buğday etil alkol / Olm bu ne la | DonanımHaber Forum

Buğday Etil Alkol

buğday etil alkol

Etil Alkol

Etanol veya etil alkol, alkol familyasının (metanol, propanol ve butanol) bir parçasıdır. Oldukça ayırt edici bir kokudu olan, yanıcı, renksiz, uçucu ve az oranda zehirli bir likittir.

Etanol geleneksel olarak, onu medeniyetin birkaç bin yıldır bildiği kimyasal bir bileşik haline getiren şekerin fermantasyonu yoluyla biyolojik yöntemlerle üretilmektedir. (Şekerin fermantasyonundan yararlanarak bira mayalama, gerçek bir damıtma işlemini ilk olarak geliştirenler Mısırlılar olsa dahi, antik Mezopotamya’ya kadar uzanacak şekilde belgelendirilmektedir.) Günümüzde etanol aynı zamanda petrokimyasal hammadeden sentetik olarak üretilebilmektedir.

İçeceklerin yapımındaki tarihi rolünün ötesinde etanol günümüzde birden çok role sahiptir:

  • Çekici, temiz yanan bir yakıt olup, katkısız olarak veya benzine katkı maddesi olarak kullanılır. Ayrıca ısınma için de kullanılabilir.
  • Güçlü bir çözücüdür, çeşitli endüstriyel uygulamalarda geniş çapta kullanılır.
  • Kozmetik makyaj malzemelerinin, parfümlerin ve aerosollerin üretiminde geniş çapta kullanılır.
  • Güvenilir bir antiseptiktir, çeşitli eczacılıkla ilgili uygulamalara sahiptir.
  • Başta sirke üretimi için olmak üzere gıda endüstrisinin bir hammadesidir (sıklıkla endüstriyel bir uygulama olarak görülür).

Etanolun farklı dereceleri farklı uygulamalarda kullanılmaktadır: Düşük derece veya ‘tadı kötü” alkol, ısıtma uygulamaları için uygundur. Yüksek saflık fermantasyon alkolü, beyaz alkol markalarının, likörlerin ve aperatiflerin (sentetik alkol asla içki endüstrisinde kullanılmaz) üretiminde değerlidir. Bazı uygulamalar alkolün suyu alınmış veya doğal yapısını kaybetmiş ek bir damıtma süreci aracılığıyla damıtarak arıtılmasını gerektirebilir (bkz. Etanol – Üretimi hakkında).

ÜRETİM
Bir fermantasyon alkolü olarak etanol, mayalanabilir şeker içeren herhangi bir hammaddeden üretilebilir. Bu hammadeler genel olarak dört kategoriye ayrılmaktadır: şeker bazlı ham maddeler, nişasta, selüloz ham maddeleri ve şarap imalathanelerinin fazlası veya katması.

ŞEKER:Yaygın bir şeker bazlı ham madde, şeker pancarı veya şekerkamışının şeker arıtma işlemlerinin bir çökeltisi olan şeker pekmezidir. Diğerleri arasında şeker pancarı veya şekerkamışı, elma veya üzüm gibi meyveler ve geniş bir bitki çeşidi (süpürge darısı, sabır otu, yerelması vb.) bulunur. Bunlar şekerli bir su özü çıkarmak amacıyla bir difüzörde sıkıştırılır, elekten geçirilir, suda bekletilir ve işlenir.

NİŞASTA: Buğday, darı/mısır, çavdar veya pirinç ve manyok, tapyoka ve patates gibi yumru kökler bu gruba dahildir. Nişasta doğrudan mayalanmadığı için bir işlem gereklidir. Örneğin mısır, ince bir toz halinde çekilir ve bir ezme sistemine verilir; burada su ve alfa-amilaz enzimiyle karıştırılır. Daha sonra ise, ısının nişastayı sıvılaştırdığı ve enzimlerin şekerlere ayrıldığı kazanlardan geçer. Sonrasında karışım soğutulur ve bir fermentöre pompalanır.

SELÜLOZ: Kağıt fabrikalarından odun, odun yongaları, testere talaşı ve kalıntılar, asit hidrolizi aracılığıyla şekere dönüştürülür. Bu, kendi içinde önemli oranda potansiyele sahip etkili bir süreçken, bol miktarda enerji gerektirir ve fermantasyon sırasında önemli miktarlarda metanol açığa çıkarır (odun alkolü).

Fermantasyon & Damıtma
Tüm etanol üretimi iki basamak içerir: Fermantasyon – mikroorganizmalar (maya) tarafından organik bileşenlerin (şeker) enzimatik dönüşümü. Bu işlemi takip eden Damıtma – farklı kaynama noktası ve fiziksel özellikleri olan bileşenlerin ayrışma işlemi.

Fermantasyon sıcaklığa ve asitiliğe karşı oldukça hassastır ve yakın kontrolü gerektirir. Endüstriyel fermantasyon kesikli (tüm süreç kapsanır ve ayrı haznelerde tamamlanır) veya sürekli (ürün bir hazneden diğerine taşar) bir süreç olabilmektedir. Döngü, 30° ile 32°C arasında bir sıcaklıkta 20 ile 30 saat arasında sürer ve ortaya çıkan, ‘düşük değerli şarap’ veya ‘düşük değerli bira’ olarak bilinen ürün hacim olarak en çok %12 alkol olacaktır (daha yüksek alkol konsantrasyonlarında maya etkinliğini kaybetmektedir). Her 100 kg şeker için 50 kg alkol miktarı kabul edilebilir olarak görülmektedir. Fermantasyon artıkları hayvan yemi olarak kullanılabilir.

Damıtma, alkolü konsantre eder ve saflaştırır. Endüstriyel seviyelerde etanol, bir damıtma sütununun yükselen buharı alçalan ‘düşük değerli şarap’ veya ‘düşük değerli bira’ likidi kullanan kabarcık fincanı, valf veya elek tepsi gibi araçlar ile temas ettirdiği sürekli bir damıtma süreci yoluyla üretilmektedir. Bu, kütle aktarımına yol açar; alkol buharı sütunun üstünde toplanırken, alkolden arınmış asıl likit, sütunun tabanından döküntü olarak atılır. Katışkıların giderilmesi, ‘başlar’ın (ester, aldehit vb) sütunun üst kısmına ve ‘kuyruklar’ın (furfural, yüksek alkoller, aldehitler vb.) ise sütunun tabanına geri çekilmesini sağlayan kaynama noktası farklılıkları ile gerçekleştirilir. Damıtma, hacim olarak %95 veya 96 gücünde ham alkol üretir.

Pancar, etil alkol, korona ve sonrası

Memleketin iki meşhur klişesini iliklerimize dek hissettiğimiz günleri yaşıyoruz. Özellikle siyasetçilerden ve patronlardan her duyduğumda gülümsemekten kendimi alamadığım ve dost meclislerinde zaman zaman sululuk yapmak için kullandığım klişeler bunlar. Birincisi "İçinden geçtiğimiz bu zor günlerde’’ ikincisi de "Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde’’. Bu hissiyatın savaş, ekonomi, beka sorunu, terör gibi sebeplerden değil de bir virüs yüzünden yaşanması hem ironik hem de ultra gerçekçi aslında.

Klişe olma ihtimali giderek yükselen başka bir cümle de "Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak’’. Bu cümlede büyük bir gerçeklik payı var kanımca. Bütün bu vaveyla esnasında dahi yaşananları yakın geleceğin provası olarak gören kapitalizm, Endüstri 5.0’a yani toplum için insansız teknolojilere hız ve yön veriyor. Geniş kitleler, endüstri 4.0’la başlayan ve korona yüzünden daha da hızlanacak olan; insansız fabrika, karanlık fabrika, nesnelerin interneti, otonom sistemler, arttırılmış gerçeklik, yatay ve dikey sistem entegrasyonu gibi kavramların somut etkilerini yaşayarak öğrenecekler. Bunun Türkçe karşılığı da çok sayıda beyaz yakalının evden çalışması ve çok sayıda mavi yakalının da yığınlar halinde işsiz kalması olacak. Savaş, yoksulluk, baskı, iklim krizi gibi nedenlerle sayıları artan ve kuzeye doğru hareketlenen göçmenlerle, halihazırda ucuz işgücü olarak varlıklarını sürdürenler, ulus devletlerde otoriter bir popülizmi hatta faşizan eğilimleri hortlatırken, malların ve bilginin dolaşımındaki sınırlar giderek belirsizleşiyor. Şimdilik sınırlara duvarlar çekilerek sorunun kökten çözümü için zaman kazanılıyor. Mallar ve bilgi üretilirken, nakledilirken en az sayıda insana ihtiyaç duyulan bir düzen hazırlığı bu kısaca. Yani kapitalizm zayıfladığı yerden sürüngenler gibi gömlek değiştirerek çıkacak. Elbette küresel boyut kazanacak bir karşı güç ortaya çıkmazsa gerçekleşecek bu öngörü.

Bilginin üretimi, işlenmesi, depolanması ve ekonomik karşılığı olan bir metaya dönüştürülmesi işleri, uzay teknolojisi, robotik üretimler vs. gelişedururken, kapitalizmin yumuşak karnı da hep açıkta kalacak öte yandan. Bu yumuşak karnı oluşturan noktalardan birisinin pandemiye sebep olan virüsler olduğu ortaya çıktı. Bu durumda her devletin kendi toplumunu ve bekasını korumak için lokal kaynaklara ihtiyaç duyacağı aşikar. Nedir bu lokal kaynaklar derseniz gıda, enerji ve ilaç, kimya gibi sektörlerin varlığı ilk sıralarda zikredilebilir. Ancak bunlar arasında tarımın öyle bir ağırlığı var ki umarım önemini yaşayarak öğrenmek zorunda kalmaz hiçbir toplum.

Tarım demek gıda demek değil sadece. Tarım demek, aynı zamanda temel ve hayati endüstrilerin girdisi demektir. Örneğin pancar demek, son derece stratejik bir ürün olan şeker demektir. Şeker elde etmek için işlenirken oluşan melas demektir. Melas da maya ve etil alkol demektir. O etil alkol de kolonya ve dezenfektan demektir böyle günlerde. Sadece bu kadar mı; o etil alkol ilaç, boya, mürekkep, kozmetik ürünü, gıda ürünü, arabalarınıza antifriz, sinek kovucu vs. demektir. Aynı zamanda da alkollü içki.

Bu nasıl mümkün olur? Elbette şeker fabrikalarınızın çalışması ve melastan alkol elde edilmesiyle olur. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi sonrasında ‘‘fizıbıl’’ olmadıkları gerekçesiyle kantar alanlarının kapanması, alım garantisinin olmaması ve fiyatların düşüklüğü vb. sebeplerden pancar tarımı geriledi. Maliyetler arttı. Ancak şeker ve etil alkol ihtiyacı azalmadı doğal olarak. Doğan bu boşluk, buğdaydan alkol elde edilmesiyle kapatılmaya çalışıldı. Buğday da pancar kadar stratejik bir bitki. Çoğunu etil alkol için harcarsanız toplum aç kalır. O zaman ithalat yoluyla bu ihtiyaç karşılanmalıdır; zira endüstri hammaddesiz kalamaz. Korona geldi, ünlü ve çok yıllık markalar dahi makul fiyata etil alkol bulamamaktan yakındı, kolonya zamlarına gerekçe olarak. Fiyatları arttırmamak için gümrük vergileri sıfırlandı ve sorun çözülmüş gibi yapıldı.

Korona belasına karşı kolonyayla mücadele etmek için etil alkolden alınan gümrük vergilerinin sıfırlanması üzerine yazdım bu uzun girişi. Türkiye özelleştirme çılgınlığına Özal ile başladı. O yıllarda Kamu İşletmeciliğini Geliştirme Merkezi (KİGEM), sendikalar, TMMOB gibi pek çok kurum bu işin yangından mal kaçırma anlayışıyla yapılmaması gerektiğini, kamunun stratejik alanlarda varlığının ve düzenleyiciliğinin önemini anlatmaktan yorgun düştüler. Hatta vatan haini ilan edildiler gazetelerde çarşaf çarşaf. AKP iktidarında bu sürecin artık sonlandığını ve satılmadık tek bir kurumun kalmadığını elbet biliyoruz. Geri dönüş pek mümkün değil; ki dönülecek "geri" de dört dörtlük olmadı hiçbir zaman. Buna karşın Cumhuriyet döneminde tarım ve çıktılarını kullanan özgün bir sanayi gelişmiştir bu memlekette. Sadece tarım değil ulaşımdan enerjiye, rafineriden kimyaya kadar stratejik sektörlerde bir başarıdan, en azından kendine yeterlilikten söz etmek mümkündü.

Bu yazıyı hazırlarken Ziraat Mühendisleri Odası’nın iki binli yıllarda yayınladığı bir raporu hatırladım tekrar. A. İsmet Tortopoğlu tarafından hazırlanmış bu raporda pancarın nasıl stratejik bir ürün olduğu; şeker fabrikalarını kapatma ya da satmanın nelerle sonuçlanacağı madde madde açıklanıyor. Yaşayarak gördük ki her satırı doğrulandı o raporun. Tortopoğlu şunları yazmış raporda:

* Şeker pancarı üretimi aile içi iş gücü kullanılarak yapılan bir tarımdır. Pancar tarımında beher ekim dekarda, seksen saat iş gücü kullanılır.

* Beş yüz bin çiftçi ailesi pancar tarımı ile geçimini sağlar. Şeker fabrikalarında daimi ve mevsimlik olarak otuz bin kişi çalışır. Ayrıca, bakım ve hasat dönemlerinde iki yüz bin mevsimlik işçiye, yılda yüz gün süreli istihdam imkanı sağlamaktadır.

* Yirmi altı dekar şekerpancarı tarımı, tarım ve sanayisinde bir tam istihdam sağlar. Üç yüz yirmi dekar sulu buğday tarımı, tarım ve sanayisinde bir tam istihdam sağlar.

* Bir dekar şekerpancarı yan ürünü olan pancar posası, pancar baş ve yaprağı ve melasın hayvansal besin değeri beş yüz kg arpaya eşdeğerdir. Bir dekar şekerpancarı ekmekle, aynı tarlaya iki dekar arpa ekilmiş kabul edilebilir.

* Bir dekar şekerpancarı, taşımacılık sektörüne pancar, pancar posası, şeker, melas, yakıt, kireçtaşı, alkol olarak beş bin yedi yüz elli yedi kg yük sağlar.

* Bir dekar şekerpancarının fotosentez sonucu havaya verdiği oksijen miktarı alı kişinin bir yıllık ihtiyacını karşılayabilmektedir.

* Şekerpancarı, tarımın manivelasıdır. Olmasaydı icadı gereken bir bitkidir. Bilene şekerpancarı bir hazinedir.

Gördüğünüz gibi sadece tek bir bitkinin sağladığı faydalar saymakla bitmiyor. Hem olağanüstü zamanlar için hem de Endüstri 5.0 kervanına bilgi ve teknoloji üreterek katılma kapasitesi düşük bir ülke olarak, güçlü olduğumuz yanları hatırlamakta fayda var bu günlerde. "Kamu mallarını yağmaladınız bunlar geldi başımıza" diyerek öykünmekten öteye gitmeyen muhalefet yerine başka bir dile ve bakış açısına ihtiyacımız var. Melastan alkol elde edilen fabrikalar kapandı ama ironik bir şekilde Amasyalı çiftçiler, üstelik bir iktidar milletvekilinin de desteğiyle atıl duran fabrikayı ayağa kaldırdılar ve şu anda tam kapasite etil alkol üretiyorlar.

Öyle ya da böyle iktidarı ve muhalefeti, kısa vadeli ve gerçekçi bir "tarım stratejisi" için zorlamak bunun ilk adımı olabilir. Günümüz koşullarında bu dolambaçlı ve pek ümit vadetmeyen yoldan daha kestirme yollar da var aslında. Üretici ve tüketici kooperatifleşmesinin gücünü yeniden keşfedeceğimiz günlere gebe önümüz. Doğal, atalık tohumların ve toprağın kimyasallarla zehirlenmediği bir üretim zihniyetinin yaygınlaşması için tüketicilerin her noktada baskı yapması, örgütlenmesi bu sistem içinde dahi önemli değişiklikler yaratma potansiyeline sahip. Bunun yollarının tartışıldığı, pratiklerin hayata geçirildiği yapılanmaları her zamankinden daha fazla dinlemeye, desteklemeye ihtiyacımız var.

Karantina sürecinde insanlar mutfaklarının, yaşamın yeniden üretildiği bir alan olduğunu hatırladı. Maya yapmayı öğrendi pek çok kişi. Bundan sonra hazır yoğurt ya da ayranı eve sokmamaya karar verdi belki de. Kolonya yapmanın pek de zor bir iş olmadığını keşfettik. Sıra, evde sabun, peynir vs.'lerin yaygınlaşmasına gelecek. Bira, şarap ve de rakının evde sağlıklı koşullarda üretilebileceğini daha fazla insan anlayacak. Şehirlerin mutfaklarındaki bu devinim ve uyanışın, tarlaları etkileme potansiyelini berhava etmemek lazım.

Ez cümle kapitalizm endüstri bilmem kaç sıfıra da geçse, sağlıklı ve dirençli bir toplumun yolu hâlâ tarımdan geçiyor.


Grand Korçi Kimdir?

Grand Korçi İstanbul’da dünyaya geldi, haliyle birtakım okullarda okudu ve kimya mühendisi oldu. Akademiden kopmamak ve askerlik vecibesini ertelemek için iki ayrı yüksek lisans yaparak bir süre hem mühendislik yaptı hem de keyif çattı. O dönemlerde fotoğraf ve sinemaya olan ilgisi nedeniyle mühendisliği bıraktı ama bu alanlarda tutunamayarak eğitimini aldığı mesleğine geri döndü. Haliyle birtakım işlerde çalıştı. Alkollü içki sektörüne yönelik gerçekleştirdiği çalışmalar sırasında ve sonrasında alkolün üretimi, kültürü ve tarihine yönelik ilgisi giderek arttı. Hobileri arasında golf, modern dans, yoga hiçbir zaman yer almadı ancak ‘’kişisel gelişim yolculuğunu’’ bir çilingir müdavimi olarak sürdürüyor. Halihazırda bu çilingirlerde yeşerip hayata geçen işlerine cilingirsohbetleri.com adresinde yer veriyor.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır