xa/xa/xa/xa&#; şeklindedir.
    -Genellikle &#;matla&#; ve &#;makta&#; beyti yoktur.

Örnek:
İlm kesbiyle pâye-i rıf&#;at
Arzû-yı muhal imiş ancak

Işk imiş her ne var âlemde
İlm bir kîyl ü kâl imiş ancak (Fuzûli)

5. MESNEVİ

Mesnevi Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Fars edebiyatından alınan bir nazım biçimidir.
  • Her beyit kendi arasında uyaklıdır. &#;aa / bb / cc / dd&#;&#;
  • Divan edebiyatının en uzun nazım biçimidir. Hikâye ve romanın işlevini görür.
  • Aruzun kısa kalıplanyla yazılır.
  • Aşk, tasavvuf, kahramanlık, savaş gibi konuları işler.
  • Beyitler arasında anlamca bir bütünlük vardır.
  • Bir şairin beş mesneviden oluşan eserler bütününe &#;hamse&#; denir. Edebiyatımızda &#;Ali Şir Nevai, Taşlıcalı Yahya, Nevizade Atayi&#; hamse sahibi şairlerdir.
  • Edebiyatımızda ilk mesnevi Yusuf Has Hacip&#;in &#;Kutadgu Bilig&#; adlı eseridir. Eser, aruzun kullanıldığı ilk eserdir.

Türk Edebiyatının Önemli Mesnevileri:

B) DÖRTLÜKLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ

1. RUBAİ

Rubai Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • İran (Fars) edebiyatından alınmış, tek dörtlükten oluşan bir nazım biçimidir.
  • Kendine özgü aruz kalıplarıyla yazılır. (Bunların sayısı 24 kadardır.)
  • Düşüncelerin özlü bir biçimde anlatılması temeline dayalı nazım biçimidir.
  • Genellikle felsefi konular, öğüt, aşk, şarap, din, tasavvuf konulan işlenir.
  • Uyak düzeni &#;aaxa&#; biçimindedir.
  • Genellikle mahlas kullanılmaz.
  • En büyük ustası Ömer Hayyam&#;dır.
  • Azmîzâde Haleti, sadece rubai yazan tek şair olarak bilinir.
  • Yahya Kemal Beyatlı, Arif Nihat Asya rubaileriyle tanınan şairlerimizdir.

Örnek:
Bir merhaleden güneşle derya görünür
Bir merhaleden her iki dünyâ görünür
Son merhale bir fasl-ı hazandır ki sürer
Geçmiş gelecek cümlesi rüya görünür (Yahya Kemâl)

2. TUYUĞ

Tuyuğ Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Divan şiirine Türk şairlerin kattığı bir nazım biçimdir.
  • Tek dörtlükten oluşur, uyak düzeni maniye benzer.
  • Halk şiirindeki maninin, Dîvan şiirine yansımış biçimi kabul edilir.
  • Konu sınırlaması yoktur, rubaideki konular tuyuğda da vardır. En çok aşk, aşk acısı, şarap konu edilir.
  • Mahlas kullanılmaz. Aruzun sadece &#;fâilâtün / fâilâtün / fâilün&#; kalıbıyla yazılır.
    -Rubaiden vezin ve cinas yönüyle ayrılır.
  • Edebiyatımızda en çok tuyuğ yazmış şair Kadı Burhanettin&#;dir.

Örnek:
Ben seven hûblar içinde şâh imiş
Sanasın yılduz mâh imiş
Ben denize salmışam bir cânumı
Kamu işi başaran Allâh imiş (Kadı Burhâneddin)

C) BENTLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ

Bentlerden oluşan nazım biçimleri şunlardır:

  • Murabba
  • Şarkı
  • Muhammes
  • Müseddes
  • Müsebba
  • Müsemmen
  • Müselles
  • Mütessa
  • Terkib-i Bend
  • Terci-i Bend
  • Muaşşer
  • Taştir
  • Tardiye
  • Tesmin
  • Terbi
  • Tesdis
  • Tetsi
  • Tahmis
  • Tesbi
  • Taşir

1. MURABBA

Murabba Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Dört dizelik bentlerden oluşur. Uyak düzeni aaaa / bbba /ccca &#; biçimindedir.
  • En az üç, en fazla altı bentten oluşur.
  • Övgü, yergi, din, felsefi konular işlenir.
  • Nedim ve Namık Kemal bu türün başarılı örneklerini sunan şairlerimizdir.

Not: Bir şairin bir gazelinin her beytinin üstüne başka bir şairin ikişer dize eklemesiyle oluşan murabbaya &#;terbi&#; denir.

2. ŞARKI

Şarkı Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Divan şiirine Türk şairlerin kattığı bir nazım biçimidir.
  • Halk edebiyatındaki türkünün etkisiyle oluştuğu ifade edilir.
  • Biçim bakımından murabbaya benzeyen şarkılar, genel olarak bestelenmek için yazılır.
  • Dörtlük sonlarında tekrar edilen bölüme nakarat adı verilir. Şarkılar bent ve nakarat bölümlerinden oluşur.
  • Dörtlük sayısı üç ve beş arasında değişir.
  • Genellikle aşk, sevgi, eğlence, kadın ve şarap konuları işlenir.
  • Uyak düzeni genelde abab (aaaa) / cccb / dddb&#; biçimindedir.
  • Lale devrinde gelişmiş ve yaygınlaşmıştır. Nedim ve Yahya Kemal bu türün önemli şairleridir.

Örnek:
Sevdiğim canım yolunda hâke yeksan olduğum
Iyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
Ey benim aşkınla bülbül gibi nâlân olduğum
Iyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum

3. MUHAMMES

Muhammes Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Beş dizelik bentlerden oluşan bir nazım biçimidir.
  • Bent sayısı 4 ile 8 arasında değişmektedir.
  • Muhammes nazım biçimiyle her konu ele alınabilir.
  • Uyak düzeni &#;aaaaa / bbbba / cccca&#;&#; şeklindedir.

Uyarı: Beş dizeli bentlerden oluşan &#;tardiyye, tahmis, taştir&#; adlı nazım biçimleri de vardır:

Tardiyye: Muhammesten farkı, başka bir aruz kalıbıyla yazılması ve uyak düzenidir. Tardiyeler &#;aaaab/ccccb/ddddb&#;&#; şeklinde uyaklanır.

Tahmis: Bir gazelin beyitleri önüne üçer mısra ilave edilerek oluşturulan nazım biçimidir. Uyak düzeni &#;aaaAA/bbbBA/cccCA&#;&#; şeklindedir.

Taştir: Genellikle bir gazelin beyitlerinde mısralar arasına üç dize getirilerek oluşturulan nazım biçimidir. Uyak düzeni &#;AaaaA/BbbbA/CcccA&#;&#; şeklindedir.

4. MÜSEDDES: Bentleri altı mısradan oluşan nazım biçimidir.

5. MÜSEBBA: Bentleri yedi mısradan oluşan nazım biçimidir.

6. MÜSEMMEN: Bentleri sekiz mısradan oluşan nazım biçimidir.

7. MÜTESSA: Bentleri dokuz mısradan oluşan nazım biçimidir.

8. MU&#;AŞŞER: Bentleri on mısradan oluşan nazım biçimidir.

funduszeue.info-İ BENT

Terkib-i Bent Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Bent sayısı arasında değişir. Bentleri oluşturan dizeler, genelde gazeldeki gibi uyaklanır.
  • Her bendin sonunda bir vasıta beyiti vardır. Vasıta beyti, her bendin sonunda değişir, bentten ayrı olarak kendi arasında uyaklanır.
  • Vasıta beytinin üstündeki beyitlerin tümüne &#;terkibhâne&#; adı verilir.
  • Felsefi ve sosyal düşünceler, zamandan yakınmalar, mersiyeler bu biçimle yazılır.
  • &#;Kanuni Mersiyesi&#; terkib-i bent biçiminde yazılmıştır.
  • Bağdatlı Ruhi ve Ziya Paşa bu nazım biçiminin ustalarıdır.

TERCİ-İ BENT

Terci-i Bent Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Birçok yönüyle terkib-i bende benzer. Fark şudur:
  • Vasıta beyitleri her bendin sonunda aynen kalır, değişmez.
  • Vasıta beyitlerinin üstündeki beyitlere &#;terci-hâne&#; adı verilir.
  • Daha çok Allah&#;ın varlığı, birliği, kâinatın sonsuzluğu gibi konular işlenir.

TANZİMAT SONRASI TÜRK ŞİİRİNDE KULLANILAN NAZIM BİÇİMLERİ

1. TERZA-RİMA

Terza-rima Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Üçer dizeli bentlerden oluşur. Uyak düzeni aba/ bcb/cdc/ ded &#;
  • İtalyan şiirinden Fransız şiirine, Fransız şiirinden de Türk şiirine geçmiştir.
  • Türk şiirinde ilk kez Servet-i Fünun&#;da Tevfik Fikret tarafından kullanılmıştır.
  • Dante&#;nin &#;İlahi Komedya&#;sı bu nazım biçimiyle yazılmıştır.

Detaylı bilgi için bakınız ⇒ Terza-rima

2. SONE

Sone Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • İlk defa Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin&#;in şiirimizde kullandığı bu nazım biçimi, İtalyan edebiyatından alınmıştır.
  • İki dörtlük ve iki üçlükten oluşan on dört dizelik bir nazım biçimidir.
  • Uyak düzeni abba / abba / ccd / ede biçimindedir.

Detaylı bilgi için bakınız ⇒Sone

3. TRİYOLE

Triyole Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • On mısralı bir nazım biçiminin adıdır.
  • Önce iki mısralı kısım, sonra dörder mısralı iki kısım gelir.
  • Uyak düzeni AB / aaaA / bbbB şeklindedir.

4. BALAD

Balad Nazım Biçiminin Özellikleri:

Batı edebiyatlarında konusunu heyecan verici ya da romantik hikâyelerden alan halk türkülerine, halk şiirlerine &#;balad&#; adı verilir. Baladlar bentlerden oluşur. Bent sayısı ve bentlerdeki mısra sayısı bakımından bir sınırlama yoktur. Bent ve mısra sayısı şaire ve anlattığı konuya göre değişebilir. Bu nazım biçimi Türk edebiyatında fazla kullanılmamıştır.

Detaylı bilgi için bkz ⇒Balat

5. SERBEST MÜSTEZAT

Serbest Müstezat Nazım Biçiminin Özellikleri:

  • Hem hece hem de aruzun değişik kalıplarıyla yazılır.
  • Aynı şiirde farklı kalıplar kullanılabilir.
  • Kısa ve uzun dizeler düzenli ve düzensiz sıralanabilir.
  • Uyak düzeni şairin isteğine bağlıdır.
  • Fransa&#;da sembolizmin yaygın olduğu dönemde gelişmiştir.
  • Tevfik Fikret, Cenap Sahabettin ve Ahmet Haşim&#;in sıkça kullandığı bir nazım biçimidir.

Detaylı bilgi için bakınız ⇒Serbest Müstezat

Ayrıca bakınız ⇒

Divan Edebiyatı

Şiirimizin Unutulmaz 25 İsmi

Nâzım Hikmet

“vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, 
                            ben vatan hainiyim. 
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla: 
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”


Hayatında eserleri kadar davaları ve sürgün yılları da büyük önem arz eden Nâzım Hikmet hakkında o kadar çok dava açılır ki belki de bu sebeple birçoğu Nazım'ı "romantik devrimci" diye tanımlar. Ama şiirleri, oyunları ve romanlarının yanı sıra akıldan çıkmayan ve onu en iyi tanımlayan ifade “Mavi Gözlü Dev” dir.

Cem Karaca, Fuat Saka, Ezginin Günlüğü, Zülfü Livaneli gibi sanatçı ve gruplar tarafından bestelenir şiirleri. Hatta "Nikbinlik" şiiri bestelenmekle kalmaz “Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler göreceğiz…” dizesi dergilere motto olur.

Cemal Süreya 

“Senin bir havan var beni asıl saran o 
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak”


Osman Mazlum, Ali Fakir, Dr. Suat Hüseyin, Hasan Basri, Cemasef, Charles Suares, Suna Gün, Ali Hakir, Hüseyin Karayazı, Adil Fırat, Genco Gümrah, Ahmet Gürsu, Birsen Sağanak 59 yıllık yaşamına birçok takma ad ve birbirinden güzel eserler sığdırır şair. Bunca ismin yanında soyadının da bir hikâyesi vardır. Üvey kızı Gonca Uslu'nun aktardığına göre iddiaya girmeyi çok seven şair, arkadaşıyla bir telefon numarası üzerine iddiaya girmiş, kaybederse soyadındaki "y" harfinden birini sildireceğini söylemiş. İddiayı kaybetmiş ve Süreyya olan soyadını Süreya olarak değiştirmiştir.

Müfettişlik, darphane müdürlüğü, danışma kurulu üyeliği, editörlük, çevirmenlik gibi geçinmek için birçok işte çalışır. Bunların yanında ara verse de uzun yıllar Papirüs dergisini çıkarır. İkinci Yeni hareketinin önde gelen şairlerinden olmasına rağmen günümüzde daha çok Tomris'e olan aşkı ile konuşuluyor.

Edip Cansever

“Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri.”


Kartvizitini görenler vardır muhakkak, Kapalıçarşı'da turistik eşya ve halı ticareti ile uğraşır. ’ya kadar ticaret ve edebiyat hayatında beraber yer etse de ’dan sonra yalnızca şiirle uğraşır. Günümüzde okurlar onu da Tomris’e olan aşkından ya da duvar yazılarından tanısa da unutulmaz birçok eseri var.

​İkinci Yeni'nin en güzel şiirlerini ortaya koyan Cansever, yaşlarındayken komşuları Nigar Hanım'ın kardeşi Ahmet Hamdi Tanpınar'a ilk şiirlerini göstermeyle başlar yolculuğuna. 'te Nokta dergisini çıkarır, genç şair ve yazarlarla tanışma fırsatı bulur. Ardından yayımladığı kitaplarıyla da kendisine özgü bir şiir evreni kurar. Sürekli yazması ve ilgileri üzerinde tutması belki de en dikkat çekici yönüydü. Bodrum’da tatildeyken beyin kanaması geçirir, tedavi için getirildiği İstanbul’da 28 Mayıs ’da yaşamını yitirir.

Turgut Uyar

“Hüzünlü bir çocuktum. Nedense hep ağlamaya hazır.
Ağabeyim bana sataştıkça annem “Yapma oğlum” derdi ona, “O içli bir çocuk…”


Subay olan babasının ailesinden uzakta yaşamak zorunda kalması sebebiyle bir yanı eksik kalan Turgut Uyar, biraz daha hüzünlü bir çocuk olarak büyür. İlk şiiri 'de Yenigün dergisinde yayımlanır. Bundan hemen iki sene sonra hece ölçüsüyle yazdığı ilk kitabı Arz-ıHal çıkar. İkinci Yeni akımının öncüleri arasında kalan Uyar'ın belki de en çok bilinen şiiri Göğe Bakma Durağı’dır. Okur tarafından benimsenir, filmlerde, şarkılarda yer eder dizeleri
Tomris ile olan aşkları, evliliği uzun yıllardır anlatılır. Toplumsal konulara ve bireyin iç dünyasına yönelir şiirlerinde, özellikle yaşamının son dönemlerinde sınıfsal mücadeleyi konu edinir. Alkol tüketimi siroza yol açınca zor günler başlar Uyar için ve şair 22 Ağustos 'te yaşama veda eder.

Nilgün Marmara

"Ey, yüzleri

bir babakuş gölgesine

çakılmış olanlar,

Üzgün adım, ileri marş!"

İstanbul'da doğup büyüyen Nilgün Marmara , Boğaziçi Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde eğitim alır. Sylvia Plath üzerine uzun süre incelemeler yapan ve bu konudan tez çıkaracak kadar etkilenen Marmara'nın bu çalışması Türkçe'de "Sylvia Plath'ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi" olarak yayımlanır. Çeşitli dergilerde yazan Marmara, 13 Ekim 'de 29 yaşındayken o zamanın şair ve yazarlarının toplanma mekânı olan Kızıltoprak’taki evinin penceresinden atlayarak intihar eder. Slyvia’nın da 30 yaşındayken intihar etmesi sebebiyle uzun zaman intiharları birbirine benzetilir. 

Vasiyeti üzerine Daktiloya Çekilmiş Şiirler ve Metinler adlı kitapları eşi Kağan Önal tarafından bastırılır, o dönem oldukça tartışma yaratan Kırmızı Kahverengi Defter’i ise Gülseni İnal tarafından hazırlanıp yayımlanır.

Orhan Veli Kanık

“Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.”


Çocukluğu İstanbul'da geçen ve daha o yıllarda edebiyata ilgisi başlayan Orhan Veli'nin ilk hikâyesi Çocuk Dünyası isimli dergide basılır. Lise yıllarında edebiyat öğretmeninin Ahmet Hamdi Tanpınar olması aslında birçok öğrenciye göre şanstır. Ondan öğütler ve yönlendirmeler alır.

​Ardından arkadaşları Oktay Rifat ve Melih Cevdet ile Sesimiz isimli bir dergi çıkarır.

Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile aynı zamanda yenilikçi Garip akımının kurucusu olan Kanık, şiirde eski yapıyı değiştirmek için adımlar atar.

Ahmed Arif

“Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini”


Yayımlanmış tek bir kitabı olması sebebiyle belki de birçok insan “Şairin Gömleği” hikâyesi ile tanıdı Ahmed Arif’i. Hayatı zorluklarla dolu olan Arif’in o şiir kitabını bastırması da aslında zamanında çok güç olur. Asıl adı Ahmed Önal olan şair Diyarbakır'da dünyaya gelir ve liseyi bitirene kadar orada yaşar. Ardından Ankara'da Felsefe Bölümü’nde okur. Kendine haz bir lirizmi olan şair o dönemde yayımladığı şiirleri ile edebiyatımızda yer eder. Ezilenlerin yanında olmaya çalışıp metinlerinde bunu vurgulayan şairin, Hasretinden Prangalar Eskittim’i ’de yayımlandıktan sonra en çok basılan kitaplar listesine girer. 

Ahmet Erhan

“Anne ben geldim, ağdaki balık
Bardaktaki su kadar umarsızım
Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın..”


Bilenler vardır; bazı şairler edebiyatla iç içe olmadan önce futbol sahalarında boy göstermişlerdir. Ahmet Erhan da bunlardan birisi aslında. Adana Demirspor'da futbol oynayan Erhan, ağır bir sakatlık geçirince sahalardan uzaklaşır ve şiir yazmaya başlar. Uzun süre öğretmenlik de yapan Erhan henüz 23 yaşındayken Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanır.  Bunlarla da yetinmez, Cemal Süreya Şiir Ödülü, Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü gibi birçok ödülü kazanır. Hayatına birçok eser ve ödül sığdıran Erhan’ı en güzel özetleyen cümle ise Ercan Kesal’a aittir: “Hüzünlü bir Adanalı”

Özdemir Asaf

“Yalnızlık paylaşılmaz.  
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.”


Eğitim yaşamı boyunca birçok kez okul değiştiren Özdemir Asaf; gazetelerde çevirmenlik, sigortacılık ve yayıncılık gibi işlerle uğraşır. Bunca işin arasında vazgeçmediği tek bir şey vardı, o da şairlik. İlk yazısı Servet-i Fünun dergisinde çıkar. Ardından gelen yıllarda kitaplarını kendi yayınevinde basar ve okurlarla buluşmasını sağlar. Yaşadığı dönemde Twitter olmasa da şimdilerde adına açılan hesaplar, şiirlerini yaşatıyor biraz daha

Behçet Necatigil

“Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.”


Behçet Necatigil akımlardan uzak duran bağımsız bir şair, fikir adamı, öğretmen ve çevirmen. Şiir dışında birçok türde eserler vermesine rağmen belki de en çok öğretmen kimliği ile biliyoruz şimdilerde. Bunda Yılmaz Erdoğan'ın yazdığı ve yönettiği Kelebeğin Rüyası filminin payı var.

Kabataş Lisesi'nde okuduğu dönemde fıkralar, şiirler, öyküler yazar; bunlar gazete ve dergilerde yayımlanır. Yüksek öğretmen okulunda Ahmet Hamdi Tanpınar'ın öğrencisi olma şansını yakalar; ardından öğretmen olarak Kars'a, oradan da Zonguldak'a atanır, orada Muzaffer Tayyip Uslu ve Rüştü Onur ile ortak çalışmalar yapar

Ece Ayhan

“Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
Devlet dersinde öldürülmüştür”


Ankara Siyasal Bilgiler'den mezun olduktan kısa bir süre sonra kaymakam olarak çalışmaya başlar Ece Ayhan. Disiplinli bir çalışma sistemi olduğu için "hırçın şair" olarak anılan Ayhan 35 yaşında memurluktan ayrılarak İstanbul'a gelir ve yazarlık, yöneticilik yapmaya başlar. 'ten ölümüne kadar beynindeki tümörün yol açtığı rahatsızlıklarla uğraşır Ayhan. Bu sebeple de büyük bir ekonomik sıkıntı içerisinde yaşar uzun yıllar. 'lerde biraz daha iyileşip telif gelirleriyle yaşamak istese de pek mümkün olmaz ve 'de aramızdan ayrılır

küçük İskender

“seni ne çok öldürmüşler anne
beni ne çok dövmüşler
artık evlenelim anne hayata karşı
ve gel, beraber kaybedelim mor savaşı 
benimle birlikte intihar et anne


Birçok insandan farklı olarak diplomaları göz ardı eden küçük İskender tıp fakültesini son sınıfta, sosyoloji bölümünü ise üç yıl okuduktan sonra bırakır. 80'li yıllardan itibaren çeşitli dergilerde şiirler, eleştiriler ve denemeler yazar. Bugüne kadar birçok kitabı yayımlandı ve bu kitaplar ile Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü gibi ödüller kazandı. Aynı zamanda Metin Kaçan'nın romanından uyarlanan Ağır Roman filminde yer alır. 

Oktay Rifat

“Elleri var özgürlüğün, 
Gözleri, ayakları; 
Silmek için kanlı teri, 
Bakmak için yarınlara, 
Eşitliğe doğru giden.”


Dilbilimci, şair ve Trabzon valisi Samih Rifat'ın oğlu olan Oktay Rifat sanatçı ve yazarlarla dolu bir ailenin içerisinde yetişmesi itibariyle şanslı bir çocuk sayılır aslında. Soyadı kimi kaynaklarda "Horozcu" olarak geçse de resmi evraklarda böyle bir kayda rastlanmaz hiç. Garip akımını kurmasıyla bilinen Oktay Rifat genelde şiir yönüyle bilinse de aslında roman ve oyun türlerinde de eserler verir. Hatta Nâzım Hikmet'in kuzeni olması da az bilinen başka bir yönüdür.

Gülten Akın

“Ben yağmura deli buluta deli
Bir büyük oyun yaşamak dediğin
Beni ya sevmeli ya öldürmeli”


Erken yaşlarda şiirle yolu kesişen Gülten Akın'ın ilk şiiri 'de Son Haber gazetesinde yayımlanır. Son Haber gazetesinin ardından birçok dergi ve gazetede şiirleri çıkan Gülten Akın'ın şiirleri ilk başlarda İkinci Yeni çizgisinde görülse de sonraları bireysellikten toplumculuğa yönelmesi ile o benzetmelerden kendini arındırır. Şiirleri pek çok dile çevrilen ve ödüller alan Akın'ın aynı zamanda birçok dizesi de bestelendi.

Didem Madak

“Annem
Ki beyaz bir kadındır.
Ölüsünü şiirle yıkadım.”


Belki de dizelerini duyar duymaz bizde oluşturduğu his ile kim olduğunu doğrudan bilebildiğimiz ender isimlerden. Didem Madak o kısacık ömrüne sığdırdığı isimlerle geç tanıyanların içinde acılar yaratan, yaşarken keşfedenler içinse daima dizeleri ile yer eden bir isim. Şiirlerindeki derin anlamla okurunu büyüleyen şair bu dünyaya üç kitap bıraktı; Grapon Kağıtları, Ah'lar Ağacı ve Pulbiber Mahallesi

Birhan Keskin

“omurgamı aldın benim.
omurgamı aldın.
omurgamı aldın.
omurgamı.

niye?”


İlk şiiri yılında yayımlanan Birhan Keskin, yılları arasında arkadaşlarıyla birlikte Göçebe dergisini çıkarır. Yayın kuruluşlarında editör olarak çalışır ve ile yılları arasında beş şiir kitabı yayımlanır. 'da Altın Portakal Şiir Ödülü'nü Gülten Akın'ın ardından kazanarak, bu ödülü kazanan ikinci kadın şair olan Keskin ayrıca Sema Kaygusuz'un Karaduygun isimli öykü kitabında bir karakter olarak okurların karşısına çıkar ve Türk edebiyatında ilk kez bir şair kitap kahramanı olması ile kayda geçer. 

Attila İlhan

“an gelir ömrünün hırsızıdır           
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır”


Mektuplaştığı bir kıza Nâzım Hikmet’in bir şiirini yazması ve daha 16 yaşındayken tutuklanmasıyla eğitim hayatına bir süre ara vermek zorunda kalır. Lise yıllarında ilk şiir ödülünü alır ve üniversite yıllarında çeşitli dergilerde şiirleri yayımlanır. Aynı zamanda ilk şiir kitabı olan Duvar'ı kendi imkanlarıyla yayımlar. Askerlikten sonra sinemaya ağırlık verir ve müstear adla on beşe yakın senaryo yazar. Tiyatro ve sinema sanatçısı Çolpan İlhan'ın da ağabeyi olan şair, şiir ve senaryo dışında roman, deneme ve eleştiri yazıları da kaleme alır.

Haydar Ergülen

“Mırıldandığın her şeysin, sesinden öpüyorum
sessizliğine de eğiliyorum fakat neredesin”


Onun şiiri ile tanışan birçok okur bir süre sonra Haydar Ergülen değil de Nar'ın Babası olarak tanıyor kendisini. Sosyoloji Bölümü’nü bitirdikten sonra yayımcılık ve reklamcılık alanında çalışan Ergülen sonrası Türk şiirinin önemli isimlerindendir. İlk şiiri 'de Deneme dergisinde "Umur Elkan" adıyla yayımlanır. Ardından gelen yıllarda Türk Dili, Varlık, Gösteri gibi dergilerde şiirleri ile yer alır. Kitapları ile Cemal Süreya Şiir Ödülü, Metin Altıok Ödülü gibi birçok ödül alır.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

“Peki niye
Bunca güzelliklere karşı  
Böylesine çirkin giyinmek”
 

İstanbul dergisinde 'te çıkan Yavaşlayan Ömür adlı şiiriyle adını duyurmaya başlayan Dağlarca uzun zaman orduda görev alır, ordunun ardından bakanlıkta da bir süre çalıştıktan sonra kendi kitabevini açar ve yayıncılıkla uğraşır. Şiirleri Varlık, Kültür Haftası, Yeditepe ve Türk Dili gibi dergilerde yayımlanır. Bugüne kadar birçok ödül alan şair 'de ABD'de "En İyi Türk Şairi" seçilir. Türkçeyi oldukça önemseyen ve Türk Dili Kurumu Yönetim Kurulu üyelirinden olan Dağlarca'nın Türkçeye bakışını şu sözleri özetler "Türkçem, benim ses bayrağım."

Murathan Mungan

“Oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim”


Üniversiteyi bitirdikten sonra Ankara Devlet Tiyatroları ve İstanbul Şehir Tiyatroları'nda çalışan Mungan'ın gazete ve dergilerdeki ilk yazıları 'te yayımlanmaya başlar. Birçok türde eserler veren Mungan; şiir, öykü, deneme, roman, tiyatro oyunu gibi alanda birçok çalışma yapar. İlk kitabı ile Türkiye İş Bankası'nın açtığı yarışmadan ikincilik ödülünü alır. Ardından gelen kitapları da çeşitli ödülleri alır. Yazıları ve şiirleri bugüne kadar İngilizce, Almanca, Fransızca başta olmak üzere birçok dile çevrilir.

Necip Fazıl Kısakürek

“Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.”


Uzun bir süre sadece şair olarak anılan ve daha 24 yaşındayken yayımladığı ikinci şiir kitabı Kaldırımlar ile tanınan Necip Fazıl'ın şiirleri ve fikirlerindeki değişim Abdülhakim Arvasi ile tanışmasıyla olur. arasında sayı Büyük Doğu Dergisi'ni yayımlar. Ayrıca Büyük Doğu Hareketi'ne önderlik eder. Küçük yaşta şiir yazmaya başlayan ve deneme, roman, tiyatro gibi birçok alanda yazıları olan Necip Fazıl'ın tiyatro oyunları kapalı gişe sahnelenir.

Melih Cevdet Anday

“Kuşlar yağmur yağdırır da  
Yağmur güneşi vururdu ya  
Ben sana gelirdim” 


Garip akımının temsilcilerinden olup Türk şiirindeki yenilenmede önemli rol üstlenen Anday kendine özgü felsefi şiir akımını başlatarak Garip akımından ayrılır. 'da Varlık dergisinde başlayan yolculuğu Ses, Yaprak, Papirüs gibi dergilerle devam eder. 'de UNUSCO'nun Courrier dergisinde de kendisine yer bulan anday şiir dışında tiyatro, roman, deneme, makale alanlarında da eserler ortaya koyar.

Sezai Karakoç

“Ruhum seni düşününce ışıdı
Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın”


Okurların aşk hikâyesi ile sürekli deştiği ve kimilerinin sadece Mona Rosa şiiri ile bildiği Sezai Karakoç'un aslında bu şiirin dışında da birçok şiiri ve kitabı var. Siyasal Bigiler'den mezun olduktan sonra devletin çeşitli kurumlarında 'e kadar birçok görev alan Karakoç, 73'te istifasını vermesinin ardından hiçbir resmi görevde yer almaz. İstifasının ardından Diriliş Yayınları ve Diriliş dergisini, geldiğinde ise Diriliş Partisi'ni kurar ve yedi yıl genel başkanlığını yürütür. 'da Kültür Bakanlığı özel ödülünü kazanır ancak para ödülünün sanat işlerine harcanmasını talep eder, ödülü ise vereceği adrese gönderilmesini belirttiği bir mektup gönderir. yılında ise Cumhurbaşkanlığı Edebiyat Ödülü'ne layık görülür fakat ödülü reddeder ve almaya gitmez.

Metin Altıok

“Anamın bıraktığı yerden sarıl bana.”

Birçoğumuzun "acı" hissiyle hatırladığı bir isim aslında. Sivas katliamından ağır yaralı olarak kurtulan ancak komadan çıkamayarak Ankara'da vefat eden şairin aklımızda kalan fotoğrafında yazan cümle, içimizde derin yaralar açar: "babanı hep böyle güleç hatırla"

Kuşağının en romantik, duygucu şairleri arasında yer alan Altıok'un şiirlerinde kendine özgü bir sesi, yalın bir söyleyişi vardır. Ölümünden sonra bazı şiirleri bestelenmiştir. (Kavaklar-Onno Tunç)

Cahit Zarifoğlu

“Tabutunuz
Pırıl pırıl çivileri ve talaş kokuyor
Demek taze ölülerdensiniz hemşehrim”


Birçok okurun kısa tanımıyla: “ACZ” yani Abdurrahman Cahit Zarifoğlu İsmi birçok sokağa, okula, kültür merkezine verilen Zarifoğlu, Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatının önemli şairlerinden biri olur. Şiirleri ilkin Diriliş dergisinde yayımlanan şair daha sonraları Mavera dergisinin kuruluş çalışmalarında yer alır ve şiir dışında hikâye, deneme, roman alanlarında da çalışmaları ile edebiyatımızda kendi okur kitlesini oluşturur… 

Şiir Türleri ve Çeşitleri - Konularına Göre Şiir Türleri, Örnekleri ve Özellikleri Nelerdir?

İnsan ruhuna hitap eden, güzel duygular uyandırmayı amaçlayan şiir ahenkli bir söz sanatıdır. Belli başlı konuları işleyen şiirler türlerine göre ayrılmaktadır. Lirik, epik, didaktik, pastoral, satirik ve dramatik olarak 6 çeşide ayrılan şiirler; konularına göre şiir türleridir. Edebiyat şiir türleri birbirlerinden bağımsız, farklı konuları işler. Peki şiir türleri nelerdir? İşte edebiyat şiir türleri…

ŞİİR TÜRLERİ NELERDİR?

Edebiyat türlerinin en eskisi olan şiir, insanın duygu ve düşüncelerini ahenkli, etkileyici bir dille mısralara aktarılmasıdır. Şiir, ahenkli bir söz sanatıdır ve konularına göre şiir türleri olarak 6 çeşide ayrılır. İşte edebiyat şiir türleri…

KONULARINA GÖRE ŞİİR TÜRLERİ

Kişilerin duygularını ifade etmek kullandıkları şiir alt başlıklara ayrılmaktadır. Farklı konuları anlatmak için şiir çeşitleri kategorize edilmiştir. Peki, şiir türleri nelerdir? İşte şiir çeşitleri…

Lirik Şiir: İnsanların duygularına hitap eden Lirik şiir, insanı ilgilendiren her konuyu kapsamaktadır. Latince, Fransızca ve Yunanca kelimelerden türetilen Lirik şiir, duyguların coşkulu bir biçimde anlatıldığı bir edebiyat dalıdır. İlham dolu ve coşkun anlamlarına gelen Lirik, Antik Yunan'da kullanılıyordu. İçli bir dile sahip ve coşkun anlamlarına gelen lirik sözü, bu özellikleri taşıyan düzyazı eserlerini de kapsamaktadır. Lirizm terimi ise duyguların içten ve coşkulu bir biçimde anlatılması anlamına gelmektedir.

Epik Şiir: Yurt sevgisi ve kahramanlık konularını temele alan Epik şiirler lirik özellik taşımaktadır. Okuyucuda coşku uyandırmayı amaçlayan Epik şiirler savaş, yiğitlik ve kahramanlık gibi konular üzerine yazılır. Divan edebiyatındaki kasideler, halk edebiyatında destan, varsağı ve koçaklama gibi türler de Epik özellik taşımaktadır. Şanlı zaferle dolu tarihimizde epik şiir örnekleri bir hayli zengindir.

Pastoral Şiir: Doğaya karşı sevgi ve imrenme duygularını coşturan Pastoral şiir, doğa şiiri olarak da bilinmektedir. Pastoral şiir, Türk Dil Kurumu tarafından 'çobanlanma' olarak adlandırılmıştır. İmgesiz, sade bir dille kaleme alınan Pastoral şiirin idil ve eglog olmak üzere iki türü vardır.

Didaktik Şiir: Didaktik şiir; belirli bir konuda düşünceyi aşılamak, bilgi aktarmak ve öğüt vermek amacıyla kaleme alınmaktadır. Öğretici olarak da bilinen Didaktik şiirler, biçim olarak her ne kadar şiire benzese de edebi dil yönünden şiir değeri taşımamaktadır. Bir fikri okuyucuya benimsetmeyi amaç edinen Didaktik şiir, ahlaki ders verme amacıyla kaleme alınır.

Satirik Şiir: Günümüz edebiyatında yergi olarak da adlandırılan Satirik şiir bir olay ve durumu alaylı, iğneleyici bir dille kaleme almaktadır. Satirik şiir içerisinde ne kadar öğretici ögeler barındırsa da öğrenme amacı gütmez. Satirik şiir halk edebiyatında taşlama, divan edebiyatında hiciv adını alırken yeni edebiyatta yergi adını almıştır.

Dramatik Şiir: İnsanda acıma ve hüzün duygularını ön plana çıkarmayı amaçlayan şiirler dramatik şiirdir. Dram türündeki konuları işleyen şiir, konuyu okuyucunun gözünde canlandırmayı amaçlamaktadır.

ŞİİR ÇEŞİTLERİ ÖRNEKLERİ

Şiir çeşitleri; lirik, epik, didaktik, pastoral, satirik ve dramatik olmak üzere farklı kategorilere ayrılmıştır. İşte, konularına göre şiir türlerine örnekler…

LİRİK ŞİİR

Desem ki – Cahit Sıtkı Tarancı

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende surdum,
Senden tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!

EPİK ŞİİR

Küçük Asker – Tevfik Fikret

Küçük asker, silah elde
Kahramanca ilerliyor

Karşısında bütün belde
"Kahramanım, yaşa! " diyor…

Küçük asker, küçük asker!
Vatan senden hizmet ister.

Vatan için çeker emek
Herkes; bu borcu herkesin.
Vatan demek ninen demek,
Sen nineni sevmez misin? ..

Küçük asker, küçük asker!
Vatan senden şefkat ister.

Vatan senden hayat umar,
Sen yaşarsan o canlanır;
Vatan için ölmek de var,
Fakat borcun yaşamaktır…

PASTORAL ŞİİR

Bingöl Çobanları – Kemalettin Kamu

Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum,
Bu dağların eskiden aşinasıdır soyum.
Bekçileri gibiyiz, ebenced buraların,
Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların
Görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi,
Her gün aynı pınardan, doldurup testimizi
Kırlara açılırız çıngıraklarımızla…

Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski, yeni,
Kuzular bize söyler yılların geçtiğini,
Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek;
Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek
Dolaştırıp dururuz aynı daüssılayı,
Her adım uyandırır acı bir hatırayı.

DİDAKTİK ŞİİR

İlim Kendin Bilmektir – Yunus Emre

İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır

Okumaktan murat ne
Kişi Hak'kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru emektir

Dört kitabın ma'nisi
Bellidir bir elifte
Sen elifi bilmezsin
Bu nice okumaktır

SATİRİK ŞİİR

Belli Değil – Ruhsuti

Adalet kalmadı hep zulüm doldu
Geçti şu baharın gülleri soldu
Dünyanın gidişi acaip oldu
Koyun belli değil kurt belli değil.

Çarh bozulmuş dünya ıslah olmuyor
Ehli fukaranın yüzü gülmüyor
Ruhsati de dediğini bilmiyor
Yazı belli değil hat belli değil.

DRAMATİK ŞİİR

Elektra – Sophokles

Koro: Sözlerinde pek ileri gitme, dikkat et.
Felaketinin nereden geldiğini bilmiyor musun?
Kendini böyle feci bir akıbete düşüren sensin.
Çünkü kederli halinle daima kavga çıkararak
Istırabına ıstırap kattın.

Elektra: Kötülük beni kötülüğe zorladı.
Biliyorum, öfkemin ne olduğunu biliyorum.
Fakat felaketler içinde dahi ömrüm oldukça
Çılgın gözyaşlarıma son vermeyeceğim.
Kimden, ne zaman, soylu dostlarım,
Hayırlı bir söz işiteceğim.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası