reampla pfizer / REAMPLA MG KAPSUL (21 KAPSUL) - Fiyatı

Reampla Pfizer

reampla pfizer

REAMPLA MG KAPSUL (21 KAPSUL) Fiyatı

REAMPLA Ne İçin Kullanılır

REAMPLA, özel bir tipte [Hormon Reseptörü (HR) pozitif, insan epidermal büyüme faktörü 2 (HER2) negatif] menopoz sonrası (postmenopozal) meme kanseri olan, koruyucu yardımcı tedavinin (adjuvan tedavinin) tamamlanmasından 12 ay sonra hastalığı tekrarlayan ya da ileri evre meme kanseri için daha önce hiçbir endokrin tedavi almamış hastalarda letrozol (östrojen miktarını azaltarak meme kanserinin ilerlemesini önler) isimli ilaç ile kombine olarak kullanılır.

REAMPLA Yan Etkileri

🔴 Enfeksiyonlar ​
🔴 Yorgun hissetme
🔴 İştahta azalma
🔴 Ağız ve dudaklarda iltihap (stomatit), bulantı, kusma, ishal
🔴 Döküntü
🔴 Saç dökülmesi
🔴 Zayıflık (güçsüzlük)
🔴 Ateş
🔴 Karaciğer kan testlerinde anormallikle

önemli uyarı

Lütfen doktorunuza danışmadan hiçbir ilaç kullanmayınız !

İlacın fiyatını görmek için lütfen aşağıya tıklayın

İlacın fiyatını göster

REAMPLA Fiyat: 18, TL

REAMPLA İlaç hakkında daha fazla bilgi

Barkod:

ATC Kodu: L01EF01

Reçete Durumu: NORMAL REÇETE

Ziyaretçi sayısı:

REAMPLA MG KAPSUL (21 KAPSUL) - Genel Bilgiler

tarihinde güncellendi Perakende Satış Fiyatı [KDV DAHİL]: TL

Genel Bilgiler

FirmaPFİZER PFE İLAÇLARI ANONİM ŞİRKETİ
Reçete TürüNORMAL RECETE
ATC KoduL01XE33
ATC Adıpalbociclib
Etken MaddePALBOSIKLIB
Birim Miktar
Birim CinsiMG
Ambalaj Miktarı1
Gerçek Kaynak Fiyat
Kaynak Fiyat
Depocu Satış Fiyatı TL
İthal/İmalITHAL
Kaynak ÜlkeFRANSA
Referans EşdegerREFERANS
Eşdeger Fiyat KorumaFIYAT KORUMASIZ URUN
Fiyat Kararnamesi0
Eşdeğeri2
Referans Durumu1

Açıklama

nan

İşlemler

EKLEME YENI URUN. SATIS IZNI ALDIKTAN SONRA PAZARA SUNULABILIR. FIYAT DUSUSU. FIRMA STOK ZARARLARINI KARSILAMAYI TAAHHUT ETMEKTEDIR. 14 SUBAT TARIHLI FIYAT DEGERLENDIRME KOMISYONU KARARINA GORE AVRO DEGERI 3, TL OLARAK GUNCELLENMISTIR. GONULLU FIYAT DUSUSU. FIRMA STOK ZARARLARINI KARSILAMAYI TAAHHUT ETMEKTEDIR. MAYIS AGOK KARARIYLA KAYNAK FIYATLARI seafoodplus.infoÖK ANLAŞMASI KAPSAMINDA KUR ARTIŞI UYGULANMAMIŞseafoodplus.info KARARNAMESI KOLONU 0 OLARAK DUZELTILDI. ATC KODU seafoodplus.infoÖK ANLAŞMASI KAPSAMINDA KUR ARTIŞI UYGULANMIŞTIR. GERCEK KAYNAK FIYAT DUSUSUNE BAGLI DSF seafoodplus.info KAPSAMINDA OLDUGUNDAN YILI DONEMSEL AVRO DEGERI seafoodplus.info KAPSAMINDA OLAN ÜRÜN İÇİN 14 SUBAT TARIHLI FIYAT DEGERLENDIRME KOMISYONU KARARINA GORE BELİRLENEN 1 AVRO DEGERI 6, TL OLARAK GUNCELLENMISTIR. TARIHLI RESMI GAZETEDE YAYIMLANAN KARARA GORE DONEMSEL AVRO DEGERI 7, TL OLARAK GUNCELLENMISTIR. TARIHLI RESMI GAZETEDE YAYIMLANAN KARARA GORE ECZACI KAR ORANLARI seafoodplus.infoAMA YONTEMINDEN KAYNAKLI SATIS FIYATLARI DUZELTILMISTIR TARIHLI RESMI GAZETEDE YAYIMLANAN KARARA GORE ECZACI KAR ORANI BAREMLERI seafoodplus.info ANLASMASI KAPSAMINDA OLDUGUNDAN ARALIK AVRO ARTISI UYGULANMAMISTIR. TARIHLI RESMI GAZETEDE YAYIMLANAN KARARA GORE ECZACI KAR ORANI BAREMLERI GUNCELLENMISTIR. AGOK KAPSAMINDA OLAN URUN ICIN 15 ARALIK TARIHLI CUMHURBAŞKANI KARARINA GORE BELİRLENEN 1 AVRO DEGERI 10, TL OLARAK GUNCELLENMISTIR.

REAMPLA mg kapsül (21 kapsül) Nedir ve Ne İçin Kullanılır

seafoodplus.infoA nedir ve ne için kullanılır?

REAMPLA, palbosiklib adı verilen etkin maddeyi içeren bir ilaçtır.

Her kapsül mg palbosiklib içerir.

REAMPLA, 0 boyutunda, opak, gövde ve kapağı karamel renkte olan, kapak üzerinde beyaz mürekkep ile “Pfizer” ve gövde üzerinde “PBC ” yazılı sert jelatin kapsü1. Her bir kutu 7 veya 21 kapsül içerir.

Palbosiklib hücre büyüme ve bölünmesini yöneten siklin bağımlı kinaz 4 ve 6 olarak adlandırılan proteinleri bloke ederek etki gösterir. Bu proteinlerin bloke edilmesi kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatabilir ve kanserinizin ilerlemesini geciktirebilir.

REAMPLA, özel bir tipte [Hormon Reseptörü (HR) pozitif, insan epidermal büyüme faktörü 2 (HER2) negatif] menopoz sonrası (postmenopozal) meme kanseri olan, koruyucu yardımcı tedavinin (adjuvan tedavinin) tamamlanmasından 12 ay sonra hastalığı tekrarlayan ya da ileri evre meme kanseri için daha önce hiçbir endokrin tedavi almamış hastalarda letrozol (östrojen miktarını azaltarak meme kanserinin ilerlemesini önler) isimli ilaç ile kombine olarak kullanılır.

REAMPLA, postmenopozal özel bir tipte (östrojen hormon reseptörü en az % 10 pozitif ve insan epidermal büyüme hormonu reseptörü negatif) yayılmış meme kanseri olan ve daha önce fulvestrant (östrojenin bağlanarak aktifleştirdiği birtakım proteinleri inhibe eder) isimli ilacı kullanmamış hastalarda:

  • 1.   Yayılmış hastalık tedavisi için daha önce bir sıra ve en az 6 ay aromataz inhibitörü grubundaki ilaçları (östrojen hormonlarının yapılması için gerekli olan aromataz isimli madde ile etkileşerek vücuttaki östrojen hormonu düzeylerini azaltan ve hormona bağımlı meme kanseri tedavisinde kullanılan ilaçlar) alırken hastalığı ilerleyenlerde fulvestrant isimli ilaç ile birlikte kullanılır.

  • 2.  Aromataz inhibitörü grubundaki ilaçlarla en az 12 ay tedavi sonrasında veya aromataz inhibitörü grubundaki ilaçlarla tedaviyi tamamladıktan sonraki 12 ay içinde hastalığı tekrarlayan veya yayılan hastalarda fulvestrant ile birlikte kullanılır.

  • 3.   Aromataz inhibitörü grubundaki ilaçları alırken ilk 12 ay içinde hastalığı tekrarlayan hastalarda kullanılamaz.

  • 4.   Yayılan hastalık nedeniyle bir sıradan daha fazla aromataz inhibitörü tedavisi almış hastalarda kullanılamaz.

  • ArtritArtrit  Artrit, oldukça yaygın bir hastalıktır ancak iyi anlaşılamamıştır. Aslında “artrit” tek bir hastalığın adı değildir; eklem ağrısı veya eklem hastalıklarını adlandırmanın gayri resmi yoludur.
    Lösemi Kan KanseriLösemi Kan Kanseri  Lösemi, kan kanseridir ve vücudunun kan oluşturan dokularının hastalanması anlamına gelir. Birçok lösemi türü vardır; bazı lösemi türleri çocuklarda bazıları da yetişkinlerde sık görülür.
  • REAMPLA mg kapsül (21 kapsül) Kısa Ürün Bilgisi

    Gebelik ve laktasyon

    Genel tavsiye

    Gebelik kategorisi C’dir.

    Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)

    Doğurma potansiyeli olan kadınların veya erkek partnerlerinin REAMPLA tedavisi sırasında ve tedavinin bitiminden kadınların en az 3 hafta, erkeklerin en az 14 hafta sonrasına kadar etkili bir kontrasepsiyon yöntemi (çift bariyer yöntemi; prezervatif ve diyafram gibi) kullanmaları şarttır (bkz. Bölüm ). Kadınların REAMPLA tedavisi esnasında hamile kalması veya hamile kalma şüphesi mevcut olması durumunda doktorlarına başvurmaları önerilmelidir.

    Gebelik dönemi

    REAMPLA’nın gebe kadınlarda kullanımına ilişkin veri mevcut değildir veya sınırlı veri bulunmaktadır. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir (bkz. Bölüm ). Gebelik döneminde ve kontrasepsiyon yöntemi kullanmayan çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda REAMPLA kullanımı önerilmemektedir. REAMPLA gerekli olmadıkça gebelik döneminde kullanılmamalıdır.

    Laktasyon dönemi

    Palbosiklibin süt üretimi üzerindeki etkisine, insan sütünde mevcudiyetine veya emzirilen çocuk üzerindeki etkilerine ilişkin insanlarda veya hayvanlarda yapılmış çalışmalar bulunmamaktadır. Palbosiklibin insan sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Palbsiklib alan hastalar emzirmemelidir.

    Üreme yeteneği/Fertilite

    Hayvanlardan elde edilen veriler temelinde, REAMPLA tedavisi esnasında erkek doğurganlığı zayıflayabilir.

    Klinik dışı üreme çalışmalarında sıçanların östrus döngüsü (dişi sıçanlar) ya da çiftleşme ve fertilitesi (erkek ve dişi sıçanlar) üzerinde etki saptanmamıştır. Bununla birlikte, insanlarda fertilite hakkında elde edilmiş klinik veri yoktur. Klinik dışı güvenlilik çalışmalarından elde edilen erkek üreme organı bulgularına göre (testiste seminifer tübül dejenerasyonu, epididimal hipospermi, düşük sperm hareketliliği ve yoğunluğu ve prostat sekresyonunda azalma) palbosiklib tedavisi erkek fertilitesi için risk oluşturabilir (bkz. Bölüm ). Dolayısıyla erkekler REAMPLA tedavisine başlamadan önce sperm saklama seçeneği düşünülebilir.

    Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

    REAMPLA’nın araç ve makine kullanma becerisi üzerinde minör etkisi bulunmaktadır. Bununla birlikte REAMPLA yorgunluğa yol açabilir ve hastalar araç ya da makine kullanırken dikkatli olmalıdır.

    İstenmeyen etkiler

    Güvenlilik profilinin özeti

    REAMPLA’nın genel güvenlilik profili HR-pozitif, HER2-negatif ileri evre ya da metastatik meme kanserinde yapılan randomize klinik çalışmalarda endokrin tedavi ile kombine olarak palbosiklib alan hastanın (N= letrozolle kombine olarak, N= fulvestrant ile kombine olarak) toplu verilerine dayanmaktadır.

    Randomize klinik çalışmalarda palbosiklib alan hastalarda bildirilen herhangi bir Derecedeki en sık advers reaksiyonlar (>%20) nötropeni, enfeksiyonlar, lökopeni, yorgunluk, bulantı, stomatit, anemi, alopesi ve diyaredir. Palbosiklibin en sık (>%2) Derece >3 advers reaksiyonları nötropeni, lökopeni, anemi, yorgunluk ve enfeksiyonlar ile aspartat aminotransferaz (AST) düzeylerinde görülen artıştır.

    Randomize klinik çalışmalarda kombinasyondan bağımsız olarak REAMPLA alan hastaların %34,4’ünde advers reaksiyona bağlı olarak doz azaltılmış ya da doz değişikliği yapılmıştır.

    Randomize klinik çalışmalarda kombinasyondan bağımsız olarak REAMPLA alan hastaların %4,1’inde advers reaksiyona bağlı olarak tedavi kalıcı olarak sonlandırılmıştır.

    Advers reaksiyonların listesi

    Advers reaksiyonlar sistem organ sınıfına ve sıklık kategorisine göre listelenmekte olup tercih edilen terimler (PT) MedDRA versiyonuna göre sıralanmaktadır. Sıklık kategorileri şu şekilde tanımlanmaktadır: Çok yaygın (>l/10); yaygın (>l/ - <1/10); yaygın olmayan (>l/ - <1/); seyrek (>l/ - <1/); çok seyrek (<1/); bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor) Her sıklık grubunda advers reaksiyonlar azalan ciddiyete göre yer almaktadır.

    Aşağıdaki yan etkiler, 3 randomize çalışmanın toplu verilerinden elde edilen advers reaksiyonları içermektedir. Toplu veri kümesinde palbosiklib tedavisinin ortanca süresi 12,7 aydır.

    Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar

    Çok yaygın: Enfeksiyonlara

    Kan ve lenf sistemi hastalıkları

    Çok yaygın: Nötropenib, lökopenic, anemid, trombositopenie

    Yaygın:     Febril nötropeni

    Metabolizma ve beslenme hastalıkları

    Çok yaygın: İştahta azalma

    Sinir sistemi hastalıkları

    Yaygın:    Tat alma duyusunda bozulma

    Göz hastalıkları

    Yaygın:     Bulanık görme, göz yaşı salgılanmasında artış, göz kuruluğu

    Solunum, göğüs hastalıkları ve mediastinal hastalıklar

    Yaygın:     Epistaksis

    Gastrointestinal hastalıklar

    Çok yaygın: Stomatitf, bulantı, ishal, kusma

    Deri ve derialtı doku hastalıkları

    Çok yaygın: Döküntüg, alopesi Yaygın:     Cilt kuruluğu

    Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

    Çok yaygın: Bitkinlik, asteni, ateş

    Araştırmalar

    Yaygın:     ALT artışı, AST artışı

    ALT=Alanin aminotransferaz; AST=Aspartat aminotransferaz; N/n=Hasta sayısı; N/A=Geçerli değil.

    a Enfeksiyonlar, Enfeksiyonlar ve Enfestasyonların Sistem Organ Sınıfına ait olan tüm PT’leri kapsar.

    b Nötropeni şu PT’leri kapsar: Nötropeni, Azalmış nötrofil sayısı.

    c Lökopeni şu PT’leri kapsar: Lökopeni, Azalmış beyaz hücre sayısı.

    d Anemi şu PT’leri kapsar: Anemi, düşük hemoglobin, düşük hematokrit.

    e Trombositopeni şu PT’leri kapsar: Trombositopeni, azalmış trombosit sayısı.

    f Stomatit şu PT’leri kapsar: Aftöz stomatit, dudak iltihabı, Glossit, Glossodini, Ağız ülseri, Mukoza inflamasyonu, Ağız ağrısı, Orofarengeal rahatsızlık, Orofarengeal ağrı, Stomatit.

    g Döküntü şu PT’leri kapsar: Döküntü, Makülopapüler döküntü, Kaşıntılı döküntü, Eritematöz döküntü, Papüler döküntü, Dermatit, Akneiform Dermatit, Toksik deri erüpsiyonu.

    Tablo 4, üç randomize çalışmanın toplu verilerinde gözlenen laboratuvar anormalliklerini göstermektedir.

    Tablo 4. Üç randomize çalışmanın toplu verilerinde gözlenen laboratuvar anormallikleri

    (N=)

    AST-aspartat aminotransferaz; ALT-alanin aminotransferaz; N-hasta sayısı; N/A-geçerli değil.

    Not: Laboratuvar sonuçları NCI CTCAE versiyon şiddet derecesine göre derecelendirilmiştir.

    * letrozol ya da fulvestrant

    Seçili advers reaksiyonların tanımı

    Toplamda kombinasyondan bağımsız olarak REAMPLA alan hastalardan ’ünde (%80,6) herhangi bir derece nötropeni bildirilmiş; Derece 3 nötropeni (%55,3) hastada, Derece 4 nötropeni 88 hastada (%10,1) bildirilmiştir (bkz. Tablo 4).

    3 randomize klinik çalışmada herhangi bir derece nötropeninin ilk epizotuna kadar geçen ortanca süre 15 gün ( gün) ve Derece >3 nötropeninin ortanca süresi 7 gün olmuştur.

    Fulvestrant ile kombine olarak REAMPLA alan hastaların %0,9’unda ve letrozol ile kombine olarak palbosiklib alan hastaların %2,1’inde febril nötropeni bildirilmiştir.

    Genel olarak klinik programda REAMPLA’ya maruz kalan hastaların yaklaşık %2’sinde febril nötropeni bildirilmiştir.

    Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

    Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TUFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir (seafoodplus.info; e-posta: [email protected]; tel: 0 00 08; faks: 0 35 99).

    Doz aşımı ve tedavisi

    Palbosiklib ile doz aşımı durumunda gerek gastrointestinal (örneğin, bulantı, kusma) gerekse hematolojik (örneğin, nötropeni) toksisite oluşabilir ve bu durumda genel destekleyici bakım sağlanmalıdır.

    5.



    Farmakodinamik özellikler

    Farmakoterapotik grup (ATC kodu): Antineoplastik ilaçlar, protein kinaz inhibitörleri

    ATC kodu: L01XE

    Etki mekanizması

    Palbosiklib siklin bağımlı kinaz (CDK) 4’ün ve 6’nın yüksek seçiciliğe sahip, geri dönüşlü bir inhibitörüdür. Siklin D1 ve CDK 4/6, hücresel proliferasyona neden olan birden fazla sinyal yolağının akışında rol alan enzimlerdendir.

    Farmakodinamik etkiler

    Palbosiklib, CDK4/6’nın inhibisyonu yoluyla hücrenin G1 hücre döngüsü fazından S fazına ilerlemesini engelleyerek, hücre proliferasyonunu azaltmaktadır. Palbosiklibin moleküler profili meme kanseri hücre hattı panelinde test edilmesi; özellikle ER-pozitif meme kanserlerinde olmak üzere luminal meme kanserine karşı yüksek etkililik gösterdiğini ortaya koymuştur. Test edilen hücre hatlarında, retinoblastomun (Rb) kaybı palbosiklib etkilik kaybı ile ilişkili olmuştur. Mevcut klinik veriler klinik etkililik ve güvenlilik bölümünde bildirilmektedir (bkz. Bölüm ). Mekanizma ile ilgili analizler, palbosiklibin anti-östrojenlerle kombinasyonunun Rb’nin fosforilasyonunun inhibe edilmesi yoluyla Rb’nin reaktivasyonunu artırdığını ve sonuç olarak E2F sinyalizasyonunun azaltılmasına ve büyümenin durmasına yol açtığını ortaya koymuştur. Hastadan elde edilen bir ER-pozitif meme kanseri ksenograft modelinin (HBCx) kullanıldığı in vivo çalışmalar, palbosiklib ve letrozol kombinasyonunun, Rb fosforilasyonu, aşağı akım sinyalinin ve doza bağlı olarak tümör gelişiminin inhibisyonunu daha da arttırdığını ortaya koymuştur. Taze tümör örneklerinde, Rb ekspresyonunun palbosiklib aktivitesi açısından önemini araştıran çalışmalar devam etmektedir.

    Kardiyak Elektrofizyoloji

    İleri evre meme kanseri olan 77 hastada palbosiklibin kalp atım hızı aralığına göre düzeltilmiş QT aralığı (QTc) üzerine etkisi; başlangıca göre değişiklik ve ilgili farmakokinetik verileri değerlendiren eş zamanlı elektrokardiyografi (EKG) kullanılarak değerlendirilmiştir. Palbosiklib önerilen günlük mg dozunda QTc’yi klinik olarak anlamlı şekilde uzatmamıştır (Doz şeması 3/1).

    Klinik etkililik ve güvenlilik

    Randomize Faz 3 Çalışma PALOMA letrozol ile kombine REAMPLA

    ER-pozitif, HER2-negatif küratif amaçlı rezeksiyon ya da radyasyon tedavisi yapılamayan lokal olarak ilerlemiş ya da ileri evre hastalıkları için daha önce sistemik tedavi almamış metastatik meme kanseri hastası kadınlarda yapılan uluslararası, randomize, çift kör, plasebo kontrollü, paralel gruplu, çok merkezli bir çalışmada letrozol ile kombine palbosiklib etkililiği letrozol artı plasebo ile karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.

    Toplam postmenopozal hasta oranında palbosiklib ile letrozol koluna ya da plasebo ile letrozol koluna randomize edilmiş ve hastalığın yerine (viseral/viseral olmayan); (neo) adjuvan tedavinin bitiminden hastalığın nüksetmesine kadar geçen hastalıksız süreye (yeni başlayan metastatik vs <12 ay vs >12 ay) ve önceki (neo) adjuvan kanser tedavilerin türüne (daha önce hormonal tedavi alanlara karşı daha önce hormonal tedavi almayanlar) göre ayrılmıştır. İleri evre semptomatik, viseral yayılmış, kısa sürede yaşamı tehdit eden komplikasyon gelişim riski olan hastalar (masif, kontrolsüz efüzyonları [plevral, perikardial, peritoneal], pulmoner lenfanjiti ve %50 üzerinde karaciğer tutulumu olan hastalar dahil) çalışmaya alınmak için uygun bulunmamıştır.

    Hastalar, hangisi daha önce olursa objektif hastalık progresyonuna, semptomatik kötüleşmeye, kabul edilemez toksisite gelişimine, ölüme, ya da olurun geri çekilmesine kadar atandıkları tedaviyi almaya devam etmiştir. Tedavi kolları arasında çapraz geçişe izin verilmemiştir.

    Hastaların başlangıçtaki demografik özellikleri ve prognostik özellikleri palbosiklib artı letrozol kolu ile plasebo artı letrozol kolları arasında uyumlu şekilde eşleştirilmiştir. Bu çalışmaya kaydedilen hastaların medyan yaşı 62 (aralık ) olarak hesaplanmış ve hastaların %48,3’ü kemoterapi alırken %56,3’ü ileri evre meme kanseri tanısından önce (neo) adjuvan anti-hormonal tedavi almış, %37,2’si ise daha önce (neo) adjuvan tedavi olarak sistemik tedavi almamıştır. Hastaların çoğunluğunda (%97,4) başlangıçta metastatik hastalık varken, %23,6’sında yalnızca kemikte hastalık ve %49,2’sinde viseral hastalık görülmüştür.

    Çalışmanın birincil sonlanım noktası araştırıcının değerlendirdiği, Tümörlerde Yanıt Değerlendirme Kriterleri (RECIST) Versiyon ’e göre progresyonsuz sağkalım (PSK) olmuştur. İkincil etkililik sonlanım noktaları objektif yanıtı (OY), klinik yarar yanıtını (KYY), güvenliliği ve yaşam-kalitesinde değişikliği (YKD) kapsamıştır.

    26 Şubat veri kesim tarihinde, çalışmada birincil hedef olan PSK’nın iyileştirilmesi amacına ulaşılmıştır. Gözlenen tehlike oranı (HR) palbosiklib ile letrozol lehine 0, (%95 güven aralığı [GA]: 0,,72) ve kademeli log-sıra testi 1-yönlü p değeri <0, olmuştur. 15 aylık bir ek izlemeden sonra birincil ve ikincil sonlanım noktalarının güncellenmiş bir analizi yapılmıştır (veri kesim tarihi: 31 Mayıs ). Toplam PSK olayı gözlenmiştir; sırasıyla palbosiklib ile letrozol kolunda olay (%55,2) ve karşılaştırma kolunda olay (%72,1).

    Tablo 5, araştırıcı ve bağımsız inceleme değerlendirmesine göre, PALOMA 2 çalışmasının birincil ve güncellenmiş analizlerine dayanan etkililik sonuçlarını göstermektedir.

    Tablo 5. PALOMA 2 (tedavi amaçlı popülasyon) - Birincil ve güncellenmiş veri kesim tarihine göre etkililik sonuçları

    N=Hasta sayısı; GA=Güven aralığı; TE=Tahmin edilemez; OY=Objektif yanıt; KYY=Klinik yarar yanıtı; PSK=Progresyonsuz sağkalım.

    * İkincil sonlanım noktalarının sonuçları RECIST versiyonuna göre doğrulanmış ve doğrulanmamış yanıtlara dayanmaktadır.

    31 Mayıs veri kesim tarihine dayalı olarak PSK için Kaplan-Meier eğrisi Şekil 1’de gösterilmektedir.

    Şekil 1. Kaplan-Meier progresyonsuz sağkalım grafiği (araştırıcının değerlendirmesi,

    tedavi amaçlı popülasyon) - PALOMA-2 çalışması (31 Mayıs )

    PAL=Palbosiklib; LET=Letrozol; PCB=Plasebo.

    Tedavi etkisinin iç tutarlılığını araştırmak için prognostik faktörlere ve başlangıç özelliklerine göre önceden belirlenmiş bir dizi alt grup PSK analizi yapılmıştır. Ayrıştırma faktörlerine ve başlangıç özelliklerine göre tanımlanan ayrı hasta alt gruplarında hastalık progresyonu ve ölüm riskinde palbosiklib ile letrozol kolu lehine bir azalma gözlenmiştir.

    31 Mayıs veri kesim tarihine göre, riskteki bu düşüş şu alt gruplarda gözlenmeye devam etmiştir: (1) viseral metastazları olan hastalarda (HR= 0,62 [%95 GA: 0,,81], ortanca PSK [mPSK] 19,3 aya karşılık 12,3 ay) ya da viseral metastazı olmayan hastalarda (HR= 0,50 [%95 GA: 0,,67], mPSK 35,9 aya karşılık 17,0 ay) ve (2) yalnızca kemikte hastalığı olan hastalarda (HR= 0,41 [%95 GA: 0,,63], mPSK 36,2 aya karşılık 11,2 ay) ya da hastalığı yalnızca kemikte olmayanlarda (HR= 0,62 [%95 GA: 0,,78], mPSK 24,2 aya karşılık 14,5 ay) belirgin olmuştur. Benzer şekilde, immünohistokimya (IHC) ile tümörlerinde Rb proteini ekspresyonunun pozitif olduğu gösterilen hastada hastalık progresyonu ve ölüm riskinde palbosiklib ile letrozol kolu lehine bir azalma gözlenmiştir (HR =0, [%95 GA: 0,,], mPSK 27,4 aya karşılık 13,7 ay). IHC ile tümörlerinde Rb ekspresyonu negatif olan 51 hastada tedavi kolları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı olmamıştır; palbosiklib ile letrozol koluna karşılık plasebo ile letrozol kolu sırasıyla (HR =0, [%95 GA: 0,,], mPSK 23,2 aya karşılık 18,5 ay).

    31 Mayıs güncellenmiş veri kesim tarihine göre, viseral hastalık olan ve olmayan hasta alt gruplarında değerlendirilen ek etkililik ölçümleri (OY ve TYKGS) Tablo 6’da gösterilmektedir.

    Tablo 6. PALOMA-2 çalışmasından viseral ve viseral dışı hastalıkta etkililik sonuçları

    (tedavi amaçlı popülasyon; 31 Mayıs veri kesim tarihi)

    N=Hasta sayısı; GA=Güven aralığı; OY= RECIST versiyonuna göre doğrulanmış ve doğrulanmamış objektif yanıtlar; TYKGS=İlk tümör yanıtına kadar geçen süre.

    Güncellenen analizler sırasında, randomizasyondan takip eden ikinci tedaviye kadar geçen medyan süre palbosiklib ile letrozol kolunda 38,8 ay ve plasebo ile letrozol kolunda ay, HR=0,73 (%95 GA: 0,,91) olmuştur.

    Randomize Faz 3 Çalışma PALOMA fulvestrant ile kombine REAMPLA

    Menopoz durumundan bağımsız olarak, daha önce (neo) adjuvan ya da metastatik çerçevede verilen endokrin tedaviden sonra hastalığı ilerlemiş HR-pozitif, HER2-negatif, küratif amaçlı rezeksiyon ya da radyasyon tedavisi yapılamayan lokal olarak ilerlemiş ya da metastatik meme kanseri hastası kadınlarda yapılan uluslararası, randomize, çift kör, paralel gruplu, çok merkezli bir çalışmada fulvestrant ile kombine palbosiklibin etkililiği fulvestrant artı plasebo kullanımı ile karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.

    İleri evre hastalık için adjuvan endokrin tedavi sırasında ya da tamamlandıktan sonra 12 ay içinde ya da önceki endokrin tedavi sırasında ya da tamamlandıktan sonra 1 ay içinde progresyon göstermiş toplam premenopozal/perimenopozal ve postmenopozal dönemdeki kadın oranında palbosiklib ile fulvestrant koluna ya da plasebo ile fulvestrant koluna randomize edilmiş; önceki hormonal tedaviye belgelenmiş duyarlılık, çalışmaya girişte menopoz durumu (premenozal/perimenopozal duruma karşılık postmenopozal durum) ve viseral metastazlarının varlığına göre gruplandırılmıştır. Premenopozal/perimenopozal kadınlar LHRH agonisti goserelin kullanmıştır. İleri evre/metastatik, semptomatik, viseral yayılmış hastalığı olan, kısa sürede yaşamı tehdit edici komplikasyon yaşama riski bulunan (masif, kontrolsüz efüzyonları [plevral, perikardial, peritoneal], pulmoner lenfanjiti ve %50 üzerinde karaciğer tutulumu olan hastalar dâhil) hastalar çalışmaya alınmak için uygun bulunmamıştır.

    Hastalar, hangisi daha önce olursa nesnel hastalık progresyonuna, semptomatik kötüleşmeye, kabul edilemez toksisite gelişimine, ölüme, ya da olurun geri çekilmesine kadar atandıkları tedaviyi almaya devam etmiştir. Tedavi kolları arasında çapraz geçişe izin verilmemiştir.

    Hastaların başlangıçtaki demografik özellikleri ve prognostik özellikleri palbosiklib artı fulvestrant kolu ile plasebo artı fulvestrant kolları arasında uyumlu şekilde eşleştirilmiştir. Bu çalışmaya kaydedilen hastaların medyan yaşı 57 (aralık ) olmuştur. Her bir tedavi kolunda hastaların çoğunluğu beyaz ırktandı, önceki hormonal tedaviye duyarlıydı ve postmenopozal dönemdeydi. Ortalama %20 hasta pre/perimenopozaldi. Tüm hastalar daha önce sistemik tedavi almıştı ve her bir tedavi kolundaki hastaların çoğunluğu primer tanıları için daha önce bir kemoterapi almıştı. Hastaların yarısından çoğunda (%62) bir ECOG PS=0 ve %60’ında viseral metastazlar vardı ve %60’ı primer tanıları için birden fazla hormonal tedavi rejimi almışlardı.

    Çalışmanın birincil sonlanım noktası, (RECIST) ’e göre araştırıcının değerlendirildiği PSK olmuştur. Destekleyici PSK analizleri Bağımsız Merkezi Radyolojik Değerlendirmeye dayanmıştır. İkincil etkililik sonlanım noktaları OY, KYY, OS, güvenlilik ve ağrı sonlanım noktasında kötüleşmeye kadar geçen süreyi (TTD) kapsamıştır.

    Çalışma, planlanan PSK olaylarının %82’si üzerinden yapılan ara analizde araştırıcının değerlendirdiği PSK’nin uzaması olan birincil hedefine ulaşmıştır. Sonuçlar önceden belirlenmiş Haybittle-Peto etkililik sınırını geçerek (a=0,), PSK’de istatistiksel olarak anlamlı bir uzama ve klinik olarak anlamlı bir tedavi etkisi göstermiştir.

    Etkililik verilerinin daha ileri bir güncellemesi Tablo 7’de verilmektedir.

    Tablo 7. Etkililik sonuçları - PALOMA-3 çalışması (Araştırıcının değerlendirmesi tedavi amaçlı popülasyon)

    N=Hasta sayısı; GA=Güven aralığı; TE=Tahmin edilemez; OY=Objektif yanıt; KYY=Klinik yarar yanıtı. ; PSK= Progresyonsuz sağkalım

    İkincil sonlanım noktalarının sonuçları RECIST versiyonuna göre doğrulanmış ve doğrulanmamış yanıtlara dayanmaktadır.

    Şekil 2.   Kaplan-Meier progresyonsuz sağkalım grafiği (araştırıcı değerlendirmesi,

    tedavi amaçlı popülasyon) - PALOMA-3 çalışması

    FUL=Fulvestrant; PAL=Palbosiklib; PCB=Plasebo.

    Stratifikasyon faktörlerine ve başlangıç özelliklerine göre tanımlanan tüm hasta alt gruplarında, palbosiklib ile fulvestrant kolunda hastalık progresyonu ve ölüm riskinde azalma gözlenmiştir. Bu durum, premenopozal/perimenopozal kadınlarda (HR=0,46 [%95 GA: 0,,75]) ve postmenopozal kadınlarda (HR = 0,52 [%95 GA: 0,,66]) ve viseral metastatik hastalığı olan hastalarda (HR =0,5 [%95 GA: 0,,65]) ve viseral metastazları olmayan hastalarda (HR = 0,48 [%95 GA: 0,,71]) belirgin olmuştur.

    Ayrıca metastatik hastalık için önceki tedavi basamaklarından bağımsız olarak fayda gözlenmiştir; tedavi basamağı 0 (HR=0,59 [%95 GA: 0,,93]) 1, (HR=0,46 [%95 GA: 0,,64]), 2 (HR=0,48 [%95 GA: 0,,76]) ya da >3 (HR = 0,59 [%95 GA: 0,,22]). İç organ hastalığı olan ve olmayan hasta alt gruplarında değerlendirilen ek etkililik ölçümleri (OY ve TYKGS) Tablo 8’de gösterilmektedir.

    Tablo 8. PALOMA-3 çalışmasının viseral ve viseral olmayan hastalıkta etkililik

    N=Hasta sayısı; GA=Güven aralığı; OY= RECIST versiyonuna göre doğrulanmış ve doğrulanmamış objektif yanıtlar; TYKGS=İlk tümör yanıtına kadar geçen süre.

    Hasta tarafından bildirilen semptomlar Avrupa Kanser Araştırması ve Tedavisi Örgütü (EORTC) yaşam kalitesi anketi (QLQ)-C30 ve Meme Kanseri Modülü (EORTC QLQ-BR23) kullanılarak değerlendirilmiştir. Palbosiklib ile fulvestrant kolunda toplam hasta ve tek başına fulvestrant kolunda hasta başlangıçta ve başlangıçtan sonra en az bir ziyarette anketi doldurmuştur.

    Kötüleşmeye kadar geçen süre, başlangıç ve başlangıca göre ağrı semptom skorlarında >10 puan artış olması arasında geçen süre olarak önceden tanımlanmıştır. Fulvestranta palbosiklibin eklenmesi; plasebo artı fulvestrant ile karşılaştırıldığında ağrı semptomunda kötüleşmeye kadar geçen süreyi anlamlı olarak geciktirerek bir semptom yararı sağlamıştır (ortanca 8 aya karşılık 2,8 ay; HR=0,64 [%95 GA: 0,,85]; p<0,).

    Avrupa İlaç Ajansı, meme kanseri tedavisinde tüm pediatrik popülasyon alt kümelerinde REAMPLA çalışmalarının sonuçlarını sunma zorunluluğunu kaldırmıştır (pediatrik kullanım hakkında bilgi için bkz. Bölüm ).

    Farmakokinetik özellikler

    Palbosiklibin farmakokinetiği, ileri meme kanseri hastalarını içeren solid tümörlü hastalarda ve sağlıklı kişilerde karakterize edilmiştir.

    Emilim:

    Palbosiklibin ortalama Cmaks değeri genellikle oral uygulamayı izleyen 6 ila 12 saat arasında gözlenmiştir. REAMPLA’nın oral mg dozundan kullanımdan sonraki ortalama mutlak biyoyararlanımı %46’dır. 25 mg ile mg doz aralığında, EAA ve Cmaks genellikle doz ile doğru orantılı olarak artmaktadır. 8 gün boyunca tekrar edilen günde bir defa doz alınmasının ardından kararlı duruma erişilmiştir. Tekrar edilen günde bir uygulama ile palbosiklib, 2,4’lük (1,,2 aralığı) bir medyan birikim oranıyla birikmiştir.

    Gıda etkisi: Açlık koşullarında palbosiklib emilimi ve maruziyeti, popülasyonun yaklaşık %13’ünde çok düşük bir düzeyde gerçekleşmiştir. Gıda alınması, popülasyonun bu küçük alt grubunda palbosiklibe maruziyeti arttırmıştır, ancak popülasyonun geri kalan kısmında klinik olarak dikkate değer bir miktarda değiştirmemiştir. Gece boyunca aç kaldıktan sonra alınan REAMPLA ile kıyaslandığında, REAMPLA alımından bir saat önce ve iki saat sonra yüksek-yağlı gıdaların alınması durumunda palbosiklibin EAAinf ve Cmaks değerleri sırasıyla %21 ve %38; düşük-yağlı gıdaların alınması durumunda sırasıyla %12 ve %27; ve orta-yağlı gıdaların alınması durumunda sırasıyla %13 ve %24 artmıştır. Ek olarak gıda alımı, hem bireyler arası hem de bireyiçi palbosiklib maruziyet değişkenliğini belirgin olarak azaltmıştır. Bu sonuçlara göre, palbosiklib gıda ile alınmalıdır (bkz. Bölüm ).

    Dağılım:

    Palbosiklibin insan plazması proteinlerine in vitro bağlanması, konsantrasyondan bağımsız olarak yaklaşık %85 oranındadır. Karaciğer fonksiyonundaki kötüleşme artışı ile in vivo olarak insan plazmasında palbosiklibin ortalama serbest fraksiyonu (fu) kademeli olarak artmıştır. Böbrek fonksiyonundaki kötüleşme ile in vivo insan plazmasındaki ortalama palbosiklib fu’da belirgin bir eğilim gözlenmemiştir. İn vitro olarak, palbosiklibin insan hepatositlerinin içine alınması başlıca pasif difüzyon yoluyla olmuştur. Palbosiklib OATP1B1’in ya da OATP1B3’ün bir substratı değildir.

    Biyotransformasyon:

    İn vitro ve in vivo çalışmalar, palbosiklibin insanlarda büyük ölçüde hepatik metabolizmaya uğradığını göstermiştir. mg [14C] palbosiklibin mg tek dozunun insanlara oral yolla uygulanmasının ardından, palbosiklib için majör primer metabolik yolaklar oksidasyon ve sülfonasyon olmuştur. Açilasyon ve glukuronidasyon ise minör yolaklar olarak katkı sağlamıştır. Palbosiklib, plazmada dolaşan ve ilaç kaynaklı en büyük madde olarak bulunmuştur.

    Ürünün büyük çoğunluğu metabolitler şeklinde atılmıştır. Palbosiklibin sülfamik asit konjugatı, uygulanan dozun %25,8’ini oluşturan ve dışkıda bulunan ana ilaç-ilişkili bileşen olarak saptanmıştır. İnsan hepatositleri ile gerçekleştirilen in vitro çalışmalarda, karaciğer sitozolik ve S9 fraksiyonları ve rekombinant SULT enzimleri, esas olarak CYP3A’nın ve SULT2A1’in palbosiklib metabolizmasında yer aldığını ortaya koymuştur.

    Eliminasyon:

    İleri meme kanseri hastalarında palbosiklibin görünür oral klirensinin (CL/F) geometrik ortalaması 63,1 L/saat ve plazma eliminasyon yarılanma ömrü 28,8 saat olmuştur. Tek doz oral [14C] palbosiklib verilen 6 sağlıklı erkek gönüllüde, toplam uygulanan radyoaktif dozun medyan %92’si 15 gün içinde geri kazanılmış; dışkı (dozun %74’ü) ana atılım yolu olmuştur, dozun %17’si ise idrar yoluyla geri kazanılmıştır. Dışkı ve idrarda değişmemiş palbosiklib atılımı sırasıyla %2 ve %7 oranında olmuştur.

    İn vitro olarak klinik konsantrasyonlarda palbosiklib bir CYP1A2, 2A6, 2B6, 2C8, 2C9, 2C19 ve 2D6 inhibitörü değildir ve CYP1A2, 2B6, 2C8 ve 3A4 indükleyicisi değildir.

    İn vitro değerlendirmeler klinik konsantrasyonlarda pablosiklibin organik anyon taşıyıcısı (OAT)1, OAT3, organik katyon taşıyıcısı (OCT)2, organik anyon taşıyıcısı polipeptid (OATP)1B1, OATP1B3 ve safra tuzu atım pompasının (BSEP) etkileri üzerinde inhibisyon potansiyelinin düşük olduğunu göstermektedir.

    Yaş, Cinsiyet ve Vücut Ağırlığı:

    Kanser hastası kişide (yaşları 22 ile 89 arasında ve vücut ağırlıkları 38 ile kg arasında değişen 50 erkek ve kadın hasta) yapılan bir popülasyon farmakokinetik analizine göre cinsiyetin maruz kalınan palbosiklib seviyesine etkisi bulunmamıştır ve yaş ve vücut ağırlığının maruz kalınan palbosiklib seviyesine klinik olarak önemli bir etkisi yoktur.

    Pediyatrik Popülasyon:

    REAMPLA’nın farmakokinetiği, 18 yaşından küçük olan hastalar üzerinde değerlendirilmemiştir.

    Karaciğer yetmezliği

    Farklı derecelerde karaciğer yetmezliği olan hastalarda yapılan bir farmakokinetik çalışmadan elde edilen veriler, normal karaciğer fonksiyonuna sahip gönüllülerle karşılaştırıldığında maruz kalınan serbest palbosiklib seviyesinin (serbest EAAinf) hafif karaciğer yetmezliği olan gönüllülerde %17 (Child-Pugh sınıf A) düştüğü ve orta (Child-Pugh sınıf B) ve ciddi (Child-Pugh sınıf C) karaciğer yetmezliği olan hastalarda sırasıyla %34 ve %77 arttığını göstermiştir. Normal karaciğer fonksiyonuna sahip gönüllülerle karşılaştırıldığında maruz kalınan serbest palbosiklibin pik seviyesi (serbest Cmaks) hafif, orta ve ciddi karaciğer yetmezliğinde sırasıyla %7, %38 ve %72 artmıştır. Ek olarak Ulusal Kanser Enstitüsü (NCI) sınıflamasına göre hafif karaciğer yetmezliği [total bilirubin < Normalin Üst Sınırı (NÜS) ve Aspartat Aminotransferaz (AST) > NÜS ya da total bilirubin >,5 x NÜS ve herhangi bir seviyede AST] olan 40 hastayı da kapsayan ileri evre kanser hastasından oluşan bir popülasyonda yapılan farmakokinetik analize göre, hafif karaciğer yetmezliğinin palbosiklibin farmakokinetiği üzerinde etkisi bulunmamıştır.

    Böbrek yetmezliği

    Farklı derecelerde böbrek yetmezliği olan gönüllülerde yapılan bir farmakokinetik çalışma verileri, normal böbrek fonksiyonuna (CrCl >90 mL/dakika) sahip gönüllülerle karşılaştırıldığında,         hafif        (60 mL/dakika<CrCl<90 mL/dakika),         orta

    (30 mL/dakika<CrCl<60 mL/dakika) ve ciddi (CrCl <30 mL/dakika) böbrek yetmezliği olan hastalarda maruz kalınan toplam palbosiklib seviyesinin (EAAinf) sırasıyla %39, %42 ve %31 arttığını göstermiştir. Normal böbrek fonksiyonuna sahip gönüllülerle karşılaştırıldığında maruz kalınan palbosiklibin pik seviyesi (Cmaks) hafif, orta ve ciddi böbrek yetmezliğinde sırasıyla %17, %12 ve %15 artmıştır. Ayrıca, 73 hafif derece ve 29 orta derecede böbrek yetmezliği olan hastayı içeren toplam ileri derece kanser hastasında yapılan bir popülasyon farmakokinetik analizine göre hafif ve orta böbrek yetmezliğinin palbosiklibin farmakokinetiği üzerinde etkisi bulunmamıştır. Palbosiklibin farmakokinetiği hemodiyaliz gerektiren hastalarda incelenmemiştir.

    Etnik köken

    Sağlıklı gönüllülerde yapılan bir farmakokinetik çalışmasında, tek bir oral dozdan sonra Asyalı olmayan gönüllülerle karşılaştırıldığında palbosiklibin EAAinf ve Cmaks değerleri Japon hastalarda sırasıyla %30 ve %35 daha yüksek bulunmuştur. Bununla birlikte bu bulgu, Japon ya da Asyalı meme kanseri hastalarında yapılan sonraki çalışmalarda birden fazla doz verildikten sonra tutarlı bir şekilde tekrarlanmamıştır. Asyalı ve Asyalı olmayan popülasyonlardaki kümülatif farmakokinetik, güvenlilik ve etkililik verilerin analizine göre, Asya ırkı için doz ayarlaması yapılmasının gerekmediği değerlendirilmektedir.

    Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:

    25 mg ile mg doz aralığında, EAA ve Cmaks genellikle doz ile doğru orantılı olarak artmaktadır.

    Klinik öncesi güvenlilik verileri

    Sıçanlarda ve köpeklerde gerçekleştirilen 39 haftaya kadar süren çalışmalarda insanlarla potansiyel ilişkisi olabilecek primer hedef organ bulguları arasında hematolenfopoietik ve erkek üreme organı etkileri bulunmuştur. Yalnızca sıçanlarda yapılan >15 hafta süreli çalışmalarda glikoz metabolizması üzerindeki etkiler pankreastaki bulgularla ve gözde, dişlerde, böbrekte ve yağ dokusunda ikincil etkiler ile ilişkili bulunmuştur ve sıçanlarda kemik değişiklikler yalnızca 27 haftalık doz uygulanmasını takiben oluşmuştur. Bu sistemik toksik etkiler genel olarak EAA’ya göre klinik dozlarda maruz kalınan seviyelerde görülmüştür. Ek olarak, telemetrik olarak takip edilen köpeklerde Cmaks’a göre insanda klinik olarak maruz kalınan seviyelerin 4 katı seviyelerde kardiyovasküler etkiler (QTc uzaması, kalp atım hızında azalma, ve RR aralığında ve sistolik kan basıncında artış) belirlenmiştir. 12 haftalık bir süreyle doz uygulanmadığında glikoz homeostazı, pankreas, göz, böbrek ve kemik üzerindeki etkilerin geri dönüşlü olduğu gösterilememiştir, ancak hematolenfopoietik ve erkek üreme sistemleri, dişler ve yağ dokusu üzerindeki etkilerin kısmen ya da tamamen geri döndüğü gözlenmiştir.

    Karsinojenisite

    Palbosiklib, 6 aylık bir transgenik fare ve 2 yıllık bir sıçan çalışmasında karsinojenisite açısından değerlendirilmiştir. Palbosiklib, transgenik farelerde 60 mg/kg/gün dozuna kadar karsinojenisite açısından negatif bulunmuştur (Etki gözlenmeyen düzey [NOEL] EAA’ya göre insan klinik maruziyetinin yaklaşık 11 katı). Palbosiklib ile ilişkili neoplastik bulgular 30 mg/kg/gün dozda erkek sıçanların merkezi sinir sisteminde mikroglial hücre tümörlerinin sıklığında artışı içermekte olup; dişi sıçanlarda mg/kg/gün’e kadar herhangi bir dozda neoplastik bulguya rastlanmamıştır. Palbosiklib ile ilgili karsinojenisite etkilerine ilişkin NOEL, erkek ve dişilerde sırasıyla 10 mg/kg/gün (EAA’ya göre insan klinik maruziyetinin yaklaşık 2 katı) ve mg/kg/gün (EAA’ya göre insan klinik maruziyetinin yaklaşık 4 katı) olmuştur. Erkek sıçan neoplastik bulgularının insanlarla ilişkisi bilinmemektedir.

    Genotoksisite

    Bir bakteriyel ters mutasyon (Ames) analizinde palbosiklib mutajenik bulunmamıştır ve in vitro insan lenfosit kromozumu anormalliği analizinde yapısal bir kromozom anomalisini indüklememiştir.

    Palbosiklib > mg/kg/gün dozlarında in vitro olarak Çin Hamsteri Over hücrelerinde ve erkek sıçan kemik iliği hücrelerinde anöjenik bir mekanizmayla mikroçekirdekleri indüklemiştir. EAA’ya göre hayvanların maruz kaldığı anöjenisite için etki gözlenmeyen düzey, insan klinik maruziyet dozları ile karşılaştırıldığında yaklaşık 7 kat yüksektir.

    Fertilitenin bozulması

    Palbosiklib mg/kg/gün dozuna (EAA’ya göre insan klinik maruziyetinin yaklaşık üç katı) kadar test edilen herhangi bir dozda dişi sıçanlarda çiftleşme ve fertiliteyi etkilememiştir ve tekrarlayan doz toksisite çalışmasında sıçanlarda mg/kg/gün ve köpekte 3 mg/kg/gün dozlarına (EAA’ya göre insan klinik maruziyetinin sırasıyla yaklaşık 5 ve 3 katı) kadar dişi üreme organlarında advers etki gözlenmemiştir).

    Sıçanlarda ve köpeklerde saptanan klinik dışı bulgulara dayanarak palbosiklibin erkek bireylerde üreme fonskiyonunu ve fertilitesini bozma potansiyeli olduğu düşünülmektedir. Testiste, epididimde, prostatta ve seminal vezikülde palbosiklibe bağlı bulgular arasında organ ağırlığında azalma, atrofi veya dejenerasyon, hipospermi, tübül içinde hücre artıklarının birikmesi, sperm hareketliliğinde ve yoğunluğunda azalma ve sekresyonda azalma vardır. Bu bulgular, sıçanlarda ve/veya köpeklerde; EAA’ya göre insan klinik maruziyetinden sırasıyla >9 kat daha yüksek ya da subterapötik dozlarda gözlenmiştir. Sıçanlarda ve köpeklerde sırasıyla 4 ve 12 hafta süreyle doz uygulanmadığında erkek üreme organı üzerindeki etkilerde kısmi olarak geri dönüş gözlenmiştir. Erkek üreme organı bulgularına karşın, EAA’ya göre insan klinik maruziyetinden 13 kat daha yüksek seviyelerde erkek sıçanların çiftleşme ve fertilitesi üzerinde etki saptanmamıştır.

    Gelişimsel toksisite

    Palbosiklib, hücre döngüsünün düzenlenmesinde rol alan siklin bağımlı kinaz 4 ve 6’nın geri dönüşlü inhibitörüdür. Bu nedenle eğer gebelik sırasında kullanılırsa fetüsün zarar görme riski vardır. Palbosiklibin gebe hayvanlarda fetotoksik olduğu saptanmıştır. > mg/kg/gün dozlarda sıçanlarda iskelet değişikliği (yedinci servikal vertebrada kot sıklığında artış) sıklığında artış gözlenmiştir. Sıçanlarda anneye toksik olan mg/kg/gün dozda (EAA’ya göre insan klinik maruziyetinin 3 katı) fötal vücut ağırlığında azalma gözlenirken tavşanlarda anneye toksik olan 20 mg/kg/gün dozda (EAA’ya göre insan klinik maruziyetinin 4 katı) ön bacaklarda falanksların küçük olması dahil iskelet değişiklikleri sıklığında artış gözlenmiştir. Fetüsün gerçekte maruz kaldığı seviye ve çapraz-plasenta transferi incelenmemiştir.

    6.

    6.   FARMASÖTİK ÖZELLİKLER

    Yardımcı maddelerin listesi

    Mikrokristalin selüloz (PH)

    Laktoz monohidrat (Ürün sığır kaynaklı laktoz monohidrat içermektedir) Sodyum nişasta glikolat (Type A) (Ürün patates kaynaklı nişasta içermektedir) Kolloidal silikon dioksit

    Magnezyum stearat

    Jelatin Kapsül Kılıfı

    Jelatin (Ürün sığır kaynaklı jelatin içermektedir)

    Kırmızı demir oksit (Eii)

    Sarı demir oksit (Eiii)

    Titanyum Dioksit (E)

    Baskı Mürekkebi

    Şellak (Ürün böcek kaynaklı şellak içermektedir)

    Etanol

    Titanyum dioksit İsopropil alkol Amonyum hidroksit

    N-Butil Alkol Propilen glikol (E) Simetikon

    Geçimsizlikler

    Bilinen bir geçimsizliği bulunmamaktadır.

    Raf ömrü

    36 ay.

    Saklamaya yönelik özel tedbirler

    30°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

    Ambalajın niteliği ve içeriği

    mg kapsüller

    0 boyutunda, opak, gövde ve kapağı karamel renkte olan, kapak üzerinde beyaz mürekkep ile “Pfizer” ve gövde üzerinde “PBC ” yazılı 7 veya 21 adet sert jelatin kapsül.

    Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler

    Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmelikleri”ne uygun olarak imha edilmelidir.

    7.

    İLAÇ EŞDEĞERLERİİlaç Bilgileri

    nest...

    batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir